Kur'an ve İnsanın Anlam Arayışı
"Oku-Düşün-Anla-Yaşa: Güncel değerleri yaşayarak öğrenip-üreterek hayata katıyorum!" Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU
    • İyilik yap,
      elinden geldiğince iyilik yap...
    • Mehmet SERİNSU (Şumnu 1925-Ankara 8.Eylül.2016 Perşembe)
    • Okuyacaksınız, okutacaksınız!
      Kürsüde, minberde, mektepte ve üniversitede.
      İlmin en büyük ibâdet olduğunu halka öğreteceksiniz.
    • Nurettin TOPÇU (1909-1975)
    • Küçük şey yoktur!
    • Kemal URAL (v. 30.Nisan.2016)
    • Her zaman en güzel eylemi (salih ameli) çıkarabilmek için çok çalışmak,
      ben’i bulup biz’i de keşfedip hep beraber yürüyebilmek
      ve hizmet edebilmek,
      istikbalin ikbal ışığı olmak
      ve memleketi ışığa boğacak gayreti yaşamak
      gerçek Ankara İlâhiyatlı olmak bu demek.
    • İnsanı insan kılan,
      onun bağlı bulunduğu değerler sistemidir.
    • Prof. Dr. Necati ÖNER (v. 2 Ocak 2019)
    • Yaşamak,
      hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir.
    • Elbistanlı Dr. Rahmi ERAY (1918-1958)

İmam Buhari    30.12.2022

Gökce Yakşi, Öğrenci No: 21912792 Yüksek Lisans(Güz Dönemi)

İmam Buhari Hazretlerini Bir Müfessir Olarak Anlatır Mısın?

 BUHÂRÎ, Muhammed b. İsmâil

محمد بن إسماعيل البخاري Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl b. İbrâhîm el-Cu‘fî el-Buhârî (ö. 256/870)

Kur’ân-ı Kerîm’den sonra en güvenilir kitap ve dinin ikinci kaynağı kabul edilen el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ adlı eserin müellifidir.

21 Temmuz 810 yılında günümüzde Özbekistan'da bulunan Buhara şehrinde doğmuş, 869 yılında ölmüştür. Genç yaşta annesinin terbiyesi altında Arapçayı ve Kur'an'ı öğrenmiştir. 16 yaşında annesi ve kardeşi ile birlikte Mekke'ye hac amacıyla gitmiştir, Buhara'ya dönerken kendisi ilim öğrenme isteğiyle Mekke'de kalmıştır (Hicri 210/Miladi 825).[2] Babasından kalan servet, onun hiç kimseye muhtaç kalmadan ilim öğrenmesine vesile olmuştur. İmam olarak anılan Buhârî, İslâm dininin en büyük muhaddisi sayılır. İslâm Peygamberi'nin vefatından 178 yıl sonra Dünya'ya gelen Buhârî, hadisleri halk içinden duyduğu ve kendi araştırmaları ile kaydetmiştir.

Buhârî ya da tam künyesiyle Ebû Abdillâh Muhammed bin İsmâîl bin İbrâhîm el-Cu'fî el-Buhârî (810, Buhara - 869, Semerkant), Buharalı Fars[1] bir muhaddisler. Yazdığı Sahih-i Buhârî diye bilinen (Arapça: الجامع الصحيح, El-Camius-Sahih) eser, daha sonradan Sünni (ehl-i sünnet) Müslümanlar için güvenilir hadis kaynaklarını teşkil eden ve Kütüb-i Sitte diye anılan serinin ilk kitabıdır.

