Kur'an ve İnsanın Anlam Arayışı
"Oku-Düşün-Anla-Yaşa: Güncel değerleri yaşayarak öğrenip-üreterek hayata katıyorum!" Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU
    • İyilik yap,
      elinden geldiğince iyilik yap...
    • Mehmet SERİNSU (Şumnu 1925-Ankara 8.Eylül.2016 Perşembe)
    • Okuyacaksınız, okutacaksınız!
      Kürsüde, minberde, mektepte ve üniversitede.
      İlmin en büyük ibâdet olduğunu halka öğreteceksiniz.
    • Nurettin TOPÇU (1909-1975)
    • Küçük şey yoktur!
    • Kemal URAL (v. 30.Nisan.2016)
    • Her zaman en güzel eylemi (salih ameli) çıkarabilmek için çok çalışmak,
      ben’i bulup biz’i de keşfedip hep beraber yürüyebilmek
      ve hizmet edebilmek,
      istikbalin ikbal ışığı olmak
      ve memleketi ışığa boğacak gayreti yaşamak
      gerçek Ankara İlâhiyatlı olmak bu demek.
    • İnsanı insan kılan,
      onun bağlı bulunduğu değerler sistemidir.
    • Prof. Dr. Necati ÖNER (v. 2 Ocak 2019)
    • Yaşamak,
      hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir.
    • Elbistanlı Dr. Rahmi ERAY (1918-1958)


TARİHSELLİK VE TARİHSELCİLİK İKİ AYRI KAVRAMDIR

Tarihsellik kavramı tarih ilmi alanında kullanılan bir teknik terimdir. Tarihsel olayların olgusallığı anlamında da kullanılmıştır. Felsefi anlamıyla ilk kullanan Hegel (1770-1831)’dir. Ona göre; iki anlamı vardır. 1- tarihsellik geçmişte olup biten her şeyin geçmişte kalmasına rağmen etkisini devam ettirmesi halidir. 2- sürekli tarihi etkililiktir. Dilthey (1833-1011) ise kavramı felsefenin merkezi kavramı olarak konumlamak ister. Onu göre tarihsellik; insanın tarih içinde mahiyetini (niteliğini) yapan tarihsel olup-bitmeler içinde insanı hem oluşturan hem de insanın oluşturduğu bir şey olarak bizzat tinsellikten başka bir şey değildir. O tarihselliği iki tarzda anlamaktadır: 1- Geçmiş hadiselerin göreliliği ve bu geçmişin bilgisi, 2- her insani faaliyetteki oluşun hazır bulunuşu. Dilthey’e göre insan, tarihte mutlak bir anlam arama konusunda zaafa düşmüştür. Halbuki tarihte mutlak bir anlam yoktur. Her zaman değişip duran anlamlar çokluğu vardır. Bu sebeple tarihsellik kavramı tarihte genelgeçerlik arayan yaklaşımlardan korunmalıdır. Ona göre tarihsellik genelgeçerliği zıt hayat kavramıyla doğrudan ilgili bir kavramdır. Hayat genelgeçerci bir izahla değil, anlayıcı bir izahla ele alınmalıdır. Bu sebepledir ki tarihsellik, beşiri ilimlerin konusudur. s.316

Tarihselcilik ise Novalis (1772- 1801) tarafından 19. yüzyılın ilk yarısında kullanılmış ve daha sonraları yaygınlaşmıştır. Bir çok tarifleri yapılmıştır. Dilthey’e göre: “tarihçinin seçilmiş olgulara dayalı olarak yaptığı araştırma ile bütün geçmişi sorgulama yöntemidir. Bu yöntemde özne insanı tarihin taşıyıcısı ve tarihsel olan her şeyin ondan türediği varlık olarak tasavvur eder. Tarihselcilere göre sosyal bilim tarihten başka bir şey değildir. O faal güçlerin ve hepsinin üstünde sosyal gelişmenin kanunlarının incelenmesidir… insanların kanunlardan geleceğe dair tahminler çıkarmak suretiyle suretiyle kendilerini yaklaşmakta olan değişmelere ayarlayabilmeleri için sosyal gelişmenin temelinde yatan trendlere ilişkin hipotezler formüle etmelidirler. s. 324 bu bağlamda tarihselcilik (historucism), “Bir şeyin tabiatının yeter derecede anlaşılması ve değerinin yeteri kadar takdir edilmesinin o şeyi, işgal ettiği yere ve gelişim süreci içerisinde ve oynadığı role göre düşünmekle elde edilebileceğine inanmaktır. s.327

