Kur'an ve İnsanın Anlam Arayışı
"Oku-Düşün-Anla-Yaşa: Güncel değerleri yaşayarak öğrenip-üreterek hayata katıyorum!" Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU
    • İyilik yap,
      elinden geldiğince iyilik yap...
    • Mehmet SERİNSU (Şumnu 1925-Ankara 8.Eylül.2016 Perşembe)
    • Okuyacaksınız, okutacaksınız!
      Kürsüde, minberde, mektepte ve üniversitede.
      İlmin en büyük ibâdet olduğunu halka öğreteceksiniz.
    • Nurettin TOPÇU (1909-1975)
    • Küçük şey yoktur!
    • Kemal URAL (v. 30.Nisan.2016)
    • Her zaman en güzel eylemi (salih ameli) çıkarabilmek için çok çalışmak,
      ben’i bulup biz’i de keşfedip hep beraber yürüyebilmek
      ve hizmet edebilmek,
      istikbalin ikbal ışığı olmak
      ve memleketi ışığa boğacak gayreti yaşamak
      gerçek Ankara İlâhiyatlı olmak bu demek.
    • İnsanı insan kılan,
      onun bağlı bulunduğu değerler sistemidir.
    • Prof. Dr. Necati ÖNER (v. 2 Ocak 2019)
    • Yaşamak,
      hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir.
    • Elbistanlı Dr. Rahmi ERAY (1918-1958)

Sayfa 3    17.04.2013

DİA İhtilâf maddesini mütalaanızın sonuçlarını maddeler halinde yazınız.

Hedef Tarih: 23 Nisan 2013

Değerlendirme: Toplam en yüksek puan 30’dur. Dönem sonu sınavı puanına eklenecektir.



  • İhtilaf  “geride kalmak ve biri diğerinin yerinin geçmek” anlamındaki “half” kökünden türemiştir. Aynı zaman da ayrı görüşlere sahip olma, çelişmek, karşı gelmek ve eşit olmamak anlamlarına da gelmektedir.
  •  İhtilaf, “söz veya davranışta, birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak” tır.
  •  İnsanlar doğuşlarından tabii bir farklılık getirirler. Tüm insanlığın aynı fikirde olmasını, tüm grupların aynı görüşler benimsemesini istemek imkânsızdır.
  • İhtilaflar, tabii ihtilaflar (varlıkların zatlarına ilişkin) ve kesbi ihtilaflar (fertler ve gruplar arasındaki ihtilaflar) olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
  • Allah, ihtilaf’a düşen insanlar arasında hüküm vermeleri için peygamberler göndermiştir. Peygamberin açıklamaları sonrası ise ihtilafları sürdürenler ise birçok ayette kınanmıştır.
  • Fıkıh ilminde ihtilaflar söz konusudur. Bundan dolayı müctehid, muhalifin neye dayanarak görüş ileri sürdüğünü ve terk ettiği görüşü niçin terk ettiğini anlamak için gayret sarf etmeli ve insaflı olmalıdır. Ancak bu yolla kendi kabul ettiği görüşün benimsemediği görüşten üstün olduğunu gösterebilir.
  • İhtilaf meşruiyeti kimilerince savunulurken, kimileri tarafında reddedilmektedir.
  • İhtilafı meşru görenler, onu bir rahmet olarak algılamaktadır.
  • İhtilafı ciddi bir tehlike olarak algılayanlar ise, ihtilafların çözümleri için bazı usuller teklifler etmişlerdir. Akademik yollarla ve devrin âlimlerinin bir araya gelmesiyle çözülebileceğine inananlar vardır.
  • Kanaatimce,  ihtilafların çözülmesi imkânsızdır. İnsanlar var olduğu sürece, ihtilaflarda var olacaktır.  Her insan, kendi çevresinde farklı birikimler elde eder. Çevre ve eğitim insanın varoşlunu, kişisel karakterini şekillendirir. Eğitim zamandan zamanda ve mekândan mekâna değişmektedir. Çevreden ve eğitimden etkilenme oranı da kişiden kişiye değişir. Her insan kendi varoluşuyla bazı kararlara varır. Bu kararlar ise kişiden kişiye değişmektedir. Bunun önüne geçilemeyeceğine göre, ihtilaflarında engellenmesi mümkün değildir.

0 Yorum - Yorum Yaz

Fatma Altuntaş    13.05.2013

  • İhtilaf  “geride kalmak ve biri diğerinin yerinin geçmek” anlamındaki “half” kökünden türemiştir. Aynı zaman da ayrı görüşlere sahip olma, çelişmek, karşı gelmek ve eşit olmamak anlamlarına da gelmektedir.
  • İhtilaf, “söz veya davranışta, birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak” tır.
  •  İnsanlar doğuşlarından tabii bir farklılık getirirler. Tüm insanlığın aynı fikirde olmasını, tüm grupların aynı görüşler benimsemesini istemek imkânsızdır.
  • İhtilaflar, tabii ihtilaflar (varlıkların zatlarına ilişkin) ve kesbi ihtilaflar (fertler ve gruplar arasındaki ihtilaflar) olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
  • Allah, ihtilaf’a düşen insanlar arasında hüküm vermeleri için peygamberler göndermiştir. Peygamberin açıklamaları sonrası ise ihtilafları sürdürenler ise birçok ayette kınanmıştır.
  • Fıkıh ilminde ihtilaflar söz konusudur. Bundan dolayı müctehid, muhalifin neye dayanarak görüş ileri sürdüğünü ve terk ettiği görüşü niçin terk ettiğini anlamak için gayret sarf etmeli ve insaflı olmalıdır. Ancak bu yolla kendi kabul ettiği görüşün benimsemediği görüşten üstün olduğunu gösterebilir.
  • İhtilaf meşruiyeti kimilerince savunulurken, kimileri tarafında reddedilmektedir.
  •  İhtilafı meşru görenler, onu bir rahmet olarak algılamaktadır.
  • İhtilafı ciddi bir tehlike olarak algılayanlar ise, ihtilafların çözümleri için bazı usuller teklifler etmişlerdir. Akademik yollarla ve devrin âlimlerinin bir araya gelmesiyle çözülebileceğine inananlar vardır.
  • Kanaatimce,  ihtilafların çözülmesi imkânsızdır. İnsanlar var olduğu sürece, ihtilaflarda var olacaktır.  Her insan, kendi çevresinde farklı birikimler elde eder. Çevre ve eğitim insanın varoşlunu, kişisel karakterini şekillendirir. Eğitim zamandan zamanda ve mekândan mekâna değişmektedir. Çevreden ve eğitimden etkilenme oranı da kişiden kişiye değişir. Her insan kendi varoluşuyla bazı kararlara varır. Bu kararlar ise kişiden kişiye değişmektedir. Bunun önüne geçilemeyeceğine göre, ihtilaflarında engellenmesi mümkün değildir.

0 Yorum - Yorum Yaz


  • İhtilaf  “geride kalmak ve biri diğerinin yerinin geçmek” anlamındaki “half” kökünden türemiştir. Aynı zaman da ayrı görüşlere sahip olma, çelişmek, karşı gelmek ve eşit olmamak anlamlarına da gelmektedir.
  • İhtilaf, “söz veya davranışta, birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak” tır.
  •  İnsanlar doğuşlarından tabii bir farklılık getirirler. Tüm insanlığın aynı fikirde olmasını, tüm grupların aynı görüşler benimsemesini istemek imkânsızdır.
  • İhtilaflar, tabii ihtilaflar (varlıkların zatlarına ilişkin) ve kesbi ihtilaflar (fertler ve gruplar arasındaki ihtilaflar) olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
  • Allah, ihtilaf’a düşen insanlar arasında hüküm vermeleri için peygamberler göndermiştir. Peygamberin açıklamaları sonrası ise ihtilafları sürdürenler ise birçok ayette kınanmıştır.
  • Fıkıh ilminde ihtilaflar söz konusudur. Bundan dolayı müctehid, muhalifin neye dayanarak görüş ileri sürdüğünü ve terk ettiği görüşü niçin terk ettiğini anlamak için gayret sarf etmeli ve insaflı olmalıdır. Ancak bu yolla kendi kabul ettiği görüşün benimsemediği görüşten üstün olduğunu gösterebilir.
  • İhtilaf meşruiyeti kimilerince savunulurken, kimileri tarafında reddedilmektedir.
  •  İhtilafı meşru görenler, onu bir rahmet olarak algılamaktadır.
  • İhtilafı ciddi bir tehlike olarak algılayanlar ise, ihtilafların çözümleri için bazı usuller teklifler etmişlerdir. Akademik yollarla ve devrin âlimlerinin bir araya gelmesiyle çözülebileceğine inananlar vardır.
  • Kanaatimce,  ihtilafların çözülmesi imkânsızdır. İnsanlar var olduğu sürece, ihtilaflarda var olacaktır.  Her insan, kendi çevresinde farklı birikimler elde eder. Çevre ve eğitim insanın varoşlunu, kişisel karakterini şekillendirir. Eğitim zamandan zamanda ve mekândan mekâna değişmektedir. Çevreden ve eğitimden etkilenme oranı da kişiden kişiye değişir. Her insan kendi varoluşuyla bazı kararlara varır. Bu kararlar ise kişiden kişiye değişmektedir. Bunun önüne geçilemeyeceğine göre, ihtilaflarında engellenmesi mümkün değildir.

