8. “Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
Benim bireysel yaşama anlayışım şudur; insan inanmalıdır. Kendisine, varoluşuna, üstünlüğüne ve düşünme kabiliyetine hayranlıkla bakabilmeli, yaratılanlar arasında en yüce olduğunu mevlanın halifesi olmakla görevlendirilen bir türden geldiğini idrak etmelidir.
İnanmanın ardından emre riayet etmeli ve “Oku!” malıdır. Nereden başlarsa başlasın iyiye ve faydalıya doğru ilerlemeli. Önce kendisini sonra çevresini sonra milletini sonra da tüm dünyayı etkileyen her şeyi doğru kaynaklardan anlamalı öğrenmelidir. İnsan köküne saygı duymalı ama herkese kucak açabilecek kadar gönlü geniş olmalıdır. İnsan sabredebilmeli, öfkesini yönetebilmeli, içindeki şeytani dürtüyü nefsi biraz dahi olsun dinginleyebilmelidir. İnsan büyüklerinden, alimlerden faydalanmalı ilmin akışını hiç durdurmamalıdır bazen susmalı bazen konuşmalı fakat her zaman dengeli olmalıdır. Bu cevaplar nasıl verilir?
Ben yanıtlarımı buralarda buluyorum:
Okumak: “Gerçekten size Allah’tan bir nur, apaçık bir kitap geldi. Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir.” (Mâide 15, 16)
“Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik.” (A’râf 52)*
Doğru Olmak: “Emrolunduğunuz gibi, kendi, kendinizi dahi aldatmayan doğrulukla, dosdoğru ve dürüst olun, Allah her işinizde yaptıklarınızı görendir." (Hud Suresi 112)
“Her türlü hareketinizde, doğru ve dürüst davranın çünkü Allah, doğru ve dürüstleri sever, kendi kendinizi aldatmayan doğrulukla ve dürüstlükle yaşayın, İslam Dini’nin yolundan ayrılmayın. Her şeyi yapamazsınız, İyi ve yararlı ameller, işler yapın.“ (Bakara 195)*
İlim Edinmek: “Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, ona gerçekten pek çok iyilik ve güzellik verilmiştir. Fakat bu hakikatleri ancak gerçek akıl sahipleri anlar, üzerinde düşünüp ibret alır.” (Bakara 269)*
“Allah içinizden iman edenlerin ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltir.” (Mücâdele sûresi 58)
Sabretmek: “Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokça zikreden erkekler ve (Allah'ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır.” (Ahzab 35)
“Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.” (Bakara 155)
Öfkelenmemek: “Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar(daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever.” (Al-i İmran 134)
Güzel Konuşmak: “İnsanlarla güzel konuşun.” buyuruyor. (Bakara: 83)*
kuranfihristi.net
1. “Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl
vermeli?
SORUMLU
OLDUĞUN KİTAP-MAKALE-VEB SAYFASINDAKİ MATERYALLER ÇERÇEVESİNDE
Tanımlayın: Teori.
Pratik: Teori-pratik ilişkisini hayattan örnekler vererek nasıl kuruyorsun?
“Nasıl yaşamalı?” Sorusu
insanlığın var olduğu zamandan beri sorulmuştur. Başta filozoflar olmak üzere
cevap konusunda değişik fikirler öne sürmüşlerdir. Kimi haz demiş kimi erdem,
insanlar da bu arayış içinde bocalamış durmuş. Sokrates “Üzerinde kafa
yorulmamış yaşam yaşamaya değer değildir” diyerek amacın gerekliliğini
savunmuş.
Yaşamak deyince insanın aklına oyun, eğlence, tatil, canın istediği
her şey geliyor. Peki bu yaşamak mıdır? Aslında bedeni şımartırken ruhu
öldürmektir. Ya da bedeni doyururken ruhu aç bırakmaktır. İnsan, teoride de
pratikte de yaşıyor görünür. Peki doğru yaşamak bu mudur? Değildir elbette,
insan başkasına iyilik yaparak, adaleti sağlayarak, yardımlaşarak,
sosyalleşerek yaşamaya başlar. Çünkü aslında kendisini ayakta tutmak için bu
eylemlere, amellere muhtaçtır. Yaradılış kodlarına bunlar işlenmiştir. Bu
yüzdendir ki oyun ve eğlence geçici hazlar verirken, ruh rahatsız olur.
