Kur'an ve İnsanın Anlam Arayışı
"Oku-Düşün-Anla-Yaşa: Güncel değerleri yaşayarak öğrenip-üreterek hayata katıyorum!" Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU
    • İyilik yap,
      elinden geldiğince iyilik yap...
    • Mehmet SERİNSU (Şumnu 1925-Ankara 8.Eylül.2016 Perşembe)
    • Okuyacaksınız, okutacaksınız!
      Kürsüde, minberde, mektepte ve üniversitede.
      İlmin en büyük ibâdet olduğunu halka öğreteceksiniz.
    • Nurettin TOPÇU (1909-1975)
    • Küçük şey yoktur!
    • Kemal URAL (v. 30.Nisan.2016)
    • Her zaman en güzel eylemi (salih ameli) çıkarabilmek için çok çalışmak,
      ben’i bulup biz’i de keşfedip hep beraber yürüyebilmek
      ve hizmet edebilmek,
      istikbalin ikbal ışığı olmak
      ve memleketi ışığa boğacak gayreti yaşamak
      gerçek Ankara İlâhiyatlı olmak bu demek.
    • İnsanı insan kılan,
      onun bağlı bulunduğu değerler sistemidir.
    • Prof. Dr. Necati ÖNER (v. 2 Ocak 2019)
    • Yaşamak,
      hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir.
    • Elbistanlı Dr. Rahmi ERAY (1918-1958)

Kur´an ve Bağlam    25.12.2016

Mürüvvet Cetin/16922714/Doktora

Prof. Dr. Ahmet Nedim Serinsu´nun  „Kur´an ve Bağlam“ adli eserinin konusu Kur´an ve esbabı nüzulün şimdiye kadar telif edilen eserlerin konu alış bicimi dışında -sadece tespiti ve faydalarının zikredilmesi ile iktifa etmenin yetersizliğini ve Kur’an’ın anlaşılmasında esbabı nüzul rivayetlerinin doğurduğu olumsuz sebepleri ve bu konuda yeni yaklaşımlara duyulan ihtiyacı ve bunlara getirilen önerileri içerir. Yöntem olarak ise müellif 1- Vakia tespiti 2-Onun tenkidi 3-Yeni bir yaklaşım ilkeleri çerçevesinde malumat çokluğu ve malumattaki sistemsizliği izale edilebilineceğini ifade eder.

Bu eser birbirini tamamlayan ve konu bütünlüğü arzeden üç kitaptan oluşmaktadır:  

 1) Kur’an’ın anlaşılmasında esbab-i nüzul ´un rolü

  2) Sa´lebe kıssası- Esbab-i nüzul´e yeni bir yaklaşım

  3) Tarihsellik ve esbab-i nüzul

Kitapta yazar esbab-i nüzul rivayetlerinin Kuranı anlamada gerekli olup olmadığı sorusu ile esbabı nüzulün ne olup ne olmadığını tespite çalışır. Burada rivayet kalıplarını inceler ve bunların Hadis Usulü acısından tenkide tabi tutulmasının bir ihtiyaç olduğunu belirtir. Sonrasında bu nüzul rivayetlerinin 1) Esbabı Nüzul rivayetleri 2) Esbabı nüzul rivayetlerinin değerlendirmeleri başlıkları adı altında tasnif edilmesinin malumat çokluğunu aza indirgeyeceğini ifade eder. Müellife göre Esbab-i Nüzulü bilmeden Kur´an-i Kerim´i özünü bilmek mümkündür. Bunun ile birlikte Kuranı Kerimi anlamada esbabı nüzulden yararlanılması ve esas ilkelerin de bilenmesi gerektiğini ifade eder.

İkinci kitapta birinci kitaptan anlatılan ilkeler ve yöntemler dahilinde bir esbab nüzul rivayeti olarak Salebe kıssasında tahlil eder. Yazar bu yöntemler ile tahlil edilen kıssanın tarihi gerçekliği olmadığını tespit eder ve kıssanın içinde barındırdığı birçok yanıltıcı unsuru gösterir.

Üçüncü kitapta ise yazar tarihsellik kavramını esbabı nüzul ile irtibatlandırarak inceler. Tarihsellik kavramı nedir, tarihi süreci ve kullanıldığı alanları anlatır.  Burada ki tahlillerın amacı kavramların neligi hakkında ki netlik üzerine inşa edilebilen batıdan gelen tarihsellik kavramını günümüz kültürümüzün kodları ile kodlayarak bu alandaki zihin kirliliğini gidermektir.

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Kur'an ve Bağlam    26.12.2016

Halil BEKTAŞ

Doktora-15922740

 

KUR'ÂN VE BAĞLAM

          Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU'nun doktora çalışması olan "Kur'ân ve Bağlam" adlı eserin tanıtımında, Şule Yayınlarının  Nisan 2008 İstanbul baskısı esas alınmıştır. Eser 20X24 ebadında basılmıştır. Kur'ân ve Bağlam" çalışması Kaynakça ile birlikte 266 sayfadır. Aynı eserin devamında İkinci Kitap olarak "Sa'lebe Kıssası Esbâb-ı Nüzûl'e Yeni Bir Yaklaşım" adlı çalışma (35 sayfa) ve Üçüncü Kitap olarak "Tarihsellik ve Esbab-ı Nüzûl" (56 sayfa ) adlı eserler de  eklenmiştir. Bunlarla birlikte eser 356 sayfadır.

          Çalışmanın tez adı "Kur'ân'ın Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul'un Rolu" şeklindedir. Eser; Önsöz, Giriş ve üç bölümden oluşmaktadır.

          Eserin Önsözünde, Kuran'ın Hz. Muhammed (sav)'e indirilen ve kıyamete kadar baki kalacak son vahiy olduğu vurgulanmış, Kuran'ı bu bağlamda anlamak isteyenlerin başta sahabeler olmak üzere Esbab-ı Nüzul ilminden yararlanmayı önemli bir ilke olarak gördükleri belirtilmiştir. Ayrıca Esbab-ı Nüzul ilmi, Kuranın soyut bir düşünce değil, yaşanabilir, yaşanmış bir hakikat olduğunun delilidir denilmektedir.

          Eserin Giriş bölümünde araştırmanın konusu ve önemi, araştırmanın amacı ve araştırmanın metodu hakkında bilgiler verilmiştir.

          I. Bölümde; Kuran İlimleri ve Esbab-ı Nüzul İlmi ele alınmış, Kuran ilimlerinin doğuşu ve gelişmesi, "Kuran İlimleri" ve "Tefsir İlimleri" kavramları açıklanmıştır.

          Daha sonra Kuran ilimleri arasında Esbab-ı Nüzul ilminin yeri tahlil edilmiş; Esbabı Nüzul ilminin tanımı, doğuşu ve gelişmesi ve Esbab-ı Nüzul ilmine dair eserler açıklanmıştır.

          Esbab-ı Nüzul Rivayetleri başlığı altında; Esbabı Nüzulü bilmenin yolu ve Hadis İlmi Açısından Esbab-ı Nüzul rivayetleri konuları değerlendirilmiştir. Ayrıca Esbab-ı Nüzul Kalıplari; Sebep ifade etmede nas olan ve sebep ifade etmede nas olmayan rivayetler şeklinde irdelenmiştir.

          Esbab-ı Nüzul rivayetlerinin tasnifi yapılırken; "vücudu itibariyle tasnif etme", "bir ayet için farklı sebepler zikredilince Hadis Usulü kriterleri uygulanarak yapılan tasnif", Şah Veliyyullanın Yaptığı Tasnif, Tahir b. Âşûr'un yaptığı tasnif, esbab-ı nüzulün nevileri açısından tasnif etme alt başlıklarıyla ele alınmıştır.

          Bu bölümde Esbab-ı Nüzul rivayetlerinde ihtilaf edilmesi üç alt başlıkta ele alınmıştır: Esbab-ı Nüzul ile ilgili meseleler, Esbab-ı Nüzul ile ilgili disiplinler ve İslam kültür Tarihinde Esbab-ı Nüzul rivayetlerinin Değerlendirilmesine Genel Bir Bakış.

          Esbab-ı Nüzul ile ilgili meseleler; Taaddüt meselesi (Nüzul sebebinin taaddüdü ve nüzulün taaddüdü), Hükmün veya nüzulün taahhürü meselesi ve umum-husus meselesi olarak ele alınmıştır.

          Esbab-ı Nüzul ile ilgili disiplinler (İlimler) ise; Hikmet-i Teşriiyye İlmi, Mübhematu'l- Kuran İlmi ve Tenasüb ve İnsicam İlmi olarak tahlil edilmiş, Tenasüp ve İnsicam İlmi de; Edebi zevk sahibi olmak, Arap dilinde lisan zevki olmak ve Kuran'ın bütünlüğünü dikkate almak alt başlıklarıyla tahlil edilmiştir.

          II. Bölümde; Kuranı- Kerim'in Anlaşılmasında Esbab-ı Nüzul Rivayetlerinin Değerlendirilmesinin Sonuçları ele alınmıştır. Genel mülahazalardan sonra; Kuran'ın anlaşılmasında Esbab-ı Nüzulün yetersiz kalma sebepleri ele alınarak; Rivayetler açısından, Umum Husus açısından, Taaddüt-Taahhür açısından ve Tarih ilminden Yararlanma alt başlıklarıyla konu işlenmiştir. Konu Rivayetler açısından ele alınırken de, Merfu- Müsned rivayetler, Mürsel rivayetler, Senetlerin hazf edilmesi, Rivayetlerin tasnifine dikkat etmeme,Rivayet sığalarına dikkat etmeme alt başlıklarıyla konu tahlil edilmiştir.

          Bu bölümde, Kuran-ı Kerimin Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul Rivayetlerinin Doğurduğu Olumsuz Sonuçlar başlığı altında; yorum zenginliğine engel olması, Kuran'ın evrensel hedefi olan Kuran-İnsan-Hayat bütünleşmesini önlemesi ve Konunun istismar edilmesi (Şahısların ebedileştirilmesi ve mezhep hareketlerine etkisi) alt başlıklarıyla değerlendirilmiştir.

          III: Bölüm; "Esbab-ı Nüzule Yeni Yaklaşım" adını taşımaktadır. Bu Bölüm de Genel Mülahazalarla başlamaktadır. Ardından Esbab-ı Nüzul Rivayetlerinin yeniden değerlendirilmesi, esbab-ı Nüzule olan ihtiyacın sınırlarını belirleyen ilkeler (genel ilkeler, özel ilkeler), Esbab-ı Nüzul rivayetlerinin Hadis usulü Açısından Tenkidi, Rivayetleri Tasnif Etme, Kuran_ı Kerim'in bütününün dikkate alınması, siyak-sibakın göz önünde bulundurulması ile Esbab-ı Nüzul ve Tarihilik kavramı başlıkları altında incelenmiştir.

          Eserin Sonuç bölümünde, Kuran ilimlerinin tamamının aynı gayeye yönelmiş olmaları nedeniyle Kuranın anlaşılması bağlamında birbirine tedahül ettiği belirtilmektedir. Öte yandan Kuran ilimleri, Kuranın daha iyi anlaşılmasını amaç edindiğinden bu ilimlere dahil edilen disiplinlerin artması da tabiidir. Çünkü her alim kendi çağının ilmi ve fikri düzeyinde elde ettiği bilgilerle Kurana yaklaşmıştır. Böylece Kuran ilimlerine her çağın aktüel bilgisi eklenmiş olacaktır denilmektedir.

          Ayrıca Esbab-ı Nüzulün ancak sahih nakillerle bilinebileceği, bu alanda ictihad veya re'ye yer olmadığı, esbab-ı nüzul rivayetlerinin de sistematik bir tasnife ihtiyacı olduğu belirtilmektedir. İsrailiyat ve mevzu hadislerin tefsirlerde yer almış olduğu gerçeğinden hareketle bu konuda tefsirlerde yer almış olmasının o rivayetin kesinliğini ifade etmemesi gerektiğine dikkat çekilmiştir.

          Çeşitli sebeplerden dolayı Kuranın anlaşılmasında sadece esbab-ı nüzul yetersiz kalabilmektedir. Tasnif edilmemiş rivayetlerin karıştırılması, sebebiyet ifade eden rivayetin nas olarak umum değil husus ifade etmesi, nüzul sebebi olarak bir ayet için bir çok rivayetin bulunması bu sebeplerden bazıları olarak tadat edilmiştir.

          Ayrıca "Bütün Olarak Kuran-ı Kerim" kavramına göre,Kuran kelime ve ayetlerin toplamına indirmek yerine topyekun bir bütün olarak kavranmalıdır. Ezeli ilme dayalı olarak indirilmiş ve ona göre tertip edilmiş bir kitabın bütünlük arz eden insicamlı bir yapıya sahip olması gayet tabiidir. Esbab-ı nüzul de bu bağlamda anlaşılmalıdır" denilmektedir.

          Esbab-ı Nüzul değerlendirmelerinde siyak-sibakı dikkate almak yeni yaklaşımın temel ilkelerinden biri olarak zikredilmektedir.

          Esbab-ı nüzul, Kuran-insan ilişkilerinin bir bölümünde oluşmuş insanî yapıp-etmelerdir. Her zaman benzeri yapıp etmeler olabilir. Bu tarihi yapıp etmelerden bugünün meselelerine yönelik ilkeler tespit edilmelidir. Nüzul ortamına ait olmayan, tefsir için yapılmış esbab-ı nüzul rivayetleri ise "düşünülmüş yorum-düşünülmüş tarihtir" tespitine yer verilmektedir.

          Eser Kaynakça ile son bulmaktadır.

 

 

 

                                                          

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


KUR’ÂN VE BAĞLAM

Kur’ân ve Bağlam kitabı; “Kur’ân’ın Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü”, “Sa’lebe Kıssası” ve “Tarihsellik ve Esbâb-ı Nüzul” isimli üç kitaptan oluşmaktadır.

KUR’ÂN’IN ANLAŞILMASINDA ESBÂB-I NÜZUL’ÜN ROLÜ

Bu kitapta “Kur’ân İlimleri ve Esbâb-ı Nüzûl İlmi” başlığı altında Kur'ân-ı Kerim İlimlerinin ne olduğu, doğuşu ve gelişimi ele alınır. Ardından Esbâb-ı Nüzûl ilminin doğuşu ve gelişimi ve Kur'ân-ı Kerim İlimleri arasındaki konumuna belirtilir. Ayrıca Esbâb-ı Nüzûl rivayetlerinin ilk olarak hadis kitaplarında yazıldığı bildirilir. Sahabe nakli ve tâbiûn nakli ile gelen bu rivayetlerin sigaları, sebep ifade etmede nass olan ve nass olmayan şeklinde iki grupta incelenir. Esbâb-ı Nüzûl rivayetlerinin doğurduğu olumsuz sonuçlar şu şekilde sıralanır: yorum zenginliğine engel olması, Kur’ân-İnsan-Hayat bütünleşmesini önlemesi ve konunun istismar edilmesi. Sonuç olarak Kur'ân-ı Kerim’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzule olan ihtiyacı Kur’ân’ın belirlemesi gerekir ve siyak-sibak ilişkisi göz önünde bulundurularak bir bütün içinde dikkate alınmalıdır.