 İmam Buhârî  (810, Buhara - 869, Semerkant) islam literatüründe başta gelen hadis alimi olması ile birlikte önemli bir müfessirdir. İmam Buhari hazretleri çok iyi bir gözlemci idi. İçinde bulunduğu döneme baktı , ihtiyaçlarını gözlemleyip gördü, bulunduğu asrı karakterine uygun olarak yorumladı, buradan hareketle kendinden önceki hadis kitaplarında bulunmayan, hadise farklı bir boyut kazandıran kitabı el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’i yazdı.   Kitabında sahih hadisleri toplamak ile birlikte hadisleri sınıflandırdı, Ana başlıklar ve alt başlıklar yaptı.Bu başlıklara’’ bab ‘’adını verdi. .İmam Buhari'nin tercüme denilen bab başlıkları , bazen bir ayetten, bazen kısa bir hadisten, bazen hüküm hikmetli bir cümleden oluşur. Bazen fıkhı bir konu soru şeklinde yer alır. Bazende başlık verilir altında rivayete verilmez.İmam Buhari ayetleri bab başlıklarında kullanmıştır dedik. Hangi konuda hangi ayeti kullanacağı konusunda karar vermesi ,sebeb-i nüzule ait bilgilere yer vermesi onun güçlü müfessir yönünü ortaya koyar.. Bu yöntemi ile ayetleri tevil etti, başka bir deyişle hayata kattı ve tefsir etti. İmam Buhârî müfessir olmasının yanında büyük bir fıkıh alimidir . Yine el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’de kullandığı bab başlıkları onun fıkhını gösterir. Bab başlıklarında hadislerin içerdikleri hükümleri çıkarmaktadır.  İmam Buhari kaleme aldığı eseri ile hadis ve ayetleri yaşama kattı. Soyut manaları somutlaştırdı.Bilginin bütünlüğü çerçevesinde çalıştı.Kendi zamanında oku düşün anla yaşa ilkesini uyguladı. Onu eşsiz  kılan en önemli özelliği de budur.

 Kitabu Tefsirde İmam pek çok tefsire dair önemli ipuçlarını bize sunar. Bazende ayetin tefsirine dair dolaylı açıklamalar yapar. Baştan sona Kuran tefsiri değildir. Ama 114 bab vardır, bütün sürelere bab ayrılmıştır. 

Kitabında garib kelimelere dair luğavi açıklamalara yer verir. Bu açıdan bakıldığında Buhârî’aynı zamanda bir dil bilimcisidir.

 

Hadisçiliği. Hicrî ilk üç asırda hadise hizmetleriyle tanınan önemli şahsiyetler arasında Buhârî’nin ön planda gelmesinin sebebi, sahih hadisleri ilk defa bir araya getirmesinin yanında hadis ilmindeki tartışmasız otoritesidir. Yüz binlerce rivayet arasından en sahih olanları seçmedeki metodunu Müslim’in aynı adlı çalışmasındaki farklı metoduyla mukayese ederek onu Buhârî’ye tercih etmek isteyenler fazla taraftar bulamamışlardır. Rivayetlerde her âlimin göremediği ince kusurları (ilel) farketme hususunda Müslim’den de ileride olduğu, senedleri meydana getiren şahısların hem aynı zamanda yaşama, hem de birbiriyle uzun müddet görüşme şartını uygulama hususunda hiçbir muhaddisin onunla boy ölçüşemediğini kabul edilmiştir. Bunlardan başka hadislerden elde ettiği fıkhî görüşlerini bab başlıklarında göstermeye çalışması, bir hadisin ihtiva ettiği birkaç hükmü ilgili yerlerde zikretmek için onu tekrardan kaçınmaması gibi ilmî özellikleri sebebiyle el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ, diğer hadis kitaplarına tercih edilmiştir.

Buhârî’nin yakın talebeleri, kendisinin kitaplarını yazarken malzemeleri önce ayrıntılı olarak tespit ettiğini, meydana getirdiği hacimli eseri üzerinde uzun süre titizlikle çalışarak son şeklini verdiğini söylemektedirler.

Buhârî’nin yakın talebeleri, kendisinin kitaplarını yazarken malzemeleri önce ayrıntılı olarak tesbit ettiğini, meydana getirdiği hacimli eseri üzerinde uzun süre titizlikle çalışarak son şeklini verdiğini söylemektedirler.

