Neden iyilik olsun?
İnsan Allah’ın (c.c) yeryüzündeki halifesidir. Bu nedenle attığı her adımın yaptığı her eylemin onun yolunu izlemesi ve onun yolunu yayması gerekir. Hz. Allah yüce kitabında, peygamberimizse mübarek söz ve davranışlarında iyiliğin öneminden ve islam dinindeki yerinden defalarca kere bahsetmişlerdir. Bizzat Hz. Allah’ın elçisi olan ve nice acılar çeken efendimiz ona karşı olan cephede yer alan amcası Abbas için dahi iyilik yapmıştır. Ashabına iyiliği emretmiş bütün kulların kötülükten nehyedilmesi gerektiğini duyurmuştur.
İyiliğin olması için tek başına bu sebepler yetsede iyiliğin bir de maddi boyutu elbette vardır. Birini mutlu etmek, birinin işine fayda sağlamak insan psikolojisinde iyi yönde büyük gelişmelere sebep olmaktadır. Bir arkadaşımızı düştüğü zor durumdan kurtardığımızda hem onun iyi olmasından mutluluk duyarız hemde onun iyi oluşuna sebep oluşumuz bizi mutlu eder. Kendimizi dünyanın en güçlü insanı gibi hissediriz. İyiliğe her zaman başkalarının ihtiyacı olmaz. Bizde iyiliğe ihtiyaç duyarız. Bazen kendimizi yapayalnız hissederiz. Ben kendimi dilini dahi bilmediğim ülkelerde çok kez yapayalnız hissettim ama karşıma bazen iyi insanlar çıktı. Elimden tuttular bana yol gösterdiler. Karşılığında istedikleri tek şey belki basit bir teşekkürdü. Onların madden benim iyiliğimden alacakları hiçbir fayda yoktu.
O anlarda kendimi bütün insan ırkının yüceliğine saygı duyarken bulduğum, karşımdaki kişilerin ellerine sıkı sıkı tutunup “Beni ne büyük dertten kurtardınız bir bilseniz..” demek istediğim anlar oldu. İşte insanın bu dünyada kendisini yapayalnız hissedeceği bir an hiç olmasın diye iyilik olsun.
ZEYNEP ASEL SEÇKİNER- 17040308- SÖ 4
7. “Yaşamak” ne demektir? (250 kelime)
SORUMLU OLDUĞUN KİTAP-MAKALE-VEB SAYFASINDAKİ MATERYALLER ÇERÇEVESİNDE
Tanımlayın: Teori.
Pratik: Teori-pratik ilişkisini hayattan örnekler vererek nasıl kuruyorsun?
İnsanlar arasında etkileşimin olduğu bir dünyada yaşamımızı sürdürüyoruz. Dünyadaki varlıkları saf olarak değil, insan için taşıdıkları önem açısından algılarız. Örneğin ağaç, kaya gibi varlıklara biz anlam yüklediğimiz için anlamlıdır. Bu anlamlardan sıyrılırsa sadece bir nesne olarak kalacaktır. Ağaç ve kayaya anlam yüklemeyen insan zamanla hayata da anlam yüklememeye başlar. Ama anlamsız yaşamak imkansızdır. Hatta anlamsız yaşamak insanın hayatına son vermesine bile sebep olabilir.
“Yaşamak nedir?” Sorusu insan tarihinin geçmişi kadar eskidir. Ama bir genç zor zamanlarında yaşamın anlamını sorgularken mutlu olduğu zamanlarda bu soruyu aklına bile getirmez. Soruyu eylemleriyle sorar eylemleriyle yanıtlamaya çalışır. Her insanın yaşam amacı farklıdır. Bu amaçları kişinin konuşmasına değil de hareket ve tutumlarına bakarak anlar ve bu yaşam amacıyla uyuştuğunu görürüz. Tüm dünyayı kendi yaşam amacıyla bir tutan kişinin kendine verdiği anlamla yaşama verdiği anlam aynıdır. Ama dünyada ne kadar inan varsa yaşamın anlamına ilişkin de o kadar görüş vardır. Hiç kimsenin yaşam anlamı kusursuz ve doğru değildir. Bu yüzden yaşamını bizden farklı anlamlandıran kişilere saygı göstermeliyiz.
