Muharrem Metin ÖZBEK, 17070167, İlahiyat Fakültesi, 3.Sınıf
İnsanın
anlama, öğrenme, evreni tanıma ve hayata anlam ve amacını kavrama çabaları
doğuştan itibaren mevcuttur. Bu amaç doğrultusunda sorularına cevaplar bulmaya
çalışır. İnsanın bu anlam arayışları filozoflar ve peygamberler tarafından
açıklanmaya çalışılmıştır. Filozoflar ve Peygamberler içinden çıktıkları
toplumları düşünceleri ve fikirleri ile etkilerler. Onların eylemlerine anlam
kazandırmaya çalışırlar. Anlam kelimesinin anlamı, görünen, bilincine varılan
ve inanmayı da içeren manasınadır. Her eylem gerçekleştirilmesi gereken
değerler tarafından yönetilir. İşte bu değerlere sahip olan insanların hayatına
anlam vermiş, hayatı anlam kazanmış olur. Bu anlamlar ne kadar yüce ve ahlaki
ise o derece anlam arayışında başarılı olur. Bu resimdeki bayan hayatına anlam
katan kutsalına göstermiş olduğu bağlılığın bir ifadesi olarak fiziki varlığı
ile ta’zim (yüceltmek)’de bulunmaktadır.
İkinci
resimde bulunan iki bardaktan birisi dışarıdan gelen damlaları alıyor, diğeri
ise dışarıya karşı kendini kapatmış, yani ters durumda, dünyaya sırtını
çevirmiş insanlar gibi bir durumu var. Bu iki bardaktan dünyaya açık,
insanlarla iletime müsait ve algıları açık olarak nitelediğim yarım dolu olanı
kendime daha çok benzetiyorum. Çünkü anlam arayışlarında daha başarılı olacağı
düşüncesindeyim. Hayatın yaşamaya değer oluşunun bir göstergesi olarak
görüyorum.
1. Muhtemelen Budist olan bir kadın, heykeli yapılmış bir tanrı veya aracıya dua etmektedir. Bu şahıs böyle bir inanca sahip olarak hayatına bir anlam kazandırmıştır.Hayatını böyle bir inanç ve ibadetle anlamlı hale getirmeye çalışmıştır.
2. Düz olan bardak içerisinde değerli bir hazine olan suyu biriktirmiş ve hala biriktirmeye devam etmektedir. Ters olan bardak ise bu hazineden mahrum kalmıştır. Bardakların temel görevi de suyu muhafaza etmektir. Ancak ters olan bardak kendisini su hazinesine kapalı hale getirmiştir. Ben şahsen birinci bardak gibi olmak isterdim ama işin gerçeğine bakınca bunca nimet, teknoloji ve zamana rağmen kendimi ilim, bilgi vb. hazinelere karşı kapatmış gibi hissettim. Yani tam olarak ikinci gibi olmasam da buna yakın hissettim.
NAHİDA HASAN SAV / 15070759 / İlahiyat 4.sınıf / Tefsir Metinleri
yukarıdaki ödevde bilgilerimi yazmayı unuttuğum için bunu ekliyorum.
Seçmeli Tefsir Metinleri Küçük Sınav I
Kur’ân-ı Kerim, okunmak, düşünülmek,
anlaşılmak ve yaşanılmak üzere indirilmiş bir kitaptır. Rehberimiz ve önderimiz Hz. Peygamber,
Kur’ân’ı hem tebliğ ederek, hem de yaşayarak öğretmiştir. Hz. Peygamber’in bu
metodunu kendilerine düstur edinen sahabe ve tabiun da yaşanabilen bir Kur’ân
anlayışını devam ettirmişlerdir. Kur’ân’ın ne’liğine dair literatüre farklı bir
bakış açısı getiren “Kur’ân Nedir” çalışması, Sayın Serinsu’nun kaleme aldığı
önemli eserlerden biridir. Bu çalışmada Kur’ân’ın ne’liğinden önce insanın
ne’liği üzerinde durulmuş ve eser, insanın anlam arayışıyla başlamıştır. Bu
bölümde insanın fıtratı gereği devamlı bir anlama ve anlamlandırma çabası
içerisinde olduğuna değinilmiştir. Zira müeelife göre anlam, insan gerçeğinin
bir olgusudur. Bu kavramın iyice
anlaşılabilmesi için şu dört soru önem arz etmektedir.
a.
Gören kimdir?
Gören
insandır. İnsan amaçtan ziyade amaca yönelik olduğundan dolayı görür.
b.
Nede görür?
İnsan,
anlam görmesi söz konusu olan şeyde görmüştür. Anlam görmesi, kişinin
gerçeklerle yüzleşmesi ve kendi benliğini gerçekleştirmesidir. Dolayısıyla
insan, bir anlam üzere yaşamalı ve yaşamı/hayatı anlamlandırmaya çalışmalıdır.
