Kur'an ve İnsanın Anlam Arayışı
"Oku-Düşün-Anla-Yaşa: Güncel değerleri yaşayarak öğrenip-üreterek hayata katıyorum!" Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU
    • İyilik yap,
      elinden geldiğince iyilik yap...
    • Mehmet SERİNSU (Şumnu 1925-Ankara 8.Eylül.2016 Perşembe)
    • Okuyacaksınız, okutacaksınız!
      Kürsüde, minberde, mektepte ve üniversitede.
      İlmin en büyük ibâdet olduğunu halka öğreteceksiniz.
    • Nurettin TOPÇU (1909-1975)
    • Küçük şey yoktur!
    • Kemal URAL (v. 30.Nisan.2016)
    • Her zaman en güzel eylemi (salih ameli) çıkarabilmek için çok çalışmak,
      ben’i bulup biz’i de keşfedip hep beraber yürüyebilmek
      ve hizmet edebilmek,
      istikbalin ikbal ışığı olmak
      ve memleketi ışığa boğacak gayreti yaşamak
      gerçek Ankara İlâhiyatlı olmak bu demek.
    • İnsanı insan kılan,
      onun bağlı bulunduğu değerler sistemidir.
    • Prof. Dr. Necati ÖNER (v. 2 Ocak 2019)
    • Yaşamak,
      hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir.
    • Elbistanlı Dr. Rahmi ERAY (1918-1958)

Mehmet Emin Kurt 19922730    18.12.2019

Mehmet Emin Kurt 19922730 Tefsir Doktora

SÂLİH AMEL/İYİ İŞ NEDİR?

            Sâlih amel/iyi iş, kişinin kendine ve etrafına yararlı olan iştir. Bir insan yalnız Allah hakkı olan bir görevini yaptığı zaman, yaratıcısına şükretmiş, ona nankörlük etmemiş, onun hoşnutluğunu kazanmış, insanlığının, varlığının gereğini yapmış olur. Aynı zamanda âhiretinin iyi olması için çalışmış olur. Allah’ın kullarına karşı görevlerini yaptığı zaman bütün bu yararlar olduğu gibi insanların da hoşnutlukları kazanmış olur. Bütün bunlar insanın kendisini bilmesidir. Kendini bilmek, kendine iyilik yapmak sâlih ameldir/ iyi iştir.

            İnsan başkalarına iyilik yaptığında kendine iyilik yapmış olur. Sevdiği bir insanın sevinciyle sevinçlenmek, acılarını paylaşıp çözüm aramak, aynı zamanda kişinin kendini bilmesi ve kendine iyilik yapmasıdır. Çünkü insan yeryüzünün halifesi, Allah’ın muhatabıdır. Allah insanı kendine muhatap kabul ediyorsa, insana hiçbir varlığa vermediği bilgileri, gücü verdiğindendir. İnsanın iyilik de kötülük de yapabilmesi iradesini, iyiyi kötüyü düşünüp ayırabilmesi aklını, başkalarına yakınlık hissedip, yardım etmek istemesi sevgisini gösterir. Bunlar insanın mekanik bir varlık olmadığını, ruh/nefs/şahsiyet sahibi bir varlık olduğunu gösterir. Öyle insanlar vardır ki gördüğümüzde, duyduğumuzda bir insanın nasıl bu kadar kötü olabildiğine şaşırıyoruz. Yine öyle insanlar vardır ki görüp duyduğumuzda bir insanın nasıl bu kadar iyi olabildiğine şaşırıyoruz, bu insanlara hayran kalıyoruz. Bunun sebebi insanın akıl ve özgür irade sahibi oluşudur. Bir insanda yaratılanların en üstünü olma potansiyeli de vardır, aşağıların en aşağısına inme potansiyeli de vardır. İşte bunun için Allah, Hz. İbrahim’i dost edinmiştir. Yaratan, yarattığıyla nasıl dost olabilir? Çünkü o yaratılan, akıl, irade, şahsiyet sahibidir. Mekanik bir varlık değildir. Kendini ve rabbini bilmiştir. Allah’ın zorlamasıyla değil kendi iradesiyle iyilik yapmıştır.

            İnsanın kendine istediğini başkasına da istemesi, kendine istemediğini başkasına da istememesi, kalbiyle güzel olandan yana olması iyiliktir. Eğer insan bunu davranışa dökerse en büyük iyiliği yapmış olur. En zor, çaresiz zamanlarında bir insanın elinden tutmak, işini görmek en büyük sâlih amellerdendir. Hiçbir fiilî, maddî yardım yapamayacağı zor durumdaki bir insan için dertlenmek, Allah’a onun için dua etmek, yardım etme imkânının olmasını istemek de sâlih amel/iyi iştir. İyi, doğru, yararlı olanı ve kötü olanı öğretmek sâlih ameldir. Bilgiyi öğrenmek sâlih ameldir. Öğrendiği bilgiyi yaşamak ve başkalarına öğretmek bilginin zekâtıdır ve sâlih ameldir. Sonuç olarak iyi iş kendini ve rabbini bilmek, buna göre yaşamaktır.


0 Yorum - Yorum Yaz

ödevim    24.12.2019

GÜZEL İŞLER/AMELİ SALİH

 

2/Bakara suresi 25-82-277.ayet//   3/Ali imran 57.ayet //   4/Nisa 57-122-173. Ayet //  5/    Maide 9-93.ayet//   6/ARAF 42.Ayet  //  10/Yunus 4-9.Ayet  //  11/ Hud  11-23 // 13/Rad 29.Ayet  mezkür ayetler çerçevesinde ‘’ AMELİ SALİH (GÜZEL AMEL )’’ kavramının anlamı.

MİKAİL ÖZTÜRK ///ÖĞR.NO:  190 710 17

1.GİRİŞ:

Bu makalenin amacı asrı saadetten içinde bulunduğumuz ana ve hatta surun üfleneceği vakte kadar insanın neden  ‘’ameli salih ‘’(bilgi-eylem ) işlemesi gerektiği hususunu mezkur ayetler bağlamında ele alarak ‘’insan’’ın kuran önünde ki konumundan bir nebze bahsetmek istiyoruz.

İnsanın  dünyada varoluşu içinde heyecan barındıran bir süreci anlatmaktadır. Niçin varız ? niçin soru soruyoruz ?  Varoluşumuz bir sebebe dayanıyor mu çevremizde gördüğümüz bitkiler hayvanlar  gezegenler nasıl oluştu ve niçin oluştu ? Korku umut hırs alışkanlık tercih ve kavgalarımız ile insan olarak yaşamaya mecburmuyuz ? kim olduğumuz ve ne yapmamız gerektiği hususunda bir karar almalımıyız ? Varoluş serüvenimiz aslında karar almak ile özdeş görünüyor. Neyin kararını nasıl alacağız ?  Bize karar aldıracak ne olacak ?

İnsan mutlu bir şekilde yaşamını devam ettirebilmek için bu sorulara bir cevap vermek ve yaşamına bir değer katmak zorundadır. Aksi hale insan yaşadığı duruma ortama dünyaya bir anlam veremediği onlarda da bir değer göremediği zaman onun yapıp etmeleri sona erer o artık yaşayamaz. İnsan netice itibari ile böyle bir durumda çıkmaz ile karşılaşabilir. İnsanın bu durumdan sıyrılabilmesi mücadele edebilmesi ancak kendisinde yapıp etmelerine verebilecek bir gücün bulunmasına bağlıdır.

Bu güç imandır. Eğer insan inanan bir varlık olmasaydı o zaman onun gerçek durumu nasıl olacaktı ? inanmayan bir varlık yapıp- etmelerine nasıl anlam verebilir nasıl değer görebilirdi ? nasıl kendisini yapıp etmelerine verebilirdi nasıl kendisini eğitebilirdi? Bu sebeple iman –inanma insanın temel varlık koşullarından birisidir.

Buna göre Kuranın  insanı byo-pisişik yapısında ki şu üç ayrılmaz unsurun bir bütünüdür denebilir:

·         İnanarak ve değerlerinin sesini duyarak hayatına anlam veren varlık

·         Yapıp- eden /ibadet eden varlık

·         Ahlaki değerleri kişiliğinde ve tarihte gerçekleştiren varlık

Kuranın insanı olabilmek ise bu üç unsuru diğer varlık koşullarını da belirleyecek şekilde yaşama aktarabilmekle mümkündür. Bunun içinde bilgiye ihtiyaç vardır. Çünkü insan hep bilgi ile dir . onun varoluşunun sebebi bilgidir.