Yaşamak, insan yavrusunun
anne rahmine düştüğü andan itibaren meydana gelen dünya hayatındaki hal ve
durumudur. Ayakta ve hayatta kalmak için aşılan engellerin adıdır yaşamak.
Fakat ‘’Nasıl bir yaşamak olmalıdır insan hayatında?’’ sorusu bizi birçok
farklı sebebe götürebiliyor. Bir yaşamak olmalı. Fakat bu yaşamak; hayatı
anlamaya, okumaya ve düşünmeye yönelik bir yaşamak olmalıdır ki insanın
hayatında kendine bir anlam bulabilsin. Yaşamayı, biyolojik ve fizyolojik
açıdan incelediğimizde her nefes alıp veren canlının bir yaşantısı vardır
açıklamasını yapabiliriz. Bu somut bir gerçekliktir. Nefes alan her varlık
canlıdır ve bir yaşantısı vardır. Fakat biraz soyut açıdan incelediğimizde
karşımıza farklı birçok durum çıkabiliyor. Örneğin hayatından bir anlam ve amaç
olmayan insan nefes alıp veriyorsa bile kendisine yaşıyor denmeyebilir. Asıl
yaşamak; hayatın içindeki o tılsımlı ve muammalı anlamı bulabilmektir. Bu anlam
uğruna amaçlar edinmektir. Bu ölçüler sağlandığı takdirde buna yaşamak
denebilir. Hayatındaki engelleri bir bir aşarak anlama ulaşmayı başarabilmiş
insan, yaşamış insandır. ‘’Kur-an
Nedir’’ kitabında yaşam-engel-yaşantı
üçgeniyle ilgili çok güzel bir kısım anlatılmış. Buna kısaca değinmek
istiyorum: Eğer insan eylemlerini gerçekleştirirken engellerle karşılaşırsa o
zaman eylemlerine verdiği anlam kendiliğinden ortaya çıkar; insan ya bu
engelleri ortadan kaldırmaya çalışır ya da bu engellerle karşılaşmayan bir
başka yol seçer. Her iki halde de insan, yeni bir yolda yürümek zorundadır.
Yeni bir yolda yürümek demek, yeni anlamda eylemler gerçekleştirmek demektir.
7. “Yaşamak” ne demektir? (250 kelime)
İnsan fıtratına uygun yaşamalıdır. Bu fıtrat varlığını anlama ve kendisini tanımadır. İnsan varlığını okuyarak ve araştırarak anlayabilir. Cenab-ı Allah kitabında bizlere nasıl etmemiz ve eylememiz gerektiğini anlatmıştır. Üstelik örnek teşkil etmesi ve bildirilenleri bize iletmesi adına bir Peygamber göndermiştir. Bu peygamberi meleklerinden seçmemiş insanlar hareketlerini anlasın ve uygulasın diye insan cinsinden seçmiştir. Bu nedenle yaşamanın yollarını ararken örneklerimizi Kur’an-ı Kerim’den ve Peygamberimizden almalıyız. Kur’an Nedir isimli kitapta geçtiği gibi bu kitabı düşünebilen, gerçeklere inanmak isteyen söz ve öğüt dinleyen insanlar anlayabilir.
Düşünmek ve kalbini iman edebilecek şekilde eğitmek zor iki süreçtir. İnsan bu yolda yürürken bazı nefsi isteklerinden feragat etmeli kendisini ve içindeki alt benliklerini terbiye etmeye çabalamalıdır. Bilhassa gençlik çağında fazlasıyla açığa çıktığı söylenen bu gibi davranışları söz ve öğüt dinleyerek ve elbette geçmiş yaşantılardan ders çıkararak iyiye çevirmeliyiz. Kimi zaman insan çevresinde örnek alınacak kimseyi bulamaz. Belki de bu sebeple Cenab-ı Allah kitabında bizlere geçmiş peygamberlerinin de yaşantılarından bahsetmiştir.
