Kur'an ve İnsanın Anlam Arayışı
"Oku-Düşün-Anla-Yaşa: Güncel değerleri yaşayarak öğrenip-üreterek hayata katıyorum!" Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU
    • İyilik yap,
      elinden geldiğince iyilik yap...
    • Mehmet SERİNSU (Şumnu 1925-Ankara 8.Eylül.2016 Perşembe)
    • Okuyacaksınız, okutacaksınız!
      Kürsüde, minberde, mektepte ve üniversitede.
      İlmin en büyük ibâdet olduğunu halka öğreteceksiniz.
    • Nurettin TOPÇU (1909-1975)
    • Küçük şey yoktur!
    • Kemal URAL (v. 30.Nisan.2016)
    • Her zaman en güzel eylemi (salih ameli) çıkarabilmek için çok çalışmak,
      ben’i bulup biz’i de keşfedip hep beraber yürüyebilmek
      ve hizmet edebilmek,
      istikbalin ikbal ışığı olmak
      ve memleketi ışığa boğacak gayreti yaşamak
      gerçek Ankara İlâhiyatlı olmak bu demek.
    • İnsanı insan kılan,
      onun bağlı bulunduğu değerler sistemidir.
    • Prof. Dr. Necati ÖNER (v. 2 Ocak 2019)
    • Yaşamak,
      hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir.
    • Elbistanlı Dr. Rahmi ERAY (1918-1958)


4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır. 

  • “Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

  • “Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir. Peki, din eğitimcisi bunu hangi yolla yapacaktır? Dinî metinleri ezberleterek mi? İlmihal bilgileri belleterek mi? Araştırma yaptırarak mı? Soru sorarak mı? Bu, bir yöntem sorunudur.”

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler. 

  • “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

  • “Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir. 

  • “Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler. 

  • “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar. 

  • “İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”

  • “Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler. 

  • “Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

  • Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler. 

  • “İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder. 

  • “Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.”

  • “Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”

  • “Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.”

  • “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”

  • “Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

  • “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur. 

  • “Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.”

  • “Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

  • “Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.”

  • “Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz.”

  • “Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.”

  • “ İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.”

  • “Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”

  • “Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”

  • “Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

  •  “Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.”

  • “İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

  •  “Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”

  • “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır. 

4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler. 

  • “Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.”

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir. 

  • “Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."

  • “Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

  • “Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”

  • “Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”

  • “Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”

  • “Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

  • “Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.”

  • “Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

  • “Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler. 

  • “Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

  • “Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir. 

  • “Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.” 

  • “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.” 

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir. 

  • “Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."


0 Yorum - Yorum Yaz


SÖ- Ufuk Badas- 18040253- Ödev3

Kaynakça: SELÇUK, Mualla; ‘’Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri’’, AÜ TÖMER ULUSLARARASI DİN EĞİTİMİ SEMPOZYUMU, Ankara 1997,s.28.-35

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

-Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

-Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

-Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

-İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. 18 vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.

-Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

-Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.

İnsana Saygı: Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.


4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

-Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye çalışalım.

-Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

-Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor."


0 Yorum - Yorum Yaz


MAKALE VE KAZANIMLAR EŞLEŞTİRMESİ

Kübra Sevindik-18040303- SÖ

Ø  4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

¾    “Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”

¾    “Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.””

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir

¾    “Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez.”

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Ø  4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

¾    “Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.”

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

¾    “Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”

¾    “Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

Ø  4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.                

¾    “İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. 18 vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir. Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

¾    “Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu.”

¾    “Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır.”

¾    “Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil.”

¾    “Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum.”

¾    “Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

¾    “İnsana Saygı: Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.”

¾    “Düşünceye Saygı: Düşünceye saygı, "Benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı da ihtiva ediyor. Düşünsel çabaların sonucunu, 'tek doğru ve pek çok yanlış' seviyesine indirgemeye çalışmak bir hırstır. Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir. Ancak ben, kabullerime itiraz edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım müddetçe onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm mesâbesindedir. Bu durum, kabullerimi veya doğrularımı zayıflatma, hayatımdaki etki gücünü yitirme ve hatta kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya bırakır. Kabullerim giderek alışkanlık ve sunî bir tekrara dönüşebilir. Doğru veya yanlış herhangi bir fikri, her türlü eleştiriye ve itiraza rağmen hâlâ ayakta duruyor olduğu için kabul etmekle, o fikrin itiraza uğramasına müsaade etmemek ve onu savunmacı bir tarzda koruyarak doğruluğunu kabul etmek arasında bir fark olsa gerektir.”

¾    “Hürriyete Saygı: İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. 17 insan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”

¾    “Ahlâkî Olana Saygı: Fikir ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan biri de “ahlâkî olana saygı” kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisini tartışmak istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar: İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.”

¾    “Kültürel Mirasa Saygı: Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir.”

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

Ø  4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

¾    “Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan
ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata
geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu
faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

¾    “Çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin
bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Ø  4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

¾    “Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye çalışalım.”

¾    “Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.”

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

¾    “Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor.”

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

“Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.”

“Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir”
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”


4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”

4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

“Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”

“Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz.”

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

“Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”

“Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”

 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”

4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”

“Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.”

“Düşünceye Saygı: Düşünceye saygı, "Benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı da ihtiva ediyor. Düşünsel çabaların sonucunu, 'tek doğru ve pek çok yanlış' seviyesine indirgemeye çalışmak bir hırstır. Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir. Ancak ben, kabullerime itiraz edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım müddetçe onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm mesâbesindedir.”

“Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız”

“Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.”
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”

Aşağıda yer alan şema Prof. Dr. Mualla Selçuk’un “Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri” adlı makalesinden alınmıştır.

“Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız”

“İnsana Saygı: Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.”

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

 “Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.”

“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

“Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”


4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”


4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”


4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”

4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.


0 Yorum - Yorum Yaz


SÖ-Gamze Bingöl- 18040256-3.ödev

 4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

1(Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.)

2(Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.)

3(Yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.)

4(Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.)

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler

1(Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.)

2(Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.)

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

1(Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.)

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

1(Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.)

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar

1(Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir.)

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

1(Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.)

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder

1(İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.)

2(Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.)

3(Yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.)

4("...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.”)

5(Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur.)

6(İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.)

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

1(Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.)

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

1(Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum.)

2(Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.)

3(Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir.)

4(Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır.)

5(İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.)

6(İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.)

7(Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.)

8(Düşünmenin bir eğitim işi, bir arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir.)

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

1(Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir.)

2(Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.)

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

1(Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır.)

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

1(İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.)

2(Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.)

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

1(Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.)

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

1(Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur.)

2(Düşünmenin bir eğitim işi, bir arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım.)

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

1(Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.)


0 Yorum - Yorum Yaz


SÖ_ŞEYMA NUR GÖKMEN_18040274

Ø  4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Ø  4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

c        Anne baba, kardeşler, akraba, komşu, arkadaş ve öğretmenlerle ilişkiler ayet ve hadislerle açıklanır.

c        Güzel ahlaklı olmanın birey ve toplum hayatındaki önemine vurgu yapılır.

§  “Nasıl bir din öğretelim?” başlıklı kısımda yer alan fikir ağacı aslında tüm bireylerin sahip olması gereken özellikler olarak karşımıza çıkıyor. Din dersinin öğretiminde de temel alınan özellikler bunlar oluyor. Seçme kabiliyeti, eleştirel zihniyet, hayatın anlamını keşfetme, kendi başına düşünebilme kabiliyeti, inancın aklıyla bütünleşme… Bu fikir ağacının da kökleri; insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlaki olana saygı ve kültürel mirasa saygıdan oluşuyor.

§  Bu kavramlardan önce aileden kazanılan sonrasında arkadaşlardan ve çevreden görülen davranışlar oluyor. Bu nedenler davranışların çevremiz ile ilişkisinde önemli oluyor. Bir de din olarak karşımıza çıkıyor. Din olarak örnek aldığımız kişiler, onların davranışları bizim karakterlerimizdeki davranışları oluşturuyor. Güzel ahlak gerektiren saygı kavramları da tüm insanlık için önem arz ediyor.

§  Makale aslında en baştan saygı üzerinde duruyor. Çünkü sahip olunan değerler, bireylerin kendileri ile ilgili olan içsel bakış açılarıyla ilgili. Bahsedilen “saygı” değerleri bununla ilgili oluyor. İnsana saygılı olma, bir bireyin sahip olduğu her şeye ona göre tanımakla ve onun sahip olduklarını düşünerek anlamaya çalışmakla oluyor. Her insanın farklı bir biyolojik yapısı, ailesi, coğrafyası, toplumsal tarihi, geçmişi var. Hal böyle olunca her insan özel oluyor ve bu da onu o yapan şeylerden biri. O nedenle herkesin bu aşamalardan geçerek özel ve biricik olduğunu anladığımızda “saygı” ortaya çıkıyor. İnsanın değişkenleri onun düşüncelerini de etkiliyor. Herkesin kendi düşüncesi ona doğru geliyor. Çünkü hayatını yaşayış şekli o doğrulara göre. Ve geçmişi değiştirmek de olmadığından insanın sahip olduğu düşünceler de değişmiyor. Düşünmek ve dinlemek kadar, farklılıklara tahammül etmek önemli oluyor. Karşındaki dinlemek incitmeden düşüncelerini söyleyebilmek, onun düşüncelerini, söylediklerini sorgulamak hep insana saygıyı gerektiriyor. Bir diğer önemli kavram olan hürriyete saygı da yine maneviyat açısından önemli oluyor. İnsanın kendi varlığına ve kişiliğine saygısı olmayanlar; onları ezenler, yukarıdan bakanlar, onun düşünebilmesini engelleyenler hürriyete saygısızlardır. Her insanın geldiği aşamalar, imkânlar, yollar, aileler, ülkeler farklıdır. Bu nedenle herkesin kendisinin doğru olarak gördüğü yolda sorular sormaya onu aramaya hakları vardır. Bunu engellemek hür iradeye saygısızlık olur.

§  Evrensel değerler olan saygı, dürüstlük, insan hakları gibi konular ortaktır. Tüm bireylerin sahip olmasını istediğimiz değerledir. Din öğretiminde saygı kavramı günümüzde de en çok üzerinde durulması ve kazandırılması gereken bir değerdir.

Ø  4.4.4. Hz. Muhammed’in (sav.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

c        Hz. Muhammed’in (sav.) cahiliye âdetlerinden uzak durması vurgulanır.

§  Din öğretimi dönemini yansıtmalıdır. Çünkü dönemler değişir, yaşam şekilleri de. Kültürel mirasları korumak önemlidir ama şu an 21. yy. döneminde sahip olduklarımız ve geçmiş yüzyıllarda insanların sahip oldukları arasında çok fazla fark oluyor. Böyle olunca geçmiş yüzyıllarda önemli olan ritüeller, davranışlar da fikir ağacında yer alan düşünebilme, eleştirebilme becerilerini kullanarak akıl ve mantıkla düzenlenebiliniyor. Sevgili peygamberimizin doğduğu yüzyıllarda cahiliye dönemi hakimdi. Buna en büyük örnek olarak kız çocukların diri diri gömülmesi örnek olarak verilebilir. Peygamberimiz (sav) kız çocuklarının bu nedenle öldürülmesine karşı çıktı. Kendi kız çocuklarını omuzlarında taşıdı. Bundan gocunmadı. Çünkü kendi başına düşünebilme ve eleştirel zihniyet bunu gerektirdi. Bu sebeple ki Hz. Muhammed (sav) düşünceleriyle doğruyu yanlışı ayırmayı sağlamıştır. Ümmetine de cahiliye döneminin yanlışlığı onları düşündürterek o davranışlardan uzak durmalarını istemiştir.

c        Hz. Muhammed’in (sav.) amcası, dedesi ve diğer aile büyükleriyle olan ilişkileri ve amcasının evinde gördüğü yakın ilgiyle ilgili somut örnekler verilir

§  Güzel ahlak ünitesinde yer alan değerlere herkes sahip olmalıdır. Çünkü din güzelliği temelinde insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı gibi konulardan oluşuyor. Eğer din anlayışının sağlam olmasını istiyorsak bu değerlere sahip olmalıyız. Doğduğumuz andan itibaren çevremizdeki herkesi taklit ederiz. Davranışlarımızı herkes gibi ailemiz, arkadaşlarımızdan görerek yaparız. Saygı her zaman çevremizden gördüğümüz ve duyduğumuz bir şey olarak karşımıza çıkıyor. Büyüklere olan saygı, herkesin bildiklerine karşı saygı, topluma herkese saygı… Peki biz neden saygılı olmamız gerektiğini biliyor muyuz? Ya da saygı demek aslında bizim için nasıl olması gerekiyor? Bu ünitede yer alan sevgili peygamberimizin aile büyüklerine olan saygısından bahsediliyor. Gerçek yaşanmış hikayeler ve bizler için de önemli olan büyük kişilikler, bizim saygı kavramımızı da anlamamızı ve pratikte bunu yapmamızı sağlıyor. Sevgili peygamberimiz herkes tarafından davranışları ile örnek alınacak birisiydi. Böyle olunca da toplumsal anlamda herkesin örnek alacağı bir kişi olarak karşımıza çıkıyor.

§  Aynı zamanda geçmişten günümüze kadar olan ilişkilerimizde toplumsal anlamda bizden büyüklere saygılı olmak da bir toplumsal olgudur. Bir bakımdan kültürel miraslarımızdan birisi de bizden büyüklere saygılı olmak oluyor. Makalede yer alan “kültürel mirasa saygı” başlığı da bununla ilgilidir.

Din öğretiminde “saygı” farklılıkların bolca olduğu dünyamızda gereklidir. Çünkü din bakış açılarından yaşanan tartışmalarda insanlar saygıyı unutuyor. Herkes aynı kültürde, ülkede, ailede ve çevrede büyümediğinden farklılıklarımızın böyle olması da doğal oluyor.


0 Yorum - Yorum Yaz

ödev    22.04.2021

FATMA KÖRKOCA- 18040284-SÖ 3.SINIF

·         4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Makalenin ilk sayfasında kavramlardan ve kavramların kullanılmasından söz etmektedir. Bu kazanımda da pek çok kavram bulunmaktadır.

 

·         4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.(3. Sayfa)

·         4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Burada gün içerisinde kullandığımız güzel ifadelerden bahsediliyor. Makalenin güzel ahlak ve toplumsal yargılarının bahsedildiği kısımlar bu kazanımla ilişkilidir.

·         4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Bu kazanımda duaları ve anlamlarını bilmeleri gerektiğini görüyoruz. Makalenin “Nasıl bir din öğretimi?” kısmında bilgi ve bilinç kelimeleri ile öğrencilerin sadece ezberlemeleri değil düşünerek içselleştirerek öğrenmeleri gerektiği dile getirilmiştir.

Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.(3.sayfadan bir kesit)

Buradan duaların anlamlarını öğrendiklerine hayatlarına da geçirmeleri, onları yaşaöalrı gerektiği düşüncesine ulaşıyorum.

 

·         4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.(7. Sayfa)

·         4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır(7.sayfa)

·         4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

 Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.(2. Sayfa)

·         4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

Bu kazanımda duaları ve anlamlarını bilmeleri gerektiğini görüyoruz. Makalenin “Nasıl bir din öğretimi?” kısmında bilgi ve bilinç kelimeleri ile öğrencilerin sadece ezberlemeleri değil düşünerek içselleştirerek öğrenmeleri gerektiği dile getirilmiştir.

Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.(3.sayfadan bir kesit)

Buradan duaların anlamlarını öğrendiklerine hayatlarına da geçirmeleri, onları yaşaöalrı gerektiği düşüncesine ulaşıyorum.

 

·         4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

 Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.(7. Sayfa)

 4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Bu kazanımda duaları ve anlamlarını bilmeleri gerektiğini görüyoruz. Makalenin “Nasıl bir din öğretimi?” kısmında bilgi ve bilinç kelimeleri ile öğrencilerin sadece ezberlemeleri değil düşünerek içselleştirerek öğrenmeleri gerektiği dile getirilmiştir.

Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.(3.sayfadan bir kesit)

Buradan duaların anlamlarını öğrendiklerine hayatlarına da geçirmeleri, onları yaşaöalrı gerektiği düşüncesine ulaşıyorum.

 

·         4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.(7. sayfa)

Bu kazanımda öğretmen temizlik ve ibadetin ilişkisine önemine değinir.  Ahlaki güzellik ve manevi temizliğe değinir.  Yani öğrencileri bu konuda bilgilendirir.

·         4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Bu kazanımda  makalenin üçüncü sayfasında Nasıl bir öğretim? Başlığı altında bahsedilen ““Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek...” cümlesiyle ilişkilidir. Çünkü güzel ahlaklı olmak toplumda yaygın bir düşüncedir ve öğrencinin bunu fark etmesi beklenir.

Aynı zamanda makalede ” Ahlaki olana saygı” kısmı bu iki kazanımla ilgilidir.

·         4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Bu kazanımda  makalenin üçüncü sayfasında Nasıl bir öğretim? Başlığı altında bahsedilen ““Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek...” cümlesiyle ilişkilidir. Çünkü güzel ahlaklı olmak toplumda yaygın bir düşüncedir ve öğrencinin bunu fark etmesi beklenir.

Aynı zamanda makalede ” Ahlaki olana saygı” kısmı bu iki kazanımla ilgilidir.

 

·         4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.(6.sayfa)



·         4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.(9. Sayfa)

Hz. Muhammed’in çevresinden nasıl etkilendiği ve çevresini nasıl etkilediğini çocuk keşfedebilir.

·         4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Bu kazanımda Hz. Muhammed’in hayatından yanı geçmişten bahsetmektedir. Makalenin “Kültürel mirasa saygı” bölümünde

Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

Şöyle ifade edilmektedir. Öğrencinin Hz. Muhammed’in yaşamından yola çıkarak onu örnek alması beklenir.

 

·         4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.(9. Sayfa)

Bu doğrultuda öğrencileri örnek almaları ve çözümlemeleri konusunda teşvik edebiliriz.

 

 

·         4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

Bu kazanımda Hz. Muhammed’in hayatından yanı geçmişten bahsetmektedir. Makalenin “Kültürel mirasa saygı” bölümünde

Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

Şöyle ifade edilmektedir. Öğrencinin Hz. Muhammed’in yaşamından yola çıkarak onu örnek alması beklenir.

 

 

·         4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

Makalede geçen “Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.” Sözü bu kazanımda Hz. Muhammed’in çocukluğunu kendi çocukluğuyla ilişkilendirmesi öğrencinin düşünmesini ve karşılaştırmasını sağlar.


0 Yorum - Yorum Yaz


Beyza Nur ÜNAL- 18040315- SÖ- Ödev 3

4. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ KAZANIM VE MAKALE EŞLEŞTİRMESİ

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

1.    *Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur.

2.         * Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

1.      * Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. ( Tekbir ve salavat konusu işlenirken anlamlarının da açıklanması ve yorumlanması dolayısıyla böyle bir ilişki kurdum.)

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

1-   * Ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

1-    * Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

1-      * Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

1.        * Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

1-      *  Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

  *  Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.

2-     * Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

( Duanın anlamından yola çıkarak ilişkilendirmeler yaptım.)

4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

1.       *  Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.

2.      * Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.

3.      * Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

1-     * Din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.

2-       *  "Nasıl bir din öğretimi?" sorusunu cevaplandırmak için, bir "fikir ağacı" geliştirdik. Ağacın köklerine, insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı kavramlarını yerleştirdik.

3-      * Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

4-      * Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

1-      * Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.

2-      * Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

(Surenin anlamından yola çıkarak ilişkilendirmeler yaptım.)

 

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

1-     * Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı, ne geleneğe sığınmak, ne de gelenekten kaçmaktır.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

1.      * Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır.

4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

1-     *  Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.

2-    * Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.

 

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

1-     *  İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.

2-     *  Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları –en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.

3-     *  "Din öğretiminde gençler hangi muhtevaya ihtiyaç duymaktadır?" sorusuna bu tebliğ kapsamında verilebilecek cevap: "Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır" şeklinde olacaktır.

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

1-     *  Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

1.      * Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.

 

4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

1-      * Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

1-     *  Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.

2-      * İnsanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.

3-     *  İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.


0 Yorum - Yorum Yaz


4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.

Din öğretiminde gençler hangi muhtevaya ihtiyaç duymaktadır?" sorusuna bu tebliğ kapsamında verilebilecek cevap: "Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır" şeklinde olacaktır. Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

4.2. İSLAM’I TANIYALIM.
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.


4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz

Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.


4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

 "Nasıl bir din öğretimi?" sorusunu cevaplandırmak için, bir "fikir ağacı" geliştirdik. (Bakınız, şekil: Nasıl bir din öğretimi?) Ağacın köklerine, insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı kavramlarını yerleştirdik.

Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


FATMA YEŞİLKAYA

18040318

SINIF ÖĞRETMENLİĞİ-3 MİNİ SINAV-3

 

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

"Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır." Bu kazanımda da günlük hayatımızda dini ifadeleri kullanmanın gerekliliği ve bize kazandıracağı olumlu davranışları ve duyguları üzerinde durmak doğru olacaktır. Yani kazanım günlük hayatla ilişkilendirilmeli ve öğrenciler güdülenmelidir.


4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

"Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır."Bu aşamada öğretmenlere düşen görev ezberci bir öğretim süreci yerine öğrencilere tekbirin "Yüce Allah'ım seni çok seviyorum." Salavatın " Sevgili peygamberime değer veriyorum ve onu seviyorum." anlamlarına geldiği vurgulanmalıdır.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Din öğretimi; öğrencinin karar verme, akıl yürütme, öğrenme, araştırma, sorgulama, yorumlama ve anlamaya yönelik zihinsel çabalarını zenginleştirip besleyebilir mi? Din öğretiminin temel amacı sorgulayan bireyler yetiştirmektedir. İlgili kazanımda dilek ve dualardaki dini ifadelerin neden kullanıldığı? bize kazandıracaklarının neler olduğu üzerine sınıfta beyin fırtınası gerçekleştirilmelidir.


4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler
.

"Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır."

Bu noktada öğrencilere sure ezberletmenin ötesinde surenin anlamı ve hayatımıza katacağı değeri üzerinde durulması gerekmektedir.

4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

"Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir." Bu paragraftan yola çıkarak 4.2.1 kazanımı için islamın inanç esaslarını sıralamaktan ziyade inanç esaslarının gerekliliği üzerine durmak olacaktır. Neden? Niçin gibi soruların yanıtlanarak öğretim sürecine dahil edilmesi "körü körüne" gerçekleşen bir din öğretiminden uzaklaşmasını sağlayacaktır.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

"Din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir" Bu kazanımda da öğrencilerin akıl yürütme becerilerini ve zihinsel aktivitelerini göz önünde bulundurarak öğretim süreci izlenmesi doğru olacaktır.


4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

"Din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir" Bu kısımda öğrencilerin Kur'am-ı Kerim'in neden ayet ayet indirildiği üzerine düşünmeleri sağlanır.


4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

"Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir." Aslında amentü duası islamın iman esaslarını barındıran mihenk taşı niteliğinde çok temel bir duadır. Bu aşamada da daha önce öğretilen iman esasları konusunda olduğu gibi öğrencilere iman esaslarının bilmemizin gerekliliği üzerine mütala yapılması doğru olacaktır.

 

4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Din öğretimi; öğrencinin karar verme, akıl yürütme, öğrenme, araştırma, sorgulama, yorumlama ve anlamaya yönelik zihinsel çabalarını zenginleştirip besleyebilir mi? "...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.Bu kazanımda da öğrenciden beklenilen hedef davranış güzel ahlaklı olmanın nedenni sorgulamak olacaktır.

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

"...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir." Bu kazanımda da makale ile ilişkili olarak öğrencilerin insan ilişkilerinde neden saygılı olmamız gerekir? sorusunu kendilerine yöneltmesi olacaktır. Birey özellikle sorumluluk alma gibi duyuşsal beceri için sorgulama yapmak durumunda kalır.

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

"Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır." Bu kazanımda öğrencilere Fatiha suresinde Yüce Allah'ın bizlere verdiği görevlerin nedenini ve gerekliliğini din öğretimi sürecine dahil etmek doğru bir öğretim süreci izlememize yardımcı olacaktır.

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

"Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler." Bu aşamada öğrencilere Hz. Muhammed'in doğduğu çevrenin ahlaki düzeyleri hakkında bilgilendirmeler yapılmalı ve sınıf ortamında yorumlanması sağlanmalıdır.


4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Bu kazanımda öğrencilere sevgili peygamberimizin aile üyelerinin kim olduklarını tanıtmak önemlidir. Çünkü asıl amacımız olan Sevgili Peygamberimizin güzel ahlaklı davranışını öğrenmektir. Bunun anında Sevgili Peygamberimizin içine doğduğu aileyi bilmek bizlere onu tanımamızda yardımcı olacaktır.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

Fikir ağacımıza baktığımızda ağacın ürünleri olarak görünen bazı kavramlarla karşılaşacağız. Bu kavramlar, kendi başına düşünme kabiliyeti, eleştirel zihniyet, seçme kabiliyeti, hayatın anlamını keşfetme ve inancını aklıyla bütünleştirme olarak sıralanıyor ve bunlar öğrencide geliştirmeyi hedeflediğimiz kabiliyetleri gösteriyor."


4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

"Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer."

"Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır." Bu noktada öğrencilere konu ile ilgili günlük hayattan örnekler vermek daha etkili bir öğrenme ortamı oluşturulması açısından yarar sağlayacaktır.

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

"Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer."
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

"Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır."

Bu noktada öğrencilere sure ezberletmenin ötesinde surenin anlamı ve hayatımıza katacağı değeri üzerinde durulması gerekmektedir.

4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Bu noktada öğrencilere temiz olmanın gerekliliğinin tek boyuttan oluşmadığını, güzel ahlaklı davranışların da manevi temizlik kasamına gireceği düşündürülmelidir.


4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

"Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır." Bu kazanımda da öğrencilere temiz olmanın gerekliliği ve günlük hayatta bize kazandıracağı olumlu davranışları ve duyguları üzerinde durmak doğru olacaktır. Yani kazanım günlük hayatla ilişkilendirilmeli ve öğrenciler güdülenmelidir.


0 Yorum - Yorum Yaz

SÖ_SELAMİ_ARGU_18040244    22.04.2021

MAKALE VE KAZANIMLAR EŞLEŞTİRMESİ


4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Allah (c.c.), peygamber, Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür, tekbir ve salâvat, estağfirullah, sübhanallah, selam, sevap, günah, haram gibi dini ifadeleri günlük hayatımızda çoğu kez kullanırız. Burada dikkat edilmesi gereken husus bu ifadeleri doğru, anlaşılır ve yerinde kullanmaktır. Mualla Selçuk hocanın makalesinde yer verdiği kavramlarla ilgili şu ifadeler çok büyük önem taşımaktadır:

 “Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar. Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”


4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Gerek bayramlarda gerekse de günlük hayatımızın her anında bayram tekbirleri ve salât-ü selam getirilir. Burada önemli olan bu tekbirlerin ve salavatların anlamlarını bilip bilmediğimiz noktasıdır. Aynı kelimeleri kullanmamıza rağmen birçok kişi anlamını bilmemektedir. Bu hususla makalede yer alan şu ifadeler bu kavramlar için önem arz ediyor:

“Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar arasındaki ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”


4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Allah’tan dua temennisinde veya bir kişiden dilekte bulunduğumuz vakitlerde Allah razı olsun, Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah sıkça kullandığımız ifadelere başvururuz. Burada önemli olan bu kavramları ne amaçla kullandığımız yani ne kast ettiğimizdir. Makalede yer verilen şu ifadeler bu görüşümü desteklemektedir:

“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir”


4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

7’den 70’e belki de günlük hayatta en fazla zikrettiğimiz, okuduğumuz dua Sübhaneke duasıdır. Fakat, duanın anlamı konusunda birçok kişi fikir sahibi değildir. Anlamı konusunda çevresinden duyduğu farklı anlamlara inanır ve öyle kabul eder. Makalede yer verilen şu ifadelerde kişilerin duydukları anlamların yorumlanmasına ve belleklerine kayıt edilmesine ve dua çerçevesinde Allah sevgisine yer verilmiştir: 

“ Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir. Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir.”

“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

Yüce dinimiz İslam’ın altı tane inanç esası vardır. Bu alt inanç bu dine mensup kişiler tarafından bilinmesi gerekir. Bu inanç esaslarının öğretiminde bunların farkında olmak ve bu inançlara karşı insanların saygı çerçevesinde yaklaşması gereklidir. Bu görüşümü makalede yer alan şu ifadeler desteklemektedir:

“İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.”


4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

Dinimiz İslam’ın beş tane temel şartı vardır. Bu 5 şartın öğretiminde; şartlar üzerine düşünmek bizlerin temel görevidir. Makaledeki şu ifadelerle bağ kurulabilir:

“Düşünmenin bir eğitim işi, bir arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”


4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili bu sınıf düzeyinde ayet, sure ve cüz kavramları karşımıza çıkmaktadır. Bu kavramların tanımlanmasından önce öğrenciler bu kavramlar hakkında ailesi tarafından bilgi sahibi edilebilinir. Bu sahip oldukları bilgi üzerinde doğru, eksik, yarım gibi sonuçlar verebiliriz. Doğrunu öğrenciye aktarırken bu farklı sonuçları göz önünde bulundurmalıyız. Makalede geçen şu ifadeler bu noktada destek noktası olabilir: 

“Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir.”


4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

Günlük hayatta en sık başvurduğumuz dualardan birisi de Amentü duasıdır. Amentü duası anlamı itibarı ile Allah'a inanmanın çehresini çizen bir duadır. Bu doğrultuda bu duanın kendisinin ve anlamının öğretiminde çok dikkatli olmalıyız. Çocuklarımı iyi bir ahlaklı bireyler olarak yetiştirmek istiyorsak Amentü duasında geçen; Allah'ın var ve bir olduğuna, meleklerine, peygamberlerine, indirdiği kitaplara, ahiret günü ve kıyamete, kaderin, hayrın ve şerrin O'ndan geldiğine iman etmenin beyanatına kulak vermeliyiz. Bu doğrultuda makalede geçen şu ifadeler büyük önem arz etmektedir: 

“ Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği iyinin yanına sevabı katabilmek, herkesin bildiği kötünün yanına günahı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”


4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Yüce dinimiz İslam’ın temel amacı ve hedefi, insanları güzel ahlaklı yapmaktır. İnsanların güzel ahlaklı olmasında dinin etkisinin en güzel örneğini peygamber efendimizde görmekteyiz. İslam'ın temel kaynağı olan Kur'an'ın amacı, inançlı ve güzel ahlaklı insanlar yetiştirmektir. Güzel ahlak konusunda dinin rolüne fark ettirmek amacıyla öğretim yaparken bu hususlara dikkat etmeliyiz. Makalede geçen şu ifadelerde bu noktaya dikkat çekiyor: 

“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.”

“Herkesin bildiği iyinin yanına sevabı katabilmek, herkesin bildiği kötünün yanına günahı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”


4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Anne babalarımızla, kardeşlerimizle, akrabalarımızla, komşularımızla, arkadaşlarımızla ve öğretmenlerimizle ilişkilerimizin gelişmesinde belkide en önemli ölçüt sevgi ve saygıdır. Temelinde insana saygı olan bir öğretimde birçok olgu ederiz. Bu doğrultuda makalede yer alan şu ifadelerin üzerinde durulması gereklidir: 

“Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.”

“Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.”

“Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz.”

“Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.”



4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

Günde namaz kılan bireylerin 41 kez okuduğu Fatiha suresi yüce dinimiz için çok önemli bir görevi vardır. Fâtiha sûresi inanan insana kesin bir düstur ve şaşmaz bir formül halinde hidayetle ibadetin önemini ve ebedî nimetin elde ediliş yöntemini belirtir. Böylece sûreyi okuyan mümin Allah'a kul olduğunu ifade ve ikrar ettikten sonra kendisiyle yaratıcısı arasında hiçbir aracı bulunmadan doğrudan doğruya ona seslenir. Fatiha suresinin öğretiminde dikkat edilmesi gereken husus çözümleyici ve yorumlayıcı ifadeleri dikkate almaktır. Bu hususta makalede yer verilen şu ifadeler görüşüme destek vermektedir: 

“Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”




4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrede birçok olumsuzluk vardı; kabile yaşlılarına saygı gösterilirdi, köle ticareti yapılırdı, zenginlere pozitif ayrımcılık tanınırdı, fakirler ezilirdi, yeni doğan kız çocukları diri diri gömülürdü vs. Ne yazık ki bir insan sevgisinden, güzel ahlaktan, yardımseverlikten bahsedemiyoruz. Bu doğrultuda bu kazanımın öğretiminde makaledeki şu ifadeler dikkat alınmalıdır: 

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlamışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”


4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Peygamberimizin aile büyüklerini tanıtırken dikkat edilmesi gereken husus saygıdır. Bu doğrultuda makaledeki şu ifadelere kulak vermeliyiz:

“Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”


4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik öncesi,  süt anneye verilmesi, seyahatleri, hilfü’l-fudûla katılması, Kâbe hakemliği, ticari hayatı ve evliliği konularında ve Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki erdemli davranışlarına örnekler verilirken dikkat edilecek husus; bu bilgilerin hemen direkt olarak öğrenciye verilmemesi gerektiğidir. Bu doğrultuda makalede bize yol gösteren şu ifadeler büyük önem arz etmektedir: 

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”


4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

Peygamber efendimizin çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışları (büyüklerine saygılı olması, dürüst bir kişiliği vardı, güvenilir olması, çalışmayı ve insanlara yardım etmeyi severdi,  kötü olan tüm davranışlardan uzak dururdu, emanete sahip çıkar, emanet edilen şeylere hıyanet etmezdi vb.) öğretilirken kendi hayatımız ile ilişkilendirmek bizlerin ve gelecek nesillerin yetiştirilmesi boyutunda büyük önem taşımaktadır. Bu ilişkilendirmeden birçok yarar sağlarız. Makaledeki şu ifadeler durumu özetlemektedir: 

“Fikir ağacımıza baktığımızda ağacın ürünleri olarak görünen bazı kavramlarla karşılaşacağız. Bu kavramlar, kendi başına düşünme kabiliyeti, eleştirel zihniyet, seçme kabiliyeti, hayatın anlamını keşfetme ve inancını aklıyla bütünleştirme olarak sıralanıyor ve bunlar öğrencide geliştirmeyi hedeflediğimiz kabiliyetleri gösteriyor.”

“Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”


4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

Peygamberimizin Mekke yıllarında; ilk vahyin gelmesi, davet süreci, Habeşistan hicretleri, İsra Miraç olayı, Taif yolculuğu ve Medine’ye hicret konuları ve Medine yıllarında; Medine’de İslam toplumunun oluşması için yaptığı çalışmalar, Hudeybiye, Mekke’nin fethi, Veda Haccı ve Hutbesi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vefatı konuları ele alınırken ve öğretilirken bir kültürel miras olgusu üzerinden bilgi yığınları eşliğinde öğretmemeliyiz. Öğrencilerimizin bu olaylar karşısında düşünme, anlama, karşılaştırma ve değerlendirme yapmasına olanaklar sağlamalıyız. Bu doğrultuda makalede geçen şu ifadeler örnek teşkil etmektedir:

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”


4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Hz. Peygamber (s.a.v.) için okunan ve Allah’ın rahmet ve selâmının O’nun üzerine olması dileğini dile getiren dualar olan Salli ve Barik duaları Kur’ân-ı Kerim’de “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.” (Ahzâb, 33/56) buyrulmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.v.)’e Allahu Teâlâ’nın salât etmesi, rahmet etmesi; meleklerin salât etmesi, şanının yüceltilmesini dilemeleri; mü’minlerin salât etmesi ise, dua etmeleri anlamını ifade etmektedir. Bu doğrultuda bu duaların okunuşu ve anlamları öğrencilere öğretilirken mutlaka kavram yanılgılarına, önceki sahip olunan ön bilgilere dikkat edilmelidir. Makalede geçen şu ifadeler buna örnek teşkil etmektedir:

“Herkesin bildiği 'iyi nin yanına sevabı katabilmek, herkesin bildiği 'kötünün yanına 'günahı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

 

“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

 

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

Yüce dinimiz İslamiyet temizlik konusuna çok büyük bir önem vermektedir. Bu kazanım öğretilirken ibadet temizlik ilişkisine ve bu doğrultuda abdestin temizlik rolüne mutlaka değinilmelidir. Kazanım öğretilirken “saygı” olgusu üzerinde mutlaka durulmalıdır. Makalede geçen şu ifadeler bu bağlamda ilişkilendirilebilir: 

“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.”

 

“Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.” 

 

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Yemek öncesi ve sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular bizlerin temiz ve düzenli olması konusunda üzerinde durulması gereken noktalardır. Bu öğrencinin gelişimi içinde çok önemlidir. Makalede geçen şu ifadeler destek noktası olarak görülmelidir:

“Dersler sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler.”

 

“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."

 

 

 



0 Yorum - Yorum Yaz


SÖ- Zeynep Büşra Atik-17040021- Ödev III

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.

Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.  Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor."

Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhi mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

"...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.

Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir. Ancak ben, kabullerime itiraz edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım müddetçe onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm mesâbesindedir. Bu durum, kabullerimi veya doğrularımı zayıflatma, hayatımdaki etki gücünü yitirme ve hatta kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya bırakır. Kabullerim giderek alışkanlık ve sunî bir tekrara dönüşebilir. Doğru veya yanlış herhangi bir fikri, her türlü eleştiriye ve itiraza rağmen hâlâ ayakta duruyor olduğu için kabul etmekle, o fikrin itiraza uğramasına müsaade etmemek ve onu savunmacı bir tarzda koruyarak doğruluğunu kabul etmek arasında bir fark olsa gerektir.

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır.

Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır.

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı, ne geleneğe sığınmak, ne de gelenekten kaçmaktır.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

Kültürel miras konusunda bir engelimiz daha var, o da tarihî birikimimizde değerli ve güzel olduğunu zannettiğimiz her ne varsa öğrencilerimizin kafasına doldurmak temayülümüz. Oysa artık çocuklarımızın öğrenmesi gereken muhtevayı seçmede bazı kriterlere sahip olabilmeliyiz.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

 Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.

Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.

İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur.

Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.

Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.

 

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır.

Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler.

 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.

 

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

 Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.

Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı

Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz. Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.

Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

 

 

 

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”

 

 

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır.

 

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler

Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.

Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer.

Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.

 

 

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.

Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.

 

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

İnsanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.

Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek


0 Yorum - Yorum Yaz


SÖ_Büşra_Soysal_18040304_3.Ödev_22Nisan2021

Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Adlı Makale ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgi Dersi Öğretim Programı 4.Sınıf Kazanımları Arasındaki İlişki

Kazanım 1:

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

§  “Allah (c.c.), peygamber, Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür, tekbir ve salâvat, estağfirullah, sübhanallah” ifadelerine anlamlarıyla birlikte yer verilir. “Allah” konusu anlatılırken zâtî ve subûtî sıfatlara girilmez.

§  Selam konusunda; esselamü aleyküm/selamün aleyküm ifadeleri ile dilimizde yaygın olarak kullanılan diğer selamlama cümlelerine yer verilir.

§   Sevap, günah, helal, haram ifadeleri günlük dildeki kullanım örnekleriyle verilir.

Makale İlişkisi:

1) …Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye çalışalım.

                Yukarıda yer alan paragrafla kazanım arasında şu yönde bir ilişki kurdum; günlük hayatta çevremizdeki insanlarla doğru ve etkili bir iletişim kurabilmek bizim için bir problemdir. Kelimeleri doğru ve yerinde kullanabilmemiz için anlamlarını iyi bilmemiz ve onları içselleştirebilmemiz gerekmektedir. Bu kelimelerin anlamını bilmek öğrencinin bilincinin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Bu yüzden din öğretimi yaklaşımımızı bu şekilde formüle etmek bu kazanım için yararımıza olacaktır.

 

2) …Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir…

                Yukarıda yer alan paragraf ile kazanım arasında şu ilişki kurulmuştur; öğrencilerin günlük hayatta dini ifadeleri doğru ve yerinde bir şekilde kullanabilmeleri için bu kelimelerin anlamlarını bilmeli bunu içselleştirebilmeli ardandan doğru zamanda ve doğru şekilde kullanabilmeleri için bu kavramları çözümlemeli, örnek uygulamaları görmelidir, bu sayede kavram bilgisine ilişkin bilinç kazanabilir ve bilinç haline gelen çözümlenmiş bilgi etkili bir bilgidir, uygulanabilirdir. Aynı şekilde aşağıda yer alan paragrafta da aynı durum açıklanmaktadır;

3) … Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.  

4)… "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."

                Yukarıdaki cümle ile kazanım arasında; hayatla bağ kurma ve kabiliyet geliştirme kavramları arasında bağ kurulmuştur. 

Kazanım 2:

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

§  Bayram tekbirleri ve salât-ü selama da anlamlarıyla birlikte yer verilir.

Makale İlişkisi:

1) …Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir…

                Yukarıda yer alan paragrafla kazanım arasında şu yönde bir ilişki kurulmuştur; insanlar eylemlerini yerine getirirken bazen bunları ne amaçla yaptığının bilincinde olmaz ve bu yüzden anlamlı davranışlar meydana getiremez. Öğrenci; tekbir ve salavat kavramının anlamını bildiği, bu anlamı çözümlediği zaman anlamlı eylemler yerine getirir. Tekbiri ve salavatı hem anlamına uygun olarak hem de yerinde söyleme bilincine erişir ve davranışı kendi zihninde anlam kazandığı için daha bilinçli ve daha fazla o eylemi yerine getirebilme bilincine sahip olur. Bununla ilişkili olarak aşağıdaki paragrafta aynı anlamı içermektedir;

2) … Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.

Kazanım 3:

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

§  “Allah razı olsun, Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah” gibi günlük hayatta kullandığımız dilek ve dualara yer verilir.

Makale İlişkisi:

1) "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."

                Yukarıdaki cümle ile kazanım arasında; bu ifadeleri doğru şekilde kullanabilme becerisi, anlamlarını bilme ve hayatla bu ifadeler arasında ne gibi bir bağ var (dua, karşımızdakini değerli hissettirme vb.) arasında bağ kurulmaktadır.

Kazanım 4:

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

§  Sübhaneke duası ile ilgili kısa açıklamalar ile duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.

Makale İlişkisi:

1) …Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir…

                Yukarıda yer alan paragrafla kazanım arasında şu yönde bir ilişki kurulmuştur; insanlar eylemlerini yerine getirirken bazen bunları ne amaçla yaptığının bilincinde olmaz ve bu yüzden anlamlı davranışlar meydana getiremez. Öğrenci; Sübhaneke duasının anlamını bildiği, bu anlamı çözümlediği zaman anlamlı eylemler yerine getirir. Duayı okurken aslında ne dediğinin ve ne demek istediğinin, verdiği mesajın bilincinde olur ve bu sayede yaptığı eyleme bir anlam kazandırır. Bununla ilişkili olarak aşağıdaki paragrafta aynı anlamı içermektedir;

2) … Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.

Kazanım 5:

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

§  İslam’ın altı inanç esası, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.

Makale İlişkisi:

1) …Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir…

2) … Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.

Kazanım 6:

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

§  İslam’ın beş şartı, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.

Makale İlişkisi:

1) …Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir…

2) … Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.

Kazanım 7:

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

§  Kazanım; “Kur’an-ı Kerim, ayet, sure, cüz” kavramları ile sınırlandırılır.

Makale İlişkisi:

1) …Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir…

2) …Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur…

                Yukarıda yer alan cümle ile kazanım arasında şöyle bir ilişki kurulmaktadır; öğrenciler, Yüce Allah’ın emir ve yasaklarını, bu doğrultuda yaşamlarını nasıl şekillendirmeleri gerektiğini, Yüce Allah’ın takdirini kazanmak için yerine getirmesi gereken eylemlerin bilgisini Kur’ân-ı Kerîm’den edineceklerdir. Kur’ân’ı en doğru şekilde anlamak ve üzerine düşünebilmek için iç düzen hakkında bilgi sahibi olmaları yararlarına olacaktır.

Kazanım 8:

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

§  Âmentü duası ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir.

Makale İlişkisi:

1) …Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir…

                Yukarıda yer alan paragrafla kazanım arasında şu yönde bir ilişki kurulmuştur; insanlar eylemlerini yerine getirirken bazen bunları ne amaçla yaptığının bilincinde olmaz ve bu yüzden anlamlı davranışlar meydana getiremez. Öğrenci; Âmentü duasının anlamını bildiği, bu anlamı çözümlediği zaman anlamlı eylemler yerine getirir. Duayı okurken aslında ne dediğinin ve ne demek istediğinin, verdiği mesajın bilincinde olur ve bu sayede yaptığı eyleme bir anlam kazandırır. Bununla ilişkili olarak aşağıdaki paragrafta aynı anlamı içermektedir;

2) … Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.

Kazanım 9:

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Makale İlişkisi:

1) …"...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.

                Yukarıdaki paragrafla kazanım arasında şu ilişki kurulmaktadır; Niçin güzel ahlaklı olmalıyım? Güzel ahlaka sahip olmak bana ve çevreme ne kazandırır? Güzel ahlaka uygun davranışlar nelerdir? Nasıl güzel ahlaklı davranışlarda bulunabilirim? Sorularını sorma noktasında ilişki kurulmuştur. Eylemlerimizin farkında olmamız bilincini kazandırır.

2) …Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.

3) Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir…

4) Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.

5)… "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."

                Din öğretiminin ahlaki davranışları ve günlük hayata olan ilişkisi üzerinden bağ kurulmuştur.

Kazanım 10:

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

§  Anne baba, kardeşler, akraba, komşu, arkadaş ve öğretmenlerle ilişkiler ayet ve hadislerle açıklanır.

§   Güzel ahlaklı olmanın birey ve toplum hayatındaki önemine vurgu yapılır.

Makale İlişkisi:

1) …Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.

2)… Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz. Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.

3)… Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. …Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

4) Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.

5) Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.

6) …"Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."

Kazanım 11:

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

§  Fâtiha suresi ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir; surede tavsiye edilen davranışlar belirlenir ve surenin nerelerde okunduğuna değinilir.

Makale İlişkisi:

1) …Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir…

                Yukarıda yer alan paragrafla kazanım arasında şu yönde bir ilişki kurulmuştur; insanlar eylemlerini yerine getirirken bazen bunları ne amaçla yaptığının bilincinde olmaz ve bu yüzden anlamlı davranışlar meydana getiremez. Öğrenci; Fâtiha duasının anlamını bildiği, bu anlamı çözümlediği zaman anlamlı eylemler yerine getirir. Duayı okurken aslında ne dediğinin ve ne demek istediğinin, verdiği mesajın bilincinde olur ve bu sayede yaptığı eyleme bir anlam kazandırır. Bununla ilişkili olarak aşağıdaki paragrafta aynı anlamı içermektedir;

2) … Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.

Kazanım 12:

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

§  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin sosyal ve dinî özelliklerine yer verilir.

Makale İlişkisi:

1) Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

2)… Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

                Yukarıda yer alan paragrafla kazanım arasında şu yönde bir ilişki kurulmuştur; dinimizi, Peygamber Efendimiz (S.A.V) eylemlerini, Kur’ân’ı Kerim’in neden parça parça geldiği vb. bilgileri kavrayabilmemiz için Peygamber Efendimizin doğduğu çevreyi bilmek bize yardımcı olacaktır.   

Kazanım 13:

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Makale İlişkisi:

1) Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

Kazanım 14:

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

§  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik öncesi hayatında; sütanneye verilmesi, seyahatleri, hilfü’l-fudûla katılması, Kâbe hakemliği, ticari hayatı ve evliliği konularına kısaca yer verilir.

§  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki erdemli davranışlarına örnekler verilir. 

Makale İlişkisi:

1) Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

2)… Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

Aşağıda yer alan maddelerle Peygamber Efendimizin erdemli davranışları ve onu rol model almamız noktasında ilişki kurulmuştur.

3) …Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.

4)… Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz. Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.

5)… Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. …Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

6) Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.

7) Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.

Kazanım 15:

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

§  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cahiliye âdetlerinden uzak durması vurgulanır.

§  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası, dedesi ve diğer aile büyükleriyle olan ilişkileri ve amcasının evinde gördüğü yakın ilgiyle ilgili somut örnekler verilir.

Makale İlişkisi:

Aşağıda yer alan maddelerle Peygamber Efendimizin erdemli davranışları ve onu rol model almamız noktasında ilişki kurulmuştur. Ayrıca eylemlerimize anlam katmamız açısından 1. ve 2. Maddede yer verilen paragraflar arasında bağ kurulmuştur.

1) Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

2)… Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

3) …Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.

4)… Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz. Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.

5)… Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. …Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

6) Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.

7) Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.

Kazanım 16:

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

§  Mekke yıllarında; ilk vahyin gelmesi, davet süreci, Habeşistan hicretleri, İsra Miraç olayı, Taif yolculuğu ve Medine’ye hicret konuları kısaca verilir.

§  Medine yıllarında; Medine’de İslam toplumunun oluşması için yaptığı çalışmalara, Hudeybiye, Mekke’nin fethi, Veda Haccı ve Hutbesi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vefatı konuları kısaca ele alınır.

Makale İlişkisi:

1) Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

2)… Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

Kazanım 17:

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

§  Salli ve Barik duaları ile ilgili kısa açıklamalara ve duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.

§  Hz. Peygamber’in ailesine “Ehl-i Beyt” denildiğine de değinilir.

Makale İlişkisi:

1) …Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir…

                Yukarıda yer alan paragrafla kazanım arasında şu yönde bir ilişki kurulmuştur; insanlar eylemlerini yerine getirirken bazen bunları ne amaçla yaptığının bilincinde olmaz ve bu yüzden anlamlı davranışlar meydana getiremez. Öğrenci; Salli ve Barik duasının anlamını bildiği, bu anlamı çözümlediği zaman anlamlı eylemler yerine getirir. Duayı okurken aslında ne dediğinin ve ne demek istediğinin, verdiği mesajın bilincinde olur ve bu sayede yaptığı eyleme bir anlam kazandırır. Bununla ilişkili olarak aşağıdaki paragrafta aynı anlamı içermektedir;

2) … Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.

Kazanım 18:

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

§  İbadet temizlik ilişkisine ve abdestin alınışına değinilir.

§  Ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki kurulur.

Makale İlişkisi:

1) …Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir…

                Yukarıdaki paragraf ile kazanımın 1. ve 2.açıklaması arasında bağ kurulmuştur. İlişkilere değinme ve bu ilişkiler arasındaki anlamın çözümlenmesi ve bilincin oluşması noktasında bağ kurulmaktadır.

2) …Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.

                Yukarıdaki paragraf ile kazanımın 2. açıklaması arasında ilişki kurulmuştur. Aşağıdaki cümlede aynı bağ üzerine ilişkilendirilmektedir.

3) …Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

4) …Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler. …Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde öğrencilerin düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır. Muhtevanın öğrencide nasıl bir davranış geliştireceği yani öğretme-öğrenme süreci sonunda elde edilecek ürünün açıkça tanımlanması, öğretmenlerin başarılı olma şansını arttıracaktır. Bu durumda öğretmenlerimizin sıkça dile getirdikleri, "Biz ne yapıyoruz? Bizimki de bir uğraş mıdır? Anlattıklarımız ne işe yarıyor?" gibi soruların kaynağı olan güvensizlik duygusu da azalacaktır: O halde öğretmen, öğrenciden ne istediğini bilmeli, öğrenci de öğretmenin ne istediğinden haberdar edilmelidir.

                Yukarıdaki cümle ve paragraf ile kazanım arasında şu ilişki kurulmaktadır; öğretmek ve davranış değişikliğini meydana getirmeyi hedeflediğimiz eyleme yönelik uygulamalı öğretim faaliyetlerinde bulunmamız ve eylemlerimizin amacını, niçin ve nasılını öğrencilerimize gösterdiğimiz taktirde hem onların gelişimlerine olumlu yönde katkı sağlayacak hem de hedef davranış değişikliğini anlamlı bir şekilde meydana getirebileceğiz.  

5)… "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."

Kazanım 19:

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

§  Ev, okul ve çevre temizliğinin yanı sıra öğrencilerin öz bakım becerilerini geliştirecek; yemek öncesi ve sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular üzerinde durulur.

Makale İlişkisi:

1) …Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler. …Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde öğrencilerin düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır. Muhtevanın öğrencide nasıl bir davranış geliştireceği yani öğretme-öğrenme süreci sonunda elde edilecek ürünün açıkça tanımlanması, öğretmenlerin başarılı olma şansını arttıracaktır. Bu durumda öğretmenlerimizin sıkça dile getirdikleri, "Biz ne yapıyoruz? Bizimki de bir uğraş mıdır? Anlattıklarımız ne işe yarıyor?" gibi soruların kaynağı olan güvensizlik duygusu da azalacaktır: O halde öğretmen, öğrenciden ne istediğini bilmeli, öğrenci de öğretmenin ne istediğinden haberdar edilmelidir.

               Yukarıdaki cümle ve paragraf ile kazanım arasında şu ilişki kurulmaktadır; öğretmek ve davranış değişikliğini meydana getirmeyi hedeflediğimiz eyleme yönelik uygulamalı öğretim faaliyetlerinde bulunmamız ve eylemlerimizin amacını, niçin ve nasılını öğrencilerimize gösterdiğimiz taktirde hem onların gelişimlerine olumlu yönde katkı sağlayacak hem de hedef davranış değişikliğini anlamlı bir şekilde meydana getirebileceğiz.  

 2) …"Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."


0 Yorum - Yorum Yaz


MERVE NUR ŞEN

18040308

SINIF ÖĞRETMENLİĞİ/3. SINIF

MAKALE VE KAZANIMLARIN EŞLEŞTİRİLMESİ

·         4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

 “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir. Peki, din eğitimcisi bunu hangi yolla yapacaktır? Dinî metinleri ezberleterek mi? İlmihal bilgileri belleterek mi? Araştırma yaptırarak mı? Soru sorarak mı? Bu, bir yöntem sorunudur.”

·         4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

 “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

·         4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

 “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

·         4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

 

·         4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

“Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor."

“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

"...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”

·         4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

·         4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

 

  • 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.”

“…çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.”

·         4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

“…Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

·         4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar

 

·         4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar

“Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

·         4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer.”

·         4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

“Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

  • 4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."

“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

 

·         4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

“Düşünceye saygı, "Benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı da ihtiva ediyor. Doğru veya yanlış herhangi bir fikri, her türlü eleştiriye ve itiraza rağmen hâlâ ayakta duruyor olduğu için kabul etmekle, o fikrin itiraza uğramasına müsaade etmemek ve onu savunmacı bir tarzda koruyarak doğruluğunu kabul etmek arasında bir fark olsa gerektir.”

“Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler”

·         4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

“Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

 

·         4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

“Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler”

·         4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”


0 Yorum - Yorum Yaz


 

A.) 4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Bu kazanımla ilgili olarak şu cümleleri ilişkilendirmekteyim:(M,Selçuk) Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.

 

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Bu kazanımla ilgili olarak şu cümleleri ilişkilendirmekteyim:( M,Selçuk) Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Bu kazanımla ilgili olarak şu cümleleri ilişkilendirmekteyim:( M,Selçuk)Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Bu kazanımla ilgili olarak şu cümleleri ilişkilendirmekteyim:( M,Selçuk) Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir. Peki, din eğitimcisi bunu hangi yolla yapacaktır? Dinî metinleri ezberleterek mi? İlmihal bilgileri belleterek mi? Araştırma yaptırarak mı? Soru sorarak mı? Bu, bir yöntem sorunudur. Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

B.) 4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

Yine burada şu cümlelerle ilişkilendirebiliriz: Peki, din eğitimcisi bunu hangi yolla yapacaktır? Dinî metinleri ezberleterek mi? İlmihal bilgileri belleterek mi? Araştırma yaptırarak mı? Soru sorarak mı? Bu, bir yöntem sorunudur. Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.                                                                                                                              ( (M,Selçuk) Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

 

 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

a.) (M,Selçuk)  Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.

b.) (M,Selçuk) Dinî metinleri ezberleterek mi? İlmihal bilgileri belleterek mi? Araştırma yaptırarak mı? Soru sorarak mı? Bu, bir yöntem sorunudur. Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

C.) 4.3. GÜZEL AHLAK

a.) (M,Selçuk)  Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüyesaygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil.

b.) İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. İnsan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.

D.) 4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

 

a.) (M,Selçuk)   Din öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, öğrencide gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın belirlenmesine yardımcı olacaktır. Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde öğrencilerin düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır. Muhtevanın öğrencide nasıl bir davranış geliştireceği yani öğretme-öğrenme süreci sonunda elde edilecek ürünün açıkça tanımlanması, öğretmenlerin başarılı olma şansını arttıracaktır. Bu durumda öğretmenlerimizin sıkça dile getirdikleri, "Biz ne yapıyoruz? Bizimki de bir uğraş mıdır? Anlattıklarımız ne işe yarıyor?" gibi soruların kaynağı olan güvensizlik duygusu da azalacaktır: O halde öğretmen, öğrenciden ne istediğini bilmeli, öğrenci de öğretmenin ne istediğinden haberdâr edilmelidir.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

a.) (M,Selçuk)   Din öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, öğrencide gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın belirlenmesine yardımcı olacaktır. Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde öğrencilerin düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır. Muhtevanın öğrencide nasıl bir davranış geliştireceği yani öğretme-öğrenme süreci sonunda elde edilecek ürünün açıkça tanımlanması, öğretmenlerin başarılı olma şansını arttıracaktır. Bu durumda öğretmenlerimizin sıkça dile getirdikleri, "Biz ne yapıyoruz? Bizimki de bir uğraş mıdır? Anlattıklarımız ne işe yarıyor?" gibi soruların kaynağı olan güvensizlik duygusu da azalacaktır: O halde öğretmen, öğrenciden ne istediğini bilmeli, öğrenci de öğretmenin ne istediğinden haberdâr edilmelidir.

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

a.) (M,Selçuk)   Din öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, öğrencide gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın belirlenmesine yardımcı olacaktır. Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde öğrencilerin düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır. Muhtevanın öğrencide nasıl bir davranış geliştireceği yani öğretme-öğrenme süreci sonunda elde edilecek ürünün açıkça tanımlanması, öğretmenlerin başarılı olma şansını arttıracaktır. Bu durumda öğretmenlerimizin sıkça dile getirdikleri, "Biz ne yapıyoruz? Bizimki de bir uğraş mıdır? Anlattıklarımız ne işe yarıyor?" gibi soruların kaynağı olan güvensizlik duygusu da azalacaktır: O halde öğretmen, öğrenciden ne istediğini bilmeli, öğrenci de öğretmenin ne istediğinden haberdâr edilmelidir.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

 

(M,Selçuk)   Dersler sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler. Herhangi bir ders, öğrencilerine sadece şöyle seslenebilir: "İçinizden kim daha fazla bilgi parçacığı toplar, daha çok ezberler, daha çok hatırlayıp iyi not alırsa, o kişi başarılıdır!" Bir başka ders ise öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."Sonuçta her ders şu veya bu şekilde kendi sesleniş biçimini yani hedefini belirlemelidir. Okuduğu dersin hedefinin ne olduğunu bilmek öğrencinin en tabi hakkıdır. Dersin anlamlandırılamadığı, amacının, hedefinin belirgin olmadığı durumlarda huzursuzluklara ve çatışmalara kapı açılır.

 

D.)4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

Bu kazanımla ilgili olarak şu cümleleri ilişkilendirmekteyim:(M,Selçuk) İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Yine burada bu kazanımla ilgili olarak şu ilişkilendirmeyi yapmak istiyorum: (M,Selçuk) :(M,Selçuk) İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.


 


0 Yorum - Yorum Yaz


SÖ-Muhammed Ali ÇİNİBULAK-18040265

 

4.1.1. “Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.”

Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:

1.    “Din” kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan biridir. Eskilerin “efradını câmi, ağyarını mâni” diye niteledikleri bir tanım yapmak din için çok zordur. Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır. Eğitim, öğretim, hürriyet, mutluluk, bu kavramların sadece birkaçıdır. Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar arasındaki ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir. Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.

2.       Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur”

 

4.1.2. “Tekbir ve salavatı söyler.”

Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:

1.      “Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.”

2.      “Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

 

 

4.1.3. “Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.”

Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:

 

1.      “Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır. Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir”

2.      “Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır.”

3.      “Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

4.1.4. “Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.”

Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:

 

 

1.      “İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. 18 vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir. Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

 

4.2.1. “İslam’ın inanç esaslarını sıralar.”

Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:

 

 

1.      “İslâm dininin eğitim ve öğretim anlayışını göz önünde bulundurarak, bu soruya cevabımız, "Elbette evet!" sözü ile başlayacak ve muhtemelen şöyle devam edecektir: "...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”

2.      “Dersler sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler. Herhangi bir ders, öğrencilerine sadece şöyle seslenebilir: "İçinizden kim daha fazla bilgi parçacığı toplar, daha çok ezberler, daha çok hatırlayıp iyi not alırsa, o kişi başarılıdır!" Bir başka ders ise öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin”

 

 

4.2.2. “İslam’ın şartlarını söyler.”

Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:

1.      “Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

2.      “Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir. Örgün eğitim kurumlarının çeşitli kademeleri ve sınıf seviyeleri için ara hedefler tespit etme işi ise, program geliştirme alanında yapılacak farklı çalışmaların konusudur.”

3.      “Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

4.      “Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

4.2.3. “Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.”

Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:

1.     “Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”

2.      “Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

 

 

4.2.4. “Âmentü duasını okur, anlamını söyler.”

Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:

 

 

1.      Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar”

 

 

 

 

4.3.1. “Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.”

Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:

 

1.     “Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

2.    “Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.”

 

4.3.2. “İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.”

Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:

 

1.     “Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz. Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.”

2.     “Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

 

4.3.3. “Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.”

Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:

1.      “Din öğretimi, öğrencinin zihin gelişimine katkıda bulunabilir mi? Bir başka deyişle din öğretimi; öğrencinin karar verme, akıl yürütme, öğrenme, araştırma, sorgulama, yorumlama ve anlamaya yönelik zihinsel çabalarını zenginleştirip besleyebilir mi?”

2.      “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur”

3.      “Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.

 

4.4.1. “Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.”

Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:

1.      “Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar”

2.      Kültürel miras konusunda bir engelimiz daha var, o da tarihî birikimimizde değerli ve güzel olduğunu zannettiğimiz her ne varsa öğrencilerimizin kafasına doldurmak temayülümüz.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

4.4.2. “Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.”

4. 4.3.” Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.”

4.4.4. “Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.”

4.4.5. “Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.”

Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımlarla ilişkili buluyorum:

 

1.      “Kültürel miras konusunda bir engelimiz daha var, o da tarihî birikimimizde değerli ve güzel olduğunu zannettiğimiz her ne varsa öğrencilerimizin kafasına doldurmak temayülümüz. Oysa artık çocuklarımızın öğrenmesi gereken muhtevayı seçmede bazı kriterlere sahip olabilmeliyiz. "Din öğretiminde gençler hangi muhtevaya ihtiyaç duymaktadır?" sorusuna bu tebliğ kapsamında verilebilecek cevap: "Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır" şeklinde olacaktır. Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

 

4.4.6. “Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.”

Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımla ilişkili buluyorum:

1.      “Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

2.      ““Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

3.      “Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

4.      “Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

 

4.5.1. “İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.”

4.5.2. “Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.”

Prof. Dr. Mualla Selçuk’un din öğretiminin kuramsal temelleri adlı makalesindeki şu paragrafları yukarıdaki kazanımlarla ilişkili buluyorum:

 

1.      “Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.”

 

 

2.      Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir. Peki, din eğitimcisi bunu hangi yolla yapacaktır? Dinî metinleri ezberleterek mi? İlmihal bilgileri belleterek mi? Araştırma yaptırarak mı? Soru sorarak mı? Bu, bir yöntem sorunudur.

3.      Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

4.      “Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor.”

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


Selim KEÇELİ / 18040130 / SÖ

 


MUALLA SELÇUK'UN "DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ" MAKALESİ İLE 4. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMINDA YER ALAN 19 KAZANIM ARASINDA MAKALENİN İÇERİĞİNDEN EŞLEŞTİRME

 


‘Biz yetişkinler, sahip olduğumuz dini ve ahlaki değerleri, din öğretimi vasıtasıyla yetişmekte olan nesle aktarma gayreti içindeyiz. Eğitim öğretim sürecinde, öğrencilerimizin geçmişten devraldığımız kültürel mirastan haberdar olmalarını, bu mirasla tanışmalarını ve mensubu olduğumuz dini öğrenmelerini istiyoruz. Bunu istiyoruz, çünkü bu konuda haklı gerekçelerimiz var. Çocuklar ve gençler, dini bilgileri öğrenirlerse iyi insanlar olacaklar diye düşünüyoruz. Onlar, dinlerini doğru anlar ve uygularlarsa, toplum sağlam bir zemin üzerine oturur kanaatini taşıyoruz. Bu düşüncelerden hareketle, öğrencilerimize "Küçüklerinizi sevin!", "Büyüklerinizi sayın!" diyoruz. Derslerde, "Dinimiz doğru olmamızı, çalışkan olmamızı. Bilgili olmamızı istiyor! siz de böyle davranın! ", "Sizler de ahlaklı ve bilgili iyi birer insan olun! İnandığınız ilke ve değerlere uygun hareket ederseniz mutlu olursunuz" şeklinde ifadeler kullanarak onları bilgilendirip eğitmeye çalışıyoruz.’’

Paragrafın bağlantılı olduğu kazanım eşleştirmesi:

4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

"Bütün diğer dersler gibi, din dersi de öğrencilerin gerekli bilgi, beceri ve anlayışı kazanmalarına ve kişiliklerini geliştirmelerine yardım edebilir".

Paragrafın bağlantılı olduğu kazanım eşleştirmesi:

Cümlede yazan bilgi, beceri ve anlayış kapsamında ve kişilik geliştirmede etkin olan ders kazanımları aşağıda belirtildiği gibi sıralanmıştır. Cümle Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinin tüm kazanımlarına yönelik bir açıklamayı vurguluyor.

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

 

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

‘Düşünmeyi, eleştirmeyi, "niçin" ve "nasıl"ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu bulunduğumuz İslami elin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor. Kur'an- ı Kerim'de Yüce Allah, zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese, eksik bilgiye dayanan düşünce ile "gerçek düşünce"yi birbirinden ayırıyor. Yani, düşüncelerimize olumsuz ve olumlu düşünce olmak üzere değer biçiliyor. Gerçek düşünce ile bunun karşısında yer alan arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk, emanet ve halifelik kavramları anlam kazanıyor''.

Bireyin aldığı sorumluluklar kapsamında yukarıda belirtilmiş ders kazanımının ilişkili olduğunu düşünüyorum.

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlaki olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.’

Makalede yer alan cümlede saygılı olma ve ahlaklı olma durumlarının önemine değinilmiş. Cümlenin değindiği ders kazanımı:

4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Kur'an'ın hayatımızın kalitesini yükseltmek için sunduğu reçetelerden yararlanmanın yollarını keşfedebildiğimiz ölçüde, ilişkide olduğumuz kişiler ve içinde bulunduğumuz durumla ilgili olarak insanca bir bakış açısı kazanabiliriz. Öyleyse, nasıl bir din öğretimi konusuna verebileceğimiz cevap, yavaş yavaş şekillendi: inancı sayesinde iyi, hayatın üstesinden gelmeye kabiliyetti kılacak bir din öğretimi. Böyle bir din öğretimi, bir taraftan insanı, ümitsizlik, kaygı, şüphe ve her türlü korkuya karşı güçlü kılarken, öte taraftan insana, varlıkla ilişki kurabilecek yeni motivasyonlar sağlar, olay ve olguları anlamlandırmaya yardım edebilir.

Makalede geçen paragrafın ilişkili olduğu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi kazanımları:

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

 

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


Merve Demir- SÖ -17040345

Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesi ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi 4.Sınıf Kazanımlarının İlişkilendirilmesi

‘’4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır. ‘’

Ø  “Allah (c.c.), peygamber, Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür, tekbir ve salâvat, estağfirullah, sübhanallah” ifadelerine anlamlarıyla birlikte yer verilir. “Allah” konusu anlatılırken zâtî ve subûtî sıfatlara girilmez.

Ø   Selam konusunda; esselamü aleyküm/selamün aleyküm ifadeleri ile dilimizde yaygın olarak kullanılan diğer selamlama cümlelerine yer verilir.

Ø  Sevap, günah, helal, haram ifadeleri günlük dildeki kullanım örnekleriyle verilir.

1.) Kazanımı makaledeki; “Din” kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan biridir. Eskilerin “efradını câmi, ağyarını mâni” diye niteledikleri bir tanım yapmak din için çok zordur. Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır. Eğitim, öğretim, hürriyet, mutluluk, bu kavramların sadece birkaçıdır. Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar arasındaki ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir. ‘’ bölümüyle ilişkilendirdim. Dini ifadelerin doğru kullanımına vurgu yapılmaktadır.  

2.) Kazanımı makaledeki; ‘’Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. ‘’bölümüyle ilişkilendirdim. Dini ifadelerin doğru kullanımı konusunda bireylerin bilinçli olması gerektiği, kavramların çözümlenerek anlamlarının içselleştirilmesi kavramın öğrenilmesinde önem teşkil eder.

3.) Kazanımı makaledeki; ‘’Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim. Din öğretiminin dayandırılacağı kavramlar ve kavramların doğru ve tutarlı öğretilmesine vurgu yapılmıştır.

‘’4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.’’

Ø  Bayram tekbirleri ve salât-ü selama da anlamlarıyla birlikte yer verilir.

1.) Kazanımı makaledeki; ‘’Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim. Öğrenci ‘’ Bayram tekbirleri ve salât-ü selam ile anlamlarını öğrenirken hangi amaçla, kim için kullanacaklarını sorgulayarak öğrendiklerinde öğrenmelerini gerekçelendirmiş, anlamlı öğrenme gerçekleşmiş olur.

‘’4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.’’

Ø  “Allah razı olsun, Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah” gibi günlük hayatta kullandığımız dilek ve dualara yer verilir.

1.) Kazanımı makaledeki; ‘’Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. ‘’bölümüyle ilişkilendirdim.

‘’4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.’’

Ø  Sübhaneke duası ile ilgili kısa açıklamalar ile duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.

1.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim. Sübhaneke duası ders kitabında da vurgulandığı gibi Allah’a övgüler içerir.

2.) Kazanımı makaledeki; ‘’Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim. Böyle bir öğrenme öğrencinin kendisine sunulan bilginin ezbere bir bilgi olmasından öteye geçerek örneğin dua ve sureler için; hangi amaçla, kim için gibi bilgileri öğrenmek, sorgulayarak doğru kaynaktan öğrenmek hayat pratiğindeki kullanımlarda da fayda sağlar.

‘’4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar. ‘’

Ø  İslam’ın altı inanç esası, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.

1.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur. Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim.

‘’4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler. ‘’

Ø  İslam’ın beş şartı, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.

1.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur. Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim. Birince ve ikinci kazanım İslam’ın şartlarından bahsetmektedir. Bu şartların uygulama boyutuna vurgu yapılmakta ve din öğretiminde çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşımın önerilmesi bu şartların öğreniminde, gerekçelendirilmesinde önemlidir.

‘’4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar. ‘’

Ø  Kazanım; “Kur’an-ı Kerim, ayet, sure, cüz” kavramları ile sınırlandırılır.

1.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." bölümüyle ilişkilendirdim. Öğrencilerin ‘’Kur’an-ı Kerim’in ‘’ iç düzeni ile ilgili doğru bilgilerin verilmesi, kavram yanılgılarının da önüne geçilmesinde bir yoldur.

 ‘’4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler. ‘’

Ø  Âmentü duası ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir.

1.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur. Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim. Âmentü duasında İman’nın Şartlarından bahsedilmektedir. Bu şartların ne demek olduğunun ezbere bir bilgi yerine çözümleyici bir yaklaşımla ele almak, fikir ve inançlarımızı gerekçelendirir.

2.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır’’ bölümüyle ilişkilendirdim.

‘’4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder. ‘’

1.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz. Burada, "ahlâkî fikirler" ile "ahlâklılık adına ileri sürülen fikirler" arasındaki ayrıma dikkat çekmek istiyorum. Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim.

‘’4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur. ‘’

Ø  Anne baba, kardeşler, akraba, komşu, arkadaş ve öğretmenlerle ilişkiler ayet ve hadislerle açıklanır.

Ø  Güzel ahlaklı olmanın birey ve toplum hayatındaki önemine vurgu yapılır.

1.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz. Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız. Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.’’ bölümüyle ilişkilendirdim. Saygının öğretiminin hangi yollarla öğretildiğinde nasıl sonuçlar alındığını göstermektedir.

2.) Kazanımı makaledeki; ‘’ İnsana Saygı: Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.’’ bölümüyle ilişkilendirdim. İnsana saygı ailemizden başlayarak sosyal hayatımızdaki kişilere karşı davranış ve tutumlarımızda önemlidir.

 

‘’4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler. ‘’

Ø  Fâtiha suresi ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir; surede tavsiye edilen davranışlar belirlenir ve surenin nerelerde okunduğuna değinilir.

1.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. ‘’ bölümüyle ilişkilendirdim.

‘’4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar. ‘’

Ø  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin sosyal ve dinî özelliklerine yer verilir.

1.) Kazanımı makaledeki; ‘’ tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim.

2.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Hürriyete Saygı: İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. 17 insan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir. Bölümü ile ilişkilendirdim. Efendimizin doğduğu dönemde, çevrede, toplumda birçok yanlış inanç ve uygulama vardı, insan haklarının ihlal edildiği durumlar yaşanmaktaydı.

 

‘’4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır. ‘’

1.) Kazanımı makaledeki; ‘’ İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. ‘’ Bölümüyle ilişkilendirdim.

‘’4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler. ‘’

Ø  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik öncesi hayatında; sütanneye verilmesi, seyahatleri, hilfü’l-fudûla katılması, Kâbe hakemliği, ticari hayatı ve evliliği konularına kısaca yer verilir.

Ø  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki erdemli davranışlarına örnekler verilir.

1.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir. ‘’ bölümüyle ilişkilendirdim. Öğrenci bu iki sosyal çevreyi karşılaştırabilir.

2.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz’’ bölümüyle ilişkilendirdim.

‘’4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir. ‘’

Ø  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cahiliye âdetlerinden uzak durması vurgulanır.

Ø  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası, dedesi ve diğer aile büyükleriyle olan ilişkileri ve amcasının evinde gördüğü yakın ilgiyle ilgili somut örnekler verilir.

