4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir. Peki, din eğitimcisi bunu hangi yolla yapacaktır? Dinî metinleri ezberleterek mi? İlmihal bilgileri belleterek mi? Araştırma yaptırarak mı? Soru sorarak mı? Bu, bir yöntem sorunudur.”
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
“İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”
“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“ Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
“İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
“Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.”
“Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”
“Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.”
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”
“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
“Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.”
“Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”
“Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.”
“Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz.”
“Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.”
“ İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.”
“Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”
“Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”
“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
“Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.”
“İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
“Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
“Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.”
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."
“Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
“Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”
“Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”
“Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”
“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.”
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
“Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
“Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."
SÖ- Ufuk Badas- 18040253-
Ödev3
Kaynakça: SELÇUK, Mualla; ‘’Din Öğretiminin Kuramsal
Temelleri’’, AÜ TÖMER ULUSLARARASI DİN EĞİTİMİ SEMPOZYUMU, Ankara
1997,s.28.-35
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
-Kavramları başka
terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
-Düşünmeyi,
eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden
gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz
İslâm dininin bir gereğidir.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
-Düşünme, ancak
doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler
üzerine inşa edilirse verimli olur.
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
-İyinin ne
olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel
tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada
inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel
sözler söylemek, konferanslar Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı
bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım
almalıdır. 18 vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek
durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü
tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.
-Bu nedenle
çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk
anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun
ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı
katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka
yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı
yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç
olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap
vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar
büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini
sağlar.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve
gerekliliğini savunur.
-Temelinde, insana
saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa
saygı olan bir din öğretiminden yanayız.
İnsana Saygı:
Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri
üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın
sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle
ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak,
anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı,
anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16
âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi,
korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe
ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim
çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı
şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri,
heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile
insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün
izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini
zenginleştiriyor.
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını
kendi hayatı ile ilişkilendirir.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
-Din öğretimi ile
ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak
koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde
yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi
de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye
çalışalım.
-Bu noktada karşımıza
din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında
doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde
düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan
alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye
ihtiyaç vardır.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen
gösterir.
-Gerçek düşünce
ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer
biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve
davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve
imtihan kavramları anlam kazanıyor."
MAKALE
VE KAZANIMLAR EŞLEŞTİRMESİ
Kübra
Sevindik-18040303- SÖ
Ø 4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük
konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
¾ “Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”
¾ “Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler
yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat
çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı
kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.””
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan
dinî ifadelere örnekler verir
¾ “Din
dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma
arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah
rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş
yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem
doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise,
Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği
gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin
kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer.
İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez.”
4.1.4. Sübhaneke duasını okur,
anlamını söyler.
Ø 4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını
sıralar.
¾ “Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı
kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel
kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir
gereğidir.”
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni
ile ilgili kavramları tanımlar.
¾ “Kur’ân
metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını
kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç
kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla,
zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”
¾ “Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine
oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli
olur.”
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını
söyler.
Ø 4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı
olmasında dinin rolünü fark eder.
¾ “İyinin
ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel
tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada
inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel
sözler söylemek, konferanslar Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı
bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım
almalıdır. 18 vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek
durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü
tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir. Bir çağın ahlâkî
yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana,
mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön
plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla
düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna
geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz
istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam
ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız
sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında
yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin
gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
¾ “Bir
de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan
başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı
duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu.”
¾ “Büyüklere
saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı
duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı
duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir
şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne
demek olduğu anlatılmamıştır.”
¾ “Saygı
adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere
dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve
koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak
mümkün değil.”
¾ “Saygı
bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin
davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet
olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum.”
¾ “Saygı
duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye
gitmeyi gerektirir.”
¾ “İnsana
Saygı: Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu
fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır;
insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün
yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun
yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak;
düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi
gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.”
¾ “Düşünceye
Saygı: Düşünceye saygı, "Benim doğrum, biricik doğrudur; benim
dışımdakiler ise hep yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı da
ihtiva ediyor. Düşünsel çabaların sonucunu, 'tek doğru ve pek çok yanlış'
seviyesine indirgemeye çalışmak bir hırstır. Benim doğrum en doğru yol
olabilir. Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de
yansıtabilir. Ancak ben, kabullerime itiraz edilmesine katlanmadıkça veya
kendim onları sorgulamadığım müddetçe onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm
mesâbesindedir. Bu durum, kabullerimi veya doğrularımı zayıflatma, hayatımdaki
etki gücünü yitirme ve hatta kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya bırakır.
Kabullerim giderek alışkanlık ve sunî bir tekrara dönüşebilir. Doğru veya
yanlış herhangi bir fikri, her türlü eleştiriye ve itiraza rağmen hâlâ ayakta
duruyor olduğu için kabul etmekle, o fikrin itiraza uğramasına müsaade etmemek
ve onu savunmacı bir tarzda koruyarak doğruluğunu kabul etmek arasında bir fark
olsa gerektir.”
¾ “Hürriyete
Saygı: İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün
olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi
belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan
hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster "Allah'ın
emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin,
fark etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini
engelleyen her baskı, Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah
adına iş yapma aynı şey değildir. 17 insan hürriyetine saygısızlıktır.
İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine
sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”
¾ “Ahlâkî
Olana Saygı: Fikir ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan biri de “ahlâkî
olana saygı” kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisini tartışmak
istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar: İnsanoğlunun, baş
döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek
ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür.
Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin
eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile,
hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.”
¾ “Kültürel
Mirasa Saygı: Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin
günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek
demektir.”
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını
söyler.
Ø 4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
¾ “Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine
bağlı olmayan
ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir
bunlar. Ancak bu kavramların hayata
geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri,
toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve
eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler,
kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve
çoğu kez ahlâkî fikirler,
ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler.”
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile
büyüklerini tanır.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile
ilişkilendirir.
¾ “Çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle
temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar
yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin
bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği
'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor”
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke
ve Medine yıllarını özetler.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur,
anlamını söyler.
Ø 4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe
verdiği öneme örnekler verir.
¾
“Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı
"öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve
öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları
göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın
öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye çalışalım.”
¾
“Bu noktada
karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din
hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde
düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan
alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye
ihtiyaç vardır.”
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen
gösterir.
¾
“Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan,
arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin
kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana
geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor.”
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Aynı kavramı kullananlar hep aynı
muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans
çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken,
zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”
“Kişiler, duydukları sözleri,
gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve
belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle
iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya
şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle
bundan doğar.”
“Din öğretimi, bir bilgi verme
vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma
kabiliyetini geliştiren bir süreçtir”
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
“Aynı kavramı kullananlar hep aynı
muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans
çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken,
zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere
örnekler verir.
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı
vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün
olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.”
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
“Aynı kavramı kullananlar hep aynı
muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans
çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken,
zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”
“Bu amaçlara uygun olarak din
öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında
tavır almasına katkıda bulunabilir.”
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
“Din öğretiminde belletici ve
baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı
bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da yapılacak yorumlara,
ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek
yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine,
mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla
kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye
düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü
ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”
“Evrensel değerler diyebileceğimiz
doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes
birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de
çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata
geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve
grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların
düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî
bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî
fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu
nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir
ahlâk anlayışını savunuyoruz.”
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“Yüce Allah, düşünme melekemizi
doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa,
heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden
ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak
üzere değer biçiliyor.”
“Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması
insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman
diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak,
anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah
adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
“Aynı kavramı kullananlar hep aynı
muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans
çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken,
zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”
“Bu amaçlara uygun olarak din
öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında
tavır almasına katkıda bulunabilir.”
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
“Bu amaçlara uygun olarak din
öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında
tavır almasına katkıda bulunabilir.”
“Kişiler, duydukları sözleri,
gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve
belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle
iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya
şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle
bundan doğar.”
“Düşünceye Saygı: Düşünceye saygı,
"Benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep
yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı da ihtiva ediyor. Düşünsel
çabaların sonucunu, 'tek doğru ve pek çok yanlış' seviyesine indirgemeye
çalışmak bir hırstır. Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru
olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir. Ancak ben, kabullerime
itiraz edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım müddetçe
onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm mesâbesindedir.”
“Temelinde, insana saygı,
düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı
olan bir din öğretiminden yanayız”
“Bir de kültürel mirasa saygıdan
söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes,
ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini
kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve
saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere
fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz
bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi
vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze
bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize
gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada
kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman
saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak,
yetersiz veya umursamaz görüldük.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve
gerekliliğini savunur.
“Bu amaçlara uygun olarak din
öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında
tavır almasına katkıda bulunabilir.”
Aşağıda yer alan şema Prof. Dr. Mualla Selçuk’un “Din
Öğretiminin Kuramsal Temelleri” adlı makalesinden alınmıştır.
“Temelinde, insana saygı,
düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı
olan bir din öğretiminden yanayız”
“İnsana Saygı: Temelinde insana
saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür,
insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu
potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma
eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak,
anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı,
anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16
âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi,
korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe
ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim
çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı
şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri,
heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile
insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî
bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini
zenginleştiriyor.”
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
“Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile
Allah adına iş yapma aynı şey değildir.”
“Aynı kavramı kullananlar hep aynı
muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans
çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken,
zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”
“Bu amaçlara uygun olarak din
öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında
tavır almasına katkıda bulunabilir.”
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi
tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu
için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
“Her insan, Allah'ın mesajını kendi
kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları
çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi
tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu
için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını
özetler.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi
tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu
için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki
davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
“Bu amaçlara uygun olarak din
öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında
tavır almasına katkıda bulunabilir.”
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi
tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu
için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“Bu amaçlara uygun olarak din
öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında
tavır almasına katkıda bulunabilir.”
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi
tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu
için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
“Aynı kavramı kullananlar hep aynı
muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans
çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken,
zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”
“Bu amaçlara uygun olarak din
öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında
tavır almasına katkıda bulunabilir.”
4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
SÖ-Gamze Bingöl-
18040256-3.ödev
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda
doğru ve yerinde kullanır.
1(Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.)
2(Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma
ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla
özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma
karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.)
3(Yetişmekte olan neslin,
Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde
bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda
yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye,
anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.)
4(Din öğretiminde belletici ve
baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir
yaklaşım almalıdır.)
4.1.2. Tekbir ve
salavatı söyler
1(Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap
vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar
büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini
sağlar.)
2(Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz.
Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.)
4.1.3. Dilek ve
dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
1(Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada
kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.)
4.2.1. İslam’ın inanç
esaslarını sıralar.
1(Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap
vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar
büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini
sağlar.)
4.2.2. İslam’ın
şartlarını söyler.
4.2.3. Kur’an-ı
Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar
1(Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi,
aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep
olabilir.)
4.2.4. Âmentü duasını
okur, anlamını söyler.
1(Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.)
4.3.1. Bireyin güzel
ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder
1(İnanç ve kabullerimizin
"örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar
kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden
kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru
ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya
varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.)
2(Amaç, ahlâklı insanlar
yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.)
3(Yetişmekte olan neslin,
Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde
bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda
yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye,
anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.)
4("...Düşünmeyi, eleştirmeyi,
'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel
kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir
gereğidir.”)
5(Okullardaki din öğretimi
uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi
diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din”
olgusudur.)
6(İnsanlar, kendi iyiliklerini
kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl
sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.)
4.3.3. Fâtiha
suresini okur, anlamını söyler.
1(Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.)
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve
gerekliliğini savunur.
1(Saygı kelimesini burada,
üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum.)
2(Saygı duymak, düşünmeyi,
tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi
gerektirir.)
3(Saygı duyacağımız kişilere,
nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama niçin saygı duyacağımız konusunda belli
belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir.)
4(Temelinde insana saygı fikri
olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın
varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır.)
5(İnsana saygı, onun yaptıklarını
tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını
da taşır.)
6(İnanç ve kabullerimizin
"örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar
kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden
kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru
ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya
varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.)
7(Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler
yardımıyla anlatabiliriz.)
8(Düşünmenin bir eğitim işi, bir
arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini
bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir.)
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini
açıklar.
1(Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime
bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil
ve tespit edebilmek demektir.)
2(Geçmiş birikimimizi onlara ne
ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar
taşıdığı için nakledelim.)
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını
özetler.
1(Din öğretiminde belletici ve
baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir
yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara,
ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır.)
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki
davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
1(İyinin ne olduğunu bilen
insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya
çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici
yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.)
2(Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur.)
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
1(Çocuklar ve gençler körü körüne
uygulayıcı olmamalıdır.)
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
1(Okullardaki din öğretimi
uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi
diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din”
olgusudur.)
2(Düşünmenin bir eğitim işi, bir
arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım.)
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
1(Herkes kendi akıl sağlığının ve
tercihlerinin sahibi olabilmelidir.)
SÖ_ŞEYMA
NUR GÖKMEN_18040274
Ø
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Ø
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
c
Anne
baba, kardeşler, akraba, komşu, arkadaş ve öğretmenlerle ilişkiler ayet ve
hadislerle açıklanır.
c
Güzel
ahlaklı olmanın birey ve toplum hayatındaki önemine vurgu yapılır.
§ “Nasıl bir din öğretelim?” başlıklı
kısımda yer alan fikir ağacı aslında tüm bireylerin sahip olması gereken özellikler
olarak karşımıza çıkıyor. Din dersinin öğretiminde de temel alınan özellikler
bunlar oluyor. Seçme kabiliyeti, eleştirel zihniyet, hayatın anlamını keşfetme,
kendi başına düşünebilme kabiliyeti, inancın aklıyla bütünleşme… Bu fikir
ağacının da kökleri; insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlaki
olana saygı ve kültürel mirasa saygıdan oluşuyor.
§ Bu kavramlardan önce aileden
kazanılan sonrasında arkadaşlardan ve çevreden görülen davranışlar oluyor. Bu
nedenler davranışların çevremiz ile ilişkisinde önemli oluyor. Bir de din olarak
karşımıza çıkıyor. Din olarak örnek aldığımız kişiler, onların davranışları bizim
karakterlerimizdeki davranışları oluşturuyor. Güzel ahlak gerektiren saygı
kavramları da tüm insanlık için önem arz ediyor.
§
Makale
aslında en baştan saygı üzerinde duruyor. Çünkü sahip olunan değerler,
bireylerin kendileri ile ilgili olan içsel bakış açılarıyla ilgili. Bahsedilen “saygı”
değerleri bununla ilgili oluyor. İnsana saygılı olma, bir bireyin sahip olduğu
her şeye ona göre tanımakla ve onun sahip olduklarını düşünerek anlamaya
çalışmakla oluyor. Her insanın farklı bir biyolojik yapısı, ailesi, coğrafyası,
toplumsal tarihi, geçmişi var. Hal böyle olunca her insan özel oluyor ve bu da
onu o yapan şeylerden biri. O nedenle herkesin bu aşamalardan geçerek özel ve
biricik olduğunu anladığımızda “saygı” ortaya çıkıyor. İnsanın değişkenleri
onun düşüncelerini de etkiliyor. Herkesin kendi düşüncesi ona doğru geliyor.
Çünkü hayatını yaşayış şekli o doğrulara göre. Ve geçmişi değiştirmek de
olmadığından insanın sahip olduğu düşünceler de değişmiyor. Düşünmek ve dinlemek
kadar, farklılıklara tahammül etmek önemli oluyor. Karşındaki dinlemek
incitmeden düşüncelerini söyleyebilmek, onun düşüncelerini, söylediklerini
sorgulamak hep insana saygıyı gerektiriyor. Bir diğer önemli kavram olan hürriyete
saygı da yine maneviyat açısından önemli oluyor. İnsanın kendi varlığına ve kişiliğine
saygısı olmayanlar; onları ezenler, yukarıdan bakanlar, onun düşünebilmesini
engelleyenler hürriyete saygısızlardır. Her insanın geldiği aşamalar, imkânlar,
yollar, aileler, ülkeler farklıdır. Bu nedenle herkesin kendisinin doğru olarak
gördüğü yolda sorular sormaya onu aramaya hakları vardır. Bunu engellemek hür iradeye
saygısızlık olur.
§
Evrensel
değerler olan saygı, dürüstlük, insan hakları gibi konular ortaktır. Tüm
bireylerin sahip olmasını istediğimiz değerledir. Din öğretiminde saygı kavramı
günümüzde de en çok üzerinde durulması ve kazandırılması gereken bir değerdir.
Ø
4.4.4.
Hz. Muhammed’in (sav.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
c
Hz.
Muhammed’in (sav.) cahiliye âdetlerinden uzak durması vurgulanır.
§ Din öğretimi dönemini
yansıtmalıdır. Çünkü dönemler değişir, yaşam şekilleri de. Kültürel mirasları
korumak önemlidir ama şu an 21. yy. döneminde sahip olduklarımız ve geçmiş
yüzyıllarda insanların sahip oldukları arasında çok fazla fark oluyor. Böyle
olunca geçmiş yüzyıllarda önemli olan ritüeller, davranışlar da fikir ağacında
yer alan düşünebilme, eleştirebilme becerilerini kullanarak akıl ve mantıkla düzenlenebiliniyor.
Sevgili peygamberimizin doğduğu yüzyıllarda cahiliye dönemi hakimdi. Buna en
büyük örnek olarak kız çocukların diri diri gömülmesi örnek olarak verilebilir.
Peygamberimiz (sav) kız çocuklarının bu nedenle öldürülmesine karşı çıktı. Kendi
kız çocuklarını omuzlarında taşıdı. Bundan gocunmadı. Çünkü kendi başına
düşünebilme ve eleştirel zihniyet bunu gerektirdi. Bu sebeple ki Hz. Muhammed
(sav) düşünceleriyle doğruyu yanlışı ayırmayı sağlamıştır. Ümmetine de cahiliye
döneminin yanlışlığı onları düşündürterek o davranışlardan uzak durmalarını
istemiştir.
c
Hz.
Muhammed’in (sav.) amcası, dedesi ve diğer aile büyükleriyle olan ilişkileri ve
amcasının evinde gördüğü yakın ilgiyle ilgili somut örnekler verilir
§ Güzel ahlak ünitesinde yer alan değerlere
herkes sahip olmalıdır. Çünkü din güzelliği temelinde insana saygı, düşünceye
saygı, hürriyete saygı gibi konulardan oluşuyor. Eğer din anlayışının sağlam olmasını
istiyorsak bu değerlere sahip olmalıyız. Doğduğumuz andan itibaren çevremizdeki
herkesi taklit ederiz. Davranışlarımızı herkes gibi ailemiz, arkadaşlarımızdan
görerek yaparız. Saygı her zaman çevremizden gördüğümüz ve duyduğumuz bir şey olarak
karşımıza çıkıyor. Büyüklere olan saygı, herkesin bildiklerine karşı saygı,
topluma herkese saygı… Peki biz neden saygılı olmamız gerektiğini biliyor
muyuz? Ya da saygı demek aslında bizim için nasıl olması gerekiyor? Bu ünitede
yer alan sevgili peygamberimizin aile büyüklerine olan saygısından bahsediliyor.
Gerçek yaşanmış hikayeler ve bizler için de önemli olan büyük kişilikler, bizim
saygı kavramımızı da anlamamızı ve pratikte bunu yapmamızı sağlıyor. Sevgili
peygamberimiz herkes tarafından davranışları ile örnek alınacak birisiydi.
Böyle olunca da toplumsal anlamda herkesin örnek alacağı bir kişi olarak karşımıza
çıkıyor.
§ Aynı zamanda geçmişten günümüze
kadar olan ilişkilerimizde toplumsal anlamda bizden büyüklere saygılı olmak da
bir toplumsal olgudur. Bir bakımdan kültürel miraslarımızdan birisi de bizden
büyüklere saygılı olmak oluyor. Makalede yer alan “kültürel mirasa saygı” başlığı
da bununla ilgilidir.
Din
öğretiminde “saygı” farklılıkların bolca olduğu dünyamızda gereklidir. Çünkü
din bakış açılarından yaşanan tartışmalarda insanlar saygıyı unutuyor. Herkes
aynı kültürde, ülkede, ailede ve çevrede büyümediğinden farklılıklarımızın
böyle olması da doğal oluyor.
FATMA KÖRKOCA- 18040284-SÖ 3.SINIF
·
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük
konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Makalenin ilk sayfasında
kavramlardan ve kavramların kullanılmasından söz etmektedir. Bu kazanımda da
pek çok kavram bulunmaktadır.
·
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
Din
öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur.(3. Sayfa)
·
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî
ifadelere örnekler verir.
Burada gün içerisinde
kullandığımız güzel ifadelerden bahsediliyor. Makalenin güzel ahlak ve
toplumsal yargılarının bahsedildiği kısımlar bu kazanımla ilişkilidir.
·
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını
söyler.
Bu kazanımda duaları ve anlamlarını bilmeleri
gerektiğini görüyoruz. Makalenin “Nasıl bir din öğretimi?” kısmında bilgi ve bilinç kelimeleri ile öğrencilerin sadece ezberlemeleri değil
düşünerek içselleştirerek öğrenmeleri gerektiği dile getirilmiştir.
Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle
inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar
edilmekten korunacaklardır.(3.sayfadan bir kesit)
Buradan duaların anlamlarını öğrendiklerine
hayatlarına da geçirmeleri, onları yaşaöalrı gerektiği düşüncesine ulaşıyorum.
·
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını
sıralar.
Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.(7. Sayfa)
·
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır(7.sayfa)
·
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile
ilgili kavramları tanımlar.
Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.(2. Sayfa)
·
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını
söyler.
Bu kazanımda duaları ve anlamlarını
bilmeleri gerektiğini görüyoruz. Makalenin “Nasıl bir din öğretimi?” kısmında bilgi ve bilinç kelimeleri ile öğrencilerin sadece ezberlemeleri değil
düşünerek içselleştirerek öğrenmeleri gerektiği dile getirilmiştir.
Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak
biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam,
konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten
korunacaklardır.(3.sayfadan bir kesit)
Buradan duaların anlamlarını
öğrendiklerine hayatlarına da geçirmeleri, onları yaşaöalrı gerektiği
düşüncesine ulaşıyorum.
·
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını
söyler.
Allah'ın
rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı
olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek
insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak
lâzımdır diye düşünüyoruz.(7. Sayfa)
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını
söyler.
Bu kazanımda duaları ve anlamlarını bilmeleri
gerektiğini görüyoruz. Makalenin “Nasıl bir din öğretimi?” kısmında bilgi ve bilinç kelimeleri ile öğrencilerin sadece ezberlemeleri değil
düşünerek içselleştirerek öğrenmeleri gerektiği dile getirilmiştir.
Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle
inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar
edilmekten korunacaklardır.(3.sayfadan bir kesit)
Buradan duaların anlamlarını öğrendiklerine
hayatlarına da geçirmeleri, onları yaşaöalrı gerektiği düşüncesine ulaşıyorum.
·
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği
öneme örnekler verir.
İyinin
ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel
tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada
inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.(7.
sayfa)
Bu kazanımda öğretmen temizlik ve ibadetin
ilişkisine önemine değinir. Ahlaki
güzellik ve manevi temizliğe değinir.
Yani öğrencileri bu konuda bilgilendirir.
·
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen
gösterir.
Bu kazanımda makalenin üçüncü sayfasında Nasıl bir
öğretim? Başlığı altında bahsedilen ““Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru
bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini
sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek...” cümlesiyle ilişkilidir. Çünkü güzel
ahlaklı olmak toplumda yaygın bir düşüncedir ve öğrencinin bunu fark etmesi
beklenir.
Aynı zamanda makalede ” Ahlaki olana saygı” kısmı bu
iki kazanımla ilgilidir.
·
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında
dinin rolünü fark eder.
Bu kazanımda
makalenin üçüncü sayfasında Nasıl bir öğretim? Başlığı altında
bahsedilen ““Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların
toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek...” cümlesiyle ilişkilidir. Çünkü güzel ahlaklı olmak toplumda
yaygın bir düşüncedir ve öğrencinin bunu fark etmesi beklenir.
Aynı zamanda makalede ” Ahlaki olana saygı” kısmı bu
iki kazanımla ilgilidir.
·
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde
sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli
değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir
kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve
istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe
yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı
tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.(6.sayfa)
·
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu
çevrenin genel özelliklerini açıklar.
Kültürel
mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak
sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu
yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya,
karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.(9. Sayfa)
Hz. Muhammed’in çevresinden nasıl etkilendiği ve
çevresini nasıl etkilediğini çocuk keşfedebilir.
·
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile
büyüklerini tanır.
Bu kazanımda Hz. Muhammed’in hayatından yanı
geçmişten bahsetmektedir. Makalenin “Kültürel mirasa saygı” bölümünde
Kültürel
mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak
sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu
yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya,
karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.
Şöyle ifade edilmektedir. Öğrencinin Hz. Muhammed’in
yaşamından yola çıkarak onu örnek alması beklenir.
·
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu,
çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim.(9. Sayfa)
Bu doğrultuda
öğrencileri örnek almaları ve çözümlemeleri konusunda teşvik edebiliriz.
·
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve
Medine yıllarını özetler.
Bu kazanımda Hz. Muhammed’in hayatından yanı
geçmişten bahsetmektedir. Makalenin “Kültürel mirasa saygı” bölümünde
Kültürel
mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak
sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu
yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya,
karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.
Şöyle ifade edilmektedir. Öğrencinin Hz. Muhammed’in
yaşamından yola çıkarak onu örnek alması beklenir.
·
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk
ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
Makalede geçen “Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.” Sözü bu kazanımda Hz.
Muhammed’in çocukluğunu kendi çocukluğuyla ilişkilendirmesi öğrencinin
düşünmesini ve karşılaştırmasını sağlar.
Beyza Nur ÜNAL- 18040315- SÖ- Ödev 3
4. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ KAZANIM VE MAKALE EŞLEŞTİRMESİ
4.1.
GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1.
Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
1. *Okullardaki din öğretimi uygulamalarına
ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç
itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din”
olgusudur.
2. * Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri
olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine
kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim
kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının
farklı olmasından ileri gelir, kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan
doğar.
4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.
1. * Din öğretiminde belletici ve baskı
altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım
almalıdır. ( Tekbir ve salavat konusu işlenirken anlamlarının da açıklanması ve
yorumlanması dolayısıyla böyle bir ilişki kurdum.)
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
1- * Ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri
sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler.
4.1.4.
Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
1- * Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama,
anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan
birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme
şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.
4.2.
İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1.
İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
1- * Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse,
inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.
4.2.2.
İslam’ın şartlarını söyler.
1. * Allah için, yani Allah rızası için iş
yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.
4.2.3.
Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
1- * Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun
uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde
yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak,
anlamlandıracak, yorumlayacaktır.
4.2.4.
Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
* Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.
2- * Allah korkusunu ve Allah sevgisini,
insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu
bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına
cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu
kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline
gelmesini sağlar.
(
Duanın anlamından yola çıkarak ilişkilendirmeler yaptım.)
4.3.
GÜZEL AHLAK
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
1. * Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası
olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma
kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.
2. * Kendilerine sunulan alternatifleri
inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.
Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.
3. * Allah korkusunu ve Allah sevgisini,
insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu
bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına
cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu
kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline
gelmesini sağlar.
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
1- * Din öğretimi, öğrencinin kendi akıl
yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.
2- * "Nasıl bir din öğretimi?" sorusunu cevaplandırmak için, bir "fikir ağacı" geliştirdik. Ağacın köklerine, insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı kavramlarını yerleştirdik.
3- * Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının
da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var.
Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın
eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı
ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
4- * Dinleyebilmek, karşısındakini
susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde
düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana
kazandırabileceği tavırlardır.
4.3.3.
Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
1- * Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse,
inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına
`sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka
yepyeni bir şekil kazandırıyor.
2- * Allah korkusunu ve Allah sevgisini,
insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu
bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına
cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu
kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline
gelmesini sağlar.
(Surenin
anlamından yola çıkarak ilişkilendirmeler yaptım.)
4.4.
HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
1- * Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere
kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan
tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak
görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı, ne geleneğe sığınmak, ne de gelenekten
kaçmaktır.
4.4.2.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
1. * Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak,
eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı duymamız
gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye
saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız
kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız
konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir.
Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır.
4.3.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
1- * Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir
tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için
nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve
diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham
vasıtası olarak sunabilelim.
2- * Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin,
Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde
bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.
4.4.4.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
1- * İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün
izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini
zenginleştiriyor.
2- * Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın
kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler
veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını
yapmadığınız sürece, onları –en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal
dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.
3- * "Din öğretiminde gençler hangi
muhtevaya ihtiyaç duymaktadır?" sorusuna bu tebliğ kapsamında
verilebilecek cevap: "Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın
problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır" şeklinde olacaktır.
4.4.5.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
1- * Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir
tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için
nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve
diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham
vasıtası olarak sunabilelim.
4.4.6.
Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
1. * Allah'ın rızasını gözeterek yapılan
anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut
anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul
ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.
4.5.
DİN VE TEMİZLİK
4.5.1.
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
1- * Din öğretimi bir zihin eğitimi
olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat
sürmenin yollarını göstermelidir.
4.5.2.
Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
1- * Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası
olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma
kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.
2- * İnsanın hayatında ağır basan ve onun
yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.
3- * İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin
doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve
tercihlerinin sahibi olabilmelidir.
4.1.
GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Kavramları başka terimlerle ve
benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.
Din öğretiminde gençler hangi
muhtevaya ihtiyaç duymaktadır?" sorusuna bu tebliğ kapsamında
verilebilecek cevap: "Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva,
hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır" şeklinde
olacaktır. Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım.
Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok
güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte
olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini
düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir
anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi
istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye,
kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
4.2.
İSLAM’I TANIYALIM.
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
Bilindiği gibi ister ilâhî
kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun
uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi
ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek
verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her
insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket
ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
4.3.
GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Evrensel değerler diyebileceğimiz
doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes
birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de
çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata
geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve
grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların
düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî
bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî
fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu
nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir
ahlâk anlayışını savunuyoruz
Amaç, ahlâklı insanlar
yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği
'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı
ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü
uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi,
insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin
mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve
gerekliliğini savunur.
"Nasıl bir din öğretimi?" sorusunu
cevaplandırmak için, bir "fikir ağacı" geliştirdik. (Bakınız, şekil:
Nasıl bir din öğretimi?) Ağacın köklerine, insana saygı, düşünceye saygı,
hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı kavramlarını
yerleştirdik.
Saygı kelimesini burada, üzerinde
düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında
kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete
dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış
türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu
üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve
sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
4.4.
HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını
kendi hayatı ile ilişkilendirir.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
4.5.
DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
FATMA
YEŞİLKAYA
18040318
SINIF
ÖĞRETMENLİĞİ-3 MİNİ SINAV-3
4.1.
GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri,
günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
"Öğrenciler
için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede
kullanılabilecekleri muhtevadır." Bu kazanımda da günlük hayatımızda dini
ifadeleri kullanmanın gerekliliği ve bize kazandıracağı olumlu davranışları ve
duyguları üzerinde durmak doğru olacaktır. Yani kazanım günlük hayatla
ilişkilendirilmeli ve öğrenciler güdülenmelidir.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
"Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır."Bu aşamada öğretmenlere
düşen görev ezberci bir öğretim süreci yerine öğrencilere tekbirin "Yüce
Allah'ım seni çok seviyorum." Salavatın " Sevgili peygamberime değer
veriyorum ve onu seviyorum." anlamlarına geldiği vurgulanmalıdır.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Din
öğretimi; öğrencinin karar verme, akıl yürütme, öğrenme, araştırma, sorgulama,
yorumlama ve anlamaya yönelik zihinsel çabalarını zenginleştirip besleyebilir
mi? Din öğretiminin temel amacı sorgulayan bireyler yetiştirmektedir. İlgili
kazanımda dilek ve dualardaki dini ifadelerin neden kullanıldığı? bize
kazandıracaklarının neler olduğu üzerine sınıfta beyin fırtınası
gerçekleştirilmelidir.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
"Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır."
Bu noktada
öğrencilere sure ezberletmenin ötesinde surenin anlamı ve hayatımıza katacağı
değeri üzerinde durulması gerekmektedir.
4.2.
İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç
esaslarını sıralar.
"Çocuklar
ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla,
kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir." Bu paragraftan yola çıkarak 4.2.1 kazanımı için
islamın inanç esaslarını sıralamaktan ziyade inanç esaslarının gerekliliği
üzerine durmak olacaktır. Neden? Niçin gibi soruların yanıtlanarak öğretim
sürecine dahil edilmesi "körü körüne" gerçekleşen bir din öğretiminden
uzaklaşmasını sağlayacaktır.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
"Din
öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında
tavır almasına katkıda bulunabilir" Bu kazanımda da öğrencilerin akıl
yürütme becerilerini ve zihinsel aktivitelerini göz önünde bulundurarak öğretim
süreci izlenmesi doğru olacaktır.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
"Din
öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında
tavır almasına katkıda bulunabilir" Bu kısımda öğrencilerin Kur'am-ı
Kerim'in neden ayet ayet indirildiği üzerine düşünmeleri sağlanır.
4.2.4. Âmentü duasını
okur, anlamını söyler.
"Çocuklar
ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla,
kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir." Aslında amentü duası islamın iman esaslarını
barındıran mihenk taşı niteliğinde çok temel bir duadır. Bu aşamada da daha
önce öğretilen iman esasları konusunda olduğu gibi öğrencilere iman esaslarının
bilmemizin gerekliliği üzerine mütala yapılması doğru olacaktır.
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel
ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Din
öğretimi; öğrencinin karar verme, akıl yürütme, öğrenme, araştırma, sorgulama,
yorumlama ve anlamaya yönelik zihinsel çabalarını zenginleştirip besleyebilir
mi? "...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden
bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi
işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.Bu kazanımda da öğrenciden
beklenilen hedef davranış güzel ahlaklı olmanın nedenni sorgulamak olacaktır.
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
"...Düşünmeyi,
eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden
gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz
İslâm dininin bir gereğidir." Bu kazanımda da makale ile ilişkili olarak
öğrencilerin insan ilişkilerinde neden saygılı olmamız gerekir? sorusunu
kendilerine yöneltmesi olacaktır. Birey özellikle sorumluluk alma gibi duyuşsal
beceri için sorgulama yapmak durumunda kalır.
4.3.3.
Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
"Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır." Bu kazanımda
öğrencilere Fatiha suresinde Yüce Allah'ın bizlere verdiği görevlerin nedenini
ve gerekliliğini din öğretimi sürecine dahil etmek doğru bir öğretim süreci
izlememize yardımcı olacaktır.
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
"Hayır,
eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o
vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler." Bu aşamada
öğrencilere Hz. Muhammed'in doğduğu çevrenin ahlaki düzeyleri hakkında
bilgilendirmeler yapılmalı ve sınıf ortamında yorumlanması sağlanmalıdır.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
Bu kazanımda öğrencilere sevgili peygamberimizin aile
üyelerinin kim olduklarını tanıtmak önemlidir. Çünkü asıl amacımız olan Sevgili
Peygamberimizin güzel ahlaklı davranışını öğrenmektir. Bunun anında Sevgili
Peygamberimizin içine doğduğu aileyi bilmek bizlere onu tanımamızda yardımcı
olacaktır.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
Fikir
ağacımıza baktığımızda ağacın ürünleri olarak görünen bazı kavramlarla
karşılaşacağız. Bu kavramlar, kendi başına düşünme kabiliyeti, eleştirel
zihniyet, seçme kabiliyeti, hayatın anlamını keşfetme ve inancını aklıyla
bütünleştirme olarak sıralanıyor ve bunlar öğrencide geliştirmeyi
hedeflediğimiz kabiliyetleri gösteriyor."
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını
kendi hayatı ile ilişkilendirir.
"Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk,
dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi
kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer."
"Öğrenciler
için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede
kullanılabilecekleri muhtevadır." Bu
noktada öğrencilere konu ile ilgili günlük hayattan örnekler vermek daha etkili
bir öğrenme ortamı oluşturulması açısından yarar sağlayacaktır.
4.4.5.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
"Bir
çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma,
yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri
taşıyan insanlar ön plâna geçer."
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
"Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır."
Bu noktada
öğrencilere sure ezberletmenin ötesinde surenin anlamı ve hayatımıza katacağı
değeri üzerinde durulması gerekmektedir.
4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin
temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
İyinin ne
olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel
tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada
inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Bu
noktada öğrencilere temiz olmanın gerekliliğinin tek boyuttan oluşmadığını,
güzel ahlaklı davranışların da manevi temizlik kasamına gireceği
düşündürülmelidir.
4.5.2. Temiz ve düzenli
olmaya özen gösterir.
"Öğrenciler
için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede
kullanılabilecekleri muhtevadır." Bu kazanımda da öğrencilere temiz
olmanın gerekliliği ve günlük hayatta bize kazandıracağı olumlu davranışları ve
duyguları üzerinde durmak doğru olacaktır. Yani kazanım günlük hayatla
ilişkilendirilmeli ve öğrenciler güdülenmelidir.
MAKALE VE KAZANIMLAR EŞLEŞTİRMESİ
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Allah (c.c.), peygamber, Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür, tekbir ve salâvat, estağfirullah, sübhanallah, selam, sevap, günah, haram gibi dini ifadeleri günlük hayatımızda çoğu kez kullanırız. Burada dikkat edilmesi gereken husus bu ifadeleri doğru, anlaşılır ve yerinde kullanmaktır. Mualla Selçuk hocanın makalesinde yer verdiği kavramlarla ilgili şu ifadeler çok büyük önem taşımaktadır:
“Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar. Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
Gerek bayramlarda gerekse de günlük hayatımızın her anında bayram tekbirleri ve salât-ü selam getirilir. Burada önemli olan bu tekbirlerin ve salavatların anlamlarını bilip bilmediğimiz noktasıdır. Aynı kelimeleri kullanmamıza rağmen birçok kişi anlamını bilmemektedir. Bu hususla makalede yer alan şu ifadeler bu kavramlar için önem arz ediyor:
“Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar arasındaki ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Allah’tan dua temennisinde veya bir kişiden dilekte bulunduğumuz vakitlerde Allah razı olsun, Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah sıkça kullandığımız ifadelere başvururuz. Burada önemli olan bu kavramları ne amaçla kullandığımız yani ne kast ettiğimizdir. Makalede yer verilen şu ifadeler bu görüşümü desteklemektedir:
“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir”
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
7’den 70’e belki de günlük hayatta en fazla zikrettiğimiz, okuduğumuz dua Sübhaneke duasıdır. Fakat, duanın anlamı konusunda birçok kişi fikir sahibi değildir. Anlamı konusunda çevresinden duyduğu farklı anlamlara inanır ve öyle kabul eder. Makalede yer verilen şu ifadelerde kişilerin duydukları anlamların yorumlanmasına ve belleklerine kayıt edilmesine ve dua çerçevesinde Allah sevgisine yer verilmiştir:
“ Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir. Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir.”
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
Yüce dinimiz İslam’ın altı tane inanç esası vardır. Bu alt inanç bu dine mensup kişiler tarafından bilinmesi gerekir. Bu inanç esaslarının öğretiminde bunların farkında olmak ve bu inançlara karşı insanların saygı çerçevesinde yaklaşması gereklidir. Bu görüşümü makalede yer alan şu ifadeler desteklemektedir:
“İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.”
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
Dinimiz İslam’ın beş tane temel şartı vardır. Bu 5 şartın öğretiminde; şartlar üzerine düşünmek bizlerin temel görevidir. Makaledeki şu ifadelerle bağ kurulabilir:
“Düşünmenin bir eğitim işi, bir arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili bu sınıf düzeyinde ayet, sure ve cüz kavramları karşımıza çıkmaktadır. Bu kavramların tanımlanmasından önce öğrenciler bu kavramlar hakkında ailesi tarafından bilgi sahibi edilebilinir. Bu sahip oldukları bilgi üzerinde doğru, eksik, yarım gibi sonuçlar verebiliriz. Doğrunu öğrenciye aktarırken bu farklı sonuçları göz önünde bulundurmalıyız. Makalede geçen şu ifadeler bu noktada destek noktası olabilir:
“Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir.”
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
Günlük hayatta en sık başvurduğumuz dualardan birisi de Amentü duasıdır. Amentü duası anlamı itibarı ile Allah'a inanmanın çehresini çizen bir duadır. Bu doğrultuda bu duanın kendisinin ve anlamının öğretiminde çok dikkatli olmalıyız. Çocuklarımı iyi bir ahlaklı bireyler olarak yetiştirmek istiyorsak Amentü duasında geçen; Allah'ın var ve bir olduğuna, meleklerine, peygamberlerine, indirdiği kitaplara, ahiret günü ve kıyamete, kaderin, hayrın ve şerrin O'ndan geldiğine iman etmenin beyanatına kulak vermeliyiz. Bu doğrultuda makalede geçen şu ifadeler büyük önem arz etmektedir:
“ Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği iyinin yanına sevabı katabilmek, herkesin bildiği kötünün yanına günahı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Yüce dinimiz İslam’ın temel amacı ve hedefi, insanları güzel ahlaklı yapmaktır. İnsanların güzel ahlaklı olmasında dinin etkisinin en güzel örneğini peygamber efendimizde görmekteyiz. İslam'ın temel kaynağı olan Kur'an'ın amacı, inançlı ve güzel ahlaklı insanlar yetiştirmektir. Güzel ahlak konusunda dinin rolüne fark ettirmek amacıyla öğretim yaparken bu hususlara dikkat etmeliyiz. Makalede geçen şu ifadelerde bu noktaya dikkat çekiyor:
“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.”
“Herkesin bildiği iyinin yanına sevabı katabilmek, herkesin bildiği kötünün yanına günahı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
Anne babalarımızla, kardeşlerimizle, akrabalarımızla, komşularımızla, arkadaşlarımızla ve öğretmenlerimizle ilişkilerimizin gelişmesinde belkide en önemli ölçüt sevgi ve saygıdır. Temelinde insana saygı olan bir öğretimde birçok olgu ederiz. Bu doğrultuda makalede yer alan şu ifadelerin üzerinde durulması gereklidir:
“Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.”
“Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.”
“Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz.”
“Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.”
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
Günde namaz kılan bireylerin 41 kez okuduğu Fatiha suresi yüce dinimiz için çok önemli bir görevi vardır. Fâtiha sûresi inanan insana kesin bir düstur ve şaşmaz bir formül halinde hidayetle ibadetin önemini ve ebedî nimetin elde ediliş yöntemini belirtir. Böylece sûreyi okuyan mümin Allah'a kul olduğunu ifade ve ikrar ettikten sonra kendisiyle yaratıcısı arasında hiçbir aracı bulunmadan doğrudan doğruya ona seslenir. Fatiha suresinin öğretiminde dikkat edilmesi gereken husus çözümleyici ve yorumlayıcı ifadeleri dikkate almaktır. Bu hususta makalede yer verilen şu ifadeler görüşüme destek vermektedir:
“Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrede birçok olumsuzluk vardı; kabile yaşlılarına saygı gösterilirdi, köle ticareti yapılırdı, zenginlere pozitif ayrımcılık tanınırdı, fakirler ezilirdi, yeni doğan kız çocukları diri diri gömülürdü vs. Ne yazık ki bir insan sevgisinden, güzel ahlaktan, yardımseverlikten bahsedemiyoruz. Bu doğrultuda bu kazanımın öğretiminde makaledeki şu ifadeler dikkat alınmalıdır:
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlamışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
Peygamberimizin aile büyüklerini tanıtırken dikkat edilmesi gereken husus saygıdır. Bu doğrultuda makaledeki şu ifadelere kulak vermeliyiz:
“Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik öncesi, süt anneye verilmesi, seyahatleri, hilfü’l-fudûla katılması, Kâbe hakemliği, ticari hayatı ve evliliği konularında ve Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki erdemli davranışlarına örnekler verilirken dikkat edilecek husus; bu bilgilerin hemen direkt olarak öğrenciye verilmemesi gerektiğidir. Bu doğrultuda makalede bize yol gösteren şu ifadeler büyük önem arz etmektedir:
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
Peygamber efendimizin çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışları (büyüklerine saygılı olması, dürüst bir kişiliği vardı, güvenilir olması, çalışmayı ve insanlara yardım etmeyi severdi, kötü olan tüm davranışlardan uzak dururdu, emanete sahip çıkar, emanet edilen şeylere hıyanet etmezdi vb.) öğretilirken kendi hayatımız ile ilişkilendirmek bizlerin ve gelecek nesillerin yetiştirilmesi boyutunda büyük önem taşımaktadır. Bu ilişkilendirmeden birçok yarar sağlarız. Makaledeki şu ifadeler durumu özetlemektedir:
“Fikir ağacımıza baktığımızda ağacın ürünleri olarak görünen bazı kavramlarla karşılaşacağız. Bu kavramlar, kendi başına düşünme kabiliyeti, eleştirel zihniyet, seçme kabiliyeti, hayatın anlamını keşfetme ve inancını aklıyla bütünleştirme olarak sıralanıyor ve bunlar öğrencide geliştirmeyi hedeflediğimiz kabiliyetleri gösteriyor.”
“Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
Peygamberimizin Mekke yıllarında; ilk vahyin gelmesi, davet süreci, Habeşistan hicretleri, İsra Miraç olayı, Taif yolculuğu ve Medine’ye hicret konuları ve Medine yıllarında; Medine’de İslam toplumunun oluşması için yaptığı çalışmalar, Hudeybiye, Mekke’nin fethi, Veda Haccı ve Hutbesi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vefatı konuları ele alınırken ve öğretilirken bir kültürel miras olgusu üzerinden bilgi yığınları eşliğinde öğretmemeliyiz. Öğrencilerimizin bu olaylar karşısında düşünme, anlama, karşılaştırma ve değerlendirme yapmasına olanaklar sağlamalıyız. Bu doğrultuda makalede geçen şu ifadeler örnek teşkil etmektedir:
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
Hz. Peygamber (s.a.v.) için okunan ve Allah’ın rahmet ve selâmının O’nun üzerine olması dileğini dile getiren dualar olan Salli ve Barik duaları Kur’ân-ı Kerim’de “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.” (Ahzâb, 33/56) buyrulmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.v.)’e Allahu Teâlâ’nın salât etmesi, rahmet etmesi; meleklerin salât etmesi, şanının yüceltilmesini dilemeleri; mü’minlerin salât etmesi ise, dua etmeleri anlamını ifade etmektedir. Bu doğrultuda bu duaların okunuşu ve anlamları öğrencilere öğretilirken mutlaka kavram yanılgılarına, önceki sahip olunan ön bilgilere dikkat edilmelidir. Makalede geçen şu ifadeler buna örnek teşkil etmektedir:
“Herkesin bildiği 'iyi nin yanına sevabı katabilmek, herkesin bildiği 'kötünün yanına 'günahı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
Yüce dinimiz İslamiyet temizlik konusuna çok büyük bir önem vermektedir. Bu kazanım öğretilirken ibadet temizlik ilişkisine ve bu doğrultuda abdestin temizlik rolüne mutlaka değinilmelidir. Kazanım öğretilirken “saygı” olgusu üzerinde mutlaka durulmalıdır. Makalede geçen şu ifadeler bu bağlamda ilişkilendirilebilir:
“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.”
“Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Yemek öncesi ve sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular bizlerin temiz ve düzenli olması konusunda üzerinde durulması gereken noktalardır. Bu öğrencinin gelişimi içinde çok önemlidir. Makalede geçen şu ifadeler destek noktası olarak görülmelidir:
“Dersler sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler.”
“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."
SÖ- Zeynep Büşra Atik-17040021-
Ödev III
4.1.1. Dinî
ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler.
Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine”
sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan
şemalar birbirinin aynı değildir.
Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları
zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine
kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim
kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının
farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan
doğar. Tam tanımı yapılamıyor diye
kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.
4.1.2. Tekbir ve
salavatı söyler.
Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve
yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî
mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür
eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.
4.1.3. Dilek ve
dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve
heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara,
tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor.
Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor."
Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz.
Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri
arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.
4.1.4. Sübhaneke
duasını okur, anlamını söyler.
Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın
yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen
katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız
vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama
faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhi mesajla
özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma
karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu
ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.
4.2.1. İslam’ın inanç
esaslarını sıralar.
İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık"
dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden,
tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar
üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak
ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.
Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.
4.2.2. İslam’ın
şartlarını söyler.
"...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı
emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin
geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme
melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine,
şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek
düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve
'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in
iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her
insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır.
Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı
Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan
düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.
4.2.4. Âmentü duasını
okur, anlamını söyler.
Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına
iş yapma aynı şey değildir.
Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla
kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir. Ancak ben, kabullerime itiraz
edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım müddetçe onlara olan
bağlılığım bir peşin hüküm mesâbesindedir. Bu durum, kabullerimi veya
doğrularımı zayıflatma, hayatımdaki etki gücünü yitirme ve hatta kaybolma tehlikesi
ile karşı karşıya bırakır. Kabullerim giderek alışkanlık ve sunî bir tekrara
dönüşebilir. Doğru veya yanlış herhangi bir fikri, her türlü eleştiriye ve itiraza
rağmen hâlâ ayakta duruyor olduğu için kabul etmekle, o fikrin itiraza uğramasına
müsaade etmemek ve onu savunmacı bir tarzda koruyarak doğruluğunu kabul etmek
arasında bir fark olsa gerektir.
4.3.1. Bireyin güzel
ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan
hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile
ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri
erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına
gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik
siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili
olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici
bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen
fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk
eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç,
ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.
Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün
yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah
korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek
her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.Allah korkusu ve Allah
sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî
fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede
itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.3.2. İnsani
ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın
yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen
katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız
vardır.
Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak,
anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur,
sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında
kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum
ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak,
düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi
gerektirir.
4.3.3. Fâtiha
suresini okur, anlamını söyler.
Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah
adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için,
yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.
Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır.
Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma
ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır.
4.4.1. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin
günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek
demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok
yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere
kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan
tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak
görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı, ne geleneğe sığınmak, ne de gelenekten
kaçmaktır.
4.4.2. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde
herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği
fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı,
göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere,
nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli
belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının
önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır.
Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir.
Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk.
Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik,
kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.
4. 4.3. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
Kültürel miras konusunda bir engelimiz daha var, o da tarihî
birikimimizde değerli ve güzel olduğunu zannettiğimiz her ne varsa
öğrencilerimizin kafasına doldurmak temayülümüz. Oysa artık çocuklarımızın
öğrenmesi gereken muhtevayı seçmede bazı kriterlere sahip olabilmeliyiz.
4.4.4. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
Güzel sözler
söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek
insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan
ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.
Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi,
çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu
özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş,
gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın
kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler
veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını
yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal
dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.
4.4.5. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel
mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak
sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir.
4.4.6. Salli ve Barik
dualarını okur, anlamını söyler.
Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir
kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve
istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe
yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı
tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.
İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği
yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin
sahibi olabilmelidir
4.5.1. İslam dininin
temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de
beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun
düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı
var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî
çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var.
İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun
zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları,
sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları,
tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî
ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın
yöntemlerini zenginleştiriyor.
4.5.2. Temiz ve
düzenli olmaya özen gösterir.
İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de
beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun
düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı
var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî
çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var.
İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var.
4.1.1.
Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Okullardaki din öğretimi
uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi
diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu
“din” olgusudur.
Aynı kavramı kullananlar
hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı
“referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini
kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.
4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.
Çocuklar ve gençler körü
körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl
bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.
Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı
katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka
yepyeni bir şekil kazandırıyor.
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Kavramları başka
terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.
4.1.4.
Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
Düşünme, ancak doğru bir
kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine
inşa edilirse verimli olur.
4.2.1.
İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
Düşünmeyi, eleştirmeyi,
'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin
zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin
bir gereğidir.
4.2.2.
İslam’ın şartlarını söyler.
Aynı kavramı kullananlar
hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı
“referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini
kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.
4.2.3.
Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
Eksiksiz, tam tanımı
yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en
çok kullandığımız kavramlardır.
Kişiler, duydukları
sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar,
anlarlar ve belleklerine kaydederler.
4.2.4.
Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler
yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat
çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı
kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize
tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın
ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle-
gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.
