KUR’AN VE BAĞLAM
(1-52)
• Kur’an’ı Kerim’in anlaşılması için
esbab-ı nüzul’un bilinmesi zorunludur. Eğer bir ayetin sebeb-i nüzulu
şudur denildiğinde , o ayetin iniş sebebi kastedilir. Bu sebeple ayetin
indiği ortamı anlamada okuyucuya yardımcı olur.
• Sebeb-i nüzulun
bilinmesi H.z Peygamberin ümmeti için ortaya koyduğu bi soruya cenab-ı
Allah’ın somut bir cevabıdır. Kısaca sebeb-i nüzul tarihi bir olgu ve
yaşanmış bir olaydır. Bir çok tefsir alimi sebeb-i nüzul ilminin
hikmeti üzerinde durmuşlardır. Örneğin Kurtubi cenab-ı hak indirdiği bir
ayetin hangi sebeple indirildiğini bu ayette neyin kastedildiğini ve
hükümlerin çıkarılmasını ister.
• Bir çok alim sebeb-i nüzul hakkında paha biçilemez eserler yazmışlardır.
•
Öncelikle Ku’an’ı Kerim’in anlaşılmasında esbab-ı nüzul ilminin rolünü
inceleyebilmek için Ulumu’l Kur’an denildiği zaman ne kastedilmiştir ve
tarih boyunca bu kavram nasıl anlamlandırılmıştır.
• Kur’an
ilimlerinin temeli Kur’an-ı Kerimdir. Fakat H.z Peygamber ve sahabe
döneminde Ku’an ilimlerinin öğretilmesine gerek duyulmamıştır. Çünkü bu
kimseler nüzul sebeplerini bizzat yaşamışlardır. Yani nüzul sebebeini
yaşamayanlar anlayamadıkları bir konu olduğunda danışabilecekleri
kişiler bulunmaktaydı. Bu sebeple sebeb-i nüzul gibi Kur’an ilimlerin
öğrenilmesi ihtiyacı hissedilmiyorsu , ayrıca bu ilimlerin Kur’an-ı
Kerim ile karıştırılabileceği endişeside ilk dönem müzlümanları
tarafından bu ilimlere sıcak bakılmamasına sebep olmuştur. Fakat bu
dönemden sonra sebeb-i nüzule şahitlik eden kişiler bir bir vefat ettiği
için bu ilimlerin öğrenilmesi ihtiyacı doğmuştur.
• Birçok alim Ulumu’l Ku’'an ( Kur’an ilimleri) hakkında çok önemli eserler meydana getirmişlerdir.
MELTEM TANDOĞAN 10070222 1/B
122-124
*Esbab-ı nüzul rivayetlerine genel bakış nüzul rivayetlerini tarihin seyri içinde metodik yönden değerlendirmektir.
*Metodikten kasıt esbab-ı nüzul sözcüğünün sözlük manasıdır.
*Esbab-ı nüzul ilmini inceleyen alimlerimiz metodik olarak üzerinde durmamışlardır esbab-ı nüzul sözcüğünün.
*Her alimimiz farklı yönlere temas etmiştir.
*Peygamberimiz
döneminde,peygamberimizin açıkladığı bilgilerle yetinilmiş,sahabe
döneminde ise peygamberimizin öğrettikleri nakledilmiş ve içtihad
edilmiştir.
**Sahabe arap diline,bilgisine sahipti.Nüzulz çağına şahid olmuşlardı.
*Ve peygamberimizin eğitiminden de geçmişlerdi.
*Bunlardan dolayı İslam dinine yeni girenler için sahabeler bir bilgi küpü,kaynağıydı.
*Shabelerden sonra da bunu tabiin ve onlarda sonra gelenler sürdürmüştür.
*Rivaytler
bu şekilde aktarılınca da doğal olarak nakledilen rivayetlerde artış
olmuş,bu yüzden tefsi rivayetleri yani esbab-ı nüzul rivayetleri tenkid
edilmiştir.
*Bu nakleidlen esbab-ı nüzul rivayetlerini meğazi ve melahim kitaplarında görmekteyiz.