1.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir. ‘’ bölümüyle ilişkilendirdim. Öğrenci bu iki sosyal çevreyi karşılaştırabilir.

2.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz’’

‘’4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler. ‘’

Ø  Mekke yıllarında; ilk vahyin gelmesi, davet süreci, Habeşistan hicretleri, İsra Miraç olayı, Taif yolculuğu ve Medine’ye hicret konuları kısaca verilir.

Ø  Medine yıllarında; Medine’de İslam toplumunun oluşması için yaptığı çalışmalara, Hudeybiye, Mekke’nin fethi, Veda Haccı ve Hutbesi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vefatı konuları kısaca ele alınır.

1.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz’’ bölümüyle ilişkilendirdim.

2.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim.

‘’ 4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler. ‘’

Ø  Salli ve Barik duaları ile ilgili kısa açıklamalara ve duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.

Ø  Hz. Peygamber’in ailesine “Ehl-i Beyt” denildiğine de değinilir.

1.) Kazanımı makaledeki;’’ Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim.

‘’4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.’’

Ø  İbadet temizlik ilişkisine ve abdestin alınışına değinilir.

Ø  Ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki kurulur.

1.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim.

‘’4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir. ‘’

Ø  Ev, okul ve çevre temizliğinin yanı sıra öğrencilerin öz bakım becerilerini geliştirecek; yemek öncesi ve sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular üzerinde durulur.

1.) Kazanımı makaledeki; ‘’ Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.’’ Bölümüyle ilişkilendirdim. Temiz ve düzenli olmak üzerine birçok söz söylenebilir ancak bunlara hayat pratiğinde yer vermek, örneğin sınıfta canlandırmalar yapmak öğrencilerin öğrenmelerinde kalıcı izler yaratır.


0 Yorum - Yorum Yaz


Ayşenur Aygül

18040516

SÖ-3

Makale ve Kazanım Eşleştirmesi

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

Kazanım:  4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Ø  Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller.

Ø  Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.

Ø  Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.

Kazanım:  4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Ø  Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek din öğretiminin amacıdır.

Kazanım:  4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Ø  Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.

Ø  Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.

Kazanım:  4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Ø  Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur.

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

Kazanım:  4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

Ø  Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.

Kazanım:  4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

Ø  Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.

Kazanım:  4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Ø  Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek gerekir.

Ø  Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.

Kazanım:  4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

Ø  Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir.

 

4.3. GÜZEL AHLAK

Kazanım:  4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Ø  İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.

Ø  Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.

Kazanım:  4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Ø  İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.

Ø  Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir.

Ø  Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.

Kazanım:  4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

Ø  Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir.

 

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

Kazanım:  4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

Ø  Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.

Ø  Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek."

Kazanım:  4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Ø  Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.

Ø  Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek

Kazanım:  4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

Ø  Kendi başına düşünme kabiliyeti öğrencide geliştirmeyi hedeflediğimiz kabiliyettir.

Ø  Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.

Ø  Din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek temel amaçtır.

Kazanım:  4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

Ø  Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor.

Ø  Din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.

Ø  Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.

Ø  Kendi başına düşünme kabiliyeti, eleştirel zihniyet, seçme kabiliyeti, hayatın anlamını keşfetme ve inancını aklıyla bütünleştirme bunlar öğrencide geliştirmeyi hedeflediğimiz kabiliyetleri gösteriyor.

Kazanım:  4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

Ø  Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.

Ø  Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek."

Kazanım:  4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Ø  Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur.

 

4.5. DİN VE TEMİZLİK

Kazanım:  4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

Ø  Fikir ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan biri de “ahlâkî olana saygı” kavramıdır.

Ø  Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.

Ø  Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.

Kazanım:  4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Ø  Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir.

Ø  Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.

Ø  Din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.


0 Yorum - Yorum Yaz


4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

"Din öğretiminde gençler hangi muhtevaya ihtiyaç duymaktadır?" sorusuna bu tebliğ kapsamında verilebilecek cevap: "Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır" şeklinde olacaktır.”

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.  

“Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.  

“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.”

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

“Din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.  

"...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.  

 “Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.  

“İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.”

4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

“Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir”

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler

“Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir.”

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

 4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

 “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.  

“Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk.”

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. 18 vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.”

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

“Kültürel Mirasa Saygı: Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı, ne geleneğe sığınmak, ne de gelenekten kaçmaktır.”

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.  

“İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

“İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.”

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

“Dersler sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler.”

“Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir.”

“İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.”

 


0 Yorum - Yorum Yaz


 

SÖ- Saadet Sena Özçelik-18040293

 4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

“Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar.”

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”


4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.”

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”


4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

“Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.”


4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

"...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’an-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”

“İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir.”

“Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. “


4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”


4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır.

Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler.


4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur. “Din” kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan biridir. Eskilerin “efradını câmi, ağyarını mâni” diye niteledikleri bir tanım yapmak din için çok zordur. Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır.”

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hâkimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”

“Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler.”


4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

“"Nasıl bir din öğretimi?" sorusunu cevaplandırmak için, bir "fikir ağacı" geliştirdik. (Bakınız, şekil: Nasıl bir din öğretimi?) Ağacın köklerine, insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı kavramlarını* yerleştirdik.”

“Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız. Burada akla şöyle bir soru gelebilir: Ne demek düşünceye saygı? Peki ya insana, hürriyete, ahlâkî olana saygı ne demek?”

“Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.”

“Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

“İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.”

“Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”


4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”


4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

“Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır.


4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

“Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.”

“Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.


4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."

“Kur’an metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”


4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”


4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

 

4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.”

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hâkimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”


4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."

“Dersler sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler.”

 


0 Yorum - Yorum Yaz


SÖ-İlknur Pehlivan-17040368

Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesi ile 4.sınıf Din Kültürü Ahlak Bilgisi Dersi Kazanımları ile ilişkilendirme

·         4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki Bu paragraf: ‘Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.’ Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir.

·         4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu paragraf: Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Bu kazanımla ilişkilendirilebilir. Çocuklara tekbir ve salavat neden söylediklerini ne anlama geldikleri üzerine de düşündürme açısından bu paragraftan yararlanılabilir.

·         4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu cümleyi: ‘Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.’ Bu kazanımla ilişkisini kurdum

·         4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu cümle: “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

·         4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu cümle: ‘İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var.’ Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir. İslam’ın inanç esasları Yüce Kitap Kur’an-ı Kerimde açıkça belirtilmiştir.  

·         4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu cümle: ‘İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var.’ Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir. İslam’ın şartları Yüce Kitap Kur’an-ı Kerimde açıkça belirtilmiştir

·         4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu paragraf: ‘Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.’ Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir.

 

 

·         4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu cümle: ‘İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var.’ Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir. Amnetü Duası İslam’ın temel inançlarını içerir.

·         4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu paragraf: ‘Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.’ Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir.

·         4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu paragraf: Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.’ Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir.

·         4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu paragraf: Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. ’ Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir.

·         4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu paragraf: tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir.

·         4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu cümle tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir.

·         4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu paragraf: ‘İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor.’ Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir.

·         4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu cümle:  ‘Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.’ Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir

·         4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu paragraf: tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Bu kazanım ile ilişkilendirilebilir.

·         4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu cümle : ‘Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.’ Bu kazanımla ilişkilendirilebilir.

·         4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu paragraf: Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.’ Bu kazanımla ilişkilendirilebilir

·         4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Ø  Ev, okul ve çevre temizliğinin yanı sıra öğrencilerin öz bakım becerilerini geliştirecek; yemek öncesi ve sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular üzerinde durulur

Mualla Selçuk’un Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri Makalesinde ki şu paragraf:  Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir. Bu kazanımla ilişkilendirilebilir.


0 Yorum - Yorum Yaz


4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur. “Din” kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan biridir. Eskilerin “efradını câmi, ağyarını mâni” diye niteledikleri bir tanım yapmak din için çok zordur. Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır. Eğitim, öğretim, hürriyet, mutluluk, bu kavramların sadece birkaçıdır. Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar arasındaki ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir. Arasında bağ kurdum.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir. Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir. Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar. Arasında bağ kurdum.

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük. Arasında bağ kurdum.

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor. Arasında bağ kurdum.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile,  Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur. Arasında bağ kurdum.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları –en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz. Arasında bağ kurdum.


0 Yorum - Yorum Yaz


KÜBRA SÜMER

SINIF ÖĞRETMENLİĞİ 3.SINIF

18040305

 

“DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ” MAKALESİ İLE 4.SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ PROGRAMINDA YER ALAN KAZANIMLARIN EŞLEŞTİRMESİ

1-) 4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”

Cümlesiyle bağ kurdum. Nedeni ise makalede belirttiği gibi dini ifadeleri neden kullandığımızın farkında olarak yaşamlarına aktarmalılar. Bunu sağlayıcı bir öğretim süreci gerçekleştirmeliyiz.

 

 

2-)4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

“Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir.”

Kazanımı makalenin yukarıda yer alan kısmıyla ilişkilendirmemin nedeni “Tekbir ve Salat” ı öğrencilerin neden söylediklerini, nasıl bir anlam içerdiğini sunmalıyız. Yani makalede de belirttiği öğrencilere sunulan bilgiyi bilinç haline getirmeliyiz. Böylece öğrenmiş olduğumuz bilginin etkisini de artırmış oluruz.

 

3-)4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

“Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek…”

 

 

4-)4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.” Cümlesiyle bağ kurdum.

Öğrenmiş oldukları duanın anlamını içselleştirebilmeli ve neden bu duayı bilmesi ve okuması gerektiği konusunda bilinçlendirmelidir. Sonrasında bunu uygulayıp uygulamamak bireyin tercihine bırakılmalıdır.

 

 

 

5-) 4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

 “Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.”

Bu cümle ile ilişkilendirdim. Nedeni ise makalede de belirttiği gibi İslam’ın inanç esaslarını öğrencilere ezbere bir sıralama yaptırtmak yerine bu esasları yorumlayarak ve çözümleyerek sunarsak öğrenciler ezbere öğrenmek yerine bilgiyi içselleştirebilirler. Aynı zamanda makalede belirttiği gibi bu süreçte baskıcı bir tutum sergilememeliyiz.

“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.” Cümlesiyle de bağ kurdum.

 

 

6-)4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

“Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir.”

“Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur.” Bu cümle ile ilişkilendirdim.

 

7-)4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

 

8-)4.2.4. Amentü duasını okur, anlamını söyler.

“Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir.”

Kazanımını makalenin bu kısmıyla ilişkilendirmemin nedeni bireysel öğrendiği bir bilgiyi, davranışı bazen bilinçli bir şekilde yapmayabiliyor. Bu kazanımda da öğretmiş olduğumuz duanın anlamını kavrayıp, çözümleyebildiğinde daha bilinçli bir şekilde kullanabilecektir.

 

 

9-) 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlaklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz.”

Bireyin güzel ahlaklı olmasını sağlamak için makalede de belirttiği gibi ahlak eğitimini dini temeller üzerine inşa etmeliyiz.

·         Bir diğer ilişkilendirdiğim kısımlar ise:

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir.”

“Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

 

 

 

10-)4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

”Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

“Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.”

“İnsana Saygı: Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor. “

 

11-)4.3.3. Fatiha suresini okur, anlamını söyler.

“Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir.”

 

12-)4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimlerimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebi anlamlar taşıdığı için nakledelim.”

 

 

13-)4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

 

 

14-)4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

“…din öğretimi; öğrencinin karar verme, akıl yürütme, öğrenme, araştırma, sorgulama, yorumlama ve anlamaya yönelik zihinsel çabalarını zenginleştirip besleyebilir mi? İslâm dininin eğitim ve öğretim anlayışını göz önünde bulundurarak, bu soruya cevabımız, "Elbette evet!" …”

İlgili kazanımı makalede yer alan bu paragrafla ilişkilendirmemin nedeni, Sevgili Peygamberimizin çocukluk, gençlik yıllarını öğrencilere aktarırken, onları konuya ilişkin araştırmaya, sorgulamaya yönlendirmiş olacağız. Makalede de belirttiği gibi bu sayede öğrencilerin zihinsel çabalarını zenginleştirip, beslemiş olacağız.

Bir diğer ilişkilendirdiğim kısım:

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimlerimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebi anlamlar taşıdığı için nakledelim.”

 

 

15-) 4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

“Eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

Makalede yer alan bu paragrafla ilişkilendirmemin nedeni, biz her ne kadar Sevgili Peygamberimizin davranışlarına yani tarihten parlak örnek davranışlar sunsak da birey yaşadığı çağ ile davranışlarını ilişkilendirir ve ona göre yön verir. Bunu önlemek için Peygamberimizin ahlakının, davranışlarının örnek alınması için öğrencileri teşvik etmeliyiz.

 

 

16-) 4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

“Kültürel Mirasa Saygı: Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.”

Makalenin yukarıda yer alan paragrafıyla ilişkilendirmemin nedeni kazanımın içeriğinde sunulan bilgiler hangi dönemlerden, hangi koşullardan bu döneme geldiğimizi öğrencilere sunmaktadır. Bunları öğrencilere sunarak kültürel mirasımıza saygıyı, geçmişin günümüz açısından yerini ve değerini hissettirecek şekilde bir öğrenme süreci gerçekleştirmeliyiz.

Bir diğer ilişkili gördüğüm kısım:                 

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

 

17-) 4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

“Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir.”

 

 

18-)4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

“İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz.”

Makaleden alıntı yapmış olduğum kısmı da göz önünde bulundurarak insanların hayatın baş döndürücü güzelliklerine aldanarak içini kötülüklerle doldurmaması gerektiği ahlaki güzellikle ve manevi temizlikle ilişkisini kurarak, ahlaki olgunluğu erişebilmeleri için çaba göstermeleri gerektiğini vurgularım.

Aynı zamanda Din öğretiminde temizliğinin önemini öğrencilere kavratmaya çalışırken, onlarında sorgulamasına, düşünmesine öncelik vermeliyiz. Bu sayede verilen bilgileri kendi düşünce ve yorumlarıyla harmanlayarak içleştirebilir.

 

 

19-)4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

“Din öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, öğrencide gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar “ın belirlenmesine yardımcı olacaktır. Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde öğrencilerin düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır. Muhtevanın öğrencide nasıl bir davranış geliştireceği yani öğretme-öğrenme süreci sonunda elde edilecek ürünün açıkça tanımlanması, öğretmenlerin başarılı olma şansını arttıracaktır. Bu durumda öğretmenlerimizin sıkça dile getirdikleri, "Biz ne yapıyoruz? Bizimki de bir uğraş mıdır? Anlattıklarımız ne işe yarıyor?" gibi soruların kaynağı olan güvensizlik duygusu da azalacaktır: O halde öğretmen, öğrenciden ne istediğini bilmeli, öğrenci de öğretmenin ne istediğinden haberdar edilmelidir.”

Makalede yer alan bu paragraftan yola çıkarak belirtmek istediğim şey kazanımda yer alan “Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.” İfadesi bireye kazandırılmayı amaçlayan hedef davranıştır. Makalenin eklemiş olduğum kısmında bireye kazandırılmak istenen hedef öğrenciye tanıtılmalı, ne işe yaracağı belirtilmelidir.


0 Yorum - Yorum Yaz


 

DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ MAKALESİ VE 4.SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KAZANIMLARI İLİŞKİSİ

Elif Beyza Altun/18040242

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER 

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır. 

  1. “Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.” 

  1. ...Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.” 

  1. “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer.” 

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler. 

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar...” 

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir. 

  1. “Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.” 

  1. “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.” 

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler. 

“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.” 

 

4.2. İSLAM’I TANIYALIM 

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar. 

  1. “... “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir...” 

  1. “Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir...” 

  1. “Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.” 

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler. 

  1. “...Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz...” 

  1. “...Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor...” 

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar. 

  1. “Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.” 

  1. “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.” 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler. 

  1. “...Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz...” 

  1. “Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.” 


4.3. GÜZEL AHLAK 

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder. 

  1. “...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir...” 

  1. “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir...”  

  1. “İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor...” 

  1. “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.” 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur. 

  1. “...Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.” 

  1. “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.” 

  1. “Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir...” 

  1. “...Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.” 

  1. “...İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.” 

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler. 

  1. “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.” 

  1. “...Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor...” 


4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM 

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar. 

  1. “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler...” 

  1. “İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.” 

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır. 

4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler. 

  1. “Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.” 

  1. “...İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.” 

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir. 

  1. “İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.” 

  1. “Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.” 

  1. “İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır... İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.” 

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler. 

  1. “Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.” 

  1. “Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.” 

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler. 

  1. “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.” 

  1. “...Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor...” 


4.5. DİN VE TEMİZLİK 

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir. 

  1. “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz. 

  1. “Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye çalışalım.” 

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir. 

  1. “Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir.” 

  1. “Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor." 

  1. “...Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.” 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Ödev 3    22.04.2021

Özge Yiğit

18040320

Sınıf Öğretmenliği-3   

 

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

 

-       Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. (Dini ifadeleri öğrenir, bilgiyi elde eder ama bu ifadeleri günlük konuşmalarda doğru kullanabilmesi öğrencinin aklını kullanması, tahmin etme becerisindedir.)

 

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

 

-   Dersler sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler. Herhangi bir ders, öğrencilerine sadece şöyle seslenebilir: "İçinizden kim daha fazla bilgi parçacığı toplar, daha çok ezberler, daha çok hatırlayıp iyi not alırsa, o kişi başarılıdır!" Bir başka ders ise öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..." ( Tekbir ve salavatı söylemesi sadece ezberlemiş olması için değildir, tekbir ve salavat öğrencinin günlük yaşamında da kullanması gereken, onun için bir kazanç olan şeylerdir. Dolayısıyla ikinci seçenek bu kazanım için uygundur.)

 

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

 

-       Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır. (Bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılacağı ifadesindeki bilgiyi dini ifadeler olarak düşünürsek öğrencilerin bu ifadelere örnekler vermesi bilgiyi nasıl kullanacağını bildiğini gösterir.)

 

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

 

-       Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar. (Sübhaneke duasının anlamına baktığımızda Allah’tan başka ilah olmadığını, Allah’ın her şeyden üstün olduğunu ve Allah sevgisini görürüz.)

 

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

 

-       İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. ( İslam’ın inanç ve esaslarını yorumlayarak sıralayabilir.)

 

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

 

-       Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. ( Öğrenciler İslam’ın şartlarını sadece öğrenmekle kalmamalı, nasıl ve ne zaman kullanılacağı bilgisini ve deneyimini de edinmelidir.) 

 

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

 

-       Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. (Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları çözümler.)

 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

 

-       Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

 

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

 

-       Çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği ‘iyi’nin’ yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. (Ahlakın dinle temellendirilmesi gerekiyor.)

 

 

 

 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

 

-       Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

 

-       Düşünmenin bir eğitim işi, bir arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır. ( Bu paragrafta saygı ve sevginin nasıl olabileceğinden bahsediliyor.)

 

-       Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. ( Makalenin genelinde saygının çeşitleri ve sevgi hakkında tartışılıyor.)

 

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

 

-       İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, insan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir. ( Sevgili peygamberimizin doğduğu çevrede bu paragrafta anlatılan bazı olumsuz durumlar yaşanmıştır.) 

 

-       Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.

 

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

 

-       Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir. 

 

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

 

-       İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.

 

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

 

-       Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


 

Ø  GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNİ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

 

§  “Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

§  “Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir. Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar. “

§  “Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

§  “Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.

§  “Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir.”

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

§  “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

§  “Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.”

§  “Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”

§  “Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir.”

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

§  “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

§  “İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”

 

Ø  İSLAMI TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

§  “Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor”

§  “Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.”

§  “İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”

§  “Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor:”

§  " Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir”

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

§  “İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”

§  “Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir”

 

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

§  "...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”

§  " Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”

§  “Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”

§  “Fikir ağacımıza baktığımızda ağacın ürünleri olarak görünen bazı kavramlarla karşılaşacağız. Bu kavramlar, kendi başına düşünme kabiliyeti, eleştirel zihniyet, seçme kabiliyeti, hayatın anlamını keşfetme ve inancını aklıyla bütünleştirme olarak sıralanıyor ve bunlar öğrencide geliştirmeyi hedeflediğimiz kabiliyetleri gösteriyor.”

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

§  Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.”

§  “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

§  “İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”

Ø  GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

§  “Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.”

§  “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer”

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

§  “Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı...”

§  “Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var.”

§  “Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

§  “Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir”

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

§  “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

§  “İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”

§  “Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir”

 

Ø  HZ MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

§  “İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir”

§  “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz”

§  “kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler”

§  “Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz”

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

§  “kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler”

§  “Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz”

   4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler

§  “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz”

§  “Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz”

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

§  “İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor”

§  “kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler”

§  “Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz”

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

§  “İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir”

§  “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz”

§  “kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler”

§  “Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz”

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler

§  Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

§  “Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

 

Ø  DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

§  “Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."

§  “Din öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, öğrencide gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın belirlenmesine yardımcı olacaktır.”

§  “Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor."

§  “Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor."

§  “Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye çalışalım.”

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

§  “Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."

§  “Din öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, öğrencide gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın belirlenmesine yardımcı olacaktır.”

§  “Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor."

§  “Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor."

 

 


 

 


0 Yorum - Yorum Yaz

ödev 3    22.04.2021

SÖ- İFFET BALIK –18040254 

 

Din kültürü öğretimi öğrenciye zihinsel beceri katabilmeli ve onların yaşamına dönük olarak birtakım dönütler verebilmelidir. Bu bağlamda hem öğretmenin öğrencilere sunacağı bilgileri iyi bir şekilde aktararak ele alması gerekmekte hem de öğrencilere aktaracağı bu dini bilgileri onların anlamlandıracakları seviyeye indirgeyerek sunabilmeli. Din Kültürü dersi kazanımlarıyla Din Kültürü Öğretiminin Kuramsal Temelleri makalesi ile ilişkilendirme yaptığımızda bu kazanımların; 

 

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır. 

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir. 

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder. 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur. 

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır. 

4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

 

İfadelerinin din kültürü öğretiminde önemli rol oynayan insana saygı ifadesiyle özdeşleştirebiliriz. İnsana saygının aslında sürekli değişkenlik gösteren biz insanların yaşamdaki rollerinin farkında olunması, düşünce yapısının bilinmesi, iyi bir iletişimin koşullarının bilinmesi gibi birçok yetkinliği geliştirdiğini söylemek mümkün.  Aynı zamanda Peygamber Efendimizin (s.a.v) hayatından da yola çıkılarak öğrencilere insanların fikirlerinin değişkenliği, her fikre saygı duyulması ve farklı yaşantıların farklı düşünceler ortaya çıkardığı kazanımlardan ve insana saygı kuramı üzerinden aktarılabilirse iyi bir öğrenme- öğretme sağlanabilir. Aynı zamanda günlük yaşantıda selam verirken ya da iletişim kurarken kullanmış olduğumuz dini ifade ve terimleri bilmek ve bunları iyi bir şekilde yaşamlarında uygulamalarının gerekliliği konusunda bilinçlenmelerine kaynaklık etmekte.  

 

 

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder. 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur. 

 

Kazanımlarının makalede yer alan düşünceye saygı kavramıyla ilişkilendirebiliriz. Her insanın farklı yaşamları olabildiği gibi farklı düşünce ve tutumları da olabilmekte. Öğrencilerin farklı düşüncelere saygı duyması ve sadece kendi bildiği doğrudan yola çıkarak bir şeyleri anlamlandırmaya çalışması aynı zamanda o bireyin yeni bilgiler öğrenmesine de engel olabilmekte. Bu nedenle bireylerin güzel ahlaklı olmalarının başkalarının fikirlerine saygı duymaktan geçtiği belirtilerek insanlara sevgi ve saygı duymanın da ahlaki bir erdem olduğu vurgulanabilir.  

 

 

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler. 

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler. 

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar. 

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler. 

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar. 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler. 

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler. 

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler. 

 

İfade edilen kazanımların din kültürü öğretiminin kuramsal temellerinde yer alan hürriyete saygı çerçevesinde incelendiğinde, öğretmen tarafından öğrencilere bu kazanımları aktarma esnasında yerine getirilme yükümlülüğü olan birtakım kazanımlar sunulmuş olsa da onların bu kazanımları anlamlandırırken bir baskıcılık ve zorunluluk duymadan kendi istekleri ile yorumlamaları ve bu doğrultuda hareket etmeleri istenmelidir. Böylece onların bir baskı ile duaları ezberlemeleri ya da inanç esaslarını sadece ezberlemekle yükümlü olmadıkları bunları aynı zamanda günlük yaşantılarından yola çıkarak anlamalarının daha doğru olacağı görülmektedir. ‘ Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.’  

 

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder. 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur. 

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir. 

 

İfadelerinde yer alan kazanımların kuramsal temeller bağlamında ele alırsak, ahlaki olana saygı ile ilişkilendirileceğini söyleyebiliriz.  Ahlak olana saygının insanların dünyadaki yaşantılarında bir ahlak olgunluk seviyesinde olmaları beklenmekte ve güzel ahlaklı olmanın, dürüst olmanın, hoşgörülü ve kibar olmanın, varlıklara karşı saygı duymanın vb. Gibi yeterliliklerin günümüz koşullarındaki ahlaki olgunluk seviyesini belirttiği ifade edilerek örnekler ile öğrencilere bu kazanımlar aktarılabilmelidir.  

 

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir. 

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler. 

 

İfadelerinin yer aldığı kazanımların din kültürü öğretimindeki temel kuramlar bağlamında kültürel mirasa saygı kavramıyla özdeşleştirebiliriz. Her öğrencinin geçmişte yaşanılan önemli olayları bilerek günümüz koşullarıyla yorumlaması ve bu olaylar üzerinde düşünmelerini sağlamak önemli bir görev olmakta. Bu kazanımlardan yola çıkarak Peygamber Efendimizin (s.a.v) yaşantısındaki olaylar ve durumları öğrencilere kendi yaşamlarıyla ilişkilendirerek ilgili örnekler ile sunmak hem geçmişteki önemli olay ve durumları anlamalarını hem de kendi yaşamlarıyla arasındaki benzer ve farklı yönleri bulmalarını sağlayarak onlara yardımcı olabilmekte.  

 


0 Yorum - Yorum Yaz


GÖKSELİN ERSOY 

18040271  

1) Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir. 

  • 4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.  

 “Allah (c.c.), peygamber, Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür, tekbir ve salâvat, estağfirullahsübhanallah” ifadelerine anlamlarıyla birlikte yer verilir. “Allah” konusu anlatılırken zâtî ve subûtî sıfatlara girilmez.  

Selam konusunda; esselamü aleyküm/selamün aleyküm ifadeleri ile dilimizde yaygın olarak kullanılan diğer selamlama cümlelerine yer verilir.  

Sevap, günah, helal, haram ifadeleri günlük dildeki kullanım örnekleriyle verilir. 

  • 4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.  

 “Allah razı olsun, Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah” gibi günlük hayatta kullandığımız dilek ve dualara yer verilir.  

 

2) Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. 

  • 4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.  

Fâtiha suresi ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir; surede tavsiye edilen davranışlar belirlenir ve surenin nerelerde okunduğuna değinilir. 

 

3) Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur. 

  • 4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.  

Bayram tekbirleri ve salât-ü selama da anlamlarıyla birlikte yer verilir. 

 

4) Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. 

  • 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder. 

  • 4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.  

Anne baba, kardeşler, akraba, komşu, arkadaş ve öğretmenlerle ilişkiler ayet ve hadislerle açıklanır.  Güzel ahlaklı olmanın birey ve toplum hayatındaki önemine vurgu yapılır.  

 

 5) Ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.  

  • 4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.  

İbadet temizlik ilişkisine ve abdestin alınışına değinilir.  

Ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki kurulur. 

  • 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder. 

 

6) Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir. 

  • 4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.  

 Ev, okul ve çevre temizliğinin yanı sıra öğrencilerin öz bakım becerilerini geliştirecek; yemek öncesi ve sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular üzerinde durulur. 

 

7) Okuduğu dersin hedefinin ne olduğunu öğrenci bilmelidir.. Dersin anlamlandırılamadığı, amacının, hedefinin belirgin olmadığı durumlarda huzursuzluklara yol açılır.  

  • 4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.  

Fâtiha suresi ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir; surede tavsiye edilen davranışlar belirlenir ve surenin nerelerde okunduğuna değinilir.  

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


MAKALE KAZANIM İLİŞKİSİ KURMA 

Kazanımları altlarında belirtilen paragraflarla doğrudan veya dolaylı ilişkilendirebiliriz. 

Makaleyi okurken kazanımları direk ilişkilendirebileceğimiz alıntılar yoktu. Mesela dua kazanımlarında direk duanın kendisi ile değil de tefsirini düşünerek ilişki kurabileceğimiz paragraflar vardı. Derin düşününce ilişki kurabilmek mümkün oldu. Bir alıntıyı birden çok kazanımla ilişkilendirebildim.

 

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder. 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur. 
Anne baba, kardeşler, akraba, komşu, arkadaş ve öğretmenlerle ilişkiler ayet ve hadislerle açıklanır. 
Güzel ahlaklı olmanın birey ve toplum hayatındaki önemine vurgu yapılır. 

 

  • “Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.” 

 

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir. 
İbadet temizlik ilişkisine ve abdestin alınışına değinilir. 
Ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki kurulur. 

  • “Ahlâkî Olana Saygı: Fikir ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan biri de “ahlâkî olana saygı” kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisini tartışmak istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar: İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.”  

 

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar. 
İslam’ın altı inanç esası, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır. 

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler. 
İslam’ın beş şartı, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır. 

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar. 
Kazanım; “Kur’an-ı Kerim, ayet, sure, cüz” kavramları ile sınırlandırılır. 

  • Sonuçta her ders şu veya bu şekilde kendi sesleniş biçimini yani hedefini belirlemelidir. Okuduğu dersin hedefinin ne olduğunu bilmek öğrencinin en tabi hakkıdır. Dersin anlamlandırılamadığı, amacının, hedefinin belirgin olmadığı durumlarda huzursuzluklara ve çatışmalara kapı açılır 

 

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir. 
“Allah razı olsun, Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah” gibi günlük hayatta kullandığımız dilek ve dualara yer verilir. 

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler. 
Bayram tekbirleri ve salât-ü selama da anlamlarıyla birlikte yer verilir. 

  • Kur’an metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur. 

 

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır. 
“Allah (c.c.), peygamber, Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür, tekbir ve salâvat, Estağfirullah, SübhanAllah” ifadelerine anlamlarıyla birlikte yer verilir. “Allah” konusu anlatılırken zâtî ve subûtî sıfatlara girilmez. 
Selam konusunda; esselamü aleyküm/selamün aleyküm ifadeleri ile dilimizde yaygın olarak kullanılan diğer selamlama cümlelerine yer verilir. 
Sevap, günah, helal, haram ifadeleri günlük dildeki kullanım örnekleriyle verilir. 

  •   Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar. 
  • "Öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" 

  

Aşağıda “Hz. Muhammed’i Tanıyalım” ünitesinin kazanımlarına yer verilmiş, bu kazanımları kültürel mirasa saygı başlığı altında ele alabiliriz. 

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar. 
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin sosyal ve dinî özelliklerine yer verilir. 

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır. 

4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler. 
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik öncesi hayatında; sütanneye verilmesi, seyahatleri, hilfü’l-fudûla katılması, Kâbe hakemliği, ticari hayatı ve evliliği konularına kısaca yer verilir. 
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki erdemli davranışlarına örnekler verilir. 

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir. 
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cahiliye âdetlerinden uzak durması vurgulanır. 
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası, dedesi ve diğer aile büyükleriyle olan ilişkileri ve amcasının evinde gördüğü yakın ilgiyle ilgili somut örnekler verilir. 

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler. 
Mekke yıllarında; ilk vahyin gelmesi, davet süreci, Habeşistan hicretleri, İsra Miraç olayı, Taif yolculuğu ve Medine’ye hicret konuları kısaca verilir. 
Medine yıllarında; Medine’de İslam toplumunun oluşması için yaptığı çalışmalara, Hudeybiye, Mekke’nin fethi, Veda Haccı ve Hutbesi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vefatı konuları kısaca ele alınır. 

  • Kültürel Mirasa Saygı: Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı, ne geleneğe sığınmak, ne de gelenekten kaçmaktır. 

 

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir. 
Ev, okul ve çevre temizliğinin yanı sıra öğrencilerin öz bakım becerilerini geliştirecek; yemek öncesi ve sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular üzerinde durulur. 

  • İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir. 

 

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler. 
Sübhaneke duası ile ilgili kısa açıklamalar ile duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir. 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler. 
Âmentü duası ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir. 

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler. 
Fâtiha suresi ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir; surede tavsiye edilen davranışlar belirlenir ve surenin nerelerde okunduğuna değinilir. 

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler. 
Salli ve Barik duaları ile ilgili kısa açıklamalara ve duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir. 
Hz. Peygamber’in ailesine “Ehl-i Beyt” denildiğine de değinilir 

  • Bir başka deyişle din öğretimi; öğrencinin karar verme, akıl yürütme, öğrenme, araştırma, sorgulama, yorumlama ve anlamaya yönelik zihinsel çabalarını zenginleştirip besleyebilir mi? 

0 Yorum - Yorum Yaz


Osman Taha Aslankaya

18040247

Hocam merhabalar. Aşağıda önce kazanımları yazdım sonrasında ise bu kazanımları makalede ki bağdaştırdığım ve bir benzerlik, anlam çıkarttığım kısmı yazdım. Her kazanım için uygun içime sinen bir kısım bulamadığım için de bazı kazanımları su sebepten dolayı boş bıraktım.

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Kur'an metni ilahidir; fakat onun uygulaması insanidir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Bu bağlamda öğrencilere, Alah'la her an beraber olma şuurunun insan şahsiyetini korumadaki rolü anlatılabilir. Allah'ı hatırlama' nın her türlü ahlaki gerginliğin üstesinden gelmeye yardımcı olabileceği hissettirilebilir. "Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir"3 ayetinin hayatlarındaki yeri farkettirilebilir.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

 

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

Amaç ahlaklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği iyinin yanına sevabı katabilmek, herkesin bildiği kötünün yanına günahı ekleyebilmek, ahlaka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı, yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Kur'an'ın hayatımızın kalitesini yükseltmek için sunduğu reçeteler' den yararlanmanın yollarını keşfedebildiğimiz ölçüde, ilişkide olduğumuz kişiler ve içinde bulunduğumuz durumla ilgili olarak insanca bir bakış açısı kazanabiliriz

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

 

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Mesela temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı, insanın ne olduğu üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç alemine nüfuz etme çabasını da taşır.

 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Çocuklar ve gençler, dini bilgileri öğrenirlerse iyi in[1]sanlar olacaklar diye düşünüyoruz. Onlar, dinlerini doğru anlar ve uygularlarsa, toplum sağlam bir zemin üzerine oturur kanaatini taşıyoruz. Bu düşüncelerden hareketle, öğrencilerimize "Küçüklerinizi sevin!", "Büyüklerinizi sayın!" diyoruz.

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

 

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

Saygılı bir tavrın insanı, eşyayı, tabiatı, çevreyi, toplumu, çağı anlamak, sorgulamak veya sonra bir değerlendirmeye gitmek demek olduğunu söyledik. Böyle bir tutumun, dengeli bir tutuma veya İslam

Dini'n de ifadesini bulan şekliyle orta yolu bulmaya zemin hazırlayabileceğine işaret ettik.

Bu kazanıma bu kısmı ilişkilendirmemim sebebi çocuklara çevreyi anlatırken ve ya çevre ile ilgili konulardan bahsedilirken Hz. Muahammed’in (s.a.v.) çevresinden örnekler ve alıntılar yapılabilir.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

Cenab-ı Hakk'ın şu sözlerle anlattığı başarıyı gerçekleştirebilir.

"Nefse ve onu şekillendirene andolsun ki, Allah ona bozukluğunu ve iyiliğini işlemiştir. Nefsini temizleyen kurtulur, ama onu kirletip örten ziyana uğramıştır"

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.


0 Yorum - Yorum Yaz


4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

“Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.”

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

“Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar arasındaki ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.”

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar. 

"...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.

“Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.”

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

“Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar arasındaki ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler.”

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar. 

“Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler. 

“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“Ağacın köklerine, insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı kavrâmlarını yerleştirdik.”

“Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.”

“Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz.”

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

“Ağacın köklerine, insana saygı, düşünceye saygı, *hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı kavrâmlarını yerleştirdik”

“Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.”

“Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. “

“Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar. 

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

“Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar.”

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir.”

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. “

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.”

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek...”

 


0 Yorum - Yorum Yaz


 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir. Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir. Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.

.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile,  Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları –en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur. “Din” kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan biridir. Eskilerin “efradını câmi, ağyarını mâni” diye niteledikleri bir tanım yapmak din için çok zordur. Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır. Eğitim, öğretim, hürriyet, mutluluk, bu kavramların sadece birkaçıdır. Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar arasındaki ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir.

 

 

 


 


0 Yorum - Yorum Yaz


SILA KÖKSAL-SINIF ÖĞRETMENLİĞİ-3


DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ 

                                                                                Prof. Dr. Muallâ SELÇUK

DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ KAZANIMLARI

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

“Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir”

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler. 