Her şeyden önce iyi insan olarak yaşamak gerekir. Teoride herkes iyiydi, mühim olan pratiğe ne
kadar geçildiğidir.
İnsan yaşamaya çevresinden başlamalı. Ailesini mutlu ederek,
çevreye yayılan mutluluğu her yere bulaştırmalıdır. Ölüm gelmeden beraberlik
içerisinde yaşamak hayatın anlamını arttıracaktır. Yoksa keşkeler insanın
yakasını ömrü boyunca bırakmaz. Değerlerine sarılarak kâmil insan olarak
yaşamak gerekir.
AD-SOYAD: Sümeyra YAKIŞIKLI ÖĞR.
NU.:18071592 TARİH: 17.01.2021
9. “Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
SORUMLU OLDUĞUN
KİTAP-MAKALE-VEB SAYFASINDAKİ MATERYALLER ÇERÇEVESİNDE
Tanımlayın: Teori.
Pratik: Teori-pratik ilişkisini hayattan örnekler vererek nasıl kuruyorsun?
Teori:
Hayatı anlamlı yaşamalı. Değer verilecek ya da verilmeyecek şeyleri iyi
belirlemeli. Kendisi için ve etrafı için faydalı yaşamalı. Onu yaratanı
tanıyarak, Allah’a layık kul olmaya çalışarak yaşamalı. Dünyayı dolu dolu
yaşamalı, kendinden dünyaya herkesin yararlanacağı eserler bırakarak yaşamalı. İnsanları
zararlı işlerden çevirerek iyiye yönelterek yaşamalı hem sözlü hem fiili.
Pratik:
İnsan yaratanın farkında olmalı ilk önce Allah’ı tanımaya Peygamber(sav.)’i
anlamakla işe koyulmalıdır. Kur’an’ı ve sünneti merkeze alan kimse artık hayatı
nasıl yaşayacağının bilincinde olur. Örneğin bir işverense işçilerinin de insan
olduklarını unutmadan onlara iş verir, onlara eziyet etmez, maaşlarını
geciktirmez yorulduklarının farkında olur ona göre aralar vermelerini sağlar.
Yaşarken insanlara tepeden bakmadan yaşamalı kibirlenmemeli, düşünsenize zengin
biri size yokmuşsunuz gibi davransa insan yerine koymasa ya da renk, dil, din, ırk
ayrımı yapanları düşünün ya sizin başınıza gelse ister miydiniz? O yüzden
insanlara insan oldukları için Allah’ın yarattı bir varlık olarak saygı
göstermeli sevmeli hayatını böyle yaşamalı. Yaptığı meslekte de dikkat etmeli
ölçü tartı, hile den uzak durmalı. Kimsenin arkasından konuşmayarak yaşamalı.
Kur’an’ın tavsiyelerine, öğütlerine kulak vererek yaşamalı.
“Nasıl yaşamalı”
sorusunu cevabını nasıl vermeli?
SORUMLU OLDUĞUN
KİTAP-MAKALE-VEB SAYFASINDAKİ MATERYALLER ÇERÇEVESİNDE
Tanımlayın: Teori.
Pratik: Teori-pratik ilişkisini hayattan örnekler vererek nasıl kuruyorsun?
Dünyada
insan olduğumuzun gayesine uygun yaşamak için önce erdemli bir insan olmamız
gerekir. En sade ve en doğal insani davranışları önce içselleştirmemiz sonra da
samimi bir şekilde uygulamamız gerekir. Dolayısıyla insan olarak yaşamanın ilk
şartı mumin olmak, mümin olmanın şartı da akıllı bir insan olmaktan geçer.
İnsan yaradılışına ve onuruna uygun bir hayat yaşamalıdır. Dini mesajlar,
yaratılışımızdan, bizde mevcut bulunan güzelliklerimizi bize hatırlatmak ve
yolumuzu şaşırdığımızda bizi yolumuza döndürmek için vardır. Örneğin Kuran’ın
sıfatlarından biri ‘zikir’ yani ‘hatırlatıcı’dır. Kuran bize, her şeyden önce
insan olduğumuzu hatırlatır. Sonra en başta bizi yaratan Allah’a sonra da
Allah’ın tüm yarattıklarına karşı sorumluluklarımızı hatırlatarak bizi duyarlı
kılmak için vardır. Müslüman olmak, gerçek anlamda Allah’a teslim olmaktır.
