BARDAK- HANGİSİ SENSİN?
İnsan geçmişte de
günümüzde de anlam arayışı içerindedir. İnsanın anlam arayışı ölümüne kadar
devam eder. Her zaman anlam arayışı içerisinde, hakikat peşinde olan insan
görseldeki gibi su yüzeyinde kalır. Kişi anlam arayışında bulunmazsa kim
olduğunu anlamadan boğulmaya başlar. Tanımadığı kendinde kaybolur. Bu yüzden
insan kendini anlamaya yani anlam arayışını devam ettirmelidir.
BAK-GÖR- DUA EDEN KADIN
İnsan anlam arayışı içerindedir
ancak bazen olayların derinine inemez. Dua eden kadının dini inanışını bilmeden
onu taştan yapılmış bir heykelden yardım dilemesini absürt bulabiliriz ancak bu
yorumu sadece baktığımız görsele göre ve kendi değer yargılarımıza göre
söyleyebiliriz. Fotoğrafın derinine inersek yani görürsek; kadının dini
inanışını bilirsek onun kendi tanrısından yardım istemesini çok doğal
görebiliriz.
İnsan anlam arayışı
içerisinde olurken görmesi, olaylara derinlemesine bakmalıdır.
Ayşe Yeni
Sınıf Öğretmenliği(3)
Numara: 18040317
· Bakmak ve görmek nedir?
Bakmak aslında gözün çerçevesine vuran şeydir. İnsan bakarken sadece kendisine sunulanı algılar görmek ise algılanana anlam vermektir. Görmek ise zihinde gerçekleşen ve sonrasında kişinin bunu bilgi, tutum ve davranışlarına yansıtmasıdır. Bakmak için bilince ihtiyaç duyulmazken görmek için bilinç gerekir. 24 saatlik süre içinde dahi birçok şey algılar ancak buna nazaran çok az şeyi anlamlandırır ve sonrası için sürdürülebilir kılarız. İşte bu bilinç, insanın edilgen olmadığının en açık kanıtıdır. Bizleri farklılaştıran ve “ben” kılanda baktıklarımız değil baktıklarımızdan çıkardığımız anlamdır. İnsanın bu bilinçte olması onun sorumlu kılınmasının da sebebibidir. Kur’an’da da insanın okuması, düşünmesi, anlaması ve yaşaması istenmesi görme durumuyla ilişkilidir. Allah insanlara görme kabiliyeti vermiş ve insani bir vasıf olarak insandan da bunu beklemiştir.
· Hangi bardaksın?
Ben kendimi hala akışın olduğu bardağa benzetmekteyim. ( içi dolmakta olan) Çünkü yaşam sürdükçe öğrenmelerde sürmektedir. Bu nedenle insanın yaşam boyu öğrenen bir varlık olduğu söylenebilecektir. Bu anlam arayışının sürmesi bireyi bir amaca yönelme ve bu amaca hizmet eder bir yaşam sürmeye götürmekte bu da o bardaktaki gibi akışa neden olmaktadır. Aksi halde kişinin kendini doldurma gayreti olmaksızın sürdürdüğü yaşam onu mutlu bir sona ya da tatmin olunmuş bir amaca götürmeyecektir.
Sö- Miray Şahin- 18040307
- Heykelli fotoğrafta ise bir heykel ve kadın olan bir insan görüyorum.
2) Bu soruya cevap olarak yazılabilecek çok fazla bilgi var. Yaşam biçimi olarak hep bu sizin deyiminizle 'anlam arayışı' içerisindeydim. Ama söyleyebileceğim beni bir noktaya getiren hocamın bana söylediği bir cümle vardı. Bulanmadan durulmaz. Bu kitapta da bu cümlenin açıklamasını buldum. Anlam arayışı hayat boyu bulanacak bir su, ne kadar tanımı yapılırsa yapılsın su ne kadar durulursa durulsun en küçük bir bilinmezde yeniden bulanır ve yeni bir anlam arayışı başlar.
Din
Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretimi Dersi Sınavı
Selim KEÇELİ- 18040130
Ankara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Fakültesi
Özel Eğitim Bölümü Özel Eğitim
Öğretmenliği Programı
Temel Eğitim Bölümü Sınıf Öğretmenliği
Programı
1. Soru: BAK- GÖR (ANLA ANLAM YARAT, ANLAM KÜREYİ
FARK ET!
Baktığınla yetinirsen eğer sadece var olan bir şeyi
duyumlarsın. Bakmanın ötesine geçmek için anlamlandırmak, fark etmek de gerek.
Bakmak için gözün açık olması gerekir, görmek için ise
dimağın açık olması gerekir.
Baktığında gördüğünü sanırsın ama gördüğünde
anladığını…
Her gören bakmıştır ama her bakan görememiştir çünkü
görmek için düzgün bakmak gerekir ayrıca herkes bakar ama görebilenler farkı
oluşturur.
Her insan bakar; ama her insan göremez. Bakmak sadece
duyu organları ile alakalıdır belki de. Sadece gözlerle. Gözü olan ve görme
yeteneğine sahip olan herkes bakabilir çünkü. Sadece imgeyi görürsünüz ve
beyninize yerleştirirsiniz o ya da bu şekilde. Ama görmek farklıdır. Devreye
algılarınız da girer. Baktığınız şeyi nasıl yorumladığınızdır görmek. Anlam
katmaktır. Anlam vermektir. Şekillendirmektir. Bu nedenle görmek aslında fark
etmektir.
Şunu da eklemek gerekir ama görmek için de bakmak
gerek…
2. Soru: Ters bardak mısın içi dolan mı? Boğulan mısın suda rahat yüzen mi?
Ödev için bize sistem üzerinden gösterilen resimde iki bardak var. Bu bardaklardan ilki yarısına kadar dolu, diğer yarısı boş. Burada varoluşal bir durum anlatılmaya çalışılıyor. İkinci bardak da ters dönmüş içrisinde su yok. Burada da bir varoluşsal durum yansıtılıyor bize. Diğer resimde yarısına kadar dolu bardakta boğulan insan resmedilmiş. Bu resimde bize varoluşsal bir durumu anlatıyor. Ters bardak mısın, yoksa içi dolan mı?, Boğulan mısın suda rahat yüzen mi? Boğulmamayı tercih ederim. İlk resimde de ters bardakta birikim sağlanamıyor. Su alamıyor. Bu sebeple içi dolu olan bardağı seçerim. Varoluşsal duruşlarımız bize kazançlarımız, edinimlerimiz üzerinde etkili olur.
1)
Bu soruda bakmak ve
görmek arasındaki farktan bahsediliyordu. Hepimiz bakabiliriz ama göremeyiz.
Önemli olan şey baktığımız şeyin gerçekliğini görmek, anlamını fark etmektir.
Gören insandır. İnsan eylemlerinin anlamını arar ve sorgular. İnsan hayatını
devam ettirmek için araçlarla yetinmek yerine amaçlara yönelir. İnsanın bir
arayış içerisinde olması insan fıtratının bir özelliğidir. Görseldeki kadın da
hayatına yön verebilmek ve hayatının anlamını bulabilmek için dua ediyordu. Ama
unutmamalıyız ki insanın hayatına yol gösterecek en iyi rehber Kur’an’dır.
2)
İnsan anlam arayışına
kendisinden başlar. Düşüncelerinde ve eylemlerinde anlam arar.
Anlam arayışında
başarılı olan insan kendi kabiliyetlerini keşfetmiş olur. Hayat ile başa
çıkabilir. Şükretmeyi bilir mutlu olur.
Eğer insanın anlam
arayışı boşa çıkarsa kötü alışkanlıklarda anlam arar, kaybolur ve vazgeçer.
Çünkü anlam inanmayı içerir.
Gördüğüm görsellerde bir bardağın içinde boğulan ve yüzebilen iki insan vardı. Ben bunu hayatını anlamlı yaşayan ve anlamsız hayat yaşayan iki farklı insana benzettim. Benim de dileğim ve isteğim anlamlı bir hayat yaşayarak hayat içinde kaybolmamak, kendimi ve yeteneklerimi keşfetmek, mutlu olmaktır.
MUHAMMED ALİ ÇİNİBULAK
18040265
SINIF ÖĞRETMENLİĞİ/3.Sınıf
1. 1. Soruya Cevabım:
İnsan olarak bakmak ve görmek arasında fark vardır. Bunun sebebi fıtrat olarak insanların farklılık göstermesidir. Çünkü fıtrat gereği insan eylemlerini yöneten değerler vardır. Bu değerler sayesinde insan gördüğü ve baktığı şeyler arasında bağlantı kurarak kendince bir anlam kurar. Yani dışarıdan bakıldığında kadın taptığı heykele dua ediyor ve ondan bir şeyler istiyor. Başka bir insan bu görseli şöyle de yorumlayabilir: “Şu saçmalığa bak bir heykelden yardım istiyor, onun kendine bir faydası yok.”
Kısaca insanı yöneten eylemlerin gerçekleştirilmesi insanların hayata katılmaları bakımından bir fark yoktur. İnsan eylemlerinde anlam ve değer görürken bu değerlerden birini esas alarak hayatını anlamlandırır ve baktığı- gördüğü şeyler arasında kendine bir anlam çıkarır ve onu kendi fıtratına göre yorumlar.
2. 2.Soruya Cevabım:
Kişinin hayata bakışı hayattan anlam çıkarmasına bağlıdır. Yani bir durum karşısından nasıl bir yol seçimi yapar onu planlar. Resimde görüldüğü gibi insan bir şeyde anlam görmesi onun gerçeklikle yüzleşmesi ve varoluşunu gerçekleştirmesidir. Kişinin varoluşu ise obje ile ilişki kurarsa başlar. Bu insanın fıtratını oluşturan bir unsurdur. İnsan hayata fıtratı ile yön verir.
MERVE NUR ŞEN
18040308
SÖ/3. SINIF
1.
SORU
İnsanın eylemlerinin bir
anlamı vardır. Bu eylemleri bir değer tarafından yönetilir. Dua eden kadın
kendi kültüründen gelen inancı anlamlı bulmuştur ve sorumluluğunu üstlenmiştir.
2.
SORU
Damla damla dolan bardak
bana anlamını bulmuş, kendini yavaş yavaş geliştirmeye ve inancının gereklerini
yerine getirmeye çalışan insanı çağrıştırdı.
Merve TIRAŞ
Sınıf Öğretmenliği
3.SINIF 18040312
1) Hangi
bardaksın?
Yan yana duran iki bardaktan damlaya
damlaya olan bardağın kendim olduğunu düşünüyorum. Çünkü 22 yaşındayım ve bu süreçte birçok konuda öğrenmelerim oldu ve bundan sonraki yaşamım boyuncada öğrenmeye devam edeceğim. Az ya da çok fark etmez. Bardağımı
doldurmaya çalışıyorum. İçinde su olan bardak ve damlalar halinde içine akmaya
devam ediyor. Ben de içi su ile dolu olan bardağı anlamlandırmaya, anlamaya
çalıştım. Öğrenmeyle ilişki kurarak bardağı anlamlandırdığımı düşünüyorum.
2) Bak
-Gör sorusu
Ortada bir heykel var. Ve bu heykelin
karşısında eğilmekte olan bir kadın insan var. Resmi anlamaya çalıştığımda, kadın heykele bir anlam yüklemiş. Anlam yaratmak kısmında ise kadın heykeli bir
aracı olarak görüp şükürlerini ya da duasını dile getiriyor, yaptığı eğilme
hareketi ile. Genel anlamda kadın insan o heykele anlam yüklemiş ve ona göre
davranıyor.
Hatice Nur ÖZKAN 18040297 Sınıf Öğretmenliği 3.Sınıf
1.Soru
Bir heykelin önünde dua eden bir kadın var. Onun anlam
küresinde o heykel Tanrı olabilir, duasını dileğini kabul edecek yaratıcı
olabilir. O heykeldeki anlamı gören kişi orada dua eden kadındır. Anlamı
gördüğü şey heykeldir. O heykelde inancı, istemeyi görmüştür. Bizim anlam
küremizde ibadet edilecek yer camidir fotoğraftaki kadının anlam küresinde
ibadet edeceği yer inandığı ve somut olarak karşısında bulduğu heykeldir.
Kitapta geçen cümleye göre “ Kavramlar, onu kullanan kişinin zihniyetine göre
anlam kazanır.” Dua etmek ve edilen ortam anlam o kadın için bulunduğu
çevrenin, inançlarının zihniyetine göre anlam kazanmıştır.
2.soru
Yan yana 2 bardak olan görselde 1.görsel ağzı açık 2. Görsel
ağzı kapalı yere doğrudur. Bence birinci bardak bilgiye açıklığı temsil ediyor
ikinci bardak ise dışarıdan gelenleri kabul etmeyip kendi doğrularıyla yaşayan
insanları temsil ediyor. Kişinin kendi doğruları bir bardağı doldurmayabilir
ancak dışarıdan aldığı her damla dolmasına yarar.
Suyun üzerinde yüzen ve boğulan insanların olduğu görselde
ise boğulan kişi kendi bilgileri içinde kaybolmak üzere onlarla cebelleşiyor.
Suyun üzerinde yüzen kişi ise bilgileri doğru ve tutarlı anlamlandırmış ve
karışıklık içinde kalmamıştır.
Biz insanlar anlam yüklediğimiz şeylerde tutarlı olmalıyız.
Eğer bir tutarsızlık içinde olursak birinci bardakta suda boğulan kişi gibi
oluruz. Eğer kendimiz doğru ve tutarlı anlamlandırırsak rahat ederiz ve
anlamlandırdığımız şeylere göre rahat bir şekilde yaşarız.
MUHAMMED ALİ ÇİNİBULAK
18040265
SINIF ÖĞRETMENLİĞİ/3.sınıf
1. 1. Soruya Cevabım:
İnsan olarak bakmak ve görmek arasında fark
vardır. Bunun sebebi fıtrat olarak insanların farklılık göstermesidir. Çünkü
fıtrat gereği insan eylemlerini yöneten değerler vardır. Bu değerler sayesinde
insan gördüğü ve baktığı şeyler arasında bağlantı kurarak kendince bir anlam kurar.
Yani dışarıdan bakıldığında kadın taptığı heykele dua ediyor ve ondan bir
şeyler istiyor. Başka bir insan bu görseli şöyle de yorumlayabilir: “Şu
saçmalığa bak bir heykelden yardım istiyor, onun kendine bir faydası yok.”
Kısaca
insanı yöneten eylemlerin gerçekleştirilmesi insanların hayata katılmaları
bakımından bir fark yoktur. İnsan eylemlerinde anlam ve değer görürken bu
değerlerden birini esas alarak hayatını anlamlandırır ve baktığı- gördüğü
şeyler arasında kendine bir anlam çıkarır ve onu kendi fıtratına göre yorumlar.
2. 2.Soruya Cevabım:
Kişinin hayata bakışı hayattan anlam
çıkarmasına bağlıdır. Yani bir durum karşısından nasıl bir yol seçimi yapar onu
planlar. Resimde görüldüğü gibi insan bir şeyde anlam görmesi onun gerçeklikle
yüzleşmesi ve varoluşunu gerçekleştirmesidir. Kişinin varoluşu ise obje ile
ilişki kurarsa başlar. Bu insanın fıtratını oluşturan bir unsurdur. İnsan
hayata fıtratı ile yön verir.
Bakmalara anlam yüklemek görmek demektir,bakmaya değer
kazandıran şey reel akışta devam eden aktivilere değer biçmektir. Bir şeylere
mana yüklemek de anlam küreye dahil olmaktır.
Kendimi, Bardak görsellerinde yan yana bulunan iki bardaktan
agzı açık üzerinde damlalar bulunan bardak olarak nitelendiriyorum. Çünkü
sağdaki ağzı kapalı bardak etraftaki gelişmelere kapalı bırakın yağmur
damlasını sel de gelse etkileşime ve
değişime açık değildir ; görmeye atfedilen bir değer bizim ahlak küremizi, iç
dış ahlakımızı, anlayışımızı belli eder. Anlam arayışında da teklikten
ibarettir oysa anlam arayışı tek ve bir doğrudan oluşmaz
Bardak görsellerinde fark ettiğim bir nokta ise hayatın
akışına kapılmış kendini kontrol edemeyen, kendine mal edilemeyen anlamsız
hayatın tasvir edilmiş olmasıdır.
