Kur'an ve İnsanın Anlam Arayışı
"Oku-Düşün-Anla-Yaşa: Güncel değerleri yaşayarak öğrenip-üreterek hayata katıyorum!" Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU
    • İyilik yap,
      elinden geldiğince iyilik yap...
    • Mehmet SERİNSU (Şumnu 1925-Ankara 8.Eylül.2016 Perşembe)
    • Okuyacaksınız, okutacaksınız!
      Kürsüde, minberde, mektepte ve üniversitede.
      İlmin en büyük ibâdet olduğunu halka öğreteceksiniz.
    • Nurettin TOPÇU (1909-1975)
    • Küçük şey yoktur!
    • Kemal URAL (v. 30.Nisan.2016)
    • Her zaman en güzel eylemi (salih ameli) çıkarabilmek için çok çalışmak,
      ben’i bulup biz’i de keşfedip hep beraber yürüyebilmek
      ve hizmet edebilmek,
      istikbalin ikbal ışığı olmak
      ve memleketi ışığa boğacak gayreti yaşamak
      gerçek Ankara İlâhiyatlı olmak bu demek.
    • İnsanı insan kılan,
      onun bağlı bulunduğu değerler sistemidir.
    • Prof. Dr. Necati ÖNER (v. 2 Ocak 2019)
    • Yaşamak,
      hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir.
    • Elbistanlı Dr. Rahmi ERAY (1918-1958)


ESRA USTA

20922776

Bu ayetle ilgili Kur’an ve Bağlam kitabında aktarılanlardan çıkardıklarım şunlardır:

1-      Kuran ayetlerinin anlaşılması için arka plan bilgisine ihtiyaç vardır.

2-      Arka plan yani bağlam hakkında bilgi edinildiği takdirde ayetlerin kastı daha doğru anlaşılmaktadır.

3-      Sebeb-i nüzul ilminin sağladığı veri sayesinde süje ile obje arasında sağlıklı, salim bir ilişki kurulacaktır. Bu sağlıklı ilişki sonucunda süje hayatına doğru bir yön verebilecektir.

4-      Bu ayette ilk bakışta “‘Yaptığı ile sevinen ve yapmadığı şeyle övülmek isteyen’ bütün insanlar azaplandırılacaktır.” anlamına ulaşmak mümkündür. Ve bu anlam, insanın hayatını derinden etkileyebilir. Arka plan bilgisi olmayan bir insan, kolaylıkla ayeti yukarıdaki şekilde anlayabilir. Bu noktada esbâb-ı nüzul ilminin hayati önemi ortaya çıkmaktadır.

5-      Anlam için bilgi gereklidir. 


0 Yorum - Yorum Yaz


TEFSİR TARİHİ ATLASI MÜFESSİR VE BİLGİNİN BÜTÜNLÜĞÜ SAYFA 163

20922776

Esra USTA

Kuran-ı Kerim’deki kavli ayetleri anlamak ve açıklamak ameliyle iştigal olan ulemadır. Lakin kavli ayetler inananların hafızasında bulunmasının yanı sıra hem ibadethanelerde hem de yaşanılan mekânlarda tezyinat maksatlı kullanılmaktadır.

Bu kavli ayetlerle birlikte kevni ayetlerle de Allah’ın varlığı ve hikmetinin tecellileri olarak etrafımızı sarıp sarmalamıştır. Hüsn-ü hat sanatıyla kâğıda, ahşaba veya mermere nakşedilen ayet-i kerimeler Müslümanların zihin dünyalarında yer ettiği kadar duygu, göz ve gönül dünyalarında da mâkes bulmuştur. Mimar Sinan, Süleymaniye ve Selimiye Camilerini planlarken İslam’ın değerlerini mükemmel bir şekilde bu eserlerinde işlemiştir. Selimiye Camisinin 99 penceresi Esmâul-Hüsnayı, Külliyedeki 32 kapı 32 farzı simgelemektedir. Bu da Kuran’ın Müslümanların zahirden batına bütün hayatına aksettiği anlamına gelir. Yine mimari yapılara nakşedilen Maşaallah, er-Rızku- al’Allah, Ya Hâfız, Ya Malike’l-Mülk gibi Kuranî ifadeler, Kuranın sadece ilmi bir çalışmasının konusu olmasının yanında onun Müslümanın içinde yaşadığı dünyayı şekillendirmesinde de etkili olduğunu görmüş oluruz.