0 Yorum - Yorum Yaz

Serkan Ateş (09070360)    14.05.2013

İHTİLAF

Sözlükte "geride kalmak ve biri diğeri­nin yerine geçmek" anlamındaki half kö­künden türer

İhtilaf ‘’ bir şeyin diğer bir şeyin peşinden gelmesi, gidip gelmek, ayrı görüşe sahip olmak, çekişmek, karşı gelmek, eşit olmamak, görüş ayrılığı, anlaşmazlık ‘’ gibi manalara gelir

Terim olarak ihtilaf, "söz veya davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak" demektir.

İnsan­ların doğuştan getirdiği tabii farklılıklar, ilmî ve felsefî görüş ayrılıkları, siyasî mu­halefet ve anlaşmazlıklar mevcuttur

Litera­türde kesbî ve gayri kesbî (tabii) olmak üzere iki farklı ihtilâf kavramından da söz edilir.

Yaratılıştan olması bakımından "tabii ihtilâf" diye de adlandırılabilecek olan cinsler ihtilâfı varlıkların zatlarına ilişkin farklılıklardır. Kes­bî ihtilâfla fertler ve gruplar arasındaki görüş ayrılıkları kastedilir.

Birçok âyette sözü edilen ihtilâf dinî inançlarla ilgili olup, bu tür ihtilâf­lara düşen insanlar arasında hüküm ver­meleri için peygamberlerin gönderildiği ifade edilmiştir. Peygam­berlerin açıklamalarından sonra hâlâ ih­tilâflarını sürdürenler ise birçok âyette kı­nanmıştır.

İslâm düşüncesinde dinî konulardaki ihtilâfın meşruiyeti inanç konuları ve fıkhî hükümler  ol­mak üzere temelde İki farklı alan göz önü­ne alınarak değerlendirilmiştir.

Fıkıh ilminde ihtilâf icmâ ve ittifakın mukabili bir kavram olarak kullanılmak­ta, Kur'an ve Sünnet'in temel ilkelerinde birleşen ilim adamlarının, "müctehedün fîh" denilen içtihada açık konularda muh­telif sebeplerle ayrı kanaatler benimse­mesini ifade etmektedir.

Ashap Resûlullah döneminde bile içtihadı hükümlerde ihtilâf eder. ancak Hz. Peygamber'e müracaatla ihtilâflarını hallederlerdi.  Efendimizin vefatından sonra Sahabe, farklı ictihadları tenkit etmekle birlikte muhaliflerine karşı geniş bir tahammül ve hoşgörü sahibiydi; ortaya çı­kan yeni bazı meselelerde ihtilâf ettikleri halde her biri diğerinin muhalefetini kınamaksızın caiz görürdü.

Kur'an'da yer alan, ihtilâf ve tefrikaya düşmeyi kötüleyen genel an­lamdaki âyetleri göz önünde bulunduran Müzeni, İshakel Mevsılî, Câhiz, Zahirîler. Şîa ve Bâtınîler ihtilâfın dinde yeri bulunmadığını, aksine uzlaşmanın ve birlik olmanın emredildiğini savunmuşlardır

İhtilâfa karşı olanların önem­li bir kesimi ictihad neticesi farklı görüş­ler benimsenmiş olmasına değil deliller ortaya çıktıktan sonra İhtilâf halinin sür­dürülmesine karşıdırlar.

De­liller arasında tercihte bulunmak gibi se­beplerle ihtilâf edenlerden isabet eden iki, isabet edemeyen bir olmak üzere se­vap kazanır.

İhtilâfın meşruiyetini savunanlara göre Kur'an'da müteşâbih, müşterek ve me­cazi lafızların varlığı insanların ihtilâfına zemin hazırlamıştır.İhtilâf gayri meşru olsaydı bu tür ifadeler yerine daha açıkla­rı kullanılırdı. Ayrıca aklı kullanma ve dü­şünme emredilmiş olup insanların farklı kapasitelere sahip bulunmaları sebebiyle ihtilâfa düşmeleri kaçınılmazdır

 Hz. Peygamber'in Kur'an ve Sünnet'te cevabını bulamadıkları konularda sahabeye ver­diği ictihad izninin de ihtilâfa sebep ola­cağı gayet açıktır.

Tevhid ve Hz. Peygamber'e iman gibi dinin temeli sayılan konu­larda aykırı görüş belirtmenin, icmâ ger­çekleştikten sonra ona muhalefet etme­k yasaklanmıştır

Dinin fürû meselelerinde ihtilâf yasaklanmış değil­dir

Fıkhî konularda ihtilâfların sebeplerin­den bazıları şunlardır:

1.    Usul farklılığı

2.    Usulün meselelere tatbikindeki farklılık

3.    Hadisin ulaşıp ulaşmaması

4.    İçtihada dayalı hüküm verilmiş olan ko­nularda zamanla şartların değişmesi se­bebiyle müctehidlerin ictihadlarında de­ğişiklik olması

 ‘’ Ümmetimin İhtilafı rahmettir’’ (Hz.Muhammed)

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Hatice Öztürk 09070345    15.05.2013

İhtilaf maddesi

 

İhtilaf kelime olarak bir meselede ayrı ayrı görüşlerin ortaya çıkması anlamına gelir. İhtilaf ve hilaf terimleri bazen benzer veya eş anlamlı olarak kullanılırsa da aralarında aralarındaki ince fark genellikle korunmaya çalışılmıştır. İhtilafın daha çok ‘farklı bir görüşe sahip olma, farklı görüşlerden birini benimseme’ anlamı taşımasına mukabil hilafın diğer görüşlere karşı bir tavır alışı ifade ettiği söylenebilir.  Buna göre ihtilaf maksat aynı olmakla birlikte yöntemin farklı olmasını, hilaf ise her ikisinin de ayrı olmasını ifade eder. Bir diğer tanıma göre de delile dayanmayan aykırı görüşe hilaf, delili dayanana ise ihtilaf denmiştir. İhtilaf, varlıkların zatlarına ilişkin tabii farklılıklar olduğuna göre çok tabii bir durumdur. Bu tür ihtilafın dünya ve ahiret nizamının esasını teşkil ettiğini belirten bazı alimlere göre ‘ümmetimin ihtilafı rahmettir’. Ayrıca bütün insanların her konuda fikir birliği içerisinde olması beklenemez. Bu hem imkansızdır, hem de hayatı yaşanmaz hale getirir. Kur’an ve Sünnette Peygamberlerin açıklamalarından sonra hala ihtilaflarını sürdürenler ise birçok ayette kınanmıştır. Her ne kadar ihtilafa izin verilmişse de, Allah’ın sıfatları ve iradesi, kaza ve kader gibi konulardaki aykırı yaklaşımlar bid’at olarak değerlendirilmiştir.

Sahabe hoşgörü sahibiydi; ortaya çıkan bazı meselelerde ihtilaf ettiklerinde her biri diğerinin muhalefetini kınamaksızın caiz görür ve insanları ferdi içtihatlardan engellemeye asla çabalamazlardı. Şura prensibi de bunun neticesinde oluşmuştur. Nitekim İmam Şafii’ye göre müctehid, muhalifinin neye dayanarak görüş ileri sürdüğünü ve terk ettiği görüşü neden terk ettiğini anlamak için çaba sarf etmelidir ki kabul ettiği görüşün üstünlüğünü anlayabilsin.

Şunu da ilave etmek gerekir ki Kur’an’daki müteşabih, müşterek ve mecazi lafızlar da ihtilafa zemin hazırlamaktadır. Eğer ihtilaf caiz olmasaydı, bu tür ifadeler de yer almazdı. Dolayısıyla insanlar ben merkezcilikten çıkıp, başkasının fikirlerine de değer vermeyi öğrenmeli, zira tabiat itibariyle herkesin hemfikir olması imkansızdır.


0 Yorum - Yorum Yaz


§  Sözlükde: "geride kalmak ve biri diğeri­nin yerine geçmek"

§  Masdar ve isim olarak: "bir şeyin diğer bir şeyin peşinden gelmesi, gidip gelmek, ayrı görüşe sahip olmak, çekişmek, karşı gelmek, eşit ol­mamak, görüş ayrılığı, anlaşmazlık"

§  Terim olarak: "söz veya davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak"

§  İslâmî literatürde: İnsan­ların doğuştan getirdiği tabii farklılıklar, ilmî ve felsefî görüş ayrılıkları, siyasî mu­halefet ve anlaşmazlıklar vs.

§  Kur'an’da: mutlak olarak geldiğinde olumsuz anlamda kullanılmış, daima birlik olmak, tefrika ve ihtilâftan kaçınmak emredil­miştir. Birçok âyette dinî inançlarla ilgilidir. insanın bu gibi konularda benimsediği görüşlere ve aldığı tavırlara bağlanmıştır.