Eyüp Peygamber’in sabrı, İbrahim Peygamber’in imanı, Yusuf Peygamber’in dürüstlüğü bizlere örnek olmalıdır. En çokta bize daha yakın zamanda yaşayan öğretileri, sözleri ve sünnetleri hala günümüze ışık tutan Efendimize (s.a.v) kulak vermeliyiz. İnsanın öğrenimi ve nefsi mücadelesi hiçbir zaman bitmez. Dünya imtihan dünyasıdır. Burada tükettiğimiz her bir dakika kum tanesi gibidir. Zaman akıp geçer ve geriye cebimize dolduklarımız kalır. Bu nedenle bence insan her sabah yeni bir hayatı kurar gibi yaşamalıdır. Bütün çabasını o güne vermeli, o günün ardında faydalı ve yararlı ne bırakabildiyse; ceplerini ne kadar doldurabildi ve omzundaki yükleri ne kadar bırakabildiyse faydadır. Bir müslüman tövbe, şükür, tefekkür ve ibadet ederek yaşamalı. Hem kendisini hem tüm dünyayı sorumluluğunda saymalıdır.
Son olarak ilk gençliğimde babamdan öğrendiğim ve bütün yaşamım boyunca kulağıma küpe ettiğim bir hadisi paylaşmak isterim. “Hiç ölmeyeceğini zanneden biri gibi çalış, yarın ölecek biri gibi de tedbirli ol.” (Câmiu’s-Sagîr, II/12, Hadis No:1201) Şükürler olsun ki bize böyle kolaylaştırıcı bir öğüt veren Peygambere (s.a.v) sahibiz.
Yaşamak nefes almaktan , ayakta kalma mücadelesinden öte insanlığa faydalı bir birey olabilmek , israf davranmamak, hayırlı bir vatandaş, hayırlı bir evlat, hayırlı bir anne baba olabilmek, ahiret zamanı düşünerek hareket etmek üzerine olan davranışlar bütünüdür.
Yaşamak anlamsız hayallere kendini adamamak insan ürünü olan düşüncelere kendini kaptırıp ‘yaşamak’tan vazgeçmemek üzerine olmalı. İnsanların ürettiği düşünceler yıllardan yıllara değişimler göstermektedir ve herhangi bir değer içermemektedir. Bu ideolojilere kendini adamak Allah’ın bize verdiği canı değersizleştirmektedir.Yaşam tercihlerimizi daha dolu noktalar üzerine inşaa etmeliyiz. Siyasi olarak bizi kışkırtabilecek aşırı davranışlardan kaçınmalıyız ve böyle oluşumların içinden uzak durmalıyız. Bize verilen bedeni ruhen ve fiziken sağlıklı tutmak için elimizden geleni yapmalıyız. Bize emanet olan bu cana en iyi şekilde bakmalıyız. Sigara, alkol ve benzeri bize kötülük eden maddeleri kullanmaktan ve bu maddeler etkisi altında kalmaktan kaçınmalıyız. Etrafımızdaki insanlara da bu konuda iyi öğütler vermeye özen göstermeliyiz. Etrafa gözlerimizi yummadan toplumla güzel bir bütün oluşturacak şekilde davranmalıyız. Kendimize ve etrafımıza rahatsızlık verecek davranışlardan kaçınmalıyız. Okumaya, okutmaya önem vermeliyiz. Yaşamakve yaşam bir bütünse bu bütünün içinde hep kendimizi geliştirmeli fiziğimizi ve ruhumuzu aç bırakmamalıyız. Cahil bir kul olmak bize yakışmaz bunu her zaman değiştirecek şekilde çağa ayak uydurmalıyız. Çağın gerekliliklerini reddetmek doğru bir yaşam stili olmaz bunları yakalamalıyız. Allah’ın bize verdiği aklı verimli kullanmalıyız. Ancak yaşamak böyle güzel ve anlamlı bir hale ulaşır. Mutsuzluktan, şükürsüzlükten kaçınırsak bu hayat bize zindan olmaz. Etrafımıza da kendimize de ışık oluruz.