Bu noktada büyükbabamın zorluklarla inşa ettiği, inşasında bizzat çalışıp maddi imkânsızlıklardan dolayı inşasının iki yıl sürdüğünü ifade ettiği köy evimizin balkonundaki duvarda yer alan “er-Rızku al’Allah” ifadesini ilk fark ettiğim anı hatırladım. Hüsn-ü Hat sanatıyla yazılmış olan bu ifade, zorluklarla inşa edilen bu meskenin asıl sahibinin ve malikinin Allah Teâla olduğunun bir mührü gibiydi. Allah’a teşekkür ve tevekkülün ifadesi olan bu yazının gelip geçen herkesin görebileceği bir yer olan balkon duvarına nakşedilmesi Kuran’ın kavli ayetlerinin hayatlarındaki yansımasını göstermesi açısından hayretimi uyandırmıştır.      


0 Yorum - Yorum Yaz


Atiye AKBAŞ

20922775

 İlkenin örneklerinde dediğiniz gibi Kur'an anlaşılmak için insanı bir açıklamaya ihtiyaç duyacak şekilde bırakmıştır. İhtimal dahilinde olan manalardan hangisi kast edilen/hakiki manasıdır? İşte bunu risalet dönemine, Peygamberimiz (s.a.v.)'e (süje ve obje arasındaki bağı Nebisi aracılığıyla bağlayarak) bakmaya, orada aramaya (ihtimallerden nass ve sebebiyet şartlarını ihtiva etmesi bakımından tercihe şayan olana), sizin değimizinle sosyo/antropolojik okumaya yönlendirmekte, seçtiği peygamberinin risaletini ve onun (s.a.v.) da görevini ifasını Kur'an durdukça ondan ayrılmayacak şekilde, doğru anlamak isteyenler için ebedileştirmiştir.


0 Yorum - Yorum Yaz


Selma Ömür

20922730

Doktora Öğrencisi

 

Soru: “Yapıp ettikleriyle sevinen ve yapmadıklarıyla da övülmeyi sevenlerinsakın azaptan kurtulacaklarını sanma! Sanma ki onlar azaptan kurtulacaklardır. Onlar için acıklı bir azap vardır.” (Ali İmran 3/188) Ayetinin anlaşılmasında sebeb-i nüzulün rolü?

Cevap: Nüzul sonrasının insanı, ilahi vahiy ile bir kitap halindeyken muhatap olduğundan dolayı her okuyucu gibi ayetlerden kendisine düşen hissenin ne olduğunu sorgular. Bu sorgulayış da Kur’an’ı daha iyi anlama ve yaşama çabasından ileri gelir. Ancak bazı ayetler zımnında bizleri anlatıyor olsa da, ilk muhatabının ne anladığı, vahyin hangi durum ve şartlarda indiğinin bilinmesi ayetin anlaşılmasında önemli rolü oynar.

Bu ayet de tarihi bir okuma yapmadan tek başına anlaşılamayacak ayetlerden biridir. Zira ilk bakışta kendimize bir hitap var iken, sebeb-i nuzülü bilinince durum değişir.  Çünkü ayet cihata gitmekten kaçınıp bir de bu ulvi vazifeyi yerine getirmişçesine sevinenlere bir yergidir. Yani ayetin bir mülman olarak bizimle bağlantısı “doğrudan” değil, (aynı durumda aynı şekilde davranma ihtimalimiz olması sebebiyle) “dolaylı”dır.

Sonuç olarak Kur’an’ın her ayeti sebeb-i nüzul ile bilinir demek yanlıştır. Ancak bazı ayetler sebeb-i nüzulleri ışığında daha anlaşılır olmaktadır. 


0 Yorum - Yorum Yaz


Fatih BUBA                                                                           

20922736                                                                                                      Bahar 2021

 

 

Ödev: Kur’an ve Bağlam – Kur’an’ın Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü üzerine

(s.191-195) Üçüncü ilke ve örnekleri hakkında kısa bir değerlendirme

 

            Günümüz bazı insanlarının dini bir görüş paylaştıklarında bu görüşün delilini de bilmeleri beklenir. Önemli ilmi müzakerelerin ve derin araştırmalar gerektiren konulara kolay erişilmesi bir kısmının öncelikli olarak Kur’an’ı ön plana çıkarmalarına sebebiyet vermiştir. Sıhhat açısından diğer şer’i delillerle eşit olmayan Kur’an (ve meali) herkesin kolaylıkla ulaşabildiği bir kitaptır.

Günümüzde bilginin ulaşımı kolaylaşmışsa da insanlar hala anlamanın anahtarlarını ve doğru-yanlış arasındaki sınırların arayışını sürdürmektedirler. Fakat şunu ifade etmemiz gerekir ki her kitabı özelliklerini dikkate almayarak okumak bazı hatalara götürebilmektedir. Her insanın Kur’an’ı okuma ve anlama çabasını sarf etme hakkı vardır. Yalnız diğer kitaplarla eşit olmayan bir kitaba yöneldiğinde, okur hesaba katması gereken unsurlar olabilmektedir.