*Sahabeler
hadis konusuna önem veriyorlar ve gerektiğinde eleştiride
bulunuyorlardı.Ama tarihi konularda daha serbest hareket ediyorlardı.
*Tarihi anlamamızda ve değerlendirmemizde esbab-ı nüzul rivayetleri yardımcıdır,yol göstericidir.
*Tefsir
rivayetlerimizi nakleden bilginlerimiz ne kadar ilim ve takva sahibi
olsalarda zayıf,münker,garip gibi hadisleri de nakletmişlerdir.
*Bundan dolayı bir tefsir rivayetini alimimiz zikretti diye o rivayeti sağlam olduğuna hemen hükmetmemeliyiz,incelemeliyiz.
*Alimlerimizin her şeyi nakletmeleri onların,bu bilgilerin kaybolmasından korkmalarıdır.
*Ve naklederken de mevzu da olsa senedi ile rivayet ediyorlardı.
*Bu yapmakla da sorumluluktan kurtulduklarına inanıyorlardı.
*Önce ki alimlerimizin bu yöntemini sonra ki alimlerimizde benimsemişlerdir.
*Nakledicinin zayıf olduğunun bilseler dahi onu nakletmişlerdir.
*Yukarıda değindiğim 3-4 maddeyi Taberi,tarih kitabının mukaddimesinde anlatmıştır.
**Sonradan ortaya çıkan asbab-ı nüzul rivayetlerini hicri I. asırda bilinmiyordu.
*Bundan dolayı sahabe ve tabiinlerin bu rivayetleri aktarması olağan bir şey değildir.
**Tefsir rivayetlerinin çoğu sağlam temeller üzerine değildir.
*Bu yüzden tefsir rivayetlerinin,hadis ilminde olduğu gibi senet ve metin açısından sıkı bir şekilde incelenmelidir.
*Bu sayede Kur’an-ı anlamamız daha iyi ve sağlıklı olacaktır..:)
HAZIRLIKLI İLAHİYAT/B MEMET GÖKÜLÜ 10070120
122-134 ARASI
#Sahabenin tefsiri H.z peygamberinden nakiller ve ictihatlarından oluşuyordu.
#Sahabeden sözlü rivayetlerle aldığımız sebib-i nüzul içerisine uydurma rivayetler girmişti.
#Tefsir
rivayetlerinde müfessirlerimizin birçok konuda ilmi yeterlilikleri
bulunmasına rağmen zayıf , münker ve israili birçok haberi rivayet
etmişlerdir
#Esbab-ı nüzulü iyi anlamak için de onu tenkid edip incelemeliyiz
#Tefsir ve esbabı nüzul rivayetleri hadis tenkitçilerinin kullandıkları tenkit metodunu kullanmak bu gün bir zarurettir.
#Bunu yaptığımız takdirde esası olmayan rivayetlerin bizim tefsir algımızı yanlış yönlendirmesi engellenmiş olur
AYŞEGÜL KAYMAZ 10070158 1/B
KUR’AN VE BAĞLAM
(185-250)
• Kur’an Kerim’in anlaşılmasında
sebeb-i nüzul rivayetlerinin olduğu gibi kabul edilmesi birçok yanlışıda
beraberinde getirecektir. H.z Peygamberin ve sahabinin tefsir ile
ilgili açıklamaları hadis ilminin bir kolu olarak gelişmiştir.
•
Günümüzde Kur’an-ı Kerim’i iyi anlayabilmek için nüzul dönemindeki
muhataplarının bilgisi ile aydınlanacak ayetler tespit edilmelidir.
Mesela nüzul asrının sosyal şartları , fikri durumu , ekonomik durumu ,
siyasi durumu ve o dönem insanını inceleyen araştırmaların bilinmesi
Kur’an-ı Kerimi anlama noktasında günümüz müslümanlarına büyük fayda
sağlayacaktır.
• Sebeb-i nüzule olan ihtiyaç genel ve özel ilkeler
olmak üzere birçok ilkenin gereğidir. Genel ilkelerden birisi bütün
sebeb-i nüzul rivayetlerinin bir araya toplanıp incelenemeyecek kadar
çok oluşudur. Diğer bir ilke ise Kur’an-ı Kerimi bir bütün olarak
kavramak mümkündür. Yani insan Kur’an-ı kendisine rehber edindiğinde
yapması ve yapmaması gerekenleri anlayabilir. Özel ilkelerdense arap
dilinin özelliklerinin bütün müslümanlarca bilinemiyor oluşudur.
