Kur'an ve İnsanın Anlam Arayışı
"Oku-Düşün-Anla-Yaşa: Güncel değerleri yaşayarak öğrenip-üreterek hayata katıyorum!" Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU
    • İyilik yap,
      elinden geldiğince iyilik yap...
    • Mehmet SERİNSU (Şumnu 1925-Ankara 8.Eylül.2016 Perşembe)
    • Okuyacaksınız, okutacaksınız!
      Kürsüde, minberde, mektepte ve üniversitede.
      İlmin en büyük ibâdet olduğunu halka öğreteceksiniz.
    • Nurettin TOPÇU (1909-1975)
    • Küçük şey yoktur!
    • Kemal URAL (v. 30.Nisan.2016)
    • Her zaman en güzel eylemi (salih ameli) çıkarabilmek için çok çalışmak,
      ben’i bulup biz’i de keşfedip hep beraber yürüyebilmek
      ve hizmet edebilmek,
      istikbalin ikbal ışığı olmak
      ve memleketi ışığa boğacak gayreti yaşamak
      gerçek Ankara İlâhiyatlı olmak bu demek.
    • İnsanı insan kılan,
      onun bağlı bulunduğu değerler sistemidir.
    • Prof. Dr. Necati ÖNER (v. 2 Ocak 2019)
    • Yaşamak,
      hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir.
    • Elbistanlı Dr. Rahmi ERAY (1918-1958)

Kur'an Nedir?    31.03.2021

Muharrem Metin ÖZBEK, 17070167, İlahiyat Fakültesi, 3.Sınıf

İnsanın anlama, öğrenme, evreni tanıma ve hayata anlam ve amacını kavrama çabaları doğuştan itibaren mevcuttur. Bu amaç doğrultusunda sorularına cevaplar bulmaya çalışır. İnsanın bu anlam arayışları filozoflar ve peygamberler tarafından açıklanmaya çalışılmıştır. Filozoflar ve Peygamberler içinden çıktıkları toplumları düşünceleri ve fikirleri ile etkilerler. Onların eylemlerine anlam kazandırmaya çalışırlar. Anlam kelimesinin anlamı, görünen, bilincine varılan ve inanmayı da içeren manasınadır. Her eylem gerçekleştirilmesi gereken değerler tarafından yönetilir. İşte bu değerlere sahip olan insanların hayatına anlam vermiş, hayatı anlam kazanmış olur. Bu anlamlar ne kadar yüce ve ahlaki ise o derece anlam arayışında başarılı olur. Bu resimdeki bayan hayatına anlam katan kutsalına göstermiş olduğu bağlılığın bir ifadesi olarak fiziki varlığı ile ta’zim (yüceltmek)’de bulunmaktadır.

İkinci resimde bulunan iki bardaktan birisi dışarıdan gelen damlaları alıyor, diğeri ise dışarıya karşı kendini kapatmış, yani ters durumda, dünyaya sırtını çevirmiş insanlar gibi bir durumu var. Bu iki bardaktan dünyaya açık, insanlarla iletime müsait ve algıları açık olarak nitelediğim yarım dolu olanı kendime daha çok benzetiyorum. Çünkü anlam arayışlarında daha başarılı olacağı düşüncesindeyim. Hayatın yaşamaya değer oluşunun bir göstergesi olarak görüyorum.

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Küçük Sınav    31.03.2021

(İLH440) Tefsir Metinleri
Zeynep Sarıtaş, 16070185
 
1. Soru: Dua eden kadın? 
Fotoğrafta bir kadın Buda heykeli karşısındadır. Budist olabileceği gibi belki de Japonya''''da bulunan heykelin olduğu mekanı ziyaret bir turist de olabilir. Kadının Buda heykeli karşısında ibadet ediyor olduğunu varsayarsak; Budist olduğunu söyleyebiliriz. Budizm; Hinduizm’deki politeist Tanrı anlayışına, kanlı kurban ritüellerine, brahmin otoritesine ve kast ayrımına itiraz ederek ortaya çıkmış, yoga ve meditasyon ibadetleri ile dünyanın her yerinden insanların ilgisini çeken, yaygınlık bakımından bugün 4. büyük evrensel din olarak bilinen bir inanıştır. 
Her insanın hayatını anlamlandırma çabası vardır. İnsan, yaşamanın anlamını bulamazsa (veya bulduktan sonra kaybederse), kendisini çok mutsuz, amaçsız, değersiz hisseder, kendisiyle baş başa kalamaz hale gelir, ruhu daralır. Yapıp ettiği eylemlerinin anlamını sormayan bir insan, anlamsızlık duygusunda boğulur. Anlam arayışı, insan olmanın bir gerekliliğidir. İnsan, mutlu ve huzurlu olduğu vakit, teşekkür etmek için; çaresiz ve darda hissettiği vakit ise yardım istemek ve sığınmak için bir aşkın varlığa inanma ve dua etme ihtiyacı hisseder. Fotoğraftaki kadın da dua etme ihtiyacını bu şekilde karşılamaktadır, varoluşunu gerçekleştirmek için böyle bir yolu seçmiştir. Yaşamın anlamı inanmak ile mümkündür...

