Kur'an ve İnsanın Anlam Arayışı
"Oku-Düşün-Anla-Yaşa: Güncel değerleri yaşayarak öğrenip-üreterek hayata katıyorum!" Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU
    • İyilik yap,
      elinden geldiğince iyilik yap...
    • Mehmet SERİNSU (Şumnu 1925-Ankara 8.Eylül.2016 Perşembe)
    • Okuyacaksınız, okutacaksınız!
      Kürsüde, minberde, mektepte ve üniversitede.
      İlmin en büyük ibâdet olduğunu halka öğreteceksiniz.
    • Nurettin TOPÇU (1909-1975)
    • Küçük şey yoktur!
    • Kemal URAL (v. 30.Nisan.2016)
    • Her zaman en güzel eylemi (salih ameli) çıkarabilmek için çok çalışmak,
      ben’i bulup biz’i de keşfedip hep beraber yürüyebilmek
      ve hizmet edebilmek,
      istikbalin ikbal ışığı olmak
      ve memleketi ışığa boğacak gayreti yaşamak
      gerçek Ankara İlâhiyatlı olmak bu demek.
    • İnsanı insan kılan,
      onun bağlı bulunduğu değerler sistemidir.
    • Prof. Dr. Necati ÖNER (v. 2 Ocak 2019)
    • Yaşamak,
      hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir.
    • Elbistanlı Dr. Rahmi ERAY (1918-1958)


BARDAK- HANGİSİ SENSİN?

İnsan geçmişte de günümüzde de anlam arayışı içerindedir. İnsanın anlam arayışı ölümüne kadar devam eder. Her zaman anlam arayışı içerisinde, hakikat peşinde olan insan görseldeki gibi su yüzeyinde kalır. Kişi anlam arayışında bulunmazsa kim olduğunu anlamadan boğulmaya başlar. Tanımadığı kendinde kaybolur. Bu yüzden insan kendini anlamaya yani anlam arayışını devam ettirmelidir.

BAK-GÖR- DUA EDEN KADIN

İnsan anlam arayışı içerindedir ancak bazen olayların derinine inemez. Dua eden kadının dini inanışını bilmeden onu taştan yapılmış bir heykelden yardım dilemesini absürt bulabiliriz ancak bu yorumu sadece baktığımız görsele göre ve kendi değer yargılarımıza göre söyleyebiliriz. Fotoğrafın derinine inersek yani görürsek; kadının dini inanışını bilirsek onun kendi tanrısından yardım istemesini çok doğal görebiliriz.

İnsan anlam arayışı içerisinde olurken görmesi, olaylara derinlemesine bakmalıdır.


0 Yorum - Yorum Yaz


Ayşe Yeni

Sınıf Öğretmenliği(3)

Numara: 18040317

 

·         Bakmak ve görmek nedir?

Bakmak aslında gözün çerçevesine vuran şeydir. İnsan bakarken sadece kendisine sunulanı algılar görmek ise algılanana anlam vermektir. Görmek ise zihinde gerçekleşen ve sonrasında kişinin bunu bilgi, tutum ve davranışlarına yansıtmasıdır. Bakmak için bilince ihtiyaç duyulmazken görmek için bilinç gerekir.  24 saatlik süre içinde dahi birçok şey algılar ancak buna nazaran çok az şeyi anlamlandırır ve sonrası için sürdürülebilir kılarız.  İşte bu bilinç, insanın edilgen olmadığının en açık kanıtıdır. Bizleri farklılaştıran ve  “ben” kılanda baktıklarımız değil baktıklarımızdan çıkardığımız anlamdır.  İnsanın bu bilinçte olması onun sorumlu kılınmasının da sebebibidir. Kur’an’da da insanın okuması, düşünmesi, anlaması ve yaşaması istenmesi görme durumuyla ilişkilidir. Allah insanlara görme kabiliyeti vermiş ve insani bir vasıf olarak insandan da bunu beklemiştir.

·         Hangi bardaksın?

Ben kendimi hala akışın olduğu bardağa benzetmekteyim. ( içi dolmakta olan) Çünkü yaşam sürdükçe öğrenmelerde sürmektedir. Bu nedenle insanın yaşam boyu öğrenen bir varlık olduğu söylenebilecektir. Bu anlam arayışının sürmesi bireyi bir amaca yönelme ve bu amaca hizmet eder bir yaşam sürmeye götürmekte bu da o bardaktaki gibi akışa neden olmaktadır. Aksi halde kişinin kendini doldurma gayreti olmaksızın sürdürdüğü yaşam onu mutlu bir sona ya da tatmin olunmuş bir amaca götürmeyecektir.


0 Yorum - Yorum Yaz

Miray Şahin- 18040307    30.03.2021

Sö- Miray Şahin- 18040307

 1) Bu bardaklarda yaşamı görüyorum. Bazılarımız dolup taşmış, bazıları ise bir mücadele veriyor. ya da hiçbir şeyi anlamlandırmadan sadece hayatı yaşıyor. Bazen boğulur gibi olduğumuzda hayat mücadelesi başlar. Ben bu bardaklardan zaman zaman hepsiyim çünkü insanım. Değişirim ve yeniden başlarım.

  - Heykelli fotoğrafta  ise bir heykel ve kadın olan bir insan görüyorum.

 

2) Bu soruya cevap olarak yazılabilecek çok fazla bilgi var. Yaşam biçimi olarak hep bu sizin deyiminizle 'anlam arayışı' içerisindeydim. Ama söyleyebileceğim beni bir noktaya getiren hocamın bana söylediği bir cümle vardı. Bulanmadan durulmaz. Bu kitapta da bu cümlenin açıklamasını buldum. Anlam arayışı hayat boyu bulanacak bir su, ne kadar tanımı yapılırsa yapılsın su ne kadar durulursa durulsun en küçük bir bilinmezde yeniden bulanır ve yeni bir anlam arayışı başlar. 


0 Yorum - Yorum Yaz


 

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretimi Dersi Sınavı

Selim KEÇELİ- 18040130

Ankara Üniversitesi

Eğitim Bilimleri Fakültesi

Özel Eğitim Bölümü Özel Eğitim Öğretmenliği Programı

Temel Eğitim Bölümü Sınıf Öğretmenliği Programı

 

1. Soru: BAK- GÖR (ANLA ANLAM YARAT, ANLAM KÜREYİ FARK ET!

 

Baktığınla yetinirsen eğer sadece var olan bir şeyi duyumlarsın. Bakmanın ötesine geçmek için anlamlandırmak, fark etmek de gerek.

Bakmak için gözün açık olması gerekir, görmek için ise dimağın açık olması gerekir.

Baktığında gördüğünü sanırsın ama gördüğünde anladığını…

Her gören bakmıştır ama her bakan görememiştir çünkü görmek için düzgün bakmak gerekir ayrıca herkes bakar ama görebilenler farkı oluşturur.

Her insan bakar; ama her insan göremez. Bakmak sadece duyu organları ile alakalıdır belki de. Sadece gözlerle. Gözü olan ve görme yeteneğine sahip olan herkes bakabilir çünkü. Sadece imgeyi görürsünüz ve beyninize yerleştirirsiniz o ya da bu şekilde. Ama görmek farklıdır. Devreye algılarınız da girer. Baktığınız şeyi nasıl yorumladığınızdır görmek. Anlam katmaktır. Anlam vermektir. Şekillendirmektir. Bu nedenle görmek aslında fark etmektir.

Şunu da eklemek gerekir ama görmek için de bakmak gerek…

2. Soru: Ters bardak mısın içi dolan mı? Boğulan mısın suda rahat yüzen mi?

Ödev için bize sistem üzerinden gösterilen resimde iki bardak var. Bu bardaklardan ilki yarısına kadar dolu, diğer yarısı boş. Burada varoluşal bir durum anlatılmaya çalışılıyor. İkinci bardak da ters dönmüş içrisinde su yok. Burada da bir varoluşsal durum yansıtılıyor bize. Diğer resimde yarısına kadar dolu bardakta boğulan insan resmedilmiş. Bu resimde bize varoluşsal bir durumu anlatıyor. Ters bardak mısın, yoksa içi dolan mı?, Boğulan mısın suda rahat yüzen mi? Boğulmamayı tercih ederim. İlk resimde de ters bardakta birikim sağlanamıyor. Su alamıyor. Bu sebeple içi dolu olan bardağı seçerim. Varoluşsal duruşlarımız bize kazançlarımız, edinimlerimiz üzerinde etkili olur.


 


0 Yorum - Yorum Yaz


1)

Bu soruda bakmak ve görmek arasındaki farktan bahsediliyordu. Hepimiz bakabiliriz ama göremeyiz. Önemli olan şey baktığımız şeyin gerçekliğini görmek, anlamını fark etmektir. Gören insandır. İnsan eylemlerinin anlamını arar ve sorgular. İnsan hayatını devam ettirmek için araçlarla yetinmek yerine amaçlara yönelir. İnsanın bir arayış içerisinde olması insan fıtratının bir özelliğidir. Görseldeki kadın da hayatına yön verebilmek ve hayatının anlamını bulabilmek için dua ediyordu. Ama unutmamalıyız ki insanın hayatına yol gösterecek en iyi rehber Kur’an’dır.

2)

İnsan anlam arayışına kendisinden başlar. Düşüncelerinde ve eylemlerinde anlam arar.

Anlam arayışında başarılı olan insan kendi kabiliyetlerini keşfetmiş olur. Hayat ile başa çıkabilir. Şükretmeyi bilir mutlu olur.

Eğer insanın anlam arayışı boşa çıkarsa kötü alışkanlıklarda anlam arar, kaybolur ve vazgeçer. Çünkü anlam inanmayı içerir.

Gördüğüm görsellerde bir bardağın içinde boğulan ve yüzebilen iki insan vardı. Ben bunu hayatını anlamlı yaşayan ve anlamsız hayat yaşayan iki farklı insana benzettim. Benim de dileğim ve isteğim anlamlı bir hayat yaşayarak hayat içinde kaybolmamak, kendimi ve yeteneklerimi keşfetmek, mutlu olmaktır.


0 Yorum - Yorum Yaz


MUHAMMED ALİ ÇİNİBULAK

18040265

SINIF ÖĞRETMENLİĞİ/3.Sınıf

 

1.      1. Soruya Cevabım:

 

İnsan olarak bakmak ve görmek arasında fark vardır. Bunun sebebi fıtrat olarak insanların farklılık göstermesidir. Çünkü fıtrat gereği insan eylemlerini yöneten değerler vardır. Bu değerler sayesinde insan gördüğü ve baktığı şeyler arasında bağlantı kurarak kendince bir anlam kurar. Yani dışarıdan bakıldığında kadın taptığı heykele dua ediyor ve ondan bir şeyler istiyor. Başka bir insan bu görseli şöyle de yorumlayabilir: “Şu saçmalığa bak bir heykelden yardım istiyor, onun kendine bir faydası yok.”

               Kısaca insanı yöneten eylemlerin gerçekleştirilmesi insanların hayata katılmaları bakımından bir fark yoktur. İnsan eylemlerinde anlam ve değer görürken bu değerlerden birini esas alarak hayatını anlamlandırır ve baktığı- gördüğü şeyler arasında kendine bir anlam çıkarır ve onu kendi fıtratına göre yorumlar.

 

 

2.       2.Soruya Cevabım:

 

Kişinin hayata bakışı hayattan anlam çıkarmasına bağlıdır. Yani bir durum karşısından nasıl bir yol seçimi yapar onu planlar. Resimde görüldüğü gibi insan bir şeyde anlam görmesi onun gerçeklikle yüzleşmesi ve varoluşunu gerçekleştirmesidir. Kişinin varoluşu ise obje ile ilişki kurarsa başlar. Bu insanın fıtratını oluşturan bir unsurdur. İnsan hayata fıtratı ile yön verir.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


MERVE NUR ŞEN  

18040308

SÖ/3. SINIF

 

1.      SORU

İnsanın eylemlerinin bir anlamı vardır. Bu eylemleri bir değer tarafından yönetilir. Dua eden kadın kendi kültüründen gelen inancı anlamlı bulmuştur ve sorumluluğunu üstlenmiştir.

 

2.      SORU

Damla damla dolan bardak bana anlamını bulmuş, kendini yavaş yavaş geliştirmeye ve inancının gereklerini yerine getirmeye çalışan insanı çağrıştırdı.


0 Yorum - Yorum Yaz

Ödev    29.03.2021

Merve TIRAŞ

Sınıf Öğretmenliği

3.SINIF 18040312

 

 

1)      Hangi bardaksın?

Yan yana duran iki bardaktan damlaya damlaya olan bardağın kendim olduğunu düşünüyorum. Çünkü 22 yaşındayım ve bu süreçte birçok konuda öğrenmelerim oldu ve bundan sonraki yaşamım boyuncada öğrenmeye devam edeceğim. Az ya da çok fark etmez. Bardağımı doldurmaya çalışıyorum. İçinde su olan bardak ve damlalar halinde içine akmaya devam ediyor. Ben de içi su ile dolu olan bardağı anlamlandırmaya, anlamaya çalıştım. Öğrenmeyle ilişki kurarak bardağı anlamlandırdığımı düşünüyorum.

2)      Bak -Gör sorusu

Ortada bir heykel var. Ve bu heykelin karşısında eğilmekte olan bir kadın insan var. Resmi anlamaya çalıştığımda, kadın heykele bir anlam yüklemiş. Anlam yaratmak kısmında ise kadın heykeli bir aracı olarak görüp şükürlerini ya da duasını dile getiriyor, yaptığı eğilme hareketi ile. Genel anlamda kadın insan o heykele anlam yüklemiş ve ona göre davranıyor.


0 Yorum - Yorum Yaz

Küçük Sınav    29.03.2021

Hatice Nur ÖZKAN 18040297 Sınıf Öğretmenliği 3.Sınıf

1.Soru

Bir heykelin önünde dua eden bir kadın var. Onun anlam küresinde o heykel Tanrı olabilir, duasını dileğini kabul edecek yaratıcı olabilir. O heykeldeki anlamı gören kişi orada dua eden kadındır. Anlamı gördüğü şey heykeldir. O heykelde inancı, istemeyi görmüştür. Bizim anlam küremizde ibadet edilecek yer camidir fotoğraftaki kadının anlam küresinde ibadet edeceği yer inandığı ve somut olarak karşısında bulduğu heykeldir. Kitapta geçen cümleye göre “ Kavramlar, onu kullanan kişinin zihniyetine göre anlam kazanır.” Dua etmek ve edilen ortam anlam o kadın için bulunduğu çevrenin, inançlarının zihniyetine göre anlam kazanmıştır.

2.soru

Yan yana 2 bardak olan görselde 1.görsel ağzı açık 2. Görsel ağzı kapalı yere doğrudur. Bence birinci bardak bilgiye açıklığı temsil ediyor ikinci bardak ise dışarıdan gelenleri kabul etmeyip kendi doğrularıyla yaşayan insanları temsil ediyor. Kişinin kendi doğruları bir bardağı doldurmayabilir ancak dışarıdan aldığı her damla dolmasına yarar.

Suyun üzerinde yüzen ve boğulan insanların olduğu görselde ise boğulan kişi kendi bilgileri içinde kaybolmak üzere onlarla cebelleşiyor. Suyun üzerinde yüzen kişi ise bilgileri doğru ve tutarlı anlamlandırmış ve karışıklık içinde kalmamıştır.

Biz insanlar anlam yüklediğimiz şeylerde tutarlı olmalıyız. Eğer bir tutarsızlık içinde olursak birinci bardakta suda boğulan kişi gibi oluruz. Eğer kendimiz doğru ve tutarlı anlamlandırırsak rahat ederiz ve anlamlandırdığımız şeylere göre rahat bir şekilde yaşarız.


0 Yorum - Yorum Yaz


MUHAMMED ALİ ÇİNİBULAK

18040265

SINIF ÖĞRETMENLİĞİ/3.sınıf

 

1.      1. Soruya Cevabım:

 

İnsan olarak bakmak ve görmek arasında fark vardır. Bunun sebebi fıtrat olarak insanların farklılık göstermesidir. Çünkü fıtrat gereği insan eylemlerini yöneten değerler vardır. Bu değerler sayesinde insan gördüğü ve baktığı şeyler arasında bağlantı kurarak kendince bir anlam kurar. Yani dışarıdan bakıldığında kadın taptığı heykele dua ediyor ve ondan bir şeyler istiyor. Başka bir insan bu görseli şöyle de yorumlayabilir: “Şu saçmalığa bak bir heykelden yardım istiyor, onun kendine bir faydası yok.”

               Kısaca insanı yöneten eylemlerin gerçekleştirilmesi insanların hayata katılmaları bakımından bir fark yoktur. İnsan eylemlerinde anlam ve değer görürken bu değerlerden birini esas alarak hayatını anlamlandırır ve baktığı- gördüğü şeyler arasında kendine bir anlam çıkarır ve onu kendi fıtratına göre yorumlar.

 

 

2.       2.Soruya Cevabım:

 

Kişinin hayata bakışı hayattan anlam çıkarmasına bağlıdır. Yani bir durum karşısından nasıl bir yol seçimi yapar onu planlar. Resimde görüldüğü gibi insan bir şeyde anlam görmesi onun gerçeklikle yüzleşmesi ve varoluşunu gerçekleştirmesidir. Kişinin varoluşu ise obje ile ilişki kurarsa başlar. Bu insanın fıtratını oluşturan bir unsurdur. İnsan hayata fıtratı ile yön verir.

 


0 Yorum - Yorum Yaz

BAKMAK VE GÖRMEK    29.03.2021

Bakmalara anlam yüklemek görmek demektir,bakmaya değer kazandıran şey reel akışta devam eden aktivilere değer biçmektir. Bir şeylere mana yüklemek de anlam küreye dahil olmaktır.

Kendimi, Bardak görsellerinde yan yana bulunan iki bardaktan agzı açık üzerinde damlalar bulunan bardak olarak nitelendiriyorum. Çünkü sağdaki ağzı kapalı bardak etraftaki gelişmelere kapalı bırakın yağmur damlasını sel de gelse  etkileşime ve değişime açık değildir ; görmeye atfedilen bir değer bizim ahlak küremizi, iç dış ahlakımızı, anlayışımızı belli eder. Anlam arayışında da teklikten ibarettir oysa anlam arayışı tek ve bir doğrudan oluşmaz

Bardak görsellerinde fark ettiğim bir nokta ise hayatın akışına kapılmış kendini kontrol edemeyen, kendine mal edilemeyen anlamsız hayatın tasvir edilmiş olmasıdır.


0 Yorum - Yorum Yaz

küçük sınav    29.03.2021

Sınıf öğretmenliği . HÜMEYRA YILDIZ

19040416

1.       SORU: HEYKELİN KARŞISINDA DUA EDEN KADIN: Aslında benim heykel dediğim şey kadın için bir Tanrı. Kadın heykele anlam katmış yani farklı şekilde anlamlandırmış. Asıl sorumuz burada kadın neyi görmüştür? Kadın burada tanrı görmüştür bu yüzden dua etmektedir. Kadınla benim farklı anlam katmamızın sebebi objeyi kavrayışımızda ve algılayışlarımızdaki anlayış derecesinin farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca ikimizin kültürleri birbirinden farklı olması da etkilemiştir.