HÜSEYİN KARGALI 18070149 B ŞUBESİ
1.
Neden iyilik olsun?
SORUMLU
OLDUĞUN KİTAP-MAKALE-VEB SAYFASINDAKİ MATERYALLER ÇERÇEVESİNDE
Tanımlayın: Teori.
Pratik: Teori-pratik ilişkisini hayattan örnekler vererek nasıl kuruyorsun?
Dünyanın daha
iyi bir yer olması için adaletin ve özgürlüğün dünyaya yayılması için iyilik
olmalıdır. Ve bu dünyaya iyilik iyi insanlar tarafından yayılacaktır. İyi
insanlar ise Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’e inanan son peygamber olan Hz.
Muhammed’in sünnetini yaşayan insanlardır. Dünyanın daha iyi ve daha
yaşanılabilir bir yer olması için iyilik olmalıdır. İyiliğin olması için de
insanların Yüce kitabımız olan Kur’an-ı Kerimi siz kıymetli hocamızın Şule
yayınların çıkmakta olan Kur’an Nedir? İsimli kitabınızda da belirttiğiniz gibi
oku-anla-düşün-yaşa teorisi çerçevesinde algılaması gerekmektedir. İyilik
olması için Müslümanların Hz. Peygamber’in sünnetine uygun yaşaması
gerekmektedir. Yaşadığımız dünya da iyilik olmalıdır. Biz ve bizden sonra
gelecek kuşaklar için biz şimdiden iyi olmalıyız. Unutmamalıyız ki şuanda
yaşadığımız dünya bizim geleceğe aktaracağımız bir mirastır. Bu yüzden iyi bir
insan olup hem kendimiz hem de dünyamızı korumalıyız.
SORUMLU
OLDUĞUN KİTAP-MAKALE-VEB SAYFASINDAKİ MATERYALLER ÇERÇEVESİNDE
Tanımlayın: Teori.
Pratik: Teori-pratik ilişkisini hayattan örnekler vererek nasıl kuruyorsun?
Teoride
iyilik, herkeste vardır. Fıtrat iyiliği arzu eder. Kimse iyilik olmasın demez,
aksine kendisine iyilik beklentisi içindedir. Sevilmek, saygı görmek,
başkalarına yardım yapmak ister ancak bunların sözde kalması pratiğe
geçirilmemesinin bir anlamı yoktur. Önemli olan pratiğe geçirmek iyiliği
yaşamak ve yaşatmaktır. Dolayısıyla “benim kalbim temiz” demekle olmuyor. Eline
bez alıp faaliyete geçmek gerekir.
Kötülüğün
her yerden çıktığı bu dünyada iyilik hayat bulmalı. Kötülükle iyiliğin
savaşında safımızı iyiliği çoğaltarak herkese bulaştırmak zorundayız. Pratiğe geçmemiş
iyiliğin kime faydası var ki! Keşke dememek için iyilik olsun. Çünkü
insanlığın, canlı cansız tüm varlığın buna ihtiyacı var. İnsanın kendisinin de
iyilik yapmaya ihtiyacı var. Çünkü fıtratı iyidir. Ancak iyilik yaparak manevi
olarak gelişebilir.
İyilik bir
empati duymaktır. Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapmamaktır.
İnsanın mutluluğu, ahlaklı yaşaması için iyilik hayatın her yerinde olmalıdır. İyilik
olmalıdır. Çünkü insanın görevi dünyada da ahirette de iyiliği istemektir.
Bunun için de çalışıp çabalamak gerekir.
AD-SOYAD: Sümeyra YAKIŞIKLI ÖĞR.