Kaynakça

(Ahmet nedim serinsu ''HZ. peygambere salat ve selam getirmenin anlamı'' dini araştırmalar c.4 s.10 s.s.121-139 ağustos 121/2001).

 

Kuranın bilgelik perspektifinden bakıldığında kuran ayetleri ile buluşan zihin inanç ve amel çağrısı ile yoğun bir şekilde karşılaşır. Bu açıdan ahlak felsefesi alanından bakıldığında kuran davranışlarımızın yapıp etmelerimizin dayandığı ilkeyi sorumluluk fikri ile geliştirir. İnsanın başıboş bırakılmayacağına herkesin kendi çabası ölçüsüne hayatını  şekillendireceğine ilişkin ayetler bir anlamda birey ve özel olmanın idrakinin bir an için bırakılmamasına ilişkindir.  İnsan yeryüzünü bireysel adımları ile zenginleştirebilecek yegane varlıktır.

Semantik Tahlil:

Başlığımız ile ilglil olarak ele alacağımız ayetlerin sözünü ettiğimiz kısmında a-me-le(ayette geçtiği form: a-mi-lü)ve sa-le-ha-(ayette geçtiği form:sa-li-ha-ti) kavramları öne çıkmaktadır. Önce bu kavramları kısaca açıklayarak üzerinde durduğumuz ayette nasıl bir anlam ifade ettiklerini açıklamaya çalışalım .

Salih amel

Sözlükte iyi faydalı değerli anlamına gelen salih amel islami ilimler terminolojisinde ise şöyle tanımlanmaktadır.  Salih amel dinin yapılmasını emir veya tavsiye ettiği iyi doğru faydalı ve sevap kazanmaya vesile olan işlerdir. Salih ameller fıkıh litaratüründe genellikle farz vacip sünnet müstehap veya mendup şeklinde bölümlere ayrılır. Dinin yapılması yada yapılmaması yönünde hüküm koymadığı mübahlar ise işlenmesinde güdülen maksat ve niyet ile salih amel olabilir. Yani içerisinde isyan olmayan haram karışmayan kötü ve zarar niteliği taşımayan her hareket güzel bir niyyet ile ibadet ve salih amele dönüşebilir. Mesela trafikte seyreden sürücülere ve araçlara zarar vermesini önlemek amacı ile bir müminin trafiğin akışına zarar verecek maddeleri yoldan uzaklaştırması salih amel kapsamına girer. Yine mümin bir kişinin başkalarına muhtaç bırakmamak için ailesinin geçimini temin maksadı ile koşuşturması da helalinden kazanıp getirdiklerini çoluk çocuğuna ikram etmesi. Yine bir müminin sokağı temizleme vazifesi ile memur olan bir görevli ile karşılaştığında ona güler yüz ile Allahın selamını vermesi de salih amel sayılır. Kuranı kerimin bir çok ayetlerinde iman ve salih amel bunlar ile birlikte bazı ayetlerde ahiret inancı yanyana zikredilerek ameli salihin faydası ve gerekliliği kötü amelin zararı ve yanlışlığı üzerinde ısrar ile durulmuş Müslümanlar her fırsatta ameli salih işlemeye teşvik edilmiştir.

Kuranı kerim :

Bu kısımda ameli salih kavramının ahlak’tan bir şube  olduğunu düşenerek Kuranı Kerimin perspektifinden izaha sayü gayret edeceğim. İslam dininin temel kaynağı olan Kuranı Kerim dini hükümlerin kendisinden çıkarıldığı birinci derecede ki kaynak olduğu gibi ahlakı hüküm ve prensiplerinde kendisine dayandırıldığı bir kaynaktır. İslamiyetin insanlığa sunmuş olduğu islam ahlakını en kısa ve doğru yoldan öğrenceğimiz kaynak Kurandır. O’nda  en fazla ve  esaslı yer tutan ahlaktır.Kuran insanın ahlaki yönüne özel bir önem vermiştir. İnsan hem ilahi hem de maddi tarafının olmasından dolayı ahlaki bakımdan çift kutuplu olarak yaratılmış bir varlıktır. ALLAH  insanı güzel bir tabiatta yaratmış (Tin :95/4)ve ona kendi ruhundan üflemiş (Hıcr:15/29)olmak ile birlikte insanın topraktan yaratılmış olan beşeri bir yönü de vardır. Allahü teala insana hem fücurunu hem de takvasını ilham etmiş olduğu için ona iyilik ve kötülüğün kaynakları olan kabiliyyetleri birlikte vermiştir. İnsanın özünde melekleri kendisine secde ettirebilecek kadar üstün bir yön olduğu gibi onu ahlaki açıdan bayağılaştıracak başka bir yönde bulunmaktadır. İnsan bu çift kutuplu tabiatı dolayısı ile ahlaki hüküm ver tercihlerinde iyi veya doğru olanı yapabileceği gibi kötü veya yanlış olanıda yapabilir. Eğer iyiliğe yönelir ve yeteneklerini bu yönde geliştirirse güzel ahlaklı kötülüğü seçer ve kendisini o yönde geliştirirse de kötü ahlaklı olur.(Yusuf:12/53:müslim müsafirin 201:nesai iftitah16-17)

Kuranı kerim hem teorik ahlaka ait temel ilke ve prensipleri ortaya koymuş hem de peygamberimize inmeye başladığı zamana kadar beşeri sistemlerin başaramadığı bir genişlik içerisinde pratik ahlaka ait kuralları göstermiştir.  Kuranı kerim insanoğlunun yapmış olduğu iyilik ve kötülüğün zerre kadarının bile önemli olduğunu ve öte dünyada karşılıklarının görüleceğini bildirerek ahlaki eylemler için sarsılmaz bir temel sağlam bir gerekçe ve uhrevi yaptırıma dayalı çok güçlü bir motivasyon sağlamaktadır.

İnsan ruhi ve bedeni yönüyle mükemmel bir biçimde yaratılmıştır.o kendine özgü yapısı ve kendine özgü nitelikleri olan bir varlıktır. Onu başka varlıklardan ayırt edende bu kendine özgü dediğimiz varlık yapısı ve nitelikleridir. İbni miskeveyhe göre insan bedeni yapısı ile tabiat bilimlerinin konusudur. Onu ahlakın konusu yapan şey insan olması itibari ile sahip olduğu insanlığını ve erdemlerini geliştiren kendine özgü güçleri ve yetenekleridir ki bunlar da ‘’düşünme ve temyiz gücüne bağlı olan iradi durumlar’’dır.(ibni miskeveyh çağrıcı:1989:114)

İnsanın tabi ve ontik cephesinin varlık sahnesine çıkması tamamen onun yaratıcısının kudretine bağlı iken manevi özünün iyileştirilip geliştirilmesi ise kendisine bırakılmış onun iradesine tevdi edilmiştir.(ibni miskeveyh 42). Bundan dolayı Aristotales’in dediği gibi biz doğuştan çirkin yada  özürlü birini kınama hakkına sahip değiliz. Hatta ona şefkat ve merhamet duyguları ile yaklaşırız. Çünkü böyle olmak onun elinde değildir. Ama düzeltmesi iyileştirmesi kendi elinde olan bir şeyi düzeltmediğinde onu kınamak hakkımızdır. Ahlak işte böyledir. Onun iyileştirilmesi düşünene ve irade varlığı olan insanın kendisine emanet edilmiştir.sorumlulugu da buraya dayanmaktadır. İnsan bu kendine özgü dediğimiz yönünü düşünme ve ayırt etme gücü ile iradeliliğini doğru kullanabildiği ve geliştirebildiği oranda mükemmel insandır. İbni miskeveyhin ifadesi ile ‘’kimin ayırt etmesi daha sağlam düşüncesi daha üstün ve seçimi daha doğru ise onun insanlığı o ölçüde mükemmeldir. Tıpkı kılıç ve testere gibi. Bunlar özel niteliklerini gerçekleştirebildiği ve yapılış amaçlarına uygun kullanılabildiği oranda değer kazanır. Sözgelimi kılıçların en üstünü en keskin en biçici ve ufacık bir hareketle yapılış amacında ki mükemmelliğe ulaşmada en yeterli olandır.(ibni miskeveyh 20)

 

Kuranı kerim bağlamında :

Fatiha suresi 6.ayet

Nimet /mutluluk verdiklerinin yoluna

İman en büyük nimettir.  İmanın ardından gelen salih amel (geçerli faydalı yapıcı )aydınlık/nur üstüne nurdur. Nimete sahip olan sevinçli ve huzurlu olur. Beni de nimet verdiklerinin yoluna ilet .ömür denilen emaneti boşa harcamadan senin rızana uygun olarak yaşamayı nasip et.En güzel başarı,en güzel kazanç nefsimizi senin rızan ile nimetlendirmektir. Beni salih kullarının gittiği sıratı müstakim yolundan ayırma. Bu yolda yürümek için ‘’emrolunduğum gibi dosdoğru olmama’’yardım et.