2.       SORU: BARDAK HANGİSİ SENSİN? : görsellerdeki suların miktarı aynı fakat biri boğulurken diğeri yüzüyor. Boğulan kişi ne yapacağını bilmiyor ve panik halinde kendini kontrol edemiyor. Yüzen kişi ise ne yapması gerektiğini biliyor, kontrolü kaybetmemiş ve çok sakin. Ben yüzen kişiyim çünkü hayatımdaki kontörlü kaybetmedim yani anlamlı bir hayat yaşıyorum. Hayatımdaki problemlerle baş edebiliyorum. Evet bazen benimde yüzmeyi bilmediğim yani ne yapmam gerektiğini bilmediğim vakitler oluyor bu seferde problemle baş edip kontörlümü tekrardan sağlıyorum. İşte bu yüzden yüzen kişi benim. Birde taşan bir bardak ve hala su alabilen bir bardak var. Bunlardan da hala suyu kontorllü bir şekilde alan bardağım.


0 Yorum - Yorum Yaz


18040319

Fatma Ceyda YILMAZ

Sınıf Öğretmenliği-3

 

1. Bakmak, bana göre her insana verilmiş olan bir özelliktir. Baktığımızda karşımızda ne olduğunu görürüz. Her insan bakar, fakat her insan göremez. Çünkü bakmak gözlerle olur. Fakat görmek sadece göz ile olmaz. Görmek anlamaktır. Görmek hissetmektir. Görmek yaşamaktır. İki insan düşünelim. Birisi Hintli, diğeri ise Türk olsun. Tıpkı Kur’an Nedir kitabı üzerindeki örnek gibi bu her iki insana da bir inek gösterelim. Her ikisi de baktığında onun bir inek olduğunu söyleyecektir. Fakat gördükleri farklıdır. Biri için çok kutsal bir varlığı temsil ederken diğeri için kurban bayramıdır, ettir, hayvandır. İşte anlamküre budur. Görülen, hissedilen, yaşamda olan, kişi için ifade ettiği anlamdır. Bakmak her insan için aynıysa da, görmek ve yorumlamak tamamen öznel ve kişinin anlamlandırmasına bağlıdır. Resimde Buda heykeli karşısında dua eden bir kadına bakıyorum. Fakat onun için sadece bir heykel değil, onun için belki de yaratan, en yüce, sığınılacak tek liman.

 

 

 

2. Ben, bazen kendimi bir bardak suda boğuluyormuş, bazen de suyun üzerinde duruyormuş gibi hissediyorum.  Çünkü hayatımı anlamlandırma konusunda her zaman bocalıyorum. Bazen neden böyle bir coğrafyada yaşadığımı, bazen neden İslamiyet içine doğduğumu sorguluyor cevaba erişemiyorum. Bazen de an geliyor kendimi inanılmaz huzurlu ve şanslı hissediyorum. Sanırım hayatım boyunca “insan” oluşumdan dolayı bu ikilem içinde sürükleneceğim. Ama yolun sonunda su üzerine çıkacağımın inancı beni her zaman sabra, şükre ve umuda itiyor. Hayatın anlamını bulmak belki de böyle bir umuda tutunmak, inanç duymak. Kur’an’ ı gerçekten hayatıma katmadığım içindir belki de bu suyun içinde debelenişim. Bilemiyorum.


0 Yorum - Yorum Yaz

FATMA KÖRKOCA 18040284    29.03.2021

FATMA KÖRKOCA 18040284 SINIF ÖĞRETMENLİĞİ-3
Gözlerini kapatıp dua eden insan görselşnde nerde olursak olalım gözümüzü kapattığınız anda istediğimiz yerde ve istediğimiz şeyi görebiliriz. Şeklinde bir yorum çıkardım. 
Önemli olan gözlerinin açık olup neye baktığı değil içten kalbinle neyi gördüğündür. Bakmak fiziki bir eylem iken görmek yani baktığın şeyi yorumlamak, onun hakkında düşünüp akıl yürütmektir. 

içlerinde insan olan iki bardakta ben içinde bulunduğumuz duruma biizm nasıl tepki verdiğimizi görüyorum. Yani iki bardakta da su var fakat birisi yüzüyor birisi batıyor. Önemli olan karşımızdaki durumlara karşı ne yaptığımız. Kur'an nedir kitabında anlamlı ve anlamsız hayat açıklamasının olduğu kısmı hatırlattı bana yaşadığımız hayat üzerinde kontrolümüzün olması ve olmaması durumu.

Biri ders biri düz bardak olan görsel ise bize sunulan nimetlerden ne derece yararlandığımız. Su akıyor fakat bardağın birisi ters durduğu için su dolmuyor. Bu hayatta karşımıza çıkan güzel şeyler için kendimizi ne kadar hazırlıyoruz, öğrenmek ve uygulamak için ne yapıyoruz bunu çağrıştırdı bana. 

Peki biz hangi bardağız?
 Ben düz şekilde durup içini dolduran ve doldurduğum bu suda durmasını bilip batmadan kalan bir bardak olmayı isterdim. 

0 Yorum - Yorum Yaz


AD-SOYAD: Duygu HAKBİLEN

BÖLÜM: SINIF ÖĞRETMENLİĞİ

ÖĞRENCİ NUMARASI: 18040276

Bakmak-Gör

Bakmakla görmek aynı şey değildir. Çoğu zaman çevremize bakarız ama olan biteni göremeyebiliriz. Resimde bir kadın dua ediyor kendi dinini gerektiği şekilde yansıtmaya çalışıyor.  Resmede bakınca bunu anladım ama daha derin olarak incelersek farklı şeyler daha anlamlı şeyler görebiliriz.

 

Hangisi sensin?

İlk resimde bir bardak ters çevrili ve içerisine su damlamıyor. bardakları insan olarak düşünürsek su damlalarını da bilgi olarak yorumlayabiliriz. Soldaki bardak kendini geliştirmeye çalışan, yeni bilgilere açık bir insanı temsil eder. Sağdaki bardak ise tam tersi bu durumda ben kendimi soldaki bardak olarak kabul ederim.

Bir diğer resimde ise içi dolu iki bardak var ve bu bardakların içerisinde rahat bir şekilde uzanan kişiyle çırpınan bir insan var. Bardağın içerisindeki suyu hayatımız olarak düşünürsek çırpınan insan hayatını düzene koyamamış, yaşantısında yer alan sorunları çözememiş, yaşama amacı edinememiş kişiyi temsil eder. Rahat olarak yatan insan ise bana göre yaşamındaki amacı bulmuş, sorunlarını halletmiş kendisiyle barışmış bir kişiyi tensil eder. Bu temsile göre ben kendimi çırpınan inşa olarak görebilirim hayatımı yaşantımı bir düzene koymaya çalışıyorum.


0 Yorum - Yorum Yaz


Alperen Çelik/18040262/Sınıf Öğretmenliği/3.Sınıf

Soru-1

İlk durumda bir kadının tanrı tasviri heykel karşısında dini bir ritüel olarak dua ettiğini ve saygı gösterisinde bulunduğunu görmekteyiz.

Okuduğumuz kitap çerçevesinde değerlendirecek olursak eğer bakmak ve görmek arasındaki anlamlandırma farkının bu durumda mevcut olduğunu söyleyebiliriz.

Anlamak çoğu kez sonuçları ebedileştirmek amacına değil sonuçları ve eylemlerimizi değiştirmek amacına hizmet etmelidir.

Dinin; insan ruhunda ikmal ettiği yeri haksız yere gasp eden bu tür sözde dinlerin yerini ilahi kaynaklı ve insanın bakmaktan öteye geçerek kazandığı hakikati görmeye araç olan dinler almalıdır ki insanın eylemlerinde ve söylemlerinde yitirmediği bir anlam ve amaçlar dizisi olsun.


Soru-2

Bardak görsellerinde ise insanın dış dünyayı, evreni ve yaşamı algılayış biçimi ve yönünün önemi üzerine vurgu yapıldığını düşünüyorum. Eğer dış dünyadan aldığımız uyarıcıları kendi anlam süzgecimizden geçirebilirsek tıpkı içi su dolu bardak gibi bir birikimimiz ve fikirlerimiz olacaktır fakat yalnız hazlar üzerine kurulu ve eylemlerde anlam aramadan yaşamamızı devam ettirirsek tıpkı diğer ters bardak gibi dış dünyanın ve muhatabı olduklarımızın uyaranlarından mahrum kalabiliriz.

Yaşamımızda anlamı ve akabinde umudumuzu yitirirsek kendi sınırlı yaşantımızda bile tıpkı bardakta boğulmak üzere olan kişi gibi olabiliriz. Fakat bir anlam ve amaç üzerine yaşıyorsak su üzerinde duran adam misali hayatın bölünmez akışında savrulmadan yaşayabiliriz.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


S.Ö  GAMZE BİNGÖL

18040256

Bakmak seyretmektir.  Görmek ise fark etmek. Birinci görselde biz sadece dua eden kadına bakıyoruz.  Bir puta dua ediyor. O kadın ona inanmış ve içselleştirmiş. Belki de benliğini bulmaya çalışıyor. O kadın kendince bir şeyleri görebiliyor ama onun inandığı bana doğru gelmediği için ben onun gördüğünü göremiyorum. İnsan inandığı şeyden güç buluyor. Bu ona doğru geliyor ve inandığı Tanrı’dan bir şeyler istiyor. Bu bütün dinler ve insanlar için geçerli. Çünkü insan kendini teslim etmek ve yükünü hafifletmek istiyor.

Ben bardak görselinde bardağın üstünde rahatça yatan insanım. Bu konuma gelmek kolay olmadı. Ben araştırdım, okudum ve öğrendim. Elimden geldiğince rehberimiz olan Kuran’a uymaya çalışıyorum. Bu durum beni oldukça hafifletiyor. Allah’a teslim olduğunu hissetmek insanın endişelerini azaltıyor. Neden var olduğumu, ne için yaşadığımı biliyorum bu durum benim boşlukta kalmamı engelliyor. Ve Allah’ın benim için bir planı olduğunu bilerek çalışıyorum.


0 Yorum - Yorum Yaz


SÖ GİZEM ÖZYILDIRIM 18040299
1. SORU:
Dua eden bir kadın gördüm. Buda heykeline tapıyordu sanırım, gözleri kapalı bir şekilde.
Heykele bakmıyordu ancak manevi olarak görüyor. Bizler de dua ederken karşımızda bir yaratıcıya
bakmasak da maneviyat açsından görüyoruz. Bu da bizi inanmak ve anlam arayışı arasındaki
bağlantıya götürüyor. Anlam arayışında bir yere varabilmek için inanıyor olmamız gerekir. İnanmak
ise insanların fıtratında vardır. Bu nedenle insanlık tarihi boyunca insanlar güneşe, aya, putlara vs.
inanmayı tercih etmişlerdir. Kuran nedir kitabında da “ o halde anlam, görülen, bilincine varılan ve
inanmayı da içeren bir şeydir.” Şeklinde ifade edilmiştir.
2. SORU:
Dolu ve boş bardak gördüm ve bir bardağın içinde sırt üstü yatan bir çocuk vardı diğer
bardağın içinde ise çırpınıp boğulmak üzere olan bir çocuk vardı. Bu görseller bana insanın anlam
arayışını çağrıştırdı. İnsan anlam arayışı içindeyken çırpınır vaziyette olur bir gerilim içindedir, anlam
arayışını tamamladığında ise rahata erer, hayatının, yaşamasının bir anlamı vardır ve mutluluğa
huzura erişmiştir. Ben bardakta çırpınan çocuğun olduğu görseldeki gibi olduğumu düşünüyorum
çünkü hala bir anlam arayışı içerisindeyim, neden dünyadayız, ne gibi bir amaçla geldik gibi soruları
kendime hala soruyorum o nedenle bardakta çırpınan çocuğun olduğu görselin beni yansıttığını
düşünüyorum. Aynı zamanda içi dolu olan bardak olduğumu düşünüyorum çünkü anlam arayışı
içindeyken gün be gün aslında çeşitli bilgilerle zihnimi dolduruyorum ve sorularıma çeşitli cevaplar
buluyorum. Bu nedenle ben içi dolu olan bardak ve bardağın içinde çırpınan çocuğun olduğu
görsellerin beni en iyi şekilde yansıttığını düşünüyorum.

0 Yorum - Yorum Yaz


 

1) dua eden kadın

Bu görselde kadın inandığı tanrıya dua ediyor şekilde. Belki bir şükür belki bir ihtiyaç için geldi ve dua ediyor şu anda tam olarak bunu bilemiyorum ancak bir inanışının olduğunu ve hayatta bir anlam aradığını söyleyebilirim. Yani ruhsal boşluğunu doldurma amacını taşıyor.

 

2) hangi bardak sensin?

Gösterilen bardaklardan ilki yani suyun içinde çırpınan kişinin kendim olduğumu düşünüyorum çünkü okuduğum kitapla yani kuran nedirle ilişkilendirdiğimde insanın anlamını bulmasının bir sonuç değil bir süreç olduğunu daha da fark ettim yani i nsan sıkışıp kaldığı bir yerden kurtulmak isterken hayatının anlam ve amacını bulmaya çalışıyor fakat bu sonu gelmeyen bir döngü. Bu durumu sağlıklı atlatmak içinse bizden önceki yyol göstericilerden yararlanırız. Peygamber efendimizin hadisleri ve sünnetleri de yol gösterici kitabımız kuranı kerimi okumanın ötesine geçip amel yapmamıza yani hayata uygulamamızda bize büyük kokaylık olacaktır. Belki bu durumu fark ettiğimizde bardağın içindeki suyun üstünde  oturan kişinin rahatlığının birazına da olsa kavuşmuş olacağız. Diğer görseller incelendiğinde ise yani dolu ve boş bardağın olduğu görsellerde ise kendini anlamaya  çalışan kişinin dolu bardağı, hayatta hiçbir amacı olmayan ruhunun ihtiyaçlarını karşılamaktan vazgeçmiş bir kişiyi temsil ettiğini düşünebiliriz. Bu yüzden bu bardaklardan da dolu olanın kendim olduğunu düşünüyorum. 

0 Yorum - Yorum Yaz


Gören insandır. Her insan hayatın akışı içerisinde yaşar. O akış içerisinde yaşadıkları, gördükleri, deneyimlerde bulunur. Bu yaşantılar insanların hayatına anlam katar. Eğer insan yaşadıklarından yola çıkarak hayatına bir anlam kazandırmazsa insan sürüklenir. İnsanın fıtratında araştırmak  ve öğrenmek vardır. Bunlardan yola çıkarak insan çevresini gözlemler, gözlemlerine göre kendi hayatını yorumlar. Kendine ona göre yol belirler. Hayatına anlam katmaya çalışır. İnsanlar eylemlerini gerçekleştirirken karşılaştığı sorular eylemin onun için ne ifade ettiğini açık şekilde ortaya koyar.
0 Yorum - Yorum Yaz

Küçük sınav    29.03.2021

Serhat KARABULUT

18040280

Sınıf öğretmenliği-3

1-    İnsan varolduğu günden bugüne kadar sürekli yaşadığı dünyayı, evreni tanımaya ve anlamaya çalışmıştır. Yaşamak isteyen hiçbir insan kendi eylemlerini hareket tarzını anlamsız bulmaz. İnsanın anlam arayışı onun fıtri özsel bir kabiliyetidir.

İnsan içinde bulunduğu dünyayı, çevresindeki varlıkları ve nesneleri kendi fıtratını anlamak istemiştir.

Cevap ve çözümlemelerle hayatını anlamlandırmış zihnini ve eylemini tatmin ettiğini sanmıştır.

Anlam insan gerçeğinin bir olgusudur.İnsanın kendini ifade etmesidir. Anlam görülen, bilincine varılan, ve inanmayı içeren bir şeydir. İnsan eylemlerinin anlamını sorar.

İnsan anlamı onda anlam görmesi söz konusu olan şeyde görmüştür. Kişinin bir şeyde anlam görmesi onun gerçeklikle yüzleşmesi ve varoluşunu gerçekleştirmesidir.İnsanın belirli bir şekilde gerçekleştirdiği bir insani yapıp-etme ona atfedilen değeri belirler.

İnsan dünyada sürekli olarak gerçekleşmesini istediği, hayatını anlamlandırışında temel aldığı değerlerden kaynaklanan ana amaçlarını ve bu çerçevedeki eylemlerinin değerli ve anlamlı olacağını görmüştür. Kişi , obje ile ilişki kurmaya başlayınca fıtratından gelen imkanlar, yani varlık koşulları ortaya çıkar. Bu imkanlar ana zihniyetler, akıl yürütme ve alıştır.

Kişi obje ilişkisinde fıtratı oluşturan bu ve diğer varlık şartları, içerik anlam kazanır. İnsanın anlam vermesi değer vermesi , varoluşu bu şekilde gerçekleşir.

  


0 Yorum - Yorum Yaz


İsim Soyisim: Beyda AYDINLATAN

Öğrenci Numarası: 18040251

Bölüm: Sınıf Öğretmenliği 3. sınıf

Bak Gör, Anla- Anlam Yarat- Anlam Küreyi Fark Et

               Bakmak ve görmek farklı şeylerdir. İnsanlar yaşantı, inanç ve görüş farklılıklarından dolayı aynı şeye baksalar da farklı şeyler görebilirler. Aynı şey inançlar için de geçerlidir. İnsanlar düşünce farklılıklarından dolayı farklı inanışlar içerisinde olabilirler. Aynı inanış içerisinde olsalar bile herkes tamamen aynı şeyi düşünüp aynı şeye inanmaz. Fotoğrafta olduğu gibi aynı puta bakan insanlar bile farklı şeyler düşünebilir, düşüncesine göre inancını farklı şekilde yorumlayabilir

Hangi Bardak Sensin?

               İlk bardakta kişi, çırpınarak yüzeye çıkmaya çalışmaktadır. Fakat çırpındığından dolayı boğulmak üzeredir. İkincisinde ise suyun üstünde sakince durduğu için batmayan birini görmekteyiz. Ben ikinci bardağım. Çünkü bazı durumlarda yapılması gereken şeyleri mantıklı bir şekilde düşünüp sakin olursak doğru kararlar verebiliriz. Fakat sakince düşünmezsek bardağın içindeki çırpınan adam fotoğrafında olduğu gibi kendi kendimize zarar vermiş oluruz.


0 Yorum - Yorum Yaz


KÜBRA SEVİNDİK

Sınıf Öğretmenliği-18040303

 

            Bir durumu anlayıp yorumlamak için, var olan durumu yorumlayabilecek kadar kavramamız gerekmektedir. Burada ise duruma bakmak yerine görmek gerekir. Görmek durumun olayın en ince detayına kadar hakim olmayı gerektirir. Bakmak ilk görüş anında kapıldığımız duygu ve düşüncelerdir. Gören insan her türlü konuyu doğru bir şekilde değerlendirir ve hayatında o kadar yer edindirir. Her gören insan aynı düşüncelere sahip olmaz. Herkesin durumları değerlendirme yorumlama biçimi farklıdır. Buna da anlam küre denir. Bu din konusunda da böyledir bilinen tek bir gerçek vardır ama herkes aynı anlamı çıkarıp onu yaşamaz.

