ESRA USTA
20922776
Bu ayetle ilgili Kur’an ve Bağlam kitabında aktarılanlardan çıkardıklarım şunlardır:
1-
Kuran
ayetlerinin anlaşılması için arka plan bilgisine ihtiyaç vardır.
2-
Arka
plan yani bağlam hakkında bilgi edinildiği takdirde ayetlerin kastı daha doğru
anlaşılmaktadır.
3-
Sebeb-i
nüzul ilminin sağladığı veri sayesinde süje ile obje arasında sağlıklı, salim
bir ilişki kurulacaktır. Bu sağlıklı ilişki sonucunda süje hayatına doğru bir
yön verebilecektir.
4-
Bu
ayette ilk bakışta “‘Yaptığı ile sevinen ve yapmadığı şeyle övülmek isteyen’
bütün insanlar azaplandırılacaktır.” anlamına ulaşmak mümkündür. Ve bu anlam,
insanın hayatını derinden etkileyebilir. Arka plan bilgisi olmayan bir insan,
kolaylıkla ayeti yukarıdaki şekilde anlayabilir. Bu noktada esbâb-ı nüzul
ilminin hayati önemi ortaya çıkmaktadır.
5-
Anlam
için bilgi gereklidir.
TEFSİR TARİHİ ATLASI MÜFESSİR VE BİLGİNİN BÜTÜNLÜĞÜ SAYFA 163
20922776
Esra
USTA
Kuran-ı Kerim’deki
kavli ayetleri anlamak ve açıklamak ameliyle iştigal olan ulemadır. Lakin kavli
ayetler inananların hafızasında bulunmasının yanı sıra hem ibadethanelerde hem
de yaşanılan mekânlarda tezyinat maksatlı kullanılmaktadır.
Bu kavli
ayetlerle birlikte kevni ayetlerle de Allah’ın varlığı ve hikmetinin
tecellileri olarak etrafımızı sarıp sarmalamıştır. Hüsn-ü hat sanatıyla kâğıda,
ahşaba veya mermere nakşedilen ayet-i kerimeler Müslümanların zihin dünyalarında
yer ettiği kadar duygu, göz ve gönül dünyalarında da mâkes bulmuştur. Mimar
Sinan, Süleymaniye ve Selimiye Camilerini planlarken İslam’ın değerlerini
mükemmel bir şekilde bu eserlerinde işlemiştir. Selimiye Camisinin 99 penceresi
Esmâul-Hüsnayı, Külliyedeki 32 kapı 32 farzı simgelemektedir. Bu da Kuran’ın
Müslümanların zahirden batına bütün hayatına aksettiği anlamına gelir. Yine
mimari yapılara nakşedilen Maşaallah, er-Rızku- al’Allah, Ya Hâfız, Ya
Malike’l-Mülk gibi Kuranî ifadeler, Kuranın sadece ilmi bir çalışmasının
konusu olmasının yanında onun Müslümanın içinde yaşadığı dünyayı
şekillendirmesinde de etkili olduğunu görmüş oluruz.
Bu noktada
büyükbabamın zorluklarla inşa ettiği, inşasında bizzat çalışıp maddi imkânsızlıklardan
dolayı inşasının iki yıl sürdüğünü ifade ettiği köy evimizin balkonundaki
duvarda yer alan “er-Rızku al’Allah” ifadesini ilk fark ettiğim anı
hatırladım. Hüsn-ü Hat sanatıyla yazılmış olan bu ifade, zorluklarla inşa
edilen bu meskenin asıl sahibinin ve malikinin Allah Teâla olduğunun bir mührü
gibiydi. Allah’a teşekkür ve tevekkülün ifadesi olan bu yazının gelip geçen herkesin
görebileceği bir yer olan balkon duvarına nakşedilmesi Kuran’ın kavli
ayetlerinin hayatlarındaki yansımasını göstermesi açısından hayretimi
uyandırmıştır.