Fıkıh İlmindeki Yeri. Büyük bir hadis imamı olarak şöhret bulan Buhârî aynı zamanda bir fakihtir. Ancak hadis ilmindeki yüksek seviyesi sebebiyle bu yönü ikinci planda kalmıştır. Hayatı ve ilmî şahsiyetinden bahseden tabakat kitaplarında kendisinin “fakihlerin efendisi”, “bu ümmetin fakihi” ve “Allah’ın yarattığı kullar içerisinde en fakih olanı” diye nitelendirildiği nakledilir.

Buhârî fıkıh ilmindeki bu üstün mevkii sebebiyle dört mezhebin mensupları tarafından sahiplenilmiştir. 

Bütün âlimler, Buhârî’nin telif ettiği eserler ve verdiği fetvalar yoluyla büyük bir fıkhî miras bıraktığı hususunda ittifak etmişlerdir. Söz konusu eserleri içinde en önde gelenin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ olduğu bilinmektedir. Bu eser başlı başına bir fıkıh ve fetva hazinesi olarak nitelendirilmektedir. Özellikle Buhârî tarafından konulan bab başlıkları fıkhî görüşlerini yansıtması bakımından apayrı bir önem taşır. Bu sebeple, “Buhârî’nin fıkhı bab başlıklarındadır” denilmiştir.

İbn Hacer’in tesbit ve değerlendirmesine göre Buhârî, Ṣaḥîḥ’inde fıkhî bilgi ve inceliklerin bulunmasına özen göstermiş, bundan dolayı rivayet ettiği naslardan birçok hüküm çıkarmış ve bu hükümleri ilgili kitâbın (ana bölümün) muhtelif babları arasına uygun bir şekilde serpiştirmiştir. Bunu yaparken gerekli yerlerde ahkâm âyetlerini zikretmeyi de ihmal etmemiştir. Aslında el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’i telif ederken Buhârî’nin takip ettiği hedef, koyduğu prensipler çerçevesinde hadis nakletmenin yanında bunlardan ve ilgili âyetlerden hükümler çıkarmak olmuştu. Bu sebepledir ki birçok babda rivayet ettiği hadislerin isnadını başka yerde vermiş olduğundan tekrar kaydetmeyerek yalnızca Hz. Peygamber’den nakilde bulunan kimsenin adını ve hadisin ilgili kısmını zikretmekle yetinmiştir. Bu ve benzeri durumlarda Buhârî’nin esas amacı, bab başlığı olarak ele aldığı mesele için bir delil getirmek olmuş ve zaten mâlum olan bu hadislere yalnızca işarette bulunmakla yetinmiştir. Bazan bir babda sadece bir hadis kaydedilmesinin, bazan da konu ile ilgili olarak hadis bulunmayıp onun yerine bir Kur’an âyeti zikredilmesinin sebebi budur (meselâ bk. Buhârî, “Meẓâlim” 6, 7). Böyle durumlarda Buhârî’nin, bab başlığı şeklinde ortaya koyduğu hükmün delilinin hadis değil Kur’an olduğunu belirtmek istediği anlaşılmaktadır. Hatta bazan da bab başlığının altında hiçbir şey kaydedilmemiştir (meselâ bk. Buhârî, “Mükâteb”, 1, “Cihâd”, 174).


İbn Hacer’e göre Buhârî’nin fıkıh alanındaki kudreti sadece bab başlıklarında değil aynı zamanda babların düzenlenmesinde de görülmektedir.