            Bardakta boğulan insan, zorluklarla baş etmeyi ve zorluklar karşında sabırlı olmayı bilmeyen insandır. Herkesin kendi içinde sorunları vardır. Bu sorunların çözümü de insanın elinden geleni yaptıktan sonra sabır göstererek olacakları beklemesi gerekmektedir.


0 Yorum - Yorum Yaz


Mustafa Kemal Gök Sınıf Öğretmenliği 18040273

Kur’an Nedir? 1-71. sayfalar

 

YANITLAR

1. Görmek inanmaya dayalı bir etkinliktir lakin bakmak çoğu zaman yanılsamalara sebep olur. Buddha heykeline bakan kadın görselinde kadın, kendi inancına bir temel oluşturmuş ama yoldan geçen birisi onun bu eylemi hakkında yalnızca belirli yargılara varır. İnsan bir anlamkürede yaşadığının çoğu zaman bilincinde değildir ama inançlı kişiler, ki görseldeki ibadet eden kadın da kendi anlamküresini meydana getirmiştir, görmeyi bir duyunun ötesinde olarak kullanmaktadırlar. Sonuç itibariyle bakmak ve görmek eylemleri arasında zıtlığa yakın bir durum vardır.

2. Bardaklardaki görsellerde yüzmeye çalışan insanlar aslında bir metaforu simgelemektedirler. Belli bir inanç çerçevesinde yoğrulmuş olan insan anlam arayışındadır ve bu arayışı ilelebet sürdürecektir. En küçük bir olgu yahut olay onun anlamküresinde belli anlamlar kazanacak ve kendini boşlukta hissetmeyecektir. Oysa diğer bardakta boğulan insan figürü anlam arayışını belli bir noktada kesmiş ve kendini boşluğa sürüklemiştir. Bir tarafta havada uçan kuşa anlam yükleyen birisi varken diğer tarafta dünyanın anlamsızlığı konusunda tam karar almış ve dünyadan elini eteğini çekmiş bir kimse bulunmaktadır.


0 Yorum - Yorum Yaz


Bardak Sorusunun Cevabı: Görselleri gösterilmiş olan bardaklardan içerisinde bir miktar su bulunan ve yine içerisinde birkaç damla damlayan bardağın ben olduğunu düşünüyorum. Nedeni ise kitapta da geçtiği üzere insan, varolduğu günden bu yana sürekli olarak içinde yaşadığı dünyayı ve evreni tanımaya, anlamaya çalışmış ancak bu çabası içinde en az tanıyabildiği varlık kendisi olmuştur. İnsandaki bu anlam merakı ve öğrenme arzusu, insanı insan yapan en büyük kuvvettir. Bahsedildiği üzere insan merak eden ve öğrenme arzusu içinde olan bir varlıktır ve tarih boyuncada insanlar anlama ve anlamlandırma süreçlerinde birbirlerinin üretmiş olduğu düşünce ve eserlerden yararlanmış, bunları geliştirmişlerdir. Bu süreçler kişinin yeni hipotezler üretmesini de sağlamıştır. Tüm bu süreçler, kişinin düşüncelerini zenginleştirmiş ve geliştirmiştir. Bu noktada görseldeki bardakta bir miktar suyun bulunmasını mevcut durumda öğrendiklerim, var olan düşünce ve bilgilerime benzetirsek, bardağın içerisine damlamak üzere olan damlaları da öğreneceğim bilgi ve becerilere benzetebilirim. Çünkü insan yaşadığı çağı, dönemi anlama çabası içerisindedir ve bende yaşadığım sürece çevremdeki olay ve olgulara ilişkin araştırma yaparak yeni deneyimler elde edeceğim. 

Bak- gör sorusunun cevabı: Görseldeki kadının dua ettiği yani bir ibadet davranışı içerisinde bulunduğu görülmektedir. İnsan doğası gereği, inanan bir varlıktır. 


0 Yorum - Yorum Yaz


Sınıf Öğretmenliği Küçük Sınav

Ad Soyad: Cansu Atay

Numara: 18040096

 

1) Bakmak – Görmek

İnsan varlık bilincine ermeye çaba gösterir. İçinde bulunduğu nimetleri idrak etmeye, şükretmeye ve teşekkür etmeye çaba gösterir. Kabiliyetlerinin sınırını bilmeye çaba gösterir. İnsan, eylemlerine anlam verdiğinde hayatını anlamlandırdığını ortaya koymuş olur. Burada buda heykelinin önünde dua ediyor gibi görüne kadın için anlamı bulmuş diyebiliriz. Dua ederek iç huzura ulaşmayı amaçlamıştır.

İnsanın hayatını aydınlatacak önder kişilere ve şeylere ihtiyacı olabilir. Resimdeki kadın bu önderliği buda heykelinde bulmuştur. İnsanın temel arzularını ve iç güdülerini nasıl doyurup tatmin edeceğini, egosunun veya süper egosunun çatışan istekleri arasında nasıl uzlaşma sağlayacağını, topluma ve çevreye nasıl uyum göstereceğini, insan bu rehberde bulabilir. Çünkü insan uğruna mücadele edecek bir şey bulamazsa psikolojisi bozulabilir.

2) Bardak

Anlam verme insanın evrene attığı bir imzadır. İnsan eylemlerinin anlamını sorular. Aksi halde insan anlamsızlık duygusu yaşar. İnsan eylemleri değerler tarafından yönetilir ve bu yüzden bir anlamı vardır.  Bütün insanların objeyi kavrayışlarında ve algılayışlarında farklılıklar vardır. Yani her insanın anlam küresini farklı durumlar oluşturabilir.

Bu bardak örneğinde “Suyun üzerinde durmak mı yoksa suda boğulmayı seçmek mi?” durumu sorgulanmaktadır. İnsan bir şeylerin iyi tarafını görerek her durumu kendi lehine çevirebilir. Bu yüzden ben suyun üzerinde durmak seçeneğini doğru buluyorum. İnsan çabalayarak her durumdan kendini kurtarmalıdır. Bulunduğu durumlarda da anlam sorgulaması yapmayı bilmelidir. “Neden bu durumdayım?” , “Bu durumdan nasıl çıkarım?” ,” Nasıl çaba sarf etmeliyim?” gibi soruları kendine sormalıdır. İçinde bulunduğu durumdan kolayca sıyrılmalıdır.


0 Yorum - Yorum Yaz


Bardak? Hangisi sensin? 

Bardakların birinde insan suya batmış çırpınırken diğeri su üzerinde rahatlıkla yüzer vaziyette bulunuyor. Bu bana anlamını bulmuş insanla bulamamış insan arasındaki ayrımı çağrıştırdı. Anlamını bulmuş insan hayatı üzerinde rahatlıkla kontrol sağlayabilir ve hayatın akışına katılabilir. Fakat anlamını bulamamış ve anlamsız hayat yaşayan insan hayatı üzerindeki kontrolü kaybeder, hayatın akışına ayak uyduramaz; tıpkı bardaktaki suyun içinde boğuşan ve yüzeye çıkamayan insan gibi.

Diğer bardak görselinde bardaklardan biri düz bir şekilde duruyor ve su damlaları içinde birikiyor, diğeri ise ters konulmuş bir biçimde duruyor ve su damlaları boşa akıyor. Burada da benzer anlam çıkarılabilir. 

Bense bu bardaklardan suyu içine alan ve su üzerinde rahatlıkla duran bardak olduğumu düşünüyorum. Çünkü ruhumun ihtiyaçları ile tutarlı olan anlamlı bir yaşam sürüyorum. Her zaman anlam arayışı içinde yaşayarak bunda başarılı olmaya çalışıyorum. 



0 Yorum - Yorum Yaz

BAKMAK VE GÖRMEK    29.03.2021

Bakmalara anlam yüklemek görmek demektir,bakmaya değer kazandıran şey reel akışta devam eden aktivilere değer biçmektir. Bir şeylere mana yüklemek de anlam küreye dahil olmaktır.

Kendimi, Bardak görsellerinde yan yana bulunan iki bardaktan agzı açık üzerinde damlalar bulunan bardak olarak nitelendiriyorum. Çünkü sağdaki ağzı kapalı bardak etraftaki gelişmelere kapalı bırakın yağmur damlasını sel de gelse  etkileşime ve değişime açık değildir ; görmeye atfedilen bir değer bizim ahlak küremizi, iç dış ahlakımızı, anlayışımızı belli eder. Anlam arayışında da teklikten ibarettir oysa anlam arayışı tek ve bir doğrudan oluşmaz

Bardak görsellerinde fark ettiğim bir nokta ise hayatın akışına kapılmış kendini kontrol edemeyen, kendine mal edilemeyen anlamsız hayatın tasvir edilmiş olmasıdır.

gamzegül bozkurt sö 18040257 

0 Yorum - Yorum Yaz


1)BAK-GÖR

İnsanlar hayatlarına anlam verebilmek için çevrelerinde olan biten her şeyi incelerler. Ancak kimi zaman baksalar bile göremedikleri durumlar söz konusudur. Çünkü insanlar çevrelerindekileri ve kendi iç dünyalarında yaşadıklarını anlamlandırmaya çalışırlar bu anlamlandırmayı yapabilmek için ise baktıkları unsurlardan neleri ne kadar gördükleri üzerine düşünmeleri gerekir. Eğer kendilerindeki, yani insan olmanın anlamını görerek ve anlamlandırarak hayatlarına yansıtabilirler ise hayatlarındaki arayış da yol kat etmiş olurlar.

2) insanlar doğduklarında tıpkı boş bardak gibidirler. İnsan kendi yaşantısını anlamlandırmaya başladıkça bardağın içi dolmaya ve yaşamında inanç, değer, zihniyet gibi unsurları şekillenmeye başlar. Boş bardak gibi doğan insan eğer yaşamını anlamlandırmak için kendini ve yaşadığı dünyayı sorgulamaya başlarsa o bardak dolmaya ve o kişinin hayatı da anlam kazanmaya başlar. Hayatını anlamlandıran kişi yanı bardağı dolduran kişidir. Suyun üzerinde sefasını sürer ve anlamlı bir hayat serüvenine devam eder. İnsan olmanın özelliklerini yerine getiremeyen sorgulamayan, merak etmeyen yani hayatını anlamlandırmayan yaşayan bir insan ise bardak yine suyla dolar ancak hayatına bir anlam getiremeyen insan o bardağın, o yaşamın içinde kaybolur gider…


0 Yorum - Yorum Yaz


CEVAPLAR

1)     1)   Bakmak demek seyretmek demektir. Sadece bir eylem olarak kalır. Görmek ise fark etmek demektir. Bir şeyi anlayıp açıklayarak onu değerlendirmek olarak ele alınabilir. Dua eden kadın fotoğrafı, kimi insan için hiçbir şey ifade etmeyebilir. Ama bizim anlam küremizde bir yeri olduğu için bakmakla kalmayıp yaşanan durumu görebiliriz. Durumun farkına vararak kendi anlam küremizde açıklayabiliriz. ‘Rahmet’ konusunda da bu konularla karşılaşmak mümkündür. Yağan yağmur, bizim anlam küremizde rahmet olarak adlandırılırken, Londra’da hiçbir anlamı yoktur.

 

 

 

2)     2)   Gösterimde yer alan bardaklardan suyun üzerinde kalan birey olmak için bir uğraş sergilediğimiz görülmektedir. Hayattaki hatalarımızdan, yanlışlarımızdan dolayı suyun içine doğru batmamız söz konusu olabilir. Fakat hayatın gerekliliklerini yerine getirerek, ‘inandım, iman ettim’ sözünün sorumluluğunu yerine getirerek suyun yüzeyinde kolaylıkla kalabilmemiz mümkündür. İnsan, uğruna yaşayacağı bir şeye ihtiyaç duyar ve bunun gerekliliklerini yerine getirir. Bunları başardığında ise suyun yüzeyinde kalabilir.


0 Yorum - Yorum Yaz


DUA EDEN KADIN:

Burada ben gelecekteki eşi için dua eden bir kadın görüyorum. Kadın gelecekteki eşinin güzel bir tipi olması, iyi bir ahlakı olması ve güzel bir ahlakı olması için Tanrıya dua ediyor. Bunu yapmasının nedeni ise hayatının daha bir değerli ve güzel olması için. Benim buradan çıkarımım buydu.

 

SEN HANGİSİSİN?

Ben burada içi dolan bardağım yani öyle olamaya çalışıyorum. Ben bir bildiklerim bana yeter değil de daha çok bilmediklerimi de öğreneyim, kendime bir şeyler katıyım ki hayatımı daha bir güzelleştireyim, anlamlandırayım düşüncesindeyim. Yani hayatıma bir şeyler katarak daha bir anlamlı ve değerleri bir hayat yaşamak isterim. Bu yüzden buradaki içi dolan bardak olmak isterim.

 

YATAN VE BOĞULAN ADAM:

Bana göre burada su miktarı hedeflerdir ve iki adam için hedefler aynıdır (su miktarları aynı). Burada su üstünde yatan adam, koyduğu belirlediği hedefler için uğraşmış, didinmiş ve hedefine ulaşmıştır. Halinden mutludur, keyfi yerindedir. Fakat boğulan adam ise koyduğu o hedef için uğraşmamış, didinmemiştir. Sonucunda ise boşluktadır. Belki de yardım istemektedir. Boğulan adam mutsuz ve keyfi yerinde değildir. Kısacası yatan adam hayatını anlamlandırmış daha değerli kılmıştır fakat boğulan adam hayatını anlamlandıramamış veya çok az anlamlandırmıştır ve sonuç olarak hayatını değerli kılamamıştır. Benim bu görselden çıkarımın bu oldu.


0 Yorum - Yorum Yaz


1.       1. Soru: Bak ve Gör

Burada dua eden bir kadın vardı. Buradan şunu anlayabiliriz, bütün insanların objeyi kavrayışlarında ve algılayışlarındaki anlayış derecesinde farklılık vardır.       

Mesela fotoğrafta bazı insanlar için sadece bir heykel olarak gözükürken, bazı insanlar için dini bir inancı sembol ediyor olabilir.

Bu sorudan bakmakla görmek arasındaki farkı anlayabiliriz. Anlam, özellikle inanmayı içerir. Gören, insandır. Dolayısıyla yaşadığı reel durumların içinden sıyrılıp çıkmaya yönelen eylemler içerisinde bulunur.

               

 

2.       2. Soru: Burada 2 insan görüyoruz. Birisi bardaktaki suda boğulurken diğeri üzerine yatmış ve duruyor. Yani hayatta böyle aslında, bazı insanlar keyif alıp, hayatını mutlu bir şekilde geçirirken ve su sayesinde hayatta kalırken, kimisi bu suyu nasıl kullanacağını bilmediği için bu suda çırpınıp boğuluyor.

Diğer bir fotoğrafta ise 2 bardak vardı, birisi düz birisi ters konmuş ve üstten su damlıyordu. Bence bu fotoğrafta verilmek istenen mesaj bardağı nasıl koyduğumuza bağlı olarak biriken su miktarı. Yani bu fotoğraftan hareketle gerçek hayatta da bizim hayata karşı duruşumuz, hayattan beklentilerimizle hayatın bize verecekleri ilişkilidir diyebiliriz. Bu yüzden yaşantılarımızı anlamlı kılmalıyız.

İnsan eylemleri ile herhangi bir şeyi gerçekleştirmeye, herhangi bir şeye şekil kazandırmaya, hayatını anlamlı ve değerli bir uğraşla doldurmaya çalışır.


0 Yorum - Yorum Yaz


SÖ 18040272 F.Sedef eşen

 

1-Bardak Görseli

Bardak görselindeki anlatılmak istenen şeyle ‘Kuran Nedir?’ kitabındaki ilişki doğru orantılı bir ilişkidir. İnsan elindeki  imkanları doğru kullanırsa rahat ve huzurlu bir yaşamı olur fakat bunun aksi yönü oluyorsa elindekilerle boğulur.Kitapta  da  insanın bir anlam arayışı, hayatı daha lezzetli kılmak için bir amaca bir kılavuza ihtiyaç olduğunu belirtmiştir.Bunları anlamak için de Kuranı rehber edinmemizi  söylüyor.Hayata bakış açımız  yaşama biçimimizi belirliyor aslında.  Verilen nimetleri elimizin tersiyle itmek yerine kabullenip avantajlı hale getirip güzel  yaşamalıyız.  Görseldeki bardak ve ters bardak  fotoğrafı bu olayı daha somut hale getiriyor. Diğer görseldeki  boğulan ve yüzen adam  fotağrafı ise insanın hayatı yine insanın öz iradesine kaldığını gösteriyor. Hayatı nasıl yorumlarsan hayatta sana o şekilde cevap verdiğini gösteriyor.

2-Dua eden kadın figürü

Bu fotoğrafta insan bir inanç üzerine doğduğu ve  buna uygun yaşadığını anlatıyor. Kitapta da  temel anlatılan nokta insanlar belli bir inanç sistemi üzerine yaşadığını ister bu farklı dinler farklı şeyler olsun muhakkak bir şeye inanarak bir şeyi amaç edinerek ve  yaptıkları eylemlerde anlam  bulmak için yaşadıklarını belirtiyor.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


AÜEBF- DKAB- SÖ

Şükran Sıla Kara 18040279

11.03.2021  BAKMAK VE GÖRMEK SINAV

 

BARDAK

     Yan yana duran iki bardaktan ben ağzı yukarıdan olan ve içini dolduran bardağım. Her zaman yeni şeyler öğrenmeye açığım ve kendimi bilgilerle dolduruyorum. Etrafımda olup biteni anlamaya ve kendimi geliştirmeye çalışıyorum.

     Diğer iki bardaktan ise boğulan değil suyun üstünde kalanım. Her zaman sorunlarla mücadele ederim ve bir şekilde üstesinden gelmeyi başarırım. Bazen kendi başıma bazen yardımla sorunları alt ederim. Öncelikle sorunu anlamaya çalışırım. Anladıktan sonra kendi değerlerimce çözüm bulurum.

 

DUA EDEN KADIN

     Bu görselde insanın anlamaya ve inanmaya ihtiyacı olduğunu görüyorum. İnsan her zaman bir anlam arayışındadır bu arayış varoluşunun gerçekleşmesidir ve bu arayış onu inanca iter. Bir başka deyişle “anlam inanmayı içerir” (s. 37).

 


0 Yorum - Yorum Yaz


SELAMİ ARGU/ 18040244/ SINIF ÖĞRETMENLİĞİ 3.SINIF ÖĞRENCİSİ


Dua eden kadın fotoğrafından hareketle Mevlana’nın şu sözü akla gelmelidir: “Senin baktığına herkes bakıyor ama ya görebildiğini herkes görebiliyor mu? Aralarındaki tek fark sensin.” Burada direkt baktığımızda sadece dua eden bir kadın görürüz. Oysa ki uzun süreçli dikkatimizi verdiğimizde aslında o dine mensup çeşitli motiflerin farkına varıyoruz. Kişinin hayatına yüklediği anlamın farkına varıyoruz aslında. Bu anlam insanın kendisini ifade etmesidir. Bu fotoğrafta insan eylemlerinin bir anlamı olduğuna dikkat çekilmektedir. Böyle bir dua etmede anlam buluyor kadın. Bu sebepledir ki bu anlamı yaşamak, bunda bir anlam yaratmak ve bu anlamı hayata katma yolunda en alçakta görünen bir kişi hayatına farklı anlamlar katabilirken, bir şehrin, ülkenin başkanı anlamsız bir hayat sürebilir. Bu sebeple bütün insanların baktıklarında ve sonucunda gördüklerinde; objeyi kavrayışlarında ve algılayışlarındaki anlayış derecesinde farklılıklar vardır.


