İLH
(440) Tefsir Metinleri
Ubeydullah
Çakır, 19071593
Bir İyilik Mesajı
Kur’ân-ı Kerim, Allah ile irtibat kurmak için önemli bir aracıdır.
Okunması dahi ibadet olsa da, bir müslümanın Kur’ân’a karşı en önemli vazifesi
onu yaşayabilmek ve Kur’ânî bir insan olabilmektir. Kur’ân’ı yaşamanın yolu da,
elbette onu anlamaktan geçmektedir. Bu anlama faaliyeti samimi olmalıdır. Kur’ân
insanı muhatap alan ilahî bir kitaptır. Fakat Kur’ân’ın insanı muhatap alması,
insanın Kur’ân’a karşı birtakım yanlış yaklaşımları gibi değildir. Örneğin, Kur’ân
sadece cailerde ve mevlidlerde okunan bir kitap olmadığı gibi, sadece akademik
çalışmalar yapılacak bir kitap da değildir. Kur’ân, insana bir hayat
çizmektedir. Bu itibarla insana rehberlik yapmaktadır. Kur’ân’ın iyiliğe bakışı
da daha derin ve içten olmuştur. Örneğin, Bakara sûresi 177. Âyette “Yüzlerinizi
doğuya ve batıya çevirmeniz sizin için bir iyilik değildir.” Söz konusu âyet
kıble değişikliğinden sonra, kafirler tarafından oluşturulmaya çalışılan yeni
bir fitne olayı üzerine nazil olmuştur. Allah, bu âyette “iyilik” denilen şeyin
aslında biçimsel bir şey olmadığını ifade etmektedir. Bu âyetin devamından
rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Zira âyetin devamında Allah asıl iyiliğin, samimi
bir iman olduğundan, zorda kalanlara yardım etmek olduğundan, ahde veda ve
sabır olduğundan bahseder. Bakara sûresi 177. âyet indirildiği gün kıble olayı
ile ilgili birtakım tartışmlara son noktayı koyarken, günümüz dünyasına da
İslâm dininde özden ve içten yoksun bir biçimselliğin hiçbir öneminin olmadığından
bahsediyor. Asıl iyiliğin, sözde ve şekilde değil, kalpte ve icraatta
olduğundan bahsediyor.
Değerli Kardeşim!
Bu hayatta hangi
konumda olursan ol, nerede bulunursan bulun, Allah’a kul olmak ve insan olmak
vasfını devamlı taşıyacaksın. O halde iyi bir kul ve iyi bir insan olmak için
iyilik yapmalısın. Bu iyilik, biçimsellikten ve gösterişten ziyade, samimiyete
ve teşvike dayanmalıdır. Küçük veya büyük, çok önemli veya sence önemsiz ne
olursa olsun, eğer iyilik varsa, sen de olmalısın, ben de… Çünkü unutma ki,
dünyayı kurtarırsa yine iyilik kurtaracaktır.
Selamlarımla…
Mikail Öztürk/19071017
İLH(440) Tefsir Metinleri
İYİLİK MESAJI;
“İnsan kalbine hükmettiği şey
ile yaşar öyleyse kalbine iyi ve güzel olanları hükmettir. Kötü ve çirkin olanları
değil”
“İyilik
yap, elinden geldiğince iyilik yap”
وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰىۖ وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى
الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِۖ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِ
﴿٢﴾
“iyilik ve takvâ
hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın….” (Mâide,
5/ 2)
İbni kesir bu ayetin tefsirinde şu rivayete
yer vermiştir. Enes b. Mâlikten rivayet olundu ki Hz.Muhammed (s.a.v) şöyle
buyurdu; “انْصُرْ أَخَاكَ ظَالِمًا أَوْ
مَظْلُومًا “Zalimde olsa mazlumda olsa kardeşinize yardım edin.”
Kurtubî tefsirinde bu ayeti şu hadisi
şerif ile taçlandırmıştır; الدَّالُّ
عَلَى الْخَيْرِ كَفَاعِلِهِ “Hayra sebep olan o hayrı işlemiş gibidir.”