2. Soru: İki bardak. Hangisi sensin?
Ben soldaki bardak olma gayreti içerisindeyim. Sağdaki bardak ters duruyor, üzeri kapalı, düşen su damlaları sadece bardağın dış tarafına değip geçiyor ve yere düşüyor, bir birikim oluşmuyor. Soldaki bardak ise “damlaya damlaya göl olur” atasözündeki gibi yarısına kadar dolmuş bile. Yağmurdan kendisine düşen nasibi almış ve almaya da devam ediyor. Ben soldaki bardak olmak istiyorum; yüksek değerleri keşfederek ve özümseyerek, araç değerlerimin yüksek değerlerimi baskılamasına izin vermeyerek, yüksek değerler doğrultusunda hedeflerime ulaşmaya çalışıyorum. Hedeflerime ve hayallerime ulaşamasam bile asla vazgeçmiyorum. Çünkü biliyorum ki hedeflediklerimiz bir veya birkaç sefer denemeyle gerçekleşmeyebilir, daha çok denemek gerekir. Bu nedenle herhangi bir şeyden şikayet etmek veya umutsuzluğa kapılmak yerine, kendimi daha fazla geliştirmeye çalışıyorum. Dünüm, bugünüm ve yarınım arasında bilgi birikimi açısından bir fark olsun istiyorum ve bunun için çabalıyorum. Hayat boyu öğrenme yolunda öğrenciliğimin ömür boyu devam etmesini diliyorum ve bu uğurda soldaki bardak gibi yağmur misali yağan bilgilerden nasibimi almaya çalışıyorum.

0 Yorum - Yorum Yaz

ödev    01.04.2021

1. Muhtemelen Budist olan bir kadın, heykeli yapılmış bir tanrı veya aracıya dua etmektedir. Bu şahıs böyle bir inanca sahip olarak hayatına bir anlam kazandırmıştır.Hayatını böyle bir inanç ve ibadetle anlamlı hale getirmeye çalışmıştır. 

2. Düz olan bardak içerisinde değerli bir hazine olan suyu biriktirmiş ve hala biriktirmeye devam etmektedir. Ters olan bardak ise bu hazineden mahrum kalmıştır. Bardakların temel görevi de suyu muhafaza etmektir. Ancak ters olan bardak kendisini su hazinesine kapalı hale getirmiştir. Ben şahsen birinci bardak gibi olmak isterdim ama işin gerçeğine bakınca bunca nimet, teknoloji ve zamana rağmen kendimi ilim, bilgi vb. hazinelere karşı kapatmış gibi hissettim. Yani tam olarak ikinci gibi olmasam da buna yakın hissettim. 


0 Yorum - Yorum Yaz

ödev bilgileri    01.04.2021

NAHİDA HASAN SAV / 15070759 / İlahiyat 4.sınıf / Tefsir Metinleri

yukarıdaki ödevde bilgilerimi yazmayı unuttuğum için bunu ekliyorum. 


