2016-2017 BAHAR DÖNEMİ
YÜKSEK LİSANS ÖDEVİ
AYŞENUR ÖZER
ÖĞRENCİ NO : 16912743
BİLGİNİN BÜTÜNLÜĞÜ
“Bilgi suje ile obje arasındaki ilişkiden doğan her türlü üründür.”[1]Bilgi esasında varlığa ilişkindir. Varlığın çok boyutlu olması hasebiyle bilgi de ait olduğu alana göre türlere ayrılmaktadır. Teknik bilgi, gündelik bilgi, felsefi bilgi, dini bilgi , bilimsel bilgi, sanatsal bilgi bunlardandır. Baktığımızda bilgi; insan hayatını kuşatan her şeyden ve insanın ihtiyaçlarından doğmaktadır.
Varlık bir bütündür, dolayısıyla varlıkla ilgili olan bilgi de bir bütündür. Birbirinden bağımsız ve tamamen birbirinden kopuk olan bir bilgi anlayışından söz etmek mümkün değildir. Çağımızda her ne kadar ihtisaslaşma ve tek bir alanın bilgisine sahip olma anlayışı sürdürülse de alanların birbiriyle bağlantısı asla inkar edilemez. Her alan zorunlu ve dolaylı olarak diğer alanlara müracaat etme ve onun bilgisini kullanma durumundadır. Bilgi bir bü-tün olduğu için kesin çizgilerle ayırım yapmak ve alanlara sınırlar belirlemek pek mümkün değildir. Gördüğümüz üzere bu noktada bilginin bir bütün olduğu, kendisini delillendirmektedir.
“Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf.”[2] bilginin tanımlarından bir diğeridir.İnsan oğlu bugüne kadar pek çok gözlem yapmış,araştırmış ve bilgi hazinesi oluşturmuştur. Dolayısıyla ciddi bir birikim söz konusudur. Biz bu birikimi zincirin birbirine ekli halkaları gibi düşüne- biliriz. Hepsi birbirine bağlıdır ve birbirinin üzerine inşa edilmiştir.
Bilginin bütünlüğünü Temel İslam Bilimleri alanında özel olarak ele alacak olursakbütün ilimlerin sıkı bir zincir oluşturduğunu ve hepsinin birbirine ihtiyaç duyan yapılar olduğunu görmekteyiz.Tefsir, hadis, kelam, fıkıh, İslam tarihi, İslam felsefesi ve diğer ilgili alanlar bir bütünün dalları gibidir ve aynı kökten gelmektedir. Kökü aynı olan dallarınsa birbirinden bağımsız olduğunu söylemek mümkün değildir. Zorunlu olarak bağlantılıdırlar. Hepsi bir diğerini besler. Tefsir hadis rivayetlerinden yararlanır, fıkıh hüküm ya da yargı ortaya koymak için tefsir ve hadise ihtiyaç duyar.Böylece disiplinlerin birleşmesiyle güçlü bir sistem meydana gelir. Ortak kullanım alanı oluşur ve yapıyı daha da sağlamlaştırır. Disiplinler arası bilgi alışverişi daima canlıdır. Nitekim geçmişte İslam alimleri pek çok alanda yeterliliğe sahiptir ve pek çok alanda kayda değer eserler verebilmişlerdir. Bu da bilgi bütünlüğünün sağladığı gücün ve disiplinin sonucunda ortaya çıkmıştır.
Sonuç itibariyle bilginin bütünlüğü esastır. Disiplinler arası ve yöntemler arası geçiş bu bütünlüğü oluşturur ve hepsi birlikte bir sistem meydana getirirler. Alanlar teker teker bütünün parçalarını oluştururlar.
Seyfettin Topuksak
Yüksek Lisans Özel
Öğrenci
BİLGİNİN BÜTÜNLÜĞÜ ÜZERİNE HÜLASA
İlim, insanın vahiy,
akıl ve duyu organları aracılığıyla elde ettiği kesin bilgilere denir. İlimler,
genel bir tasnife göre naklî ilimler (Kur'an ve sünnete dayanan ilimler) ve
aklî ilimler (müspet ilimler) olmak üzere ikiye ayrılır:
Çalışmamızda bilginin
bütünlüğü kapsamında nakli ilimler bir başka deyişle kaynağını Kur’an ve
Sünnetten alan ilimler irdelenecektir. Yaklaşık
olarak hicri II.asırdan sonra Kur’an-ı Kerimi daha iyi anlama ortak amacı
çerçevesinde İslami ilimler kelam, fıkıh, hadis, tefsir olarak farklı sınıflara
ayrılmıştır. Ancak farklı konuları inceleyen İslami ilimlerin ortaya çıkması,
Kuran ve Sünnet olarak temel iki kaynaktan beslenmesi nedeniyle, anılan
disiplinlerin en nihayetinde bütünün parçaları olduğu gerçeğini gözden
kaçırmamıza neden olmamalıdır.