Bu nedenle çocukların ve
gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını
savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal
edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek,
herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir
şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz,
desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak
görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her
an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
Yıllar yılı,
çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz,
bir çok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı
durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma
saygı
Saygı adına zorla empoze
edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin,
kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı
şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık
bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin
ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi
şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz. Böyle bir saygı
anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya
dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar'
görüntüsüne şaşmamalıyız.
Saygı kelimesini burada,
üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında
kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete
dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış
türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu
üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve
sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
4.3.3.
Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler.
Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine”
sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan
şemalar birbirinin aynı değildir.”
“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi
akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda
bulunabilir.”
4.4.1.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
Kültürel mirası,
yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak
sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu
yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya,
karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.
4.4.2.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
Saygı duyacağımız
kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız
konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey
öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek
olduğu anlatılmamıştır.
4.
4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler
Geçmişi, öğrencilerimizin
önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç
bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için
nakledelim.
Kültürel mirası,
yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak
sunabilelim.
4.4.4.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
Bilindiği gibi ister
ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun
uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer.
Her insan, Allah'ın
mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç
kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla,
zorla empoze etmeye hakkı yoktur.
4.4.5.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
Kültürel mirası, yetişmekte
olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini
düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.
4.4.6.
Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
Allah için, yani Allah
rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.
Allah'ın rızasını
gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak
yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara
bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye
düşünüyoruz.
4.5.1.
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
Bir çağın ahlâkî
yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana,
mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön
plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla
düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna
geçerler.
4.5.2.
Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
İnsanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden
çok yapılan işler ve eylemlerdir.
Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli
bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek,
onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve
gençleri bilinçlendirmek
SÖ_Büşra_Soysal_18040304_3.Ödev_22Nisan2021
Din
Öğretiminin Kuramsal Temelleri Adlı Makale ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgi Dersi
Öğretim Programı 4.Sınıf Kazanımları Arasındaki İlişki
Kazanım 1:
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde
kullanır.
§ “Allah
(c.c.), peygamber, Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve
şükür, tekbir ve salâvat, estağfirullah, sübhanallah” ifadelerine anlamlarıyla
birlikte yer verilir. “Allah” konusu anlatılırken zâtî ve subûtî sıfatlara
girilmez.
§ Selam
konusunda; esselamü aleyküm/selamün aleyküm ifadeleri ile dilimizde yaygın
olarak kullanılan diğer selamlama cümlelerine yer verilir.
§ Sevap, günah, helal, haram ifadeleri günlük
dildeki kullanım örnekleriyle verilir.
Makale İlişkisi:
1)
…Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin
gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini
çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle
ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir
biçimde göstermeye çalışalım.
Yukarıda yer alan paragrafla
kazanım arasında şu yönde bir ilişki kurdum; günlük hayatta çevremizdeki
insanlarla doğru ve etkili bir iletişim kurabilmek bizim için bir problemdir.
Kelimeleri doğru ve yerinde kullanabilmemiz için anlamlarını iyi bilmemiz ve
onları içselleştirebilmemiz gerekmektedir. Bu kelimelerin anlamını bilmek
öğrencinin bilincinin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Bu yüzden din öğretimi
yaklaşımımızı bu şekilde formüle etmek bu kazanım için yararımıza olacaktır.
2) …Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında
doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep
olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller.
Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi
türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini
ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir…
Yukarıda yer alan paragraf ile
kazanım arasında şu ilişki kurulmuştur; öğrencilerin günlük hayatta dini
ifadeleri doğru ve yerinde bir şekilde kullanabilmeleri için bu kelimelerin
anlamlarını bilmeli bunu içselleştirebilmeli ardandan doğru zamanda ve doğru
şekilde kullanabilmeleri için bu kavramları çözümlemeli, örnek uygulamaları
görmelidir, bu sayede kavram bilgisine ilişkin bilinç kazanabilir ve bilinç
haline gelen çözümlenmiş bilgi etkili bir bilgidir, uygulanabilirdir. Aynı
şekilde aşağıda yer alan paragrafta da aynı durum açıklanmaktadır;
3)
… Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi
amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam,
konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten
korunacaklardır.
4)…
"Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları
kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark
edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."
Yukarıdaki cümle ile kazanım
arasında; hayatla bağ kurma ve kabiliyet geliştirme kavramları arasında bağ
kurulmuştur.
Kazanım 2:
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
§ Bayram tekbirleri ve salât-ü selama
da anlamlarıyla birlikte yer verilir.
Makale İlişkisi:
1)
…Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi
olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle
bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa
bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din
olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi
tayin etmek gerekir…
Yukarıda
yer alan paragrafla kazanım arasında şu yönde bir ilişki kurulmuştur; insanlar
eylemlerini yerine getirirken bazen bunları ne amaçla yaptığının bilincinde
olmaz ve bu yüzden anlamlı davranışlar meydana getiremez. Öğrenci; tekbir ve
salavat kavramının anlamını bildiği, bu anlamı çözümlediği zaman anlamlı
eylemler yerine getirir. Tekbiri ve salavatı hem anlamına uygun olarak hem de
yerinde söyleme bilincine erişir ve davranışı kendi zihninde anlam kazandığı
için daha bilinçli ve daha fazla o eylemi yerine getirebilme bilincine sahip
olur. Bununla ilişkili olarak aşağıdaki paragrafta aynı anlamı içermektedir;
2) … Çocuklar ve
gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim
için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam,
konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten
korunacaklardır.
Kazanım 3:
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan
dinî ifadelere örnekler verir.
§ “Allah razı olsun, Allah’a emanet ol,
Allah şifa versin, inşallah, maşallah” gibi günlük hayatta kullandığımız dilek
ve dualara yer verilir.
Makale İlişkisi:
1)
"Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın.
Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu
kabiliyetlerin gelişecek..."
Yukarıdaki cümle ile kazanım
arasında; bu ifadeleri doğru şekilde kullanabilme becerisi, anlamlarını bilme
ve hayatla bu ifadeler arasında ne gibi bir bağ var (dua, karşımızdakini
değerli hissettirme vb.) arasında bağ kurulmaktadır.
Kazanım 4:
4.1.4. Sübhaneke duasını okur,
anlamını söyler.
§ Sübhaneke duası ile ilgili kısa
açıklamalar ile duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci
seviyesine göre yer verilir.
Makale İlişkisi:
1) …Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi,
aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep
olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de
engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir
bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin
özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir…
Yukarıda
yer alan paragrafla kazanım arasında şu yönde bir ilişki kurulmuştur; insanlar
eylemlerini yerine getirirken bazen bunları ne amaçla yaptığının bilincinde
olmaz ve bu yüzden anlamlı davranışlar meydana getiremez. Öğrenci; Sübhaneke
duasının anlamını bildiği, bu anlamı çözümlediği zaman anlamlı eylemler yerine
getirir. Duayı okurken aslında ne dediğinin ve ne demek istediğinin, verdiği
mesajın bilincinde olur ve bu sayede yaptığı eyleme bir anlam kazandırır.
Bununla ilişkili olarak aşağıdaki paragrafta aynı anlamı içermektedir;
2) … Çocuklar ve
gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim
için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam,
konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten
korunacaklardır.
Kazanım 5:
4.2.1.
İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
§
İslam’ın altı inanç esası, öğrenci seviyesi
dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.
Makale İlişkisi:
1) …Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi,
aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep
olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de
engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir
bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin
özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir…
2) … Çocuklar ve gençler körü körüne
uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir
dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer
çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür
olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.
Kazanım 6:
4.2.2.
İslam’ın şartlarını söyler.
§
İslam’ın beş şartı, öğrenci seviyesi dikkate
alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.
Makale İlişkisi:
1) …Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi,
aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep
olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de
engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir
bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin
özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir…
2)
… Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi
amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam,
konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten
korunacaklardır.
Kazanım 7:
4.2.3.
Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
§
Kazanım; “Kur’an-ı Kerim, ayet, sure, cüz”
kavramları ile sınırlandırılır.
Makale İlişkisi:
1)
…Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi
olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle
bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa
bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din
olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi
tayin etmek gerekir…
2)
…Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve
tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur…
Yukarıda yer alan cümle ile
kazanım arasında şöyle bir ilişki kurulmaktadır; öğrenciler, Yüce Allah’ın emir
ve yasaklarını, bu doğrultuda yaşamlarını nasıl şekillendirmeleri gerektiğini,
Yüce Allah’ın takdirini kazanmak için yerine getirmesi gereken eylemlerin
bilgisini Kur’ân-ı Kerîm’den edineceklerdir. Kur’ân’ı en doğru şekilde anlamak
ve üzerine düşünebilmek için iç düzen hakkında bilgi sahibi olmaları
yararlarına olacaktır.
Kazanım 8:
4.2.4.
Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
§ Âmentü
duası ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir.
Makale İlişkisi:
1)
…Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi
olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle
bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa
bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din
olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi
tayin etmek gerekir…
Yukarıda yer alan paragrafla
kazanım arasında şu yönde bir ilişki kurulmuştur; insanlar eylemlerini yerine
getirirken bazen bunları ne amaçla yaptığının bilincinde olmaz ve bu yüzden
anlamlı davranışlar meydana getiremez. Öğrenci; Âmentü duasının anlamını
bildiği, bu anlamı çözümlediği zaman anlamlı eylemler yerine getirir. Duayı
okurken aslında ne dediğinin ve ne demek istediğinin, verdiği mesajın
bilincinde olur ve bu sayede yaptığı eyleme bir anlam kazandırır. Bununla
ilişkili olarak aşağıdaki paragrafta aynı anlamı içermektedir;
2)
… Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi
amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam,
konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten
korunacaklardır.
Kazanım 9:
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Makale İlişkisi:
1)
…"...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir
kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi,
mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi
doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa,
heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden
ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak
üzere değer biçiliyor.
Yukarıdaki paragrafla kazanım
arasında şu ilişki kurulmaktadır; Niçin güzel ahlaklı olmalıyım? Güzel ahlaka
sahip olmak bana ve çevreme ne kazandırır? Güzel ahlaka uygun davranışlar
nelerdir? Nasıl güzel ahlaklı davranışlarda bulunabilirim? Sorularını sorma
noktasında ilişki kurulmuştur. Eylemlerimizin farkında olmamız bilincini
kazandırır.
2)
…Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile
"bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi,
yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir,
hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi,
bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci
bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime
konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir.
Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme
yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada
karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din
hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde
düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan
alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye
ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle
inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar
edilmekten korunacaklardır.
3)
Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü
kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir…
4)
Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı
ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.
5)…
"Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları
kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark
edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."
Din öğretiminin ahlaki
davranışları ve günlük hayata olan ilişkisi üzerinden bağ kurulmuştur.
Kazanım 10:
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
§
Anne baba, kardeşler, akraba, komşu, arkadaş ve
öğretmenlerle ilişkiler ayet ve hadislerle açıklanır.
§
Güzel
ahlaklı olmanın birey ve toplum hayatındaki önemine vurgu yapılır.
Makale İlişkisi:
1) …Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde
herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği
fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı,
göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere,
nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli
belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının
önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır.
Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize
gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada
kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman
saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak,
yetersiz veya umursamaz görüldük.
2)… Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı,
ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği,
hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği
konusunda kişiye yardımcı olamaz. Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut
otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda
karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.
3)… Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının
da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var.
…Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir
değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
4) Temelinde insana saygı fikri olan bir
eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık
şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli
değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de
beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun
düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve
sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da
taşır.
5) Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek
fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek,
karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da fikirler
üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin
insana kazandırabileceği tavırlardır.
6) …"Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü
sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu
şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."
Kazanım 11:
4.3.3.
Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
§ Fâtiha
suresi ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir; surede tavsiye edilen
davranışlar belirlenir ve surenin nerelerde okunduğuna değinilir.
Makale İlişkisi:
1) …Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi,
aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep
olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de
engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir
bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin
özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir…
Yukarıda
yer alan paragrafla kazanım arasında şu yönde bir ilişki kurulmuştur; insanlar
eylemlerini yerine getirirken bazen bunları ne amaçla yaptığının bilincinde
olmaz ve bu yüzden anlamlı davranışlar meydana getiremez. Öğrenci; Fâtiha
duasının anlamını bildiği, bu anlamı çözümlediği zaman anlamlı eylemler yerine
getirir. Duayı okurken aslında ne dediğinin ve ne demek istediğinin, verdiği
mesajın bilincinde olur ve bu sayede yaptığı eyleme bir anlam kazandırır.
Bununla ilişkili olarak aşağıdaki paragrafta aynı anlamı içermektedir;
2) … Çocuklar ve gençler körü körüne
uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir
dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer
çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür
olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.
Kazanım 12:
4.4.1.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
§
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin sosyal
ve dinî özelliklerine yer verilir.
1) Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin,
Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde
bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda
yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil,
düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin
keşfetmesine önem verecektir.
2)… Düşünme, ancak
doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler
üzerine inşa edilirse verimli olur.
Yukarıda
yer alan paragrafla kazanım arasında şu yönde bir ilişki kurulmuştur; dinimizi,
Peygamber Efendimiz (S.A.V) eylemlerini, Kur’ân’ı Kerim’in neden parça parça
geldiği vb. bilgileri kavrayabilmemiz için Peygamber Efendimizin doğduğu
çevreyi bilmek bize yardımcı olacaktır.
Kazanım 13:
4.4.2.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
1) Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin,
Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde
bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda
yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil,
düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin
keşfetmesine önem verecektir.
Kazanım 14:
4.
4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
§
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik öncesi
hayatında; sütanneye verilmesi, seyahatleri, hilfü’l-fudûla katılması, Kâbe
hakemliği, ticari hayatı ve evliliği konularına kısaca yer verilir.
§
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik
yıllarındaki erdemli davranışlarına örnekler verilir.
1) Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin,
Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde
bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda
yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil,
düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin
keşfetmesine önem verecektir.
2)…
Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve
tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.
Aşağıda
yer alan maddelerle Peygamber Efendimizin erdemli davranışları ve onu rol model
almamız noktasında ilişki kurulmuştur.
3) …Yıllar
yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz,
çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için
uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı,
topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş
ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların
dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı
bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş,
onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız
gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk.
Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik,
kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.
4)…
Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede,
dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği
ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz.
Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir
olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği
insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.
5)…
Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin
davranışında kendini gösteren yönü var. …Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı,
anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
6)
Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri
üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın
sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle
ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak,
anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı,
anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16
âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.
7)
Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden
söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek,
duyduklarına katılmasa da fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları
sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği
tavırlardır.
Kazanım 15:
4.4.4.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
§
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cahiliye âdetlerinden
uzak durması vurgulanır.
§
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası, dedesi ve diğer
aile büyükleriyle olan ilişkileri ve amcasının evinde gördüğü yakın ilgiyle
ilgili somut örnekler verilir.
Makale İlişkisi:
Aşağıda
yer alan maddelerle Peygamber Efendimizin erdemli davranışları ve onu rol model
almamız noktasında ilişki kurulmuştur. Ayrıca eylemlerimize anlam katmamız
açısından 1. ve 2. Maddede yer verilen paragraflar arasında bağ kurulmuştur.
1)
Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş
birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel
edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan
neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini
düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir
anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi
istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye,
kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.
2)…
Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve
tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.
3)
…Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz,
okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza
nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı,
güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere
işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım
ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış,
oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural
konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne
olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz
olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman
fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz
görüldük.
4)…
Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede,
dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve
gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz. Böyle
bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir
olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği
insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.
5)…
Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin
davranışında kendini gösteren yönü var. …Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı,
anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
6)
Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri
üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın
sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle
ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak,
anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı,
anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16
âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.
7)
Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden
söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek,
duyduklarına katılmasa da fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları
sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği
tavırlardır.
Kazanım 16:
4.4.5.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
§
Mekke yıllarında; ilk vahyin gelmesi, davet
süreci, Habeşistan hicretleri, İsra Miraç olayı, Taif yolculuğu ve Medine’ye
hicret konuları kısaca verilir.
§ Medine
yıllarında; Medine’de İslam toplumunun oluşması için yaptığı çalışmalara,
Hudeybiye, Mekke’nin fethi, Veda Haccı ve Hutbesi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
vefatı konuları kısaca ele alınır.
Makale İlişkisi:
1)
Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş
birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel
edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan
neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini
düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir
anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi
istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası,
öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.
2)…
Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve
tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.
Kazanım 17:
4.4.6.
Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
§
Salli ve Barik duaları ile ilgili kısa
açıklamalara ve duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci
seviyesine göre yer verilir.
§ Hz.
Peygamber’in ailesine “Ehl-i Beyt” denildiğine de değinilir.
Makale İlişkisi:
1)
…Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi
olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle
bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa
bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din
olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi
tayin etmek gerekir…
Yukarıda yer alan paragrafla
kazanım arasında şu yönde bir ilişki kurulmuştur; insanlar eylemlerini yerine
getirirken bazen bunları ne amaçla yaptığının bilincinde olmaz ve bu yüzden
anlamlı davranışlar meydana getiremez. Öğrenci; Salli ve Barik duasının
anlamını bildiği, bu anlamı çözümlediği zaman anlamlı eylemler yerine getirir.
Duayı okurken aslında ne dediğinin ve ne demek istediğinin, verdiği mesajın
bilincinde olur ve bu sayede yaptığı eyleme bir anlam kazandırır. Bununla
ilişkili olarak aşağıdaki paragrafta aynı anlamı içermektedir;
2)
… Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi
amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam,
konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten
korunacaklardır.
Kazanım 18:
4.5.1.
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
§
İbadet temizlik ilişkisine ve abdestin alınışına
değinilir.
§
Ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında
ilişki kurulur.
Makale İlişkisi:
1)
…Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi
olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle
bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa
bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din
olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi
tayin etmek gerekir…
Yukarıdaki paragraf ile
kazanımın 1. ve 2.açıklaması arasında bağ kurulmuştur. İlişkilere değinme ve bu
ilişkiler arasındaki anlamın çözümlenmesi ve bilincin oluşması noktasında bağ
kurulmaktadır.
2)
…Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde
etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu
noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan
nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler
üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."
Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış
açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne
uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir
dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer
çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür
olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.
Yukarıdaki paragraf ile
kazanımın 2. açıklaması arasında ilişki kurulmuştur. Aşağıdaki cümlede aynı bağ
üzerine ilişkilendirilmektedir.
3)
…Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve
tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.
4)
…Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları
ölçüde önemlidirler ve değerlidirler. …Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi
derslerinde öğrencilerin düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana
gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır. Muhtevanın öğrencide
nasıl bir davranış geliştireceği yani öğretme-öğrenme süreci sonunda elde
edilecek ürünün açıkça tanımlanması, öğretmenlerin başarılı olma şansını
arttıracaktır. Bu durumda öğretmenlerimizin sıkça dile getirdikleri, "Biz
ne yapıyoruz? Bizimki de bir uğraş mıdır? Anlattıklarımız ne işe yarıyor?"
gibi soruların kaynağı olan güvensizlik duygusu da azalacaktır: O halde
öğretmen, öğrenciden ne istediğini bilmeli, öğrenci de öğretmenin ne
istediğinden haberdar edilmelidir.
Yukarıdaki
cümle ve paragraf ile kazanım arasında şu ilişki kurulmaktadır; öğretmek ve
davranış değişikliğini meydana getirmeyi hedeflediğimiz eyleme yönelik
uygulamalı öğretim faaliyetlerinde bulunmamız ve eylemlerimizin amacını, niçin
ve nasılını öğrencilerimize gösterdiğimiz taktirde hem onların gelişimlerine
olumlu yönde katkı sağlayacak hem de hedef davranış değişikliğini anlamlı bir
şekilde meydana getirebileceğiz.
5)… "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü
sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu
şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."
Kazanım 19:
4.5.2.
Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
§ Ev,
okul ve çevre temizliğinin yanı sıra öğrencilerin öz bakım becerilerini
geliştirecek; yemek öncesi ve sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi
temizliği gibi konular üzerinde durulur.
Makale İlişkisi:
1)
…Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve
değerlidirler. …Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde öğrencilerin
düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi beklenen
değişiklikler açıklığa kavuşacaktır. Muhtevanın öğrencide nasıl bir davranış
geliştireceği yani öğretme-öğrenme süreci sonunda elde edilecek ürünün açıkça
tanımlanması, öğretmenlerin başarılı olma şansını arttıracaktır. Bu durumda
öğretmenlerimizin sıkça dile getirdikleri, "Biz ne yapıyoruz? Bizimki de
bir uğraş mıdır? Anlattıklarımız ne işe yarıyor?" gibi soruların kaynağı
olan güvensizlik duygusu da azalacaktır: O halde öğretmen, öğrenciden ne
istediğini bilmeli, öğrenci de öğretmenin ne istediğinden haberdar edilmelidir.
Yukarıdaki
cümle ve paragraf ile kazanım arasında şu ilişki kurulmaktadır; öğretmek ve
davranış değişikliğini meydana getirmeyi hedeflediğimiz eyleme yönelik
uygulamalı öğretim faaliyetlerinde bulunmamız ve eylemlerimizin amacını, niçin
ve nasılını öğrencilerimize gösterdiğimiz taktirde hem onların gelişimlerine
olumlu yönde katkı sağlayacak hem de hedef davranış değişikliğini anlamlı bir
şekilde meydana getirebileceğiz.
2) …"Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen
bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu
bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."
MERVE NUR ŞEN
18040308
SINIF ÖĞRETMENLİĞİ/3. SINIF
MAKALE VE
KAZANIMLARIN EŞLEŞTİRİLMESİ
·
4.1.1.
Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Kavramları
başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
“Din öğretimi alanında öncelikli olarak
yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını
göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki
güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”
“Bu
amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü
kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir. Peki, din
eğitimcisi bunu hangi yolla yapacaktır? Dinî metinleri ezberleterek mi? İlmihal
bilgileri belleterek mi? Araştırma yaptırarak mı? Soru sorarak mı? Bu, bir
yöntem sorunudur.”
·
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler
yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat
çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı
kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
“Din öğretimi
alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur.”
·
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere
örnekler verir.
“Kavramları
başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
“Din öğretimi alanında öncelikli olarak
yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını
göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki
güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”
·
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
“Tam tanımı
yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve
benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
“Din öğretimi
alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur.”
·
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
“Gerçek düşünce
ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer
biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve
davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve
imtihan kavramları anlam kazanıyor."
“Çocuklar ve
gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim
için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam,
konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten
korunacaklardır.”
"...Düşünmeyi,
eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden
gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz
İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı
istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik
bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda
düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”
·
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili
kavramları tanımlar
“Tam tanımı
yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve
benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
·
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
“Din öğretimi
alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur.”
“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her
zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki
insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden
istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.”
“…çocukların ve
gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını
savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal
edilmemesi gerekiyor.”
·
4.3.2. İnsani
ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
“…Saygı
duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye
gitmeyi gerektirir.”
·
4.3.3. Fâtiha
suresini okur, anlamını söyler.
“Allah
korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek
her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah
sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî
fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede
itici güçler haline gelmesini sağlar
·
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel
özelliklerini açıklar
“Her insan, Allah'ın mesajını kendi
kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları
çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk,
dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar
hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer
çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o
vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri
etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize
tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın
ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle-
gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
“Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
·
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini
tanır.
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk,
dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar
hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer.”
·
4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve
gençlik yıllarını özetler.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi
tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu
için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk,
dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar
hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer
çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o
vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri
etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize
tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın
ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle-
gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
“Saygı kelimesini burada, üzerinde
düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında
kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete
dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış
türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu
üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve
sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru
bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini
sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."
“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin,
Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde
bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda
yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil,
düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin
keşfetmesine önem verecektir.”
“Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
·
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine
yıllarını özetler.
“Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
“Düşünceye saygı,
"Benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep
yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı da ihtiva ediyor. Doğru veya
yanlış herhangi bir fikri, her türlü eleştiriye ve itiraza rağmen hâlâ ayakta
duruyor olduğu için kabul etmekle, o fikrin itiraza uğramasına müsaade etmemek
ve onu savunmacı bir tarzda koruyarak doğruluğunu kabul etmek arasında bir fark
olsa gerektir.”
“Saygı kelimesini burada,
üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında
kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete
dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış
türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu
üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve
sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
“Bir çağın ahlâkî yapısına,
doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı
gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer.
Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye
başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler”
·
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
“Saygı kelimesini burada, üzerinde
düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında
kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete
dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü,
bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde
duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra
bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
·
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler
verir.
“Saygı kelimesini burada, üzerinde
düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında
kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete
dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış
türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu
üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve
sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk,
dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar
hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer
çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o
vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler”
·
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
“Kavramları başka terimlerle ve
benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
A.) 4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde
kullanır.
Bu kazanımla ilgili olarak şu cümleleri
ilişkilendirmekteyim:(M,Selçuk) Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk
edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri
arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
Bu kazanımla ilgili olarak şu cümleleri
ilişkilendirmekteyim:( M,Selçuk) Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum
ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır,
yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu
ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir.
Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme
yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler
verir.
Bu kazanımla ilgili olarak şu cümleleri
ilişkilendirmekteyim:( M,Selçuk)Din öğretimi alanında öncelikli olarak
yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını
göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki
güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
Bu kazanımla ilgili olarak şu cümleleri ilişkilendirmekteyim:(
M,Selçuk) Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme
gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir. Peki,
din eğitimcisi bunu hangi yolla yapacaktır? Dinî metinleri ezberleterek mi? İlmihal
bilgileri belleterek mi? Araştırma yaptırarak mı? Soru sorarak mı? Bu, bir
yöntem sorunudur. Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş,
din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak
doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler
üzerine inşa edilirse verimli olur.
B.) 4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
Yine burada şu cümlelerle ilişkilendirebiliriz: Peki, din
eğitimcisi bunu hangi yolla yapacaktır? Dinî metinleri ezberleterek mi? İlmihal
bilgileri belleterek mi? Araştırma yaptırarak mı? Soru sorarak mı? Bu, bir
yöntem sorunudur. Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş,
din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak
doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler
üzerine inşa edilirse verimli olur.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
(
(M,Selçuk) Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman
diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak,
anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah
adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları
tanımlar.
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
a.) (M,Selçuk) Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.
b.) (M,Selçuk) Dinî metinleri ezberleterek mi? İlmihal
bilgileri belleterek mi? Araştırma yaptırarak mı? Soru sorarak mı? Bu, bir
yöntem sorunudur. Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş,
din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak
doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler
üzerine inşa edilirse verimli olur.
C.) 4.3. GÜZEL AHLAK
a.) (M,Selçuk) Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı,
güçlüyesaygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere
işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım
ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış,
oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural
konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne
olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz
olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman
fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz
görüldük.Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı,
sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici,
zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu
sözlere katılmamak mümkün değil.
b.) İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve
şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair
kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da
insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster
"Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka
bir merciin, fark etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar
vermesini engelleyen her baskı, Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile
Allah adına iş yapma aynı şey değildir. İnsan hürriyetine saygısızlıktır.
İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine
sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.
D.) 4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel
özelliklerini açıklar.
a.) (M,Selçuk) Din
öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, öğrencide
gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın belirlenmesine yardımcı
olacaktır. Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde öğrencilerin
düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi beklenen
değişiklikler açıklığa kavuşacaktır. Muhtevanın öğrencide nasıl bir davranış
geliştireceği yani öğretme-öğrenme süreci sonunda elde edilecek ürünün açıkça
tanımlanması, öğretmenlerin başarılı olma şansını arttıracaktır. Bu durumda
öğretmenlerimizin sıkça dile getirdikleri, "Biz ne yapıyoruz? Bizimki de
bir uğraş mıdır? Anlattıklarımız ne işe yarıyor?" gibi soruların kaynağı
olan güvensizlik duygusu da azalacaktır: O halde öğretmen, öğrenciden ne
istediğini bilmeli, öğrenci de öğretmenin ne istediğinden haberdâr edilmelidir.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik
yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
a.) (M,Selçuk) Din
öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, öğrencide
gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın belirlenmesine yardımcı
olacaktır. Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde öğrencilerin
düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi beklenen değişiklikler
açıklığa kavuşacaktır. Muhtevanın öğrencide nasıl bir davranış geliştireceği
yani öğretme-öğrenme süreci sonunda elde edilecek ürünün açıkça tanımlanması,
öğretmenlerin başarılı olma şansını arttıracaktır. Bu durumda öğretmenlerimizin
sıkça dile getirdikleri, "Biz ne yapıyoruz? Bizimki de bir uğraş mıdır?
Anlattıklarımız ne işe yarıyor?" gibi soruların kaynağı olan güvensizlik
duygusu da azalacaktır: O halde öğretmen, öğrenciden ne istediğini bilmeli,
öğrenci de öğretmenin ne istediğinden haberdâr edilmelidir.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını
özetler.
a.) (M,Selçuk) Din
öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, öğrencide
gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın belirlenmesine yardımcı
olacaktır. Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde öğrencilerin
düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi beklenen
değişiklikler açıklığa kavuşacaktır. Muhtevanın öğrencide nasıl bir davranış
geliştireceği yani öğretme-öğrenme süreci sonunda elde edilecek ürünün açıkça
tanımlanması, öğretmenlerin başarılı olma şansını arttıracaktır. Bu durumda
öğretmenlerimizin sıkça dile getirdikleri, "Biz ne yapıyoruz? Bizimki de
bir uğraş mıdır? Anlattıklarımız ne işe yarıyor?" gibi soruların kaynağı olan
güvensizlik duygusu da azalacaktır: O halde öğretmen, öğrenciden ne istediğini
bilmeli, öğrenci de öğretmenin ne istediğinden haberdâr edilmelidir.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
(M,Selçuk) Dersler
sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli ve değerli
sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde
önemlidirler ve değerlidirler. Herhangi bir ders, öğrencilerine sadece şöyle
seslenebilir: "İçinizden kim daha fazla bilgi parçacığı toplar, daha çok
ezberler, daha çok hatırlayıp iyi not alırsa, o kişi başarılıdır!" Bir
başka ders ise öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum.
Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın
arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin
gelişecek..."Sonuçta her ders şu veya bu şekilde kendi sesleniş biçimini
yani hedefini belirlemelidir. Okuduğu dersin hedefinin ne olduğunu bilmek
öğrencinin en tabi hakkıdır. Dersin anlamlandırılamadığı, amacının, hedefinin belirgin
olmadığı durumlarda huzursuzluklara ve çatışmalara kapı açılır.
D.)4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
Bu kazanımla ilgili olarak şu cümleleri
ilişkilendirmekteyim:(M,Selçuk) İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve
"açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme
biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında
olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam
olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır
sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma
işidir.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Yine burada bu kazanımla ilgili olarak şu ilişkilendirmeyi
yapmak istiyorum: (M,Selçuk) :(M,Selçuk) İnanç ve kabullerimizin
"örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar
kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden
kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru
ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya
varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi,
bir arama ve bir araştırma işidir.
SÖ-Muhammed Ali ÇİNİBULAK-18040265
4.1.1. “Dinî
ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.”
Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri
adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:
1. “ “Din”
kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan biridir. Eskilerin “efradını câmi,
ağyarını mâni” diye niteledikleri bir tanım yapmak din için çok zordur.
Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz
diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır. Eğitim, öğretim,
hürriyet, mutluluk, bu kavramların sadece birkaçıdır. Aynı kelimeleri
kullanmalarına rağmen, insanlar arasındaki ilişkilerin çok defa
anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları genellikle tam tanımı
yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı
kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans
çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken,
zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir. Kişiler,
duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde
yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan
kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel
anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar,
tartışmalar da genellikle bundan doğar.”
2. “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş,
din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak
doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler
üzerine inşa edilirse verimli olur”
4.1.2. “Tekbir ve salavatı söyler.”
Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri
adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:
1. “Hayatımızda
zihin huzuru, vicdan ile
barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik
açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî
yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.”
2. “Bu nedenle çocukların ve gençlerin
ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç,
ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.
Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği
'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
4.1.3. “Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere
örnekler verir.”
Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri
adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:
1. “Din öğretimi, bir bilgi verme
vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma
kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin
önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi
vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini
sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan
alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye
ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle
inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar
edilmekten korunacaklardır. Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin
kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda
bulunabilir”
2. “Din dersinde öğretmen, Allah rızası
için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark
ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş
yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru
içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış
olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine
sahip olma yanılgısıdır.”
3. “Din öğretiminde belletici ve baskı
altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir
yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara,
ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek
yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine,
mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla
kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye
düşünüyoruz”
4.1.4. “Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.”
Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri
adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:
1. “İyinin ne olduğunu bilen insanın da
her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki
insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden
istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar
Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. 18 vermek, öğütlerde,
tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü
insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok
yapılan işler ve eylemlerdir. Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük,
insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar
hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer
çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o
vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri
etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize
tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın
ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle-
gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
4.2.1. “İslam’ın inanç esaslarını sıralar.”
Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri
adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:
1. “İslâm
dininin eğitim ve öğretim anlayışını göz önünde bulundurarak, bu soruya
cevabımız, "Elbette evet!" sözü ile başlayacak ve muhtemelen şöyle
devam edecektir: "...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı
kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel
kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir
gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı
Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan
düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda
düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”
2. “Dersler sadece öğretim programında
mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin
gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler. Herhangi
bir ders, öğrencilerine sadece şöyle seslenebilir: "İçinizden kim daha
fazla bilgi parçacığı toplar, daha çok ezberler, daha çok hatırlayıp iyi not
alırsa, o kişi başarılıdır!" Bir başka ders ise öğrencisine şöyle
seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları
şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark
edeceksin”
4.2.2. “İslam’ın şartlarını söyler.”
Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri
adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:
1. “Tam tanımı
yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve
benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
2. “Din
öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan
onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din
öğretiminin genel hedefidir. Örgün eğitim kurumlarının çeşitli kademeleri ve
sınıf seviyeleri için ara hedefler tespit etme işi ise, program geliştirme
alanında yapılacak farklı çalışmaların konusudur.”
3. “Düşünme,
ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı
bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”
4. “Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor:
Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye
dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda
düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”
4.2.3. “Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları
tanımlar.”
Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri
adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:
1. “Bilindiği
gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin
kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer.
İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili
olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması
insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman
diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak,
anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah
adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”
2.
“Tam tanımı
yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve
benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.2.4. “Âmentü duasını okur,
anlamını söyler.”
Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri
adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:
1. “Herkesin
bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına
'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu
ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü
uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı
vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün
olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar”
4.3.1. “Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark
eder.”
Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri
adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:
1. “Saygı
duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye
gitmeyi gerektirir.”
2. “Yıllar
yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz,
çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için
uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı,
topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş
ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların
dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı
bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş,
onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız
gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk.
Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik,
kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.”
4.3.2. “İnsani ilişkilerin
gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.”
Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri
adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:
1. “Saygı
adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere
dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve
koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak
mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata
geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne
doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye
yardımcı olamaz. Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma
veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların
paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.”
2. “Saygı
duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye
gitmeyi gerektirir.”
4.3.3. “Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.”
Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri
adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:
1. “Din
öğretimi, öğrencinin zihin gelişimine katkıda bulunabilir mi? Bir başka deyişle
din öğretimi; öğrencinin karar verme, akıl yürütme, öğrenme, araştırma,
sorgulama, yorumlama ve anlamaya yönelik zihinsel çabalarını zenginleştirip
besleyebilir mi?”
2. “Din öğretimi alanında öncelikli
olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını
göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki
güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur”
3.
“Allah için, yani Allah
rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.”
4.4.1. “Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.”
Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri
adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:
1.
“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek,
herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir
şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz,
desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak
görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her
an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar”
2.
“Kültürel miras konusunda bir
engelimiz daha var, o da tarihî birikimimizde değerli ve güzel olduğunu
zannettiğimiz her ne varsa öğrencilerimizin kafasına doldurmak temayülümüz.”
4.4.2. “Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
aile büyüklerini tanır.”
4. 4.3.” Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.”
4.4.4. “Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik
yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.”
4.4.5. “Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını
özetler.”
Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri
adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımlarla ilişkili buluyorum:
1. “Kültürel
miras konusunda bir engelimiz daha var, o da tarihî birikimimizde değerli ve
güzel olduğunu zannettiğimiz her ne varsa öğrencilerimizin kafasına doldurmak
temayülümüz. Oysa artık çocuklarımızın öğrenmesi gereken muhtevayı seçmede bazı
kriterlere sahip olabilmeliyiz. "Din öğretiminde gençler hangi muhtevaya
ihtiyaç duymaktadır?" sorusuna bu tebliğ kapsamında verilebilecek cevap:
"Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini
çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır" şeklinde olacaktır. Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
4.4.6. “Salli ve Barik dualarını
okur, anlamını söyler.”
Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri
adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:
1.
“Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın
kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler
veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını
yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal
dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
2.
““Yetişmekte
olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan
zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için
öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler
körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için,
nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.
Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini
özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”
3.
“Herkesin
bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına
'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
4.
“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı
kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans
çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken,
zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”
4.5.1. “İslam dininin temizliğe
verdiği öneme örnekler verir.”
4.5.2. “Temiz ve düzenli olmaya
özen gösterir.”
Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri
adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımlarla ilişkili buluyorum:
1. “Her alanda
olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile
"bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi,
yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir,
hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi,
bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci
bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime
konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek
gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi
elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.”
2. “Bu
amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü
kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir. Peki, din
eğitimcisi bunu hangi yolla yapacaktır? Dinî metinleri ezberleterek mi? İlmihal
bilgileri belleterek mi? Araştırma yaptırarak mı? Soru sorarak mı? Bu, bir
yöntem sorunudur.”
3. “Din
öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur.”
4.
“Gerçek düşünce ile, bunun
karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi,
şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla
kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları
anlam kazanıyor.”
Selim
KEÇELİ / 18040130 / SÖ
MUALLA
SELÇUK'UN "DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ" MAKALESİ İLE 4. SINIF
DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMINDA YER ALAN 19 KAZANIM
ARASINDA MAKALENİN İÇERİĞİNDEN EŞLEŞTİRME
‘Biz yetişkinler, sahip
olduğumuz dini ve ahlaki değerleri, din öğretimi vasıtasıyla yetişmekte olan
nesle aktarma gayreti içindeyiz. Eğitim öğretim sürecinde, öğrencilerimizin
geçmişten devraldığımız kültürel mirastan haberdar olmalarını, bu mirasla tanışmalarını
ve mensubu olduğumuz dini öğrenmelerini istiyoruz. Bunu istiyoruz, çünkü bu
konuda haklı gerekçelerimiz var. Çocuklar ve gençler, dini bilgileri
öğrenirlerse iyi insanlar olacaklar diye düşünüyoruz. Onlar, dinlerini doğru
anlar ve uygularlarsa, toplum sağlam bir zemin üzerine oturur kanaatini
taşıyoruz. Bu düşüncelerden hareketle, öğrencilerimize "Küçüklerinizi
sevin!", "Büyüklerinizi sayın!" diyoruz. Derslerde,
"Dinimiz doğru olmamızı, çalışkan olmamızı. Bilgili olmamızı istiyor! siz
de böyle davranın! ", "Sizler de ahlaklı ve bilgili iyi birer insan
olun! İnandığınız ilke ve değerlere uygun hareket ederseniz mutlu
olursunuz" şeklinde ifadeler kullanarak onları bilgilendirip eğitmeye
çalışıyoruz.’’
Paragrafın
bağlantılı olduğu kazanım eşleştirmesi:
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
"Bütün diğer dersler gibi, din dersi de
öğrencilerin gerekli bilgi, beceri ve anlayışı kazanmalarına ve kişiliklerini
geliştirmelerine yardım edebilir".
Paragrafın bağlantılı olduğu kazanım eşleştirmesi:
Cümlede yazan bilgi, beceri ve anlayış kapsamında ve
kişilik geliştirmede etkin olan ders kazanımları aşağıda belirtildiği gibi
sıralanmıştır. Cümle Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinin tüm kazanımlarına
yönelik bir açıklamayı vurguluyor.
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda
doğru ve yerinde kullanır.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî
ifadelere örnekler verir.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını
söyler.
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile
ilgili kavramları tanımlar.
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını
söyler.
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını
söyler.
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu
çevrenin genel özelliklerini açıklar.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile
büyüklerini tanır.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu,
çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk
ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve
Medine yıllarını özetler.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur,
anlamını söyler.
4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği
öneme örnekler verir.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen
gösterir.
‘Düşünmeyi, eleştirmeyi,
"niçin" ve "nasıl"ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman
eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu
bulunduğumuz İslami elin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru
kullanmamızı istiyor. Kur'an- ı Kerim'de Yüce Allah, zanna, tahmine, şartlanmışlığa,
heva ve hevese, eksik bilgiye dayanan düşünce ile "gerçek düşünce"yi
birbirinden ayırıyor. Yani, düşüncelerimize olumsuz ve olumlu düşünce olmak
üzere değer biçiliyor. Gerçek düşünce ile bunun karşısında yer alan arzulara ve
heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, düşüncenin kararlara, tercihlere
yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece
sorumluluk, emanet ve halifelik kavramları anlam kazanıyor''.
Bireyin aldığı
sorumluluklar kapsamında yukarıda belirtilmiş ders kazanımının ilişkili
olduğunu düşünüyorum.
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç
esaslarını sıralar.
4.2.2. İslam’ın
şartlarını söyler.
‘Temelinde,
insana saygı, düşünceye saygı, ahlaki olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel
mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.’
Makalede yer alan cümlede
saygılı olma ve ahlaklı olma durumlarının önemine değinilmiş. Cümlenin değindiği
ders kazanımı:
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel
ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
4.3.2. İnsani ilişkilerin
gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
Kur'an'ın hayatımızın
kalitesini yükseltmek için sunduğu reçetelerden yararlanmanın yollarını
keşfedebildiğimiz ölçüde, ilişkide olduğumuz kişiler ve içinde bulunduğumuz
durumla ilgili olarak insanca bir bakış açısı kazanabiliriz. Öyleyse, nasıl bir
din öğretimi konusuna verebileceğimiz cevap, yavaş yavaş şekillendi: inancı
sayesinde iyi, hayatın üstesinden gelmeye kabiliyetti kılacak bir din öğretimi.
Böyle bir din öğretimi, bir taraftan insanı, ümitsizlik, kaygı, şüphe ve her
türlü korkuya karşı güçlü kılarken, öte taraftan insana, varlıkla ilişki
kurabilecek yeni motivasyonlar sağlar, olay ve olguları anlamlandırmaya yardım
edebilir.
Makalede geçen paragrafın
ilişkili olduğu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi kazanımları:
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç
esaslarını sıralar.
4.2.2. İslam’ın
şartlarını söyler.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in
iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
4.2.4. Âmentü duasını
okur, anlamını söyler.
Merve
Demir- SÖ -17040345
Din
Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesi ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi 4.Sınıf
Kazanımlarının İlişkilendirilmesi
‘’4.1.1. Dinî
ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır. ‘’
Ø “Allah
(c.c.), peygamber, Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve
şükür, tekbir ve salâvat, estağfirullah, sübhanallah” ifadelerine anlamlarıyla
birlikte yer verilir. “Allah” konusu anlatılırken zâtî ve subûtî sıfatlara girilmez.
Ø Selam konusunda; esselamü aleyküm/selamün
aleyküm ifadeleri ile dilimizde yaygın olarak kullanılan diğer selamlama
cümlelerine yer verilir.
Ø Sevap,
günah, helal, haram ifadeleri günlük dildeki kullanım örnekleriyle verilir.
1.) Kazanımı makaledeki; “Din”
kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan biridir. Eskilerin “efradını câmi,
ağyarını mâni” diye niteledikleri bir tanım yapmak din için çok zordur.
Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz
diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır. Eğitim, öğretim,
hürriyet, mutluluk, bu kavramların sadece birkaçıdır. Aynı kelimeleri
kullanmalarına rağmen, insanlar arasındaki ilişkilerin çok defa
anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları genellikle tam tanımı
yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı
kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans
çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken,
zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir. ‘’ bölümüyle ilişkilendirdim.
Dini ifadelerin doğru kullanımına vurgu yapılmaktadır.
2.) Kazanımı makaledeki; ‘’Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de
"bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki
içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında
doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep
olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de
engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir
bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin
özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme
vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma
kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli
bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek,
onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve
gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine
sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını
geliştirmeye ihtiyaç vardır. ‘’bölümüyle ilişkilendirdim. Dini
ifadelerin doğru kullanımı konusunda bireylerin bilinçli olması gerektiği,
kavramların çözümlenerek anlamlarının içselleştirilmesi kavramın öğrenilmesinde
önem teşkil eder.
3.) Kazanımı makaledeki; ‘’Din
öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse
verimli olur.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim. Din öğretiminin dayandırılacağı
kavramlar ve kavramların doğru ve tutarlı öğretilmesine vurgu yapılmıştır.
‘’4.1.2. Tekbir ve
salavatı söyler.’’
Ø Bayram
tekbirleri ve salât-ü selama da anlamlarıyla birlikte
yer verilir.
1.) Kazanımı makaledeki; ‘’Çocuklar
ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim.
Öğrenci ‘’ Bayram tekbirleri ve salât-ü selam ile anlamlarını öğrenirken hangi
amaçla, kim için kullanacaklarını sorgulayarak öğrendiklerinde öğrenmelerini gerekçelendirmiş,
anlamlı öğrenme gerçekleşmiş olur.
‘’4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.’’
Ø “Allah
razı olsun, Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah” gibi
günlük hayatta kullandığımız dilek ve dualara yer verilir.
1.) Kazanımı makaledeki; ‘’Her
alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile
"bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi,
yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir,
hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi,
bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci
bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime
konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek
gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi
elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu
noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan
nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler
üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine
sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını
geliştirmeye ihtiyaç vardır. ‘’bölümüyle ilişkilendirdim.
‘’4.1.4. Sübhaneke
duasını okur, anlamını söyler.’’
Ø Sübhaneke
duası ile ilgili kısa açıklamalar ile duanın nerelerde okunduğuna ilişkin
bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.
1.) Kazanımı makaledeki; ‘’
Din
dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki
inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş
yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı
ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir,
eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket
etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî
kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun
uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi
ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek
verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her
insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket
ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.’’ Bölümüyle
ilişkilendirdim. Sübhaneke duası ders kitabında da vurgulandığı gibi Allah’a
övgüler içerir.
2.) Kazanımı makaledeki; ‘’Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim. Böyle bir
öğrenme öğrencinin kendisine sunulan bilginin ezbere bir bilgi olmasından öteye
geçerek örneğin dua ve sureler için; hangi amaçla, kim için gibi bilgileri
öğrenmek, sorgulayarak doğru kaynaktan öğrenmek hayat pratiğindeki
kullanımlarda da fayda sağlar.
‘’4.2.1. İslam’ın inanç
esaslarını sıralar. ‘’
Ø İslam’ın
altı inanç esası, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden
açıklanır.
1.) Kazanımı makaledeki; ‘’
Bilindiği
gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin
kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer.
İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili
olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması
insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman
diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak,
anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah
adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur. Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da
katılmasak da yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız
vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama
faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla
özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma
karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin
olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.’’ Bölümüyle
ilişkilendirdim.
‘’4.2.2. İslam’ın
şartlarını söyler. ‘’
Ø İslam’ın
beş şartı, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.
1.) Kazanımı makaledeki; ‘’
Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî
kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek
çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla
özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân
metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını
kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç
kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla,
zorla empoze etmeye hakkı yoktur. Din öğretiminde belletici ve baskı altına
alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım
almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da yapılacak yorumlara, ortaya
atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan
anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan
birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme
şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.
Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme
kabiliyeti teşvik edilecektir.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim. Birince ve
ikinci kazanım İslam’ın şartlarından bahsetmektedir. Bu şartların uygulama boyutuna
vurgu yapılmakta ve din öğretiminde çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşımın
önerilmesi bu şartların öğreniminde, gerekçelendirilmesinde önemlidir.
‘’4.2.3. Kur’an-ı
Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar. ‘’
Ø Kazanım;
“Kur’an-ı Kerim, ayet, sure, cüz” kavramları ile sınırlandırılır.
1.) Kazanımı makaledeki; ‘’
Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan
nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler
üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." bölümüyle
ilişkilendirdim. Öğrencilerin ‘’Kur’an-ı Kerim’in ‘’ iç düzeni ile ilgili doğru
bilgilerin verilmesi, kavram yanılgılarının da önüne geçilmesinde bir yoldur.
‘’4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
‘’
Ø Âmentü
duası ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir.
1.) Kazanımı makaledeki; ‘’
Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir
ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye
girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla
ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun
uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde
yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak,
anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah
adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur. Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici
ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da
yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır.
Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama
faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla
özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma
karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin
olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.’’ Bölümüyle
ilişkilendirdim. Âmentü duasında İman’nın Şartlarından bahsedilmektedir. Bu
şartların ne demek olduğunun ezbere bir bilgi yerine çözümleyici bir yaklaşımla
ele almak, fikir ve inançlarımızı gerekçelendirir.
2.)
Kazanımı makaledeki; ‘’ Din dersinde öğretmen, Allah rızası için
iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark
ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş
yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru
içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış
olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine
sahip olma yanılgısıdır’’ bölümüyle ilişkilendirdim.
‘’4.3.1. Bireyin güzel
ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder. ‘’
1.) Kazanımı makaledeki; ‘’
Bir
çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma,
yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri
taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri
ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın
kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler
veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını
yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal
dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz. Burada, "ahlâkî
fikirler" ile "ahlâklılık adına ileri sürülen fikirler"
arasındaki ayrıma dikkat çekmek istiyorum. Evrensel değerler diyebileceğimiz
doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes
birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de
çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata
geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve
grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların
düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî
bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî
fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu
nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir
ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç
boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı
katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka
yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı
yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç
olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap
vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar
büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini
sağlar.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim.
‘’4.3.2. İnsani
ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur. ‘’
Ø Anne
baba, kardeşler, akraba, komşu, arkadaş ve öğretmenlerle ilişkiler ayet ve
hadislerle açıklanır.
Ø Güzel
ahlaklı olmanın birey ve toplum hayatındaki önemine vurgu yapılır.
1.) Kazanımı makaledeki; ‘’
Bir
de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan
başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı
duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere
saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı
duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı
duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir
şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne
demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik
anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair
kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe
geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman
teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük Saygı
adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere
dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve
koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak
mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata
geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne
doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye
yardımcı olamaz. Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma
veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların
paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız. Saygı kelimesini burada,
üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında
kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete
dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış
türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu
üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve
sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.’’ bölümüyle
ilişkilendirdim. Saygının öğretiminin hangi yollarla öğretildiğinde nasıl
sonuçlar alındığını göstermektedir.
2.) Kazanımı makaledeki; ‘’
İnsana
Saygı: Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu
fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır;
insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün
yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun
yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak;
düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi
gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı
var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî
çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var.
İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun
zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları,
sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları,
tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî
ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın
yöntemlerini zenginleştiriyor.’’ bölümüyle ilişkilendirdim. İnsana saygı ailemizden
başlayarak sosyal hayatımızdaki kişilere karşı davranış ve tutumlarımızda önemlidir.
‘’4.3.3. Fâtiha suresini
okur, anlamını söyler. ‘’
Ø Fâtiha
suresi ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir; surede tavsiye edilen davranışlar
belirlenir ve surenin nerelerde okunduğuna değinilir.
1.) Kazanımı makaledeki; ‘’
Din
dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma
arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah
rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş
yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem
doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise,
Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. ‘’ bölümüyle
ilişkilendirdim.
‘’4.4.1. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar. ‘’
Ø Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin sosyal ve dinî özelliklerine yer verilir.
1.) Kazanımı makaledeki; ‘’
tarihi
birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve
fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim.