•
Bu konuda İmam Şatıbii şöyle söylemektedir : bir konuda sebeb-i bilmek
durumun gereğinide bilmek demektir. Özel ilkelerin ikincisi ise sebeb-i
nüzul asrını bilmeyen müslümanların zahir ve mücmel ayetleri birbirine
karıştırma ihtimalinin endişesidir. Üçüncü ilke ise eğer bir kimse
Kur’an-ı Kerimi okuduğunda veya dinlediğinde üstü kapalı bir ifadeyi
merak ediyorsa ve onu araştırma yoluna gidiyorsa sebeb-i nüzul ilmi
gereklidir. Bunun yanı sıra sebeb-i nüzul rivayetlerini hadis ilminin
bir konusu olduğunu daha önce belirtmiştik. Bu sebeple hadis ilminde
sebeb-i nüzul rivayetleri titizlikle incelenmeli şu ayet bu olay üzerine
indirmiştir diye bir hüküm vermek için ciddi araştırmalara tabii
tutulmalıdır.
• Kur’an-ı Kerimin tefsiri yapılırken ayetlerin
bütünlüğününde göz önünde bulundurulması çok önemlidir. Yani Kur’ani
cümlelerdeki bütünlük , tarihi bütünlük , siyak-sibak bütünlüğü , Kur’an
ayetlerinin ve surelerinin arasındaki bütünlük surelerin içsel
bütünlüğü Kur’an-ı Kerimi tefsir etmede en önemli unsurları oluşturur.
•
Ezeli ilme dayalı olarak indirilmniş ve ayetleride ona göre
düzenlenmiş bir kitabın herşeyden önce bütünlük arzeden bir iç yapıya
sahip olması gayet doğaldır. Kur’an’ın insanlara hidayet rehberi
olmasının anlamı onunla beraber yaşamak veya onu anlamak isteyen insanı
yaşadığı dönemin olayları içinde yüzerken Kur’an’ın o anda iniyormuş
gibi olduğunu görmeye yöneltmesidir.
• Kur’an’ı Kerim insanı sadece
tarihi varlık koşulu ile değil , bütün varlık koşulları ile uyumlu ve o
koşullara cevap veren bir ilahi mesajdır. Yani Kur’An insanın fıtratına
hitap eder. Sebeb-i nüzul gerçekliğini Peygamber ve sahabenin
yaptıklarından almaktadır.
• Sebeb-i nüzul ancak sahih nakille
bilinir. Bu alanda ictihada , akla yer yoktur. Yani nüzul sebebi akılla
idrak edilmesi mümkün olmayan sadece işitme veya görme suretiyle
bilinebilen ve sahabeden merfu olarak gelen rivayetlerdir.
MELTEM TANDOĞAN 10070222 1/B
1-52
*Bu bölümde 'bir vakıa olarak esbab-ı nüzul nedir?'sorusuna cevap aranmıştır.
*Esbab-ı nüzul Kur'an'ın anlaşılmasında gerekli bir bilgi olarak
değerlendirilmiş,sahabe,tabiun ,tebe-i tabiin Kur'an'ı esbabı nüzul ile
tefsir etmişlerdir.Hatta başlangıçta tefsir ilmi 'esbab-ı nüzulu
bilmekten ibaretti' denilmiştir.
*Esbabı nuzul ilmende tek kaynak sahabedir.Çünkü onlar bizzat nuzul ortamını müşahade etmişlerdir.
**Ulumu'l Kur'an Hz.Peygamber ve ashabı tarafından
bilinmekteydi.Ancak o dönemde bu adlandırma ve bu ilimlerin neler oldugu
şeklinde bir sınıflandırma yapılmamış çünkü bizzat nuzul ortamını
müşahade etmişler olayları bıldıklerı ıçın bu ilmleri telif etmeye gerek
duymamışlardır.