“Bilginin bütünlüğü” olarak adlandırılan bu
kavramı temel amacı Kuranı Kerimin ne demek istediğini anlama faaliyeti olarak özetlenebilecek
tefsir ilmi özelinde değerlendirilirse; fıkıh, hadis, tarih, dil bilimi, siyer gibi
bilim dallarında yeterince bilgi sahibi olmadan yapılacak tefsir çalışmalarının
noksan kacağını belirtmek gerekir. Bir müfessir, ayetin manasını doğru kavrayabilmek
için onun ilk muhatapları olan Hz. Peygamber ve onun Ashabından öğrenmek
amacıyla hadis ve fıkıh ilmine başvurmak zorundadır. Benzer şekilde diğer
ilimler de çalışmalarında Kurandan ana bilgi çıkarımı sağlayan tefsir ilmine
başvurmaları gerekir. Sonuç olarak İslami ilimler içerisinde doğrudan
birbirlerine veri hazırlama söz konusudur. Çünkü tek bir Kitab’ı daha iyi anlama
ortak paydasında birleşen bu ilimlerden Hadis ilmi bilgiyi, rivayetlerle
günümüze taşırken; Tefsir ilmi bu bilgiyi anlamaya ve yorumlamaya çalışmış;
Fıkıh ilmi ise diğer bu iki ilmin kazanımlarını kullanarak bilgiyi işlemiştir.
Kuran’ın doğru anlaşılması fıkıh, hadis, kelam, sarf, nahiv, belagat, islâm tarihi, mezhepler tarihi, Arap dili ve belagati gibi ilimlerin bilinmesini gerekli olduğunun yaşamış örneklerinden birisi de birçok farklı alanda eserler kaleme almış Suyutidir (v.911). Kur’an’ı hayatımıza anayasa olarak girmesi ancak bütüncül bir anlayışa sahip olmasıyla mümkün olduğunu “Yoksa siz, Kitab’ın bir kısmına inanıp geri kalanını inkâr mı ediyorsunuz?” (Bakara Suresi, 2/85) ayetinde açıkça anlaşılmaktadır. Dolayısıyla da İslam’da parça özelinde yaklaşımlardan ziyade bilginin bütünlüğü esastır.
Bu yazımızda bilginin bütünlüğünü kısaca ele almaya çalışacağız. Niçin kısaca? çünkü göreceğimiz gibi meselenin etrafında bir takım tartışmalar olmuştur. Bu çerçevede kendi görüşümüzü de paylaşacağız. Birinci bölümde bilgi, bütünlük ve yakın kavramların sözlük ve teknik manalarını ele alacağız. İkinci bölümde, ilk bölümdeki mevzuları mütalaa edeceğiz ve bazı görüşleri ele alacağız. Üçüncü bölümde İslami ilimlerde bütünlüğün önemini vurgulamaya çalışacağız.
I) Tanımlar
Bu bölümde bilgi nedir? Bütünlük nedir? Bilgiyle yakından alakalı kavramlar hangileridir? (Türk Dil Kurumunun sözlüğünden istifade edilmiştir) Bunları ele almaya çalışacağız:
A) Bilgi: 1. İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat.
2. öğrenme, araştırma veya gözlemle elde edilen gerçek, malumat, vukuf.
3, insan zekâsının sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, malumat, vukuf
4. kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam.
Kindi'ye göre bilgi :"Eşyanın hakikatiyle kavranmasıdır".
Cürcani ise bilgiyi şöyle tanımlar: "düşüncenin gerçeğe tam uygun olması"
B)Bütünlük: Bütün olma durumu, tamamiyet.
C)İlim: bilim
Dini kavramlar sözlüğünde ilim: bilmek, şuurda hâsıl olmak, sağlam ve kesin bir biçimde, bir şeyin gerçeğini bilmek.
İslam kültüründe ilahi ve beşeri bilgi yanında bilim için de kullanılan kapsamlı bir terimdir.
D)Bilim: 1. Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim.
2. genel geçerlilik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi.
E)Bilge: bilgili, iyi ahlaklı, olgun ve örnek kişi.
F)Hikmet: 1.bilgelik 2. sebep veya gizli sebep
Dini kavramlar sözlüğünde hikmet: adalet, ilim, amel, nübüvvet, Kur'an, Allah'a itaat, dini anlayış, hayır işlemek.
II) Bazı düşünceler
Bilginin bütünlüğü başlığına aslında yukarıda bir misal verir gibi olduk. Nitekim o kadar kavram bir o kadar gerçeklik ifade ediyor. Bazı kelimeler, kullanıldıkları ortam ve disiplinlere göre, bambaşka derinlikler kazanmaktadır. Kelimelerin beraber ele alınması bize başka perspektiflerden bakmayı sağladığı gibi, daha kâmil bir bakış açısı sağlamaktadır.