2.) Kazanımı makaledeki; ‘’
Hürriyete
Saygı: İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün
olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi
belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan
hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster "Allah'ın
emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin,
fark etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini
engelleyen her baskı, Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah
adına iş yapma aynı şey değildir. 17 insan hürriyetine saygısızlıktır.
İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine
sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir. Bölümü
ile ilişkilendirdim. Efendimizin doğduğu dönemde, çevrede, toplumda birçok
yanlış inanç ve uygulama vardı, insan haklarının ihlal edildiği durumlar
yaşanmaktaydı.
‘’4.4.2. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) aile büyüklerini tanır. ‘’
1.) Kazanımı makaledeki; ‘’
İnsana
saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana
saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç
Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir
değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. ‘’
Bölümüyle ilişkilendirdim.
‘’4. 4.3. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler. ‘’
Ø Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik öncesi hayatında; sütanneye verilmesi,
seyahatleri, hilfü’l-fudûla katılması, Kâbe hakemliği, ticari hayatı ve
evliliği konularına kısaca yer verilir.
Ø Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki erdemli davranışlarına
örnekler verilir.
1.) Kazanımı makaledeki; ‘’
Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş
birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel
edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan
neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini
düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir
anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi
istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye,
kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir. ‘’ bölümüyle
ilişkilendirdim. Öğrenci bu iki sosyal çevreyi karşılaştırabilir.
2.) Kazanımı makaledeki;
‘’ Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma,
yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri
taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri
ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın
kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler
veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını
yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal
dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz’’ bölümüyle ilişkilendirdim.
‘’4.4.4. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile
ilişkilendirir. ‘’
Ø Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) cahiliye âdetlerinden uzak durması vurgulanır.
Ø Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) amcası, dedesi ve diğer aile büyükleriyle olan ilişkileri
ve amcasının evinde gördüğü yakın ilgiyle ilgili somut örnekler verilir.
1.) Kazanımı makaledeki; ‘’
Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin,
Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde
bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda
yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil,
düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine
önem verecektir. ‘’ bölümüyle ilişkilendirdim. Öğrenci bu iki sosyal çevreyi
karşılaştırabilir.
2.)
Kazanımı makaledeki; ‘’ Bir
çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma,
yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri
taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri
ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın
kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler
veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını
yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal
dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz’’
‘’4.4.5.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler. ‘’
Ø Mekke
yıllarında; ilk vahyin gelmesi, davet süreci, Habeşistan hicretleri, İsra Miraç
olayı, Taif yolculuğu ve Medine’ye hicret konuları kısaca verilir.
Ø Medine
yıllarında; Medine’de İslam toplumunun oluşması için yaptığı çalışmalara,
Hudeybiye, Mekke’nin fethi, Veda Haccı ve Hutbesi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
vefatı konuları kısaca ele alınır.
1.) Kazanımı makaledeki; ‘’
Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma,
yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri
taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri
ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın
kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler
veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını
yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal
dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz’’ bölümüyle ilişkilendirdim.
2.) Kazanımı makaledeki; ‘’
Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından
yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir.’’ Bölümüyle
ilişkilendirdim.
‘’ 4.4.6. Salli ve Barik
dualarını okur, anlamını söyler. ‘’
Ø Salli
ve Barik duaları ile ilgili kısa açıklamalara ve duanın nerelerde okunduğuna
ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.
Ø Hz.
Peygamber’in ailesine “Ehl-i Beyt” denildiğine de değinilir.
1.) Kazanımı makaledeki;’’
Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim.
‘’4.5.1. İslam dininin
temizliğe verdiği öneme örnekler verir.’’
Ø İbadet
temizlik ilişkisine ve abdestin alınışına değinilir.
Ø Ahlaki
güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki kurulur.
1.) Kazanımı makaledeki; ‘’
Bir çağın ahlâkî yapısına,
doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala
saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna
geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye
başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.
Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar,
öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde
yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi
ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline
getirirsiniz.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim.
‘’4.5.2. Temiz ve düzenli
olmaya özen gösterir. ‘’
Ø Ev,
okul ve çevre temizliğinin yanı sıra öğrencilerin öz bakım becerilerini
geliştirecek; yemek öncesi ve sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi
temizliği gibi konular üzerinde durulur.
1.) Kazanımı makaledeki; ‘’
Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak,
örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır
basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve
eylemlerdir.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim. Temiz ve düzenli olmak üzerine birçok
söz söylenebilir ancak bunlara hayat pratiğinde yer vermek, örneğin sınıfta
canlandırmalar yapmak öğrencilerin öğrenmelerinde kalıcı izler yaratır.
Ayşenur
Aygül
18040516
SÖ-3
Makale ve Kazanım Eşleştirmesi
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
Kazanım:
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük
konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Ø Bilinçle
bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller.
Ø Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak
biçimde yetiştirilmelidir.
Ø Allah
için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey
değildir.
Kazanım:
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
Ø Yetişmekte
olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan
zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek din
öğretiminin amacıdır.
Kazanım: 4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî
ifadelere örnekler verir.
Ø Çeşitliliğin
ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik
edilecektir.
Ø Kavramların
insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast
ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında
tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.
Kazanım: 4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını
söyler.
Ø Çözümlenmemiş
bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz
bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle
bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa
bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur.
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
Kazanım: 4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
Ø Bir
bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin
özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme
vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma
kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.
Kazanım: 4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
Ø Bir
bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin
özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme
vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma
kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.
Kazanım: 4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili
kavramları tanımlar.
Ø Yetişmekte
olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan
zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek gerekir.
Ø Kavramların
insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast
ettiğimizi belirtebiliriz.
Kazanım: 4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
Ø Bilinçle
bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa
bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din
olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi
tayin etmek gerekir.
4.3. GÜZEL AHLAK
Kazanım: 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin
rolünü fark eder.
Ø İnsanoğlunun,
baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek
ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür.
İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel
tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada
inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Amaç,
ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.
Ø Herkesin
bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına
'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu
ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada
koruyucu bir güç olarak görüyoruz.
Kazanım: 4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi
ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
Ø İnsana
saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana
saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine
nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar,
insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.
Ø Evrensel
değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî
fikirler etrafında herkes birleşir.
Ø Düşünebilmek
kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim
işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı
incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan
dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve
onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği
tavırlardır.
Kazanım: 4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
Ø Bilinçle
bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa
bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din
olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi
tayin etmek gerekir.
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
Kazanım: 4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu
çevrenin genel özelliklerini açıklar.
Ø Din
öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme
yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.
Ø Bu
noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan
nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler
üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek."
Kazanım: 4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile
büyüklerini tanır.
Ø Din
öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme
yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.
Ø Bu
noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan
nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler
üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek
Kazanım: 4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu,
çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
Ø Kendi
başına düşünme kabiliyeti öğrencide geliştirmeyi hedeflediğimiz kabiliyettir.
Ø Düşünmek
bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.
Ø Din
hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde
düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek temel amaçtır.
Kazanım: 4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve
gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
Ø Düşünmeyi,
eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden
gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz
İslâm dininin bir gereğidir. Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan,
arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin
kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana
geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor.
Ø Din
öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında
tavır almasına katkıda bulunabilir.
Ø Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.
Ø Kendi
başına düşünme kabiliyeti, eleştirel zihniyet, seçme kabiliyeti, hayatın
anlamını keşfetme ve inancını aklıyla bütünleştirme bunlar öğrencide
geliştirmeyi hedeflediğimiz kabiliyetleri gösteriyor.
Kazanım: 4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve
Medine yıllarını özetler.
Ø Düşünmek
bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.
Ø Bu
noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan
nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler
üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek."
Kazanım: 4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur,
anlamını söyler.
Ø Çözümlenmemiş
bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz
bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle
bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa
bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur.
4.5. DİN VE TEMİZLİK
Kazanım: 4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme
örnekler verir.
Ø Fikir
ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan biri de “ahlâkî olana saygı”
kavramıdır.
Ø Bir
çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma,
yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri
taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri
ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler.
Ø Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.
Kazanım: 4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Ø Din
öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan
onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din
öğretiminin genel hedefidir.
Ø Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.
Ø Din
öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında
tavır almasına katkıda bulunabilir.
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
"Din öğretiminde gençler hangi muhtevaya
ihtiyaç duymaktadır?" sorusuna bu tebliğ kapsamında verilebilecek cevap:
"Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini
çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır" şeklinde olacaktır.”
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
“Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir
değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi
yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda
müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din
eğitimcilerine düşüyor.”
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
“Din
öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında
tavır almasına katkıda bulunabilir.”
4.2. İSLAM’I
TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
"...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı
kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel
kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir
gereğidir.”
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması
gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir.
Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve
tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“Tam tanımı
yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve
benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
“İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve
"açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme
biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak,
bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı
bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda
mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.”
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
“Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç
boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı
katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka
yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı
yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç
olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap
vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar
büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini
sağlar.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve
gerekliliğini savunur.
“Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek,
tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı
bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin
davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet
olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum.
Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir
değerlendirmeye gitmeyi gerektirir”
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler
“Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir;
öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin
yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir.”
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
“Bir çağın ahlâkî
yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana,
mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön
plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla
düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna
geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz
istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam
ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız
sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında
yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı
olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel
mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak
sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu
yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya,
karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.”
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını
özetler.
“Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor.
Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz,
okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza
nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı,
güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere
işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım
ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış,
oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural
konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız
gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk.”
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki
davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi
yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda
müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din
eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar Din öğretiminde
belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve
yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. 18 vermek, öğütlerde, tavsiyelerde
bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın
hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler
ve eylemlerdir.”
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“Kültürel Mirasa Saygı: Kültürel mirasa saygı,
tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve
fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken
tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı
gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani
toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel
mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel
mirasa saygı, ne geleneğe sığınmak, ne de gelenekten kaçmaktır.”
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
“İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak,
onun düşüncelerine ve iç saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı,
sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
“İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana
getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar
yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru,
vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz.
Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir
ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.”
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
“Dersler sadece öğretim programında mevcut oldukları
için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda
bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler.”
“Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir;
öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin
yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir.”
“İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.”
SÖ- Saadet Sena Özçelik-18040293
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Bu noktada karşımıza
din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında
doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde
düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan
alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye
ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle
inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar
edilmekten korunacaklardır.”
“Din öğretimi
alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur.”
“Ancak bu kavramların
hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların
ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların
düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar.”
“Tam tanımı
yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve
benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk
edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.”
“Din öğretimi
alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi
üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse
verimli olur.”
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı
vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün
olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.”
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“Din dersinde öğretmen, Allah rızası
için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark
ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş
yapma aynı şey değildir.”
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı
vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün
olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.”
“Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle
inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar
edilmekten korunacaklardır.”
4.2.
İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
"...Düşünmeyi,
eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden
gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz
İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı
istiyor: Kur’an-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik
bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda
düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”
“İnanç ve
kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu
dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden,
kültürümüzden kaynaklanabilir.”
“Amaç, ahlâklı
insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin
bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına
'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. “
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
“Tam tanımı
yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve
benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek
kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok
kullandığımız kavramlardır.
Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri
olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine
kaydederler.
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
“Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle
inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar
edilmekten korunacaklardır.”
4.3.
GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark
eder.
“Okullardaki din
öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak
bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek
istenen olgu “din” olgusudur. “Din” kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan
biridir. Eskilerin “efradını câmi, ağyarını mâni” diye niteledikleri bir tanım
yapmak din için çok zordur. Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din
değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız
kavramlardır.”
“Bir çağın ahlâkî
yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana,
mala saygı gibi kavramlar hâkimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön
plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla
düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna
geçerler.”
“Ancak bu kavramların
hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların
ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların
düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî
bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî
fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve
gerekliliğini savunur.
“"Nasıl bir din
öğretimi?" sorusunu cevaplandırmak için, bir "fikir ağacı"
geliştirdik. (Bakınız, şekil: Nasıl bir din öğretimi?) Ağacın köklerine, insana
saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa
saygı kavramlarını*
yerleştirdik.”
“Temelinde, insana
saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa
saygı olan bir din öğretiminden yanayız. Burada akla şöyle bir soru gelebilir:
Ne demek düşünceye saygı? Peki ya insana, hürriyete, ahlâkî olana saygı ne
demek?”
“Bir de kültürel
mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak,
eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız
gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye
saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız
kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama niçin saygı duyacağımız
konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey
öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek
olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının
ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla
çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme
noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi,
kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.”
“Saygı duymak;
düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi
gerektirir.”
“İnsana saygı, insanı
bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun
yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz
etme çabasını da taşır.”
“Düşünebilmek,
düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek...
Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa
da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din
öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
“Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle
inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar
edilmekten korunacaklardır.”
4.4.
HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel
özelliklerini açıklar.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir
bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih
olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için
nakledelim.”
“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin,
Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde
bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda
yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil,
düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin
keşfetmesine önem verecektir.”
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
“Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz,
okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza
nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı,
güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere
işaret edilmiş ama niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım
ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış,
oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır.”
4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
“Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva
hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.”
“Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim,
ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası,
yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını
kendi hayatı ile ilişkilendirir.
“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir
amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların
toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek..."
“Kur’an metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması
insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman
diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak,
anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah
adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir
bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih
olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için
nakledelim.”
“Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
“Kavramları başka terimlerle
ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.5.
DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler
verir.
“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her
zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki
insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden
istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar
vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar
anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden
şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.”
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk,
dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi
kavramlar hâkimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer.
Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye
başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
“Bu noktada karşımıza din
öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru
bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini
sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."
“Dersler sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler.”
SÖ-İlknur Pehlivan-17040368
Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesi ile 4.sınıf Din Kültürü
Ahlak Bilgisi Dersi Kazanımları ile ilişkilendirme
·
4.1.1.
Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki Bu paragraf: ‘Kavramları
başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.’ Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir.
·
4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki şu paragraf: Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı
olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada
kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Bu kazanımla ilişkilendirilebilir.
Çocuklara tekbir ve salavat neden söylediklerini ne anlama geldikleri üzerine
de düşündürme açısından bu paragraftan yararlanılabilir.
·
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki şu cümleyi: ‘Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.’ Bu kazanımla ilişkisini
kurdum
·
4.1.4.
Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin
Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu cümle: “Allah korkusu ve Allah sevgisi,
insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin
mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici
güçler haline gelmesini sağlar.”
·
4.2.1.
İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki şu cümle: ‘İnanç ve
kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var.’ Bu
kazanım ile ilişkilendirilebilir. İslam’ın inanç esasları Yüce Kitap Kur’an-ı
Kerimde açıkça belirtilmiştir.
·
4.2.2.
İslam’ın şartlarını söyler
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki şu cümle: ‘İnanç ve
kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var.’ Bu
kazanım ile ilişkilendirilebilir. İslam’ın şartları Yüce Kitap Kur’an-ı Kerimde
açıkça belirtilmiştir
·
4.2.3.
Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki şu paragraf: ‘Kavramları
başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.’ Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir.
·
4.2.4.
Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki şu cümle: ‘İnanç ve
kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var.’ Bu
kazanım ile ilişkilendirilebilir. Amnetü Duası İslam’ın temel inançlarını
içerir.
·
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki şu paragraf: ‘Herkesin
bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına
'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu
ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü
uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi,
insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin
mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.’ Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir.
·
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki şu paragraf: Saygı bir
duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin
davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet
olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum.
Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye
gitmeyi gerektirir.’ Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir.
·
4.3.3.
Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki şu paragraf: Din dersinde
öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki
inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş
yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. ’ Bu kazanım ile
ilişkilendirilebilir.
·
4.4.1.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki şu paragraf: tarihi
birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve
fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Bu kazanım ile
ilişkilendirilebilir.
·
4.4.2.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki şu cümle tarihi birikime
bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil
ve tespit edebilmek demektir. Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir.
·
4.
4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki şu paragraf: ‘İnsanın bir
gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde
farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri,
heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile
insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor.’ Bu kazanım ile
ilişkilendirilebilir.
·
4.4.4.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki şu cümle: ‘Kendilerine sunulan alternatifleri
inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.’
Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir
·
4.4.5.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki şu paragraf: tarihi
birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve
fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Bu kazanım ile
ilişkilendirilebilir.
·
4.4.6.
Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki şu cümle : ‘Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.’ Bu kazanımla ilişkilendirilebilir.
·
4.5.1.
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki şu paragraf: Bir çağın
ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik,
cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan
insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî
kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön
plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz
istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam
ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız
sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında
yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.’ Bu kazanımla ilişkilendirilebilir
·
4.5.2.
Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Ø Ev, okul ve çevre temizliğinin yanı
sıra öğrencilerin öz bakım becerilerini geliştirecek; yemek öncesi ve sonrası
el ve ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular üzerinde durulur
Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri
Makalesinde ki şu paragraf: Güzel
sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek
insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan
ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir. Bu
kazanımla ilişkilendirilebilir.
4.1.1.
Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Okullardaki
din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak
bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek
istenen olgu “din” olgusudur. “Din” kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan
biridir. Eskilerin “efradını câmi, ağyarını mâni” diye niteledikleri bir tanım
yapmak din için çok zordur. Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din
değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız
kavramlardır. Eğitim, öğretim, hürriyet, mutluluk, bu kavramların sadece
birkaçıdır. Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar arasındaki
ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları
genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir. Arasında bağ kurdum.
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Aynı
kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam
kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve
olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı
değildir. Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar
içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri
kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük,
zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir. Kavgalar,
tartışmalar da genellikle bundan doğar. Arasında bağ kurdum.
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Bir
de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan
başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı
duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere
saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı
duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı
duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir
şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne
demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik
anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair
kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe
geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman
teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük. Arasında bağ
kurdum.
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
Temelinde
insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde
düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip
olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele
alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak,
anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.
İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel,
toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve
kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var.
Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba
aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları,
değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı
konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın
yöntemlerini zenginleştiriyor. Arasında bağ kurdum.
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Din
dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği
öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile
Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik
şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir,
yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve
yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun
ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması
arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun
uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek
olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan,
Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.
Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum"
iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur. Arasında bağ kurdum.
4.4.4.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
Bir
çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma,
yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri
taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri
ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın
kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler
veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız
sürece, onları –en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan
kişiler hâline getirirsiniz. Arasında bağ kurdum.
KÜBRA SÜMER
SINIF ÖĞRETMENLİĞİ 3.SINIF
18040305
“DİN ÖĞRETİMİNİN
KURAMSAL TEMELLERİ” MAKALESİ İLE 4.SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ
PROGRAMINDA YER ALAN KAZANIMLARIN EŞLEŞTİRMESİ
1-) 4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda
doğru ve yerinde kullanır.
“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”
Cümlesiyle bağ
kurdum. Nedeni ise makalede belirttiği gibi dini ifadeleri neden
kullandığımızın farkında olarak yaşamlarına aktarmalılar. Bunu sağlayıcı bir
öğretim süreci gerçekleştirmeliyiz.
2-)4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
“Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru
dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir.
Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller.
Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi
türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini
ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir.”
Kazanımı makalenin
yukarıda yer alan kısmıyla ilişkilendirmemin nedeni “Tekbir ve Salat” ı
öğrencilerin neden söylediklerini, nasıl bir anlam içerdiğini sunmalıyız. Yani
makalede de belirttiği öğrencilere sunulan bilgiyi bilinç haline getirmeliyiz.
Böylece öğrenmiş olduğumuz bilginin etkisini de artırmış oluruz.
3-)4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler
verir.
“Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları
kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark
edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek…”
4-)4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.” Cümlesiyle bağ kurdum.
Öğrenmiş oldukları
duanın anlamını içselleştirebilmeli ve neden bu duayı bilmesi ve okuması
gerektiği konusunda bilinçlendirmelidir. Sonrasında bunu uygulayıp uygulamamak
bireyin tercihine bırakılmalıdır.
5-) 4.2.1. İslam’ın
inanç esaslarını sıralar.
“Din öğretiminde belletici ve
baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı
bir yaklaşım almalıdır.”
Bu cümle ile
ilişkilendirdim. Nedeni ise makalede de belirttiği gibi İslam’ın inanç
esaslarını öğrencilere ezbere bir sıralama yaptırtmak yerine bu esasları
yorumlayarak ve çözümleyerek sunarsak öğrenciler ezbere öğrenmek yerine bilgiyi
içselleştirebilirler. Aynı zamanda makalede belirttiği gibi bu süreçte baskıcı
bir tutum sergilememeliyiz.
“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin
hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak
biçimde yetiştirilmelidir.” Cümlesiyle de bağ kurdum.
6-)4.2.2. İslam’ın
şartlarını söyler.
“Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru
dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir.
Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller.
Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi
türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini
ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir.”
“Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma
diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi
verilmek istenen olgu “din” olgusudur.” Bu cümle ile ilişkilendirdim.
7-)4.2.3. Kur’an-ı
Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka
terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
8-)4.2.4. Amentü
duasını okur, anlamını söyler.
“Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru
dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir.
Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller.
Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi
türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini
ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir.”
Kazanımını makalenin
bu kısmıyla ilişkilendirmemin nedeni bireysel öğrendiği bir bilgiyi, davranışı
bazen bilinçli bir şekilde yapmayabiliyor. Bu kazanımda da öğretmiş olduğumuz
duanın anlamını kavrayıp, çözümleyebildiğinde daha bilinçli bir şekilde
kullanabilecektir.
9-) 4.3.1. Bireyin
güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
“Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları
gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile,
herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri
erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına
gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları,
değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde
etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde
belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlaklılık adına
ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve
gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını
savunuyoruz.”
Bireyin güzel ahlaklı
olmasını sağlamak için makalede de belirttiği gibi ahlak eğitimini dini
temeller üzerine inşa etmeliyiz.
·
Bir diğer
ilişkilendirdiğim kısımlar ise:
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi,
çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu
özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş,
gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın
kendisidir.”
“Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi
ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş
bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz
bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle
bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa
bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din
olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi
tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber,
insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren
bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor:
“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın
olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için
öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler
körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için,
nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.
Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini
özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”
10-)4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının
önemini ve gerekliliğini savunur.
”Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak,
sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi
gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini
gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum
ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak,
düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi
gerektirir.”
“Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu
anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne
olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla
çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme
noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi,
kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.”
“İnsana Saygı: Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı
insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya,
anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı,
insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı,
onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı
duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye
gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik
yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî
çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var.
İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun
zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları,
sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları
ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî
bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini
zenginleştiriyor. “
11-)4.3.3. Fatiha suresini okur, anlamını söyler.
“Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru
dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir.
Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller.
Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi
türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini
ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir.”
12-)4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel
özelliklerini açıklar.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş
birikimlerimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok
güzel edebi anlamlar taşıdığı için nakledelim.”
13-)4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım.
Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok
güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte
olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini
düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir
anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi
istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye,
kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”
14-)4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik
yıllarını özetler.
“…din öğretimi; öğrencinin karar verme, akıl yürütme, öğrenme,
araştırma, sorgulama, yorumlama ve anlamaya yönelik zihinsel çabalarını
zenginleştirip besleyebilir mi? İslâm dininin eğitim ve öğretim anlayışını göz
önünde bulundurarak, bu soruya cevabımız, "Elbette evet!" …”
İlgili kazanımı
makalede yer alan bu paragrafla ilişkilendirmemin nedeni, Sevgili
Peygamberimizin çocukluk, gençlik yıllarını öğrencilere aktarırken, onları
konuya ilişkin araştırmaya, sorgulamaya yönlendirmiş olacağız. Makalede de
belirttiği gibi bu sayede öğrencilerin zihinsel çabalarını zenginleştirip,
beslemiş olacağız.
Bir diğer
ilişkilendirdiğim kısım:
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş
birikimlerimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok
güzel edebi anlamlar taşıdığı için nakledelim.”
15-) 4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik
yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
“Eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye
başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.
Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar,
öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde
yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi
ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline
getirirsiniz.”
Makalede yer alan bu
paragrafla ilişkilendirmemin nedeni, biz her ne kadar Sevgili Peygamberimizin
davranışlarına yani tarihten parlak örnek davranışlar sunsak da birey yaşadığı
çağ ile davranışlarını ilişkilendirir ve ona göre yön verir. Bunu önlemek için
Peygamberimizin ahlakının, davranışlarının örnek alınması için öğrencileri
teşvik etmeliyiz.
16-) 4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını
özetler.
“Kültürel Mirasa Saygı: Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime
bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil
ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını
çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.”
Makalenin yukarıda
yer alan paragrafıyla ilişkilendirmemin nedeni kazanımın içeriğinde sunulan bilgiler
hangi dönemlerden, hangi koşullardan bu döneme geldiğimizi öğrencilere sunmaktadır.
Bunları öğrencilere sunarak kültürel mirasımıza saygıyı, geçmişin günümüz
açısından yerini ve değerini hissettirecek şekilde bir öğrenme süreci
gerçekleştirmeliyiz.
Bir diğer ilişkili gördüğüm kısım:
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne
bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir
tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için
nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve
diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham
vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de
değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye,
anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine
önem verecektir.”
17-) 4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
“Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru
dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir.
Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller.
Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi
türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini
ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir.”
18-)4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
“İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu
dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız
kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık
olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz.”
Makaleden alıntı
yapmış olduğum kısmı da göz önünde bulundurarak insanların hayatın baş
döndürücü güzelliklerine aldanarak içini kötülüklerle doldurmaması gerektiği
ahlaki güzellikle ve manevi temizlikle ilişkisini kurarak, ahlaki olgunluğu
erişebilmeleri için çaba göstermeleri gerektiğini vurgularım.
Aynı zamanda Din
öğretiminde temizliğinin önemini öğrencilere kavratmaya çalışırken, onlarında
sorgulamasına, düşünmesine öncelik vermeliyiz. Bu sayede verilen bilgileri
kendi düşünce ve yorumlarıyla harmanlayarak içleştirebilir.
19-)4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
“Din öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar,
öğrencide gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar “ın belirlenmesine
yardımcı olacaktır. Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde
öğrencilerin düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi
beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır. Muhtevanın öğrencide nasıl bir
davranış geliştireceği yani öğretme-öğrenme süreci sonunda elde edilecek ürünün
açıkça tanımlanması, öğretmenlerin başarılı olma şansını arttıracaktır. Bu
durumda öğretmenlerimizin sıkça dile getirdikleri, "Biz ne yapıyoruz?
Bizimki de bir uğraş mıdır? Anlattıklarımız ne işe yarıyor?" gibi soruların
kaynağı olan güvensizlik duygusu da azalacaktır: O halde öğretmen, öğrenciden
ne istediğini bilmeli, öğrenci de öğretmenin ne istediğinden haberdar
edilmelidir.”
Makalede yer alan bu
paragraftan yola çıkarak belirtmek istediğim şey kazanımda yer alan “Temiz ve
düzenli olmaya özen gösterir.” İfadesi bireye kazandırılmayı amaçlayan hedef
davranıştır. Makalenin eklemiş olduğum kısmında bireye kazandırılmak istenen
hedef öğrenciye tanıtılmalı, ne işe yaracağı belirtilmelidir.
DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ MAKALESİ VE 4.SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KAZANIMLARI İLİŞKİSİ
Elif Beyza Altun/18040242
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
“...Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer.”
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar...”
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
“... “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir...”
“Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir...”
“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
“...Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz...”
“...Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor...”
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
“...Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz...”
“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
“...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir...”
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir...”
“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor...”
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
“...Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.”
“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”
“Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir...”
“...Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”
“...İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
“...Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor...”
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler...”
“İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.”
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”
“...İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
“İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.”
“Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”
“İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır... İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.”
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”
“Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
“...Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor...”
4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
“Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye çalışalım.”
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
“Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir.”
“Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor."
“...Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.”
Özge Yiğit
18040320
Sınıf Öğretmenliği-3
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
- Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. (Dini ifadeleri öğrenir, bilgiyi elde eder ama bu ifadeleri günlük konuşmalarda doğru kullanabilmesi öğrencinin aklını kullanması, tahmin etme becerisindedir.)
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
- Dersler sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler. Herhangi bir ders, öğrencilerine sadece şöyle seslenebilir: "İçinizden kim daha fazla bilgi parçacığı toplar, daha çok ezberler, daha çok hatırlayıp iyi not alırsa, o kişi başarılıdır!" Bir başka ders ise öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..." ( Tekbir ve salavatı söylemesi sadece ezberlemiş olması için değildir, tekbir ve salavat öğrencinin günlük yaşamında da kullanması gereken, onun için bir kazanç olan şeylerdir. Dolayısıyla ikinci seçenek bu kazanım için uygundur.)
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
- Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır. (Bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılacağı ifadesindeki bilgiyi dini ifadeler olarak düşünürsek öğrencilerin bu ifadelere örnekler vermesi bilgiyi nasıl kullanacağını bildiğini gösterir.)
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
- Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar. (Sübhaneke duasının anlamına baktığımızda Allah’tan başka ilah olmadığını, Allah’ın her şeyden üstün olduğunu ve Allah sevgisini görürüz.)
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
- İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. ( İslam’ın inanç ve esaslarını yorumlayarak sıralayabilir.)
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
- Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. ( Öğrenciler İslam’ın şartlarını sadece öğrenmekle kalmamalı, nasıl ve ne zaman kullanılacağı bilgisini ve deneyimini de edinmelidir.)
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
- Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. (Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları çözümler.)
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
- Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
- Çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği ‘iyi’nin’ yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. (Ahlakın dinle temellendirilmesi gerekiyor.)
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
- Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
- Düşünmenin bir eğitim işi, bir arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır. ( Bu paragrafta saygı ve sevginin nasıl olabileceğinden bahsediliyor.)
- Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. ( Makalenin genelinde saygının çeşitleri ve sevgi hakkında tartışılıyor.)
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
- İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, insan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir. ( Sevgili peygamberimizin doğduğu çevrede bu paragrafta anlatılan bazı olumsuz durumlar yaşanmıştır.)
- Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
- Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
- İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
- Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.
Ø
GÜNLÜK
HAYATTAKİ DİNİ İFADELER
4.1.1. Dinî
ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
§
“Aynı
kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam
kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve
olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı
değildir.”
§
“Kişiler,
duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde
yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan
kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel
anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir. Kavgalar,
tartışmalar da genellikle bundan doğar. “
§
“Tam
tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle
ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
§
“Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”
§
“Din
öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan
onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir.”
4.1.2. Tekbir ve
salavatı söyler.
§
“Allah
korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı
tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa
kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.1.3. Dilek ve
dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
§
“Bir bilgi
türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini
ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası
olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma
kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.”
§
“Bu
amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü
kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”
§
“Din
öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan
onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir.”
4.1.4. Sübhaneke
duasını okur, anlamını söyler.
§
“Allah
korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı
tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa
kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
§
“İnsanlar,
kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir.
Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”
Ø
İSLAMI
TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç
esaslarını sıralar.
§
“Amaç,
ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor”
§
“Herkesin
bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına
'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu
ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü
uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.”
§ “İnsanlar,
kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir.
Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”
§
“Düşünmeyi,
eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden
gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz
İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı
istiyor:”
§
"
Allah için, yani Allah rızası için iş
yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir”
4.2.2. İslam’ın
şartlarını söyler.
§
“İnsanlar,
kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir.
Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”
§
“Allah
için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey
değildir”
4.2.3. Kur’an-ı
Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
§
"...Düşünmeyi,
eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden
gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz
İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı
istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik
bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda
düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”
§
" Kendilerine
sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını
geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı
olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada
kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”
§
“Kur’ân
metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını
kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç
kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla,
zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”
§
“Fikir
ağacımıza baktığımızda ağacın ürünleri olarak görünen bazı kavramlarla karşılaşacağız.
Bu kavramlar, kendi başına düşünme kabiliyeti, eleştirel zihniyet, seçme
kabiliyeti, hayatın anlamını keşfetme ve inancını aklıyla bütünleştirme olarak
sıralanıyor ve bunlar öğrencide geliştirmeyi hedeflediğimiz kabiliyetleri
gösteriyor.”
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
§
“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı
yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç
olarak görüyoruz.”
§
“Allah
korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı
tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa
kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
§
“İnsanlar,
kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir.
Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”
Ø
GÜZEL
AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel
ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
§
“Amaç,
ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.
Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği
'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.
Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın
bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.”
§
“Bir çağın
ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik,
cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan
insanlar ön plâna geçer”
4.3.2. İnsani
ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
§
“Yıllar
yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz,
çevremiz, bir çok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için
uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı,
topluma saygı...”
§
“Saygı bir
duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin
davranışında kendini gösteren yönü var.”
§
“Saygı
duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye
gitmeyi gerektirir.”
§
“Temelinde
insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde
düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip
olduğu potansiyeli değerlendirir”
4.3.3. Fâtiha
suresini okur, anlamını söyler.
§
“Allah
korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı
tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa
kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
§
“İnsanlar,
kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir.
Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”
§
“Allah
için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey
değildir”
Ø
HZ
MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
§
“İnanç ve
kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu
dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden,
kültürümüzden kaynaklanabilir”
§
“Bir çağın
ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik,
cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan
insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî
kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön
plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz
istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam
ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız
sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında
yaşayan kişiler hâline getirirsiniz”
§
“kişilerin
menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik
yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu
faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol
oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere,
uygulamalara dönüşürler”
§
“Kendimizi
inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve
ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir
itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan
tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak
görmekteyiz”
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
§
“kişilerin
menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik
yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu
faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol
oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere,
uygulamalara dönüşürler”
§
“Kendimizi
inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve
ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir
itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan
tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak
görmekteyiz”
4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu,
çocukluk ve gençlik yıllarını özetler
§
“Bir çağın
ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik,
cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan
insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî
kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön
plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz
istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam
ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız
sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında
yaşayan kişiler hâline getirirsiniz”
§
“Kendimizi
inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve
ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir
itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan
tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak
görmekteyiz”
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki
davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
§
“İnsanın
biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel,
toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve
kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var.
Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba
aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları,
değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı
konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve
yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor”
§
“kişilerin
menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik
yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu
faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol
oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere,
uygulamalara dönüşürler”
§
“Kendimizi
inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve
ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir
itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan
tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak
görmekteyiz”
4.4.5. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
§
“İnanç ve
kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu
dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden,
kültürümüzden kaynaklanabilir”
§
“Bir çağın
ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik,
cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan
insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî
kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön
plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz
kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun;
içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en
iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline
getirirsiniz”
§
“kişilerin
menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik
yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu
faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol
oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere,
uygulamalara dönüşürler”
§
“Kendimizi
inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve
ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir
itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan
tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak
görmekteyiz”
4.4.6. Salli ve Barik
dualarını okur, anlamını söyler
§
“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı
katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka
yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
§ “Kavramları
başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
Ø
DİN VE
TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin
temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
§
“Bu
noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan
nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler
üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."
§
“Din
öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, öğrencide
gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın belirlenmesine yardımcı
olacaktır.”
§
“Gerçek
düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye
değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve
davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve
imtihan kavramları anlam kazanıyor."
§
“Böylece
sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor."
§
“Din
öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini
sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini
çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle
ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir
biçimde göstermeye çalışalım.”
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
§
“Bu
noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan
nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler
üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."
§
“Din
öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, öğrencide
gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın belirlenmesine yardımcı
olacaktır.”
§
“Gerçek
düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye
değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve
davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve
imtihan kavramları anlam kazanıyor."
§
“Böylece
sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor."
SÖ- İFFET BALIK –18040254
Din kültürü öğretimi öğrenciye zihinsel beceri katabilmeli ve onların yaşamına dönük olarak birtakım dönütler verebilmelidir. Bu bağlamda hem öğretmenin öğrencilere sunacağı bilgileri iyi bir şekilde aktararak ele alması gerekmekte hem de öğrencilere aktaracağı bu dini bilgileri onların anlamlandıracakları seviyeye indirgeyerek sunabilmeli. Din Kültürü dersi kazanımlarıyla Din Kültürü Öğretiminin Kuramsal Temelleri makalesi ile ilişkilendirme yaptığımızda bu kazanımların;
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
İfadelerinin din kültürü öğretiminde önemli rol oynayan insana saygı ifadesiyle özdeşleştirebiliriz. İnsana saygının aslında sürekli değişkenlik gösteren biz insanların yaşamdaki rollerinin farkında olunması, düşünce yapısının bilinmesi, iyi bir iletişimin koşullarının bilinmesi gibi birçok yetkinliği geliştirdiğini söylemek mümkün. Aynı zamanda Peygamber Efendimizin (s.a.v) hayatından da yola çıkılarak öğrencilere insanların fikirlerinin değişkenliği, her fikre saygı duyulması ve farklı yaşantıların farklı düşünceler ortaya çıkardığı kazanımlardan ve insana saygı kuramı üzerinden aktarılabilirse iyi bir öğrenme- öğretme sağlanabilir. Aynı zamanda günlük yaşantıda selam verirken ya da iletişim kurarken kullanmış olduğumuz dini ifade ve terimleri bilmek ve bunları iyi bir şekilde yaşamlarında uygulamalarının gerekliliği konusunda bilinçlenmelerine kaynaklık etmekte.
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
Kazanımlarının makalede yer alan düşünceye saygı kavramıyla ilişkilendirebiliriz. Her insanın farklı yaşamları olabildiği gibi farklı düşünce ve tutumları da olabilmekte. Öğrencilerin farklı düşüncelere saygı duyması ve sadece kendi bildiği doğrudan yola çıkarak bir şeyleri anlamlandırmaya çalışması aynı zamanda o bireyin yeni bilgiler öğrenmesine de engel olabilmekte. Bu nedenle bireylerin güzel ahlaklı olmalarının başkalarının fikirlerine saygı duymaktan geçtiği belirtilerek insanlara sevgi ve saygı duymanın da ahlaki bir erdem olduğu vurgulanabilir.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
İfade edilen kazanımların din kültürü öğretiminin kuramsal temellerinde yer alan hürriyete saygı çerçevesinde incelendiğinde, öğretmen tarafından öğrencilere bu kazanımları aktarma esnasında yerine getirilme yükümlülüğü olan birtakım kazanımlar sunulmuş olsa da onların bu kazanımları anlamlandırırken bir baskıcılık ve zorunluluk duymadan kendi istekleri ile yorumlamaları ve bu doğrultuda hareket etmeleri istenmelidir. Böylece onların bir baskı ile duaları ezberlemeleri ya da inanç esaslarını sadece ezberlemekle yükümlü olmadıkları bunları aynı zamanda günlük yaşantılarından yola çıkarak anlamalarının daha doğru olacağı görülmektedir. ‘ Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.’
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
İfadelerinde yer alan kazanımların kuramsal temeller bağlamında ele alırsak, ahlaki olana saygı ile ilişkilendirileceğini söyleyebiliriz. Ahlak olana saygının insanların dünyadaki yaşantılarında bir ahlak olgunluk seviyesinde olmaları beklenmekte ve güzel ahlaklı olmanın, dürüst olmanın, hoşgörülü ve kibar olmanın, varlıklara karşı saygı duymanın vb. Gibi yeterliliklerin günümüz koşullarındaki ahlaki olgunluk seviyesini belirttiği ifade edilerek örnekler ile öğrencilere bu kazanımlar aktarılabilmelidir.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
İfadelerinin yer aldığı kazanımların din kültürü öğretimindeki temel kuramlar bağlamında kültürel mirasa saygı kavramıyla özdeşleştirebiliriz. Her öğrencinin geçmişte yaşanılan önemli olayları bilerek günümüz koşullarıyla yorumlaması ve bu olaylar üzerinde düşünmelerini sağlamak önemli bir görev olmakta. Bu kazanımlardan yola çıkarak Peygamber Efendimizin (s.a.v) yaşantısındaki olaylar ve durumları öğrencilere kendi yaşamlarıyla ilişkilendirerek ilgili örnekler ile sunmak hem geçmişteki önemli olay ve durumları anlamalarını hem de kendi yaşamlarıyla arasındaki benzer ve farklı yönleri bulmalarını sağlayarak onlara yardımcı olabilmekte.
GÖKSELİN ERSOY
18040271
1) Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Allah (c.c.), peygamber, Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür, tekbir ve salâvat, estağfirullah, sübhanallah” ifadelerine anlamlarıyla birlikte yer verilir. “Allah” konusu anlatılırken zâtî ve subûtî sıfatlara girilmez.
Selam konusunda; esselamü aleyküm/selamün aleyküm ifadeleri ile dilimizde yaygın olarak kullanılan diğer selamlama cümlelerine yer verilir.
Sevap, günah, helal, haram ifadeleri günlük dildeki kullanım örnekleriyle verilir.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“Allah razı olsun, Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah” gibi günlük hayatta kullandığımız dilek ve dualara yer verilir.
2) Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
Fâtiha suresi ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir; surede tavsiye edilen davranışlar belirlenir ve surenin nerelerde okunduğuna değinilir.
3) Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
Bayram tekbirleri ve salât-ü selama da anlamlarıyla birlikte yer verilir.
4) Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir.
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
Anne baba, kardeşler, akraba, komşu, arkadaş ve öğretmenlerle ilişkiler ayet ve hadislerle açıklanır. Güzel ahlaklı olmanın birey ve toplum hayatındaki önemine vurgu yapılır.
5) Ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
İbadet temizlik ilişkisine ve abdestin alınışına değinilir.
Ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki kurulur.
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
6) Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Ev, okul ve çevre temizliğinin yanı sıra öğrencilerin öz bakım becerilerini geliştirecek; yemek öncesi ve sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular üzerinde durulur.
7) Okuduğu dersin hedefinin ne olduğunu öğrenci bilmelidir.. Dersin anlamlandırılamadığı, amacının, hedefinin belirgin olmadığı durumlarda huzursuzluklara yol açılır.
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
Fâtiha suresi ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir; surede tavsiye edilen davranışlar belirlenir ve surenin nerelerde okunduğuna değinilir.
MAKALE KAZANIM İLİŞKİSİ KURMA
Kazanımları altlarında belirtilen paragraflarla doğrudan veya dolaylı ilişkilendirebiliriz.
Makaleyi okurken kazanımları direk ilişkilendirebileceğimiz alıntılar yoktu. Mesela dua kazanımlarında direk duanın kendisi ile değil de tefsirini düşünerek ilişki kurabileceğimiz paragraflar vardı. Derin düşününce ilişki kurabilmek mümkün oldu. Bir alıntıyı birden çok kazanımla ilişkilendirebildim.
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
Anne baba, kardeşler, akraba, komşu, arkadaş ve öğretmenlerle ilişkiler ayet ve hadislerle açıklanır.
Güzel ahlaklı olmanın birey ve toplum hayatındaki önemine vurgu yapılır.
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
İbadet temizlik ilişkisine ve abdestin alınışına değinilir.
Ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki kurulur.
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
İslam’ın altı inanç esası, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
İslam’ın beş şartı, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
Kazanım; “Kur’an-ı Kerim, ayet, sure, cüz” kavramları ile sınırlandırılır.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“Allah razı olsun, Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah” gibi günlük hayatta kullandığımız dilek ve dualara yer verilir.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
Bayram tekbirleri ve salât-ü selama da anlamlarıyla birlikte yer verilir.
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Allah (c.c.), peygamber, Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür, tekbir ve salâvat, Estağfirullah, SübhanAllah” ifadelerine anlamlarıyla birlikte yer verilir. “Allah” konusu anlatılırken zâtî ve subûtî sıfatlara girilmez.
Selam konusunda; esselamü aleyküm/selamün aleyküm ifadeleri ile dilimizde yaygın olarak kullanılan diğer selamlama cümlelerine yer verilir.
Sevap, günah, helal, haram ifadeleri günlük dildeki kullanım örnekleriyle verilir.
Aşağıda “Hz. Muhammed’i Tanıyalım” ünitesinin kazanımlarına yer verilmiş, bu kazanımları kültürel mirasa saygı başlığı altında ele alabiliriz.
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin sosyal ve dinî özelliklerine yer verilir.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik öncesi hayatında; sütanneye verilmesi, seyahatleri, hilfü’l-fudûla katılması, Kâbe hakemliği, ticari hayatı ve evliliği konularına kısaca yer verilir.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki erdemli davranışlarına örnekler verilir.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cahiliye âdetlerinden uzak durması vurgulanır.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası, dedesi ve diğer aile büyükleriyle olan ilişkileri ve amcasının evinde gördüğü yakın ilgiyle ilgili somut örnekler verilir.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
Mekke yıllarında; ilk vahyin gelmesi, davet süreci, Habeşistan hicretleri, İsra Miraç olayı, Taif yolculuğu ve Medine’ye hicret konuları kısaca verilir.
Medine yıllarında; Medine’de İslam toplumunun oluşması için yaptığı çalışmalara, Hudeybiye, Mekke’nin fethi, Veda Haccı ve Hutbesi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vefatı konuları kısaca ele alınır.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Ev, okul ve çevre temizliğinin yanı sıra öğrencilerin öz bakım becerilerini geliştirecek; yemek öncesi ve sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular üzerinde durulur.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
Sübhaneke duası ile ilgili kısa açıklamalar ile duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
Âmentü duası ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir.
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
Fâtiha suresi ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir; surede tavsiye edilen davranışlar belirlenir ve surenin nerelerde okunduğuna değinilir.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
Salli ve Barik duaları ile ilgili kısa açıklamalara ve duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.
Hz. Peygamber’in ailesine “Ehl-i Beyt” denildiğine de değinilir.
Osman Taha
Aslankaya
18040247
Hocam merhabalar. Aşağıda önce kazanımları yazdım sonrasında
ise bu kazanımları makalede ki bağdaştırdığım ve bir benzerlik, anlam
çıkarttığım kısmı yazdım. Her kazanım için uygun içime sinen bir kısım
bulamadığım için de bazı kazanımları su sebepten dolayı boş bıraktım.
4.1.1. Dinî
ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Kur'an metni ilahidir; fakat onun uygulaması insanidir. Her
insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır.
4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Bu bağlamda öğrencilere, Alah'la her an beraber olma şuurunun
insan şahsiyetini korumadaki rolü anlatılabilir. Allah'ı hatırlama' nın her türlü
ahlaki gerginliğin üstesinden gelmeye yardımcı olabileceği hissettirilebilir.
"Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir"3 ayetinin
hayatlarındaki yeri farkettirilebilir.
4.1.4.
Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
4.2.1.
İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
Amaç ahlaklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal
edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği iyinin yanına sevabı katabilmek,
herkesin bildiği kötünün yanına günahı ekleyebilmek, ahlaka yepyeni bir şekil
kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı, yönsüz, desteksiz ve
şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz
4.2.2.
İslam’ın şartlarını söyler.
4.2.3.
Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
Kur'an'ın hayatımızın kalitesini yükseltmek için sunduğu
reçeteler' den yararlanmanın yollarını keşfedebildiğimiz ölçüde, ilişkide
olduğumuz kişiler ve içinde bulunduğumuz durumla ilgili olarak insanca bir
bakış açısı kazanabiliriz
4.2.4.
Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Mesela temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı,
insanın ne olduğu üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını değerlendirir.
İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir.
İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve
iç alemine nüfuz etme çabasını da taşır.
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
Çocuklar ve gençler, dini bilgileri öğrenirlerse iyi in[1]sanlar
olacaklar diye düşünüyoruz. Onlar, dinlerini doğru anlar ve uygularlarsa,
toplum sağlam bir zemin üzerine oturur kanaatini taşıyoruz. Bu düşüncelerden
hareketle, öğrencilerimize "Küçüklerinizi sevin!",
"Büyüklerinizi sayın!" diyoruz.
4.3.3.
Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
4.4.1. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
Saygılı bir tavrın insanı, eşyayı, tabiatı, çevreyi, toplumu,
çağı anlamak, sorgulamak veya sonra bir değerlendirmeye gitmek demek olduğunu
söyledik. Böyle bir tutumun, dengeli bir tutuma veya İslam
Dini'n de ifadesini bulan şekliyle orta yolu bulmaya zemin
hazırlayabileceğine işaret ettik.
Bu kazanıma bu kısmı ilişkilendirmemim sebebi çocuklara
çevreyi anlatırken ve ya çevre ile ilgili konulardan bahsedilirken Hz.
Muahammed’in (s.a.v.) çevresinden örnekler ve alıntılar yapılabilir.
4.4.2. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4. 4.3. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
4.4.5. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
4.4.6.
Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
4.5.1.
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
Cenab-ı Hakk'ın şu sözlerle anlattığı başarıyı
gerçekleştirebilir.
"Nefse ve onu şekillendirene andolsun ki, Allah ona bozukluğunu
ve iyiliğini işlemiştir. Nefsini temizleyen kurtulur, ama onu kirletip örten ziyana
uğramıştır"
4.5.2.
Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
4.1.
GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1.
Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları
zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine
kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim
kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının
farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan
doğar.”
“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk
edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri
arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.
“Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar
arasındaki ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir
ayrılıkları genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı
kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam
kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve
olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı
değildir.”
“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk
edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.”
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı
olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada
kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”
4.1.4.
Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
“Aynı kavramı
kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına”
ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini
kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”
4.2.
İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1.
İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
"...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı
kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel
kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir
gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı
Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan
düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.
“Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç
boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı
katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka
yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı
yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç
olarak görüyoruz.”
4.2.2.
İslam’ın şartlarını söyler.
“Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar
arasındaki ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir
ayrılıkları genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı
kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam
kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler.”
4.2.3.
Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine
oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli
olur.”
4.2.4.
Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
“Aynı kavramı
kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına”
ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini
kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”
4.3.
GÜZEL AHLAK
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
“Ağacın köklerine, insana saygı, düşünceye saygı,
hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı kavrâmlarını
yerleştirdik.”
“Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî
olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden
yanayız.”
“Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk,
dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar
olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında
görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi
noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar
hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve
eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip
verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler,
ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle
çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk
anlayışını savunuyoruz.”
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
“Ağacın köklerine, insana saygı, düşünceye saygı, *hürriyete
saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı kavrâmlarını yerleştirdik”
“Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî
olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden
yanayız.”
“Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek,
tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı
bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin
davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet
olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. “
“Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı,
sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
4.3.3.
Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
“Aynı kavramı
kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına”
ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini
kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”
“Bu amaçlara uygun
olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında
tavır almasına katkıda bulunabilir.”
4.4.
HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı
olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel
mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak
sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu
yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya,
karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.”
“Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk,
dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar
olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında
görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi
noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar
hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve
eylemlerinde etkili olurlar.”
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük,
insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar
hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer
çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o
vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri
etkileyen şey hayatın kendisidir.”
4.4.2.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı
olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
4.
4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı
olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük,
insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar
hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. “
4.4.4.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı
olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
“Bu amaçlara uygun
olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık
karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”
4.4.5.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı
olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
4.4.6.
Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
“Aynı kavramı
kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına”
ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini
kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”
4.5.
DİN VE TEMİZLİK
4.5.1.
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir
amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların
toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için
öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.”
4.5.2.
Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir
amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların
toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek...”
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
Temelinde
insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde
düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip
olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele
alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak,
anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın
biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel,
toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve
kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var.
Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba
aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları,
değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı
konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın
yöntemlerini zenginleştiriyor.
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Aynı
kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam
kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve
olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı
değildir. Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar
içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri
kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük,
zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir. Kavgalar,
tartışmalar da genellikle bundan doğar.
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Bir
de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan
başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı
duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere
saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı
duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı
duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir
şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne
demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik
anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair
kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe
geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman
teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.
.
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Din
dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği
öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile
Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik
şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir,
yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve
yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun
ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması
arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun
uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek
olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan,
Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.
Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum"
iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.