Değerli kardeşim gerek ayeti kerimelerde gerek
ise hadisi şeriflerde “iyilik yapmak, bilinçli güzel davranışlar sergilemek, yaşantımızı Kur’ân’ göre uydurmak konusunda elimizden
gelen kuvvetin daha fazlasını göstermemiz istenmektedir. Beni ve bizi yöneten
sahip olduğumuz değer duygularımızdır. Bizim irademize şekil veren ona direktiflerde
bulunan sonuç olarak da eylemi meydana getiren duygularımızdır. Peki sonuç
olarak meydana getirdiğimiz eylemlerimiz bizim için zarara değil de kazanca
dönüşecek? Bunun cevabı yukarıda vermiş olduğumuz ayeti celîlede mevcut. İnsan;
·
Bilen
·
Yapıp eden
·
İnanan
·
İdeleştiren (anlam veren, değer
gören)
·
Değerlerinin sesini duyan
·
Kendisini bir şeye veren
·
Tavır takınan
·
İsteyen
·
Özgür hareketleri olan
·
Seven
·
Eğiten ve eğitilen ….
Gibi bir çok fenomenlar sahiptir. İnsanı insan
yapan bu fenomenleridir. İnsanın bir çok noktada hareket ettirici gücü sahip
olduğu fenomenleridir. İnsanın görevi, fıtri olarak gelen bu güçlerinin,
kabiliyetlerinin farkında olmak, şuurunda olmak ve onları vahyin gösterdiği
doğrultuda geliştirmeye tüm hayatı boyunca çaba harcamasıdır. İnsanın bu görevlerinden birisi de ayette mervi olan “Allah’ın halifesi”
olmaktır.
وَاِذْ قَالَ
رَبُّكَ لِلْمَلٰٓئِكَةِ اِنّ۪ي جَاعِلٌ فِي الْاَرْضِ خَل۪يفَةًۜ قَالُٓوا اَتَجْعَلُ ف۪يهَا مَنْ يُفْسِدُ
ف۪يهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَٓاءَۚ وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَۜ
قَالَ اِنّ۪ٓي اَعْلَمُ مَا لَا تَعْلَمُونَ (Bakara ٣٠)
Hani rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde
bir halife yaratacağım" demişti. Onlar, "Biz seni övgü ile tenzih
ederken ve senin kutsallığını dile getirip dururken orada fesat çıkaracak ve
kan dökecek birini mi yaratacaksın?" dediler. Allah "Şüphe yok ki,
ben sizin bilmediklerinizi bilirim" buyurdu. (Bakara : 30)
Değerli
kardeşim!
Allah insanı yeryüzünde kendisine “halife”
olarak görevlendirmiştir. Ancak kötü fenomenlerinin etkisinde hareket eden
insan bu görevi layıkı ile yerine getiremiyor bu ise arz ve semada, aile arasında
insanlar arasında ve toplum içerisinde
bozulmalara düzenin çöküp gitmesine sebebiyet veriyor. İnsan Allah’a verdiği “Ben
senin yeryüzünde halifelik görevini layıkı ile yerine getirceğim” sözünü hatırlayarak
halife olan insana yakışır davranışlar sergilemelidir. Bunun için iyilik konusunda
yardımlaşmak ve yarışırcasına gayret edilmesi istenmiştir. Yoksa Allah’ın bizim
iyiliklerimize ihtiyacı mı vardır? Allah iyiliği kendisi için değil yeryüzünün
üstünde yaşayan bütün canlıların güzel ve müreffeh bir ortamda yaşamalarını
istediği için iyilik yapılmasını, iyi ve güzel olan şeylerin yapılmasını ve bunların yaygınlaştırılmasını
istemektedir. Allah’ımız merhamet ve şefkatinden yine bizi düşünürken ya biz
iyiliklerimiz ile halifelik görevine sadık kalabiliyor muyuz?
Kalmalıyız, yer yüzünde güzelliğin ve güzel
şeylerin hakim olması için çabalamalıyız, ter dökmeliyiz, elimizden gelenden
daha fazlasını yapmalıyız..