Buhârî, diğer imamların hüküm çıkardığı şer‘î kaynaklardan faydalanmakla birlikte onun genelde takip ettiği metot, hadisleri ihtiva ettikleri fıkhî hükümleri esas almak suretiyle bablara ayırmak, bu bablarda yer alan meseleleri Kur’an, hadis ve sahâbe fetvalarına dayandırmaktır. Bazı araştırmacılara göre bu metodun belli başlı üç özelliği vardır. 1. Fıkhî hükme temel teşkil eden esas kaynağın sıhhatine güven duymak; 2. Sahâbe ve tâbiîn tarafından varılan ya da onlar tarafından teyit edilen hükmün doğruluğuna inanmak; 3. Ehliyetli bir fakihin önüne bir hükmün âyet ve hadisle ilgisi hususunda yeni ufuklar açmak.

Tefsirciliği:Hz. Peygamber (sav) yüce Kur’an’ı bize hem sözleri hem fiilleri ile tebyin etti. Onun için Kuranın ilk müfessiri Hz. Peygamber (sav) idi.

İkinci olarak insanların en hayırlı kuşağı olan Sahabe-i Kiram vahyin inişine ilk muhatab ve Hz. Peygamberin  (sav) in yorumlanmasına şahit olarak Kur’an’ı anlayıp yaşadılar. Onun hafızı ve muhafızı oldular.Hem anlama hem okuma hem de yaşama geçirme konusunda son derece hassastırlar. 

Hadis ilmi Hz. Peygamberin  (sav)in söz fiil ve takrirlerini rivayet eden bir ilim. Dolayısıyla Kuranın ilk tefsirleri hadis ilminin içinde rivayet tefsiri ağırlıklı olarak  olarak başladı. Buhârî’nin, Ṣaḥîḥ’inde  yaklaşık olarak binden fazla tefsir rivayeti bulunmaktır. Buda sahihinin onda birine tekabul etmektedir. Ayetlerin tefsirine dair dolaylı yoldan yada doğrudan yorumlar yapmaktadır.İmam Buhari ayetleri bab başlıklarında kullanmıştır.  Hangi konuda hangi ayeti kullanacağı konusunda karar vermesi kendi yorumudur...Ayrıca İmam Buhari kitabında sebeb-i nüzule ait bilgilere yer verir. Bütün bunlar müfessir olduğunu göstergesidir.

Allahu Teala ondan razı olsun….

Kaynakça:

1.Prof. Dr.  Ahmet Nedim SERİNSU – Kur’an Nedir? ,Tefsir Tarihi atlası, Kimi Örnek Almalı

2.Prof. Dr. Hâlis ALBAYRAK – Tefsir Usûlü,Kur’an’ın Bütünlüğü Üzerine

3.Prof. Dr. İsmail CERRAHOĞLU – Tefsir Usûlü 

4.Prof. Dr. Zekiyyüddin ŞA’BÂN – İslam Hukuku İlminin Esasları (Usûlü’l Fıkh)

5.Prof. Dr. Talât KOÇYİĞİT – Hadis Tarihi

6.Prof.Dr. Mehmet Akif Koç ,Kur'an İlimleri ve Tefsir Tarihi  

7.TDV İslam Ansiklopedisi (Tefsir, hadis, fıkıh, Buhari maddeleri)  

8.Talat KOÇYİĞİT Hadis Tarihi

 



0 Yorum - Yorum Yaz


Muhammed b. İsmail Buharî 13 Şevval 194 Cuma günü Buhara’da doğmuştur. Berdizbeh Mecûsî (dedesinin dedesi idi),  onun oğlu Mugīre, Buhara Valisi Cu‘feli Yemân vasıtasıyla müslüman oldu. Bundan dolayı Buhârî  Cu‘fî nisbesiyle de anılmıştır. Dedesi İbrâhim hakkında fazla bilgi bulunmamakla beraber babası İsmâil’in Mâlik b. Enes ve Abdullah b. Mübârek gibi âlimlerden hadis öğrenen bir kişi olduğu bilinmekte ve Buhârî henüz çocukken vefat ettiği, hadise dair bazı kitaplarının oğluna intikal ettiği anlaşılmaktadır. Annesinin ise duası makbul dindar bir kadın olduğu zikredilmektedir. [1]