§  Hadislerde: "Ümmetimin ih­tilâfı rahmettir" à mevdu’ (bkz. Aclûnî, Keşful Hafa)

§  İtikâdî meselelerde:     Eğer Allah’ın varlığı ve birliğinde ise --> Küfür

                            Eğer Allah’ın sıfatları, kaza ve kadar gibi konularda --> Bid’at

§  Fıkhî meselelerde:

o Müctehidlerin farklı sebeplerden dolayı ayrı kanaatler benimsemeleri. Sebepler şunlar olabilir: Usul farklılığı, Usulün meselelere tatbikindeki farklılık, Hadisin müctehide ulaşmaması, İctihadi meselelerde zamanla şartların değişmesi.

o    İcmâ ve ittifakın mukabili bir kavram olarak kullanılmak­tadır.

o    meşrû değldir diyenler: Müzeni, İshak elMevsılî, Câhiz, Zahirîler, Şîa ve Bâtınîler à çünkü Kur’an’da birlik emrediliyor, ayrılık menediliyor.

o  meşrû diyenler: Ehli Sünnet à çünkü Kur’an’da müteşabih, müşterek ve mecazi lafızlar var. Herkes kendi kapasitesine göre anlıyor. Ayrıca Hz. Peygamber ashabına ictihad izni vermiştir.

§  ihtilâf kavramının mahiyet ve sebeplerine dair bazı çalışmalar:

o    İbnTeymiyye, Ref’ı'l-melâm 'ani'l-eimmeti'l-cflâm

o Sa'deddin et-Teftâzânî, el-İnşâf fi't-tenbîhcole'l-esbâbi'lletî evcebeti'l-ihtilâfe beyne'l-müslimîn.

o    Şah Veliyyullah ed-Dihlevî, el-İnşâf fî beyânı sebebi'l-ihtilâf

o Yûsuf el-Kardâvî, eş-Şahvetü'l-İslâmiyye beyne'I-ihtilâfi'l-meşru’ ve't-teferruk


0 Yorum - Yorum Yaz

Kübra Türkmen 09070346    17.05.2013


Dia İhtilaf Maddesi

  • İhtilaf, bir meselede ayrı ayrı görüşlerin ortaya çıkması anlamındadır
  • Sözlükte: “geride kalmak ve biri diğerinin yerine geçmek” anlamına gelmektedir
  • Terim olarak ise: “söz veya davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak”
  • İhtilaf daha çok “farklı bir görüşe sahip olma, farklı görüşlerden birini benimseme anlamına gelirken; hilaf ise diğer görüşlere karşı bir tavır alma olayını anlatmaktadır.
  • Delile dayanmayan aykırı görüşe hilaf, delile dayanana ise ihtilaf denmektedir
  • Kur’an’da ve hadislerde ihtilaf kelimesi mutlak olarak zikredildiğinde olumsuz anlamda kullanılmış, daima birlik olmak,tefrika ve ihtilaftan kaçınmak emredilmiştir.
  • Ashap Resulullah döneminde bile ictihadi hükümlerde ihtilaf eder, ancak Hz. Peygamber’e müracaatla ihtilaflarını hallederlerdi.
  • İhtilafın meşruiyetini savunanlara göre Kur’an’da müteşabih, müşterek ve mecazi lafızların varlığı insanların ihtilafına zemin hazırlamıştır.
  • İslam’da usul konularında ve genel ilkelerde ihtilaf doğru karşılanmazken, fıkhi konularda müctehidler arasında ortaya çıkan görüş ayrılıkları müsamaha ile karşılanmıştır.
  • Dinde ihtilaf etme konusunda pek çok farklı görüşler bulunmaktadır. Örneğin genel müslüman kitle ihtilafı rahmet olarak görürler
  • Bir kısım alimler ve siyasetçiler ihtilafı islam toplumu için ciddi bir tehlike olarak görürler ve buna karşı çözüm arayışları içerisine girerler. Bu proje dahilinde hukukçuların görüşlerine rağmen siyasi ötoritenin görüşüne üstünlük tanınacaktı. Ulema derhal buna tepki gösterdi.
  • Mezhepler arası ihtilafları gidermek için de (Abbasiler ve Emeviler Döneminde) faliyetlerde bulunulmuştur.

0 Yorum - Yorum Yaz

Hatice KIRMACI 09070336    18.05.2013

İhtilaf kelimesi sözlükte, ''geride kalmak ve biri diğerinin yerine geçmek'' anlamındaki half kökünden türeyen ihtilâf manasına gelir.  Mastar ve isim olarak ise, ''bir şeyin diğer bir şeyin peşinden gelmesi, gidip gelmek, ayrı görüşe sahip olmak, görüş ayrılığı, anlaşmazlık'' gibi manalara gelir.

Terim olarak ihtilâf, ''söz ve davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak'' demektir.

İhtilâf ve hil^f kelimeleri birbirlerine benzerler. Ancak aralarında ince bir fark vardır. İhtilâf, ''farklı bir görüşe sahip olma, farklı görüşlerden birini benimseme''anlamı taşır. Oysa hilâf, diğer görüşlere karşı bir tavır almayı ifade etmektedir. İhtilâf, maksat aynı olmakla birlikte, yöntemin farklı olmasıdır. Hilâf da ise, hem maksat hem de yöntem farklıdır. Bir başka tanım ise ihtilâf ve hilâf arasındaki farkı şu şekilde ifade etmektedir: delile dayanmayan aykırı görüş hilâf, delile dayanan aykırı görüş ise ihtilâftır.

 Yaratılıştan dolayı cinslerin ihtilâfları, varlıkların zatlarına ilişkin farklılıklardır. Bu tür ihtilâfın dünya ve âhiret dengesinin esasını teşkil ettiğini savunan alimlere göre, '' Ümmetimin ihtilâfı rahmettir'' hadisi, ümmetin fertlerinin ilimleri ve sanatlar konusunda farklı eğilimlere sahip olmalarını ifade eder.

Kur'ân-ı Kerîm'de mutlak anlamda zikredilen ihtilâf olumsuzdur. Dolayısıyla Kur'ân, buna karşı olarak birlik ve beraberliğe çağırmaktadır.

İslam düşüncesinde ihtilâf inanç konuları ve fıkhî konularda görünmektedir. İslam dünyasında, akaid konularında ve genel ilkelerde (külliyat) ihtilâf doğru karşılanmazken, buna karşın, fıkhî konulardaki alimlerin ihtilâfları müsamaha ile karşılanmıştır.

 

Fıkhî konulardaki ihtilâfların sebebi şunlardır:

1. Usul farklılığı: sarih bir nas bulunmaması halinde re'y, kıyas, istihsan, istislâh, örf gibi unsurların kaynak olup olamayacağı konusunda alimler ihtilâf etmişlerdir.

2. Usulün meselelere tatbikindeki farklılık: aynı usul kullanılsa bile, bu usulün nasıl uygulanacağı konusunda alimler ihtilâf etmişlerdir.

3. Hadisin ulaşıp ulaşmaması konusu: hadislerin sıhhatı, konuyla ilgili birçok hadisin çelismesi, ihtilâflara sebep olmaktadır.

4. İctihada dayalı hüküm verilmiş olan konularda zamanla şartların değişmesi sebebiyle müctehidlerin ictihadlarında değişiklik olması, ihtilâfa sebep olmaktadır.
0 Yorum - Yorum Yaz

ümit kahya 08070289    18.05.2013

İHTİLAF

ihtilaf : bir meselede ayrı ayrı görüşlerin ortaya çıkması anlamındadır.

Sözlükte : geride kalmak ve biri diğerinin yerine geçmek. Anlamına gelmektedir

Terim olarak ise : söz veya davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak.

İhtilaf daha çok "farklı bir görüşe sahip olma, farklı görüşlerden birini benimseme anlamına gelirken ; hilaf ise diğer görüşlere karşı bır tavır alma olayını anlatmaktadır.

Delile dayanmayan aykırı görüşe hilaf , delile dayanan ise ihtilaf denmektedir.

Ashap Resulullah döneminde bile ictihadi hükümlerde ihtilaf eder, ancak Hz.Peygamber'e müracaatla ihtilaflarını hallederdi.

İhtilafın meşruyetini savunanlara göre Kur'an'da müteşabih, müşterek ve mecazi lafızların varlığı ınsanların ihtilafına zemin hazırlamıştır.

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Feyza Kamalı 09070377    18.05.2013

İhtilaf

İhtilaf, bir meselede ayrı ayrı görüşlerin ortaya çıkması anlamında bir terimdir.

Sözlükte “geride kalmak” anlamlarına gelen, ihtilaf, terim olarak, “söz veya davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak” demektir.

Ancak ihtilaf kelimesi genelde hilaf kelimesi ile karıştırılmaktadır. Halbuki hilaf, delile dayanmayan, diğer görüşlere karşı bir tavır alışı ifade ederken, ihtilaf delile dayanan ve daha çok sadece farklı bir görüşe sahip olma, farklı görüşlerden birini benimseme anlamını taşımaktadır.

Kur’an ve hadislerde ihtilaf kelimsi mutlak olarak ve dini inançlarla ilgili zikredildiğinde olumsuz anlamda kullanılmıştır. Nitekim İslam daima birlik ve beraberliği öngören, tefrikadan uzak durmayı emreden bir dindir.