Atiye AKBAŞ
20922775
İlkenin örneklerinde dediğiniz gibi Kur'an anlaşılmak için insanı bir açıklamaya ihtiyaç duyacak şekilde bırakmıştır. İhtimal dahilinde olan manalardan hangisi kast edilen/hakiki manasıdır? İşte bunu risalet dönemine, Peygamberimiz (s.a.v.)'e (süje ve obje arasındaki bağı Nebisi aracılığıyla bağlayarak) bakmaya, orada aramaya (ihtimallerden nass ve sebebiyet şartlarını ihtiva etmesi bakımından tercihe şayan olana), sizin değimizinle sosyo/antropolojik okumaya yönlendirmekte, seçtiği peygamberinin risaletini ve onun (s.a.v.) da görevini ifasını Kur'an durdukça ondan ayrılmayacak şekilde, doğru anlamak isteyenler için ebedileştirmiştir.
Selma Ömür
20922730
Doktora Öğrencisi
Soru:
“Yapıp ettikleriyle sevinen ve yapmadıklarıyla da övülmeyi sevenlerinsakın
azaptan kurtulacaklarını sanma! Sanma ki onlar azaptan kurtulacaklardır. Onlar
için acıklı bir azap vardır.” (Ali İmran 3/188) Ayetinin anlaşılmasında sebeb-i
nüzulün rolü?
Cevap:
Nüzul sonrasının insanı, ilahi vahiy ile bir kitap halindeyken muhatap
olduğundan dolayı her okuyucu gibi ayetlerden kendisine düşen hissenin ne
olduğunu sorgular. Bu sorgulayış da Kur’an’ı daha iyi anlama ve yaşama
çabasından ileri gelir. Ancak bazı ayetler zımnında bizleri anlatıyor olsa da,
ilk muhatabının ne anladığı, vahyin hangi durum ve şartlarda indiğinin
bilinmesi ayetin anlaşılmasında önemli rolü oynar.
Bu ayet de
tarihi bir okuma yapmadan tek başına anlaşılamayacak ayetlerden biridir. Zira
ilk bakışta kendimize bir hitap var iken, sebeb-i nuzülü bilinince durum
değişir. Çünkü ayet cihata gitmekten
kaçınıp bir de bu ulvi vazifeyi yerine getirmişçesine sevinenlere bir yergidir.
Yani ayetin bir mülman olarak bizimle bağlantısı “doğrudan” değil, (aynı
durumda aynı şekilde davranma ihtimalimiz olması sebebiyle) “dolaylı”dır.
Sonuç olarak Kur’an’ın her ayeti sebeb-i nüzul ile bilinir demek yanlıştır. Ancak bazı ayetler sebeb-i nüzulleri ışığında daha anlaşılır olmaktadır.
Fatih BUBA
20922736 Bahar
2021
Ödev: Kur’an ve
Bağlam – Kur’an’ın Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü üzerine
(s.191-195) Üçüncü ilke ve örnekleri hakkında kısa bir
değerlendirme
Günümüz bazı insanlarının dini bir
görüş paylaştıklarında bu görüşün delilini de bilmeleri beklenir. Önemli ilmi
müzakerelerin ve derin araştırmalar gerektiren konulara kolay erişilmesi bir
kısmının öncelikli olarak Kur’an’ı ön plana çıkarmalarına sebebiyet vermiştir.
Sıhhat açısından diğer şer’i delillerle eşit olmayan Kur’an (ve meali) herkesin
kolaylıkla ulaşabildiği bir kitaptır.
Günümüzde
bilginin ulaşımı kolaylaşmışsa da insanlar hala anlamanın anahtarlarını ve
doğru-yanlış arasındaki sınırların arayışını sürdürmektedirler. Fakat şunu
ifade etmemiz gerekir ki her kitabı özelliklerini dikkate almayarak okumak bazı
hatalara götürebilmektedir. Her insanın Kur’an’ı okuma ve anlama çabasını sarf
etme hakkı vardır. Yalnız diğer kitaplarla eşit olmayan bir kitaba
yöneldiğinde, okur hesaba katması gereken unsurlar olabilmektedir.