Buharalı muhaddislerden on yaşlarında hadis öğrenmeye başlayan Buharî, hocası Dâhilî’nin rivayet sırasındaki bazı hatalarını tashih edince dikkatleri üzerine çekti. Onaltı yaşlarında Hacc’ a gittiğinde dönmedi Mekke’ de kaldı Hallâd b. Yahya, Humeydî gibi âlimlerden hadis tahsil etti. Bu maksatla ilim merkezlerini dolaşmaya başlayan Buharî hazretleri Bağdat’a sekiz defadan fazla gitti, her seferindeyse Ahmed b. Hanbel ile görüşmelerde bulunduğu kaydedilmiştir. Basra’ya gittiğinde Ebû Âsım en-Nebîl, Ensarî diye tanınan Basra kadısı Muhammed b. Abdullah ve Haccâc b. Minhâl gibi önemli muhaddislerden istifade etti. Başka hadis alimlerini dinlemek için gittiği başka şehirler: Belh, Dımaşk, Hicaz (burada altı yıl kaldı), Humus, Kûfe, Medine ve Nişâbûr (beş yıl hadis okuttu)’da kalarak Yahyâ b. Yahyâ el-Minkarî gibi hadis hâfızlarından faydalandı.

İmam Buharî hazretleri 1080 muhaddislerden hadis yazdığını söylemektedir. 

El-Cami’u’s-sahih’te rivayette bulunduğu 309 muhaddisin adı yaşadıkları şehirler ve ölüm tarihleriyle verildikleri rivayetler derlediği yüzbinlerce hadisin pek az bir bölümünü teşkil ettiği göz önünde bulundurulursa Buharî hazretlerinin verdiği bu sayı abartısız görünmektedir. Onun meşhur talebesi olarak bilinen Firebrî el-Câmi’u’s-Sahih’i hocasından 90.000 talebenin dinlediğini söylemektedir. Bu talebelerinden en tanınmış olanları: İmam Müslim, Tirmizî, Ebû Hâtim, Ebû Zür’a er-Razî, Muhammed b. Nasr el- Mervezî, Sâlih Cezere, İbn Huzeyme gibi muhaddislerdir.

 

Ayrıca Bağdat’ta katıldığı bir toplantıda hafizasının kabiliyetini öğrenmek için  100 hadis’i karıştırarak kendisine hadislerin sened ve metinlerini karıştırarak sunduklarında Buhari hazretleri her birinin doğru şekliyle düzeltti, böylece onun hakkında tereddüt edenlere nasıl bir hafıza gücüne sahip olduğunu göstermiş oldu. 

Az konuşan bir kişi olarak bilinen İmam Buharî hazretleri, kendisine iyi bildiği bir mesele sorulduğunda susmasının mümkün olmadığı Merv şehri’nin tanınmış muhaddisi Ahmed b.Seyyar tarafından anlatılmaktadır. İlimî bir şahsiyette olması gereken özelliklerden birisi şu ki, kendisinden ilim tahsil etmek isteyen herkesten bildiğini esirgemeyen ve veren biri olmasıdır. Burada yaptığı tek istisna devlet adamlarından uzak durmalıdır. Buharî hazretleri onların saraylarına gitmeyi ilmi küçük düşüren bir davranış olarak kabul etmesindedir. 