SA’LEBE KISSASI (ESBÂB-I NÜZÛL’E YENİ BİR YAKLAŞIM)

Esbâb-ı nüzûlün ne olduğu açıklanıp, Kur'ân-ı Kerim’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzule yeni bir yaklaşıma ihtiyacın ne olduğundan sözedilir. Sonrasında Sa’lebe kıssası sunulur ve s’îre, ricâl, tarih kitaplarında bu kıssanın nasıl ele alındığı işlenir. Bu olay üzerine üç farklı durumdan bahsedilir: kıssanın sıhhatinde sıkıntı görmeyenler, olayın doğru ancak kahramanın başkası olduğunu söyleyenler ve kıssanın sıhhatinden şüphe edenler. Üçüncü bölümde hadis kitaplarından, dördüncü bölümde tefsir kitaplarından Sa’lebe kıssası incelenir. Ancak bu kıssanın hadis usulü açısından tenkit edilmesi, rivayetler tasnif edilmesi gerektiği belirtilir. Son olarak tarih kitaplarından yararlanılmalı ve siyak-sibak bağlamında Kur’ânî bütünlük içerisinde değerlendirilmelidir.

TARİHSELLİK VE ESBÂB-I NÜZÛL

İlk olarak tarihsellik kavramının ele alındığı bu eserde tarihsellik, felsefeye ait bir kavramdır. Kavram ise, düşünme faaliyetinin temel amacıdır. Bir kavram dil ile ifade edildiğinde terim adını alır. Bu bağlamda tarihsellik, insanın tarih hakkında edindiği tecrübelerin ve bu alanda oluşan düşüncelere işaret eden bir kavramdır. Bu kitapta tarihsellik kavramı esbâb-ı nüzul çerçevesinde ele alınıp, incelenir ve kendi kültür alanımızda bu kavramın nasıl kullanılabileceği gösterilir. Tarihsellik ve tarihselcilik terimleri, Batı’da tabiat ilimleri ile beşerî ilimler arasındaki zıtlık, epistemolojik bir çatışmaya dönüştüğünde ortaya çıkmış kavramlardır. Tarihsellik ve tarihselcilik kavramları Batı’nın kültürüne ait kavramlar olduğu için, kendisini kuşatan bu kültürel ortamdan etkilenmesi de kaçınılmazdır. Esbâb-ı nüzulün tarihselliği; nüzûl ortamında ne gibi olaylar olmuş, hangi sorular sorulmuş, nasıl olmuş da ayetler nâzil olmuş sorularının karşılığı ve Kur'ân-ı Kerim ile insan ilişkilerinin bir bölümüne verilmiş ilahi cevaplardır. Yani, esbâb-ı nüzûl-tarihsellik kavramı ilişkisine, esbâb-ı nüzulün Kur'ân-ı Kerim’in bütünlüğü içerisindeki yeri ve insanın tarihsel bir varlık olması bağlamında bakılmalıdır. 


0 Yorum - Yorum Yaz

Kuran ve Bağlam    27.12.2016

Omar Mahmood 
Doktora
No : 15922732
بسم الله الرحمن الرحيم
الحمدلله رب العالمين والصلاة والسلام على سيدنا محمد وعلى آله وصحبه وسلم تسليما كثيرا  
السياق مرتبط بالتفسير ارتباطاً وثيقاً بل هو أصل فيه ولهذا فلابد من ارتباط بين السياق وبين العلوم المتعلقة بالتفسير. 
أولاَ : الموضوعات المتعلقة بالنزول. 
من أعظم ما يرتبط بالسياق من علوم التفسير العلوم المتعلقة بتنزيله، وهي: أسباب النزول، ومعرفة المكي والمدني، ومعرفة أحوال المخاطبين حال النزول، وعموم الأحوال التي نزلت فيها الآية، ويمكن أن نسميها بـ (ملابسات النزول) 

وأسباب النزول هي اقوى هذه الموضوعات بالسياق وأجمعها، وهي على الصحيح أعم من أن تكون أثراً منقولاً في دواوين السنة، بل إنه يدخل فيها عموم أحوال التنزيل، وهذا ماسلكه كثير من المفسرين ([1]). 

ولهذا يمكن تعريف أسباب النزول بأنها: (ما نزلت الآية أو الآيات متحدثة عنه أو مبينة لحكمة أيام وقوعه) ([2]). 

وأسباب النزول بهذا المعنى العام طريق مهم لفهم كلام الله تعالى، ولا يمكن معرفة تفسير الآية دون الوقوف على الأحوال التي نزلت فيها. 

قال شيخ الإسلام: "ومعرفة سبب النزول يعين على فهم الآية، فإن العلم بالسبب يورث العلم بالمسبب"([3]).

وقال السيوطي: "قال الواحدي:لا يمكن تفسير الآية دون الوقوف على قصتها وبيان نزولها، وقال ابن دقيق العيد: بيان سبب النزول طريق قوي في فهم معاني القرآن"([4]).

وللعلماء عناية خاصة بأسباب النزول في القديم([5]) والحديث([6]). 

الصلة بين السياق وعلم أسباب النزول: 
أسباب النزول بما تشمله من أحوال التنزيل لها أثر بالغ في معرفة السياق وتحديده، ولذا اعتبرت من عناصر السياق وأركانه، حيث ذكرنا أن من عناصر السياق الأحوال والأسباب التي نزلت فيها الآية. وفي مقابل ذلك فإن السياق يبين السبب الصحيح للآية. 

قال الشاطبي موضحاً فائدة أسباب النزول بمعناها العام المرتبط بالسياق وتلازم الصلة بين السياق وأحوال التنزيل: "معرفة أسباب التنزيل لازمة لمن أراد علم القرآن، والدليل على ذلك أمران: 

أحدهما: أن علم المعاني والبيان الذي يعرف به إعجاز نظم القرآن فضلاً عن معرفة مقاصد كلام العرب، إنما مداره على معرفة مقتضيات الأحوال: حال الخطاب من جهة نفس الخطاب، أو المخاطِب، أو المخاطَب، أو الجميع؛ إذ الكلام الواحد يختلف فهمه بحسب حاله، وبحسب مخاطبيه، وبحسب غير ذلك.. ومعرفة الأسباب رافعة كل مشكل في هذا النمط، فهي من المهمات في فهم الكتاب ولا بد، ومعنى معرفة السبب هو معنى معرفة مقتضى الحال.

وينشأ عن هذا الوجه: الوجه الثاني: وهو أن الجهل بأسباب التنزيل موقع في الشبه والإشكالات، ومورد للنصوص الظاهرة مورد الإجمال حتى يقع الاختلاف، وذلك مظنة وقوع النزاع.. "([7]). وهذا كلام فصل في هذا الباب. 

وقال ابن عاشور مؤكداً أهمية أسباب النزول بمعناها العام في معرفة السياق":ومنها - أي أسباب النزول - ما ينبه المفسر إلى إدراك خصوصيات بلاغية تتبع مقتضى المقامات، فإن من أسباب النزول ما يعين على تصوير مقام الكلام"([8]).

أمثلة تؤكد الصلة: 

يحسن بنا أن نعرض لبعض الأمثلة الدالة على أهمية معرفة أحوال التنزيل وأسبابه وأثرها في تحديد السياق ومعرفته وبيان المعنى، وأثر السياق في تحديد سبب النزول. 

المثال الأول: في أثر السياق والأحوال التي نزلت فيها الآية لتحديد السياق ومعرفة المعنى المقصود. 

وهو ما أخرجه البخاري: (أن مروان بن الحكم قال لبوابه: يا رافع؛ إذهب إلى ابن عباس فقل له: لئن كان كل امرئ منا فرح بما أتى وأحب أن يحمد بما لم يفعل معذبًا، لنعذبن جميعًا !، فقال ابن عباس: ما لكم ولهذه الآية؟ إنما أنزلت في أهل الكتاب! ثم تلا ابن عباس:  وَإِذَ أَخَذَ اللّهُ مِيثَاقَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ لَتُبَيِّنُنَّهُ لِلنَّاسِ وَلاَ تَكْتُمُونَهُ" إلى قوله: +أن يحمدوا بما لم يفعلوا[آل عمران 178]. قال ابن عباس: سألهم النبيّ  عن شيء فكتموه إياه، وأخبروه بغيره، فخرجوا وقد أروه أن قد أخبروه بما قد سألهم عنه، فاستحمدوا بذلك إليه، وفرحوا بما أتوا من كتمانهم إياه ما سألهم عنه)([9]). 

فهذا المثال يبين أثر الحال الذي نزلت فيه الآية ومن نزلت فيه، ويزيل الإشكال الوارد فيها. وقد استدل على نزولها في اليهود بالسياق وهو الآية السابقة لها. وهذا يؤكد الصلة بينهما وأن كلا منهما مبين للآخر. 

المثال الثاني: في تفسير قوله تعالى: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَقُولُواْ رَاعِنَا وَقُولُواْ انظُرْنَا وَاسْمَعُوا[البقرة104] فإن الآية لايمكن معرفة سياقها ومعناها إلا بمعرفة الحال التي نزلت فيه، وهو أن اليهود كانوا يقولونها للنبي × ويقصدون بها الاستهزاءً والطعن كما أخرج ابن جرير وغيره عن قتادة قال: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَقُولُواْ رَاعِنَا وَقُولُواْ انظُرْنَا وَاسْمَعُوا هو قول كانت اليهود تقوله استهزاءً، فزجر الله المؤمنين أن يقولوا كقولهم([10]). 

والعلاقة بين أسباب النزول والسياق علاقة مشتركة، فكما أن أسباب النزول تعين على معرفة السياق، فإن السياق وسيلة مؤثرة في بيان الأصح من أسباب النزول. 

ومن أمثلة ذلك: ما أورده ابن جرير في قوله تعالى: قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ الآية [آل عمران 31]. حيث قال: "اختلف أهل التأويل في السبب الذي نزلت فيه هذه الآية.. وأولى القولين بتأويل الآية قول محمد بن جعفر بن الزبير - يعني أنها نزلت في وفد نجران - لأنه لم يجر لغير وفد نجران في هذه السورة، ولا قبل هذه الآية ذكر قوم ادعوا أنهم يحبون الله، ولا أنهم يعظمونه"([11]).

ومن العلوم المتعلقة بالنزول: علم المكي والمدني.
وقد ذكر السيوطي ضابطه فقال: "اعلم أن للناس في المكي والمدني اصطلاحات ثلاثة: أشهرها أن المكي ما نزل قبل الهجرة، والمدني ما نزل بعدها سواء نزل بمكة أم بالمدينة عام الفتح أو عام حجة الوداع أم بسفر من الأسفار"([12]).

وهو علم مهم معين على معرفة المعنى وتحديد السياق، قال السيوطي: "قال أبو القاسم النيسابوري في كتاب التنبيه على فضل علوم القرآن: من أشرف علوم القرآن علم نزوله وجهاته"([13]).

والمكي والمدني له صلة بالسياق ظاهرة، من وجوه: 

أولاً: أن للسور المكية أغراضاً تختلف عن أغراض السورة المدنية فمن أغراض المكي التوحيد وأركان الإيمان، ومجادلة المشركين، ومن أغراض السور المدنية بيان وتفصيل أحكام الإسلام وحدوده. فمثلاً سورة الحج سورة مكية، غرضها إقامة التوحيد لله وإظهار أدلته ولهذا جاء فيها الحج ببيان أصول التوحيد فيه، وسورة البقرة سورة مدنية غرضها تقرير أصول أحكام الشريعة، ولهذا جاء فيها ذكر الحج ببيان أصول أحكامه. 

وهذا ظاهر الدلالة والأثر في السياق؛ إذ أن معرفة المكي من المدني يؤكد سياق السورة ويحدده، ويبين الغرض المقصود منها. 

ثانياً: أن للآيات المكية خصائص أسلوبية ليست للآيات المدنية، فمن خصائص الآيات المكية أنها متضمنة للوعيد والتهديد غالباً، فتجد مثلاً كلمة +كلا" الرادعة الزاجرة، وكلمة الصاخة التي تشعر بالوعيد والتهديد، ومن خصائص الآيات المدنية أن ألفاظها متضمنة للوعد والترغيب غالباً، ولذا تجد في افتتاحها بنداءات الإيمان، وخواتمها بأسماء الرحمن. 

وهذا يؤثر في معرفة السياق من جهة معرفة غرض الآية وما تتضمنته من الوعد والوعيد، والمخاطب فيها من مؤمن وكافر.







- الحواشي ----
([1]) انظر: (جامع البيان)) (4/33) ، ((تفسير ابن كثير)) (1/390) ، ((التحرير والتنوير)) (2/197)، (2/ 359) ، ومن الشواهد على ذلك ما ذكره ابن كثير في تفسير قوله تعالى: +واذكروا نعمة الله عليكم إذ كنتم أعداء فألف بين قلوبكم فأصبحتم بنعمته إخواناً" [آل عمران 103] قال ابن كثير: (وهذا السياق في شأن الأوس والخزرج، فإنه قدكان بينهم حروب كثيرة في الجاهلية... فلما جاء الإسلام صاروا إخواناً متحابين) انظر: ((تفسير ابن كثير)) (1/390).
([2]) انظر: ((مناهل العرفان)) (1/99) ، ((أسباب النزول وأثره في بيان النصوص)) (26).
([3]) ((مجموع الفتاوى)) (13/339).
([4]) ((الإتقان)) (1/93).
([5]) من المؤلفات في القديم: أسباب النزول لعلي بن المديني، وأسباب النزول للواحدي، والعجاب في بيان الأسباب لابن حجر، ولباب النقول في أسباب النزول للسيوطي..
([6]) من المؤلفات في الحديث: الصحيح المسند من أسباب النزول للوادعي، وأسباب النزول عن الصحابة والتابعين للقاضي، وأسباب النزول القرآني لغازي عناية، وأسباب النزول وأثرها في بيان النصوص لعماد الدين الرشيد.
([7]) ((الموافقات)) (4/146).
([8]) ((التحرير والتنوير)) (1/47).
([9]) أخرجه البخاري (6/50) رقم(4568). انظر: ((أسباب النزول للواحدي)) (1/268).
([10]) انظر: ((جامع البيان)) (1/515).
([11]) ((جامع البيان)) (5/426).وانظر: أيضاً ((جامع البيان)) (4/615) (6/459) (7/636). 
([12]) ((الاتقان)) (1/8).
([13]) ((الاتقان)) (1/5). 



0 Yorum - Yorum Yaz

Kur’ân ve Bağlam    28.12.2016

 

 

Vahit DEMİRAL        Öğrenci No:16922716

2016-2017 Akademik Yılı Güz Dönemi Tefsir Doktora Öğrencisi

Esbab-ı Nüzul I Dersi Ödevi

Ders Danışmanı: Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU

 

 

Kur’ân ve Bağlam

 

Prof. Dr. Ahmet Nedim Serinsu, esbâb-ı nüzul olgusunu günümüze taşıyabilmeyi amaçladığı “Kur’ân ve Bağlam” adlı eserini birbirini tamamlayan üç ayrı çalışmadan oluşmuştur. Bunlar:

 

  1. Kur’ân’ın Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü

  2. Sa’lebe Kıssası - Esbâb-ı Nüzul’e Yeni Bir Yaklaşım

  3. Tarihsellik ve Esbâb-ı Nüzul

 

Yazar eseri kaleme almadan önce bugüne kadar ele alınan çalışmalardaki malumat çokluğunu ve bu malumatlardaki sistemsizliği tespit etmiş ve bu alanda bütüncül bir değerlendirme ortaya koymak adına eserini şu metoda göre oluşturmuştur:

 

  1. Vakıayı Tespit

  2. Onu Tenkid

  3. Yeni Yaklaşım İlkeleri

 

 

1) Kur’an’ın Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü

 

İlk sırada yer alan bu kitap üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Kur’ân ilimleri ve esbâb-ı nüzul ilmi incelenmiş, “Bir vakıa olarak esbâb-ı nüzul nedir?” sorusuna cevap aranmıştır. İkinci bölümde Kur’ân’ın anlaşılması çabalarında esbâb-ı nüzul olgusunun oluşturduğu çerçeve ve sonuçları ele alınmış, esbâb-ı nüzule eleştirel bir yaklaşımda bulunulmuştur. Üçüncü bölümde ise esbâb-ı nüzule yeni bir yaklaşım denemesinde bulunulmuş, çözüm önerileri sunulmuştur.