Örneklerde
görüldüğü üzere Kur’an ilk aşamada belirli bir coğrafyada, belirli bir tarihte,
belirli insan gruplarına hitap etmektedir. Yapıp-etmeleri olan bu insanlar doğa
itibariyle bizden çok farklı değiller hatta bazı yaklaşımlarında hatalı
olabiliyorlar ve onlar da İlahi Hitap konusunda dikkat etmeleri gereken konular
bulunduğunu bilmektedirler(burada daha çok Müslümanları kastediyoruz). Onun
içindir ki bugünün insanı yıllardır uzanan bir ilmi mirasın olduğunu ve bu
mirasın nice bilgiler ihtiva ettiğinin farkında olmalıdır. Bu bilgilerin her
birisi Kur’an ilimleri tablosunda büyük önem taşımaktadır. Her birini amacı ve
sıhhati de farklılık arz etmektedir. İlim insanı bunlar arasında irtibatlar
kurup daha net ve derin bir anlayış yakalamaya çalışmaktadır.
Yalnız buradan Kur’an ve Dinin
mutlak olarak bu ek diyebileceğimiz verilere muhtaç olduğunu söylemek
istemiyoruz. Herkes bu Kitabı okuyabilir. Hatta genel olarak Kur’an’ın amacı
nedir ve hayata nasıl yansıması gerektiği konusunda bir uzmanlık gerekli
olmayabilir. Fakat ayrıntılı bir yorum gerektiren konularda, genel bilgisi
güzel olsa da okurun ilmi müzakerelerin-çalışmaların sonuçlarına yönelmesi
kaçınılmaz bir durum gibi gözükmektedir. En azından Kur’an okuyucusu açısından
bazı yerlerde kaçınılmaz olacaktır. Çünkü uzman olmayan bir okurun kimi
detaylar konusunda bilgisizce yapacağı bir meal değerlendirmesi kolaylıkla kusurlar
içerebilmektedir. Bu durum anlaşılırdır çünkü yorum da bir uzmanlık gerektirir.
İlmi değerlendirmeler, örneklerde görüleceği üzere anlama tarzına tamamen etki
edebilmektedir. Bundan ötürü okur esbab-ı nüzul gibi ilimlere müracaat etmeden
bazı konuları ve dinin temel amacını anlaması mümkün ise de o detaylı konularda
ilmi platforma ihtiyaç duyar. İlmi platformdaki müzakerelerin ilim insanları
arasında ve mümkün mertebe halktan ayrı olarak yapılması ise önem arz
etmektedir.
Fatih BUBA Doktora
- Esbâb-ı Nüzul II
20922736 Bahar
2021
Ödev: Tefsir Tarihi Atlası
s. 94 – 114 Şemalar ve
Fotoğrafların Kur’an’ın anlaşılmasında katkıları üzerinde düşünceler
Şemalar
düşünceleri özetleme ve anlatımı daha net kılmak için kullanılan bir araçtır.
Şema özellikle eğitim-öğretimde konuların daha bütüncül ele alınmalarını sağlamaktadır.
Bu minvalde görsel, eğitimin en önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır.
Bazı insanların işitmeye dayalı bir eğitim tercih etmesi bu durumu
değiştirmemektedir. Çünkü bazı unsurlar görülmeden oldukça zor anlaşılır
(örneğin haritalar ve coğrafya bilgileri). Göreceğimiz gibi özellikle İslami
İlimlerde verilen eğitimde görsel ve fotoğrafın önemi büyüktür.
Ademoğlunun
imtihanı zaman ve mekanla kayıtlıdır. Yani insanın kendisinde çok büyük
değişiklikler olmasa bile içinde bulunduğu çağın şartları ve ilerlediği mekanın
özellikleri gelişmektedir. Bu gelişim illa olumlu bir manada değildir. Bunu göz
önünde bulundurduğumuzda Tefsir Atlası eserindeki fotoğrafların Tefsirle ilgili
değerlendirmelerimizin konusundaki bir kısım katkılarını daha iyi
açıklayabiliriz.
Kur’an
talebesine katkılarından önce Müslümanlar için bu tür fotoğrafların ne ifade
ettiğini kısaca ele alalım: Müslüman için önemli olan Kutsal Mekanların görselleri
içlerinde duydukları huşu, hasret gibi duyguları beslemeyi sağlayan bir
malzemedir. Kur’an’ın, Siyer’in de verdiği bu sevgi Müslüman’ın bağlandığı bu
mekanları evlerde tablo olarak asılmasına sebep olmaktadır. Fotoğrafların bu amaçlarla
kullanılması dini duygunun bir yansımasıdır. Bunun yanında, bu tür görsellerin
bulunmasının genel kültür bilgisi yönü de bulunmaktadır (özellikle Gayri
Müslimler açısından).
