ÖDEV 2
İyi insan;
kötülüklerden kaçınıp, iyi işler yapmaya çalışan kimsedir. Beklenenin aksine “
mükemmel, hatasız” olmasına gerek yoktur. Önemli olan bunun mücadelesi içinde
olmaktır.
Ben kendimi “iyi
insan” diyecek düzeyde görmüyorum. Kişi kendisinin şahididir. Hatalarım ve
kusurlarıma oranla ettiğim mücadeleyi yetersiz görüyorum.
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
İLAHİYAT FAKÜLTESİ
SOSYAL BİLİMLER
ENSTİTÜSÜ
TEMEL İSLAM
BİLİMLERİ (TEFSİR)
ANABİLİM DALI
Tartışma konusu:
İyi insan kimdir,
Kendine “İyi insanım ben , der misin?”
Hazırlayan Ögrenci:
Murat KALKAN
Öğrenci No: 21922729
Ders Adı: Esbab-ı
Nüzul I
Prof. Dr. Ahmed
Nedim SERİNSU
ANKARA 2021
Zümer Sûresi 10. Ayette
Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
قُلْ يَا عِبَادِ الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا رَبَّكُمْؕ لِلَّذٖينَ
اَحْسَنُوا فٖي هٰذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةٌؕ وَاَرْضُ اللّٰهِ وَاسِعَةٌؕ اِنَّمَا
يُوَفَّى الصَّابِرُونَ اَجْرَهُمْ بِغَيْرِ حِسَابٍ
De ki: “Ey inanan
kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dünyada iyilik yapanlar iyilik
bulacaklardır. Allah’ın arzı geniştir. Sabredenlere mükâfatları hesapsız
verilecektir.”
Müslüman sayılmanın
vazgeçilmez şartı iman etmektir. Bununla birlikte âyette ayrıca, “iyilik”
olarak çevirilen hasene de iyi bir müslüman olmanın şartı olarak
gösterilmiştir. Hasene, doğru inançtan başlayarak, ister büyük ister küçük
olsun her türlü iyi ve güzel halleri, erdemleri, tutum ve davranışları ifade
eder (bk. En‘âm 6/160). Âyette bu anlamda iyiliğin karşılığının da iyilik
olacağı bildirilmektedir. Tefsirlerde çoğunlukla, karşılık olarak verilecek bu
iyilik cennet olarak açıklanmışsa da âyette böyle bir sınırlama olmadığına göre
bunu her türlü dünyevî ve uhrevî hayır ve mutluluk olarak anlamak daha isabetli
görünmektedir.[1]
Bir Müslüman olarak
bizler için iyilik ve iyi olma hâli gayet tabii olarak Kur’ân’ın ve dolayısıyla
Allah’ın rızası dairesinde hareket ve yaşamla olur. Kendimizin iyi olup
olmadığımızın değerlendirmesini de ancak bu şekilde yapabiliriz. Bunun için öncelikle birkaç ayet özelinde Kur’ân’ın iyi insan ve iyilik
tanımlamalarını alalım:
وَاَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَؕ وَمَا تُقَدِّمُوا
لِاَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللّٰهِؕ[2]
“Namazı kılın, zekâtı
verin. Önceden kendiniz için ne hayır/iyilik yaparsanız onu Allah
katında bulursunuz.”
Bu ayette namaz ve
zekat ibadetlerinin birer iyilik olarak anıldığı açıktır.
لَيْسَ الْبِرَّ اَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ
وَالْمَغْرِبِ وَلٰكِنَّ الْبِرَّ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ
وَالْمَلٰٓئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيّٖنَۚ وَاٰتَى الْمَالَ عَلٰى حُبِّهٖ
ذَوِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاكٖينَ وَابْنَ السَّبٖيلِ
وَالسَّٓائِلٖينَ وَفِي الرِّقَابِۚ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَۚ
وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ اِذَا عَاهَدُواۚ وَالصَّابِرٖينَ فِي الْبَأْسَٓاءِ
وَالضَّرَّٓاءِ وَحٖينَ الْبَأْسِؕ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذٖينَ صَدَقُواؕ وَاُو۬لٰٓئِكَ
هُمُ الْمُتَّقُونَ[3]
“Yüzlerinizi doğuya
ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyilik Allah’a,
âhiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; sevdiği
maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere
ve özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan; namazı kılıp zekâtı
verendir. Böyleleri anlaşma yaptıklarında sözlerini tutarlar; darlıkta,
hastalıkta ve savaş zamanında sabrederler. İşte doğru olanlar bunlardır ve işte
takvâ sahipleri bunlardır.”