Sınıf öğretmenliği . HÜMEYRA YILDIZ
19040416
1.
SORU: HEYKELİN KARŞISINDA DUA EDEN KADIN:
Aslında benim heykel dediğim şey kadın için bir Tanrı. Kadın heykele anlam
katmış yani farklı şekilde anlamlandırmış. Asıl sorumuz burada kadın neyi
görmüştür? Kadın burada tanrı görmüştür bu yüzden dua etmektedir. Kadınla benim
farklı anlam katmamızın sebebi objeyi kavrayışımızda ve algılayışlarımızdaki
anlayış derecesinin farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca ikimizin
kültürleri birbirinden farklı olması da etkilemiştir.
2.
SORU: BARDAK HANGİSİ SENSİN? : görsellerdeki
suların miktarı aynı fakat biri boğulurken diğeri yüzüyor. Boğulan kişi ne
yapacağını bilmiyor ve panik halinde kendini kontrol edemiyor. Yüzen kişi ise
ne yapması gerektiğini biliyor, kontrolü kaybetmemiş ve çok sakin. Ben yüzen
kişiyim çünkü hayatımdaki kontörlü kaybetmedim yani anlamlı bir hayat
yaşıyorum. Hayatımdaki problemlerle baş edebiliyorum. Evet bazen benimde
yüzmeyi bilmediğim yani ne yapmam gerektiğini bilmediğim vakitler oluyor bu
seferde problemle baş edip kontörlümü tekrardan sağlıyorum. İşte bu yüzden
yüzen kişi benim. Birde taşan bir bardak ve hala su alabilen bir bardak var.
Bunlardan da hala suyu kontorllü bir şekilde alan bardağım.
18040319
Fatma Ceyda YILMAZ
Sınıf Öğretmenliği-3
1. Bakmak, bana göre her insana verilmiş olan bir
özelliktir. Baktığımızda karşımızda ne olduğunu görürüz. Her insan bakar, fakat
her insan göremez. Çünkü bakmak gözlerle olur. Fakat görmek sadece göz ile
olmaz. Görmek anlamaktır. Görmek hissetmektir. Görmek yaşamaktır. İki insan
düşünelim. Birisi Hintli, diğeri ise Türk olsun. Tıpkı Kur’an Nedir kitabı
üzerindeki örnek gibi bu her iki insana da bir inek gösterelim. Her ikisi de
baktığında onun bir inek olduğunu söyleyecektir. Fakat gördükleri farklıdır. Biri
için çok kutsal bir varlığı temsil ederken diğeri için kurban bayramıdır,
ettir, hayvandır. İşte anlamküre budur. Görülen, hissedilen, yaşamda olan, kişi
için ifade ettiği anlamdır. Bakmak her insan için aynıysa da, görmek ve
yorumlamak tamamen öznel ve kişinin anlamlandırmasına bağlıdır. Resimde Buda
heykeli karşısında dua eden bir kadına bakıyorum. Fakat onun için sadece bir
heykel değil, onun için belki de yaratan, en yüce, sığınılacak tek liman.
2. Ben, bazen kendimi bir bardak suda boğuluyormuş, bazen de
suyun üzerinde duruyormuş gibi hissediyorum.
Çünkü hayatımı anlamlandırma konusunda her zaman bocalıyorum. Bazen
neden böyle bir coğrafyada yaşadığımı, bazen neden İslamiyet içine doğduğumu
sorguluyor cevaba erişemiyorum. Bazen de an geliyor kendimi inanılmaz huzurlu
ve şanslı hissediyorum. Sanırım hayatım boyunca “insan” oluşumdan dolayı bu
ikilem içinde sürükleneceğim. Ama yolun sonunda su üzerine çıkacağımın inancı
beni her zaman sabra, şükre ve umuda itiyor. Hayatın anlamını bulmak belki de böyle
bir umuda tutunmak, inanç duymak. Kur’an’ ı gerçekten hayatıma katmadığım
içindir belki de bu suyun içinde debelenişim. Bilemiyorum.
AD-SOYAD: Duygu HAKBİLEN
BÖLÜM: SINIF ÖĞRETMENLİĞİ
ÖĞRENCİ NUMARASI: 18040276
Bakmak-Gör
Bakmakla görmek aynı şey değildir. Çoğu zaman çevremize
bakarız ama olan biteni göremeyebiliriz. Resimde bir kadın dua ediyor kendi
dinini gerektiği şekilde yansıtmaya çalışıyor. Resmede bakınca bunu anladım ama daha derin
olarak incelersek farklı şeyler daha anlamlı şeyler görebiliriz.
Hangisi sensin?
İlk resimde bir bardak ters çevrili ve içerisine su
damlamıyor. bardakları insan olarak düşünürsek su damlalarını da bilgi olarak
yorumlayabiliriz. Soldaki bardak kendini geliştirmeye çalışan, yeni bilgilere
açık bir insanı temsil eder. Sağdaki bardak ise tam tersi bu durumda ben
kendimi soldaki bardak olarak kabul ederim.
Bir diğer resimde ise içi dolu iki bardak var ve bu
bardakların içerisinde rahat bir şekilde uzanan kişiyle çırpınan bir insan var.
Bardağın içerisindeki suyu hayatımız olarak düşünürsek çırpınan insan hayatını
düzene koyamamış, yaşantısında yer alan sorunları çözememiş, yaşama amacı
edinememiş kişiyi temsil eder. Rahat olarak yatan insan ise bana göre
yaşamındaki amacı bulmuş, sorunlarını halletmiş kendisiyle barışmış bir kişiyi
tensil eder. Bu temsile göre ben kendimi çırpınan inşa olarak görebilirim
hayatımı yaşantımı bir düzene koymaya çalışıyorum.
Alperen Çelik/18040262/Sınıf Öğretmenliği/3.Sınıf
Soru-1
İlk durumda bir kadının tanrı tasviri heykel karşısında dini bir ritüel olarak dua ettiğini ve saygı gösterisinde bulunduğunu görmekteyiz.
Okuduğumuz kitap çerçevesinde değerlendirecek olursak eğer bakmak ve görmek arasındaki anlamlandırma farkının bu durumda mevcut olduğunu söyleyebiliriz.
Anlamak çoğu kez sonuçları ebedileştirmek amacına değil sonuçları ve eylemlerimizi değiştirmek amacına hizmet etmelidir.
Dinin; insan ruhunda ikmal ettiği yeri haksız yere gasp eden bu tür sözde dinlerin yerini ilahi kaynaklı ve insanın bakmaktan öteye geçerek kazandığı hakikati görmeye araç olan dinler almalıdır ki insanın eylemlerinde ve söylemlerinde yitirmediği bir anlam ve amaçlar dizisi olsun.
Soru-2
Bardak görsellerinde ise insanın dış dünyayı, evreni ve yaşamı algılayış biçimi ve yönünün önemi üzerine vurgu yapıldığını düşünüyorum. Eğer dış dünyadan aldığımız uyarıcıları kendi anlam süzgecimizden geçirebilirsek tıpkı içi su dolu bardak gibi bir birikimimiz ve fikirlerimiz olacaktır fakat yalnız hazlar üzerine kurulu ve eylemlerde anlam aramadan yaşamamızı devam ettirirsek tıpkı diğer ters bardak gibi dış dünyanın ve muhatabı olduklarımızın uyaranlarından mahrum kalabiliriz.
Yaşamımızda anlamı ve akabinde umudumuzu yitirirsek kendi sınırlı yaşantımızda bile tıpkı bardakta boğulmak üzere olan kişi gibi olabiliriz. Fakat bir anlam ve amaç üzerine yaşıyorsak su üzerinde duran adam misali hayatın bölünmez akışında savrulmadan yaşayabiliriz.
S.Ö GAMZE BİNGÖL
18040256
Bakmak seyretmektir.
Görmek ise fark etmek. Birinci görselde biz sadece dua eden kadına
bakıyoruz. Bir puta dua ediyor. O kadın
ona inanmış ve içselleştirmiş. Belki de benliğini bulmaya çalışıyor. O kadın
kendince bir şeyleri görebiliyor ama onun inandığı bana doğru gelmediği için
ben onun gördüğünü göremiyorum. İnsan inandığı şeyden güç buluyor. Bu ona doğru
geliyor ve inandığı Tanrı’dan bir şeyler istiyor. Bu bütün dinler ve insanlar
için geçerli. Çünkü insan kendini teslim etmek ve yükünü hafifletmek istiyor.
Ben bardak görselinde bardağın üstünde rahatça yatan
insanım. Bu konuma gelmek kolay olmadı. Ben araştırdım, okudum ve öğrendim.
Elimden geldiğince rehberimiz olan Kuran’a uymaya çalışıyorum. Bu durum beni
oldukça hafifletiyor. Allah’a teslim olduğunu hissetmek insanın endişelerini
azaltıyor. Neden var olduğumu, ne için yaşadığımı biliyorum bu durum benim
boşlukta kalmamı engelliyor. Ve Allah’ın benim için bir planı olduğunu bilerek
çalışıyorum.
1) dua eden kadın
Bu görselde kadın inandığı tanrıya dua ediyor şekilde. Belki bir şükür belki bir ihtiyaç için geldi ve dua ediyor şu anda tam olarak bunu bilemiyorum ancak bir inanışının olduğunu ve hayatta bir anlam aradığını söyleyebilirim. Yani ruhsal boşluğunu doldurma amacını taşıyor.
2) hangi bardak sensin?
Serhat KARABULUT
18040280
Sınıf öğretmenliği-3
1- İnsan
varolduğu günden bugüne kadar sürekli yaşadığı dünyayı, evreni tanımaya ve
anlamaya çalışmıştır. Yaşamak isteyen hiçbir insan kendi eylemlerini hareket
tarzını anlamsız bulmaz. İnsanın anlam arayışı onun fıtri özsel bir
kabiliyetidir.
İnsan içinde bulunduğu dünyayı,
çevresindeki varlıkları ve nesneleri kendi fıtratını anlamak istemiştir.
Cevap ve çözümlemelerle hayatını
anlamlandırmış zihnini ve eylemini tatmin ettiğini sanmıştır.
Anlam insan gerçeğinin bir
olgusudur.İnsanın kendini ifade etmesidir. Anlam görülen, bilincine varılan, ve
inanmayı içeren bir şeydir. İnsan eylemlerinin anlamını sorar.
İnsan anlamı onda anlam görmesi söz
konusu olan şeyde görmüştür. Kişinin bir şeyde anlam görmesi onun gerçeklikle
yüzleşmesi ve varoluşunu gerçekleştirmesidir.İnsanın belirli bir şekilde
gerçekleştirdiği bir insani yapıp-etme ona atfedilen değeri belirler.
İnsan dünyada sürekli olarak
gerçekleşmesini istediği, hayatını anlamlandırışında temel aldığı değerlerden
kaynaklanan ana amaçlarını ve bu çerçevedeki eylemlerinin değerli ve anlamlı
olacağını görmüştür. Kişi , obje ile ilişki kurmaya başlayınca fıtratından
gelen imkanlar, yani varlık koşulları ortaya çıkar. Bu imkanlar ana
zihniyetler, akıl yürütme ve alıştır.
Kişi obje ilişkisinde fıtratı
oluşturan bu ve diğer varlık şartları, içerik anlam kazanır. İnsanın anlam
vermesi değer vermesi , varoluşu bu şekilde gerçekleşir.
İsim Soyisim: Beyda AYDINLATAN
Öğrenci Numarası: 18040251
Bölüm: Sınıf Öğretmenliği 3. sınıf
Bak Gör, Anla- Anlam Yarat- Anlam Küreyi Fark Et
Bakmak
ve görmek farklı şeylerdir. İnsanlar yaşantı, inanç ve görüş farklılıklarından
dolayı aynı şeye baksalar da farklı şeyler görebilirler. Aynı şey inançlar için
de geçerlidir. İnsanlar düşünce farklılıklarından dolayı farklı inanışlar
içerisinde olabilirler. Aynı inanış içerisinde olsalar bile herkes tamamen aynı
şeyi düşünüp aynı şeye inanmaz. Fotoğrafta olduğu gibi aynı puta bakan insanlar
bile farklı şeyler düşünebilir, düşüncesine göre inancını farklı şekilde
yorumlayabilir
Hangi Bardak Sensin?
İlk
bardakta kişi, çırpınarak yüzeye çıkmaya çalışmaktadır. Fakat çırpındığından
dolayı boğulmak üzeredir. İkincisinde ise suyun üstünde sakince durduğu için
batmayan birini görmekteyiz. Ben ikinci bardağım. Çünkü bazı durumlarda
yapılması gereken şeyleri mantıklı bir şekilde düşünüp sakin olursak doğru
kararlar verebiliriz. Fakat sakince düşünmezsek bardağın içindeki çırpınan adam
fotoğrafında olduğu gibi kendi kendimize zarar vermiş oluruz.
KÜBRA
SEVİNDİK
Sınıf
Öğretmenliği-18040303
Bir durumu anlayıp yorumlamak için,
var olan durumu yorumlayabilecek kadar kavramamız gerekmektedir. Burada ise
duruma bakmak yerine görmek gerekir. Görmek durumun olayın en ince detayına
kadar hakim olmayı gerektirir. Bakmak ilk görüş anında kapıldığımız duygu ve
düşüncelerdir. Gören insan her türlü konuyu doğru bir şekilde değerlendirir ve
hayatında o kadar yer edindirir. Her gören insan aynı düşüncelere sahip olmaz.
Herkesin durumları değerlendirme yorumlama biçimi farklıdır. Buna da anlam küre
denir. Bu din konusunda da böyledir bilinen tek bir gerçek vardır ama herkes
aynı anlamı çıkarıp onu yaşamaz.
Bardakta boğulan insan, zorluklarla
baş etmeyi ve zorluklar karşında sabırlı olmayı bilmeyen insandır. Herkesin
kendi içinde sorunları vardır. Bu sorunların çözümü de insanın elinden geleni
yaptıktan sonra sabır göstererek olacakları beklemesi gerekmektedir.
Mustafa
Kemal Gök Sınıf Öğretmenliği 18040273
Kur’an
Nedir? 1-71. sayfalar
YANITLAR
1.
Görmek inanmaya dayalı bir
etkinliktir lakin bakmak çoğu zaman yanılsamalara sebep olur. Buddha heykeline
bakan kadın görselinde kadın, kendi inancına bir temel oluşturmuş ama yoldan
geçen birisi onun bu eylemi hakkında yalnızca belirli yargılara varır. İnsan
bir anlamkürede yaşadığının çoğu zaman bilincinde değildir ama inançlı kişiler,
ki görseldeki ibadet eden kadın da kendi anlamküresini meydana getirmiştir,
görmeyi bir duyunun ötesinde olarak kullanmaktadırlar. Sonuç itibariyle bakmak
ve görmek eylemleri arasında zıtlığa yakın bir durum vardır.
2. Bardaklardaki görsellerde yüzmeye çalışan insanlar
aslında bir metaforu simgelemektedirler. Belli bir inanç çerçevesinde yoğrulmuş
olan insan anlam arayışındadır ve bu arayışı ilelebet sürdürecektir. En küçük
bir olgu yahut olay onun anlamküresinde belli anlamlar kazanacak ve kendini
boşlukta hissetmeyecektir. Oysa diğer bardakta boğulan insan figürü anlam
arayışını belli bir noktada kesmiş ve kendini boşluğa sürüklemiştir. Bir
tarafta havada uçan kuşa anlam yükleyen birisi varken diğer tarafta dünyanın
anlamsızlığı konusunda tam karar almış ve dünyadan elini eteğini çekmiş bir
kimse bulunmaktadır.