İkinci soruda gösterilen bardak fotoğraflarında aslında bizim hayata yüklediğimiz anlam sürecine vurgu yapılarak hangisinin biz olduğu soruluyor, suyun üzerinde mi? Yoksa suyun içinde batarken mi? Biz insanlardaki anlam merakı ve öğrenme arzusu, insanı insan eden en büyük kuvvettir. Kur’an’ın bize dediği yaşa, oku, düşün ve anladan hareketle hayatımızı anlamlandırırız. Bütün insanlara hidayet rehberi konumundadır çünkü. Neye ihityacımız sorusunun tam da karşılığıdır. Eğer sevilmeden sevemez olmuşsak, dinler gözüküp dinlemiyorsak, insanı anlamak için kendimizi anlamamız gerektiğini bilemiyorsak, bu arayışa kesinlikle ihtiyaç var demektir. Bu ihtiyaçlara anlam yüklediğimizde ve cevap bulduğumuz bizim konumuz ya suyun içinde boğulur vaziyette olur ya da suyun üstünde hali keyfi yerinde konumunda olur. İnsanların kendisinde baz yetenekler görmesi, yapıp etmelerine bir anlam vermesi, onun hayatta kalmasını sağlar. Bu sayede anlamlı ve anlamsız hayatın farkına da varır. 



0 Yorum - Yorum Yaz


KÜBRA SÜMER-SINIF ÖĞRETMENLİĞİ

3.SINIF - 18040305

1.SORUNUN YANITI:

İlk görselde bir kadın heykel karşısında dua ediyordu. Buradan çıkardığım anlam insanlar kendince bir inanışı benimsiyor. Kitapta bir örnekte de insanlar birtakım objelere anlam yükleyerek ona inanıyordu. Yani insanın fıtratında yapıp-etmelerine bir anlam yükleme, bir inanç benimseme ve anlam arayışı içersinde olduğu için bunu yaptığını söyleyebiliriz.

2.SORUNUN YANITI:

İlk resimde bir taşan bardak ve yarım su dolu bardak resmi vardı. Buradan çıkardığım anlam yarım su dolu bardak kendi anlam küresinde yaşayan, dışa kapalı bir insan olarak yorumladım. Taşan bardak ise anlam dünyasına ulaşan kısaca ifade edilmesi gerekirse anlam bilinci ile anlam gücünü birleştirerek bakış açısını genişleten bir insan olarak yorumlanabilir. Yani kendi benliğini aşarak dünya sorunlarını fark eden, varlığını sorgulayan bir insan olarak yorumladım.

Diğer bir resimde ise bardak dolu suyun içinde çırpınan bir insan vardı. Buradan çıkardığım anlam, bu kişinin anlam arayışı içerisinde olduğu ancak bunu başaramadığı şekilnde yorumlanabilir. "Kuran Nedir?" kitabından yola çıkarak kişinin bir amaç edinemediği, özsel kabiliyetini keşfedemediği ve mutluluğa eremediği şeklinde yorumlanabilir.

Yanındaki bardakta duran kişi ise suyun üstünde uzanmış bir şekilde yatıyor. Yani hayatın anlamını kendince keşfetmiş, özsel kabiliyetini keşfetmiş, zorluklara karşı sabretmeyi öğrenmiş ve bu sayede mutluluğa erişmiş bir insan olarak yorumlanabilir.

Ben bu bardak görsellerinden hangisiyim diye soracak olursam eğer, anlam arayışında olan ve suyun içerisinde çırpınan bir insan olduğumu söyleyebilirim. Halan bir arayış içerisinde olduğumu ve hayattaki zorluklarla baş edebilecek bir güce erişemediğimi düşünmekteyim. 


0 Yorum - Yorum Yaz


 

SÖ BÜŞRA SOYSAL 18040304 

1.Soru: Bakmak ve Görmek

İnsanlar her zaman bir şeylere bakarlar ama baktıklarından aynı anlamı çıkarmazlar. Baktıklarımızdan anlam çıkarma veya onlara anlam verme işini görmek yapar. Görmekse zihnimizde var olan bilgiler ile objenin birleşmesi sorucu oluşan eylemdir. Anlama işlevini yerine getirir. Baktığımızda objeye yalnızca bakarız ancak baktığımız objenin bilgisini edinmek, mevcut bilgilerle objeye ilişkin yeni bilgi edinme ve ona farklı yollarla şekil verme işini yapar zihin, böylelikle anlam oluşur. İnsan yaradılışından ötürü anlam verme ve anlama eğilimindedir. Anlam vermesinde ona kaynaklık edense duyguları, çevresi, zihni ve bilincidir. Bu dörtlü arasındaki ilişki algılayışlarımızdaki farkı meydana getirir. Eylemlerimize karar verirken bu dörtlü arasındaki etkileşimden yola çıkarak değerli ve anlamlı eylemlerde bulunuruz.

Varlık koşullarımız anlam küremizi oluşturur. Olay, olgu, durum, soru vb. ile karşılaştığımızda içimizdeki varlık bütünü anlam kazanır. Bu yüzden bakmanın ötesinde görmek ve gördüğümüzden yola çıkarak anlam küremizi fark etmek ve anlam küremizdeki parçaları daha iyi anlamak hayatımızın amacını ortaya koyar.

 

2.Soru: Bardak

 İnsanlar hep bir uğraş halindedir. Özümüzde hür varlıklar olmamız eylemlerimizde seçenek şansını bize sunar. Değerli ve anlamlı eylemler yapabilmemiz için seçim yapmaya bizi iter. Bu seçimi yapabilmemiz içinse kaynağa ihtiyaç duyarız bir, rehbere ihtiyaç duyarız. Bu rehberde Kur’an’dır. Ama bu rehberi anlamamız için yeterli alış gücüne sahip olamayabiliriz. Bu yüzden bu rehberi bize açıklayacak, hayata katılabilir olduğunu gösterecek somut şeylere ihtiyaç duyarız. Bunu da bize Örnek/önder kişiler sağlar. Anlam arayışımızdaki çabamıza yol göstericidir bu iki kaynak. Hayatına Kur’an ve bu örnek/önder kişilerin davranışlarını örnek alarak, onu hayatına katarak “Kâinat ve varoluş” arasında bir tavır alırız. Hayatımıza anlam kattığımızda 2. Bardak gibi oluruz. Zihnimizde kargaşa olmaz ya da kurtulmak için çırpınmayız. Bu rehberlerin önderliğinde hayatımıza yön verir ve mutlu oluruz. İnsanlar bu bilgiye erişene kadar 1. Bardaktaki insanlar gibidir. Önemli olan doğru kaynakları bulup 2. Bardaktaki kişi gibi olabilmektir. Ben birinci bardak ve ikinci bardak arasında bir yerdeyim. Okuduğum bu kaynak sayesinde hayatıma yönelik anlam arayışımda hangi yolu seçmem nasıl bir yol izlemem gerektiği noktasında fikir edindim.


0 Yorum - Yorum Yaz


 

SÖ BÜŞRA SOYSAL 18040304 

1.Soru: Bakmak ve Görmek

İnsanlar her zaman bir şeylere bakarlar ama baktıklarından aynı anlamı çıkarmazlar. Baktıklarımızdan anlam çıkarma veya onlara anlam verme işini görmek yapar. Görmekse zihnimizde var olan bilgiler ile objenin birleşmesi sorucu oluşan eylemdir. Anlama işlevini yerine getirir. Baktığımızda objeye yalnızca bakarız ancak baktığımız objenin bilgisini edinmek, mevcut bilgilerle objeye ilişkin yeni bilgi edinme ve ona farklı yollarla şekil verme işini yapar zihin, böylelikle anlam oluşur. İnsan yaradılışından ötürü anlam verme ve anlama eğilimindedir. Anlam vermesinde ona kaynaklık edense duyguları, çevresi, zihni ve bilincidir. Bu dörtlü arasındaki ilişki algılayışlarımızdaki farkı meydana getirir. Eylemlerimize karar verirken bu dörtlü arasındaki etkileşimden yola çıkarak değerli ve anlamlı eylemlerde bulunuruz.

Varlık koşullarımız anlam küremizi oluşturur. Olay, olgu, durum, soru vb. ile karşılaştığımızda içimizdeki varlık bütünü anlam kazanır. Bu yüzden bakmanın ötesinde görmek ve gördüğümüzden yola çıkarak anlam küremizi fark etmek ve anlam küremizdeki parçaları daha iyi anlamak hayatımızın amacını ortaya koyar.

 

2.Soru: Bardak

 İnsanlar hep bir uğraş halindedir. Özümüzde hür varlıklar olmamız eylemlerimizde seçenek şansını bize sunar. Değerli ve anlamlı eylemler yapabilmemiz için seçim yapmaya bizi iter. Bu seçimi yapabilmemiz içinse kaynağa ihtiyaç duyarız bir, rehbere ihtiyaç duyarız. Bu rehberde Kur’an’dır. Ama bu rehberi anlamamız için yeterli alış gücüne sahip olamayabiliriz. Bu yüzden bu rehberi bize açıklayacak, hayata katılabilir olduğunu gösterecek somut şeylere ihtiyaç duyarız. Bunu da bize Örnek/önder kişiler sağlar. Anlam arayışımızdaki çabamıza yol göstericidir bu iki kaynak. Hayatına Kur’an ve bu örnek/önder kişilerin davranışlarını örnek alarak, onu hayatına katarak “Kâinat ve varoluş” arasında bir tavır alırız. Hayatımıza anlam kattığımızda 2. Bardak gibi oluruz. Zihnimizde kargaşa olmaz ya da kurtulmak için çırpınmayız. Bu rehberlerin önderliğinde hayatımıza yön verir ve mutlu oluruz. İnsanlar bu bilgiye erişene kadar 1. Bardaktaki insanlar gibidir. Önemli olan doğru kaynakları bulup 2. Bardaktaki kişi gibi olabilmektir. Ben birinci bardak ve ikinci bardak arasında bir yerdeyim. Okuduğum bu kaynak sayesinde hayatıma yönelik anlam arayışımda hangi yolu seçmem nasıl bir yol izlemem gerektiği noktasında fikir edindim.


0 Yorum - Yorum Yaz


Ankara Üniversitesi
0 Yorum - Yorum Yaz


Sınıf öğretmenliği- Büşra Nur Arslan

18040245

Soru 1:

Buda heykelinin önünde dua eden bir kadın görseli bende anlam arayışı nasıl gerçekleşir kısmını canlandırdı. Bu kısımda insan ‘’nede görmüştür’’ sorusuna cevap arıyorduk. Burada insanın nesneyle, varlıklı kurduğu ilişkiden bahsediliyordu. Varoluşunu objeye bağlayan insan burada heykele inanan kadın olarak karşımıza çıkmış durumda. Kitapta buna yakın bir örnekte inek ve farenin Türkiye ve Hindistan’da farklı yorumlanışı örnek verilmişti. Buradan yola çıkarak şu yorumu yapabiliriz: insan objeyi kavrayışına bağlı olarak ona bir anlam yükler. Burada kadının anlam küresi içinde heykele yüklediği anlamı görüyoruz.

 

Soru 2:

Bu görsellerin bende uyandırdığı izlenim sıklıkla da kullandığımız bardağın boş tarafı mı yoksa dolu tarafı mı sorusuydu. Görsellerin birinde suyun üstüne çıkarak yüzen biri diğerinde ise çırpınmaya çalışarak boğulan birisi vardı. Buradan 2 başlık aklıma geldi. İlki yine insanın içinde bulunduğu duruma yüklediği anlamla ilişkiliydi. Çırpınan insanın bu durumdan kurtulabilmesi için durumuna atfettiği tutum ve değeri değiştirmesi gerekir çünkü insan içinde bulunduğu değerler sonucunda yapıpı etmelerde bulunur. Olumsuz ve pesimist düşünce yapısında olan biri olaya böyle bir anlam yükleyecek ve hayat mücadelesinde boğulacaktır. Bunun değişmesi için insanın zihnindeki değer sınırları genişlemeli ve değişmelidir.

Aklıma gelen diğer durum ise insan eğer anlam arayışı içinde olmazsa varoluşunu kavrayamaması ve boşluğa düşmesidir. İnsanın anlam aramaları inanmakla da alakalıdır. Ve inanmayan, anlamaya çalışmayan, özünü merak etmeyen insan çırpınıp duracak ve sonunda ya kötü işlerle meşgul olacak ya da boğulacaktır.

Tüm bu anlam aramalarında bardağın dolu tarafından bakmalı ve arayışımızı hiç yitirmemeliyiz. 
0 Yorum - Yorum Yaz


ŞİLYA BUSE ATİK

18040249

SÖ-3 

1-   1-     Bu resimde kendi inancı doğrultusunda heykeli tanrısı olarak gören bir kadının dua ettiğini düşünüyorum. Yani ruhen noksanlık duyulduğu için gözle görünen bir cisme inanç duyan bir kadın görüyorum.

2- İlk görsele baktığımız zaman normal ve ters duran bir bardak görüyoruz ve bu bardaklara sular damlıyor. Ben ilk baktığım zaman bu damlaları bilgiler olarak anladım. Kendini açtığın zaman bilgilere açık olursun fakat kapatırsan bilgilerden yoksun olursun.  Bazen bu bilgiler insanlara fazlalık gelebilir. Yani bu bilgilerle, düşüncelerle insanlar boğuşabilir. Bir diğer görselde bardağın içinde yatan insan ve çırpınan insan görüyoruz.  Bence bu insanlar bunu ifade ediyor. Eğer sen sakin kalır ve sabırlı olursan bu düşüncelerle, bilgilerle baş edebilirsin. Sakinliğini koruyamazsan çırpınıp boğulabilirsin. Yani burada önemli olan sakin hareket edebilmek. Ya da başka bir bakış açısıyla bakacak olursak eğer bu damlaları insanın emeği olarak görebiliriz. Eğer insan bu birikimleri karşısında emeği varsa rahatça yatar yoksa boğulur. 


0 Yorum - Yorum Yaz


LİSANS-SÖ-3

SALİHA ÇARDAKKAYA

18040261

BAKMAK VE GÖRMEK

1.SORU

Dua eden kadın

İnsan tarihi boyunca her zaman hayatına anlam aramaktadır. Bu anlamı gelişigüzel bir anlama yüklemeyi değil daha yüce bir varlığa, nesneye, güçlü kuvvetli bir şeye yüklemek ister. Bunu geçmiş zamanlarda filozoflar derin arayışlarda yapmışlardır. Ancak kendilerini tam bir anlamını kavrayamadıkları için hayatlarında olumsuzluklar ve mutsuzluk oluşmuştur. Kur'an ise eylemlerimizi gerçek eylemlere yöneltmeyi hedefler. Hayatımızı anlamlandırmayı, biyolojik ve psikolojik yapımızdaki tutum ve davranışlarımızı ortaya koyarken gerçek eylemlerle koymamızı hedefler. Kur'an bu kısımda okumamızı, anlamamızı, düşünmemizi, ve ihlasla yani içtenlikle yaşamımıza dökmemizi bekler. İnsan hür bir varlıktır. Bu hürriyetine karşılık bazı sorumluluklar yüklenmiştir bu hür ve sorumlulukları neticesinde de sınanan varlıktır. İrademizi serbest bırakan Allah Kur'an ile onu hidayet rehberi edinmemizi ve Kuranı okuyup anlamamızı, üzerine düşünmemizi, ve yaşamımıza dökmemizi ister. Yani salih eylemler yapmamızı bu eylemlerimizle aslında Allah insanı insan olmakla şereflendirmek istemektedir. Bu yüzden hayatımızın her anında hayatımıza anlam aramaktayız. Anlamını bulduğumuzda önce bireysel güzelleşmemizi daha sonra eşimizi dostumuzu, toplumuzu güzelleştiririz.

2.Soru Bardak

Görmek ile bakmak arasındaki fark bizim anlama, anlam farklılıklarımız ve bundan yola çıkarak anlam küremizdeki farklılıklardan meydana geliyor. İlk görsellerdeki ağzı üst kısma gelen bardak ile ters olarak duran bardak arasındaki farkı baktığımız zaman sadece bardak ters durduğu zaman suyu üstünde tutuyor iç kısmı yukarıya döndüğü zaman su içinde birikiyor ancak içerisindeki anlamı fark edebilmemiz için bakmak harici görmemizde gerekiyor. İçindeki hakikati fark ettiğimiz zaman görmüş oluyoruz. Ben bu görseli yorumlarken insan bilgiye açık olduğunda su sadece yani hakikat ona sadece dokunup geçmez içinde birikir. Tasvir edecek olursak küçücük bir su damlası iken bir bardak su olur bizim susuzluğumuzu giderir. Kur’anı rehber alan insan gibi , Bakara suresinin ilk ayetlerinde dediği gibi bizlere hidayet rehberidir. Eylemlerimizi yüksek değerler etrafında şekillendirmek üzere kuruludur. İnsanın fıtratını yüksek değerlere çekme yönündedir. Bir sonraki görsellerde ise yüzen ve boğulan insan resimleri de bu yöne çıkmaktadır. İnsan hayatı boyunca anlam arayışı içindedir eğer kendini, ruhunu besleyen hakikatı bulursa hayatına anlam katmış olur hayatı anlamlaşmış olur. Bakış açımıza göre bu hakikatı kavrayışımızda değişmektedir. Eğer insan hidayet rehberi olarak hayatını anlamlandırmak için Kur'an'ı rehber alırsa gönlünü sıkan, onu boğan, dertlerinden de inşiraha kavuşur.

 


0 Yorum - Yorum Yaz




CEVAPLAR


Cevap 1) Bakmak ve Görmek arasındaki fark nedir?