Örneklerde görüldüğü üzere Kur’an ilk aşamada belirli bir coğrafyada, belirli bir tarihte, belirli insan gruplarına hitap etmektedir. Yapıp-etmeleri olan bu insanlar doğa itibariyle bizden çok farklı değiller hatta bazı yaklaşımlarında hatalı olabiliyorlar ve onlar da İlahi Hitap konusunda dikkat etmeleri gereken konular bulunduğunu bilmektedirler(burada daha çok Müslümanları kastediyoruz). Onun içindir ki bugünün insanı yıllardır uzanan bir ilmi mirasın olduğunu ve bu mirasın nice bilgiler ihtiva ettiğinin farkında olmalıdır. Bu bilgilerin her birisi Kur’an ilimleri tablosunda büyük önem taşımaktadır. Her birini amacı ve sıhhati de farklılık arz etmektedir. İlim insanı bunlar arasında irtibatlar kurup daha net ve derin bir anlayış yakalamaya çalışmaktadır.

            Yalnız buradan Kur’an ve Dinin mutlak olarak bu ek diyebileceğimiz verilere muhtaç olduğunu söylemek istemiyoruz. Herkes bu Kitabı okuyabilir. Hatta genel olarak Kur’an’ın amacı nedir ve hayata nasıl yansıması gerektiği konusunda bir uzmanlık gerekli olmayabilir. Fakat ayrıntılı bir yorum gerektiren konularda, genel bilgisi güzel olsa da okurun ilmi müzakerelerin-çalışmaların sonuçlarına yönelmesi kaçınılmaz bir durum gibi gözükmektedir. En azından Kur’an okuyucusu açısından bazı yerlerde kaçınılmaz olacaktır. Çünkü uzman olmayan bir okurun kimi detaylar konusunda bilgisizce yapacağı bir meal değerlendirmesi kolaylıkla kusurlar içerebilmektedir. Bu durum anlaşılırdır çünkü yorum da bir uzmanlık gerektirir. İlmi değerlendirmeler, örneklerde görüleceği üzere anlama tarzına tamamen etki edebilmektedir. Bundan ötürü okur esbab-ı nüzul gibi ilimlere müracaat etmeden bazı konuları ve dinin temel amacını anlaması mümkün ise de o detaylı konularda ilmi platforma ihtiyaç duyar. İlmi platformdaki müzakerelerin ilim insanları arasında ve mümkün mertebe halktan ayrı olarak yapılması ise önem arz etmektedir. 


0 Yorum - Yorum Yaz


Fatih BUBA                                                                           Doktora - Esbâb-ı Nüzul II

20922736                                                                                                      Bahar 2021

 

 

Ödev: Tefsir Tarihi Atlası

s.  94 – 114 Şemalar ve Fotoğrafların Kur’an’ın anlaşılmasında katkıları üzerinde düşünceler

 

Şemalar düşünceleri özetleme ve anlatımı daha net kılmak için kullanılan bir araçtır. Şema özellikle eğitim-öğretimde konuların daha bütüncül ele alınmalarını sağlamaktadır. Bu minvalde görsel, eğitimin en önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır. Bazı insanların işitmeye dayalı bir eğitim tercih etmesi bu durumu değiştirmemektedir. Çünkü bazı unsurlar görülmeden oldukça zor anlaşılır (örneğin haritalar ve coğrafya bilgileri). Göreceğimiz gibi özellikle İslami İlimlerde verilen eğitimde görsel ve fotoğrafın önemi büyüktür.

Ademoğlunun imtihanı zaman ve mekanla kayıtlıdır. Yani insanın kendisinde çok büyük değişiklikler olmasa bile içinde bulunduğu çağın şartları ve ilerlediği mekanın özellikleri gelişmektedir. Bu gelişim illa olumlu bir manada değildir. Bunu göz önünde bulundurduğumuzda Tefsir Atlası eserindeki fotoğrafların Tefsirle ilgili değerlendirmelerimizin konusundaki bir kısım katkılarını daha iyi açıklayabiliriz.

Kur’an talebesine katkılarından önce Müslümanlar için bu tür fotoğrafların ne ifade ettiğini kısaca ele alalım: Müslüman için önemli olan Kutsal Mekanların görselleri içlerinde duydukları huşu, hasret gibi duyguları beslemeyi sağlayan bir malzemedir. Kur’an’ın, Siyer’in de verdiği bu sevgi Müslüman’ın bağlandığı bu mekanları evlerde tablo olarak asılmasına sebep olmaktadır. Fotoğrafların bu amaçlarla kullanılması dini duygunun bir yansımasıdır. Bunun yanında, bu tür görsellerin bulunmasının genel kültür bilgisi yönü de bulunmaktadır (özellikle Gayri Müslimler açısından).