*Sahabe ve tabiun döneminde Ulumu'l Kur'an bilgilerinin rivayet yoluyla devam ettiği görülmektedir.
*İslam sınırlarının genişlemesi ve Arap olmayan kavimlerin İslama
girmesi gibi sebeplerden dolayı Ulumu'l Kur'an'ın tedvinine ihtiyaç
duyulmuştur.
**Kur'an İlimlerini Ulumu'l Kur'an olarak
kavramlaşma sürecine baktığımızda;bu ilimler ilk dönemlerde müstakil
eserlerde zikrediliyordu ve Ulumu'l Kur'an terimi sözlük anlamında
kullanılıyordu.Terim olarak kullanımı ise 8. asırda Zerkeşî tarafından
kullanılmıştır.
*Mutekaddimun her ne kadar terim anlamında kullanmasada bu konuyu ıyı bılmekteydiler.
*Zerkeşî ve ve daha sonraki dönemlerde Kur'an İlimlerinde hadis ilminin metoduna benzer bir metod uygulanmaya başlanmıştır.
*Kur'an ilimlerinin neler olduğu da tartışılmış ve yapılan
araştırmanın neticesinde 'Kur'an İlimleri;konusu her yönüyle Kur'an'ı
Kerim olan ,Kur'an'la ilgili veya Kur'an'ın içerdiği ilim ve
araştırmalardan oluşan,Kur'an'ın en doğru şekilde anlaşışmasına yardımcı
olmayı gaye edinen bir bilgi alanıdır' denilmiştir.
**Kur'an
ilimleri genel olarak Kur'an'la ilgili ilimler ve araştırmalardan
oluşurken Tefsir ilmi;Kur'an'ın izahını amaçlayan bir ilimdir.Kur'an
ilimleri genel-kapsamlı iken Tefsir ilmi daha özel bir alandır.
**Bilal KARABEY 1-B /10070142**
1-52
Kur’an’ı Kerim ilimlerinin kaynağı bizzat Kur’an’ı
Kerim’dir.Çünkü Kur’an’ı Kerim kendisi üzerinde düşünülmesini
,anlaşılmasını,açıklanmasını isteyen sonuçta yaşanılır olmasını teşvik
eden vahiy mahsulü kitaptır.bu sebepledir ki Kur’an Hz.Peygamber
(s.a.v)’e tebliğ ve teybin ile görevli olduğunu bildirmiştir.
Hz.Peygamber’in
eğitim siyasetinin temelini kıraat-ketabet oluşturmuştur.Kur’an’ı Kerim
nazil olduğu sıralarda Müslümanlar kutsal kitaplarını Hz.Peygamber
veya muallimler vasıtasıyla ezberliyorlardı.
Hz.Peygamber gelen vahyi
tebliğ etmekte canlı ve hayatla iç içe kişiliği ile Kur’an’ı Kerim’i
hem haliyle hem kavliyle tefsir etmekteydi.Kur’an kelimelerini açık ve
lugat manalarına göre fıtri lisanları öğrenen ashab anlayamadıklarını
Rasulullah’a soruyorlardı.Gelen ayeti amel etmeden,hayata aktarılacak
yönleriyle öğrenmeden diğerlerine geçmiyorlardı.
Hz.Peygamber(s.a.v)
döneminde hemde ashab döneminde Kur’an ilimlerinin telifine gerek
duyulmamıştır.Çünkü nüzulu görenler,muallimlerhayattaydı.Karıştırılma
endişesi ile be telif işine sıcak bakmıyorlardı.Sahabe döneminde ise bu
bilgiler rivayet yoluyla devamlı olarak kendilerinden sonraki nesillere
öğretilmekteydi.Bazı sahabeler üstünlüklerini devam ettirdiler ve
yerleştikleri şehirde öğrenciler yetiştirdiler.
İlmi faaliyetler
devam ederken Hz.Ebu Bekir döneminde Kur’an’ı Kerim cem edildi.Hz.Osman
zamanında çoğaltıldı ve Hz.Ali zamanında noktalanması yapıldı.Sahabe
döneminin sonlarına doğru Kur’an’ı Kerim’in ulaştığı sınırlar
genişleyince Arap olmayanlar Müslüman olunca kültürel etkilenme arttı.