 

2) Sa’lebe Kıssası - Esbâb-ı Nüzul’e Yeni Bir Yaklaşım

 

İkinci sırada yer alan bu kitapta, birinci kitaptaki değerlendirmeler uygulamalı olarak gösterilmiştir. Bunun için kaynaklarda sistemsiz bir şekilde çokça yer alan Sa’lebe kıssası üzerinde bir deneme yapılmıştır. Böylece Kur’ân’ı anlamada esbâb-ı nüzulden nasıl faydalanılabileceği hususunda ilmi bir yaklaşım ortaya konmuştur.

 

3) Tarihsellik ve Esbâb-ı Nüzul

Son olarak yazar, Batı kültürüne ait olan ve günümüzde anlam kargaşasına yol açan “Tarihsellik” kavramına ve bu kavramla esbâb-ı nüzul arasındaki ilişkiye değinmiştir.

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Kur'an ve Bağlam    29.12.2016

KUR’AN VE BAĞLAM

(ÖZET VE DEĞERLENDİRME)

Kur’an ve Bağlam eser Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU tarafından kaleme; Kur’an’ın Anlaşılmasında Esbab-ı Nüzulün Rolü, Sa’lebe Kıssası – Esbab-ı Nüzule Yeni Bir Yaklaşım ve Tarihsellik ve Esbab-ı Nüzul olmak üzere üç kitaptan müteşekkildir.

I.KİTAP

            Hicri I. Asrın sonlarından itibaren tek tek ele alınmaya başlayan Kur’an ilimleri,  ulumu’l-Kur’an’ başlığı altında tek bir eserde muhtasar olarak Zerkeşi tarafından toplanmıştır. Zerkeşi, el-Burhan fi Ulumi’l-Kur’an isimli eserinde 74 Kur’an ilmini ele alıp incelemektedir. Onun takipçisi Suyuti ise el-İtkan fi Ulumi’l-kur’an isimli eserinde 80 kuran ilmini inceler. Kuran ilimleri, konusu her yönüyle kuranı kerim olan, kuranla ilgili veya kuranın içerdiği ilim ve araştırmalardan oluşan kuranın en doğru şekilde anlaşılmasına yardımcı olmayı gaye edinen bir bilgi alanıdır. Bu noktada tefsir ilmine de değinmek gerek çünkü tefsir ilmi kuran ilmiyle sıkı bir ilişki içinde olmakla beraber aynı şey değildirler. Kuran ilimleri kapsamı çok geniş olan bir kavramdır. Tefsir ilmi ise, kuranı kerimin izahını amaçlayan bir ilimdir. Yani İlmu’t-Tefsir veya İlmu Tefsiri’l-Kur’an, Kuranı Kerimi her bakımdan (gramer, belagat, tarih vs.) tetkik edip açıklamaya ve bildirmeye yarayan ilimdir. Bu ilminde konusu kuranı kerimi teşkil eder. Kısacası tefsir ilmi kuran ilimlerinden sadece biridir.

            Kuran ilimlerinden biri olarak esbab-ı nüzul ilmi, sahabe ve tabiun dönemlerinde müstakil olarak ele alındığı ve kuranı kerimi anlama gayreti içine girenlerin mutlaka bilmesi gereken bir ilim olarak zikredildiği görülmektedir. Şatıbi esbabı nüzul öyle bir ilimdir ki onu bilen kuranı bilmiş olur demektedir. İlk dönemlerde rivayet yoluyla nakledilen esbabı nüzul, tedvin döneminde de ilk eserlerin esbabı nüzul ile ilgili olduğu kaynaklarda bize bildirilmektedir. Bu noktada esbabı nüzul ilminin tanımını yapmak gerekirse; Nüzul ortamında meydana gelen bir hadiseye veya Hz. Peygamber’e yöneltilmiş bir soruya, vuku bulduğu günlerde bir veya daha fazla ayetin, tazammun etmek (hadiseyi-soruyu kapsayan nitelik ve özellikleri içermek), cevap vermek veya hükmünü açıklamak üzere inmesine vesile teşkil eden ve vahyin nazil olduğu ortamı resmeden hadiseye sebeb-i nüzul denir.

            Esbab-ı nüzul rivayetlerinin ilk kayda geçirildiği eserler tefsir kitapları değil, hadis mecmualarıdır. Bu eserlerin tefsire ait kitap veya bab’larında nakledilen rivayetlerin ekseriyeti esbab-ı nüzul rivayetleridir. Esbab-ı nüzul ancak sahih nakille bilinebilir. Bu alanda içtihada, re’ye ve imal-i fikir etmeye mahal yoktur. Yani nüzul sebebi, akılla idrak edilmesi mümkün olmayan, sadece işitme veya görme suretiyle bilinebilen ve sahabeden musned-merfu olarak gelen rivayettir. Sahabenin musned-merfu olmayan esbab-ı nüzul rivayetleri, tefsir için yaptıkları esbab-ı nüzul değerlendirmeleridir.

            Nüzul sebebini tanımamız, esbabı nüzul rivayetlerini bir tasnife tabi tutmamız, nüzul ortamını resmeden ve vuku bulduğu günlerde ayet veya ayetlerin inmesine vesile teşkil eden hadiseleri ayırt etmemiz, esbab-ı nüzul kavramına dâhil olmayan rivayetleri nüzul sebepleri nevinden saymak hatasına düşmememiz bu sayede mümkün olacaktır.

Esbab-ı nüzul rivayetlerinin sıygalarını iki gruba ayırmaktayız:

1.      Sebep ifade etmede nass olan kalıplar (rivayetler) yani sebeb-i nüzul rivayetinin nüzul ortamına ait olduğunun başka bir unsura ihtiyaç olmadan rivayetin lafızlarından ve sıygalarından anlaşılabilir olması.

2.      Sebep ifade etmede nass olmayan kalıplar (rivayetler) yani rivayette kelamın gelişinden ve sıygadan (kalıptan) nüzul sebebi rivayeti olduğu anlaşılmaz. Sadece ayetin tazammun ettiği mana veya manalardan birinin olduğu anlaşılır.

Bu tasnifler yapılmadığı sürece kuranı kerimi anlama sürecinde esbab-ı nüzulden yararlanmak isteyen araştırmacı okuyucu bir tasnif karmaşasına düşecektir. Birde esbab-ı nüzulü nevileri açısından tasnif etmek mümkündür.

1.      Nüzul ortamına ait ve o ortamın özelliklerini yansıtan müsned-merfu hadislerden oluşan esbab-ı nüzul rivayetleri.

2.      Ayet veya ayetlerin manasının kapsamına giren, nüzul asrında vuku bulmuş veya bilahare meydana gelmiş bir hadisenin re’y ve içtihad ile misal getirildiği haberlerden oluşan (tefsir için) esbab-ı nüzul rivayetleri.

Esbab-ı nüzul rivayetleri arasında ihtilaf olduğu bir vakıadır ve bunu iki temel sebepte toplamak mümkündür.

1.      Her ayete bir sebep arayanların tutumları sonucu mezhep hareketleri, şahısların ebedileştirilmesi, İsraili haberler ve uydurma (mevzu) rivayetlerin esbab-ı nüzul alanına dâhil edilmesi.

2.      Esbab-ı nüzulün (yukarıdaki gibi ) tasnif edilmesi. (nüzul ortamında cereyan etmediği halde bir hadise o döneme mal edilince problem çıkması.)

Tabi bu ihtilaflara bağlı olarak bazı problemler zuhur etmiştir. Taaddüt ve taahhür gibi, nassın umum mu yoksa husus mu ifade ettiği meseleleridir. Bu noktadan sonra esbab-ı nüzulün kuranı kerimin anlaşılmasında yetersiz kalma sebeplerine bakılacak olursa, bunların; Âlimler tarafından senedsiz yapılan rivayetlerin mevcudiyeti, rivayetlerin tasnifine dikkat etmeme ve rivayetleri karıştırma, sebebiyet ifade eden nassın umum değil de husus ifade ettiği şekilde anlaşılması, nüzul sebebi olarak bir ayet için birçok rivayet bulunması sebebiyle ortaya çıkan nüzulün taaddüt ve taahhürü meselesi, rivayetlerin bir kısmında görülen tarihi gerçeklere aykırılık ve zaman bakımından uyumsuzluk gibi sebepler sayılabilir. Bu sebeplere bağlı olarak da her ayete nüzul sebebi arama, mana bakımından sadece sebebi nüzule takılı kalma gibi problemlerin olduğu da aşikârdır.

            Tüm bunlardan hareketle esbab-ı nüzulün kuranın anlaşılmasında bazı sıkıntılara sebep olduğu görülmektedir. Buna karşın esbab-ı nüzulden yararlanmada ihtiyacın sınırlarını belirleyen iki grup ilke söz konusudur. Bunları genel ve özel ilke olarak ayırmak mümkündür.

Genel ilkeler:

1.      Esbab-ı nüzul rivayetlerinin tamamını ihata etmek mümkün değildir.

2.      Esbab-ı nüzulü bilmeden de kuranı kerimi anlamak mümkündür.

Özel ilkeler:

1.      Sebeb-i nüzulü bilmenin muktezayı hali bilmek gibi olduğu durumlarda esbab-ı nüzul bilinmelidir.

2.      Sebeb-i nüzulü bilmemenin kuranın zahir nasslarını mücmel nasslar konumuna getirme şüphesi ve güçlüğü bulunduğu hallerde ve esbab-ı nüzul bilinmelidir.

3.      Kuranı kerimin anlaşılmasında esbab-ı nüzule olan ihtiyacı kuranı kerim belirlemelidir.

Kuranı kerimin anlaşılması sürecinde esbab-ı nüzulün değerlendirilmesine yeni bir yaklaşımda bulunurken zikredilen ilkeleri tamamlayan diğer önemli iki ilke vardır. Birincisi kuranı kerimin bütünlüğünün dikkate alınması diğeri ise siyak-sibak’ın göz önünde bulundurulması ilkesidir. Çünkü esbab-ı nüzul rivayetleri kuranın bütünlüğü kavramı çerçevesinde değerlendirilirken kurandaki siyak-sibakı (konteksti) görebilme imkânı sağlayan unsurlardandır. 

                                               

II. KİTAP

Bu kitapta esbab-ı nüzule yeni bir yaklaşımla salebe kıssası incelenmektedir. Birçok kaynakta da anlatıldığı üzere salebe Hz. Peygamber devrinde yaşamış ona gidip Allah’a kendisi için niyazda bulunmasını istemiş ve sonuç olarak efendimizin duası üzerine Allah ona bir koyun nasip etmiş ve o koyun çoğalıp artık Medine’ye sığmaz olmuş. Bunun üzerine salebe önce cemaatle vakit namazlarını terk etmiş sonra ise cumaları terk etmeye başlamıştır. Hz. Peygamber zekât toplayıcılarına ondan zekât almak üzere gönderdiğindeyse zekâtını vermek istememiştir. Daha sonra vermek istediğindeyse Allah 9/Tevbe 75. Ayeti inzal etmiş ve önce Hz. Peygamber daha sonra Ebu Bekir ve Ömer Sa’lebe zekâtını almamışlardır. Salebe Hz. Osman zamanında helak olmuştur.

            Sa’lebe kıssası sire, rical ve tarih kitaplarında farklı tariklerle ve hicri 9. Yıl hadiseleri arasında rivayet edilmektedir. Ulemanın kıssa üzerine yaptıkları değerlendirmeler incelendiğinde iki husus öne çıkmaktadır.

a)      Sa’lebe’nin vasıfları

b)      Hadisenin sıhhat derecesi

Sa’lebe’nin vasıfları üzerine sire, rical ve tarih kaynaklarımızda söylenenler şunlardır.

a)      Sa’lebe, Beni Umeyye b. Zeyd’e mensuptur. Yani Evsli olan Ensar’dandır.

b)      Bedir ehlindendir.

c)       Uhud ehlindendir.

d)      Mescid-i Dırar kuranlardandır.

e)      Tebük gazvesine katılan münafıklardandır.

f)       Dumetu’l-Cendel’de yapılan Ukeydir b. Abdilmelik gazvesine katılan Mescidi Dırar ashabındandır.

Sa’lebe kıssasının sıhhat derecesi üzerine söylenenleri üç grupta toplamak mümkündür.

a)      Salebe kıssasının sıhhat derecesine kail olanlar veya bunu ima edenler.

b)      Nüzul asrında böyle bir hadise cereyan etmiştir. Ancak kıssanın kahramanı başka bir şahıstır diyenler.

c)      Kıssanın sıhhatinden şüphe edenler ve bu yönde fikir beyan edenler.

Hadis kitaplarında Sa’lebe kıssasını rivayet edenler bir kısmı kıssayı nakletmekle yetinmiş bir kısmı da kıssanın sıhhati üzerine görüş bildirmişlerdir. Tefsir kitaplarında ise kıssayı ele alan müfessirler iki yol takip etmiş ya Taberi’den nakletmişler ya da muhtelif tariklerle farklı kaynaklardan almışlardır. Tarih, hadis ve tefsir kitaplarında konuyla ilgili 9/Tevbe 75. Ayetin anlaşılmasında bize müşahhas bir kanaat vermemektedir. Yeni bir yaklaşımla konuya yönelmek gerekirse izlenmesi gereken yollar aşağıdaki gibidir:

a)      İlk olarak Sa’lebe kıssası rivayetleri hadis usulü açısından tenkit edilmelidir.

b)      Rivayetler tasnif edilmelidir.

c)      Tarih ilminden faydalanılmalıdır.

d)      Kur’ani bütünlük ve siyak-sibak bağlamında değerlendirilmelidir.

Tevbe suresi 75. Ayeti kerimesini anlama çabasında doğruyu bulma maksadıyla nakledilen Sa’lebe kıssası, ayetin anlaşılmasına yönelik yorumları bu hadisenin sınırları içerisinde bırakmıştır. Bu sebeple müfessirlerin bu konudaki yorumları birbirine zıt olmuş ve kuranın yorum zenginliğini tahdit etmiştir. Hâlbuki bu ayetin sebeb-i nüzulü olarak bilinen kıssaya önerdiğimiz ilkeler ışığında bakılmış olsaydı kuranı kerimin mana zenginliği anlaşılmış olacaktı. Çünkü kuranı kerimle aydınlanacak hayatımızın zenginliği onun zengin bir biçimde yorumlanmasıyla/pratiğe taşınmasıyla mümkündür.

 

III. KİTAP

Tarihsellik nedir sorusunu kendimize yönelttiğimizde ilk aldığımız cevap tarihselliğin felsefeye ait bir kavram olduğudur. Buradan hareketle felsefi bakışla kavram nedir sorusunu akla getiriyor. Kavram bir fikirdir bilgidir. İnsan bir fikri bir bilgiyi de ancak bazı işaretlerle yani dille ifade eder. Dille ifade ettiği zaman da bir bilgi ve fikir yükleyeceği işareti belirler. Bir kavram dille ifade edildiğinde kavram terim adını alır. Kavram: bir şeyin ( bir idenin, bir fikrin ) zihindeki tasarımı, terim: ise dil aracılığıyla kavramın ifadesidir. Bir felsefi kavram olarak tarihsellik nedir? Sorusuna herkesi tatmin edecek bir cevap vermek güçtür. Nitekim tarih felsefesi, epistemoloji, hermenötik, linguistik gibi çeşitli alanlarla ilgisi olan bu kavramı, bu sahalarda çalışan ilim/düşünce adamlarından hemen hepsinin yeniden tarif etme teşebbüsü de bunu göstermektedir.