Kurana göre insanın asıl amacı Allahın sıfatlarının içselleştirilmesidir. Bu sıfatlardan birisi de hayır/ameli salih kavramıdır.

Hayır/ameli salih : iyilik- iyilik yapmak – iyi şeylere sebep olmak –iyi işlerin olması için  dua etmek –iyi işler yapanlara destek olmak onlar için elinden gelen maddi ve manevi destek de bulunmak hulasa olarak iyilik de Allahın sıfatlarındandır. Bu yüzden insanların iyilik yapmalarına yönelik iç güdülerine mutabık davranmaları bir zorunluluk olmaktadır.

Allah her kese herşeye iyiliğini yaydığı(kasas77) iyilik yapanları sevdiği(bakara 195) için iyilik yapmalıdır. Kuran da inananların hayırlı işlerde acele ettikleri belirtilmiştir. Bütün peygamberler de hayırlı işlerde acele ettikleri için bütün insanlara bu şekilde hayra(bakara 148) fazilete doğru hep birlikte çaba sarf etmeleri  öğütlenmiştir.(maide,51)

Doğrusu Süleyman (as ) bu iyi şeyleri kendisine rabbini hatırlattığı için sevmiştir.(fatır32). Müminlere kötülüğü en güzel şekilde bertarafa ettikleri takdirde düşman olan kişinin yakın bir dost olacağı belirtilerek kötülüğü en güzel şekilde gidermeye çalışmaları tavsiye edilmiştir.(fussılet 34)

PRATİK OLARAK GÜZEL BİR İŞ /AMELİ SALİH  UYGULAMA TAVSİYEM :

·         Efendimizin ‘’Darul Erkam’’ eğitim metodu/uygulama okulu :

Bu tanımı anlayabilmemiz için öncelikle ‘’darul erkam’’ okulunun tarihine gitmeliyiz.

 DARUL ERKAM :  gizli davet döneminde islamı kabul edenlerin ibadetlerini gizli bir şekilde evlerinde veya tenha dağ aralıklarında ibadetlerini yapabiliyorlardı. Hz peygamber  sadece öğle ibadetini haremi şerifte yapabiliyor gece ibadetlerini ise evinde yapabiliyordu. Müslümanlar müşriklerin eza ve işkencelerinden dolayı toplu bir şekilde ibadet bile yapamıyorlar islama davettte bile bulunamıyorlardı. Kuranı da gizlice okuyorlardı. Çünkü islamı açıkça tebliğ ettiklerinde saldırıya uğruyorlardı. Hz ebu bekir efendimiz  bir gün efendimize ısrar ederek haremi şerifte müşriklerin yüzlerine karşı cesaret ile islam dinini tebliğ etmeyi teklif etti. Hz peygamber hz ebu bekir efendimizin ısrarına dayanamayarak haremi şerife gittiler. Ancak orda hz ebu bekir efendimizi çok fena şekilde darp ettiler hatta efendimize bile saldırdılar.

                      Prof dr .ibrahim sarıçam ‘’Hz Muhammed ve evrensel mesajı’’s.155

 

 

Bu durum karşısında Hz peygamber islamın tebliği için uygun yerin Erkam b.Ebul Erkam evinin  uygun olduğuna kanat getirdi. Mekke döneminde ve peygamberliğin ilk yıllarında Hz peygamberin Darulerkam’daki faaliyetleri bir merhale teşkil eder. Hz peygamber bir yandan ashabı kiramına dini bilgiler öğretiyor,diğer yandan insanları islama davet ediyordu. Müslümanlara kuran okuyor onlar ile beraber namaz kılıyordu. Bu evdeki faaliyetler sonucu bir çok insan islam’ı kabul etmiş ve olgunlaşma sürecine girerek efendimizin onlar hakkında ki  ’onlar gökde ki yıldızlar gibidir onlara tabi olan hidayete erer ‘’diyerek onların arzdan nasıl semaya yükselip hem kendilerinin hem de diğer insanların nasıl gönül dünyalarını aydınlattıklarına işaret etmiştir. Nitekim kaynaklar da sahabilerin Müslüman oluşları Rasülüllahın ‘’darul erkama girmesinden önce ‘’darülerkamda iken ‘’ve darülerkamdan sonra’’şeklinde tarihlendirilmiştir. Öz olarak darulerkam siyasi sosyal kültürel bir çok fonksiyonu olduğu aşikar.

UYGULAMA NASIL YAPILACAĞI  :

Yukarıda bahsetmiş olduğum üzere  asrı saadette efendimizin islama davetinde teorik alandan pratiğe yani somut şekilde bir tebliğ vazifesi ifa ettiğini görmekteyiz. Hulasa olarak yaşadığımız coğrafyada teknolojinin ilerlemesi ile internet,televizyon,sosyal medya,basım yayın gibi bir çok sebepten dolayı misyonerlerin asırlardır bu coğrafyada  ki boşluktan yararlanarak 3 yaşından 80 yaşında ki bir kişiye kadar propaganda teknikleri ile ‘’müslümanlar’’ın zihinlerine kendi misyoner düşüncelerini yerleştirip istedikleri gibi Müslümanları kullandıklarını çok yakın zamanımızda vuku bulan ve kendi halkımızdan bile yüzlerce binlerce ifade edilen rakamlar ile  bu toprakta yetişmiş insanımızın hiç tereddüt etmeden  IŞID PKK DHKPC gibi   isimler ile örgütlenen gruplara katıldıgıını emniyet raporları ile görmekteyiz. Misyonerlerin coğrafyamızda asırlardır müslümanların hassas olan dini/duygusal yapılarını kullanarak nasıl zulüm ettikleri ortadadır. Bir anne ve babanın yıllarca yemeyip yedirdiği gözünden sakındığı yavrusunun nasıl ‘’İNTİHAR EYLEMCİSİ-BOMBACI-SUİKASTÇİ-HAPCI-EROYİNMAN –TAŞIYICI  ve benzeri eylemlere katıldıklarını her gün aynel yakın görmekteyiz. Bu insanların  hangi şartlar altında AMELİ SÜ/KÖTÜ AMEL işlediklerini  araştırdığımız da zihin ve gönül dünyaların da ki boşluk dikkatimizi çekemektedir. Bunun yanı sıra   ebeveynlerin ‘’aman canım bir şey olmaz nasılsa onlar gençler daha gezecekler yiyecekler içecekler her istediklerini yapmaya hakları var onlar  artık özgür bir bireyler ’’ diyerek  üzerine düşmediği sorumluluk sahibi olamadığımız konular yüzünden anne –babanın kendi çocuklarının nasıl kendilerini patlattıklarına ve başka canlara da nasıl vahşice kıydıklarına hep birlikte şahit olmaktayız. Eğer sorumluluklarımızın görevlerimizin omuzlarımızda ki yükün farkında olmazsak aynı acıları yaşamaya devam edeceğiz bu son kaçınılmazdır. Büyüklerimizin çocuklar ‘’tarih tekerrürden ibarettir ’’ sözünü sık sık kulaklarımıza fısıldayarak bizlere şunu hatırlatıyorlardı çocuklar eğer geçmişte yaşanan hadiselerden ders çıkarmazsınız  el hak aynı hadiseleri tekrar yaşayacağınız fil hakika ortadır. Maalesef bu sözü ayan beyan yaşıyoruz 1994 ten beri  ülkemizde PKK terör örgütü yüzünden resmi rakam ile  10.000’ civarın da şehit verdiğimiz kayıtlara geçmiştir. Bizler  anne baba olarak sorumsuzluğumuz vicdansızlığımız yüzünden bizim kendi çocuklarımızın  başka insanların çocuklarının  yetim kalmasına sebebp olduğu üstü örtülemeyecek bir hakikattir. Bu ve benzeri yapılanmaların bizim kendi eşimizi –öğrenci arkadaşlarımızı- dostlarımızı bu şekilde kendi kötü emellerine alet etmeleri bidayetinden nihayetine kadar azalmadan ziyadesi ile devam ede gelmiş ve eğer biz Müslüman toplumlar olarak buna dur demezsek bu yapılanmalar devam edecektir.  Bunun en somut örneklerinden birisi şüphesiz  arabistanda doğup binlerce Müslümanın kanına giren casus ‘’Lawrence ve talebeleri ‘’nin asırlardır süren ve sürmeye devam edecek olan faaliyetleri buna en bariz örnektir.