Kur’an’da müteşabih, müşterek ve mecazi lafızların varlığı insanların ihtilafına zemin hazırlamış olduğunu savunanlar ihtilafın meşrıiyetini de savunmuşturlar. Nitekim aklını kullanmayı emreden İslam dininde, cevabını bulamadıkları konularda ictihad kapısı açılmış ve bunun sonucunda da ihtilafa düşmeleri kaçınılmaz olmuştur.  Dolayısıyla İslam’da akaid konularında ve genel ilkelerde ihtilaf doğru karşılanmasa da fıkhi konularda müctehidler arasında ortaya çıkan görüş ayrılıklarına müsamaha gösterilmiştir, hatta ihtilaf rahmet olarak görülmüştür.

 


0 Yorum - Yorum Yaz

rabia Genç    18.05.2013

İhtilaf

Ayrı görüşe sahip olmak, görüş ayrılığı anlamına gelir. Kur’an-ı Kerimde birçok yerde geçmektedir. Terim olarak, söz veya davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak demektir.

 İhtilaf ve hilaf eş anlamlı olsalar da, aralarında çok ince bir ayrım vardır, ihtilaf: farklı bir görüşe sahip olma anlamına gelir yani burada karşı tarafa bir eylem söz konusu değildir. Burada maksat aynı olmakla birlikte yöntemin farklı olmasını ifade etmektedir. Ihtilaf delile dayanmaktadır.  Hilaf ise, bunun tersine var olan görüşlere karşı bir tavır sergilemektedir. Burada maksat ve yöntem tamamen birbirindn ayrıdır. Aynı zamanda hilaf delile dayanmamaktadır  ve aykırı bir görüştür.İslami literatürde ihtilaf terimi kapsamında pek çok konu ele alınmaktadır. Bunlardan bazıları, ilmi ve felsefi görüş ayrılıkları, siyasi muhalefetler gibi noktalardır.

Literatürde 2 farklı ihtilaf kavramından söz edilir.

 -          Kesbi, yani 2 farklı görüşten birinin görüşünün diğerinkinin aksine toplanması demektir  .Burada fertler ve gruplar arasındaki görüş ayrılıkları kast edilir. Kur’an da ve hadislerde olumsuz anlamda kullanılmış, bu şekil ihtilaftan kaçınılmak emredilmiştir.-          Gayri kesbi, yani 2 şeyden birinin diğerin yerini tutmasının imkansız olmasıİslam düşüncesinde dini konulardaki ihtilafın meşrutiyeti, inanç konuları ve fıkhi hükümleri kapsamaktadır. Burada örnek verecek olursak icma bir ihtilaf olgusudur. İslam tarihinde ashab resulullah döneminde bile icthadi hükümlerde ihtilaf eder, ancak hz. Peygamber’ e müracaat ederek ihtilaflarını hallederlerdi.

Ehi sünnetin tersine şia ve Batıniler ihtilafın dinde yerinin olmadığını savunmuşlardır. Onlara göre dinde birlik emredilmektedir. Ancak bu fırkaların belirttiği gibi ihtilafın tamamı kötü olsaydı, şeriatın naslarda açıkca belirtilen ahkamında ihtilafın da caiz olmaması gerekirdi.

 Fıkhi konularda ihtilafın sebeplerini sıralayacak olursak, Usul faklılığı, mesela örfün kaynak olup olmaması, usulün meselelere tatbikinde farklılık, mesela helal ve haramın boyutu, Hadisin uzlaşıp uzlaşmaması, mesela az nakledilmiş hadisler gibi. İçtihada dayalı verilmiş olan konularda, zamanla şartların değişmesi sebebiyle müçtehitlerin içtihatlarında değişiklik olup olmaması dır.
0 Yorum - Yorum Yaz

Merve Yildizhan    18.05.2013

İhtilaf

İhtilaf, ‘ayrı görüşe sahip olmak’, ‘görüş ayrılığı’ anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim`de birçok yerde geçmektedir. Terim olarak, ‘söz veya davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak’ demektir. 

İhtilaf ve hilaf birbirlerine çok yakın iki ifade olmalarına rağmen aralarında çok ince bir ayrım vardır.

İhtilaf: farklı bir görüşe sahip olma anlamına gelir yani burada karşı tarafa bir eylem söz konusu değildir. Burada maksat aynı olmakla birlikte yöntemin farklı olmasını ifade etmektedir. Ihtilaf delile dayanmaktadır.  

Hilaf : bunun tersine var olan görüşlere karşı bir tavır sergilemektedir. Burada maksat ve yöntem tamamen birbirindn ayrıdır. Aynı zamanda hilaf delile dayanmamaktadır  ve aykırı bir görüştür.

İslami literatürde ihtilaf terimi kapsamında pek çok konu ele alınmaktadır. Bunlardan bazıları, ilmi ve felsefi görüş ayrılıkları, siyasi muhalefetler gibi noktalardır. 

Literatürde 2 farklı ihtilaf kavramından söz edilir. 

  1. Kesbi, yani 2 farklı görüşten birinin görüşünün diğerinkinin aksine toplanması demektir. Burada fertler ve gruplar arasındaki görüş ayrılıkları kast edilir. Kur’an da ve hadislerde olumsuz anlamda kullanılmış, bu şekil ihtilaftan kaçınılmak emredilmiştir.
  2. Gayri kesbi, yani 2 şeyden birinin diğerin yerini tutmasının imkansız olması

İslam düşüncesinde dini konulardaki ihtilafın meşrutiyeti, inanç konuları ve fıkhi hükümleri kapsamaktadır. Burada örnek verecek olursak icma bir ihtilaf olgusudur. 

İslam tarihinde ashab resulullah döneminde bile icthadi hükümlerde ihtilaf eder, ancak hz. Peygamber’ e müracaat ederek ihtilaflarını hallederlerdi. 

Ehi sünnetin tersine şia ve Batıniler ihtilafın dinde yerinin olmadığını savunmuşlardır. Onlara göre dinde birlik emredilmektedir. Ancak bu fırkaların belirttiği gibi ihtilafın tamamı kötü olsaydı, şeriatın naslarda açıkca belirtilen ahkamında ihtilafın da caiz olmaması gerekirdi. 

Fıkhi konularda ihtilafın sebeplerini sıralayacak olursak, Usul faklılığı, mesela örfün kaynak olup olmaması, usulün meselelere tatbikinde farklılık, mesela helal ve haramın boyutu, Hadisin uzlaşıp uzlaşmaması, mesela az nakledilmiş hadisler gibi. İçtihada dayalı verilmiş olan konularda, zamanla şartların değişmesi sebebiyle müçtehitlerin içtihatlarında değişiklik olup olmaması dır. 


0 Yorum - Yorum Yaz

rabia Genc 09070362    18.05.2013

Ebu Bekir Razi

Müfessir Kimdir?

Bir Müfessirin (Alimin) de tabii olarak bir Ailesi ve Hocaları vardır. Onlar her insan da olduğu gibi bir müfessirin de eğitim ve öğretim sürecinde yer alan ilk etkenlerdir. Bu çevresi müfessirin kişiliğinin belirli bir form almasında önemli bir rol taşımaktadır. Bu sayede gerek hal transferi, gerekse ahlaki ve ilmi zihniyetinin şekillenmesi mümkündür. Sonuç itibariyle bir müfessirin (Alimin), yani örnek insanın yetişmesine, sahip olduğu aile yapısı ve hocalarının etkileriyle sağlam bir temel atılmaktadır.

 

Bir Müfessirin  eğitim öğretim sürecinin en temel taşlarından bir tanesi ezber konusu olmalıdır. Öncelikle Kur`an-ı Kerim ezberi ve ayrıca hadis, fıkıh, tefsir vs. gibi alanlardan metin ezberi bir müfessir için şarttır (metinler ise araç ilimler ve temel ilimler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır). Bu inşa, bilginin dönüştürülmesinin ve süreçlerinin başlangıcı olarak nitelendirilmektedir. Böylece bir müfessirin açıklama ve yorumlama yetisinin zemini oluşturulmuş olur.

 

Bir Alimin donanımını ise şu şekilde özetlemek mümkündür. Bir alim kişilik, karakter sahibi olmalı. Bazılarında şiir yazabilme kabiliyeti söz konusudur. Bazılarının ise hayata karşı olan tutumlarına göre veya toplumda yarattıkları etkilere göre lakapları olmaktadır. Önemli faktörlerden biri ise, bir alimin sadece bir alanda değil, bir çok disiplinde derin bilgiye sahip olması şartıdır.

 

Bir alimin müfessir olarak ders halkaları veya talebeleri olmalıdır. Aynı zamanda eserleri (tefsirleri) olmalıdır. Bir müfessir çalışmalarında ise ayetlerin nüzulü (muhtevası) ile ne kastedildiğini açıklama çabasını gütmektedir. Hedefi ise Kur`an-ı Kerim`in tarihsel bağlamındaki anlamını ortaya koymaktır. Bu çabanın, bir tefsir kitabının oluşmasıyla sonuçlanır. Bu yazılı ürün, insanın anlam arayışına bir cevap oluşturmaktadır.