Hepimiz bakarız. Ama ne kadar görürüz? Yahut ne kadarını? Baktığımızda gerçeği mi görürüz yoksa baktığımızdan hareketle bir gerçek mi üretiriz? Görmenin gerek şartı bakmak; ne ki yeter şartı değil. Üstelik buradaki ‘hepimiz' ifadesine insan kadar hayvan da dahil. Ve hatta görmek aşamasına da. Üstelik birçok durumda bazı hayvanların görüş kudreti, insanoğlununkinden fersah fersah üstün. Bu minvaldeki tatlı yanılgılarımızdan ilki bu ise ikincisi, görmek için bakmanın yeteceğine inanmak. Daha açıkçası çoğumuz baktığımızda gördüğümüzü zannetmeye meyyaliz. Hâlbuki görmek, baktığında görülenlerin arasından belli bir amaç doğrultunda bazılarını seçip ayıkladıktan sonra aralarında sahici veya hayali bir bağ, bir ilişki kurabilmek, buradan da isabetli veya isabetsiz bir anlam üretebilmek demek. Yani kompozisyon. Büyüyünce anlarız. Yani baktığımızı görmeye başlarız. Görmek, anlamlandırmak demek. Bakıldığında göz önünde bulunanı tespit etmek değil. Baktığımızda ânı gördüğümüze inanmak isteriz ama aslında gördüğümüz hatıralarımız, kaygılarımız, hayallerimiz, korkularımız, isteklerimiz, özlemlerimiz. Baktığımızda aslen gördüğümüz şey nesneler değil, o nesnelere yüklediğimiz anlamlar ve duygular. Yani yaşanmışlıklar. Görmek, bakılanı ayırt etmek değil, isteneni seçmek, aynı zamanda dileneni saf dışı bırakmak demek. Nasıl ki bakmak görmek için yeterli gelmemekteyse görmek de anlamak için yeterli değil. Anlamak, üstelik doğru anlamak bambaşka bir süreç. Anlamak ve anlamlandırmak. Ne çetin iş! Demek ki görmek, bakmaktan çok, bakışa muhtaç. Başka durumlarındakinden çok daha fazla insan bakarken sınırlanmakta. Az şeye bakmak, çok şey görmek demek. Belki de bu yüzden dünyanın neresinde, hangi kültür ortamında ve hangi inanç bütününde yaşarlarsa yaşasınlar, bütün mistiklerin deneyimlemeden edemedikleri süreçlerden biri uzlet. Demek ki insan gözleriyle değil, ancak hatıralarıyla, hayalleriyle ve hülyalarıyla görebilen bir varlık. Dışarıya bakarız ama içeriyi görürüz. Yahut içeriden.


Cevap 2) Anla-Anlam Yarat- Anlam Küreyi Farket

 


Anlamlar yaşantı konusudur. İçeriğine verilen anlamlarla bütünlenir yaşantı. Anlam yarat, yaşantılar yaşandıktan sonra da, onlar üzerinde gerçekleştirilen düşünme, yorumlama, anlam verme yaşantılarıyla yaşantılarla ilişki kurulabilir. Anlam Küre, insan olmak anlam kürede yaşamak demektir. Anlam küre (Noosfer), insanın oluşturduğu kültürü içine aldığını düşündüğümüz sanal bir küredir. İnsanlar bu kürede yaşadıklarının anlamlarını solurlar oluştururlar.

 


Cevap 3) Dua eden Kadın

 


Allaha sığınmıştır. Evrendeki fıtri ve varoluşsal gücünü anlamış. Allaha sığınmıştır.  Fıtri özsel yeteneklerini 
keşfetmiş ve bu sayede hayatın problemleri ile  başa çıkabilecek bir yetenek kazanarak ve en önemlisi mutlu olur. 
Bunlar olmazsa insan yaşayamaz.

 


Cevap 4) Bardak hangisi sensin?

 


Suyun üstünde yatan adamım çünkü doğuştan gelen fıtri özelliklerimi kullanabilmeye ve anlayarak ve bu sayede varoluşsal kaygımı çözerek mutlu olunarak varlık bilincine ermeye çaba göstermişim. Şükretmeye, idrak etmeye ve teşekkür etmeye çaba göstermişim. Eğer suda çırpınan adam olsaydım. Fıtratıma yabancılaşmışım. İnsan olarak yapısal imkanlarını köreltmiş onlara ters düşerek gibi bir yaşantı içerisindedir. Böylelikle insan ilişkilerinde bu değerleri ve anlamları, anlamsız ve değersiz görecektir.

 

 

0 Yorum - Yorum Yaz


Arife Nur ÇELİK/18040487

BAKMAK ve GÖRMEK :

Herkes farklı görür, farklı düşünür.  Bunun sebebi anlam arayışımızın farklı olmasında kaynaklıdır. Bir nesneye ya da herhangi bir şeye baktığımızda, örneğin bir su şişesi kimimiz içinde sadece suyun olduğunu görür. Kimimiz de su şişesinin markasını, ml sini küçük detayları fark eder. İşte burada bakmak ve görmeye örnek vermiş oluruz.

HANGİ BARDAKSIN?

Suyun içinden kurtulmaya çalışan insanın olduğu bardak bana daha yakın geldi. Çünkü günlük yaşamımızda olsun hep bir şeylerin üstesinden gelme, bir şeyleri başarma, halletme gayesindeyiz. Yani çalışıp çabalayıp üzerimizdeki sorumluluklardan halletme çabasındayız.  Yarınımızı düşünerek bir şeyler yaparız.

Diğer görselde de suyun üstünde yatan bir adam görüyorum. Sadece kendi çıkarları için çalışmış işlerini halletmiş başka bir gayesi olmayan, yarınını düşünmeyen bir görsel olduğunu düşünüyorum. 

Bu iki görsele bakıldığında herkesin anlam arayışının farklı olduğu ortaya çıkmaktadır


0 Yorum - Yorum Yaz


AD: BUSE
SOYAD: AYGÜL
ÖĞRENCİ NO: 18040332
BÖLÜM: SINIF ÖĞRETMENLİĞİ
SINIF: 3

1-) İnsan ne için yaşar?
İnsan, dünyaya geliş amacını sorgulamak ve hakikati bulmak için yaşar. Ayrıca insan kendi yapıp etmelerini ve amellerini yani eylemlerini, doğuştan getirdiği düşünme özelliğini kullanarak değer yargıları kapsamında belirler ve bu belirlemeler sonucu birtakım eylemler ortaya koyar. Bu eylemleri sonucunda da ahirette kendi yolunu belirler. İnsanın yaşama sebebini de bu eylemler ve ameller oluşturur.

0 Yorum - Yorum Yaz


SINIF ÖĞRETMENLİĞİ 3.SINIF

EBRU ÖZCAN

18040292

İnsanlar fıtratları gereği sürekli bir anlam arayışı içerisindedir. Yapıp ettikleri, yaşadıkları hayat bunları hep sorgular. Bu anlam arayışında “gören kim, nede gördü, neyi gördü, nasıl gördü “ soruları karşımıza çıkar. Gören insandır ve her insanın nasıl gördüğü hayatını nasıl anlamlandırdığı farklılık gösterir. Bunun nedeni de insanların özlerinin aynı fakat alışlarının farklı olmasıdır. Alış farklılıkları da ortaya ben’lerin ortaya çıkmasını sağlar. Buna bakmak ve görmek olaylarını örnek gösterebiliriz. Her insan aynı şeye baksa da gördükleri şeyler onlara yükledikleri anlamlar farklılık gösterir. İşte burda anlamküre  karşımıza çıkar. İnsanların hayatlarının yaşadıklarının anlamlarını anlamküreleri oluşturur. Anlamkürede olan farklılıklar insanların hayatı anlamlandırmalarını şekillendirir. Hayatını anlamlandırmayı seçen insan fıtri yeteneklerini geliştirir. Mutlu olur. Anlam arayışını gerçekleştirmeyen veya bunda başarısız olan insanlarsa fıtri yeteneklerini iptal eder, her şeyden vazgeçer. 

    Ben görsellerdeki bardaklar içinde bulanan insanları anlam arayışı yapan ve yapmayan insanlar olarak gördüm. Mutlu olan anlam arayışını yapan diğeri suda çırpınan  ise anlam arayışı yapmayan hayatını bir amaca bağlamayan olarak gördüm. Heykelin önündeki kadın da anlam arayışı yaparak belirli bir şeye inanıp hayatının anlamını bulduğunu bu anlam arayışında kendisine rehber edindiği örnek aldığı bir şey olduğunu düşünüyorum.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


DİN KÜLTÜRÜ DERSİ

AD SOYAD: Sevim TANRIVERDİ

NUMARA: 18040310

BÖLÜM: Sınıf öğretmenliği

SORU 1) Dua eden kadın fotoğrafı üzerine:

CEVAP 1) Öncelikle kitabı okudum. Kitabın dili bence anlaşılırdı. İnsan hayatını anlamlandırmak için fıtratı gereği araştırmak, bilmek ister. Aklımız bilgileri tamamlamaya , dengeye ulaşmaya ister.  İnsanı da araştırma bilme isteği diğer canlılardan ayırır.  Hayatımızı anlamlandırmamız adına da araştırdığımız, merak duyduğumuz şeylere inanma içgüdümüz de vardır. Bu durumda inançlarımız esas tutularak özümüzün varoluşumuzdan önce geldiği bilgisine ulaşmamız içinde bir yaratıcının varlığını düşünmekle başlar. Yaratıcının varlığını kabul ettikten sonra ki zaten her insan bu fıtratla doğmuştur ona karşı görevlerimizi yerine getirip ondan bir şeyler isteyebiliriz. Fotoğraftaki kadında aslında bu anlattığımı yapmaktadır. Çünkü insana göre dua talep ettiği yaratıcısı veya ona kutsal olan obje onun hayatına değer katmaktadır, onu görmelidir, onu anlamalıdır ve onu yaşamalıdır. Fotoğraftaki kadının heykelden bir şey istemesi onun zihniyeti onun akıl yürütme yolları ve onun alışıdır.

SORU 2) Bardak sorusu üzerine:

CEVAP 2) Ben kendimi 1. bardakta gördüğüm suyun içindeki insan olarak görüyorum. Çünkü bu hayattaki her şeyden bir anlam çıkarmaya, çıkardığım anlamlara göre davranışlarımı düzenlemeye ve hayatın bir sınav olduğu, yaşadığım problemlerle de yaşayış şeklimle cevap verdiğimi düşünüyorum.  Sürekli bir anlam arayışı içerisindeyim. Anlam arayışları yaşarken bazen başarılı bazen de ilk su da cebelleşen görseldeki insan gibi bocalayabilirim.


0 Yorum - Yorum Yaz


Emrullah kaynak 18040282 din kültürü öğretimi sınıf öğretmenliği-3

1.      Sorunun cevabı: insan hayatın anlamını fark etmek ve görmek ister. Bunun uğrunda önce kendi özüne dönmeyi hedefler. Anlam insan gerçeğinin bir olgusudur. Yapıp etmelerimizin sonucunda kendimizi anladığımızı fark ederiz. Eylemlerimize bir anlam vererek insan olma koşullarının yerine gelmesini sağlamalıyız. İnanç duygusu bu anlamlandırma faaliyetinde öne çıkar. İnsan ancak inanırsa kendini gerçekleştirmeyi başarır. İnsanı araştırma isteği diğer varlıklardan ayırır. Bizde bu düşünme ve araştırmalarla tanrıya ulaşmayı dileriz. Fotoğraftaki kadında kendi özünde kendine uygun olduğunu düşündüğü tanrıya ulaşmış ve onunla iletişim halinde.

2.      Sorunun cevabı: insan yaşamı olduğu gibi kabul eder. Doğduğumuzda hepimiz özümüze bağlı belli karakterlerle geliriz. Kimimiz düşünceler içinde boğulurken kimimizde daha rahat bir yaşam sürmeyi hedefler. Bardaktaki çocuklardan boğulan çocuğun resmi bana daha uygun. Nedeni sürekli düşünceler arasında kaybolmak ve düşünmek. Çünkü insan olmanın gereği budur. Düşünceler arasında kaybolmak ancak bu kargaşadan kendimizi ve yaşamımızı anlamlandırarak çıkmak.


0 Yorum - Yorum Yaz


 SÖ İFFET BALIK 18040254

 1. SORU: Dua eden kadın görseli sorusunda; bir kadının bir heykel karşısında dua ettiğini görmekteyiz. İnsanoğlu yaşamaya başladığı ve hayata ilk adım attığı zamandan beri sürekli bir şeyleri anlamlandırmaya, yorumlamaya ve bir şeylere yanıt bulmaya çalışmıştır. Tarihten önceki zamanlardan günümüze kadar insanın bir şeylere inanma ve anlamlandırma ihtiyacı doğmuş ve bu bağlamda Tanrıya ihtiyaç duyma ve ondaan bir şeyler isteme eğilminde olmuştur. Bu da insanın fıtratında olan bir arayıştır demek doğru olur. İnsan yaşamını anlamlandırmak için erişeceği hakikat düşüncesi peşinde olmuştur ve bu bağlamda yöntemler geliştirmiştir ve dua ile bunu zenginleştirmek istemiştir. Bu konuda ortaya çıkan farlı düşünce yaşayışlar  da farklı dinleri beraberinde getirmiştir. İhtilaf ve hilafla ortaya çıkan görüşlerin de insanları ne denli etkilediğini görselde görmek mümkün. 

2. HANGİ BARDAK SENSİN? Görselde yer alan bardaklara baktığımızda ilk görselde bir bardağı neredeyse tam olarak dolu olacağını diğerinin de ters dönmüş şekilde ve boşaldığını görmekteyim. Dolmaya çalışan bardak insanın kendisn geliştirerek yeni bilgiler doğrultusunda fıtrattan gelen arama isteği ile bir şeyleri anlamlandırarak yeni bilgiler ve beceriler elde etmeye çalıştığını vurguladığını düşünmekteyim. Diğer bardağın ters olması ise insanın bilgi akışını engelleyip bazı somut ve dogmatik bilgilerden yola çıkarak yeni bilgiler öğrenmemesi olarak görmekteyim. Bir başka görselde bardaktan çıkmaya çalışıp o bardağın içinde boğulmak üzere olan kişinin ise yeni bilgiler karşısında bir karmaşaya girdiğini ve anlamlandırmak istemediği bilgiler ile yüklü olduğunu görmekteyim. Bir diğer görselde de insan gerçekliği olan anlama kavramının bardakta yer alan su üstünde yüzen kişinin almış olduğu hakikatler doğrultusunda mutlu olduğu ve bir amaca bağlı olarak huzurlu olduğunu söyleyebilirim. 


0 Yorum - Yorum Yaz


1.SORU- DUA EDEN KADIN

 Fotoğraftaki kadın hayatının anlamını keşfetmek için bir şeye inanmış ve eylemlerini buna göre yönlendirmiştir. Kimileri o heykele baktığında sadece bir taş olarak anlamlandırırken fotoğraftaki kadın o taşa bir anlam yüklemiş ve eylemlerini yüklediği anlamlara göre yönlendirmiştir.Bu çıkarımı heykele yönelerek dua etmesinden çıkarıyorum. Anlam görmek istediği şeye bir anlam yüklemiştir. Çünkü insanlar fıtratı gereği bir anlam arayışı içerisindedir. Anlam, inanmayı da içerdiği için kadın heykele inanmıştır ve obje ile bir ilişki kurmuştur. Bu eylemi anlamlı yaşamak ve hayatına katmak için yapmıştır.

 

2.SORU- HANGİ BARDAK SENSİN?

 Görsellerini gördüğümüz bardaklardan ters tutulan hayatı anlamsız bir şekilde yaşayan diğer düz tutulan ve su dolu olan bardak hayatı anlamlı yaşayan bir insanı temsil ediyor olabilir. Hayatına anlam katmak isteyen bir insan çevresindeki olaylara, objelere, yaşantılara vb. çeşitli anlamlar yükleyerek bir bardak misali heybesini doldurabilir. Böylece elimizde hayata dair anlamlı bilgiler olur. Fakat hayatı anlamlandırmaya çalışmayan insanların yaşantıları hep boşa akan bir su gibidir ve heybesinde hiçbir şey biriktirmez boş kalan bir bardak misali  anlamsız bir hayat sürer. Ötekinin farkına varılmayan bir hayat yaşar. Diğer bardaklarda ise anlamların içinde boğulan yüzeye çıkamayan bir bardak var. Diğer bardakta ise anlamlarını heybesine doldurmuş rahat ve huzurlu bir hayat süren insan anlamlarının üzerinde huzurla yaşıyor. Ben kendimi bardağını henüz anlamlarla doldurmaya çalışan bardağa benzetmek istiyorum. Hayata ve arayışlarıma yüklediğim anlamlara her geçen gün yenisini ekleyerek deneyimlerim ve bilgilerimi genişleterek anlamlı bir hayat oluşturmaya çalışıyorum. Ve sonunda o dolu bardak gibi anlamlı, ruhumun ihtiyaçları ile tutarlı bir hayatla huzur içinde yaşamak istiyorum.


0 Yorum - Yorum Yaz



Bakmak ve görmek

İnsanın anlam arayışında hayatını anlamlandırma hayata nasıl baktığını yansıtmaktadır. İnsan hayatının hayata bakışını ve görüşünü yansıtmaktadır. İnsan hayata nasıl bakıyor. Hayata bakmak dediğimiz nefes almak, bir ömür geçirmek olarak nitelendirmektedir. Buda önündeki insanın gözlerini kapatması. İnsanın hayata bakışı gibi birşeylere bakarız ama bunu hisseder miyiz yani görürmüyüz. Hayatımızı yaşarız ama nasıl yaşarız. Bunun için hayatı görmek gerekir insanın yaşamda karşılaştığı sorunlar karşısında, değerler çerçevesinde hayatınına bir anlam kazandırarak hayatına devam etmesi bu hayatı gördüğünü ve onu anlamlandırdığını ifade eder.

Hangisisin?

Resimlerde bir bardağın dolu tarafı ve boş tarafını yansıtan hayatın aslında hangi yönüne baktığımız gösterir. Günlük yaşantımızda birçok hadiseyle karşılaşırız peki bu hadiseleri nasıl yorumlarız. Bardağın dolu kısmı yaşadığımız bu olumsuzluklar karşısında her şerde bir hayrı vardır, yaşadığımız zorluklar yenilgiler aslında bana bir ders veriyor, yılmadan tekrar kalmamı gerektiriyor olarak mı, yoksa bardağın boş kısmı yaşadığımız her sorunda isyan ederek, bir pes etme durumunda mıyız bunu resmediyor. Buda hayatı anlamlandırdığımızla ortaya çıkıyor. Hayatımızı geçici zevkler, maddeler, araçlar üzerine kurmuşsak karşılaştığımız zorluklardan bizi alı koyabilecek bir şey yoktur. Fakat hayatımızı kuran ışığında anlamlandırmış ve o doğrultuda ameller gösteriyorsak bu hayatımızda karşılaştığımız zorluklar karşısında bu zorluktan bir ders aldım, yeniden ayağa kalkmam gerekiyor gözüyle bakmayı hedefliyor. Benim bu bardaklardan ne kadar istesemde karşılaşılan duruma göre tutumum değişiyor buda hayatımı tam olarak anlamaladıramadığımı gösteriyor. Ne kadar yalan dünya da desek karşılaştığımız zorluklar karşısında bir umutsuzlukla karşılaşabiliryoruz ama amacımız herzaman bardağa dolu tarafıyla bakmak


0 Yorum - Yorum Yaz


SÖ, ÖZLEM ÇAM, 18040260, 3. SINIF

  1. Bakmak ve görmek? Hangi bardak sensin ?

    İnsanın baktığını herkes görür ve herkes bakar ama görmek çok farklı şeylerdir. Görmek demek anlamak açıklamak ve farketmek demektir. Ve buna göre herkesin anlam küresi farklılık gösterir, buradaki farklılığın asıl nedeni ise görme konusundaki farklılıklarımızdır ya da bakıp göremediklerimizdir.  Ya da hayattan beklentilerimizdir. Örneğin verilen resmi düşünelim bardak ters iken içine yağan yağmur girer mi tabiki girmez ama onu doğru koyduğumuz zaman içine bu yağan yağmur girer. Yüzmeyi bilmediğimiz vakit suya girmek ne kadar da zordur ama eğer bilirsek tereddüt etmeden gireriz ve üzerinde yatabiliriz bile. Burada ki önemli olan şey hangi durumun içinde hangi fikre kapıldığımızdır. Hangi bardak sensin sorusuna gelince ise ben bardağı ters çevirip onun dolmasını beklemem veyahut da yüzme bilmiyorsam suya girip de hayatımı teklikeye sokamam.