Bardak Sorusunun Cevabı: Görselleri gösterilmiş olan bardaklardan içerisinde bir miktar su bulunan ve yine içerisinde birkaç damla damlayan bardağın ben olduğunu düşünüyorum. Nedeni ise kitapta da geçtiği üzere insan, varolduğu günden bu yana sürekli olarak içinde yaşadığı dünyayı ve evreni tanımaya, anlamaya çalışmış ancak bu çabası içinde en az tanıyabildiği varlık kendisi olmuştur. İnsandaki bu anlam merakı ve öğrenme arzusu, insanı insan yapan en büyük kuvvettir. Bahsedildiği üzere insan merak eden ve öğrenme arzusu içinde olan bir varlıktır ve tarih boyuncada insanlar anlama ve anlamlandırma süreçlerinde birbirlerinin üretmiş olduğu düşünce ve eserlerden yararlanmış, bunları geliştirmişlerdir. Bu süreçler kişinin yeni hipotezler üretmesini de sağlamıştır. Tüm bu süreçler, kişinin düşüncelerini zenginleştirmiş ve geliştirmiştir. Bu noktada görseldeki bardakta bir miktar suyun bulunmasını mevcut durumda öğrendiklerim, var olan düşünce ve bilgilerime benzetirsek, bardağın içerisine damlamak üzere olan damlaları da öğreneceğim bilgi ve becerilere benzetebilirim. Çünkü insan yaşadığı çağı, dönemi anlama çabası içerisindedir ve bende yaşadığım sürece çevremdeki olay ve olgulara ilişkin araştırma yaparak yeni deneyimler elde edeceğim.
Bak- gör sorusunun cevabı: Görseldeki kadının dua ettiği yani bir ibadet davranışı içerisinde bulunduğu görülmektedir. İnsan doğası gereği, inanan bir varlıktır.
Sınıf
Öğretmenliği Küçük Sınav
Ad
Soyad: Cansu Atay
Numara:
18040096
1)
Bakmak – Görmek
İnsan varlık bilincine
ermeye çaba gösterir. İçinde bulunduğu nimetleri idrak etmeye, şükretmeye ve
teşekkür etmeye çaba gösterir. Kabiliyetlerinin sınırını bilmeye çaba gösterir.
İnsan, eylemlerine anlam verdiğinde hayatını anlamlandırdığını ortaya koymuş
olur. Burada buda heykelinin önünde dua ediyor gibi görüne kadın için anlamı
bulmuş diyebiliriz. Dua ederek iç huzura ulaşmayı amaçlamıştır.
İnsanın hayatını aydınlatacak
önder kişilere ve şeylere ihtiyacı olabilir. Resimdeki kadın bu önderliği buda
heykelinde bulmuştur. İnsanın temel arzularını ve iç güdülerini nasıl doyurup
tatmin edeceğini, egosunun veya süper egosunun çatışan istekleri arasında nasıl
uzlaşma sağlayacağını, topluma ve çevreye nasıl uyum göstereceğini, insan bu
rehberde bulabilir. Çünkü insan uğruna mücadele edecek bir şey bulamazsa
psikolojisi bozulabilir.
2)
Bardak
Anlam verme insanın
evrene attığı bir imzadır. İnsan eylemlerinin anlamını sorular. Aksi halde
insan anlamsızlık duygusu yaşar. İnsan eylemleri değerler tarafından yönetilir
ve bu yüzden bir anlamı vardır. Bütün
insanların objeyi kavrayışlarında ve algılayışlarında farklılıklar vardır. Yani
her insanın anlam küresini farklı durumlar oluşturabilir.
Bu bardak örneğinde
“Suyun üzerinde durmak mı yoksa suda boğulmayı seçmek mi?” durumu
sorgulanmaktadır. İnsan bir şeylerin iyi tarafını görerek her durumu kendi
lehine çevirebilir. Bu yüzden ben suyun üzerinde durmak seçeneğini doğru
buluyorum. İnsan çabalayarak her durumdan kendini kurtarmalıdır. Bulunduğu
durumlarda da anlam sorgulaması yapmayı bilmelidir. “Neden bu durumdayım?” ,
“Bu durumdan nasıl çıkarım?” ,” Nasıl çaba sarf etmeliyim?” gibi soruları
kendine sormalıdır. İçinde bulunduğu durumdan kolayca sıyrılmalıdır.
Bardak? Hangisi sensin?
Bardakların birinde insan suya batmış çırpınırken diğeri su üzerinde rahatlıkla yüzer vaziyette bulunuyor. Bu bana anlamını bulmuş insanla bulamamış insan arasındaki ayrımı çağrıştırdı. Anlamını bulmuş insan hayatı üzerinde rahatlıkla kontrol sağlayabilir ve hayatın akışına katılabilir. Fakat anlamını bulamamış ve anlamsız hayat yaşayan insan hayatı üzerindeki kontrolü kaybeder, hayatın akışına ayak uyduramaz; tıpkı bardaktaki suyun içinde boğuşan ve yüzeye çıkamayan insan gibi.
Diğer bardak görselinde bardaklardan biri düz bir şekilde duruyor ve su damlaları içinde birikiyor, diğeri ise ters konulmuş bir biçimde duruyor ve su damlaları boşa akıyor. Burada da benzer anlam çıkarılabilir.
Bense bu bardaklardan suyu içine alan ve su üzerinde rahatlıkla duran bardak olduğumu düşünüyorum. Çünkü ruhumun ihtiyaçları ile tutarlı olan anlamlı bir yaşam sürüyorum. Her zaman anlam arayışı içinde yaşayarak bunda başarılı olmaya çalışıyorum.
Bakmalara anlam yüklemek görmek demektir,bakmaya değer kazandıran şey reel akışta devam eden aktivilere değer biçmektir. Bir şeylere mana yüklemek de anlam küreye dahil olmaktır.
Kendimi, Bardak görsellerinde yan yana bulunan iki bardaktan agzı açık üzerinde damlalar bulunan bardak olarak nitelendiriyorum. Çünkü sağdaki ağzı kapalı bardak etraftaki gelişmelere kapalı bırakın yağmur damlasını sel de gelse etkileşime ve değişime açık değildir ; görmeye atfedilen bir değer bizim ahlak küremizi, iç dış ahlakımızı, anlayışımızı belli eder. Anlam arayışında da teklikten ibarettir oysa anlam arayışı tek ve bir doğrudan oluşmaz
Bardak görsellerinde fark ettiğim bir nokta ise hayatın akışına kapılmış kendini kontrol edemeyen, kendine mal edilemeyen anlamsız hayatın tasvir edilmiş olmasıdır.
1)BAK-GÖR
İnsanlar hayatlarına anlam verebilmek için çevrelerinde olan
biten her şeyi incelerler. Ancak kimi zaman baksalar bile göremedikleri
durumlar söz konusudur. Çünkü insanlar çevrelerindekileri ve kendi iç
dünyalarında yaşadıklarını anlamlandırmaya çalışırlar bu anlamlandırmayı
yapabilmek için ise baktıkları unsurlardan neleri ne kadar gördükleri üzerine
düşünmeleri gerekir. Eğer kendilerindeki, yani insan olmanın anlamını görerek
ve anlamlandırarak hayatlarına yansıtabilirler ise hayatlarındaki arayış da yol
kat etmiş olurlar.
2) insanlar doğduklarında tıpkı boş bardak gibidirler. İnsan
kendi yaşantısını anlamlandırmaya başladıkça bardağın içi dolmaya ve yaşamında
inanç, değer, zihniyet gibi unsurları şekillenmeye başlar. Boş bardak gibi
doğan insan eğer yaşamını anlamlandırmak için kendini ve yaşadığı dünyayı
sorgulamaya başlarsa o bardak dolmaya ve o kişinin hayatı da anlam kazanmaya
başlar. Hayatını anlamlandıran kişi yanı bardağı dolduran kişidir. Suyun
üzerinde sefasını sürer ve anlamlı bir hayat serüvenine devam eder. İnsan
olmanın özelliklerini yerine getiremeyen sorgulamayan, merak etmeyen yani
hayatını anlamlandırmayan yaşayan bir insan ise bardak yine suyla dolar ancak
hayatına bir anlam getiremeyen insan o bardağın, o yaşamın içinde kaybolur
gider…
CEVAPLAR
1) 1) Bakmak
demek seyretmek demektir. Sadece bir eylem olarak kalır. Görmek ise fark etmek
demektir. Bir şeyi anlayıp açıklayarak onu değerlendirmek olarak ele
alınabilir. Dua eden kadın fotoğrafı, kimi insan için hiçbir şey ifade
etmeyebilir. Ama bizim anlam küremizde bir yeri olduğu için bakmakla kalmayıp
yaşanan durumu görebiliriz. Durumun farkına vararak kendi anlam küremizde
açıklayabiliriz. ‘Rahmet’ konusunda da bu konularla karşılaşmak mümkündür.
Yağan yağmur, bizim anlam küremizde rahmet olarak adlandırılırken, Londra’da
hiçbir anlamı yoktur.
2) 2) Gösterimde
yer alan bardaklardan suyun üzerinde kalan birey olmak için bir uğraş
sergilediğimiz görülmektedir. Hayattaki hatalarımızdan, yanlışlarımızdan dolayı
suyun içine doğru batmamız söz konusu olabilir. Fakat hayatın gerekliliklerini
yerine getirerek, ‘inandım, iman ettim’ sözünün sorumluluğunu yerine getirerek
suyun yüzeyinde kolaylıkla kalabilmemiz mümkündür. İnsan, uğruna yaşayacağı bir
şeye ihtiyaç duyar ve bunun gerekliliklerini yerine getirir. Bunları
başardığında ise suyun yüzeyinde kalabilir.
DUA EDEN KADIN:
Burada ben gelecekteki eşi için dua eden bir kadın
görüyorum. Kadın gelecekteki eşinin güzel bir tipi olması, iyi bir ahlakı
olması ve güzel bir ahlakı olması için Tanrıya dua ediyor. Bunu yapmasının
nedeni ise hayatının daha bir değerli ve güzel olması için. Benim buradan
çıkarımım buydu.
SEN HANGİSİSİN?
Ben burada içi dolan bardağım yani öyle olamaya
çalışıyorum. Ben bir bildiklerim bana yeter değil de daha çok bilmediklerimi de
öğreneyim, kendime bir şeyler katıyım ki hayatımı daha bir güzelleştireyim,
anlamlandırayım düşüncesindeyim. Yani hayatıma bir şeyler katarak daha bir
anlamlı ve değerleri bir hayat yaşamak isterim. Bu yüzden buradaki içi dolan
bardak olmak isterim.
YATAN VE BOĞULAN ADAM:
Bana göre burada su miktarı hedeflerdir ve iki adam
için hedefler aynıdır (su miktarları aynı). Burada su üstünde yatan adam,
koyduğu belirlediği hedefler için uğraşmış, didinmiş ve hedefine ulaşmıştır.
Halinden mutludur, keyfi yerindedir. Fakat boğulan adam ise koyduğu o hedef
için uğraşmamış, didinmemiştir. Sonucunda ise boşluktadır. Belki de yardım
istemektedir. Boğulan adam mutsuz ve keyfi yerinde değildir. Kısacası yatan
adam hayatını anlamlandırmış daha değerli kılmıştır fakat boğulan adam hayatını
anlamlandıramamış veya çok az anlamlandırmıştır ve sonuç olarak hayatını
değerli kılamamıştır. Benim bu görselden çıkarımın bu oldu.
1. 1. Soru: Bak ve Gör
Burada dua eden bir kadın vardı. Buradan
şunu anlayabiliriz, bütün insanların objeyi kavrayışlarında ve
algılayışlarındaki anlayış derecesinde farklılık vardır.
Mesela fotoğrafta bazı insanlar için sadece
bir heykel olarak gözükürken, bazı insanlar için dini bir inancı sembol ediyor
olabilir.
Bu sorudan bakmakla görmek arasındaki farkı
anlayabiliriz. Anlam, özellikle inanmayı içerir. Gören, insandır. Dolayısıyla
yaşadığı reel durumların içinden sıyrılıp çıkmaya yönelen eylemler içerisinde
bulunur.
2. 2. Soru: Burada 2 insan görüyoruz. Birisi
bardaktaki suda boğulurken diğeri üzerine yatmış ve duruyor. Yani hayatta böyle
aslında, bazı insanlar keyif alıp, hayatını mutlu bir şekilde geçirirken ve su
sayesinde hayatta kalırken, kimisi bu suyu nasıl kullanacağını bilmediği için
bu suda çırpınıp boğuluyor.
Diğer bir fotoğrafta ise 2 bardak vardı,
birisi düz birisi ters konmuş ve üstten su damlıyordu. Bence bu fotoğrafta
verilmek istenen mesaj bardağı nasıl koyduğumuza bağlı olarak biriken su
miktarı. Yani bu fotoğraftan hareketle gerçek hayatta da bizim hayata karşı
duruşumuz, hayattan beklentilerimizle hayatın bize verecekleri ilişkilidir
diyebiliriz. Bu yüzden yaşantılarımızı anlamlı kılmalıyız.
İnsan eylemleri ile herhangi bir şeyi
gerçekleştirmeye, herhangi bir şeye şekil kazandırmaya, hayatını anlamlı ve
değerli bir uğraşla doldurmaya çalışır.
SÖ 18040272 F.Sedef eşen
1-Bardak Görseli
Bardak görselindeki anlatılmak istenen şeyle ‘Kuran Nedir?’
kitabındaki ilişki doğru orantılı bir ilişkidir. İnsan elindeki imkanları doğru kullanırsa rahat ve huzurlu
bir yaşamı olur fakat bunun aksi yönü oluyorsa elindekilerle
boğulur.Kitapta da insanın bir anlam arayışı, hayatı daha
lezzetli kılmak için bir amaca bir kılavuza ihtiyaç olduğunu
belirtmiştir.Bunları anlamak için de Kuranı rehber edinmemizi söylüyor.Hayata bakış açımız yaşama biçimimizi belirliyor aslında. Verilen nimetleri elimizin tersiyle itmek
yerine kabullenip avantajlı hale getirip güzel
yaşamalıyız. Görseldeki bardak ve
ters bardak fotoğrafı bu olayı daha
somut hale getiriyor. Diğer görseldeki
boğulan ve yüzen adam fotağrafı ise
insanın hayatı yine insanın öz iradesine kaldığını gösteriyor. Hayatı nasıl
yorumlarsan hayatta sana o şekilde cevap verdiğini gösteriyor.
2-Dua eden kadın figürü
Bu fotoğrafta insan bir inanç üzerine doğduğu ve buna uygun yaşadığını anlatıyor. Kitapta
da temel anlatılan nokta insanlar belli
bir inanç sistemi üzerine yaşadığını ister bu farklı dinler farklı şeyler olsun
muhakkak bir şeye inanarak bir şeyi amaç edinerek ve yaptıkları eylemlerde anlam bulmak için yaşadıklarını belirtiyor.
AÜEBF-
DKAB- SÖ
Şükran Sıla Kara 18040279
11.03.2021 BAKMAK VE GÖRMEK SINAV
BARDAK
Yan yana duran iki bardaktan ben ağzı
yukarıdan olan ve içini dolduran bardağım. Her zaman yeni şeyler öğrenmeye
açığım ve kendimi bilgilerle dolduruyorum. Etrafımda olup biteni anlamaya ve
kendimi geliştirmeye çalışıyorum.
Diğer iki bardaktan ise boğulan değil
suyun üstünde kalanım. Her zaman sorunlarla mücadele ederim ve bir şekilde
üstesinden gelmeyi başarırım. Bazen kendi başıma bazen yardımla sorunları alt ederim.
Öncelikle sorunu anlamaya çalışırım. Anladıktan sonra kendi değerlerimce çözüm
bulurum.
DUA
EDEN KADIN
Bu görselde insanın anlamaya ve inanmaya
ihtiyacı olduğunu görüyorum. İnsan her zaman bir anlam arayışındadır bu arayış
varoluşunun gerçekleşmesidir ve bu arayış onu inanca iter. Bir başka deyişle “anlam
inanmayı içerir” (s. 37).
SELAMİ ARGU/ 18040244/ SINIF ÖĞRETMENLİĞİ 3.SINIF ÖĞRENCİSİ
Dua eden kadın fotoğrafından hareketle Mevlana’nın şu sözü akla gelmelidir: “Senin baktığına herkes bakıyor ama ya görebildiğini herkes görebiliyor mu? Aralarındaki tek fark sensin.” Burada direkt baktığımızda sadece dua eden bir kadın görürüz. Oysa ki uzun süreçli dikkatimizi verdiğimizde aslında o dine mensup çeşitli motiflerin farkına varıyoruz. Kişinin hayatına yüklediği anlamın farkına varıyoruz aslında. Bu anlam insanın kendisini ifade etmesidir. Bu fotoğrafta insan eylemlerinin bir anlamı olduğuna dikkat çekilmektedir. Böyle bir dua etmede anlam buluyor kadın. Bu sebepledir ki bu anlamı yaşamak, bunda bir anlam yaratmak ve bu anlamı hayata katma yolunda en alçakta görünen bir kişi hayatına farklı anlamlar katabilirken, bir şehrin, ülkenin başkanı anlamsız bir hayat sürebilir. Bu sebeple bütün insanların baktıklarında ve sonucunda gördüklerinde; objeyi kavrayışlarında ve algılayışlarındaki anlayış derecesinde farklılıklar vardır.