NU.:18071592 TARİH: 17.01.2021
7- Neden iyilik olsun?
SORUMLU OLDUĞUN
KİTAP-MAKALE-VEB SAYFASINDAKİ MATERYALLER ÇERÇEVESİNDE
Tanımlayın: Teori.
Pratik: Teori-pratik ilişkisini hayattan örnekler vererek nasıl kuruyorsun?
Teori: Kur’an’ı Kerim’de de bizden
istenildiği, Peygamber (sav.)’inde bize tavsiye ettiği gibi hem dünyada hem de
ahirette iyilik olmalı ki insanlar birbiriyle mutlu yaşayabilsin, birbirleriyle
kavga etmesin birbirlerine yardımcı olsunlar, insanlar arası ayrım olmasın diye
ayrıca iyiliğin sonucunun ahirette cennet olacağı müjdelenmiştir.
Pratik: Bazı ülkeler çok fakir ve içecek
temiz su bile bulamıyorlar. Bizlerin durumu onlardan kat kat iyi bizler onlar
için hep beraber el ele vererek onlara su kuyusu açtırabiliyoruz bunun
sonucunda Allah bu iyiliğin karşılığını ahirette kat kat vereceğini düşünüyoruz
insan olarak hem içimi rahat oluyor hem de kendimizi kul olarak Allah’a karşı
sorumluluğumuzu yerine getirmenin verdiği mutluluğu hissediyoruz.
Başka bir örnekte ise Bizler zekatımızı
ihtiyacı olanlara verdiğimizde, fakirlerin ihtiyacını karşılamalarına vesile
oluyoruz, birine gülümsemenin sadaka olduğunu bildiren Peygamber (sav.)’imizin
tavsiyesine uyarsak bakıyoruz ki gülümsediğimiz insanlar da gülümsüyor
etrafımızdakilerle beraber mutlu bir ortam oluşturmuş oluyoruz.
Yine örneğin; Anne babamıza karşı iyi davrandığımızda
çok mutlu oluyorlar bizlere şefkatle bakıyorlar.
KÜBRA KINACI 18070159 2. SINIF
İyi, insanın fıtratıyla beraber taşıdığı
ve daimen eğiliminin olduğu kavramdır. İnsan tabiatı itibariyle iyiye ve iyiden
olana, güzele eğilim içerisindedir. Hoşuna giden, tatmin olduğu hal iyi olan ve
iyilikten gelendir. İnsanın anlam arayışı esasında iyi olmakla alakalı ve bu
sorundan ortaya çıkan bir haldir. İnsan yaratıldığı andan itibaren sorgulamak
ve anlamlandırmak ihtiyacı taşır. Tüm bunların cevabını ona veren ise aslında
bu anlam arayışı sürecinin kendisidir. İçgüdüsel olarak iyiye eğilim taşıması
iyiliğin varlığının yerini bulması için iyi bir nedendir.
İlaveten iyinin yeryüzünde hakimiyet bulması, bütün adaletsizliğin ve
iyilikten yoksunluk taşıyan, insana yakışmayan hal ve davranış biçimlerinin
ortadan kalkması demektir. İyiliğin varlığı umut, inanç, değişim için hala bir
gün olabilir demektir. Bir sabah aydınlığın kardan geleceğine inanmak ve her
yorulduğunda, tökezlediğinde bunun için çaba sarf edebilmek demektir. İyilik bu
alemin içerisinde öteki alem için inancının arttığı ve çalışmaya devam
edebilirim dediğin bir nokta haline gelir.
Hz
Muhammed’in sav gönderildiği toplum karanlıklar içerisinde, iyilikten ve ona
dair olan her şeyden uzak bir haldeyken, onu İslam’ın ve onda varolan
güzelliğin nuruyla baştan ayağa yeni bir toplum inşa etmesini sağlayan şeyin
adı iyiliktir. Dibe çökmüş ve tüm ahlaki değerlerin yıkıldığı bir sistemde bir
inkılap yapan inancın elçisi olan Hz. Peygamber elinde tuttuğu meşaleyle Malcolm
X’in de dediği gibi: Bir uyanık olarak tüm uyuyanları uyandırmaya güç
yetirebilmiştir. İşte bu sayede müthiş bir toplum oluşmuş ve İslam toplum
modeli gerçekleşmiştir.