Bu ayette iyi insanların tarifi çok detaylı
bir şekilde yapılmıştır. Altı çizili olarak verdiğimiz ayetlerde iyi insanın itikâdî/teorik;
koyu renkle verdiğimiz ayetlerde ise amelî/pratik özelliklerine vurgu
yapılmıştır.
يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ الْاَهِلَّةِؕ قُلْ هِيَ مَوَاقٖيتُ لِلنَّاسِ
وَالْحَجِّؕ وَلَيْسَ الْبِرُّ بِاَنْ تَأْتُوا الْبُيُوتَ مِنْ ظُهُورِهَا
وَلٰكِنَّ الْبِرَّ مَنِ اتَّقٰىۚ[4]
“Sana hilâlleri
soruyorlar. De ki: “Onlar insanlar ve hac için vakit ölçüleridir. iyilik
asla evlere arkalarından gelip girmeniz değildir; fakat iyilik kişinin takvalı
olmasıdır.”
Burada da ilgili
dönemde var olan yanlış bir iyilik anlayışından bahisle bunun iyilik
olmadığını, asıl iyiliğin kişinin kalbî hayatı ve pratik yaşantısıyla hayatında
görünen takvâ olduğu vurgulanır.
وَاَنْفِقُوا فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِ وَلَا تُلْقُوا بِاَيْدٖيكُمْ اِلَى
التَّهْلُكَةِۚ وَاَحْسِنُواۚ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنٖينَ[5]
“Allah yolunda
harcama yapın; kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin,
kuşkusuz Allah iyilik edenleri sever.”
Bu ayette ise Allah
yolunda yapılan harcamanın iyilik olduğuna dikkat çekilir. Bu harcama bazen İslam
ordusunu teçhiz etmek, bazen ise bir fakiri/yetimi doyurmak olabilir.
اِنْ تُبْدُوا الصَّدَقَاتِ فَنِعِمَّا هِيَۚ وَاِنْ تُخْفُوهَا
وَتُؤْتُوهَا الْفُقَـرَٓاءَ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْؕ[6]
“Sadakaları açık
olarak verirseniz bu ne güzel! Şayet onu yoksullara verirken gizlerseniz bu
sizin için daha da hayırlıdır.”
Bu ayette sadaka
vermenin her türlüsünün iyi olduğu, ama gizli olarak vermenin ise daha iyi
olduğu öğütlenir.
Örnekleri çok
arttırılabilecek olan ayetlerde görüldüğü üzere Kur’ân’da iyiliğin ve iyi insan
olmanın birçok yönü anlatılır. Bu iyiliklerin kimisi fikir, düşünce,
inanç/itikad, iman ve niyet boyutunda iken; kiminin ise amelî/pratik ve günlük
hayata bakan veçhesi vardır. Biz Müslümanlara göre Allah’ın emrettiği iyilik kavramı
mutlak olarak iyidir ve bu iyilik anlayışı da evrensel iyilik anlayışı ile çoğu
zaman örtüşür, çünkü insan vicdanı yaratılış itibariyle iyi olmaya ve iyiliğe
meyillidir.
Kendimizi söz konusu
ayetlere göre sîgaya çektiğimizde iyi insan olmanın amelî ve pratik yönlerini
bildiğimizi, günlük yaşamda da bu iyilik anlayışını hayatımıza aksettirmeye
çalıştığımızı söyleyebiliriz. Bununla birlikte birçok hata, kusur ve
eksikliğimizin olduğu da bir gerçekliktir. Bu hata ve kusurlarımızın bizi
ümitsizliğe değil, dua ve çaba eşliğinde ve ayetler ışığında kendimizi ikmale sevkettiği
söylenebilir. Zaten mutlak manada iyi olmak çok zor olmakla birlikte bu yönde
çaba göstermek bizden asıl beklenendir. Dolayısıyla hayatımızda iyi inşan olma
hedefinde her bir kusur ve günahımız bizi daha çok iyiliğe sevk edici bir unsur
olmalı ve de olmaktadır. Özetle, kendimizin iyi bir insan olduğumuzu henüz tam
olarak söyleyemesek de Kur’ân’dan aldığımız ilham ve emirler doğrultusunda iyi
bir insan olma yolunda çaba içerisinde olduğumuzu söyleyebilir ve Yüce Allah’tan
bizi iyiliklere hidayet etmesini niyaz ederiz.