 

  • SERİNSU, Ahmet Nedim. Kur'an ve Bağlam, Şule yayıhları, İstanbul-2018

 


0 Yorum - Yorum Yaz


Fazilet ÇEKİÇ/21922732

Tarihsellik ve Tarihselcilik kavramları Batı düşüncesine ait kavramlar olup tarih ilminden ne anlaşılması gerektiği konusundaki tartışmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. İki kavramın da bulanık anlam çerçeveleri olup birbirlerinin yerine de kullanılmışlardır. Tarihsellik insanın içinde yaşadığı şartlar, imkanlar ve yetenekleri ile bizzat tecrübe ettiği durumlardır.    


0 Yorum - Yorum Yaz


Tarihsellik kavramını Henry More (1714-1687) 1664'de historicity, historicalness kelimeleri ile ifade etmiştir. E. Bayer ise tarihsel olayların olgusallığı anlamında kullanmıştır. Hegel (1770-1831) tarihsellik kavramını felsefî anlamıyla kullanan ilk filozoftur. Ona göre tarihsellik kavramının iki anlamı vardır: Birinci Anlam: Tarihsellik, geçmişte olup-biten her şeyin geçmişte kalmasına rağmen etkisini devam ettirmesi halidir. Bir cağın / bir dönemin, bir halkın, kendilerini nasıl anladıkları, onların tarihselliklerinin bilincidir. Yani insanın tarihsel varoluş tarzıdır. Mesela Batı zihniyetini, Grek felsefesine bağlayan derunî bir ilişki gibi. Sürekli tarihi etkililiktir. Dilthey (1833-1011) ise kavramı felsefenin temel ıstılahı olarak yorumlar. Dilthey’e göre tarihsellik; insanın tarih içinde mahiyetini (niteliğini) yapan tarihsel olup-bitmeler içinde insanı hem oluşturan hem de insanın oluşturduğu bir şey olarak bizzat tinsellikten başka bir şey değildir. O tarihselliği iki tarzda anlamaktadır: 1- Geçmiş hadiselerin göreliliği ve bu geçmişin bilgisi, 2- her insani faaliyetteki oluşun hazır bulunuşu. Dilthey’e göre insan, tarihte mutlak bir anlam arama konusunda zaafa düşmüştür. Hâlbuki tarihte mutlak bir anlam yoktur. Her zaman değişip duran anlamlar çokluğu vardır.[1]

Tarihselcilik ise Novalis (1772- 1801) tarafından 19. yüzyılın ilk yarısında kullanılmış ve daha sonraları yaygınlaşmıştır. Dilthey’e göre: “tarihçinin seçilmiş olgulara dayalı olarak yaptığı araştırma ile bütün geçmişi sorgulama yöntemidir.[2] Bu bağlamda tarihselcilik, “Bir şeyin tabiatının yeter derecede anlaşılması ve değerinin yeteri kadar takdir edilmesinin o şeyi, işgal ettiği yere ve gelişim süreci içerisinde ve oynadığı role göre düşünmekle elde edilebileceğine inanmaktır.[3]

Tarihsellik ve tarihselcilik kavramları İslam düşünce tarihi içerisinde süreç içerisinde geçirdikleri anlam farklılaşmasına uğramıştır. Tarihsellik ve tarihselcilik kavramları Batı düşüncesinde beşerî ilimler-tabiat ilimleri arasında bir çatışma ortaya çıktığında kendisine alan bulmuş kavramlardır. XVII. yüzyıl ile XIX. yüzyıllar arasında tarih ilmine bakış açısının değiştiği süreçte ortay çıktığı düşünülmektedir. Fransız ihtilali ve sanayi devrimiyle birlikte tarihin gelişimini ve tarih bilinci canlanmıştı. Tarihçiler bu yolla maziyi tekrar canlandırabileceklerini düşünüyorlardı. İnsanlar mazilerini bildikçe geleceklerinin aydınlanacağına inanıyordu.  Geleneksel tarih anlayışı yerini, bütüncü bir tarih anlayışına bırakmıştı.

 



[1] Serinsu, Ahmet Nedim. Kur'an ve Bağlam, Şule yayınları, İstanbul, 3.b., 2018, s.316

[2] Serinsu, a.g.e., s.324.

[3] Serinsu, a.g.e., s.327.