  

Ebu Bekir Razi, tam adı Ebu Abdillah Zenüddin Muhammed b. Ebi Bekr b. Abdilkadir er-Razi olarak bilinip, Türk asıllı olduğu kabul edilmektedir. Kendisin VI. (XII.) yüzyıl içerisinde Rey`de doğduğu kabul edilmektedir ve tahsilini Semerkant ve Buhara`da tamamladığı bilinir. İşte bu durumda Razi`nin doğduğu yer ve tahsil gördüğü bölgeler, ayrıca bir de yaşadığı yüzyılın tarihsel gerçeklikleri, kendisinin alim kişiliğinin gelişmesinde etkili olmuşturlar. Müfessirimizin muhtemelen Moğol istilası sebebiyle Batı`ya göç ettiği, Mısır ve Şam`da bulunduğu, daha sonra Anadolu`ya geçerek uzun süre Artuklular ülkesinde ve büyük ihtimalle Mardin`de kaldığı kaynaklarda yer almaktadır. Razi, bulunduğu bu bölgelerde kalıp, eserlerinin bir kısmını buralarda telif etmiştir. Bu durumda yine bir alimin bulunduğu ortam, oluşturduğu eserlere yön verdiğine dikkat çekmek yerinde olacaktır. Ancak ömrünün sonlarına Konya`da bulunduğu ve Sadreddin Konyevi`nin eserinden nasiplenip, onu riyavet edebilmek için icazet sahibi olduğu bilinmektedir. Sadreddin Konyevi ile dots olan Razi`nin en belirgin özelliklerinden birisi de tasavvufi yönüdür.

 

Hanefi mezhebi fakihlerinden olan Razi itikadi konularda Maturidi mezhebine bağlıdır. Eserleri incelendiğinde müfessir Razi`nin belagat, şiir, edebiyat, tasavvuf, hadis, fıkıh, kelam gibi çeşitli sahalarda bilgi sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte dil bilimi ve tefsir alimi diye şöhret bulduğu bilinmektedir. Bir müfessirin donanımından bahsettiğimizde dile getirdiğimiz üzere, bir alim sadece bir alanda değil çeşitli alanlarda bilgi sahibi olması gerekmektedir. İşte Razi de tek bir alanda bilgin olmayıp, bir çok alanda bilgi sahibi olmakla bu kriteri yerine getirdiği görülmektedir.

 

Ayrıca Razi elde ettiği bilgileri, bir alime yakışır şekilde kendine saklamayıp, eğitim halkaları oluşturup talebelerine aktarmıştır.

 

Araştırmalar sonucunda Razi`nin ölüm yılı 666/1268`den sonra olduğu kabul edilmektedir.

 

Bir alimin, müfessirin anlam arayışına cevap oluşturan tefsiri ve eserleri mevcuttur. Kaynaklarda Razi`nin de bir çok eserinin adı yer almaktadır. Bunlardan bazılarını sıralayacak olursak,

 Tefsir: Tefsiru garibi`l Kur`ani`l-`azim (663/1265 yılında tamamlanan eser, bab fasıl esasına ve kelime köklerinin son harfine göre alfabetik olarak düzenlenmiştir. 1624 madde (kök) ve 10.000`den fazla kelime içerir), Es`iletü`l-Kur`an (Nüzül sebebi, hükümler, dil vb. Sebeplerle anlaşılmasında güölğkler bulunan Kur`an`da mevcut 1200`den fazla meselenin soru-cevap şeklinde ele alındığı bir eserdir, konuların sure sırasına göre düzenlendiği eserde genellikle dil ve belagat konuları şiir kanıtlarıyla açıklanmıştır), Tefsiru sureti`l En`am,… 
0 Yorum - Yorum Yaz

Fatma KAYALIK 09070335    19.05.2013

 İhtilaf

-Bir meselede ayrı ayrı görüşlerin ortaya çıkması anlamında.

-Sözlükte "geride kalmak ve biri diğeri­nin yerine geçmek" anlamına gelir

-Terim olarak ih­tilâf, "söz veya davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak" demektir.

-İhtilâf ve hilaf terimleri bazan benzer veya eş anlamlı olarak kullanı­lırsa da aralarındaki ince fark genellikle ko­runmaya çalışılmıştır.

·         İhtilâf; daha çok "farklı bir görüşe sahip olma, farklı gö­rüşlerden birini benimseme" anlamı ta­şır, maksat aynı olmak­la birlikte yöntemin farklı olmasıdır, delile dayanandır

·         Hilaf; diğer görüşlere karşı bir tavır alışı ifade ettiği söylenebi­lir, hilaf her ikisinin de ayrı olmasını ifade eder, delile dayanma­yan aykırı görüştür

-Kur'an'da ve hadislerde ihtilâf kelime­si mutlak olarak zikredildiğinde olumsuz anlamda kullanılmış, daima birlik olmak, tefrika ve ihtilâftan kaçınmak emredil­miştir.

-İslâm tarihinde ortaya çıkan ilk ihtilâfın Sakife günü halife seçiminde yaşanan, bazı uygulamaları sebebiyle Hz. Osman'ın hilâfetinin son günlerinde ortaya çıkan, Resûl-i Ekrem'in vefat edip etmediği ve ardından nereye defnedileceği konusun­da veya Hz. Peygamber'in ölüm döşeğin­de iken tavsiyelerini yazdırmak üzere kâ­ğıt kalem istemesi ve Hz. Ömer'in hasta­lığın etkisiyle bu istekte bulunduğunu söylemesi üzerine yaşanan ihtilâf olduğu­na dair çeşitli görüşler ileri sürülmüşse de bu ilk ihtilâf tartışmasının bütün İs­lâm toplumunu ilgilendiren ayrılıklar et­rafında yapıldığı anlaşılmaktadır.

- İhtilâfın meşruiyetini savunanlara göre Kur'an'da müteşâbih. müşterek ve me­cazi lafızların varlığı insanların ihtilâfına zemin hazırlamıştır. İhtilâf gayri meşru olsaydı bu tür ifadeler yerine daha açıkla­rı kullanılırdı.

- Aklını kullanmayı emreden İslam dininde, cevabını bulamadıkları konularda ictihad kapısı açılmış ve bunun sonucunda da ihtilafa düşmeleri kaçınılmaz olmuştur.

- İslam’da akaid konularında ve genel ilkelerde ihtilaf doğru karşılanmasa da fıkhi konularda müctehidler arasında ortaya çıkan görüş ayrılıklarına müsamaha gösterilmiştir, hatta ihtilaf rahmet olarak görülmüştür.


0 Yorum - Yorum Yaz

Hakan Atalay 09070339    19.05.2013

                İhtilaf kavramı, sözlükte "geride kalmak ve diğerinin yerine geçmek anlamına gelen half kökünden türemiş ve masdar ve isim olarak "birşeyin diğer bir şeyin peşinden gelmesi, gidip gelmek, ayrı görüşe sahip olmak, karşı gelmek anlaşmazlık" anlamlarına gelmektedir.

            Terim olarak ise İhtilaf, "söz veya davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak" demektir.

İhtilaf ve Hilâf terimleri bazen aynı anlamlarda kullanılır ancak aralarında ince bir fark vardır: İhtilaf daha çok "farklı bir görüşe sahip olma, farklı görüşleri benimseme" anlamına gelirken Hilâf, diğer görüşlere karşı bir tavır alışı ifade eder.

            İslami literatürde ihtilaf terimi altında pek çok konuya temas edilir. Mesela, insanların doğuştan getirdiği tabiî farklılıklar, ilmî ve felsefî görüş ayrılıkları, siyasî muhalefet ve anlaşmazlıklar gibi konular, bunlardan bazılarıdır.

                Literatürde kesbî (görüşler ihtilafı) ve gayri kesbî (cinsler ihtilafı)olmak üzere 2 farklı ihtilaf kavramından söz edilir. Kesbî ihtilaf da, iki hasımdan birinin görüşünün diğerininkinin aksine olması söz konusuyken, gayri kesbî ihtilaf da, iki şeyden birinin diğerinin yerini tutmasının imkânsızlığı söz konusu olmaktadır.

                Kur'an'da ve hadislerde ise ihtilaf kelimesi mutlak olarak zikredildiğinde olumsuz manada kullanılarak tefrika ve ihtilaftan kaçınılması emredilmiştir. Kur'an'ın birçok ayetinde geçen ihtilaf terimi, dinî inançlarla ilgilidir. Hz. Peygamberin açıklamalarından sonra ihtilaflarını sürdürenler birçok ayette kınanmış (msl. Âl-i İmran 19-105; Câsiye 17) ve nihâî hükmün Allah tarafından verileceği bildirilmiştir (Âl-i İmran 55; Mâide 48 ve En'âm 164. ayetlerde olduğu gibi).

                İslam düşüncesinde dinî konulardaki ihtilaf, inanç konuları ve fıkhî hükümler olmak üzere 2 temel alanda değerlendirilmiştir.

                 İnanç konularında, Allahın varlığı ve birliği hususunda ileri sürülan aykırı düşüncelerin kişiyi İslam dışına çıkaracağı konusunda görüş birliği varken, Allahın sıfatları, kaza ve kader gibi konulardaki aykırı yaklaşımlar bid'at olarak değerlendirilmektedir.

                Fıkıh ilminde ise ihtilaf kavramı, icma ve ittifakın karşıtı terimleri olarak kullanılmakta ve ictihada açık konularda müctehidlerin farklı kanaatlerini kapsamaktadır.

                İctihâdî konularda ihtilaf ettiği zaman Ashab, Rasulullah'a başvurur ve böylece konu hallolurdu. Hz. Peygamberin vefatıyla birlikte ise, başvuracak bir ara bulucu kalmadığı için herkes kendi görüşünde devam etmiştir.