     

  2. İkinci soruda ise dua eden bir kadın görülmektedir. Ama kime göre ve neye göre dua eden . Allah’a dua eden, puta tapan ?? Burada çok farklı şeyler çıkıyor. Geçen derste örnek verdiğiniz Londra’ya rahmet yağar mı sorusu ile aynı bağlantı içerisinde bir nevi. Bu kadın ve o put burada olsa dua ediyor mu denilir , puta tapıp ayin mi gerçekleştiriyor denilir ?? Bunlar ortama göre ve bizim anlam küremize göre farklılık gösteren değerlerdir.

 

Benim anladığım şeyler bunlar. Teşekkürler...


0 Yorum - Yorum Yaz


SÖ. Raşide FİGAN- 17040048

 1Soru:Bakmak ve görmek?

İnsan iç özüne dönük bazı amaçlar, hedefler belirleyip bu hedefler doğrultusunda tutumlar sergiler. Sergilediğimiz tutumlar, bize bakma ve görme duyusunu zenginleştirme fırsatı sunmaktadır. Heykele bakıp dua eden kadın iç özünde bulamadığı soruların cevabını, değerleri doğrultusunda inandığı tanrının veya herhangi bir ilahın yardımını hissedip görme eğiliminde bulunmuş olabilir. Baktığı onun için bir heykel değil, hissettiği- yardım çağrısında bulunduğu umududur.

2. Soru: Hangisi sensin?

Ben bardağın çinde kurtulmaya çalıan ve tasasız yatan her iki kişi de olabilirim. Bardaklarda kendini aşan insanın, boğuşmaktan kurtulup rahata eriştiği ya da tam tersi kendini, anlam arayışını sürdüren insanın özünü bulmakta, anlamakta, anlamlandırmakta zorlandığı için bir arayış ve savaş içinde olduğuna dair bir izlenim yarattı bende. Kendimi, değerlerimi, değerlerimin arkasında yatan inançlarımı anlamlandırmakta zorlandığımda bardağın içine bocalayan kişi oluyorum. Ama herhangi bir yaşam arayışına gerek duymadığımda, benim için şu an yaptıklarım anlamlı dediğimde, kendmi aşmış hissettğimde ikinci bardakta suyun üstünde yatan kişiyim

1.       


0 Yorum - Yorum Yaz


Osman Taha aslankaya

Sınıf öğretmenliği-18040247

1.sorunun cevabı

Puta dua eden kadının dua ettiği putta dua etmekte benim buradan çıkardığım dua ettiğimiz out bile başkasına dua etmekte islam dininde dua ederken araya başka kişileri nesneleri koymadan direkt Allaha dua edebiliriz. Ki zaten Allahı tealada bunu istemekte araya aracı veya başka bir şey koymadan ona dua ederek ibadetlerinin yapılması gerektiğini istemekte. Din oldukça yalın ve açıktır. Tekrar aracılarla Allaha sığınmak Allahın büyüklüğüne inkar gibi olmaktadır. Putları ilahlaştırmak ya da Allaha ulaşmak için bir aracı görmek son derece yanlıştır duamızın tehlikeliye girdiği gibi dinimizde imanımızda tehlikeye girmektedir.

 

2.sorunun cevabı

2. Soruda ise insanlar kendini açmaz kapalı bir bardak gibi dururlarsa hiçbir şekilde dolamazlar. Dünyaya geldikleri gibi kalırlar. Diğer bardakta çabalayan insan ise dünyaya gelen insanın çabasından bahsetmekte insanlar dünya hayatında zorluklarla mücadele ederek gerek ibadetlerini yerine getirmede gerek Allahım emirlerine uymakta dünya hayatımda be nefsani mücadelelerden dolayı zorlanmakta ama devam eden süreçte Allahım emirlerin uyduktan sonra rahata kavuştuğu ve daha kolay  bir hayat yaşadığını anlatan bir resim olduğunu düşünmekteyim.


0 Yorum - Yorum Yaz


1.Soru: dua eden kadın “Bak ve Gör”
Dua etmek kişinin kendisini ifade etmesidir. İnanarak dua eder. Dualarındaki anlam yaşadıkları yere, ülkeye, kültüre göre değişiklikler gösterir. Çünkü her insanın algılayışı farklıdır. Aynı zamanda anlam açısından kavrayışlarına bilgi birikimimleri de önemli bir yer tutar. İnsanım inanması da yüksek değerlerdendir. Bunları gerçekleştirirken değer duyguları açık olmalıdır. Eğer olmazsa zihinde çatışma olursa değer duygularında problemler vardır. Dua bir açıdan da bir araçtır. İsteklerimizi dile getirirken kullanılan tanrı ile aramızdaki iletişim yoludur. Menfaat içeriklidir de denilebilir. Bu istekleri istemek de menfaat açısından da doğuştan sahip olunan bir özelliktir.

2.soru Bardaklar “Hangisi sensin?”
- insan varoluşundan bu yana hep bir anlam arayışında olmuştur. Geçmişten günümüze kültürle gelen inanışlarda da hep bir anlam arayışını görürüz. Çünkü insanın bunu anlamak istemesi fıtrat gereğidir. Hayatı anlamlı ve anlamsız olarak karşılaştırdığımız zaman anlamlı hayatın insan açısından önemini görürüz. Çünkü insan anlam arayışında başarılı olduğunda içinde bulunduğu anlam kargaşasında boğulmaktan kurtulur. Kendi fıtri özelliklerini keşfeder, kendini tanır. Hayattaki problemlerele başa çıkabilecek ek bir yetenek kazanır. Ve mutlu ve huzurlu olur. Eğer bu anlam arayışında boğulursa kendisinin farkına varamaz, hayat ona bir
yük olur, farklı arayışlara yönelir, ve enn sonunda kendisinden de vazgeçer. Çünkü inanmak insan olmanın gereğidir. İşte insanın anlam arayışında kendini bulabilmesi için de yol gösteren olmalıdır. Geçmişten günümüze gelen peygamberler, filozoflar, bilim adamları vs. herkes bu anlam arayışında katkıda bulunmuşlardır.

0 Yorum - Yorum Yaz


Zeynep Büşra Atik

17040021

1.       1. Sorunun cevabı

Dua eden kadın görselinde kadın inandığı bir inanç doğrultusunda dua etmektedir. Bu olay doğrultusunda hayatı için önemli olan bir isteği dilemektedir. Kadın ihtiyacı olan isteği kendi hayatının anlamını içeren istekleri inandığı inancın tanrısından istemektedir. Yaşamımız boyunca pek çok şeyi isteriz. İsteklerimizin bazısı içimizden gelen yüksek değerlerle çevrilidir. Bazısı menfaatlerimizle ortaya çıkan araç değerlerdir bazısı da içinde bulunduğumuz çevrenin etkisiyle oluşan alışılan değerlerdir.  Kişi eylemlerini oluştururken yüksek değerleri göz önünde tutarak oluşturmalıdır. Yüksek değerleri baskın olan bireyler bu hayatın anlamına, kendileri için önemli olana daha sağlıklı bir şekilde erişirler. Kadının ettiği duada kadın eylemlerini ve bu eylemlerinin sonucunu düşünüyor olabilir. Yapacağı diğer eylemler için iyilik bekliyor olabilir. Hayatı için bir anlam, yaşama sebebi arıyor olabilir. İnancı( dini) ne olursa olsun her insan bir şeye inanmak, güvenmek ister. Kişi bilir ki inandığı şeyler hayatının anlamını oluşturur. Kendi içinde anlamı bulan lkişilerin eylemleri yüksek değerlere ulaşır ve “iyi insan” olgusu ortaya çıkar.

 

2.  2. Sorunun cevabı

Bu soru bana Hz. Muhammed’in söylediği  komşusu açken tok yatan bizden değildir sözünü hatırlattı. Yukarıda da dediğim gibi bu hayat herkese eşit imkanı sunmayabilir ancak biz insanlar yüksek değerlere sahip olmaya çalışarak, hayatın varlığımızın yani kısacası yaratılışımızın sadece kendimizi düşünmekten öte olduğunu hatırlayarak ideal insana ulaşabiliriz. Bizler fıtratımız gereği sosyal canlılarız ve sosyal canlılar bence yalnızca kendini düşünmemelidir. Neye baktığımızı, neyi gördüğümüzü hatırlamalı, değerlerin hayata kattığı anlamı çözümlemeliyiz.


0 Yorum - Yorum Yaz


BAHAR ÖRGEN

18040290 SÖ-3

1.Dua eden kadın

Kadın bir heykelin önünde ve gören kişi kadın. Nede görüyor? Anlam yüklediği şey dini bir nesne o heykel. Dünyada gerçekleşmesini istediği, hayatı anlamlandırdığı şeyi görmüştür. Nasıl görmüştür sorusuna ise kadın öncellikle obje ile ilişki kuruyor ve ona bir anlam katıyor bu anlam dünyada istediği veya zor anında bu zorluğu aşması konusunda anlam yüklediği dini mezhepteki en üst düzeydeki yaratıcıya dua ile iletiyor. Nasıl görmüştür sorusuna ise alış yolunda dua var büyüdüğü yetiştiği çevreden kaynaklanabilir bu durum.

2.Soru Hangisi Sensin? (Bardak)

Bardağın içinde yüzmeye çalışan kişi aslında boğulmaktan kurtulmaya çalışan kişi. Araç değerleri yüksek değerlerinin önüne geçtiği için ve aslında ilk başta anlamlandırdığı ve istediği hayatı çizdiği yolun farklı değerler tarafından farkında olmadan değiştiğini görüyor (Yani ben görüyorum.) ve temel adlığım değerlerin anlam yüklediğim anlamlı olacağını düşündüğüm değerlerin aslında temelde farkında olmadan istemediğim değerler ile değişmesi bütün oluşumu parçalıyor. Obje hayatımı ve aslında başından planladığım ve kendim için çizdiğim yolda fark etmeden planımın bozulduğunu ve şu an olduğum durumu gösterdi.


0 Yorum - Yorum Yaz


 SÖ-3 Beyzanur Kahya/18040278 

1-BAKMAK VE GÖRMEK

 

Resimde gösterilen bardaklardan hangisi sensin sorusuna eğer bir cevap vermem gerekirse ben bardak üstünde rahatça yatan görseldeki değilim. Su ile boğuşan insanım. Çünkü hayatımızda şu anki yaşadığımız şartlar doğrultusunda bile öylece yaşamak pek mümkün değil. Ben kendimce bir şeyler için çabaladığımı düşünmekteyim. Sözlerime şu şekilde devam edecek olursam öncelikle bilinmesi gerekir ki; Allah insanı yaratıp öylece bırakmamıştır. İnsana bir varlık bütünlüğü vermiş ve bu bütünlüğün içine de aslında gerekli dolaylı-dolaysız tüm imkanları koymuştur, insana bahşetmiştir diyebiliriz. Bu doğrultuda bizleri bir varlık olarak yaratmış inanmada özgür bırakmıştır. Burada bize düşen kendi benliğimizce verilen sorumlulukları yerine getirmektir. Yani bize bahşedilen bu bireysel sorumlulukları yaşam içindeki hayat akışımıza dahil etmemiz gerekmektedir. Görselde de verildiği gibi aslında doğru yaşamak bence bulunduğumuz evren ya da çevremiz doğrultusunda hayatı anlamlandırmaktır. Uğruna çaba göstermeye değer hedeflerimiz, planlarımız, amaçlarımız için elimizden geleni yapmaktır. Yani kısaca amaçlarımız için çaba göstermektir. Yaşamak sadece nefes alıp verme eylemi değil, alıp verdiğimiz nefesi değerlileştirmektir. Yani aslında bir bakıma insanın anlam arayışı içinde olmasıdır. Çünkü insan hayatına anlam verir. İnsan yapıp-etmelerinde, eylemlerinde anlam arayışı içinde olmalıdır çünkü bunları yapmazsa hayatını anlamlandırmazsa bir bakıma yaşamak için de sebep bulamaz. Ayrıca Kur’an-ı Kerim insan OKU-DÜŞÜN-ANLA-YAŞA formülünü istemektedir. Bu doğrultuda da aslında 1.bardak olmak hayatını anlamlandırmak demektir.

 2-ANLA-ANLAM YARAT-ANLAM KÜREYİ FARKET

Bilgi insanın insanlığını ortaya koyan en temel koşuldur. Bu yüzden ne olursa olsun benliğimiz ve elimizdeki imkanlarımız doğrultusunda bize bahşedilen emir ve burukları ile hayatımızı anlamlandırmaya çalışmalıyız ki gerçek anlamda yaşamış olalım, yaşamak nedir bilelim. Zaten Kur’an-ı Kerim bizden OKU-DÜŞÜN-ANLA-YAŞA formülünü istemektedir. Bunu günlük yaşantımızda ortaya koymamızı istemektedir. Çünkü Kur’an hayatı anlamlandıran kitaptır. Kur’an ın çağrısıyla hayatın anlam vermeye çalışınlar bu eylemleri yerine getirmelidir. Resimde de dua eden bir kadın var ama duayı ALLAH’a mı etmekte bunu sorgulamalıyız. Eğer hayatımızı gerçek anlamda anlamlı bir şekilde yaşıyorsak bu 4 durumlu formülü hayatımızın akışına dahil etmeliyiz. Bu yüzden ilahi bilgiyle hayatı anlamlandırmamız lazım. Dua etmek sadece değil kime, niçin dua ettiğimiz de önemlidir. Bu resimde de bunu anlamalıyız. Aynı Londra’ya rahmet yağar mı gibi aslında. Çünkü biz duamızı yaradana ederken bir anlam içerirken bir puta dua etmek ne kadar anlamlıdır bunu düşünmeliyiz. Ya da anlamlı mıdır?

 


0 Yorum - Yorum Yaz


-CEVAPLAR-

1)Bakan seyreder ama gören fark eder, anlar, açıklar. Gören, insandır. Hayata anlam katarak yaşayan insan aynı zamanda inanır. Çünkü anlamak, inanmayı içerir. Kadının ibadet etmesi onun yarattığı bir anlamdır ve bu anlamı eylemleriyle hayatına katmıştır. Orada ibadet eden kadın, hayatına bu şekilde anlam vermektedir. Önünde durduğu şeyde anlam görür, bu şekilde hayatını anlamlandırarak görür.

2)Bardaklara baktığımızda hangisi biziz sorusu bizim varoluşumuzu gerçekleştirip gerçekleştirmediğimiz ile ilgilidir. İnsan, fıtratı gereği insan olmak imkanlarını gerçekleştirmek ister. Bu yüzden amacımız, kendimizi aşmak olmalıdır. Kabiliyetimizin sınırlarını bilmek, şükretmeye çaba göstermek bizi bardakta boğulan değil, yüzen yapar. Bu hayatımızı anlamlandırmak ile ilgilidir. Kur’an bizden okunmasını, düşünülmesini, anlamasını ve yaşanmasını ister. Eğer bunları yaparak hayatımızı anlamlı hale getirirsek ve bunda başarılı olursak dünyada karşılaştığımız problemleri çözebilen, mutlu, özsel yeteneklerimizin farkında olan insanlar oluruz. Eğer anlam arayışımız boşa çıkarsa bardakta boğulan insan gibi bizde hayatın içinde boğulur, her şeyden vazgeçeriz. 


0 Yorum - Yorum Yaz


Elif Beyza ALTUN / 18040242

Sınıf Öğretmenliği/ 3

SÖZ302-A Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretimi Dersi 1. Ödev

  Kur'an Nedir kitabında ilgili bölümleri okuyarak geldiğim bu dersteki gösterilen resimlerin anlam-küremden yansımaları şu şekildedir:

İlk soru (Bak-Gör) ile ilgili görselde; bir heykelin önünde durmuş ve duruşu itibariyle dua ettiğini düşündüğüm bir kadın yer almakta. Peki bu bana neyi çağrıştırdı? İnancı doğrultusunda, sahip olduğu inancın gerekliliğini, ibadetini yerine getirdiğini düşündürdü. Kendi değerleri doğrultusunda eylemini gerçekleştirdiğini düşündüm.

İkinci sorudaki görsellere bakarak "Hangisi sensin" sorusuna yanıt aramak uzun uğraşlar ve zaman gerektirse de ilk aklıma gelenler şunlar oldu: Baktığımda iki bardağın yan yana olduğunu fark ettim. Aralarında farklar vardı. Birinin açık durup su ile yavaş yavaş da olsa dolduğunu; diğerinin kapalı vaziyette durup suyu alamadığını gördüm. Burada anladığım eğer kalıplarını yıkıp kendini açarsan ya da kendini aşarsan zamanla, yavaş da olsa nimetlerden faydalanıp içini, hayatını doldurabilirsin. Ancak kendini kapatıp araştırmaz ve sorgulamazsan diğer bardak gibi boş, anlamsız ve değersiz; bir bardağın görevi olan suyu taşıma görevini yerine getiremediği gibi insan olarak sorumluluklarını, görevlerini yerine getirememiş ve anlamsız, değersiz bir yaşam sürmüş olursun. Ve ben burada görevini yerine getirdiğini düşündüğüm; nimetlerden faydalanmak için kendini aşan ve bunların farkında olup edindiği değerler çerçevesinde eylemde bulunan bir insan olduğumu düşündüğüm ve bunun için çalıştığımdan içi su dolan bardağım.

Kitap ışığında görsellerden gördüğüm kadarıyla, sorular anlam-küremde bu şekilde yanıt buldu.


0 Yorum - Yorum Yaz


Fatma YEŞİLKAYA

18040318

Sınıf öğretmenliği-3

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETİMİ DERSİ ARA SINAVI

1- Dua eden kadın ile ilgili soru:

Her insan özel bir birey olarak  belirli toplumlarda birbirini etkileyerek ve birbirinden etkilenerek yaşantısını idame ettirir. İnsanın kendine has bir yapısının olmsaının temel nedeni çevresel farklılıkların sonucudur. Bu çevresel farklılıklar insan üzerinde farklı psikolojik, bilişsel ve sosyal yaşantılara sebep olmaktadır. Bireylerin farklı ortamlardan çıkıp bir araya gelmesi insanın özü olarak nitelendirdiğimiz "fıtrat"ında bir değişikliğe yol açmaz. Çünkü her insanın özü aynıdır. her insan konuşur düşünür, nefes alır... Bu gibi özelliklerinin yanı sıra insan yaşama tutunmak için yaşamını anlamlandırmalıdır. İnsan bir yaşama gayesi olabildiği sürece yaşama tutunur. Bu konuyla ilgili dostoyevski "Bir insan umudunu yitiriri ve amaçsız kalırsa sırf can sıkıntısı bile onu hayvana çevirebilir" demiştir. Bu cümleden de çıkaracağımız anlam: insanın hayat gayesi ile yaşama tutunmasıdır.  Her insan hayatını kendi anlam küresindeki bilgiler çerçevesinde yaşar. Bu nedenle insanların hayatı anlama biçimleri birbirinden farklıdır.Bireylerin hayatı anlama biçimleri ve boyutları arasında farklılıklar oluşsa bile fıtratında yani özünde bulunan nitelikler değişiklik göstermez. Her insan hayatı anlamlandırırken yaşama gayesinin ne olduğunu düşünür ve buna göre yaşamını şekiilendirir. Bu doğrultuda kendisine bir yol belirler. Ankebut suresinde yüce Allah(c.c)Bizim uğrumuzda elinden gelen çabayı sarfedenlere gelince, onları bize ulaşan yollara mutlaka yöneltiriz. Kuşkusuz Allah iyilik yapanların yanındadır.” Buyurmaktadır. Bu ayetten de anlaşıldığı üzere her bireyin doğruya ulaşabilmesi için çeşitli bilgileri ve çabaları vardır. O halde her insan doğru yola ulaşma gayreti içindedir ve bu gayreti doğrultusunda çaba göstermektedir çıkarımında bulunabiliriz.