Mescidi Nebeviye’nin inşası sırasın da Hz. Muhammedin açlığı hissetmemesi için
karnına taş bağlayarak çalışması gibi, Harbe hazırlık zamanın da Hz. Ebu Bekir’in
malının tamamını biricik sevdiği ve arkadaşı olan Hz. Muhammed’e hibe ettiği
gibi yine Hz. Ömer’in malının yarısını hibe ettiği gibi, Bilal’i Habeşi’nin Hz.
Muhammed’e verdiği sözden dönmemek için işkencelere maruz kalması gibi….
Sevgili arkadaşlar,
Bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü. İçinde bulunduğumuz Covid-19 pandemi sürecinin ve son günlerde maruz kaldığımız müsilaj salgınının bir sebebi de maalesef doğaya yeterince saygı göstermiyor olmamız. Doğayı tüketen ve kirleten değil; çevre dostu bir birey olabilmek için, bu dünyada yalnız yaşamadığımızın farkında olmalı, doğaya ve doğadaki diğer canlılara da saygılı davranmak için her gün, her zaman gayret göstermeli ve etrafımızdaki insanlara davranışlarımızla örnek olmalıyız.
İnsanlar arasında iyiliği yaymak, yardımlaşmayı yaygınlaştırabilmek için de öncelikle ahlaki ilkeleri göz ardı etmeden yaşamaya çalışmalı yani değişime ve iyiliğe önce kendimizden başlamalıyız. Hayatımızı anlamlandıran, ahlaki ilkelere uygun olarak hareket etmemiz için motivasyon kaynağımız olan Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'in ahlakı ile ahlaklanabilmek için; Hz. Peygamberimiz (s.a.s.)’i örnek alarak, Kur'an ve Sünnet bütünlüğü içerisinde hayatımızı anlamlı ve değerli kılmaya gayret göstermeliyiz. Kur'an-ı Kerim, insanı “önemli” olan varlık olarak değil; emanet-hilafet bilincine sahip olan, bu bilinç ile varoluşunu gerçekleştiren, evren ile uyumlu ve “değerli” olan varlık olarak görmek ister.
Bizler de değerli varlık olabilmek için gayret etmeliyiz. Bu yüzden öncelikle kendimizi sevmeli sonrasında ise etrafımızdaki insanları ve dünyayı, tüm canlıları sevmeli, sorumluluklarımızın farkında olmalı ve sorumluluklarımızı tamamlamamız gereken süre içerisinde, kendi çabamızla yerine getirmeliyiz. Hangi mesleği yapıyorsak, vazifemiz o an her ne ise, onu en güzel şekilde yapmalıyız. Örneğin şu an “öğrenci” vasfımızın gerektirdiği sorumluluklara uygun hareket etmeli, seçtiğimiz derste hocamızın neleri anlattığını ve neleri istediğini düzenli takip etmeli, ödevlerimizi zamanında teslim etmeli, bugünümüzü dünden daha güzel ve verimli kılmak için çok çalışmalıyız. Dünyanın farklı yerlerinde zor durumda olan kardeşlerimizi de düşünerek daha da çok çalışmalıyız. Çünkü biliyoruz ki yaşanan katliamlara karşı yalnızca internet üzerinden tepki göstermek maalesef yeterli gelmemektedir. Dünyadaki zulüm, haksızlık, sömürü düzenini değiştirebilmek ve iyiliği hakim kılabilmek için her zamankinden daha fazla çalışmalıyız...
İyilik ile kalın, iyilik olsun...
İLH440 NAHIDA HASAN SAV 15070759
Saygı değer arkadaşlar! İyilik yapalım dünyanın neresinde
olursak olalım iyilik yapalım. Karşımızdaki bu iyiliğe layık olmasa bile biz
iyilik yapmaya layığız. İnsan, bitki, hayvan hatta cansız varlıklara bile
iyilik yapalım. Bizler inanıyoruz ki yaptığımız zerre kadar bir amel bile heba
olmaz defterimize yazılır. Mazluma iyilik yaptığımız gibi zalime bile iyilik
yapalım. Nitekim Enes (r.a.)den rivayet
olunduğuna göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Din kardeşin zalim de olsa mazlum da olsa ona
yardım et."