Tarihsellik ve tarihselcilik kavramlarının XVII. Yüzyıl ile XIX. Yüzyıllar arasında tarih ilminin amacı, eğilimleri ve araştırma araçları bakımından geçirdiği değişimler sürecinde ortaya çıktığı ifade edilmektedir. Tarihsellik ve tarihselcilik terimleri batıda tabiat ilimleriyle beşeri ilimler arasındaki zıtlık, epistemolojik bir çatışmaya dönüştüğünde ortaya çıkmış kavramlardır.

Tarihsellik kavramını felsefi anlamıyla ilk kez kullanan Hegel’dir. Ona göre bu kavramın iki anlamı vardır.

1)      Tarihsellik, geçmişte olup-biten her şeyin geçmişte kalmasına rağmen etkisini devam ettirmesi halidir.

2)      Tarihsellik, sürekli tarihsel bir etkililiktir. Mesela Grek tinin tarihsellik karakteri, özgürlük ve güzellik idelerine göre anlaşılabilir. Yani tarihsellik, o çağı yapan etkililik anlamındadır. 

Hegel’den başka birçok filozof tarafından farklı dönemlerde tarihselliğin tanımı yapılmıştır.

Kuranı kerim insanı ana konu ve insana hidayet rehberi olmayı ana gaye edinmekle tarih ve tarihsellik bağlamında temel karakteristiğini ortaya koymuş olmaktadır. Çünkü insan her zaman geçmişe mal olacak bir şimdinin kalıcı ve belirgin izlerini yaşatarak kendini sürdürmeye, aynı zamanda, bu gününü dünle doğrulamak için nerden geldiğini kendinden önce neler olduğunu bulmaya çalışan bir varlıktır. Bundan dolayı kuran hemen her suresinde insan ve toplumu ya da onlarla ilgili olguları ve olayları anlatır. Böylelikle kuran dünü bu günü ve yarınıyla bir bütün halinde insanı faaliyet sahası olarak görmektedir. Kuran insanın tarihi serüveninden bağımsız değildir.

Tarihsellikle doğrudan ilişkili olan esbab-ı nüzul kıssalarının nitelikleri zamana bağlı, gelip geçicidir. Yani nüzule sebep teşkil eden kıssaların ve şahısların yapıp etmeleri tarihseldir. Ancak esbab-ı nüzule bu anlayışla yaklaşmak doğru değildir. Çünkü kuran ve esbabı nüzul ilişkisi sadece tarihsel bir bilgi değildir. Kuran vahyinin insanı ve onun varlığını reddeden değil, aksine insanın varlığını onaylayan ve bunun şuuruna ulaştıran bir mesajı vardır. Esbab-ı nüzul rivayetleriyle yazılacak orijinal tarih nüzul sarını en sahih şekilde izleme imkânı verecektir. Tefsir için yapılan esbabı nüzul rivayetleriyle yazılacak düşünülmüş tarih de çok sayıda insani faaliyeti, kuranı kerimi anlamak isteyen insanın bakış ufkunu genişletecektir. Diğer bir deyimle orijinal tarih bize kuran-insan-hayat bütünleşmesini gösterir, düşünülmüş tarih ise orijinal tarihin içinde bulunulan mekâna ve zamana nasıl uyarlandığını gösterir.  Bütün bunlar ise siyer-tarih yazımında insani faaliyet ve davranışların tarihini tespit etme imkânı vererek insanın varlık bilincine katkıda bulunacaktır.

Sonuç olarak tarihsellik ve esbab-ı nüzulün ilişkisi hakkında şunlar söylenebilir:

a)      Kuranı kerim soyut bir düşünce değil aksine tarihin içinde olan insanın öz niteliğiyle örtüşen bir hidayet rehberidir.

b)      Başka bir kültüre ait kavramlar o kültürün bağlamından koparılamaz

c)      İlim adamları Esbab-ı nüzul ve tarihsellik kavramlarını kullanırken bu kavramlardan neyi kastettiklerini belirterek gereksiz tartışmaların önünü kapatmalıdırlar.

d)      Tartışmaları yapıcı bir zemine çekerek hermenötik, semantik ve linguistik gibi beşeri ilimlerden de faydalanılmalıdır.

e)      İslam kültüründeki tarih anlayışı tarih felsefesi ile zenginleştirilerek orijinal tarih ve düşünülmüş tarih arasındaki farklar açıkça ortaya konulmalıdır.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


"Kur'ân ve Bağlam" Kitabı'nın Hulâsası

Kur’ân ve Bağlam Kitabı üç ayrı kitaptan meydana geliyor. Birinci Kitap “Kur’ân’ın Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü” , ikinci kitap “Sa’lebe Kıssası- Esbâb-ı Nüzul’e Yeni Bir Yaklaşım” ,üçüncü Kitap “ Tarihsellik ve Esbâb-ı Nüzul” dır.

“Kur’ân’ın Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü” kitabı Kur’ân ilimleri hakkında genel bir mülahaza ile başlamıştır. Kur’ân İlimlerinin doğuşu ve gelişimesi kısmında geniş bir özet niteliğinde tarihi arka plan aktarılmıştır. Bir sonraki bölümde Kur’ân ilimleri (Ulûmu’l-Kur’ân)  ve Tefsir ilimleri kavramları incelemiş ve karşılaştırılmıştır. Daha sonra esbâb-ı nüzûl’ün bu ilimdeki yeri konu edilmiştir. Bu kısımda Vahidî, Zerkeşî, Suyutî, Kâfiyeci ve Şatibî’nin tanımlarına yer verilmiş ve Adnan Zarur ve Garaudy’nin tanımları da eklenmiştir. Farklı bakış açılardan aktarılan tariflerden sonra esbâb-ı nüzûlün yeni bir tanımını yapılmıştır.

“Esbâb-ı nüzûl ancak sahih nakille bilinebilir”

Bir sonraki bölümde esbâb-ı nüzul’ün kavramsal tanımı ile rivâyet sıygaları arasında kurulması gerekli bir bağ olduğu belirtilmiş ve bu sebeple esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin kalıplarının (sıygalarının) tespit edilmesi birçok bakımdan ehemmiyet arzettiği söylenmiştir. Esbâb-ı nüzûl rivâyetlerinin sistematik bir tasnife ihtiyacı olduğu vurgulanmıştır. “En eski sebeb-i nüzûl kaynağı olarak İbn İshâk’ın Sîresi” belirtilmiştir. Tedvin döneminde ilk tefsirler yazılmaya başlandığı ve bu tefsirlerin ekseriyetinin rivayet tefsiri olduğu aktarılmıştır. İlk müfessirler âyeti tefsirinde sebeb-i nüzûl zikrederek başladıklarını ve rivâyet çokluğu sebebiyle âyetin muhtevasına münasip gördükleri rivâyetleri neklettikleri aktarılmıştır.

Esbâb-ı Nüzul Rivayetleri

Bu bölümde esbâb-ı nüzûl rivayetleri metod (usûl) açısından ele alınıp incelenmiş bu rivayetlerin nasıl bilinebileceği  meseleler üzerinde durulmuştur. Esbâb-ı Nüzûl değerlendirmeleri ancak nakille bilinebileceği söylenmiştir.

Hadis Usûlü açısından Esbâb-ı Nüzûl Rivayetleri

Bu kısımda esbâb-ı nüzûl rivâyetlerin tasnifi meselesi ele alınmış, esbâb-ı nüzûlü nevileri açısından tasnif etmenin mümkünlüğünden bahsedilmiş. Bu tasnif yeni bir yaklaşım olarak görülmektedir.

Ayrıca bir diğer başlık altında esbâb-ı nüzûl rivâyetlerin ihtilâf sebeplerine değinilimiş ve iki temel sebepte toplanmasının mümkünlüğünden bahsedilmiştir. Taaddüt, taahhür, nassın umum mu yoksa husus mu ifade ettiği gibi bazı problemlere değinilmiştir. Esbâb-ı nüzûl ilmi bir diğer bölümde ise hikmet-i teşrîiye ve tenâsüb-insicâm ilimleri ilişkisinde belirtirmiştir.

Bir diğer önemli mesele olarak İmam Ahmed’in ifadesiyle karşılaşmaktayız: “Üç şeyin aslı yoktur: Melâhim, Megâzi ve Tefsir” ifadesiyle İmam Ahmed tefsir kitaplarını,  Megâzi  kitaplarını ve Melâhim kitaplarını kastetmiştir. Çünkü bu eserlerde hadîs imamları ve münekkit âlimler tarafından dikkatlice bir inceleme sonucu tespit edilmiş oldukça fazla miktarda zayıf ve mevzû rivâyet bulunmaktadır.

Kur’ân’ın Kerim’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzûlün yetersiz kaldığı bir diğer husus da, sebebiyet ifade eden rivâyetlerin nass olarak umum değil de husus ifade ettiği şeklinde anlaşılması olduğu belirtilmiştir. Halbuki âlimlerimizin ekseriyeti “muteber olan, lâfzın umumudur, sebebin husûsu değildir” kuralını kabul etmişlerdir. Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul rivayetlerinin yetersiz kalmasının nelere sebep olduğu anlatılaya çalışıldı.  Ayrıca esbâb-ı nüzûlü vâkıa olarak (olmuş olan, gerçekleşmiş olan olarak) ve doğurduğu sonuçlar açısından ele alıp incelenmiştir. Mevcut hali ile esbâb-ı nüzul bilgisi Kur’ân’ı Kerîm’in anlaşılmasında bazı sıkıntılara sebep olduğu belirtilmiştir. Kur’ân’ı Kerim’i anlama çabasında esbâb-ı nüzulden yararlanmada ihtiyacın sınırlarını belirleyen iki grup ilke söz konusu olduğu aktarılmış, bunları genel ilkeler ve özel ilkeler olarak adlandırılmıştır.

Sonuç olarak esbâb-ı nüzûl iki gurupta belirlenmiştir:

1)      Esbâb-ı nüzûl rivâyetleri

2)      Tefsir için olan esbâb-ı nüzûl rivâyetleri, değerlendirmeleri

Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün değerlendirilmesinde yeni bir yaklaşımda bulunurken zikredilen bu ilkeleri tamamlayan önemli iki ilke daha olduğu zikredilmiş, bunların biri, Kur’ân-ı Kerîm’in bütünlüğünün dikkate alınması ilkesi, diğeri ise bu kavrama dahil olan, ancak ayrıca mütalaa edilmesinde fayda mülahaza edilen siyâk-sibak’ın göz önünde bulundurulması ilkesi şeklinde açıklanmıştır. Bütün olarak Kur’ân-ı Kerîm kavramına göre Kur’ân, salt (sırf) parçalarının toplamına indirgenmek yerine birleşik bir bütün, topyekün bir gestalt olarak kavranılması ifade edilmiştir.

Ezelî ilme dayalı olarak indirilmiş ve âyetleri de ona göre tertîb edilmişbir kitabın, her şeyden önce bütünlük arz eden insicâmlı bir yapıya sahip olması tabiili vurgulanmıştır.  Son kısımda ise esbâb-ı nüzul tarihîlik münasebetine ele alınmıştır. Tarihîlik-tarihîcilik kavramları içinde doğup geliştikleri dünya görüşünün-görüşlerinin birer parçası olduğu vurgulanmış ve ebâb-ı nüzûl’u “orjinal yorum-orjinal tarih” ve “düşünülmüş yorum-düşünülmüş tarih” olarak  ikiye ayrılmıştır. 


0 Yorum - Yorum Yaz

KU'RAN VE BAĞLAM    04.01.2017

YÜKSEK LİSANS

MERVE YAHŞİ

ÖĞRENCİ NO:16912730

 

KUR’AN VE BAĞLAM KİTABI ÖZETİ

 

 GİRİŞ

  Esbab-ı Nüzul bilgisi, Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında gerekli bir bilgi olarak görülmüştür. Sahabe, tabiun ve tebe-i tabiin’den olan müfessirler Kur’an’ı özellikle esbab-ı nüzul ile tefsir etmişlerdir. Hatta; başlangıçta tefsir ilmi esbab-ı nüzul ilmini bilmekten ibaretti. Sahabe ise; nüzul ortamında bizzat yaşamış ve o ortamın hadiselerinin içinde bulunmuş oldukları için, hadiselerin nüzul sebeplerini müşahede etmişlerdi. Bu yüzden esbab-ı nüzulde tek kaynak sahabedir.

 

  Seleften bazıları, esbab-ı nuzülü bilen kimsenin Kur’an-ı Kerim’i de bileceğini ifade etmiştir. Bu anlayışı, hicri ikinci asra kadar indirgemek mümkündür. Önemli olan şey ise; Esbab-ı Nüzul hakkında tasavvur yoluyla konuşmak yasak edilmemiştir. Ancak sema ve müşahede olmaksızın ‘’sebeb-i nüzulü budur’’diyerek kabul yoluyla esbab-ı nüzul hakkında söz söylemek yasaklanmıştır.

 

1-KUR’AN’IN ANLAŞILMASINDA ESBAB-I NÜZUL’ÜN ROLÜ

 Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında ‘’Esbab-ı Nüzul’’ün nasıl bir rolü olduğunu anlayabilmek için belli başlı kavramları incelemek gerekir. Ulum’ul Kur’an da bunlardan biridir. Kur’an ilimleri, Kur’an tefsir edilirken onu anlama çabası içerisinde ortaya çıkmış bir kavramdı. Kur’an ilimleri, Kur’an’ın  anlaşılması ve yorumlanması için gerekli olan araçlardan biridir.  Kur’an ilimleri Kur’an-ı Kerim ile alakası bulunan bütün kavramları içine alan bir terim olarak görülmüştür. Zamanla, Kur’an ilimleri tek tek ele alınan ve bir alanda uzmanlaşmış ‘’özel bir bilgi alanı’’olarak görülmüştür.

 

  Ulumu’l- Kur’an tabirinin kavram olarak ilk defa hangi alim tarafından kullanıldığını belirlemek zordur. Çünkü; ilk devir alimlerinde bu tabir ‘’Ulumu’t Tefsir’’anlamında kullanılmıştır. Bu alimlerin zihninde Kur’an ilimleri bir araya toplanmıştı; bu yüzden tek bir ‘’Ulumu’l Kur’an’’ kavramına onlarda rastlayamayız. Ancak; Kur’an ilimleri Kur’an’ın işaret ettiği veya Kur’an’da delaleti bulunan her bilgi sahasına tekabül etmez. Çünkü; bu ortaya çıkan her yeni gelişmeyi Kur’an ile irtibatlandırmaya götürür. Bu da Kur’an’ı anlama çabalarında zorlamalara sebep olur.

 

  Ulumu’t-Tefsir ve Ulumu’l Kur’an ayrımın; Zerkeşi’nin ‘’el-Burhan’ı’’ telif etmesiyele ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Tefsir ilminin daha özel bir kapsama alanı varken; Kur’an ilimlerinin daha genel bir kapsama alanı vardır. Esbab-ı Nüzul ilmi ise başlardan itibaren Ulumu’l Kur’an ve Ulumu’t Tefsir alanlarında ilk sırada incelenmiştir. Esbab-ı Nüzul ilminin kısaca tarifini yapmak istersek şöyle ifade edebiliriz:’’ Nüzul ortamında meydana gelen bir hadise veya Hz. Peygambere yönelik bir soruyu, vuku bulduğu günlerde, bir veya daha fazla ayetin, hadiseyi-soruyu kapsayan nitelik ve özellikleri içermek, cevap vermek veya hükmünü açıklamak üzere inmesine vesile teşkil eden ve vahyin nazil olduğu ortamı resmeden hadisedir.’’Esbab-ı Nüzul rivayetlerinin ilk kayda geçirildiği yerler ‘’hadis eserleridir’’.