 

Bizler bu olaylardan bir sebep sonuç ilişkisi çıkarmak istediğimizde veya  konuştuğumuz da ibni haldunun ‘’COĞRAFYA KADERDİR’’sözünü kendimize yapışkan gibi yapıştırarak  ‘’ bu tür şeyler olabilir ‘’diyerek bu sözü kendi zihin dünyamızda masumiyet karinesine  bağlayıp olayın arkasında ki misyoner faliyeti, mücadeleyi bir  türlü göremediğimiz yetmediği gibi kendimizi de avutmaktan başka ileri gidemedik. Ben bu coğrafyayı nasıl altın haline getirebilirim demedik.

 Buradan yola çıkarak bugün ülkemizde yapılacak en büyük’’ salih amel ‘’ 143 ülkenin nüfus yapısını aşan 25,5 milyon  bir rakama sahip olduğumuz öğrencilerimizin zihin dünyasına hakim olmaktır. Her sene sürekli olarak bu rakamlar tekrar ettiği zaman bu rakamın yıllar içerisinde bir kar topu gibi büyüyerek  nasıl devasa bir insan potansiyeline  ulaşacağı  kaçınılmazdır. Bu  resmi rakamlardan yola çıkarak elimizde çok büyük bir potansiyelin olduğunun farkında olmamız gerekir. Bizim elimizde ki potansiyelimize sahip çıkmamız lazım bunun en bariz örneği ‘’ashabı kiram ‘’dır. Sahabenin her  biri Müslüman olmadan evvel susuz verimsiz ancak topraklarının altı en değerli madenler ile dolu  çöl toprağı idiler. Farkedilmeyi beklediler keşfedilmeyi beklediler. Efendimiz içlerinde ki o cevherleri fark edip onları öyle  güzel bir  şekilde suladı ki asırlarca gönüllerinde bir gül bile yetiştiremeyen o insanlar artık kendileri gibi kıyamete kadar canlı kalacak güller yetiştirmeye başladılar. Eğer biz efendimizin verimsiz çöl topraklarından her birisinde nasıl güller yetiştirdiğini düşünürsek efendimizin davranışından şunu çıkarmalıyız efendimiz tek başına bir rivayete göre  225.000 gülü nasıl yetiştirdiyse bizde aynı şekilde gülleri yetiştirmeye devam etmeliyiz. Eğer biz bu alanı önemsemezsek değer vermezsek sorumluluk alanımız olarak düşünmezsek bizim kendi çocuğumuzun da yarın böyle bir kötü yola girmeyeceğinin garantisini veremeyiz.

Ben kendime şu soruyu soruyorum dünyada yaşadığım müddetçe benim veya benim neslimden birisinin ‘’intihar eylemcisi-devletine milletine çevresine şehrine köyüne ailesine zarar veren birisi olmamasını nasıl sağlayabilirim?

Kendime şu soruyu da sormalıyım benim çocuğum veya aile bireylerimden birisinin  Allaha,rasülüne,ümmetine devletine milletine ailesine yaşadığı topluma çevresine  şehrine köyüne nebatata hayvanata yaşadığı gezegene nasıl menfaati dokunan birisi olmasını nasıl sağlarım ?

Önerim : Efendimizin yaşam boyu eğitim metodu ile başta devletimizin diyanet ve benzeri kurumlar ile organizeli bir şekilde  mahalleler de ilçelerde illerde binlerce hatta milyonlarca ‘’DARULERKAM ‘’ sistemini oluşturup bir hz ebu bekir bir hz ömer , hz hamza , hz osman hz ali,hz aişe hz hatice hz fatıma hz Meryem hz hacer gibi isimler yetiştirmeliyi. Unutulmamalıdır ki HZ ÖMER efendimiz bu evde islam ile müşerref olmuştur.Nitelikli insan yetiştirmeye dayalı bir ev sisteminin oluşturulması lazım. Buraların özellikle öğrencilerimizin bulunduğu yerlerde olması ve onların zihinlerini devletimizin şekillendirmesi lazımdır. Bu evler de toplantı meclislerinde başta dini olmak üzere siyasi ve sosyal propaganda faaliyelerinin   icra edilmesi mühimdir. Ben gelecek neslimizin ancak bu şekilde asırlara meydan okuyabilecek keyfiyette yetişeceğini öngörüyorum. Kemmiyet sağlamak kolaydır ancak keyfiyyeti sağlamak zordur. Keyfiyyeti muhteşem ama az olan bir insan grubunun tarihte kemmiyyeti çok yüksek olan insanları mağlup ettiği fil hakıka ortadadır. Bedir harbinde Müslümanların kemmiyyet olarak müşriklerden 3 kat daha az olmalarına rağmen keyfiyyetleri yüksek olması sebebi ile bedir Müslümanların lehinbe galibiyyet müşrikler için mağlubiyyet olmuştur.

Eski Osmanlı dersiamlarından Süleyman efendinin günümüze makaleme ışık tutan muhteşem bir sözü vardır:

Bir milletin ıslahı kötülerin imhası ile değil ancak o neslin eğitimi ile mümkündür.

Bu veciz kelamı biraz açacak olursak dinine bayrağına vatanına toprağına namusuna  devletine milletine ülkesine şehrine halkına yaşadığı çevresine nebatatına hayvanatına güzel işler/ameli salih işleyecek güller yetiştirmenin tek gayesi onların kalplerini şeytanın ve etrafındaki şeytanlaşmış insanların şerrinden korunmanın  yolunu onlara öğretmekten geçer. Bu bağlamda  yine bir hocamızın güzel bir  ifadesi konuyu daha anlaşılır kılmak istiyorum  : çocuklar orduda nasıl askere düşman ile karşılaştığında nasıl mücadele etmesi gerektiği öğretiliyorsa bizim de öğrencilerimize ailelerimize toplumumuza halkımıza insanımıza uğrunda canımızı seve seve vermemiz gereken değerlerimizin olduğunu ve değerleri korumak için hep birlikte cihad etmeliyiz  derdi. Gerekirse Çanakkale de şehit olan ve hatta çok yakında 15 temmuz kanlı darbe gecesi her şeyinden ailesinde koklamaya kıyamadığı evlatlarından sevdiklerinden hiç düşünmeden vazgeçecek ‘’ÖMER HALİS DEMİR ‘’(rah.aleyh)’lerimizi yetiştirmenin gayreti içerisinde olmalıyız. Ameli salihe örnek olarak Şehit ömer halis demir’in şehadete yürüyüşünden daha güzel ne anlatılabilir. O da belki bir hz ömer misali  darul erkamın evinde yetişti vakti geliğinde üzerine düşen görevini kusursuzca ifa etti.

Biz olsak tereddüt etmeden yapabilirmiydik ?

Benim oğlum ömer aynı salih ameli işlermiydi?

 Yıllarca hayalini kurduğunuz şeylere rağmen, eğitimlerden dolayı devamlı gurbette olup eğitimlerin bitip  artık özlem giderme vakti dediğiniz yıllarca anne ve babanızı görmeyip onları artık devamlı görebilme imkanına sahip olmanıza onlara kavuşmanıza rağmen, çok sevdiğiniz kendisi ile ömür boyu bir evlilik hayali kurduğunuz göz bebeğiniz  eşinize rağmen,gözünden öpmeye doyamadıgnız onları şöyle şöyle yetiştireceğim dediğiniz yavrularınıza rağmen,felanca konuma gelmek için yıllarca çektiğiniz dünyanın kahrına rağmen her şey bir kenara bir daha gözleriniz ile sevdiklerinizi hiç göremeyecek onların ‘’baba baba’’  seslerini eşinizin  ‘’eşim’’ annenizin şefkat ile ‘’oğlum oğlum ‘’seslerini hiç duyamayacak olmanıza rağmen sevdiklerinizin size hiç dokuanamayacak olmalarına rağmen ve  dünya alemini göremeyecek olmanıza rağmen……

Siz olsaydınız bu kadar sebebin içerisinde hiç birisine takılmadan tereddüt etmeden canınızı verirmiydiniz?

Ben inanıyorum ki tedrisat ile nice nice ömerler yetiştirebileceğimize ümidim sonsuz.  Vatanımızda  kafa kağıtlarında ismi  Ömer olan milyonlarımız var. Bizim hz ömerler şehit ömer halis demirler gibi salih amel işleyecek nesiller yetiştirebilmemizin yegane yolu  efendimizin işaret etmiş olduğu ‘’beşikten mezara kadar ilim taleb edin ‘’ buyruğuna uymamızdan başka reçete göremiyorum.