Fıkhî konularda ictihad'ın meşruiyeti Hicrî II. YY dan itibaren sorgulanmaya başlanmıştır. İctihadın meşruiyetini savunanlara göre Kur'an'da  müteşabih, müşterek ve mecazi lafızların varlığı insanların ihtilafına zemin hazırlamıştır. İctihad gayri meşru olsaydı  bu tür ifadeler yerine daha açık ifadeler kullanılırdı. Üstelik aklı kullanma ve düşünmenin emredilmiştir, aklın ve düşüncenin farklı görüşlere yol açması da kaçınılmazdır, dolyısıyla ihtilaf meşru olmaktadır.

                Ayrıca, bir hadi-i Şerif'te ictihadda isabet edenin 2, edemeyenin ise 1 sevap alacağı buyrulmuştur.


0 Yorum - Yorum Yaz


İhtilaf

Bir meselede ayrı ayrı görüşlerin ortaya çıkmasıdır. Maksat aynı olur, yöntem farklı olur. Hilaf teriminde de bu iki özellik farklı olur. Bir diğer tanıma göre de delile dayanmayan aykırı görüşe hilaf, delile dayanana ise ihtilaf denmiştir.

"Ümmetimin ihtilafı rahmettir" hadisi ümmetin fertlerinin ilimler ve sanatlar konusunda farklı eğilimlere sahip olmalarını ifade eder (tabii ihtilaf). Cinsler ihtilafı ise varlıkların zatlarına ilişkin farklılıklardır. Kesbî ihtilaf fertler ve gruplar arasındaki görüş ayrılıklarıdır.

Asgari müşterekler ihtilaf konularından üstündür.

Kur'an'da ve hadislerde, ihtilaf kelimesi mutlak olarak zikredildiğinde olumsuz anlamda kullanılmış, daima birlik olmak, ihtilaftan kaçınmak emredilmiştir.

İslam düşüncesinde, fıkhî hükümler konusunda ihtilaf meşrûdur ama inanç konularında ( Allah'ın varlığı ve birliği gibi konularda) ihtilaf meşru değildir.

İhtilafın meşruiyetini savunanlara göre Kur'an'da müteşabih, müşterek ve mecazi lafızların varlığı insanların ihitlafına zemin hazırlamıştır. İhtilaf gayri meşru olsaydı bu tür ifadeler yerine daha açıkları kullanılırdı. Ayrıca aklı kullanma ve düşünme emredilmiş olup insanların farklı kapasitelere sahip bulunmamaları sebebiyle ihtilafa düşmeleri kaçınılmazdır. 


0 Yorum - Yorum Yaz

Meryem Önder 09070380    23.05.2013

DIA Ihtilaf maddesi

 Bir meselede ayri ayri görüslerin ortaya cikmasi       

terim olarak: söz ve davranışta tutulan yoldan başka bir yol tutmak.

Islam literatüründe kesbi ve gayri kesbi ihtilafdan bahsedilir: kesbi olan fertler ve gruplar arasindaki  görüs ayriliklari-> fikhi mezheplerdeki gibi,  gayri kesbi ise varliklarin zatlarina iliskin farklardir.

Kuran ve hadislerde ihtilaf hep olumsuz anlamdadir ve ihtilafdan kacinmak emredilmistir. Ihtilafa düsenler icin hüküm vermeleri icin peyg gönderilmistir,  hala ihtilafi sürdürenler ise kinanmistir.

Dini konuda ihtilaf inanc konulari ve fikhi hükpmlerdedir: Inanc konularinda biri hakli biri hatalidir; fikhi kinularda ise ikne ve ittifakin karsiligi olarak kullanilmakta.

Islamda ilk ihtilaflar hz peygamberin vefatindan sonra halife seciminde, peygamber vefat edip etmedigi gibi konulardir.  Bunlar disinda bireyler arasinda ihtilaflar baslangictan beri vardir  fakat bunlar hz peygambere müracaat edip ihtilaflarini cözerlerdi. Rasulü ekremin vefatından sonra bir arabulucu kalmadığı için artık herkes kendi görüşünde devam etmiştir.

Sahabe dönemindede ihtilaflar vardi. Sahabe farkli ictihadlari tenkit etmekke birlikte insanlarin ferdi ictihadlarindan engellemeye calismazdi.

Islami ilimlerin tesekkül etmesiyle fikhii ihtilaflarin bilinmesi fikih ilminin geregi olmustur. Müçtehidin muhalifini dinlemekten kaçınmaması gerektiğini, onu dinleyerek farkında olmadığı şeylerin farkına varıp düşüncesini sağlamlaştıracağını belirtmiş(İmamı Şafi)

2yydan itibaren fikhi konularda ihtilafin mesruiyeti sorgulanmis:

1. kuranda yer alan ihtilafa düsmeyi kötüleyen ayetleri esas alan zahiriler, sia, batiniler gibi gruplar ihtilafi mesru görmeyip uzaklasmayi ve birlik olmanin emredildigini savunmuslardi

2. ihtilafin mesru oldugunu savunanlara göre zaten kurandaki mütesabih, müsterek, mecazi lafizlarin ihtilafa zemin hazirladigini söylemislerdir. -> hz pin kuran ve sünnette cevabini bulamadiklari konularda sahabeye verdigi ictihad izninin de ihtilafa sebep olacagi aciktir.

Hz. peygamber dönemi sonrasi farkli ilim dallarindada ihtilaflar olmustur. Tefsir bunlardan biridir -> müfessirler tefsirlerinde diger müfessirlerle karsitliklarini belirtmislerdir, nedenini nicinini dilr getirmislerdir.


0 Yorum - Yorum Yaz


İhtilaf

Sözlükte "geride kalmak ve biri diğerinin yerine geçmek" anlamındaki half kökünden türeyen ihtilâf, masdar ve isim olarak "bir şeyin diğer bir şeyin peşinden gelmesi, gidip gelmek, ayrı görüşe sahip olmak, çekişmek, karşı gelmek, eşit olmamak, görüş ayrılığı, anlaşmazlık" gibi manalara gelir.

Terim olarak ihtilâf, "söz veya davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak" demektir.

Hilaf ß à İhtilaf:

İhtilâfın daha çok "farklı bir görüşe sahip olma, farklı görüşlerden birini benimseme" anlamı taşımasına mukabil hilafın diğer görüşlere karşı bir tavır alışı ifade ettiği söylenebilir. Buna göre ihtilâf maksat aynı olmakla birlikte yöntemin farklı olmasını, hilaf ise her ikisinin de ayrı olmasını ifade eder.

"Ümmetimin ih­tilâfı rahmettir" hadisi ümmetin fertlerinin ilimler ve sanatlar konusunda farklı eğilimlere sahip olma­larını ifade eder.

Kur'an'da ve hadislerde ihtilâf kelimesi mutlak olarak zikredildiğinde olumsuz anlamda kullanılmış, daima birlik olmak, tefrika ve ihtilâftan kaçınmak emredilmiştir.

Yaratıcının varlığı ve birliği konusunda ileri sürülen aykırı düşüncelerin kişiyi İslâm dışına çıkaracağı hususunda İslâm düşünürleri arasında ittifak varken Allah'ın sıfatları ve iradesi, kaza ve kader gibi konulardaki aykırı yaklaşımlar bid'at olarak değerlendirilmiştir.

Ashap Resûlullah döneminde bile içtihadı hükümlerde ihtilâf ederlerdi. Ancak Hz. Peygamber'e müracaatla ihtilâflarını hallederlerdi. Resûl-i Ekrem'in vefatından sonra bir ara bulucu kalmadığı için artık herkes kendi görüşünde devam etmiştir. Sahabe, farklı ictihadları tenkit etmekle birlikte muhaliflerine karşı geniş bir tahammül ve hoşgörü sahibiydi. Şûra neticesi üzerinde görüş birliği sağlanan kararlara ayrı bir önem vermekle birlikte ashap bütün özel hü­kümlerde icmâ hasıl olmasını da asla savunmazdı.


0 Yorum - Yorum Yaz

BURAK MERCAN - 09070361    24.05.2013

İhtilaf

-      Sözlükte “geride kalmak ve biri diğerinin yerine geçmek”, isim olarak da “bir şeyin diğer bir şeyin peşinden gelmesi, gidip gelmek, ayrı görüşe sahip olmak, çekişmek, karşı gelmek, eşit olmamak, görüş ayrılığı, anlaşmazlık” anlamına gelir

-      Terim olarak: “söz veya davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak” demektir

-      Hilaf terimi ile karıştırılsa da, hilaf “diğer görüşlere karşı bir tavır alışı” ifade eder, ihtilafta maksat aynı yöntem farklı olduğu gibi, hilafta ikisi de ayrıdır

-      Kur’an’da ihtilaf kelimesi olumsuz yönde kullanılmış, birlik olma ve ihtilaftan kaçınma emredilmiştir

-      İhtilaf itikadi konularda, Allah’ın varlığı ve birliği hususunda oluştuğunda küfür, Allah’ın sıfatları, kaza ve kader gibi konularda ise bidat sayılmıştır

-      Fıkhi konularda müctehidler arasında ortaya çıkan görüş ayrılıkları müsamaha ile karşılanmıştır, burada ortaya çıkan ihtilafların sebeplerinden bazıları şunlardır:

i.       Usul farklılığı,

ii.      Usulün meselelere tatbikindeki farklılık,

iii.     Hadisin ulaşıp ulaşmaması,

iv.     İçtihada dayalı hüküm verilmiş olan konularda zamanla şartların değişmesi sebebiyle müctehidlerin ictihadlarında değişiklik olması.