 

  Esbab-ı Nüzul eserleri, akılla idrak edilmesi mümkün olmayan, sadece işitme veya görme suretiyle bilinebilen ve sahabiden müsned merfu olarak gelen rivayettir. Sahabenin müsned merfu olmayan sebeb-i nüzul rivayetleriyse sebeb-i nüzul değerlendirmeleridir. Çünkü; bu tür haberlerde bilgiyi Hz. Peygamberin kendisinden veya diğer sahabilerden işittiklerine dair bir delil yoktur. Sahabenin icma ettikleri esbab-ı nüzul yorumları nüzul ortamını yansıttığından bir delildir. Tabiun’dan gelen esbab-ı nüzul rivayetlerineyse ‘’mursel’’ denir ama nüzul ortamına ait, rey ve ictihadla bilinemeyecek bir rivayet, sahabinin ismi anılmaksızın rivayet edilmişse bu da ‘’ref’’dir.

 

 Esbab-ı Nüzul rivayetlerinin sıygalarını(kalıplarını) iki gruba ayırabiliriz, zira bu konu önemlidir; ilki ‘’sebep ifade etmede nass olan kalıplar’’ diğeri ise ‘’sebep ifade etmede nass olmayan kalıplar.’’ İlk kategori, ayetin inişine sebep olan hadiseyi ifade etmeyi ve manaya açıklık getirmeyi hedef edinmiştir. İkinci kategori ise; ayetin belirttiği bir veya daha fazla manadan birini kastedip, rivayette zikredilen sebep nüzul ortamına dahil değildir. Bu rivayetlerde siyga ihtimalin dahilinde olduğunu ifade etmektedir.  Aynı zamanda; müfessirlerin de eserlerinde kullandıkları rivayet kalıpları farklıdır. Bundan dolayı; ayet ve ayetlerin delalet ettiği manalar cümlelerden mütalaa edilmelidir. Buradan da anlaşılacağı üzere, esbab-ı nüzul rivayetlerinin buraya kadar ifade edilen niteliklerini ortaya çıkaracak sistematik bir tasnife ihtiyaç vardır.

 

 Böyle bir tasnif iki kısma ayrılabilir: ilki ‘’Nüzul ortamını yansıtan müsned-merfu hadislerden oluşan rivayetler’’ ve ‘’Nüzul asrında gerçekleşmiş bir hadisenin rey ve ictihad ile misal getirildiği haberlerden oluşan esbab-ı nüzul rivayetleri’’dir. Esbab-ı Nüzul eserlerinde bir ihtilaf olduğu gerçektir. Bunu iki temel sebep ile değerlendirebiliriz:’’ Her ayete bir sebep aramanın ortaya çıkardığı mezhep hareketleri, uydurma ve israili haberler’’ diğeri ise ‘’ Nüzul ortamında cereyan etmemiş bir hadisenin etmiş gibi gösterilmesi.’’ Gene bu ihtilaflar sonucu, ‘’nassın umum mu yoksa husus mu ifade ettiğine dair’’problemler ortaya çıkmıştır.

 

  Esbab-ı Nüzul’ün anlaşılması meselesinde bir takım meselelerin de rolü vardır. Bu meseleler ise; ‘’hikmet-i teşriye, tenasüb-insicam, mübhematu’l Kur’an.. vs.’’dir. Bu ilimlerdeki en önemli husus; rey ve içtihadın ön planda olmasıdır. Bu yüzden bu alanlar ihtilafa açıktır. Surenin hangi gaye ile indiğini bilmek ve bu gayeye götüren öncülleri araştırmak da ‘’münasebet-insicam’’ı tespit etmede gereklidir. Tarih içerisinde, bir alimin önemle ele aldığı bir meseleyi diğeri önemsemeden geçebilmiştir. Bu eksiklik sebebiyle de; esbab-ı nüzul ve tefsir rivayetlerinde tereddütler oluşmuştur.  

 

 Tefsir rivayetlerini nakleden birçok alimimiz, salah ve takva ehli oluşlarına ve ilmen yeterliliklerine rağmen, eserlerinde birçok zayıf ve münker hadis nakletmişlerdir. Bu sebeple; alimlerimizin eserlerinde böyle rivayet etmiş olmaları o eserin sıhhatine delalet etmemelidir. Diğer önemli husus da; alimlerin kendilerine ulaşan her haberi yazıya aktarmalarından amaçları, toplamaya imkan buldukları her şeyin yok olup gitmesinden endişe etmeleridir. Bu alimler kendilerinden sonra gelenleri de bu rivayetleri kabul etmekle yükümlü tutmamış, senedi zikretmekle mesuliyetten kurtulacaklarını düşünmüşlerdir. Çünkü; bu alimlerin hayatına ‘’isnad ilmi’’ tam anlamıyla yerleşmişti.

 

 O halde; tefsir kitaplarındaki esbab-ı nüzul rivayetleri, hadis tenkitçileri tarafından sıkı elekten geçirilmelidir. Esbab-ı Nüzul rivayetlerindeki ilkesiz yaklaşımlardan dolayı, bazı olumsuzluklar meydana gelmiştir. Bunlar ‘’Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında esbab-ı nüzulün yetersiz kalması’’ ve ‘’ Kur’an’ın anlaşılmasında esbab-ı nüzulün doğurduğu olumsuz sonuçlar’’dır. Diğer problemler ise; ‘’senedsiz yapılan yapılan rivayetler’’ ve ‘’rivayetin tasnifine dikkat etmeme ve karıştırmadır.’’ Kısaca rivayet çokluğu vardır ve bu  rivayetlerin tasnif edilmesi zorunludur.

 

 Ancak, klasik tasnif türleri bu problemleri çözmeyecektir. Bu yüzden; esbab-ı nüzul rivayetleri türleri açısından tasnif edilmelidir. Bir diğer problemimiz ise ‘’nassın umum değil de husus ifade etmesi’’ olarak anlaşılmasıdır. Halbuki çoğu ulema ‘’muteber olan lafzın umumudur, sebebin hususu değildir’’ kuralını kabul ederler. Esbab-ı nüzulün temel problemlerinden biri de; ‘’tarihi gerçeklere aykırılık ve zaman bakımından uyumsuzluktur.’’ Bunun önlenebilmesi için tarih ilminden yararlanılması gereklidir.

  Esbab-ı nüzul rivayetlerinin yetersiz kalmasının birtakım olumsuz sonuçları vardır. Bunlardan biri ‘’yorum zenginliğine engel olmasıdır.’’ Her ayete nüzul sebebi arama çabaları, ayetin nüzul sebebiyle sınırlı kalma tehlikesi ve ayetin sebebi nüzulündeki olayın çevresinde sıkışık kalmak, en son olarak da Kur’an’ın evrensel hedefini ve insan-hayat bütünleşmesini önlemesidir. Esbab-ı nüzul eserleri hadis camiası tarafından kritiğe tabi tutulmadıkça, Kur’an-ı Kerimdeki görüş açısı da daralacaktır.

 

 Esbab-ı nüzul ilminden yararlanmada iki grup ilkeden bahsedebiliriz. İlkinde‘’esbab-ı nüzul rivayetlerinin tamamını elde etmek mümkün değildir ve esbab-ı nüzulü bilmeden de Kur’an anlaşılabilir.’’ İkincisindeyse ‘’durumun gerektirdiğini bilmek gibi hallerde, Kur’anı’ın zahir nasslarını mücmel naslardan ayırmada’’ esbab-ı nüzulü bilmek gereklidir.

 

 Genel olarak buraya kadar bakıldığında; Kur’an-ı Kerim’in bir yönü çok net bir şekilde ortaya çıkmaktadır; ‘’ Bir bütün olarak Kur’an-ı Kerim.’’ Bu terime göre; Kur’an toplamına indirgenmek yerine birleşik bir bütünlük olarak algılanmalıdır. Çünkü, Kur’an, parçalarının inişinden önce, hatta onların vesilelerinin meydana gelmesinden önce, bu parçalarının yerinin belirlenmiş olduğu, kapsamlı ve ayrıntılı bir plana göre tertip edilmiştir. Kur’an-ı Kerim insanı hedef olan bir kitap olduğundan, kendisini de ‘’insanlara hidayet rehberi’’ olarak tanımlamaktadır. Yani, insan Kur’an ile beraber yaşamak ve onu anlamak isterse, yaşadığı dönemde yüzerken ‘’Kur’an o anda iniyormuş’’ gibi hissetmesi lazımdır.

 

 Diğer bir nokta ise; esbab-ı nüzul rivayetlerinde siyak-sibakı görebilme imkanını sağlayan unsurlardır. Çünkü, surenin veya ayetlerin nazil olmasındaki sebeplerin bilinmesi; siyak-sibakın(bağlamın) bilinmesine bağlıdır. Son olarak diyebiliriz ki; esbab-ı nüzul Kur’an’ın anlaşılması için birçok fayda sağlayacaktır. Mesela

·      Kur’an-ı Kerimin anlaşılmasında henüz insanın bakışına girmemiş birçok olgu olduğu anlaşılacaktır.

·           Tefsir çalışmalarında esbab-ı nüzulün, nüzul ortamı ve şartlarını aksettirme yönünden sağlıklı bir şekilde yararlanılacaktır.

·           İnsani davranışların tarihini tespit etmede yararlanılabilecektir.

·           Müfessirler için esbab-ı nüzul alanında zikredilen ilkeleri uygulamak çok faydalı olacaktır. Müfessirler için kendi ilkelerini ortaya koymak mümkün olabilecektir.

 

2-SA’LEBE KISSASI

 Tevbe suresinin 75.ayetinin nüzul sebebi olan Sa’lebe kıssasını; sire, rical ve tarih kitapların da incelediğimizde iki husus üzerinde durulduğu ortaya çıkmıştır: ‘’Sa’lebe’nin vasıfları’’ ve ‘’ hadisenin sıhhat derecesi.’’ Hadis kitaplarında ise; alimlerden bir kısmı kıssayı sadece rivayet etmekle yetinmiş, bir kısmıysa kıssanın sıhhati üzerine görüş bildirmiştir. Tefsir eserlerindeyse; müfessirlerin çoğu kıssayı Taberi’nin ‘’tefsir rivayetleri ansiklopedisi’’ olarak tanımlanan ‘’Camiu’l Beyan an Tefsiri Ayi’l Kur’an’’ adlı eserinden nakletmiş, diğerleriyse kıssayı muhtelif yollarla farklı kaynaklardan almışlardır. Müfessirleri ‘’Sa’lebe kıssasını kabul edenler ve etmeyenler’’ şeklinde iki grupta inceleyebiliriz.

                             

 Tefsir, hadis ve sire kaynaklarındaki kıssaya yaklaşıma baktığımızda; bu kıssanın Kur’an’ın anlaşılması noktasında yeni bir yaklaşıma ihtiyaç olduğu görülmüştür. İhtiyaçlar bağlamında:

·         Sa’lebe kıssasının rivayetleri hadis usulü çerçevesinde tenkid edilmelidir.

·         Kıssaya dair rivayetler tasnif edilmelidir.

·         Tarih ilminden faydalanılmalıdır.

·         Kur’ani bütünlük ve siyak-sibak bağlamında değerlendirilmelidir.

 

  Tevbe suresi 75. ayetininin anlaşılmasında doğrunun anlaşılması için nakledilen ‘’Sa’lebe kıssası’’ ayetin anlaşılmasına yönelik yorumları bu kıssanın içerisinde bırakmıştır. Bu yüzden; müfessirlerin bu konudaki yorumları birbirine zıt olmuş ve Kur’an’ın  zenginliğini tehdit etmiştir.

 

3-TARİHSELLİK VE ESBAB-I NÜZUL

 Tarihsellik; insanın varlık şartlarından kaynaklanan, bizzat tecrübe ettiği bir durumdur. Filozoflar da var olanı tarihe göre nitelendirmişlerdir. Tarihsellik ve tarihselcilik kavramları on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllar arasında felsefi tartışmalar içerisinde ortaya çıkmıştır. Bu kavramlar, Batı düşüncesi içerisinde, belli bir kültürün ve dünya anlayışının görüşüdür. Kur’an ise insan ile tabiatı, Batı’ya nazaran, bir tutar. Her iki varlık da ona göre özünü vahiyden alır. O halde , İslam’ın tabiata ve beşere tamamen farklı bir gözle baktığını söyleyebiliriz.

 

 Tarihsellik esbab-ı nüzul çerçevesine eleştirilen husus ise; Batı’nın bir takım problemlere bakarken kendi kültürü ve değer yargısı içerisinde bakmasıdır. Bu kargaşadan kurtulabilmek ve Batı’nın düştüğü hataya düşmemek için Türkçemize gerekli özeni göstermeli ve zenginleştirmeliyiz.  Tarihsellik aynı zamanda oluşum süreci bakımından ortak bir kültüre aittir. Esbab-ı nüzul ile Kur’an arasındaki tarihsellik-kültür bağlamında yapılmasa gerekenler kısaca şöyledir:

·          Kur’an-ı Kerim soyut bir düşünce ve düşünüş biçiminden öte; yaşanmış, yaşanılabilir ve hidayet rehberidir.

·         Başka kültürlere ait kavramlar kullanılırken; kavramların tarihleri, içerikleri göz önünde bulundurulmalıdır.

·         Yazarlar, kullandıkları odak kavramlara yükledikleri anlamları açık bir şekilde ortaya koymalıdırlar.

·         Hermenötik, semantik, linguistik gibi beşeri ilimlerden yararlanılmalı ve bu alanlara ait yeni kavramları yaşayabilmemiz ve içselleştirebilmemiz gereklidir.

·         İslam kültüründeki tarih anlayışı ile Batı kültüründeki tarih anlayışını birbirlerinden ayrı olarak yararlanılabilmesine ihtiyaç vardır. Bunun için de tarih anlayışımızı ortaya koyan çabalara ihtiyacımız vardır.

·         Esbab-ı nüzulden tarih-siyer bağlamında yararlanılmasına ihtiyaç vardır. Esbab-ı nüzul bağlamında yazılacak orijinal tarih nüzul asrını bize görme imkanı sağlayacaktır.

·         Esbab-ı nüzul rivayetleriyle de yazılan düşünülmüş tarih ise; Kur’an-ı Kerim’i anlamak isteyen insana yeni bir ufuk sunacaktır.