SONUÇ:

Hulasa olarak dünyanın değişen konjektürü gereği güncel tabir ile ‘’soğuk savaş dönemini’’ acilen başlatmamız lazım geldiği ve çoktan geç bile kaldığımız kanaatindeyim.

(soğuk savaş:  silah kullanılmadan ilim cephesinde, insan zihinlerinde yapılan ve hatta  tek bir mermi sıkmadan bir ülkeyi nasıl feth edebiliriz düşüncesine dayalı olarak geliştirilen bir tabirdir)

Sistemli bir şekilde efendimizin bu stratejisini izlediğimizde mutlak surette galip geleceğimize inanıyorum.

Efendimizin ‘’ssenin vasıtan ile Allahü tealanın bir kişiye hidayet vermesi   üzerine güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır’’ (camius sağır 7219) kavli mucibince bir öğrenciyi veya bir insanı doğru yola sevk etmek hidayete erdirmek yani elinden, dilinden gönlünden zihninden diğer insanların korkmadığı aksine huzur ve mutluluk duydukları bir insan yetiştirmek  milyonlarca hac yapmaktan umre yapmaktan cami yapmaktan trilyonlarca sadaka vermekten  daha hayırlı bir ameli salih/güzel bir iş olarak görmekteyim .

Makalemi efendimizin bizler için kıyamete kadar amaç olarak edinmemiz gereken bir tavsiyesi buyruğu ile bitirmek istiyorum :

Ebu hureyreden rivayet edildiğine göre : insan oğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır:  sadakai cariye, istifade edilen ilim,kendisine dua eden hayırlı evlat.

Bu hadis den yapacağımız çıkarım şudur: güzel işler/ameli Salihler kulun kendisinden de ziyade karşısında ki başka bir insana mutlak menfati dokunduğu için hz Allahın  bu ameli salihleri işleyenleri yüce bir ödül ile ödüllendireceğini bizlere haber vermiştir.


0 Yorum - Yorum Yaz


Ayşe AYTEKİN

19922736

2019-2020 Akademik Yılı Güz Dönemi Tefsir Doktora Esbab-ı Nüzul 1 Dersi     

SALİH AMEL/İYİ İŞ NEDİR?

Salih amel veya iyi iş, Yüce Yaratıcı’nın rızasını kazanma amacı dahilinde iman, niyet, iyilik, ibadet ve taat anlamlarını ve muhtevalarını içeren tüm amellerin en genel ismidir. Bu bağlamda, yapılan ibadetlerin tümü salih amel kapsamında değerlendirilebilir. İyi, temiz ve güzel bir niyetle abdest almaktan namaz kılmaya, oruç tutmaktan zekât vermeye, hacca gitmeye varıncaya kadar bütün ibadetler, birer salih ameldir. Salih amel, esasında “duruma uygun iş” anlamında da ele alınabilir. İslam’ın tavsiye ve teşvik ettiği iyi insan modeli de bu durumun uygunluğuna göre davranmayı temele almaktadır. İyi insan olmak adına yapılan tüm fiiller bu alanda kendisine yer bulmaktadır. Bireyin özel ve sosyal hayatında iyi insan olmak adına gerçekleştirdiği bütün söz, fiil, tutum ve davranışlar bu konsepte dahil olup kişinin hem kendisine hem de başkalarına fayda sağladığı -insanca yaşama prensibinde- bir düzlemde olmalıdır.

Ruhsal, psikolojik ve manevi bir gelişimi öngören ve iyiliğe teşvik eden salih amel olgusu yalnızca kişinin ibadet dünyasını yahut maneviyatını kapsamaz. Sosyal bir varlık olarak toplumun aktif bir parçası olan insanın akıp giden bu hayat içerisinde insana, doğaya hatta tüm kainata karşı edindiği ve geliştirdiği iyi davranışlar salih amel çerçevesinde değerlendirilebilir. Yerdeki bir çöpü kenara koymaktan, canlı cansız tüm varlık alanlarına saygıyla yaklaşmaktan, yaratılmışların en şerefli varlığı insanın canını kurtarmaya varıncaya kadar bütün ameller, salih amelin ihtiva ettiği anlam dünyasının içerisine girmektedir. Buna göre, doğru ve güzel olan her söz, iş ve davranış, salih ameldir. Güzel kelam etmek, salih ameldir. Bir insana tebessüm etmek, onun bir ihtiyacını karşılamak, tüm insanlığa ve doğaya saygı, sevgi ve şükranla yaklaşmak dahi salih ameldir.

İnsanların mesleklerini gerektiği gibi doğru yolda yapmaları da salih amel kapsamında değerlendirilebilir. Doktorun işini özveriyle yapması, öğretmenin sevgi ve fedakarlıkla öğrencilerini yetiştirmesi, tüccarın ticaretini düzgün yapması ve her bir ürününü müşteriye bedelince ve hakkaniyetle satması, liderin halkına hak ve adaletle hükmetmesi de salih amellerdendir. Tüm insanların birbirine insanlık, medeniyet, yumuşaklık, kibarlık, nezaket ve zerafetle davranması ve ayrıca hayatını helal yoldan kazanarak mallarını iyi ve faydalı bir yolda infak etmesi de salih ameller içerisindedir.

Evrensel ahlak kurallarını barındıran ve aynı zamanda en son ve en mükemmel din olan İslam’ın tavsiye ettiği salih ameller ve salih insanlarla ilgili ifadeler, hidayet rehberi olan Kur’an-ı Kerim’de pek çok yer almaktadır. Kur’an’da, iman edip salih ameller işleyenler yaratılmışların en hayırlıları şeklinde nitelendirilmekte ve ayrıca birçok konuda övülmektedir (el-Beyyine, 98/7). Ayetlerdeki temel anlam boyutu, insan için dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamanın yolu iyi bir niyet ve sağlam bir imanla iyi işler yapmasından geçmektedir. Bu manada, salih amel işleyen Mü’min, salih kul olmaktadır. Salih kullar için ise tarifi mümkün olmayan nimetler va‘dedilmektedir. Bu ayetlerden bazıları şöyledir: “Erkek ve kadın, kim Mü’min olarak salih amel/iyi iş işlerse; elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını, yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.” (en-Nahl, 16/97); “Kim izzet ve şeref istiyor idiyse, bilsin ki; izzet ve şerefin hepsi Allah’ındır. Güzel sözler ancak O’na yükselir (ulaşır). Onları da Allah’a salih amel ulaştırır…” (Fâtır, 35/10); “Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, salih amel işlesin ve Rabbine ibadette, hiçbir şeyi O’na ortak koşmasın (el-Kehf, 18/110).”

 


0 Yorum - Yorum Yaz

“İyi amel” Nedir?    25.12.2019


 Mouna Baker 19922734   Tefsir Doktora 1. Sınıf

“İyi amel” Nedir

Konvansiyonla iyi bir çalışma, Yüce Tanrı'nın kullarından memnun edeceğini ve hizmetçinin onu Tanrı'ya yaklaştırmak niyetiyle yaptığını söyleyen herhangi bir eylem, fiil ya da şeydir.

 İyi işin üç koşulu vardır: Birincisi, Allah'ın Resulü'nün getirdiği şeye uygun olmalıdır. Yuce Allah Kur'an'da 7nci Ayet, Haşır Surasında,  dedi ki  ( ….. Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan da uzaklaşın ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah’ın, cezası (ikâbı) pek şiddetlidir). Asil ayet, Allah'ın Resulü'ne itaat etmenin ve kararlarını uygulamanın ve emirlerini ihlal etmemenin Müslümanların bir görevi olduğunu gösterir.  İkincisi: Hizmetçinin eserinde Yüce Tanrı'ya sadık olması. Yuce Allah Beynne surası, 5ci Ayette dedi ki, (Oysa onlar, Dini sadece O'na halis kılan hanifler (Allah'ı birleyenler) olarak, ancak Allah'a kulluk etmek, namazı dosdoğru ikame (huzur ve şuurla yerine getirmek) ve zekâtı vermek dışında (yanlış ve yararsız şeylerle) emrolunmamışlardı. İşte en doğru (dimdik ve sapasağlam) din bu (İslam) dır.)  Asil ayet, din ve inancın temel ve temel amacının Yüce Tanrı'ya ibadet etmek için sadakat olduğunu gösterir. Üçüncüsü, çalışma inanç ve sağlam inanca dayanmalıdır.