İkinci soruda gösterilen bardak fotoğraflarında aslında bizim hayata yüklediğimiz anlam sürecine vurgu yapılarak hangisinin biz olduğu soruluyor, suyun üzerinde mi? Yoksa suyun içinde batarken mi? Biz insanlardaki anlam merakı ve öğrenme arzusu, insanı insan eden en büyük kuvvettir. Kur’an’ın bize dediği yaşa, oku, düşün ve anladan hareketle hayatımızı anlamlandırırız. Bütün insanlara hidayet rehberi konumundadır çünkü. Neye ihityacımız sorusunun tam da karşılığıdır. Eğer sevilmeden sevemez olmuşsak, dinler gözüküp dinlemiyorsak, insanı anlamak için kendimizi anlamamız gerektiğini bilemiyorsak, bu arayışa kesinlikle ihtiyaç var demektir. Bu ihtiyaçlara anlam yüklediğimizde ve cevap bulduğumuz bizim konumuz ya suyun içinde boğulur vaziyette olur ya da suyun üstünde hali keyfi yerinde konumunda olur. İnsanların kendisinde baz yetenekler görmesi, yapıp etmelerine bir anlam vermesi, onun hayatta kalmasını sağlar. Bu sayede anlamlı ve anlamsız hayatın farkına da varır.
KÜBRA SÜMER-SINIF ÖĞRETMENLİĞİ
3.SINIF - 18040305
1.SORUNUN YANITI:
İlk görselde bir kadın heykel karşısında dua ediyordu. Buradan çıkardığım anlam insanlar kendince bir inanışı benimsiyor. Kitapta bir örnekte de insanlar birtakım objelere anlam yükleyerek ona inanıyordu. Yani insanın fıtratında yapıp-etmelerine bir anlam yükleme, bir inanç benimseme ve anlam arayışı içersinde olduğu için bunu yaptığını söyleyebiliriz.
2.SORUNUN YANITI:
İlk resimde bir taşan bardak ve yarım su dolu bardak resmi vardı. Buradan çıkardığım anlam yarım su dolu bardak kendi anlam küresinde yaşayan, dışa kapalı bir insan olarak yorumladım. Taşan bardak ise anlam dünyasına ulaşan kısaca ifade edilmesi gerekirse anlam bilinci ile anlam gücünü birleştirerek bakış açısını genişleten bir insan olarak yorumlanabilir. Yani kendi benliğini aşarak dünya sorunlarını fark eden, varlığını sorgulayan bir insan olarak yorumladım.
Diğer bir resimde ise bardak dolu suyun içinde çırpınan bir insan vardı. Buradan çıkardığım anlam, bu kişinin anlam arayışı içerisinde olduğu ancak bunu başaramadığı şekilnde yorumlanabilir. "Kuran Nedir?" kitabından yola çıkarak kişinin bir amaç edinemediği, özsel kabiliyetini keşfedemediği ve mutluluğa eremediği şeklinde yorumlanabilir.
Yanındaki bardakta duran kişi ise suyun üstünde uzanmış bir şekilde yatıyor. Yani hayatın anlamını kendince keşfetmiş, özsel kabiliyetini keşfetmiş, zorluklara karşı sabretmeyi öğrenmiş ve bu sayede mutluluğa erişmiş bir insan olarak yorumlanabilir.
Ben bu bardak görsellerinden hangisiyim diye soracak olursam eğer, anlam arayışında olan ve suyun içerisinde çırpınan bir insan olduğumu söyleyebilirim. Halan bir arayış içerisinde olduğumu ve hayattaki zorluklarla baş edebilecek bir güce erişemediğimi düşünmekteyim.
SÖ BÜŞRA SOYSAL 18040304
1.Soru: Bakmak ve Görmek
İnsanlar her zaman bir şeylere bakarlar ama baktıklarından
aynı anlamı çıkarmazlar. Baktıklarımızdan anlam çıkarma veya onlara anlam verme
işini görmek yapar. Görmekse zihnimizde var olan bilgiler ile objenin
birleşmesi sorucu oluşan eylemdir. Anlama işlevini yerine getirir. Baktığımızda
objeye yalnızca bakarız ancak baktığımız objenin bilgisini edinmek, mevcut
bilgilerle objeye ilişkin yeni bilgi edinme ve ona farklı yollarla şekil verme
işini yapar zihin, böylelikle anlam oluşur. İnsan yaradılışından ötürü anlam
verme ve anlama eğilimindedir. Anlam vermesinde ona kaynaklık edense duyguları,
çevresi, zihni ve bilincidir. Bu dörtlü arasındaki ilişki algılayışlarımızdaki
farkı meydana getirir. Eylemlerimize karar verirken bu dörtlü arasındaki
etkileşimden yola çıkarak değerli ve anlamlı eylemlerde bulunuruz.
Varlık koşullarımız anlam küremizi oluşturur. Olay, olgu,
durum, soru vb. ile karşılaştığımızda içimizdeki varlık bütünü anlam kazanır.
Bu yüzden bakmanın ötesinde görmek ve gördüğümüzden yola çıkarak anlam küremizi
fark etmek ve anlam küremizdeki parçaları daha iyi anlamak hayatımızın amacını
ortaya koyar.
2.Soru: Bardak
İnsanlar hep bir
uğraş halindedir. Özümüzde hür varlıklar olmamız eylemlerimizde seçenek şansını
bize sunar. Değerli ve anlamlı eylemler yapabilmemiz için seçim yapmaya bizi
iter. Bu seçimi yapabilmemiz içinse kaynağa ihtiyaç duyarız bir, rehbere
ihtiyaç duyarız. Bu rehberde Kur’an’dır. Ama bu rehberi anlamamız için yeterli
alış gücüne sahip olamayabiliriz. Bu yüzden bu rehberi bize açıklayacak, hayata
katılabilir olduğunu gösterecek somut şeylere ihtiyaç duyarız. Bunu da bize
Örnek/önder kişiler sağlar. Anlam arayışımızdaki çabamıza yol göstericidir bu
iki kaynak. Hayatına Kur’an ve bu örnek/önder kişilerin davranışlarını örnek
alarak, onu hayatına katarak “Kâinat ve varoluş” arasında bir tavır alırız.
Hayatımıza anlam kattığımızda 2. Bardak gibi oluruz. Zihnimizde kargaşa olmaz
ya da kurtulmak için çırpınmayız. Bu rehberlerin önderliğinde hayatımıza yön
verir ve mutlu oluruz. İnsanlar bu bilgiye erişene kadar 1. Bardaktaki insanlar
gibidir. Önemli olan doğru kaynakları bulup 2. Bardaktaki kişi gibi
olabilmektir. Ben birinci bardak ve ikinci bardak arasında bir yerdeyim.
Okuduğum bu kaynak sayesinde hayatıma yönelik anlam arayışımda hangi yolu
seçmem nasıl bir yol izlemem gerektiği noktasında fikir edindim.
SÖ BÜŞRA SOYSAL 18040304
1.Soru: Bakmak ve Görmek
İnsanlar her zaman bir şeylere bakarlar ama baktıklarından
aynı anlamı çıkarmazlar. Baktıklarımızdan anlam çıkarma veya onlara anlam verme
işini görmek yapar. Görmekse zihnimizde var olan bilgiler ile objenin
birleşmesi sorucu oluşan eylemdir. Anlama işlevini yerine getirir. Baktığımızda
objeye yalnızca bakarız ancak baktığımız objenin bilgisini edinmek, mevcut
bilgilerle objeye ilişkin yeni bilgi edinme ve ona farklı yollarla şekil verme
işini yapar zihin, böylelikle anlam oluşur. İnsan yaradılışından ötürü anlam
verme ve anlama eğilimindedir. Anlam vermesinde ona kaynaklık edense duyguları,
çevresi, zihni ve bilincidir. Bu dörtlü arasındaki ilişki algılayışlarımızdaki
farkı meydana getirir. Eylemlerimize karar verirken bu dörtlü arasındaki
etkileşimden yola çıkarak değerli ve anlamlı eylemlerde bulunuruz.
Varlık koşullarımız anlam küremizi oluşturur. Olay, olgu,
durum, soru vb. ile karşılaştığımızda içimizdeki varlık bütünü anlam kazanır.
Bu yüzden bakmanın ötesinde görmek ve gördüğümüzden yola çıkarak anlam küremizi
fark etmek ve anlam küremizdeki parçaları daha iyi anlamak hayatımızın amacını
ortaya koyar.
2.Soru: Bardak
İnsanlar hep bir
uğraş halindedir. Özümüzde hür varlıklar olmamız eylemlerimizde seçenek şansını
bize sunar. Değerli ve anlamlı eylemler yapabilmemiz için seçim yapmaya bizi
iter. Bu seçimi yapabilmemiz içinse kaynağa ihtiyaç duyarız bir, rehbere
ihtiyaç duyarız. Bu rehberde Kur’an’dır. Ama bu rehberi anlamamız için yeterli
alış gücüne sahip olamayabiliriz. Bu yüzden bu rehberi bize açıklayacak, hayata
katılabilir olduğunu gösterecek somut şeylere ihtiyaç duyarız. Bunu da bize
Örnek/önder kişiler sağlar. Anlam arayışımızdaki çabamıza yol göstericidir bu
iki kaynak. Hayatına Kur’an ve bu örnek/önder kişilerin davranışlarını örnek
alarak, onu hayatına katarak “Kâinat ve varoluş” arasında bir tavır alırız.
Hayatımıza anlam kattığımızda 2. Bardak gibi oluruz. Zihnimizde kargaşa olmaz
ya da kurtulmak için çırpınmayız. Bu rehberlerin önderliğinde hayatımıza yön
verir ve mutlu oluruz. İnsanlar bu bilgiye erişene kadar 1. Bardaktaki insanlar
gibidir. Önemli olan doğru kaynakları bulup 2. Bardaktaki kişi gibi
olabilmektir. Ben birinci bardak ve ikinci bardak arasında bir yerdeyim.
Okuduğum bu kaynak sayesinde hayatıma yönelik anlam arayışımda hangi yolu
seçmem nasıl bir yol izlemem gerektiği noktasında fikir edindim.
Sınıf öğretmenliği- Büşra Nur Arslan
18040245
Soru 1:
Buda heykelinin önünde dua eden bir kadın görseli bende
anlam arayışı nasıl gerçekleşir kısmını canlandırdı. Bu kısımda insan ‘’nede
görmüştür’’ sorusuna cevap arıyorduk. Burada insanın nesneyle, varlıklı kurduğu
ilişkiden bahsediliyordu. Varoluşunu objeye bağlayan insan burada heykele inanan
kadın olarak karşımıza çıkmış durumda. Kitapta buna yakın bir örnekte inek ve
farenin Türkiye ve Hindistan’da farklı yorumlanışı örnek verilmişti. Buradan
yola çıkarak şu yorumu yapabiliriz: insan objeyi kavrayışına bağlı olarak ona
bir anlam yükler. Burada kadının anlam küresi içinde heykele yüklediği anlamı
görüyoruz.
Soru 2:
Bu görsellerin bende uyandırdığı izlenim sıklıkla da
kullandığımız bardağın boş tarafı mı yoksa dolu tarafı mı sorusuydu.
Görsellerin birinde suyun üstüne çıkarak yüzen biri diğerinde ise çırpınmaya
çalışarak boğulan birisi vardı. Buradan 2 başlık aklıma geldi. İlki yine
insanın içinde bulunduğu duruma yüklediği anlamla ilişkiliydi. Çırpınan insanın
bu durumdan kurtulabilmesi için durumuna atfettiği tutum ve değeri değiştirmesi
gerekir çünkü insan içinde bulunduğu değerler sonucunda yapıpı etmelerde
bulunur. Olumsuz ve pesimist düşünce yapısında olan biri olaya böyle bir anlam
yükleyecek ve hayat mücadelesinde boğulacaktır. Bunun değişmesi için insanın zihnindeki değer sınırları
genişlemeli ve değişmelidir.
Aklıma gelen diğer durum ise insan eğer anlam arayışı içinde
olmazsa varoluşunu kavrayamaması ve boşluğa düşmesidir. İnsanın anlam aramaları
inanmakla da alakalıdır. Ve inanmayan, anlamaya çalışmayan, özünü merak etmeyen
insan çırpınıp duracak ve sonunda ya kötü işlerle meşgul olacak ya da
boğulacaktır.
ŞİLYA BUSE ATİK
18040249
SÖ-3
1- 1- Bu resimde kendi inancı doğrultusunda heykeli tanrısı olarak gören bir kadının dua ettiğini düşünüyorum. Yani ruhen noksanlık duyulduğu için gözle görünen bir cisme inanç duyan bir kadın görüyorum.
2- İlk görsele baktığımız zaman normal ve ters duran bir bardak görüyoruz ve bu bardaklara sular damlıyor. Ben ilk baktığım zaman bu damlaları bilgiler olarak anladım. Kendini açtığın zaman bilgilere açık olursun fakat kapatırsan bilgilerden yoksun olursun. Bazen bu bilgiler insanlara fazlalık gelebilir. Yani bu bilgilerle, düşüncelerle insanlar boğuşabilir. Bir diğer görselde bardağın içinde yatan insan ve çırpınan insan görüyoruz. Bence bu insanlar bunu ifade ediyor. Eğer sen sakin kalır ve sabırlı olursan bu düşüncelerle, bilgilerle baş edebilirsin. Sakinliğini koruyamazsan çırpınıp boğulabilirsin. Yani burada önemli olan sakin hareket edebilmek. Ya da başka bir bakış açısıyla bakacak olursak eğer bu damlaları insanın emeği olarak görebiliriz. Eğer insan bu birikimleri karşısında emeği varsa rahatça yatar yoksa boğulur.
LİSANS-SÖ-3
SALİHA ÇARDAKKAYA
18040261
BAKMAK VE GÖRMEK
1.SORU
Dua eden kadın
İnsan tarihi boyunca her zaman hayatına anlam aramaktadır.
Bu anlamı gelişigüzel bir anlama yüklemeyi değil daha yüce bir varlığa,
nesneye, güçlü kuvvetli bir şeye yüklemek ister. Bunu geçmiş zamanlarda
filozoflar derin arayışlarda yapmışlardır. Ancak kendilerini tam bir anlamını
kavrayamadıkları için hayatlarında olumsuzluklar ve mutsuzluk oluşmuştur. Kur'an
ise eylemlerimizi gerçek eylemlere yöneltmeyi hedefler. Hayatımızı
anlamlandırmayı, biyolojik ve psikolojik yapımızdaki tutum ve davranışlarımızı
ortaya koyarken gerçek eylemlerle koymamızı hedefler. Kur'an bu kısımda
okumamızı, anlamamızı, düşünmemizi, ve ihlasla yani içtenlikle yaşamımıza
dökmemizi bekler. İnsan hür bir varlıktır. Bu hürriyetine karşılık bazı
sorumluluklar yüklenmiştir bu hür ve sorumlulukları neticesinde de sınanan
varlıktır. İrademizi serbest bırakan Allah Kur'an ile onu hidayet rehberi
edinmemizi ve Kuranı okuyup anlamamızı, üzerine düşünmemizi, ve yaşamımıza
dökmemizi ister. Yani salih eylemler yapmamızı bu eylemlerimizle aslında Allah
insanı insan olmakla şereflendirmek istemektedir. Bu yüzden hayatımızın her
anında hayatımıza anlam aramaktayız. Anlamını bulduğumuzda önce bireysel
güzelleşmemizi daha sonra eşimizi dostumuzu, toplumuzu güzelleştiririz.
2.Soru Bardak
Görmek ile bakmak arasındaki fark bizim anlama, anlam
farklılıklarımız ve bundan yola çıkarak anlam küremizdeki farklılıklardan
meydana geliyor. İlk görsellerdeki ağzı üst kısma gelen bardak ile ters olarak
duran bardak arasındaki farkı baktığımız zaman sadece bardak ters durduğu zaman
suyu üstünde tutuyor iç kısmı yukarıya döndüğü zaman su içinde birikiyor ancak
içerisindeki anlamı fark edebilmemiz için bakmak harici görmemizde gerekiyor.