 

Buhari hazretleri herşeyden önce bir insandı, çocukluğu, gençliği ile yukarıda bahsetmeye çalıştığımız gibi. Hayatından sunduğumuz bu kesitte okuyoruz ki kendisi bizim tanıdığımız Buharî olmak için küçük yaştan itibaren bir çaba içinde olmuş.  Hadis Eserlerinde Tefsir Rivayetleri dersimizde inceleme fırsatı bulduğumuz Tefsîru kebirinde Buhari hazretlerinin büyük bir çabayla topladığı rivayetlerle Buharî’nin fıkhı dediğimiz okuyuculara bütünlük içinde anlaşılır bir şekilde suması kast edilmektedir. Bütün bu ilmî yolculuğun mahsulü karşımızda rivayetler yığını değil Bab başlıkları ayetlerden ibaret olan ve bunları anlamamıza açıklık getirecek rivayetler ve açıklamalarla geliştirmiş bir akıl doğmuştur. Peki Buharî neden böyle bir yöntemi fıkhını geliştirdi. Yaşadığı dönemde var olan ortamda Kur’an’ı anlaşılır kılma çabasını ortaya koydu. Bu da demek oluyor ki Buharî hazretleri oku-düşün-anla-yaşa prensibi üzere yaşadı. Hadisleri topladığı ana başlıkları, bunların altında konulandırdı. Bab başlıklarından ayetleri kaldırırsak o zaman altında naklettiği rivayetler, sadece Sahabe ve Peygamber (as)’den rivayetler olarak kalır ve Buhari hazretlerinin göstermek istediği resmi göremeyiz. Buhari bir âlimdir, müfessirdir, muhaddistir, müverrihtir  fakat bütün bunlar ayrı alanlardır ve o her alanı kendine layık olduğu şekliyle temsil eder ve birbirine karıştırmaz. İmam Buharî bu eserinde Kur’an-ı  Hadis Bütünlüğü ile göstermiş bulunuyor. Hadisler somut fakat hayat soyut bunları nasıl hayata geçiririz diye dertlenmiş ve ideolojik bir okuma yapmıştır. 

 
 
Kaynak:
 
Prof.Dr. Ahmet Nedim SERİNSU - Kimi Örnek Almalı
                                              - Kur'an ve Bağlam
TDV İslam Ansiklopedisi - Buharî maddesi 

[1] TDV İslam Ansiklopedisi, Buharî, Muhammed b. İsmail


0 Yorum - Yorum Yaz


Gökberk Eriş, Öğrenci No: 22912719, Yüksek Lisans (Güz)

 

İmam Buharî hazretlerini bir müfessir olarak anlatır mısınız?

 

İmam Buharî, tam künyesiyle Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl b. İbrâhîm el-Cu‘fî el-Buhârî, 13 Şevval 194’te Cuma günü Buhara’da doğdu, 256 yılının ramazan bayramı gecesi, Semerkant yakınlarında vefat etti. İslam geleneğinde hadis külliyatı içerisindeki en muteber eser olarak kabul edilen, hatta Kuran-ı Kerim’den sonra din-i islamın kaynakları arasında ikinci sıraya yerleştirilen el-Câmiu’s-Sahîh isimli sahih hadisleri toplayan eserin müellifidir.

            Hadis öğrenmeye Buharalı muhaddislerden ders okuyarak başladı. Hac için gittiği Mekke’de kaldı ve Hallâd b. Yahyâ, Humeydî gibi âlimlerden hadis tahsil etti. Daha sonra bu maksatla ilim merkezlerini dolaşmaya başladı; Medine, Bağdat, Basra, Belh, Şam, Humus, Kûfe, Mısır ve Nîşâbur’da ilmi faailiyetlerde bulundu. Buhârî kendilerinden hadis yazdığı muhaddislerin sayısının 1080 olduğunu söyler. Ancak el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’teki rivayetlerin Buhârî’nin derlediği yüz binlerce hadisin pek az bir bölümünü teşkil ettiğini de göz ardı edilmemelidir. Meşhur talebesi Firebrî, el-Câmiu’s-Sahîh’i Buhârî’den 90.000 talebenin dinlediğini söylemektedir. En tanınmış diğer talebeleri ise İmam Müslim, Tirmizî, Ebû Hâtim, Ebû Zür‘a er-Râzî, Muhammed b. Nasr el-Mervezî, Sâlih Cezere, İbn Huzeyme gibi meşhur muhaddislerdir.