 “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.”

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler. 

“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar. 

“İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.”

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

“Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır”

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar. 

“Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler. 

"Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir."

4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“.....çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.”

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur. 

“Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler. 

"Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır."

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM 

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar. 

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir.”

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır. 

“Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar.”

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler. 

“Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir. 

"Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir."

"Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz."

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler. 

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

"Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.”

4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir. 

"Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir. 

“Din öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, öğrencide gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın belirlenmesine yardımcı olacaktır. Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde öğrencilerin düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır.”



0 Yorum - Yorum Yaz


“DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ” MAKALESİ İLE ÖĞRETİM PROGRAMINDAKİ KAZANIMLARIN İLİŞKİLENDİRİLMESİ

 

Fatma Ceyda YILMAZ

18040319- SÖ

 

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

İnsanlarımızın önemli sorunlarından bir tanesi kullandıkları kelimelerin anlamlarını bilmemeleri ve bu nedenle doğru yerde kullanmamalarıdır. Kullansalar dahi niçin kullandıklarının farkında değildirler. Örneğin bir işe başlamadan evvel besmele çekeriz ama besmele çekmek bize ne getirir, bize ne sağlar bunu birçoğumuz bilmeyiz. Bilsek de ezberedir bilgimiz. Günlük hayatta kullanmış olduğumuz dini ifadeleri öğrencilerde farkındalık oluşturarak öğretmemiz gerekmektedir.

 “Okuduğu dersin hedefinin ne olduğunu bilmek öğrencinin en tabi hakkıdır.” Mualla Selçuk’un bu cümlesi ile bu kazanımı gerçekten bağdaştırdım. Çünkü içerikten habersiz sadece ezberleyen bir eğitim hiçbir alanda kabul değildir.

 

 

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Sadece tekbir ve salavatı söylemesi yetmemektedir. Örneğin Salavatı getirmenin sevgili peygamberimize bir saygı belirttiğini bilerek salavat getiren öğrenci gerçekten hedef davranışa ulaşmış demektir. Peygamber efendimize saygı demek, insana saygı demektir. Onun her şeyden önce bir insan olduğunu bilmek gerekir.

“İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.” Bu cümleye baktığımızda bir insana saygı duymak için öncelikle onu tanımamız gerektiğini anlamamız gerektiğini ifade ediyor. Bu tür ifadelerin kime ne niyetle söylendiği öğrencilere tam anlamıyla içselleştirilmelidir.

Ayrıca kullandığımız kavramların tam anlamıyla tanımını yapamasak da bunu öğrencilerimizin algı düzeylerine indirgeyerek, kolaylaştırarak açıklayabiliriz. “Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.”

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Allah razı olsun, Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah” kavramları bu kazanım kapsamındaki ifadeler olarak belirtilmiştir.  “Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.” Bu cümle aslında tüm kavramların öğretimi için geçerlidir. Günlük hayatta bu kavramları ne amaçla kullandığımızı öğrencilerimize aktarabilmemiz gerekir.

 

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

“…din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.” Mualla Selçuk’un bu cümlesine dayanarak şunları ifade edebiliriz. Duanın anlamını okuduğunda öğrenci bundan nasıl bir çıkarım yapıyor, neye ulaşıyor bunu ifade etmesi ve öğrencilerle bir dua üzerine bir tartışma havası oluşturulabilmesi önemlidir. Öğrenci dualardan ve surelerden yola çıkarak dahi dinimizin nasıl bir yapı olduğunu öğrenebilir.

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

Bugün yoldan geçen insanlara uzatılan sarı mikrofonlar bu gibi durumları sorgular. Sadece arka arkaya söylemek bile ben Müslümanım diyen insanlar için ilkokula gitmeme gerekçesi öne sürülerek söylenememektedir. Söyleyenlerin ise büyük çoğunluğu sadece ezberlemiştir ve bunun için tebrik edilirler. "İçinizden kim daha fazla bilgi parçacığı toplar, daha çok ezberler, daha çok hatırlayıp iyi not alırsa, o kişi başarılıdır!" Bu cümleyi okuduğumda aklımda bunlar belirdi. Gerçekten günümüzde din bilgisi ezberden öteye geçememektedir. Ezberden öteye geçebilmek için din eğitiminin ezberlemek olmadığını, bunun hayatımızı anlamlandırmada önemli bir rol oynadığını, “Oku!” emri ile kastedilenin ne olduğu ile bağdaştırarak sunmak önemlidir.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

Dini bir zorlama olarak algılamaya sebep olan öğretim yöntemleri özellikle bu gibi kazanımlarda ortaya çıkmaktadır. “Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk.” Dinden uzaklaştıracak ve insanı bunaltacak sert emirler yağdırmak, cehennem ile tehdit etmek sadece çocuklar için değil her yaştaki bireyler için olumsuz sonuçlar ortaya çıkarır. İslam’ın şartlarını uygun bir dille, tek tek içselleştirmek önemlidir.

 

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Güzel ahlaktan sadece bahsetmek, sözlü ifadelerle belirtmek her insanın farklı algılama ve yorumlama durumları olduğu düşünülürse oldukça yetersizdir. “Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir. Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.” Temsil olmadıkça tebliğ faydasızdır. Yüce Allah bizlere sadece bir kitap gönderip buna uyun da diyebilirdi. Ancak o bizi en iyi bilendir. Bizlere bir rehber gönderdi. Güzel ahlakın bir temsilini bizlere sundu. Güzel ahlaktan söz ederken peygamberlerin davranışları, olaylar karşısında verdikleri tepkiler ile dinimiz arasındaki bağı kurmak din ile ahlakın bağını anlamlandırmalarını kolaylaştıracaktır.Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.” Bu cümle ile bu kazanım doğrudan ilişkilendirilebilir.

 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

İnsanlarla olan ilişkilerimizde saygı ve sevginin gerekliliğinden bahsetmek için öncelikle saygı ve sevginin nasıl bir şey olduğunu açıklayabilmek gerekir. Saygı ve sevginin olmadığı bir toplumu göz önüne getirebilen kişi bunun gerekliliğini savunur. Saygının büyüklerden korkmak, onların düşüncelerini eleştirmemek ya da karışmamak olmadığını; sevginin ise güzel sözler sarf etmekten ibaret olmadığını göstermek gerekir. Çağın hızla değişmesiyle, kültürlerin aktarımlarında oluşan değişikliklerin ortaya çıkışıyla insanlardaki bu değerler öznellik arz etmeye başladı. “Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.” olarak belirtilen cümle ile saygı; bir duygu olmanın yanında faaliyetleri de içine alan bir kavram olarak değerlendirilmiştir. Bu açıdan saygı duymanın aslında öznellik getirmediğini ve davranışlara yansıması gereken her insan için geçerli faaliyetlerin bütünü olduğunu anlıyoruz.

 

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

Hz. Muhammed’i Tanıyalım ünitesindeki kazanımların tamamını makalede verilen saygı başlıkları ile ilişkilendirdim. İnsana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı kavrâmları aslında tam anlamıyla bir insanı tanımayı, anlamayı, onu değerlendirirken bulunduğu koşulları bilmeyi ve kendi yaşamına uyarlamayı açıklamaktadır. Elbette din konusunda öğrencilerin eleştirileri olacak ve her açıdan sorgulamaya yöneleceklerdir. Aslında bunun önünü ‘Allah öyle emretmiş’ diyerek kapatmak çoğu insanın kolayına gelse de, dönemler arasındaki farkları ve tarihi koşulları bilerek hareket etmek, değerlendirmeleri empati çerçevesinde yapmak ve dini bu bakış açısıyla yorumlamak etkili olur. Hz. Muhammed’in hayatını tanırken saygı ve sevgi kavramlarını sürece dahil eden birey için dinimizi anlamak daha kolay olur.

 

 

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Peygamberimizi tanıdıktan sonra, ona olan saygımızı ve sevgimizi nasıl dile getirebileceğimizi, ona ve yakınlarına nasıl dua edebileceğimizi örneklemek için bu kazanım uygundur. “Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.” Dua cümlelerini, namazımızın yerine getirilmesi gerekli bir bölümü olmanın yanında bizim için ne ifade ettiğini sorgulayıcı şekilde anlamını bilerek kullanmayı ve bu konuda içtenliğimizin olması gerektiğini öğretmeliyiz.

 

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Dinin günlük hayatımıza katkıları ve pratik bilginin getirileri bilinci ile bir öğretim yapılması gerektiği her zaman vurgulanmıştır. Temizlik konusunda maddi temizlik ile günümüzdeki hastalık ve salgınların bağlantısını anlamak güç değildir. Niçin temizlik önemlidir sorusuna verilecek cevaplar her zaman maddi yönde olacaktır. Ancak manevi temizlik ile ibadet ve güzel ahlakın ilişkisini açıklayabilmek o kadar kolay değildir. Soyut durumları somutlaştırmak için günlük hayata dair örnekler, çeşitli etkinlikler ve durumlar öğretmen tarafından oluşturulmalıdır. Dinin her zaman bizim için iyi olanı ve bizim iyiliğimize olanı istemesi bakış açısı, temizliğin neden önemli olduğunu öğrenciye sunar.

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


 
Makale ve Kazanımlar  
  • 4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Prof. Dr. Muallâ SELÇUK’un “DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ” makalesindeki: “Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.” Bu kesiti öğretim programındaki bu kazanımla ilişkili gördüm.

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur. Prof. Dr. Muallâ SELÇUK’un “DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ” makalesindeki bu kesiti öğretim programındaki bu kazanımla ilişkili gördüm.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir. Prof. Dr. Muallâ SELÇUK’un “DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ” makalesindeki bu kesiti öğretim programındaki bu kazanımla ilişkili gördüm.

  • 4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar. Prof. Dr. Muallâ SELÇUK’un “DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ” makalesindeki bu kesiti öğretim programındaki bu kazanımla ilişkili gördüm.

 

 

 

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur. Prof. Dr. Muallâ SELÇUK’un “DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ” makalesindeki bu kesiti öğretim programındaki bu kazanımla ilişkili gördüm.

 

  • 4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.

Güzel ahlaklı olmanın gerekliliğini öğrencilere sunmalıyız.

Çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar. Prof. Dr. Muallâ SELÇUK’un “DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ” makalesindeki bu kesiti öğretim programındaki bu kazanımla ilişkili gördüm. Ahlak eğitiminde amacımızın ne olduğunu açıklayarak dinle temellendirmeliyiz.

 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır. Bu kazanımda öğrencilerin savunma, fikrini dile getirmede izleyeceği yolu açıklarız.

Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.

Ağacın köklerine, insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı kavrâmlarını verilmiştir. Bu fikir ağacından yardım alarak saygı kavramını içerikleriyle ele alıp açıklayabiliriz.

  • 4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Bu bilgi ışığında Peygamberimizin doğduğu çevreyi anlatıp öğrencilerden yorumlayıcı bir bakış ile dönemi ve çevreyi değerlendirmelerini isteriz.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.

Bu kazanımı ahlakla ilişkilendirerek Peygamber Efendimizin ailesine karşı sergilemiş olduğu davranışlarla ilişkilendirebiliriz.

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki erdemli davranışlarına örnekler verilir.

Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

Burada, ahlakı, saygı ve sevgisiyle kültürel bir miras olarak, Kuran ahlakına sahip olan Sevgili Peygamberimizin yaşantılarından örnekler verebiliriz. Prof. Dr. Muallâ SELÇUK’un “DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ” makalesindeki bu kesiti öğretim programındaki bu kazanımla ilişkili gördüm.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.

Bu bilgi ışığında öğrencilere Sevgili Peygamberimizin ve kendi dönemlerini karşılaştırarak ilişkilendirme yapmalarını ve Peygamberimizin yaşadığı zorluklara rağmen güzel ahlakın temsilcisi olduğunu örnekleyen  bilgiler sunmalıyız.

 

 

  • 4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

   Ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki kurulur.

Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.

Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar. Prof. Dr. Muallâ SELÇUK’un “DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ” makalesindeki bu kesiti öğretim programındaki bu kazanımla ilişkili gördüm.

 

Her ders şu veya bu şekilde kendi sesleniş biçimini yani hedefini belirlemelidir. Okuduğu dersin hedefinin ne olduğunu bilmek öğrencinin en tabi hakkıdır. Dersin anlamlandırılamadığı, amacının, hedefinin belirgin olmadığı durumlarda huzursuzluklara ve çatışmalara kapı açılır. Makaledeki bu kesitte genel olarak bütün derslerimizde yapmamız gereken bir davranış olarak göz önünde bulundurmalıyız.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


SÖ-Aybüke Özeroğlu-18040296

MUALLA SELÇUK'UN "DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ" MAKALESİ İLE 4. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMINDA YER ALAN 19 KAZANIM ARASINDA MAKALENİN İÇERİĞİNDEN EŞLEŞTİRME

1.ÜNİTE: GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNİ İFADELER

4.1.1. Dini ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

1.    1)  ‘’Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.’’

2.     2) ‘’Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.’’

 

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

1.         1)‘’Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler.’’

2.      2)‘’Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.’’

3.     3)‘’Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz.’’

 

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dini ifadelere örnekler verir.

1.        1)‘’Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler.’’

2.     2) ‘’Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.’’

3.     3) ‘’ Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.’’

4.     4) ‘’Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz.’’

 

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

1.      1) ‘’Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.’’

2.    2) ‘’Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler.’’

 

2.ÜNİTE: İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

1.    1)  ‘’Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.’’

2.     2)  ‘’İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.’’

3.       3)’Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.’’

 

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

1.     1) ‘’Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.’’

2.      2)’İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.’’

3.      3)’Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.’’

 

 

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

1.        1)‘’Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.’’

2.     2)‘’Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.’’

 

4.2.4. Amentü duasını okur, anlamını söyler.

1.       1)’ İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.’’

2.      2)’Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler.’’

 

 

3.ÜNİTE: GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

1.     1)  ‘’Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisini tartışmak istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar: İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.’’

2.     2)‘’Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir. ‘’

3.      3)‘’Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.’’

4.     4) ’Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz.’’

 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

1.       1) ‘’Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.’’

2.   2) ‘’Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.’’

 

4.3.3. Fatiha suresini okur, anlamını söyler.

1.      1)’Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler.’’

2.      2)''Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.''

 

4.ÜNİTE: HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

1.     1) ‘’Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.’’

 

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

1.      1)‘’Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.’’

 

4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

1.     1) ‘’Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.’’

 

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

1.     1) ‘’Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.’’

 

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

1.      1)‘’İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, insan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.’’

2.     2) ‘’Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.’’

3.     3) ‘’Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.’’

 

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

1.     1) ‘’Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.’’

2.      2)‘’Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler.’’ 

 

5.ÜNİTE: DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

1.     1) ‘’İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.’’

2.    2) ''Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.''

3.     3) ''Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.''

 

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

1.      1) ‘’İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.’’

2.      2) ''Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.''

  

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


 

Ad-Soyad: Bilge Cankurt

Numara: 18040258

Bölüm-Sınıf: SÖ-3

MAKALE İÇERİĞİ VE KAZANIM EŞLEŞTİRMESİ 

 

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

4.1.1., 4.1.2. ve 4.1.3. kazanımlarının, makalede geçen şu paragraflarla bağlantılı olduğunu düşünüyorum:

 

  • “Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”
  • “Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.”
  • “Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.”
  • “Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”
  • “Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.”
  • "Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır."
  • “Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle edilmektedir.”
  • “Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir.” 

 

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

 

4.1.4. kazanımının, makalede geçen şu paragraflarla bağlantılı olduğunu düşünüyorum:

 

 

 

  • “Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”
  • “Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir."

 

 

4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

4.2.1., 4.2.2. ve 4.2.3. kazanımlarının, makaledeki şu paragraflarla bağlantılı olduğunu düşünüyorum:

 

 

  • “Din öğretimi, öğrencinin zihin gelişimine katkıda bulunabilir mi? Bir başka deyişle din öğretimi; öğrencinin karar verme, akıl yürütme, öğrenme, araştırma, sorgulama, yorumlama ve anlamaya yönelik zihinsel çabalarını zenginleştirip besleyebilir mi? İslâm dininin eğitim ve öğretim anlayışını göz önünde bulundurarak, bu soruya cevabımız, "Elbette evet!" sözü ile başlayacak ve muhtemelen şöyle devam edecektir: "...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor.”
  • “Din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”
  • “Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.”
  • “Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle edilmektedir.”
  • “Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir.”

 

 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

 

4.2.4. kazanımının, makalede geçen şu paragraflarla bağlantılı olduğunu düşünüyorum:

 

 

 

  • “Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”
  • “Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”

 

 

4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

4.3.1. ve 4.3.2 kazanımlarının, makalede geçen şu paragraflarla bağlantılı olduğunu düşünüyorum:

 

  • “Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”
  • “Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir. Ancak ben, kabullerime itiraz edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım müddetçe onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm mesâbesindedir. Bu durum, kabullerimi veya doğrularımı zayıflatma, hayatımdaki etki gücünü yitirme ve hatta kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya bırakır. Kabullerim giderek alışkanlık ve sunî bir tekrara dönüşebilir. Doğru veya yanlış herhangi bir fikri, her türlü eleştiriye ve itiraza rağmen hâlâ ayakta duruyor olduğu için kabul etmekle, o fikrin itiraza uğramasına müsaade etmemek ve onu savunmacı bir tarzda koruyarak doğruluğunu kabul etmek arasında bir fark olsa gerektir.”
  • “Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”
  • “Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.”
  • “Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.”
  • “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer.”
  • “Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle edilmektedir.”
  • “Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir.” 

 

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

4.3.3. kazanımının, makalede geçen şu paragraflarla bağlantılı olduğunu düşünüyorum:

 

  • “Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”
  • “Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”

 

 

 

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

4.4.1., 4.4.2., 4.4.3., 4.4.4. ve 4.4.5. kazanımlarının, makalede geçen şu paragraflarla bağlantılı olduğunu düşünüyorum:

 

  • “Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.”
  • “Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.”
  • “Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

 

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

4.4.6. kazanımının, makalede geçen şu paragraflarla bağlantılı olduğunu düşünüyorum:

 

  • “Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”
  • “Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”

 

4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

4.5.1. ve 4.5.2. kazanımlarının, makalede geçen şu paragraflarla bağlantılı olduğunu düşünüyorum:

 

  • “Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.”
  • “Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.”
  • "Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır."
  • “Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle edilmektedir.”
  • “Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir.”

 

 

 



0 Yorum - Yorum Yaz


SEHER KAHVECİ- 18040277- SINIF ÖĞRETMENLİĞİ

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.  

(“Allah (c.c.), peygamber, Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür, tekbir ve salâvat, estağfirullah, sübhanallah” ifadelerine anlamlarıyla birlikte yer verilir. “Allah” konusu anlatılırken zâtî ve subûtî sıfatlara girilmez.  Selam konusunda; esselamü aleyküm/selamün aleyküm ifadeleri ile dilimizde yaygın olarak kullanılan diğer selamlama cümlelerine yer verilir.  Sevap, günah, helal, haram ifadeleri günlük dildeki kullanım örnekleriyle verilir.)

Bu kazanımı “İnsana Saygı: Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir” ile alakalı buldum. Örneğin bu kazanımda ele alınan kavramlar düşünüldüğünde örneğin selam vermek insanın başka insanlara olan saygısını gösterir. Diğer kavramlar ise insanın kendine olan saygısını göstermektedir.   

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.  

(Bayram tekbirleri ve salât-ü selama da anlamlarıyla birlikte yer verilir.)

Bu kazanımı “Kültürel Mirasa Saygı: Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı, ne geleneğe sığınmak, ne de gelenekten kaçmaktır.” İle alakalı gördüm. Çünkü kazanımın içeriğindeki bayram kültürümüzü yansıtmaktadır.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.  

“Allah razı olsun, Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah” gibi günlük hayattac kullandığımız dilek ve dualara yer verilir.)

Bu kazanımı “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz” ile alakal buldum. Çünkü verilen kavramlar hem güzel ahlakla hem de topluma karşı duyarlı olmakla alakalıdır. Bu kavramlar içinde güzel dilekleri barındırır.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.  

(Sübhaneke duası ile ilgili kısa açıklamalar ile duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.)

bu kazanımı “Kültürel Mirasa Saygı: Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir.” İle alaklaı buldum. Özellikle kazanımda yer verilen sübhaneke suresi namazlarda, cenaze namazlarında okunmaktadır. Cenaze törenleri de İslam’ın bize bir mirasıdır.  

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.  

(İslam’ın altı inanç esası, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.)

Bu kazanımı “...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”ile alakalı buldum. Çünkü islamın esasları aslında her insanın aklını kullanarak ulaşabileceği mantık çerçevesinde olan esaslardandır.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.  (İslam’ın beş şartı, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.)

Bu kazanımı “...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”ile alakalı buldum. Bu kazanımda bir önceki kazanımın devamı niteliğindedir.

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.  

Bu kazanımı “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur” ile alakalı buldum. Çünkü 4. Sınıf öğrencisinin anlamlandırabileceği kazanımara yer vermek makalede bu şekilde dile getirilmiştir.

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.  Âmentü duası ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir.

Bu kazanımı “Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. “ ile alaklı buldum. Burada Amentü duasında geçen cümeleler İslamın şartlarını anlatmaktadrı. Yine burada önemli olan bunları söylemek değildir. İşlenmemiş bilgiyi herkes bilir. Önemli olan öğrencinin burada anlatılan şartları bilinçli şekilde anlamasıdır.

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Bu kazanımı “Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.” Alakalı buldum. Çünkü neredeyse her insa dinin güzel ahlakı emrettiğini bilir. Ama önemli olan neden bunu emrettiğidir. Bu ikisi arasındaki ilişkiyi bilmek insanı güzel ahlaka yönlendirecektir. Yani sadece bilgi değil bilginin bilince dönüşmesi çok önemlidir.

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.  Anne baba, kardeşler, akraba, komşu, arkadaş ve öğretmenlerle ilişkiler ayet ve hadislerle açıklanır.  Güzel ahlaklı olmanın birey ve toplum hayatındaki önemine vurgu yapılır.

Bu kazanımı “Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.” İle alakalı buldum. Çünkü bireylerin başta aileleri olmak üzere insanlara gösterecekleri saygı sevgiyi, sevgi de saygıyı getirecektir. Bu iki duygu ayrılmaz bir bütündür adeta.

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.  Fâtiha suresi ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir; surede tavsiye edilen davranışlar belirlenir ve surenin nerelerde okunduğuna değinilir.

Bu kazanımı “Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir.” İle alakalı buldum. Çünkü bu kazanımda öğrenci Fatiha suresinin ve mealini okuyacak. Özellikle sadece mealini okuması bizim iin yeterli değildir. Surede tavsiye edilen davranışları öğrenmesi ve bunu içselleştirmesi önemlidir. Elbette içselleştirme  hemen olacak değildir. Ancak bizim için temel oluşturmak bile çok değerlidir.

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin sosyal ve dinî özelliklerine yer verilir.

Bu kazanımı “Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.” İle alakalı buldum. Çünkü bu kazanımla beraber efendimizin çevre koşullarını öğrenmenin yanında peygamber efendimizin maruz kaldığı davranışları da fark edecek. Peygamber efendimizin doğduğu ve yetiştiği ortamın özellikleri ile beraber ilişkilendirecek ve davranışlarını bu şekilde anlamlandıracak.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Bu kazanımı “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." ile alakalı buldum . çünkü bu kazanımdaki bilgiler doğru verilmesi gereken yoruma kapalı bilgilerdir. Nasılki matematik dersinde 2+2=4  şeklinde öğretmk öneli ise din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde de bu tür kazanımların doğru öğretilmesi önemlidir.

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik öncesi hayatında; sütanneye verilmesi, seyahatleri, hilfü’l-fudûla katılması, Kâbe hakemliği, ticari hayatı ve evliliği konularına kısaca yer verilir.  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki erdemli davranışlarına örnekler verilir.

Bu kazanımıHer alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.” İle alakalı buldum. Çünkü bu kazanımda verilenler öğrenci için bir önbilgi niteliğindedir. Önemli olan bu bilgilerle kendi yaşamlarına yön vermeleridir. Yani bilgi, bilgi olmaktan çıkıp davranışa dönüşmelidir.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cahiliye âdetlerinden uzak durması vurgulanır.  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası, dedesi ve diğer aile büyükleriyle olan ilişkileri ve amcasının evinde gördüğü yakın ilgiyle ilgili somut örnekler verilir.

Bu kazanımı “Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.” ile alakalı buldum. Çünkü verilen kazanımdaki durumlar peygamber efendiizin davranışlarını içermektedir. Şüphesiz insanlar için güzel davranışlardır. Bu kazanım verilirken öğrencilere çok yönlü düşündürerek, doprudan bilgiyi vermeden etkili biçimde açıklanırsa kalıcı olacaktır. Sonuçta her müslüman namaz kılmasını bilir. Ancak namazın önemi kavramış müslümanlar namazlarını kılar.

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.  Mekke yıllarında; ilk vahyin gelmesi, davet süreci, Habeşistan hicretleri, İsra Miraç olayı, Taif yolculuğu ve Medine’ye hicret konuları kısaca verilir.  Medine yıllarında; Medine’de İslam toplumunun oluşması için yaptığı çalışmalara, Hudeybiye, Mekke’nin fethi, Veda Haccı ve Hutbesi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vefatı konuları kısaca ele alınır.

Bu kazanımı “Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.” İle alakalı buldum.  Çünkü önemli olan bu hadiseleri bilmek değildir; önemli olan bu hadiselerden bizizim çıkarımlarıızdır. Çünkü sadece bilmek hiçbir zaman yeterli değşldir. Örneğin öğrenciler burada Medine’ye hicret olayını bilmelerinin yanında neden hicret edildi? Orada neler yaşandı? Bunun sonucunda ne oldu? Bunları bilirlerse o zaman bilginin bilincine erişebilirler.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.  Salli ve Barik duaları ile ilgili kısa açıklamalara ve duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.  Hz. Peygamber’in ailesine “Ehl-i Beyt” denildiğine de değinilir.

Bu kazanımı “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. ” ile alakalı buldum. Çünkü verilen kavramlardan hangisinin bizim için önemli olduğunu bilmek yapacağıız öğretime yön vericidir. Böylelikle gedefimize daha koay ve anlaşılır şekilde uaşabiliriz.

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.  İbadet temizlik ilişkisine ve abdestin alınışına değinilir. Ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki kurulur.

Bu kazanımı “İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.” İle alakalı buldum.  Çünkü insanın ihtiyaçlarından biri de yaptıkları arasındaki ilişkileri bilmektri. Örneğin ben bu derse çalışıyorum, öğreniyorum ama peki bu yaptığımın başka ne getirisi olacak? Bu tarz ilişkilendirmeler insanın doğasında vardır.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.  Ev, okul ve çevre temizliğinin yanı sıra öğrencilerin öz bakım becerilerini geliştirecek; yemek öncesi ve sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular üzerinde durulur.

Bu kazanımı “Ahlâkî Olana Saygı: Fikir ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan biri de “ahlâkî olana saygı” kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisini tartışmak istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar: İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.” İle alakalı buldum. Çünkü temizlik de insanın kendine karşı ahlaki saygısını göstermektir. Temzilik çevreye karşı ise bu da ahlaki olana saygıdır. İnsanın ahlaken çevresini temiz tutması önemlidir.


0 Yorum - Yorum Yaz


4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Allah (c.c.), peygamber, Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür, tekbir ve salâvat, estağfirullah, sübhanallah” ifadelerine anlamlarıyla birlikte yer verilir. “Allah” konusu anlatılırken zâtî ve subûtî sıfatlara girilmez.
Selam konusunda; esselamü aleyküm/selamün aleyküm ifadeleri ile dilimizde yaygın olarak kullanılan diğer selamlama cümlelerine yer verilir.
Sevap, günah, helal, haram ifadeleri günlük dildeki kullanım örnekleriyle verilir.

... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“Allah razı olsun, Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah” gibi günlük hayatta kullandığımız dilek ve dualara yer verilir.

İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. 18 vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.

 

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
Bayram tekbirleri ve salât-ü selama da anlamlarıyla birlikte yer verilir.

 

 Zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

 bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

 

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
Sübhaneke duası ile ilgili kısa açıklamalar ile duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
İslam’ın altı inanç esası, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
İslam’ın beş şartı, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.

İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
Kazanım; “Kur’an-ı Kerim, ayet, sure, cüz” kavramları ile sınırlandırılır.

“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.
Âmentü duası ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir.

 

Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. 

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz. İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Konferans  vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
Anne baba, kardeşler, akraba, komşu, arkadaş ve öğretmenlerle ilişkiler ayet ve hadislerle açıklanır.
Güzel ahlaklı olmanın birey ve toplum hayatındaki önemine vurgu yapılır.

Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.

Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

Doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz.

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
Fâtiha suresi ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir; surede tavsiye edilen davranışlar belirlenir ve surenin nerelerde okunduğuna değinilir.

 

Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin sosyal ve dinî özelliklerine yer verilir.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik öncesi hayatında; sütanneye verilmesi, seyahatleri, hilfü’l-fudûla katılması, Kâbe hakemliği, ticari hayatı ve evliliği konularına kısaca yer verilir.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki erdemli davranışlarına örnekler verilir.

“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. . Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.

Birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı, ne geleneğe sığınmak, ne de gelenekten kaçmaktır.(ss.18 Kültürel Mirasa Saygı)

Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.(ss.15)

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cahiliye âdetlerinden uzak durması vurgulanır.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası, dedesi ve diğer aile büyükleriyle olan ilişkileri ve amcasının evinde gördüğü yakın ilgiyle ilgili somut örnekler verilir.

Eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk.(ss 15)

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
Mekke yıllarında; ilk vahyin gelmesi, davet süreci, Habeşistan hicretleri, İsra Miraç olayı, Taif yolculuğu ve Medine’ye hicret konuları kısaca verilir.
Medine yıllarında; Medine’de İslam toplumunun oluşması için yaptığı çalışmalara, Hudeybiye, Mekke’nin fethi, Veda Haccı ve Hutbesi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vefatı konuları kısaca ele alınır.

İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. 16 âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.(ss 15-16 başı)

 

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.
Salli ve Barik duaları ile ilgili kısa açıklamalara ve duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.
Hz. Peygamber’in ailesine “Ehl-i Beyt” denildiğine de değinilir.

Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.(ss.13)

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
İbadet temizlik ilişkisine ve abdestin alınışına değinilir.
Ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki kurulur.

Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
Ev, okul ve çevre temizliğinin yanı sıra öğrencilerin öz bakım becerilerini geliştirecek; yemek öncesi ve sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular üzerinde durulur

İnsanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.

“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


 

AD-SOYAD: MİRAY ŞAHİN

NUMARA:18040307

BÖLÜM: SINIF ÖĞRETMENLİĞİ 

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1.  Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur (Selçuk,1997).”  Günlük hayatımızda kullandığımız ifadeler iletişimimizi de olumlu/olumsuz etkiler. Önemli olan iletişim kurarken kullandığımız ifadeleri özenli seçmek ve doğru kullanmaktır. Bu sayede tutarlı ve sağlıklı bir iletişim gerçekleştirmiş oluruz. Konuşmalarımız anlam evrenimizin yansımasıdır. Bu evrende her şey olabildiğince anlamlı olmalıdır ki sözümüzün gittiği yere vakıf olalım.

4.1.2.  Tekbir ve salavatı söyler.

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar(Selçuk,1997).” İnsanın fıtratı güvende olma isteğiyle var olmuştur.  Bu kimi zaman bir insanla sağlanır veya nesneyle ama çoğu zaman insan yalnız kalır çünkü yaşam ne kadar topluluk içerisinde gibi gözükse de yalnızlık içsel muhasebe hep bilinen bir gerçektir. Bu zamanlarda insanın sığınacağı nokta bellidir. Allah’ı O’nun sevdiği şekilde anmak ve resulünü ardı sıra anmaktır.

4.1.3.  Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir(Selçuk,1997).” Bir kelimenin tam anlamını bilmek ve onu zihnimizde bir anlam dairesine koymak her iletişimimizi olumlu etkiler ve hedefi tam on ikiden yakalatır. Bu nedenle insan ağzından çıkanı öncelikle kendi anlamalıdır.”

4.1.4.  Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

“Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir(Selçuk,1997).”  Öğrenilen duaları kalbimizde hissedebilmek ve hayatımıza uygulayabilmek için öncelikle manası bilinmelidir. Örneğin bu duada ‘SübhanAllah’ diyerek Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ettiğimizi tasdik ediyoruz.  Bu anlamı bildiğimizde çevremize bakış açımızda da değişiklikler meydana gelecektir.

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

“İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir(Selçuk,1997).” İnsan kendini anlamak istediğinde en önce Allah’ı anlamalıdır. İnsan yetiştiği aile içerisinde imanın şartları üzerine ezber yapar lakin kendi anlamaya başladığında araştırıp bir sonuca varır. Bu araştırma bir hadsizlik eylemi değil sevdiğini anlama eylemidir. Bu anlama en temel iman esasları ile anlaşılabilir.

4.2.2.  İslam’ın şartlarını söyler.

“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır(Selçuk,1997).” İmanın şartında dediğimiz gibi körü körüne bağlılık değil anlayarak derin bir bağlılık oluşturmak amaçtır. Bu derinlikte ancak eylemlerin yapılış amacına ulaşıldığında ve tefekkür edildiğinde ulaşılabilir.

4.2.3.  Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

“Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir. Örgün eğitim kurumlarının çeşitli kademeleri ve sınıf seviyeleri için ara hedefler tespit etme işi ise, program geliştirme alanında yapılacak farklı çalışmaların konusudur(Selçuk,1997).”  Kur’an- ı  Kerim fiziksel anlatıldığı kadar evrensel de anlatılmalıdır. Çünkü evrensel değerlere sahip olan bir dili vardır ve herkese seslenir.  Bunu anlatabildiğimizde akıl da uyar kalp de tasdikler.

4.2.4.  Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

“Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir(Selçuk,1997).” Bu duanın anlamı tam manasıyla kulluk nedir? ‘in karşılığıdır. Tam bir teslimiyet içerir. Hem imanın şartlarını hem tevhid inancını çok güzel bir şekilde bizlere anlatır.

4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1.  Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı' nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir(Selçuk,1997).”  Aslında ‘anlamadan yargılama’ sözü buna örnektir. Çünkü bir insan anlaşıldığı ve saygı gördüğünü hissettiği bir yerde bulunma isteği içerisindedir. Dinimiz bize bu ölçüyü her zaman tavsiye etmektedir.

4.3.2.  İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

“Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... (Selçuk,1997)”  Önemli olan evrensel değerlere saygıdır ve bu dikte edilmeden kazandırılmalıdır. Yoksa dağdaki pirince giderken evdeki bulgurdan olabiliriz.

 

4.3.3.  Fâtiha suresini okur, anlamını söyler. 

“Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir(Selçuk,1997).” Bu surede Allah’ ın varlığını birliğini dile getiririz. Aynı zamanda Allah’a dua etmiş oluruz. Her şeyin O’ndan olduğunu ve yine O’nun rızası dahilinde doğru yolda olacağımızı söylemiş oluruz.  Gün içerisinde en az 40 defa bu sureyi okur ve Allah’tan yardım dileriz.

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1.  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hâkimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler(Selçuk,1997).”  Hz. Muhammed’in doğduğu çevrede ne yazık ki ikinci durum söz konusuydu. Doğduğu çevrede insanlar son derece acımasızdı. Ve Dünya rüyasına çok fazla dalmışlardı.  Böyle bir çevrede sosyal eşitsizlikler ve ahlak yoksunluğu hat safhadaydı. Bu da her zaman olduğu gibi ezenleri değil ezilenleri çok zorluyordu.

4.4.2.  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

“Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar(Selçuk,1997).”  Hz. Muhammed’in aile içerisinde de bu erdemlere sahip olanlar ve olmayanlar mevcuttu. O’nun  bu güzel kişiliğine alt yapı oluşturan büyükleri de vardı yanı sıra ket vuranlarda.

4.4.3.  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

“İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, insan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir(Selçuk,1997).” Hz. Muhammed her zaman yaşadığı çevreden farklı bir kişiliğe sahip olmuştur. Bu nedenle hürriyetini kullanıp bolca tefekkür içerisinde olmuştur. Neredeyse tüm yaşamı bunun üzerine geçmiştir. Yaşamı boyunca birçok insanın yanında değişik evlerde yaşamını idame ettirmiştir. Ve her gittiği yerde kendi varlığını doğru bildiği yolda güzel bir şekilde hissettirmiştir.

4.4.4.  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile  ilişkilendirir.

“Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir(Selçuk,1997).” Hz. Muhammed’in hayatı anlaşılırken olabildiğince doğru gösterilip tavsiye edilecek fakat uygulamada tabi ki bazı eksikler meydana gelecektir. Önemli olan niyetimizde sabit olmamızdır.  Günlük hayatımıza ve yaşamımızda bu niyetlerimizi kalben sünnetler doğrultusunda eyleme geçirmektir.

 4.4.5.  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir(Selçuk,1997).”  Hz. Muhammed’in hayatında sözler tesiri kadar eylemlerinin daha çok tesirli olduğunu görürüz. Çünkü insanlara sadece eylemleri yapmalarını emretmemiş, öncelikle kendisi bu eylemleri tatbik etmiştir. Bu nedenle Mekke ve Medine yılları hep kendisine saygı duyularak geçirilmiştir. Her zaman iyiyi, güzeli, doğruyu yaşamıştır son nefesine kadar ve sonra insanlardan istemiştir.