Yukarıda zikredilen ve konumuzun büyük bir parçasını oluşturan "bilgi" kavramı tarih boyunca irdelenmiş ve tartışma konusu olmuştur. Nitekim kelam, felsefe ve tasavvuf gibi ilimler bunun üzerine felsefeler ve yöntemler oluşturmuşlardır.
Felsefe disiplininde ihtisaslaşanlar bilgi kavramını Bilginin Kuramı başlığı altında mütalaa etmişlerdir ve Bilginin kaynağı ya da kökeni nedir? Kesin bilgiye ulaşılması olanaklı mıdır? Gibi sorulara cevap vermeye çalışmışlardır. Bu çerçevede bilginin kesin olabilmesi için bellek, sezgi, algı vb gibi kavramları da işin içine sokmuşlar ve meseleyi anlamak üzere yöntemler geliştirmişlerdir.
Aynı gayreti kelamcılarda da görmek mümkündür. Onlar bilgiyi burhani bilgi, eksik bilgi, hatalı bilgi, tam bilgi gibi kısımlara ayırmış ve bilgiye elde etmede insanın nelere ihtiyaç duyduğunu çözmeye çalışmışlardır.
Bu gayret her disiplinle ilgilidir. Bize göre konumuz içerisinde bilgiye iki anlam verebiliriz 1. Hayata yansıması olan ve inşayı sağlayan gerçek. 2. Gerçeğe ulaşmaya vesile olan herhangi bir veri.
Bu bağlamda verilerin bütünlüğü gerçeğe ulaşmada en yegane rolü oynayacaktır. Bizim burada bütünlük kavramıyla bağdaştıracağımız anlam veridir. Şöyle örneklendirebiliriz: gerçek anlamında bilgiyi bir puzzle olarak tasavvur edelim. Burada zaten bir bütünlük var. Puzzle'ın her parçası bir veridir. Ama neticede o da bir bilgidir. İşte o veriler bir araya getirildiğinde güzel bir resim ortaya çıkabilir. Bazen ele alakasız parçalar geçebileceği gibi ikiye ayrılmış parçalar da bulunabilir. O halde Bilgiye ulaşmak için bilgilere ihtiyaç vardır diye düşünüyoruz. Mutlak Bilgi ise Allah'a mahsustur, Onun izin verdiği dışında biz ilimden ihata edemeyiz.
III) İslami ilimlerde bütünlüğün önemi
İlimlerde bütünlük fikri tarih boyunca düşünürlerimizin ilgilendiği bir husustur. Farabinin İhsa ‘u'l-ulum eserinde onları nitelemeye çalışması bunun bir kanıtıdır. Yine İslam filozoflarının yaptıkları tasnifler bu fikrin ele alındığını göstermektedir. İlimleri Nakli/Akli veya Şer'i /Felsefi diye ayırıp detaylandırmışlardır. Bu çaba ilimlerin rollerini belirlemek ve katkı alanlarının tespiti için önemli olduğu gibi ilimlerin kesiştiği yerleri tespit etmeyi de sağlamaktadır.
Tefsirde bütünlüğe örnek vererek başlayalım: Kur'an okurken bir konuyu ele almak birçok bütünlüğü sağlamakla mümkündür. Mesela hac hakkında konuşmak isteyen Haccı önce geçtiği ayet grubu bütünlüğü içinde ele almalıdır. Ondan sonra sure bütünlüğü içinde ele almalıdır ki eksik kalmasın. Son olarak ise Kur'an bütünlüğü içinde almalıdır. İş burada bitmez bunun hadislerde nasıl ifade edildiğine bakması da gerekir.
Şüphesiz alan genişletilebilir. Biz bu örnekleri şu gerçeği açıklamak için veriyoruz. İlimler iç içedir. Hepsi birbirine bağlıdır. Tefsir ilmi üretmek için Arapça, hadis ve tarihten yararlanıp veriler sunuyor. Bu veriler kelam, fıkıh gibi ilimlere üretim olanağı sağlıyor, malzemeye dönüşüyor. Psikoloji bilgisi olan Bakara suresinin başındaki kafir, mümin, münafık profillerini anlamaya katkı sağlayabilir, tıpkı hadisin antropologlara Arapları anlamaları için veri sunabileceği gibi.