İçindeki hakikati fark ettiğimiz zaman görmüş oluyoruz. Ben bu görseli
yorumlarken insan bilgiye açık olduğunda su sadece yani hakikat ona sadece
dokunup geçmez içinde birikir. Tasvir edecek olursak küçücük bir su damlası
iken bir bardak su olur bizim susuzluğumuzu giderir. Kur’anı rehber alan insan
gibi , Bakara suresinin ilk ayetlerinde dediği gibi bizlere hidayet
rehberidir. Eylemlerimizi yüksek değerler etrafında şekillendirmek üzere kuruludur.
İnsanın fıtratını yüksek değerlere çekme yönündedir. Bir sonraki görsellerde
ise yüzen ve boğulan insan resimleri de bu yöne çıkmaktadır. İnsan hayatı
boyunca anlam arayışı içindedir eğer kendini, ruhunu besleyen hakikatı bulursa
hayatına anlam katmış olur hayatı anlamlaşmış olur. Bakış açımıza göre bu
hakikatı kavrayışımızda değişmektedir. Eğer insan hidayet rehberi olarak
hayatını anlamlandırmak için Kur'an'ı rehber alırsa gönlünü sıkan, onu boğan,
dertlerinden de inşiraha kavuşur.
Cevap 2) Anla-Anlam Yarat- Anlam Küreyi Farket
Cevap 3) Dua eden Kadın
Allaha sığınmıştır. Evrendeki fıtri ve varoluşsal gücünü anlamış. Allaha sığınmıştır. Fıtri özsel yeteneklerini
keşfetmiş ve bu sayede hayatın problemleri ile başa çıkabilecek bir yetenek kazanarak ve en önemlisi mutlu olur.
Bunlar olmazsa insan yaşayamaz.
Cevap 4) Bardak hangisi sensin?
Arife Nur ÇELİK/18040487
BAKMAK ve GÖRMEK :
Herkes farklı görür, farklı düşünür. Bunun sebebi anlam arayışımızın farklı olmasında
kaynaklıdır. Bir nesneye ya da herhangi bir şeye baktığımızda, örneğin bir su
şişesi kimimiz içinde sadece suyun olduğunu görür. Kimimiz de su şişesinin
markasını, ml sini küçük detayları fark eder. İşte burada bakmak ve görmeye
örnek vermiş oluruz.
HANGİ BARDAKSIN?
Suyun içinden kurtulmaya çalışan insanın olduğu
bardak bana daha yakın geldi. Çünkü günlük yaşamımızda olsun hep bir şeylerin
üstesinden gelme, bir şeyleri başarma, halletme gayesindeyiz. Yani çalışıp
çabalayıp üzerimizdeki sorumluluklardan halletme çabasındayız. Yarınımızı düşünerek bir şeyler yaparız.
Diğer görselde de suyun üstünde yatan bir adam görüyorum.
Sadece kendi çıkarları için çalışmış işlerini halletmiş başka bir gayesi
olmayan, yarınını düşünmeyen bir görsel olduğunu düşünüyorum.
Bu iki görsele bakıldığında herkesin anlam
arayışının farklı olduğu ortaya çıkmaktadır
SINIF ÖĞRETMENLİĞİ 3.SINIF
EBRU ÖZCAN
18040292
İnsanlar fıtratları gereği sürekli bir anlam arayışı içerisindedir. Yapıp ettikleri, yaşadıkları hayat bunları hep sorgular. Bu anlam arayışında “gören kim, nede gördü, neyi gördü, nasıl gördü “ soruları karşımıza çıkar. Gören insandır ve her insanın nasıl gördüğü hayatını nasıl anlamlandırdığı farklılık gösterir. Bunun nedeni de insanların özlerinin aynı fakat alışlarının farklı olmasıdır. Alış farklılıkları da ortaya ben’lerin ortaya çıkmasını sağlar. Buna bakmak ve görmek olaylarını örnek gösterebiliriz. Her insan aynı şeye baksa da gördükleri şeyler onlara yükledikleri anlamlar farklılık gösterir. İşte burda anlamküre karşımıza çıkar. İnsanların hayatlarının yaşadıklarının anlamlarını anlamküreleri oluşturur. Anlamkürede olan farklılıklar insanların hayatı anlamlandırmalarını şekillendirir. Hayatını anlamlandırmayı seçen insan fıtri yeteneklerini geliştirir. Mutlu olur. Anlam arayışını gerçekleştirmeyen veya bunda başarısız olan insanlarsa fıtri yeteneklerini iptal eder, her şeyden vazgeçer.
Ben görsellerdeki bardaklar içinde bulanan insanları anlam arayışı yapan ve yapmayan insanlar olarak gördüm. Mutlu olan anlam arayışını yapan diğeri suda çırpınan ise anlam arayışı yapmayan hayatını bir amaca bağlamayan olarak gördüm. Heykelin önündeki kadın da anlam arayışı yaparak belirli bir şeye inanıp hayatının anlamını bulduğunu bu anlam arayışında kendisine rehber edindiği örnek aldığı bir şey olduğunu düşünüyorum.
DİN KÜLTÜRÜ DERSİ
AD SOYAD: Sevim
TANRIVERDİ
NUMARA: 18040310
BÖLÜM: Sınıf
öğretmenliği
SORU 1) Dua eden kadın
fotoğrafı üzerine:
CEVAP 1) Öncelikle
kitabı okudum. Kitabın dili bence anlaşılırdı. İnsan hayatını anlamlandırmak
için fıtratı gereği araştırmak, bilmek ister. Aklımız bilgileri tamamlamaya ,
dengeye ulaşmaya ister. İnsanı da
araştırma bilme isteği diğer canlılardan ayırır. Hayatımızı anlamlandırmamız adına da
araştırdığımız, merak duyduğumuz şeylere inanma içgüdümüz de vardır. Bu durumda
inançlarımız esas tutularak özümüzün varoluşumuzdan önce geldiği bilgisine
ulaşmamız içinde bir yaratıcının varlığını düşünmekle başlar. Yaratıcının
varlığını kabul ettikten sonra ki zaten her insan bu fıtratla doğmuştur ona
karşı görevlerimizi yerine getirip ondan bir şeyler isteyebiliriz. Fotoğraftaki
kadında aslında bu anlattığımı yapmaktadır. Çünkü insana göre dua talep ettiği
yaratıcısı veya ona kutsal olan obje onun hayatına değer katmaktadır, onu
görmelidir, onu anlamalıdır ve onu yaşamalıdır. Fotoğraftaki kadının heykelden
bir şey istemesi onun zihniyeti onun akıl yürütme yolları ve onun alışıdır.
SORU 2) Bardak sorusu
üzerine:
CEVAP 2) Ben kendimi 1.
bardakta gördüğüm suyun içindeki insan olarak görüyorum. Çünkü bu hayattaki her
şeyden bir anlam çıkarmaya, çıkardığım anlamlara göre davranışlarımı
düzenlemeye ve hayatın bir sınav olduğu, yaşadığım problemlerle de yaşayış
şeklimle cevap verdiğimi düşünüyorum.
Sürekli bir anlam arayışı içerisindeyim. Anlam arayışları yaşarken bazen
başarılı bazen de ilk su da cebelleşen görseldeki insan gibi bocalayabilirim.
Emrullah kaynak 18040282 din kültürü öğretimi sınıf öğretmenliği-3
1. Sorunun cevabı: insan hayatın anlamını fark etmek ve görmek ister. Bunun uğrunda önce kendi özüne dönmeyi hedefler. Anlam insan gerçeğinin bir olgusudur. Yapıp etmelerimizin sonucunda kendimizi anladığımızı fark ederiz. Eylemlerimize bir anlam vererek insan olma koşullarının yerine gelmesini sağlamalıyız. İnanç duygusu bu anlamlandırma faaliyetinde öne çıkar. İnsan ancak inanırsa kendini gerçekleştirmeyi başarır. İnsanı araştırma isteği diğer varlıklardan ayırır. Bizde bu düşünme ve araştırmalarla tanrıya ulaşmayı dileriz. Fotoğraftaki kadında kendi özünde kendine uygun olduğunu düşündüğü tanrıya ulaşmış ve onunla iletişim halinde.
2. Sorunun cevabı: insan yaşamı olduğu gibi kabul eder. Doğduğumuzda hepimiz özümüze bağlı belli karakterlerle geliriz. Kimimiz düşünceler içinde boğulurken kimimizde daha rahat bir yaşam sürmeyi hedefler. Bardaktaki çocuklardan boğulan çocuğun resmi bana daha uygun. Nedeni sürekli düşünceler arasında kaybolmak ve düşünmek. Çünkü insan olmanın gereği budur. Düşünceler arasında kaybolmak ancak bu kargaşadan kendimizi ve yaşamımızı anlamlandırarak çıkmak.
SÖ İFFET BALIK 18040254
1. SORU: Dua eden kadın görseli sorusunda; bir kadının bir heykel karşısında dua ettiğini görmekteyiz. İnsanoğlu yaşamaya başladığı ve hayata ilk adım attığı zamandan beri sürekli bir şeyleri anlamlandırmaya, yorumlamaya ve bir şeylere yanıt bulmaya çalışmıştır. Tarihten önceki zamanlardan günümüze kadar insanın bir şeylere inanma ve anlamlandırma ihtiyacı doğmuş ve bu bağlamda Tanrıya ihtiyaç duyma ve ondaan bir şeyler isteme eğilminde olmuştur. Bu da insanın fıtratında olan bir arayıştır demek doğru olur. İnsan yaşamını anlamlandırmak için erişeceği hakikat düşüncesi peşinde olmuştur ve bu bağlamda yöntemler geliştirmiştir ve dua ile bunu zenginleştirmek istemiştir. Bu konuda ortaya çıkan farlı düşünce yaşayışlar da farklı dinleri beraberinde getirmiştir. İhtilaf ve hilafla ortaya çıkan görüşlerin de insanları ne denli etkilediğini görselde görmek mümkün.
2. HANGİ BARDAK SENSİN? Görselde yer alan bardaklara baktığımızda ilk görselde bir bardağı neredeyse tam olarak dolu olacağını diğerinin de ters dönmüş şekilde ve boşaldığını görmekteyim. Dolmaya çalışan bardak insanın kendisn geliştirerek yeni bilgiler doğrultusunda fıtrattan gelen arama isteği ile bir şeyleri anlamlandırarak yeni bilgiler ve beceriler elde etmeye çalıştığını vurguladığını düşünmekteyim. Diğer bardağın ters olması ise insanın bilgi akışını engelleyip bazı somut ve dogmatik bilgilerden yola çıkarak yeni bilgiler öğrenmemesi olarak görmekteyim. Bir başka görselde bardaktan çıkmaya çalışıp o bardağın içinde boğulmak üzere olan kişinin ise yeni bilgiler karşısında bir karmaşaya girdiğini ve anlamlandırmak istemediği bilgiler ile yüklü olduğunu görmekteyim. Bir diğer görselde de insan gerçekliği olan anlama kavramının bardakta yer alan su üstünde yüzen kişinin almış olduğu hakikatler doğrultusunda mutlu olduğu ve bir amaca bağlı olarak huzurlu olduğunu söyleyebilirim.
1.SORU-
DUA EDEN KADIN
Fotoğraftaki
kadın hayatının anlamını keşfetmek için bir şeye inanmış ve eylemlerini buna
göre yönlendirmiştir. Kimileri o heykele baktığında sadece bir taş olarak
anlamlandırırken fotoğraftaki kadın o taşa bir anlam yüklemiş ve eylemlerini
yüklediği anlamlara göre yönlendirmiştir.Bu çıkarımı heykele yönelerek dua
etmesinden çıkarıyorum. Anlam görmek istediği şeye bir anlam yüklemiştir. Çünkü
insanlar fıtratı gereği bir anlam arayışı içerisindedir. Anlam, inanmayı da
içerdiği için kadın heykele inanmıştır ve obje ile bir ilişki kurmuştur. Bu
eylemi anlamlı yaşamak ve hayatına katmak için yapmıştır.
2.SORU-
HANGİ BARDAK SENSİN?
Görsellerini
gördüğümüz bardaklardan ters tutulan hayatı anlamsız bir şekilde yaşayan diğer
düz tutulan ve su dolu olan bardak hayatı anlamlı yaşayan bir insanı temsil
ediyor olabilir. Hayatına anlam katmak isteyen bir insan çevresindeki olaylara,
objelere, yaşantılara vb. çeşitli anlamlar yükleyerek bir bardak misali
heybesini doldurabilir. Böylece elimizde hayata dair anlamlı bilgiler olur.
Fakat hayatı anlamlandırmaya çalışmayan insanların yaşantıları hep boşa akan
bir su gibidir ve heybesinde hiçbir şey biriktirmez boş kalan bir bardak
misali anlamsız bir hayat sürer.
Ötekinin farkına varılmayan bir hayat yaşar. Diğer bardaklarda ise anlamların
içinde boğulan yüzeye çıkamayan bir bardak var. Diğer bardakta ise anlamlarını
heybesine doldurmuş rahat ve huzurlu bir hayat süren insan anlamlarının
üzerinde huzurla yaşıyor. Ben kendimi bardağını henüz anlamlarla doldurmaya
çalışan bardağa benzetmek istiyorum. Hayata ve arayışlarıma yüklediğim
anlamlara her geçen gün yenisini ekleyerek deneyimlerim ve bilgilerimi
genişleterek anlamlı bir hayat oluşturmaya çalışıyorum. Ve sonunda o dolu
bardak gibi anlamlı, ruhumun ihtiyaçları ile tutarlı bir hayatla huzur içinde
yaşamak istiyorum.
Bakmak ve görmek
İnsanın anlam arayışında hayatını anlamlandırma hayata nasıl
baktığını yansıtmaktadır. İnsan hayatının hayata bakışını ve görüşünü
yansıtmaktadır. İnsan hayata nasıl bakıyor. Hayata bakmak dediğimiz nefes
almak, bir ömür geçirmek olarak nitelendirmektedir. Buda önündeki insanın
gözlerini kapatması. İnsanın hayata bakışı gibi birşeylere bakarız ama bunu
hisseder miyiz yani görürmüyüz. Hayatımızı yaşarız ama nasıl yaşarız. Bunun
için hayatı görmek gerekir insanın yaşamda karşılaştığı sorunlar karşısında,
değerler çerçevesinde hayatınına bir anlam kazandırarak hayatına devam etmesi
bu hayatı gördüğünü ve onu anlamlandırdığını ifade eder.
Hangisisin?
Resimlerde bir bardağın dolu tarafı ve boş tarafını yansıtan
hayatın aslında hangi yönüne baktığımız gösterir. Günlük yaşantımızda birçok
hadiseyle karşılaşırız peki bu hadiseleri nasıl yorumlarız. Bardağın dolu kısmı
yaşadığımız bu olumsuzluklar karşısında her şerde bir hayrı vardır, yaşadığımız
zorluklar yenilgiler aslında bana bir ders veriyor, yılmadan tekrar kalmamı
gerektiriyor olarak mı, yoksa bardağın boş kısmı yaşadığımız her sorunda isyan
ederek, bir pes etme durumunda mıyız bunu resmediyor. Buda hayatı
anlamlandırdığımızla ortaya çıkıyor. Hayatımızı geçici zevkler, maddeler,
araçlar üzerine kurmuşsak karşılaştığımız zorluklardan bizi alı koyabilecek bir
şey yoktur. Fakat hayatımızı kuran ışığında anlamlandırmış ve o doğrultuda
ameller gösteriyorsak bu hayatımızda karşılaştığımız zorluklar karşısında bu
zorluktan bir ders aldım, yeniden ayağa kalkmam gerekiyor gözüyle bakmayı
hedefliyor. Benim bu bardaklardan ne kadar istesemde karşılaşılan duruma göre
tutumum değişiyor buda hayatımı tam olarak anlamaladıramadığımı gösteriyor. Ne
kadar yalan dünya da desek karşılaştığımız zorluklar karşısında bir
umutsuzlukla karşılaşabiliryoruz ama amacımız herzaman bardağa dolu tarafıyla
bakmak
SÖ, ÖZLEM ÇAM, 18040260, 3. SINIF
Bakmak ve görmek? Hangi bardak sensin ?