0 Yorum - Yorum Yaz

Muhammed ARSLAN    24.05.2013

İHTİLAF -Bir meselede ayrı ayrı görüşlerin ortaya çıkması’dir.-Sözlükte "geride kalmak ve biri diğeri­nin yerine geçmek". -Masdar ve isim olarak "bir şeyin diğer bir şeyin peşinden gelmesi, gidip gelmek, ayrı görüşe sahip       olmak, çekişmek, karşı gelmek, eşit ol­mamak, görüş ayrılığı, anlaşmazlık" -Terim olarak ih­tilâf, "söz veya davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak"-Bedreddin el-Aynî   "her kişinin ken­di başına bir görüşe sahip olması"-İslâmî literatürde ihtilâf İnsan­ların doğuştan getirdiği tabii farklılıklar, ilmî ve felsefî görüş ayrılıkları, siyasî mu­halefet ve anlaşmazlıklar-Litera­türde kesbî ve gayri kesbî (tabii) olmak üzere iki farklı ihtilâf kavramından da söz edilir: Bunlara "görüşler ihtilâfı" ve "cins­ler ihtilâfı" adını veren Ebû Hilâl el-Askerî görüşler ihtilâfını "iki hasım­dan birinin görüşünün diğerininkinin ak­sine olması", cinsler ihtilâfını da "iki şey­den birinin diğerinin yerini tutmasının imkânsızlığı" şeklinde tanımlar- Kur'an'da ve Hadisler’de ihtilâf kelime­si mutlak olarak zikredildiğinde olumsuz anlamda kullanılmış, daima birlik olmak, tefrika ve ihtilâftan kaçınmak emredil­miştirİslâm tarihinde ortaya çıkan ilk ihtilâfın Sakife günü halife seçiminde yaşanan, bazı uygulamaları sebebiyle Hz. Osman'ın hilâfetinin son günlerinde ortaya çıkan, Resûl-i Ekrem'in vefat edip etmediği ve ardından nereye defnedileceği konusun­da veya Hz. Peygamber'in ölüm döşeğin­de iken tavsiyelerini yazdırmak üzere kâ­ğıt kalem istemesi ve Hz. Ömer'in hasta­lığın etkisiyle bu istekte bulunduğunu söylemesidir
0 Yorum - Yorum Yaz

Ruveyde DURMAZ 09070382    24.05.2013

İHTİLÂF"half" kökünden türemiştir ve sözlükte "geride kalmak ve biri diğerinin yerine geçmek" anlamlarına gelir. İhtilâf, masdar ve isim olarak "bir şeyin diğer bir şeyin peşinden gelmesi, gidip gelmek, ayrı görüşe sahip olmak, çekişmek, karşı gelmek, eşit olmamak, görüş ayrılığı,
anlaşmazlık"
gibi mânâlara gelir.
Terim olarak ihtilâf, "söz ve davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak" demektir.
İhtilâf ve hilâf terimleri bazen benzer veya eş anlamlı olarak kullanılırsa  da, aralarındaki ince fark genellikle korunmaya çalışılmıştır. İhtilâfın, daha çok, "farklı bir görüşe sahip olma, farklı görüşlerden birini benimseme" anlamı taşımasına mukabil hilâfın diğer görüşlere karşı bir tavır alışı ifade ettiği söylenebilir. Buna göre ihtilâf, maksat aynı olmakla birlikte yöntemin farklı olmasını; hilâf ise her ikisinin de ayrı olmasını ifade eder.
Bir diğer tanıma göre de delile dayanmayan aykırı görüşe hilâf; delile dayanana ise ihtilâf denmiştir. İhtilâf, uymayış, uyuşmamak, uygunsuzluk demektir. Türkçede kullandığımız muhtelif, muhâlefet ve muhâlif kelimeleri de ihtilâf‘la aynı köktendir. Halîfe kelimesi de aynı köktendir. İhtilâf, bilmenin ve bilinmenin gereğidir. Çünkü dünyadaki her şey zıddıyla, muhâlifiyle bilinir. Zıddı olmayan şey, muhâlifinden de söz edilemeyecek olan yokluktur.         İslâmî literatürde ihtilâf terimi altında pek çok konuya temas edilmiştir. İnsanların doğuştan getirdiği tabiî farklılıklar, ilmî ve felsefî görüş ayrılıkları, siyasî muhâlefet ve anlaşmazlıklar bu konulardan bazılarıdır.
Ancak Kur’an, iki tür ihtilaftan söz etmektedir: İtikadi ve yaratılıştaki ihtilaf. Diğer bir deyimle kesbi (çalışıp çabalayarak elde edilen) ve gayri kesbi (tabii) ihtilaf.   
Tabiî ihtilâf: Yaratılıştan olan bu ihtilaflar Sünnetullah’ın gereği olarak vardır. Bunlar varlıkların zatlarına ilişkin farklılıklardır. Gece-gündüz, soğuk-sıcak, tatlı-acı,  bitkiler, insanların renklerinin  ve dillerinin ayrı ayrı oluşları gibi.Kesbî ihtilâf: Kesbî ihtilaflar ise fertler ve gruplar arasındaki inanç ve görüş ayrılıklarını ifade  eder. İman-küfür, tevhid-şirk, İslam-laiklik gibi konularda kesbî ihtilâftan bahsedilir. Her bir taraf diğerinin görüşünü yanlış kabul eder.  Kur'an'da ve hadislerde ihtilâf:
Kur’an’da ihtilâf kelimesi, mutlak olarak zikredildiğinde olumsuz anlamda kullanılmış, daima
birlik olmak ve ihtilâftan kaçınmak emredilmiştir. Kur‘an, vahyin tespitlerini uygun görmeyerek,  kendi hevalarına uyanları ihtilafa düşenler olarak tanımlamaktadır. Onların içine düştükleri ayrılığı gidermek ve doğru yolu göstermek için Allah kitap ve elçi göndermiştir.   
Fıkhî İhtilâf:
Burada ihtilâf, icmâ ve ittifakın mukabili bir kavram olarak kullanılmaktadır. İslâm'da usûl (akaid) konularında ve genel ilkelerde (külliyât) ihtilâf, doğru karşılanmazken; fıkhî konularda müctehidler arasında ortaya çıkan görüş ayrılıkları müsâmaha ile karşılanmış ve "hata ihtimaliyle birlikte bizim mezhebimiz doğrudur; doğru olma ihtimaliyle beraber muhâlifimizin mezhebi hatadır" şeklinde formüle edilen bu anlayış, bazı istisnâlar dışında İslâm âleminde geniş kabul görmüştür.
Şahıslar arasındaki fıkhî ihtilâf:
Bu tür ihtilâf başlangıçtan beri hep vardı, bu bilinmektedir. Ashap, Rasûlullah döneminde bile ictihadî hükümlerde ihtilâf eder, ancak Hz. Peygamber'e müracaatla ihtilâflarını hallederlerdi. Rasûl-i Ekrem'in vefatından sonra bir arabulucu (mutlak hakem) kalmadığı için artık herkes kendi görüşünde devam etmiştir. Sahâbe, farklı ictihadları tenkit etmekle birlikte muhâliflerine karşı geniş bir tahammül ve hoşgörü sahibiydi. Ortaya çıkan yeni bazı meselelerde ihtilâf ettikleri halde, her biri diğerinin muhâlefetini kınamaksızın câiz görür ve insanları ferdî ictihadlardan engellemeye asla çaba sarfetmezdi. Şûrâ neticesi üzerinde görüş birliği sağlanan kararlara ayrı bir önem vermekle birlikte ashâb, bütün özel hükümlerde icmâ hâsıl olmasını da asla savunmazdı.
0 Yorum - Yorum Yaz