KÜBRA KINACI 18070159 2. SINIF
İyi, insanın fıtratıyla beraber taşıdığı
ve daimen eğiliminin olduğu kavramdır. İnsan tabiatı itibariyle iyiye ve iyiden
olana, güzele eğilim içerisindedir. Hoşuna giden, tatmin olduğu hal iyi olan ve
iyilikten gelendir. İnsanın anlam arayışı esasında iyi olmakla alakalı ve bu
sorundan ortaya çıkan bir haldir. İnsan yaratıldığı andan itibaren sorgulamak
ve anlamlandırmak ihtiyacı taşır. Tüm bunların cevabını ona veren ise aslında
bu anlam arayışı sürecinin kendisidir. İçgüdüsel olarak iyiye eğilim taşıması
iyiliğin varlığının yerini bulması için iyi bir nedendir.
İlaveten iyinin yeryüzünde hakimiyet bulması, bütün adaletsizliğin ve
iyilikten yoksunluk taşıyan, insana yakışmayan hal ve davranış biçimlerinin
ortadan kalkması demektir. İyiliğin varlığı umut, inanç, değişim için hala bir
gün olabilir demektir. Bir sabah aydınlığın kardan geleceğine inanmak ve her
yorulduğunda, tökezlediğinde bunun için çaba sarf edebilmek demektir. İyilik bu
alemin içerisinde öteki alem için inancının arttığı ve çalışmaya devam
edebilirim dediğin bir nokta haline gelir.
Hz
Muhammed’in sav gönderildiği toplum karanlıklar içerisinde, iyilikten ve ona
dair olan her şeyden uzak bir haldeyken, onu İslam’ın ve onda varolan
güzelliğin nuruyla baştan ayağa yeni bir toplum inşa etmesini sağlayan şeyin
adı iyiliktir. Dibe çökmüş ve tüm ahlaki değerlerin yıkıldığı bir sistemde bir
inkılap yapan inancın elçisi olan Hz. Peygamber elinde tuttuğu meşaleyle Malcolm
X’in de dediği gibi: Bir uyanık olarak tüm uyuyanları uyandırmaya güç
yetirebilmiştir. İşte bu sayede müthiş bir toplum oluşmuş ve İslam toplum
modeli gerçekleşmiştir.
SORUMLU OLDUĞUN KİTAP-MAKALE-VEB SAYFASINDAKİ MATERYALLER
ÇERÇEVESİNDE
Tanımlayın: Teori.
Pratik: Teori-pratik ilişkisini hayattan örnekler vererek nasıl kuruyorsun?
Genel olarak kötü
kimseler, kadirşinas değildir, nankördür. Nitekim Kur’an-ı kerimde
mealen, (Allah ve Resulü kendi lütuflarından
onları [kötüleri] zenginleştirdiği için öç almaya
kalkıştılar) buyuruluyor. (Tevbe 74) Demek ki kötü kimselerin, kendilerine
iyilik edenlere zararları dokunabilir. Bunun için atalarımız şöyle demişlerdir:
(İyilikten maraz doğar)
(İyilik et kele, duyursun seni ele)
(İyiliğe iyilik olsaydı, kara öküze bıçak çalmazlardı)
Bu sözler, iyiliğin mutlaka zararlı olduğunu göstermiyor. Bazı kötü kimselere
iyilik edince onlardan bazı uygunsuz hareketlerin, zararların gelebileceğini
gösteriyor. En hafif ve leziz kuş etinin bile bazı hastalara dokunması gibidir.