İyi işin birçok meyvesi vardır: Birincisi, hizmetçinin iyi hayatı. Yuce Allah Kur'an'da 97  Ayet, Nahl Surasında,  dedi ki (Erkek ve kadın, Salih amel işleyen müminleri, hiç şüphesiz (dünyada) güzel bir hayatla (huzur ve hürriyetle) yaşatırız ve (ahirette de yaptıkları Salih amellerinin, iyi hallerinin ve hizmetlerinin) karşılığını en güzel biçimde öderiz). Asil ayet, Yüce Tanrı'nın, bu dünyada kötülük olmadığı iyi bir yaşamla iyi işler yapan inananlara ve inananlara söz verdiğini göstermektedir. Ahirette, ödül Cennettir ve ödül her türlü yaptıkları en iyi işe göre, örneğin, en iyi hayır kurumuna sahip sadakadan. İkincisi, iyi işler yapanlar için kötü işler için iyi bir ödül ve kefaret ve iyi işler koşullarına katılırlar. Başarı oldu: iman kulunun Rabbinden istediği şeyi kazanmak ve inanan hizmetçinin korktuğu şeyden kurtulmak demek. Üçüncüsü, iyi işler yapan inananlara rehberlik edin. Tanrı'nın sevgisini kazanmak ve cennetine girmek ... Bir hizmetçi Tanrı'ya iyi işler yaparak yaklaştıkça, Tanrı'nın ona olan sevgisi artar. Dördüncüsü, yaratılış sevgisidir. Tanrı hizmetkarı iyi işler yapmaya inananı sevdiğinde, aynı zamanda hizmetçinin sevgisini insanların kalbine atar, böylece insanlar onu sever. Bir hizmetçinin doğruluğu, yaşamında ve öbür dünyasında iyidir. Beşinci olarak, doğru bir tapu sahibini Tanrı'nın doğru hizmetçilerine girer ve doğru olana kim girerse Tanrı'nın ona olan bakımını kazanır. Altıncı, işçinin ailesini ve çocuğunu koruyarak, sadece sahibiyle sınırlı değil, aynı zamanda torunlarına kadar uzanan iyi davranışların kutsamasıdır. Yedinci, yalvarmaya cevap verir: Yüce Tanrı, doğru işler yapan ve onlara istediklerini veren ve hatta istediklerini arttıran kullarına cevap verecektir. Sekizinci, halıların dağılması Yüce Tanrı'nın iyi ve saf işleri, sahibinin sıkıntısında ve endişelerinde rahatlama sağlar. Dokuzuncu, iyi işler toprakta birbirini izlemenin, dinde güçlenmenin ve korkudan sonra güvenlik çözümlerinin bir nedenidir Yüce Tanrı, doğruluğu yapanlara toprakta başarılı olmalarını, dinlerini sağlamalarını ve güvenlik korkularından sonra onları takas etmelerini vaat etti ve Yüce Tanrı son tarihi ihlal etmedi. Oncunca, Hizmetçi onu engelleyen bir bahane için yaptığı iyi işi terk ederse, ücretlerin onuncu devamı.

İyi amel örnekleri:

1.      Kur'an-ı Kerim'i ezberlemenin Yüce Tanrı için büyük bir ödülü vardır, bu yüzden Kur'an'a bir hizmetkar tutmak ateşten korunmasının nedenlerinden biridir.

2.      Barışı yaymak ve başlatmak: Hizmetkarı tanıyan ve büyük bir ödül bilmeyen birine barışı göstermek.

3.      Hastaları ziyaret etmek: En önemli ve iyi eylemlerden biri, bir Müslümanın hastalığında Müslüman kardeşine ziyaretidir.

4.      Komşusunun zarar görmesi için sabır ve onlara yardımseverlik, hizmetçinin Tanrı'nın sevgisini aldığı ve zevkini aldığı eylemlerdir.,

5.      İnsanlar tarafından zararın giderilmesinin büyük bir ödülü var. 

0 Yorum - Yorum Yaz

SAMİ SAKARYA 18922766    30.12.2019

SALİH AMEL/İYİ İŞ NEDİR?

İnanan insan için en büyük nimet hiç şüphesiz imandır. İnsan sahip olduğu iman sayesinde hem bu dünyada hem de ahirette ebedi saadete mazhar olur. Rabbimizin biz kullarından istediği ise yalnızca kendisine iman etmek değil aynı zamanda O’na ibadet etmek ve salih ameller işlemektir. Çünkü amele dönüşmeyen iman kişiyi sonunda cennete götürse de bu hiç de kolay olmayacaktır. İnsanların sadece iman ettik demekle kurtulamayacaklarını ifade eden ayet de bu hususu teyit etmektedir. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de imanın zikredildiği hemen her ayette amel-i salih’in de yer alması boşu boşuna değildir. Bu durum gerçek kurtuluşun sahih (tahkiki) iman yanında ancak salih amellerle mümkün olduğuna işaret etmesi bakımından oldukça dikkat çekicidir. Yine birçok ayet-i kerimede iyiliği emretmek kötülükten men etmek emredilmiştir. Ayrıca salih amellerin ne olduğu tek tek sayılmamış ancak Kur’an’ın farklı ayet ve surelerinde iyilik ve iyiliğe götürücü davranışlar zikredilmiştir. Bu husus ise salih amelin meşru dairede ve iyi niyetle yapılan her ameli içine aldığını göstermektedir. Bu çerçevede Allah’ın rızasına uygun olan, Efendimiz ’in sünnetine aykırı olmayan, iyi niyetle yapılan ve sonucu da faydalı/hayırlı olan her iş/davranış ya da fiilin salih olduğu anlamına gelir. Efendimiz’in buyurduğu üzere Din güzel ahlaktır. Dolayısıyla güzel ahlakın tezahürü olan ya da kişiyi güzel ahlaka sevk eden davranışlar da salih amel kapsamına girer. Netice de önemli olan Müslüman olarak gelecek günlerimizin geçmiş günlerimizden daha üstün ve hayırlı olmasına çalışmaktır. Bu da ancak salih amellerimizi artırmakla mümkündür.


0 Yorum - Yorum Yaz


AdI : Yaseen Kareem Qader.       Öğrenci nu: 18922732

  İYİ AMEL NEDİR ?    SALİH AMEL

إن المتأمل في الشريعة الإسلامية المباركة ليجد أن رحمة الله تعالى تحيط بجميع جوانبها، ومن هذه الرحمات العظيمة أنْ جعل الأعمال الصالحة الطيبة كثيرة جداً، فالصلاة والصوم والزكاة وبر الوالدين، وحسن الجوار ومساعدة المحتاج، والكلام الطيب وذكر الله تعالى، وغير ذلك من العبادات الكثيرة، إلا أن السؤال هو أيُّ الأعمال أفضل؟ الذي يظهر – والله أعلم – أن أفضل الأعمالِ أحبُّها إلى الله تعالى، وهي الواجبات، لما روى البخاري رحمه الله عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ  رضي الله عنه، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم :" إِنَّ اللَّهَ قَالَ مَنْ عَادَى لِي وَلِيًّا فَقَدْ آذَنْتُهُ بِالْحَرْبِ وَمَا تَقَرَّبَ إِلَيَّ عَبْدِي بِشَيْءٍ أَحَبَّ إِلَيَّ مِمَّا افْتَرَضْتُ عَلَيْهِ وَمَا يَزَالُ عَبْدِي يَتَقَرَّبُ إِلَيَّ بِالنَّوَافِلِ حَتَّى أُحِبَّهُ فَإِذَا أَحْبَبْتُهُ كُنْتُ سَمْعَهُ الَّذِي يَسْمَعُ بِهِ وَبَصَرَهُ الَّذِي يُبْصِرُ بِهِ وَيَدَهُ الَّتِي يَبْطُشُ بِهَا وَرِجْلَهُ الَّتِي يَمْشِي بِهَا وَإِنْ سَأَلَنِي لأُعْطِيَنَّهُ وَلَئِنِ اسْتَعَاذَنِي لأُعِيذَنَّهُ وَمَا تَرَدَّدْتُ عَنْ شَيْءٍ أَنَا فَاعِلُهُ تَرَدُّدِي عَنْ نَفْسِ الْمُؤْمِنِ يَكْرَهُ الْمَوْتَ وَأَنَا أَكْرَهُ مساءَتَهُ". رواه البخاري، (برقم6502). فلا شك أن أفضل الأعمال، هي الأعمال التي تقرب العبدَ إلى اللهِ تعالى خالِقنا ومعبودِنا الحقِّ. هذا من جهة الفرائض والواجبات.