İnsan olarak ihtiyaç duyduğumuz tüm güzellikleri bize veren, rahmetin ve
sevginin kaynağı olan Allah’tır. Bu yüzden Allah’ın yüceliğine ve engin
rahmetine layık olabilmemiz gerekir. Allah’a
olan kulluğumuzu her biri birbirinden güzel ve önemli olan namaz, oruç, hac ve
zekât gibi ibadetler ile sınırlı görmediğimiz ve belirli ibadetlere indirgenmiş
bir İslam inancı algısına sahip olmadığımız zaman, hem iyi bir insan hemde iyi
bir mümin olarak yaşamaya adım atmışız demektir. Birileri bize iyi desin ya da
iyi görünelim diye değil, gerçekten kalpten gelen bir istekle iyiliğe
yöneldiğimiz zaman yaşamanın anlamını hissetmiş ve de iyi bir
mumin olarak yaşıyoruz demektir. Birbirimizi
anlamak, öfke, kin ve nefret duygu ve söylemlerinden uzak durdurmak ve bizi biz
yapan ortak değerlerimizi öne çıkararak gerçek anlamda saygı ve sevgiyi
öğrenmek ve öğretmek için yaşamalıyız.
Vaktimizi olabilecek en iyi şekilde değerlendirerek, hem kendimizi hem
de çevremizi doğru şekilde bilgilendirerek, insanlığın faydasına olan sosyal
sorumlulukların önemli bir parçası olduğumuzun farkonda olarak ve bu
farkındalığı oluşturarak yaşamalıyız. Hasılı Kur’an’ın da ifadesi ile ben
insanı başı boş yaratmadım buyuran Allah’a hakkı ile kul olarak yaşamalıyız.
Bütün bu saydıklarımız ve daha saymakla bitiremeyeceğimiz insanı, insan yapan
özelliklerin burada teoride kalmayıp hayatta uygulayarak pratiğe geçirerek
yaşamalıyız. (teori pratik örneği)
9. “Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
SORUMLU OLDUĞUN KİTAP-MAKALE-VEB SAYFASINDAKİ MATERYALLER
ÇERÇEVESİNDE
Tanımlayın: Teori.
Pratik: Teori-pratik ilişkisini hayattan örnekler vererek nasıl kuruyorsun?
Yaşam nasıl olmalı elbette Allah’ın rızasına uygun olarak
olmalı. Kişi ilk önce kendini sevmeli, kendine değer vermelidir ki başkasını da
sevip saymalı değer vermelidir. Hayatımıza kalite katmalıyız. İbadetlerimizi
eksiltmemeliyiz. Her zaman doğru ne ise onu savunmalı ve onun yanında
durmalıyız. Arkadaşlarımızla muhabbetlerimiz iyi olmalı. Hayır hasenat işinde
önder ve örnek olmalıyız. Peygamberimiz gibi bir yaşantımız olmalı. Tatlı dilli
güler yüzlü bir insan olmalıyız. Karşımızdaki insanın ne söylediğine ne
anlattığına birde onun gözüyle bakıp öyle karar vermemeliyiz. Yoksula ve fakire
el uzatmalıyız. Çeşitli etkinliklere katılıp kendimizi geliştirmeliyiz. Şu kısacık ömrü rastgele mi yaşıyoruz
yoksa bilinçli bir şekilde, kaliteli mi? Her insan güzel bir yaşamı hak ediyor
ve bunun da büyük oranda kendi elinde olduğunu bilmesi gerekiyor. Hayat
elde edilenler ile elde edilmek istenenler arasında yaşanıyor. İnsanın daha fazlasını
istememesi mümkün değil. İnsana arzularından, ihtiraslarından, beklentilerinden
kopmasını teklif etmek onu insanlığından vazgeçmeye davet etmektir. Kimsenin
kimseye derviş olmayı teklif etme hakkı yoktur.