Bu fotoğraflar Kur’an ve ilim talebesi için daha derin bir şey ifade etmektedir. İlim yolcusu Tefsir, Hadis, Siyer gibi ilimleri tahsil ettiğinde karşısına bir takım mekanlar çıkmaktadır. Karşısına çıkan bu mekanlar bazen Asr-ı saadet, bazen sonrasıyla alakalı bağlamlarda yer almaktadırlar. “Geçmiş” açısından baktığımızda konuyu ele alan veriler bir takım tasvirler vermektedir. Onun içindir ki bazı kitaplarda (özellikle çağdaş dönemde) bazı görsele yönelik şekillendirme veya şema hazırlama eylemlerinde bulunmaktadır. Bunu Uhud savaşı veya ilim rihleleri haritaları örneklerinde görmek mümkündür. “Bugün” açısından bakıldığında bu yerlerin yüzde yüz aynı kalmaları elbette imkansızdır. Yalnız değişmeyen şeyler de vardır. Mesela hurma bahçeleri gibi farklı yerlerin hala mevcut olması her şeyin değişmediğini göstermektedir. Şemalar, kitaplardaki tasvirler ve fotoğraflarla tarihi açıdan coğrafya veya mekanda ne tür gelişim olduğunu görmek mümkündür (Mescid-i Nebevi örneğinde olduğu gibi). Bu tasvirler gelecek açısından ise kıymetli bilgiler teşkil etmektedirler.

Fotoğraflar fikir verir yalnız, ilgili mekanları görmek ve geçmişteki şartların ışığında bunları düşünmek antropolojik zihniyet bağlamında vazgeçilmesi zor bir unsurdur. Burada iki örnek vermek mümkündür. Kur’an-ı Kerimde birçok yerde doğru yoldan bahsedilmektedir. Yol meselesi Arap açısından mühim bir yer işgal etmektedir. Nitekim çöl ortamında yolunu şaşırmak onun açısından ölümdür veya rezalettir. Hicazın coğrafyasını ve iklimini okumak, düşünmek, anlamak hatta yaşamak bu konuyla ilgili oldukça ilham verici olur ve daha isabetli bir okuyuşu sağlayacağını akla getirmektedir (“yol” kavramıyla ilgili tespitler Jacqueline Chabbi’ye aittir). Başka bir örnek rihlelerle ilgilidir. Rihle, o günün şartları ışığında ve haritalar yardımıyla okunduğunda, ilmi mirasın nasıl bir macera olduğunun ve ne kadar fedakarlık gerektirdiğinin daha iyi anlaşılacağı şüphesizdir.

Sonuç olarak, fotoğraflar, şemalar ve haritalar daha net ve derin bir kavrayış sağladığını söyleyebiliriz hatta eğitim, bilim ve kültür açısından vazgeçilmez unsurlar olduklarını söyleyebiliriz. Sürekli satırlarda karşılaşılan bu mekanların, elbette onları okuyanların dikkatini çekmesi doğaldır.  

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


Mehmet Akif ÖZDEMİR

20922777

Tefsir tarihi atlası uygulaması

Bir müfessiri ve tefsirini anlamak için onun hayatını, hocalarını, eserlerini ve seyahat ettiği şehirleri şema ve tablolarda mütalaa etmek gereklidir. Fahreddin Râzî örneğinde “hayat tercemesini” esas alarak bir “rihle rotası” çizdiğimizde, biyografisindeki bilgi boşulukları farklı tablolar sayesinde doldurmak mümkündür. Örnek olarak onun “fırak/dinler tarihçisi” donanımını, özellikle Hristiyanlar’ın bulunduğu Harezm bölgesinde öne çıktığını görebiliriz. Dolaştığı bütün coğrafya ve buradan edindiği birikimlerin ise eserlerinin son halkası olan Mefâtihu’l-Gayb tefsirinde vücut bulduğunu, bu mukayeseli şemalar sonucunda söyleyebiliyoruz. Tefsir Atlası'nın metodu bu tür araştırmaları kolaylaştırmaya yardımcı olmaktadır.


0 Yorum - Yorum Yaz
Ders Malzemeleri
Lütfen Kopyalamayınız!
2021-2022 Arşivi
2020-2021 Arşivi
2019-2020 Arşivi
2018-2019 Arşivi
2017-2018 Arşivi
2016-2017 Arşivi
2015-2016 Arşivi
2014-2015 Arşivi
2013-2014 Arşivi