أما عن أفضل الأعمال بعد الفرائض:

فقد قال الإمام أبو المظفر الشيبانيّ رحمه الله (ت: 560هـ): وَاخْتلفُوا فِي أفضل الْأَعْمَال بعد الْفَرَائِض:

فَقَالَ الشَّافِعِي: الصَّلَاة أفضل أَعمال الدّين وتطوعها أفضل التَّطَوُّع.

وَقَالَ أَحْمد: لَا أعلم شَيْئا بعد الْفَرَائِض أفضل من الْجِهَاد.

وَأما مَالك وَأَبُو حنيفَة فمذهبهما أَنه لَا شَيْء بعد فروض الْأَعْيَان من أَعمال الْبر أفضل من الْعلم ثمَّ الْجِهَاد[1].

والذي يظهر – والله أعلم – أن أفضل الأعمال يختلف باختلاف الأشخاص، فكل شخص بما يناسبه، فتارة تكون الصلاة وتارة يكون العلم وتارة غير ذلك من الأعمال التي نصَّ عليها العلماء رحمهم الله تعالى، وهذا أيضا يختلف باختلاف النفع الخاص الملازم للشخص نفسه وبين النفع المتعدي إلى غيره. والله أعلم إن طلب العلم النافع ودعوة الناس إليه هو من أفضل الأعمال بعد الفرائض؛ لأن مردَّ العلوم ومرجعَها إلى العلم، فأصل الدين مبني على العلم، حتى أن الإمام البخاري رحمه الله تعالى بوَّبَ في صحيح البخاري بابا سماه بــــ: (باب الْعِلْمُ قَبْلَ الْقَوْلِ وَالْعَمَلِ). لِقَوْلِ اللهِ تَعَالَى : {فَاعْلَمْ أَنَّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ} فَبَدَأَ بِالْعِلْمِ[2]. وقال الله تعالى: ((قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُولُو الْأَلْبَابِ )). [سورة الزمر: 9]. وقال الله تعالى: ((قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُولُو الْأَلْبَابِ )) [سورة يوسف: 108].

وعَنْ أَبِي أُمَامَةَ الْبَاهِلِيِّ رضي الله عنه قَالَ: ذُكِرَ لِرَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم رَجُلَانِ أَحَدُهُمَا عَابِدٌ , وَالْآخَرُ عَالِمٌ , فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم: " فَضْلُ الْعَالِمِ عَلَى الْعَابِدِ , كَفَضْلِي عَلَى أَدْنَاكُمْ ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللهِ - صلى الله عليه وسلم -: إِنَّ اللهَ , وَمَلَائِكَتَهُ , وَأَهْلَ السَّمَوَاتِ , وَالْأَرَضِينَ , حَتَّى النَّمْلَةَ فِي جُحْرِهَا , وَحَتَّى الْحُوتَ, لَيُصَلُّونَ عَلَى مُعَلِّمِ النَّاسِ الْخَيْرَ). رواه الترمذي (2685)، وهو صحيح.

وَعَنْ قَيْسِ بْنِ كَثِيرٍ قَالَ: (كُنْتُ جَالِسًا مَعَ أَبِي الدَّرْدَاءِ - رضي الله عنه - فِي مَسْجِدِ دِمَشْقَ , فَجَاءَهُ رَجُلٌ فَقَالَ: يَا أَبَا الدَّرْدَاءِ , إِنِّي جِئْتُكَ مِنْ مَدِينَةِ الرَّسُولِ صلى الله عليه وسلم، فَقَالَ: مَا أَقْدَمَكَ يَا أَخِي؟ , قَالَ: حَدِيثٌ بَلَغَنِي أَنَّكَ تُحَدِّثُهُ عَنْ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ: أَمَا جِئْتَ لِحَاجَةٍ؟ , قَالَ: لَا , قَالَ: أَمَا قَدِمْتَ لِتِجَارَةٍ؟ , قَالَ: لَا , مَا جِئْتُ إِلَّا فِي طَلَبِ هَذَا الْحَدِيثِ قَالَ: فَإِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ:" مَنْ سَلَكَ طَرِيقًا يَطْلُبُ فِيهِ عِلْمًا سَهَّلَ اللهُ لَهُ بِهِ طَرِيقًا مِنْ طُرُقِ الْجَنَّةِ وَإِنَّ الْمَلَائِكَةَ لَتَضَعُ أَجْنِحَتَهَا لِطَالِبِ الْعِلْمِ رِضًا بِمَا يَصْنَعُ وَإِنَّ الْعَالِمَ لَيَسْتَغْفِرُ لَهُ مَنْ فِي السَّمَوَاتِ , وَمَنْ فِي الْأَرْضِ , حَتَّى الْحِيتَانُ فِي الْبَحْرِ وَفَضْلُ الْعَالِمِ عَلَى الْعَابِدِ , كَفَضْلِ الْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ عَلَى سَائِرِ الْكَوَاكِبِ إِنَّ الْعُلَمَاءَ وَرَثَةُ الْأَنْبِيَاءِ, إِنَّ الْأَنْبِيَاءَ لَمْ يُوَرِّثُوا دِينَارًا وَلَا دِرْهَمًا, إِنَّمَا وَرَّثُوا الْعِلْمَ, فَمَنْ أَخَذَ بِهِ أَخَذَ بِحَظٍّ وَافِرٍ") حديث صحيح.

قَالَ الْقَاضِي رحمه الله: شَبَّهَ الْعَالِمَ بِالْقَمَرِ, وَالْعَابِدَ بِالْكَوَاكِبِ, لِأَنَّ كَمَالَ الْعِبَادَةِ وَنُورَهَا لَا يَتَعَدَّى مِنْ الْعَابِدِ , وَنُورُ الْعَالِمِ يَتَعَدَّى إِلَى غَيْرِهِ.[3]

وبعد العلم النافع المبارك يقوم بمهمة الأنبياء والرسل وهي الدعوة إلى الله تعالى بالحكمة والموعظة الحسنة، متحليا بالعلم والحلم والرحمة والصبر، قال الله تعالى: ((ادْعُ إِلَى سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُمْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ (125))). [سورة النحل: 125].

وقال الله تعالى: ((قُلْ هَذِهِ سَبِيلِي أَدْعُو إِلَى اللَّهِ عَلَى بَصِيرَةٍ أَنَا وَمَنِ اتَّبَعَنِي وَسُبْحَانَ اللَّهِ وَمَا أَنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ (108))). [سورة يوسف: 108]، وهناك بعض الأعمال الصالحة عالية المقام من ذلك بذل المنافع للناس، وقد قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: "الْمُؤْمِنُ يَأْلَفُ وَيُؤْلَفُ، وَلَا خَيْرَ فِيمَنْ لَا يَأْلَفُ، وَلَا يُؤْلَفُ، وَخَيْرُ النَّاسِ أَنْفَعُهُمْ لِلنَّاسِ".[4]

فالذي يظهر – والله أعلم – أن الأعمال المتعدية النفع هي من أفضل الأعمال بعد الفرائض. والله أعلم.



[1] الكتاب: اختلاف الأئمة العلماء، أبو المظفر يحيى بن هُبَيْرَة بن محمد الذهلي الشيبانيّ عون الدين (ت: 560هـ)، ت: السيد يوسف أحمد، دار الكتب العلمية، لبنان، ط1، 1423هـ، 1/259.

[2] الجامع الصحيح (صحيح البخاري)، محمد بن إسماعيل بن إبراهيم بن المغيرة البخاري، أبو عبد الله (ت: 256هـ)، حسب ترقيم فتح الباري، دار الشعب، القاهرة، ط1، 1407هـ – 1987م، كتاب بدء الوحي ، باب العلم قبل القول والعمل، 1/26.

[3] تحفة الأحوذي بشرح جامع الترمذي، أبو العلا محمد عبد الرحمن بن عبد الرحيم المباركفوري (ت: 1353هـ)، دار الكتب العلمية، بيروت، 7/376.

[4] المعجم الأوسط، أبو القاسم سليمان بن أحمد بن أيوب بن مطير اللخمي الشامي الطبراني (ت: 360هـ)، ت: طارق بن عوض الله بن محمد وعبد المحسن بن إبراهيم الحسيني، دار الحرمين – القاهرة، 6/58، (برقم5787). حديث صحيح. صحيح الجامع (6662).