 Bütün bunlar esbab-ı nüzulün Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında oynadığı rolü ortaya koymaktadır. Çünkü yukarıda anlatılanlarla; esbab-ı nüzul, Kur’an-ı Kerim-insan-hayat bütünleşmesini nasıl ortaya koyduğunu açıklamaktadır. Orijinal tarih bize ‘’Kur’an-insan-hayat bütünlüğünü’’, düşünülmüş tarih ise orijinal tarihin içinde bulunulan mekan-zamana nasıl uyarlandığını göstermeye çalışmaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


                                                           Kur’an ve Bağlam
Kur’an ve Bağlam sayın Prof.Dr. Ahmet Nedim Serinsu hocanın yazan Kur’an hakkında çok  güzel bir kitap.Kitapta kur’an-ı kerım’i bu bağlamda anlamak isteyen insanlar,Esbab-ı Nüzul ilminden yararlanmayı önemli bir ilke addetmişlerdir.Onların Kur’an-ı kerim’i özellikle esbab-ı Nüzul ile tefsir etmiş olmaları,bu bilgi kaynağının tefsir ilmindeki hassas yerini ortaya koymaktadır.
Bu kitap üç ayrı kitabın birleşiminden oluşmaktadır.
1.Kur’an’ın Anlaşılmasında  Esbab-ı Nüzul’ün Rolü
2.Sa’lebe kıssası Esbab-ı Nüzul’e Yeni Bir  Yaklaşım
3.Tahrihsellik ve Esbab-ı Nüzul
                                        Kur’an’ın Anlaşılmasında  Esbab-ı Nüzul’ün Rolü
Birinci kitabın en önemli başlıklarından..
*Esbab-ı nüzul bilgisi,Kur’an-ı Kerim’in nüzul ortamının aslı bir unsurudur.Ali,İbn-i Mes’ud ve İbn-i Abbas gibi bazı sahabiler,Kua’an’dan inen her ayetin ne hakkında,kim hakkında ve nerede nazil olduğunu bildiklerine dair sözler söylemişlerdir.Dolayısıyla   ayetlerin hangi olaylar üzerine indiği bilgisine  sahiptiler.Onun için esbab-ı nüzul hakkında tek kaynak sahabedir.
*Tercih ettiği yöntem ile esbab-ı nüzul ilmine;1.Vakıasını tesbit,2.Onun tenkidi,3.Yeni bir yaklaşım ilkleri.
*Kur’an ilimlerinin kaynağı bizzat Kur’an-ı Kerim’dir.Çünkü Kur’an-ı Kerim kendisi üzerinde düşünülmesini,anlaşılmasını ve açıklanmasını isteyen,neticede yaşanılır kılınmasına okuyucularını muhataplarını teşvik eden vahiy mahsulü bir kitaptır.
*Esbab-ı Nüzulü Bilmenin yolu;Hz Peygamber-Sahabılar-Tabiun.
*Tefsirde iki türlü ihtilaf vardır;1.Nakle dayanan ihtilaf,2.İstidlalden doğan ihtilaf.
*Taaddüt;1. في السببالتعدد  2. في النزولالتعدد
                                Sa’lebe kıssası Esbab-ı Nüzul’e Yeni Bir  Yaklaşım
İkinci Kitapta  Kur’an-ı Kerim’i anlama yolunda Esbab-ı Nüzul’den hangi ölçüde ve hangi ilkeler doğrultusunda yararlanılabilir? Bu surunun ilmi cevaplar uygulamalı olarak bulacaktır.
                                             Tahrihsellik ve Esbab-ı Nüzul
Üçüncü  kitabın  önemli başlıklarından..
*Kavram ve Terim;Kavram bir fikirdir,bir bilgidir.Bir şeyin zihindeki tasarımı.Terim,kavramın kendisi değildir;kavramı dil aracılığıyla anlatan bir dilsel simgedir.
*Tarihsellik ve Tarihselcilik;Tarihsellik de tarih yapan bir varlık olarak insanın,tarih hakkında edindiği tecrübelerin ve bu alanla ilgili bütün durumların üzerinde cereyan  eden zihni faaliyetinin sonucu oluşan düşünce ve ondan doğan fikirlere işaret eden bir kavramdır. Tarihselcilik özellikle iki etkene dayanan kültürel veya tarihsel birçok sayıdaki kuramı kapsayan bir terimdir.






0 Yorum - Yorum Yaz

KUR`AN VE BAĞLAM    07.01.2017

MIZANUR RAHMAN  16922722  DOKTORA

KUR`AN VE BAĞLAM

Prof. Dr. Ahmet Nedim Serinsu, esbâb-ı nüzul olgusunu taşıyabilmeyi amaçladığı “Kur’ân ve Bağlam” adlı kitabini birbirini tamamlayan üç ayrı çalışmadan oluşmuştur.

Kuran-I kerim insanı olguya cevap vermek üzere yüce Allah’in lütfuyla peygamberlere insanlığa etmeleri için indirilmiştir. Kuran-I kerım bu bağlamda anlamak isteyen insanlar başta sahabıler tabiiler ve tebe-i tabiiler olmak üzere esbab-ı nüzul ilminden yararlanmayı önemli ilke addetmişlerdir.

Onların Kuran-I kerimi özellikle esbab-I nüzul ile tefsir etmiş olmaları bu bilgi kaynağının tefsir ilmindeki hassas yerini ortaya koymaktadır.

Bu noktadan hareketle birbirini tamamlayan üç ayrı çalışmadan oluşan bu kitapta Kuran ilimleri ve Esbab-I nüzul kavramlarını tanımlayarak Esbab-I Nüzul ilmini yeni bir yaklaşımla ve bütün yönleriyle ortaya koymaya Küran’ın anlaşılmasında bu bilginin doğurduğu sonuçları uygulamalı olarak değerlendirmeye çalışması oldu.

Esbab-I Nüzul’e yeni bir yaklaşım olarak adlandırdığımız usulün takip edilmesi kaynaklarımızda tekrar edilegelen çok ama sistemsiz malumatın içinden rahatça çıkılabilmesi için önemidir. Sa’labe kıssası adıyla bilinen kıssa buna en güzel örnektir.

Ikinci kitap ise Kuran’ın anlaşılmasında Esbab-I nüzul’ün Rolü başlıklı hocanın doktora tezi tamamlayan bir çalışması olmaktadır. Küran-I kerim’I anlama yolunda Esbab-I nüzul’den hangi ölçüde hangi ilkeler  doğrultusunda yararlanılabilir sorusuna ilmi cevaplar arayan okuyucu bu kitapta aradığı cevebı uygulamalı olarak bulacaktır.

Tarihsellik kavramının doğuşu gelişimi anlamı nedır ve bu kavramı kendi kültürümüze nasıl nakleder nasıl kullanabiliriz sorularına bir cevap arayışıdır. Böyle bir arayışın nedeni de içerisinde yaşamakta olduğumuz kültür buhranıdır.

Girişte üç ayrı konuya parçalanmıştır. Birinci parçada araştırmanın konusu ve önemi vermiştir. Burada Esbab-I nüzul bilgisi kuran-I kerimin nüzul ortamının asıl bir unsurudur. Sahabe tabiun ve tabe-I tabiun’den olan müfessirler kuran-I özellikle esbab-I nüzul ile tefsir etmişlerdir. Hatta başlangıçta tefsir ilmi esbab-I nüzulü bilmekten ibaretti denilmiştir.

Araştırmanın birinci bölümünde Kür’an ilimleri ve esbab-I nüzul ilmin incelenmiştir. Kur’an ilimleri kavramının doğuşu ve gelişimi ele alınmış sonra da bu ilimler içerisinde esbab-I nüzul ilminin konumu araştırılmıştır. Kur’an ilimleri hakkında açıklama başlayarak üç parçada kuran ilimlerinin doğuşu ve gelişmesi kur’an ilimleri ve tefsir kavramlaı ve en son kur’an ilimleri arasında esbab-I nüzul ilminin yer almıştır. Kur’an ilimlerinin doğuşu  kaynağı bizzat kur’an-I kerimdir. Kur’an-I kerim onun ne okuma ne de yazma bilmediğine “ummı peygamber” tabiri ise şehadet eder.kur’an-I kerimin nazıl olduğu sırsında müslümanlar kutsal kitaplarını Hz. Peygamber veya muallimler vasıtasıyla ezbarliyorlardı. Hz peygamber döneminde hemde ashab döneminde kur’an ilimlerinin telifine gerek duyulmamıştır.kur’an-I kerimle karıştırılabilir endişesiyle telif hareketine sıcak bakmamaktadırlar. Nübüvvet doneminde ulumul kur’an büyle geçti.

Hicri 11.asra kadar ülümul kuran istılahı zuhur etmemiştir. Ülumul kur’an kavramının bugünkü araştırmalarımızda kullanıldığı şekilde zerkeşi sayesinde vukubulmuştur. Tefsir ilimleri kavramı ise kur’anın izahini amaçlayan bir ilimdir. O halde tefsir ilmi ise meşgul olan kimse kur’an ilimlerden yararlanmak mecburiyetindedier.

Ikinci bölümünde kur’an-I kerim’in anlaşılmasında esbab-I nüzul rivayetlerinin değerlendirilmesinin sonuçları A. kur’an-I kerimin anlaşılmasında esbab-I nüzulün yetersiz kalma sebepleri ve B. kur’an-I kerimin anlaşılmasında esbab-I nüzul rivayetlerinin doğurduğu olumsuz sonuçlar şöyle 1.yorum zenginliğine engel olması 2.kur’an-I kerimin evrensel hedefi olan kuran-insan-hayat bütünleşmesini önlemesi 3. Konunun istimsar edilmesı mesela.

Üçüncü bölümde ise esbab-I nüzule yeni bir yaklaşım denemesinde bulundu. Burada esbab-I nüzul meselesine bu acıdan ve güncel yani içinde bulunduğumuz şartlar içinde Kur’an-I kerimin anlaşılması çabalarında bir katkısı ve anlamı olacak şekilde yaklaşmaya gayret edildi. Bu başlıkta A. esbab-I nüzul rivayetlerinin yeniden değerlendirilmesi B. Kur’an-I kerimin bütünlüğünün dikkate alınması . Bütünlük teriminin felsefı tanımını şöyle yapmak mümkündür . bir nesnenin tüm temel özelliklerini yanlarını ve ilişkilerini kucaklayan bu nesnenın hususı benzersiz karaktarını belirleyen ona organize bir yapı kazandıran ve bu unsurların bir araya gelmesiyle varlık kazanan şeydir.

Bütün olarak kur’an-I kerim

Bütün olarak kur’an-I kerim kavramı kuranın tüm özelliklerini yanlarını ve bütünlüğüne ait vecheleri ve bunlar arasındaki ilişkileri kucaklayan kendisinin hususi muciz vahiy mahsulü karakterını belirleyen tastamamlık kendi iç kesinliği ve bunların tümünün oluşturduğu bir sistem anlamındadır. Ayrıca siyak-sibak’in göz önunde bulundurulması ve esbab-I nüzul ve tarihsellik kavramı da açıklamış oldu .

Ikinci kitaptada ise esbab-I nüzule yeni bir yaklaşım başlığın altında esbab-I nüzul ortamında meydana gelen bir hadise veya Hz. Peygambere yönetilmiş bir soruya vuku bulduğu günlerde bir veya daha fazla ayetin hadıseyi soruyu kapsayan nitelik ve özellikleri içermek cevap vermek veya hükümünü açıklamak üzere inmesine vesile teşkil eden vahyin nazil olduğu ortamı resemden hadisedir diye esbab-I nüzulun bir tarif oldu.

Salebe hadise : salebe Hz. Peygamber’ın huzuruna gelip hemen Allahtan zengin olmak istemiş ve bunun üzerine rasulullah dua etmiş .o da davar edinmiş ve çoğaldıkça çoğalmış . sonar Hz. Osman zamanında helak olmuş. Sonuçtada tefsir rivayetlerinin eserlrinde nakleden müfassirlerimiz bir çoğu ilim yeterliliklerine salah ve takva ehli oluşlarına rağmen zayıf garıb münker ve israili birçok hadis zikretmişlerdir. Hatta mevzu hadis naklettikleri vakidir. O halde alimlerimizin bir tefsir haberini eserlerinde rivayet etmiş olmaları her zaman o rivayetin sıhhatine delil teşkil etmemelşdir.

Üçüncü kitapta tarihsellik problem ve açıklanması oldu. Burada kavram ve terim kelimelerin şöyle bir açıklaması oldu: kavram insanı bir yapıp etme olarak düşünme faaliyetinin temel aracıdır. Çünkü kavram her türlü tecrübenin ve bir o kadar da varolanların durumunun hepsinin üzerinede ceryan eden bir olayı hazırlayarak düşüncenin oluşması ve ondan başka fikirlerin doğmasını sağlar. O halde kavram bir fikirdir bir bilgidir. Insan bir fikiri bir bilgiyi de ancak bazı işaretlerle yani dille ifade eder. Dille ifade ettiği zaman da bir bilgi ve fikri yükleyeceği işareti belirler. Bir kavram dille ifade edildiğine terim adını alır.

Tarihsellik de tarih yapan bir varlık olarak insanın tarih hakkında edindiği tecrubelerin ve bu alanla ilgili bütün durumların üzerinde ceryan eden zihni faaliyetinin sonucu oluşan düşünce ve ondan doğan fikirlere işaret eden bir kavramdır.

Sounçtada kur’an-I kerim insanın tarihsel bir varlık olduğunun ve bunun da insanın varlık koşullarından biri bulunduğunu belirtir. Aslında kur’an insanın sadece tarihsel varlık koşulu ile değil bütün varlık koşulları ile uyumlu olan ve o koşullara cevap veren ilahi bir mesajdir. Esbab-I nüzul rivayetleri ile yazılacak “orijinal tarih nüzul asrını en sahih şekilde izleme imkanı verecektir.

 


0 Yorum - Yorum Yaz

KUR'AN VE BAĞLAM    07.01.2017

Emine ÖZBEK SERT

Doktora: 15922717

KUR’AN VE BAĞLAM

Esbab-ı nüzul tefsirciler tarafından son derece önemsenmiş, bir kimsenin Kur’an-ı tefsir edebilmesi için bu bilgiye sahip olması gerekli görülmüştür. Bu alana dair eserler, nüzul çağı ve nüzul ortamını sonraki nesillere anlatmak, nakletmek amacıyla telif edilmişlerdir. Böylece o dönemin sosyal, siyasal ve iktisadi yapısı, o dönem insanının zihnini dolduran, oluşturan kavramlar tesbit edilmiş ve kayda geçirilmiş olmaktadır.

Esbab-ı nüzul ancak sahih nakille bilinebilir. Bu alanda içtihada, re’ye ve imal-i fikir etmeye mahal yoktur. Yani nüzul sebebinin akılla idrak edilmesi mümkün değildir. Sadece işitme veya görme yoluyla bilinebilen ve sahabiden musned-merfu olarak gelen rivayetlerdir. Esbab-ı nüzul hakkında tasavvur (zihinsel kurgulama, tasarım) yoluyla konuşmak yasak edilmemiştir. Ancak sema ve müşahede olmaksızın “sebeb-i nüzulü budur” diyerek kabul yoluyla esbab-ı nüzul hakkında söz söylemek yasaklanmıştır.

Esbab-ı nüzul rivayetleri dahil tefsir rivayetlerini eserlerinde nakleden müfessirlerimizin birçoğu ilmi yeterliliklerine, salah ve takva ehli olmalarına rağmen zayıf, garib, münker ve İsraili bir çok hadis zikretmişlerdir. Hatta mevzu hadis naklettikleri vakidir. O halde alimlerimizin bir tefsir haberini eserlerinde rivayet etmiş olmaları, her zaman o rivayetin sıhhatine delil teşkil etmemektedir. Bu rivayetlerin doğru bir şekilde değerlendirilememesi nedeniyle ortaya çıkan sorunu çözmek için, nüzulün teaddüdü ve nüzul sebebinin teaddüdü gibi ilmi gerçekliği ve mantıki tutarlılığı olmayan açıklamalarda bulunulmuş bu ise sorunu çözmek yerine bir başka sorunu ortaya çıkarmıştır.

Bu vb. sebeplerden dolayı Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında esbab-ı nüzul rivayetlerinin değerlendirilmesinde yeni bir usul gereklidir. Yeni bir usul ile tefsir kitaplarında gereksiz pek çok rivayet temizlenmiş olacaktır.