4.4.4.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
Bir
çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma,
yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri
taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri
ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın
kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler
veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız
sürece, onları –en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan
kişiler hâline getirirsiniz.
4.1.1.
Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Okullardaki
din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak
bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek
istenen olgu “din” olgusudur. “Din” kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan
biridir. Eskilerin “efradını câmi, ağyarını mâni” diye niteledikleri bir tanım
yapmak din için çok zordur. Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din
değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız
kavramlardır. Eğitim, öğretim, hürriyet, mutluluk, bu kavramların sadece
birkaçıdır. Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar arasındaki
ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları
genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir.
SILA KÖKSAL-SINIF ÖĞRETMENLİĞİ-3
DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ
Prof. Dr. Muallâ SELÇUK
DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ KAZANIMLARI
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
“Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir”
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.”
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
“İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.”
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
“Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır”
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
"Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir."
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
“.....çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
“Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
"Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır."
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir.”
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
“Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar.”
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
“Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
"Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir."
"Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz."
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
"Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.”
4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
"Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
“Din öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, öğrencide gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın belirlenmesine yardımcı olacaktır. Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde öğrencilerin düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır.”
“DİN
ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ” MAKALESİ İLE ÖĞRETİM PROGRAMINDAKİ KAZANIMLARIN
İLİŞKİLENDİRİLMESİ
Fatma Ceyda YILMAZ
18040319- SÖ
4.1.1.
Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
İnsanlarımızın önemli sorunlarından bir tanesi
kullandıkları kelimelerin anlamlarını bilmemeleri ve bu nedenle doğru yerde
kullanmamalarıdır. Kullansalar dahi niçin kullandıklarının farkında
değildirler. Örneğin bir işe başlamadan evvel besmele çekeriz ama besmele
çekmek bize ne getirir, bize ne sağlar bunu birçoğumuz bilmeyiz. Bilsek de
ezberedir bilgimiz. Günlük hayatta kullanmış olduğumuz dini ifadeleri
öğrencilerde farkındalık oluşturarak öğretmemiz gerekmektedir.
“Okuduğu
dersin hedefinin ne olduğunu bilmek öğrencinin en tabi hakkıdır.” Mualla
Selçuk’un bu cümlesi ile bu kazanımı gerçekten bağdaştırdım. Çünkü içerikten
habersiz sadece ezberleyen bir eğitim hiçbir alanda kabul değildir.
4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.
4.2.3.
Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
Sadece tekbir ve salavatı söylemesi yetmemektedir. Örneğin
Salavatı getirmenin sevgili peygamberimize bir saygı belirttiğini bilerek
salavat getiren öğrenci gerçekten hedef davranışa ulaşmış demektir. Peygamber
efendimize saygı demek, insana saygı demektir. Onun her şeyden önce bir insan
olduğunu bilmek gerekir.
“İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma
eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak,
anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.”
Bu cümleye baktığımızda bir insana saygı duymak için öncelikle onu tanımamız
gerektiğini anlamamız gerektiğini ifade ediyor. Bu tür ifadelerin kime ne
niyetle söylendiği öğrencilere tam anlamıyla içselleştirilmelidir.
Ayrıca kullandığımız kavramların tam anlamıyla
tanımını yapamasak da bunu öğrencilerimizin algı düzeylerine indirgeyerek,
kolaylaştırarak açıklayabiliriz. “Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler
yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat
çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.”
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Allah razı olsun, Allah’a emanet ol, Allah şifa
versin, inşallah, maşallah” kavramları bu kazanım kapsamındaki ifadeler olarak
belirtilmiştir. “Kavramları başka
terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz.” Bu cümle aslında tüm kavramların öğretimi için geçerlidir.
Günlük hayatta bu kavramları ne amaçla kullandığımızı öğrencilerimize
aktarabilmemiz gerekir.
4.1.4.
Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
4.2.4.
Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
4.3.3.
Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
“…din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü
kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.” Mualla
Selçuk’un bu cümlesine dayanarak şunları ifade edebiliriz. Duanın anlamını
okuduğunda öğrenci bundan nasıl bir çıkarım yapıyor, neye ulaşıyor bunu ifade
etmesi ve öğrencilerle bir dua üzerine bir tartışma havası oluşturulabilmesi
önemlidir. Öğrenci dualardan ve surelerden yola çıkarak dahi dinimizin nasıl
bir yapı olduğunu öğrenebilir.
4.2.1.
İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
Bugün yoldan geçen insanlara uzatılan sarı
mikrofonlar bu gibi durumları sorgular. Sadece arka arkaya söylemek bile ben
Müslümanım diyen insanlar için ilkokula gitmeme gerekçesi öne sürülerek
söylenememektedir. Söyleyenlerin ise büyük çoğunluğu sadece ezberlemiştir ve
bunun için tebrik edilirler. "İçinizden kim daha fazla bilgi parçacığı
toplar, daha çok ezberler, daha çok hatırlayıp iyi not alırsa, o kişi
başarılıdır!" Bu cümleyi okuduğumda aklımda bunlar belirdi. Gerçekten günümüzde
din bilgisi ezberden öteye geçememektedir. Ezberden öteye geçebilmek için din
eğitiminin ezberlemek olmadığını, bunun hayatımızı anlamlandırmada önemli bir
rol oynadığını, “Oku!” emri ile kastedilenin ne olduğu ile bağdaştırarak sunmak
önemlidir.
4.2.2.
İslam’ın şartlarını söyler.
Dini bir zorlama olarak algılamaya sebep olan öğretim
yöntemleri özellikle bu gibi kazanımlarda ortaya çıkmaktadır. “Önümüze bir dizi
kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne
olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz
olduk.” Dinden uzaklaştıracak ve insanı bunaltacak sert emirler yağdırmak,
cehennem ile tehdit etmek sadece çocuklar için değil her yaştaki bireyler için
olumsuz sonuçlar ortaya çıkarır. İslam’ın şartlarını uygun bir dille, tek tek
içselleştirmek önemlidir.
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Güzel ahlaktan sadece bahsetmek, sözlü ifadelerle
belirtmek her insanın farklı algılama ve yorumlama durumları olduğu düşünülürse
oldukça yetersizdir. “Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle
iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya
şemalarının farklı olmasından ileri gelir. Kavgalar, tartışmalar da genellikle
bundan doğar.” Temsil olmadıkça tebliğ faydasızdır. Yüce Allah bizlere sadece
bir kitap gönderip buna uyun da diyebilirdi. Ancak o bizi en iyi bilendir.
Bizlere bir rehber gönderdi. Güzel ahlakın bir temsilini bizlere sundu. Güzel
ahlaktan söz ederken peygamberlerin davranışları, olaylar karşısında verdikleri
tepkiler ile dinimiz arasındaki bağı kurmak din ile ahlakın bağını
anlamlandırmalarını kolaylaştıracaktır. “Amaç, ahlâklı insanlar
yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği
'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı
ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.” Bu cümle ile bu kazanım
doğrudan ilişkilendirilebilir.
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
İnsanlarla olan ilişkilerimizde saygı ve sevginin
gerekliliğinden bahsetmek için öncelikle saygı ve sevginin nasıl bir şey
olduğunu açıklayabilmek gerekir. Saygı ve sevginin olmadığı bir toplumu göz
önüne getirebilen kişi bunun gerekliliğini savunur. Saygının büyüklerden
korkmak, onların düşüncelerini eleştirmemek ya da karışmamak olmadığını;
sevginin ise güzel sözler sarf etmekten ibaret olmadığını göstermek gerekir.
Çağın hızla değişmesiyle, kültürlerin aktarımlarında oluşan değişikliklerin
ortaya çıkışıyla insanlardaki bu değerler öznellik arz etmeye başladı. “Saygı
duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye
gitmeyi gerektirir.” olarak belirtilen cümle ile saygı; bir duygu olmanın
yanında faaliyetleri de içine alan bir kavram olarak değerlendirilmiştir. Bu
açıdan saygı duymanın aslında öznellik getirmediğini ve davranışlara yansıması
gereken her insan için geçerli faaliyetlerin bütünü olduğunu anlıyoruz.
4.4.1.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
4.4.2.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4.
4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
4.4.5.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
Hz. Muhammed’i Tanıyalım ünitesindeki kazanımların
tamamını makalede verilen saygı başlıkları ile ilişkilendirdim. İnsana saygı,
düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı
kavrâmları aslında tam anlamıyla bir insanı tanımayı, anlamayı, onu
değerlendirirken bulunduğu koşulları bilmeyi ve kendi yaşamına uyarlamayı açıklamaktadır.
Elbette din konusunda öğrencilerin eleştirileri olacak ve her açıdan
sorgulamaya yöneleceklerdir. Aslında bunun önünü ‘Allah öyle emretmiş’ diyerek
kapatmak çoğu insanın kolayına gelse de, dönemler arasındaki farkları ve tarihi
koşulları bilerek hareket etmek, değerlendirmeleri empati çerçevesinde yapmak
ve dini bu bakış açısıyla yorumlamak etkili olur. Hz. Muhammed’in hayatını
tanırken saygı ve sevgi kavramlarını sürece dahil eden birey için dinimizi
anlamak daha kolay olur.
4.4.6.
Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
Peygamberimizi tanıdıktan sonra, ona olan saygımızı
ve sevgimizi nasıl dile getirebileceğimizi, ona ve yakınlarına nasıl dua
edebileceğimizi örneklemek için bu kazanım uygundur. “Çocuklar ve gençler körü
körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl
bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.” Dua
cümlelerini, namazımızın yerine getirilmesi gerekli bir bölümü olmanın yanında
bizim için ne ifade ettiğini sorgulayıcı şekilde anlamını bilerek kullanmayı ve
bu konuda içtenliğimizin olması gerektiğini öğretmeliyiz.
4.5.1.
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
4.5.2.
Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Dinin günlük hayatımıza katkıları ve pratik bilginin
getirileri bilinci ile bir öğretim yapılması gerektiği her zaman
vurgulanmıştır. Temizlik konusunda maddi temizlik ile günümüzdeki hastalık ve
salgınların bağlantısını anlamak güç değildir. Niçin temizlik önemlidir
sorusuna verilecek cevaplar her zaman maddi yönde olacaktır. Ancak manevi
temizlik ile ibadet ve güzel ahlakın ilişkisini açıklayabilmek o kadar kolay
değildir. Soyut durumları somutlaştırmak için günlük hayata dair örnekler,
çeşitli etkinlikler ve durumlar öğretmen tarafından oluşturulmalıdır. Dinin her
zaman bizim için iyi olanı ve bizim iyiliğimize olanı istemesi bakış açısı,
temizliğin neden önemli olduğunu öğrenciye sunar.
4.1.1.
Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Prof.
Dr. Muallâ SELÇUK’un “DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ” makalesindeki: “Kavramları
başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.” Bu kesiti öğretim programındaki bu kazanımla ilişkili
gördüm.
4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.
Din
öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur. Prof. Dr. Muallâ SELÇUK’un “DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL
TEMELLERİ” makalesindeki bu kesiti öğretim programındaki bu kazanımla ilişkili gördüm.
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Din
öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir. Prof. Dr.
Muallâ SELÇUK’un “DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ” makalesindeki bu kesiti
öğretim programındaki bu kazanımla ilişkili gördüm.
4.2.1.
İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
Din
öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur.
Amaç,
ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.
Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği
'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.
Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın
bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah
korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı
tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa
kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar. Prof. Dr. Muallâ SELÇUK’un
“DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ” makalesindeki bu kesiti öğretim
programındaki bu kazanımla ilişkili gördüm.
4.2.3.
Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
Din
öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur. Prof. Dr. Muallâ SELÇUK’un “DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL
TEMELLERİ” makalesindeki bu kesiti öğretim programındaki bu kazanımla ilişkili gördüm.
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
“Yetişmekte
olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan
zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için
öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler
körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için,
nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.
Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini
özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.
Güzel
ahlaklı olmanın gerekliliğini öğrencilere sunmalıyız.
Çocukların
ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını
savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal
edilmemesi gerekiyor. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun
ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı
katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka
yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı
yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç
olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap
vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar
büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini
sağlar. Prof. Dr. Muallâ SELÇUK’un “DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ” makalesindeki
bu kesiti öğretim programındaki bu kazanımla ilişkili gördüm. Ahlak eğitiminde amacımızın
ne olduğunu açıklayarak dinle temellendirmeliyiz.
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
Saygıyı
bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın
eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı,
sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
Dinleyebilmek,
karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler
üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin
insana kazandırabileceği tavırlardır. Bu kazanımda öğrencilerin savunma,
fikrini dile getirmede izleyeceği yolu açıklarız.
Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da
katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız
vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama
faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla
özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma
karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin
olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.
Ağacın
köklerine, insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı
ve kültürel mirasa saygı kavrâmlarını verilmiştir. Bu fikir ağacından yardım
alarak saygı kavramını içerikleriyle ele alıp açıklayabiliriz.
4.4.1.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Bu bilgi ışığında Peygamberimizin
doğduğu çevreyi anlatıp öğrencilerden yorumlayıcı bir bakış ile dönemi ve
çevreyi değerlendirmelerini isteriz.
4.4.2.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
Çocukların
ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını
savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal
edilmemesi gerekiyor. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun
ihmal edilmemesi gerekiyor.
Bu kazanımı
ahlakla ilişkilendirerek Peygamber Efendimizin ailesine karşı sergilemiş olduğu
davranışlarla ilişkilendirebiliriz.
4.
4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki erdemli davranışlarına
örnekler verilir.
Kültürel
mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak
sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu
yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya,
karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.
Burada,
ahlakı, saygı ve sevgisiyle kültürel bir miras olarak, Kuran ahlakına sahip olan
Sevgili Peygamberimizin yaşantılarından örnekler verebiliriz. Prof. Dr. Muallâ
SELÇUK’un “DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ” makalesindeki bu kesiti öğretim
programındaki bu kazanımla ilişkili gördüm.
4.4.4.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
Bir
çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma,
yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri
taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri
ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler.
Bu bilgi
ışığında öğrencilere Sevgili Peygamberimizin ve kendi dönemlerini
karşılaştırarak ilişkilendirme yapmalarını ve Peygamberimizin yaşadığı
zorluklara rağmen güzel ahlakın temsilcisi olduğunu örnekleyen bilgiler sunmalıyız.
4.5.1.
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
Ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında
ilişki kurulur.
Hayatımızda
zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini
hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen
yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.
Allah
korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek
her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah
sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî
fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede
itici güçler haline gelmesini sağlar. Prof. Dr. Muallâ SELÇUK’un “DİN
ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ” makalesindeki bu kesiti öğretim programındaki
bu kazanımla ilişkili gördüm.
Her
ders şu veya bu şekilde kendi sesleniş biçimini yani hedefini belirlemelidir.
Okuduğu dersin hedefinin ne olduğunu bilmek öğrencinin en tabi hakkıdır. Dersin
anlamlandırılamadığı, amacının, hedefinin belirgin olmadığı durumlarda
huzursuzluklara ve çatışmalara kapı açılır. Makaledeki bu kesitte genel olarak
bütün derslerimizde yapmamız gereken bir davranış olarak göz önünde bulundurmalıyız.
SÖ-Aybüke
Özeroğlu-18040296
MUALLA SELÇUK'UN "DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ" MAKALESİ İLE 4.
SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ
DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMINDA YER ALAN 19 KAZANIM ARASINDA MAKALENİN İÇERİĞİNDEN
EŞLEŞTİRME
1.ÜNİTE: GÜNLÜK HAYATTAKİ
DİNİ İFADELER
4.1.1. Dini ifadeleri,
günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
1. 1) ‘’Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz.
Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği
sağlanabilir.’’
2. 2) ‘’Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.’’
4.1.2. Tekbir ve salavatı
söyler.
1. 1)‘’Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri
olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine
kaydederler.’’
2. 2)‘’Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi
üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse
verimli olur.’’
3. 3)‘’Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz.’’
4.1.3. Dilek ve dualarda
kullanılan dini ifadelere örnekler verir.
1. 1)‘’Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri
olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine
kaydederler.’’
2. 2) ‘’Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi
üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse
verimli olur.’’
3. 3) ‘’ Allah korkusunu ve Allah sevgisini,
insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu
bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına
cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu
kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline
gelmesini sağlar.’’
4. 4) ‘’Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz.’’
4.1.4. Sübhaneke duasını
okur, anlamını söyler.
1. 1) ‘’Çocuklar ve gençler körü körüne
uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir
dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.’’
2. 2) ‘’Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri
olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine
kaydederler.’’
2.ÜNİTE: İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
1. 1) ‘’Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz.’’
2. 2) ‘’İnanç ve kabullerimizin
"örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar
kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden
kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru
ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya
varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi,
bir arama ve bir araştırma işidir.’’
3. 3)‘’Allah için, yani Allah rızası için iş
yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.’’
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
1. 1) ‘’Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz.’’
2. 2)‘’İnanç ve kabullerimizin
"örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar
kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden
kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru
ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya
varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi,
bir arama ve bir araştırma işidir.’’
3. 3)‘’Allah için, yani Allah rızası için iş
yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.’’
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili
kavramları tanımlar.
1. 1)‘’Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları
terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.’’
2. 2)‘’Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi
üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse
verimli olur.’’
4.2.4. Amentü duasını okur, anlamını söyler.
1. 1)‘’ İnsanın bir gelişim çizgisi bir de
sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an
bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve
istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe
yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı
tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.’’
2. 2)‘’Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler.’’
3.ÜNİTE: GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü
fark eder.
1. 1) ‘’Din öğretiminin ahlâk olgusu ile
ilgisini tartışmak istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar:
İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın
hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını
söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh
zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü
imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip
olmadığımızı belirtmeliyiz.’’
2. 2)‘’Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek,
öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak
yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey,
sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir. ‘’
3. 3)‘’Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk,
dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi
kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer.
Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye
başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.
Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar,
öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde
yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi
ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline
getirirsiniz.’’
4. 4) ‘’Evrensel değerler diyebileceğimiz
doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir.
Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de
çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata
geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve
grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların
düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî
bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî
fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu
nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir
ahlâk anlayışını savunuyoruz.’’
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve
saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
1. 1) ‘’Temelinde, insana saygı, düşünceye
saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir
din öğretiminden yanayız.’’
2. 2) ‘’Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.’’
4.3.3. Fatiha suresini okur, anlamını söyler.
1. 1)‘’Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri
olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine
kaydederler.’’
2. 2)''Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.''
4.ÜNİTE: HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel
özelliklerini açıklar.
1. 1) ‘’Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk,
dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi
kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer.
Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye
başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları
ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar,
öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde
yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi
ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline
getirirsiniz.’’
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini
tanır.
1. 1)‘’Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir
bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih
olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için
nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve
diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham
vasıtası olarak sunabilelim.’’
4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve
gençlik yıllarını özetler.
1. 1) ‘’Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir
bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih
olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için
nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve
diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham
vasıtası olarak sunabilelim.’’
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik
yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
1. 1) ‘’Kendilerine sunulan alternatifleri
inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.
Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi
amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam,
konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten
korunacaklardır.’’
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine
yıllarını özetler.
1. 1)‘’İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun
bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, insan hürriyetine
saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda
arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi
olabilmelidir.’’
2. 2) ‘’Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir
bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih
olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için
nakledelim.’’
3. 3) ‘’Her insan, Allah'ın mesajını kendi
kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları
çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.’’
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
1. 1) ‘’Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına
`sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek,
ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini,
insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu
bir güç olarak görüyoruz.’’
2. 2)‘’Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler.’’
5.ÜNİTE: DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler
verir.
1. 1) ‘’İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle
ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak,
anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.
İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel,
toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve
kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var.
Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba
aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları,
değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı
konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın
yöntemlerini zenginleştiriyor.’’
2. 2) ''Din öğretiminde belletici ve baskı altına
alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım
almalıdır.''
3. 3) ''Çocukları ve gençleri etkileyen şey
hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak
örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir
sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan
ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.''
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
1. 1) ‘’İnanç ve kabullerimizin
"örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar
kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden
kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru
ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya
varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi,
bir arama ve bir araştırma işidir.’’
2. 2) ''Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek,
öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak
yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey,
sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.''
Ad-Soyad: Bilge Cankurt
Numara: 18040258
Bölüm-Sınıf: SÖ-3
MAKALE İÇERİĞİ VE KAZANIM EŞLEŞTİRMESİ
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda
doğru ve yerinde kullanır.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî
ifadelere örnekler verir.
4.1.1., 4.1.2. ve 4.1.3. kazanımlarının, makalede geçen şu paragraflarla bağlantılı olduğunu düşünüyorum:
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
4.1.4. kazanımının, makalede geçen şu paragraflarla bağlantılı olduğunu düşünüyorum:
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili
kavramları tanımlar.
4.2.1., 4.2.2. ve 4.2.3. kazanımlarının, makaledeki şu paragraflarla bağlantılı olduğunu düşünüyorum:
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
4.2.4. kazanımının, makalede geçen şu paragraflarla bağlantılı olduğunu düşünüyorum:
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin
rolünü fark eder.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi
ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
4.3.1. ve 4.3.2 kazanımlarının, makalede geçen şu paragraflarla bağlantılı olduğunu düşünüyorum:
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
4.3.3. kazanımının, makalede geçen şu paragraflarla bağlantılı
olduğunu düşünüyorum:
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1., 4.4.2., 4.4.3., 4.4.4. ve 4.4.5. kazanımlarının, makalede
geçen şu paragraflarla bağlantılı olduğunu düşünüyorum:
4.4.6. kazanımının, makalede geçen şu paragraflarla bağlantılı
olduğunu düşünüyorum:
4.5.1. ve 4.5.2. kazanımlarının, makalede geçen şu paragraflarla bağlantılı olduğunu düşünüyorum:
SEHER KAHVECİ-
18040277- SINIF ÖĞRETMENLİĞİ
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük
konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
(“Allah (c.c.), peygamber, Eûzü
billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür, tekbir ve
salâvat, estağfirullah, sübhanallah” ifadelerine anlamlarıyla birlikte yer
verilir. “Allah” konusu anlatılırken zâtî ve subûtî sıfatlara girilmez. Selam konusunda; esselamü aleyküm/selamün
aleyküm ifadeleri ile dilimizde yaygın olarak kullanılan diğer selamlama
cümlelerine yer verilir. Sevap, günah,
helal, haram ifadeleri günlük dildeki kullanım örnekleriyle verilir.)
Bu kazanımı “İnsana Saygı: Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir” ile alakalı buldum. Örneğin bu kazanımda ele alınan kavramlar düşünüldüğünde örneğin selam vermek insanın başka insanlara olan saygısını gösterir. Diğer kavramlar ise insanın kendine olan saygısını göstermektedir.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
(Bayram tekbirleri ve salât-ü
selama da anlamlarıyla birlikte yer verilir.)
Bu
kazanımı “Kültürel Mirasa Saygı: Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime
bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil
ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını
çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe
kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı
veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama
çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı, ne
geleneğe sığınmak, ne de gelenekten kaçmaktır.” İle alakalı gördüm. Çünkü kazanımın
içeriğindeki bayram kültürümüzü yansıtmaktadır.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan
dinî ifadelere örnekler verir.
“Allah razı olsun, Allah’a emanet
ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah” gibi günlük hayattac
kullandığımız dilek ve dualara yer verilir.)
Bu
kazanımı “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi,
çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu
özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş,
gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın
kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler
veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını
yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal
dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz” ile alakal buldum. Çünkü verilen
kavramlar hem güzel ahlakla hem de topluma karşı duyarlı olmakla alakalıdır. Bu
kavramlar içinde güzel dilekleri barındırır.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur,
anlamını söyler.
(Sübhaneke duası ile ilgili kısa
açıklamalar ile duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci
seviyesine göre yer verilir.)
bu
kazanımı “Kültürel Mirasa Saygı: Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime
bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil
ve tespit edebilmek demektir.” İle alaklaı buldum. Özellikle kazanımda yer
verilen sübhaneke suresi namazlarda, cenaze namazlarında okunmaktadır. Cenaze törenleri
de İslam’ın bize bir mirasıdır.
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını
sıralar.
(İslam’ın altı inanç esası, öğrenci
seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.)
Bu
kazanımı “...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı
emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin
geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah,
düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna,
tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile,
'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz'
ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”ile alakalı buldum. Çünkü islamın
esasları aslında her insanın aklını kullanarak ulaşabileceği mantık
çerçevesinde olan esaslardandır.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler. (İslam’ın beş şartı, öğrenci seviyesi dikkate
alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.)
Bu
kazanımı “...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı
emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin
geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah,
düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna,
tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile,
'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz'
ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”ile alakalı buldum. Bu kazanımda
bir önceki kazanımın devamı niteliğindedir.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni
ile ilgili kavramları tanımlar.
Bu
kazanımı “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş,
din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak
doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler
üzerine inşa edilirse verimli olur” ile alakalı buldum. Çünkü 4. Sınıf öğrencisinin
anlamlandırabileceği kazanımara yer vermek makalede bu şekilde dile
getirilmiştir.
4.2.4. Âmentü duasını okur,
anlamını söyler. Âmentü duası ile ilgili
kısa açıklamalara yer verilir.
Bu kazanımı
“Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile
"bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi,
yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta
yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi,
bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. “ ile alaklı buldum. Burada
Amentü duasında geçen cümeleler İslamın şartlarını anlatmaktadrı. Yine burada
önemli olan bunları söylemek değildir. İşlenmemiş bilgiyi herkes bilir. Önemli
olan öğrencinin burada anlatılan şartları bilinçli şekilde anlamasıdır.
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı
olmasında dinin rolünü fark eder.
Bu
kazanımı “Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi"
meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir.
Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa
etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle
bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa
bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din
olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi
tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber,
insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren
bir süreçtir.” Alakalı buldum. Çünkü neredeyse her insa dinin güzel ahlakı
emrettiğini bilir. Ama önemli olan neden bunu emrettiğidir. Bu ikisi arasındaki
ilişkiyi bilmek insanı güzel ahlaka yönlendirecektir. Yani sadece bilgi değil
bilginin bilince dönüşmesi çok önemlidir.
4.3.2. İnsani ilişkilerin
gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur. Anne baba, kardeşler, akraba, komşu, arkadaş
ve öğretmenlerle ilişkiler ayet ve hadislerle açıklanır. Güzel ahlaklı olmanın birey ve toplum
hayatındaki önemine vurgu yapılır.
Bu
kazanımı “Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi
faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir
davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem
boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı sorgulamayı
ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.” İle alakalı buldum. Çünkü bireylerin
başta aileleri olmak üzere insanlara gösterecekleri saygı sevgiyi, sevgi de
saygıyı getirecektir. Bu iki duygu ayrılmaz bir bütündür adeta.
4.3.3. Fâtiha suresini okur,
anlamını söyler. Fâtiha suresi ile
ilgili kısa açıklamalara yer verilir; surede tavsiye edilen davranışlar
belirlenir ve surenin nerelerde okunduğuna değinilir.
Bu
kazanımı “Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi"
meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir.
Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa
etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir.” İle alakalı
buldum. Çünkü bu kazanımda öğrenci Fatiha suresinin ve mealini okuyacak. Özellikle
sadece mealini okuması bizim iin yeterli değildir. Surede tavsiye edilen davranışları
öğrenmesi ve bunu içselleştirmesi önemlidir. Elbette içselleştirme hemen olacak değildir. Ancak bizim için temel
oluşturmak bile çok değerlidir.
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin
sosyal ve dinî özelliklerine yer verilir.
Bu
kazanımı “Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi"
meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir.
Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa
etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle
bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa
bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din
olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi
tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber,
insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren
bir süreçtir.” İle alakalı buldum. Çünkü bu kazanımla beraber efendimizin çevre
koşullarını öğrenmenin yanında peygamber efendimizin maruz kaldığı davranışları
da fark edecek. Peygamber efendimizin doğduğu ve yetiştiği ortamın özellikleri
ile beraber ilişkilendirecek ve davranışlarını bu şekilde anlamlandıracak.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
aile büyüklerini tanır.
Bu kazanımı “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." ile alakalı buldum . çünkü bu kazanımdaki bilgiler doğru verilmesi gereken yoruma kapalı bilgilerdir. Nasılki matematik dersinde 2+2=4 şeklinde öğretmk öneli ise din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde de bu tür kazanımların doğru öğretilmesi önemlidir.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik öncesi
hayatında; sütanneye verilmesi, seyahatleri, hilfü’l-fudûla katılması, Kâbe
hakemliği, ticari hayatı ve evliliği konularına kısaca yer verilir. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik
yıllarındaki erdemli davranışlarına örnekler verilir.
Bu kazanımı “Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.” İle alakalı buldum. Çünkü bu kazanımda verilenler öğrenci için bir önbilgi niteliğindedir. Önemli olan bu bilgilerle kendi yaşamlarına yön vermeleridir. Yani bilgi, bilgi olmaktan çıkıp davranışa dönüşmelidir.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile
ilişkilendirir. Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
cahiliye âdetlerinden uzak durması vurgulanır. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası, dedesi ve
diğer aile büyükleriyle olan ilişkileri ve amcasının evinde gördüğü yakın
ilgiyle ilgili somut örnekler verilir.
Bu
kazanımı “Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için
öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler
körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için,
nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.
Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini
özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.” ile alakalı
buldum. Çünkü verilen kazanımdaki durumlar peygamber efendiizin davranışlarını
içermektedir. Şüphesiz insanlar için güzel davranışlardır. Bu kazanım
verilirken öğrencilere çok yönlü düşündürerek, doprudan bilgiyi vermeden etkili
biçimde açıklanırsa kalıcı olacaktır. Sonuçta her müslüman namaz kılmasını
bilir. Ancak namazın önemi kavramış müslümanlar namazlarını kılar.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
Mekke ve Medine yıllarını özetler. Mekke
yıllarında; ilk vahyin gelmesi, davet süreci, Habeşistan hicretleri, İsra Miraç
olayı, Taif yolculuğu ve Medine’ye hicret konuları kısaca verilir. Medine yıllarında; Medine’de İslam toplumunun
oluşması için yaptığı çalışmalara, Hudeybiye, Mekke’nin fethi, Veda Haccı ve
Hutbesi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vefatı konuları kısaca ele alınır.
Bu
kazanımı ““Her alanda olduğu
gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç"
meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline
gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış
ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin
oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır,
yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu
ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir.
Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme
yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.” İle alakalı
buldum. Çünkü önemli olan bu hadiseleri
bilmek değildir; önemli olan bu hadiselerden bizizim çıkarımlarıızdır. Çünkü sadece
bilmek hiçbir zaman yeterli değşldir. Örneğin öğrenciler burada Medine’ye
hicret olayını bilmelerinin yanında neden hicret edildi? Orada neler yaşandı? Bunun
sonucunda ne oldu? Bunları bilirlerse o zaman bilginin bilincine erişebilirler.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını
okur, anlamını söyler. Salli ve Barik
duaları ile ilgili kısa açıklamalara ve duanın nerelerde okunduğuna ilişkin
bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir. Hz. Peygamber’in ailesine “Ehl-i Beyt”
denildiğine de değinilir.
Bu
kazanımı “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş,
din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. ” ile alakalı
buldum. Çünkü verilen kavramlardan hangisinin bizim için önemli olduğunu bilmek
yapacağıız öğretime yön vericidir. Böylelikle gedefimize daha koay ve anlaşılır
şekilde uaşabiliriz.
4.5.1. İslam dininin temizliğe
verdiği öneme örnekler verir. İbadet
temizlik ilişkisine ve abdestin alınışına değinilir. Ahlaki güzellik ile manevi
temizlik arasında ilişki kurulur.
Bu kazanımı “İnsanın
biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel,
toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve
kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var.
Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba
aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları,
değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı
konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve
yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.” İle alakalı buldum. Çünkü insanın ihtiyaçlarından biri de
yaptıkları arasındaki ilişkileri bilmektri. Örneğin ben bu derse çalışıyorum,
öğreniyorum ama peki bu yaptığımın başka ne getirisi olacak? Bu tarz
ilişkilendirmeler insanın doğasında vardır.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen
gösterir. Ev, okul ve çevre temizliğinin
yanı sıra öğrencilerin öz bakım becerilerini geliştirecek; yemek öncesi ve
sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular üzerinde
durulur.
Bu
kazanımı “Ahlâkî Olana Saygı: Fikir ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan
biri de “ahlâkî olana saygı” kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile
ilgisini tartışmak istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar:
İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın
hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını
söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh
zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü
imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip
olmadığımızı belirtmeliyiz.” İle alakalı buldum. Çünkü temizlik de insanın
kendine karşı ahlaki saygısını göstermektir. Temzilik çevreye karşı ise bu da
ahlaki olana saygıdır. İnsanın ahlaken çevresini temiz tutması önemlidir.
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve
yerinde kullanır.
“Allah (c.c.), peygamber,
Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür, tekbir ve
salâvat, estağfirullah, sübhanallah” ifadelerine anlamlarıyla birlikte yer
verilir. “Allah” konusu anlatılırken zâtî ve subûtî sıfatlara girilmez.
Selam konusunda; esselamü aleyküm/selamün
aleyküm ifadeleri ile dilimizde yaygın olarak kullanılan diğer selamlama
cümlelerine yer verilir.
Sevap, günah, helal, haram ifadeleri günlük
dildeki kullanım örnekleriyle verilir.
... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret
edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana
hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa
saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural
konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne
olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz
olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman
fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz
görüldük.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere
örnekler verir.
“Allah razı olsun, Allah’a
emanet ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah” gibi günlük hayatta
kullandığımız dilek ve dualara yer verilir.
İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi
yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda
müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din
eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar Din öğretiminde
belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve
yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. 18 vermek, öğütlerde, tavsiyelerde
bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın
hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler
ve eylemlerdir.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
Bayram tekbirleri ve salât-ü
selama da anlamlarıyla birlikte yer verilir.
Zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye,
anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine
önem verecektir.
bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de
değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye,
anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine
önem verecektir.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
Sübhaneke duası ile ilgili
kısa açıklamalar ile duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci
seviyesine göre yer verilir.
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını
sıralar.
İslam’ın altı inanç
esası, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
İslam’ın beş şartı, öğrenci
seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.
İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve
"açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme
biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında
olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam
olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır
sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma
işidir.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili
kavramları tanımlar.
Kazanım; “Kur’an-ı Kerim,
ayet, sure, cüz” kavramları ile sınırlandırılır.
“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
Âmentü duası ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir.
Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı
olmasında dinin rolünü fark eder.
hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh
zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü
imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip
olmadığımızı belirtmeliyiz. İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi
yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda
müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din
eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar Din öğretiminde
belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve
yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Konferans vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak,
örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır
basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve
eylemlerdir.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının
önemini ve gerekliliğini savunur.
Anne baba, kardeşler, akraba, komşu, arkadaş ve
öğretmenlerle ilişkiler ayet ve hadislerle açıklanır.
Güzel ahlaklı olmanın birey ve toplum
hayatındaki önemine vurgu yapılır.
Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı
insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya,
anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı,
insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı,
onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı
duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye
gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik
yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî
çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var.
İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun
zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları,
sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları,
tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî
ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın
yöntemlerini zenginleştiriyor.
Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal
edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek,
herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir
şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz,
desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak
görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her
an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
Doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler
etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı
olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu
kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri,
toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar,
insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler,
kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve
çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere,
uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde
dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz.
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
Fâtiha suresi ile ilgili
kısa açıklamalara yer verilir; surede tavsiye edilen davranışlar belirlenir ve
surenin nerelerde okunduğuna değinilir.
Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi"
meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir.
Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa
etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle
bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa
bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din
olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi
tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber,
insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren
bir süreçtir.
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) doğduğu çevrenin sosyal ve dinî özelliklerine yer verilir.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını
özetler.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik öncesi
hayatında; sütanneye verilmesi, seyahatleri, hilfü’l-fudûla katılması, Kâbe
hakemliği, ticari hayatı ve evliliği konularına kısaca yer verilir.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik
yıllarındaki erdemli davranışlarına örnekler verilir.
“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek,
onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve
gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri
inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. .
Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın
farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak
saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve
bir araştırma işidir.
Birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini,
değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa
ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî
çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir
itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan
tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak
görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı, ne geleneğe sığınmak, ne de gelenekten
kaçmaktır.(ss.18 Kültürel Mirasa Saygı)
Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve
sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.(ss.15)
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik
yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
cahiliye âdetlerinden uzak durması vurgulanır.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası, dedesi ve
diğer aile büyükleriyle olan ilişkileri ve amcasının evinde gördüğü yakın
ilgiyle ilgili somut örnekler verilir.
Eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok
şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu.
Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı...
Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı
duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir
şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne
demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik
anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair
kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk.(ss 15)
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine
yıllarını özetler.
Mekke yıllarında; ilk vahyin
gelmesi, davet süreci, Habeşistan hicretleri, İsra Miraç olayı, Taif yolculuğu
ve Medine’ye hicret konuları kısaca verilir.
Medine yıllarında; Medine’de İslam toplumunun
oluşması için yaptığı çalışmalara, Hudeybiye, Mekke’nin fethi, Veda Haccı ve
Hutbesi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vefatı konuları kısaca ele alınır.
İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de
beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun
düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve
sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da
taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları,
kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait
umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli
değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir
kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri,
inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden
keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın,
anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.(ss 15-16 başı)
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
Salli ve Barik duaları ile
ilgili kısa açıklamalara ve duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere
öğrenci seviyesine göre yer verilir.
Hz. Peygamber’in ailesine “Ehl-i Beyt”
denildiğine de değinilir.
Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi"
meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir.
Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa
etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle
bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa
bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din
olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi
tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber,
insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren
bir süreçtir.(ss.13)
4.5.1. İslam dininin temizliğe
verdiği öneme örnekler verir.
İbadet temizlik ilişkisine ve abdestin alınışına değinilir.
Ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki kurulur.
Amaç,
ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.
Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği
'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.
Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın
bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah
korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı
tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa
kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da
katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız
vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama
faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla
özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma
karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Ev, okul ve çevre temizliğinin
yanı sıra öğrencilerin öz bakım becerilerini geliştirecek; yemek öncesi ve
sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular üzerinde
durulur
İnsanın
hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler
ve eylemlerdir.
“Yetişmekte
olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan
zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için
öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü
körüne uygulayıcı olmamalıdır.
AD-SOYAD: MİRAY ŞAHİN
NUMARA:18040307
BÖLÜM: SINIF ÖĞRETMENLİĞİ
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve
yerinde kullanır.
“Din öğretimi alanında öncelikli
olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını
göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki
güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur (Selçuk,1997).” Günlük hayatımızda kullandığımız ifadeler
iletişimimizi de olumlu/olumsuz etkiler. Önemli olan iletişim kurarken
kullandığımız ifadeleri özenli seçmek ve doğru kullanmaktır. Bu sayede tutarlı
ve sağlıklı bir iletişim gerçekleştirmiş oluruz. Konuşmalarımız anlam
evrenimizin yansımasıdır. Bu evrende her şey olabildiğince anlamlı olmalıdır ki
sözümüzün gittiği yere vakıf olalım.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
“Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü
uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi,
insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin
mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici
güçler haline gelmesini sağlar(Selçuk,1997).” İnsanın fıtratı güvende olma
isteğiyle var olmuştur. Bu kimi zaman
bir insanla sağlanır veya nesneyle ama çoğu zaman insan yalnız kalır çünkü
yaşam ne kadar topluluk içerisinde gibi gözükse de yalnızlık içsel muhasebe hep
bilinen bir gerçektir. Bu zamanlarda insanın sığınacağı nokta bellidir. Allah’ı
O’nun sevdiği şekilde anmak ve resulünü ardı sıra anmaktır.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere
örnekler verir.
“Tam tanımı yapılamıyor diye
kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir(Selçuk,1997).”
Bir kelimenin tam anlamını bilmek ve onu zihnimizde bir anlam dairesine koymak
her iletişimimizi olumlu etkiler ve hedefi tam on ikiden yakalatır. Bu nedenle
insan ağzından çıkanı öncelikle kendi anlamalıdır.”
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
“Her alanda olduğu gibi din öğretiminde
de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki
içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında
doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep
olabilir(Selçuk,1997).” Öğrenilen duaları
kalbimizde hissedebilmek ve hayatımıza uygulayabilmek için öncelikle manası
bilinmelidir. Örneğin bu duada ‘SübhanAllah’ diyerek Allah’ı tüm
noksanlıklardan tenzih ettiğimizi tasdik ediyoruz. Bu anlamı bildiğimizde çevremize bakış
açımızda da değişiklikler meydana gelecektir.
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını
sıralar.
“İnanç ve kabullerimizin
"örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar
kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden
kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru
ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya
varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi,
bir arama ve bir araştırma işidir(Selçuk,1997).” İnsan kendini anlamak
istediğinde en önce Allah’ı anlamalıdır. İnsan yetiştiği aile içerisinde imanın
şartları üzerine ezber yapar lakin kendi anlamaya başladığında araştırıp bir
sonuca varır. Bu araştırma bir hadsizlik eylemi değil sevdiğini anlama
eylemidir. Bu anlama en temel iman esasları ile anlaşılabilir.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
“Çocuklar ve gençler körü körüne
uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir
dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer
çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür
olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır(Selçuk,1997).”
İmanın şartında dediğimiz gibi körü körüne bağlılık değil anlayarak derin bir
bağlılık oluşturmak amaçtır. Bu derinlikte ancak eylemlerin yapılış amacına
ulaşıldığında ve tefekkür edildiğinde ulaşılabilir.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili
kavramları tanımlar.
“Din öğretimi bir zihin eğitimi
olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat
sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir.
Örgün eğitim kurumlarının çeşitli kademeleri ve sınıf seviyeleri için ara
hedefler tespit etme işi ise, program geliştirme alanında yapılacak farklı
çalışmaların konusudur(Selçuk,1997).”
Kur’an- ı Kerim fiziksel
anlatıldığı kadar evrensel de anlatılmalıdır. Çünkü evrensel değerlere sahip
olan bir dili vardır ve herkese seslenir.
Bunu anlatabildiğimizde akıl da uyar kalp de tasdikler.
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
“Her alanda olduğu gibi din
öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın
ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi,
aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep
olabilir(Selçuk,1997).” Bu duanın anlamı tam manasıyla kulluk nedir? ‘in
karşılığıdır. Tam bir teslimiyet içerir. Hem imanın şartlarını hem tevhid
inancını çok güzel bir şekilde bizlere anlatır.
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü
fark eder.
“Saygı bir duygudur, sevgi gibi.
Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren
yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben
burada 'saygı' nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi,
tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir(Selçuk,1997).” Aslında ‘anlamadan yargılama’ sözü buna
örnektir. Çünkü bir insan anlaşıldığı ve saygı gördüğünü hissettiği bir yerde
bulunma isteği içerisindedir. Dinimiz bize bu ölçüyü her zaman tavsiye
etmektedir.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve
saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
“Bir de kültürel mirasa saygıdan
söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes,
ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini
kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve
saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... (Selçuk,1997)” Önemli olan evrensel değerlere saygıdır ve bu
dikte edilmeden kazandırılmalıdır. Yoksa dağdaki pirince giderken evdeki
bulgurdan olabiliriz.
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
“Her alanda olduğu gibi din
öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın
ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi,
aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep
olabilir(Selçuk,1997).” Bu surede Allah’ ın varlığını birliğini dile getiririz.
Aynı zamanda Allah’a dua etmiş oluruz. Her şeyin O’ndan olduğunu ve yine O’nun
rızası dahilinde doğru yolda olacağımızı söylemiş oluruz. Gün içerisinde en az 40 defa bu sureyi okur
ve Allah’tan yardım dileriz.
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin
genel özelliklerini açıklar.
“Bir çağın ahlâkî yapısına,
doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı
gibi kavramlar hâkimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer.
Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye
başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler(Selçuk,1997).” Hz. Muhammed’in doğduğu çevrede ne yazık ki
ikinci durum söz konusuydu. Doğduğu çevrede insanlar son derece acımasızdı. Ve
Dünya rüyasına çok fazla dalmışlardı.
Böyle bir çevrede sosyal eşitsizlikler ve ahlak yoksunluğu hat safhadaydı.
Bu da her zaman olduğu gibi ezenleri değil ezilenleri çok zorluyordu.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini
tanır.
“Evrensel değerler
diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler
etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı
olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar(Selçuk,1997).” Hz. Muhammed’in aile içerisinde de bu
erdemlere sahip olanlar ve olmayanlar mevcuttu. O’nun bu güzel kişiliğine alt yapı oluşturan
büyükleri de vardı yanı sıra ket vuranlarda.
4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve
gençlik yıllarını özetler.
“İnsanı ezen, kişiliğini
zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, insan
hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru
bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve
tercihlerinin sahibi olabilmelidir(Selçuk,1997).” Hz. Muhammed her zaman
yaşadığı çevreden farklı bir kişiliğe sahip olmuştur. Bu nedenle hürriyetini
kullanıp bolca tefekkür içerisinde olmuştur. Neredeyse tüm yaşamı bunun üzerine
geçmiştir. Yaşamı boyunca birçok insanın yanında değişik evlerde yaşamını idame
ettirmiştir. Ve her gittiği yerde kendi varlığını doğru bildiği yolda güzel bir
şekilde hissettirmiştir.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik
yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile
ilişkilendirir.
“Bilindiği gibi ister ilâhî
kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun
uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi
ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek
verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir(Selçuk,1997).”
Hz. Muhammed’in hayatı anlaşılırken olabildiğince doğru gösterilip tavsiye
edilecek fakat uygulamada tabi ki bazı eksikler meydana gelecektir. Önemli olan
niyetimizde sabit olmamızdır. Günlük
hayatımıza ve yaşamımızda bu niyetlerimizi kalben sünnetler doğrultusunda
eyleme geçirmektir.
4.4.5.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“İyinin ne olduğunu bilen insanın
da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya
çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici
yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek,
konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek
durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü
tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir(Selçuk,1997).” Hz. Muhammed’in hayatında sözler tesiri kadar
eylemlerinin daha çok tesirli olduğunu görürüz. Çünkü insanlara sadece
eylemleri yapmalarını emretmemiş, öncelikle kendisi bu eylemleri tatbik
etmiştir. Bu nedenle Mekke ve Medine yılları hep kendisine saygı duyularak
geçirilmiştir. Her zaman iyiyi, güzeli, doğruyu yaşamıştır son nefesine kadar
ve sonra insanlardan istemiştir.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını
söyler.
“Her alanda olduğu gibi din
öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın
ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi,
aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep
olabilir(Selçuk,1997).” Salli ve Barik
duaları geçmişten günümüze geniş zamanı kapsayan bir duadır. Hz. İbrahim’den bu
yana efendimiz ve ehli beytine de dua etmekteyiz yanı sıra kendimize de dua
etmekteyiz. Bu kadar kısa bir şekilde ancak bu kadar derin bir anlam evreni
olabilir.
4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe
verdiği öneme örnekler verir.
“Düşünceye saygı, "Benim
doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep yanlıştır" şeklindeki
hırsımızdan sıyrılmayı da ihtiva ediyor. Düşünsel çabaların sonucunu, 'tek
doğru ve pek çok yanlış' seviyesine indirgemeye çalışmak bir hırstır(Selçuk,1997).”
Benim tek doğrum anlayışından sıyrılabilmek için öncelikle manevi temizlik
gereklidir. Bu manevi temizlik için bazı maddi (abdest) temizlikler gereklidir.
Maddi temizlikler ise bazı kurallar çerçevesinde (Hz. Muhammed’in eylemleri)
gerçekleştirilir.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya
özen gösterir.
“Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi
derslerinde öğrencilerin düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana
gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır(Selçuk,1997).” Öğrenci
öğrendiği bilgiler ışığında kendi öz bakımını yapabilecek ve çevresini de bu
orantıda temiz tutacaktır. Bu davranışları ile çevresine de aynı zamanda örnek
olacaktır.
4.
SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KAZANIMLARININ PROF. DR. MUALLÂ SELÇUK’UN
DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ MAKALESİ İLE İLİŞKİLENDİRİLMESİ
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1.
Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
·
Din öğretimi alanında öncelikli olarak
yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını
göstermektir.
·
Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen,
insanlar arasındaki ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da
fikir ayrılıkları genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı
kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam
kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve
olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı
değildir.
·
Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk
edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında
tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.
·
“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin
bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil
kazandırıyor.”
4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.
·
Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama,
anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan
birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme
şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.
·
“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz
ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.
Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an
hazırlıklı tutar...”
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
·
Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk
edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında
tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.
·
Kendilerine sunulan alternatifleri
inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.
Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi
amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir.
·
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap
vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar
büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini
sağlar.”
4.1.4.
Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
·
Kendilerine sunulan alternatifleri
inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.
Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi
amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir.
·
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap
vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar
büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini
sağlar.”
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1.
İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
·
Din öğretiminde belletici ve baskı altına
alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım
almalıdır.
·
Kendilerine sunulan alternatifleri
inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.
Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi
amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir.
·
“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin
bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil
kazandırıyor.”
·
Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı
emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin
geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.
·
İster "Allah'ın emirlerini yerine
getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark etmez. İnsanı
ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı,
Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey
değildir. İnsan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini
kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl
sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.
4.2.2.
İslam’ın şartlarını söyler.
·
Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş
yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark
ettirebilir.
·
Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı
kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel
kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir
gereğidir.
·
Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama,
anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan
birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme
şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.
Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme
kabiliyeti teşvik edilecektir.
4.2.3.
Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
·
Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk
edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında
tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.
·
Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı
kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel
kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir
gereğidir.
·
Din öğretimi alanında öncelikli
olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara
dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine
oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli
olur.”
4.2.4.
Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
·
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap
vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar
büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini
sağlar.”
·
Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama,
anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan
birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme
şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.
Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme
kabiliyeti teşvik edilecektir.
·
Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal
edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği iyinin yanına sevabı katabilmek,
herkesin bildiği kötünün yanına günahı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil
kazandırıyor.
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
·
Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister
din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle
kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur. “Din”
kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan biridir.
·
Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı
yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç
olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap
vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar
büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini
sağlar.
·
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap
vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar
büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini
sağlar.”
·
İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman
iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda
müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din
eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde,
tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü
insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok
yapılan işler ve eylemlerdir.
·
Çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle
temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar
yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği
‘iyi’nin’ yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına
'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
·
"Nasıl bir din öğretimi?" sorusunu
cevaplandırmak için, bir "fikir ağacı" geliştirdik. Ağacın köklerine,
insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel
mirasa saygı kavrâmlarını yerleştirdik.
·
Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı,
ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din
öğretiminden yanayız.
·
Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim
anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını
tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir.
·
Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı,
sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
·
Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da
sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var.
Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada
'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı,
sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
·
İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve
"açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme
biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında
olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam
olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır
sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma
işidir.
4.3.3.
Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
·
“Allah korkusu ve Allah sevgisi,
insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin
mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici
güçler haline gelmesini sağlar.”
·
Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal
edilmemesi gerekiyor.
4.4. HZ. MUHAMMED’İ
TANIYALIM
4.4.1. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
·
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan
sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o
zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı
bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlamışsa, o vakit bu tip
davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey
hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak
örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir
sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan
ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
·
Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi
tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu
için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.
Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer
insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası
olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir.
Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya,
karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.
·
Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde
yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak,
anlamlandıracak, yorumlayacaktır.
4.4.2. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
·
Bir çağın ahlâkî
yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana,
mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön
plâna geçer."
·
Geçmişi, öğrencilerimizin
önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç
bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için
nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve
diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham
vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de
değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye,
anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine
önem verecektir.”
4.4.3. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
·
Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi
tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu
için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.
Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer
insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası
olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir.
Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya,
karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.
·
Bir çağın ahlâkî
yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana,
mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön
plâna geçer."
4.4.4. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
·
“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru
bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini
sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan
alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye
ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.
·
Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın
kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler
veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını
yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında
yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.
·
Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi
tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu
için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.
Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer
insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası
olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir.
Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya,
karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.
4.4.5. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
·
Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi
tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu
için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.
Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer
insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası
olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir.
Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya,
karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.
·
Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla
beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini
geliştiren bir süreçtir.
·
Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde
yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak,
anlamlandıracak, yorumlayacaktır.
4.4.6.
Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
·
Allah korkusu ve
Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani
ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk
etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
·
Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle
temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar
yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.
4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1.
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
·
Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de
"bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki
içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında
doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep
olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de
engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir
bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin
özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme
vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma
kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.
·
Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk,
dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi
kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer.
Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye
başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.
·
Kendilerine sunulan alternatifleri
inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.
Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi
amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir.
·
Din öğretimi
bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna
yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir.
·
Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz
istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam
ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız
sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında
yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
4.5.2.
Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
·
Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye
aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını
göstermelidir.
·
Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan,
arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin
kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana
geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor.
·
İnsanlar, kendi iyiliklerini
kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl
sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.
·
Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla
beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini
geliştiren bir süreçtir.
Şervan
TEK
18040311
Sınıf
Öğretmenliği III. Sınıf
4.1.1. Dinî ifadeleri,
günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Kavramların
insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast
ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında
tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere
örnekler verir.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
Din öğretimi alanında
öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara
dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine
oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli
olur
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
inançları,
değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı
konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve
yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.
Düşünmeyi,
eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden
gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz
İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı
istiyor
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da
katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız
vardır
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları
tanımlar.
Kur’ân
metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını
kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
Din
öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur.
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder
çocukların
ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz.
Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi
gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin
bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil
kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve
şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.
Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an
hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının
önemini ve gerekliliğini savunur.
Temelinde, insana
saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa
saygı olan bir din öğretiminden yanayız.
Saygı kelimesini
burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek
anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi
faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir
davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem
boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı,
sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
Saygı
duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye
gitmeyi gerektirir.
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
Allah'ın
rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı
olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek
insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak
lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda,
muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin
genel özelliklerini açıklar.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini
tanır.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk
ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve
gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine
yıllarını özetler.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını
söyler.
Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin
kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda
bulunabilir.
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir
amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların
toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için
öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Herkesin bildiği
'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı
ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü
uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi,
insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin
mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici
güçler haline gelmesini sağlar.
Hatice Nur ÖZKAN 18040297
4.1.1. Dini
ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.
Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak
biçimde yetiştirilmelidir.”
“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken
iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme,
ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı
bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur”
4.1.2. Tekbir ve
salavatı söyler.
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap
vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar
büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini
sağlar.”
4.1.3. Dilek ve
dualarda kullanılan dini ifadelere örnekler verir.
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap
vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar
büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini
sağlar.”
4.1.4. Sübhaneke
duasını okur, anlamını söyler.
“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada
kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve
gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak
yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”
4.2.1. İslam’ın inançlarını sıralar.
“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle
ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham
vasıtası olarak sunabilelim.”
4.2.2. İslam’ın şartlarını
söyler.
“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz
ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.
Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an
hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.2.3. Kur’an’ı Kerim’in
iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir.
Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket
ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”
4.2.4. Amentü duasını
okur, anlamını söyler.
“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada
kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve
gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak
yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”
4.3.1. Bireyin güzel
ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
“Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül
edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat
karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini
susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde
düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana
kazandırabileceği tavırlardır.
"Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal
edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek,
herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir
şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz
ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.
Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an
hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.3.2. İnsani
ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
“Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı,
hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.”
4.3.3. Fatiha
suresini okur, anlamını söyler
“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada
kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve
gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak
yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”
4.4.1. Hz. Muhammedin
(s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle
ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham
vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de
değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye,
anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.”
4.4.2. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle
ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham
vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de
değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye,
anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.”
4.4.3. Hz. Muhammedi’in
(s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak
yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle
ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham
vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de
değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye,
anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.”
4.4.6. Salli ve Barik
dualarını okur, anlamını söyler.
“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada
kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve
gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak
yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”
4.5.1. İslam dininin
temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan
sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o
zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı
bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip
davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”
4.5.2. Temiz ve
düzenli olmaya özen gösterir.
“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek,
onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve
gençleri bilinçlendirmek.."
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda
doğru ve yerinde kullanır.
·
“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk
edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri
arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
·
"Din öğretiminde belletici ve baskı altına
alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım
almalıdır."Bu aşamada öğretmenlere düşen görev ezberci bir öğretim süreci
yerine öğrencilere tekbirin "Yüce Allah'ım seni çok seviyorum."
Salavatın " Sevgili peygamberime değer veriyorum ve onu seviyorum."
anlamlarına geldiği vurgulanmalıdır. ‘’ Burada biraz daha
kelimelerin anlamları üzerinde durulması gerektiği vurgulansa da bunu tekbir ve
salavat üzerinden anlatması bizlere bilginin nasıl verilmesi konusunda ipucu
sağlamaktadır.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî
ifadelere örnekler verir.
·
“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk
edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri
arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
·
‘’ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri
sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin
ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz.’’
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
·
‘’Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun
ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması
arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun
uygulaması asla özdeşleştirilemez.’’
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
·
’’Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı
olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada
kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve
gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak
yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.’’
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili
kavramları tanımlar.
·
‘’Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli
bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek,
onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve
gençleri bilinçlendirmek..." Bu alıntıda Doğru bir din öğretiminden
bahsedilmektedir. Bu öğretim de kanaatimce Kuran-ı Kerim’in doğru
anlaşılmasından geçmektedir.
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
·
‘’Din öğretiminde belletici ve baskı altına
alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım
almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya
atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan
anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut
anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul
ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.’’
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin
rolünü fark eder.
·
‘’Çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde
dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar
yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.’’
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve
saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
·
‘’Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı,
sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
·
‘’Saygı adına zorla empoze edilen tavırların
insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği
geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde
yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı
anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama
geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller
alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz. Böyle bir saygı anlayışı, giderek
mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda
karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.’’
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
·
‘’Din öğretiminde belletici ve baskı altına
alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım
almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya
atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan
anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut
anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul
ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.’’
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu
çevrenin genel özelliklerini açıklar.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile
büyüklerini tanır.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu,
çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve
gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine
yıllarını özetler.
·
‘’tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından
yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir.’’
·
’’Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir
tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için
nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve
diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham
vasıtası olarak sunabilelim.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını
söyler.
·
‘’Din öğretiminde belletici ve baskı altına
alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım
almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya
atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan
anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut
anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul
ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.’’
4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme
örnekler verir.
·
’’Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası
olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma
kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin
önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi
vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini
sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan
alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye
ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle
inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar
edilmekten korunacaklardır.
·
"Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu
öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu
bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..." Öğrenci bu bilgiler çerçevesinde islam dinini
kendi yaşamıyla bağdaştırıp, uygulamaya çalışacaktır.’’
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
·
İnsanın hayatında ağır basan ve onun yönünü
tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.
Kübra Çıkma 17040343
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1.
Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
1. Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler
farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler.
Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar
birbirinin aynı değildir.
2. Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki
şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı
kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları
güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri
gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.
4. Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları
başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.
5. Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din
öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak
doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler
üzerine inşa edilirse verimli olur.
4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.
1. Allah korkusu ve Allah
sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî
fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede
itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî
ifadelere örnekler verir.
1. Ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere,
uygulamalara dönüşürler.
4.1.4.
Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
1. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her
an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.2.
İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
1. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama
hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi
olabilmelidir.
2. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.
3. Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir
kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi,
mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi
doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa,
heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden
ayrılıyor.
4.2.2.
İslam’ın şartlarını söyler.
1. Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir
kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi,
mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi
doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa,
heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden
ayrılıyor.
2. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma
aynı şey değildir.
4.2.3.
Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
1. Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan,
Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır.
2. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı
Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan
düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.
3. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki
güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.
4.2.4.
Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
1. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her
an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
1. Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi,
çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu
özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş,
gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler.
2. Evrensel değerler
diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler
etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı
olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu
kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri,
toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar,
insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler,
kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve
çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere,
uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde
dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar
yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.
3. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin
bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil
kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve
şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.
4. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her
an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
1. Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne
olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya
çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir.
2. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber
getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun
düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.
3. Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama,
niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında
bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir
tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların
pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine
dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe
geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman
teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.
4. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek. Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak. Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.
4.3.3.
Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
1. Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına
iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani
Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah
için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu
eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma
ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır.
Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir
ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye
girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez.
2. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve
şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.
Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an
hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
1. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman
diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak,
anlamlandıracak, yorumlayacaktır.
2. Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi,
çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu
özellikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş,
gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler.
4.4.2.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu,
çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
1. Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım.
Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok
güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte
olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini
düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir
anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi
istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye,
kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.
4.4.4.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
1. Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların
toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek.
2. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.
3. Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.
4.4.5.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
1. Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım.
Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok
güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte
olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini
düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir
anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi
istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye,
kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.
2. Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi,
çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu
özellikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş,
gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler
ön plâna geçerler.
4.4.6.
Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
1. Herkesin bildiği 'iyi’ nin
yanına sevabı katabilmek, herkesin bildiği kötünün yanına 'günahı’ekleyebilmek,
ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.
2. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri
arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.
4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1.
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
1. Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi,
çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu
özellikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş,
gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler
ön plâna geçerler.
2. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete
dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış
türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu
üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve
sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
3. Din öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar,
öğrencide gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın
belirlenmesine yardımcı olacaktır.
4.5.2.
Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
1. Din öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar,
öğrencide gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın
belirlenmesine yardımcı olacaktır.
2. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek.
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
''İslâm dininin eğitim ve öğretim anlayışını göz önünde bulundurarak, bu soruya cevabımız, "Elbette evet!" sözü ile başlayacak ve muhtemelen şöyle devam edecektir: "...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor. ''
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır. ''
4,3,2İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
'Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız. Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir.'
''Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.''
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
''Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır.''
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
''Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar. ''
BİLGİSİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMINDA YER ALAN 19 KAZANIM ARASINDA MAKALENİN İÇERİĞİNDEN
EŞLEŞTİRME OKUMASI YAPIN.
CEVAPLAR
4. SINIF ÜNİTE, KAZANIM VE AÇIKLAMALARI
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
KAZANIMLAR
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Dini ifadeleri öğrencilere öğretirken örneğin
• "Allah (c.c.), peygamber, Eûzü billâhi mine'ş-şeytâni'r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür, tekbir ve salâvat, estağfirullah, sübhanallah" ifadelerine anlamlarıyla birlikte yer vererek "Allah" konusu da anlatılırken zâtî ve subûtî sıfatlara girmemeliyiz.
• Selam konusunda; esselamü aleyküm/selamün aleyküm ifadeleri ile dilimizde yaygın olarak kullanılan diğer selamlama cümlelerine yer vermeliyiz.
• Sevap, günah, helal, haram ifadeleri günlük dildeki kullanım örnekleriyle vermeliyiz.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
Öğretmen bu kazanımı öğrencilere kazandırma sürecinde yapması gereken şeyler arasında aşağıdaki kazanımın açıklamasına göre şöyle bir öğretim süreci sürdürülmeli.
• Bayram tekbirleri ve salât-ü selama da anlamlarıyla birlikte yer verilir.
Sonuç olarak öğretmen, okuduğu dersin hedefinin ne olduğunu öğrencinin bilmesi için açıklamalar yapmalıdır. Çünkü dersin anlamlandırılamadığı, amacının, hedefinin belirgin olmadığı durumlarda huzursuzluklara ve çatışmalara kapı açılır. Bu nedenle öğretmen öğrenciden ne beklediğini açık bir dille ifade etmeli ki öğrenci de Bayram tekbirleri ve salât -ü selama da anlamlarıyla birlikte neden öğrenmesi gerektiğini bilmeli ve öğrenci aralarındaki ilişkiyi bilirse öğrenme hem ezberlemediği için kalıcı olur. Hem de bilgiler arasında bağ kurarak bilgiyi anlamlandırdığı için daha kolay ve çabuk öğrenir.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Öğrencilerin dilek ve dualarda kullanılan dini ifadelere örnek verebilmesi için aşağıdaki açıklamadan yola çıkarak öğretmenin dilek ve duaların ne anlama geldiğini öğrencilere güzel bir dil ve doğru bilgiyle öğrencilere bu bilgiyi sunmalıdır.
• "Allah razı olsun, Allah'a emanet ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah" gibi günlük hayatta kullandığımız dilek ve dualara yer verilir.
Öğretmen tarafından öğrencilere sunulan bilgiler ışığında öğrenci dilek ve dualarda neden dini ifadeler kullanılması gerektiğini anlamlarını öğrenerek hem kullanarak hem de neden kullanılması gerektiğini bağ kurarak anlamlandırıp öğrenmiş olur.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
Yukarıdaki kazanımın aşağıdaki açıklamasına göre öğretmen öğrencilere yapacağı ders içi çalışmalarında izleyeceği yol ilk öncelikle Sübhaneke duası ile ilgili kısa açıklamalar yapmalı ve duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer vermelidir.
• Sübhaneke duası ile ilgili kısa açıklamalar ile duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.
4.2. İSLAM'I TANIYALIM
KAZANIMLAR
4.2.1. İslam'ın inanç esaslarını sıralar.
‘'İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.''
• İslam'ın altı inanç esası, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.
4.2.2. İslam'ın şartlarını söyler.
• İslam'ın beş şartı, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.
4.2.3. Kur'an-ı Kerim'in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
''İslâm dininin eğitim ve öğretim anlayışını göz önünde bulundurarak, bu soruya cevabımız, "Elbette evet!" sözü ile başlayacak ve muhtemelen şöyle devam edecektir: "... Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur'ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.''
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
Öğretmen bu kazanımı öğretim sürecinde öğrencilere kazandırırken öğrenciler ise öğretim sürecinde bilgiyi nasıl alabileceğine dair hususları dikkate alarak öğrenme sürecinde kendini aktif konuma getirebilmesi için öğretmen ve öğrenciler şu hususlara dikkat etmelidir.
• Âmentü duası ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir.
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
‘'Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur. insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı kavrâmlarını'' öğrenci kendisi sorgulayarak anlayıp içselleştirebilirse bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark edecektir. Çünkü öğrencilere Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde verdiğimiz din ve ahlakla ilgili bilgilerin bireyin güzel ahlaklı olmasındaki rolünün önemi yadsınamaz. Öğrenci bu bilgilerle güzel ahlak ile dinin birbirine çok sıkı bir şekilde bağlandığını güzel ahlaklı bir birey olmamızdaki etkisi dinin önemini kavrayarak güzel ahlaklı olmak ile din ilişkisinin ayrılmaz bir parça olduklarını göreceklerdir. Dolayısıyla güzel ahlaklı olmamızın koşulunun dinin etkisinin ya da bir rolünün olduğunu öğretmenler öğrencilere fark ettirerek öğretecek ve bireyin ahlaklı olmasında dinin rolünün önemini ve bağlantısını öğrenci fark edip görecektir.
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
Öğretmen bu kazanımı öğretim sürecinde öğrencilere kazandırırken öğrenciler ise öğretim sürecinde bilgiyi nasıl alabileceğine dair hususları dikkate alarak öğrenme sürecinde kendini aktif konuma getirebilmesi için öğretmen ve öğrenciler şu hususlara dikkat etmelidir.
• Fâtiha suresi ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir; surede tavsiye edilen davranışlar belirlenir ve surenin nerelerde okunduğuna değinilir.
Öğretmen öğrencilere Fâtiha suresini okuyup anlamını söylediğinde ‘'öğrenciler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.'' Yani Fâtiha suresinde tavsiye edilen davranışları öğrenciler içselleştirerek uygulayabilir. Fâtiha suresini öğretirken nerelerde okunduğuna değinerek öğrencilerin Fâtiha suresinin önemini anlayabilsin.
4.4. HZ. MUHAMMED (S.A.V)'İ TANIYALIM
KAZANIMLAR
• Hz. Muhammed'in (s.a.v.) doğduğu çevrenin sosyal ve dinî özelliklerine yer verilir.
4.4.2. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
‘'İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.''
4. 4.3. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
• Hz. Muhammed'in (s.a.v.) peygamberlik öncesi hayatında; sütanneye verilmesi, seyahatleri, hilfü'l-fudûla katılması, Kâbe hakemliği, ticari hayatı ve evliliği konularına kısaca yer verilir.
• Hz. Muhammed'in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki erdemli davranışlarına örnekler verilir.
4.4.4. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
• Hz. Muhammed'in (s.a.v.) cahiliye âdetlerinden uzak durması vurgulanır.
• Hz. Muhammed'in (s.a.v.) amcası, dedesi ve diğer aile büyükleriyle olan ilişkileri ve amcasının evinde gördüğü yakın ilgiyle ilgili somut örnekler verilir.
4.4.5. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
‘'Fikir ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan biri de "ahlâkî olana saygı" kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisini tartışmak istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar: İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.''
• Mekke yıllarında; ilk vahyin gelmesi, davet süreci, Habeşistan hicretleri, İsra Miraç olayı, Taif yolculuğu ve Medine'ye hicret konuları kısaca verilir.
• Medine yıllarında; Medine'de İslam toplumunun oluşması için yaptığı çalışmalara, Hudeybiye, Mekke'nin fethi, Veda Haccı ve Hutbesi, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) vefatı konuları kısaca ele alınır.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
‘'Burada, "ahlâkî fikirler" ile "ahlâklılık adına ileri sürülen fikirler" arasındaki ayrıma dikkat çekmek istiyorum. Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar.''
• Salli ve Barik duaları ile ilgili kısa açıklamalara ve duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.
• Hz. Peygamber'in ailesine "Ehl-i Beyt" denildiğine de değinilir.
4.5. DİN VE TEMİZLİK
KAZANIMLAR
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
‘'Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye çalışalım.''
• İbadet temizlik ilişkisine ve abdestin alınışına değinilir.
• Ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki kurulur.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
‘'Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu "din" olgusudur.''
• Ev, okul ve çevre temizliğinin yanı sıra öğrencilerin öz bakım becerilerini geliştirecek; yemek öncesi ve sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular üzerinde durulur.
22.04.2021
Adı
Soyadı: Cansu Atay
Numara:
18040096
“Din Öğretiminin Kuramsal
Temelleri” adlı makalenin içeriğini “4.
Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersi öğretim programında yer alan
kazanımlar ile eşleştirme
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda
doğru ve yerinde kullanır.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
Makalede
bulunan aşağıdaki yazıyı bu kazanımlarla ilgili buldum.
Okullardaki din
öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak
bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek
istenen olgu “din” olgusudur. “Din” kavramı, tanımlanması en güç
kavramlardan biridir. Eskilerin “efradını câmi, ağyarını mâni” diye
niteledikleri bir tanım yapmak din için çok zordur. Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan
tek kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok
kullandığımız kavramlardır.
Din öğretimi alanında
öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara
dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine
oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli
olur.
4.2.1. İslam’ın
inanç esaslarını sıralar.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni
ile ilgili kavramları tanımlar.
Makalede bulunan aşağıdaki yazıyı bu kazanımlarla ilgili
buldum.
Din öğretimi, bir bilgi
verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını
kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din
öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte
olan nesle din hakkında doğru bilgi
vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini
sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri
inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.
Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi
amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam,
konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten
korunacaklardır. Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl
yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı
olmasında dinin rolünü fark eder.
4.3.2. İnsan ilişkilerinin
gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini vurgular.
Makalede bulunan
aşağıdaki yazıyı bu kazanımlarla ilgili buldum.
Çocukların ve gençlerin
ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç,
ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.
Herkesin bildiği 'İyi’nin yanına `sevabı katabilmek, herkesin bildiği 'kötünün
yanına 'günahı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah
korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek
her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah
sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî
fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede
itici güçler haline gelmesini sağlar.
İnsana saygı, insanı
bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun
yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz
etme çabasını taşır.
Düşünceye saygı, "Benim doğrum, biricik doğrudur; benim
dışımdakiler ise hep yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı
da ihtiva ediyor. Düşünsel çabaların
sonucunu, 'tek doğru ve pek çok
yanlış' seviyesine indirgemeye çalışmak bir hırstır. Benim doğrum en doğru yol olabilir.
Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir.
Ancak ben, kabullerime itiraz edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım
müddetçe onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm mesabesindedir. Bu durum, kabullerimi
veya doğrularımı zayıflatma, hayatımdaki etki gücünü yitirme ve hatta kaybolma
tehlikesi ile karşı karşıya bırakır. Kabullerim giderek alışkanlık ve sunî
bir tekrara dönüşebilir. Doğru veya yanlış herhangi bir fikri, her türlü
eleştiriye ve itiraza rağmen hâlâ ayakta duruyor olduğu için kabul
etmekle, o fikrin itiraza uğramasına müsaade etmemek ve onu savunmacı bir tarzda
koruyarak doğruluğunu kabul etmek arasında bir fark olsa gerektir.
Hürriyete saygı, insanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan
en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten
sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine
saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim.
4.4.1. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4.4.3.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
4.4.5.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
Peygamberimiz (s.a.v.) ile ilgili kazanımları aşağıda yer alan yazıya
göre öğretebiliriz. Kısaca konular çözümleyici ve yorumlayıcı yaklaşımlarla
sunulmalıdır.
Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini,
konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da
katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız
vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı
olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek
insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır
diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme
gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.
Ayrıca Hz. Muhammed’de (s.a.v.) bu makalede yer alan insana saygı, düşünceye
saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı gibi
insanda bulabilecek tüm iyi özelliklerin bulunduğunu da öğretmeliyiz.
4.5.1.
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Makalede bulunan aşağıdaki yazıyı bu kazanımlarla
ilgili buldum.
Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma,
yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hâkimse, o zaman bu özellikleri
taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri
ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın
kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler
veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını
yapmadığınız sürece, onları –en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal
dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.
Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın
bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah
korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı
tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa
kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.1.4. Sübhaneke
duasını okur ve anlamını söyler.
4.2.4. Amentü duasını okur ve anlamını söyler.
4.3.3. Fatiha suresini okur, anlamını söyler.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamlarını söyler.
Makaleden alınan aşağıdaki yazıya göre dua ve sure öğretimi yapılabilir.
Öğrenciler duaların ve surelerin anlamlarını bilmeli ve tercihlerini kendileri
yapabilmelidir.
Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin
hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak
biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki
tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır. Bu
amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak
varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde
kullanır.
“Tam tanımı yapılamıyor diye
kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir. “
“Bu nedenle çocukların ve
gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını
savunuyoruz.”
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
“Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada
koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı
vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün
olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.”
4.1.3. Dilek ve dualarda
kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“Tam tanımı yapılamıyor diye
kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir. “
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
“Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada
koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı
vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün
olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.”
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına
`sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka
yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
“Her insan, Allah'ın mesajını
kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. “
“Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu
ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an
hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
“Her insan, Allah'ın mesajını
kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. “
“Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada
koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı
vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün
olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.”
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“Kur’ân-ı Kerim'de zanna,
tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese
eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.”
“Tam tanımı yapılamıyor diye
kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir. “
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
“Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada
koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı
vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün
olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.”
“İster "Allah'ın
emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir
merciin, fark
etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini
engelleyen her baskı, insan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi
iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama
hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi
olabilmelidir.”
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına
`sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka
yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
“Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin
olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”
“İnsanoğlunun, baş döndürücü bir
dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta
insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin
huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini
hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen
yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.”
“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her
zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel
tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada
inancın teşvik
edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini
ve gerekliliğini savunur.
“Kişiler, duydukları sözleri,
gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar
ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle
iletişim kurmalarında
yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı
olmasından ileri gelir,
Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.”
“Gerçek düşünce ile, bunun
karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye
değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve
davranışlarla
kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları
anlam
kazanıyor.”
“Saygı duyacağımız kişilere,
nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin
saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize
bir şey
öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek
olduğu
anlatılmamıştır.”
“Saygı adına
zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere
dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve
koruyucu bir rol oynamadığı
şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil.”
“Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
“Allah
korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek
her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah
sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî
fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede
itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.4. HZ. MUHAMMED’İ
TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
“Her
insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. “
“Bir çağın
ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik,
cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan
insanlar ön plâna
geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye
başlanmışsa,
o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”
4.4.2. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4. 4.3. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile
ilişkilendirir.
“Kültürel
mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak
sunabilelim. Böyle bir
anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi
istiflemeye değil,
düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin
keşfetmesine
önem verecekti.”
“Bir başka deyişle din öğretimi; öğrencinin
karar verme, akıl yürütme, öğrenme, araştırma, sorgulama, yorumlama ve anlamaya
dininin eğitim ve öğretim anlayışını göz önünde bulundurarak, bu soruya
cevabımız, "Elbette evet! “ sözü ile başlayacak ve muhtemelen şöyle
devam
edecektir: "...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı
emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin
geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir .”
“Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak
örnekler veya çok sağlam
ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece,
onları -en
iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline
getirirsiniz.”
4.4.5. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi
tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu
için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel
mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak
sunabilelim.”
4.4.6. Salli ve Barik
dualarını okur, anlamını söyler.
“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı
yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç
olarak görüyoruz.”
4.5. DİN VE TEMİZLİK
“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı
çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların
toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve
gençleri bilinçlendirmek..." . “
4.5.1. İslam dininin
temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
4.5.2. Temiz ve
düzenli olmaya özen gösterir.
DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ MAKALESİ
İLE 4. SINIF KAZANIMLARININ BAĞDAŞTIRILMASI
1) 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Ø Makalenin anahtar
kavramlarından olan ahlak ve özellikle ahlak eğitimi makalenin özetlenmesinde önemli
yer tutmakla birlikte şu ifadede vücut bulmuştur: ‘’ ‘Sizler de ahlaklı ve
bilgili iyi birer insan olun! İnandığınız ilke ve değerlere uygun hareket
ederseniz mutlu olursunuz’ şeklinde ifadeler kullanarak onları bilgilendirip
eğitmeye çalışıyoruz.’’ Burada dini doğru algılamanın ahlakla olan bağlantısı
kurulmuştur.
2) 4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının
önemini ve gerekliliğini savunur.
Ø Yine ahlak
gibi sevgi ve saygı da makalede sıkça yer verilen kavramlardır. Din kültürü ve
ahlak bilgisi öğretiminde dikkat edilmesi gerekenlerin başında şüphesiz bunlar
gelmektedir. Zira öğretmen öğrencisine rehberdir. Makalede de çocuğun
çevresindekilerinin çocuğa örnekliği konusundan yola çıkılarak bu iki kavrama
değinilmiştir: ‘’Onlar, dinlerini doğru anlar ve uygularlarsa, toplum sağlam
bir zemin üzerine oturur kanaatini taşıyoruz. Bu düşüncelerden hareketle,
öğrencilerimize ‘Küçüklerinizi sevin!’, ‘Büyüklerinizi sayın!’ diyoruz.
Derslerde, ‘Dinimiz doğru olmamızı, çalışkan olmamızı. bilgili olmamızı
istiyor! siz de böyle davranın!’’ Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı,
ahiili olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din
öğretiminden yanayız.’’
3) 4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler
verir.
Ø Burada
ifadelerin kullanımı konusunda öğretim yapılırken ümidin devamlılığının önemine
vurgu yapılabilir. Makalede de ‘’ Ümitsizlik ve karamsarlık Kur' anda
kötülenmiştir. ‘Allah 'ın rahmetinden ümidinizi kesnıeyiniz, zira kafirlerden
başka kimse Allah'ın rahmetinden ümidini kesmez" ayeti, bu konteksteki
ayetlerin sadece bir tanesidir. İnsanın yaşam serüvenindeki çelişkiler,
gerilimler, ifrat ve tefrit diyebileceğimiz aşırılıklar, hep dengenin bir
tarafa kayması ve dolaysıyla bozulması hadisesidir. Olumsuzluklar yaşanacaktır,
fakat önemli olan dengenin bozulmaması, aşırılıklardan birine saplanıp
kalınmamasıdır.’’ şeklinde yer almıştır.
4) 4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
Ø İslamın
inanç esasları diğer adıyla imanın şartları öğretilirken bu şartların önemi
hakkında bilgi verilebilir. Makalenin yazarı bu kazanıma da temas etmiştir: ‘’Hayattaki
iniş ve çıkışlarda, Allah'a inanmanın değeri hakkında bilgi verilebilir ve
öğrencilere, imanlanmanın aksiyon haline gelebilmesinin örnekleri sunulabilir.’’
5) 4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
Ø Bu
kazanımı da önceki kazanımdaki cümleyle bağdaştırabiliriz. Çünkü amentü duası
anlamı itibariyle islam inanç esaslarını dikkate almaktadır: ‘’Hayattaki iniş
ve çıkışlarda, Allah'a inanmanın değeri hakkında bilgi verilebilir ve
öğrencilere, imanlannın aksiyon haline gelebilmesinin örnekleri sunulabilir.’’
Ø ‘’Nasıl bir
din öğretimi?’’ sorusunun şekillendirdiği fikir ağacında belirtilen özellikler tam
da bu kazanıma uygundur. Zira öğrenci örnek olarak alabileceği Hz. Muhammed’in
davranışlarına uygun bir öğretim gördüğünde kendini ona daha yakın hissedecektir.
7) 4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını
özetler.
Ø Mekke ve
Medine yıllarında İslam toplumunun oluşması için yaptığı çalışmalara yer verildiği
için Hz. Muhammed’in özelliklerinden
yola çıkılmışcasına yazılan bu parça kazanımın açıklayıcısı konumundadır: ‘’Bir
çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma,
yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri
taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri
ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler.’’
8) 4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel
özelliklerini açıklar.
Ø Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin sosyal ve dinî özelliklerine yer verildiği
için ‘’ Yanlış veya çarpık saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada
olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve
gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz.’’ cümlesi
Hz. Muhammet’in çevresinde yanlış ve doğru saygı anlayışının temsillerinin nelere
sebep olduğu hakkında ipuçları taşımaktadır.
9) 4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
Ø Hz
Muhammed’in ailesindeki kişilerin örnek davranışlarına ve Hz. Muhammed’in yetiştirilmesinde
nelere önem verdiklerine yer verilmektedir bu kazanımda. Makaledeki tezahürünü
ise şu paragrafla ifade edebiliriz: ‘’Biz yetişkinler, sahip olduğumuz dini ve
ahlaki değerleri, din öğretimi vasıtasıyla yetişmekte olan nesle aktarma
gayreti içindeyiz. Eğitim öğretim sürecinde, öğrencilerimizin geçmişten
devraldığımiZ kültürel mirastan haberdar olmalarını, bu mirasla tanışmalarını
ve mensubu olduğumuz dini öğrenmelerini istiyoruz. ‘’
10) 4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik
yıllarını özetler.
Ø Hz. Muhammed’in
hayatının ilk yıllarının işlendiği kazanım onun gelişimini göz önünde bulundurmamızı
öğütlüyor. Makalenin yazarı ise insanın gelişimini şu cümlelerle ifade etmektedir:
‘’ İnsanın, her yöne gelişme kabiliyeti vardır. Bir yandan aceleci, telaşlı,
bencil ve yukarıda tasvir edildiği gibi nankör, diğer yandan da akıllı, seven,
sakınan, paylaşabilen, iyi işler yapabilen insan. Her ikisi de aynı insan.
İnsan ne iyi ne kötü, insan hem iyi bem kötü. Hem biri, hem öteki var insanda.
İnsanda mevcut zıt uçlar, zıt kutuplar, artılar, eksiler hep doğru davranışlara
zemin hazırlayan birer ortam olarak görülmelidir. Böyle bir ortamda, ancak
sürekli bir çaba ve hareket içinde olan, gayret ye meşakkatle yoğrulan bir
kişilik kendini kurup oluşturabilir.’’
Ø Bu
kazanımımızda da ehlibeyt konusuna kısa bir giriş yapıldığı için makaledeki ‘’
Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz,
çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiğini istedi.’’ ifadesi ehlibeytin de
aynı çabayı gösterdiğini göz önünde bulundurduğumuzda bağdaştırabileceğimiz bir
noktadadır.
12) 4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
Ø Kazanımda
ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki kurulmaktadır. Yazar
makalede Şems’ten ‘’Nefse ve onu şekillendirene andolsun ki, Allah ona bozukluğunu
ve iyiliğini işlemiştir. Nefsini temizleyen kurtulur, ama onu kirletip örten
ziyana uğramıştır" alıntısına yer vermiştir.
13) 4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Ø Temiz ve
düzenli olma konusunda anne babaların, öğretim görevindeki kimsenin ve çevrenin
tıpkı diğer konularda olduğu gibi çocuğa örnek olması gerektiği vurgulanır.
14) 4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
Ø ‘’ Sıkıntılar
kapımı çalmışsa, paniğe kapılmam, bahane bulmam, ümidimi kesmem, kendime
acımam, ‘Muhakkak her güçlükle beraber bir kolaylık vardır’ vurgulu söyleminden
aldığım manevi enerji ve ‘Biz, Allah'a aidiz ve biz O'na döneceğiz’ Kur'ansal
gerçeğine olan inancım, beni yeni
çözümler bulmak için harekete geçirir, böylece bütün gücümü seferber ederim.
Aynı şekilde başarının da bana Allah'ı unutturmasına izin vermem. Çünkü bilirim
ki, bugün en üst noktadaysam, en alt
noktada olabilirim. Bu başarı bana Allah'ın bir lütfudur. Bugün çıkmışsam yarın
inebilirim. Bugün etrafımda olanlar yarın bana sırt dönebilirler. Kur'an
ifadesiyle. söylersek, ‘Sürekli olan sadece sadece Allah’tır’ ’’ ifadeleri Fatiha
suresinin anlamıyla kısmen bağdaşmaktadır. Burada farklı surelerden alıntılara
yer verilmektedir.
15) 4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
Ø Din kültürü
ve ahlak bilgisi öğretimini tümden ele aldığımızda aynı zamanda İslam’ı esas
aldığımızı bilmeliyiz. Makalede ‘’Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı
kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel
kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir
gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı
Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan
düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.’’ paragrafı Allah’ın
insana verdiklerini islamın şartları bağlamında irdelememize olanak
sağlamaktadır.
16) 4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları
tanımlar.
Ø
Kuran’la ilgili kavramlar da üstü kapalı bir
şekilde vücut bulmaktadır makalede: ‘’ Konumuzla
ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun
uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde
yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak,
anlamlandıracak, yorumlayacaktır.’’
17) 4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Ø Makalede
yazar gerçek yaşamdan bir örnek almıştır ve şu olayı bizlere sunmuştur: ‘’ Sınıfa
giriyorum, öğrencilerin elinde su tabancaları, su tabaneası bulamayanlar ise
bir poşete su doldurmuş, poşeti delmiş, herkes birbirini slatıyor, kavga dövüş
almış başını gidiyor. O zaman onlara, yaptıklarının kötü olduğunu anlatmak
gerekiyor. Onlara dinimizin, insanları sevrnemizi emrettiğini, başkalarına
zarar vermenin günah olduğunu anlatıyorum. Fakat, dinleyen kim!". Bunu
anlatan öğretmenin günah kavramını çocuğun içselleştirmesi adına sarfettiği
çabanın yetersizliği ortadadır. Sadece derste verip geçmiştir fakat öğretimde bu
ifadelerin tekrarlanması gerekmektedir. O zaman çocuk kazanım çerçevesinde hareket
edebilir.
18) 4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
Ø Yukarıdaki
kavramlar da dahil edilecek şekilde makalede dini terimler konusunda şu açıklamalara
yer verilmiştir: ‘’Öğrencide geliştirilmesi hedeflenen kabiliyetler olarak ele
alındığında, söz konusu terimlerin, Din Dersi'nde hangi anlama geldiklerini
göstereceğim. Dersler, sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli
ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulunduk arı
ölçüde önemlidirler ve değerlidirler.’’
19) 4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
‘’Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.’’ ifadesiyle din kültürü ve ahlak bilgisi öğretiminde ilahi mesajla anlamlandırmanın bağını kurmanın önemi üzerinde durulmuştur.
“Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri:
Zihin Gelişimi Açısından Bir Deneme”. Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, Sayı:
4, 1997, ss. 145–159
4. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ KAZANIM VE MAKALE
EŞLEŞTİRMESİ
SAKİNE
SELCEN ASLAN 18040246 SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ÖDEV 3
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1.
Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
‘’
Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka
terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.’’
4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an
hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah
adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için,
yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.
Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde
bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah
adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma
yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı
olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok
faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla
özdeşleştirilemez.”
4.1.4.
Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
“Allah korkusu ve Allah sevgisi,
insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin
mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici
güçler haline gelmesini sağlar.”
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1.
İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
“Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.
Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir
kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi,
mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.
4.2.2.
İslam’ın şartlarını söyler.
“Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı
bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım
almalıdır.
4.2.3.
Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi
üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse
verimli olur.”
“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk
edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri
arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.2.4.
Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
‘’Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı
yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç
olarak görüyoruz.’’ (sayfa 8)
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman
iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda
müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din
eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde,
tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü
insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok
yapılan işler ve eylemlerdir.”
‘’Bir
çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma,
yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri
taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri
ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın
kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler
veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını
yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal
dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.’’
“Herkesin bildiği
iyinin yanına sevabı katabilmek, herkesin bildiği kötünün yanına günahı
ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
“Allah korkusu ve
Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani
ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk
etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
‘’ Saygı adına zorla empoze edilen tavırların
insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği
geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde
yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı
anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama
geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller
alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz.’’ (sayfa 5)
‘’Böyle
bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir
olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği
insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.’’ (sayfa 5)
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
‘’Allah için, yani Allah rızası için iş
yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.’’
‘’Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı
vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün
olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.’’
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
‘’Her insan, Allah'ın mesajını kendi
kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları
çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.’’ (sayfa 7)
‘’Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk,
dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar
hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer
çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o
vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri
etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize
tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın
ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle-
gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.’’
(sayfa 8)
‘’Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim.’’ (sayfa 9)
4.4.2.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
‘’Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi
tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu
için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.’’
(sayfa 7)
4.4.3.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
‘’Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi
tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu
için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.’’
(sayfa 7)
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve
gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
‘’Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı
olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada
kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. ‘’ (sayfa 3)
‘’Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek
fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini
susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde
düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana
kazandırabileceği tavırlardır.’’ (sayfa 6)
4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.4.5.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
‘’Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime
bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil
ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını
çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.’’ (sayfa
8)
‘’Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim.’’ (sayfa 9)
4.4.6.
Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
‘’Aynı kavramı kullananlar hep aynı
muhtevayı kastetmezler.’’ (sayfa 1)
4.5.1.
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
“Saygı bir duygudur, sevgi gibi.
Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren
yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben
burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı,
anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
‘’Bu noktada karşımıza din öğretiminin
önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi
vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini
sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."
Kaynakça: SELÇUK, Mualla; ‘’Din Öğretiminin
Kuramsal Temelleri’’, AÜ TÖMER ULUSLARARASI DİN EĞİTİMİ SEMPOZYUMU, Ankara 1997,s.28.-35
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dini ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır
Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü’ nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.
4.3. GÜZEL AHLÂK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı vs. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. Kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız
4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.
Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
MAKALE VE KAZANIM EŞLEŞTİRMESİ
4.1.
GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1.
Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk
edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri
arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.
“Allah
korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı
tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa
kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
“Herkesin
bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına
'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş
yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark
ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş
yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru
içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış
olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine
sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî
kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek
çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla
özdeşleştirilemez.”
4.1.4.
Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı
vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün
olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.”
“Kişiler,
duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde
yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler.”
4.2.
İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1.
İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
“Düşünceye
saygı, "Benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep
yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı da ihtiva ediyor.
Düşünsel çabaların sonucunu, 'tek doğru ve pek çok yanlış' seviyesine
indirgemeye çalışmak bir hırstır. Benim doğrum en doğru yol olabilir.
Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir.
Ancak ben, kabullerime itiraz edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım
müddetçe onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm mesâbesindedir”
“Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve
'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel
kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir
gereğidir.”
“Din öğretiminde
belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve
yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.”
4.2.2.
İslam’ın şartlarını söyler.
“Din öğretiminde
belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve
yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.”
4.2.3.
Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“Tam
tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle
ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
Kuran-ı
Kerim, ayet, sure ve cüz kavramlarının öğretiminde bu kavrama benzer nitelikte
anlam taşıyan örneklerle anlatmalıyız.
“Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi
üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse
verimli olur.”
4.2.4.
Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
“Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi"
meselesi ile "bilinç" meselesi yakın
ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline
gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi
olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep
olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de
engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir
bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini
ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası
olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma
kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.”
4.3.
GÜZEL AHLAK
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
“İyinin
ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel
tecrübelerimizde
veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik
edici
yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar
vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar
anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden
şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.”
“Bir
çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma,
yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri
taşıyan insanlar ön plâna
geçer.
Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye
başlanmışsa,
o
vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri
etkileyen şey
hayatın
kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler
veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını
yapmadığınız sürece, onları –en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal
dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
“Herkesin
bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına
'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu
ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü
uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.
Allah
korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı
tutar; yani
ahlâkî
fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede
itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
“Saygı
adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere
dayanmayan
kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir
rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil.
Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede,
dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği
ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz.”
“Böyle
bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya
dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar'
görüntüsüne
şaşmamalıyız.”
“Temelinde,
insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve
kültürel
mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız. Burada akla şöyle bir soru
gelebilir: Ne demek düşünceye saygı? Peki ya insana, hürriyete, ahlâkî olana
saygı ne demek?”
4.3.3.
Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
“Allah
rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği
öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile
Allah adına iş yapma aynı şey değildir.”
“Allah
için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu
eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma
ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır.”
4.4.
HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
“Bir
çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma,
yardımseverlik,
cana,
mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön
plâna
geçer.
Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye
başlanmışsa,
o
vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”
“Her
insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır.”
4.4.2.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
“Kültürel miras konusunda bir engelimiz daha
var, o da tarihî birikimimizde değerli ve güzel olduğunu zannettiğimiz her ne
varsa öğrencilerimizin kafasına doldurmak temayülümüz. Oysa artık
çocuklarımızın öğrenmesi gereken muhtevayı seçmede bazı kriterlere sahip olabilmeliyiz.”
4.
4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
“Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim.
Kültürel
mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak
sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu
yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya,
karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.”
4.4.4.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
“Düşünebilmek,
düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek...
Dinleyebilmek,
karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler
üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin
insana kazandırabileceği tavırlardır.”
4.4.5.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“Kültürel
mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini,
değerini
ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken
tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı
gerektirir.”
“Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar
taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la,
kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım
ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz
de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye,
anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.”
4.4.6.
Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
“Aynı
kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam
kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler
ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”
4.5.
DİN VE TEMİZLİK
4.5.1.
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
“Saygı bir duygudur,
sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında
kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak
tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı
duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye
gitmeyi gerektirir.”
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk,
dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi
kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer.
Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye
başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler”
4.5.2.
Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
“Bu noktada
karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din
hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde
düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."
KAZANİM 4.1.1
Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din
kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim,
sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak,
bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur. “Din”
kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan
biridir. Eskilerin “efradını câmi, ağyarını mâni” diye
niteledikleri bir tanım yapmak din için çok
zordur. Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din
değildir. Birinci kazanımı bununla ilişkilendirme.
KAZANIM 4.1.2
Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da
sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini
gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir
faaliyet olarak
tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu
üzerinde
duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı,
sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
İkinci kazanımı bununla ilişkilendirme.
KAZANIM 4.1.3
Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma
arasındaki
inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani
Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş
yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı
ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde
bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir,
yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah
adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma
yanılgısıdır. Üçüncü kazanımı da bununla ilişkili.
KAZANIM 4.1.4
Herkesin
bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin
bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek,
ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve
Allah sevgisini, insanı yönsüz,
desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada
koruyucu bir güç olarak görüyoruz.
Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap
vermeye her an hazırlıklı tutar; yani
ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün
davranışa kılavuzluk etmede itici
güçler haline gelmesini sağlar. Dördüncü kazanımda
bununla ilişkili olarak gördüm.
KAZANIM 4.2.1
Fikir ağacımıza baktığımızda ağacın ürünleri olarak
görünen bazı kavramlarla karşıla-
şacağız. Bu kavramlar, kendi başına düşünme kabiliyeti,
eleştirel zihniyet, seçme kabiliyeti,
hayatın anlamını keşfetme ve inancıaklıyla bütünleştirme
olarak sıralanıyor ve bunlar
öğrencide geliştirmeyi hedeflediğimiz kabiliyetleri gösteriyor.
Birinci kazanımın bununla ilişkili olduğunu düşünüyorum.
KAZANIM 4.2.2
“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru
bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler
üzerinde düşünmelerini sağlamak ve
gençleri bilinçlendirmek..." İkinci kazanımı bununla
ilişkilendirilebiliriz diye düşünüyorum.
KAZANIM 4.2.3
Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş
haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.
"...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı
kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin
zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu
olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah,
düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı
Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese
eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce'
birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize,
'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiyor.
Üçüncü kazanımı da bununla ilişkilendirebiliriz.
KAZANIM 4.2.4
“Yetişmekte olan
nesle din hakkında doğru
bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler
üzerinde düşünmelerini sağlamak ve
gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan
alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin
bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve
gençler körü körüne uygulayıcı
olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için,
nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve
gençler, özellikle inanç ve yaşam,
konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse,
istismar edilmekten korunacaklardır. Dördüncü kazanımı bununla
ilişkilendirebiliriz diye düşünüyorum.
KAZANIM 4.3.1
Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan
sevgisi, çalışma, yardımseverlik,
cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu
özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna
geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî
kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa,
o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.
Çocukları ve gençleri etkileyen şey
hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar,
öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam
ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir
sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en
iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında
yaşayan kişiler hâline getirirsiniz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse,
inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin
bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin
bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek,
ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve
Allah sevgisini, insanı yönsüz,
desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada
koruyucu bir güç olarak görüyoruz.
Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap
vermeye her an hazırlıklı tutar; yani
ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün
davranışa kılavuzluk etmede itici
güçler haline gelmesini sağlar.
KAZANIM 4.3.2
Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek,
tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında
kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da
sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini
gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir
faaliyet olarak
tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu
üzerinde
duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı,
sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi
gerektirir. Saygı duymak;
düşünmeyi, tanımayı,
anlamayı, sorgulamayı
ve sonra bir
değerlendirmeye
gitmeyi gerektirir. İkincikazanım bununla ilişkilendirilebilir.
KAZANIM 4.3.3
Din öğretiminde gençler
hangi muhtevaya
ihtiyaç duymaktadır?
Sorusuna bu tebliğ
kapsamında
verilebilecek cevap:
Öğrenciler için sahip
olunmaya değer
muhteva hayatın
problemlerini çözmede
kullanabilecekleri
muhtevadır. Bunu Kimi Örnek Almalı kitabında yer alan
Kur'an-ı Kerim’ in bütün içeriğini kapsayan üç ana konu ihtivasını esas alması
itibariyle bu kazanım la ilişkilendirdim bu pasajı.
İlki “Nasıl bir Allah?” 1-4 âyetler de konu edilen “İman"
dır.
İkincisi 5 âyette “İbadet"
Üçüncüsü 6-7 âyette “Ahlak”
KAZANIM 4.4.1
Din öğretiminde gençler
hangi muhtevaya
ihtiyaç duymaktadır?
Sorusuna bu tebliğ
kapsamında
verilebilecek cevap:
Öğrenciler için sahip
olunmaya değer
muhteva hayatın
problemlerini çözmede
kullanabilecekleri
muhtevadır. Kültürel mirasa saygı, tarihi
birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini,
değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir.
Birinci kazanımı bununla ilişkilendirebiliriz diye düşünüyorum.
KAZANIM 4.4.2
Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir.
Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde
yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır. İkinci kazanımla ilişkilendirilebiliriz fazla olmasada.
KAZANIM 4.4.3
olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması
insanîdir.
Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde
yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır.
KAZANIM 4.4.4 VE KAZANIM 4.4.5
Din öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak
çalışmalar, öğrencide gelişmesini
istediğimiz "hedef davranışlar"ın
belirlenmesine yardımcı olacaktır. Böylece Din Kültürü ve
Ahlâk Bilgisi derslerinde öğrencilerin düşüncelerinde,
hareketlerinde ve duygularında meydana
gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır.
Muhtevanın öğrencide nasıl bir davranış
geliştireceği yani öğretme-öğrenme süreci sonunda elde
edilecek ürünün açıkça tanımlaması ve bu
pasajı kazanım 4 ve 5 ilişkilendirmemin sebebi hedef davranışımızı belirlemede eğer
rehberimiz, öncümüz İnsanın hakikati, Kâinatın en çetin sırrı, misilsiz insan ,
Zâtiyle tek olan Yaratıcının koskoca insan ehrâmında ve en yüksek noktada halkettiği insan Efendimizin(s.a.v)
hayatını, çevresini vs. İyice fehmedip
fehmettiği bilgiyi bilkuvveden bilfiile dökersek o zaman davranışınızın
yöntemini, yönünü belirlemiş oluruz.
KAZANIM 4.4.6
Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek,
tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında
kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da
sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini
gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir
faaliyet olarak
tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu
üzerinde
duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı,
sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerekir.
Bunu da altıncı kazanım la ilişkilendirebiliriz.
ASLAN
DEMİR
Emrullah KAYNAK
18040282 SINIF ÖĞRETMENLİĞİ
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir. Peki, din eğitimcisi bunu hangi yolla yapacaktır? Dinî metinleri ezberleterek mi? İlmihal bilgileri belleterek mi? Araştırma yaptırarak mı? Soru sorarak mı? Bu, bir yöntem sorunudur.” Dini ifadelerin ezberletilerek mi yoksa gerçekten öğretilerek mi? Kavratılmasından bahsedilmiştir.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
Salavat, rahmet dua ve mağfiret dilemedir. Bu kapsamda “İnsana Saygı: Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. Âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.”
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir. Peki, din eğitimcisi bunu hangi yolla yapacaktır? Dinî metinleri ezberleterek mi? İlmihal bilgileri belleterek mi? Araştırma yaptırarak mı? Soru sorarak mı? Bu, bir yöntem sorunudur.”
“Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez.”
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
Allah'ım! Sen eksik
sıfatlardan pak ve uzaksın.
Seni daima böyle tenzih eder ve överim.
Senin adın mübarektir.
Varlığın her şeyden üstündür.
Senden başka ilah yoktur.
Yukarıdaki Sübhaneke duasının anlamını ele aldığımızda, makalenin şu paragrafı öne çıkmaktadır.
“Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
“Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”
4.2.2.
İslam’ın şartlarını söyler.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’an metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”
4.2.4. Amentü duasını okur, anlamını söyler.
Amentü kelime anlamı olarak inandım, iman ettim demektir. Duanın anlamına baktığımızda da imanın 6 şartına inanmayı ve Peygamber Efendimiz ‘in (S.a.v.) Allah'ın kulu ve peygamberi olduğunu dilimizle söylediğimiz bir duadır. Amentü duasını okuduğumuz her zaman; Allah'a iman ettiğimizi, imanın şartlarına inandığımızı ve Hz. Muhammed'in (S.a.v.) O'nun kulu ve peygamberi olduğunu söylememiz demektir.
“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”
“Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’an metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Din öğrenciye saygı ve ahlak kavramlarını en iyi şekilde kazandıran, olgudur.
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hâkimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
İnsanlarda sevgi duygusu olduğu zaman kötülük düşünmezler. İyilik yapmayı düşünürler. Kimse sevdiği insana zarar vermeyi düşünmez. Çevremizdeki kişiler ile birlikte huzurlu bir yaşam sürmek için karşımızdaki kişilere saygı duymamız da oldukça önemlidir. Eğer insanlar birbirlerine saygılı olmazlarsa bir arada yaşamaları oldukça zordur. Çünkü saygının olmadığı yerde huzur da olmaz. Makalede geçen, “İnsana Saygı: Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. Âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.”