4.4.6.  Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

“Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir(Selçuk,1997).”  Salli ve Barik duaları geçmişten günümüze geniş zamanı kapsayan bir duadır. Hz. İbrahim’den bu yana efendimiz ve ehli beytine de dua etmekteyiz yanı sıra kendimize de dua etmekteyiz. Bu kadar kısa bir şekilde ancak bu kadar derin bir anlam evreni olabilir.

4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

“Düşünceye saygı, "Benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı da ihtiva ediyor. Düşünsel çabaların sonucunu, 'tek doğru ve pek çok yanlış' seviyesine indirgemeye çalışmak bir hırstır(Selçuk,1997).” Benim tek doğrum anlayışından sıyrılabilmek için öncelikle manevi temizlik gereklidir. Bu manevi temizlik için bazı maddi (abdest) temizlikler gereklidir. Maddi temizlikler ise bazı kurallar çerçevesinde (Hz. Muhammed’in eylemleri) gerçekleştirilir.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

“Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde öğrencilerin düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır(Selçuk,1997).” Öğrenci öğrendiği bilgiler ışığında kendi öz bakımını yapabilecek ve çevresini de bu orantıda temiz tutacaktır. Bu davranışları ile çevresine de aynı zamanda örnek olacaktır.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


 

4. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KAZANIMLARININ PROF. DR. MUALLÂ SELÇUK’UN DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ MAKALESİ İLE İLİŞKİLENDİRİLMESİ

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

·         Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir.

·         Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar arasındaki ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.

·         Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.

·         “Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

 

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

·         Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.

·         “Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar...” 

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

·         Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.

·         Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.

·         “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

·         Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.

·         “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

·         Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.

·         Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.

·         “Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

·         Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.

·         İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. İnsan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

·         Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir.

·         Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.

·         Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.

 

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

·         Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.

·         Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.

·         Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.” 

 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

·         “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

·         Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.

·         Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği iyinin yanına sevabı katabilmek, herkesin bildiği kötünün yanına günahı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.

 

4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

·         Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur. “Din” kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan biridir.

·         Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

·         “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.” 

·         İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.

·         Çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği ‘iyi’nin’ yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

·         "Nasıl bir din öğretimi?" sorusunu cevaplandırmak için, bir "fikir ağacı" geliştirdik. Ağacın köklerine, insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı kavrâmlarını yerleştirdik.

·         Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.

·         Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir.

·         Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

·         Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

·         İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

·         “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.” 

·         Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.

 

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

·         “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlamışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

·         Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

·         Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

 

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

·         Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer."

·         Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

·         Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

·         Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer."

 

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

·         “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.

·         Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.

·         Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

·         Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

·         Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.

·         Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

·         Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.” 

·         Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.

 

 

4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

·         Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.

·         Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.

·         Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.

·         Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir.

·         Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz. 

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

·         Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir.

·         Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor.

·         İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.

·         Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.

 


 


0 Yorum - Yorum Yaz

Şervan Tek 18040311    22.04.2021

Şervan TEK

18040311

Sınıf Öğretmenliği III. Sınıf

 

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

 

Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.

 

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur

 

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.

Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor

 

 

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır

 

 

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

 

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder

çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

 

 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

 

Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.

Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

 

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.

 


4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

 


4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.

 

 

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.


0 Yorum - Yorum Yaz



 Hatice Nur ÖZKAN   18040297

4.1.1. Dini ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur”

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dini ifadelere örnekler verir.

“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

4.2.1.  İslam’ın inançlarını sıralar.

“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.2.3. Kur’an’ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

“Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”

4.2.4. Amentü duasını okur, anlamını söyler.

“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.

"Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

“Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.”

 

4.3.3. Fatiha suresini okur, anlamını söyler

“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

4.4.1. Hz. Muhammedin (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

4.4.3. Hz. Muhammedi’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

4.4.4. Hz. Muhammed’in  (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek.."


0 Yorum - Yorum Yaz


4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

·         “Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

·         "Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır."Bu aşamada öğretmenlere düşen görev ezberci bir öğretim süreci yerine öğrencilere tekbirin "Yüce Allah'ım seni çok seviyorum." Salavatın " Sevgili peygamberime değer veriyorum ve onu seviyorum." anlamlarına geldiği vurgulanmalıdır. ‘’    Burada biraz daha kelimelerin anlamları üzerinde durulması gerektiği vurgulansa da bunu tekbir ve salavat üzerinden anlatması bizlere bilginin nasıl verilmesi konusunda ipucu sağlamaktadır.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

·         Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

·         ‘’ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz.’’

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

·         ‘’Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez.’’

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

·         ’’Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.’’

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

·         ‘’Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."  Bu alıntıda Doğru bir din öğretiminden bahsedilmektedir. Bu öğretim de kanaatimce Kuran-ı Kerim’in doğru anlaşılmasından geçmektedir.

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

·         ’Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.’’

 

4.3. GÜZEL AHLAK

 

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

·         ‘’Çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.’’

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

·         ‘’Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

·         ‘’Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz. Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.’’

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

·         ‘’Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.’’

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

·         ‘’tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir.’’

·         ’’Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

 

·         ‘’Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.’’

4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

·         ’’Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.

·         "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."  Öğrenci bu bilgiler çerçevesinde islam dinini kendi yaşamıyla bağdaştırıp, uygulamaya çalışacaktır.’’

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

·         İnsanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.


0 Yorum - Yorum Yaz


 

 

Kübra Çıkma 17040343 

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

1. Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.

2. Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.

4. Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.

5. Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

 1. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

 4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir. 

1. Ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler. 

1. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

1. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.

2. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.

3. Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

1. Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.

2. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

1. Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

2. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.

3. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

1. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

1. Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.

2.  Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.

3. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.

4. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur. 

1. Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir.

2. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.

3. Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.

4. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek. Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak. Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.

 

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

1. Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez.

2. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

1. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

2. Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

 4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler. 

1. Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir. 

1. Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek.

 

2. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

 

 

3. Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.

 

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

1. Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

2. Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

 1. Herkesin bildiği 'iyi’ nin yanına sevabı katabilmek, herkesin bildiği kötünün yanına 'günahı’ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.

2. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.

4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

1. Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.

2. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

3. Din öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, öğrencide gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın belirlenmesine yardımcı olacaktır.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

1. Din öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, öğrencide gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın belirlenmesine yardımcı olacaktır.

 

2. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek. 


 


0 Yorum - Yorum Yaz

ÖMER YILMAZ SÖ 19040417    22.04.2021

 4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir. 

''İslâm dininin eğitim ve öğretim anlayışını göz önünde bulundurarak, bu soruya cevabımız, "Elbette evet!" sözü ile başlayacak ve muhtemelen şöyle devam edecektir: "...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.  ''

 

 

 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler. 

“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır. ''

 

 

 

 

 

4,3,2İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur. 

'Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.  Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir.'

 

 

 

 

 

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
 

 

''Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.'' 

 

 

 

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir. 

 ''Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır.''

 

 

 

 

 4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler. 

''Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.  ''


0 Yorum - Yorum Yaz

SÖ Jiyan Yağan 17040427    22.04.2021

• SÖ MAKALE VE KAZANIMLAR EŞLEŞTİRMESİ - 22/04/2021
MUALLA SELÇUK'UN "DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ" MAKALESİ İLE 4. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK

BİLGİSİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMINDA YER ALAN 19 KAZANIM ARASINDA MAKALENİN İÇERİĞİNDEN

EŞLEŞTİRME OKUMASI YAPIN.

CEVAPLAR

4. SINIF ÜNİTE, KAZANIM VE AÇIKLAMALARI

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER


KAZANIMLAR

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Dini ifadeleri öğrencilere öğretirken örneğin

• "Allah (c.c.), peygamber, Eûzü billâhi mine'ş-şeytâni'r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür, tekbir ve salâvat, estağfirullah, sübhanallah" ifadelerine anlamlarıyla birlikte yer vererek "Allah" konusu da anlatılırken zâtî ve subûtî sıfatlara girmemeliyiz.

• Selam konusunda; esselamü aleyküm/selamün aleyküm ifadeleri ile dilimizde yaygın olarak kullanılan diğer selamlama cümlelerine yer vermeliyiz.

• Sevap, günah, helal, haram ifadeleri günlük dildeki kullanım örnekleriyle vermeliyiz.

 


      Çünkü ‘'bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur. Dolayısıyla çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.''

 

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Öğretmen bu kazanımı öğrencilere kazandırma sürecinde yapması gereken şeyler arasında aşağıdaki kazanımın açıklamasına göre şöyle bir öğretim süreci sürdürülmeli.

• Bayram tekbirleri ve salât-ü selama da anlamlarıyla birlikte yer verilir.

 

      ‘'Dersler sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler. Herhangi bir ders, öğrencilerine sadece şöyle seslenebilir: "İçinizden kim daha fazla bilgi parçacığı toplar, daha çok ezberler, daha çok hatırlayıp iyi not alırsa, o kişi başarılıdır!" Bir başka ders ise öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek.''

 

Sonuç olarak öğretmen, okuduğu dersin hedefinin ne olduğunu öğrencinin bilmesi için açıklamalar yapmalıdır. Çünkü dersin anlamlandırılamadığı, amacının, hedefinin belirgin olmadığı durumlarda huzursuzluklara ve çatışmalara kapı açılır. Bu nedenle öğretmen öğrenciden ne beklediğini açık bir dille ifade etmeli ki öğrenci de Bayram tekbirleri ve salât -ü selama da anlamlarıyla birlikte neden öğrenmesi gerektiğini bilmeli ve öğrenci aralarındaki ilişkiyi bilirse öğrenme hem ezberlemediği için kalıcı olur. Hem de bilgiler arasında bağ kurarak bilgiyi anlamlandırdığı için daha kolay ve çabuk öğrenir.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

       Öğrencilerin dilek ve dualarda kullanılan dini ifadelere örnek verebilmesi için aşağıdaki açıklamadan yola çıkarak öğretmenin dilek ve duaların ne anlama geldiğini öğrencilere güzel bir dil ve doğru bilgiyle öğrencilere bu bilgiyi sunmalıdır.

• "Allah razı olsun, Allah'a emanet ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah" gibi günlük hayatta kullandığımız dilek ve dualara yer verilir.

Öğretmen tarafından öğrencilere sunulan bilgiler ışığında öğrenci dilek ve dualarda neden dini ifadeler kullanılması gerektiğini anlamlarını öğrenerek hem kullanarak hem de neden kullanılması gerektiğini bağ kurarak anlamlandırıp öğrenmiş olur.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

       Yukarıdaki kazanımın aşağıdaki açıklamasına göre öğretmen öğrencilere yapacağı ders içi çalışmalarında izleyeceği yol ilk öncelikle Sübhaneke duası ile ilgili kısa açıklamalar yapmalı ve duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer vermelidir.

• Sübhaneke duası ile ilgili kısa açıklamalar ile duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.

 


       Çünkü öğrenci Sübhaneke duasını okuduktan sonra anlamını söyleyebilmesi için ilk öncelikle kısa açıklamalar yapmalı ve öğretmen öğrencilere duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgileri verirse öğrenci bağlantı kurarak Sübhaneke duasının anlamını söyleyebilsin. Bu nedenle ‘'din öğretiminde öğretmen öğrencinin zihin gelişimine katkıda bulunabilmelidir. Bir başka deyişle din öğretimi; öğrencinin karar verme, akıl yürütme, öğrenme, araştırma, sorgulama, yorumlama ve anlamaya yönelik zihinsel çabalarını zenginleştirip besleyebilmelidir.'' Tüm bunları gerçekleştirmek istiyorsa öğretmen, Sübhaneke duasını öğrenciden okuyup anlamını söyleyebilmesini istiyorsa din öğretiminde öğrenciyi süreçte aktif tutmalıdır.

 

4.2. İSLAM'I TANIYALIM

KAZANIMLAR

4.2.1. İslam'ın inanç esaslarını sıralar.

     ‘'İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.''

• İslam'ın altı inanç esası, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.

4.2.2. İslam'ın şartlarını söyler.

 


    ‘'İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.''

 

• İslam'ın beş şartı, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.

 

4.2.3. Kur'an-ı Kerim'in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

 

      ‘'Din öğretimi, öğrencinin zihin gelişimine katkıda bulunabilir mi? Bir başka deyişle din öğretimi; öğrencinin karar verme, akıl yürütme, öğrenme, araştırma, sorgulama, yorumlama ve anlamaya yönelik zihinsel çabalarını zenginleştirip besleyebilir mi?''
 
• Kazanım; "Kur'an-ı Kerim, ayet, sure, cüz" kavramları ile sınırlandırılır. 

 

     ''İslâm dininin eğitim ve öğretim anlayışını göz önünde bulundurarak, bu soruya cevabımız, "Elbette evet!" sözü ile başlayacak ve muhtemelen şöyle devam edecektir: "... Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur'ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.''

 

      Bu bilgilerden yola çıkarak öğretmen öğrencilere Kur'an-ı Kerim'in tanımlaması ve Kur'an- Kerim kitabımızın içinde yer alan ayet, sure, cüz kavramlarının bu bilgiler ışığında doğru tanımını da yaparak öğrencilerin düşüncelerine saygı duyarak "Benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep yanlıştır" şeklindeki hırsından sıyrılarak kavramların tanımlarını yaparak bilgilere öğrenciye ihtiva edecektir.

 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

Öğretmen bu kazanımı öğretim sürecinde öğrencilere kazandırırken öğrenciler ise öğretim sürecinde bilgiyi nasıl alabileceğine dair hususları dikkate alarak öğrenme sürecinde kendini aktif konuma getirebilmesi için öğretmen ve öğrenciler şu hususlara dikkat etmelidir.

• Âmentü duası ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir.

 

       Öğretmen öğrencilere Âmentü duasını okuyup anlamını söylerken Arapçada Âmentü duasında aynı kelimeleri kullanılması söz konusu olduğu için öğrenciler aslına göre duayı aynı şekilde okuyacaktır. Türkçeye çevirerek okuduğunda yine aynı kelimeleri öğrenciler okuyacaktır Fakat öğretmen duanın anlamını okuduğunda öğretmenin burada dikkat etmesi gereken şey öğretmenin Âmentü duasının anlamını okuduktan sonra duanın anlamının ne anlama geldiğini öğrencilere tartışarak bir açıklama getirmelidir. Çünkü bir dua da bir kelime bir çok anlama gelebilir. Böylelikle ‘'insanlar arasındaki ilişkilerin anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıklarının tam açıklaması yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı "anlam kodlarına" ve farklı "referans çerçevelerine" sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.'' ‘'Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu "din" olgusudur. Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.'' Dolayısıyla öğretmenin bir duanın ne anlama geldiğini ve duaların bir çok anlama gelebileceğinin öğrencilere öğretebilirse öğrencilerde bir kelimenin ya da bir kavramın tam anlamını öğrenip tanımını yapabilir. Burada öğretmen ve öğrenci birlikte öğretim sürecinde yer almalıdır. nun dinin etkisinin ya da bir rolünün olduğunu öğretmenler öğrencilere fark ettirerek öğretecek ve bireyin ahlaklı olmasında dinin rolünün önemini ve bağlantısını öğrenci fark edip görecektir.
 

4.3. GÜZEL AHLAK

KAZANIMLAR

 

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

     ‘'Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur. insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı kavrâmlarını'' öğrenci kendisi sorgulayarak anlayıp içselleştirebilirse bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark edecektir. Çünkü öğrencilere Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde verdiğimiz din ve ahlakla ilgili bilgilerin bireyin güzel ahlaklı olmasındaki rolünün önemi yadsınamaz. Öğrenci bu bilgilerle güzel ahlak ile dinin birbirine çok sıkı bir şekilde bağlandığını güzel ahlaklı bir birey olmamızdaki etkisi dinin önemini kavrayarak güzel ahlaklı olmak ile din ilişkisinin ayrılmaz bir parça olduklarını göreceklerdir. Dolayısıyla güzel ahlaklı olmamızın koşulunun dinin etkisinin ya da bir rolünün olduğunu öğretmenler öğrencilere fark ettirerek öğretecek ve bireyin ahlaklı olmasında dinin rolünün önemini ve bağlantısını öğrenci fark edip görecektir.

 

 

 

 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
 
     ‘'Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur. insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı kavrâmlarını'' öğrenci sorgulayarak anlayıp içselleştirebilirse bireyin insani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunacak duruma gelebilmesi için ‘'din öğretimi alanındaki kavramların güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilebilmesi gerekir.'' Yani saygı ve sevgi kavramlarını öğretmen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde öğrenciye doğru bir şekilde ihtiva ederse öğrenci gereken tüm doğru bilgileri doğru bir şekilde alarak bu kazanımı doğru bir şekilde kazandırmış oluruz.

 

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

    Öğretmen bu kazanımı öğretim sürecinde öğrencilere kazandırırken öğrenciler ise öğretim sürecinde bilgiyi nasıl alabileceğine dair hususları dikkate alarak öğrenme sürecinde kendini aktif konuma getirebilmesi için öğretmen ve öğrenciler şu hususlara dikkat etmelidir.

• Fâtiha suresi ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir; surede tavsiye edilen davranışlar belirlenir ve surenin nerelerde okunduğuna değinilir.

      Öğretmen öğrencilere Fâtiha suresini okuyup anlamını söylediğinde ‘'öğrenciler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.'' Yani Fâtiha suresinde tavsiye edilen davranışları öğrenciler içselleştirerek uygulayabilir. Fâtiha suresini öğretirken nerelerde okunduğuna değinerek öğrencilerin Fâtiha suresinin önemini anlayabilsin.


4.4. HZ. MUHAMMED (S.A.V)'İ TANIYALIM

KAZANIMLAR

 

4.4.1. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
 
     ‘'Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. İç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.''

 

• Hz. Muhammed'in (s.a.v.) doğduğu çevrenin sosyal ve dinî özelliklerine yer verilir.

4.4.2. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

       ‘'İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.''


4. 4.3. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

• Hz. Muhammed'in (s.a.v.) peygamberlik öncesi hayatında; sütanneye verilmesi, seyahatleri, hilfü'l-fudûla katılması, Kâbe hakemliği, ticari hayatı ve evliliği konularına kısaca yer verilir.

• Hz. Muhammed'in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki erdemli davranışlarına örnekler verilir.

4.4.4. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

 

      ‘'İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. 17 insan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.''

 

• Hz. Muhammed'in (s.a.v.) cahiliye âdetlerinden uzak durması vurgulanır.
• Hz. Muhammed'in (s.a.v.) amcası, dedesi ve diğer aile büyükleriyle olan ilişkileri ve amcasının evinde gördüğü yakın ilgiyle ilgili somut örnekler verilir.

4.4.5. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

       ‘'Fikir ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan biri de "ahlâkî olana saygı" kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisini tartışmak istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar: İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.''

• Mekke yıllarında; ilk vahyin gelmesi, davet süreci, Habeşistan hicretleri, İsra Miraç olayı, Taif yolculuğu ve Medine'ye hicret konuları kısaca verilir.
• Medine yıllarında; Medine'de İslam toplumunun oluşması için yaptığı çalışmalara, Hudeybiye, Mekke'nin fethi, Veda Haccı ve Hutbesi, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) vefatı konuları kısaca ele alınır.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

      ‘'Burada, "ahlâkî fikirler" ile "ahlâklılık adına ileri sürülen fikirler" arasındaki ayrıma dikkat çekmek istiyorum. Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar.''

• Salli ve Barik duaları ile ilgili kısa açıklamalara ve duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.
• Hz. Peygamber'in ailesine "Ehl-i Beyt" denildiğine de değinilir.

 

4.5. DİN VE TEMİZLİK
KAZANIMLAR

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

    ‘'Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye çalışalım.''

• İbadet temizlik ilişkisine ve abdestin alınışına değinilir.
• Ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki kurulur.


4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

     ‘'Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu "din" olgusudur.''

• Ev, okul ve çevre temizliğinin yanı sıra öğrencilerin öz bakım becerilerini geliştirecek; yemek öncesi ve sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular üzerinde durulur.


0 Yorum - Yorum Yaz


22.04.2021

Adı Soyadı: Cansu Atay

Numara: 18040096

 

“Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri” adlı makalenin içeriğini  “4. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersi öğretim programında yer alan kazanımlar ile eşleştirme

 

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Makalede bulunan aşağıdaki yazıyı bu kazanımlarla ilgili buldum.

Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur. “Din” kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan biridir. Eskilerin “efradını câmi, ağyarını mâni” diye niteledikleri bir tanım yapmak din için çok zordur. Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır.

Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

           

            4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

            4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

            4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

            Makalede bulunan aşağıdaki yazıyı bu kazanımlarla ilgili buldum.

Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır. Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.

 

            4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

            4.3.2. İnsan ilişkilerinin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini vurgular.

            Makalede bulunan aşağıdaki yazıyı bu kazanımlarla ilgili buldum.

Çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'İyi’nin yanına `sevabı katabilmek, herkesin bildiği 'kötünün yanına 'günahı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını taşır.

Düşünceye saygı, "Benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı da ihtiva ediyor. Düşünsel çabaların sonucunu, 'tek doğru ve pek çok yanlış' seviyesine indirgemeye çalışmak bir hırstır. Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir. Ancak ben, kabullerime itiraz edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım müddetçe onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm mesabesindedir. Bu durum, kabullerimi veya doğrularımı zayıflatma, hayatımdaki etki gücünü yitirme ve hatta kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya bırakır. Kabullerim giderek alışkanlık ve sunî bir tekrara dönüşebilir. Doğru veya yanlış herhangi bir fikri, her türlü eleştiriye ve itiraza rağmen hâlâ ayakta duruyor olduğu için kabul etmekle, o fikrin itiraza uğramasına müsaade etmemek ve onu savunmacı bir tarzda koruyarak doğruluğunu kabul etmek arasında bir fark olsa gerektir.

Hürriyete saygı, insanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim.

 

            4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

            4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

Peygamberimiz (s.a.v.) ile ilgili kazanımları aşağıda yer alan yazıya göre öğretebiliriz. Kısaca konular çözümleyici ve yorumlayıcı yaklaşımlarla sunulmalıdır.

Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama,  anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.

Ayrıca Hz. Muhammed’de (s.a.v.) bu makalede yer alan insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı gibi insanda bulabilecek tüm iyi özelliklerin bulunduğunu da öğretmeliyiz.

 

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

            4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Makalede bulunan aşağıdaki yazıyı bu kazanımlarla ilgili buldum.

Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hâkimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları –en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.

Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

 

            4.1.4. Sübhaneke duasını okur ve anlamını söyler.

            4.2.4. Amentü duasını okur ve anlamını söyler.

            4.3.3. Fatiha suresini okur, anlamını söyler.

            4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamlarını söyler.

Makaleden alınan aşağıdaki yazıya göre dua ve sure öğretimi yapılabilir. Öğrenciler duaların ve surelerin anlamlarını bilmeli ve tercihlerini kendileri yapabilmelidir.

Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır. Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.


0 Yorum - Yorum Yaz


4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir. “

“Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz.”

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

 4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir. “

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

“Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. “

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

 4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

“Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. “

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

“Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese
eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.”

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir. “

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

“İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark
etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, insan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama
hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”

 

4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

“Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”

“İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.”

 

 

“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel
tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik
edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.”

 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

“Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar
ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında
yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir,
Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.”

“Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye
değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla
kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam
kazanıyor.”

“Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin
saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey
öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu
anlatılmamıştır.”

“Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere
dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı
şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil.”

“Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

 4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

 

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

“Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. “

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik,
cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna
geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa,
o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

 

 

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile
ilişkilendirir.

“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir
anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil,
düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine
önem verecekti.”

“Bir başka deyişle din öğretimi; öğrencinin karar verme, akıl yürütme, öğrenme, araştırma, sorgulama, yorumlama ve anlamaya dininin eğitim ve öğretim anlayışını göz önünde bulundurarak, bu soruya cevabımız, "Elbette evet! “ sözü ile başlayacak ve muhtemelen şöyle devam
edecektir: "...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir .”

“Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam
ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en
iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.”

4.5. DİN VE TEMİZLİK

“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve
gençleri bilinçlendirmek...
" . “

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.


 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ MAKALESİ İLE 4. SINIF KAZANIMLARININ BAĞDAŞTIRILMASI

 

1) 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Ø  Makalenin anahtar kavramlarından olan ahlak ve özellikle ahlak eğitimi makalenin özetlenmesinde önemli yer tutmakla birlikte şu ifadede vücut bulmuştur: ‘’ ‘Sizler de ahlaklı ve bilgili iyi birer insan olun! İnandığınız ilke ve değerlere uygun hareket ederseniz mutlu olursunuz’ şeklinde ifadeler kullanarak onları bilgilendirip eğitmeye çalışıyoruz.’’ Burada dini doğru algılamanın ahlakla olan bağlantısı kurulmuştur.

2) 4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Ø  Yine ahlak gibi sevgi ve saygı da makalede sıkça yer verilen kavramlardır. Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretiminde dikkat edilmesi gerekenlerin başında şüphesiz bunlar gelmektedir. Zira öğretmen öğrencisine rehberdir. Makalede de çocuğun çevresindekilerinin çocuğa örnekliği konusundan yola çıkılarak bu iki kavrama değinilmiştir: ‘’Onlar, dinlerini doğru anlar ve uygularlarsa, toplum sağlam bir zemin üzerine oturur kanaatini taşıyoruz. Bu düşüncelerden hareketle, öğrencilerimize ‘Küçüklerinizi sevin!’, ‘Büyüklerinizi sayın!’ diyoruz. Derslerde, ‘Dinimiz doğru olmamızı, çalışkan olmamızı. bilgili olmamızı istiyor! siz de böyle davranın!’’ Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahiili olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.’’

3) 4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Ø  Burada ifadelerin kullanımı konusunda öğretim yapılırken ümidin devamlılığının önemine vurgu yapılabilir. Makalede de ‘’ Ümitsizlik ve karamsarlık Kur' anda kötülenmiştir. ‘Allah 'ın rahmetinden ümidinizi kesnıeyiniz, zira kafirlerden başka kimse Allah'ın rahmetinden ümidini kesmez" ayeti, bu konteksteki ayetlerin sadece bir tanesidir. İnsanın yaşam serüvenindeki çelişkiler, gerilimler, ifrat ve tefrit diyebileceğimiz aşırılıklar, hep dengenin bir tarafa kayması ve dolaysıyla bozulması hadisesidir. Olumsuzluklar yaşanacaktır, fakat önemli olan dengenin bozulmaması, aşırılıklardan birine saplanıp kalınmamasıdır.’’ şeklinde yer almıştır.

4) 4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

Ø  İslamın inanç esasları diğer adıyla imanın şartları öğretilirken bu şartların önemi hakkında bilgi verilebilir. Makalenin yazarı bu kazanıma da temas etmiştir: ‘’Hayattaki iniş ve çıkışlarda, Allah'a inanmanın değeri hakkında bilgi verilebilir ve öğrencilere, imanlanmanın aksiyon haline gelebilmesinin örnekleri sunulabilir.’’

5) 4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

Ø  Bu kazanımı da önceki kazanımdaki cümleyle bağdaştırabiliriz. Çünkü amentü duası anlamı itibariyle islam inanç esaslarını dikkate almaktadır: ‘’Hayattaki iniş ve çıkışlarda, Allah'a inanmanın değeri hakkında bilgi verilebilir ve öğrencilere, imanlannın aksiyon haline gelebilmesinin örnekleri sunulabilir.’’

 6) 4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

Ø  ‘’Nasıl bir din öğretimi?’’ sorusunun şekillendirdiği fikir ağacında belirtilen özellikler tam da bu kazanıma uygundur. Zira öğrenci örnek olarak alabileceği Hz. Muhammed’in davranışlarına uygun bir öğretim gördüğünde kendini ona daha yakın hissedecektir.

 

7) 4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

Ø  Mekke ve Medine yıllarında İslam toplumunun oluşması için yaptığı çalışmalara yer verildiği için Hz. Muhammed’in  özelliklerinden yola çıkılmışcasına yazılan bu parça kazanımın açıklayıcısı konumundadır: ‘’Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.’’

8) 4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

Ø  Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin sosyal ve dinî özelliklerine yer verildiği için ‘’ Yanlış veya çarpık saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz.’’ cümlesi Hz. Muhammet’in çevresinde yanlış ve doğru saygı anlayışının temsillerinin nelere sebep olduğu hakkında ipuçları taşımaktadır.

9) 4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Ø  Hz Muhammed’in ailesindeki kişilerin örnek davranışlarına ve Hz. Muhammed’in yetiştirilmesinde nelere önem verdiklerine yer verilmektedir bu kazanımda. Makaledeki tezahürünü ise şu paragrafla ifade edebiliriz: ‘’Biz yetişkinler, sahip olduğumuz dini ve ahlaki değerleri, din öğretimi vasıtasıyla yetişmekte olan nesle aktarma gayreti içindeyiz. Eğitim öğretim sürecinde, öğrencilerimizin geçmişten devraldığımiZ kültürel mirastan haberdar olmalarını, bu mirasla tanışmalarını ve mensubu olduğumuz dini öğrenmelerini istiyoruz. ‘’

10) 4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

Ø  Hz. Muhammed’in hayatının ilk yıllarının işlendiği kazanım onun gelişimini göz önünde bulundurmamızı öğütlüyor. Makalenin yazarı ise insanın gelişimini şu cümlelerle ifade etmektedir: ‘’ İnsanın, her yöne gelişme kabiliyeti vardır. Bir yandan aceleci, telaşlı, bencil ve yukarıda tasvir edildiği gibi nankör, diğer yandan da akıllı, seven, sakınan, paylaşabilen, iyi işler yapabilen insan. Her ikisi de aynı insan. İnsan ne iyi ne kötü, insan hem iyi bem kötü. Hem biri, hem öteki var insanda. İnsanda mevcut zıt uçlar, zıt kutuplar, artılar, eksiler hep doğru davranışlara zemin hazırlayan birer ortam olarak görülmelidir. Böyle bir ortamda, ancak sürekli bir çaba ve hareket içinde olan, gayret ye meşakkatle yoğrulan bir kişilik kendini kurup oluşturabilir.’’

 11) 4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Ø  Bu kazanımımızda da ehlibeyt konusuna kısa bir giriş yapıldığı için makaledeki ‘’ Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiğini istedi.’’ ifadesi ehlibeytin de aynı çabayı gösterdiğini göz önünde bulundurduğumuzda bağdaştırabileceğimiz bir noktadadır.

12) 4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

Ø  Kazanımda ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki kurulmaktadır. Yazar makalede Şems’ten ‘’Nefse ve onu şekillendirene andolsun ki, Allah ona bozukluğunu ve iyiliğini işlemiştir. Nefsini temizleyen kurtulur, ama onu kirletip örten ziyana uğramıştır" alıntısına yer vermiştir.

13) 4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Ø  Temiz ve düzenli olma konusunda anne babaların, öğretim görevindeki kimsenin ve çevrenin tıpkı diğer konularda olduğu gibi çocuğa örnek olması gerektiği vurgulanır.

14) 4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

Ø  ‘’ Sıkıntılar kapımı çalmışsa, paniğe kapılmam, bahane bulmam, ümidimi kesmem, kendime acımam, ‘Muhakkak her güçlükle beraber bir kolaylık vardır’ vurgulu söyleminden aldığım manevi enerji ve ‘Biz, Allah'a aidiz ve biz O'na döneceğiz’ Kur'ansal gerçeğine olan inancım,  beni yeni çözümler bulmak için harekete geçirir, böylece bütün gücümü seferber ederim. Aynı şekilde başarının da bana Allah'ı unutturmasına izin vermem. Çünkü bilirim ki, bugün en üst noktadaysam,  en alt noktada olabilirim. Bu başarı bana Allah'ın bir lütfudur. Bugün çıkmışsam yarın inebilirim. Bugün etrafımda olanlar yarın bana sırt dönebilirler. Kur'an ifadesiyle. söylersek, ‘Sürekli olan sadece sadece Allah’tır’ ’’ ifadeleri Fatiha suresinin anlamıyla kısmen bağdaşmaktadır. Burada farklı surelerden alıntılara yer verilmektedir.

15) 4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

Ø  Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretimini tümden ele aldığımızda aynı zamanda İslam’ı esas aldığımızı bilmeliyiz. Makalede ‘’Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.’’ paragrafı Allah’ın insana verdiklerini islamın şartları bağlamında irdelememize olanak sağlamaktadır.

16) 4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Ø  Kuran’la ilgili kavramlar da üstü kapalı bir şekilde  vücut bulmaktadır makalede: ‘’ Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.’’

17) 4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Ø  Makalede yazar gerçek yaşamdan bir örnek almıştır ve şu olayı bizlere sunmuştur: ‘’ Sınıfa giriyorum, öğrencilerin elinde su tabancaları, su tabaneası bulamayanlar ise bir poşete su doldurmuş, poşeti delmiş, herkes birbirini slatıyor, kavga dövüş almış başını gidiyor. O zaman onlara, yaptıklarının kötü olduğunu anlatmak gerekiyor. Onlara dinimizin, insanları sevrnemizi emrettiğini, başkalarına zarar vermenin günah olduğunu anlatıyorum. Fakat, dinleyen kim!". Bunu anlatan öğretmenin günah kavramını çocuğun içselleştirmesi adına sarfettiği çabanın yetersizliği ortadadır. Sadece derste verip geçmiştir fakat öğretimde bu ifadelerin tekrarlanması gerekmektedir. O zaman çocuk kazanım çerçevesinde hareket edebilir.  

18) 4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Ø  Yukarıdaki kavramlar da dahil edilecek şekilde makalede dini terimler konusunda şu açıklamalara yer verilmiştir: ‘’Öğrencide geliştirilmesi hedeflenen kabiliyetler olarak ele alındığında, söz konusu terimlerin, Din Dersi'nde hangi anlama geldiklerini göstereceğim. Dersler, sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulunduk arı ölçüde önemlidirler ve değerlidirler.’’

19) 4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

‘’Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.’’ ifadesiyle din kültürü ve ahlak bilgisi öğretiminde ilahi mesajla anlamlandırmanın bağını kurmanın önemi üzerinde durulmuştur. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 Kaynakça

“Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri: Zihin Gelişimi Açısından Bir Deneme”. Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, Sayı: 4, 1997, ss. 145–159


 


0 Yorum - Yorum Yaz


4. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ KAZANIM VE MAKALE EŞLEŞTİRMESİ

SAKİNE SELCEN ASLAN 18040246 SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ÖDEV 3

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

‘’ Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.’’    

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

  “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

 “Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez.”

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

   “Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.

   Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

“Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

“Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

   ‘’Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.’’ (sayfa 8)

4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

  “İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.”

‘’Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.’’

“Herkesin bildiği iyinin yanına sevabı katabilmek, herkesin bildiği kötünün yanına günahı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

  ‘’ Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz.’’ (sayfa 5)

‘’Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.’’ (sayfa 5)

 4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.           

   ‘’Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.’’

   ‘’Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.’’

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.                        

   ‘’Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.’’ (sayfa 7)

   ‘’Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.’’ (sayfa 8)

‘’Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.’’ (sayfa 9)

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

   ‘’Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.’’ (sayfa 7)

4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

   ‘’Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.’’ (sayfa 7)

 4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

   ‘’Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. ‘’ (sayfa 3)

   ‘’Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.’’ (sayfa 6)

4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

   ‘’Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.’’ (sayfa 8)

‘’Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.’’ (sayfa 9)

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

   ‘’Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler.’’ (sayfa 1)

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

“Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.” 

 4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

   ‘’Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."                                 

 

 

Kaynakça: SELÇUK, Mualla; ‘’Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri’’, AÜ TÖMER ULUSLARARASI DİN EĞİTİMİ SEMPOZYUMU, Ankara 1997,s.28.-35


0 Yorum - Yorum Yaz

so_ozlem cam_18040260    22.04.2021

 

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dini ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır

Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü’ nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.

 

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.

 

 

4.3. GÜZEL AHLÂK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur.

 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı vs. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. Kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız

 

 

4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.

Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

 

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


MAKALE VE KAZANIM EŞLEŞTİRMESİ

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

 “Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

“Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez.”

 

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

 

 “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

 

“Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler.”

 

 

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

“Düşünceye saygı, "Benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı da ihtiva ediyor. Düşünsel çabaların sonucunu, 'tek doğru ve pek çok yanlış' seviyesine indirgemeye çalışmak bir hırstır. Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir. Ancak ben, kabullerime itiraz edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım müddetçe onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm mesâbesindedir”

 “Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.”

“Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.”

 

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

“Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.”

 

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

Kuran-ı Kerim, ayet, sure ve cüz kavramlarının öğretiminde bu kavrama benzer nitelikte anlam taşıyan örneklerle anlatmalıyız.

“Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

“Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın

ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi

olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.”

4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel

tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik

edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.”

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna

geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa,

o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey

hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları –en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.

Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani

ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

 

 

 

 

 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

“Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere

dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz.”

“Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar'

görüntüsüne şaşmamalıyız.”

“Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve

kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız. Burada akla şöyle bir soru gelebilir: Ne demek düşünceye saygı? Peki ya insana, hürriyete, ahlâkî olana saygı ne demek?”

 

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

 

“Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.”

“Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır.”