Ancak, hayatı sadece arzulara, ihtiraslara, beklentilere indirgemek de çok
tehlikeli. Zira, işte o zaman insan kendini koy verip, “an”ı yaşamaktan bizzat
kendi kendisini men ediyor. Ben hayatı bir at yarışına benzetiyorum. Ancak,
insanın bu yarışta ikili rol alması gerekiyor. Hem diğer atın nefesini ensende
hissedip, yarışı kazanma hırsı ile dolu bir at olacaksın, hem de o atın neden böyle
koştuğunu sorgulayan, hatta “bu enayiyi de iyi kazıklamışlar” diyen at yarışı
seyircisi!
Hem koşacaksın, hem kendi koşunu seyredeceksin. Hayatta hem hırs ve arzu dolu
yarış atı, hem de onu takip eden, onunla dalgasını geçen, yarışı seyrederken
keyiflenen ama yarışı içlemeyen seyirci olabilmenin hayatın lezzetine
varabilmenin en doğru yöntemi olduğunu düşünüyorum. Hayat, hem ufacık, küçücük
lezzetlerden oluşuyor, hem de hayatı hedeflere ulaşmak için verilen mücadele
lezzetlendiriyor. Hem yarış atı olmak, hem de onunla dalgasını geçen seyirci! Hedefi olmayan, hedefi için gayret sarf
etmeyen, emek vermeyen insan hayatı ıskalar ama bir yavru kedi ile hiç
oynaşmadan, bir bebeğin gözünün içine bakmadan, açan çiçeklere sevinmeden,
solan yaprağa hüzünlenmeden, yağmurda sırılsıklam ıslanmadan, karda
yuvarlanmadan, düşene katıla katıla gülmeden, kendini serin sulara atmadan
yaşanan hayat da ıskalanmış hayattır.
KÜBRA NUR ŞAHİN
18070203/B
9.“Nasıl yaşamalı” sorusunu
cevabını nasıl vermeli?
Nasıl
yaşamalıyız? Kendimizi her anlamda geliştirmeliyiz. Gelişmeye, yenilenmeye,
eleştiriye açık olmalıyız. Her daim kendini yenileyen geliştiren bir düşünce
yapısıyla hayata bakmalıyız. Farklı pencerelerden dünyayı algılamaya, düşünmeye
çalışmalıyız. Her birey kendi alanını zaman içerisinde keşfetmekte her bireyin
ilgilendiği bu dünyada hangi yaraya merhem olacağı zamanla şekillenmekte. Fakat
bu süreçte bazı bireylerin o yaralara sadece kalitesiz bir yara bandı niteliğindedir.
Halbuki hızla gelişen ve değişen bu dünyada yaptığımız işin en iyisini, elimizden
gelenin fazlasını yapmalı, yaralara hem merhem sürmeli hem de kaliteli bir yara
bandı olmalıyız.
Birey
etrafında olup bitenlere karşı duyarsız kalmamalıdır. O yüzden altını çizerek
söylemek istiyorum insan önce görmeyi öğrenmeli. Önce göreceğiz, şuurlu bir
beyinle hareket edip hem kendi yaralarımıza hem de kendimiz dışında ki
insanların yaralarına merhem olmalıyız. Bunun dışında hayat nasıl geçerse
geçsin eleğin içine dökülmüş sudan başkası kalmaz.
Zaman
en değerli hazinedir derler bu sözü birçok yerde duymuşuzdur. Artık o kadar
tekrar tekrar söyleniyor ki bu söz artık zihnimizde ki yeri kayboldu. Bu sözü
kafamızda daha iyi yer edinebilmesi için açalım. Şöyle düşünelim bize 86 400
adet gül fidanı veriliyor. Bu fidanları çok çalışırsak çok ekebiliyoruz istersek
az çalışıp az dikebiliyoruz. Fakat her gün bu gül fidanlarının sayısı
yenileniyor. Bu işin sonunda ise ne kadar fidan dikmiş isek o kadar ücret
alıyoruz. Her gün içinde ne kadar gül fidanı dikebildiysek o kadar ödül
alacağız. İşin özünde bu saniyelerimizi nasıl değerlendirirsek onu biçeceğiz.
Zamanımızı değerli bir elmastan daha öte görmeli en iyi şekilde
değerlendirmeliyiz. Tabi ki bunun için de hayatı planlı ve düzenli yaşamalıyız.
Düzende ve planlı yaşamakta
bereket vardır.