0 Yorum - Yorum Yaz


1. Dua eden kadın- bak- gör.
Öncelikle dua eden kadına geçmeden şu 4 soruya cevap vermemiz gerekiyor diye düşünüyorum. Gören kim? Nede görmüştür? Neyi görmüştür? Ve son da nasıl görmüştür?
Görenden başlıyoruz, gören bir kadındir. O kadın özgür bir hayatta yaşar ve kendi hayatı da ameller veya bir seyin yapmanın peşindedir. Hayatından bir şey yapmaya çalışan bir kadın görüyor diyebiliriz. 
İkinci soruda kadın kendine anlam bulduğu şeyi görmektir. Çünkü insanlar kendilerinde anlamlı bulduğu şeye anlam veya onu gerçekleşme eğilimindedir.
Neyi görmüştür sorusuna cevabım şu ki insan kendine iyi sandığı veya sürekli gerçekleşmesini istediği hayatı için çabalamaktadır. Onun için da istediğini görür. Ona faydası sağlayacağı sandığı şeyi görür diyebiliriz aslında. Son soruda nasıl görür bunu da insan kendi içinde yani fıtrat üzerinden olduğunu belirtmek isterim.
 Şayet din, fıtratla uyumlu olursa insan kendisiyle barışık olur ve kendisine yabancılaşmaz. Böylece hayatındaki manasızlıktan kurtulup, kendini bilir dolayısıyla Rabbini de bilir ve O’nunla barışık olur. Bununla beraber sorumluluğunu da bilip yerine getirmeye çalışır ki bu, ebedi mutluluğun garantisidir.

Peki fıtrat doğuştan gelen bir özellik olduğu ve her insanda bulunduğu halde neden insanların çoğu bundan habersiz olup aykırı davranışlar sergilemektedir? Bunun cevabını şöyle verebiliriz: Fıtrat tefekkürle ortaya çıkar. Çünkü yaratılışımızın amacı bir imtihandır.
Amaçsız yaşayamaz insan. Az veya çok, birtakım hedefler koyar kendisine. Fakat çoğu zaman çevresel faktörlerin etkisinde kalıp bu hedefleri sorgulamaz.
 
 2.Bardak hangisi sensin?
Anla-anlam yarat.

Aslında insanların nasıl bir kişilikte olduğu küçük denemelerden sonra hemen kendini gösterebiliyor. Mesela bu iki kısımdaki insanlarla ilgili görüş şudur.
Bardağın dolu olan kısmını gören kişi optimist yani iyimserdir, bu kişi için bardağın yarısının boşluğu, neden, nasıl kim tarafından boşaltıldığı önemli değildir.
Onu ilgilendiren kısım sadece dolu olan kısımdır, bu kısım ona yeter. Hatta o kısmın asla bitmeyeceğini bile düşünürler. Bu ise hayat demektir, hayatı olumlu bakan demektir, Allah'ın herhangi bir musibete karşı dayanan demektir, şükreden demektir. Hayat zaten küçük şeylerle güzeldir herşeyin mükemmel olmasına gerek yok hayat kısadır. Ben kendime buna görüyorum. 
Bardağın boş olan kısminı gören kişi pesimist yani kötümserdir, bu kişi için ise o bardağın yarısının doluolması önemli değildir. Nasılsa yarısı boşalmıştır.
Bardakta ki suda eksiklik vardır. Bu tür insanların gözüne hemen bu eksiklik çarpar. Onu düşündüren bardaktaki suyun yarısının ne olduğudur. Bu kişi geriye kalan suyunda bir gün boşalacağını, bardakta hiç su kalmayacağını hepsinin biteceğini düşünür. Bu gibi düşünen insanlardan uzak durmak lazım. Onlar bizi bu hayattan çok soğuklastirir.Bu kişilerin hayatı ne kadar güzel olursa olsun hep kötü düşünürler. Ben açıkçası bu gibi insanlarla arkadaşlık kurma niyetinde değilim. Bütün işlerde ve hayati durumlarda kötü düşünrler lakin hayat öyle bişey ki her zaman olumlu bakmalıyız ki hayat bizden onu ister. Pes etmemek lazım. Pes Eden insanlari sevmem, bazen düşmemiz lazım ki ayağa çok daha güçlü kalkabilelim hatta tecrübe veya hatayı öğrenelim öylece.