Bir adam:
-Ya Rasulallah! Kardeşim mazlumsa ona yardım edeyim. Ama
zalimse ona nasıl yardım edeyim, söyler misin? dedi. Peygamberimiz:
"Onu zulümden alıkoyar, zulmüne engel olursun. Şüphesiz ki bu ona yardım etmektir" buyurdu. (Buhari, Mezalim 4)
İLH-440 Tefsir Metinleri
Dersi
Adı Soyadı: Muharrem Metin Özbek, 17070167
Konu: İyilik Olsun Mesajım
İnsan, özgür olduğu için sorumlu bir varlıktır. İnsanın sorumlu tutulması; onun başta yaratıcısı olmak üzere, kendisi dışındaki diğer varlıklarla kurduğu ilişkilerde hayatının amacına, yaratılış gayesine, fıtratına uygun davranma zorunluluğunu da beraberinde getirmektedir. İnsan, dünya hayatında iyi ile kötü arasındaki tercihleriyle, sonucu ahirette açıklanacak bir imtihan sürecinin öznesi olmayı kabul etmiştir. Dolayısıyla her iki yöndeki tercihiyle de karşısına çıkacak iyi ya da kötü sonuçları belirlenmeye yetkin ve mesuldür. İyilik ise yaratılışta insan doğasında var olan yeteneklerin başında gelir. Bu durumda onun için en yararlı ya da ahlaki olan, iyilik yönündeki tercihleriyle şekillenen tutum ve davranışlarıdır.
Türk Dil Kurumu iyilik kelimesini; “iyi
olma durumu, salah, karşılık beklenilmeden yapılan yardım, kayra, lütuf, kerem,
ihsan, inayet, sağlığı yerinde olma durumu, esenlik, yarar veya elverişlilik,
nimet” olarak tanımlıyor.
Eski Türkçe sözlükte ise; “Edgü’den; istenilen,
beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı, istenilen,
beğenilen, yerinde, yararlı, uygun bir biçimde” anlamlarına gelir.
Farabi’ye göre; “Allah sırf iyiliktir.
O’nun inayeti her şeyi kuşatmıştır. Allah cömertlik ve adalet sıfatlarıyla âleme
düzen verir. Varlıkların mertebeleri arasında bir uygunluk ve düzen vardır”.
İbn-i Sina’ya göre; “İyi, varlığın
kemali(olgunluğu), kötü, kemalin yokluğudur. Allah varlık âlemine bir düzen
vermiştir, onun zatına uygun olanlar iyilikten nasibini almış olur. Kötülük Vâcibü’l-Vücûd’tan
uzaklaştıkça artar”.
Bütün bu tanımlardan sonra Kur’an-ı Kerim’e
baktığımızda iyilik ve türevleri ile ilgili olarak birçok kelime bulunduğunu
görmekteyiz. Kur’an-ı Kerim’de; “birr”, “ihsan”, “maruf”, “minne”, “hayır”,
“fazl”, “lütuf”, “îsâr”, “infak”, “kerem”, “inâm”, “sahâe” gibi iyilik anlamına
gelen pek çok kavramın kullanıldığı görülmektedir. “Birr”, dünyada ve ahirette
Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaya yönelik erdemli davranışları içeren iyilikler
anlamına gelir. “İhsan”, bireyin Allah’ın her an kendisini gördüğünün
bilincinde olarak, bir işi ya da görevi özveriyle en güzel şekilde yapması ve
karşılıksız iyilikte bulunmasıdır. “Maruf” ise, iyilikte bulunmayı ve aynı
zamanda terk edilmesi gerekenleri terk etmeyi içerir. Bunların dışında; “Minne”;
fiili veya sözlü büyük iyilik, “Hayır”; herkesin elde etmek istediği, arzu
ettiği şey, “Fazl”; iyi, doğru, “Lütuf”; sevgiye ulaştıran durum, “Îsâr”; özgecilik,
başkasını tercih etme, “İnfak”; nafaka, sadaka olarak tüketilen şey, “Kerem”;
cömertlik, eli açıklık, “İnâm”; nimet verme, lütuf, iyilik, “Sahâe”; cömertlik,
iyilik, eli açıklık gibi türevleriyle birlikte birçok kelime mevcuttur. Kur’an-ı
Kerim’de ayrıca; yardımseverlik, helal kazanç, hayırda yarış, dostluk,
kardeşlik, yakınlarla ilgilenme, iyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak,
birlik ve beraberlik ve misafirperverlik gibi bir şekilde iyilikle ilişkili erdemler
de bulunmaktadır.