AD-SOYAD: MELEK ERBAŞ NU:18070101 İLH.TEFSİR II
Hayat
elde edilenler ile elde edilmek istenenler arasında yaşanıyor. İnsanın daha
fazlasını istememesi mümkün değil. İnsana arzularından, ihtiraslarından,
beklentilerinden kopmasını teklif etmek onu insanlığından vazgeçmeye davet
etmektir. Ancak, hayatı sadece arzulara, ihtiraslara, beklentilere indirgemek
de çok tehlikeli. Zira, işte o zaman insan kendini koyverip, “an”ı yaşamaktan
bizzat kendi kendisini men ediyor.
Hedeflere kilitlenip, ufacık lezzetleri tatmamak veya
sadece ufak lezzetlerin peşinden koşup Allah’ın insanoğluna bahşettiği en büyük
hediye olan “aklı” hiç kullanmamak bizzat hayatın ıskalanmasıdır. Hem hedeflere
ulaşmak için gayret, emek sarf etmeli, ter dökmeli, akıl alabildiğince
zorlamalı, hem de ufacık tadların keyfine varılmalıyız. Hedefi olmayan, hedefi
için gayret sarf etmeyen, emek vermeyen insan hayatı ıskalar ama sokakta bir
kediye sevgi göstermeden, bir çocuğun başını okşamadan, açan çiçeklere
sevinmeden, solan yaprağa hüzünlenmeden, yağmurda sırılsıklam ıslanmadan, karda
yuvarlanmadan, dakikalarca bir şeye gülmeden, birini sevmeden ve onun için bazı
sıkıntılara göğüs germeden yaşanan hayat da ıskalanmış hayattır.
KÜBRA KINACI 18070159
Nasıl yaşanmalı sorusunun cevabını vermek
için öncelikle bu sorunun insan için neden gereklilik arz ettiğini
algılayabilmek ve bunun üzerine kafa yormak gereklidir. İnsan başıboş
gönderilmemiş, bir amaç için yaratılmış bir varlık olma özelliklerini taşır.
İnsan Hz Adem’den as bu yana bu soruyla karşı karşıya gelmiştir. Çünkü fıtratı
bu soruyu sormaya onu iter. Akıl ve irade yetisi insanı sadece fiziksel edinim
ve ihtiyaçlar için yaşayan bir varlık olmaktan sıyırıp onu komplike ve girift
bir yapıya sahip en üstün varlık olmasını sağlamıştır. Nasıl yaşanmalı sorusuna
Allah insan için diniyle bir cevap vermiştir. O günden bu yana tüm insanlık
için ortak ve zamanın, mekanın ruhuna göre revize edilen mamafih ana hatları
aynı olan bir sistem sunulmuştur.
Bir Müslüman için bu sorunun yanıtı tek kılavuz olan Kur’an’dır. Buna
ilaveten gönderilmiş tüm peygamberler ve salih/saliha insanlar bizler için
örneklik teşkil ederler. Yaşamak denen şey bir gün sonu olan ve bu sonun
doğurduğu sonuçlara katlanmak zorunda olduğumuz bir dönence kendi içinde. Tüm
bu kompakt ve girift yapının içinde insanın kendini ikame edebilmesi için salim
bir zihin, kalp, ruh ve bedene sahip olması ve bunları sağlayabilmesi için de;
İlahi bir inanç sistemi olan İslam’a tabi olmayı kendine en büyük hedef olarak
belirlemesi ve bu Dünya’nın bir sonunun olduğunu kavraması bunun bilincinde
hareket edebilmesi gerekmektedir. Tıpkı bütün peygamberlerin yaptıkları gibi.
İnsan
bir mum gibi hem kendini hem de dibini aydınlatabilmeli, iyilik yapmaya,
iyiliğe ve iyiden olana doğru yönelmelidir. İyi bir insan olmak gayesiyle
yaşamak ve bunu bir şiar haline getirmek insanın varoluşu için kendini salim
kılabilmesi için gerekli olan genel bir haldir denebilir. Bir davetçi olarak
iyilikle alakalı çalışmalarla meşgul olmak Müslüman’ın kendi sorumluluğudur.
Merve Aslanhan 18070032 İLH-205 B
Tefsir II
Teori: Cennetimsi bir hayat yaşamalı.