Sonuç
Sonuç olarak, şunu anlayabiliyoruz, bütünlük bizi bir meseleyi anlama yolunda tamamiyete yaklaştıracaktır ve ilimler birbirleriyle yakından ilgilidirler. Ömer Faruki erRaci Bilginin İslamileştirilmesi kitabında medeniyet oluşturma yolunda Müslümanların her tür bilgiye ihtiyaç duyduğunu ifade etmektedir. Bu bilgiler İslami gözlükle ayırt edilmeli ve yorumlanmalıdır. Gerçekliğini olan bilgiler ise kimden gelirse gelsin İslam'a uygundur. Bu bilgiler farklı disiplinlerde olmakla birlikte, beraber okunmalarıdır. Müslümanlar yetişmelidir ki İslam dünyası üretimde bulunsun. Bu disiplinler arası bağ göz ardı edilmeyecek kadar önemlidir.
kaynaklar:
Türk Dil Kurumunun sözlüğü
Diyanet İslam ansiklopedisi, "bilgi" , cilt 6 sayfa157
Diyanet İslam ansiklopedisi, "bilgi" , cilt 6 sayfa157
Dini kavramlar sözlüğü, "İlim"
Diyanet İslam ansiklopedisi, "ilim" , cilt 22 sayfa109
Dini kavramlar sözlüğü, "Hikmet"
Felsefe sözlüğü, "Bilgi kuramı", s.219
Diyanet İslam ansiklopedisi, "ilim" , cilt 22 sayfa113
دراسات
المتداخلة الاختصاص – حقول المتداخلة
Bilginin
bütünlüğü konusu, bilimler arası (interdisciplinary) araştırma metodunu
benimseyerek bir bilgiyi irdelemek ve bütünü (şumûlü) gözeterek yorum
yapmaktır. Bunun amacı ortaya çıkan ihtiyaçlara yeni çözümler üretebilmek ve
farklı açılardan bakabilmektir. Misal olarak, bir kullanım arazisinin
araştırılması durumunda biyoloji, kimya, iktisat, coğrafya ve politik bilimler
tarafından analiz edilmesi farklı neticeler sunabilir. Daha doğrusu bu bilim
dallarının ortaklaşa çalışması sağlıklı bilgiler elde etmek için gereklidir.
İslâmi ilimler açısından baktığımızda, Tefsir, Hadis, Fıkıh ve
hatta Kelâm ilminin birbirinden bağımsız düşünülemeyeceği ortaya çıkar, iç içe
gelişmişlerdir.
İlk dönemde Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) tebliğ,
tebyîn ve teşrî’ göreviyle bu ilim dallarını (tedvîn olmamış haliyle) mübarek
sadrında toplamıştı. Sonra, kendisinden ilmi ve metodu alan öğrencileri
-ashâb-ı kirâm- birer müctehid olarak bu ilim dallarını uygulamış ve dirâset
ile nakletmişti. Zaman ilerleyip coğrafya genişledikçe temasa geçilen kültürler
dil bilimi ve metot açısından ihtiyaçlar doğurdu. Saydığımız ilimler böylece
tedvîn edildi.
Fıkhî hükümlerin, Hadis ve Tefsire dayandığını, Tefsirin ise
Hadis rivayetlerinden istifade ettiğini, Hadis mecmualarının erken dönemde aynı
zamanda birer Fıkıh ve tefsir kitabı olduğunu görebiliriz.
Bu eserlerin bir geçmişi vardı, kendi gününe göre telif edildi.
Şimdi ise bu eserler bizim geçmişimizi ifade ediyor ve bugünümüze aktarılması
gerekiyor. Bu ise alanların müstakil ve münferit çabasıyla değil, bütün
disiplinlerin kendi aralarında iletişim ve alışveriş halinde olmasıyla mümkün
olabilir.
İlitam Tefsir bilimi ünitesi
https://en.wikipedia.org/wiki/Interdisciplinarity
Tefsir dersi notlarım (Prof. Dr. Ahmet Nedim Serinsu)
BİLGİNİN BÜTÜNLÜĞÜ
Bir bilgiyi yorumlarken lazım olan bilgi şümulü, Bilginin bütünlüğünü denilir . Kur'ân Kerim, en kısa ayetlerinden en uzun ayetlere kadar tamamen fikrî bir uyumluluk ve bütünlüğe sahiptir. Gerek Kur'ân'daki kelimelerin çeşitli anlamlarını, gerek Kur'ânî sistem içerisinde kazandıkları yeni anlamları, Kuran'ın anlamanın yolu onları bir bütün olarak ele almak ile gerçekleşir. Kur’an’ın doğru anlaşılması için fıkıh, tefsir, kelam, hadis , İslam, tarihi gibi ilimlerin de bütüncül olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Kur’an ancak bu bütünlük çerçevesinde değerlendirilirse doğru anlaşılır ve yorumlanır.
Onun için Kur'ân bütünlüğünü hedef almayan kimseler
yanlışta düşecekler, Çünkü Kur'ân, bir dengeler kitabıdır ve her konuda dengeli
olunmasını emretmektedir.