Bu anlamda hadis-i şerifler hatta âyet-i kerime bile vardır. Hazret-i
Ali, (Kötü kimse, kendisine iyilik yapılınca katılaşır, iyilik edene bir
zarar verebilir) buyuruyor. Yine büyük bir zat, (Kötüye iyilik
edince, ahmaka acıyınca, onlardan gelecek kötülükten sakının!) buyuruyor.
Demek ki birine iyilik ettik, ondan kötülük gelirse, o kimsenin kötü biri
olduğu anlaşılıyor. Mesela bayramlaşmaya gelen bir şeker hastasına, onun
hastalığını bilmeden baklava versek, onun hastalığı artar. Kabahat baklavada ve
baklava ikram edende değildir. Kötü kimse de iyiliğe tepki olarak kötülük
yapıyorsa, kabahat iyilikte değildir. Kötü kimseler, mürüvvetsizdir, kadirşinas
değildir, nankördür. Allah, (Kendisine iyilik edene kötülük eden, benim
nimetime nankörlük etmiş olur, kendisine kötülük edene iyilik eden de, bana
şükretmiş olur) buyurduğu bildirilmiştir. Bir menfaat elde etmek için
seninle arkadaşlık edenin şerrinden sakın! Çünkü beklediği şey kesilince; özür
kabul etmez. (Şu’âb-ül-iman)Yine genel olarak bir kimse, hiçbir menfaat
beklemeden Allah rızası için, kötü birine de iyilik ederse, ondan zarar gelmez.
Eğer, bir menfaat karşılığı iyilik ediyorsa, iyilik ettiği kimseden zarar
gelebilir. Hiçbir menfaat beklemeden, sırf Allah rızası için iyilik etmekten
korkmamalıdır. Kötü kimse, buna zarar vermeye kalksa da, fazla başarılı olamaz.
İyilik eden, kendine iyilik etmiş olur. Onun için atalarımız, (İyilikten
kötülük gelmez), (İyilik eden iyilik bulur), (İyilik et, denize at, balık
bilmezse Hâlık bilir) demişlerdir. Demek ki, iyilik balık için değil,
Hâlık için, yani Allah rızası için yapılırsa zararı olmaz.
Merve Aslanhan 18070032 İLH-205 B Tefsir II
İyilik olsun ki tek bir güzel neden bile bizim hayatı anlamamızda ve
arayışımızda etkisi olsun. İyilik olsun ki biz kendimizi bilelim, haddimizi
bilelim. İyilik olsun ki insanlar düşünmeyi ve kendine yani iç hesabına dönsün.
İyilik olsun ki mutluluk olsun. İyilik güzel şeylere sebep olur.
AD-SOYAD: Sümeyra YAKIŞIKLI ÖĞR.
NU.:18071592 TARİH: 17.01.2021
7- Neden iyilik olsun?
SORUMLU OLDUĞUN
KİTAP-MAKALE-VEB SAYFASINDAKİ MATERYALLER ÇERÇEVESİNDE
Tanımlayın: Teori.
Pratik: Teori-pratik ilişkisini hayattan örnekler vererek nasıl kuruyorsun?
Teori: Kur’an’ı Kerim’de de bizden
istenildiği, Peygamber (sav.)’inde bize tavsiye ettiği gibi hem dünyada hem de
ahirette iyilik olmalı ki insanlar birbiriyle mutlu yaşayabilsin, birbirleriyle
kavga etmesin birbirlerine yardımcı olsunlar, insanlar arası ayrım olmasın diye
ayrıca iyiliğin sonucunun ahirette cennet olacağı müjdelenmiştir.
Pratik: Bazı ülkeler çok fakir ve içecek
temiz su bile bulamıyorlar. Bizlerin durumu onlardan kat kat iyi bizler onlar
için hep beraber el ele vererek onlara su kuyusu açtırabiliyoruz bunun
sonucunda Allah bu iyiliğin karşılığını ahirette kat kat vereceğini düşünüyoruz
insan olarak hem içimi rahat oluyor hem de kendimizi kul olarak Allah’a karşı
sorumluluğumuzu yerine getirmenin verdiği mutluluğu hissediyoruz.
