Bilginin bütünlüğü: insanların hayatını düzenlemek ve kolaylaştırmak amacıyla çeşitli ilimlerin (fen ve sosyel, ilahiyet bilimleri ile birlikte)bütünleşmesi. Alimler, toplumun fertleri olarak tahsil ettikleri ilmin sadece kendi alanında uygulaması ile yetinmemeli, mevcut bilgileri toplumun refahı için tasarlamalı.
Şamil Aşbay 18922721
Bilginin Bütünlüğü
Bilginin bütünlüğünden kasıt bütünü görebilmektir. Tefsir ilminde ise bilginin bütünlüğü Kur'an ya da dini bir metni literal/ lafızcı okumak değil ; tefsir , fıkıh, hadis gibi İslami ilimlerle; metnin oluştuğu, meydana geldiği dönemdeki dil, kültür bilgisi ile beraber okumaktır.
Ad-Soyad: Senagül Çetin
Numara: 16070064
Bölüm-Sınıf: İlahiyat/İLH205/B Şubesi
Bilginin Bütünlüğü Nedir?
Bilgi:
Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf.
Bilgi bütünlüğü:
Bir bilgiyi yorumlarken lazım olan bilgi şümulü.
Bilimsel
çalışmalarda kişi herhangi bir alanda çalışma yaparken çalışmasından bütüncül
bir sonucun ortaya çıkması "bilgi bütünlüğü"ne bağlıdır. Bu bütüncül
açı kişiyi hataya düşmekten korur.
Alim olmak bir ilim
sahasında ihtisaslaşırken o saha ile irtibatlı olan ilimlerde de yeteri oranda
bilgi birikimini gerektirir. Örneğin tefsir ilmi ile iştigal eden bir kimsenin
gramer, tarih, belagat, hadis, senet vb. ilimleri bilmesi gerekir.
Bilim tarihine
genel hatlarıyla baktığımızda geçmişte yaşamış ilim adamlarının, günümüzde
olduğu gibi kendisini yalnızca tek bir alanda yetiştirip, sadece o alanda
yetkin olmadığını müşahade ederiz. Bu bilginler günümüzdekinin aksine, birçok
alanda söz sahibi olacak kadar bilgi sahibi idiler.
Günümüz tasnifinde
yer alan ilimlere baktığımızda, hiçbir ilmin diğerninden tamamen ayrı ve
bağımsız bir özellik teşkil etmediğini fark ederiz. Tefsir, hadis ve fıkıh
adeta iç içe gelişmiştir. aralarında kesin sınırlar yoktur. Her birinin doğuşu
ve gelişimi birbiriyle etkileşim içindedir. Erken dönem tefsir usulü ve tarihi,
hadisin önemli bir parçasıdır. Bunun en bariz örneğini hadis kitaplarımızdaki
"tefsir rivayetleri" bölümünde görmekteyiz.
Fakat zamanla bu
birliktelik ortadan kalkmış ve tedvin dönemi ile birlikte günümüz ilim tasnifi
oluşmaya başlamıştır.
Gerek tefsir, gerek
hadis, gerekse fıkıh tarihine baktığımızda bu ilimlerin önderleri aynı şahıslar
olduğu dikkatlerimizi çekmektedir. Örneğin Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer,
Zeyd b. Sabit, Muaz b. Cebel; kur'an, tefsir, kıraat, hadis ve fıkıh
ilimlerinde söhret bulmuşlardır.
İslam dininde
bilimler her ne kadar tefsir, hadis, kelam, fıkıh vb. gigi farklı alanlara ve
branşlara ayrılsa da öz ve esas olarak aynı temele dayanmaktadırlar. İslamiyet
içerisinde gelişen bütün ilimler kur'an'ı merkeze alarak, onun çerçevesinde,
ona göre gelişmişleridr. Kur'an ilahi kökenli olması hasebiyle mü'minler için
kesin bilgi ifade eder.
Günümüzde dini
ilimlerin her birinde mutahassıs olmak oldukça zordur. Zira ilim dallarının
geliştiği günümüz şartlarında bir kişinin bütün ilimleri ihata etmesi imkan
dışıdır. Bunun yerine aynı amaç ve ideali paylaşan birden fazla kişinin
kollektif çalışması bu meziyeti kazandıracak bir metot olabilir.
Kaynaklar:
Müslüman kültüründe
bilgi bütünlüğü: Aydın kudat
İslam bilimlerinde
yöntem, ünite 3
Prof. Dr. İsmail
Cerrahoğlu, Tefsir tarihi
Esra Erdoğan Şamlıoğlu - Tefsir DR - 18922720
Bilginin bütünlüğü nedir?