Tarihsellik, müellifin tespitine göre, bir kavram olarak oluşum süreci bakımından ortak kültüre; anlam içeriği dolayısıyla da özgü kültüre ait bir kavramdır. Aslında bu bütün kavramlar için reel, somut bir durumdur. Esbab-ı nüzul de tarihsel olarak Kur’an-insan ilişkisinin bir bölümünde oluşmuş insani yapıp etmelerdir. Dolayısıyla her mekan-zamanda benzeri yapıp-etmelerle temelde benzerlik gösterir. Aslolan bu tarihsel yapıp etmelerden, vahyin insanla ve hayatla bu ilişkisinden bugünün insan meselelerine yönelik ilkeleri tesbit edebilmektir.

Müellife göre, esbab-ı nüzul-tarihsellik kavramı ilişkisinde özellikle vurgulanması gereken bir konu da, Kur’an-ı Kerim’in soyut bir düşünce ve düşünüş biçimi değil, yaşanmış yaşanabilir ve yaşanacak, insanın öz niteliğiyle örtüşen bir hidayet rehberi olduğudur.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


KUR’AN VE BAĞLAM HÜLASASI

 

Bu çalışma bir giriş,üç kitap, üç bölüm ve bir sonuçtan oluşmaktadır.Yazar,  önsöz kısmında,  insanın tarih boyunca olduğu gibi şu anda da kendisi, kainat ve hayat hakkındaki sorulara cevap aradığını, İlâhî vahyin, bu insanî ihtiyaca cevap vermek üzere  indirildiğini, Kur’ân-ı Kerîm’i bu bağlamda anlamak isteyen insanların, Kur’ân-ı Kerîm’i özellikle Esbâb-ı Nüzul çerçevesinde değerlendirmelerinin gerekliliğini dile getirmiştir.Üç kitaptan oluşan bu çalışmada  yazar,birinci kitapta, Kur’an’ı Kerim’i anlamaya çalışan araştırmacıların Esbab-ı Nüzul’den nasıl faydalanacakları hususunda alanında ilk olan bu kitaptan yararlanmaları amacıyla kaleme aldığını belirterek Esbab-ı Nüzulün rolü incelenmiştir. İkinci kitapta yeni bir esbab-ı nüzül yaklaşım yönteminin örneklemi için Sa’lebe Kıssası’nı inceleyerek usulün uygulanmasını göstermiştir. Üçüncü kitapta ise Tarihsellik kavramı ile ilgili sorulara cevap aranmış, cevaplar aranırken tarihsellik kavramı, esbab-ı nüzul bağlamında incelenmiştir

                               BİRİNCİ KİTAP:    

KUR'AN'IN ANLAŞILMASINDA ESBAB-I NÜZULUN ROLÜ

Esbab-ı Nüzul ilmi, Kur’an’ın nüzul safhasında ana unsuru teşkil etmiştir. Çünkü Kur’an’ın anlaşılmasında veya tefsirinde sahabe, tabiin, tebe-i tabiin esbab-ı nüzule başvurmuşlardır.

Hz. Ali, Abdullah b. Mes’ud, Abdullah b. Abbas gibi sahabiler, ‘’Kur’an’da inen her ayetin kim hakkında ve nerede nazil olduğunu bildiklerine dair ‘’rivayetler de vardır.

Esbab-ı Nüzul ilmi, Kur’an’ın anlaşılmasında önemli bir rol oynadığından bu ilme vakıf olmak Kuranı anlama ve yorumlamada büyük kolaylıklar sağlayacaktır.

BİRİNCİ BÖLÜM:

KUR’AN İLİMLERİ VE ESBAB-I NÜZUL İLMİ

Ümmi olan bu peygambere inen ilk emrin ‘’Yaratan Rab’ının adıyla oku…[4] olması oldukça manidardır. Efendimiz bu siyaseti bu ilk vahiyle birlikte ortaya koymuş, Bedir deki esirlerin okuma yazma bilenlerin on Müslüman çocuğuna okuma yazma öğretmeleri karşılığı serbest bırakılmaları bunun en güzel örneğidir.Ayrıca Mescidi  Nebevide eğitim öğretim için ‘’suffe ‘’ denen yerleri inşa etmesi bu siyasetinin bir başka öneli destekçisidir.

Açık bir dille peyderpey inen Kur’an’ı öğrenen ashab, anlayamadıkları yeri efendimize sorarak öğreniyorlardı. Öğrendiklerini yaşadıktan sonra ezberliyor, başka ayetlere öylece geçiş yapıyorlardı.

İlk Muallimin içlerinde yaşıyor olması Kur’an ve ilimlerini tedvin ihtiyacı olmamıştır. Bu ilimler Arap dili ve meydana gelen vakıalara binaen Resulullah’ın tefsiridir. İlk şahitleri olan ashab elbette bunları en iyi bilenlerdi.

Hz. Ebubekir döneminde Kur’an bir araya getirildi.Hz.Osman döneminde çoğaltıldı.Hz. Ali ve sonraki  dönemlerde harekeleme- noktalama işine başlandı.

Tabiin de sahabilerin öğretisine binaen hal ve hareketleriyle ve de kavilleri ile Kur’an’ı  tefsir etmeye çalışmışlardır. Adeta bunu da arkadan gelen nesillere telkin etmişlerdir. Zaten hemen sora gelen nesillerde bunun semeresini görmekteyiz. İlk semereler Kur’an ilimlerine yönelik Kur’an’a noktalama ve hareke konmasıyla neş’et etmiş, diğer Kur’an ilimleri olan esbab-ı nüzul, Mekki-Medeni,nasih-mensuh gibi ilimler takip etmiştir. Kur’an’ın anlaşılmasında diğer disiplinler müteakip asırlarda çoğalmıştır. Bu da tabi bir sonuçtur.

Ulumu’l-Kur’an’ın sistematik olarak h.8.asırda vuku bulduğu, tercih edilen bir görüştür.Ancak selefi salihinin ve mütekaddimun alimlerinin de sistematik olmayarak bu ilmi kullandıkları gözlemlenir.

Bununla beraber Ulumu’l-Kur’an ile Ulumu’t-Tefsir arasında  bir ilişki söz konusudur. Ulumu’l-Kur’an Kur’an’ın bütün ilim ve araştırmalarıyla alakalı iken, Ulumu’t-Tefsir ise sadece Kur’an’ın anlaşılmasına yönelik bir ilimdir.

Kur’an ilimleri arsında esbab-ı nüzul ilminin sahabiler kanalıyla müşahede olunan olaylara binaen zuhur etmesi, tabiine şifahi olarak öğretilmesi ehemmiyetini ortaya koymaktadır.Ayrıca Esbab-ı nüzul ilminin nakli ilimlerden olduğunun da göstergesidir. 

 

ESBAB-I NUZUL İLMİ,  TANIMI,DOĞUŞU VE GELİŞİMİ

  Esbab-ı Nüzulün tarih boyunca birçok tarifi olmuştur. Farklı tariflerden yola çıkarak esbab-ı nüzulün tarifini yapacak olursak :

 ‘’ Nüzul ortamında meydana gelen bir hadiseye veya Hz. Peygamber’e yöneltilmiş bir soruya, vuku bulduğu günlerde bir veya daha fazla ayetin, hadiseyi-soruyu kapsayan nitelik ve özellikleri içermek, cevap vermek veya hükmünü açıklamak üzere inmesine vesile teşkil eden ve vahyin nazil olduğu ortamı resmeden hadiseye sebeb-i nüzul denir.’’

          Gelişim ve Doğuşuna gelince;Esbab-ı nüzul Kur’an’la paralel olarak gelişim göstermiştir. Tedrici inen Kur’an, hayatla beraber canlı örnekler ve derslerle, insanın kalbine ve şuuruna hitap etmiştir.Kur’an nüzul olurken,dönemin edebi geleneklerini, zevklerini kaile alarak hitap etmiş, etkisini edebi yönden de göstererek bu alanda da icazını göstermiştir. Bu da bizlere Kur’an’ın anlaşılmasında Arap dili belağatının ve de şirinin anlaşılması önemini ortaya koymaktadır. Bundan anlaşılıyor ki, dönemin insanları bu bilgilere vakıf oldukları için Kur’an’ı daha iyi anlıyorlardı. Doğal olarak ayetlerin hangi şartlar çerçevesinde nazil olduklarını öğrenmek istemişlerdir.

Efendimizin vefatından sonra İslamiyet’i kabul edenler Peygamberler ve Kur’an’da ki kıssalar hakkında bilgiyi sahabilerden öğrenmeye çalışmışlardır. Bu da zamanla bu ilimleri tedvin edecek insanlar çıkmış, bu bilgilerde bir disiplin halini almıştır.

         Sonuç olarak birçok ilimle( hadis, kur’ an ilimleri, tarih...) münasebeti bulunan esbab-ı nüzul ilmini, tarihi seyrinde görülen bu münasebetlerden soyutlamak mümkün değildir.Ancak bütünlük çerçevesi içinde ele alınırsa en sağlıklı sonuçlara ulaşılabilir.

 

ESBAB-I NÜZUL RİVAYETLERİ VE

ESBAB-I NÜZULÜ BİLMENİN YOLU

             Yazar, esbâb-ı nuzûlü bilmenin yolunun ancak rivayet yani nakil yolu ile mümkün olacağını dile getirmiştir. Nuzûl sebebi akılla idrak edilmesi mümkün olmayan, sadece işitme veya görme suretiyle bilinebilen ve sahabîden gelen rivayettir. Böyle bir rivayet, Hz. Peygamber’den bildirilmiş hükmünde kabul edilir, yani merfû sayılır. Sahabe bilgisinde bulunan bu ilim tâbiîler tarafından da nakledilmiştir. Bunlar da mürsel hükmündedir.

     - Esbâb-ı Nuzûl Rivayetlerinin Tasnifi

a. Vurûdu ile tasnif etme

b. Bir ayet için çeşitli sebepler zikredildiğinde hadis usûlü kriterleri uygulanarak yapılan tasnif

c. Şah Veliyullah Dihlevî’nin tasnifi

d. Tâhir b. Âşûr’un tasnifi

e. Esbâb-ı Nuzûlü nevileri açısından tasnif etme

- Esbâb-ı Nuzûl Rivayetlerinde İhtilaf Edilmesi

Tefsirde iki türlü ihtilaf vardır: a) Nakle dayanan ihtilaf (Sahih, zayıf ve uydurma haberleden kaynaklanan ihtilaf);  b) İstidlâlden doğan ihtilaf (Nakle dayanmayan ve akılla yapılan yorumlardan kaynaklanan ihtilaf)

Esbâb-ı nuzûl rivayeterinde ihtilaf edilmesindeki iki temel sebep: 1. Her ayete sebep arayanların tutumları sonucu mezhep hareketleri, şahısların ebedîleştirilmesi, israilî haberler ve uydurma rivayetlerin esbâb-ı nuzûl alanına dahil edilmesi; 2. Esbâb-ı nuzûl rivayetlerinden nuzûl ortamına ait olanlar ile tefsir için yapılan değerlendirmeler arasında bir tasnifin yapılmaması.

Esbab-ı Nüzülle İlgili Disiplinler

a)Hikmet-i Teşriiye İlmi:

Ayetlerin kastettiği manaları tespit açısından sahabe döneminde nüzül ortamının sosyal, psikoojik şartları da dikkate alınarak hükmün verilmesi gerektiğine vurgu yapan bir disiplidir.

b)Müphematü’l- Kur’an İlmi:

Bu ilimde nakli ilimlerdendir.Kaynak yine sahabenin müşahedesidir.

c)Tenasüb ve İnsicam İlmi:

Bu ilimle sure ve ayetler arasında akli ve zihni bağlar kurmak hedeflenir. Bu husus Kuran’ın edebi bir mucize oluşuna da delil olarak gösterilir.Böyle bir meziyete sahip olmak bazı şartlara bağlı olmalıdır:

-edebi zevk sahibi olmak

-Arap dilinde lisan zevki olmak

-Kuran’ın bütünlüğünü dikkate almak, bunlardan sayılabilir.

Ayrıca esbab-ı nüzül bu ilmin işlevini yerine getirmesinde yardımcı olmaktadır.Surenin hangi gayeyle indiğini bilmek Tenasüp ve insicam açısından fazlaca yarar sağlayacaktır

  

 

2. BÖLÜM:

KUR’AN’IN ANLAŞILMASINDA ESBAB-I NÜZUL ’UN YETERSİZ KALMA SEBEPLERİ ;

-Rivayetler açısından yetersiz olabilir. Bu da senedde sahabe veya tabiinin birsinin düşmesi sonucu senedde bir kopukluğun oluşması bir eksikliği doğurabilir.

-Senedlerin hazf edilmesi veya rivayetlerin tasnifine dikkat etmeme veya rivayet siygalarına dikkat göstermeme yetersizliğe sebebiyet verebilir.

 -Ayrıca Kur’an’ın Umum değil husus ifade ettiği anlamının verilmeye çalışılması da eklenebilir.

-Taaddüt-taahhür açısından yanlış değerlendirme yapılması

-Tarihi gerçekler ile zamansal uyumsuzluk da bir başka sebebi teşkil eder.

 

KUR’AN’IN ANLAŞILMASINDA ESBABI NÜZUL RİVAYETLERİNİN DOĞURDUĞU  OLUMSUZ SONUÇLAR;

-Yorum Zenginliğine Engel Olması

-Kuran-ı Kerim’in Evrensel Hedefi Olan Kuran-İnsan Hayat Bütünleşmesini Engellemesi

-Konunun İstismar Edilmesi

-Şahısların ebedileştirilmesi vs.

 

3.BÖLÜM:

ESBAB- NÜZULE YENİ BİR YAKLAŞIM

          Sahabe döneminde kitabet ve tedvin hareketi ortaya çıkmadan nüzul ortamına ait bilgilerin şifahi olarak aktarıldığını hatırlarsak selef alimlerinin esbab-ı nüzule önem vermeleri daha iyi anlaşılmış olacaktır.

 Efendimiz ve ashabın tefsirle ilgili açıklamaları rivayet yoluyla nakledilmiş bu da İslam tarihinde büyük tesir oluşturmuştur. Çünkü esbab-ı nüzul hem tarihi hem de aktüel bir gerçek olarak nüzul ortamına ait gerçekleri de bünyesinde barındırmaktadır.

 

 

ESBAB-I NÜZUL RİVAYETLERİNİN YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

Esbab-ı nüzul bilgisine birebir bağlı kalınmayacağı gibi, tamamen de uzak serbest bir şekilde ilkesiz değerlendirilme yapılması da doğru değildir. Her iki durum da Kur’an’ın anlaşılmasında ciddi problemler doğurabilir. Bu nedenle ilk yapılması gereken esbab-ı nüzul rivayetlerinin yeniden değerlendirilmesidir.

 Sebeb-i nüzulü bilmenin gereklerini tespit ederken, Arap dilinde kasıt ve manayı araştırıp, ifade ettiği manayı belirlemek gerekir. Kur’an’ın anlaşılmasında zahir nassları, mücmel naslardan ayırt etmek  gerekir.

-Kur'an'ı Kerim'in Bütünlüğünün Dikkate Alınması:

Kur’an’ın anlaşılmasında esbab-ı nüzulün rolü açısından Kur’an’ın bütünlüğünü en iyi ifade eden ‘’Bütün olarak Kur’an’ı kerim’ dir. Bütün olarak Kur’an tamamen birleşik bir bütün olarak kavranmalıdır. Çünkü Allah-insan –evren ilişkisinin anlaşılması ve de Kur’an’daki kelimelerin, cümlelerin, ayetlerin ve surelerin manaları ve de kazandıkları yeni manaları hep Kur’an’ın bütünlüğü dahilindedir.