0 Yorum - Yorum Yaz


İnsanların hayatı anlamlandırmalarında inançları ve aidiyet duyguları etkili olmaktadır. İnsanların mensup oldukları dinler hatta mezhepler, inançlarının niteliğini, gündelik yaşamı ve hayata bakış açısını şekillendirmektedir. Her dinin kuralları, ritüelleri, sistematiği farklı olacağından aslında dine olan inanç ve bu inancı yaşayış biçimi öznel bir durumdur. Kimileri için doğru olan davranışlar, olaylar ya da durumlar bir başka görüşü benimseyen kişi için yanlış olabilir. Burada önemli olan insanın kendini ait hissettiği dini yaşayabilmesi ve hayat görüşünü din bağlamında gerçekleştirebilmesidir. Örneğin mensup olduğu dinde et yemeye müsaade olmayan bir kişinin inançlı olduğunu söylemesi ve aynı zamanda et yemesi dini doğru algılamadığını, içselleştirmediğini ve aidiyet duygusunun tam olarak gelişmediğini gösterir.  Din ya da inanç, insanların kendilerini gerçekleştirebilmeleri ve hayatı anlamlandırma süreçlerinde yol gösterici bir olgu olarak yer almalıdır. İnsanlar kendilerini mensup oldukları dine ya da inanca ait hissetmeli ve bu maneviyattan güç alarak yaşamlarını sürdürmelidirler. Ayrıca farklı inançlara sahip ya da herhangi bir inancı benimsemeyen bireylerin birlikte saygı çerçevesinde yaşamlarını sürdürmeleri de önemlidir. 
0 Yorum - Yorum Yaz

KUR'ÂN NEDİR? ÖDEVİ    17.04.2021

Seçmeli Tefsir Metinleri Küçük Sınav I

            Kur’ân-ı Kerim, okunmak, düşünülmek, anlaşılmak ve yaşanılmak üzere indirilmiş bir kitaptır.  Rehberimiz ve önderimiz Hz. Peygamber, Kur’ân’ı hem tebliğ ederek, hem de yaşayarak öğretmiştir. Hz. Peygamber’in bu metodunu kendilerine düstur edinen sahabe ve tabiun da yaşanabilen bir Kur’ân anlayışını devam ettirmişlerdir. Kur’ân’ın ne’liğine dair literatüre farklı bir bakış açısı getiren “Kur’ân Nedir” çalışması, Sayın Serinsu’nun kaleme aldığı önemli eserlerden biridir. Bu çalışmada Kur’ân’ın ne’liğinden önce insanın ne’liği üzerinde durulmuş ve eser, insanın anlam arayışıyla başlamıştır. Bu bölümde insanın fıtratı gereği devamlı bir anlama ve anlamlandırma çabası içerisinde olduğuna değinilmiştir. Zira müeelife göre anlam, insan gerçeğinin bir olgusudur.  Bu kavramın iyice anlaşılabilmesi için şu dört soru önem arz etmektedir.

a. Gören kimdir?

Gören insandır. İnsan amaçtan ziyade amaca yönelik olduğundan dolayı görür.

b. Nede görür?

İnsan, anlam görmesi söz konusu olan şeyde görmüştür. Anlam görmesi, kişinin gerçeklerle yüzleşmesi ve kendi benliğini gerçekleştirmesidir. Dolayısıyla insan, bir anlam üzere yaşamalı ve yaşamı/hayatı anlamlandırmaya çalışmalıdır. İnsan eylemlerini yöneten değerler en temelde üç grupta ele alınır.

1. Yüksek Değerler: İnsanın doğuştan sahip olduğu sevgi, doğruluk vb değerlerdir.

2. Araç Değerler: İlgi ve menfaatle ilgili fayda, kuşku vb gibi teknik değerlerdir.

3. Alışılan Değerler: Alışkanlıkların ve modernitenin getirdiği değerlerdir.

İşte insan bu değer gruplarından birini benimseyerek hayatını anlar ve anlamlandırır. Bu değerler de insanın hayatına yön verir. Çünkü insan amelleri ve amaçları arasında bağlantı kurabilen bir varlıktır.

c. Neyi görür?

İnsan, eylemlerinin değerli olabileceğini ve amaçlarını görür. İnsan değer verdiği tüm eylemleri ile hayatı arasında iki bağlantı kurar. Önce kendi iç dünyasında, sonra da dış dünyada evrende kurulan bu bağlantı insanın varoluşunu gerçekleştirmesine yardımcı olur. Böylece amelle birlikte amacın birleşmesiyle insan varoluşunu tamamlar. 

d. Nasıl görür?

İnsan, nesneyle ilişki kurunca kendi benliğinden gelen imkanlar doğar. Zihniyet, akıl yürütme yolları ve alışı insanın bu imkanlarındandır.