4.3.3. Fatiha suresini okur, anlamını söyler.
Fatiha suresinin konusu için Kur’an-ı Kerim’in “bilinmesi ve inanılması gerekenler” ve “yapılması gerekenler” diye ikiye ayrılmakta. Birincisinde Allah, peygamberlik, gayb âlemi hakkında bilgiler, öğütler, misaller, hikmetler vardır. İkincisinde ise ibadetler, hayat düzeni gibi ameli, ahlaki hükümler vardır. Fatiha süresi bütün bunları ya sözü veya özüyle açıklamaktadır ya da bu konularda aklın önünü açarak ona ışık tutmaktadır.
“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hâkimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”
“Hürriyete Saygı: İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. İnsan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir.”
Peygamberimizin doğduğu çevrede cahiliye adetlerinin yaygın şekilde bulunduğunu söyleyebiliriz. Bu çerçevede yukarıdaki makale alıntıları bu kazanımla örtüşür.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hâkimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer.”
4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
“Kültürel miras konusunda bir engelimiz daha var, o da tarihî birikimimizde değerli ve güzel olduğunu zannettiğimiz her ne varsa öğrencilerimizin kafasına doldurmak temayülümüz. Oysa artık çocuklarımızın öğrenmesi gereken muhtevayı seçmede bazı kriterlere sahip olabilmeliyiz. "Din öğretiminde gençler hangi muhtevaya ihtiyaç duymaktadır? “sorusuna bu tebliğ kapsamında verilebilecek cevap: "Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır" şeklinde olacaktır.”
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek.”
“Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
“İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. Âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.”
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
İki duanın da anlamları hemen hemen aynıdır, birinde "rahmet eyle" (Kemâ salleyte) kelamı vardır, diğerinde "bereket eyle" (Kemâ barekte) vardır. Peygamber Efendimiz'e (sav) salavat getirilmesi Kur'an-ı Kerim ayetlerinde de geçmektedir. Hem Allah'ın bir buyruğu hem de Resulüllah’ın tavsiyesidir. Bu salavatları getirmenin en güzel yolu da işte namazlarda okuduğumuz Salli Barik dualarıdır.
“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”
“Herkesin bildiği 'İyi’nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.”
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
"Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır." Bu kazanımda da öğrencilere temiz olmanın gerekliliği ve günlük hayatta bize kazandıracağı olumlu davranışları ve duyguları üzerinde durmak doğru olacaktır. Yani kazanım günlük hayatla ilişkilendirilmeli ve öğrenciler güdülenmelidir.
MAKALE VE KAZANIMLAR EŞLEŞTİRMESİ
AD SOYAD: Sevim TANRIVERDİ
BÖLÜM: Sınıf Öğretmenliği
NUMARA: 18040310
4.1.1. Dini ifadeleri, günlük konuşmalarda
doğru ve yerinde kullanır.
Bu kazanımı makale de ahlaki olana
saygı başlığıyla ilişkilendirdim. Çünkü makalede geçen güzel
sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek
insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan
ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir
paragrafı ifadelerin insanlara ne kattığı ve nasıl kullanılması gerektiğini
anlatmaya çalışıyor. Örneğin besmeleyi anlatmak yetmez besmeleyle ilgili örnek
durumlar vermek yetmez. Besmelenin hangi eylemlerde hangi işlerde yani doğru
zamanda doğru yerinde kullanılması öğretilmelidir.
4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.
Tekbir,
Allah'ın her şeyden üstün ve yüce olduğunu ifade eder. Salavat ise Hz.
Muhammed'e ve onun soyundan gelenlere saygı göstermek amacıyla söylenir. Bu
kazanım da makalenin Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek,
herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir
şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz,
desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak
görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her
an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar
paragrafını işaret ediyor. Özellikle tekbiri işaret eden bu paragraf Allah
sevgisiyle birlikte vicdanımızın rahatlığından böylece teslimiyetin Allah'a
olduğu Allah'ın her şeyden üstün ve yüce olduğunu da işaret etmektedir.
Peygamberimize ve ailesine saygıda bulunmamız ise insana saygı paragrafıyla
ilişkilendirilmektedir.
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dini ifadelere örnek verir.
Dilek
ve dualarda kullanılan dini ifadeler hep insanlara karşı Allah'a ettiğimiz
dualardır. Allah'a emanet ol, Allah şifa versin gibi. Dolayısıyla bu kazanımda
insana saygıyı göstermektedir. ''İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma
eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak,
anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç alemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın
biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel,
toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve
kaygıları var.'' paragrafıyla ilişkilendirilebilir. Ayrıca “Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş
yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark
ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş
yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru
içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış
olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine
sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî
kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek
çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla
özdeşleştirilemez.” paragrafı da bu kazanımla ilişkilidir.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını
söyler.
Sübhaneke
duasının anlamından yola çıkarak makalenin “Allah
korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı
tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa
kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.” paragrafıyla
ilişkilendirilebilir.
4.2.1. İslam'ın inanç esaslarını sıralar.
İslam'ın
inanç esasları Allah'a iman, peygamberlere iman, meleklere iman, kitaplara
iman, ahirete iman, kader ve kazaya iman. İslam'ın inanç esaslarına iman
etmekte bağımsızız. Bu da makalenin “İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama
hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi
olabilmelidir.” cümlesiyle ilişkilendirilebilir. Ayrıca makale de geçen “İnsanlar,
kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir.
Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.” cümlesi de
örnek gösterilebilir. Yine makale de geçen “Düşünmeyi,
eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden
gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz
İslâm dininin bir gereğidir.” cümlesi de bu kazanımla ilişkilidir.
4.2.2. İslam'ın şartlarını söyler.
4.2.3. Kur'an-ı Kerim'in iç düzeni ile ilgili
kavramları tanımlar.
Makale
içerisinde geçen “Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her
insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket
ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.” paragrafla
doğrudan ilişkili bir kazanımdır. Ayrıca makalede geçen “Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka
terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.” paragrafı da kazanımla örtüşmektedir.
4.2.4. Amentü duasını okur, anlamını söyler.
Amentü genel bir anlam olarak
inanmayı işaret eder.İnanmak kişinin hürriyetine kalmakla birlikte soyut bir
kavramdır. Makalenin içerisinde
inanmakla ilgili olan bölümler ise şunlardır: “Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler.
Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine”
sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan
şemalar birbirinin aynı değildir.” özellikle bu paragrafla kişinin bir olayı
anlamlandırmasının farklı olduğu bahsedilerek inanmanın da soyut bir kavram
olduğunu içermektedir. Ayrıca
makale de geçen ''Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.''
cümlesini de içermektedir.
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin
rolünü fark eder.
Makalenin büyük
bir bölümünü kapsayan bu kazanım şu paragrafla direkt ilişkilidir: “İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi
yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda
müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din
eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde,
tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü
insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok
yapılan işler ve eylemlerdir. Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük,
insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar
hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer
çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o
vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri
etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize
tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın
ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle-
gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi
ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
Makale de bu kazanımla
ilgili bölümler: “Saygı bir duygudur, sevgi
gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini
gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum
ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum.” “Saygı duymak;
düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi
gerektirir.” “Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye
saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret
edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana
hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa
saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır.” “Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı
incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan
dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve
onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği
tavırlardır.”
4.3.3. Fatiha suresini okur, anlamını söyler.
Fatiha suresinin anlamından yola çıkılarak,
makale de “Allah
için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey
değildir.” cümlesi ile ilişki kurulabilir.
4.4.1. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) doğduğu
çevrenin genel özelliklerini açıklar.
Makale de geçen “Bir çağın ahlâkî yapısına,
doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı
gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer.
Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye
başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”
4.4.2. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) aile
büyüklerini tanır.
Makale de geçen “Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak
yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
ifade ile kazanım ilişkilendirilebilir.
4.4.3.
Hz. Muhammed'in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
Makale
de geçen “Öğrenciler
için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede
kullanabilecekleri muhtevadır.” ifadesi ile ilişkilendirilebilir.
4.4.4. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) çocukluk ve
gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
Makale de geçen “Düşünebilmek, düşündüğünü
söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek...
Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa
da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din
öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.” “Saygı bir duygudur, sevgi
gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini
gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum
ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak,
düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi
gerektirir.” “Çocukların ve gençlerin
ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını
savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal
edilmemesi gerekiyor.'' ifadeleri ile kazanım ilişkilendirilebilir.
4.4.5. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Mekke ve
Medine yıllarını özetler.
Makale
de geçen “Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir
bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih
olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için
nakledelim.” ifadesi ile kazanım ilişkilidir.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur,
anlamını söyler.
Makale de geçen “Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı
kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans
çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken,
zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.” ifadesi ile kazanım
ilişkilendirilebilir.
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme
örnekler verir.
Makale de geçen “Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı
çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların
toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için
öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.” ifadesi kazanım ile
ilişkilendirilebilir.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Makale
de geçen ''İnsanın hayatında ağır basan ve onun
yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.'' ifadesi
ile kazanım ilişkilendirilebilir.
Makale ve Kazanımların Eşleştirilmesi
v 4.1.1.Dini ifadeleri,
günlük yaşamda doğru ve yerinde kullanır.
Kazandırılması gereken kavramlar benzetmeler ve başka terimler
ile bağdaştırılarak anlatılabilir. Kavramların hayatımızdaki yerine ve
kullanımına dikkat çekerek kavramların asıl anlamlarını öğretebiliriz.
Bir din eğitimcisi, din öğretimini nasıl yapmalıdır? Dini
metinler ezberletilmeli midir? Araştırma mı yapılmalıdır? Soru sorularak mı
kavratılmalıdır? Din eğitimcisi, bu yöntemlerden hangisiyle öğretim yapacağına
karar vermelidir.
v 4.1.2. Tekbir ve Salavatı
söyler.
Günlük hayatımızda tekbir ve salavatı her anımızda söylüyoruz
fakat söylerken gerçekten anlamını düşünerek mi söylüyoruz? Günlük
hayatımızdaki çoğu kavramı bu şekilde belki de anlamını bilmeden kullanıyoruz.
“ Düşünme ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki
güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olabilir. Bu yüzden
din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. “
v 4.1.3. Dilek ve dualarda
kullanılan dini ifadeler örnekler verir.
Çevremizdeki insanlara dua ettiğimizde veya herhangi bir
dilekte bulunduğumuzda “ Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, Allah iyilik
sıhhat versin “ gibi ifadeler kullanırız.
“ Kavramlar başka terimler ve benzetmelerle anlatılabilir.
Kavramların insana hayatındaki tezahürlerine dikkat çekerek, bu kavramların ne
kast ettiğini belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasındaki
tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
v 4.1.4. Sübhaneke duasını okur,
anlamını söyler.
Sübhaneke duası günlük yaşamımızda en sık kullandığımız duadır.
Duanın anlamını sorduğumuzda ise belki de birçoğumuz tam anlamıyla cevap
veremeyecektir. Makalede verilen şu ifadeleri kazanımla ilişkilendirebiliriz
diye düşünüyorum:
“ Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans
çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken,
zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir. Kişiler, duydukları
sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar,
anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin
birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam
kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir.”
v 4.2.1. İslam’ın İnanç
esaslarını sıralar.
İslam’ın altı inanç esası öğrencilere açıklanmalıdır.
“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz.
Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. ”
v 4.2.2. İslam’ın şartlarını
söyler.
İslam’ın şartları öğrencilerin anlayacağı şekilde
anlatılmalıdır.
“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.
Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle
inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar
edilmekten korunacaklardır.”
v 4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç
düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
Kavramlar tanımlanırken görsellerden yararlanılmalı ve
gösterilerek anlatılmalıdır.
Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
v 4.2.4. Amentü duasını okur,
anlamını söyler.
Dualar okunurken anlamını bilerek okumanın önemini öğrenciye
kavratılmalıdır.
“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.
Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle
inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar
edilmekten korunacaklardır.”
v 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı
olmasında dinin rolünü fark eder.
“ Düşünme ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki
güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olabilir. Bu yüzden
din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. “
v 4.3.2. İnsanı ilişkilerin
gelişmesinde sevgi ve saygının önemini gerekliliğini savunur.
“Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve
sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
v 4.3.3. Fatiha suresini okur
ve anlamını söyler.
“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz
ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.
Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an
hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
v 4.4.1. Hz. Muhammed’in(s.a.v.)
doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir
bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih
olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için
nakledelim.”
v 4.4.2. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
v 4.4.3. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan
sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o
zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı
bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip
davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey
hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak
örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir
sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan
ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
v 4.4.4. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile
ilişkilendirir.
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan
sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o
zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer.”
“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la,
kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir
yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz
de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye,
anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine
önem verecektir.”
v 4.4.5. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak
yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
v 4.4.6. Salli ve Barik
dualarını okur, anlamını söyler.
Salavat kavramının anlamına, salavat getirmenin ne olduğuna ve
nasıl getirildiğine de değinilir.
“Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak,
anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir
duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin
davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet
olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygının eylem boyutu üzerinde duruyorum.”
v 4.5.1. İslam dininin
temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
v 4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
· Öğretmen adayları, zaman zaman
kişisel gözlemlerini de aktarıyorlar. "Okullarda Din Öğretiminin
Yeri" konulu derslerimizin birinde; bir öğretmen adayımız şöyle demişti:
"... Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersinin dışındaki dersleri okutan bazı meslektaşlarımız,
‘Okulda din dersi neden okutuluyor?’ ‘Öğrenciler din âlimi mi olacaklar?’
şeklinde sorular soruyorlar." Öğretmen adayının bu sözü üzerine, sınıftaki
arkadaşlarından bir itiraz yükseldi: "Öğrenciler sanki diğer derslerin
alimi mi oluyorlar?"(4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının
önemini ve gerekliliğini savunur.)
-Öğretmenler arası tartışmada
din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin bu kazanımı, kazandırıldığında insani
ilişkiler daha ılımlı olacaktır.
·
Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar arasındaki
ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları
genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı kavramı
kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına”
ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini
kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir. Okullardaki din
öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak
bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek
istenen olgu “din” olgusudur. Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları
zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine
kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim
kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının
farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan
doğar. (4.3.2. İnsani
ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.)
·
“Yetişmekte
olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan
zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için
öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler
körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için,
nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.
Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini
özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır. 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark
eder.
-Din,
insanı güzel ahlaklı olmaya davet eder. Bu kazanım, kişiye kazandırıldığında
kötü ahlak artık olmayacaktır ve edinilen bilgi de kötüye kullanılmayacaktır.
·
Din
öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur.(4.2.1. İslam’ın inanç
esaslarını sıralar. 4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.)
-Bu iki kazanımdan edinilen bilgi sayesinde Din hakkında önemli
kavramları öğrenebiliriz.
·
"Nasıl
bir din öğretimi?" sorusunu cevaplandırmak için, bir "fikir
ağacı" geliştirdik. (Bakınız, şekil: Nasıl bir din öğretimi?) Ağacın
köklerine, insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı
ve kültürel mirasa saygı kavrâmlarını* yerleştirdik.
· Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak,
sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi
gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini
gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum
ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak,
düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi
gerektirir.(4.3.2. İnsani
ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.)
·
Din dersinde
öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki
inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş
yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı
ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir,
eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket
etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî
kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun
uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi
ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek
verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her
insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket
ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur. (4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler./ 4.2.4. Âmentü
duasını okur, anlamını söyler.)
-Bu paragrafta, iki kazanım ile ilişkilendirebiliriz. Fatiha
suresinin ve Amentü dua’sının anlamına baktığımızda Allah’ın Rahman ve Rahim
olduğunu ayrıca Kur’an-ı kerim’de adı geçen varlıklar hakkında bilgi edinmiş
oluruz. Bizler beşeri varlıklar olduğumuzu ve tek ilahi varlığın Allah olduğunu
anlarız.
·
İyinin
ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel
tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada
inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel
sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek
insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan
ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.
·
Bir
çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma,
yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri
taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri
ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir.
Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam
ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız
sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında
yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.(4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk
ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.)
-Hz.Muhammed
(s.a.v.),bütün hayatı boyunca örnek bir insan olmuştur. Hangi çağda olursak
olalım, peygamber efendimiz her zaman toplum için örnek insan olacaktır.
Peygamber efendimizi örnek aldığımız zaman iyi ve doğru bir insan olacak ve
eylemlerimizde buna göre şekillenmiş olacaktır.
·
Dersler
sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli ve değerli
sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde
önemlidirler ve değerlidirler. Herhangi bir ders, öğrencilerine sadece şöyle
seslenebilir: "İçinizden kim daha fazla bilgi parçacığı toplar, daha çok
ezberler, daha çok hatırlayıp iyi not alırsa, o kişi başarılıdır!" Bir
başka ders ise öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum.
Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın
arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin
gelişecek..." Sonuçta her ders şu veya bu şekilde kendi sesleniş biçimini
yani hedefini belirlemelidir. Okuduğu dersin hedefinin ne olduğunu bilmek
öğrencinin en tabi hakkıdır. Dersin anlamlandırılamadığı, amacının, hedefinin
belirgin olmadığı durumlarda huzursuzluklara ve çatışmalara kapı açılır. (4.2.2. İslam’ın şartlarını
söyler.)
·
-Öğrenci ders’in
istediklerini yerine getirmek zorundadır. Dersin farklı istekleri bazen
huzursuzluklara neden olabilir. Fakat, öğrenci dersi anlar ve asıl önemli olan
temel unsurları yerine getirebilirse daha iyi not alabilir. Yani burada dersin
din olduğunu ve dinin istediklerinin de İslamın şartlarının temel olduğu
söylenebilir.
Emre Can KÖSE
18040285
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde
kullanır.
“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din
öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak
doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler
üzerine inşa edilirse verimli olur (Selçuk,1997).” Günlük
hayatımızda kullandığımız ifadeler iletişimimizi de olumlu/olumsuz etkiler.
Önemli olan iletişim kurarken kullandığımız ifadeleri özenli seçmek ve doğru
kullanmaktır. Bu sayede tutarlı ve sağlıklı bir iletişim gerçekleştirmiş oluruz.
Konuşmalarımız anlam evrenimizin yansımasıdır. Bu evrende her şey olabildiğince
anlamlı olmalıdır ki sözümüzün gittiği yere vakıf olalım.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
Allah'ın
rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı
olmak
yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara
bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye
düşünüyoruz.
“Allah
korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek
her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah
sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar...”
4.1.3. Dilek ve dualarda
kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
1. Ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına
ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını
söyler.
1. Allah korkusu ve Allah sevgisi,
insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin
mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici
güçler haline gelmesini sağlar.
4.2. İSLAM’I
TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını
sıralar.
Bir bilgi türü olarak din olgusunu
öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin
etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın
bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir
süreçtir
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
Bir bilgi türü olarak din olgusunu
öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin
etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın
bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir
süreçtir.
4.2.3. Kur’an-ı
Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
Eksiksiz, tam tanımı
yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en
çok kullandığımız kavramlardır.
Kişiler, duydukları
sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar,
anlarlar ve belleklerine kaydederler.
4.2.4. Âmentü duasını
okur, anlamını söyler.
Kavramları
başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.
4.3.
GÜZEL AHLAK
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Din öğretimi;
öğrencinin karar verme, akıl yürütme, öğrenme, araştırma, sorgulama, yorumlama
ve anlamaya yönelik zihinsel çabalarını zenginleştirip besleyebilir mi?
"...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir
kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi,
mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.Bu kazanımda da öğrenciden
beklenilen hedef davranış güzel ahlaklı olmanın nedenni sorgulamak olacaktır.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve
saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
"Nasıl bir din öğretimi?"
sorusunu cevaplandırmak için, bir "fikir ağacı" geliştirdik.
(Bakınız, şekil: Nasıl bir din öğretimi?) Ağacın köklerine, insana saygı,
düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı
kavramlarını yerleştirdik.
,Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek,
tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı
bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin
davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet
olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum.
Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir
değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi
gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin
bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil
kazandırıyor.
Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve
şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.
Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an
hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.ÜNİTE: HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel
özelliklerini açıklar.
‘’Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük,
insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar
hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer
çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o
vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri
etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize
tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın
ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle-
gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.’’
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
Bu kazanımı “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların
toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek..." ile alakalı buldum. Çünkü bu kazanımdaki bilgiler
doğru verilmesi gereken yoruma kapalı bilgilerdir. Nasıl ki matematik dersinde
2+2=4 şeklinde öğretmek öneli ise din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde de
bu tür kazanımların doğru öğretilmesi önemlidir.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını
özetler.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki erdemli
davranışlarına örnekler verilir.
Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer
insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası
olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir.
Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya,
karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem
verecektir.
Burada, ahlakı, saygı ve sevgisiyle kültürel bir miras olarak, Kuran
ahlakına sahip olan Sevgili Peygamberimizin yaşantılarından örnekler
verebiliriz.
4.4.4.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cahiliye
âdetlerinden uzak durması vurgulanır.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası, dedesi ve diğer aile büyükleriyle olan
ilişkileri ve amcasının evinde gördüğü yakın ilgiyle ilgili somut örnekler
verilir.
Eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz,
çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için
uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı,
topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş
ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların
dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı
bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş,
onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız
gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk.
4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
"Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman
diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak,
anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
“Din öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar,
öğrencide gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın
belirlenmesine yardımcı olacaktır. Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi
derslerinde öğrencilerin düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana
gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır.”
SEYİDE PORTUL 17040370 SÖ-3.ÖDEV
MUALLA SELÇUK'UN
"DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ" MAKALESİ İLE 4. SINIF DİN
KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMINDA YER ALAN 19 KAZANIM ARASINDA
MAKALENİN İÇERİĞİ İLE EŞLEŞTİREREK OKUNMASI
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük
konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Öğrencilerin günlük konuşmalarında
ve hayatlarında dini ifadeleri kullanması sağlamak için aşağıdaki paragraflarla
eşleştirerek ve dikkate alınarak öğrenciye sunulabilir.
“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler
yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat
çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı
kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
“Din öğretimi alanında öncelikli
olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını
göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki
güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”
4.1.2. Tekbir ve salavatı
söyler.
Bu kazanımda ise öğrencinin
tekbir ve salavatı anlayabilmesi ve adlandırabilmesi için güvenilir ve doğru
bilgiler ışığında verilmesi ile sağlanmalıdır. Bu açıdan aşağıdaki kazanım ile
eşleşir.
“Din öğretimi alanında öncelikli
olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını
göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki
güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”
4.1.3. Dilek ve dualarda
kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“Allah razı olsun, Allah’a emanet ol, Allah
şifa versin, inşallah, maşallah” gibi günlük hayatta kullandığımız dilek ve
dualara yer verilir.
İnsan hayatını etkileyen en
önemli kültürel özelliklerden biri de dildir. Günlük yaşantıda kazanım
içerisinde yer alan ifadeleri kullanarak insanlar arasındaki iletişimi
kuvvetlendirebilir. Bu kazanımla eşleşen paragraf ise;
“Kültürel mirası, yetişmekte olan
neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini
düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın
sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye
değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası,
öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”
4.1.4. Sübhaneke duasını okur,
anlamını söyler.
Öğrencinin sadece duayı
ezberlemesi değil, aynı zamanda bu duanın ne ifade ettiğini de bilmesi gerekir.
Bu amaçla aşağıdaki kazanım desteklenebilir.
“Din öğretimi alanında öncelikli
olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını
göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki
güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”
4.2.1. İslam’ın inanç
esaslarını sıralar.
İslam’ın inanç esaslarının
vurgulanması noktasında şu kazanım esas alınabilir:
“Kişilerin menfaatleri,
toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar,
insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler,
kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve
çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlaklılık adına ileri sürülen fikirlere,
uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde
dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar
yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.”
4.2.2. İslam’ın şartlarını
söyler.
İslam’ın şartlarının bireye
kılavuzluk etmesinin sağlanmasında aşağıdaki paragraftan yararlanılabilir.
“Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü
uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi,
insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin
mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.”
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç
düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“Kur’an metni, ilâhîdir, fakat
onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi,
içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde
anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”
4.2.4. Âmentü duasını okur,
anlamını söyler.
Öğrencinin sadece duayı
ezberlemesi değil, aynı zamanda bu duanın ne ifade ettiğini de bilmesi gerekir.
Bu amaçla aşağıdaki kazanım desteklenebilir.
“Din öğretimi alanında öncelikli
olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını
göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki
güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı
olmasında dinin rolünü fark eder.
“Kişilerin ahlâkî bir karar verip
verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlaklılık
adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların
ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını
savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal
edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği iyinin yanına sevabı katabilmek,
herkesin bildiği 'kötünün yanına 'günahı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil
kazandırıyor.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin
gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
Bu kazanım ile çocuklara
öğretilen ve benimsetilen saygı, ezbere bir saygı ya da otoriteden kaynaklanan
pratikleşmiş bir saygının yanı sıra aşağıda yer alan paragraflardaki saygı
kavramı ile eşleştirilmelidir.
“Bir de kültürel mirasa saygıdan
söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes,
ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza
nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı,
güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere
işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım
ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa
saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural
konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir.”
“Saygıyı bir davranış türü, bir
faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada saygının eylem boyutu üzerinde duruyorum.
Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir
değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
“İnsana Saygı: Temelinde insana
saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür,
insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli
değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de
beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun
düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.”
4.3.3. Fâtiha suresini okur,
anlamını söyler.
Öğrencinin sadece duayı
ezberlemesi değil, aynı zamanda bu duanın ne ifade ettiğini de bilmesi gerekir.
Bu amaçla aşağıdaki kazanım desteklenebilir.
“Din öğretimi alanında öncelikli
olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını
göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki
güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”
4.4.1. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu
çevrenin özelliklerine göre düşüncelerini insanlara nasıl anlatabildiğine
değinirken aşağıdaki paragraf ile eşleştirerek kazanım derinleştirilebilir.
“İnanç ve kabullerimizin
"örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar
kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden
kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru
ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya
varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi,
bir arama ve bir araştırma işidir. Düşünmenin bir eğitim işi, bir arama, bir
araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek,
farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek,
düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek...
Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa
da fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din
öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”
4.4.2. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
Bu kazanımda ise Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
ailesine olan saygı ve sevgi tavrı örnek olarak gösterilerek aşağıdaki
paragrafla eşleştirilir.
“Bir de kültürel mirasa saygıdan
söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes,
ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza
nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı,
güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere
işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım
ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış,
oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural
konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir.”
4. 4.3. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
"Din öğretiminde gençler
hangi muhtevaya ihtiyaç duymaktadır?" sorusuna bu tebliğ kapsamında
verilebilecek cevap: "Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva,
hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır" şeklinde
olacaktır. Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım.
Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok
güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte
olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini
düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir
anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi
istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye,
kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”
4.4.4. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
Bu kazanım ile çocuklar Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik dönemindeki düşünceleri, değerleri, inançlarını
öğrenecek ve öğrendiklerini kendi yaşamlarına yine düşünerek anlamlandırarak ilişkilendirecektir
ve bu durumda aşağıdaki paragraf ile eşleştirerek bu durumun sağlanır.
“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru
bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini
sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri
inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.
Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi
amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam,
konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten
korunacaklardır.
4.4.5. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu
çevrenin özelliklerine göre düşüncelerini insanlara nasıl anlatabildiğine
değinirken aşağıdaki paragraf ile eşleştirerek kazanım derinleştirilebilir. Hz.
Muhammed’in Mekke ve Medine’deki dini, düşünceleri insanlara öğretme konusundan
bahsederken yararlanılabilir.
“İnanç ve kabullerimizin
"örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar
kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden
kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru
ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya
varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi,
bir arama ve bir araştırma işidir. Düşünmenin bir eğitim işi, bir arama, bir
araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek,
farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek,
düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek...
Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa
da fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din
öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”
4.4.6. Salli ve Barik
dualarını okur, anlamını söyler.
Öğrencinin sadece duayı
ezberlemesi değil, aynı zamanda bu duanın ne ifade ettiğini de bilmesi gerekir.
Bu amaçla aşağıdaki kazanım desteklenebilir.
“Din öğretimi alanında öncelikli
olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını
göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki
güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”
4.5.1. İslam dininin temizliğe
verdiği öneme örnekler verir.
Bu kazanım ile aynı zamanda
günlük yaşantımızdaki temizliğin ders ile bağının olduğu belirtilmesi aşağıdaki
paragraftaki ders tanımı ile eşleşmektedir.
Dersler sadece öğretim
programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler,
öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler.
Herhangi bir ders, öğrencilerine sadece şöyle seslenebilir: "İçinizden kim
daha fazla bilgi parçacığı toplar, daha çok ezberler, daha çok hatırlayıp iyi
not alırsa, o kişi başarılıdır!" Bir başka ders ise öğrencisine şöyle
seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen
şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var,
onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya
özen gösterir.
Yine bu kazanımda yer alan
beceriler ile ders arasında bağ kurulması paragraf ile eşleşmektedir.
“Dersler sadece öğretim
programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler,
öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler.
Herhangi bir ders, öğrencilerine sadece şöyle seslenebilir: "İçinizden kim
daha fazla bilgi parçacığı toplar, daha çok ezberler, daha çok hatırlayıp iyi
not alırsa, o kişi başarılıdır!" Bir başka ders ise öğrencisine şöyle
seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen
şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var,
onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."
Büşra Sarıtaş 17040371
4.1.1. Dinî
ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Biz yetişkinler,
sahip olduğumuz dini ve ahlaki değerleri, din öğretimi vasıtasıyla yetişmekte
olan nesle aktarma gayreti içindeyiz. Eğit im öğretim sürecinde,
öğrencilerimizin geçmişten devir aldığımız kültürel mirastan haberdar
olmalarını, bu mirasla tanışmalarını ve mensubu olduğumuz dini öğrenmelerini
istiyoruz. Bunu istiyoruz, çünkü bu konuda haklı gerekçelerimiz var. Çocuklar
ve gençler, dini bilgileri öğrenirlerse iyi insanlar olacaklar diye
düşünüyoruz. Onlar, dinlerini doğru anlar ve uygularlarsa, toplum sağlam bir
zemin üzerine oturur kanaatini taşıyoruz. Bu düşüncelerden hareketle,
öğrencilerimize "Küçüklerinizi sevin!", "Büyüklerinizi
saygı!" diyoruz.
Derslerde,
"Dinimiz doğru olmamızı, çalışkan olmamızı. Bilgili olmamızı istiyor! Ziz
de böyle davranın! "Sizler de ahlaklı ve bilgili iyi birer insan olun!
İnandığınız ilke ve değerlere uygun hareket ederseniz mutlu olursunuz" şeklinde
ifadeler kullanarak onları bilgilendirip eğitmeye çalışıyoruz.
Ancak,
bilgilendirip eğitmeye çalıştığımız öğrencilerimiz, bu sözlerin benim hayatım
için önemi ne? Ben bunları ne yapacağım? Bunlar ne işime yarayacak? Bu
bilgileri niçin öğreniyorum? Mutlu olmak için mi? Ahlaklı yaşamak için mi?
Neden ahlaklı davranayım? Niçin inanayım? Kul olmak ne demektir? Bana
anlatılanları nereye oturtayım? Zihnime mi? Kalbime mi? Yoksa davranışlarıma mı
yansıyacak bana öğretilenler? Şeklinde sorular sormaya başladıkları zaman, bu
soruların cevaplarıyla ilgili olarak öğretmenden dinledikleri kalıp bilgiler ve
ezberledikleri kurallar yetersiz kalıyor. Bir öğretmenimizin aşağıdaki sözleri,
eğitim sistemimizdeki bu sorunu, somut bir şekilde ortaya koymaktadır:
"Sınıfa giriyorum, öğrencilerin elinde.
4.1.2. Tekbir ve
salavatı söyler.
Allah'la her an
beraber olma şuurunun insan şahsiyetini korumadaki rolü anlatılabilir. Allah'ı
hatırlamanın her türlü ahlaki gerginliğin üstesinden gelmeye yardımcı
olabileceği hissettirilebilir. "Nerede olursanız olun, O sizle
beraberdir" ayetinin hayatlarındaki yeri fark ettirilebilir. Hayatın
problemleri karşısında Kur'an'ın getirdiği çözüm yollarından öğrenciler
haberdar edilerek, dengeli bir tavrın, yani orta yolda olmanın ne demek olduğu
onlara öğretilebilir. Hayattaki iniş ve çıkışlarda, Allah'a inanmanın değeri
hakkında bilgi verilebilir ve öğrencilere, imanların aksiyon haline
gelebilmesinin örnekleri sunulabilir. Başarı yenilgi, ilerleme-gerileme,
sevinç-üzüntü, mutluluk-hüzün, bunlar hayattaki değişimlerin tabii birer
parçasıdır. Bunlardan birine saplanıp diğerini görmezlikten gelmek doğru
değildir. Sıkıntılar kapımı çalmışsa, paniğe kapılmam, ·bahane bulmam, ümidimi
kesmem, kendime acımam, "Muhakkak her güçlükle beraber bir kolaylık
vardır"4 vurgulu söyleminden aldığım manevi enerji ve "Biz, Allah’a
aidiz ve biz O'na döneceğiz"
4.1.3. Dilek ve
dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Din Kültürü ve
Ahlak Bilgisi derslerinde öğrencilerin, düşüncelerinde, hareketlerinde ve
duygularında meydana gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır. Öğrencide
nasıl bir davranış geliştireceği, yani öğretme-öğrenme sonunda elde edilecek
ürünün açıkça tanımlanması, öğretmenlerimizin başarılı olma şansım
arttıracaktır. Bu durumda öğrencilerimizin sıkça dile getirdikleri, "Biz
ne yapıyoruz? Bizimki de bir uğraş mıdır?"; "Anlattıklarımız ne işe
yarıyor?" gibi soruların kaynağı olan güvensizlik duygusu da azalacaktır.
Öğretmen, öğrenciden ne istediğini tamamıyla bilmeli. Ayrıca, öğrenci de
öğretmenin ne istediğinden haberdar 'edilmelidir. Bu yazının kaygıları
çerçevesinde ulaşılan sonuç ise şudur: Din öğretimi bir zihin eğitimi
olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat
sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir.
Temelinde,
insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan
bir din öğretiminden yanayız. Burada aklınıza şöyle bir soru gelebilir. Ne
demek düşünceye saygı? Peki ya insana, hürriyete, ahlaki olana saygı ne demek?
Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediyorsun? Yıllar yılı, çocukluğumuzdan
başlayarak eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı
duymamız gerektiği fikrini kafamıza sokuşturmak için uğraştı durdu. Büyüklere
saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere, fikirlere işaret
edilmiş, ama niçin saygı duyacağım z konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların
dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı
bir tavrın ne demek olduğu anlatmamıştır. Önümüze bir dizi kural koymuş,
onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız
gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk.
Kuralları pratiğe geçirme noktasında, kimi zaman sa ırgan, kimi zaman fanatik,
kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak ve yetersiz görüldük.
4.1.4. Sübhaneke
duasını okur, anlamını söyler.
Bir başka
deyişle, din öğretiminin kuramsal temellerini atmaya çalıştık. İnsana,
düşünceye, hürriyete, ahlaka ve kültürel mirasa saygıyı temel alan bu kuramsal
bakış açısı, din öğretimine karşı takınacağımız tavrı gösteriyor. Bu kuramsal
bakış, din dersinin müfredat programı geliştirilirken, ders kitapları
yazılırken veya öğrencilerle dini konularda iletişime geçilirken göz önüne
alacağımız hususlara işaret ediyor. Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımız,
"öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve
öğrenciye hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları
göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın
öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye çalışalım.
Düşünme, zihniyet,
hayatın anlamı, inanç ve benzeri terimlerin tanımlamalarında karşılaşılan
güçlükler herkesçe bilinmektedir. Bunun için bu kavramların tanımından
okuyucuyu muaf tutacağım. Ancak, öğrenci de geliştirilmesi hedeflenen
kabiliyetler olarak ele alındığında, söz konusu terimlerin, Din Dersinde hangi
anlama geldiklerini göstereceğim. Dersler, sadece öğret m programında mevcut
oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine
katkıda bulunduk arı ölçüde önemlidirler ve değerlidirler. Herhangi bir ders,
öğrencilerine sadece şöyle seslenebilir: "içinizden kim daha fazla bilgi
parçacığı toplar, daha çok ezberler ve daha çok hatırlayıp iyi not alırsa, o
kişi başarıdır!" Başka bir ders ise, öğrencisine şöyle seslenebilir:
"Sana şu dersi öğretiyorum, çünkü sen, bunu öğrenirsen, şunları şunları
kazanacaksın. Bu derste hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin.
Şu şu kabiliyetlerin gelişecek... "
4.2.1. İslam’ın
inanç esaslarını sıralar.
Allah'la her an
beraber olma şuurunun insan şahsiyetini korumadaki rolü anlatılabilir. Allah'ı
hatırlamanın her türlü ahlaki gerginliğin üstesinden gelmeye yardımcı
olabileceği hissettirilebilir. "Nerede olursanız olun, O sizle
beraberdir" ayetinin hayatlarındaki yeri fark ettirilebilir. Hayatın
problemleri karşısında Kur'an'ın getirdiği çözüm yollarından öğrenciler
haberdar edilerek, dengeli bir tavrın, yani orta yolda olmanın ne demek olduğu
onlara öğretilebilir. Hayattaki iniş ve çıkışlarda, Allah'a inanmanın değeri
hakkında bilgi verilebilir ve öğrencilere, imanların aksiyon haline
gelebilmesinin örnekleri sunulabilir. Başarı yenilgi, ilerleme-gerileme,
sevinç-üzüntü, mutluluk-hüzün, bunlar hayattaki değişimlerin tabii birer
parçasıdır. Bunlardan birine saplanıp diğerini görmezlikten gelmek doğru
değildir. Sıkıntılar kapımı çalmışsa, paniğe kapılmam, ·bahane bulmam, ümidimi
kesmem, kendime acımam, "Muhakkak her güçlükle beraber bir kolaylık
vardır"4 vurgulu söyleminden aldığım manevi enerji ve "Biz, Allah’a
aidiz ve biz O'na döneceğiz"
Kur'ansal
gerçeğine olan inancım, beni yeni çözümler bulmak için harekete geçirir,
böylece bütün gücümü seferber ederim. Aynı şekilde başarının da bana Allah'ı
unutturmasına izin vermem. Çünkü bilirim ki, bugün en üst noktada yarın en alt
noktada olabilirim. Bu başarı bana Allah'ın bir lütfudur. Bugün çıkmışsam yarın
inebilirim. Bugün etrafımda olanlar yarın bana sırt dönebilirler. Kur'an
ifadesiyle. söylersek, "Sürekli olan sadece Allah 'tır"
4.2.2. İslam’ın
şartlarını söyler.
Din dersinde
öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile Allah adına ş yapma arasındaki
inceliği öğrencilerine fark ettirmelidir. Allah için, yani Allah rızası için iş
yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma,
yaratıcıyla beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru
olabilir, yanlış olabilir, eksik olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah
adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi,
ister İlahi kaynaklı olsun, ister beşeri kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi
ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer.
Düşünmenin bir
eğitim işi, bir arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek
kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim
işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden
söylemek. Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına
katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu
tavırlar dinin insana kazandırmak istediği tavırlardır. Düşünen kişi kendisi
ile bir anlamda konuşur, tartışır, kendisi ile yüzleşir. kendini muhatap alır.
Fakat bir de insanın kendi varlığını hissetmek ihtiyacı var. İşte bu hissedişi
ona kendi dışındakiler sağlar. Kendimizi anlamak için de başkalarının varlığına
muhtacız. Çok yönlü bakış açıları içinde kendimiz olabilmeyi başarmalıyız.
Düşünceden korkmayalım. İnsan doğru düşünebilir, yanlış düşünebilir, hata da
yapabilir. "Rabbimiz, unutur ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma"1
duasını bize öğreten Cenab-ı Hak değil midir?
4.2.3. Kur’an-ı
Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
Kur'an'ın
hayatımızın kalitesini yükseltmek için sunduğu reçeteler- ' den yararlanmanın
yollarını keşfedebildiğimiz ölçüde, ilişkide olduğumuz kişiler ve içinde
bulunduğumuz durumla ilgili olarak insanca bir bakış açısı kazanabiliriz.
Öyleyse, nasıl bir din öğretimi konusuna verebileceğimiz cevap, yavaş yavaş
şekillendi: inancı sayesinde iyi, hayatın üstesinden gelmeye kabiliyetti
kılacak bir din öğretimi. Böyle bir din öğretimi, bir taraftan insanı,
ümitsizlik, kaygı, şüphe ve her türlü korkuya karşı güçlü kılarken, öte
taraftan insana, varlıkla ilişki kurabilecek yeni motivasyonlar sağlar, olay ve
olguları anlamlandırmaya yardım edebilir.
Öğretmen, kişisel tercihlerini dayatmayacak,
öğrencilere, kendi tercihlerini yapabilecek ortamı hazırlayacaktır. Öğretmen,
ideolojik bir tavır da takınmayacaktır. İdeolojik bir tavır, öğrencinin zihin
dünyasında, düşünce ve eylemin birbirinden uzaklaşmasına ve kopmasına sebep
olur. Böyle durumlarda bilgiye anlam verme güçleşir ve bilgi, insanın üzerinde
tasarruf etmeleri gereken bir olgu olmaktan çıkıp, insanları kullanan bir
"nesneye", bir şeye dönüşebilir. Allah'ın dininin, bir tabu ve baskı aracı
haline getirilmesinden insanlık büyük yaralar almıştır ve almaya devam
etmektedir.
4.2.4. Âmentü
duasını okur, anlamını söyler.
Burada, "ahlak'i fikirler" ile,
"ahlaklılık" adına ileri sürülen fikirler arasındaki ayrıma dikkat
çekmek istiyorum. Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan
haklan gibi ahlaki fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile
herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuk arında ·görmek istedikleri
erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına ge
indiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesaplan,
değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde
etkili olurlar. Bu faktörler, kişi erin ahlaki bir karar verip verememesinde
belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlaki fikirler, ahlaklılık adına
ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle, çocukların ve
gençlerin ahlak eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlak anlayışını
savunuyoruz. Amaç ahlaklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal
edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği iyinin yanına sevabı katabilmek,
herkesin bildiği kötünün yanına günahı ekleyebilmek, ahlaka yepyeni bir şekil
kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı, yönsüz, desteksiz ve
şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah
korkusu ve Allah sevgisi, insanı, vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı
tutar, yani ahlaki fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa
kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.3.1. Bireyin
güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
İnsanın tabiatı,
yani sahip olduğu donanımları ve bu donanımları kullanabilmesi meselesi, bütün
eğitim sistemlerini meşgul eden bir konudur. İnsanın, her yöne gelişme
kabiliyeti vardır. Bir vandan aceleci, telaşlı, bencil ve yukarıda tasvir
edildiği gibi nankör, bir yandan da akıllı, seven, sakınan, paylaşabilen, iyi
işler yapabilen insan. Her ikisi de aynı insan. İnsan ne iyi ne kötü, insan hem
iyi hem kötü. Hem biri, hem öteki var insanda. İnsanda mevcut zıt uçlar, zıt
kutuplar, artılar, eksiler hep doğru davranışlara zemin hazırlayan birer ortam
olarak görülmelidir. Böyle bir ortamda, ancak sürekli bir çaba ve hareket
içinde olan, gayret ye meşakkatle yoğrulan bir kişilik kendini kurup
oluşturabilir. Böyle bir kişilik Cenab-ı Hakk'ın şu sözlerle anlattığı başarıyı
gerçekleştirebilir. Nefsini temizleyen
kurtulur, ama onu kirletip örten ziyana uğramıştır"
Bir çağın ahlaki
yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana,
mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön
plana geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlaki kavramlarla
düşünülmeye başlanmışsa, o vakit de bu tip davranışlar serdedenler ön plana
geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz,
istediğiniz kadar öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam
ilkeler sunun, içinde yaşanılan çağın ahlaki bir sorgulamasını yapmadığımı
sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında
yaşayan şiler haline getirirsiniz.
4.3.2. İnsani
ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
Temelinde,
insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan
bir din öğretiminden yanayız. Burada aklınıza şöyle bir soru gelebilir. Ne
demek düşünceye saygı? Peki ya insana, hürriyete, ahlaki olana saygı ne demek?
Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediyorsun? Yıllar yılı, çocukluğumuzdan
başlayarak eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı
duymamız gerektiği fikrini kafamıza sokuşturmak için uğraştı durdu. Büyüklere
saygı, topluma saygı. .. Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere, fikirlere
işaret edilmiş, ama niçin saygı duyacağım z konusunda belli belirsiz bir takım
ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış,
oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlat olmamıştır. Önümüze bir dizi
kural koymuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne
olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz
olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında, kimi zaman saldırgan, kimi zaman
fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak ve yetersiz görüldük.
Saygı adına
zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere
dayanmayan kabullerin kişiliği geliştirici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol
oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış
veya çarp k saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup
bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte
ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz. Böyle bir saygı
anlayışı, giderek otoritelerden korkma veya "pasif bir olumlamaya dönüşür
ki, bu durumda karşı çıkan, kuralların paketlediği insanlar görünüşüne
şaşmamalı. Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, anlamak, sorgulamak ve
eğlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı, bir duygudur; sevgi gibi. Ancak
saygının bir de faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü
var. Saygıyı bir davranış türü bir faaliyet olarak tanımlıyorum. Ben burada saygının
eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı,
sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. Mesela temelinde
insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı, insanın ne olduğu üzerinde
düşünür, insanın varlık şartlarını değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün
yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun
yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç alemine nüfuz
etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var, beslenmesi, korunması,
sağlık şartlan, kültürel, toplumsal, tarihi çevresi var, geçmişe ait hatırlatan,
geleceğe ait umutlan ve kaygılan var. İnsanın bir gelişim çizgisi var, bir de
sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an
bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkulan, sevgileri, heyecanlan, nefret ve
istekleri, inançtan, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden
keşfediliyor. İnsanı konu alan İlahi' ve beşeri bütün izahlar, insanı
tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.
Saygılı bir tavır
içinde olmak, insanı dengeye götürür. İnsanın hayatının her anında
dengeli" davranması güçtür. Kur'an diliyle söylersek, "insan,
mahiyeti itibariyle dengesizdir. Kendisine kötülük dokundu mu hemen telaşlanır
ve kendisine iyilik gelince, bu iyiliğin başkalarına da gitmesini
engeller"'· " ... İnsana bir şer dokundu mu hemen üzgünlük ve
ümitsizlik içinde boğulur. Ama kendisine dokunan kötülükten sonra ona
rahmetimizi tattırınca, "Ben buna layıkım" der... insana bir nimet
verdik mi yüz çevirir, yan çizer. Fakat ona kötülük dokundu mu yalvarıp dıırur"2.
" ... Biz onun darlığımı (sıkıntısını) kaldırınca, bize yalvarmamış gibi
hareket eder"3• İnsanın bu dengesiz karakteri, onu bir aşırılıktan ötekine
sevk eder. İnsanın istikrarlı olma hali diyebileceğimiz dengede olma veya orta
yolda olma ise aşırılıkların törpülendiği bir alan
4.3.3. Fâtiha
suresini okur, anlamını söyler.
Allah'ın
rızasını gözeterek yapı an anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı
olmak yerine. mevcut anlayışlardan birini, ilahı mesajın kendisiyle
özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma
karşı olmak lazımdır, diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin
olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.
Hayatımızda
zihin huzuru, vicdanı ile barı ık olma, ruh zenginliği gibi hallerin
eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkanlara sahip olsak bile,
halen yeterince güçlü bir ahlaki yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.
İnançlarımızın
ve kabullerimizin örtülü ve açık dayanakları var. Bu dayanaklar, kişiliğimizden,
yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir.
Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın
ayırdında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak, ancak
saygılı bir tavır mümkün olur.
4.4.1. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
Bu bağlamda öğrencilere, Allah'la her an
beraber olma şuurunun insan şahsiyetini korumadaki rolü anlatılabilir. Allah'ı hatırlamanın
her türlü ahlaki gerginliğin üstesinden gelmeye yardımcı olabileceği hissettirilebilir.
"Nerede olursanız olun, O sizle beraberdir" ayetinin hayatlarındaki
yeri fark ettirilebilir. Hayatın problemleri karşısında Kur'an'ın getirdiği
çözüm yollarından öğrenciler haberdar edilerek, dengeli bir tavrın, yani orta
yolda planlamanın ne demek olduğu onlara öğretilebilir. Hayattaki iniş ve
çıkışlarda, Allah'a inanmanın değeri hakkında bilgi verilebilir ve öğrencilere,
imanlarının aksiyon haline gelebilmesinin örnekleri sunulabilir. Başarı
yenilgi, ilerleme-gerileme, sevinç-üzüntü, mutluluk-hüzün, bunlar hayattaki
değişimlerin tabii birer parçasıdır. Bunlardan birine saplanıp diğerini
görmezlikten gelmek doğru değildir. Sıkıntılar kapımı çalmışsa, paniğe
kapılmam, ·bahane bulmam, ümidimi kesmem, kendime acımam, "Muhakkak her
güçlükle beraber bir kolaylık vardır"4 vurgulu söyleminden aldığım manevi
enerji ve "Biz, Allah'a aidiz ve biz O'na döneceğiz". Kur'ansal
gerçeğine olan inancım, beni yeni çözümler bulmak için harekete geçirir,
böylece bütün gücümü seferber ederim. Aynı şekilde başarının da bana Allah'ı
unutturmasına izin vermem. Çünkü bilirim ki, bugün en üst noktada yarın, yen
alt noktada olabilirim. Bu başarı bana Allah'ın bir lütfudur. Bugün çıkmışsam
yarın inebilirim. Bugün etrafımda olanlar yarın bana sırt dönebilirler. Kur'an
ifadesiyle söylersek, "Sürekli olan sadece Allah 'tır"
4.4.2. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
Kültürel Mirasa
Saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini
ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken,
tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikri ve ilmi çabayı
gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati,
yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkara varan tutumları, kültürel
mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel
Mirasa Saygı, ne geleneğe sığınmak ne de gelenekten kaçmaktır. Kültürel miras
konusunda bir engelimiz daha var, o da, tarihi birikimimizde değerli ve güzel
olduğunu zannettiğimiz her ne varsa öğrencilerimizin kafasına doldurmak temayülümüz...
Oysa artık çocuklarımızın öğrenmesi gereken muhtevayı seçmede bazı kriterlere
sahip olabilmeliyiz. Din öğretiminde gençler hangi muhtevaya ihtiyaç
duymaktadır? Sorusuna bu yazı kapsamaında verilebilecek cevap: Öğrenciler için
sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri
muhtevadır şeklinde olacaktır. Bir din eğitmeninin dediği gibi "Eğitilmek
demek, akıllı bir şekilde nasıl cahil olunacağını bilmek demektir".
4. 4.3. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
İnançlarımızın
ve kabullerimizin örtülü ve açık dayanakları var. Bu dayanaklar, kişiliğimizden,
yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir.
Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın
ayırdında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak, ancak
saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.
İnsanın tabiatı,
yani sahip olduğu donanımları ve bu donanımları kullanabilmesi meselesi, bütün
eğitim sistemlerini meşgul eden bir konudur. İnsanın, her yöne gelişme
kabiliyeti vardır. Bir yandan aceleci, telaşlı, bencil ve yukarıda tasvir
edildiği gibi nankör, öte yandan da akıllı, seven, sakınan, paylaşabilen, iyi
işler yapabilen insan. Her ikisi de aynı insan. İnsan ne iyi ne kötü, insan hem
iyi hem kötü. Hem biri, hem öteki var insanda. İnsanda mevcut zıt uçlar, zıt
kutuplar, artılar, eksiler hep doğru davranışlara zemin hazırlayan birer ortam
olarak görülmelidir. Böyle bir ortamda, ancak sürekli bir çaba ve hareket
içinde olan, gayret ye meşakkatle yoğrulan bir kişilik kendini kurup
oluşturabilir. Böyle bir kişilik Cenab-ı Hakk'ın şu sözlerle anlattığı başarıyı
gerçekleştirebilir.