Kendisine ahlaki bir yol çizmeli. Aksi takdirde insan kişilik problemleri
yaşar. Edepli bir yaşayış olmalıdır. İlahi-uhrevi sese kulak vererek
yaşamaktır. Çünkü böyle yaşayan haddini bilendir. Haddini bilmek kibri yok eder.
Çünkü dinden kaynaklanan ahlakın temelinde edep vardır. Kur’an’la hayata anlam
vermelidir. Din-ibadet-hayat bütünlüğü ile yaşamalı, hayatın anlamını keşif
süreçlerinde iç-dış ve ahiret-dünya dengesi ve düzenini gözetmelidir.
Pratik: hayatta nasıl yaşamalıyımızın
cevabı iyi bir insan şeklinde. Ben hatamı kabul ediyorsam birinin hakkına
girdiğimde vicdan yapıyorsam bilincim sayesinde çünkü iyiliği biliyorum doğruyu
biliyorum. Okuyoruz, anlıyoruz, düşünüyoruz ve yaşıyoruz.
AD-SOYAD: Sümeyra YAKIŞIKLI ÖĞR.
NU.:18071592 TARİH: 17.01.2021
9. “Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
SORUMLU OLDUĞUN
KİTAP-MAKALE-VEB SAYFASINDAKİ MATERYALLER ÇERÇEVESİNDE
Tanımlayın: Teori.
Pratik: Teori-pratik ilişkisini hayattan örnekler vererek nasıl kuruyorsun?
Teori:
Hayatı anlamlı yaşamalı. Değer verilecek ya da verilmeyecek şeyleri iyi
belirlemeli. Kendisi için ve etrafı için faydalı yaşamalı. Onu yaratanı
tanıyarak, Allah’a layık kul olmaya çalışarak yaşamalı. Dünyayı dolu dolu
yaşamalı, kendinden dünyaya herkesin yararlanacağı eserler bırakarak yaşamalı. İnsanları
zararlı işlerden çevirerek iyiye yönelterek yaşamalı hem sözlü hem fiili.
Pratik:
İnsan yaratanın farkında olmalı ilk önce Allah’ı tanımaya Peygamber(sav.)’i
anlamakla işe koyulmalıdır. Kur’an’ı ve sünneti merkeze alan kimse artık hayatı
nasıl yaşayacağının bilincinde olur. Örneğin bir işverense işçilerinin de insan
olduklarını unutmadan onlara iş verir, onlara eziyet etmez, maaşlarını
geciktirmez yorulduklarının farkında olur ona göre aralar vermelerini sağlar.
Yaşarken insanlara tepeden bakmadan yaşamalı kibirlenmemeli, düşünsenize zengin
biri size yokmuşsunuz gibi davransa insan yerine koymasa ya da renk, dil, din, ırk
ayrımı yapanları düşünün ya sizin başınıza gelse ister miydiniz? O yüzden
insanlara insan oldukları için Allah’ın yarattı bir varlık olarak saygı
göstermeli sevmeli hayatını böyle yaşamalı. Yaptığı meslekte de dikkat etmeli
ölçü tartı, hile den uzak durmalı. Kimsenin arkasından konuşmayarak yaşamalı.
Kur’an’ın tavsiyelerine, öğütlerine kulak vererek yaşamalı.
Merve Aslanhan 18070032 İLH-205 B
Tefsir II
Teori: Cennetimsi bir hayat yaşamalı.
Kendisine ahlaki bir yol çizmeli. Aksi takdirde insan kişilik problemleri
yaşar. Edepli bir yaşayış olmalıdır. İlahi-uhrevi sese kulak vererek
yaşamaktır. Çünkü böyle yaşayan haddini bilendir. Haddini bilmek kibri yok eder.
Çünkü dinden kaynaklanan ahlakın temelinde edep vardır. Kur’an’la hayata anlam
vermelidir. Din-ibadet-hayat bütünlüğü ile yaşamalı, hayatın anlamını keşif
süreçlerinde iç-dış ve ahiret-dünya dengesi ve düzenini gözetmelidir.
Pratik: hayatta nasıl yaşamalıyımızın
cevabı iyi bir insan şeklinde. Ben hatamı kabul ediyorsam birinin hakkına
girdiğimde vicdan yapıyorsam bilincim sayesinde çünkü iyiliği biliyorum doğruyu
biliyorum. Okuyoruz, anlıyoruz, düşünüyoruz ve yaşıyoruz.