İnsan eylemlerini yöneten değerler en temelde üç grupta ele alınır.
1.
Yüksek Değerler: İnsanın doğuştan sahip olduğu sevgi, doğruluk vb değerlerdir.
2.
Araç Değerler: İlgi ve menfaatle ilgili fayda, kuşku vb gibi teknik
değerlerdir.
3.
Alışılan Değerler: Alışkanlıkların ve modernitenin getirdiği değerlerdir.
İşte
insan bu değer gruplarından birini benimseyerek hayatını anlar ve
anlamlandırır. Bu değerler de insanın hayatına yön verir. Çünkü insan amelleri
ve amaçları arasında bağlantı kurabilen bir varlıktır.
c.
Neyi görür?
İnsan,
eylemlerinin değerli olabileceğini ve amaçlarını görür. İnsan değer verdiği tüm
eylemleri ile hayatı arasında iki bağlantı kurar. Önce kendi iç dünyasında,
sonra da dış dünyada evrende kurulan bu bağlantı insanın varoluşunu
gerçekleştirmesine yardımcı olur. Böylece amelle birlikte amacın birleşmesiyle
insan varoluşunu tamamlar.
d.
Nasıl görür?
İnsan,
nesneyle ilişki kurunca kendi benliğinden gelen imkanlar doğar. Zihniyet, akıl
yürütme yolları ve alışı insanın bu imkanlarındandır.
Binâenaleyh
insanın hayata dair tüm anlamlandırma ve çabası, varoluşsal bir durumdur.
Buradan hareketle insan bir önder ve rehbere ihtiyaç duyar. Bu rehber, insana
kendisini fark ettirmeli, onu tatmin etmeli ve toplumla ilişki kurmasına
yardımcı olmalıdır. Zira insan bu anlamlandırma çabası içerisinde olmazsa bir
bunalıma sürüklenir. Bunun için en yüce rehber Kur’ân insana “oku, düşün, anla,
yaşa” ilkesini anlatmaya çalışmaktadır.
UBEYDULLAH
ÇAKIR / 19071593 / A
Kur'an'ın Bütünlüğü Üzerine kitabın varmı? Kitap veya PDFmi?
Bu kitabını okudunmu? Kitap halinde var kısmen okudum
KUR'AN NEDİR KİTABINA GÖRE FATİHA SURESİNİN ANA KONULARINI ANLATIRMISIN?
Surenin başından "yevmid din"e kadar birincisi, "müstakim"e kadar ikincisi ve buradan sonuna kadar da mükâfat ve ceza vaadi ile -konuları desteklemek, canlı bir şekilde tasvir etmek ve geçmişten ibret alınmasını sağlamak üzere verilen- Kuran kıssalarının özü veciz bir şekilde ifade edilmiştir. Kuran-ı Kerim'in bilgi, irşad ve talimatla ilgili bütün muhtevası "bilinmesi ve inanılması gerekenler" ve "yapılması gerekenler" diye ikiye ayrılabilir. Birincisinde Allah, peygamberlik, gayb âlemi hakkında bilgiler, öğütler, misaller, hikmetler ve kıssalar vardır. İkincisinde ise ibadetler, hayat düzeni gibi amelî, ahlâkî hükümler ve öğretiler vardır. Fatiha suresi bütün bunları ya sözü veya özüyle ihtiva etmektedir ya da bu konularda aklın önünü açarak ona ışık tutmaktadır.
"Hamd Allah'a mahsustur" cümlesi Allah Teâlâ'nın kendisini hamde (övgü, yüceltme) lâyık kılan bütün yetkinlik sıfatlarını; "âlemlerin rabbi" ifadesi diğer yaratma ve fiil sıfatlarını; "rahman ve rahîm" isimleri Allah'ın insanlara rahmet ve merhametinden kaynaklanan din kurallarını; "ceza ve hesap gününün sahibi" nitelemesi kıyamet hallerini ve ahiret âlemini; "Yalnız sana kulluk ederiz" kısmı iman, ibadet ve sosyal düzeni; "Yalnız senden yardım dileriz" cümlesi amellerde ihlâsı (ibadetlerin yalnızca Allah rızası için yapılmasını) ve tevhidi (O'ndan başkasına kul olarak boyun eğilmemesini, Tanrı'ya mahsus sıfat ve etkilerin O'ndan başkasına tanınmamasını) ifade etmektedir. "Bizi doğru yola ilet" cümlesi ibadet, nizam, düşünce ve ahlâk çerçevesini, "nimete erdirdiklerinin yoluna..." kısmı gelip geçmiş örnek nesilleri, millet ve toplulukları; "gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil" bölümü ise kötü örnek teşkil eden ve hallerinden ibret alınması gereken geçmiş toplulukları içine almaktadır.
KUR'AN'IN BÜTÜNLÜĞÜ ÜZERİNE KİTABINA GÖRE MÜTALAA ETTİĞİMİZ ÖRNEK TEFSİR METİNLERİ HAKKINDA NASIL BİR AÇIKLAMA YAPABİLİRSİN?