 

            İmam Buhari hadis ilminde meşhur bir alim olmakla birlikte onun ilmi faaliyetlerinin tefsire temas etmemiş olduğunu düşünemeyiz. Çünkü tefsirin en önemli kaynağı rivayetlerdir ki hadis ilminin de menbaı burasıdır. Dolayısıyla İmam Buhari’nin iştigal ettiği merviyat, hususen tefsir rivayetlerine de şâmildir.

 

Tefsir rivayetlerini nakletme noktasında İmam Buhari’nin müfessirliği artık bir mevzuu bahis haline gelir, rivayet tefsiri olarak sınıflandırabileceğimiz bir usulde müfessirliğini icra eder. İmam Buhari’nin en meşhur kitabı olan el-Câmiu’s-Sahîh’in içerisinde Kitâbu’t Tefsîr isimli müstakil bir bölüm yer alır, bu bölümde İmam Buharî’nin müfessirliğine şahid oluruz. Tefsir edeceği sure yahut ayetle ilgili bâb başlığından sonra,  mezkûr sure yahut ayete dair rivayetleri nakleder. Bu nakiller parçalı bir yapı teşkil eder, rivayetlerle aktarılmak istenen malumat tek bir bütün olarak sunulmaz. Aktarılmak istenen malumata dair birbiri ardınca rivayetler sıralanır, bu rivayetler aktarılmak istenen meseleyi farklı şekiller ve farklı vecihler ile anlatır, yani bir bütünün farklı parçaları gibidirler. Okuyucu olarak biz İmam Buharî’nin aynı meseleye dair naklettiği farklı rivayetleri okuyup bu parçalardan bir bütün oluştururuz.

 

 Aktarılmak istenen tefsir bilgisinin yekpâre olarak değil de parçalar halinde verilmesinin alelade bir tercih olmadığı kanaatindeyiz. Tefsir bilgisinin bu şekilde aktarımı okuyucuya bir usul öğretir ki o da şudur; tek bir rivayet ile bir meseleyi anlamaya çalışmak, bizi o meselenin hakikatine isabet etmeyen veya yanlış neticelere vardırabilir. O meseleyle ilgili elimizdeki bütün rivayetleri bir araya getirerek onu anlamaya çalışmak daha isabetli bir usuldür çünkü bir meseleye dair farklı rivayetler aynı hakikatin farklı vecihlerini teşkil ederler, tek bir rivayetle anlamaya kıyasla, daha mufassal bilgi sunarlar, bu da bizim anlayışımızdaki isabetsizlik ve hata ihtimalini azaltarak bizi doğru anlama yaklaştıracaktır.

 

İmam Buharî’nin bâb başlıklarına dair yaptığı tercihler de onun tefsirinde önem arz eder, bu önemin vurgulanması bağlamında İmam Buharî’nin fıkhı bâb başlıklarındadır denir.

 

 

 

 

Kaynakça:

 

Ahmet Nedim Serinsu - Tefsir Tarihi Atlası

                                          Kimi Örnek Almalı

 

Hâlis Albayrak - Kur’an’ın Bütünlüğü Üzerine

 

Mehmet Akif Koç - Kur'an İlimleri ve Tefsir Tarihi  

 

Zehebî - Aʿlâmü’n-nübelâ

 

DİA - BUHÂRÎ, Muhammed b. İsmâil Maddesi

          el-CÂMİU’s-SAHÎH Maddesi


0 Yorum - Yorum Yaz
Ders Malzemeleri
Lütfen Kopyalamayınız!
2021-2022 Arşivi
2020-2021 Arşivi
2019-2020 Arşivi
2018-2019 Arşivi
2017-2018 Arşivi
2016-2017 Arşivi
2015-2016 Arşivi
2014-2015 Arşivi
2013-2014 Arşivi