Mahir ÖRGÜZ    24.05.2013

İHTİLAF·        Bir meselede ayrı ayrı görüşlerin ortaya çıkması·        Sözlükte "geride kalmak ve biri diğeri­nin yerine geçmek" anlamındaki half kö­künden türer·        Aynı şekilde ­­­ihtilaf bir şeyin diğer bir şeyin peşinden gelmesi, gidip gelmek, ayrı görüşe sahip olmak, çekişmek, karşı gelmek, eşit olmamak, görüş ayrılığı, anlaşmazlık ‘’ gibi manalara gelir. ·        Terim olarak ihtilaf, "söz veya davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak" demektir.·        İslami literatürde ihtilaf terimi altında pek çok konuya temas edilmiştir.·        İnsanların doğuştan getirdiği tabii farklılıklar, ilmi ve felsefi görüş ayrılıkları, siyasi muhalefet ve anlaşmazlıklar, "ihtilafü'l-hadis" terkibinde olduğu gibi delillerin karşıtlığı bu konulardan bazılarıdır.·        Bu bağlamda kesbi ve gayri kesbi (tabii) olmak üzere iki farklı ihtilaf kavramından da söz edilir.·        Kur'an'da ve hadislerde ihtilaf kelimesi mutlak olarak zikredildiğinde olumsuz anlamda kullanılmış, daima birlik olmak, tefrika ve ihtilaftan kaçınmak emredilmiştir.·        Bu çerçevede ihtilaflara düşen insanlar arasında hüküm vermeleri için peygamberlerin gönderildiği ifade edilmiştir.·        İslam tarihinde ortaya çıkan ilk ihtilafın Sakife günü halife seçiminde yaşanan, bazı uygulamaları sebebiyle Hz. Osman'ın hilafetinin son günlerinde ortaya çıkan, Hz.Peygamber’in vefat edip etmediği ve ardından nereye defnedileceği konusunda veya Hz. Peygamber'in ölüm döşeğinde iken tavsiyelerini yazdırmak üzere kağıt kalem istemesi ve Hz. Ömer'in hastalığın etkisiyle bu istekte bulunduğunu söylemesi üzerine yaşanan ihtilaf olduğuna dair çeşitli görüşler ileri sürülmüşse de bu ilk ihtilaf tartışmasının bütün İslam toplumunu ilgilendiren ayrılıklar etrafında yapıldığı anlaşılmaktadır.·        İslami ilimlerin teşekkül etmeye başlamasıyla fıkhi ihtilafların bilinmesi fıkıh ilminin bir gereği olarak görülmüştür.

·        Fıkhi konularda ihtilafların sebeplerinden bazıları şunlardır:

1.       Usul farklılığı.2.      Usulün meselelere tatbi-kindeki farklılık.3.      Hadisin ulaşıp ulaşmaması.  
0 Yorum - Yorum Yaz

09070353 Umut Yıldırım    24.05.2013

İHTİLAF

-       Kelime anlamı: “Bir meselede ayrı ayrı görüşlerin ortaya çıkması”

-       Sözlükte: “geride kalmak ve biri diğerinin yerine geçmek” anlamındaki “half” kökünden türüyor

-       Mastar ve isim olarak: “bir şeyin diğer bir şeyin peşinden gelmesi, gidip gelmek, ayrı görüşe sahip olmak, çekişmek, karşı gelmek, eşit olmamak, görüş ayrılığı, anlaşmazlık”

-       Terim olarak: “söz veya davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak”

İhtilaf ile hilaf terimleri bazen eş anlamda kullanılırsa da aralarında ince bir fark vardır:

-       İhtilaf farklı bir görüşe sahip olma, farklı görüşlerden birini benimseme anlamları taşırken, hilaf diğer görülere karşı bir tavır alışı ifade etmektedir

-       İhtilafta maksat aynı olmakla birlikte yöntemin farklı iken hilafta her ikisi de ayrıdır.

-       Delile dayanan aykırı görüşe ihtilaf, delile dayanmayana ise hilaf denilmiştir

Yaratılıştan olması bakımından "tabii ihtilâf" diye de adlandırılabilecek olan cinsler ihtilâfı varlıkların zatlarına ilişkin farklılıklardır. Bu tür ihtilâfın dünya ve âhiret nizamının esasını teşkil ettiğini belirten bazı âlimlere göre, "Ümmetimin ih­tilâfı rahmettir" hadisi ümmetin fertlerinin ilimler ve sanatlar konusunda farklı eğilimlere sahip olma­larını ifade eder.

Kesbî ihtilâfla fertler ve gruplar arasındaki görüş ayrılıkları kastedilir. Fıkhî mezheplerin kendi içlerindeki görüş ayrılıkları da bu kapsamda değerlendirilmelidir.

Kur'an'da ve hadislerde ihtilâf kelimesi mutlak olarak zikredildiğinde olumsuz anlamda kullanılmış, daima birlik olmak, tefrika ve ihtilâftan kaçınmak emredilmiştir.

İslâm düşüncesinde dinî konulardaki ihtilâf iki farklı alanda görülmektedir:

-       İnanç konuları: İnanç konularında ihtilaf taraflardan sadece birinin haklı, diğerlerinin hatalı olduğu ifade edilmekle

-       Fıkhî hükümlerde: Müçtehitlerin içtihada açık konularda muhtelif sebeplerle ayrı kanaatler benimsemesini ifade etmektedir. Bu ihtilaflar müsamaha ile karşılanmıştır.

İhtilâfın meşruiyetini savunanlara göre Kur'an'da müşabih, müşterek ve mecazi lafızların varlığı insanların ihtilâfına zemin hazırlamıştır. İhtilâf gayri meşru olsaydı bu tür ifadeler yerine daha açıkları kullanılırdı. Ayrıca aklı kullanma ve düşünme emredilmiş olup insanların farklı kapasitelere sahip bulunmaları sebebiyle ihtilâfa düşmeleri kaçınılmazdır.

Fıkhî konularda ihtilâfların sebeplerin­den bazıları şunlardır:

1. Usul farklılığı.

2. Usulün meselelere tatbikindeki farklılık

3. Hadisin ulaşıp ulaşmaması.

4. İçtihada dayalı hüküm verilmiş olan konularda zamanla şartların değişmesi sebebiyle müçtehidin içtihatlarında değişiklik olması. 


0 Yorum - Yorum Yaz

Gulbahar Sahin    24.05.2013

Ihtilaf ve Hilaf

Ihtilaf ayrı görüşe sahip olmak, görüş ayrılığı anlamında.
Kuran’da birçok yerde geçiyor. Terim olarak söz veya davranışta birinin tuttuğu yoldan başka yol tutmak.

Ihtilaf= farklı bir görüşe sahip olma, 2 taraf maksat aynı yöntem farklı olunca, delile dayalı görüşlere sahip.
Hilaf= Diğer görüşlere karşı bir taraf olmak, maksat ve yöntem farklı.

Literatürde ihtilaf kavramı 2 sekilde:
1) Kesbi: 2 hasımdan birinin görüşünün diğerlerininkinin aksine.
2) Gayri kesbi: 2 şeyden birinin diğerinin yerini tutmasının imkansızlığı.

Kesbi ihtilafta fertler ve gruplar arasındaki görüş ayrılıklar kastedilir.
Kuran’da ve hadiste olumsuz anlamda kullanılmış ve ihtilaftan kaçınmak emredilmiştir.
Islam düşüncesinde 2 alanda ihtilaf vardır: inanç konuları ve fıkhi hükümler
Islam tarihinde ortaya çıkan ilk ihtilafın sahife günü halife seçiminde yaşanan Hz. Osman’ın hilafetinin son günlerinde ortaya çıkan, Peygamber’in vefat edip etmediğiydi.
Ashap ihtilaflarında Peygamber’e danışıp hallederlerdi.
Hilaf ilmiyle uğraşan kimse mezhebini mutlaka haklı göstermeye çalışır, zayıf deliller güçlü olmaya çalışır. Delilsiz görüşlere sahiptir yani zayıftır.

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Yasemin Biçim 09070368    25.05.2013

1.     İhtilaf

·         İhtilaf, ayrı görüşe sahip olmak, görüş ayrılığı anlamına gelmektedir. Kur’an’da birçok yerde geçiyor.

·        Terim olarak “söz veya davranıştan birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak” demektir.

·           İhtilaf ve hilaf eş anlamı olsalar bile arasında ince fark vardır. İhtilaf daha çok “farklı bir görüşe sahip olma, farklı görüşlerden birini benimseme anlamına gelirken; hilaf ise diğer görüşlere karşı bir tavır alma demektir. Hilaf delile dayanmayan aykırı görüştür , ihtilaf ise delile dayanmaktadır.

  İslam literatüründe ihtilaf terimi altında pek çok konu vardır bunlar; ilmi ve felsefi görüş ayrılıkları ve siyasi muhalefet vb. dir. Literatürde iki farklı ihtilaf kavramından söz edilir. Birincisi “kesbi” bu iki hasımdan birinin görüşünün diğerininkinin aksine olmasıdır. Kesbi ihtilaf, fertler ve gruplar arasındaki görüş ayrılıkları kastedilir. Kur’an’da ve hadiste olumsuz anlamda kullanılmış ve ihtilaftan kaçınmak emredilmiştir. İkincisi “gayri kesbi” dir. Bu iki şeyden birinin diğerinin yerini tutmasının imkânsızlığı anlamını taşımaktadır.

       Fıkhi konularda ihtilafın sebepleri:

 

  • 1.       Usul farklılığı; örf gibi kaynak olup olmadıkları
  • 2.       Usulün meselelere tatbikindeki farklılık, helal/ haram/ mekruh vs
  • 3.       Hadisin ulaşıp, ulaşmaması; az nakledilmiş
  • 4.     İçtihada dayalı hüküm verilmiş olan konularda zamanla şartların değişmesi sebebiyle müçtehitlerin içtihatlarında değişiklik olması

 

İhtilaflar İslam toplumu için ciddi bir tehlike


0 Yorum - Yorum Yaz
Ders Malzemeleri
Lütfen Kopyalamayınız!
2021-2022 Arşivi
2020-2021 Arşivi
2019-2020 Arşivi
2018-2019 Arşivi
2017-2018 Arşivi
2016-2017 Arşivi
2015-2016 Arşivi
2014-2015 Arşivi
2013-2014 Arşivi