Binâenaleyh insanın hayata dair tüm anlamlandırma ve çabası, varoluşsal bir durumdur. Buradan hareketle insan bir önder ve rehbere ihtiyaç duyar. Bu rehber, insana kendisini fark ettirmeli, onu tatmin etmeli ve toplumla ilişki kurmasına yardımcı olmalıdır. Zira insan bu anlamlandırma çabası içerisinde olmazsa bir bunalıma sürüklenir. Bunun için en yüce rehber Kur’ân insana “oku, düşün, anla, yaşa” ilkesini anlatmaya çalışmaktadır.

UBEYDULLAH ÇAKIR / 19071593 / A


0 Yorum - Yorum Yaz


HEVVAL YAVUZ
19070244
Kur'an Nedir kitabın varmı? Kitap veya PDFmi?
Bu kitabını okudunmu? Evet kitap olarak var kısmen okudum

Kur'an'ın Bütünlüğü Üzerine kitabın varmı? Kitap veya PDFmi?
Bu kitabını okudunmu? Kitap halinde var kısmen okudum


KUR'AN NEDİR KİTABINA GÖRE FATİHA SURESİNİN ANA KONULARINI ANLATIRMISIN?

Surenin başından "yevmid din"e kadar birincisi, "müstakim"e kadar ikincisi ve buradan sonuna kadar da mükâfat ve ceza vaadi ile -konuları desteklemek, canlı bir şekilde tasvir etmek ve geçmişten ibret alınmasını sağlamak üzere verilen- Kuran kıssalarının özü veciz bir şekilde ifade edilmiştir. Kuran-ı Kerim'in bilgi, irşad ve talimatla ilgili bütün muhtevası "bilinmesi ve inanılması gerekenler" ve "yapılması gerekenler" diye ikiye ayrılabilir. Birincisinde Allah, peygamberlik, gayb âlemi hakkında bilgiler, öğütler, misaller, hikmetler ve kıssalar vardır. İkincisinde ise ibadetler, hayat düzeni gibi amelî, ahlâkî hükümler ve öğretiler vardır. Fatiha suresi bütün bunları ya sözü veya özüyle ihtiva etmektedir ya da bu konularda aklın önünü açarak ona ışık tutmaktadır.
"Hamd Allah'a mahsustur" cümlesi Allah Teâlâ'nın kendisini hamde (övgü, yüceltme) lâyık kılan bütün yetkinlik sıfatlarını; "âlemlerin rabbi" ifadesi diğer yaratma ve fiil sıfatlarını; "rahman ve rahîm" isimleri Allah'ın insanlara rahmet ve merhametinden kaynaklanan din kurallarını; "ceza ve hesap gününün sahibi" nitelemesi kıyamet hallerini ve ahiret âlemini; "Yalnız sana kulluk ederiz" kısmı iman, ibadet ve sosyal düzeni; "Yalnız senden yardım dileriz" cümlesi amellerde ihlâsı (ibadetlerin yalnızca Allah rızası için yapılmasını) ve tevhidi (O'ndan başkasına kul olarak boyun eğilmemesini, Tanrı'ya mahsus sıfat ve etkilerin O'ndan başkasına tanınmamasını) ifade etmektedir. "Bizi doğru yola ilet" cümlesi ibadet, nizam, düşünce ve ahlâk çerçevesini, "nimete erdirdiklerinin yoluna..." kısmı gelip geçmiş örnek nesilleri, millet ve toplulukları; "gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil" bölümü ise kötü örnek teşkil eden ve hallerinden ibret alınması gereken geçmiş toplulukları içine almaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KUR'AN'IN BÜTÜNLÜĞÜ ÜZERİNE KİTABINA GÖRE MÜTALAA ETTİĞİMİZ ÖRNEK TEFSİR METİNLERİ HAKKINDA NASIL BİR AÇIKLAMA YAPABİLİRSİN?

 

 

 

 

 

ALAK SURESİ'NİN ANA KONULARI AĞACINI VE GÜNCEL DEĞERLER KAZANIMLARINI YAZARMISIN?
Adını ikinci ayetinde geçen alak kelimesinden alan surenin aayet sayısı, bazı farklı görüşler olmakla birlikte, on dokuzdur. Fasılaları ب، ة، ق، م، ى harfleridir. Genellikle "kan pıhtısı" diye açıklanan alakın, döllenmiş hücrenin ana rahminde tutunan, yani embriyon safhasından önceki halini ifade ettiğini söylemek mümkündür. "Oku" anlamına gelen ilk kelimesi ikra dan dolayı İkra' adını da alan bu surenin ilk beş ayeti Hz. Muhammed'e gelen ilâhî vahyin başlangıcını teşkil etmektedir. Alak suresinin Mekki surelerden olduğu kesindir; ancak onun Kuran'ın ilk nazil olan suresi olduğu konusunda ihtilâf vardır