MÜBERRA TAŞKAN İLAHİYAT 1-B 10070228
BAYRAM KANKAL İLAHİYAT-1/B 10070139
(1-52)
Esbabı-ı nüzul bilgisi, Kur’an-ı kerimin nüzul ortamının asıl bir unsurudur.
İslam’ın başlangıcından günümüze kadar bitirilmesi gereken İslami
ilimlerini birçok alanında âlemler tarafında üzerinde durulmuştur.
Esbabı-ı nüzul kur’an-ı kerim’in anlaşılmasında gerekli olan bir bilgi olarak değerlendirilmiştir.
Başlangıçta tefsir ilimi esbabı-ı nüzulü bilmekten ibarettir.
Abdulluh’a b. Mesut ve ibn-i Abbas gibi sahibiler ‘’kur’andan inen her
ayetin ne hakkında ve nerede nazil olduğuna dair sözler söylemişlerdir.
Şatibi esbabı-ı nüzulü bilenin kur’an-ı bileceğini söylemiştir.
İnsanın hayatın yön vermesi, anlam vermesi için kur’an-ı anlamak için esbabı nüzulün teorik temellerini bilmelidir.
Kur’an ilimlerinin kaynağı kur’an-ı kerimdir. Çünkü kur’an üzerinde
düşünülmesini, anlaşılmasını ve açıklanmasını istemektedir.
Hz. Peygamber kendisine gelen vahyi hep tebliği etmekte hem de hali ve kavliyle tasvip etmekteydi.
Hz. Peygamber ve ashabı döneminde kur’an ilimlerinin telifine gerek
duyulmamıştır. Çünkü o ortamı bizzat yaşayanlar haytadır. Mesajı
anlayabilmekteydiler, anlayamadıklarını sanacakları kimseleri
bulabiliyorlardı.
Bu dönemde kur’an la karışır endişesiyle telif hareketlerine sıcak bakılmamıştır.
Daha sonraki dönemlerde ise kur’anla ilgilenen her âlim kendi çağının
ilimi ve fıkhı konularda elde ettiği bilgilerle kur’an-ı kerim’e
yaklaşmıştır.
Tefsir ilmiyle uğraşanların;
kitabullah-ı anlamak
Kitabullah-ın manalarını çıkarmak
Kitabullah-ın hükümlerini tespit edip çıkarmak
İlkelerine uyması gerekir.
1-52
^^^Esbab-ı nüzul, Kur'an'ın anlaşılmasında gerekli bir
bigidir.Sahabe,tabiun ve tebe-i tabiinden müfessirler Kur'an'ı özellikle
esbab-ı nüzul ile tefsir etmişlerdir.
^^^Esbab-ı nüzul hakkında tek
kaynak sahabedir.Çünkü onlar nüzul ortamının içinde yaşadıklarından
hadiselerin zuhur sebeplerini görebilmişleridr.
^^^Hem Hz.Peygamber
hem de sahabe döneminde Kur'an ilimlerinin telifine gerek
duyulmamıştır.Çünkü nüzul ortamının içinde yaşayanlar
hayattadır.İnsanlar anlayamadıklarını soracak kimseleri
bulabilmektedirler.
^^^Sahabe döneminde bilgiler rivayet yolu ile
sonraki nesillere aktarıldı fakat islam sınırları genişlemeye başlayınca
arap olmayan kavimlerin müslüman olması ile tedvin için gerekli ortam
hazırlanmış oldu.
^^^Kur'an ilimleri önceleri Kur'an tefsir edilirken
, onu daha iyi anlamak için bir ihtiyaç sonucu ortaya çıkmış olan
Kur'an ile ilgili özel araştırmalardır.Ulumu'l Kur'an başlığı altında
Kur'an ilimlerini ilk kez tek bir eserde toplayan Zerkeşi'dir.Kur'an
ilimleri Kur'an'ın en doğru şekilde anlaşılmasını sağlayan bir bilgi
alanıdır.