0 Yorum - Yorum Yaz


    30.12.2021

MUSTAFA ACAR 21922730

TARİHSELLİK VE TARİHSELCİLİK İKİ AYRI KAVRAMDIR

Tarihsellik kavramı tarih ilmi alanında kullanılan bir teknik terimdir. Tarihsel olayların olgusallığı anlamında da kullanılmıştır. Felsefi anlamıyla ilk kullanan Hegel (1770-1831)’dir. Ona göre; iki anlamı vardır. 1- tarihsellik geçmişte olup biten her şeyin geçmişte kalmasına rağmen etkisini devam ettirmesi halidir. 2- sürekli tarihi etkililiktir. Dilthey (1833-1011) ise kavramı felsefenin merkezi kavramı olarak konumlamak ister. Onu göre tarihsellik; insanın tarih içinde mahiyetini (niteliğini) yapan tarihsel olup-bitmeler içinde insanı hem oluşturan hem de insanın oluşturduğu bir şey olarak bizzat tinsellikten başka bir şey değildir. O tarihselliği iki tarzda anlamaktadır: 1- Geçmiş hadiselerin göreliliği ve bu geçmişin bilgisi, 2- her insani faaliyetteki oluşun hazır bulunuşu. Dilthey’e göre insan, tarihte mutlak bir anlam arama konusunda zaafa düşmüştür. Halbuki tarihte mutlak bir anlam yoktur. Her zaman değişip duran anlamlar çokluğu vardır. Bu sebeple tarihsellik kavramı tarihte genelgeçerlik arayan yaklaşımlardan korunmalıdır. Ona göre tarihsellik genelgeçerliği zıt hayat kavramıyla doğrudan ilgili bir kavramdır. Hayat genelgeçerci bir izahla değil, anlayıcı bir izahla ele alınmalıdır. Bu sebepledir ki tarihsellik, beşiri ilimlerin konusudur. s.316

Tarihselcilik ise Novalis (1772- 1801) tarafından 19. yüzyılın ilk yarısında kullanılmış ve daha sonraları yaygınlaşmıştır. Bir çok tarifleri yapılmıştır. Dilthey’e göre: “tarihçinin seçilmiş olgulara dayalı olarak yaptığı araştırma ile bütün geçmişi sorgulama yöntemidir. Bu yöntemde özne insanı tarihin taşıyıcısı ve tarihsel olan her şeyin ondan türediği varlık olarak tasavvur eder. Tarihselcilere göre sosyal bilim tarihten başka bir şey değildir. O faal güçlerin ve hepsinin üstünde sosyal gelişmenin kanunlarının incelenmesidir… insanların kanunlardan geleceğe dair tahminler çıkarmak suretiyle suretiyle kendilerini yaklaşmakta olan değişmelere ayarlayabilmeleri için sosyal gelişmenin temelinde yatan trendlere ilişkin hipotezler formüle etmelidirler. s. 324 bu bağlamda tarihselcilik (historucism), “Bir şeyin tabiatının yeter derecede anlaşılması ve değerinin yeteri kadar takdir edilmesinin o şeyi, işgal ettiği yere ve gelişim süreci içerisinde ve oynadığı role göre düşünmekle elde edilebileceğine inanmaktır. s.327

 

  • SERİNSU, Ahmet Nedim. Kur'an ve Bağlam, Şule yayıhları, İstanbul-2018

0 Yorum - Yorum Yaz


Mehmet Akif ÖZDEMİR

Öğrenci numarası: 20922777

Tarihsellik ve tarihselcilik neden iki ayrı kavramdır?

Tarihsellik, insanın hem öznesi, hem nesnesi olduğu geçmişe taalluk eden tinselliktir. Tarihselcilik ise bir olguyu anlamak için onun tarihini dikkate alma tutumudur. Dolayısıyla Kur’an ayetleri geçmişte yaşanmış olaylara taalluk etmesi bakımından tarihsel, bu ayetleri esbâb-ı nüzul rivayetleri bağlamında anlamaya çalışmak tarihselcilik sayılabilir.


0 Yorum - Yorum Yaz
Ders Malzemeleri
Lütfen Kopyalamayınız!
2021-2022 Arşivi
2020-2021 Arşivi
2019-2020 Arşivi
2018-2019 Arşivi
2017-2018 Arşivi
2016-2017 Arşivi
2015-2016 Arşivi
2014-2015 Arşivi
2013-2014 Arşivi