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

 

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik,

cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna

geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa,

o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”

“Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

“Kültürel miras konusunda bir engelimiz daha var, o da tarihî birikimimizde değerli ve güzel olduğunu zannettiğimiz her ne varsa öğrencilerimizin kafasına doldurmak temayülümüz. Oysa artık çocuklarımızın öğrenmesi gereken muhtevayı seçmede bazı kriterlere sahip olabilmeliyiz.”

 

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

 

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.

Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

 

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

“Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.

 

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

“Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini,

değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.”

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

 

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

 

4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

“Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.” 

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler”

 

 

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."


0 Yorum - Yorum Yaz


KAZANİM 4.1.1

Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din

kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak,

bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur. “Din” kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan

biridir. Eskilerin “efradını câmi, ağyarını mâni” diye niteledikleri bir tanım yapmak din için çok

zordur. Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din değildir. Birinci kazanımı bununla ilişkilendirme.

KAZANIM 4.1.2

Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da

sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini

gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak

tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde

duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı,

sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. İkinci kazanımı bununla ilişkilendirme.

KAZANIM 4.1.3

Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki

inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş

yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde

bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah

adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Üçüncü kazanımı da bununla ilişkili.

KAZANIM 4.1.4

Herkesin

bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek,

ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz,

desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.

Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani

ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici

güçler haline gelmesini sağlar. Dördüncü kazanımda bununla ilişkili olarak gördüm.

KAZANIM 4.2.1

Fikir ağacımıza baktığımızda ağacın ürünleri olarak görünen bazı kavramlarla karşıla-

şacağız. Bu kavramlar, kendi başına düşünme kabiliyeti, eleştirel zihniyet, seçme kabiliyeti,

hayatın anlamını keşfetme ve inancıaklıyla bütünleştirme olarak sıralanıyor ve bunlar

öğrencide geliştirmeyi hedeflediğimiz kabiliyetleri gösteriyor. Birinci kazanımın bununla ilişkili olduğunu düşünüyorum.

KAZANIM 4.2.2

“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru

bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve

gençleri bilinçlendirmek..." İkinci kazanımı bununla ilişkilendirilebiliriz diye düşünüyorum.

KAZANIM 4.2.3

Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

"...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı

kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin

zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu

olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah,

düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı

Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese

eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce'

birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize,

'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiyor. Üçüncü kazanımı da bununla ilişkilendirebiliriz.

KAZANIM 4.2.4

 “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru

bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve

gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin

bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı

olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini

sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam,

konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır. Dördüncü kazanımı bununla ilişkilendirebiliriz diye düşünüyorum.

 

 KAZANIM 4.3.1

Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik,

cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna

geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa,

o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey

hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam

ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en

iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin

bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek,

ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz,

desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.

Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani

ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici

güçler haline gelmesini sağlar.

KAZANIM 4.3.2

Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek,

tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında

kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da

sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini

gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak

tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde

duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı,

sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. Saygı duymak;

düşünmeyi, tanımayı,

anlamayı, sorgulamayı

ve sonra bir

değerlendirmeye

gitmeyi gerektirir. İkincikazanım bununla ilişkilendirilebilir.

KAZANIM 4.3.3

Din öğretiminde gençler

hangi muhtevaya

ihtiyaç duymaktadır?

Sorusuna bu tebliğ

kapsamında

verilebilecek cevap:

Öğrenciler için sahip

olunmaya değer

muhteva hayatın

problemlerini çözmede

kullanabilecekleri

muhtevadır. Bunu Kimi Örnek Almalı kitabında yer alan Kur'an-ı Kerim’ in bütün içeriğini kapsayan üç ana konu ihtivasını esas alması itibariyle bu kazanım la ilişkilendirdim bu pasajı.

İlki “Nasıl bir Allah?” 1-4 âyetler de konu edilen “İman" dır.

İkincisi 5 âyette “İbadet"

Üçüncüsü 6-7 âyette “Ahlak”

 

KAZANIM 4.4.1

 

Din öğretiminde gençler

hangi muhtevaya

ihtiyaç duymaktadır?

Sorusuna bu tebliğ

kapsamında

verilebilecek cevap:

Öğrenciler için sahip

olunmaya değer

muhteva hayatın

problemlerini çözmede

kullanabilecekleri

muhtevadır. Kültürel mirasa saygı, tarihi

birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini,

değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Birinci kazanımı bununla ilişkilendirebiliriz diye düşünüyorum.

KAZANIM 4.4.2

Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir.

Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve

koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. İkinci kazanımla ilişkilendirilebiliriz fazla olmasada.

KAZANIM 4.4.3

olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir.

Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve

koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

KAZANIM 4.4.4 VE KAZANIM 4.4.5

Din öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, öğrencide gelişmesini

istediğimiz "hedef davranışlar"ın belirlenmesine yardımcı olacaktır. Böylece Din Kültürü ve

Ahlâk Bilgisi derslerinde öğrencilerin düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana

gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır. Muhtevanın öğrencide nasıl bir davranış

geliştireceği yani öğretme-öğrenme süreci sonunda elde edilecek ürünün açıkça tanımlaması  ve bu pasajı kazanım 4 ve 5 ilişkilendirmemin sebebi hedef davranışımızı belirlemede eğer rehberimiz, öncümüz İnsanın hakikati, Kâinatın en çetin sırrı, misilsiz insan , Zâtiyle tek olan Yaratıcının koskoca insan ehrâmında  ve en yüksek noktada halkettiği insan Efendimizin(s.a.v) hayatını,  çevresini vs. İyice fehmedip fehmettiği bilgiyi bilkuvveden bilfiile dökersek o zaman davranışınızın yöntemini, yönünü belirlemiş oluruz.

 

KAZANIM 4.4.6

Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek,

tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında

kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da

sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini

gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak

tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde

duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı,

sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerekir.

Bunu da altıncı kazanım la ilişkilendirebiliriz.

 

ASLAN

DEMİR


0 Yorum - Yorum Yaz


Emrullah KAYNAK

18040282  SINIF ÖĞRETMENLİĞİ

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir. Peki, din eğitimcisi bunu hangi yolla yapacaktır? Dinî metinleri ezberleterek mi? İlmihal bilgileri belleterek mi? Araştırma yaptırarak mı? Soru sorarak mı? Bu, bir yöntem sorunudur.” Dini ifadelerin ezberletilerek mi yoksa gerçekten öğretilerek mi? Kavratılmasından bahsedilmiştir.

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Salavat, rahmet dua ve mağfiret dilemedir. Bu kapsamda “İnsana Saygı: Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. Âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.”

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir. Peki, din eğitimcisi bunu hangi yolla yapacaktır? Dinî metinleri ezberleterek mi? İlmihal bilgileri belleterek mi? Araştırma yaptırarak mı? Soru sorarak mı? Bu, bir yöntem sorunudur.”

“Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez.”

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Allah'ım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın.
Seni daima böyle tenzih eder ve överim.
Senin adın mübarektir.
Varlığın her şeyden üstündür.
Senden başka ilah yoktur.

Yukarıdaki Sübhaneke duasının anlamını ele aldığımızda, makalenin şu paragrafı öne çıkmaktadır.

 “Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

“Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

“Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’an metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”

4.2.4. Amentü duasını okur, anlamını söyler.

Amentü kelime anlamı olarak inandım, iman ettim demektir. Duanın anlamına baktığımızda da imanın 6 şartına inanmayı ve Peygamber Efendimiz ‘in (S.a.v.) Allah'ın kulu ve peygamberi olduğunu dilimizle söylediğimiz bir duadır. Amentü duasını okuduğumuz her zaman; Allah'a iman ettiğimizi, imanın şartlarına inandığımızı ve Hz. Muhammed'in (S.a.v.) O'nun kulu ve peygamberi olduğunu söylememiz demektir.

“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

“Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’an metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Din öğrenciye saygı ve ahlak kavramlarını en iyi şekilde kazandıran, olgudur.

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hâkimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

İnsanlarda sevgi duygusu olduğu zaman kötülük düşünmezler. İyilik yapmayı düşünürler. Kimse sevdiği insana zarar vermeyi düşünmez.  Çevremizdeki kişiler ile birlikte huzurlu bir yaşam sürmek için karşımızdaki kişilere saygı duymamız da oldukça önemlidir. Eğer insanlar birbirlerine saygılı olmazlarsa bir arada yaşamaları oldukça zordur. Çünkü saygının olmadığı yerde huzur da olmaz. Makalede geçen, “İnsana Saygı: Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. Âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.”

4.3.3. Fatiha suresini okur, anlamını söyler.

Fatiha suresinin konusu için Kur’an-ı Kerim’in “bilinmesi ve inanılması gerekenler” ve “yapılması gerekenler” diye ikiye ayrılmakta. Birincisinde Allah, peygamberlik, gayb âlemi hakkında bilgiler, öğütler, misaller, hikmetler vardır. İkincisinde ise ibadetler, hayat düzeni gibi ameli, ahlaki hükümler vardır. Fatiha süresi bütün bunları ya sözü veya özüyle açıklamaktadır ya da bu konularda aklın önünü açarak ona ışık tutmaktadır.

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hâkimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”

“Hürriyete Saygı: İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. İnsan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir.”

Peygamberimizin doğduğu çevrede cahiliye adetlerinin yaygın şekilde bulunduğunu söyleyebiliriz. Bu çerçevede yukarıdaki makale alıntıları bu kazanımla örtüşür.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hâkimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer.”

4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

“Kültürel miras konusunda bir engelimiz daha var, o da tarihî birikimimizde değerli ve güzel olduğunu zannettiğimiz her ne varsa öğrencilerimizin kafasına doldurmak temayülümüz. Oysa artık çocuklarımızın öğrenmesi gereken muhtevayı seçmede bazı kriterlere sahip olabilmeliyiz. "Din öğretiminde gençler hangi muhtevaya ihtiyaç duymaktadır? “sorusuna bu tebliğ kapsamında verilebilecek cevap: "Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır" şeklinde olacaktır.”

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek.”

“Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

“İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. Âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.”

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

İki duanın da anlamları hemen hemen aynıdır, birinde "rahmet eyle" (Kemâ salleyte) kelamı vardır, diğerinde "bereket eyle" (Kemâ barekte) vardır. Peygamber Efendimiz'e (sav) salavat getirilmesi Kur'an-ı Kerim ayetlerinde de geçmektedir. Hem Allah'ın bir buyruğu hem de Resulüllah’ın tavsiyesidir. Bu salavatları getirmenin en güzel yolu da işte namazlarda okuduğumuz Salli Barik dualarıdır.

“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

“Herkesin bildiği 'İyi’nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.”

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

"Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır." Bu kazanımda da öğrencilere temiz olmanın gerekliliği ve günlük hayatta bize kazandıracağı olumlu davranışları ve duyguları üzerinde durmak doğru olacaktır. Yani kazanım günlük hayatla ilişkilendirilmeli ve öğrenciler güdülenmelidir.


0 Yorum - Yorum Yaz


MAKALE VE KAZANIMLAR EŞLEŞTİRMESİ

AD SOYAD: Sevim TANRIVERDİ

BÖLÜM: Sınıf Öğretmenliği 

NUMARA: 18040310 

4.1.1. Dini ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

            Bu kazanımı makale de ahlaki olana saygı başlığıyla ilişkilendirdim. Çünkü makalede geçen güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir paragrafı ifadelerin insanlara ne kattığı ve nasıl kullanılması gerektiğini anlatmaya çalışıyor. Örneğin besmeleyi anlatmak yetmez besmeleyle ilgili örnek durumlar vermek yetmez. Besmelenin hangi eylemlerde hangi işlerde yani doğru zamanda doğru yerinde kullanılması öğretilmelidir.

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

            Tekbir, Allah'ın her şeyden üstün ve yüce olduğunu ifade eder. Salavat ise Hz. Muhammed'e ve onun soyundan gelenlere saygı göstermek amacıyla söylenir. Bu kazanım da makalenin Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar paragrafını işaret ediyor. Özellikle tekbiri işaret eden bu paragraf Allah sevgisiyle birlikte vicdanımızın rahatlığından böylece teslimiyetin Allah'a olduğu Allah'ın her şeyden üstün ve yüce olduğunu da işaret etmektedir. Peygamberimize ve ailesine saygıda bulunmamız ise insana saygı paragrafıyla ilişkilendirilmektedir.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dini ifadelere örnek verir.

            Dilek ve dualarda kullanılan dini ifadeler hep insanlara karşı Allah'a ettiğimiz dualardır. Allah'a emanet ol, Allah şifa versin gibi. Dolayısıyla bu kazanımda insana saygıyı göstermektedir. ''İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç alemine  nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var.'' paragrafıyla ilişkilendirilebilir. Ayrıca  “Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez.” paragrafı da bu kazanımla ilişkilidir.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

            Sübhaneke duasının anlamından yola çıkarak makalenin “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.” paragrafıyla ilişkilendirilebilir.

4.2.1. İslam'ın inanç esaslarını sıralar.

            İslam'ın inanç esasları Allah'a iman, peygamberlere iman, meleklere iman, kitaplara iman, ahirete iman, kader ve kazaya iman. İslam'ın inanç esaslarına iman etmekte bağımsızız. Bu da makalenin “İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.” cümlesiyle ilişkilendirilebilir. Ayrıca makale de geçen “İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.” cümlesi de örnek gösterilebilir. Yine makale de geçen “Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.” cümlesi de bu kazanımla ilişkilidir.

 

4.2.2. İslam'ın şartlarını söyler.

4.2.3. Kur'an-ı Kerim'in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

            Makale içerisinde geçen “Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.” paragrafla doğrudan ilişkili bir kazanımdır. Ayrıca makalede geçen “Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.” paragrafı da kazanımla örtüşmektedir.

4.2.4. Amentü duasını okur, anlamını söyler.

            Amentü genel bir anlam olarak inanmayı işaret eder.İnanmak kişinin hürriyetine kalmakla birlikte soyut bir kavramdır.  Makalenin içerisinde inanmakla ilgili olan bölümler ise şunlardır: “Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.” özellikle bu paragrafla kişinin bir olayı anlamlandırmasının farklı olduğu bahsedilerek inanmanın da soyut bir kavram olduğunu içermektedir. Ayrıca makale de geçen ''Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır.'' cümlesini de içermektedir.

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

            Makalenin büyük bir bölümünü kapsayan bu kazanım şu paragrafla direkt ilişkilidir: “İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir. Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

            Makale de bu kazanımla ilgili bölümler: “Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum.” “Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”  “Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır.” “Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”

4.3.3. Fatiha suresini okur, anlamını söyler.

            Fatiha suresinin anlamından yola çıkılarak, makale de “Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.” cümlesi ile ilişki kurulabilir.

4.4.1. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

            Makale de geçen “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”

4.4.2. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

            Makale de geçen “Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.” ifade ile kazanım ilişkilendirilebilir.

4.4.3. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

            Makale de geçen “Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.” ifadesi ile ilişkilendirilebilir.

 

4.4.4. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

            Makale de geçen “Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.” “Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.” “Çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.'' ifadeleri ile kazanım ilişkilendirilebilir.

4.4.5. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

            Makale de geçen “Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.” ifadesi ile kazanım ilişkilidir.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

            Makale de geçen “Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.” ifadesi ile kazanım ilişkilendirilebilir.

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

            Makale de geçen “Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.” ifadesi kazanım ile ilişkilendirilebilir.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

            Makale de geçen ''İnsanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.'' ifadesi ile kazanım ilişkilendirilebilir.


0 Yorum - Yorum Yaz


Makale ve Kazanımların Eşleştirilmesi

v 4.1.1.Dini ifadeleri, günlük yaşamda doğru ve yerinde kullanır.

Kazandırılması gereken kavramlar benzetmeler ve başka terimler ile bağdaştırılarak anlatılabilir. Kavramların hayatımızdaki yerine ve kullanımına dikkat çekerek kavramların asıl anlamlarını öğretebiliriz.

Bir din eğitimcisi, din öğretimini nasıl yapmalıdır? Dini metinler ezberletilmeli midir? Araştırma mı yapılmalıdır? Soru sorularak mı kavratılmalıdır? Din eğitimcisi, bu yöntemlerden hangisiyle öğretim yapacağına karar vermelidir.

v 4.1.2. Tekbir ve Salavatı söyler.

Günlük hayatımızda tekbir ve salavatı her anımızda söylüyoruz fakat söylerken gerçekten anlamını düşünerek mi söylüyoruz?   Günlük hayatımızdaki çoğu kavramı bu şekilde belki de anlamını bilmeden kullanıyoruz.

“ Düşünme ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olabilir. Bu yüzden din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. “

v 4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dini ifadeler örnekler verir.

Çevremizdeki insanlara dua ettiğimizde veya herhangi bir dilekte bulunduğumuzda “ Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, Allah iyilik sıhhat versin “ gibi ifadeler kullanırız.

“ Kavramlar başka terimler ve benzetmelerle anlatılabilir. Kavramların insana hayatındaki tezahürlerine dikkat çekerek, bu kavramların ne kast ettiğini belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasındaki tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

v 4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Sübhaneke duası günlük yaşamımızda en sık kullandığımız duadır. Duanın anlamını sorduğumuzda ise belki de birçoğumuz tam anlamıyla cevap veremeyecektir. Makalede verilen şu ifadeleri kazanımla ilişkilendirebiliriz diye düşünüyorum:

“ Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir. Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir.”

v 4.2.1. İslam’ın İnanç esaslarını sıralar.

İslam’ın altı inanç esası öğrencilere açıklanmalıdır.

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. ”

v 4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

İslam’ın şartları öğrencilerin anlayacağı şekilde anlatılmalıdır.

“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

v 4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Kavramlar tanımlanırken görsellerden yararlanılmalı ve gösterilerek anlatılmalıdır.

 Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

v 4.2.4. Amentü duasını okur, anlamını söyler.

Dualar okunurken anlamını bilerek okumanın önemini öğrenciye kavratılmalıdır.

“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

v 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“ Düşünme ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olabilir. Bu yüzden din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. “

v 4.3.2. İnsanı ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini gerekliliğini savunur.

“Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

v 4.3.3. Fatiha suresini okur ve anlamını söyler.

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

v 4.4.1. Hz. Muhammed’in(s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

 “Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

v 4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

v 4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

v 4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer.”

“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

v 4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

v 4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Salavat kavramının anlamına, salavat getirmenin ne olduğuna ve nasıl getirildiğine de değinilir.

“Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygının eylem boyutu üzerinde duruyorum.”

v 4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

v 4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”


0 Yorum - Yorum Yaz


4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
“Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar. Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir."(s:12)
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
"Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır." ( Öğretimin sürecinde baskıcı yani zorlayıcı bir öğretim uygulanmaması gerekmektedir.)(s:17)
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
“Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez."(s:17)
"Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır."
"Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.” (s:18)
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.
"Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır." (s:17)
"Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır." (s:13)
4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
"Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar."
4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.
"
4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.
“Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”
4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler. 
"Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır." (s:17)
"Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır." (s:13)
4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.
"Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız”
"İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir. Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.” (s:17-18)
4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”
"Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük. Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz. Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız."(s:15)
"İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber 
getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır."(s:15)
"Düşünceye saygı, "Benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı da ihtiva ediyor. Düşünsel çabaların sonucunu, 'tek doğru ve pek çok yanlış' seviyesine indirgemeye çalışmak bir hırstır. Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir. Ancak ben, kabullerime itiraz edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım müddetçe onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm mesâbesindedir."(s:16)
4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.
"Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır." (s:17)
"Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır." (s:13)
4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
"Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim."
"Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim."
“Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”
"Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir."
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
"Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim."
"Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir."
 4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
"Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir."
"Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim."
"Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır."
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir. 
"Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır."
"Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir."
4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
"Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim."
4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler. 
"Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır." (s:17)
"Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır." (s:13)
4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.
"Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye çalışalım."
4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.
“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."
"İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir."
"İnsanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir."

0 Yorum - Yorum Yaz


·     Öğretmen adayları, zaman zaman kişisel gözlemlerini de aktarıyorlar. "Okullarda Din Öğretiminin Yeri" konulu derslerimizin birinde; bir öğretmen adayımız şöyle demişti: "... Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersinin dışındaki dersleri okutan bazı meslektaşlarımız, ‘Okulda din dersi neden okutuluyor?’ ‘Öğrenciler din âlimi mi olacaklar?’ şeklinde sorular soruyorlar." Öğretmen adayının bu sözü üzerine, sınıftaki arkadaşlarından bir itiraz yükseldi: "Öğrenciler sanki diğer derslerin alimi mi oluyorlar?"(4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.)

-Öğretmenler arası tartışmada din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin bu kazanımı, kazandırıldığında insani ilişkiler daha ılımlı olacaktır.

 

·      Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar arasındaki ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir. Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur. Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar. (4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.)

 

·        “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır. 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

 

-Din, insanı güzel ahlaklı olmaya davet eder. Bu kazanım, kişiye kazandırıldığında kötü ahlak artık olmayacaktır ve edinilen bilgi de kötüye kullanılmayacaktır.

 

·        Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.(4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar. 4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.)

-Bu iki kazanımdan edinilen bilgi sayesinde Din hakkında önemli kavramları öğrenebiliriz.

 

·     "Nasıl bir din öğretimi?" sorusunu cevaplandırmak için, bir "fikir ağacı" geliştirdik. (Bakınız, şekil: Nasıl bir din öğretimi?) Ağacın köklerine, insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı kavrâmlarını* yerleştirdik.

·    Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.(4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.)

 

·        Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur. (4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler./ 4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.)

-Bu paragrafta, iki kazanım ile ilişkilendirebiliriz. Fatiha suresinin ve Amentü dua’sının anlamına baktığımızda Allah’ın Rahman ve Rahim olduğunu ayrıca Kur’an-ı kerim’de adı geçen varlıklar hakkında bilgi edinmiş oluruz. Bizler beşeri varlıklar olduğumuzu ve tek ilahi varlığın Allah olduğunu anlarız.

 

·         İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.

·       Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.(4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.)

-Hz.Muhammed (s.a.v.),bütün hayatı boyunca örnek bir insan olmuştur. Hangi çağda olursak olalım, peygamber efendimiz her zaman toplum için örnek insan olacaktır. Peygamber efendimizi örnek aldığımız zaman iyi ve doğru bir insan olacak ve eylemlerimizde buna göre şekillenmiş olacaktır.

 

·        Dersler sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler. Herhangi bir ders, öğrencilerine sadece şöyle seslenebilir: "İçinizden kim daha fazla bilgi parçacığı toplar, daha çok ezberler, daha çok hatırlayıp iyi not alırsa, o kişi başarılıdır!" Bir başka ders ise öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..." Sonuçta her ders şu veya bu şekilde kendi sesleniş biçimini yani hedefini belirlemelidir. Okuduğu dersin hedefinin ne olduğunu bilmek öğrencinin en tabi hakkıdır. Dersin anlamlandırılamadığı, amacının, hedefinin belirgin olmadığı durumlarda huzursuzluklara ve çatışmalara kapı açılır. (4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.)

·        -Öğrenci ders’in istediklerini yerine getirmek zorundadır. Dersin farklı istekleri bazen huzursuzluklara neden olabilir. Fakat, öğrenci dersi anlar ve asıl önemli olan temel unsurları yerine getirebilirse daha iyi not alabilir. Yani burada dersin din olduğunu ve dinin istediklerinin de İslamın şartlarının temel olduğu söylenebilir.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


Emre Can KÖSE

18040285

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1.  Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur (Selçuk,1997).”  Günlük hayatımızda kullandığımız ifadeler iletişimimizi de olumlu/olumsuz etkiler. Önemli olan iletişim kurarken kullandığımız ifadeleri özenli seçmek ve doğru kullanmaktır. Bu sayede tutarlı ve sağlıklı bir iletişim gerçekleştirmiş oluruz. Konuşmalarımız anlam evrenimizin yansımasıdır. Bu evrende her şey olabildiğince anlamlı olmalıdır ki sözümüzün gittiği yere vakıf olalım.

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

 Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak

yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.

 “Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar...” 

 4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir. 

1. Ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler. 

1. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

 4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

 Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

 Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır.

Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler.

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.

4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Din öğretimi; öğrencinin karar verme, akıl yürütme, öğrenme, araştırma, sorgulama, yorumlama ve anlamaya yönelik zihinsel çabalarını zenginleştirip besleyebilir mi? "...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.Bu kazanımda da öğrenciden beklenilen hedef davranış güzel ahlaklı olmanın nedenni sorgulamak olacaktır.

 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

 "Nasıl bir din öğretimi?" sorusunu cevaplandırmak için, bir "fikir ağacı" geliştirdik. (Bakınız, şekil: Nasıl bir din öğretimi?) Ağacın köklerine, insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlâkî olana saygı ve kültürel mirasa saygı kavramlarını yerleştirdik.

,Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.

 Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

 

4.ÜNİTE: HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

 ‘’Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.’’

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Bu kazanımı “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." ile alakalı buldum. Çünkü bu kazanımdaki bilgiler doğru verilmesi gereken yoruma kapalı bilgilerdir. Nasıl ki matematik dersinde 2+2=4 şeklinde öğretmek öneli ise din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde de bu tür kazanımların doğru öğretilmesi önemlidir.

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki erdemli davranışlarına örnekler verilir.

Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

Burada, ahlakı, saygı ve sevgisiyle kültürel bir miras olarak, Kuran ahlakına sahip olan Sevgili Peygamberimizin yaşantılarından örnekler verebiliriz.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cahiliye âdetlerinden uzak durması vurgulanır.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası, dedesi ve diğer aile büyükleriyle olan ilişkileri ve amcasının evinde gördüğü yakın ilgiyle ilgili somut örnekler verilir.

Eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk.

 

4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir. 

"Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir. 

“Din öğretiminin kuramsal temelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, öğrencide gelişmesini istediğimiz "hedef davranışlar"ın belirlenmesine yardımcı olacaktır. Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde öğrencilerin düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır.”

 

 

 

 

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


SEYİDE PORTUL 17040370 SÖ-3.ÖDEV

MUALLA SELÇUK'UN "DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ" MAKALESİ İLE 4. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMINDA YER ALAN 19 KAZANIM ARASINDA MAKALENİN İÇERİĞİ İLE EŞLEŞTİREREK OKUNMASI

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Öğrencilerin günlük konuşmalarında ve hayatlarında dini ifadeleri kullanması sağlamak için aşağıdaki paragraflarla eşleştirerek ve dikkate alınarak öğrenciye sunulabilir.

“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Bu kazanımda ise öğrencinin tekbir ve salavatı anlayabilmesi ve adlandırabilmesi için güvenilir ve doğru bilgiler ışığında verilmesi ile sağlanmalıdır. Bu açıdan aşağıdaki kazanım ile eşleşir.

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

 “Allah razı olsun, Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah” gibi günlük hayatta kullandığımız dilek ve dualara yer verilir.

İnsan hayatını etkileyen en önemli kültürel özelliklerden biri de dildir. Günlük yaşantıda kazanım içerisinde yer alan ifadeleri kullanarak insanlar arasındaki iletişimi kuvvetlendirebilir. Bu kazanımla eşleşen paragraf ise;

“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Öğrencinin sadece duayı ezberlemesi değil, aynı zamanda bu duanın ne ifade ettiğini de bilmesi gerekir. Bu amaçla aşağıdaki kazanım desteklenebilir.

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

İslam’ın inanç esaslarının vurgulanması noktasında şu kazanım esas alınabilir:

“Kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlaklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.”

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

İslam’ın şartlarının bireye kılavuzluk etmesinin sağlanmasında aşağıdaki paragraftan yararlanılabilir.

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

“Kur’an metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

Öğrencinin sadece duayı ezberlemesi değil, aynı zamanda bu duanın ne ifade ettiğini de bilmesi gerekir. Bu amaçla aşağıdaki kazanım desteklenebilir.

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“Kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlaklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği iyinin yanına sevabı katabilmek, herkesin bildiği 'kötünün yanına 'günahı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Bu kazanım ile çocuklara öğretilen ve benimsetilen saygı, ezbere bir saygı ya da otoriteden kaynaklanan pratikleşmiş bir saygının yanı sıra aşağıda yer alan paragraflardaki saygı kavramı ile eşleştirilmelidir.

“Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir.”

“Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada saygının eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

“İnsana Saygı: Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.”

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

Öğrencinin sadece duayı ezberlemesi değil, aynı zamanda bu duanın ne ifade ettiğini de bilmesi gerekir. Bu amaçla aşağıdaki kazanım desteklenebilir.

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin özelliklerine göre düşüncelerini insanlara nasıl anlatabildiğine değinirken aşağıdaki paragraf ile eşleştirerek kazanım derinleştirilebilir.

“İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir. Düşünmenin bir eğitim işi, bir arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Bu kazanımda ise Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ailesine olan saygı ve sevgi tavrı örnek olarak gösterilerek aşağıdaki paragrafla eşleştirilir.

“Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediliyor. Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir.”

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

"Din öğretiminde gençler hangi muhtevaya ihtiyaç duymaktadır?" sorusuna bu tebliğ kapsamında verilebilecek cevap: "Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır" şeklinde olacaktır. Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

Bu kazanım ile çocuklar Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik dönemindeki düşünceleri, değerleri, inançlarını öğrenecek ve öğrendiklerini kendi yaşamlarına yine düşünerek anlamlandırarak ilişkilendirecektir ve bu durumda aşağıdaki paragraf ile eşleştirerek bu durumun sağlanır.

 “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin özelliklerine göre düşüncelerini insanlara nasıl anlatabildiğine değinirken aşağıdaki paragraf ile eşleştirerek kazanım derinleştirilebilir. Hz. Muhammed’in Mekke ve Medine’deki dini, düşünceleri insanlara öğretme konusundan bahsederken yararlanılabilir.

“İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir. Düşünmenin bir eğitim işi, bir arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Öğrencinin sadece duayı ezberlemesi değil, aynı zamanda bu duanın ne ifade ettiğini de bilmesi gerekir. Bu amaçla aşağıdaki kazanım desteklenebilir.

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

Bu kazanım ile aynı zamanda günlük yaşantımızdaki temizliğin ders ile bağının olduğu belirtilmesi aşağıdaki paragraftaki ders tanımı ile eşleşmektedir.

Dersler sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler. Herhangi bir ders, öğrencilerine sadece şöyle seslenebilir: "İçinizden kim daha fazla bilgi parçacığı toplar, daha çok ezberler, daha çok hatırlayıp iyi not alırsa, o kişi başarılıdır!" Bir başka ders ise öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Yine bu kazanımda yer alan beceriler ile ders arasında bağ kurulması paragraf ile eşleşmektedir.

“Dersler sadece öğretim programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulundukları ölçüde önemlidirler ve değerlidirler. Herhangi bir ders, öğrencilerine sadece şöyle seslenebilir: "İçinizden kim daha fazla bilgi parçacığı toplar, daha çok ezberler, daha çok hatırlayıp iyi not alırsa, o kişi başarılıdır!" Bir başka ders ise öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."

 


0 Yorum - Yorum Yaz


Büşra Sarıtaş 17040371

 

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Biz yetişkinler, sahip olduğumuz dini ve ahlaki değerleri, din öğretimi vasıtasıyla yetişmekte olan nesle aktarma gayreti içindeyiz. Eğit im öğretim sürecinde, öğrencilerimizin geçmişten devir aldığımız kültürel mirastan haberdar olmalarını, bu mirasla tanışmalarını ve mensubu olduğumuz dini öğrenmelerini istiyoruz. Bunu istiyoruz, çünkü bu konuda haklı gerekçelerimiz var. Çocuklar ve gençler, dini bilgileri öğrenirlerse iyi insanlar olacaklar diye düşünüyoruz. Onlar, dinlerini doğru anlar ve uygularlarsa, toplum sağlam bir zemin üzerine oturur kanaatini taşıyoruz. Bu düşüncelerden hareketle, öğrencilerimize "Küçüklerinizi sevin!", "Büyüklerinizi saygı!" diyoruz.

Derslerde, "Dinimiz doğru olmamızı, çalışkan olmamızı. Bilgili olmamızı istiyor! Ziz de böyle davranın! "Sizler de ahlaklı ve bilgili iyi birer insan olun! İnandığınız ilke ve değerlere uygun hareket ederseniz mutlu olursunuz" şeklinde ifadeler kullanarak onları bilgilendirip eğitmeye çalışıyoruz.

Ancak, bilgilendirip eğitmeye çalıştığımız öğrencilerimiz, bu sözlerin benim hayatım için önemi ne? Ben bunları ne yapacağım? Bunlar ne işime yarayacak? Bu bilgileri niçin öğreniyorum? Mutlu olmak için mi? Ahlaklı yaşamak için mi? Neden ahlaklı davranayım? Niçin inanayım? Kul olmak ne demektir? Bana anlatılanları nereye oturtayım? Zihnime mi? Kalbime mi? Yoksa davranışlarıma mı yansıyacak bana öğretilenler? Şeklinde sorular sormaya başladıkları zaman, bu soruların cevaplarıyla ilgili olarak öğretmenden dinledikleri kalıp bilgiler ve ezberledikleri kurallar yetersiz kalıyor. Bir öğretmenimizin aşağıdaki sözleri, eğitim sistemimizdeki bu sorunu, somut bir şekilde ortaya koymaktadır: "Sınıfa giriyorum, öğrencilerin elinde.

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Allah'la her an beraber olma şuurunun insan şahsiyetini korumadaki rolü anlatılabilir. Allah'ı hatırlamanın her türlü ahlaki gerginliğin üstesinden gelmeye yardımcı olabileceği hissettirilebilir. "Nerede olursanız olun, O sizle beraberdir" ayetinin hayatlarındaki yeri fark ettirilebilir. Hayatın problemleri karşısında Kur'an'ın getirdiği çözüm yollarından öğrenciler haberdar edilerek, dengeli bir tavrın, yani orta yolda olmanın ne demek olduğu onlara öğretilebilir. Hayattaki iniş ve çıkışlarda, Allah'a inanmanın değeri hakkında bilgi verilebilir ve öğrencilere, imanların aksiyon haline gelebilmesinin örnekleri sunulabilir. Başarı yenilgi, ilerleme-gerileme, sevinç-üzüntü, mutluluk-hüzün, bunlar hayattaki değişimlerin tabii birer parçasıdır. Bunlardan birine saplanıp diğerini görmezlikten gelmek doğru değildir. Sıkıntılar kapımı çalmışsa, paniğe kapılmam, ·bahane bulmam, ümidimi kesmem, kendime acımam, "Muhakkak her güçlükle beraber bir kolaylık vardır"4 vurgulu söyleminden aldığım manevi enerji ve "Biz, Allah’a aidiz ve biz O'na döneceğiz"

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde öğrencilerin, düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır. Öğrencide nasıl bir davranış geliştireceği, yani öğretme-öğrenme sonunda elde edilecek ürünün açıkça tanımlanması, öğretmenlerimizin başarılı olma şansım arttıracaktır. Bu durumda öğrencilerimizin sıkça dile getirdikleri, "Biz ne yapıyoruz? Bizimki de bir uğraş mıdır?"; "Anlattıklarımız ne işe yarıyor?" gibi soruların kaynağı olan güvensizlik duygusu da azalacaktır. Öğretmen, öğrenciden ne istediğini tamamıyla bilmeli. Ayrıca, öğrenci de öğretmenin ne istediğinden haberdar 'edilmelidir. Bu yazının kaygıları çerçevesinde ulaşılan sonuç ise şudur: Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir.

Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız. Burada aklınıza şöyle bir soru gelebilir. Ne demek düşünceye saygı? Peki ya insana, hürriyete, ahlaki olana saygı ne demek? Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediyorsun? Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza sokuşturmak için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere, fikirlere işaret edilmiş, ama niçin saygı duyacağım z konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatmamıştır. Önümüze bir dizi kural koymuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında, kimi zaman sa ırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak ve yetersiz görüldük.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.  

Bir başka deyişle, din öğretiminin kuramsal temellerini atmaya çalıştık. İnsana, düşünceye, hürriyete, ahlaka ve kültürel mirasa saygıyı temel alan bu kuramsal bakış açısı, din öğretimine karşı takınacağımız tavrı gösteriyor. Bu kuramsal bakış, din dersinin müfredat programı geliştirilirken, ders kitapları yazılırken veya öğrencilerle dini konularda iletişime geçilirken göz önüne alacağımız hususlara işaret ediyor. Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımız, "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye çalışalım.