İnsanın baktığını herkes görür ve herkes bakar ama görmek çok farklı şeylerdir. Görmek demek anlamak açıklamak ve farketmek demektir. Ve buna göre herkesin anlam küresi farklılık gösterir, buradaki farklılığın asıl nedeni ise görme konusundaki farklılıklarımızdır ya da bakıp göremediklerimizdir. Ya da hayattan beklentilerimizdir. Örneğin verilen resmi düşünelim bardak ters iken içine yağan yağmur girer mi tabiki girmez ama onu doğru koyduğumuz zaman içine bu yağan yağmur girer. Yüzmeyi bilmediğimiz vakit suya girmek ne kadar da zordur ama eğer bilirsek tereddüt etmeden gireriz ve üzerinde yatabiliriz bile. Burada ki önemli olan şey hangi durumun içinde hangi fikre kapıldığımızdır. Hangi bardak sensin sorusuna gelince ise ben bardağı ters çevirip onun dolmasını beklemem veyahut da yüzme bilmiyorsam suya girip de hayatımı teklikeye sokamam.
İkinci soruda ise dua eden bir kadın görülmektedir. Ama kime göre ve neye göre dua eden . Allah’a dua eden, puta tapan ?? Burada çok farklı şeyler çıkıyor. Geçen derste örnek verdiğiniz Londra’ya rahmet yağar mı sorusu ile aynı bağlantı içerisinde bir nevi. Bu kadın ve o put burada olsa dua ediyor mu denilir , puta tapıp ayin mi gerçekleştiriyor denilir ?? Bunlar ortama göre ve bizim anlam küremize göre farklılık gösteren değerlerdir.
Benim anladığım şeyler bunlar. Teşekkürler...
SÖ. Raşide FİGAN- 17040048
1 1. Soru:Bakmak ve görmek?
İnsan iç özüne dönük bazı amaçlar, hedefler belirleyip bu hedefler doğrultusunda tutumlar sergiler. Sergilediğimiz tutumlar, bize bakma ve görme duyusunu zenginleştirme fırsatı sunmaktadır. Heykele bakıp dua eden kadın iç özünde bulamadığı soruların cevabını, değerleri doğrultusunda inandığı tanrının veya herhangi bir ilahın yardımını hissedip görme eğiliminde bulunmuş olabilir. Baktığı onun için bir heykel değil, hissettiği- yardım çağrısında bulunduğu umududur.
2. Soru: Hangisi sensin?
Ben bardağın çinde kurtulmaya çalıan ve tasasız yatan her iki kişi de olabilirim. Bardaklarda kendini aşan insanın, boğuşmaktan kurtulup rahata eriştiği ya da tam tersi kendini, anlam arayışını sürdüren insanın özünü bulmakta, anlamakta, anlamlandırmakta zorlandığı için bir arayış ve savaş içinde olduğuna dair bir izlenim yarattı bende. Kendimi, değerlerimi, değerlerimin arkasında yatan inançlarımı anlamlandırmakta zorlandığımda bardağın içine bocalayan kişi oluyorum. Ama herhangi bir yaşam arayışına gerek duymadığımda, benim için şu an yaptıklarım anlamlı dediğimde, kendmi aşmış hissettğimde ikinci bardakta suyun üstünde yatan kişiyim
1.
Osman Taha aslankaya
Sınıf öğretmenliği-18040247
1.sorunun
cevabı
Puta dua
eden kadının dua ettiği putta dua etmekte benim buradan çıkardığım dua
ettiğimiz out bile başkasına dua etmekte islam dininde dua ederken araya başka
kişileri nesneleri koymadan direkt Allaha dua edebiliriz. Ki zaten Allahı
tealada bunu istemekte araya aracı veya başka bir şey koymadan ona dua ederek
ibadetlerinin yapılması gerektiğini istemekte. Din oldukça yalın ve açıktır.
Tekrar aracılarla Allaha sığınmak Allahın büyüklüğüne inkar gibi olmaktadır.
Putları ilahlaştırmak ya da Allaha ulaşmak için bir aracı görmek son derece
yanlıştır duamızın tehlikeliye girdiği gibi dinimizde imanımızda tehlikeye
girmektedir.
2.sorunun
cevabı
2. Soruda
ise insanlar kendini açmaz kapalı bir bardak gibi dururlarsa hiçbir şekilde
dolamazlar. Dünyaya geldikleri gibi kalırlar. Diğer bardakta çabalayan insan
ise dünyaya gelen insanın çabasından bahsetmekte insanlar dünya hayatında
zorluklarla mücadele ederek gerek ibadetlerini yerine getirmede gerek Allahım
emirlerine uymakta dünya hayatımda be nefsani mücadelelerden dolayı zorlanmakta
ama devam eden süreçte Allahım emirlerin uyduktan sonra rahata kavuştuğu ve
daha kolay bir hayat yaşadığını anlatan
bir resim olduğunu düşünmekteyim.
Zeynep Büşra Atik
17040021
1. 1. Sorunun cevabı
Dua eden kadın görselinde kadın inandığı
bir inanç doğrultusunda dua etmektedir. Bu olay doğrultusunda hayatı için
önemli olan bir isteği dilemektedir. Kadın ihtiyacı olan isteği kendi hayatının
anlamını içeren istekleri inandığı inancın tanrısından istemektedir. Yaşamımız
boyunca pek çok şeyi isteriz. İsteklerimizin bazısı içimizden gelen yüksek
değerlerle çevrilidir. Bazısı menfaatlerimizle ortaya çıkan araç değerlerdir
bazısı da içinde bulunduğumuz çevrenin etkisiyle oluşan alışılan değerlerdir. Kişi eylemlerini oluştururken yüksek
değerleri göz önünde tutarak oluşturmalıdır. Yüksek değerleri baskın olan
bireyler bu hayatın anlamına, kendileri için önemli olana daha sağlıklı bir
şekilde erişirler. Kadının ettiği duada kadın eylemlerini ve bu eylemlerinin
sonucunu düşünüyor olabilir. Yapacağı diğer eylemler için iyilik bekliyor
olabilir. Hayatı için bir anlam, yaşama sebebi arıyor olabilir. İnancı( dini)
ne olursa olsun her insan bir şeye inanmak, güvenmek ister. Kişi bilir ki
inandığı şeyler hayatının anlamını oluşturur. Kendi içinde anlamı bulan
lkişilerin eylemleri yüksek değerlere ulaşır ve “iyi insan” olgusu ortaya
çıkar.
Bu soru bana Hz. Muhammed’in söylediği komşusu açken tok yatan bizden değildir
sözünü hatırlattı. Yukarıda da dediğim gibi bu hayat herkese eşit imkanı
sunmayabilir ancak biz insanlar yüksek değerlere sahip olmaya çalışarak,
hayatın varlığımızın yani kısacası yaratılışımızın sadece kendimizi düşünmekten
öte olduğunu hatırlayarak ideal insana ulaşabiliriz. Bizler fıtratımız gereği
sosyal canlılarız ve sosyal canlılar bence yalnızca kendini düşünmemelidir.
Neye baktığımızı, neyi gördüğümüzü hatırlamalı, değerlerin hayata kattığı
anlamı çözümlemeliyiz.
BAHAR ÖRGEN
18040290 SÖ-3
1.Dua
eden kadın
Kadın bir heykelin önünde ve gören kişi kadın. Nede görüyor?
Anlam yüklediği şey dini bir nesne o heykel. Dünyada gerçekleşmesini istediği,
hayatı anlamlandırdığı şeyi görmüştür. Nasıl görmüştür sorusuna ise kadın
öncellikle obje ile ilişki kuruyor ve ona bir anlam katıyor bu anlam dünyada
istediği veya zor anında bu zorluğu aşması konusunda anlam yüklediği dini
mezhepteki en üst düzeydeki yaratıcıya dua ile iletiyor. Nasıl görmüştür
sorusuna ise alış yolunda dua var büyüdüğü yetiştiği çevreden kaynaklanabilir
bu durum.
2.Soru Hangisi Sensin? (Bardak)
Bardağın içinde yüzmeye çalışan kişi aslında boğulmaktan
kurtulmaya çalışan kişi. Araç değerleri yüksek değerlerinin önüne geçtiği için
ve aslında ilk başta anlamlandırdığı ve istediği hayatı çizdiği yolun farklı
değerler tarafından farkında olmadan değiştiğini görüyor (Yani ben görüyorum.)
ve temel adlığım değerlerin anlam yüklediğim anlamlı olacağını düşündüğüm
değerlerin aslında temelde farkında olmadan istemediğim değerler ile değişmesi
bütün oluşumu parçalıyor. Obje hayatımı ve aslında başından planladığım ve
kendim için çizdiğim yolda fark etmeden planımın bozulduğunu ve şu an olduğum
durumu gösterdi.
SÖ-3 Beyzanur Kahya/18040278
1-BAKMAK VE GÖRMEK
Resimde gösterilen bardaklardan hangisi sensin sorusuna eğer bir cevap vermem gerekirse ben bardak üstünde rahatça yatan görseldeki değilim. Su ile boğuşan insanım. Çünkü hayatımızda şu anki yaşadığımız şartlar doğrultusunda bile öylece yaşamak pek mümkün değil. Ben kendimce bir şeyler için çabaladığımı düşünmekteyim. Sözlerime şu şekilde devam edecek olursam öncelikle bilinmesi gerekir ki; Allah insanı yaratıp öylece bırakmamıştır. İnsana bir varlık bütünlüğü vermiş ve bu bütünlüğün içine de aslında gerekli dolaylı-dolaysız tüm imkanları koymuştur, insana bahşetmiştir diyebiliriz. Bu doğrultuda bizleri bir varlık olarak yaratmış inanmada özgür bırakmıştır. Burada bize düşen kendi benliğimizce verilen sorumlulukları yerine getirmektir. Yani bize bahşedilen bu bireysel sorumlulukları yaşam içindeki hayat akışımıza dahil etmemiz gerekmektedir. Görselde de verildiği gibi aslında doğru yaşamak bence bulunduğumuz evren ya da çevremiz doğrultusunda hayatı anlamlandırmaktır. Uğruna çaba göstermeye değer hedeflerimiz, planlarımız, amaçlarımız için elimizden geleni yapmaktır. Yani kısaca amaçlarımız için çaba göstermektir. Yaşamak sadece nefes alıp verme eylemi değil, alıp verdiğimiz nefesi değerlileştirmektir. Yani aslında bir bakıma insanın anlam arayışı içinde olmasıdır. Çünkü insan hayatına anlam verir. İnsan yapıp-etmelerinde, eylemlerinde anlam arayışı içinde olmalıdır çünkü bunları yapmazsa hayatını anlamlandırmazsa bir bakıma yaşamak için de sebep bulamaz. Ayrıca Kur’an-ı Kerim insan OKU-DÜŞÜN-ANLA-YAŞA formülünü istemektedir. Bu doğrultuda da aslında 1.bardak olmak hayatını anlamlandırmak demektir.
2-ANLA-ANLAM YARAT-ANLAM KÜREYİ FARKET
Bilgi insanın insanlığını ortaya koyan en temel koşuldur. Bu yüzden ne olursa olsun benliğimiz ve elimizdeki imkanlarımız doğrultusunda bize bahşedilen emir ve burukları ile hayatımızı anlamlandırmaya çalışmalıyız ki gerçek anlamda yaşamış olalım, yaşamak nedir bilelim. Zaten Kur’an-ı Kerim bizden OKU-DÜŞÜN-ANLA-YAŞA formülünü istemektedir. Bunu günlük yaşantımızda ortaya koymamızı istemektedir. Çünkü Kur’an hayatı anlamlandıran kitaptır. Kur’an ın çağrısıyla hayatın anlam vermeye çalışınlar bu eylemleri yerine getirmelidir. Resimde de dua eden bir kadın var ama duayı ALLAH’a mı etmekte bunu sorgulamalıyız. Eğer hayatımızı gerçek anlamda anlamlı bir şekilde yaşıyorsak bu 4 durumlu formülü hayatımızın akışına dahil etmeliyiz. Bu yüzden ilahi bilgiyle hayatı anlamlandırmamız lazım. Dua etmek sadece değil kime, niçin dua ettiğimiz de önemlidir. Bu resimde de bunu anlamalıyız. Aynı Londra’ya rahmet yağar mı gibi aslında. Çünkü biz duamızı yaradana ederken bir anlam içerirken bir puta dua etmek ne kadar anlamlıdır bunu düşünmeliyiz. Ya da anlamlı mıdır?
-CEVAPLAR-
1)Bakan seyreder ama gören fark eder, anlar, açıklar. Gören, insandır. Hayata anlam katarak yaşayan insan aynı zamanda inanır. Çünkü anlamak, inanmayı içerir. Kadının ibadet etmesi onun yarattığı bir anlamdır ve bu anlamı eylemleriyle hayatına katmıştır. Orada ibadet eden kadın, hayatına bu şekilde anlam vermektedir. Önünde durduğu şeyde anlam görür, bu şekilde hayatını anlamlandırarak görür.
2)Bardaklara baktığımızda hangisi biziz sorusu bizim varoluşumuzu gerçekleştirip gerçekleştirmediğimiz ile ilgilidir. İnsan, fıtratı gereği insan olmak imkanlarını gerçekleştirmek ister. Bu yüzden amacımız, kendimizi aşmak olmalıdır. Kabiliyetimizin sınırlarını bilmek, şükretmeye çaba göstermek bizi bardakta boğulan değil, yüzen yapar. Bu hayatımızı anlamlandırmak ile ilgilidir. Kur’an bizden okunmasını, düşünülmesini, anlamasını ve yaşanmasını ister. Eğer bunları yaparak hayatımızı anlamlı hale getirirsek ve bunda başarılı olursak dünyada karşılaştığımız problemleri çözebilen, mutlu, özsel yeteneklerimizin farkında olan insanlar oluruz. Eğer anlam arayışımız boşa çıkarsa bardakta boğulan insan gibi bizde hayatın içinde boğulur, her şeyden vazgeçeriz.
Sınıf Öğretmenliği/ 3
SÖZ302-A Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretimi Dersi 1. Ödev
Kur'an Nedir kitabında ilgili bölümleri okuyarak geldiğim bu dersteki gösterilen resimlerin anlam-küremden yansımaları şu şekildedir:
İlk soru (Bak-Gör) ile ilgili görselde; bir heykelin önünde durmuş ve duruşu itibariyle dua ettiğini düşündüğüm bir kadın yer almakta. Peki bu bana neyi çağrıştırdı? İnancı doğrultusunda, sahip olduğu inancın gerekliliğini, ibadetini yerine getirdiğini düşündürdü. Kendi değerleri doğrultusunda eylemini gerçekleştirdiğini düşündüm.
İkinci sorudaki görsellere bakarak "Hangisi sensin" sorusuna yanıt aramak uzun uğraşlar ve zaman gerektirse de ilk aklıma gelenler şunlar oldu: Baktığımda iki bardağın yan yana olduğunu fark ettim. Aralarında farklar vardı. Birinin açık durup su ile yavaş yavaş da olsa dolduğunu; diğerinin kapalı vaziyette durup suyu alamadığını gördüm. Burada anladığım eğer kalıplarını yıkıp kendini açarsan ya da kendini aşarsan zamanla, yavaş da olsa nimetlerden faydalanıp içini, hayatını doldurabilirsin. Ancak kendini kapatıp araştırmaz ve sorgulamazsan diğer bardak gibi boş, anlamsız ve değersiz; bir bardağın görevi olan suyu taşıma görevini yerine getiremediği gibi insan olarak sorumluluklarını, görevlerini yerine getirememiş ve anlamsız, değersiz bir yaşam sürmüş olursun. Ve ben burada görevini yerine getirdiğini düşündüğüm; nimetlerden faydalanmak için kendini aşan ve bunların farkında olup edindiği değerler çerçevesinde eylemde bulunan bir insan olduğumu düşündüğüm ve bunun için çalıştığımdan içi su dolan bardağım.
Kitap ışığında görsellerden gördüğüm kadarıyla, sorular anlam-küremde bu şekilde yanıt buldu.