Kur’an’ın bütünlüğü dikkate alınırken onun bir hidayet rehberi olduğu unutulmamalı bundan kasıt onunla yaşamak veya onu anlamak isteyen insan o anda iniyormuş gibi ele almak gerekir. Esbab-ı nüzulün yeri bu bağlamda anlaşılmalıdır.

-Siyak-Sibakın Göz önünde Bulundurulması:

Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında esbab-ı nüzulden yararlanırken siyak-sibak ‘ın göz önünde bulundurulması Kur’an’ın bütünlüğü açısından önemlidir.

 Sibak :Bir şeyin öncesi geçmişi, bağ, sözün baş tarafı gibi anlamlara gelir. Siyak ise: İfade üslup, sözün gelişi gibi anlamlara gelir.  

Kur’an’ın anlaşılmasında esbab-ı nüzul rivayetlerini değerlendirirken ayetlerin siyak-sibakına mutlaka bakılmalıdır. Ayetlerin bağlamı ile münasip olmayan rivayetlere itibar edilmemesi gerekir. Nass-siyak-sibak-rivayet uyumuna  kesinlikle dikkat etmek gerekir.

-Esbab-ı Nüzul Ve  Tarihlilik Kavramı:

         Kur’an’ı Kerim’in muhatabı insan olup, onun ana gayesi de insana hidayet rehberi olmaktır. Bu bağlamda tarih ve tarihlilik karakteristiği ortaya koymaktadır. Yani insan tarihi bir varlıktır. Yani yaptıkları ‘’şimdi’’ içinde olup bitmez.Yaptıkları zamanın safhalarına yayılmışlardır.  Bu yayılma insanın tarihselliğini oluşturur. Yapıp etmeler, amaçlar, değerler, dinsel inançlar… vb. faktörler insanın bütünlüğünü oluşturur.

İKİNCİ KİTAP:

SA’LEBE KISSASI

 Esbab-ı nüzul; nüzul zamanı ve ortamında meydana gelen Kur’an-insan ilişkisini gösteren olaylardır, oluşan süreçtir. Bu süreçteki olayları bilmek Kur’an’ı anlamada ve anlaşılmasında önemli bir yer alır.  Ancak sadece bu olumlu yönünü alıp eleştiriden uzak bir yaklaşımdan çok, medar-ı iftiharımız olan kültür mirasımızı bırakan alimlerimizin düşünceleri eserleri doğrultusunda geçmişi hırpalamadan yıpratmadan yeni bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Bu da günümüzde Kur’an’ın daha kolay ve de daha sağlıklı anlaşılmasına vesile olacaktır.

         Hemen her müfessirin Tevbe süresi 75. Ayetin nüzul sebebi olarak gösterdiği Sa’lebe kıssası,  sire ,rical, tarih, hadis, tefsir kitaplarında  yer almıştır. Kıssanın gerçek olduğu veya gerçek olmadığı açıklanmış. Bu kıssa Tevbe 75. ayetinin anlaşılmasında bize pek müşahhas bir kanaat vermediği gibi  Kur’an’ın anlaşılmasında yeni bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunun da adeta bir kanıtıdır. Bu yeni yaklaşım yapılırken;

-Hadis usulü açısından tenkid edilmeli

-Rivayetler tasnif edilmeli

-Tarih ilminden faydalanılmalı

-Kur’ani bütünlük ve siyak-sibak bağlamında değerlendirilmelidir.

Sonuç olarak; bu kıssa Kur’an’ın anlaşılmasında bir örnektir. Bu örnek ve benzerleri yukarıdaki değerlendirmeler göz önünde bulundurularak yapıldığında Kur’an’ın mana zenginliği anlaşılacaktır. Kur’an’la aydınlanacak hayatımızın zenginliği, Kur’an’ın zengin bir biçimde yorumlanmasıyla ve hayata geçirilmesiyle mümkündür.

3.KİTAP:

TARİHSELLİK VE ESBAB-I NÜZUL

Tarihsellik kavram olarak, tarihi oluşturan insanın tarih ile ilgili yaşam tecrübesinden elde ettiği bilgidir. Bir başka ifadeyle tarihsellik, insanın varlığıyla beraber ortaya çıkan imkan ve yetenekleri ile bizzat yaşadığı, hayata geçirdiği bir vakıa ile tarihle ilgilidir.

Tarihsellik, birçok şekilde tarif edilmiş, hepsi de tarihselliğin bir yönünü ele almıştır.

Kur’an, insan ve tabiat arasında bir ilişkiye işaret eder. Birbirinden ayrı tutmaz. Her ikisi de fıtratlarına uygun hareketi vahiyden alır.

Kur’an’ın ana muhatabı insan oluşu ve onu doğru yola iletme ana gaye edinmesi, tarih ve tarihsellik bağlamında temel karakteristiğini ortaya koymaktadır. Bu sebeple  Kur’an; geçmişi,yaşanılan zamanı , ve geleceği bir bütün halinde ele alır. Bunu da hemen hemen her sürede ele alır. İnsanın tarihsel bir varlık olduğunu bunun da insanın varlık koşullarından biri bulunduğunu belirtir.

Kur’an’ın nüzul ortamına yönelik üslubuna gelince ; ister Mekke’de ister Medine’de olsun Kur’an; vahiy-insan-hayat bütünlüğünü esas alır. İşte nüzul asrında muhatap olan insanlar dünyevi hayatı sürdürüp gündelik işlerini görürlerken bu Kur’ ani ilke işlevini yerine getirmiştir. Esbab-ı nüzul doğrudan doğruya nüzul ortamında fili olanı gerçek hayatı gösterme konusunda aracı olmuştur. Yani esbab-ı nüzul vahiyle beraber birebir münasebet içerisindedir. Vahiy tamamlanmasıyla bu münasebet son bulmuştur. Fakat Kur’an-insan-hayat münasebetinin daima varolacağını Kur’an beyan etmiştir.

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


KUR'AN VE BAĞLAM Düzey: Doktora Öğrenci No: 16922726 Prof. Dr. Ahmed Nedim Serinsunun "Kur'an ve Bağlam" adlı eseri üç kitaptan oluşmaktadır.

1. Kur'an'ın anlaşılmasında Esbab-ı Nuzül'ün Rolü. Bu kitapta: Kur'an-ı Kerim'i anlamada Esbab-ı Nuzül ilminden faydalanmanın önemli olduğunu ileri sürerek alimler Kur'an-ı tefsir etmede özellikle Esbab-ı Nuzül ile tefsir ettiğini ve İslami ilimlerde ilimlerde bu bilginin önemli kaynak olduğunu açıklamış. Esbab-ı Nuzül'ü araştırmada ortaya çıkan problemleri yeni bir yaklaşımla çözmeye çalışmış. Kur'an-ı Kerim'i anlamaya gayret eden her hangi bir araştırmacının Esbab-ı Nuzülden istifade edeceğini ve rivayetlerin hangi ilkeler boyunca değerlendireceği hususunda yarar görecekleri üzerinde durmuş.

2. Sa'lebe kıssası - Esbab-ı Nuzüle Yen'i bir yaklaşım. Bu bölümde: Sa'lebe kıssası adıyla bilinen bu kıssayı inceleyerek yöntemin uygulamasısın göstermeye çalışmıştır. Sa'lebe kıssası yazarın " Kur'anın anlaşılmasında Esbab-ı Nuzül'ün Rolü" adlı doktora tezini tamamlayan bir çalışması olmuştur. Esbab-ı Nuzül'ü anlamada Sa'lebe kıssasının güzel bir örnek olduğunu dile getirmiş.

3. Tarihsellik ve Esbab-ı Nuzül. Bu bölümde: Batıdan gelmiş olan tarihsellik kavramını kendi ortamız ve kültürümüzde nasıl anlayıp değerlendirmemiz gerektiği konusu üzerinde durmuş. Tarihsellik kavramının doğuşu, gelişimi, anlamı nedir ve bu kavramı kendi kültürümüzde nasıl kullana biliriz sorularına cevap vererek tarihsellik ve tarihselcilik kavramlarının sınırını belirmeye çalışmıştır.


0 Yorum - Yorum Yaz


الكتاب من تأليف  Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU

موضوع الكتاب فهم القرآن الكريم

يبحث الكتاب في أسباب النزول والعوامل المؤثرة في تفسير القرآن الكريم كما يتطرق إلى كل ما له دور في فهم علم التفسير وهو يريد أن يفهمنا دور معرفة سبب النزول في فهم الآية ولهذا السبب ألف كتابه والذي  احتوى حقيقةً على  ثلاثة كتب في كل منها عدة أجزاء وهذه الكتب هي :

الكتاب الأول:  يتحدث عن دور معرفة أسباب النزول في فهم القرآن الكريم .

 الكتاب الثاني: يتحدث عن قصة ثعلبة وعلاقتها في فهم دور أسباب النزول وتواتر قصص أسباب النزول إلى يومنا هذا .

لكتاب الثالث: يتحدث الكاتب عن التاريخية وأسباب النزول .

يقول الكاتب إنه قرأ كل الكتب المتعلقة بأسباب النزول فرأى أن هناك خللاً في التأليف فالمؤلفون يكتبون بلا ضوابط أو قواعد محددة لذلك قرر أن يؤلف كتابه وفق الضوابط التالية :

1: تثبيت الواقعة أو قصة سبب النزول

2: نقد هذه الواقعة للتثبت من صحتها .

3: ضوابط الفهم الحديث لهذه الواقعة .

الكتاب الأول ويتكون من ثلاثة أجزاء:

الجزء الأول يتحدث عن ظهور علوم القرآن وتطور هذا العلم وشرح مفهوم علوم القرآن ومفهوم علم أسباب النزول وكيف أن علم أسباب النزول أحد فروع علوم القرآن ثم تحدث عن ظهور علم التفسير وتطور هذا العلم .

الجزء الثاني : تحدث فيه عن دور روايات أسباب النزول في تفسير القرآن الكريم وكيف أن لمعرفة قصة أو سبب نزول آية ما دور في فهم هذه الآية .

الجزء الثالث : هنا يدرس قصة سبب النزول وطريقة وصولها إلينا ويشير إلى أنه يجب اخضاع هذه الرواية لإجراءات معينة  للتثبت من صحتها  وبين رأيه فيما يتعلق بكيفية التغلب على المشكلات المتعلقة بفهم ونقل قصة سبب النزول واقترح حلاً لهذا .

الكتاب الثاني :

في هذا الكتاب ضرب لنا مثلاً حياً  عن قصص أسباب النزول وهي قصة ثعلبة  ولقد اختار قصة ثعلبة لأن هذ القصة تكتب في كتب التفسير بلا ضوابط فكل مفسر يذكر قصة ثعلبة بشكل مختلف عن غيره من المفسرين لأنه يفهمها بشكل مختلف فهو يضيف لها ما يشاء بلا قيود .

فهو يبين كيف أنه يجب نقل هذه الواقعة بشكل علمي وبضوابط معينة لكي تكون صحيحة .

الكتاب الثالث:

 تناول الكاتب مسألة التاريخية وارتباطها بعلم أسباب النزول فهو يقول إن دلالة المصطلح تتطور ويختلف معناها مع مرور الزمن وقد تؤدي وظيفة جديدة وخاصة إذا كان هذا المصطلح قد أُخذ من ثقافة أخرى ، فمصطلح التاريخية قد أُخذ من الثقافة الغربية فلكي نُسقط مصطلح التاريخية على واقعنا ومعتقداتنا لا بدّ أن نفهم ماذا يقصد الغربيون بهذا المصطلح أولاً ثم نطبق هذا المصطلح على ديننا ومعتقداتنا بعد فهمه الفهم الصحيح . 


0 Yorum - Yorum Yaz


الكتاب من تأليف  Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU

موضوع الكتاب فهم القرآن الكريم

يبحث الكتاب في أسباب النزول والعوامل المؤثرة في تفسير القرآن الكريم كما يتطرق إلى كل ما له دور في فهم علم التفسير وهو يريد أن يفهمنا دور معرفة سبب النزول في فهم الآية ولهذا السبب ألف كتابه والذي  احتوى حقيقةً على  ثلاثة كتب في كل منها عدة أجزاء وهذه الكتب هي :

الكتاب الأول:  يتحدث عن دور معرفة أسباب النزول في فهم القرآن الكريم .

 الكتاب الثاني: يتحدث عن قصة ثعلبة وعلاقتها في فهم دور أسباب النزول وتواتر قصص أسباب النزول إلى يومنا هذا .

لكتاب الثالث: يتحدث الكاتب عن التاريخية وأسباب النزول .

يقول الكاتب إنه قرأ كل الكتب المتعلقة بأسباب النزول فرأى أن هناك خللاً في التأليف فالمؤلفون يكتبون بلا ضوابط أو قواعد محددة لذلك قرر أن يؤلف كتابه وفق الضوابط التالية :

1: تثبيت الواقعة أو قصة سبب النزول

2: نقد هذه الواقعة للتثبت من صحتها .

3: ضوابط الفهم الحديث لهذه الواقعة .

الكتاب الأول ويتكون من ثلاثة أجزاء:

الجزء الأول يتحدث عن ظهور علوم القرآن وتطور هذا العلم وشرح مفهوم علوم القرآن ومفهوم علم أسباب النزول وكيف أن علم أسباب النزول أحد فروع علوم القرآن ثم تحدث عن ظهور علم التفسير وتطور هذا العلم .

الجزء الثاني : تحدث فيه عن دور روايات أسباب النزول في تفسير القرآن الكريم وكيف أن لمعرفة قصة أو سبب نزول آية ما دور في فهم هذه الآية .

الجزء الثالث : هنا يدرس قصة سبب النزول وطريقة وصولها إلينا ويشير إلى أنه يجب اخضاع هذه الرواية لإجراءات معينة  للتثبت من صحتها  وبين رأيه فيما يتعلق بكيفية التغلب على المشكلات المتعلقة بفهم ونقل قصة سبب النزول واقترح حلاً لهذا .

الكتاب الثاني :

في هذا الكتاب ضرب لنا مثلاً حياً  عن قصص أسباب النزول وهي قصة ثعلبة  ولقد اختار قصة ثعلبة لأن هذ القصة تكتب في كتب التفسير بلا ضوابط فكل مفسر يذكر قصة ثعلبة بشكل مختلف عن غيره من المفسرين لأنه يفهمها بشكل مختلف فهو يضيف لها ما يشاء بلا قيود .

فهو يبين كيف أنه يجب نقل هذه الواقعة بشكل علمي وبضوابط معينة لكي تكون صحيحة .

الكتاب الثالث:

 تناول الكاتب مسألة التاريخية وارتباطها بعلم أسباب النزول فهو يقول إن دلالة المصطلح تتطور ويختلف معناها مع مرور الزمن وقد تؤدي وظيفة جديدة وخاصة إذا كان هذا المصطلح قد أُخذ من ثقافة أخرى ، فمصطلح التاريخية قد أُخذ من الثقافة الغربية فلكي نُسقط مصطلح التاريخية على واقعنا ومعتقداتنا لا بدّ أن نفهم ماذا يقصد الغربيون بهذا المصطلح أولاً ثم نطبق هذا المصطلح على ديننا ومعتقداتنا بعد فهمه الفهم الصحيح . 


0 Yorum - Yorum Yaz
Ders Malzemeleri
Lütfen Kopyalamayınız!
2021-2022 Arşivi
2020-2021 Arşivi
2019-2020 Arşivi
2018-2019 Arşivi
2017-2018 Arşivi
2016-2017 Arşivi
2015-2016 Arşivi
2014-2015 Arşivi
2013-2014 Arşivi