0 Yorum - Yorum Yaz


AdI: Yaseen Kareem Qader

Öğn: 18922732

? İYİ AMEL NEDİR? ‘SALİH AMEL

Mübarek İslam hukukunu, Yüce Tanrı'nın merhametinin tüm yönlerini çevrelediğini bulmak için düşünen ve bu büyük merhamet arasında, dua, oruç, zekat, ebeveynlerin doğruluğu, iyi komşuluk ve Yüce Tanrı'ya muhtaç, iyi konuşma ve söz ve diğer birçok ibadet için iyi ve iyi işler yapmasıdır. Ancak soru, hangi işin daha iyi olduğudur? Görünen - ve Tanrı en iyisini bilir - Yüce Tanrıyı sevdiğim en iyi işler, Al Buhari'yı anlattığında, Tanrı onu rahmet etsin, Ebu Huraira'dan, Tanrı ondan razı olsun, dedi ki: “Allah'ın Resulü, Tanrı onu kutsasın ve ona huzur versin; ve daha yakın Abdi böyle bir şey için farz ve duydun sevseydim Kulum Ben onu sevene kadar Balnoavl yaklaşmaz devam şeye kim duyar onu ve gördüğü hangi ile yaptığı görüş ve Yep tarafından eli U dışarı ve onun ayak hangi ile o Astaazna iken Oaivnh için Oattiynh istedi hatta yürüyor ve ben kinler ölüm mümin aynı frekansta bir aktör ve ben Madsth nefret şey hakkında tereddüt. " Buhari tarafından anlatılan (No. 6502). Hiç şüphe yok ki en iyi eserler, hizmetkarı Yüce Allah'a, Yaratıcımıza ve gerçek ibadetçiye yaklaştıran işlerdir. Bu yükümlülükler ve görevler açısından.

Zorunlu dualardan sonraki en iyi eylemlere gelince:

İmam Ebu el-Mudhafar el-Şibani, Allah ona rahmet etsin, dedi (Tel: 560 H.): Zorunlu dualardan sonra en iyi eserlerde farklılık gösterdiler:

Al-Shafi’i: Dualar en iyi din eylemidir ve gönüllülük en iyi gönüllülüktür.

Ahmad dedi: Cihad yerine zorunlu dualardan sonra hiçbir şey bilmiyorum.

Malik ve Ebu Hanifa'ya gelince, doktrinleri, dürüstlük eylemlerinden kayda değerlerin varsayımdan sonra bilgiden daha sonra da cihaddan sonra hiçbir şey olmadığıdır.

Görünen - ve Tanrı'nın en iyi bildiği şey - en iyi işler farklı insanlara göre farklılık gösterir, çünkü her insan ona uygun olan şeydir, bazen dua ve bazen akademisyenlerin şart koştuğu bilgi ve bazen diğer eserler, Yüce Allah onlara merhamet edebilir ve bu da kişiye özel yarar ve hak ihlali yararı ile farklılık gösterir. diğerleri. Tanrı tarafından, yararlı bilgi arayışının ve insanları buna davet etmenin zorunlu dualardan sonra en iyi eylemlerden biri olduğunu biliyorum, çünkü bilimin nedeni bilgiye referans olması ve dinin kökeninin bilgiye dayanmasıdır, böylece İmam El Buhari, İlah Al-Buhari, Tanrı'nın kendisine merhamet gösterebilir, Sahib El Buhari'de bir kitap yapmış olabilir: ). Yüce Tanrı'nın sözleri için: {Tanrı'dan başka tanrı olmadığını bilin} Bilgi ile başladı. Yüce Tanrı dedi ki: (De ki: Bilenler ve bilmeyenler kapıyı hatırlayanlara eşit mi?) [Zumar Suresi: 9]. Yüce Tanrı dedi ki: (De ki: Bilenler ve bilmeyenler, sadece kapıları hatırlayanlar) eşit midir? [Yusuf Suresi: 108].

Ve Ebu Amama Baahili Allah ondan memnun olabilir ki: Resulullah'ın söz, sav, iki adam, biri Abed ve diğer dünya Resulullah sav, şöyle konuştu: "Kvdila Odnakm üzerinde tapan dünyayı tercih ve sonra Resulullah dedi - sav - Tanrı, melekleri ve göklerin halkı ve iki toprak, hatta yuvalarındaki karınca ve hatta balina dua edebilir.

Ve Katar Bin Katheer'in yetkisi üzerine, “Babam Dardaa ile oturuyordum - Tanrı ondan   memnun olsun - Şam camisinde, bu yüzden bir adam Tanrı'dan ona geldi: Ve dedi ki, "Sana ne öneriyorum kardeşim?" Dedi ki: Bana Tanrı'nın Resulü hakkında konuştuğunuzu bildiren bir hadis, Tanrı'nın duaları ve huzuru onun üzerine olsun, dedi: İhtiyacınız olmadı mı? Dedi: Hayır, dedi: Ticarete gelmedin mi? , Dedi: Hayır, bu konuşma söz konusu istemek için yalnızca geldi: Ben, sav diyor Resulullah duydu: Tanrı soran bir tel yolunun itibaren" Cennet yolları yoluyla kolay ve melekler imalat ve dünya dahil bilgi memnuniyeti arayanlar için kanatlarını koymak için Tanrı göklerden ve yeryüzünden, denizdeki balinalara ve ibadet eden, ibadet edenlerin ibadetçisi olarak dünyanın lütfuna kadar af dilemesini, N bilim adamları ve Peygamberlerin varisleri, peygamberler düzgün)" konuşma şans bolca götürmesini aldı dinar ve dirhem, ancak miras bilim geride bırakmadı.

Yargıç, Tanrı ona rahmet etsin, dedi: Dünyayı aya, gezegenlere tapanı sevdi, çünkü ibadetin mükemmelliği ve ışığı artık artık olmayan şey.

yararlı bilgi peygamberler ve elçiler misyon, bilgelik ve iyi tavsiye, ayakta ve bilim ve rüya, merhamet ve sabır ile Tanrı'ya bir çağrı mübarek sonra, Tanrı Yüce dedi: ((bilgelik ve güzel öğütle çağır ve onlarla Rabbinin yoluna Davet Rabbiniz bildiğim hangi ondan yoldan gidenlerin bilmek en iyisidir olduğunu Kılavuzlu (125))). [Nahl Suresi: 125].

Yüce Tanrı dedi ki: (De ki: Bu benim yolum, Tanrı'yı ​​beni ve beni takip edenleri öngörüde çağırıyorum ve şeref Tanrı'ya ve ben istemiyorum.) (108) [Yusuf Suresi 108] ve insanlar için faydalar yapmak o kadar iyi yüksek bir yerde bazı eserler vardır Allah barış Messenger ona olsun. "Mümin tanıdık ve beste olduğunu ve alışık olmadığı en iyisini ve insanlar için oluşturma insanların ve iyi Onfhm."

Görünen - ve Tanrı'nın en iyi bildiği - zorunlu eylemlerden sonraki en iyi eylemlerden birinin en iyi eylemlerden biri olmasıdır. Ve ALLAH en iyisini bilir.

Kaynaklar

Kitap: İmamların Farkı, Bilginler, Ebu El Mudhafar Yahya Bin Hibira Bin Muhammed Al-Dhahli Al-Shaibani Aoun Al-Din (T: 560 AH), T: Bay Yusuf Ahmed, Dar Al-Kutub Al-Alami, Lübnan, i 1, 1423 AH, 1/259.

  Sağ Cami (Sahih El-Buhari), Muhammed Bin İsmail Bin İbrahim Bin El-Mughairah Al-Buhari, Ebu Abdullah (T: 256 AH), Fath Al-Bari'nin numaralandırmasına göre, Dar Al-Shaab, Kahire, I 1, 1407 AH - 1987 AD, Vahiy Başlangıcı, Konuşma ve Eylem Öncesi Bilgi Kitabı 1/26.

  Tuhfat Al-Ahwady, Al-Tirmidhi Camisi'nin açıklaması, Ebu El-Ella Mohamed Abdel-Rahman Bin Abdel-Rahim Al-Mubarakfouri (Tel: 1353 AH), Dar Al-Kutub Al-Alami, Beyrut, 7/376.

  Merkezi sözlük, Ebu al-Qasim Süleyman bin Ahmed bin Ayoub bin Mutair al-Lakhmi al-Shami al-Tabarani (T: 360 AH), T: Tarikat bin Awad Allah bin Muhammed ve Abd al-Muhsin bin İbrahim el-Hüsayni, Dar el-Haramain - Kahire, 6/58, (No. 5787). Gerçek bir hadis. Sahih Al-Jami (6662).

 


0 Yorum - Yorum Yaz
Ders Malzemeleri
Lütfen Kopyalamayınız!
2021-2022 Arşivi
2020-2021 Arşivi
2019-2020 Arşivi
2018-2019 Arşivi
2017-2018 Arşivi
2016-2017 Arşivi
2015-2016 Arşivi
2014-2015 Arşivi
2013-2014 Arşivi