[1]
Hayrettin Karaman, v.dğr., Kur’ân Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, I-V, Ankara:
Diyanet İşleri Başkanlığı
Yayınları, 2007, C. IV, s. 606-607.
[2]
Bakara; 2/110.
[3]
Bakara; 2/177.
[4]
Bakara; 2/189.
[5]
Bakara; 2/189.
[6]
Bakara; 2/271.
Dersin Adı: ESBAB-I NÜZUL
Dersin Hocası: Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU
Hazırlayan: Mustafa ACAR/21922730
İyi insan kimdir, kendine iyi
insanım ben der misin?
İyi insan, “iyilik” kavramının
tezahür ettiği insandır. İyilik kavramı; faydalı olmak, kötülüğün karşıtı
olmak, zarar getirmemek şeklinde yorumlanabilir. Birçok insan kendisinin “iyi”
olduğunu düşünür. Fakat iyiliği tek bir bakış açısı ile yorumlayamadığımız için
iyilik kavramı farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır.
Kişinin bakış açısına bağlı olarak,
iyilik anlayışı başkalarına kötülük getirebilir. Mesela kişinin iyilik anlayışı
kendi zevk ve hazlarının öne çıkartan bir anlayış ise, o kişi kendisini mutlu
etmek uğruna başkalarına zarar verebilir. Ya da tam tersine, kişi etrafındaki
insanlara zarar vermeyen toplum düzenini kendi mutluluğunun üstünde gören bir
anlayışa sahip ise, o zaman da topluma zarar vermemek uğruna kendisine zarar
verecek davranışlarda bulunabilir. Bu iki anlayışta temelde iyilik kavramını tam
olarak yansıtmamaktadır. Bir insanın iyiliğin tezahürü haline gelebilmesi için hem
topluma hem de kendisine zarar vermiyor olması, bu ikisi arasındaki dengeyi
sağlamış olması gerekir.
Bunun dışında, iyiliği bilgi sahibi
olmak ve öğrenmek olarak ya da ahiret için hazırlanmak olarak düşünen bir insan
için iyi olmak farklı şekillerde anlamlı hale gelecektir. Bir şeyler öğrenmeyi,
bilim camiasına bir şeyler katmayı gerçek iyilik ya da iyiliğin zirve noktası
olarak gören birisi temelde toplum hayatına fayda sağlamaktadır. Kişi bunu
yaparken kendisini sosyal hayattan, dünya yaşantısından ya da aile hayatından
tamamen soyutlarsa o zaman kendisine ve ailesine zarar verebilir ve bu ister
istemez iyilik kavramıyla dolaylı yoldan ters ilişkili olur ve iyilik anlayışı
kötü bir hale gelebilir. Aynı şekilde aşırı derecede ahiret yaşantısına önem
veren birisi, yine aşırı derecede bilime önem veren birisiyle aynı şekilde
kendi hayatına ve aile hayatına kötü etkileri olabilir. İslam dininde
inananların aşırı derece de ahiret hayatına düşkün olmalarının zararlı olduğunu
belirten belirli kaynaklar vardır.
Sonuç olarak iyi insan kavramı
kişinin düşünce yapısına ya da kişinin gerçekleştirmiş olduğu eylemin
sonuçlarına göre açıklanabilen bir kavramdır. Buna rağmen iyi insan tanımını
yaparken genel geçer bir tanım olarak kısaca, etrafına zarar vermeyen,
etrafındakilerin kötülüğünü istemeyen, faydalı olmaya çalışan diyebiliriz.
----------------------------------------------------------------------------------
Mehmet Akif ÖZDEMİR
Öğrenci numarası:
20922777
İyi insan kimdir?
İyi insan, hayat okulundan “ebrâr” zümresinde mezun olan kişidir. Onlar ise, “dünyadayken sadece Allah’a kul-köle olan ve her şeyi O’ndan isteyen” kişiler olarak da bilinirler. (Tûr 25-28) Sadece O’na tapan ve yalvaran insan, nefsine kölesi değil, efendisi olur ve iyi amellerin önü açılır. Söz konusu adil davranmak olunca, sadece Allah'tan korkup diğer faktörleri dikkate almama çabamdan ötürü Rabbım beni bu zümrede görmek istiyordur. Âmîn.