ALAK SURESİ'NİN ANA KONULARI AĞACINI VE GÜNCEL DEĞERLER KAZANIMLARINI YAZARMISIN?
Adını ikinci ayetinde geçen alak kelimesinden alan surenin aayet sayısı, bazı farklı görüşler olmakla birlikte, on dokuzdur. Fasılaları ب، ة، ق، م، ى harfleridir. Genellikle "kan pıhtısı" diye açıklanan alakın, döllenmiş hücrenin ana rahminde tutunan, yani embriyon safhasından önceki halini ifade ettiğini söylemek mümkündür. "Oku" anlamına gelen ilk kelimesi ikra dan dolayı İkra' adını da alan bu surenin ilk beş ayeti Hz. Muhammed'e gelen ilâhî vahyin başlangıcını teşkil etmektedir. Alak suresinin Mekki surelerden olduğu kesindir; ancak onun Kuran'ın ilk nazil olan suresi olduğu konusunda ihtilâf vardır
KURAN VE İNSANIN ANLAM
ARAYIŞI
Kuran :
insanlığın adresine gönderilmiş bir mektuptur anlaşılmayı ve hayatı
anlamlandırmayı hedefler. İnsanın hayatını anlamlandırabilmesi için gerçekten
yaşamış olmak için ilahi bilgi ile donatılmaya ihtiyaç vardır . işte kuran burada
ki donanımı sağlayan ilahi bir vasıtadır. Esasında hayatımızı anlamlandırma
arayışında kendimize şu soruyu sormalıyız ?
Kuran benim
hayatıma anlam arayış serüvenime nasıl cevap vermektedir ?
Bu sorunun
cevabı olarak kuran bizim hayatımızı dört ilke üzerine şekillendirmemizi ister.
Bunlar okumak /düşünmek/anlamak/yaşamak.
Kuranı kerimin insan varlığı üzerinde ki hedeflerinden birisi yaşamış olduğumuz gerçek hayatımızdaki
değişen safhaları yönetebilme kabiliyetini bize kazandırmaktır. Felsefi olarak baktığımızda ise Kuran’a göre insanın asıl
amacı Hz. Allah’ın sıfatlarının içselleştirilmesidir. Örnek olarak verecek
olursak bu sıfatlar tevhit, hayat, ilim, hikmet, adalet, sevgi, hayır şeklinde
özetleyebiliriz. Bu sıfatları kendimizde
müşahhas kılmamızı ister . Yaşamımızı hayatımızda aynen tatbik etmemizi
ister.
Efendimizin kuran
ve hayat bütünlüğü :
Bugün bir çok
hadis ilmi kitaplarını açıp sünnet kelimesinin tarifi nedir diye
araştırdığınızda yapılan bir çok tarife nispeten ortak olarak şu ortaya
çıkacaktır . Sünnet : kuranı zatın da müşahhas kılan efendimizin kuran ahlakını
bir ayna timsali yansıtmasıdır. Nitekim hz Aişe annemize efendimizin ahlakını
soran sahabeye ‘’Onun ahlakı Kur’an ahlakı ‘’idi diğer bir tabir ile hocamızın
da hüsnü kelamlarında ifade ettiği gibi ‘’ efendimiz kuranın insanı ’’ diye
tarif etmişlerdi. Efendimiz sav leba leb dolu olan kuranda ki ince mesajları
içselleştirip öyle bir anlam arayışına girmiş olmalı ki bugün efendimiz sav
baktığımızda kuranı kurana baktığımız da efendimizi görebilmekteyiz .
KURAN BENİM HAYATIMA NE KATACAK ?
Din sadece ALLAH – insan ilişkisini
düzenleyen gizli ve mücerred bir kabul değildir. O aynı zamanda insanın hemcinsleri ile ve tabiatla olan
ilişkilerini belli ölçülere bağlayan manevi değerler bütünüdür. Allah’ın
peygamberleri aracılığı ile insanlığa gönderdiği vahyin hedefi--- ihlas- takva
–İslam ihsandır .
Üzülerek ifade etmek isterim ki
elde edemedikleri ile elde ettikleri arasında sıkışan insan hayata anlam
veremeyişinin bedelini ağır ödüyor. Tarih sürecinde değişse de manzara
çıkmazlar değişmiyor. Bir ‘’insan modeli’’ aranıyor ‘’bir hayat şekli
‘’irdeleniyor.
Farkında olsun yada olunmasın insan
fıtratını arıyor. Bu anlam arayışının fıtratla kesiştiği noktalar kuranın
öngördüğü insanın yalnızca bir yönüne işaret ediyor. ‘’ Kuran insanının ‘’ bir
başka deyişle ‘’kamil insan’ın gerçekleşmesiyse hayattan beklentilerin tümünün
fıtrat ile örtüşmesini engelliyor