Düşünme, zihniyet, hayatın anlamı, inanç ve benzeri terimlerin tanımlamalarında karşılaşılan güçlükler herkesçe bilinmektedir. Bunun için bu kavramların tanımından okuyucuyu muaf tutacağım. Ancak, öğrenci de geliştirilmesi hedeflenen kabiliyetler olarak ele alındığında, söz konusu terimlerin, Din Dersinde hangi anlama geldiklerini göstereceğim. Dersler, sadece öğret m programında mevcut oldukları için önemli ve değerli sayılamazlar. Dersler, öğrencinin gelişimine katkıda bulunduk arı ölçüde önemlidirler ve değerlidirler. Herhangi bir ders, öğrencilerine sadece şöyle seslenebilir: "içinizden kim daha fazla bilgi parçacığı toplar, daha çok ezberler ve daha çok hatırlayıp iyi not alırsa, o kişi başarıdır!" Başka bir ders ise, öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum, çünkü sen, bunu öğrenirsen, şunları şunları kazanacaksın. Bu derste hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek... "

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

Allah'la her an beraber olma şuurunun insan şahsiyetini korumadaki rolü anlatılabilir. Allah'ı hatırlamanın her türlü ahlaki gerginliğin üstesinden gelmeye yardımcı olabileceği hissettirilebilir. "Nerede olursanız olun, O sizle beraberdir" ayetinin hayatlarındaki yeri fark ettirilebilir. Hayatın problemleri karşısında Kur'an'ın getirdiği çözüm yollarından öğrenciler haberdar edilerek, dengeli bir tavrın, yani orta yolda olmanın ne demek olduğu onlara öğretilebilir. Hayattaki iniş ve çıkışlarda, Allah'a inanmanın değeri hakkında bilgi verilebilir ve öğrencilere, imanların aksiyon haline gelebilmesinin örnekleri sunulabilir. Başarı yenilgi, ilerleme-gerileme, sevinç-üzüntü, mutluluk-hüzün, bunlar hayattaki değişimlerin tabii birer parçasıdır. Bunlardan birine saplanıp diğerini görmezlikten gelmek doğru değildir. Sıkıntılar kapımı çalmışsa, paniğe kapılmam, ·bahane bulmam, ümidimi kesmem, kendime acımam, "Muhakkak her güçlükle beraber bir kolaylık vardır"4 vurgulu söyleminden aldığım manevi enerji ve "Biz, Allah’a aidiz ve biz O'na döneceğiz"

Kur'ansal gerçeğine olan inancım, beni yeni çözümler bulmak için harekete geçirir, böylece bütün gücümü seferber ederim. Aynı şekilde başarının da bana Allah'ı unutturmasına izin vermem. Çünkü bilirim ki, bugün en üst noktada yarın en alt noktada olabilirim. Bu başarı bana Allah'ın bir lütfudur. Bugün çıkmışsam yarın inebilirim. Bugün etrafımda olanlar yarın bana sırt dönebilirler. Kur'an ifadesiyle. söylersek, "Sürekli olan sadece Allah 'tır"

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile Allah adına ş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirmelidir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcıyla beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, yanlış olabilir, eksik olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi, ister İlahi kaynaklı olsun, ister beşeri kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer.

Düşünmenin bir eğitim işi, bir arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söylemek. Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar dinin insana kazandırmak istediği tavırlardır. Düşünen kişi kendisi ile bir anlamda konuşur, tartışır, kendisi ile yüzleşir. kendini muhatap alır. Fakat bir de insanın kendi varlığını hissetmek ihtiyacı var. İşte bu hissedişi ona kendi dışındakiler sağlar. Kendimizi anlamak için de başkalarının varlığına muhtacız. Çok yönlü bakış açıları içinde kendimiz olabilmeyi başarmalıyız. Düşünceden korkmayalım. İnsan doğru düşünebilir, yanlış düşünebilir, hata da yapabilir. "Rabbimiz, unutur ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma"1 duasını bize öğreten Cenab-ı Hak değil midir?

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Kur'an'ın hayatımızın kalitesini yükseltmek için sunduğu reçeteler- ' den yararlanmanın yollarını keşfedebildiğimiz ölçüde, ilişkide olduğumuz kişiler ve içinde bulunduğumuz durumla ilgili olarak insanca bir bakış açısı kazanabiliriz. Öyleyse, nasıl bir din öğretimi konusuna verebileceğimiz cevap, yavaş yavaş şekillendi: inancı sayesinde iyi, hayatın üstesinden gelmeye kabiliyetti kılacak bir din öğretimi. Böyle bir din öğretimi, bir taraftan insanı, ümitsizlik, kaygı, şüphe ve her türlü korkuya karşı güçlü kılarken, öte taraftan insana, varlıkla ilişki kurabilecek yeni motivasyonlar sağlar, olay ve olguları anlamlandırmaya yardım edebilir.

 Öğretmen, kişisel tercihlerini dayatmayacak, öğrencilere, kendi tercihlerini yapabilecek ortamı hazırlayacaktır. Öğretmen, ideolojik bir tavır da takınmayacaktır. İdeolojik bir tavır, öğrencinin zihin dünyasında, düşünce ve eylemin birbirinden uzaklaşmasına ve kopmasına sebep olur. Böyle durumlarda bilgiye anlam verme güçleşir ve bilgi, insanın üzerinde tasarruf etmeleri gereken bir olgu olmaktan çıkıp, insanları kullanan bir "nesneye", bir şeye dönüşebilir. Allah'ın dininin, bir tabu ve baskı aracı haline getirilmesinden insanlık büyük yaralar almıştır ve almaya devam etmektedir.

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

 Burada, "ahlak'i fikirler" ile, "ahlaklılık" adına ileri sürülen fikirler arasındaki ayrıma dikkat çekmek istiyorum. Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan haklan gibi ahlaki fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuk arında ·görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına ge indiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesaplan, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişi erin ahlaki bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlaki fikirler, ahlaklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle, çocukların ve gençlerin ahlak eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlak anlayışını savunuyoruz. Amaç ahlaklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği iyinin yanına sevabı katabilmek, herkesin bildiği kötünün yanına günahı ekleyebilmek, ahlaka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı, yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı, vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar, yani ahlaki fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

İnsanın tabiatı, yani sahip olduğu donanımları ve bu donanımları kullanabilmesi meselesi, bütün eğitim sistemlerini meşgul eden bir konudur. İnsanın, her yöne gelişme kabiliyeti vardır. Bir vandan aceleci, telaşlı, bencil ve yukarıda tasvir edildiği gibi nankör, bir yandan da akıllı, seven, sakınan, paylaşabilen, iyi işler yapabilen insan. Her ikisi de aynı insan. İnsan ne iyi ne kötü, insan hem iyi hem kötü. Hem biri, hem öteki var insanda. İnsanda mevcut zıt uçlar, zıt kutuplar, artılar, eksiler hep doğru davranışlara zemin hazırlayan birer ortam olarak görülmelidir. Böyle bir ortamda, ancak sürekli bir çaba ve hareket içinde olan, gayret ye meşakkatle yoğrulan bir kişilik kendini kurup oluşturabilir. Böyle bir kişilik Cenab-ı Hakk'ın şu sözlerle anlattığı başarıyı gerçekleştirebilir.  Nefsini temizleyen kurtulur, ama onu kirletip örten ziyana uğramıştır"

Bir çağın ahlaki yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plana geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlaki kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit de bu tip davranışlar serdedenler ön plana geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz, istediğiniz kadar öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun, içinde yaşanılan çağın ahlaki bir sorgulamasını yapmadığımı sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan şiler haline getirirsiniz.

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız. Burada aklınıza şöyle bir soru gelebilir. Ne demek düşünceye saygı? Peki ya insana, hürriyete, ahlaki olana saygı ne demek? Bir de kültürel mirasa saygıdan söz ediyorsun? Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza sokuşturmak için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, topluma saygı. .. Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere, fikirlere işaret edilmiş, ama niçin saygı duyacağım z konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlat olmamıştır. Önümüze bir dizi kural koymuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında, kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak ve yetersiz görüldük.

Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin kişiliği geliştirici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarp k saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz. Böyle bir saygı anlayışı, giderek otoritelerden korkma veya "pasif bir olumlamaya dönüşür ki, bu durumda karşı çıkan, kuralların paketlediği insanlar görünüşüne şaşmamalı. Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, anlamak, sorgulamak ve eğlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı, bir duygudur; sevgi gibi. Ancak saygının bir de faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü bir faaliyet olarak tanımlıyorum. Ben burada saygının eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. Mesela temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı, insanın ne olduğu üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç alemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var, beslenmesi, korunması, sağlık şartlan, kültürel, toplumsal, tarihi çevresi var, geçmişe ait hatırlatan, geleceğe ait umutlan ve kaygılan var. İnsanın bir gelişim çizgisi var, bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkulan, sevgileri, heyecanlan, nefret ve istekleri, inançtan, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan İlahi' ve beşeri bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.

Saygılı bir tavır içinde olmak, insanı dengeye götürür. İnsanın hayatının her anında dengeli" davranması güçtür. Kur'an diliyle söylersek, "insan, mahiyeti itibariyle dengesizdir. Kendisine kötülük dokundu mu hemen telaşlanır ve kendisine iyilik gelince, bu iyiliğin başkalarına da gitmesini engeller"'· " ... İnsana bir şer dokundu mu hemen üzgünlük ve ümitsizlik içinde boğulur. Ama kendisine dokunan kötülükten sonra ona rahmetimizi tattırınca, "Ben buna layıkım" der... insana bir nimet verdik mi yüz çevirir, yan çizer. Fakat ona kötülük dokundu mu yalvarıp dıırur"2. " ... Biz onun darlığımı (sıkıntısını) kaldırınca, bize yalvarmamış gibi hareket eder"3• İnsanın bu dengesiz karakteri, onu bir aşırılıktan ötekine sevk eder. İnsanın istikrarlı olma hali diyebileceğimiz dengede olma veya orta yolda olma ise aşırılıkların törpülendiği bir alan

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

Allah'ın rızasını gözeterek yapı an anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine. mevcut anlayışlardan birini, ilahı mesajın kendisiyle özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lazımdır, diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.

Hayatımızda zihin huzuru, vicdanı ile barı ık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkanlara sahip olsak bile, halen yeterince güçlü bir ahlaki yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.

İnançlarımızın ve kabullerimizin örtülü ve açık dayanakları var. Bu dayanaklar, kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın ayırdında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak, ancak saygılı bir tavır mümkün olur.

 

 

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

 Bu bağlamda öğrencilere, Allah'la her an beraber olma şuurunun insan şahsiyetini korumadaki rolü anlatılabilir. Allah'ı hatırlamanın her türlü ahlaki gerginliğin üstesinden gelmeye yardımcı olabileceği hissettirilebilir. "Nerede olursanız olun, O sizle beraberdir" ayetinin hayatlarındaki yeri fark ettirilebilir. Hayatın problemleri karşısında Kur'an'ın getirdiği çözüm yollarından öğrenciler haberdar edilerek, dengeli bir tavrın, yani orta yolda planlamanın ne demek olduğu onlara öğretilebilir. Hayattaki iniş ve çıkışlarda, Allah'a inanmanın değeri hakkında bilgi verilebilir ve öğrencilere, imanlarının aksiyon haline gelebilmesinin örnekleri sunulabilir. Başarı yenilgi, ilerleme-gerileme, sevinç-üzüntü, mutluluk-hüzün, bunlar hayattaki değişimlerin tabii birer parçasıdır. Bunlardan birine saplanıp diğerini görmezlikten gelmek doğru değildir. Sıkıntılar kapımı çalmışsa, paniğe kapılmam, ·bahane bulmam, ümidimi kesmem, kendime acımam, "Muhakkak her güçlükle beraber bir kolaylık vardır"4 vurgulu söyleminden aldığım manevi enerji ve "Biz, Allah'a aidiz ve biz O'na döneceğiz". Kur'ansal gerçeğine olan inancım, beni yeni çözümler bulmak için harekete geçirir, böylece bütün gücümü seferber ederim. Aynı şekilde başarının da bana Allah'ı unutturmasına izin vermem. Çünkü bilirim ki, bugün en üst noktada yarın, yen alt noktada olabilirim. Bu başarı bana Allah'ın bir lütfudur. Bugün çıkmışsam yarın inebilirim. Bugün etrafımda olanlar yarın bana sırt dönebilirler. Kur'an ifadesiyle söylersek, "Sürekli olan sadece Allah 'tır"

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Kültürel Mirasa Saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken, tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikri ve ilmi çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati, yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkara varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel Mirasa Saygı, ne geleneğe sığınmak ne de gelenekten kaçmaktır. Kültürel miras konusunda bir engelimiz daha var, o da, tarihi birikimimizde değerli ve güzel olduğunu zannettiğimiz her ne varsa öğrencilerimizin kafasına doldurmak temayülümüz... Oysa artık çocuklarımızın öğrenmesi gereken muhtevayı seçmede bazı kriterlere sahip olabilmeliyiz. Din öğretiminde gençler hangi muhtevaya ihtiyaç duymaktadır? Sorusuna bu yazı kapsamaında verilebilecek cevap: Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır şeklinde olacaktır. Bir din eğitmeninin dediği gibi "Eğitilmek demek, akıllı bir şekilde nasıl cahil olunacağını bilmek demektir".

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

İnançlarımızın ve kabullerimizin örtülü ve açık dayanakları var. Bu dayanaklar, kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın ayırdında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak, ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.

İnsanın tabiatı, yani sahip olduğu donanımları ve bu donanımları kullanabilmesi meselesi, bütün eğitim sistemlerini meşgul eden bir konudur. İnsanın, her yöne gelişme kabiliyeti vardır. Bir yandan aceleci, telaşlı, bencil ve yukarıda tasvir edildiği gibi nankör, öte yandan da akıllı, seven, sakınan, paylaşabilen, iyi işler yapabilen insan. Her ikisi de aynı insan. İnsan ne iyi ne kötü, insan hem iyi hem kötü. Hem biri, hem öteki var insanda. İnsanda mevcut zıt uçlar, zıt kutuplar, artılar, eksiler hep doğru davranışlara zemin hazırlayan birer ortam olarak görülmelidir. Böyle bir ortamda, ancak sürekli bir çaba ve hareket içinde olan, gayret ye meşakkatle yoğrulan bir kişilik kendini kurup oluşturabilir. Böyle bir kişilik Cenab-ı Hakk'ın şu sözlerle anlattığı başarıyı gerçekleştirebilir.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

Düşünceye saygı; "Benim doğrum" yegane doğrudur, benim dışımdakiler ise hep yanlıştır, şeklindeki hırsımızdan da sıyrılmayı ihtiva ediyor. Düşünsel çabaların sonucunu, tek doğru ve pek çok yanlış seviyesine indirgemeye çalışmak bir hırstır. Benim doğrum, en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir. Ancak ben, kabullerime itiraz edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım müddetçe onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm mesabesindedir. Bu durum kabullerimi veya doğrularımı zayıflamak, hayatımdaki etki güçlerini yitirmek ve kaybolmak tehlikesi ile karşı karşıya bırakır. Kabullerim giderek alışkanlık ve suni bir tekrara dönüşebilir. Bir fikri, her türlü itiraza rağmen hala ayakta duruyor olduğu için kabul etmekle, o fikrin itiraza uğramasına müsaade etmemek ve onu savunmacı bir tarzda koruyarak doğruluğunu kabul etmek arasında bir fark olsa gerektir.

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

Din öğretimi konusuna verebileceğimiz cevap, yavaş yavaş şekillendi: inancı sayesinde iyi, hayatın üstesinden gelmeye kabiliyetti kılacak bir din öğretimi. Böyle bir din öğretimi, bir taraftan insanı, ümitsizlik, kaygı, şüphe ve her türlü korkuya karşı güçlü kılarken, öte taraftan insana, varlıkla ilişki kurabilecek yeni motivasyonlar sağlar, olay ve olguları anlamlandırmaya yardım edebilir.

 

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Din öğretiminde, belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Katılsak da katılmasak da yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere · ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapı an anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine. mevcut anlayışlardan birini, ilahı mesajın kendisiyle özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lazımdır, diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.

Çocukların ve gençlerin ahlak eğitiminde dinle temellendirilmesi bir ahlak anlayışını savunuyoruz. Amaç ahlaklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği iyinin yanına sevabı katabilmek, herkesin bildiği kötünün yanına günahı ekleyebilmek, ahlaka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı, yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı, vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar, yani ahlaki fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

Saygılı bir insanı, eşyayı, tabiatı, çevreyi, toplumu, çağı anlamak, sorgulamak veya sonra bir değerlendirmeye gitmek demek olduğunu söyledik. Böyle bir tutumun, dengeli bir tutuma veya İslam Dininde ifadesini bulan şekliyle orta yolu bulmaya zemin hazırlayabileceğine işaret ettik. İbadet temizlik ilişkisine ve abdestin alınışına değinilir.  Ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki kurulur.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Saygılı bir insanı, eşyayı, tabiatı, çevreyi, toplumu, çağı anlamak, sorgulamak veya sonra bir değerlendirmeye gitmek demek olduğunu söyledik. Böyle bir tutumun, dengeli bir tutuma veya İslam Dininde ifadesini bulan şekliyle orta yolu bulmaya zemin hazırlayabileceğine işaret ettik.


0 Yorum - Yorum Yaz


BÜŞRA NUR ARSLAN - 18040245

ÖDEV 3

 

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

1.      ‘’Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.’’

 

2.      ‘’Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.’’

 

 

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

‘’Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.’’

 

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

1.      ‘’Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.’’

 

2.      ‘’Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.’’

 

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

‘’Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.’’

 

 

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

‘’Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir.’’

 

 

 

 

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

‘’Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir.’’

 

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

1.      ‘’Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.’’

 

2.      "...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.’’

 

 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

‘’Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.’’

 

 

 

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

1.      ‘’Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.’’

 

 

2.      ‘’Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz. İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.’’

 

 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

 

1.      ‘’Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.’’

 

2.      ‘’Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.’’

 

 

 

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

‘’Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. "...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.’’

 

 

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

1.      ‘’....tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.’’

 

2.      ‘’... Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler.’’

 

 

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

‘’İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir.’’

 

 

 

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

‘’İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.’’

 

 

 

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ilevilişkilendirir.

1.      ‘’...din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.’’

 

2.      ‘’Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.’’

 

 

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

‘’Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.’’

 

 

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

1.       ‘’Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek... Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.’’

 

2.      ‘’Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.’’

 

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

"Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır" İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.’’

 

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

‘’Böylece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde öğrencilerin düşüncelerinde, hareketlerinde ve duygularında meydana gelmesi beklenen değişiklikler açıklığa kavuşacaktır.’’

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

·         “Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.”

·         “Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.”

 

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Bayram tekbirleri ve salât-ü selama da anlamlarıyla birlikte yer verilir.

·         “Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır. Eğitim, öğretim, hürriyet, mutluluk, bu kavramların sadece birkaçıdır. Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar arasındaki ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

·         “Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

·         “ Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”

 

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

·         “Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

 

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler. 

·         “Düşünmenin bir eğitim işi, bir arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”

 

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

·         Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler. 

·         “Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

 

4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder. 

·         “Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

·         “Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

·         “Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir.”

·         “Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”

·         “Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.”

·         “İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.”

 

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

·         “Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”

 

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

·         Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.

·          “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hâkimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

 

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

·         “Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, birçok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir. Ne olmamız gerektiğine dair kurallarla çevrili bir dünyada kendimizi bulamaz olduk. Kuralları pratiğe geçirme noktasında kimi zaman saldırgan, kimi zaman fanatik, kimi zaman teslimiyetçi, kimi zaman korkak, yetersiz veya umursamaz görüldük.”

 

4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

·         “Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

 

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

·         “İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.”

·         "Din öğretiminde gençler hangi muhtevaya ihtiyaç duymaktadır?" sorusuna bu tebliğ kapsamında verilebilecek cevap: "Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır" şeklinde olacaktır.”

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

·         “Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.”

·         “Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

 

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

·         “Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

 

4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

·         “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

 

 

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

·         “Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."

·         “Gerçek düşünce ile bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor." 


0 Yorum - Yorum Yaz


ELİF ALICI 17040431
Sınıf öğretmenliği- 3

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ SINIF ÖĞRETMENLİĞİ 3.MİNİ SINAV

"DİN ÖĞRETİMİNİN KURUMSAL TEMELLERİ" MAKALESİ İLE KAZANIMLARIN İLİŞKİLENDİRİLMESİ

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
• 4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.(Bu Kazanım da dini ifadeleri hayatına alan ve onlarla yaşamaya başlayacak bireyin özelliğinden bahsedilmektedir. Bireyin bu özelliği kazanabilmesi için din öğretimi uygulamalarına ihtiyacı vardır. Nihayetinde makalenin aşağıda verilen kısmıyla ilişkilendirilebilir.
"Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu "din" olgusudur."
• 4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler. (Dinimizin, inançlarımızın bir takım dayanakları vardır. Bunların farkında olmak, araştırmak ve öğrenmek gerekir. Bu kazanım aşağıdaki kısımla ilişkilendirilebilir.)
İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanakları kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.
• 4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir. (Bu kazanım da din öğretiminin kazandırdığı davranışlar ile ilgilidir. Bu noktada bağlantılı olduğu kısım aşağıda yer almaktadır.)
Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: "Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."

• 4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler. (Dinimizin, inançlarımızın bir takım dayanakları vardır. Bunların farkında olmak, araştırmak ve öğrenmek gerekir. Bu kazanım aşağıdaki kısımla ilişkilendirilebilir.)
İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanakları kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.
4.2. İSLAM'I TANIYALIM
• 4.2.1. İslam'ın inanç esaslarını sıralar. (Bu kazanımda din öğretiminin önemli bir amacı görülüyor. Aşağıdaki kısımla ilişkilidir.)
Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: "Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve Yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.
• 4.2.2. İslam'ın şartlarını söyler. (Bu kazanım din öğretiminin insana kazandırabileceği tavır ve bilgiler ile ilgili olduğundan aşağıdaki kısım ile ilişkilendirme yapılabilir.)
Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir. Düşünmenin bir eğitim işi, bir arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.
• 4.2.3. Kur'an-ı Kerim'in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar. ( Bu kazanım aşağıdaki kısımla ilişkilendirilebilir.)
"Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur."

• 4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler. (Dinimizin, inançlarımızın bir takım dayanakları vardır. Bunların farkında olmak, araştırmak ve öğrenmek gerekir. Bu kazanım aşağıdaki kısımla ilişkilendirilebilir.)
İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanakları kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.
4.3. GÜZEL AHLAK

• 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder. (Burada belirtilen güzel ahlaklı olma kısmı neticesinde din öğretiminin aşağıdaki özellikleri ile bağlantı kurulabilir.)
Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız

• 4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur. (İnsani ilişkilerde sevgi ve saygının öneminden bahsedildiği için aşağıdaki kısımla ilişkilendirilebilir.)
"Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.
Düşünceye Saygı: Düşünceye saygı, "Benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı da ihtiva ediyor. Düşünsel çabaların sonucunu, 'tek doğru ve pek çok yanlış' seviyesine indirgemeye çalışmak bir hırstır. Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtılır. "

• 4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler. (Dinimizin, inançlarımızın bir takım dayanakları vardır. Bunların farkında olmak, araştırmak ve öğrenmek gerekir. Bu kazanım aşağıdaki kısımla ilişkilendirilebilir.)
İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanakları kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.
4.4. HZ. MUHAMMED'İ TANIYALIM
• 4.4.1. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
4.4.2. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4. 4.3. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.
4.4.5. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.
(Bu kazanımların hepsi peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) ile ilgilidir. Ondan ve bize bıraktığı mirası olan güzel ahlakından örnek almamız gerekmektedir. Aşağıdaki kısımlar ile ilişkilendirme yapılabilir.)
Kültürel Mirasa Saygı: Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı, ne geleneğe sığınmak, ne de gelenekten kaçmaktır.
• 4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler. (Dinimizin, inançlarımızın bir takım dayanakları vardır. Bunların farkında olmak, araştırmak ve öğrenmek gerekir. Bu kazanım aşağıdaki kısımla ilişkilendirilebilir.)
İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanakları kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.

4.5. DİN VE TEMİZLİK
• 4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir. (Bu Kazanımda sadece maddi olan değil manevi temizlikten de bahsedilmektedir. Manevi temizliğin temelini de şüphesiz ahlak oluşturur. Bu nedenle makaleden aşağıdaki kısımlar ilişkilendirilebilir.)
"Ahlâkî Olana Saygı: Fikir ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan biri de "ahlâkî olana saygı" kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisini tartışmak istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar: İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür."
• 4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir. (Temiz ve düzenli olmak dinimizin bize emrettiği iki önemli husustur. Bu kazanım yine din öğretiminin bize kazandırdığı davranışlar ile ilgilidir. Aşağıdaki kısım ile ilişkilendirilmelidir.)
Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.


0 Yorum - Yorum Yaz


ŞÜKRAN SILA KARA 18040279

22.04.2021

 

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

“Din” kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan biridir. Eskilerin “efradını câmi, ağyarını mâni” diye niteledikleri bir tanım yapmak din için çok zordur. Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır.

Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir.

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek…

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.

 4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

Çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.

 4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye çalışalım.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye çalışalım.


0 Yorum - Yorum Yaz


 

Ebru Özcan- SÖ- 18040292  Ödev3

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir. “

“Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz.”

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

 4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir. “

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

“Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. “

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

 

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

“Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. “

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

“Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese
eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.”

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir. “

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

“İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark
etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, insan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama
hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”

4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

“Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”

“İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.”

“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel
tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik
edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.”

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

“Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar
ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında
yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir,
Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.”

“Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye
değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla
kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam
kazanıyor.”

“Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin
saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey
öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu
anlatılmamıştır.”

“Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere
dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı
şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil.”

“Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

“Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve
koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. “

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik,
cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna
geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa,
o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile
ilişkilendirir.

“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan
iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir
anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil,
düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine
önem verecekti.”

“Bir başka deyişle din öğretimi; öğrencinin karar verme, akıl yürütme, öğrenme, araştırma, sorgulama, yorumlama ve anlamaya dininin eğitim ve öğretim anlayışını göz önünde bulundurarak, bu soruya cevabımız, "Elbette evet! “ sözü ile başlayacak ve muhtemelen şöyle devam
edecektir: "...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir .”

“Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam
ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en
iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”

 4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.”

4.5. DİN VE TEMİZLİK

“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve
gençleri bilinçlendirmek...
" . “

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

 


0 Yorum - Yorum Yaz

SÖ-Zehra UZUN-18040314    22.04.2021

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.’’

Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”

“Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.”


4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

 

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.’’

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.’’

Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek...’’

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

 

4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

“Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.’’

“Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir.”

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

 

“Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.’’


4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.’’

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

“Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek…’’

 

4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.’’

“Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.’’

Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.’’

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.’’

Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.’’

“Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır.”

“Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil.

“İnsana Saygı: Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.’’

“Düşünceye Saygı: Düşünceye saygı, "Benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı da ihtiva ediyor. Düşünsel çabaların sonucunu, 'tek doğru ve pek çok yanlış' seviyesine indirgemeye çalışmak bir hırstır. Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir.’’

“Hürriyete Saygı: İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, insan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.’’

“Ahlâkî Olana Saygı: Fikir ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan biri de “ahlâkî olana saygı” kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisini tartışmak istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar: İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.’’

“Kültürel Mirasa Saygı: Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir.’’

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

“Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.”

 

“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

“Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”

“İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”

 

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

 

“Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.”


4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”


4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”


4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir.’’


4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”


4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

“İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.’’

“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

 

“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

 

4.5. DİN VE TEMİZLİK
4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: "Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.’’

“Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur.’’

“Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.’’

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

“Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek...’’


0 Yorum - Yorum Yaz


 SÖ/ Raşide Figan/ 17040048

1.       ÜNİTE

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

 - “Allah (c.c.), peygamber, Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür, tekbir ve salâvat, estağfirullah, sübhanallah” ifadelerine anlamlarıyla birlikte yer verilir. “Allah” konusu anlatılırken zâtî ve subûtî sıfatlara girilmez.

- Selam konusunda; esselamü aleyküm/selamün aleyküm ifadeleri ile dilimizde yaygın olarak kullanılan diğer selamlama cümlelerine yer verilir.

- Sevap, günah, helal, haram ifadeleri günlük dildeki kullanım örnekleriyle verilir.

Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."(3. Sayfa 3. Paragraf).

Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar (7. Sayfa, 3. Paragraf).

 • 4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

- Bayram tekbirleri ve salât-ü selama da anlamlarıyla birlikte yer verilir.

Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır (3. Sayfa 3. Paragraf).

• 4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

- “Allah razı olsun, Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, inşallah, maşallah” gibi günlük hayatta kullandığımız dilek ve dualara yer verilir.

Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez (5. Sayfa, 1. Paragraf).

• 4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

-          Sübhaneke duası ile ilgili kısa açıklamalar ile duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.

Anahtar Kavramlar

din, dua, eûzü besmele, elhamdülillah

Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır (3. Sayfa, 3. Paragraf).

2.       ÜNİTE

• 4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

- İslam’ın altı inanç esası, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.

"...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl’ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor. Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor." (2. Sayfa son paragraf)

• 4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

- İslam’ın beş şartı, öğrenci seviyesi dikkate alınarak ayrıntıya girilmeden açıklanır.

Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir (7. Sayfa, 2. Paragraf).

• 4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

-          Kazanım; “Kur’an-ı Kerim, ayet, sure, cüz” kavramları ile sınırlandırılır.

Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır (7. Sayfa, 1. Paragraf).

• 4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

-          Âmentü duası ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir.

Anahtar Kavramlar

iman, İslam, kelime-i tevhid, kelime-i şehadet, ibadet.

İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir (6. Sayfa, 2. Paragraf).

3.       ÜNİTE

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Düşünmenin bir eğitim işi, bir arama, bir araştırma işi olduğunu unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır (6. Sayfa, 3. Paragraf).

İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor ?7. Sayfa, 3. Paragraf).

Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar (8. Sayfa, 2. Paragraf).

• 4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

- Anne baba, kardeşler, akraba, komşu, arkadaş ve öğretmenlerle ilişkiler ayet ve hadislerle açıklanır.

- Güzel ahlaklı olmanın birey ve toplum hayatındaki önemine vurgu yapılır.

Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... (4. Sayfa, 1. Paragraf).

 Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı’nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir (4. Sayfa, 4. Paragraf).

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

- Fâtiha suresi ile ilgili kısa açıklamalara yer verilir; surede tavsiye edilen davranışlar belirlenir ve surenin nerelerde okunduğuna değinilir.

Anahtar Kavramlar

ahlak, sevgi, saygı.

Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir (2. Sayfa, 2. Paragraf).

4.       ÜNİTE

• 4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

- Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin sosyal ve dinî özelliklerine yer verilir.

Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir (8. Sayfa,  3. Paragraf).

• 4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir (8. Sayfa, 3. Paragraf).

• 4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

-          Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik öncesi hayatında; sütanneye verilmesi, seyahatleri, hilfü’l-fudûla katılması, Kâbe hakemliği, ticari hayatı ve evliliği konularına kısaca yer verilir.

- Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki erdemli davranışlarına örnekler verilir.

Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler (8. Sayfa, 1. Paragraf).

• 4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

-          Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cahiliye âdetlerinden uzak durması vurgulanır.

- Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası, dedesi ve diğer aile büyükleriyle olan ilişkileri ve amcasının evinde gördüğü yakın ilgiyle ilgili somut örnekler verilir.

Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlaklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler (8. Sayfa, 2. Paragraf).

Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz (8. Sayfa, 1. Paragraf).

• 4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

-          Mekke yıllarında; ilk vahyin gelmesi, davet süreci, Habeşistan hicretleri, İsra Miraç olayı, Taif yolculuğu ve Medine’ye hicret konuları kısaca verilir.

-  Medine yıllarında; Medine’de İslam toplumunun oluşması için yaptığı çalışmalara, Hudeybiye, Mekke’nin fethi, Veda Haccı ve Hutbesi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vefatı konuları kısaca ele alınır.

Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir (9. Sayfa, 1. Paragraf).

• 4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

-          Salli ve Barik duaları ile ilgili kısa açıklamalara ve duanın nerelerde okunduğuna ilişkin bilgilere öğrenci seviyesine göre yer verilir.

-           Hz. Peygamber’in ailesine “Ehl-i Beyt” denildiğine de değinilir.

Anahtar Kavramlar

cahiliye, Kâbe, el-emin, mevlit, Ehl-i Beyt.

Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir (9. Sayfa, 1. Paragraf).

5.       ÜNİTE

• 4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

- İbadet temizlik ilişkisine ve abdestin alınışına değinilir.

- Ahlaki güzellik ile manevi temizlik arasında ilişki kurulur.

Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz (7. Sayfa, 3. Paragraf).

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

-          Ev, okul ve çevre temizliğinin yanı sıra öğrencilerin öz bakım becerilerini geliştirecek; yemek öncesi ve sonrası el ve ağız temizliği, beden, giysi temizliği gibi konular üzerinde durulur.

Anahtar Kavramlar

abdest, taharet.

İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor (6. Sayfa, 1. Paragraf).

Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir (10. Sayfa, 3. Paragraf).


0 Yorum - Yorum Yaz


 

KAZANIM VE MAKALE İÇERİĞİ EŞLEŞTİRMESİ

1.     4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Ele alınan kazanım, Prof.Dr. Muallâ Selçuk’un makalesinde sayfa 11’deki paragrafla ilgilidir. ‘Aynı kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanlar arasındaki ilişkilerin çok defa anlaşmazlıklarla sonuçlanması ya da fikir ayrılıkları genellikle tam tanımı yapılamayan kavramlar yüzündendir. Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler…’

Bunun yanında sayfa 13’deki cümlede örnek verilebilir. ‘Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.’

2.     4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Tekbir ve salavatın anlamlarından yola çıkarak bu kazanımla ilgili Prof.Dr. Muallâ Selçuk’un makalesinde sayfa 18’deki paragraf eşleştirilebilir. ‘Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.’

3.     4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Bu kazanım sayfa 17’deki paragraf ile ilgilidir. ‘Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir…’

4.     4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Sübhaneke duasının anlamına baktığımızda karşımıza yüce Allah’ın eksik sıfatlardan pak ve uzak olması çıkmaktadır. Böylelikle sayfa 18’deki paragraf ile ilişki kurulabilir. ‘Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.’

5.     4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

‘Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.’

 

6.     4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

7.     4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

‘Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir.Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.’

8.     4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

9.     4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

‘Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir.’

‘Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.’

10.  4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur. 

‘Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.’

‘Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz.’

11.  4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

Fâtiha suresinin anlamından yola çıkarak makalede sayfa 17’deki paragraf örnek verilebilir. ‘Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır.’

12.  4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar. 

‘Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.’ (sf-17)

‘Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler.’ (sf-18)

 

13.  4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

14.  4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

‘Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik,cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir.’

15.  4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

‘Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.’

 

16.  4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

17.  4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

‘Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.’(sf-12)

18.  4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

‘Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.’ (sf-13)

19.  4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Ele alınan bu kazanım içinde sayfa 13’deki paragraf eşleştirilebilir. ‘Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek...’(sf-13)


0 Yorum - Yorum Yaz


Rümeysa ÖZDEMİR
Sınıf Öğretmenliği
18040294

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETİMİ GÖREVİ
1) "Din kültürü kazandırılmak bilgisi verilmek istenen olgu dindir."
4.2.1= İslam'ın İnanç esaslarını sıralar.
Bu olguyu genel itibarıyla din kültürü dersinden görebiliriz kazanım inanç esaslarının İslam'a göre ne tür incelikler barındırdığını göstermektedir.

2) "Kavramların insan hayatındaki tezahürleri ne de dikkat çekerek bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir."
4.3.2= İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.
Din şemasının herkesin zihninde aynı olmadığını biliyoruz Fakat bu farklılıklar anlayışsızlık doğurmaz İslam'a göre daima saygı sevgi ve insanlık namı merkezdedir.

3) "Düşünmeyi eleştirmeyi niçin ve nasıl kurcalamayı Emre'den bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işe mensubu olduğumuz İslam dininin bir gereğidir."
4.2.3= kur'an-ı Kerim'in iç düzeni ile ilgili kavramlarını tanımlar
Kur'an-ı Kerim ile karşılaşan öğrenci Onu iç düzeni boyutları ile inceler ve ele alır Böylece farklı bakış açısı kazanmış olur.

4) "Gerçek düşünce ile bunun karşısında yer alan arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi Şüphesiz ki düşüncenin kararlara tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor."
4.2.2= İslam'ın şartlarını söyler.
Bir Müslüman için İslam'ın şartlarının yerine getirilmesi; sebeplerinin ne zaman nasıl soruları ile öğrenir davranış ve bilginin birbiriyle kaynaşması sağlanır.