4.4.4. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
Düşünceye saygı;
"Benim doğrum" yegane doğrudur, benim dışımdakiler ise hep yanlıştır,
şeklindeki hırsımızdan da sıyrılmayı ihtiva ediyor. Düşünsel çabaların
sonucunu, tek doğru ve pek çok yanlış seviyesine indirgemeye çalışmak bir
hırstır. Benim doğrum, en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla
kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir. Ancak ben, kabullerime itiraz
edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım müddetçe onlara olan
bağlılığım bir peşin hüküm mesabesindedir. Bu durum kabullerimi veya
doğrularımı zayıflamak, hayatımdaki etki güçlerini yitirmek ve kaybolmak tehlikesi
ile karşı karşıya bırakır. Kabullerim giderek alışkanlık ve suni bir tekrara dönüşebilir.
Bir fikri, her türlü itiraza rağmen hala ayakta duruyor olduğu için kabul
etmekle, o fikrin itiraza uğramasına müsaade etmemek ve onu savunmacı bir
tarzda koruyarak doğruluğunu kabul etmek arasında bir fark olsa gerektir.
4.4.5. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
Din öğretimi
konusuna verebileceğimiz cevap, yavaş yavaş şekillendi: inancı sayesinde iyi,
hayatın üstesinden gelmeye kabiliyetti kılacak bir din öğretimi. Böyle bir din
öğretimi, bir taraftan insanı, ümitsizlik, kaygı, şüphe ve her türlü korkuya
karşı güçlü kılarken, öte taraftan insana, varlıkla ilişki kurabilecek yeni
motivasyonlar sağlar, olay ve olguları anlamlandırmaya yardım edebilir.
4.4.6. Salli ve
Barik dualarını okur, anlamını söyler.
Din öğretiminde,
belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve
yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Katılsak da katılmasak da yapılacak
yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere · ihtiyacımız vardır. Allah'ın
rızasını gözeterek yapı an anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı
olmak yerine. mevcut anlayışlardan birini, ilahı mesajın kendisiyle
özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma
karşı olmak lazımdır, diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin
olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.
Çocukların ve
gençlerin ahlak eğitiminde dinle temellendirilmesi bir ahlak anlayışını
savunuyoruz. Amaç ahlaklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal
edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği iyinin yanına sevabı katabilmek,
herkesin bildiği kötünün yanına günahı ekleyebilmek, ahlaka yepyeni bir şekil
kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı, yönsüz, desteksiz ve
şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.
Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı, vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı
tutar, yani ahlaki fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa
kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.5.1. İslam
dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
Saygılı bir insanı,
eşyayı, tabiatı, çevreyi, toplumu, çağı anlamak, sorgulamak veya sonra bir
değerlendirmeye gitmek demek olduğunu söyledik. Böyle bir tutumun, dengeli bir
tutuma veya İslam Dininde ifadesini bulan şekliyle orta yolu bulmaya zemin
hazırlayabileceğine işaret ettik. İbadet temizlik ilişkisine ve abdestin
alınışına değinilir. Ahlaki güzellik ile
manevi temizlik arasında ilişki kurulur.
4.5.2. Temiz ve
düzenli olmaya özen gösterir.
Saygılı bir insanı,
eşyayı, tabiatı, çevreyi, toplumu, çağı anlamak, sorgulamak veya sonra bir
değerlendirmeye gitmek demek olduğunu söyledik. Böyle bir tutumun, dengeli bir
tutuma veya İslam Dininde ifadesini bulan şekliyle orta yolu bulmaya zemin
hazırlayabileceğine işaret ettik.
BÜŞRA NUR ARSLAN - 18040245
ÖDEV 3
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde
kullanır.
1. ‘’Herkesin
bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına
'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.’’
2. ‘’Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.’’
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
‘’Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz
ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.
Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an
hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.’’
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler
verir.
1. ‘’Herkesin
bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına
'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu
ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü
uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi,
insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin
mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.’’
2. ‘’Düşünme,
ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı
bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.’’
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
‘’Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz
ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.
Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an
hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.’’
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
‘’Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken
iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir.’’
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
‘’Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması
gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir.’’
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları
tanımlar.
1. ‘’Kavramları
başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz.’’
2. "...Düşünmeyi,
eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden
gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz
İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı
istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik
bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda
düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.’’
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
‘’Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç
boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı
katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka
yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı
yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç
olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye
her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.’’
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
1. ‘’Dindar
olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında
görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi
noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları,
değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde
etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde
belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına
ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve
gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını
savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi
gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin
bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil
kazandırıyor.’’
2. ‘’Hayatımızda
zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini
hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen
yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz. İyinin ne
olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde
veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici
yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.’’
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini
ve gerekliliğini savunur.
1. ‘’Çocuklar
ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla,
kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir. Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana
saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden
yanayız.’’
2. ‘’Düşünebilmek,
düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek...
Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa
da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din
öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.’’
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
‘’Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması
insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman
diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak,
anlamlandıracak, yorumlayacaktır. "...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve
'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel
kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir
gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de
zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce
ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz'
ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.’’
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel
özelliklerini açıklar.
1. ‘’....tarihi
birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve
fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin
mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.’’
2. ‘’...
Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin
menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik
yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler,
kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve
çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere,
uygulamalara dönüşürler.’’
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
‘’İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve
"açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme
biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir.’’
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik
yıllarını özetler.
‘’İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve
"açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme
biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında
olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam
olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda
mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.’’
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki
davranışlarını kendi hayatı ilevilişkilendirir.
1. ‘’...din
öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında
tavır almasına katkıda bulunabilir.’’
2. ‘’Bunların
farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında
olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı
bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma
işidir.’’
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını
özetler.
‘’Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük,
insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar
hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer
çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o
vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.’’
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
1.
‘’Bu
noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan
nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler
üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek... Din öğretiminde
belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve
yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.’’
2. ‘’Amaç,
ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.
Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün
yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah
korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek
her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah
sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî
fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede
itici güçler haline gelmesini sağlar.’’
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
"Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın
problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır" İnsanın biyolojik
yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî
çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var.
İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde
farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri,
heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile
insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî
bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini
zenginleştiriyor.’’
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
‘’Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde
öğrencilerin düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi
beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır.’’
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1.
Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
·
“Kavramları başka terimlerle ve
benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz.”
·
“Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri
olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine
kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim
kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının
farklı olmasından ileri gelir, kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan
doğar.”
4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.
Bayram
tekbirleri ve salât-ü selama da anlamlarıyla
birlikte yer verilir.
·
“Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en
çok kullandığımız kavramlardır. Eğitim, öğretim, hürriyet, mutluluk, bu
kavramların sadece birkaçıdır. Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar
arasındaki ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları
genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı kavramı
kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına”
ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini
kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
·
“Kavramları
başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını
söyler.
·
“ Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da
katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız
vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama
faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla
özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma
karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin
olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
·
“Amaç, ahlâklı
insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin
bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına
'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
·
“Düşünmenin bir eğitim işi, bir arama, bir araştırma işi olduğunu
unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül
edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat
karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini
susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde
düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana
kazandırabileceği tavırlardır.”
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili
kavramları tanımlar.
·
“ Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka
terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını
söyler.
·
“Amaç, ahlâklı
insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin
bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına
'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu
ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü
uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi,
insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin
mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici
güçler haline gelmesini sağlar.”
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında
dinin rolünü fark eder.
·
“Düşünmeyi,
eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden
gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz
İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı
istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik
bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda
düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde
sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
·
“Saygı
kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve
değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının
da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var.
Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada
'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı,
anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
·
“Temelinde
insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde
düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip
olduğu potansiyeli değerlendirir.”
·
“Dinleyebilmek,
karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da
fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din
öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”
·
“Böyle bir saygı
anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya
dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar'
görüntüsüne şaşmamalıyız.”
·
“İnsanoğlunun,
baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek
ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür.
Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin
eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile,
hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.”
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını
söyler.
·
“Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini,
konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da
katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız
vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama
faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla
özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma
karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin
olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu
çevrenin genel özelliklerini açıklar.
·
Din öğretimi,
bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve
aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.
·
“Bir çağın
ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik,
cana, mala saygı gibi kavramlar hâkimse, o zaman bu özellikleri taşıyan
insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî
kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön
plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz
istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam
ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız
sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında
yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile
büyüklerini tanır.
·
“Yıllar yılı,
çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz,
birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı
durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma
saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama,
niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında
bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir
tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların
pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine
dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe
geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman
teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.”
4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu,
çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
·
“Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk
ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
·
“İyinin ne
olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel
tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada
inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.”
·
"Din
öğretiminde gençler hangi muhtevaya ihtiyaç duymaktadır?" sorusuna bu
tebliğ kapsamında verilebilecek cevap: "Öğrenciler için sahip olunmaya
değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri
muhtevadır" şeklinde olacaktır.”
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve
Medine yıllarını özetler.
·
“Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini
çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.”
·
“Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur,
anlamını söyler.
·
“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri
arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği
öneme örnekler verir.
·
“Bir çağın
ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik,
cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan
insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî
kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön
plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz
istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam
ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız
sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan
kişiler hâline getirirsiniz.”
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen
gösterir.
·
“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor:
“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın
olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek..."
·
“Gerçek düşünce
ile bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer
biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve
davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve
imtihan kavramları anlam kazanıyor."
DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ SINIF ÖĞRETMENLİĞİ 3.MİNİ SINAV
"DİN ÖĞRETİMİNİN KURUMSAL TEMELLERİ" MAKALESİ İLE KAZANIMLARIN İLİŞKİLENDİRİLMESİ
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
• 4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.(Bu Kazanım da dini ifadeleri hayatına alan ve onlarla yaşamaya başlayacak bireyin özelliğinden bahsedilmektedir. Bireyin bu özelliği kazanabilmesi için din öğretimi uygulamalarına ihtiyacı vardır. Nihayetinde makalenin aşağıda verilen kısmıyla ilişkilendirilebilir.
"Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu "din" olgusudur."
• 4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler. (Dinimizin, inançlarımızın bir takım dayanakları vardır. Bunların farkında olmak, araştırmak ve öğrenmek gerekir. Bu kazanım aşağıdaki kısımla ilişkilendirilebilir.)
İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanakları kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.
• 4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir. (Bu kazanım da din öğretiminin kazandırdığı davranışlar ile ilgilidir. Bu noktada bağlantılı olduğu kısım aşağıda yer almaktadır.)
Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: "Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."
• 4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler. (Dinimizin, inançlarımızın bir takım dayanakları vardır. Bunların farkında olmak, araştırmak ve öğrenmek gerekir. Bu kazanım aşağıdaki kısımla ilişkilendirilebilir.)
İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanakları kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.
4.2. İSLAM'I TANIYALIM
• 4.2.1. İslam'ın inanç esaslarını sıralar. (Bu kazanımda din öğretiminin önemli bir amacı görülüyor. Aşağıdaki kısımla ilişkilidir.)
Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: "Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve Yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.
• 4.2.2. İslam'ın şartlarını söyler. (Bu kazanım din öğretiminin insana kazandırabileceği tavır ve bilgiler ile ilgili olduğundan aşağıdaki kısım ile ilişkilendirme yapılabilir.)
Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir. Düşünmenin bir eğitim işi, bir arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.
• 4.2.3. Kur'an-ı Kerim'in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar. ( Bu kazanım aşağıdaki kısımla ilişkilendirilebilir.)
"Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur."
• 4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler. (Dinimizin, inançlarımızın bir takım dayanakları vardır. Bunların farkında olmak, araştırmak ve öğrenmek gerekir. Bu kazanım aşağıdaki kısımla ilişkilendirilebilir.)
İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanakları kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.
4.3. GÜZEL AHLAK
• 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder. (Burada belirtilen güzel ahlaklı olma kısmı neticesinde din öğretiminin aşağıdaki özellikleri ile bağlantı kurulabilir.)
Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız
• 4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur. (İnsani ilişkilerde sevgi ve saygının öneminden bahsedildiği için aşağıdaki kısımla ilişkilendirilebilir.)
"Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
Düşünceye Saygı: Düşünceye saygı, "Benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı da ihtiva ediyor. Düşünsel çabaların sonucunu, 'tek doğru ve pek çok yanlış' seviyesine indirgemeye çalışmak bir hırstır. Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtılır. "
• 4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler. (Dinimizin, inançlarımızın bir takım dayanakları vardır. Bunların farkında olmak, araştırmak ve öğrenmek gerekir. Bu kazanım aşağıdaki kısımla ilişkilendirilebilir.)
İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanakları kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.
4.4. HZ. MUHAMMED'İ TANIYALIM
• 4.4.1. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
4.4.2. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4. 4.3. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
4.4.5. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
(Bu kazanımların hepsi peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) ile ilgilidir. Ondan ve bize bıraktığı mirası olan güzel ahlakından örnek almamız gerekmektedir. Aşağıdaki kısımlar ile ilişkilendirme yapılabilir.)
Kültürel Mirasa Saygı: Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı, ne geleneğe sığınmak, ne de gelenekten kaçmaktır.
• 4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler. (Dinimizin, inançlarımızın bir takım dayanakları vardır. Bunların farkında olmak, araştırmak ve öğrenmek gerekir. Bu kazanım aşağıdaki kısımla ilişkilendirilebilir.)
İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanakları kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.
4.5. DİN VE TEMİZLİK
• 4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir. (Bu Kazanımda sadece maddi olan değil manevi temizlikten de bahsedilmektedir. Manevi temizliğin temelini de şüphesiz ahlak oluşturur. Bu nedenle makaleden aşağıdaki kısımlar ilişkilendirilebilir.)
"Ahlâkî Olana Saygı: Fikir ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan biri de "ahlâkî olana saygı" kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisini tartışmak istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar: İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür."
• 4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir. (Temiz ve düzenli olmak dinimizin bize emrettiği iki önemli husustur. Bu kazanım yine din öğretiminin bize kazandırdığı davranışlar ile ilgilidir. Aşağıdaki kısım ile ilişkilendirilmelidir.)
Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.
ŞÜKRAN
SILA KARA 18040279
22.04.2021
4.1.1.
Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Din” kavramı,
tanımlanması en güç kavramlardan biridir. Eskilerin “efradını câmi, ağyarını
mâni” diye niteledikleri bir tanım yapmak din için çok zordur. Eksiksiz, tam
tanımı yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz
kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır.
Düşünmeyi, eleştirmeyi,
'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin
zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin
bir gereğidir.
4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.
Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken
iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme,
ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı
bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Allah'ın
rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı
olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek
insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak
lâzımdır diye düşünüyoruz.
4.1.4.
Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
4.2.1.
İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru
bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve
tercihlerinin sahibi olabilmelidir.
4.2.2.
İslam’ın şartlarını söyler.
Din
dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma
arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir.
4.2.3.
Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
Kur’ân
metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir.
4.2.4.
Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına
cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu
kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline
gelmesini sağlar.
Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi
vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak
ve gençleri bilinçlendirmek…
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi
gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı
bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın
eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı,
sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
4.3.3.
Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
4.4.1.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi,
içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde
anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.
4.4.2.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu,
çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim.
4.4.4.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
Çocukların
ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını
savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal
edilmemesi gerekiyor.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine
yıllarını özetler.
Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı
olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.
4.4.6.
Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
4.5.1.
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
Din
öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini
sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini
çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle
ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir
biçimde göstermeye çalışalım.
4.5.2.
Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Din
öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini
sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini
çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle
ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir
biçimde göstermeye çalışalım.
Ebru Özcan- SÖ- 18040292 Ödev3
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde
kullanır.
“Tam tanımı yapılamıyor diye
kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir. “
“Bu nedenle çocukların ve
gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını
savunuyoruz.”
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
“Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada
koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı
vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün
olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.”
4.1.3. Dilek ve dualarda
kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“Tam tanımı yapılamıyor diye
kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir. “
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
“Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada
koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı
vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün
olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.”
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına
`sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka
yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
“Her insan, Allah'ın mesajını
kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. “
“Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu
ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an
hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
“Her insan, Allah'ın mesajını
kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. “
“Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada
koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı
vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün
olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.”
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“Kur’ân-ı Kerim'de zanna,
tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese
eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.”
“Tam tanımı yapılamıyor diye
kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir. “
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
“Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada
koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı
vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün
olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.”
“İster "Allah'ın
emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir
merciin, fark
etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini
engelleyen her baskı, insan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi
iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama
hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi
olabilmelidir.”
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına
`sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka
yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
“Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin
olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”
“İnsanoğlunun, baş döndürücü bir
dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta
insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin
huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini
hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen
yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.”
“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her
zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel
tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada
inancın teşvik
edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini
ve gerekliliğini savunur.
“Kişiler, duydukları sözleri,
gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar
ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle
iletişim kurmalarında
yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı
olmasından ileri gelir,
Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.”
“Gerçek düşünce ile, bunun
karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye
değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve
davranışlarla
kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları
anlam
kazanıyor.”
“Saygı duyacağımız kişilere,
nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin
saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize
bir şey
öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek
olduğu
anlatılmamıştır.”
“Saygı adına
zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere
dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve
koruyucu bir rol oynamadığı
şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil.”
“Saygı
duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye
gitmeyi gerektirir.”
4.3.3. Fâtiha suresini
okur, anlamını söyler.
“Allah
korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek
her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah
sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî
fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede
itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.4. HZ. MUHAMMED’İ
TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
“Her
insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. “
“Bir çağın
ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik,
cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan
insanlar ön plâna
geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye
başlanmışsa,
o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”
4.4.2. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4. 4.3. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile
ilişkilendirir.
“Kültürel
mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak
sunabilelim. Böyle bir
anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi
istiflemeye değil,
düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin
keşfetmesine
önem verecekti.”
“Bir başka deyişle din öğretimi; öğrencinin
karar verme, akıl yürütme, öğrenme, araştırma, sorgulama, yorumlama ve anlamaya
dininin eğitim ve öğretim anlayışını göz önünde bulundurarak, bu soruya
cevabımız, "Elbette evet! “ sözü ile başlayacak ve muhtemelen şöyle
devam
edecektir: "...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı
emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin
geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir .”
“Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak
örnekler veya çok sağlam
ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece,
onları -en
iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline
getirirsiniz.”
4.4.5. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı
yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç
olarak görüyoruz.”
4.5. DİN VE TEMİZLİK
“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı
çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların
toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve
gençleri bilinçlendirmek..." . “
4.5.1. İslam dininin
temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
4.5.2. Temiz ve
düzenli olmaya özen gösterir.
4.1.
GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî
ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Kişiler, duydukları sözleri,
gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve
belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle
iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya
şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle
bundan doğar.’’
“Tam tanımı yapılamıyor diye
kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
“Onlar, bilginin
hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak
biçimde yetiştirilmelidir.”
“Din öğretimi,
bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve
aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.”
4.1.2. Tekbir ve
salavatı söyler.
“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı
“anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve
olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı
değildir.”
“Din öğretimi
alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur.’’
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“Tam tanımı yapılamıyor diye
kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.
“Din öğretimi
alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur.’’
“Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü
sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu
şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek...’’
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
“Allah
korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı
tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa
kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.2.
İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın
inanç esaslarını sıralar.
“Amaç, ahlâklı insanlar
yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği
'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı
ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.’’
“Düşünmeyi, eleştirmeyi,
'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin
zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin
bir gereğidir.”
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
“Tam tanımı yapılamıyor diye
kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
“Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile
Allah adına iş yapma aynı şey değildir.’’
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“Tam tanımı yapılamıyor diye
kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.’’
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din
öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak
doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler
üzerine inşa edilirse verimli olur.”
“Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları
kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark
edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek…’’
4.3.
GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin
güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
“Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler
veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız
sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında
yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.’’
“Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı,
hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.’’
“Bu
nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir
ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç
boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı
katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka
yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı
yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç
olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap
vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar
büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini
sağlar.’’
4.3.2. İnsani ilişkilerin
gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
“Temelinde, insana saygı, düşünceye
saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir
din öğretiminden yanayız.’’
“Saygı kelimesini burada, üzerinde
düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında
kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete
dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış
türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde
duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra
bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.’’
“Büyüklere saygı,
bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız
kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız
konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey
öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek
olduğu anlatılmamıştır.”
“Saygı adına zorla empoze edilen
tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin,
kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı
şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil.
“İnsana Saygı: Temelinde insana
saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür,
insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu
potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma
eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak,
anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da
taşır.’’
“Düşünceye Saygı: Düşünceye saygı,
"Benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep
yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı da ihtiva ediyor. Düşünsel
çabaların sonucunu, 'tek doğru ve pek çok yanlış' seviyesine indirgemeye
çalışmak bir hırstır. Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru
olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir.’’
“Hürriyete Saygı: İnsanın ferdiliğine
ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik
içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine
ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek
isterim. İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin,
isterse başka bir merciin, fark etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun
bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, insan hürriyetine
saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda
arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin
sahibi olabilmelidir.’’
“Ahlâkî Olana Saygı: Fikir
ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan biri de “ahlâkî olana saygı”
kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisini tartışmak istediğimizde
öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar: İnsanoğlunun, baş döndürücü bir
dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta
insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin
huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini
hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen
yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.’’
“Kültürel Mirasa Saygı: Kültürel
mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini,
değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir.’’
4.3.3. Fâtiha suresini okur,
anlamını söyler.
“Allah için,
yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.”
“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler
farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler.
Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar
birbirinin aynı değildir.”
“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl
yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda
bulunabilir.”
“İnsanlar,
kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir.
Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”
4.4. HZ.
MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini
açıklar.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı
olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
“Her insan,
Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır.”
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan
sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o
zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı
bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip
davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”
4.4.2. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı
olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
4. 4.3. Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı
olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını
kendi hayatı ile ilişkilendirir.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı
olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan
sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o
zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı
bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip
davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen
şey hayatın kendisidir.’’
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı
olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
“İnsanlar, kendi iyiliklerini
kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl
sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.’’
“Herkesin
bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına
'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
“Kavramları
başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.5. DİN
VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam
dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
“Bu noktada karşımıza din
öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: "Yetişmekte olan nesle din hakkında
doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde
düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan
alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye
ihtiyaç vardır.’’
“Okullardaki din öğretimi
uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim ister ahlak bilgisi
diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu
“din” olgusudur.’’
“Kavramları başka terimlerle ve
benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz.’’
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
“Bu noktada
karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din
hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde
düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek...’’
SÖ/ Raşide Figan/
17040048
1.
ÜNİTE
• 4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve
yerinde kullanır.
- “Allah (c.c.),
peygamber, Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür,
tekbir ve salâvat, estağfirullah, sübhanallah” ifadelerine anlamlarıyla
birlikte yer verilir. “Allah” konusu anlatılırken zâtî ve subûtî sıfatlara
girilmez.
- Selam konusunda; esselamü aleyküm/selamün aleyküm
ifadeleri ile dilimizde yaygın olarak kullanılan diğer selamlama cümlelerine
yer verilir.
- Sevap, günah, helal, haram ifadeleri günlük dildeki
kullanım örnekleriyle verilir.
Din öğretimi, bir bilgi verme
vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma
kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin
önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi
vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini
sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."(3. Sayfa 3. Paragraf).
Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse,
inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına
`sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek,
ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini,
insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu
bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına
cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu
kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline
gelmesini sağlar (7. Sayfa, 3. Paragraf).
• 4.1.2. Tekbir ve
salavatı söyler.
- Bayram tekbirleri ve salât-ü selama da anlamlarıyla
birlikte yer verilir.
Çocuklar ve gençler körü
körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl
bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar
ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak
yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır (3. Sayfa 3. Paragraf).
• 4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere
örnekler verir.
- “Allah razı olsun, Allah’a emanet ol, Allah şifa versin,
inşallah, maşallah” gibi günlük hayatta kullandığımız dilek ve dualara yer
verilir.
Din dersinde öğretmen, Allah
rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği
öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile
Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile
beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik
olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme
hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı
olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması
arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun
uygulaması asla özdeşleştirilemez (5. Sayfa, 1. Paragraf).
• 4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
-
Sübhaneke duası ile ilgili kısa açıklamalar ile
duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer
verilir.
Anahtar Kavramlar
din, dua, eûzü besmele, elhamdülillah
Çocuklar ve gençler körü
körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl
bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer
çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür
olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır (3. Sayfa, 3.
Paragraf).
2.
ÜNİTE
• 4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
- İslam’ın altı inanç esası, öğrenci seviyesi dikkate
alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.
"...Düşünmeyi,
eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl’ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden
gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz
İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı
istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik
bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda
düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor. Gerçek
düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye
değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve
davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve
imtihan kavramları anlam kazanıyor." (2. Sayfa son paragraf)
• 4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
- İslam’ın beş şartı, öğrenci seviyesi dikkate alınarak
ayrıntıya girilmeden açıklanır.
Din öğretiminde belletici ve
baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı
bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara,
ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek
yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine,
mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla
kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye
düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü
ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir (7. Sayfa, 2. Paragraf).
• 4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili
kavramları tanımlar.
-
Kazanım; “Kur’an-ı Kerim, ayet, sure, cüz”
kavramları ile sınırlandırılır.
Kur’ân
metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını
kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır (7.
Sayfa, 1. Paragraf).
• 4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
-
Âmentü duası ile ilgili kısa açıklamalara yer
verilir.
Anahtar Kavramlar
iman, İslam, kelime-i tevhid, kelime-i şehadet, ibadet.
İnanç ve kabullerimizin
"örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden,
yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir.
Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın
farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak
saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve
bir araştırma işidir (6. Sayfa, 2. Paragraf).
3.
ÜNİTE
• 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü
fark eder.
Düşünmenin bir eğitim işi,
bir arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek kadar,
dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir.
Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden
söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek,
duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları
sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır
(6. Sayfa, 3. Paragraf).
İyinin ne olduğunu bilen
insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya
çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici
yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor ?7. Sayfa, 3. Paragraf).
Amaç, ahlâklı insanlar
yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği
'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı
ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü
uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi,
insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin
mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici
güçler haline gelmesini sağlar (8. Sayfa, 2. Paragraf).
• 4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve
saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
- Anne baba, kardeşler, akraba, komşu, arkadaş ve
öğretmenlerle ilişkiler ayet ve hadislerle açıklanır.
- Güzel ahlaklı olmanın birey ve toplum hayatındaki
önemine vurgu yapılır.
Yıllar yılı, çocukluğumuzdan
başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye
saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu.
Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... (4.
Sayfa, 1. Paragraf).
Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da
sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var.
Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada
'saygı’nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı,
anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir (4.
Sayfa, 4. Paragraf).
• 4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
- Fâtiha suresi ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir;
surede tavsiye edilen davranışlar belirlenir ve surenin nerelerde okunduğuna
değinilir.
Anahtar Kavramlar
ahlak, sevgi, saygı.
Tam tanımı yapılamıyor diye
kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir (2. Sayfa, 2.
Paragraf).
4.
ÜNİTE
• 4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel
özelliklerini açıklar.
- Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin sosyal ve dinî
özelliklerine yer verilir.
Kendimizi inşa ederken
tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir
(8. Sayfa, 3. Paragraf).
• 4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
Kültürel mirasa saygı, tarihi
birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve
fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir (8. Sayfa, 3. Paragraf).
• 4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve
gençlik yıllarını özetler.
-
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik öncesi
hayatında; sütanneye verilmesi, seyahatleri, hilfü’l-fudûla katılması, Kâbe
hakemliği, ticari hayatı ve evliliği konularına kısaca yer verilir.
- Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki
erdemli davranışlarına örnekler verilir.
Bir çağın ahlâkî yapısına,
doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı
gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer.
Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye
başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler (8.
Sayfa, 1. Paragraf).
• 4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik
yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
-
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cahiliye âdetlerinden
uzak durması vurgulanır.
- Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası, dedesi ve diğer aile
büyükleriyle olan ilişkileri ve amcasının evinde gördüğü yakın ilgiyle ilgili
somut örnekler verilir.
Evrensel değerler
diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler
etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı
olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu
kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri,
toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar,
insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler,
kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve
çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlaklılık adına ileri sürülen fikirlere,
uygulamalara dönüşürler (8. Sayfa, 2. Paragraf).
Çocukları ve gençleri
etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize
tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın
ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle-
gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz (8.
Sayfa, 1. Paragraf).
• 4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine
yıllarını özetler.
-
Mekke yıllarında; ilk vahyin gelmesi, davet
süreci, Habeşistan hicretleri, İsra Miraç olayı, Taif yolculuğu ve Medine’ye
hicret konuları kısaca verilir.
- Medine yıllarında;
Medine’de İslam toplumunun oluşması için yaptığı çalışmalara, Hudeybiye,
Mekke’nin fethi, Veda Haccı ve Hutbesi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vefatı
konuları kısaca ele alınır.
Geçmişi, öğrencilerimizin
önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç
bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için
nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve
diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham
vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de
değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye,
anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine
önem verecektir (9. Sayfa, 1. Paragraf).
• 4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
-
Salli ve Barik duaları ile ilgili kısa
açıklamalara ve duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci
seviyesine göre yer verilir.
-
Hz.
Peygamber’in ailesine “Ehl-i Beyt” denildiğine de değinilir.
Anahtar Kavramlar
cahiliye, Kâbe, el-emin, mevlit, Ehl-i Beyt.
Kültürel mirası, yetişmekte
olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini
düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir
anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi
istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye,
kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir (9. Sayfa, 1. Paragraf).
5.
ÜNİTE
• 4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler
verir.
- İbadet temizlik ilişkisine ve abdestin alınışına
değinilir.
- Ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki
kurulur.
Bir çağın ahlâkî yapısına,
doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı
gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer.
Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye
başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.
Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar,
öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde
yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi
ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz
(7. Sayfa, 3. Paragraf).
• 4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
-
Ev, okul ve çevre temizliğinin yanı sıra
öğrencilerin öz bakım becerilerini geliştirecek; yemek öncesi ve sonrası el ve
ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular üzerinde durulur.
Anahtar Kavramlar
abdest, taharet.
İnsanın biyolojik yapısı var;
beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi
var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın
bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde
farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri,
heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile
insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî
bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor
(6. Sayfa, 1. Paragraf).
Din öğretimi bir zihin
eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır
bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir
(10. Sayfa, 3. Paragraf).
KAZANIM VE MAKALE İÇERİĞİ
EŞLEŞTİRMESİ
1.
4.1.1.
Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Ele alınan kazanım,
Prof.Dr. Muallâ Selçuk’un makalesinde sayfa 11’deki paragrafla ilgilidir. ‘Aynı kelimeleri kullanmalarına
rağmen, insanlar arasındaki ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması
ya da fikir ayrılıkları genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir.
Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam
kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler…’
Bunun yanında sayfa 13’deki cümlede örnek
verilebilir. ‘Onlar, bilginin hangi
amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde
yetiştirilmelidir.’
2.
4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.
Tekbir ve salavatın
anlamlarından yola çıkarak bu kazanımla ilgili Prof.Dr. Muallâ Selçuk’un
makalesinde sayfa 18’deki paragraf eşleştirilebilir. ‘Allah korkusu ve Allah sevgisi,
insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin
mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici
güçler haline gelmesini sağlar.’
3.
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Bu kazanım sayfa
17’deki paragraf ile ilgilidir. ‘Din
dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma
arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah
rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir…’
4.
4.1.4.
Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
Sübhaneke duasının
anlamına baktığımızda karşımıza yüce Allah’ın eksik sıfatlardan pak ve uzak
olması çıkmaktadır. Böylelikle sayfa 18’deki paragraf ile ilişki kurulabilir. ‘Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü
uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.’
5.
4.2.1.
İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
‘Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde
dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar
yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği
'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı
ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü
uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.’
6.
4.2.2.
İslam’ın şartlarını söyler.
7.
4.2.3.
Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
‘Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması
insanîdir.Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman
diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak,
anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını
"Allah adına hareket ediyorum"
iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.’
8.
4.2.4.
Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
9.
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
‘Din
öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan
onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din
öğretiminin genel hedefidir.’
‘Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde
dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar
yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği
'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı
ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.’
10.
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
‘Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim
anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını
tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir.
İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana
saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç
âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.’
‘Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın
ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici,
besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde
yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı
anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama
geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller
alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz.’
11.
4.3.3.
Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
Fâtiha suresinin
anlamından yola çıkarak makalede sayfa 17’deki paragraf örnek verilebilir. ‘Din dersinde öğretmen, Allah
rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği
öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile
Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile
beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik
olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme
hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır.’
12.
4.4.1.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
‘Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi,
içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde
anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını
"Allah adına hareket ediyorum"
iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.’ (sf-17)
‘Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına
gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları,
değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde
etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde
belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına
ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler.’ (sf-18)
13.
4.4.2.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
14.
4.
4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
‘Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük,
insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik,cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse,
o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın
yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu
tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen
şey hayatın kendisidir.’
15.
4.4.4.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
‘Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde
dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar
yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği
'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı
ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.’
16.
4.4.5.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
17.
4.4.6.
Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
‘Tam
tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle
ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.
Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği
sağlanabilir.’(sf-12)
18.
4.5.1.
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
‘Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir
amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların
toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için
öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler
körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için,
nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.’
(sf-13)
19.
4.5.2.
Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Ele alınan bu kazanım
içinde sayfa 13’deki paragraf eşleştirilebilir. ‘Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor:
“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın
olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek...’(sf-13)
DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETİMİ GÖREVİ
1) "Din kültürü kazandırılmak bilgisi verilmek istenen olgu dindir."
4.2.1= İslam'ın İnanç esaslarını sıralar.
Bu olguyu genel itibarıyla din kültürü dersinden görebiliriz kazanım inanç esaslarının İslam'a göre ne tür incelikler barındırdığını göstermektedir.
2) "Kavramların insan hayatındaki tezahürleri ne de dikkat çekerek bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir."
4.3.2= İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
Din şemasının herkesin zihninde aynı olmadığını biliyoruz Fakat bu farklılıklar anlayışsızlık doğurmaz İslam'a göre daima saygı sevgi ve insanlık namı merkezdedir.
3) "Düşünmeyi eleştirmeyi niçin ve nasıl kurcalamayı Emre'den bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işe mensubu olduğumuz İslam dininin bir gereğidir."
4.2.3= kur'an-ı Kerim'in iç düzeni ile ilgili kavramlarını tanımlar
Kur'an-ı Kerim ile karşılaşan öğrenci Onu iç düzeni boyutları ile inceler ve ele alır Böylece farklı bakış açısı kazanmış olur.
4) "Gerçek düşünce ile bunun karşısında yer alan arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi Şüphesiz ki düşüncenin kararlara tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor."
4.2.2= İslam'ın şartlarını söyler.
Bir Müslüman için İslam'ın şartlarının yerine getirilmesi; sebeplerinin ne zaman nasıl soruları ile öğrenir davranış ve bilginin birbiriyle kaynaşması sağlanır.
5)"Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır onlar bilginin hangi amaçla kim için nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir."
4.1.1 = Dini ifadeleri günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Kullanılan ifadelerin kullanım yerlerinin aslında ne kadar ehemmiyet taşıdığını ne için dile getirildiğini birey anlamalıdır.
6)"Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken ilk din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir."
4.1.2 = İslamın temel taşları arasından olan tekbir ve salavatın neye dayandığını anlamını öğrenir ilişki kurar.
7) "Temelinde insana saygı düşünceye saygı ahlaki olana saygı Hürriyet'e saygı kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız."
4.3.1= Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolü fark eder.
8) "Saygı duymak düşünmeyi tanımayı anlamayı sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir."
4.4.1 = Hazreti Muhammed'in doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
9) "İnsana Saygı"
4.5.1= İslam dininin temizliğe verdiği önemi örnekler verir.
10)" Düşünceye saygı benim doğrum Biricik doğrudur Benim dışındakiler ise hep yanlıştır şeklindeki hırsızdan sarılmayı da ihtiva ediyor."
4.4.3 = Hazreti Muhammed'in doğumu çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
Böylece Efendimizin hayatında farklı görüşler karşısında nasıl tavırlar takıldığını ve neler düşündüğünü görür.
11)" Dinleyebilmek karşısındakini susturma dan dinleyebilmek duyduklarına katılmasa da fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak."
4.4.4= Hazreti Muhammed'in çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir
Efendimizin hicret İslam'a davet zamanlarında ne kadar ince hareket ettiğini öğrenir en basitinden birini dinlerken tüm bedeni ile o kişiye dönmesi bile nedenle bir hassasiyet sakınmamız gerektiğini gösterir.
12) "Hürriyete saygı duymak."
4.4.5 = Hazreti Muhammed'in Mekke ve Medine yılları özeti.
Efendimizin İslam'a davet zamanlarında Mekke ve Medine yıllarını nasıl geçirdiği derste işlenir ve bu zamanlarda Hürriyet sizin ne kadar önemli olduğunu öğrenci fark eder.
13) "Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir."
4.5.1 = İslam dininin temizliğe verdiği önemi örnekler verir.
Akıl sağlığının yanı sıra manevi temizliğin de önemli olduğunu kavrar aynı zamanda akıl sağlığının İslam dininde temizlik için büyük bir yeri olduğunu bilir
14)" Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtemeldir."
4.4.6 = Salli Barik dualarını okur ve anlamını söyler.
15)" Hayatın anlamını keşfetme"
4.3.3 = Fatiha suresini okur ve anlamını söyler.
16) "İnancını aklıyla bütünleştirme "
4.2.4 = Amentü duasını okur ve anlamını söyler.
17 ) "Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman bu özelliğin öznesine ve nesnesine iyi tayin etmek gerekir."
4.1.4 = Sübhaneke duasını okur ve anlamını söyler
18) "Kendi başına düşünme kabiliyeti"
4.2.3 = Dilek ve dualarda kullanılan dini ifadelere örnek verir.
Dilek ve duaların ifadelerinin nerde ve niçin kullanıldığının ayrımını yapar.
19) "İnsana saygı"
4.5.2 = Temiz ve düzenli olmaya Özen gösterir.
İnsana saygının kendine ,vücuduna saygıdan geçtiğini bilir.
MAKALE VE KAZANIMLAR EŞLEŞTİRMESİ
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük
konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Okullardaki din öğretimi
uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi
diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu
“din” olgusudur.”
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
“Tam tanımı yapılamıyor
diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler
yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat
çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı
kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan
dinî ifadelere örnekler verir.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur,
anlamını söyler.
" Bir başka ders ise
öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu
öğrenirsen şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var,
onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."
“Tam tanımı yapılamıyor
diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler
yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat
çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı
kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
●▬▬▬▬๑۩۩๑▬▬▬▬▬●
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını
sıralar.
“Din öğretimi alanında
öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara
dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine
oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli
olur.”
“Allah korkusunu ve Allah
sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü
uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi,
insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin
mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici
güçler haline gelmesini sağlar.’’
“Din dersinde öğretmen,
Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği
öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile
Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile
beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik
olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme
hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır.’’
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
“Din öğretimi alanında
öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara
dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine
oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli
olur.”
“Amaç, ahlâklı insanlar
yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği
'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı
ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.’’
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni
ile ilgili kavramları tanımlar.
“Din öğretimi alanında
öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara
dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine
oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli
olur.”
“Tam tanımı yapılamıyor
diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler
yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat
çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı
kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını
söyler.
" Bir başka ders ise
öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu
öğrenirsen şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var,
onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."
●▬▬▬▬๑۩۩๑▬▬▬▬▬●
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı
olmasında dinin rolünü fark eder.
“Yüce Allah, düşünme
melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine,
şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek
düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve
'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin
gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
“Temelinde, insana saygı,
düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı
olan bir din öğretiminden yanayız.”
“Temelinde insana saygı
fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür,
insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu
potansiyeli değerlendirir.”
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını
söyler.
" Bir başka ders ise
öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu
öğrenirsen şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var,
onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."
●▬▬▬▬๑۩۩๑▬▬▬▬▬●
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
“Bir çağın ahlâkî
yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana,
mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön
plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla
düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna
geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz
istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam
ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız
sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında
yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile
büyüklerini tanır.
“Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin,
Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde
bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
“Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin,
Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde
bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile
ilişkilendirir.
“Kendilerine sunulan
alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye
ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak
biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki
tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten
korunacaklardır.Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl
yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”
“Güzel sözler söylemek, konferanslar
vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar
anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden
şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.”
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke
ve Medine yıllarını özetler.
“Geçmişe kör bir
teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya
bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama
çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı, ne
geleneğe sığınmak, ne de gelenekten kaçmaktır.”
“Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin,
Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde
bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”
4.4.6 Salli ve Barik dualarını okur,
anlamını söyler.
" Bir başka ders ise
öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu
öğrenirsen şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var,
onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."
●▬▬▬▬๑۩۩๑▬▬▬▬▬●
4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe
verdiği öneme örnekler verir.
“Din dersinde öğretmen,
Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği
öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile
Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile
beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik
olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme
hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır.”
“Güzel sözler söylemek,
konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek
durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü
tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir. Bir çağın ahlâkî
yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana,
mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön
plâna geçer.”
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen
gösterir.
“Gerçek düşünce ile,
bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme
işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla
kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları
anlam kazanıyor.”
Ebrar
ÇELİK/ 18040263
KAZANIM
MAKALE İLİŞKİSİ
“4.1.1.
Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.”
“4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.”
“4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir”
“4.1.4.
Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.”
“4.2.3.
Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.”
“4.2.4.
Âmentü duasını okur, anlamını söyler.”
“4.3.3.
Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.”
“4.4.6.
Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.”
“Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din
kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle
kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu din olgusudur.”
v Bilgisi
verilmek istenen olgu din olgusu olduğundan; dini ifadeleri bilmek, yerinde
kullanmak, örnekler vermek ve dua ve surelerin anlamını bilmek bu olgusal
bilgiler ile ilişkili olduğundan 8 kazanımı yukarıdaki paragraf ile
ilişkilendirdim. Aynı zamanda
kavramaları bilmenin öneminden bahsettiğinden şu cümle de kazanımlarla
ilişkilidir:
v “Din
öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara
dayandırılacağını göstermektir.”
“4.2.1.
İslam’ın inanç esaslarını sıralar.”
“4.2.2.
İslam’ın şartlarını söyler.”
“4.2.4.
Âmentü duasını okur, anlamını söyler.”
“Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de
"bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki
içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında
doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep
olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de
engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir
bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin
özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir.”
v İslam’ın
inanç esaslarını bilmek, İslam’ın şartlarını sıralamak, dua okumak ve anlamını
söylemek, din öğretiminde “bilgi” meselesiyle ilişkili kazanımlardır. Makalede
ise bu bilgilerin “bilinç” ile öğretiminden bahsettiğinden ilgili kazanımları
bu paragraf ile ilişkilendirdim.
“4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.”
v “Bir
çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma,
yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri
taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri
ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar
gösterenler ön plâna geçerler. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten
parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî
bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden
kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
Bireyin güzel ahlaklı
olmasında, din öğretimindeki yerinin ne olduğunu açıklayan bu paragrafı ilgili
kazanımla ilişkilendirdim.
“4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.”
v “
Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin
davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet
olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum.
Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir
değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
Saygı ve sevginin ne
olduğunu, birbirleriyle olan ilişkisini ve insan hayatındaki gerekliliğine
vurgu yapan bu paragrafın ilgili kazanımla ilişkili buldum.
“4.4.1. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.”
“4.4.2. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) aile büyüklerini tanır.”
“4. 4.3. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.”
“4.4.4. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile
ilişkilendirir.”
“4.4.5. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.”
v “Kültürel
mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini,
değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa
ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî
çabayı gerektirir.”
Hz. Muhammed’in
(s.a.v) hayatı, ailesi, yaşadığı dönem ve çevre kültürel mirasımızın tarihi
olduğundan bu kazanımları yukarıdaki paragrafla ilişkili buldum.
“4.5.1.
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.”
v “Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.”
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler vermek,
din öğretimde konuları çözümleme ve yorumlama gerektiğinden bu cümle ile
ilişkilendirdim.
“4.5.2.
Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.”
v “Gerçek
düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye
değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve
davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve
imtihan kavramları anlam kazanıyor."
Bu kazanımda temiz ve düzenli olma davranışı
geliştirmeyi gerektiğinden paragrafta düşünce ve değerlerin davranışa
yansımasının anlamına vurgu yaptığından ilişkili buldum.
DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETİMİ
SINIF ÖĞRETMENLİĞİ/2.SINIF
HÜMEYRA YILDIZ 19040416
GÖREV-3
4.1.1. Dini ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve
yerinde kullanır.
*Kişiler,
duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar,
anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin
birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam
kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir.
*Din öğretimi
alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur.
(Öğrenci duyduklarını, gördüklerini doğru yorumlar ve
anlarsa dini ifadeleri günlük konuşmasında doğru ve yerinde kullanmış olur.)
4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.
* İnsana
saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana
saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine
nüfuz etme çabasını da taşır.
*Saygı bir
duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin
davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet
olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum.
Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir
değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
(Salavatı Hz. Muhammed(s.a.v.)’ e ve onun soyundan gelenlere
saygımızı ve sevgimizi iletmek için okuruz.)
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dini ifadelere örnek verir.
*Kavramları
başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
(Öğrencinin dua ederken kullandığı ifadeler genellikle soyut
kavramlardır. Bu kavramları karşısındakinin anlayabilmesi için başka terimleri
veya benzetmeleri kullanabilir.)
4.1.4.Subhaneke
duasını okur ve anlamını söyler.
* Her insan,
Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır.
(Öğrenci subhaneke duasını okuyacak ve içerisindeki mesajı,
anlamı yorumlayacaktır.)
4.2.1.
İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
*Din öğretiminde
gençler hangi muhtevaya ihtiyaç duymaktadır? Sorusuna bu tebliğ kapsamında
verilebilecek cevap: Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın
problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.
(Öğrencinin hayatını anlamlandırabilmesi, bir problemle
karşılaştığında daha kolay çözebilmesi için bir inancının olması gereklidir.
İslam’ın inanç esaslarını bilmesi öğrencinin daha kontrollü olmasını
sağlayacaktır.)
4.2.2.
İslam’ın şartlarını söyler.
*İnanç ve kabullerimizin
"örtülü" ve "açık" dayanakları var.
(İslam’ın şartları inanç ve kabullerimizin açık
dayanağıdır.)
4.2.3.
Kur’an’ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
*Kişiler,
duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde
yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan
kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel
anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir.
* Kavramları
başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz.
(Soyut kavramları başka terimler ve benzetmeler yolu ile
açıklayabilir. Bu açıklamalara zihnindeki oluşan şemaları yorumlayarak da katkı
sağlayabilir.)
4.2.4.
Amentü duasını okur, anlamını söyler.
* Her insan,
Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır.
(Öğrenci amentü duasını okuyacak ve içerisindeki mesajı,
anlamı yorumlayacaktır.)
4.3.1
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
*Evrensel
değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî
fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile herhangi bir dine
bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar.
Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin
menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik
yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu
faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol
oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlaklılık adına ileri sürülen fikirlere,
uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde
dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz.
(Öğrencinin ahlak anlayışını din ile temellendirmesi daha
sağlıklı bir ahlak anlayışına sahip olmasına neden olacaktır.)
4.3.2.
İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini
savunur.
*Saygı bir
duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin
davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet
olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum.
Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir
değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
*Büyüklere saygı,
bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız
kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama niçin saygı duyacağımız
konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey
öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek
olduğu anlatılmamıştır.
4.3.3.
Fatiha suresini okur, anlamının söyler.
* Her insan,
Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır.
(Öğrenci fatifa duasını okuyacak ve içerisindeki mesajı,
anlamı yorumlayacaktır.)
4.4.1. Hz.
Muhammed’in doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
*İnsana saygı
fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür,
insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu
potansiyeli değerlendirir.
*Yetişmekte
olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan
zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için
öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.
(Öğrenci Hz. Muhammed’in doğduğu çevreyi bilirse, daha kolay
anlayıp yorumlayacaktır.)
4.4.2.Hz.Muhammed’in
aile büyüklerini tanır.
*Yetişmekte olan
nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler
üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."
Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış
açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.
(öğrencilerin bakış
açılarını çeşitlendirmek için a şahsından b şahsından bahsetmek yerime
Peygamber Efendimizin aile üyelerinden bahsedebiliriz. Bu sayede daha doğru bir
şekilde gelişecektir.)
4.4.3. Hz.
Muhammed’in doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
*insana saygı,
onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı
duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye
gitmeyi gerektirir. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık
şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları,
geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de
sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an
bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve
istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe
yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı
tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.
(Peygamber Efendimizin hayatını bilmek ona duyduğumuz
saygıyı, sevgiyi artıracaktır. Dünya zihnimizde daha farklı şekillenecektir.)
4.4.4. Hz.
Muhammed’in(s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi
hayatı ile ilişkilendirir.
*İyinin ne
olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel
tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada
inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel
sözler söylemek, konferanslar Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı
bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım
almalıdır.18 vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek
durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü
tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.
(İnsanı sözden çok eylemler etkiler. Peygamber
efendimizi(s.a.v.) kendine örnek alarak davranışlarını o şekilde yönlendirir.)
4.4.5. Hz.
Muhammed’in(s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
*İnsana saygı
fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür,
insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu
potansiyeli değerlendirir.
*Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru
bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini
sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan
alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye
ihtiyaç vardır.
*insana saygı,
onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı
duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye
gitmeyi gerektirir. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık
şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları,
geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de
sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an
bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve
istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe
yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı
tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.
*Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru
bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini
sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri
inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.
(Öğrencinin Peygamber Efendimizin(s.a.v) Mekke ve Medine
yıllarını özetlemesi, onun şartlarını, ailesini, çevresini bilmesiyle doğru
orantılıdır. Öğrenci bunları bilerek ve Peygamber Efendimize(s.a.v) saygı
göstererek Mekke ve Medine yıllarını daha kolay anlayıp özetleyecektir.)
4.4.6.
Salli-Barik dualarını okur, anlamını söyler.
* İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle
ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak,
anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.
*Saygı bir
duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin
davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet
olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum.
Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir
değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
* Her insan,
Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır.
(Öğrenci Salli-Barik dualarını okuyacak ve içerisindeki
mesajı, anlamı yorumlayacaktır. Salavat duaları olduklarından dolayı saygıyla
yakından ilişkilidir.)
4.5.1.
İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler veriniz.
*Kişiler,
duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde
yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan
kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel
anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir.
*Din öğretimi
alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara
dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine
oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli
olur.
(Öğrencinin temizlik kavramının önemine örnekler verebilmesi
için ilk önce temizlik kavramını kavramalıdır.)
4.5.2.
Temiz ve özenli olmaya özen gösterir.
*İyinin ne
olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel
tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada
inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel
sözler söylemek, konferanslar Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı
bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım
almalıdır.18 vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek
durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü
tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.
(Peygamber Efendimizi(s.a.v.) örnek alarak temiz ve özenli
olmaya çalışır. Temiz ve özenli ol demek yerine örnek göstermek daha faydalı
olacaktır.)
Merve Tıraş
S.Ö. 18040312
22 Nisan 2021
Din Kültürü ve Ahlak
Bilgisi Öğretimi Ödev-3
1.
4.1.1. Dinî
ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Makalede de
bahsedildiği üzere, kavramları, bilgileri,
bilinç ile bütünleştirerek, bilincin oluşum ve gelişimini sağlamış oluruz. Yani anlamlı öğrenmeler için bilinç ve bilginin
bir bütün halinde olması gereklidir. Bu bağlamda da besmele, selam, şükür,
tekbir gibi kavramları günlük konuşma dilinde doğru ve yerinde kullanmış
oluruz.
2.
4.1.2.
Tekbir ve salavatı söyler.