Bilgi bir
bütündür. Bilginin bütün olmasının anlamı hangi alan olursa olsun hangi konudan
bahsedilirse edilsin hepsinin aynı çatı altında toplanması ve kastettikleri
şeylerin hepsinin aynı sonuca ulaşması anlamını taşır. İnsanoğlu her ne kadar
genişliğine tek bir insanın aklının yetmeyeceği bilgi gibi bir hazineyi
anlayabilmek için parçalara bölmüşse de her ilim dalının bir diğerine anlama
noktasında ihtiyacı vardır. Bilgiyi büyük bir yapboz olarak düşünürsek, kişinin
büyük resmi görebilmek için parçaları yerli yerine ve birbirleriyle bağlantılı
olarak koyması gerekmektedir. Bu anlamda kişinin bir ilmi doğru anlaması için
yanındaki ilgili ilim dallarını da çok iyi bilmesi ve onlardan yararlanması
gerekir. Tefsir ilmi özelinde “bilginin bütünlüğü” müfessirin tefsir ederken ilgili
Kur’an ilimlerinden yararlanmayı gerekli kılar. Aksi takdirde ayette verilmek
istenen mana tam olarak anlaşılmamış kalır veya yanlış yorumlanır.
Bilgide bütünlük, kurumsal bilgilerin yetkisiz değişim veya bozulmalara karşı korunmasını ifade eder.
Bilginin saklanması veya açık/kapalı iletişim ağlarından iletimi sırasında içerik açısından herhangi bir değişime uğratılmamış olması, özgün halinde korunması.
Bu bütünlüğü Tefsir ilmi açısından düşündüğümüzde Kur'an-ı Kerim ve onunla ilgili yapılmış açıklamaların günümüze kadar bozulmadan, özgün haliyle ulaşması durumunu ifade etmekte kullanabiliriz. Bu mevcut bilgilerin güvenilirliği ve kabul edilebilirliğini güçlendirecek bir durumdur.
Bilginin yetkisiz kişiler tarafından değiştirilmesi, silinmesi ya da herhangi bir şekilde tahrip edilmesi tehditlerine karşı içeriğinin korunmasını da ifade eden bilgi bütünlüğü, Tefsir ilmi açısından Kur'an'ın anlaşılması ve gelecek kuşaklara doğru aktarılması adına önemli bir noktadır. Bundan dolayı bu ilimle uğraşacak kişilerin ehil kişiler olması ve bilginin bütünlüğü ilkesine riayet etmesi gerekmektedir.
18922719- Rukiye ÇELEP
Tefsir Dr. Öğr.
2018- 2019 Doktora Ödevi
Bölüm: Tefsir
Adı/Soyadı: Sahıba mande
Öğrenci No: 17922518
Bilginin bütünlüğü:
Bilginin saklanması veya iletilmesi sırasında içeriğinin herhangi bir şekilde değişikliğe uğramamış olması durumudur.
Gülhan Maden
17922733
Doktora
Gerek ''İnsanın aklının alabileceği gerçek, olgu ve ilkelerin tümü'' şeklindeki en geniş anlamı; gerekse ''bir konu ya da iş konusunda öğrenilen ve öğretilenlerin tümü '' şeklindeki daha özel anlamı ile bilgi bir bütündür. Gerçek bilgiyi ve gerçeğin bilgisini elde etmek isteyen bir kimse bu bütünlüğü göz önünde bulundurmalıdır ki eksik ya da yanlış anlama/anlatmalardan kendisini koruyabilsin . Aksi takdirde bir yap-boz tahtasındaki bir ya da birkaç parçaya bakarak resmin bütünü hakkında yorum yapan kimsenin düştüğü duruma düşebilir. Bununla bir kimsenin bütün bilgileri bilmesi gerektiği sonucuna varmak ise realiteden uzaklaşmak demektir, çünkü bu mümkün değildir. Fakat şunu söyleyebiliriz: Herhangi bir alanla ilgili doğru bilgi sahibi olmak isteyen bir kimse, en azından o alanla doğrudan ya da dolaylı ilgisi olan bilgilere başvurmalıdır. Ancak bu da bilginin bütünlüğü için yeterli değildir . Yukarıdaki örnekten yola çıkarsak bu aşamadaki biri bütün yap-boz parçalarını önüne karışık bir şekilde seren kimse gibidir. Yap-bozdaki her bir parça yerli yerine yerleştirilmeden resmi doğru anlamak mümkün olmadığı gibi , elde edilen bilgiler de doğru bir şekilde harmanlanıp sistematize edilmediği sürece bilgi yığınından öteye geçemeyecek, kişiyi ve dolayısıyla toplumları doğru bilgiye ulaştıramayacaktır.