Fatma YEŞİLKAYA
18040318
Sınıf öğretmenliği-3
DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETİMİ DERSİ ARA SINAVI
1- Dua eden kadın ile ilgili soru:
Her insan özel bir birey olarak belirli toplumlarda birbirini etkileyerek ve birbirinden etkilenerek yaşantısını idame ettirir. İnsanın kendine has bir yapısının olmsaının temel nedeni çevresel farklılıkların sonucudur. Bu çevresel farklılıklar insan üzerinde farklı psikolojik, bilişsel ve sosyal yaşantılara sebep olmaktadır. Bireylerin farklı ortamlardan çıkıp bir araya gelmesi insanın özü olarak nitelendirdiğimiz "fıtrat"ında bir değişikliğe yol açmaz. Çünkü her insanın özü aynıdır. her insan konuşur düşünür, nefes alır... Bu gibi özelliklerinin yanı sıra insan yaşama tutunmak için yaşamını anlamlandırmalıdır. İnsan bir yaşama gayesi olabildiği sürece yaşama tutunur. Bu konuyla ilgili dostoyevski "Bir insan umudunu yitiriri ve amaçsız kalırsa sırf can sıkıntısı bile onu hayvana çevirebilir" demiştir. Bu cümleden de çıkaracağımız anlam: insanın hayat gayesi ile yaşama tutunmasıdır. Her insan hayatını kendi anlam küresindeki bilgiler çerçevesinde yaşar. Bu nedenle insanların hayatı anlama biçimleri birbirinden farklıdır.Bireylerin hayatı anlama biçimleri ve boyutları arasında farklılıklar oluşsa bile fıtratında yani özünde bulunan nitelikler değişiklik göstermez. Her insan hayatı anlamlandırırken yaşama gayesinin ne olduğunu düşünür ve buna göre yaşamını şekiilendirir. Bu doğrultuda kendisine bir yol belirler. Ankebut suresinde yüce Allah(c.c)“Bizim uğrumuzda elinden gelen çabayı sarfedenlere gelince, onları bize ulaşan yollara mutlaka yöneltiriz. Kuşkusuz Allah iyilik yapanların yanındadır.” Buyurmaktadır. Bu ayetten de anlaşıldığı üzere her bireyin doğruya ulaşabilmesi için çeşitli bilgileri ve çabaları vardır. O halde her insan doğru yola ulaşma gayreti içindedir ve bu gayreti doğrultusunda çaba göstermektedir çıkarımında bulunabiliriz.
2- Bardak sorusu:
Verilen görsellerde bardaklara baktığımızda muhtemel bir zıtlık görmekteyiz. İlk görselde bardak boşken yanındaki görselde dolu bir bardak bulunmaktadır. Bu iki görsel bana insanların hayata bakış açılarınıçağrıştırdı. Kimi insanların sahip olduklarını göremeyip mutlu olamamaları belki de başka bireylerin hayalini oluşturmaktadır. Bakmak ve görmek arasındaki ilişki de budur. Nasıl bakarsan öyle görürsün ve o şekilde anlamlandırırsın. Bu bilgileri Kur’an Nedir? Kitabı ile ilişkilendirecek olursam: Her insanın anlam küresi farklıdır. Bu nedenle hayatı anlama biçimi birbirlerinden farklıdır. Cümlelerini ifade edebilirim. Sonuç olarak her birey kendisinin ve başkalarının hayatını farklı düşünceler ile yorumlamaktadır. Bunun temel sebebi ise kişinin anlam dünyasının diğer insanlardan farklı olmasıdır.
Rümeysa Özdemir
Sınıf Öğretmenliği
18040294
Heykel önünde duran kadın yani dua eden kadının eylemi bize göre manasız kalabilir birden fazla bakış açısına göre yorumlamalar yapılabilir. Müslüman kimlikteki bir birey olan benim anlam küremde heykel önünde duayı etmek kime ve neye etmek bu eylemlerin herhangi biz önemi yoktur . Bana göre dua etmek yaratıcıdan (bir nesneye atfedilmemiş) ellerimi açıp kalbimden kopanları dilemektir. Duaya biçtiğim değer resimde dua eden kadının objeyi kavrayışıyla eş değer değildir. "İnsanın belirli bir şekilde gerçekleştirdiği bir insanı yapıp etme ona atfedilen değeri belirler. Her eylem gerçekleştirilmesi gereken değer tarafından yönetilir." Kitapta yer alan bu cümle aslında insanın görmesiyle paraleldir.
Bardaklardan biri boşken biri doludur .Sahi bardaklar ne ile dolu veya ne aracılığıyla boştur. Akıllara gelen "kime göre neye göre " klişe sorusu burda devreye girebilir. Baktığımız dolu bardaklar içerisinde yüzmekte boğulmakta bizlerin suyun içerinde nasıl bir yol çizeceğimize suyun(hayatın) gayesini aslında bir bakıma atacağımız adımların kontrolünü hiçliğe bocalamaya kurban etmeksizin görmeye teşvik etmesi verdiğimiz ,aldığımız, anlam yüklediğimiz tüm varlıklara bağlıdır. Eğer kendimizi kapatıp alacağımız ürünleri(rahmeti) reddedersek tercihlerimize bağlı bir biçimde yine kendimiz amaçlarımıza -artı veya eksi- hizmet etmiş oluruz.
Ad Soyad: Ayşenur Aygül
Numara : 18040516
Soru 1: Bakmak ve görmek?
Cevap: Bakmak, bir anlama gerektirmez. Görmek ise bir anlama
ve değer içerir. Bütün bunların içerdiğinden dolayı görmek aynı zamanda
inanmayı da kapsar. Dolayısıyla, inançlarımız
da dünya ile aramızda olan bağları oluşturur.
Soru 2: Bardak? Hangisi sensin?
Cevap: Su üstünde yüzen kişi olmaya daha yakınım. Su hayata
benzer. Üstünde yüzen de kişinin kendisidir. Hayatı anlamlandırıp doğru bir
eylemde bulunabiliyorsak hayat içinde boğulmayız, hayatımızın altı üstüne
gelmez ve yüzmesini öğreniriz.
Sınıf Öğretmenliği Kübra Çıkma 17040343
Bakmak ve Görmek
Tüm insanlar bakar ve görür ama her insan gördüğüne yüklediği anlam farklıdır. Bu anlamda insanların yaşayış, kültürü ve ona yüklediği anlamdan kaynaklanır. Bakış açımız bizim hayata yüklediğimiz anlamla ilgilidir. İnsanların algılarındaki anlayış derecesinde farklılık vardır. İnsanların bilgi seviyeside bir olaya yükledikleri anlam açısından farklılık gösterir. Bir önceki dersimizde işlediğimiz ekrana çizilen çizgilerde de bakmak ve görmenin ne olduğunu daha iyi anladık çizgiler aynı boyuttaydı ama uçlarına çizilen ok işaretinden sonra herkesin görmesi farklı oldu. Ortaya 3 durum çıktı buda bizim o çizgilere yüklediğimiz anlama, düşüncelerimize göre şekillendi. Ben her zaman bardağın dolu tarafına bakarım yaşadıklarıma olumlu bir anlam yüklerim. Sorunlarımda fotoğraftaki bardağın içinde boğulan kişi olarak değilde bardağın üzerinde yüzen kişi olurum. Çünkü bir insanın hayatta kalması için sorunları ile başa çıkması yapıp etmelerine bir anlam yüklemesi gerekir. Bir inancımız olmadığında bir şeye anlam yükleyemediğimizde yaşamımız anlamsız hale gelir. Yani bakmak görmek, anlam gözleyen/gözlemcinin bakış açısına göre farklı şekillenir. Kişiye göre olumlu-olumsuz olarak görünür.
1.soru: İnsan görür. Eylemleri nesneleri görmek anlamlandırmak ister. Ama bakmak ve görmek aynı şey midir? Bakan körler kimdir o zaman? Ya da görme engelli olduğu halde görebilen? Bakmak sadece duyu organının otomatik yaptığı bir iştir. Görmek ise başka.. Gözle de görülebilir, gönülle de görülebilir. Görmek istediğimiz eylemlerin önüne engeller de çıkabilir. Engeller çıktığında pes mi ediyoruz yoksa yeni anlamlandırabileceğimiz eylemler mi oluşturuyoruz. Her ikisinde de ortak bir nokta var. Gördüğümüzü anlamlandırmakla sonuçluyoruz.
2. soru: Başımıza gelen olaylardan ders alabilmek için kendimizi çevreye duyarlı hale getirebilmeli ve bu bilgileri ceplerimize doldurabilmeliyiz. Ben açık duran bardak olduğumu düşünüyorum. Kendimi sorunlara ya da acılara karşı kapatmak yerine açmalıyız. Ve eğer bir durumla karşı karşıya kalırsak çok çabalamak bazen en dibe batmamıza sebep olabilir. Sakince durumu düşünmeli anlamalı ve yaşamalıyız. Suyun üstünde yatan kişi düşünüyor. Bu kişi olduğuma inanıyorum. Okumadan düşünemez düşünmeden anlayamaz ve anlamadan yaşayamayız. Eğer bu sıra şaşarsa kendimizi hayatın akışında kaybolmuş ve batmış bulabiliriz.
Bilge Cankurt 18040258 SÖ-3
PUSULAMIZ KUR’AN-I KERİM
HANGİSİ SENSİN?
Bu kitap, bana Kur’an-ı Kerim’i okumamız, düşünmemiz, anlamamız ve yaşamamız gerektiğini, Kur’an-ı Kerim’in insanın hayatını anlamlandıran bir kitap olduğunu öğretti. Kitaptaki bir söz beni epey etkiledi: “Eğer sevilmeden sevemez olmuşsak, dinler gözüküp dinlemiyorsak, insanı anlamak için kendimizi anlamamız gerektiğini bilemiyorsak bu arayışa ihtiyaç var demektir.” İnsanın anlam arayışı insan tarihinin geçmişi kadar eskidir. Fakat bizler insan olarak bu arayış içinde olmalıyız, “Yaşamın anlamı nedir?” sorusuna kafa yormalıyız ki insan olabilmenin gerekliliğini yerine getirebilelim. “Yaşamın anlamı nedir?” sorusuna ancak yenilgiye düştüğümüzde yanıt aramayalım. Bizler, yaşamın anlamına kafa yormayıp “Nasıl yaşamalıyız?” sorusuna dair kendimize bir yol çizemezsek kişilik problemleriyle karşı karşıya kalırız. Yaşamın anlamına dair merağımız ve öğrenme arzumuz bizleri insan yapan en büyük kuvvettir. Bizim insan olarak kendimizde bazı yetenekler görmemiz ve bir şeyler yapıp etmemize anlam vermemiz bizim hayatta kalmamızı sağlar. İnsan olarak uğruna yaşayacağımız bir şeye ihtiyaç duyarız, ancak bu eksikliği tamamlarsak hayatta kalma mücadelemiz başarılı olabilir. Biz eğer bu sorulara yanıt veremezsek; bardağı hayata, içindeki suyu da anlam küreye benzetecek olursak sorulara yanıt veremediğimiz müddetçe hayatın içinde kaybolup gideriz. Fakat biz bu sorulara yanıt verip hayatın anlamını bulursak bardağın içinde rahatça duran insan gibi hayatımızda da rahat edip güzel bir yaşam süreriz. İnsan, anlam vererek karşılaştığı güçlüklere karşı, bir güç oluşturur. İnsan, bu anlam gücü ile birçok sorunun üstesinden gelir. Anlam küresinde yaşayıp yaşamamamız bir şey farkettirmez. Ancak anlam bilincine sahip bir insansak anlam dünyalarının kapısını açabiliriz. İnsanın anlam verme çabası, onun fıtratının bir özelliğidir. Değişen hayat durumları içinde talihsizlikler ve başarısızlıklarla da karşılaşabiliriz. Bu durumda da yeni bir yolda yürümeye başlamamız yani başka nitelikte hayatı anlamlandırmalıyız. Ben bardakta boğulan insan değil de, rahatça uzanmış bir sorunu olmayan insan olduğumu düşünüyorum. Çünkü hayatın anlamına kafa yoruyorum. Kur’an-ı Kerim’i kendime rehber olarak görüyorum.
BAK-GÖR
İnsan olarak görerek öğreniriz, gözlemleme yeteneğimiz sayesinde bir şeyler öğreniriz. Görmek; farkındalık sahibi olmaktır. Bakmak ise; seyretmek/farketmek/anlamak vb. anlamlara gelmektedir. Hayat yolunda bakabilmek değil de görebilmek için çaba sarfetmeliyiz. Bu da ancak “hayatın anlamı nedir?” sorusuna kafa yorup farkındalık sahibi biri olarak gerçekleşir.
Anlamlı hayat ve anlamsız hayat arasındaki farklılıklar, anlam arayışımızın başarılı veyahut başarısız olma durumlarının karşılaştırılması epey dikkat çekici nitelikte. Anlam arayışımızı sonlandırıp anlamlı bir hayata adım atmak, yaşayabilmenin de bir ön koşulu bence. Çünkü önce içinde bulunduğumuz durumu anlamlandırarak meşrulaştırmalıyız. Doğru ve değerli eylemlerde bulunmak için örnek kişilere ihtiyaç duyarız. Bu kişiler, anlamları bizim dünyamıza getirir, bizim dünyamıza katkıda bulunurlar. İnsanlığa insan olma bilincini sağlamak adına hayatlarını doğru ve değerli eylemlerle anlamlandırıp değerlilik yaşantılarını yaşatırlar.
Anlam taleplerinden uyanıp Kur’an-ı Kerim’i okumak, üstüne düşünmek, onu anlamak ve yaşamak dileğiyle...
Sena Sütemen - 18040306 Sınıf Öğretmenliği 3
1-)Hangisi Sensin?
İnsanlar önlerindeki problemleri kendilerini kaybetmeden anlamaya çalışırlarsa çözüm bulabilirler. Araştırmak, anlamak, farklı bakış açıları geliştirmek ve düşünmek manevi olarak boğulmasını önler. Düşünmek ve anlamaya çalışmak insanın maddi ve manevi varlığını, varlığının amacını fark etmesine fayda sağlar. Varlığının sebebini anlayan insanın hareketlerinde ve yaptığı işlerde bir anlam vardır. Bazen karmaşanın içinde çırpınmak yerine durup düşünmek bir şeylere inanmak, inandığımız şeyleri anlamak ve bilmek gerekir. Ben kendimin bardağı ters tutan değil, bardağın içine suyun dolmasını sağlayan taraftan olduğunu düşünüyorum. Ancak bazen bardağın ters çevrildiğini ya da içindeki suyun döküldüğünü de düşünüyorum. Bu da kendi anlam arayışımda nerede olduğumu tam bilmememden, kendimi tam anlamıyla tanımamamdan kaynaklanıyor sanırım.
2-) Bakmak ve Görmek
Bakmak ve görmek birbirinden tamamen farklı şeylerdir. İnsanlara dışarıdan baktığımızda onu etiketlendirebiliriz. Oysa her insanın kendi içinde bir anlam arayışı bulunmaktadır. Baktığımızda bir heykelin önünde duan eden kadın görüyoruz. Ancak o kadının bu eylemi ezberden mi yoksa düşünüp, inanıp, doğrusunun bu olduğuna kanaat getirip mi yaptığını göremiyoruz. Dua eden bir kişiyi gördüğümüzde belki dini hakkında fikir yürütebiliriz. Ancak o kişinin inandığını düşündüğü dini hakkında bilgisinin ne olduğunu dahil göremeyiz, bilemeyiz. O kişinin kendini varlığını tanıyan bir kişi olup olmadığı hakkında bir fikir yürütemeyiz. Bu kişiye dışardan bakınca birçok şey söyleyebiliriz onun hakkında ama onun içinde neler yaşadığını göremeyiz.
Tutku Alan – 18040240 – Sınıf Öğretmenliği-3
-Son Görselde su dolu iki bardakta, bardağın birinde suyun
içinde çırpınan biri, diğerinde ise suyun üzerinde rahat bir şekilde duran
birini görüyoruz. Suyun içinde çırpınan kişiyi, Kur’an Nedir? Kitabında “
İnsanın Dörtlü Bütünlüğü “ kısmında bahsedilen herhangi bir şeye anlam vermenin
kaynağı olan, insanı oluşturan dört temel öğenin yani bedeni, aklı, duygu ve
çevresi içinde sıkışıp kalan insan
gerçeğini anlamaya çalışan bir kişi olarak gördüm.
-3. Görsel de gösterilen ağzı açık olan su bardağı ile ters çevrilmiş
su bardağına şu şekilde anlam yükledim. Ağzı açık , içine su damlası dökülen
bardak bilgiye, öğrenmeye, sevmeye ve sevilmeye aç bir insan olarak görürken,
ikinci ters çevrilmiş bardağı kendini kapatmış ona sunulan nimetleri almak ve
anlamak istemeyen biri olarak gördüm.