2- Bardak sorusu:

Verilen görsellerde bardaklara baktığımızda muhtemel bir zıtlık görmekteyiz. İlk görselde bardak boşken yanındaki görselde dolu bir bardak bulunmaktadır. Bu iki görsel bana insanların hayata bakış açılarınıçağrıştırdı. Kimi insanların sahip olduklarını göremeyip mutlu olamamaları belki de başka bireylerin hayalini oluşturmaktadır. Bakmak ve görmek arasındaki ilişki de budur. Nasıl bakarsan öyle görürsün ve o şekilde anlamlandırırsın. Bu bilgileri Kur’an Nedir? Kitabı ile ilişkilendirecek olursam: Her insanın anlam küresi farklıdır. Bu nedenle hayatı anlama biçimi birbirlerinden farklıdır. Cümlelerini ifade edebilirim. Sonuç olarak her birey kendisinin ve başkalarının hayatını farklı düşünceler ile yorumlamaktadır. Bunun temel sebebi ise kişinin anlam dünyasının diğer insanlardan farklı olmasıdır.



0 Yorum - Yorum Yaz


Rümeysa Özdemir 

Sınıf Öğretmenliği

 18040294


  1. Heykel önünde duran kadın yani dua eden kadının eylemi bize göre manasız kalabilir birden fazla bakış açısına göre yorumlamalar yapılabilir. Müslüman kimlikteki bir birey olan benim anlam küremde heykel önünde duayı etmek kime ve neye etmek bu eylemlerin herhangi biz önemi yoktur . Bana göre dua etmek yaratıcıdan (bir nesneye atfedilmemiş) ellerimi açıp kalbimden kopanları dilemektir. Duaya biçtiğim değer resimde dua eden kadının objeyi kavrayışıyla eş değer değildir. "İnsanın belirli bir şekilde gerçekleştirdiği bir insanı yapıp etme ona atfedilen değeri belirler. Her eylem gerçekleştirilmesi gereken değer tarafından yönetilir." Kitapta yer alan bu cümle aslında insanın görmesiyle paraleldir.


  1. Bardaklardan biri boşken biri doludur .Sahi bardaklar ne ile dolu veya ne aracılığıyla boştur. Akıllara gelen "kime göre neye göre " klişe sorusu burda devreye girebilir. Baktığımız dolu bardaklar içerisinde yüzmekte boğulmakta bizlerin suyun içerinde nasıl bir yol çizeceğimize suyun(hayatın) gayesini aslında bir bakıma atacağımız adımların kontrolünü hiçliğe bocalamaya kurban etmeksizin görmeye teşvik etmesi verdiğimiz ,aldığımız, anlam  yüklediğimiz tüm varlıklara bağlıdır. Eğer kendimizi kapatıp alacağımız ürünleri(rahmeti) reddedersek tercihlerimize bağlı bir biçimde yine kendimiz amaçlarımıza -artı veya eksi- hizmet etmiş oluruz.


0 Yorum - Yorum Yaz


Ad Soyad: Ayşenur Aygül

Numara : 18040516

 

Soru 1: Bakmak ve görmek?

Cevap: Bakmak, bir anlama gerektirmez. Görmek ise bir anlama ve değer içerir. Bütün bunların içerdiğinden dolayı görmek aynı zamanda inanmayı da kapsar.  Dolayısıyla, inançlarımız da dünya ile aramızda olan bağları oluşturur.

 

Soru 2: Bardak? Hangisi sensin?

Cevap: Su üstünde yüzen kişi olmaya daha yakınım. Su hayata benzer. Üstünde yüzen de kişinin kendisidir. Hayatı anlamlandırıp doğru bir eylemde bulunabiliyorsak hayat içinde boğulmayız, hayatımızın altı üstüne gelmez ve yüzmesini öğreniriz.

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Bakmak ve Görmek    30.03.2021

Büşra Sarıtaş 17040371-SÖ
 
Hangi bardak sensin: Bardaktaki suda rahatlıkla yüzebilir veya batabilirsin. Tercihlerin,
düşüncelerin, eylemlerin vb. hepsi ya seni suda yüzdürür ya da batırır. Yüzmek veya batmak senin
elinde. Sen kendine doğru amaç ve anlam bulmalısın. Anlam ve amaçların doğru olursa yüzeceksindir.
İnsan hayatını anlamlandırmayı sever. Ve bu anlamlandırma ile kendimizi tanımımıza olanak sağlar.
Batarsak irkilip kendimize de gelebiliriz. Anlamlandırırız batmayı.
Boş bardak veya dolu bardak olmak. Yine sizin tercihiniz. Hayatı boş anlamlandırmadan mı
geçirirsiniz yoksa anlamlandırarak üzerine düşünerek yaşayarak okuyarak mı doldurursunuz. Hem
sözle hem eylemle Kur’an yolundan gidilmelidir.
Bak-gör/ Dua eden kadın görselinde: Dünya üzerinde inançlar çeşitlidir. Her insanın, topluluğun
belirli şeylere inancı vardır. Görünen veya görünmeyen. Buradaki kadın da bir heykel karşısında dua
ediyor. O heykelin kadından istedikleri belirsiz. Baktığımızda heykele karşı dua eden kadını görüyoruz
fakat görünen tek şey budur. Diğer plandaki görünen şey heykelin insandan dua beklemesi olabilir.
Bizim dinimizde ise sadece dua değil birçok istenilen vardır. Bize gönderilen Kur’an insana yön verir.
Fakat resimde görünen heykel insana durduğu şekilde yön veremez diye düşünüyorum. Kur’an bizi
yönlendirir. Kur’an insandan okunmasını, üzerinde düşünmesini, anlaşılmasını ve içten yaşanmasını
ister. YAŞA-OKU-ANLA-DÜŞÜN. Kadın da nesneye bir anlam vermiştir. Ve verdiği anlam onun
için önemlidir. Bize Kur’an rehberlik eder, anlam verir. Kur’an’ı anlayarak, anlamlandırarak,
hayatımızda uygulamalıyız.

0 Yorum - Yorum Yaz

Bakmak ve Görmek    30.03.2021

Sınıf Öğretmenliği   Kübra Çıkma   17040343

Bakmak ve Görmek  

Tüm insanlar bakar ve görür ama her insan gördüğüne yüklediği anlam farklıdır. Bu anlamda insanların yaşayış, kültürü ve ona yüklediği anlamdan kaynaklanır. Bakış açımız bizim hayata yüklediğimiz anlamla ilgilidir. İnsanların algılarındaki anlayış derecesinde farklılık vardır. İnsanların bilgi seviyeside bir olaya  yükledikleri anlam açısından farklılık gösterir. Bir önceki dersimizde işlediğimiz ekrana çizilen çizgilerde de bakmak ve görmenin ne olduğunu daha iyi anladık çizgiler aynı boyuttaydı ama uçlarına çizilen ok işaretinden sonra herkesin görmesi farklı oldu. Ortaya 3 durum çıktı buda bizim o çizgilere yüklediğimiz anlama, düşüncelerimize göre şekillendi. Ben her zaman bardağın dolu tarafına bakarım yaşadıklarıma olumlu bir anlam yüklerim. Sorunlarımda fotoğraftaki bardağın içinde boğulan kişi olarak değilde bardağın üzerinde yüzen kişi olurum. Çünkü bir insanın hayatta kalması için sorunları ile başa çıkması yapıp etmelerine bir anlam yüklemesi gerekir. Bir inancımız olmadığında bir şeye anlam yükleyemediğimizde yaşamımız anlamsız hale gelir. Yani bakmak görmek, anlam gözleyen/gözlemcinin bakış açısına göre farklı şekillenir. Kişiye göre olumlu-olumsuz olarak görünür.


0 Yorum - Yorum Yaz


1.soru:  İnsan görür. Eylemleri nesneleri görmek anlamlandırmak ister. Ama bakmak ve görmek aynı şey midir? Bakan körler kimdir o zaman? Ya da görme engelli olduğu halde görebilen? Bakmak sadece duyu organının otomatik yaptığı bir iştir. Görmek ise başka.. Gözle de görülebilir, gönülle de görülebilir.  Görmek istediğimiz eylemlerin önüne engeller de çıkabilir. Engeller çıktığında pes mi ediyoruz yoksa yeni anlamlandırabileceğimiz eylemler mi oluşturuyoruz. Her ikisinde de ortak bir nokta var. Gördüğümüzü anlamlandırmakla sonuçluyoruz.

2. soru: Başımıza gelen olaylardan ders alabilmek için kendimizi çevreye duyarlı hale getirebilmeli ve bu bilgileri ceplerimize doldurabilmeliyiz. Ben açık duran bardak olduğumu düşünüyorum. Kendimi sorunlara ya da acılara karşı kapatmak yerine açmalıyız.  Ve eğer bir durumla karşı karşıya kalırsak çok çabalamak bazen en dibe batmamıza sebep olabilir. Sakince durumu düşünmeli anlamalı ve yaşamalıyız. Suyun üstünde yatan kişi düşünüyor. Bu kişi olduğuma inanıyorum. Okumadan düşünemez düşünmeden anlayamaz ve anlamadan yaşayamayız. Eğer bu sıra şaşarsa kendimizi hayatın akışında kaybolmuş ve batmış bulabiliriz.


0 Yorum - Yorum Yaz


Bilge Cankurt 18040258 SÖ-3

PUSULAMIZ KUR’AN-I KERİM

HANGİSİ SENSİN?

   Bu kitap, bana Kur’an-ı Kerim’i okumamız, düşünmemiz, anlamamız ve yaşamamız gerektiğini, Kur’an-ı Kerim’in insanın hayatını anlamlandıran bir kitap olduğunu öğretti. Kitaptaki bir söz beni epey etkiledi: “Eğer sevilmeden sevemez olmuşsak, dinler gözüküp dinlemiyorsak, insanı anlamak için kendimizi anlamamız gerektiğini bilemiyorsak bu arayışa ihtiyaç var demektir.” İnsanın anlam arayışı insan tarihinin geçmişi kadar eskidir. Fakat bizler insan olarak bu arayış içinde olmalıyız, “Yaşamın anlamı nedir?” sorusuna kafa yormalıyız ki insan olabilmenin gerekliliğini yerine getirebilelim. “Yaşamın anlamı nedir?” sorusuna ancak yenilgiye düştüğümüzde yanıt aramayalım. Bizler, yaşamın anlamına kafa yormayıp “Nasıl yaşamalıyız?” sorusuna dair kendimize bir yol çizemezsek kişilik problemleriyle karşı karşıya kalırız. Yaşamın anlamına dair merağımız ve öğrenme arzumuz bizleri insan yapan en büyük kuvvettir. Bizim insan olarak kendimizde bazı yetenekler görmemiz ve bir şeyler yapıp etmemize anlam vermemiz bizim hayatta kalmamızı sağlar. İnsan olarak uğruna yaşayacağımız bir şeye ihtiyaç duyarız, ancak bu eksikliği tamamlarsak hayatta kalma mücadelemiz başarılı olabilir. Biz eğer bu sorulara yanıt veremezsek; bardağı hayata, içindeki suyu da anlam küreye benzetecek olursak sorulara yanıt veremediğimiz müddetçe hayatın içinde kaybolup gideriz. Fakat biz bu sorulara yanıt verip hayatın anlamını bulursak bardağın içinde rahatça duran insan gibi hayatımızda da rahat edip güzel bir yaşam süreriz. İnsan, anlam vererek karşılaştığı güçlüklere karşı, bir güç oluşturur. İnsan, bu anlam gücü ile birçok sorunun üstesinden gelir. Anlam küresinde yaşayıp yaşamamamız bir şey farkettirmez. Ancak anlam bilincine sahip bir insansak anlam dünyalarının kapısını açabiliriz. İnsanın anlam verme çabası, onun fıtratının bir özelliğidir. Değişen hayat durumları içinde talihsizlikler ve başarısızlıklarla da karşılaşabiliriz. Bu durumda da yeni bir yolda yürümeye başlamamız yani başka nitelikte hayatı anlamlandırmalıyız. Ben bardakta boğulan insan değil de, rahatça uzanmış bir sorunu olmayan insan olduğumu düşünüyorum. Çünkü hayatın anlamına kafa yoruyorum. Kur’an-ı Kerim’i kendime rehber olarak görüyorum.

BAK-GÖR

   İnsan olarak görerek öğreniriz, gözlemleme yeteneğimiz sayesinde bir şeyler öğreniriz. Görmek; farkındalık sahibi olmaktır. Bakmak ise; seyretmek/farketmek/anlamak vb. anlamlara gelmektedir. Hayat yolunda bakabilmek değil de görebilmek için çaba sarfetmeliyiz. Bu da ancak “hayatın anlamı nedir?” sorusuna kafa yorup farkındalık sahibi biri olarak gerçekleşir.

   Anlamlı hayat ve anlamsız hayat arasındaki farklılıklar, anlam arayışımızın başarılı veyahut başarısız olma durumlarının karşılaştırılması epey dikkat çekici nitelikte. Anlam arayışımızı sonlandırıp anlamlı bir hayata adım atmak, yaşayabilmenin de bir ön koşulu bence. Çünkü önce içinde bulunduğumuz durumu anlamlandırarak meşrulaştırmalıyız. Doğru ve değerli eylemlerde bulunmak için örnek kişilere ihtiyaç duyarız. Bu kişiler, anlamları bizim dünyamıza getirir, bizim dünyamıza katkıda bulunurlar. İnsanlığa insan olma bilincini sağlamak adına hayatlarını doğru ve değerli eylemlerle anlamlandırıp değerlilik yaşantılarını yaşatırlar.

   Anlam taleplerinden uyanıp Kur’an-ı Kerim’i okumak, üstüne düşünmek, onu anlamak ve yaşamak dileğiyle...


0 Yorum - Yorum Yaz


 

 

Sena Sütemen - 18040306 Sınıf Öğretmenliği 3


1-)Hangisi Sensin?

İnsanlar önlerindeki problemleri kendilerini kaybetmeden anlamaya çalışırlarsa çözüm bulabilirler. Araştırmak, anlamak, farklı bakış açıları geliştirmek ve düşünmek manevi olarak boğulmasını önler. Düşünmek ve anlamaya çalışmak insanın maddi ve manevi varlığını, varlığının amacını fark etmesine fayda sağlar. Varlığının sebebini anlayan insanın hareketlerinde ve yaptığı işlerde bir anlam vardır. Bazen karmaşanın içinde çırpınmak yerine durup düşünmek bir şeylere inanmak, inandığımız şeyleri anlamak ve bilmek gerekir. Ben kendimin bardağı ters tutan değil, bardağın içine suyun dolmasını sağlayan taraftan olduğunu düşünüyorum. Ancak bazen bardağın ters çevrildiğini ya da içindeki suyun döküldüğünü de düşünüyorum. Bu da kendi anlam arayışımda nerede olduğumu tam bilmememden, kendimi tam anlamıyla tanımamamdan kaynaklanıyor sanırım.

 

2-) Bakmak ve Görmek

Bakmak ve görmek birbirinden tamamen farklı şeylerdir. İnsanlara dışarıdan baktığımızda onu etiketlendirebiliriz. Oysa her insanın kendi içinde bir anlam arayışı bulunmaktadır. Baktığımızda bir heykelin önünde duan eden kadın görüyoruz. Ancak o kadının bu eylemi ezberden mi yoksa düşünüp, inanıp, doğrusunun bu olduğuna kanaat getirip mi yaptığını göremiyoruz. Dua eden bir kişiyi gördüğümüzde belki dini hakkında fikir yürütebiliriz. Ancak o kişinin inandığını düşündüğü dini hakkında bilgisinin ne olduğunu dahil göremeyiz, bilemeyiz. O kişinin kendini varlığını tanıyan bir kişi olup olmadığı hakkında bir fikir yürütemeyiz. Bu kişiye dışardan bakınca birçok şey söyleyebiliriz onun hakkında ama onun içinde neler yaşadığını göremeyiz.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


 

Tutku Alan – 18040240 – Sınıf Öğretmenliği-3

 

-Son Görselde su dolu iki bardakta, bardağın birinde suyun içinde çırpınan biri, diğerinde ise suyun üzerinde rahat bir şekilde duran birini görüyoruz. Suyun içinde çırpınan kişiyi, Kur’an Nedir? Kitabında “ İnsanın Dörtlü Bütünlüğü “ kısmında bahsedilen herhangi bir şeye anlam vermenin kaynağı olan, insanı oluşturan dört temel öğenin yani bedeni, aklı, duygu ve çevresi içinde  sıkışıp kalan insan gerçeğini anlamaya çalışan bir kişi olarak gördüm.

-3. Görsel de gösterilen ağzı açık olan su bardağı ile ters çevrilmiş su bardağına şu şekilde anlam yükledim. Ağzı açık , içine su damlası dökülen bardak bilgiye, öğrenmeye, sevmeye ve sevilmeye aç bir insan olarak görürken, ikinci ters çevrilmiş bardağı kendini kapatmış ona sunulan nimetleri almak ve anlamak istemeyen biri olarak gördüm.

-Bardak görsellerinde hangisi ben olabilirim diye kendime sorduğumda; su dolu bardakta çırpınan kişi ve içerisine su dolan ters çevrilmemiş bardak diyebilirim.

 

 

                                                                                                   


0 Yorum - Yorum Yaz

SÖ-Zehra UZUN-18040314    30.03.2021

1.      Bak-Gör

Bakmak çaba göstermez görmek ise bilişsel çaba isteyen bir durumdur.

Baktığımız şeyi ilk olarak anlamaya çalışırız. Sonrasında o şeyden kendimizce bir anlam yaratırız, bizim için ne anlam ifade ettiğini ortaya koyarız.

Dua eden kadına baktığımda istediği bir şeyin olması için dilekte bulunduğunu anlıyorum. Fotoğrafı görmeye çalıştığımda ise altında çok daha farklı anlamların yatıyor olabileceğini farkına varıyorum. Fakat bu anlamlar herkes tarafından farklı yorumlanabilir. Herkes bakar fakat her insan aynı şeyi göremez. Çünkü herkes kendince bir anlam yaratır.