Bu bağlamda bilginin bütünlüğü , parçacı değil bütüncül bir yaklaşımla bilgiye yönelmeyi ve elde edilen bilgilerin de bütüncül olarak değerlendirilmesini ifade etmektedir.
Tuba Haşimoğlu, 18922718, Doktora
Bilginin bütünlüğü, bir konuyu anlamlandırırken ve yorumlarken ihtiyaç duyulan bilgiler arasındaki bağın korunmasıdır. Bunun için disiplinler arası ilişkilerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Diğer bir anlamı ile, bilginin saklanması ve iletilmesi sırasında içeriğinin herhangi bir şekilde değişikliğe uğramamış olması durumudur. İlmin yapısı bilginin bütünlüğüne yönelik bir bakış açısını gerektirmektedir. Bu bakımdan tüm bilimler parçacı bir bakış açısı ile değil, bütüncül bir bakış açısıyla ele alınmalıdır.
GÜLBAHAR ÖZTÜRK-15040270
SINIF ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜ
4.SINIF
BİLGİNİN BÜTÜNLÜĞÜ
Bilgi: Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf.
Bilgi bütünlüğü: Bir bilgiyi yorumlarken lazım olan bilgi şümulü.
Bilimsel çalışmalarda kişi herhangi bir alanda çalışma yaparken çalışmasından bütüncül bir sonucun ortaya çıkması "bilgi bütünlüğü"ne bağlıdır. Bu bütüncül açı kişiyi hataya düşmekten korur.
Alim olmak bir ilim sahasında ihtisaslaşırken o saha ile irtibatlı olan ilimlerde de yeteri oranda bilgi birikimini gerektirir. Örneğin tefsir ilmi ile iştigal eden bir kimsenin gramer, tarih, belagat, hadis, senet vb. ilimleri bilmesi gerekir.
Bilim tarihine genel hatlarıyla baktığımızda geçmişte yaşamış ilim adamlarının, günümüzde olduğu gibi kendisini yalnızca tek bir alanda yetiştirip, sadece o alanda yetkin olmadığını müşahade ederiz. Bu bilginler günümüzdekinin aksine, birçok alanda söz sahibi olacak kadar bilgi sahibi idiler.
Günümüz tasnifinde yer alan ilimlere baktığımızda, hiçbir ilmin diğerninden tamamen ayrı ve bağımsız bir özellik teşkil etmediğini fark ederiz. Tefsir, hadis ve fıkıh adeta iç içe gelişmiştir. aralarında kesin sınırlar yoktur. Her birinin doğuşu ve gelişimi birbiriyle etkileşim içindedir. Erken dönem tefsir usulü ve tarihi, hadisin önemli bir parçasıdır. Bunun en bariz örneğini hadis kitaplarımızdaki "tefsir rivayetleri" bölümünde görmekteyiz.
Fakat zamanla bu birliktelik ortadan kalkmış ve tedvin dönemi ile birlikte günümüz ilim tasnifi oluşmaya başlamıştır.
Günümüzde bilgi bütünlüğünü sağlamanın en sağlıklı yolu; değişik ilim ve bilim dallarında branşlaşmış ilim adamlarının bir araya gelmeleridir, Bu da dernek, vakıf vb kuruluşlar adı altında kolektif çalışmak suretiyle mümkün olabilir. Hiç şüphesiz iletişim araçlarını ve onlardan gereği gibi istifade etmeği de unutmamalıdır. Çünkü bunlar sayesinde daha çok insanla iletişime geçilir, daha çok meseleye çözümler üretilir. İlimlerin ve bilgi alma yöntemlerinin bir bütün olduğu unutulmamalıdır.
İslam dini var olanı bütünlük içinde kavramıştır. Müslüman bütüncül bir bilgi birikimine sahip olmalıdır. Ama ilim dallarının geliştiği günümüz şartlarında bir kişinin bütün ilimleri ihata etmesi imkân dışıdır. İnsanın anlama kapasitesi sınırlıdır. Bunun için müşterek bir çalışma yapmak gerekmektedir. Zira yüce kitabımız Kur’an’ın hakkıyla anlaşılması bütüncül bir bilgiye sahip olmakla mümkündür.
Kaynak:
[1] http://www.aydinkudat.com/musluman-kulturunde-bilgi-butunlugu.htm
Hüseyin YILDIRIM Doktora
Öğr. No:17922734
“BİLGİNİN
BÜTÜNLÜĞÜ” Nedir?