Ahlâkî ve
estetik duyarlığı gelişmiş insanlar iyilik ve güzelliği şartsız ve istisnasız, bizatihi
sever. İnsan ihsanı ve ihsan sahibini sever. Bununla beraber asıl Muhsin
Allah’tır. İnsanlar arasında ihsan sahibi kişilerin bulunması da Allah’ın lütfu
olduğundan asıl sevilmesi gereken de Cenabı Allah’tır. İyilik ve güzellik gibi değerlerin
asıl kaynağının Allah Teâlâ olduğunun farkına varılmadığı durumlarda sevgi ben
merkezlidir. Bütün söz ve fiillerimizde olduğu gibi, iyiliklerimizde de
gözetilmesi gereken maksat Rıza-i İlahi olduğu zaman, fıtratımıza uygun
davranarak, hayatımıza en güzel anlamları katmış oluruz. Bu noktada bile iyiliği;
Rıza-i İlahi’den dolayı sevmek, O’nun ihsanından dolayı sevmekten daha yüksek
bir derecedir.
Bütün yaratılmışlar için tecellisi mutlak
olan Emr-i Hak vaki olduğunda, sadece O’nun rızası için yaptığımız, elimizle Yüce
Rabbimize götürebileceğimiz iyiliklerin olması temennisiyle...
Allahü teâlânın, (Kendisine iyilik edene kötülük eden, benim nimetime nankörlük etmiş olur, kendisine kötülük edene iyilik eden de, bana şükretmiş olur) buyurduğu bildirilmiştir. Bir menfaat elde etmek için seninle arkadaşlık edenin şerrinden sakın! Çünkü beklediği şey kesilince; özür kabul etmez. (Şu’âb-ül-iman)
Yine genel olarak bir kimse, hiçbir menfaat beklemeden Allah rızası için, kötü birine de iyilik ederse, ondan zarar gelmez. Eğer, bir menfaat karşılığı iyilik ediyorsa, iyilik ettiği kimseden zarar gelebilir. Hiçbir menfaat beklemeden, sırf Allah rızası için iyilik etmekten korkmamalıdır. Kötü kimse, buna zarar vermeye kalksa da, fazla başarılı olamaz. İyilik eden, kendine iyilik etmiş olur. Onun için atalarımız, (İyilikten kötülük gelmez), (İyilik eden iyilik bulur), (İyilik et, denize at, balık bilmezse Hâlık bilir) demişlerdir. Demek ki, iyilik balık için değil, Hâlık için, yani Allah rızası için yapılırsa zararı olmaz. Bu yüzden eğer ki hep beraber olabilirsek her konuda daha çok güçlü bir şekilde olacağiz. İslam dinimizden ayrı ve uzak kalmayalım. Ailenizi sevin. Güzel insanlara vakit geçirin. Bpş insanlarala takılmayın. Sizden daha akıllı daha başarılı insanların yanında olun ki sizde başarılı olacaksınız. Gezin, çok gezin öunkü vakit nakittir ve geri dönnez. Kendinize güzel hobiler bulun ve kesinlikle sağlıklı bir yaşam içerisinde olun spor yapın. Daha yazabilecek çok şey var ama umarım başska bir zaman daha güzel bir şekilde buluşup konuşacağımız cok konu olacak umidyle. Selametle kalın.