Çocuk, tekbir
ve salavatın anlamını bilmiyor ya da eksik biliyor diye kavramları terk
edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.
3.
4.1.3.
Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Diğer kazanımlarda
da olduğu gibi kavramları, bilinç ile birleştirmek ve konuşmalarımıza, anlamını
bilerek, yerinde ve doğru bir şekilde aktarabilmek önemlidir. “Maşallah, Allah’a
emanet ol” gibi dilek ve dua ifadelerini örnekler ve benzetmeler yardımıyla
çocuklara anlatabiliriz.
4.
4.1.4.
Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
Sübhaneke duasının
anlamını, hayatımızda nerelerde kullanılabileceğini, bize ne kattığına dair
öğrencilere aktarımda bulunmalıyız. Aktarım, bizim bilgi ve birikimlerimiz
değil, hayatla yoğrulabilir bir yorumlamaya yer vermeliyiz. Kısacası, Allah'ın
rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine yer
vermeliyiz.
5.
4.2.1.
İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
İslam’ın
inanç esasları 6 tanedir; 1)Allah’a inanmak, 2)Peygamberlere inanmak, 3)Kitaplara
inanmak, 4)Ahiret gününe inanmak, 5)Meleklere inanmak, 6)Kaza ve kadere
inanmak. 6 temel esası çocukların kavrayabilmeleri, bilgi ile bilincin
bütünleşmesi, anlamlandırabilmeleri için kuramsal temellerden yararlanmak
yardımcı olacaktır. Çünkü kendi başına düşünme, inancını aklıyla bütünleştirme
imkanı sağlıyor.
6.
4.2.2.
İslam’ın şartlarını söyler.
İslam’ın 5
şartı vardır bunlar; Kelime-i Şehadet getirmek, Namaz kılmak, Oruç tutmak, Zekat
vermek, Hacca gitmektir. Öğrencinin İslam dinini kavrayabilmesi için şartlarını
bilmeli yani bilinci ile birleştirebilmelidir. Bu birleştirmeyi sağlamak için
de kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.
7.
4.2.3.
Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“Kur’an-ı
Kerim, ayet, sure, cüz” kavramlarını bilmek önemlidir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’i
anlamak, anlamlandırmak amacıyla Kur’an-ı Kerime dair bilgileri, kavramları zihninde
bütünleştirmelidir. Bütünleşmeyi sağlamak amacıyla da başka terimlerle ve benzetmeler
yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat
çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.
8.
4.2.4.
Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
Amentü duasının
anlamını her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman
diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak,
anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah
adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.
9.
4.3.1.
Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Bireyin güzel
ahlaklı olması ve olmaması için birçok faktör vardır. Olumsuz olan faktörleri,
çıkar ilişkileri, siyasi ideolojilerin vb. güzel ahlakın önüne geçmemesi için
ahlakla dini birleştirmeliyiz. Bu bütünlüğü de çocukların yetişmesinde sunmalıyız.
Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi
gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin
bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil
kazandırıyor.
10. 4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve
saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
İnsan
ilişkilerinin gelişmesinde sevgi ve saygının gerekliliği tartışılamaz bir
gerçektir. Sevgi ve saygıyı belli bir kalıpta değil de saygı ve sevgiyi, üzerinde
düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında din öğretimi
ile sunmak önemlidir. Makalede de din öğretimin verilirken saygı ile ilgili
kuramsal temeller verilmiştir ve bu temeller üzerinde ders işlenirse
öğrencilerin hayatında, iletişimlerinde yarar sağlayacaktır.
11. 4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
Fatiha
suresinin anlamını her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde
yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak,
anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah
adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.
12. 4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel
özelliklerini açıklar.
Öğrencilerin
Peygamber efendimizi kendi bilinçlerinde, zihin şemalarında
anlamlandırabilmeleri için doğduğu çevrenin genel özelliklerini bilmeleri fayda
sağlayacaktır. Bilgileri, bilinçle bütünleştirip Peygamber efendimizin çevresi
hakkında daha doğru tanımlamalarda bulunabileceklerdir.
13. 4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini
tanır.
14. 4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve
gençlik yıllarını özetler.
15. 4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik
yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
Makalede de
bahsedildiği üzere, insana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini
de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak,
onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı,
sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. İç âlemine nüfuz
etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması,
sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait
hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi
bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir,
her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret
ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe
yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı
tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor. Öğrencilerin,
Peygamber efendimizin de bir beşer olduğunun farkına varmaları için “insana
saygı” ilkesi ile birlikte ele alıp, kendi hayatları ile ilişkilendirmelerine
yarar sağlayacaktır.
16. 4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine
yıllarını özetler.
17. 4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
Salli ve
Barik dualarının anlamlarını her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi,
içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde
anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını
"Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı
yoktur.
18. 4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler
verir.
“İyinin ne
olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapmadığını, kendi kişisel
tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahade ediyoruz. İşte burada
inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.”
19. 4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Dinin
öğretim yöntemi ile öğrenciler hayatları ile ilişki kurabilirler. Öğrencinin
bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak kuramsal bakış açısı ile
sağlamak mümkün olabilir. “ Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva,
hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.” Kazanımı günlük
hayatla ilişkilendirmeliyiz ve öğrencileri güdülemeliyiz.
Ad Soyad: Sena Sütemen Numara:18040306 Bölüm: Sınıf Öğretmenliği-3
DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ MAKALESİ ve 4. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KAZANIMLARI İLİŞKİLENDİRMESİ
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve
yerinde kullanır.
·
“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz.”
·
“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada
kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”
·
“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş,
din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak
doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler
üzerine inşa edilirse verimli olur.”
Makalede yer alan bu cümlelerde de ifade edildiği
üzere öğrencilere kavramların kazandırılması, bu kavramların insan hayatındaki
yeri ve önemine değinmek öğrencilerin kavramları doğru öğrenmelerine ve yerinde
kullanmalarına yardımcı olur.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
·
“Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları
zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler.”
·
“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada
kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”
Alıntılarına baktığımızda öğrencilere tekbir ve salavatı
derste tekrarlarla öğretmek ve bunu yaparken anlamlarıyla birlikte vermek zihinlerinde
doğru şemalar oluşturmalarına yardımcı olur.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere
örnekler verir.
·
“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada
kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”
·
“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş,
din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak
doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler
üzerine inşa edilirse verimli olur.”
Öğrencilerin kullanılan dini ifadelere örnek verebiliyor
olmaları onların bilgiyi hangi amaçla, ne için kullanabileceklerini sorguladıklarını
gösterir. Öğrencilere kavramları doğru öğrettiğimiz sürece onlar da bu
kavramları çeşitlendirebilir, doğru örnekler verebilirler.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
·
"Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.
Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir."
Öğrencilere yalnızca dua okuması gerektiğini söylemek yerine
onlar için anlam kazanacak şekilde duaları anlamlarıyla öğretmek neden
öğrendiklerini, kim için öğrendiklerini anlamalarına faydalı olacaktır.
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
·
“Din
öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur.”
·
“Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline
gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış
ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin
oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır,
yanılgılara sebep olur.”
·
“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı
olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada
kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”
Öğrencilere doğru bilgiyi düşünmelerine olanak sağlayacak
şekilde vermek önemlidir. Hem bu kazanım hem bundan sonraki kazanım için makale
ile benzer ilişkilendirmelerde bulunabilinir çünkü her ikisinde de öğrencinin kavram
sistemine oturtmuş olması beklenen ve istenen önemli dini bilgilerden
bahsedilmektedir.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
·
“Din
öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram
sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa
edilirse verimli olur.”
·
“Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline
gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış
ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin
oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır,
yanılgılara sebep olur”
·
“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı
olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada
kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili
kavramları tanımlar.
·
“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş,
din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak
doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler
üzerine inşa edilirse verimli olur.”
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
·
"Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.
Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir."
Öğrencilere yalnızca dua okuması gerektiğini söylemek
yerine onlar için anlam kazanacak şekilde duaları anlamlarıyla öğretmek neden
öğrendiklerini, kim için öğrendiklerini anlamalarına faydalı olacaktır.
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü
fark eder.
·
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan
sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o
zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı
bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip
davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey
hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak
örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir
sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan
ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
·
“Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç
boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı
katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka
yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
Dinimiz güzel ahlakın her zaman savunucusu olmuştur.
Öğrencilerin güzel ahlak ve din arasındaki kuvvetli bağı görmeleri onları hem
güzel ahlak hem de inanç yönünden olumlu etkileyecektir.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve
saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
·
“Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber,
insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren
bir süreçtir.
·
“Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı
insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya,
anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı,
insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı,
onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine
nüfuz etme çabasını da taşır.”
Öğrencilerin akıllarını kullanarak neden insanlara
sevgi ve saygı duymaları konusunda çıkarımlar yapabilmeleri önemlidir. Yukarıda
yer alan alıntılarda görüldüğü üzere öğrencilerin saygı ve sevgi göstermeyi
insanın ne olduğuyla ilişkilendirilerek kavranması öğrenci için faydalı
olacaktır.
4.3.3. Fâtiha suresini okur,
anlamını söyler.
·
"Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.
Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir."
Öğrencilere yalnızca dua
okuması gerektiğini söylemek yerine onlar için anlam kazanacak şekilde duaları
anlamlarıyla öğretmek neden öğrendiklerini, kim için öğrendiklerini anlamalarına
faydalı olacaktır.
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel
özelliklerini açıklar.
·
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak
yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
Öğrencilere bilgi yığını sunmaktansa bilgileri birbiriyle
ilişkilendirebilecekleri imkan vermek ve bilgilere kendilerinin ulaşmalarını
sağlamak daha doğru ve akılda kalıcı olacaktır.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini
tanır.
·
“Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da
sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var.
Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada
'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı,
anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
Peygamber Efendimize ve onun ailesine saygılı olmak
isterken önce tanımamız gerekir. Saygı da bir duygu olarak makalede belirtilmiştir.
Birine bir duygu besleyebilmek için onu tanımaya ve anlamaya çalışmamız
gerekir.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve
gençlik yıllarını özetler.
·
“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la,
kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir
yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda
yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil,
düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin
keşfetmesine önem verecektir.”
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik
yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
·
“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la,
kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir
yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”
·
“Kültürel mirasa saygı, ne geleneğe sığınmak, ne de gelenekten
kaçmaktır.”
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) davranışlarıyla kendi
davranışlarını inceleyen bir öğrenci çıkarımlarda bulunarak Peygamber
Efendimizin hayatını ilham alabilir. Kendi davranışlarını da değerlendirme
fırsatı olur.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine
yıllarını özetler.
·
“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la,
kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir
yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda
yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil,
düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin
keşfetmesine önem verecektir.”
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
·
"Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.
Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir."
Öğrencilere yalnızca dua
okuması gerektiğini söylemek yerine onlar için anlam kazanacak şekilde duaları
anlamlarıyla öğretmek neden öğrendiklerini, kim için öğrendiklerini anlamalarına
faydalı olacaktır.
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler
verir.
·
“Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir;
öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin
yollarını göstermelidir.”
Dinimizin temizliğe verdiği önemi öğrenen kişi bu bilgiyi
kavram sistemine oturtarak kendi hayat şartlarını yükseltecek şekilde hayatına
uygulamayı da başarır.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
·
“Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir;
öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin
yollarını göstermelidir.”
Sınıf Öğretmenliği(3) /18040317
Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.
Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Bizler günlük hayatta birçok dini kavram kullanırız ve kullanılan bu ifadelerin kabulüne inanırız. Bu yolla sevdiklerimiz için iyi dileklerde bulunuruz. Bu durumu ezberci bir anlayıştan çıkaran, anlamlandıran ise bu ifadelerle ilişkili buyruklara inançtır. Bu ifadelerin bizzat Kur’an da geçmesi ya da Peygamber efendimizce sünnet kılınmış olması bizlerin söylemlerimizde bu ifadelere değer atfetmemize neden olur.
Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye çalışalım. Fikir ağacımıza baktığımızda ağacın ürünleri olarak görünen bazı kavramlarla karşılaşacağız. Bu kavramlar, kendi başına düşünme kabiliyeti, eleştirel zihniyet, seçme kabiliyeti, hayatın anlamını keşfetme ve inancını aklıyla bütünleştirme olarak sıralanıyor ve bunlar öğrencide geliştirmeyi hedeflediğimiz kabiliyetleri gösteriyor.
Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Tekbir Allah’ın bir ve her şeyden üstün olduğu inancıdır. Salavat ise müslümanların Hz Peygamber’e selam göndermesidir. Öğrencilerin bu kavramları ve anlamlarını bilmesi bu kavramları anlamına uygun kullanmasını sağlayacaktır. Kur’an da ve hadisler de tekbir ve salavat üzerinde sıkça durulmuş bunları yerine getirmenin bireye sunacağı güzellikleri bilmesi istenmiştir. Makalede de vurgu yapıldığı üzere İslam ve buna bağlı olarak din öğretiminde ki asıl istendik durum bireyin yaptığı, söylediği tüm eylemlerin anlamını bilmesi bunun üzerine düşünmesidir.
Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine”sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir. Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din”olgusudur. Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir. Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.
Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.
Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Sübhaneke duasında Allah’ın eksik sıfatlardan uzak ve övgüye layık olduğu bununla birlikte her şeyden üstün ve tek ilah olduğu belirtilmektedir. Din okuyan, düşünen, anlayan ve uygulayan bireyler istemektedir. Makale de bununla ilgili olarak İslam’ın düşünmeyi, sorgulamayı destekleyen ve öneren bir din olduğu belirtilmiştir. Duada da Allah’ın var ve birliğine dair birçok ifade bulunur insan zekasıyla buna ulaşabilecek yeterliliktedir o halde insan görünmeyenin arkasındaki görmek için gayret göstermeli bilinçli seçimler yaparak bunun sorumluluklarını yerine getirmelidir.
İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.insan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir. Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.
Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Allah insana kendisini yaratan ve evrenin düzenini sağlayan üstün bir güç olduğunu anlayacak zekayı vermiş ancak yine de Kur’an ve peygamberlerle de bunu bildirmiştir. Tüm bu yapılanlardan sonra insan özgür bırakılmış bununla birlikte seçimlerinde de sorumlu tutulmuştur. Peygamberlere de dinde zorlama olmadığına dair birçok uyarı gönderilmiştir. Her insan doğruyu, doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. İslamın inanç esasları da bireye iletilen önemli mesajlardan biridir insan eğer İslamiyeti seçmiş Allah’ın var ve virliğini kabul etmişse imanın inaç esaslarını da kabul etmeli bunu yaşamında kılavuz edinmelidir.
İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir. Düşünmenin bir eğitim işi, bir arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.
Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Hayatımızı şekillendirilen inanç ve kabuller vardır bu inanç ve kabuller bizlere içinde doğduğumuz toplum, inanış, zihniyet, aile vb. faktörle sunulmaktadır. İnsanın içinde doğduğu çevre onun dini iradesini sınırlayıcı değildir. İnsan hem aklıyla hem de kalbiyle Allah’a bağlılık gösterebilir. İslam inancıyla doğmak ve anlatılanları sorgulamaksızın doğrudan kabul etmek, neyi neden yaptığını bilmemek İslam inancının isteklerinden uzaktır. İslam inanan, neden inandığını bilen ve bu bildiklerinden yola çıkarak kendisini Kur’an ahlakıyla donatan bireyler istemektedir. Bunun için de nitelikli bir din eğitimi şarttır.
Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.
Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor. İnsan hem aklıyla hem de kalbiyle Allah’a bağlılık gösterebilir. İslam inancıyla doğmak ve anlatılanları sorgulamaksızın doğrudan kabul etmek, neyi neden yaptığını bilmemek İslam inancının isteklerinden uzaktır. İslam inanan, neden inandığını bilen ve bu bildiklerinden yola çıkarak kendisini Kur’an ahlakıyla donatan bireyler istemektedir. Bunun için de nitelikli bir din eğitimi şarttır.
Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Amentü ben inandım demektir. İnandım demek ise neye inandığını bilmeye yani sorgulayamaya, öğrenmeye, öğrendikleri üzerine derinleşmeye bağlıdır. İnsan sorumluluk sahibi be bu yönüyle de imtihana tabii tutulacak bir varlıktır. Tıpkı inandığı şeyleri bilmesi gerekliliği gibi imtihana tutulacağını bilerek yaşaması da önemlidir. İnsan hem kalbiyle hem de zihniyle Allah’a bilinçli bir bağlılıkta bulunmalıdır.
İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.
Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle-gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.
Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz. Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir.
Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Bizler Fatiha duasında hamdın ahiret gününün sahibi Allah’a mahsus olduğunu, yalnız ona ibadet edip yalnız ondan yardım isteyeceğimizi belirtir bununla birlikte Allah’ın bizleri gazaba uğrayanların değil, kendisine nimet verdiklerinin yoluna iletmesini isteriz. Burada hem Allah’ın üstün güç ve kudretine bir bıyun eğiş hem de ona sonsuz bir sevgiden bahsedilir şüphesiz ki bunu onu bilen, ahiret gününe inanların bir özelliğidir. Yine insan burada nimet verilenlerin yolundan olmak bu yolda rızıklanmak için dua eder çünkü insan ne kadar akıllı bir varlıkta olsa ona bu karmaşa da yol gösterecek bir pusulaya ihtiyacı vardır. Bu pusula ise Allah’ın vahiy yoluyla ilettikleridir. Yine bunu anlayacak olanlarda bunlar üzerine düşünenler olacaktır.
İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer.
Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Peygamber efendimiz birçok sapkınlığa uğramış, akıl etmeyi, düşünmeyi kör kapılar ardına saklamış bir kavme davranışlarıyla örnek olmuş onları derin Yusuf kuyularından çıkarmıştır. Yalnızca geldiği kavme değil tüm insanlığa rehber olan Efendimiz (s.a.v.) ibadetlerin davranışları güzelleştirmedeki etkisini, Kur’an’ın da yaşanabilir bir kitap olduğunu bizzat yaşayarak göstermiştir.
Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.
Kültürel miras konusunda bir engelimiz daha var, o da tarihî birikimimizde değerli ve güzel olduğunu zannettiğimiz her ne varsa öğrencilerimizin kafasına doldurmak temayülümüz. Oysa artık çocuklarımızın öğrenmesi gereken muhtevayı seçmede bazı kriterlere sahip olabilmeliyiz. Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.
Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.
Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Peygamber efendimizin ahlakı Kur’an ahlakıdır o kendisine vahiy gelmeden önce de örnek bir ahlaka sahiptir. Hayatının her döneminde birçok zorlukla sınanmasına rağmen her şeye sebat göstermiştir. Öğrencilere Peygamber efendimizin tüm yaşamı boyunca sürdürdüğü ahlakı anlatılması onların arayışına cevap vermede ve onları Peygamber efendimizi kılavuz edinmesinde oldukça büyük bir öneme sahiptir.
Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle-gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.
İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.insan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.
Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
Dersler sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler. Herhangi bir ders, öğrencilerine sadece şöyle seslenebilir: "İçinizden kim daha fazla bilgi parçacığı toplar, daha çok ezberler, daha çok hatırlayıp iyi not alırsa, o kişi başarılıdır!" Bir başka ders ise öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek...
Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Din dersi bireye yaşantı kazandıran bir derstir o nedenle her öğrenilen gerçek hayatta kullanılabilir. Dinin temizliğe çokça önem vermesi insana ne denli önem verdiğinin de bir göstergesidir. İnsan insana yakışır koşullar altında yaşamalıdır insanın kendine bu değeri vermesi çevresindekilere de değer vermesine ve yaşanabilir bir ortamın oluşmasına sebep olacaktır.
Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır. Fikir ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan biri de “ahlâkî olana saygı” kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisinitartışmak istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar: İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz.
Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Bu kazanımda maddi temizlikle birlikte manevi temizlik üzerine de durulmuştur. Maddi temizliğin manevi temzilikle iç içe olduğu söyleyenebilecektir. Ancak bunların kazanılması makalede de belirtildiği üzere körü körüne uygulama ile değil bunların gerçekliği ile öğrenenleri buluşturmaya, onları bu ilişkiye keşfettirerek inandırmaya dayanmaktadır.
MAKALE VE KAZANIMLAR EŞLEŞTİRMESİ- ÖDEV 3
Saliha
ÇARDAKKAYA
Sınıf
Öğretmenliği/3
18040261
Kaynakça:
SELÇUK, Mualla; ‘’Din Öğretiminin
Kuramsal Temelleri’’, AÜ TÖMER ULUSLARARASI DİN
EĞİTİMİ SEMPOZYUMU, Ankara 1997,s.28.-35
ÜNİTE: 4.1.
GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri,
günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Makaledeki
“Kişiler,
duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde
yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin
birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam
kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar,
tartışmalar da genellikle bundan doğar.” Cümlesini bu kazanımla
eşleştirmemin sebebi; dindeki ifadeleri günlük konuşmada kullanabilmek için o
ifadenin anlamını kavramak ve doğru yorumlamak gerekir. Eğer doğru
yorumlanmazsa insanlar arasında iletişimsizliğe sebebiyet verir ve buda günlük
yaşamda kavgaya, tartışmalara neden olur.
Bir
başka ifade ise “Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru
dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir.
Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller.
Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur.” Öğrendiğimiz
dini ifadeleri bilincimizde çözümlemeye ulaşmadıkça o bilgi bilince
yerleşmeyip, yerleşmediği gibide etkisiz olarak kalmaktadır. Bu yüzden
öğrendiğimiz örneğin; Allah (c.c.), peygamber,
Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür, tekbir ve
salâvat, estağfirullah, sübhanallah, selam, sevap, günah, haram gibi dini
ifadelerinin ne anlama geldiğini bilincimizde yerleştirmemiz
gerekmektedir.
Son olarak ise “Bu amaçlara
uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak
varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.” İfadesi ile
eşleştirdim.
4.1.2. Tekbir ve salavatı
söyler.
Makaledeki
“Kişiler,
duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde
yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler.” İbaresini almayı
tercih ettim. Sebebi ise tekbir ve salavatı anlamını ve neden söylediğimizi
duydukları zaman öğrenciler bu ifadeleri kendi içlerinde yorumlarlar ve şema
haline getirerek hayatlarına aktaracaklardır.
Bir başka ifade
ise; “Allah
korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı
tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa
kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.” Tekbir etmenin
veya Peygamber Efendimize salavat getirmenin gerekliliğini kavrayan öğrenci
Allah korkusu ve Allah sevgisi ile bu tekbir ve salavatı davranışına
dönüştürecektir.
Son
olarak ise “Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka
terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz.” Öğrencilere bu tekbir ve salavatı tam olarak
tanımlayamadığımız zamanda bile gerekçelerini tam olarak ifade edersek
hayatlarına yerleştirmeyi ve hedeflediğimiz davranışlara ulaşabiliriz.
4.1.3. Dilek ve dualarda
kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
Makaledeki;
“Aynı
kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına”
ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların
bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”
“Her insan, Allah'ın
mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları
çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”
·
“Tam tanımı
yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve
benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.” Paragrafları
ile eşleştirdim.
4.1.4. Sübhaneke duasını
okur, anlamını söyler.
Makaledeki;
“Kur’ân
metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını
kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”
ifade ile eşleştirdim. Sebebi ise Sübhaneke duasındaki anlamı Kur’an metni
olarak ilahi olarak alan bir öğrenci duadaki mesajı kendi kapasitesine göre
algılamaktadır. Ve algıladığı ölçüde hayatına anlam katarak işlemektedir.
“Tam tanımı
yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve
benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki
tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz.”
·
“Allah
korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı
tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa
kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
ÜNİTE: 4.2.
İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç
esaslarını sıralar.
Makaledeki; “Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da
katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız
vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama
faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla
özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma
karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu
ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.” İslam
inançlarını baskı ile yani ezberleterek öğretmek yerine öğrencilere
yorumlatarak, çözümleterek hayatlarıyla ilişki kurdurarak ve inanç
esaslarındaki mesajla özdeşleştirerek istenilen hedefe ulaşabiliriz.
4.2.2. İslam’ın
şartlarını söyler.
Makaledeki
; “Din
öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları
çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da
katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız
vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama
faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla
özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma
karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin
olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.” İfadesi
ile de İslam’ın şartlarını ezberletmek yerine İslam’ın şartlarındaki mesajları
öğrencilere anlamlandırarak öğretmemiz gerektiği konusunda eşleştirdim.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in
iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
Makaledeki;
“Düşünme,
ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı
bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.” İfadesi ile Kur’an-ı
Kerim’in iç düzenindeki kavramları öğrenciler düşünerek ve kavramlar arasında
bağlantılar kurarak anlamlandırırlarsa daha verimli bir bilgi oluşacağı
konusunda eşleştirme yaptım.
4.2.4. Âmentü duasını
okur, anlamını söyler.
Makaledeki;
“"...Düşünmeyi,
eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden
gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz
İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı
istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik
bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda
düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.
Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan
düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere
yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece
sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor." İfadesini aldım.
Çünkü Amentü duası iman ettim anlamına gelmektedir. İman edebilmek için önce
okumamız, okuduğumuzu anlamamız, anladığımızı düşünmemiz ve düşünüp
anlamlandırdığımızıda hayata geçirmemiz gerekmektedir. İman etmek tüm kalben
olmaktadır. Bu yüzden niçin ve nasıl olduğunu düşünerek zihinsel kabiliyetlerle
varılmaktadır. Bu yüzden bu ifade ile eşleştirdim.
“Kur’ân metni,
ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi
kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları
çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi
anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze
etmeye hakkı yoktur.”
ÜNİTE: 4.3.
GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel
ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
Makaledeki; “"...Düşünmeyi,
eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden
gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz
İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı
istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik
bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda
düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”
“Çocukların ve
gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını
savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal
edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek,
herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir
şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz,
desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak
görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her
an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
·
“Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin
olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”
“Geçmişi,
öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi
onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî
anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin,
Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde
bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”
“Düşünebilmek,
düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek...
Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa
da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din
öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”
““Yetişmekte olan
nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler
üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."
Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış
açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne
uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir
dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer
çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür
olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.” İfadeleri
ile eşleştirdim.
4.3.2. İnsani ilişkilerin
gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
Makaledeki; “ Yanlış veya
çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup
bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte
ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz. Böyle bir saygı
anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya
dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar'
görüntüsüne şaşmamalıyız.”
“Saygı bir duygudur,
sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini
gösteren yönü var.”
“İnsana saygı, onun
yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak;
düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi
gerektirir.”
“İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele
alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak,
anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.”
“Düşünceye saygı,
"Benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep
yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı da ihtiva ediyor. Düşünsel
çabaların sonucunu, 'tek doğru ve pek çok yanlış' seviyesine indirgemeye
çalışmak bir hırstır. Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru
olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir. Ancak ben, kabullerime
itiraz edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım müddetçe
onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm mesâbesindedir. Bu durum, kabullerimi
veya doğrularımı zayıflatma, hayatımdaki etki gücünü yitirme ve hatta kaybolma tehlikesi
ile karşı karşıya bırakır. Kabullerim giderek alışkanlık ve sunî bir tekrara
dönüşebilir. Doğru veya yanlış herhangi bir fikri, her türlü eleştiriye ve
itiraza rağmen hâlâ ayakta duruyor olduğu için kabul etmekle, o fikrin itiraza
uğramasına müsaade etmemek ve onu savunmacı bir tarzda koruyarak doğruluğunu
kabul etmek arasında bir fark olsa gerektir.”
“Düşünebilmek,
düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek...
Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa
da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak...”
“İnanç ve
kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu
dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden,
kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum
yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve
sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.”
“İnsanı ezen,
kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, Allah
için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey
değildir. İnsan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini
kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl
sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”
“Allah'ın rızasını
gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak
yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara
bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye
düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü
ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.” İfadeleri ile
eşleştirdim.
4.3.3. Fâtiha suresini
okur, anlamını söyler.
Makaledeki; “Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş
yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani
Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah
için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu
eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma
ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır.”
“Kur’ân metni,
ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi
kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları
çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi
anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze
etmeye hakkı yoktur.”
“Din öğretiminde
belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve
yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak
yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını
gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak
yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara
bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye
düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü
ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.” İfadeleri ile
eşleştirdim.
ÜNİTE: 4.4.
HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
Makaledeki; “Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih
olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için
nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve
diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham
vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de
değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye,
anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine
önem verecektir.” İfadesi ile eşleştirdim.
4.4.2. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
Makaledeki; “Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih
olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için
nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve
diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham
vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de
değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye,
anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine
önem verecektir.” İfadesi ile eşleştirdim.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
·
Makaledeki; “Öğrenciler
için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede
kullanabilecekleri muhtevadır.” İfadesi ile eşleştirdim.
4.4.4. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile
ilişkilendirir.
Makaledeki; “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi
vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini
sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan
alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye
ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”
“Çünkü insanın
hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler
ve eylemlerdir.”
“Çocukları ve gençleri
etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize
tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın
ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle-
gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.” İfadeleri
ile eşleştirdim.
4.4.5. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
Makaledeki; “Kültürel Mirasa Saygı: Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime
bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil
ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını
çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.”
“Din öğretiminde
belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve
yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak
yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını
gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak
yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara
bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye
düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü
ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”
“Öğrenciler için sahip
olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri
muhtevadır.” İfadeleri ile eşleştirdim.
4.4.6. Salli ve Barik
dualarını okur, anlamını söyler.
Makaledeki; “Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı,
sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
“Yetişmekte olan nesle
din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde
düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan
alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye
ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”
“Din öğretiminde
belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve
yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak
yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını
gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak
yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara
bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye
düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü
ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.” İfadeleri ile
eşleştirdim.
ÜNİTE: 4.4.
HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.5.1. İslam dininin
temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
Makaledeki; “Bir çağın
ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik,
cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan
insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî
kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön
plâna geçerler.”
“Herkesin bildiği 'iyi'nin
yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı
ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.” İfadeleri
ile eşleştirdim.
4.5.2. Temiz ve düzenli
olmaya özen gösterir.
Makaledeki; “Bu noktada
karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din
hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde
düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."
“Allah korkusu ve Allah
sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî
fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede
itici güçler haline gelmesini sağlar.” İfadeleri ile
eşleştirdim.
Makale ve Kazanımların Eşleştirilmesi
v 4.1.1.Dini ifadeleri,
günlük yaşamda doğru ve yerinde kullanır.
Kazandırılması gereken kavramlar benzetmeler ve başka terimler
ile bağdaştırılarak anlatılabilir. Kavramların hayatımızdaki yerine ve
kullanımına dikkat çekerek kavramların asıl anlamlarını öğretebiliriz.
Bir din eğitimcisi, din öğretimini nasıl yapmalıdır? Dini
metinler ezberletilmeli midir? Araştırma mı yapılmalıdır? Soru sorularak mı
kavratılmalıdır? Din eğitimcisi, bu yöntemlerden hangisiyle öğretim yapacağına
karar vermelidir.
v 4.1.2. Tekbir ve Salavatı
söyler.
Günlük hayatımızda tekbir ve salavatı her anımızda söylüyoruz
fakat söylerken gerçekten anlamını düşünerek mi söylüyoruz? Günlük
hayatımızdaki çoğu kavramı bu şekilde belki de anlamını bilmeden kullanıyoruz.
“ Düşünme ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki
güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olabilir. Bu yüzden
din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. “
v 4.1.3. Dilek ve dualarda
kullanılan dini ifadeler örnekler verir.
Çevremizdeki insanlara dua ettiğimizde veya herhangi bir
dilekte bulunduğumuzda “ Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, Allah iyilik
sıhhat versin “ gibi ifadeler kullanırız.
“ Kavramlar başka terimler ve benzetmelerle anlatılabilir.
Kavramların insana hayatındaki tezahürlerine dikkat çekerek, bu kavramların ne
kast ettiğini belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasındaki
tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
v 4.1.4. Sübhaneke duasını okur,
anlamını söyler.
Sübhaneke duası günlük yaşamımızda en sık kullandığımız duadır.
Duanın anlamını sorduğumuzda ise belki de birçoğumuz tam anlamıyla cevap
veremeyecektir. Makalede verilen şu ifadeleri kazanımla ilişkilendirebiliriz
diye düşünüyorum:
“ Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans
çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken,
zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir. Kişiler, duydukları
sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar,
anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin
birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam
kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir.”
v 4.2.1. İslam’ın İnanç
esaslarını sıralar.
İslam’ın altı inanç esası öğrencilere açıklanmalıdır.
“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz.
Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. ”
v 4.2.2. İslam’ın şartlarını
söyler.
İslam’ın şartları öğrencilerin anlayacağı şekilde
anlatılmalıdır.
“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.
Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle
inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar
edilmekten korunacaklardır.”
v 4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç
düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
Kavramlar tanımlanırken görsellerden yararlanılmalı ve
gösterilerek anlatılmalıdır.
Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
v 4.2.4. Amentü duasını okur,
anlamını söyler.
Dualar okunurken anlamını bilerek okumanın önemini öğrenciye
kavratılmalıdır.
“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.
Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle
inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar
edilmekten korunacaklardır.”
v 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı
olmasında dinin rolünü fark eder.
“ Düşünme ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki
güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olabilir. Bu yüzden
din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken, din öğretiminin hangi
kavramlara dayandırılacağını göstermektir. “
v 4.3.2. İnsanı ilişkilerin
gelişmesinde sevgi ve saygının önemini gerekliliğini savunur.
“Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve
sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
v 4.3.3. Fatiha suresini okur
ve anlamını söyler.
“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz
ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.
Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an
hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
v 4.4.1. Hz. Muhammed’in(s.a.v.)
doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir
bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih
olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için
nakledelim.”
v 4.4.2. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
v 4.4.3. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan
sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o
zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı
bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip
davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey
hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak
örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir
sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan
ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
v 4.4.4. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile
ilişkilendirir.
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan
sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o
zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer.”
“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la,
kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir
yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz
de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye,
anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine
önem verecektir.”
v 4.4.5. Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak
yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
v 4.4.6. Salli ve Barik
dualarını okur, anlamını söyler.
Salavat kavramının anlamına, salavat getirmenin ne olduğuna ve
nasıl getirildiğine de değinilir.
“Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak,
anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir
duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin
davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet
olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygının eylem boyutu üzerinde duruyorum.”
v 4.5.1. İslam dininin
temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
v 4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla
anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin
düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
Gül Cansu ÖZTAVLI
18040298
Sınıf Öğretmenliği
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve
yerinde kullanır.
1) Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.
Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle
inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar
edilmekten korunacaklardır.
2) Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la,
kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir
yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
1) Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz,
desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak
görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her
an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere
örnekler verir.
1) Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın
problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
1) Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile,
Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah
için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey
değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde
bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah
adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma
yanılgısıdır.
2) Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz,
desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak
görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her
an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
1) Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz,
desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak
görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her
an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
2) Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din değildir.
Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır. “Din”
kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan biridir.
3) Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz.
Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında
tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
1) Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz,
desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak
görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her
an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları
tanımlar.
1) Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı
istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik
bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda
düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
1) Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz,
desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak
görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her
an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
2) Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz,
desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak
görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her
an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark
eder.
1) İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi
yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda
müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din
eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde,
tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü
insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok
yapılan işler ve eylemlerdir.
2) Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan
sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o
zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı
bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip
davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey
hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak
örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir
sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan
ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.
3) Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan
ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu
kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri,
toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar,
insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler,
kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve
çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlaklılık adına ileri sürülen fikirlere,
uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde
dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar
yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği
iyinin yanına sevabı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü ‘nün yanına 'günahı
ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının
önemini ve gerekliliğini savunur.
1) Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük,
insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir.
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
1) Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz,
desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak
görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her
an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel
özelliklerini açıklar.
1) Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir
itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan
tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak
görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı ne geleneğe sığınmak ne de gelenekten
kaçmaktır.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
1) Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için
öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler
körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için,
nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.
Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini
özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve
gençlik yıllarını özetler.
1) Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir
itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan
tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak
görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı ne geleneğe sığınmak ne de gelenekten
kaçmaktır.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik
yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
1) Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir
itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan
tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak
görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı ne geleneğe sığınmak ne de gelenekten
kaçmaktır.
2) Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için
öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler
körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için,
nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.
Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini
özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını
özetler.
Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için
öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler
körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için,
nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.
Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini
özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
1) Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz,
desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak
görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her
an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir
bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler
verir.
1) Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye
aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını
göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir.
2) Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin
gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini
çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde özetler.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
1) Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin
gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini
çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde özetler.
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.”
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
“İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark etmez.”
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
“İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark etmez.”
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.”
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
"İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark etmez.”
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
“Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
“Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir.”
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
“Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir. Ancak ben, kabullerime itiraz edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım müddetçe onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm mesâbesindedir. Bu durum, kabullerimi veya doğrularımı zayıflatma, hayatımdaki etki gücünü yitirme ve hatta kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya bırakır.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
“Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.”
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
·
Din öğretimi
sürecinde öğrencilere uygulanacak olan programın ve programda yer alan
kazanımların öğrencilerin zihinsel gelişimlerine katkı sağlaması
beklenmektedir.
·
Karar verme- akıl
yürütme- öğrenme- alıştırma- sorgulama – yorumlama – anlama gibi becerilerin
din olgusu ile destelenmesi hedeflenmektedir.
·
Öğrencilerin yaş
ve gelişim düzeylerine uygun olacak bir öğretim programı uygulanmalıdır.
·
Din Kültürü Ve
Ahlak Bilgisi Programı’nda yer alan “hedef davranışlar” programda yer alan
kazanımlar ile öğrencilere kazandırılmalıdır.
·
İyi bir insan
olma, olumlu düşünebilme, şükretme, merak etme ve sorgulama gibi kavramları
öğrenciler din olgusu ile birleştirebilmelidirler.
·
Programda yer alan
kazanımlar doğrultusunda öğrencilerden “saygılı olma” becerisini
gerçekleştirmeleri beklenmektedir. Bu
beceriler “ İnsana Saygı- Düşünceye Saygı- Hürriyete Saygı – Ahlaki
olana Saygı – Kültürel Mirasa Saygı”dır.
·
Öğrencilerden
İslam dinini, peygamber efendimizin (s.a.v.) yaşamını, belirli sure ve ayetleri
de öğrenmeleri ve yaşamla ilişkilendirmeleri beklenmektedir.
Sınıf Öğretmenliği- F. Sedef EŞEN-18040272
Makale ve Kazanım
Eşleştirmesi
4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
Kazanım: 4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve
yerinde kullanır.
Ø “Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz.
Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.
Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan
ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri
arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir. “
Ø “Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.
Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”
Kazanım: 4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
Ø “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap
vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar
büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini
sağlar.”
Kazanım: 4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere
örnekler verir.
Ø “Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile,
Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah
için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey
değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde
bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah
adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma
yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı
olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok
faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla
özdeşleştirilemez.”
Ø “Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat
çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı
kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.“
Kazanım: 4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
Ø “Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi,
aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep
olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de
engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur.”
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
Kazanım: 4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
Ø “ Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz
zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din
öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme
yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.”
Kazanım: 4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
Ø Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle
inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar
edilmekten korunacaklardır.”
Kazanım: 4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili
kavramları tanımlar.
Ø Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların
toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek gerekir.
Ø Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek,
bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.
Kazanım: 4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
Ø “ Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada
kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve
gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak
yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.“
4.3. GÜZEL AHLAK
Kazanım: 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü
fark eder.
Ø İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine
rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede
başarısız kaldığını söylemek mümkündür. İyinin ne olduğunu bilen insanın da her
zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki
insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden
istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Amaç, ahlâklı insanlar
yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.
Ø “Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü
kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü
kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur. “Din” kavramı,
tanımlanması en güç kavramlardan biridir. Eskilerin “efradını câmi, ağyarını
mâni” diye niteledikleri bir tanım yapmak din için çok zordur. Eksiksiz, tam
tanımı yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz
kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır.”
Kazanım: 4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve
saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
Ø “İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de
beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun
düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanı konu alan
ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın
yöntemlerini zenginleştiriyor.”
Ø “Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı,
hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.’’
Ø “ Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara
tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü
söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek...
Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa
da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din
öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.“
Kazanım: 4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
Ø “Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle
inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar
edilmekten korunacaklardır.”
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
Kazanım: 4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel
özelliklerini açıklar.
Ø “Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak
yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
Ø Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor:
“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın
olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek."
Kazanım: 4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
Ø Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber,
insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren
bir süreçtir.
Ø Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor:
“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın
olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek
Kazanım: 4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve
gençlik yıllarını özetler.
Ø Kendi başına düşünme kabiliyeti öğrencide geliştirmeyi
hedeflediğimiz kabiliyettir.
Ø “Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için
öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel
mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak
sunabilelim.
Kazanım: 4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik
yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
Ø Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı
emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin
geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Gerçek
düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye
değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve
davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve
imtihan kavramları anlam kazanıyor.
Ø Din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak
varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.
Ø Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın
yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.
Ø Kendi başına düşünme kabiliyeti, eleştirel zihniyet, seçme
kabiliyeti, hayatın anlamını keşfetme ve inancını aklıyla bütünleştirme bunlar
öğrencide geliştirmeyi hedeflediğimiz kabiliyetleri gösteriyor.
Kazanım: 4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine
yıllarını özetler.
Ø Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.
Ø Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor:
“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın
olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek."
Kazanım: 4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
Ø “Kavramları
başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan
hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi
belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve
anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
4.5. DİN VE TEMİZLİK
Kazanım: 4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler
verir.
Ø Bir çağın ahlâkî yapısına,
doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı
gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer.
Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye
başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.
Ø “İyinin ne olduğunu bilen insanın
da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya
çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici
yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.”
Kazanım: 4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Ø “Din öğretimi bir zihin eğitimi
olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat
sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir.“
Ø "Öğrenciler için sahip
olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri
muhtevadır." Bu kazanımda da öğrencilere temiz olmanın gerekliliği ve
günlük hayatta bize kazandıracağı olumlu davranışları ve duyguları üzerinde
durmak doğru olacaktır. Yani kazanım günlük hayatla ilişkilendirilmeli ve
öğrenciler güdülenmelidir.“
Din Kültürü Ahlak Öğretimi
Adı Soyadı: Israa Muhajir
Ö. No:18040466
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru
ve yerinde kullanır.
Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi
vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini
sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan
alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye
ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak
biçimde yetiştirilmelidir
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması
gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî
ifadelere örnekler veri.
Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması
gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması
gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir.
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve
"açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme
biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında
olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam
olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda
mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması
gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir.
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi,
içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde
anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin
rolünü fark eder.
Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisini tartışmak
istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar: İnsanoğlunun, baş
döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek
ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür.
Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin
eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile,
hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve
saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim
anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını
tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir.
İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana
saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine
nüfuz etme çabasını da taşır.
4.3.3. Fatiha suresini okur, anlamını söyler.
Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi,
içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde
anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin
genel özelliklerini açıklar.
Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek,
geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit
edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz
çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini
tanır.
Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek,
geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit
edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz
çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk
ve gençlik yıllarını özetler.
Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek,
geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit
edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise
şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve
gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak,
anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir
duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin
davranışında kendini gösteren yönü var.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine
yıllarını özetler.
Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek,
geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit
edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise
şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını
söyler.
Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi,
içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde
anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme
örnekler verir.
Fikir ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan
biri de “ahlâkî olana saygı” kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile
ilgisini tartışmak istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar:
İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını
verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek
mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği
gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara
sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı
belirtmeliyiz
4.5.2.
Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Fikir ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan
biri de “ahlâkî olana saygı” kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile
ilgisini tartışmak istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar:
İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın
hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını
söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh
zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü
imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip
olmadığımızı belirtmeliyiz
İsmail
Ateş 18040248 SÖ
4.1.
GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru
ve yerinde kullanır.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî
ifadelere örnekler verir.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
İnsan,
tabiatı gereği din ile ilgilidir. Varlığının, hayatının anlamı ile ilgili
sorularının bazı cevaplarını dinin verilerinde bulur. Din eğitimi, insanın
çocukluğundan yaşlılığına kadar sürecek olan nereden geldiği, nereye gideceği,
niçin ve nasıl gibi sorularına cevap bulmada önemli bir yardım sağlar. Bu
cevapları bireyle buluşturacak bir imkân olması itibarı ile din kültürü dersi
önemli bir işlev görür. Bunun bir adım ilerisi isteğe bağlı ve doktriner/inanç
merkezli din dersi olur ki, bu din kültürü dersinden farklı bir derstir ve
ayrıca değerlendirilir. Bireylere dini öğretme görevini din dersi yerine getirecektir.
İnsandaki temel din duygusunun eksik ve yanlış doyurulmasına din dersi engel
olabilir. İ
4.2.2. İslam’ın
şartlarını söyler.
İnsanın bedeni ve ruhi ihtiyaçları birlikte
doyurulup geliştirilmelidir. İnanma ihtiyacı da tıpkı yeme, içme gibi önemli ve
temel bir ihtiyaçtır. Din dersi bu ihtiyacın doğru bilgi, beceri ve duygularla
karşılanmasına yardımcı olan bir derstir.13 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi
bu konuda bilişsel alt yapı oluşturmak görevini üstlenmiş gözükmektedir. İsteğe
bağlı veya seçmeli bir din dersinden farklı olarak, zorunlu olmasını da göz
önüne aldığımızda, bireyleri din ve inanç konularındaki temel ihtiyaçlarını
karşılamaları için dini ve ahlaki bilgilerle buluşturmayı esas aldığını
söylemeliyiz.
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin
rolünü fark eder.
Bireyler, toplumlar, devlet ve milletler aslında
bütünü, yani evrenseli oluşturan cüzlerdir. İletişimdeki hızlı gelişmeler
insanlar, devletler ve milletleri her an birbiri ile iç içe yaşar hale
getirmiştir. Bu durum diğer insanların, toplumların davranışlarına yön veren
din, ahlak ve kültürü hakkında bilgi sahibi olmayı gerektirmektedir. Son
dönemlerde “Kültürlerarası Eğitim”, “Dinlerarası Eğitim” gibi yeni gelişen
bilim dalları bu ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkmıştır. Bu bilim dalları farklı
kültür ve inanca sahip insanların bir arada nasıl uyumlu ve huzurlu
yaşayabileceklerini araştırıp, çözüm önerileri geliştirmektedirler. Çok
kültürlü bir yaşamda, fertlerin önce kendi inanç ve kültürlerini bilmesi ve
saygı duyması, sonra da diğer inanç ve kültürlere saygılı olması verilecek din
eğitimi ve öğretimi ile mümkündür.18
4.3.2. İnsani
ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
İnsan toplumsal bir varlıktır. Eğitimin
görevlerinden birisi de insanın içinde yaşadığı topluma uyum sağlamasını yani
toplumsallaşmasını sağlamaktır. Bu uyum ise toplumun değerlerini bilmek,
benimsemek ve/veya saygı duymakla mümkündür. Toplum değerlerinin önemli bir
bölümünü oluşturan manevi değerlerin de bireylere öğretilmesi gereklidir.
Normların ve değerlerin öğretimi konusunun günümüz eğitiminde önemli yer
tuttuğu, özellikle değerler eğitimi konusunda teorik ve pratik düzeyde çok
sayıda çalışmaların yapıldığı bilinmektedir. Din ile değerler ve normlar
arasındaki ilişki malumdur. Din öğretirken değerler öğretilebildiği gibi,
değerler öğretiminde dinden de yardım alınabilmektedir. Din Kültürü ve Ahlak
Bilgisi bu konuda bir araç durumundadır. Din hem fertler arasında hem de
fertlerle toplum arasındaki ilişkilerde önemli ve belirleyici bir unsurdur.
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin
genel özelliklerini açıklar.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini
tanır.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu,
çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve
gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
. Seçmeli olarak konulan Temel Dini Bilgiler,
Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin Hayatı dersleri okulda din öğretimi çerçevesinde
değerlendirilmelidir.
4.1. Dinî ifadeleri, günlük
konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Kur'an metni ilahidir; fakat onun uygulaması insanidir. Her
insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır.
‘’Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir
yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım
almalıdır.’’
Aynı kavramı kullananlar hep aynı
muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans
çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken,
zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir
4.1.2. Tekbir ve salavatı
söyler.
“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz
ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı
vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün
olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler
haline gelmesini sağlar.”
4.1.3. Dilek ve dualarda
kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“Onlar,
bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini
sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”
“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”
4.1.4. Sübhaneke duasını okur,
anlamını söyler.
Sübhaneke duasının anlamını, hayatımızda nerelerde
kullanılabileceğini, bize ne kattığına dair öğrencilere aktarımda bulunmalıyız.
Aktarım, bizim bilgi ve birikimlerimiz değil, hayatla yoğrulabilir bir
yorumlamaya yer vermeliyiz. Kısacası, Allah'ın rızasını gözeterek yapılan
anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine yer vermeliyiz.
4.2.1. İslam’ın inanç
esaslarını sıralar.
Din
öğretiminde gençler hangi muhtevaya ihtiyaç duymaktadır? Sorusuna bu tebliğ
kapsamında verilebilecek cevap: Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva
hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.
(Öğrencinin hayatını anlamlandırabilmesi, bir problemle karşılaştığında daha kolay çözebilmesi için bir inancının olması gereklidir. İslam’ın inanç esaslarını bilmesi öğrencinin daha kontrollü olmasını sağlayacaktır.)
4.2.2. İslam’ın şartlarını
söyler.
“Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal
edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi' nin yanına `sevabı katabilmek,
herkesin bildiği 'kötü' nün yanına 'günah' ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir
şekil kazandırıyor.’’
‘’Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken
iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir.’’
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç
düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
‘Kur’an metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan,
Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin
fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak,
yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket
ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.’
4.2.4. Âmentü duasını okur,
anlamını söyler.
“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı
olmasında dinin rolünü fark eder.
“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her
zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel
Tecrübelerimizde veya çevremizdeki
insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik
Edici yönünden istifade etmek din
eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde,
tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü
insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok
yapılan işler ve eylemlerdir.”
“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk,
dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi
kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna
Geçer. Hayır, eğer çağın yapısı
bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa,
O vakit bu tip davranışlar gösterenler
ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey
Hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları –en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin
gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
‘’ Saygı adına zorla empoze edilen
tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin,
kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı
şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık
bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin
ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi
şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz.’’
4.3.3. Fâtiha suresini okur,
anlamını söyler.
''Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın
bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah
korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı
tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa
kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.''
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v)
doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
Öğrencilerin Peygamber efendimizi kendi bilinçlerinde, zihin
şemalarında anlamlandırabilmeleri için doğduğu çevrenin genel özelliklerini
bilmeleri fayda sağlayacaktır. Bilgileri, bilinçle bütünleştirip Peygamber
efendimizin çevresi hakkında daha doğru tanımlamalarda bulunabileceklerdir.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v)
aile büyüklerini tanır.
“Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan
hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile
herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri
erdemlerdir bunlar.”
4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v)
doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
“Kendimizi inşa ederken tarihin
mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.
Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan
onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel
mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz”
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v)
çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile
ilişkilendirir.
“Geçmiş birikimimizi onlara ne
ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar
taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la,
kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir
yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda
yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil,
düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin
keşfetmesine önem verecektir.”
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v)
Mekke ve Medine yıllarını özetler.
“Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir
itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan
tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz.
Kültürel mirasa saygı, ne geleneğe sığınmak, ne de gelenekten kaçmaktır.”
4.4.6. Salli ve Barik
dualarını okur, anlamını söyler.
“Aynı
kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam
kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve
olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı
değildir.”
4.5.1. İslam dininin temizliğe
verdiği öneme örnekler verir.
‘'Din
öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini
sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini
çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle
ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir
biçimde göstermeye çalışalım.''
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya
özen gösterir.
Temiz ve düzenli olma konusunda anne babaların, öğretim
görevindeki kimsenin ve çevrenin tıpkı diğer konularda olduğu gibi çocuğa örnek
olması gerektiği vurgulanır.
‘’Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı
çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların
toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri
bilinçlendirmek..."