Aslında özet ifadeyle
hedefe ulaşmak için tüm bilim dallarının güç birliği yapmasıdır. Tüm bilim
dallarının hedefi insan değil mi? İnsanın rahatı değil mi? Tabi ki öyle. Kur’an’ın
indiriliş gayesi de insandır, Kur’an insan için vardır. Burada amaç insandır.
Diğer bilimler de tüm verileriyle insana hizmet ederler, o takdirde amaç insan
olunca bilimler ortak hareket etmeli ve insana dünyada huzurlu ve rahat bir
ortam hazırlamalıdırlar. İşte tam da burada bilginin bütünlüğü devreye girmekte
ve kaçınılmaz bir zorunluluk olmaktadır. Tefsir ilmi, Kur’an’ın anlaşılması, yorumlanması
ve yaşanması açısından düşündüğümüzde de bilginin bütünlüğü büyük bir önem arz
etmektedir.
Bilginin
bütünlüğü:
https://kuran.diyanet.gov.tr
https://Kur'an-ı Kerim.org
https://www.isam.org
www.gencmuslumanlar.com
www.islamveihsan.com
Her bilgi kendi başına değerli, her birinin ihtiva ettikleri
önemlidir; ancak her bilginin başka bilgilerle de yakından ilişkili olduğu göz
ardı edilmemelidir. Çünkü tüm bilgiler bir bütünün farklı farklı parçalarını
oluşturmaktadır.
İslam kendisini bilgi ile özdeşleştirip, bilgiyi, gerekli de kılar.
Bilginin elde edilmesini ibadet ile eş görüp, teşvik eder.
Bilgi Bütünlüğü: Bir konuyu anlamlandırırken, yorumlarken, lazım
olan bilgi şümulüdür. Ayrıca bilginin saklanması veya iletilmesi sırasında
içeriğinin herhangi bir şekilde değişikliğe uğramamış olması durumudur.
Bilgi, karşılaşılan her kültürle, ilerleyen zamanla ve farklı
düşüncelerin katkısıyla eklenerek büyür, zenginleşir. Dolayısıyla her konudan,
her bilimden parçayı içinde barındırır. İslamın gelmesiyle onu anlama
ihtiyacının doğması farklı ilim dallarının oluşmasını sağlamıştır. Ancak bu
yapılırken ne var olan kültür birikimi hiçe sayılmış ne de zamanla oluşan yeni
ilimlere sırt çevrilmiştir. İşte bu tavır, gelişme yönünde önemli katkılar
sağlamıştır. Bunun gibi bilginin bütünselliği göz ardı edilmeden yapılan her
ilim de gelişmeye açık olacaktır.
Müslüman kültüründe “hata yapmama” düşüncesi ona işe giriş yapmadan
önce de bir bütüncül bakışı kazandırır. Bu bütünlük vasfı özellikle din
ilimleri adına daha önemi haiz olduğu görülmektedir. Bilimsel çalışmalarda kişi
herhangi bir alanda çalışma yaparken, bütüncül bir sonuca varması ve
uğraşlarının meyve vermesi, “Bilgi Bütünlüğü”ne bağlıdır. Çalışmasına bütüncül
bir bakışla giriş yapabilmesi de buna bağlı olduğu gibi. Bu bütüncül açı,
kişiyi ilim yolunda ilerlerken hataya düşmekten korur.
Müslüman bütüncül bir bilgi birikime sahip olmalıdır.
Özellikle kalp ve vicdanı aydınlatan dini ilimler söz konusu olduğunda bu
manadaki bütüncül bakış açısı ve bilinç önem arz etmektedir.Zira dini ilimlerde
bütünlükten hakikat doğar.Bu noktadaki eksiklik ya şüphe ve hilelere yada
taassup ve dünyadan kopmaya, yalnızlaşmaya yol açar. Müslümanların heyulalarını
süsleyen bu ideal bütünlük ümmetin sorunlarını çözen içtihat ölçüsüydü.
Kurgulanan böyle bir donanım, bir ilim dalının bir çok ilim alanlarıyla girift
halde iç içe olduğu, ayrıca meşgalelerin alabildiğine hayatın her tarafını
sarmaladığı günümüzde ferdi bazda gerçek manada bilgi bütünlüğü sağlamak
ulaşılabilir zor bir meziyettir. Zira ilim dallarının geliştiği günümüz
şartlarında bir kişinin bütün ilimleri ihata etmesi imkan dışıdır. Bunun yerine
aynı amaç ve ideali paylaşan birden fazla kişinin kolektif çalışması bu
meziyeti kazandıracak bir metot olabilir. İlim, irfan ve hikmet ayakları
üzerinde mebni olan ideal Müslüman kültüründe bilgiyi işleyememe eksikliği
kolektif çalışma şuuruyla mümkün hale gelebilir.