2.      Hangisi sensin?

Sorunlarla karşılaştığımızda kimimiz o sorunlarla rahat bir şekilde baş ederken kimimiz ise o sorunların içinde boğulmayı tercih ederiz. Bu tercihimiz ise hayatı anlamlandırma biçimimize bağlıdır. Hayatını anlamlandıran insanlar o sorunlardan kurtulacağını bildiği izin rahattırlar. Hayatının anlamını bilmeyen insanlar ise sorunların içinde kaybolup giderler. Ben hayatını anlamlandırabilen kesimdenim. Bir sorunla karşılaştığımda hayattaki amacımı, neden bu hayatı yaşadığımı hatırlayıp sorunların üstesinden o şekilde gelirim. Karamsarlığa kapılmaksa o sorunların içinde boğulmama neden olacağı için hayatın anlamını farkına varıp ona göre hareket etmenin benim için daha iyi olacağını bilirim. Düz ve ters olan bardağa baktığımda ise yine hayatı anlamlandıran ve anlamlandırmayan iki taraf görüyorum. Düz olan bardak hayatı anlamlandıran insanları temsil ediyor. Her bir su damlası ise o hayata yeni bir anlam katıyor. Ters bardaksa hayatı anlamlandırmayan insanları temsil ediyor. Ne kadar bilgi gelirse gelsin hayatta bir amaçları olmadığı için o bilgiler, anlamlar kayıp gidiyor. Ben her zaman düz bardağı yani hayatı anlamlandırmayı tercih ediyorum. Bu sayede hayat bana her zaman yeni anlamlar katmış olur.


0 Yorum - Yorum Yaz


Bize sunulan yaşam, bizim bakış açılarımız konumumuzu anlamlandırmamız için bize verilmiş bir lütuftur. Her birey yaradılışında belli özelliklerle (sevgi, mutluluk) dünyaya ayak basmıştır. Biz bireyler olarak bize bahşedilen hayattan türlü dersler çıkarma yolunda ilerlememiz, doğruya yönelmemiz gerekiyor. Bütün bunları akıl ve hürriyetimiz çerçevesinde gerçekleştiriyoruz. Önemli olan bu noktada gördüklerimize ne gibi anlamlar yüklediğimizdir. Mantık çerçevesinde ilerlediğimizde hayat bize kolaylıklar sunarken ya da biz hayatımızı kolay hale sokarken, düşünmeden ve mantık çerçevesi dışında bir şeylere anlam yüklemeyerek, sorgulamayarak kendi hayatımızı çıkmazın içine sokabiliriz. Amaçsız bir insan da böylece kendini hayvana dönüştürebilir. Ben bardakta sırt üstü duran birey olmak isterdim. Çünkü hayatı anlamak ve gerçeklerle yüzleşmenin güzel bir temsili mahiyetindedir.


0 Yorum - Yorum Yaz


SEYİDE PORTUL 17040370


1. Kadının baktığı şey ile gördüğü farklıdır. İnsanlarda bakan kadında olduğu gibi her insanda farklı bir bakış açısı ve farklı bir anlama kabiliyeti bulunmaktadır. Kadının fiziksel olarak gördüğü ve zihinsel olarak algıladığı arasında fark bulunmaktadır. Algılayış ve bakış açısı insana bilgisi ve zihniyeti doğrultusunda şekillenmektedir.

2. Birinci bardak olduğunu düşünüyorum. Çünkü suyun içinde bir şey yapmamak yerine sudan çıkmak için çaba göstermektedir. Bardakta bulunan kişinin sudan çıkmaya çalışması, bunun için uğraşıp çaba göstermesi kişinin hayattaki imtihanını göstermektedir. İnsanlar da tıpkı bardaktaki insan gibidir ve ona bu imtihanda yol gösteren rehberlik eden vahiy yoluyla gönderilen kuranı kerim de örnek alması için gönderilen peygamberlerdir.



0 Yorum - Yorum Yaz


Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Sınavı

1-Bakmak ve görmek arasındaki fark nedir? 

Cevap: İlk soruda kadın ellerini açmış dua ediyor. Ve bu duasını yaratıcı ilah olarak gördüğü heykele yapıyor. İnsanlar Allah’ı görmüyorlar. Fakat ona kulluk etme ve ona tapınma fıtratı üzerine doğuyorlar. Yani bu kişinin bir şeyde anlam görmesi ile ilgilidir. Kadın Allah’ı görmese de kalbiyle bakıyor. Ve Allah’a dua ediyor. 

2. Bu soruda bardakları gördüm. İlk resimde insan yan yatarken batmıyor. Fakat bardağa dik şekilde durmak isteyince boğuluyor. Diğer resimde ise bardağa su koyuluyor. Ama bardak ters çevrilince su dökülüyor. Buda demek oluyor ki insanlar doğru olmayan yolları seçebilir. Ancak bu yanlış yollar hatalara neden olacaktır. Anlamlı bir hayat geçirmek gerekiyor. Bu hatalar hayatla bütünleşmeyen bir hayat yaşamamıza neden olabilir. 


0 Yorum - Yorum Yaz

Küçük Sınav    31.03.2021

SÖ-3

Özge Yiğit

18040320

 

 

YANITLAR

 

1)   Görselde bir kadın büyük bir heykelin önünde dua ediyor, dua ettiğine göre bir şeyler bekliyor ya da yardım istiyor. Ama bunu bir heykelin karşına geçip yapması duayı heykele etmesi, heykelden bir yardım beklemesi gibi anlaşılıyor. Bu durum olmayacak bir şey değil. Dua eden kadın fıtratına uygun davranıp kendisinde bulunan doğru davranışları ortaya çıkarabilseydi bir heykele dua etmezdi.

 

2)   İnsan sürekli bir anlam arayışı içindedir. Bu arayış yaşamı boyunca sürer, arayış sürerken aynı zamanda insan kendini gerçekleştirme eylemleri de olur. Bazı insanlar kendini gerçekleştirip, anlam arayışını bir şekilde sürdürürken bazıları da hayatta hiçbir anlam ve amaç bulamazlar. Böylece bu insanlar bir çaresizliğe süreklenirler. Görsellerde iki insan vardı birisi suyun üzerinde rahatça dururken diğeri boğuluyordu çünkü boğulan hayatta ne yapacağını bilmiyor. Tam da burda Kur’an Nedir kitabından bir alıntı yapmam gerekiyor. “ Her insan, kendisinde bir yetenek, eylemlerinde bir anlam görür; bu yetenek ve anlam ister olsun isterse olmasın, hiçbir önemi yoktur. Çünkü insanın kendisinde bazı yetenekler görmesi, yapıp-etmelerine bir anlam vermesi, onun hayatta kalmasını sağlar.” Dolayısıyla suda boğulan insan hayatına bir anlam veremiyor, hayatta kalamıyor.


0 Yorum - Yorum Yaz


SÖ-SILA KÖKSAL-18040415 


  1. Dua Eden Kadın- BAK GÖR 


 Fotoğrafta Buda heykeli önünde dua eden bir kadın görülüyor. Kur’an Nedir kitabının 37. sayfasında yer alan bilgilerden yola çıkacak olursak sormamız gereken sorular vardır. Bunlar:

-Gören kimdir?

-Nede görmüştür?

-Neyi görmüştür?

-Nasıl görmüştür?

1.Gören Kimdir?

Gören, biziz yani insan. Bu örnekte kadının yaptığı eylemin anlamını sorguluyoruz. Kadın dua ederek bir amaca ulaşmaya çalışıyor. Dünyada var olmasının nedenine ulaşmaya çalışıyor belki de.

2.Nede Görmüştür?

Kadının baktığı heykelde bir mana bulmuştur. Kendi varoluşu ile bu nesne arasında bir ilişki kurmuştur. İnsanın fıtratı gereği içinde bulunduğu anlam arayışına bir vesile bulmayı amaçlamıştır. 

3.Neyi Görmüştür?

Kadın hayatının anlamını gerçekleştirmeye yönelik iç ve dış dünyayı birleştirerek bir yola girmiştir. Dış dünyadaki nesne yani heykel ona yol göstermiş, iç dünyasında ise ettiği dualar onu yüksek değerlere ulaşmasına yardımcı olmuştur. 

4.Nasıl Görmüştür?

Kadın heykel ile ilişki kurmaya ve buna duayı da ekleyince, fıtratından gelen varlık koşulları ortaya çıkmıştır. Bu imkanlar:

-Ana zihniyetler,

-Akıl yürütme yolları,

-Alış’tır (Serinsu, 2020:55)

 Yani bu örnek üzerinden yola çıkacak olursak, dünyadaki tüm insanlar varoluş amacını anlamlandırabilmek için bir objeye, bir üst varlığa ve bir yola ihtiyaç duymuştur. 


  1. Anla-Anlam Yarat- Anlam Küreyi Farket !

Kur’an Nedir? kitabının 25. ve ilerleyen sayfalarında yer aldığı üzere insanın bir anlam arayışı mevcuttur. İnsan bunu fıtratından getirir. Viktor Frankl adlı araştırmacının yaptığı araştırmaya göre de insanın uğruna yaşayacağı bir şeye ihtiyacı vardır.İnsan hayatı anlamlandırmak için sürekli bir hakikat peşinde koşmuştur. Filozoflar, düşünürler sürekli bu anlam arayışı içinde olup farklı sistemler kurmuşlardır. Örneklerde görünen iki bardak birisi düz bir şekilde ve içine su almasını sağlayacak şekilde konumlandırılmıştır. Yani bu hayatı anlamlı kılmak için sürekli bir arayış halinde olmayı, anlam küreyi doldurmayı ve etraftaki bilgileri kendi belleğimizde biriktirmeyi anlatmıştır. Diğer bardak ise ters şekilde konumlandırılmıştır. Yani etrafta olan bitenle bağının kesmiş herhangi bir anlam arayışı içinde olmayan, içine kapanık ve bilginin peşinde koşmadığı gibi ona öğretilenleri de almayan bir  insanı temsil ediyor. Kur’an Nedir? kitabının 16. sayfasında yer alan tabloda da belirttiği gibi;

 

  • Oku

  • Düşün

  • Anla

  • Yaşa


0 Yorum - Yorum Yaz


BÜŞRA KERVANCI                    18040283            SINIF ÖĞRETMENLİĞİ/3

 

1.SORU: BAK VE GÖR 

Herkes bakar ama çok az insan görür. İnsan fıtratı gereği anlamak, anlam yüklemek ihtiyacı duyar. Bakanlar anlamdırmaya çalışır ancak anlam yüklemeyi başaranlar sadece görenlerdir. Allah insanlara bazı özellikler bahşetti ve dilediğine de bu konuda hidayet verdi. Bakıp görmelerimiz ailemiz, çevremiz ve kendi iç  hesaplaşmalarımız yüzünden evriliyor sürekli. Asıl rehber alınması gerekeni rehber alıp, yaradılış amacımızı kavrarsak hem bakıp hem de görebiliriz. Yanlış rehber kalp gözünü köreltir insanın ve sığ bir düşünceye sürükler. Bak ama ondan önce gör!

2.SORU: BARDAK?

Sizin hürriyet dediğiniz şey bir başkasının esaretidir yazıyordu kitabın içinde... Bardağın boş ve dolu tarafını görmekte böyle bir şey,ben bardağı dolu görürüm ama bir başkası için bardağın boşluğu asıl gerçekliktir. Bazı insanlar suda boğulmayı tercih eder, bazıları ise yüzerek kurtulmayı, bu su hayat suyudur. Aynı durum için iki farklı insanın bakışıdır. Atom bombası örneğinde olduğu gibi ABD için yenilmezlik iken, hiroşima için büyük felakettir. Hayatta hiçbir zaman tek bir gerçek yoktur; herkesin doğrusu ve herkesin kendi yanlışı vardır. Önemli olan yanlış ve doğru arasına eşitlik işareti koymamaktır. Benim doğrum başkasına zarar veriyorsa o doğrunun üstü çizilmelidir. Gerçeklik ancak böyle olur.


0 Yorum - Yorum Yaz


  İnsanların hayatı anlamlandırmalarında inançları ve aidiyet duyguları etkili olmaktadır. İnsanların mensup oldukları dinler hatta mezhepler, inançlarının niteliğini, gündelik yaşamı ve hayata bakış açısını şekillendirmektedir. Her dinin kuralları, ritüelleri, sistematiği farklı olacağından aslında dine olan inanç ve bu inancı yaşayış biçimi öznel bir durumdur. Kimileri için doğru olan davranışlar, olaylar ya da durumlar bir başka görüşü benimseyen kişi için yanlış olabilir. Burada önemli olan insanın kendini ait hissettiği dini yaşayabilmesi ve hayat görüşünü din bağlamında gerçekleştirebilmesidir. Örneğin mensup olduğu dinde et yemeye müsaade olmayan bir kişinin inançlı olduğunu söylemesi ve aynı zamanda et yemesi dini doğru algılamadığını, içselleştirmediğini ve aidiyet duygusunun tam olarak gelişmediğini gösterir.  Din ya da inanç, insanların kendilerini gerçekleştirebilmeleri ve hayatı anlamlandırma süreçlerinde yol gösterici bir olgu olarak yer almalıdır. İnsanlar kendilerini mensup oldukları dine ya da inanca ait hissetmeli ve bu maneviyattan güç alarak yaşamlarını sürdürmelidirler. Ayrıca farklı inançlara sahip ya da herhangi bir inancı benimsemeyen bireylerin birlikte saygı çerçevesinde yaşamlarını sürdürmeleri de önemlidir.
0 Yorum - Yorum Yaz

küçük sınav 1    22.04.2021

Ebrar Çelik/ 18040263

Sınıf Öğretmenliği

 

1.)    Dua Eden Kadın

 

Dua eden kadın görselinde olduğu gibi dua, insanın anlam arayışının inanç yoluyla bulması ve dua yoluyla iç dünyasını beslemesini sağlar.

 

 

 

2.)    Hayatta bakış açımıza göre her iki bardağı da görebildiğimizi düşünüyorum. Kimi zaman bardağın içindeki suda boğuluyoruz çünkü çoğu zaman göremiyoruz yalnızca bakmakla yetiniyoruz. Hayatta bazı şeyleri bakmak yerine görebildiğimiz takdirde ise bardaktaki suda yüzebiliyoruz. Ancak görmek yerine baktığımız zaman ise anlamı yakalayamıyoruz suda boğuluyoruz. Görmek ise anlam küreyle ilgili bir olgudur. Anlam küremiz maneviyat ile genişler ve anlam küremiz ne kadar genişlenirse o kadar görebilen insan olabiliriz.


0 Yorum - Yorum Yaz


SÖ SAKİNE SELCEN ASLAN 18040246
Kur’an Nedir’den insan ve hayatın anlamı hakkında birbirini tamamlayan on cümle ile bir metin oluşturmalısın. Sayfa numarası cümlenin sonunda yer almalı. 

Kuran hakkında neler bilirsek ondan hayatımızı anlamlandırmada yararlanabileceğimizi pratik bir şekilde sunmamız gerektiğine inanıyoruz. Sayfa 21

İnsandaki anlama merakı ve öğrenme arzusu insanı insan eden en büyük kuvvettir. Sayfa 25

Eğer insan eylemlerini gerçekleştirirken engellerle karşılaşırsa o zaman eylemlerine verdiği anlam kendiliğindne ortaya çıkar. Sayfa 39

Yeni bir yolda yürümek demek yeni anlamda eylemler gerçekleştirmek demektir. Sayfa 39

Kişinin bir şeyde anlam görmesi onun gerçeklikle yüzleşmesi ve varoluşunu gerçekleştirmesidir. Sayfa 41

 

***Mazeretli olduğum ve bu dosyayı mail attığım için ödevi henüz yüklüyorum.*** 


0 Yorum - Yorum Yaz


Ad ve Soyadı: Selim Şener

Numara:18040309

1 Bakmak ve Görmek Nedir?

Anla Anlam yarat anlam küreyi keşfet

İnsanlar evrendeki pek çok şeyi görebilirler önemli olan şey ise gördüğümüz şeylerden bir anlam çıkarıp ilahi yaratıcıya ulaşmasıdır. Buradan görebilmemiz için bir şeyler bilebilmemiz gerekmektedir. Bu bilmek kavramı akli bilimler olabileceği gibi nakli bilimlerde olabilir. Anlam küreyi keşfedebilmek  için İnsanın anlayabilmesi, anlam yaratabilmesi gerekir bunun içinde ilim şarttır.

 

 

 

 

Bardak hangisi sensin?

Resimdeki bardağın içi dünya olarak benzetildiğinde insan da o bardağın içerisindeki kadındır. Kadınlardan biri yüzerken diğeri ise boğulmuştur. İnsan ilahi kitaba sarıldığında yüzerken onu bıraktığında ise boğulmaktadır. Ben burada yüzmeyi öğrenmeye çalışan kişiyim. Ne zaman ilahi kitabı bırakırsam yüzeyi unuturum.


0 Yorum - Yorum Yaz

sö İSMAİL ATEŞ    07.05.2021

İsmail  Ateş       18040248

1. Dua eden kadın?

Hayatımzın içerisindeki anlamı bulmak, keşfetmek ve bu hayat meşgelesinde sığınacak bir liman bulmak.

2. Hangi bardak senin?

Hayata hangi pencereden bakıyoruz? Hayat bizim için yaşanılır bir şey mi yoksa uğrunda başkaları için mi görüyoruz hayatı?


0 Yorum - Yorum Yaz


18040270 EYYUP EKİNCİ sınıf öğretmenliği/3 -küçük sınav

Eyyup EKİNCİ
SINIF ÖĞRETMENLİĞİ/3
18040270
SORU 1
Bakmak ve Görmek nedir. Bakmak aslında sadece göz organıyla yapılan bir eylemdir. Algılananı olduğu gibi kabul eden bir durumdur. Görmek ise insanin derinliklerinden gelen yani bilgi, tutum, beceri ve düşüncelerine dayanarak algılanan nesneyi anlamlandırmasıdır. Bakmak eylemi için bir bilince veya akıla gerek yoktur. Örneğin bir kuşta bakabilir. Ve gördüğünü direkt algılar olduğu gibi. Ama görmek insanlarda varken kimi insan göremeyebiliyor.  Bu insanin içsel farklılıklarını gösterir.
SORU 2
İnsanların inançları ve yaşadıkları farklı olabiliyor. Bir kadın bir putun önünde ona elini açmış dua ediyor. Bana göre o put bir heykelden veya bir sanattan ibaret olabiliyor iken kadının ona yüklediği anlam bir tanrıyı ifade ediyor. Belki dua ediyor ya da yalvarıyordur zor durumda olduğu için ama dışardan inanci olmayan bir kişi bunu anlayamaz hissettiklerini hissedemez.
Soru 3
Bardağın içinde boğulan kişi aceleyle stresli bir şekilde yüzüyorken 2. Kisi daha sakin inanmış şekilde ilerliyor.  Birinci kişi daha cok korkuyordur ama ikinci kisi gorevini yerine getirmis tevekkül edip gereğini almış yani yüzmeyi sakince iyi öğrenmiştir. Bana göre insanlar her ikisinide yaşayabiliyor ama önemli olan ikincisi gibi olmaktır.

0 Yorum - Yorum Yaz
Ders Malzemeleri
Lütfen Kopyalamayınız!
2021-2022 Arşivi
2020-2021 Arşivi
2019-2020 Arşivi
2018-2019 Arşivi
2017-2018 Arşivi
2016-2017 Arşivi
2015-2016 Arşivi
2014-2015 Arşivi
2013-2014 Arşivi