Başka bir örnekte ise Bizler zekatımızı
ihtiyacı olanlara verdiğimizde, fakirlerin ihtiyacını karşılamalarına vesile
oluyoruz, birine gülümsemenin sadaka olduğunu bildiren Peygamber (sav.)’imizin
tavsiyesine uyarsak bakıyoruz ki gülümsediğimiz insanlar da gülümsüyor
etrafımızdakilerle beraber mutlu bir ortam oluşturmuş oluyoruz.
Yine örneğin; Anne babamıza karşı iyi davrandığımızda
çok mutlu oluyorlar bizlere şefkatle bakıyorlar.
İnsan doğasıyla doğal olarak “iyi” olana
doğru çekilir ve “iyi olan” ve “iyilik” fikirleri dinden dine ve felsefeden
felsefeye farklılık gösterirken, insanların oybirliğiyle kabul edebileceği pek
çok şey vardır. Kabul edilebilir veya iyi olarak görülüyor. [Bu yazıda, en
basit ifadeyle, “iyi eylemleri” Allah (cc) ve Peygamberimiz (sav) tarafından
tavsiye edilen ve (bazılarını) bize zorunlu kılanlar olarak kabul edeceğiz.]
Geçmişte insanlar, “kötü” eylemlerin,
bireyin yaşam kalitesini ve ayrıca toplumun veya toplumun refahını ve statüsünü
etkileyen istenmeyen sonuçlara yol açtığını fark ettiği için “iyi” ve “kötü”
alanlar fikri genel olarak zamanın. İnsanların doğuştan gelen bu doğru neyin
yanlış olduğunu algılama yeteneği, Allah (cc) tarafından indirilen peygamberler
ve peygamberler tarafından mükemmelleştirilmiş ve rafine edilmiştir. Bu
nedenle, bireyi ve toplumu etkilemenin yanı sıra, dikkate alınması gereken
ilahi ödül ve ceza bileşeni de vardır. Bu nedenle, yukarıda belirtilenler
dikkate alındığında, çoğu insanın kendi iradesiyle “iyi” bir insan olmayı
seçmesi şaşırtıcı değildir.
Teorik olarak ideal insan olabilmek için
günah işlememenin yanı sıra Kuran ve Sünneti kusursuz takip etmek gerekir.
Ancak, Allah (cc) bizi kusurlu varlıklar olarak yarattığı için biz insanlar
olarak bu ideallere ulaşamıyoruz ve bu durumda bile bize bilinen bir günah
işlediğimizde tövbe etme fırsatı verildi. Buna ek olarak, her şeyi
uygulayamayabilirken, deneme eylemi ve sürekli Allah’ı hatırlamak, günah
işlemekten kaçınmamızı sağlamalıdır.
Örneğin, Mazlumaları özgürleştirmeye teşvik
ediliyoruz, ancak çoğumuz için bu neredeyse imkansız gözükmektedir, ancak bilgi
paylaşımı ve eşitsizlikle ilgili belirli konularda bilinçlendirme yoluyla
ilgili yetkililer harekete geçmeye zorlanacaktır. Başka bir durumu göz önünde
bulundurarak, örneğin gülümsemek. Karşılaştığımız insanlara gülümsememiz için
teşvik ediliriz, ancak insan duyguları olan insanlar olduğumuz için bazen
gülümsemek ve bazı insanlarla olumlu bir eğilim sürdürmek zordur.
Merve Aslanhan 18070032 İLH-205 B Tefsir II
İyilik olsun ki tek bir güzel neden bile bizim hayatı anlamamızda ve
arayışımızda etkisi olsun. İyilik olsun ki biz kendimizi bilelim, haddimizi
bilelim. İyilik olsun ki insanlar düşünmeyi ve kendine yani iç hesabına dönsün.
İyilik olsun ki mutluluk olsun. İyilik güzel şeylere sebep olur.