Bu
fotoğraflar Kur’an ve ilim talebesi için daha derin bir şey ifade etmektedir.
İlim yolcusu Tefsir, Hadis, Siyer gibi ilimleri tahsil ettiğinde karşısına bir
takım mekanlar çıkmaktadır. Karşısına çıkan bu mekanlar bazen Asr-ı saadet,
bazen sonrasıyla alakalı bağlamlarda yer almaktadırlar. “Geçmiş” açısından
baktığımızda konuyu ele alan veriler bir takım tasvirler vermektedir. Onun
içindir ki bazı kitaplarda (özellikle çağdaş dönemde) bazı görsele yönelik
şekillendirme veya şema hazırlama eylemlerinde bulunmaktadır. Bunu Uhud savaşı
veya ilim rihleleri haritaları örneklerinde görmek mümkündür. “Bugün” açısından
bakıldığında bu yerlerin yüzde yüz aynı kalmaları elbette imkansızdır. Yalnız
değişmeyen şeyler de vardır. Mesela hurma bahçeleri gibi farklı yerlerin hala
mevcut olması her şeyin değişmediğini göstermektedir. Şemalar, kitaplardaki
tasvirler ve fotoğraflarla tarihi açıdan coğrafya veya mekanda ne tür gelişim
olduğunu görmek mümkündür (Mescid-i Nebevi örneğinde olduğu gibi). Bu tasvirler
gelecek açısından ise kıymetli bilgiler teşkil etmektedirler.
Fotoğraflar
fikir verir yalnız, ilgili mekanları görmek ve geçmişteki şartların ışığında
bunları düşünmek antropolojik zihniyet bağlamında vazgeçilmesi zor bir
unsurdur. Burada iki örnek vermek mümkündür. Kur’an-ı Kerimde birçok yerde
doğru yoldan bahsedilmektedir. Yol meselesi Arap açısından mühim bir yer işgal
etmektedir. Nitekim çöl ortamında yolunu şaşırmak onun açısından ölümdür veya
rezalettir. Hicazın coğrafyasını ve iklimini okumak, düşünmek, anlamak hatta
yaşamak bu konuyla ilgili oldukça ilham verici olur ve daha isabetli bir
okuyuşu sağlayacağını akla getirmektedir (“yol” kavramıyla ilgili tespitler
Jacqueline Chabbi’ye aittir). Başka bir örnek rihlelerle ilgilidir. Rihle, o
günün şartları ışığında ve haritalar yardımıyla okunduğunda, ilmi mirasın nasıl
bir macera olduğunun ve ne kadar fedakarlık gerektirdiğinin daha iyi
anlaşılacağı şüphesizdir.
Sonuç
olarak, fotoğraflar, şemalar ve haritalar daha net ve derin bir kavrayış
sağladığını söyleyebiliriz hatta eğitim, bilim ve kültür açısından vazgeçilmez
unsurlar olduklarını söyleyebiliriz. Sürekli satırlarda karşılaşılan bu
mekanların, elbette onları okuyanların dikkatini çekmesi doğaldır.
Mehmet Akif ÖZDEMİR
20922777
Tefsir tarihi atlası uygulaması
Bir müfessiri ve tefsirini anlamak için onun hayatını, hocalarını, eserlerini ve seyahat ettiği şehirleri şema ve tablolarda mütalaa etmek gereklidir. Fahreddin Râzî örneğinde “hayat tercemesini” esas alarak bir “rihle rotası” çizdiğimizde, biyografisindeki bilgi boşulukları farklı tablolar sayesinde doldurmak mümkündür. Örnek olarak onun “fırak/dinler tarihçisi” donanımını, özellikle Hristiyanlar’ın bulunduğu Harezm bölgesinde öne çıktığını görebiliriz. Dolaştığı bütün coğrafya ve buradan edindiği birikimlerin ise eserlerinin son halkası olan Mefâtihu’l-Gayb tefsirinde vücut bulduğunu, bu mukayeseli şemalar sonucunda söyleyebiliyoruz. Tefsir Atlası'nın metodu bu tür araştırmaları kolaylaştırmaya yardımcı olmaktadır.