^^^Zerkeşi ile birlikte Kur'an ilimleri daha kapsamlı bir
terim olarak kullanılmaya başlanmış, tefsir ilimleri ise müfessirin
Kur'an tefsirine yöneldiğinde bilmesi gereken ilimleri ifade etmeye
başlamıştır.
^^^Esbab-ı nüzul ilmi ilk dönemlerden beri Kur'an
ilimleri arasında ayrıcalıklı bir yere sahiptir.Bu ilmi bilmek neredeyse
Kur'an'ı bilmekle eşdeğer tutulmuştur.Bu ilim Zerkeşi'ye kadar müstakil
eserler halinde ele alınmıştır.Zerkeşi ise Kur'an ilimleri eserlerinin
başında,ilk olarak bu ilmi ele almıştır.
Derya Kırdar ilahiyat 1/B 10070173
122-134
Esbab-ı nüzul bilgisi sahabeye müşahede ettikleri ortamda
insani yapıp etmelerin sonucunda inen ayet ve o ayetle gelen hükümlerin
sebeplere bağlanması yeteneğini kazandırmıştı.Bunun anlamı onların
Kur’an ilmini hayata tatbik etme üsulu ile birlikte öğrenmiş
olmalarıdır.Bu açıdan esbab-ı nüzul onlar için çok önemli bilgi olarak
görülmüş ve Kur’an’ı anlamayı bu bilgiye sahip olmakla eşdeğerde
tutmuşlardır.
Esbab-ı nüzul nakli ilimlerdendir.Dolayısıyla bilgin
sahabiler tarafından tabilere sözlü olarak aktarılmıştır.Yazılı hale
gelmeden Kur’an’ı Kerim’i anlama yolunda önem verilmiş bir
bilimdir.Bundan dolayıdır ki tabiin döneminde de bu ilme verilen değer
devam etmiştir.
Bir ayetin sebeb-i nüzulü bu hadisedir dendiğinde
ayetin varoluşu,indirilişi o hadise sebebiyledir demek istenmez.Kur’an’ı
Kerim’in nüzulu ahkamın teşriine medar olan hadiselerin vukuuna tevafuk
etmez.Çünkü o insanların kurtuluşu için hidayet rehberi olarak
gelmiştir.(Suat Yıldırım)
Nüzul ortamında meydana gelen bir hadiseye
veya Hz.Peygamber (s.a.v )’e yöneltilmiş bir soruya,vuku bulduğu
günlerde bir daha fazla ayetin tazannum etmek ,cevap vermek veya
hükmünü açıklamak üzere inmesine vesile teşkil eden ve vahyin nazil
olduğu ortamı resmeden hadiseye denir.
Kur’an’ın ilk muhatabı olan o
dönemin arabının kültürel hayatında sebep teriminin yerini tespit
etmek, esbab-ı nüzulun kaynaklandığı bir temele ulaştırabilir.
Dolayısıyla birçok edebi ürün bir sebep sonucu vücud bulmuş olmaktadır.
Kur’an-ı
Kerim parça parça indirilişi sayesinde yürüyen, akıp giden hayatla
beraber adım adım canlı misaller ve derslerle inen Kur’an insan kalbine
ve şuuruna derinden nüfuz etmek imkanını bulabilmiştir.
Tedvin
döneminde ilk tefsirler yazılmışlardır. Bu tefsirlerin çoğunluğu rivayet
tefsiridir. İşte esbab-ı nüzulde bu kitaplardaki rivayetlerdir. İlk
müfessirler ayetin tefsirine sebeb-i nüzulle başlamayı adet
edinmişlerdi. Rivayetlerin çokluğu sebebiyle ayetin muhtevasına münasib
gördükleri rivayetleri naklediyorlardı.
Esbab-ı nüzul ancak sahih
nakille bilinir. Dolayısıyla bu alanda içtihada veya imal-i fikir etmeye
gerek yoktur. Yani nüzul sebebi akılla idrak edilmesi mümkün olmayan
sadece işitme veya görme suretiyle bilinebilen ve sahabiden gelen
rivayettir. Bu rivayetler Hz. Peygamber’den bildirilmiş hükmünde kabul
edilir.
MÜBERRA TAŞKAN 1-B 10070228