-Bardak görsellerinde hangisi ben olabilirim diye kendime
sorduğumda; su dolu bardakta çırpınan kişi ve içerisine su dolan ters
çevrilmemiş bardak diyebilirim.
1.
Bak-Gör
Bakmak çaba göstermez
görmek ise bilişsel çaba isteyen bir durumdur.
Baktığımız şeyi ilk
olarak anlamaya çalışırız. Sonrasında o şeyden kendimizce bir anlam yaratırız,
bizim için ne anlam ifade ettiğini ortaya koyarız.
Dua eden kadına
baktığımda istediği bir şeyin olması için dilekte bulunduğunu anlıyorum.
Fotoğrafı görmeye çalıştığımda ise altında çok daha farklı anlamların yatıyor
olabileceğini farkına varıyorum. Fakat bu anlamlar herkes tarafından farklı
yorumlanabilir. Herkes bakar fakat her insan aynı şeyi göremez. Çünkü herkes
kendince bir anlam yaratır.
2.
Hangisi sensin?
Sorunlarla
karşılaştığımızda kimimiz o sorunlarla rahat bir şekilde baş ederken kimimiz
ise o sorunların içinde boğulmayı tercih ederiz. Bu tercihimiz ise hayatı
anlamlandırma biçimimize bağlıdır. Hayatını anlamlandıran insanlar o
sorunlardan kurtulacağını bildiği izin rahattırlar. Hayatının anlamını bilmeyen
insanlar ise sorunların içinde kaybolup giderler. Ben hayatını anlamlandırabilen
kesimdenim. Bir sorunla karşılaştığımda hayattaki amacımı, neden bu hayatı
yaşadığımı hatırlayıp sorunların üstesinden o şekilde gelirim. Karamsarlığa
kapılmaksa o sorunların içinde boğulmama neden olacağı için hayatın anlamını
farkına varıp ona göre hareket etmenin benim için daha iyi olacağını bilirim.
Düz ve ters olan bardağa baktığımda ise yine hayatı anlamlandıran ve
anlamlandırmayan iki taraf görüyorum. Düz olan bardak hayatı anlamlandıran
insanları temsil ediyor. Her bir su damlası ise o hayata yeni bir anlam
katıyor. Ters bardaksa hayatı anlamlandırmayan insanları temsil ediyor. Ne
kadar bilgi gelirse gelsin hayatta bir amaçları olmadığı için o bilgiler,
anlamlar kayıp gidiyor. Ben her zaman düz bardağı yani hayatı anlamlandırmayı
tercih ediyorum. Bu sayede hayat bana her zaman yeni anlamlar katmış olur.
Bize sunulan yaşam, bizim bakış açılarımız konumumuzu anlamlandırmamız için bize verilmiş bir lütuftur. Her birey yaradılışında belli özelliklerle (sevgi, mutluluk) dünyaya ayak basmıştır. Biz bireyler olarak bize bahşedilen hayattan türlü dersler çıkarma yolunda ilerlememiz, doğruya yönelmemiz gerekiyor. Bütün bunları akıl ve hürriyetimiz çerçevesinde gerçekleştiriyoruz. Önemli olan bu noktada gördüklerimize ne gibi anlamlar yüklediğimizdir. Mantık çerçevesinde ilerlediğimizde hayat bize kolaylıklar sunarken ya da biz hayatımızı kolay hale sokarken, düşünmeden ve mantık çerçevesi dışında bir şeylere anlam yüklemeyerek, sorgulamayarak kendi hayatımızı çıkmazın içine sokabiliriz. Amaçsız bir insan da böylece kendini hayvana dönüştürebilir. Ben bardakta sırt üstü duran birey olmak isterdim. Çünkü hayatı anlamak ve gerçeklerle yüzleşmenin güzel bir temsili mahiyetindedir.
SEYİDE PORTUL 17040370
1. Kadının baktığı şey ile gördüğü farklıdır. İnsanlarda bakan kadında olduğu gibi her insanda farklı bir bakış açısı ve farklı bir anlama kabiliyeti bulunmaktadır. Kadının fiziksel olarak gördüğü ve zihinsel olarak algıladığı arasında fark bulunmaktadır. Algılayış ve bakış açısı insana bilgisi ve zihniyeti doğrultusunda şekillenmektedir.
2. Birinci bardak olduğunu düşünüyorum. Çünkü suyun içinde bir şey yapmamak yerine sudan çıkmak için çaba göstermektedir. Bardakta bulunan kişinin sudan çıkmaya çalışması, bunun için uğraşıp çaba göstermesi kişinin hayattaki imtihanını göstermektedir. İnsanlar da tıpkı bardaktaki insan gibidir ve ona bu imtihanda yol gösteren rehberlik eden vahiy yoluyla gönderilen kuranı kerim de örnek alması için gönderilen peygamberlerdir.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Sınavı
1-Bakmak ve görmek arasındaki fark nedir?
Cevap: İlk soruda kadın ellerini açmış dua ediyor. Ve bu duasını yaratıcı ilah olarak gördüğü heykele yapıyor. İnsanlar Allah’ı görmüyorlar. Fakat ona kulluk etme ve ona tapınma fıtratı üzerine doğuyorlar. Yani bu kişinin bir şeyde anlam görmesi ile ilgilidir. Kadın Allah’ı görmese de kalbiyle bakıyor. Ve Allah’a dua ediyor.
2. Bu soruda bardakları gördüm. İlk resimde insan yan yatarken batmıyor. Fakat bardağa dik şekilde durmak isteyince boğuluyor. Diğer resimde ise bardağa su koyuluyor. Ama bardak ters çevrilince su dökülüyor. Buda demek oluyor ki insanlar doğru olmayan yolları seçebilir. Ancak bu yanlış yollar hatalara neden olacaktır. Anlamlı bir hayat geçirmek gerekiyor. Bu hatalar hayatla bütünleşmeyen bir hayat yaşamamıza neden olabilir.
SÖ-3
Özge Yiğit
18040320
YANITLAR
1) Görselde bir kadın büyük bir heykelin önünde dua ediyor, dua ettiğine göre bir şeyler bekliyor ya da yardım istiyor. Ama bunu bir heykelin karşına geçip yapması duayı heykele etmesi, heykelden bir yardım beklemesi gibi anlaşılıyor. Bu durum olmayacak bir şey değil. Dua eden kadın fıtratına uygun davranıp kendisinde bulunan doğru davranışları ortaya çıkarabilseydi bir heykele dua etmezdi.
2) İnsan sürekli bir anlam arayışı içindedir. Bu arayış yaşamı boyunca sürer, arayış sürerken aynı zamanda insan kendini gerçekleştirme eylemleri de olur. Bazı insanlar kendini gerçekleştirip, anlam arayışını bir şekilde sürdürürken bazıları da hayatta hiçbir anlam ve amaç bulamazlar. Böylece bu insanlar bir çaresizliğe süreklenirler. Görsellerde iki insan vardı birisi suyun üzerinde rahatça dururken diğeri boğuluyordu çünkü boğulan hayatta ne yapacağını bilmiyor. Tam da burda Kur’an Nedir kitabından bir alıntı yapmam gerekiyor. “ Her insan, kendisinde bir yetenek, eylemlerinde bir anlam görür; bu yetenek ve anlam ister olsun isterse olmasın, hiçbir önemi yoktur. Çünkü insanın kendisinde bazı yetenekler görmesi, yapıp-etmelerine bir anlam vermesi, onun hayatta kalmasını sağlar.” Dolayısıyla suda boğulan insan hayatına bir anlam veremiyor, hayatta kalamıyor.
SÖ-SILA KÖKSAL-18040415
Dua Eden Kadın- BAK GÖR
Fotoğrafta Buda heykeli önünde dua eden bir kadın görülüyor. Kur’an Nedir kitabının 37. sayfasında yer alan bilgilerden yola çıkacak olursak sormamız gereken sorular vardır. Bunlar:
-Gören kimdir?
-Nede görmüştür?
-Neyi görmüştür?
-Nasıl görmüştür?
1.Gören Kimdir?
Gören, biziz yani insan. Bu örnekte kadının yaptığı eylemin anlamını sorguluyoruz. Kadın dua ederek bir amaca ulaşmaya çalışıyor. Dünyada var olmasının nedenine ulaşmaya çalışıyor belki de.
2.Nede Görmüştür?
Kadının baktığı heykelde bir mana bulmuştur. Kendi varoluşu ile bu nesne arasında bir ilişki kurmuştur. İnsanın fıtratı gereği içinde bulunduğu anlam arayışına bir vesile bulmayı amaçlamıştır.
3.Neyi Görmüştür?
Kadın hayatının anlamını gerçekleştirmeye yönelik iç ve dış dünyayı birleştirerek bir yola girmiştir. Dış dünyadaki nesne yani heykel ona yol göstermiş, iç dünyasında ise ettiği dualar onu yüksek değerlere ulaşmasına yardımcı olmuştur.
4.Nasıl Görmüştür?
Kadın heykel ile ilişki kurmaya ve buna duayı da ekleyince, fıtratından gelen varlık koşulları ortaya çıkmıştır. Bu imkanlar:
-Ana zihniyetler,
-Akıl yürütme yolları,
-Alış’tır (Serinsu, 2020:55)
Yani bu örnek üzerinden yola çıkacak olursak, dünyadaki tüm insanlar varoluş amacını anlamlandırabilmek için bir objeye, bir üst varlığa ve bir yola ihtiyaç duymuştur.
Anla-Anlam Yarat- Anlam Küreyi Farket !
Kur’an Nedir? kitabının 25. ve ilerleyen sayfalarında yer aldığı üzere insanın bir anlam arayışı mevcuttur. İnsan bunu fıtratından getirir. Viktor Frankl adlı araştırmacının yaptığı araştırmaya göre de insanın uğruna yaşayacağı bir şeye ihtiyacı vardır.İnsan hayatı anlamlandırmak için sürekli bir hakikat peşinde koşmuştur. Filozoflar, düşünürler sürekli bu anlam arayışı içinde olup farklı sistemler kurmuşlardır. Örneklerde görünen iki bardak birisi düz bir şekilde ve içine su almasını sağlayacak şekilde konumlandırılmıştır. Yani bu hayatı anlamlı kılmak için sürekli bir arayış halinde olmayı, anlam küreyi doldurmayı ve etraftaki bilgileri kendi belleğimizde biriktirmeyi anlatmıştır. Diğer bardak ise ters şekilde konumlandırılmıştır. Yani etrafta olan bitenle bağının kesmiş herhangi bir anlam arayışı içinde olmayan, içine kapanık ve bilginin peşinde koşmadığı gibi ona öğretilenleri de almayan bir insanı temsil ediyor. Kur’an Nedir? kitabının 16. sayfasında yer alan tabloda da belirttiği gibi;
Oku
Düşün
Anla
Yaşa
BÜŞRA KERVANCI 18040283 SINIF ÖĞRETMENLİĞİ/3
1.SORU: BAK VE GÖR
Herkes bakar ama çok az insan görür. İnsan fıtratı gereği anlamak, anlam yüklemek ihtiyacı duyar. Bakanlar anlamdırmaya çalışır ancak anlam yüklemeyi başaranlar sadece görenlerdir. Allah insanlara bazı özellikler bahşetti ve dilediğine de bu konuda hidayet verdi. Bakıp görmelerimiz ailemiz, çevremiz ve kendi iç hesaplaşmalarımız yüzünden evriliyor sürekli. Asıl rehber alınması gerekeni rehber alıp, yaradılış amacımızı kavrarsak hem bakıp hem de görebiliriz. Yanlış rehber kalp gözünü köreltir insanın ve sığ bir düşünceye sürükler. Bak ama ondan önce gör!
2.SORU: BARDAK?
Sizin hürriyet dediğiniz şey bir başkasının esaretidir yazıyordu kitabın içinde... Bardağın boş ve dolu tarafını görmekte böyle bir şey,ben bardağı dolu görürüm ama bir başkası için bardağın boşluğu asıl gerçekliktir. Bazı insanlar suda boğulmayı tercih eder, bazıları ise yüzerek kurtulmayı, bu su hayat suyudur. Aynı durum için iki farklı insanın bakışıdır. Atom bombası örneğinde olduğu gibi ABD için yenilmezlik iken, hiroşima için büyük felakettir. Hayatta hiçbir zaman tek bir gerçek yoktur; herkesin doğrusu ve herkesin kendi yanlışı vardır. Önemli olan yanlış ve doğru arasına eşitlik işareti koymamaktır. Benim doğrum başkasına zarar veriyorsa o doğrunun üstü çizilmelidir. Gerçeklik ancak böyle olur.
Ebrar Çelik/ 18040263
Sınıf Öğretmenliği
1.)
Dua Eden Kadın
Dua eden kadın görselinde olduğu gibi dua, insanın anlam
arayışının inanç yoluyla bulması ve dua yoluyla iç dünyasını beslemesini
sağlar.
2.)
Hayatta bakış açımıza göre her iki bardağı da
görebildiğimizi düşünüyorum. Kimi zaman bardağın içindeki suda boğuluyoruz
çünkü çoğu zaman göremiyoruz yalnızca bakmakla yetiniyoruz. Hayatta bazı
şeyleri bakmak yerine görebildiğimiz takdirde ise bardaktaki suda
yüzebiliyoruz. Ancak görmek yerine baktığımız zaman ise anlamı yakalayamıyoruz
suda boğuluyoruz. Görmek ise anlam küreyle ilgili bir olgudur. Anlam küremiz
maneviyat ile genişler ve anlam küremiz ne kadar genişlenirse o kadar görebilen
insan olabiliriz.
SÖ SAKİNE SELCEN ASLAN
18040246
Kur’an Nedir’den insan ve hayatın
anlamı hakkında birbirini tamamlayan on cümle ile bir metin oluşturmalısın.
Sayfa numarası cümlenin sonunda yer almalı.
Kuran hakkında neler bilirsek ondan hayatımızı
anlamlandırmada yararlanabileceğimizi pratik bir şekilde sunmamız gerektiğine
inanıyoruz. Sayfa 21
İnsandaki anlama merakı ve öğrenme arzusu insanı
insan eden en büyük kuvvettir. Sayfa 25
Eğer insan eylemlerini gerçekleştirirken
engellerle karşılaşırsa o zaman eylemlerine verdiği anlam kendiliğindne ortaya
çıkar. Sayfa 39
Yeni bir yolda yürümek demek yeni anlamda
eylemler gerçekleştirmek demektir. Sayfa 39
Kişinin bir şeyde anlam görmesi onun gerçeklikle yüzleşmesi ve varoluşunu gerçekleştirmesidir. Sayfa 41
***Mazeretli olduğum ve bu dosyayı mail attığım için ödevi henüz yüklüyorum.***
Ad ve Soyadı: Selim Şener
Numara:18040309
1 Bakmak ve Görmek Nedir?
Anla Anlam yarat anlam küreyi keşfet
İnsanlar evrendeki pek çok şeyi görebilirler önemli olan şey
ise gördüğümüz şeylerden bir anlam çıkarıp ilahi yaratıcıya ulaşmasıdır.
Buradan görebilmemiz için bir şeyler bilebilmemiz gerekmektedir. Bu bilmek
kavramı akli bilimler olabileceği gibi nakli bilimlerde olabilir. Anlam küreyi
keşfedebilmek için İnsanın
anlayabilmesi, anlam yaratabilmesi gerekir bunun içinde ilim şarttır.
Bardak hangisi sensin?
Resimdeki bardağın içi dünya olarak benzetildiğinde insan da
o bardağın içerisindeki kadındır. Kadınlardan biri yüzerken diğeri ise
boğulmuştur. İnsan ilahi kitaba sarıldığında yüzerken onu bıraktığında ise
boğulmaktadır. Ben burada yüzmeyi öğrenmeye çalışan kişiyim. Ne zaman ilahi
kitabı bırakırsam yüzeyi unuturum.
İsmail Ateş
18040248
1. Dua eden kadın?
Hayatımzın
içerisindeki anlamı bulmak, keşfetmek ve bu hayat meşgelesinde sığınacak bir
liman bulmak.
2. Hangi bardak senin?
Hayata hangi
pencereden bakıyoruz? Hayat bizim için yaşanılır bir şey mi yoksa uğrunda
başkaları için mi görüyoruz hayatı?