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


KURAN VE İNSANIN  ANLAM ARAYIŞI      

 

Kuran : insanlığın adresine gönderilmiş bir mektuptur anlaşılmayı ve hayatı anlamlandırmayı hedefler. İnsanın hayatını anlamlandırabilmesi için gerçekten yaşamış olmak için ilahi bilgi ile donatılmaya ihtiyaç vardır . işte kuran burada ki donanımı sağlayan ilahi bir vasıtadır. Esasında hayatımızı anlamlandırma arayışında kendimize şu soruyu sormalıyız ?

Kuran benim hayatıma anlam arayış serüvenime nasıl cevap vermektedir ? 

Bu sorunun cevabı olarak kuran bizim hayatımızı dört ilke üzerine şekillendirmemizi ister. Bunlar okumak /düşünmek/anlamak/yaşamak.  Kuranı kerimin insan varlığı üzerinde ki hedeflerinden birisi  yaşamış olduğumuz gerçek hayatımızdaki değişen safhaları yönetebilme kabiliyetini bize kazandırmaktır.  Felsefi olarak  baktığımızda ise Kuran’a göre insanın asıl amacı Hz. Allah’ın sıfatlarının içselleştirilmesidir. Örnek olarak verecek olursak bu sıfatlar tevhit, hayat, ilim, hikmet, adalet, sevgi, hayır şeklinde özetleyebiliriz.  Bu sıfatları kendimizde müşahhas kılmamızı  ister .  Yaşamımızı hayatımızda aynen tatbik etmemizi ister.

Efendimizin kuran ve hayat bütünlüğü :

Bugün bir çok hadis ilmi kitaplarını açıp sünnet kelimesinin tarifi nedir diye araştırdığınızda yapılan bir çok tarife nispeten ortak olarak şu ortaya çıkacaktır . Sünnet : kuranı zatın da müşahhas kılan efendimizin kuran ahlakını bir ayna timsali yansıtmasıdır. Nitekim hz Aişe annemize efendimizin ahlakını soran sahabeye ‘’Onun ahlakı Kur’an ahlakı ‘’idi diğer bir tabir ile hocamızın da hüsnü kelamlarında ifade ettiği gibi ‘’ efendimiz kuranın insanı ’’ diye tarif etmişlerdi.  Efendimiz sav  leba leb dolu olan kuranda ki ince mesajları içselleştirip öyle bir anlam arayışına girmiş olmalı ki bugün efendimiz sav baktığımızda  kuranı  kurana baktığımız  da efendimizi görebilmekteyiz .

KURAN BENİM HAYATIMA NE KATACAK ?

Din sadece ALLAH – insan ilişkisini düzenleyen gizli ve mücerred bir kabul değildir. O aynı zamanda insanın hemcinsleri ile ve tabiatla olan ilişkilerini belli ölçülere bağlayan manevi değerler bütünüdür.  Allah’ın peygamberleri aracılığı ile insanlığa gönderdiği vahyin hedefi--- ihlas- takva –İslam  ihsandır .  

Üzülerek ifade etmek isterim ki elde edemedikleri ile elde ettikleri arasında sıkışan insan hayata anlam veremeyişinin bedelini ağır ödüyor. Tarih sürecinde değişse de manzara çıkmazlar değişmiyor.  Bir ‘’insan modeli’’ aranıyor ‘’bir hayat şekli ‘’irdeleniyor.

Farkında olsun yada olunmasın insan fıtratını arıyor. Bu anlam arayışının fıtratla kesiştiği noktalar kuranın öngördüğü insanın yalnızca bir yönüne işaret ediyor. ‘’ Kuran insanının ‘’ bir başka deyişle ‘’kamil insan’ın gerçekleşmesiyse hayattan beklentilerin tümünün fıtrat ile örtüşmesini engelliyor

 


0 Yorum - Yorum Yaz
Ders Malzemeleri
Lütfen Kopyalamayınız!
2021-2022 Arşivi
2020-2021 Arşivi
2019-2020 Arşivi
2018-2019 Arşivi
2017-2018 Arşivi
2016-2017 Arşivi
2015-2016 Arşivi
2014-2015 Arşivi
2013-2014 Arşivi