5)"Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır onlar bilginin hangi amaçla kim için nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir."
4.1.1 = Dini ifadeleri günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
Kullanılan ifadelerin kullanım yerlerinin aslında ne kadar ehemmiyet taşıdığını ne için dile getirildiğini birey anlamalıdır.
6)"Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken ilk din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir."
4.1.2 = İslamın temel taşları arasından olan tekbir ve salavatın neye dayandığını anlamını öğrenir ilişki kurar.
7) "Temelinde insana saygı düşünceye saygı ahlaki olana saygı Hürriyet'e saygı kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız."
4.3.1= Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolü fark eder.
8) "Saygı duymak düşünmeyi tanımayı anlamayı sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir."
4.4.1 = Hazreti Muhammed'in doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
9) "İnsana Saygı"
4.5.1= İslam dininin temizliğe verdiği önemi örnekler verir.
10)" Düşünceye saygı benim doğrum Biricik doğrudur Benim dışındakiler ise hep yanlıştır şeklindeki hırsızdan sarılmayı da ihtiva ediyor."
4.4.3 = Hazreti Muhammed'in doğumu çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
Böylece Efendimizin hayatında farklı görüşler karşısında nasıl tavırlar takıldığını ve neler düşündüğünü görür.
11)" Dinleyebilmek karşısındakini susturma dan dinleyebilmek duyduklarına katılmasa da fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak."
4.4.4= Hazreti Muhammed'in çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir
Efendimizin hicret İslam'a davet zamanlarında ne kadar ince hareket ettiğini öğrenir en basitinden birini dinlerken tüm bedeni ile o kişiye dönmesi bile nedenle bir hassasiyet sakınmamız gerektiğini gösterir.
12) "Hürriyete saygı duymak."
4.4.5 = Hazreti Muhammed'in Mekke ve Medine yılları özeti.
Efendimizin İslam'a davet zamanlarında Mekke ve Medine yıllarını nasıl geçirdiği derste işlenir ve bu zamanlarda Hürriyet sizin ne kadar önemli olduğunu öğrenci fark eder.
13) "Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir."
4.5.1 = İslam dininin temizliğe verdiği önemi örnekler verir.
Akıl sağlığının yanı sıra manevi temizliğin de önemli olduğunu kavrar aynı zamanda akıl sağlığının İslam dininde temizlik için büyük bir yeri olduğunu bilir
14)" Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtemeldir."
4.4.6 = Salli Barik dualarını okur ve anlamını söyler.
15)" Hayatın anlamını keşfetme"
4.3.3 = Fatiha suresini okur ve anlamını söyler.
16) "İnancını aklıyla bütünleştirme "
4.2.4 = Amentü duasını okur ve anlamını söyler.
17 ) "Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman bu özelliğin öznesine ve nesnesine iyi tayin etmek gerekir."
4.1.4 = Sübhaneke duasını okur ve anlamını söyler
18) "Kendi başına düşünme kabiliyeti"
4.2.3 = Dilek ve dualarda kullanılan dini ifadelere örnek verir.
Dilek ve duaların ifadelerinin nerde ve niçin kullanıldığının ayrımını yapar.
19) "İnsana saygı"
4.5.2 = Temiz ve düzenli olmaya Özen gösterir.
İnsana saygının kendine ,vücuduna saygıdan geçtiğini bilir.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


MAKALE VE KAZANIMLAR EŞLEŞTİRMESİ

 

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

“Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur.”

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

" Bir başka ders ise öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

 

●▬▬▬▬۩۩▬▬▬▬▬●

 

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar. 

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.’’

“Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır.’’

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

“Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.’’

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

“Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler. 

" Bir başka ders ise öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."

 

●▬▬▬▬۩۩▬▬▬▬▬●

 

4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur. 

“Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.”

“Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir.”

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler. 

" Bir başka ders ise öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."

 

●▬▬▬▬۩۩▬▬▬▬▬●

 

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler. 

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

“Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.”

“Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.”

 

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

“Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı, ne geleneğe sığınmak, ne de gelenekten kaçmaktır.”

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”

 

4.4.6 Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

" Bir başka ders ise öğrencisine şöyle seslenebilir: "Sana şu dersi öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek..."

 

●▬▬▬▬۩۩▬▬▬▬▬●

 

4.5. DİN VE TEMİZLİK

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir. 

“Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır.”

“Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir. Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer.”

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

“Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor.”

 


0 Yorum - Yorum Yaz


Ebrar ÇELİK/ 18040263

 

KAZANIM MAKALE İLİŞKİSİ

 

“4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.”

“4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.”

“4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir”

“4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.”

“4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.”

“4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.”

“4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.”

“4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.”

“Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu din olgusudur.” 

v Bilgisi verilmek istenen olgu din olgusu olduğundan; dini ifadeleri bilmek, yerinde kullanmak, örnekler vermek ve dua ve surelerin anlamını bilmek bu olgusal bilgiler ile ilişkili olduğundan 8 kazanımı yukarıdaki paragraf ile ilişkilendirdim.  Aynı zamanda kavramaları bilmenin öneminden bahsettiğinden şu cümle de kazanımlarla ilişkilidir:

v “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir.”

“4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.”

“4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.”

“4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.”

“Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi" meselesi ile "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir.”

v İslam’ın inanç esaslarını bilmek, İslam’ın şartlarını sıralamak, dua okumak ve anlamını söylemek, din öğretiminde “bilgi” meselesiyle ilişkili kazanımlardır. Makalede ise bu bilgilerin “bilinç” ile öğretiminden bahsettiğinden ilgili kazanımları bu paragraf ile ilişkilendirdim.

“4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.”

v “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

Bireyin güzel ahlaklı olmasında, din öğretimindeki yerinin ne olduğunu açıklayan bu paragrafı ilgili kazanımla ilişkilendirdim.

 

“4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.”

 

v “ Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

Saygı ve sevginin ne olduğunu, birbirleriyle olan ilişkisini ve insan hayatındaki gerekliliğine vurgu yapan bu paragrafın ilgili kazanımla ilişkili buldum.

 

“4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.”

“4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.”

“4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.”

“4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.”

“4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.”

 

v “Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.”

    Hz. Muhammed’in (s.a.v) hayatı, ailesi, yaşadığı dönem ve çevre kültürel mirasımızın tarihi olduğundan bu kazanımları yukarıdaki paragrafla ilişkili buldum.

 

“4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.”

v “Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.”

İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler vermek, din öğretimde konuları çözümleme ve yorumlama gerektiğinden bu cümle ile ilişkilendirdim.

“4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.”

v “Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor."

Bu kazanımda temiz ve düzenli olma davranışı geliştirmeyi gerektiğinden paragrafta düşünce ve değerlerin davranışa yansımasının anlamına vurgu yaptığından ilişkili buldum.


0 Yorum - Yorum Yaz


DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETİMİ

SINIF ÖĞRETMENLİĞİ/2.SINIF

HÜMEYRA YILDIZ 19040416

GÖREV-3

4.1.1. Dini ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

    *Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir.

       *Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

(Öğrenci duyduklarını, gördüklerini doğru yorumlar ve anlarsa dini ifadeleri günlük konuşmasında doğru ve yerinde kullanmış olur.)

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

        * İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.

        *Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

(Salavatı Hz. Muhammed(s.a.v.)’ e ve onun soyundan gelenlere saygımızı ve sevgimizi iletmek için okuruz.)

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dini ifadelere örnek verir.

        *Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz.

(Öğrencinin dua ederken kullandığı ifadeler genellikle soyut kavramlardır. Bu kavramları karşısındakinin anlayabilmesi için başka terimleri veya benzetmeleri kullanabilir.)

4.1.4.Subhaneke duasını okur ve anlamını söyler.

        * Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

(Öğrenci subhaneke duasını okuyacak ve içerisindeki mesajı, anlamı yorumlayacaktır.)

 

 

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

      *Din öğretiminde gençler hangi muhtevaya ihtiyaç duymaktadır? Sorusuna bu tebliğ kapsamında verilebilecek cevap: Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.

(Öğrencinin hayatını anlamlandırabilmesi, bir problemle karşılaştığında daha kolay çözebilmesi için bir inancının olması gereklidir. İslam’ın inanç esaslarını bilmesi öğrencinin daha kontrollü olmasını sağlayacaktır.)

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

      *İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var.

(İslam’ın şartları inanç ve kabullerimizin açık dayanağıdır.)

4.2.3. Kur’an’ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

      *Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir.

      * Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.

(Soyut kavramları başka terimler ve benzetmeler yolu ile açıklayabilir. Bu açıklamalara zihnindeki oluşan şemaları yorumlayarak da katkı sağlayabilir.)

4.2.4. Amentü duasını okur, anlamını söyler.

      * Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

(Öğrenci amentü duasını okuyacak ve içerisindeki mesajı, anlamı yorumlayacaktır.)

4.3.1 Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

     *Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlaklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz.

(Öğrencinin ahlak anlayışını din ile temellendirmesi daha sağlıklı bir ahlak anlayışına sahip olmasına neden olacaktır.)

 

 

 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

       *Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

       *Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama niçin saygı duyacağımız konusunda belli belirsiz bir takım ana hatların dışında bize bir şey öğretilmemiştir. Saygının önemi vurgulanmış, oysa saygılı bir tavrın ne demek olduğu anlatılmamıştır.

4.3.3. Fatiha suresini okur, anlamının söyler.

       * Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

(Öğrenci fatifa duasını okuyacak ve içerisindeki mesajı, anlamı yorumlayacaktır.)

4.4.1. Hz. Muhammed’in doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

       *İnsana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir.

       *Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.

(Öğrenci Hz. Muhammed’in doğduğu çevreyi bilirse, daha kolay anlayıp yorumlayacaktır.)

4.4.2.Hz.Muhammed’in aile büyüklerini tanır.

      *Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.

 (öğrencilerin bakış açılarını çeşitlendirmek için a şahsından b şahsından bahsetmek yerime Peygamber Efendimizin aile üyelerinden bahsedebiliriz. Bu sayede daha doğru bir şekilde gelişecektir.)

4.4.3. Hz. Muhammed’in doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

     *insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.

(Peygamber Efendimizin hayatını bilmek ona duyduğumuz saygıyı, sevgiyi artıracaktır. Dünya zihnimizde daha farklı şekillenecektir.)

4.4.4. Hz. Muhammed’in(s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

      *İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.18 vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.

(İnsanı sözden çok eylemler etkiler. Peygamber efendimizi(s.a.v.) kendine örnek alarak davranışlarını o şekilde yönlendirir.)

4.4.5. Hz. Muhammed’in(s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

     *İnsana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir.

     *Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.

     *insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.

     *Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır.

(Öğrencinin Peygamber Efendimizin(s.a.v) Mekke ve Medine yıllarını özetlemesi, onun şartlarını, ailesini, çevresini bilmesiyle doğru orantılıdır. Öğrenci bunları bilerek ve Peygamber Efendimize(s.a.v) saygı göstererek Mekke ve Medine yıllarını daha kolay anlayıp özetleyecektir.)

4.4.6. Salli-Barik dualarını okur, anlamını söyler.

           * İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.

        *Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

        * Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

(Öğrenci Salli-Barik dualarını okuyacak ve içerisindeki mesajı, anlamı yorumlayacaktır. Salavat duaları olduklarından dolayı saygıyla yakından ilişkilidir.)

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler veriniz.

        *Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir.

       *Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

(Öğrencinin temizlik kavramının önemine örnekler verebilmesi için ilk önce temizlik kavramını kavramalıdır.)

4.5.2. Temiz ve özenli olmaya özen gösterir.

      *İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.18 vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.

(Peygamber Efendimizi(s.a.v.) örnek alarak temiz ve özenli olmaya çalışır. Temiz ve özenli ol demek yerine örnek göstermek daha faydalı olacaktır.)

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Ödev 3    22.04.2021

Merve Tıraş

S.Ö. 18040312

22 Nisan 2021

 

                        Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretimi Ödev-3

 

 

1.      4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Makalede de bahsedildiği üzere,  kavramları, bilgileri, bilinç ile bütünleştirerek, bilincin oluşum ve gelişimini sağlamış oluruz.  Yani anlamlı öğrenmeler için bilinç ve bilginin bir bütün halinde olması gereklidir. Bu bağlamda da besmele, selam, şükür, tekbir gibi kavramları günlük konuşma dilinde doğru ve yerinde kullanmış oluruz.

2.      4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Çocuk, tekbir ve salavatın anlamını bilmiyor ya da eksik biliyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.

3.      4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Diğer kazanımlarda da olduğu gibi kavramları, bilinç ile birleştirmek ve konuşmalarımıza, anlamını bilerek, yerinde ve doğru bir şekilde aktarabilmek önemlidir. “Maşallah, Allah’a emanet ol” gibi dilek ve dua ifadelerini örnekler ve benzetmeler yardımıyla çocuklara anlatabiliriz.

4.      4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Sübhaneke duasının anlamını, hayatımızda nerelerde kullanılabileceğini, bize ne kattığına dair öğrencilere aktarımda bulunmalıyız. Aktarım, bizim bilgi ve birikimlerimiz değil, hayatla yoğrulabilir bir yorumlamaya yer vermeliyiz. Kısacası, Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine yer vermeliyiz.

5.      4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

İslam’ın inanç esasları 6 tanedir; 1)Allah’a inanmak, 2)Peygamberlere inanmak, 3)Kitaplara inanmak, 4)Ahiret gününe inanmak, 5)Meleklere inanmak, 6)Kaza ve kadere inanmak. 6 temel esası çocukların kavrayabilmeleri, bilgi ile bilincin bütünleşmesi, anlamlandırabilmeleri için kuramsal temellerden yararlanmak yardımcı olacaktır. Çünkü kendi başına düşünme, inancını aklıyla bütünleştirme imkanı sağlıyor.

6.      4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

İslam’ın 5 şartı vardır bunlar; Kelime-i Şehadet getirmek, Namaz kılmak, Oruç tutmak, Zekat vermek, Hacca gitmektir. Öğrencinin İslam dinini kavrayabilmesi için şartlarını bilmeli yani bilinci ile birleştirebilmelidir. Bu birleştirmeyi sağlamak için de kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.

7.      4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

“Kur’an-ı Kerim, ayet, sure, cüz” kavramlarını bilmek önemlidir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’i anlamak, anlamlandırmak amacıyla Kur’an-ı Kerime dair bilgileri, kavramları zihninde bütünleştirmelidir. Bütünleşmeyi sağlamak amacıyla da başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.

8.      4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

Amentü duasının anlamını her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.

9.      4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Bireyin güzel ahlaklı olması ve olmaması için birçok faktör vardır. Olumsuz olan faktörleri, çıkar ilişkileri, siyasi ideolojilerin vb. güzel ahlakın önüne geçmemesi için ahlakla dini birleştirmeliyiz. Bu bütünlüğü de çocukların yetişmesinde sunmalıyız. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.

10.  4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

İnsan ilişkilerinin gelişmesinde sevgi ve saygının gerekliliği tartışılamaz bir gerçektir. Sevgi ve saygıyı belli bir kalıpta değil de saygı ve sevgiyi, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında din öğretimi ile sunmak önemlidir. Makalede de din öğretimin verilirken saygı ile ilgili kuramsal temeller verilmiştir ve bu temeller üzerinde ders işlenirse öğrencilerin hayatında, iletişimlerinde yarar sağlayacaktır.

11.  4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

Fatiha suresinin anlamını her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.

12.  4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

Öğrencilerin Peygamber efendimizi kendi bilinçlerinde, zihin şemalarında anlamlandırabilmeleri için doğduğu çevrenin genel özelliklerini bilmeleri fayda sağlayacaktır. Bilgileri, bilinçle bütünleştirip Peygamber efendimizin çevresi hakkında daha doğru tanımlamalarda bulunabileceklerdir.

13.  4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

14.  4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

15.  4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

Makalede de bahsedildiği üzere, insana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir. İç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanın biyolojik yapısı var; beslenmesi, korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret ve istekleri, inançları, değer yargıları, tutumları ile insan, gün geçtikçe yeniden keşfediliyor. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor. Öğrencilerin, Peygamber efendimizin de bir beşer olduğunun farkına varmaları için “insana saygı” ilkesi ile birlikte ele alıp, kendi hayatları ile ilişkilendirmelerine yarar sağlayacaktır.

16.  4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

17.  4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Salli ve Barik dualarının anlamlarını her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.

18.  4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapmadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahade ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.”

19.  4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Dinin öğretim yöntemi ile öğrenciler hayatları ile ilişki kurabilirler. Öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak kuramsal bakış açısı ile sağlamak mümkün olabilir. “ Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.” Kazanımı günlük hayatla ilişkilendirmeliyiz ve öğrencileri güdülemeliyiz.


0 Yorum - Yorum Yaz


Ad Soyad: Sena Sütemen  Numara:18040306 Bölüm: Sınıf Öğretmenliği-3

 

DİN ÖĞRETİMİNİN KURAMSAL TEMELLERİ MAKALESİ ve 4. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KAZANIMLARI İLİŞKİLENDİRMESİ

 

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

·         “Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz.”

·         “Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”

·         “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

Makalede yer alan bu cümlelerde de ifade edildiği üzere öğrencilere kavramların kazandırılması, bu kavramların insan hayatındaki yeri ve önemine değinmek öğrencilerin kavramları doğru öğrenmelerine ve yerinde kullanmalarına yardımcı olur.

 

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

·         “Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler.”

·         “Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”

Alıntılarına baktığımızda öğrencilere tekbir ve salavatı derste tekrarlarla öğretmek ve bunu yaparken anlamlarıyla birlikte vermek zihinlerinde doğru şemalar oluşturmalarına yardımcı olur.

 

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

·         “Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”

·         “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

Öğrencilerin kullanılan dini ifadelere örnek verebiliyor olmaları onların bilgiyi hangi amaçla, ne için kullanabileceklerini sorguladıklarını gösterir. Öğrencilere kavramları doğru öğrettiğimiz sürece onlar da bu kavramları çeşitlendirebilir, doğru örnekler verebilirler.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

·         "Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir."

Öğrencilere yalnızca dua okuması gerektiğini söylemek yerine onlar için anlam kazanacak şekilde duaları anlamlarıyla öğretmek neden öğrendiklerini, kim için öğrendiklerini anlamalarına faydalı olacaktır.

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

·         “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

·         “Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur.”

·         “Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”

Öğrencilere doğru bilgiyi düşünmelerine olanak sağlayacak şekilde vermek önemlidir. Hem bu kazanım hem bundan sonraki kazanım için makale ile benzer ilişkilendirmelerde bulunabilinir çünkü her ikisinde de öğrencinin kavram sistemine oturtmuş olması beklenen ve istenen önemli dini bilgilerden bahsedilmektedir.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

·         “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

·         “Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur”

·         “Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

·         “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

·         "Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir."

Öğrencilere yalnızca dua okuması gerektiğini söylemek yerine onlar için anlam kazanacak şekilde duaları anlamlarıyla öğretmek neden öğrendiklerini, kim için öğrendiklerini anlamalarına faydalı olacaktır.

 

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

·         “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

·         “Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.”

Dinimiz güzel ahlakın her zaman savunucusu olmuştur. Öğrencilerin güzel ahlak ve din arasındaki kuvvetli bağı görmeleri onları hem güzel ahlak hem de inanç yönünden olumlu etkileyecektir.

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

·         “Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.

·         “Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.”

 

Öğrencilerin akıllarını kullanarak neden insanlara sevgi ve saygı duymaları konusunda çıkarımlar yapabilmeleri önemlidir. Yukarıda yer alan alıntılarda görüldüğü üzere öğrencilerin saygı ve sevgi göstermeyi insanın ne olduğuyla ilişkilendirilerek kavranması öğrenci için faydalı olacaktır.

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

·         "Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir."

Öğrencilere yalnızca dua okuması gerektiğini söylemek yerine onlar için anlam kazanacak şekilde duaları anlamlarıyla öğretmek neden öğrendiklerini, kim için öğrendiklerini anlamalarına faydalı olacaktır.

 

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

·         “Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

Öğrencilere bilgi yığını sunmaktansa bilgileri birbiriyle ilişkilendirebilecekleri imkan vermek ve bilgilere kendilerinin ulaşmalarını sağlamak daha doğru ve akılda kalıcı olacaktır.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

·         “Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum. Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

Peygamber Efendimize ve onun ailesine saygılı olmak isterken önce tanımamız gerekir. Saygı da bir duygu olarak makalede belirtilmiştir. Birine bir duygu besleyebilmek için onu tanımaya ve anlamaya çalışmamız gerekir.

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

·         “Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

·         “Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”

·         “Kültürel mirasa saygı, ne geleneğe sığınmak, ne de gelenekten kaçmaktır.”

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) davranışlarıyla kendi davranışlarını inceleyen bir öğrenci çıkarımlarda bulunarak Peygamber Efendimizin hayatını ilham alabilir. Kendi davranışlarını da değerlendirme fırsatı olur.

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

·         “Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

 

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

·         "Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir."

Öğrencilere yalnızca dua okuması gerektiğini söylemek yerine onlar için anlam kazanacak şekilde duaları anlamlarıyla öğretmek neden öğrendiklerini, kim için öğrendiklerini anlamalarına faydalı olacaktır.

 

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

·         “Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir.”

Dinimizin temizliğe verdiği önemi öğrenen kişi bu bilgiyi kavram sistemine oturtarak kendi hayat şartlarını yükseltecek şekilde hayatına uygulamayı da başarır.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

·         “Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir.”


0 Yorum - Yorum Yaz


Ayşe Yeni

Sınıf Öğretmenliği(3) /18040317

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor. Bu anlamda  düşüncelerimize, 'olumsuz'  ve  'olumlu'  düşünce  olmak  üzere  değer biçiliyor.

Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Bizler günlük hayatta birçok dini kavram kullanırız ve kullanılan bu ifadelerin kabulüne inanırız. Bu yolla sevdiklerimiz için iyi dileklerde bulunuruz. Bu durumu ezberci bir anlayıştan çıkaran, anlamlandıran ise bu ifadelerle ilişkili buyruklara inançtır. Bu ifadelerin  bizzat Kur’an da geçmesi ya da Peygamber efendimizce sünnet kılınmış olması bizlerin söylemlerimizde bu ifadelere  değer atfetmemize neden olur.

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Din  öğretimi  ile  ilgili  yaklaşımımızı  "öğrencinin bilincinin  gelişmesini  sağlayacak  koşulları  oluşturmak  ve  öğrenciye,  hayatın  problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye çalışalım. Fikir ağacımıza baktığımızda ağacın ürünleri olarak görünen bazı kavramlarla karşılaşacağız.  Bu  kavramlar,  kendi  başına  düşünme  kabiliyeti,  eleştirel  zihniyet,  seçme  kabiliyeti, hayatın  anlamını  keşfetme  ve  inancını  aklıyla  bütünleştirme  olarak  sıralanıyor  ve  bunlar öğrencide geliştirmeyi hedeflediğimiz kabiliyetleri gösteriyor.

Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Tekbir Allah’ın bir ve her şeyden üstün olduğu inancıdır. Salavat ise müslümanların Hz Peygamber’e selam göndermesidir. Öğrencilerin bu kavramları ve anlamlarını bilmesi bu kavramları anlamına uygun kullanmasını sağlayacaktır. Kur’an da ve hadisler de tekbir ve salavat üzerinde sıkça durulmuş bunları yerine getirmenin bireye sunacağı güzellikleri bilmesi istenmiştir. Makalede de vurgu yapıldığı üzere İslam ve buna bağlı olarak din öğretiminde ki asıl istendik durum bireyin yaptığı, söylediği tüm eylemlerin anlamını bilmesi bunun üzerine düşünmesidir.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Aynı  kavramı    kullananlar  hep  aynı  muhtevayı kastetmezler.  Kişiler  farklı “anlam  kodlarına” ve  farklı “referans  çerçevelerine”sahiptirler. Nesneler  ve  olayların  bilgisini  kazanırken,  zihinlerde  oluşan  şemalar  birbirinin  aynı  değildir. Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din”olgusudur. Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları  güçlük,  zihinsel  anlam  kodlarının  veya  şemalarının  farklı  olmasından  ileri  gelir. Tam tanımı  yapılamıyor  diye kavramları terk  edemeyiz.  Kavramları  başka  terimlerle  ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan  hayatındaki  tezahürlerine  de  dikkat çekerek,  bu  kavramlardan  ne  kast  ettiğimizi belirtebiliriz.  Böylece  farklı  kişilerin  düşünceleri arasında   tutarlılık   ve   anlaşma   yeteneği sağlanabilir.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Düşünmeyi,  eleştirmeyi,  'niçin'  ve  'nasıl'ı kurcalamayı emreden  bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel  kabiliyetlerinin  geliştirilmesi  işi,  mensubu olduğumuz İslâm  dininin  bir  gereğidir.  Yüce  Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik  bilgiye  dayanan    düşünce  ile,  'gerçek  düşünce' birbirinden  ayrılıyor.  Bu  anlamda  düşüncelerimize, 'olumsuz'  ve  'olumlu'  düşünce  olmak  üzere  değer biçiliyor.

Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Sübhaneke duasında Allah’ın eksik sıfatlardan uzak ve övgüye layık olduğu bununla birlikte her şeyden üstün ve tek ilah olduğu belirtilmektedir. Din okuyan, düşünen, anlayan ve uygulayan bireyler istemektedir. Makale de bununla ilgili olarak İslam’ın düşünmeyi, sorgulamayı destekleyen ve öneren bir din olduğu belirtilmiştir. Duada da Allah’ın var ve birliğine dair birçok ifade bulunur insan zekasıyla buna ulaşabilecek yeterliliktedir o halde insan görünmeyenin arkasındaki görmek için gayret göstermeli bilinçli seçimler yaparak bunun sorumluluklarını yerine getirmelidir.

4.2.1.İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.insan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir. Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez. Konumuzla ilgili olarak bir örnek verecek olursak; Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her  insan,  Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.

Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Allah insana kendisini yaratan ve evrenin düzenini sağlayan üstün bir güç olduğunu anlayacak zekayı vermiş ancak yine de Kur’an ve peygamberlerle de bunu bildirmiştir. Tüm bu yapılanlardan sonra insan özgür bırakılmış bununla birlikte seçimlerinde de sorumlu tutulmuştur. Peygamberlere de dinde zorlama olmadığına dair birçok uyarı gönderilmiştir. Her insan doğruyu, doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. İslamın inanç esasları da bireye iletilen önemli mesajlardan biridir insan eğer İslamiyeti seçmiş Allah’ın var ve virliğini kabul etmişse imanın inaç esaslarını da kabul etmeli bunu yaşamında kılavuz edinmelidir.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

İnanç  ve  kabullerimizin  "örtülü"  ve  "açık"  dayanakları  var.  Bu dayanaklar  kişiliğimizden,  yetiştirilme  biçimimizden,  tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum  yapmak,  doğru  ile  yanlışın  farkında  olmak,  sağlam  olanı  bulup çıkarmak  ve  sonunda  bir  yargıya  varmak  ancak  saygılı  bir  tavır sonucunda  mümkün  olur.  Düşünmek  bir  eğitim  işi,  bir  arama  ve  bir araştırma işidir. Düşünmenin  bir  eğitim  işi,  bir  arama,  bir  araştırma  işi  olduğunu  unutmayalım. Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek,   düşündüğünü   söyleyebilmek   fakat   karşısındaki   insanı   incitmeden söyleyebilmek...  Dinleyebilmek,  karşısındakini  susturmadan  dinleyebilmek,  duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.

Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Hayatımızı şekillendirilen inanç ve kabuller vardır bu inanç ve kabuller bizlere içinde doğduğumuz toplum, inanış, zihniyet, aile vb. faktörle sunulmaktadır. İnsanın içinde doğduğu çevre onun dini iradesini sınırlayıcı değildir. İnsan hem aklıyla hem de kalbiyle Allah’a bağlılık gösterebilir. İslam inancıyla doğmak ve anlatılanları sorgulamaksızın doğrudan kabul etmek, neyi neden yaptığını bilmemek İslam inancının isteklerinden uzaktır. İslam inanan, neden inandığını bilen ve bu bildiklerinden yola çıkarak kendisini Kur’an ahlakıyla donatan bireyler istemektedir. Bunun için de nitelikli bir din eğitimi şarttır.

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Din  öğretimi  alanında  öncelikli  olarak  yapılması  gereken  iş,  din  öğretiminin  hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.

 4.2.4.Âmentü duasını okur,anlamını söyler.

Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer  biçme  işi,  şüphesiz  ki  düşüncenin  kararlara,  tercihlere  yansıması  ve  davranışlarla kaynaşması safhasında  meydana  geliyor.  Böylece  sorumluluk  ve  imtihan  kavramları  anlam kazanıyor. İnsan hem aklıyla hem de kalbiyle Allah’a bağlılık gösterebilir. İslam inancıyla doğmak ve anlatılanları sorgulamaksızın doğrudan kabul etmek, neyi neden yaptığını bilmemek İslam inancının isteklerinden uzaktır. İslam inanan, neden inandığını bilen ve bu bildiklerinden yola çıkarak kendisini Kur’an ahlakıyla donatan bireyler istemektedir. Bunun için de nitelikli bir din eğitimi şarttır.

Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Amentü ben inandım demektir. İnandım demek ise neye inandığını bilmeye yani sorgulayamaya, öğrenmeye, öğrendikleri üzerine derinleşmeye bağlıdır. İnsan sorumluluk sahibi be bu yönüyle de imtihana tabii tutulacak bir varlıktır. Tıpkı inandığı şeyleri bilmesi gerekliliği gibi imtihana tutulacağını bilerek yaşaması da önemlidir. İnsan hem kalbiyle hem de zihniyle Allah’a bilinçli bir bağlılıkta bulunmalıdır.

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

İyinin  ne  olduğunu  bilen  insanın  da  her  zaman  iyiyi  yapamadığını,  kendi  kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.

Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar  hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar  ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle-gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.

Bu  nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar  yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka  yepyeni  bir  şekil  kazandırıyor.  Allah  korkusunu  ve  Allah  sevgisini,  insanı  yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar;  yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz.  Böyle  bir  saygı  anlayışı,  giderek  mevcut  otoritelerden  korkma  veya  'pasif  bir olumlama'ya  dönüşür  ki  bu  durumda  karşımıza  çıkan  'kuralların  paketlediği  insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.Saygı  kelimesini  burada,  üzerinde  düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum.  Saygı  bir  duygudur,  sevgi  gibi.  Saygının  da sevgi   gibi   faaliyete   dönük,  kişinin  davranışında  kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygı'nın eylem boyutu üzerinde duruyorum.  Saygı  duymak,  düşünmeyi,  tanımayı,  anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

Yıllar yılı, çocukluğumuzdan başlayarak, eğitimimizde herkes, ailemiz, okulumuz, çevremiz, bir çok şeye saygı duymamız gerektiği fikrini kafamıza nakşetmek için uğraştı durdu. Büyüklere saygı, bilgiye saygı, göreve saygı, güçlüye saygı, topluma saygı... Saygı duyacağımız kişilere, nesnelere fikirlere işaret edilmiş ama, niçin saygı  duyacağımız  konusunda  belli  belirsiz  bir  takım  ana  hatların  dışında  bize  bir  şey öğretilmemiştir.  Saygının  önemi  vurgulanmış,  oysa  saygılı  bir  tavrın  ne  demek  olduğu anlatılmamıştır. Önümüze bir dizi kural konmuş, onların pratik anlamının ne olduğu ise bize gösterilmemiştir.

4.3.3. Fâtiha suresini okur,anlamını söyler.

Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de  yansıtabilir.  Ancak  ben,  kabullerime  itiraz  edilmesine  katlanmadıkça  veya  kendim  onları sorgulamadığım müddetçe onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm mesâbesindedir.Bu  durum, kabullerimi  veya  doğrularımı  zayıflatma,  hayatımdaki  etki  gücünü  yitirme  ve  hatta  kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya bırakır. Kabullerim giderek alışkanlık ve sunî bir tekrara dönüşebilir. Doğru veya yanlış herhangi bir fikri, her türlü eleştiriye ve itiraza rağmen hâlâ ayakta duruyor olduğu için kabul etmekle, o fikrin itiraza uğramasına müsaade etmemek ve onu savunmacı bir tarzda koruyarak doğruluğunu kabul etmek arasında bir fark olsa gerektir. Allah  korkusunu  ve  Allah  sevgisini,  insanı  yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar;  yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Bizler Fatiha duasında hamdın ahiret gününün sahibi Allah’a mahsus olduğunu,  yalnız ona ibadet edip yalnız ondan yardım isteyeceğimizi belirtir bununla birlikte Allah’ın bizleri gazaba uğrayanların değil, kendisine nimet verdiklerinin yoluna iletmesini isteriz. Burada hem Allah’ın üstün güç ve kudretine bir bıyun eğiş hem de ona sonsuz bir sevgiden bahsedilir şüphesiz ki bunu onu bilen, ahiret gününe inanların bir özelliğidir. Yine insan burada nimet verilenlerin yolundan olmak bu yolda rızıklanmak için dua eder çünkü insan ne kadar akıllı bir varlıkta olsa ona bu karmaşa da yol gösterecek bir pusulaya ihtiyacı vardır. Bu pusula ise Allah’ın vahiy yoluyla ilettikleridir. Yine bunu anlayacak olanlarda bunlar üzerine düşünenler olacaktır.

4.4.1. Hz. Muhammed’in(s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

İnanç  ve  kabullerimizin  "örtülü"  ve  "açık"  dayanakları  var.  Bu dayanaklar  kişiliğimizden,  yetiştirilme  biçimimizden,  tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir.       İyinin  ne  olduğunu  bilen  insanın  da  her  zaman  iyiyi  yapamadığını,  kendi  kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar  hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar  ön plâna geçer.

Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Peygamber efendimiz birçok sapkınlığa uğramış, akıl etmeyi, düşünmeyi kör kapılar ardına saklamış bir kavme davranışlarıyla örnek olmuş onları derin Yusuf kuyularından çıkarmıştır. Yalnızca geldiği kavme değil tüm insanlığa rehber olan Efendimiz (s.a.v.) ibadetlerin davranışları güzelleştirmedeki etkisini, Kur’an’ın da yaşanabilir bir kitap olduğunu bizzat yaşayarak göstermiştir.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir.  İnsana  saygı,  onun  yaptıklarını  tanımak,  anlamlandırmak,  onun  düşüncelerine  ve  iç saygı  duymak; düşünmeyi,   tanımayı, anlamayı,  sorgulamayı  ve sonra   bir  değerlendirmeye gitmeyi  gerektirir.

 İnsanın  biyolojik  yapısı  var;  beslenmesi,  korunması, sağlık şartları, kültürel, toplumsal, tarihî çevresi var; geçmişe ait hatıraları, geleceğe ait umutları ve kaygıları var. İnsanın bir gelişim çizgisi bir de sürekli değişimleri var. Dünya her an onun zihninde farklı şekillenir, her an bir kaptan bir kaba aktarılır. Korkuları, sevgileri, heyecanları, nefret  ve  istekleri,  inançları,  değer  yargıları,  tutumları  ile  insan,  gün  geçtikçe  yeniden keşfediliyor.  İnsanı konu alan  ilâhî ve beşerî  bütün izahlar,  insanı tanımanın,  anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.

4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

Kültürel miras konusunda bir engelimiz daha var, o da tarihî birikimimizde değerli ve güzel olduğunu zannettiğimiz her ne varsa öğrencilerimizin kafasına doldurmak temayülümüz. Oysa  artık  çocuklarımızın  öğrenmesi  gereken  muhtevayı  seçmede  bazı  kriterlere  sahip olabilmeliyiz. Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir  tarih  olduğu  için  öğretelim,  ne  de  çok  güzel  edebî  anlatımlar  taşıdığı  için  nakledelim.Kültürel  mirası,  yetişmekte  olan  neslin,  Allah'la,  kendileriyle  ve  diğer  insanlarla  olan iletişimlerini  düzenlemelerinde  bir  yardım  ve  ilham  vasıtası  olarak  sunabilelim.  Böyle  bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.

4.4.4. Hz. Muhammed’in(s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de "bilgi"  meselesi  ile  "bilinç" meselesi yakın ilişki içerisindedir. Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur. Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi  elde  etme  yollarını  ve  aklını  kullanma  kabiliyetini  geliştiren  bir  süreçtir. Bu  noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi  vermek,  onların  toplumda  yaygın  olan  zihniyetler  üzerinde  düşünmelerini  sağlamak  ve gençleri  bilinçlendirmek..."  Kendilerine  sunulan  alternatifleri  inceleyebilmek  için  öğrencilerin bakış  açılarını  geliştirmeye  ihtiyaç  vardır.  Çocuklar  ve  gençler  körü  körüne  uygulayıcı olmamalıdır.  Onlar,  bilginin  hangi  amaçla,  kim  için,  nasıl  bir  dünyada  kullanılabileceğini sorgulayacak  biçimde  yetiştirilmelidir.  Eğer  çocuklar  ve  gençler,  özellikle  inanç  ve  yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.

Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Peygamber efendimizin ahlakı Kur’an ahlakıdır o kendisine vahiy gelmeden önce de örnek bir ahlaka sahiptir. Hayatının her döneminde birçok zorlukla sınanmasına rağmen her şeye sebat göstermiştir. Öğrencilere Peygamber efendimizin tüm yaşamı boyunca sürdürdüğü ahlakı anlatılması onların arayışına cevap vermede ve onları Peygamber efendimizi kılavuz edinmesinde oldukça büyük bir öneme sahiptir.

4.4.5. Hz. Muhammed’in(s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar  hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar  ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle-gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir.insan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.

Allah  korkusunu  ve  Allah  sevgisini,  insanı  yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar;  yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

Dersler  sadece  öğretim  programında  mevcut  oldukları  için  önemli  ve  değerli sayılamazlar.  Dersler,  öğrencinin  gelişimine  katkıda  bulundukları  ölçüde  önemlidirler  ve değerlidirler.  Herhangi bir  ders, öğrencilerine sadece şöyle seslenebilir:  "İçinizden kim daha fazla  bilgi  parçacığı  toplar,  daha  çok  ezberler,  daha  çok  hatırlayıp  iyi  not  alırsa,  o  kişi başarılıdır!"  Bir  başka  ders  ise  öğrencisine  şöyle  seslenebilir:  "Sana  şu  dersi  öğretiyorum. Çünkü sen bunu öğrenirsen şunları şunları kazanacaksın. Bu dersle hayatın arasında şu şu bağlar var, onları fark edeceksin. Şu şu kabiliyetlerin gelişecek...

Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Din dersi bireye yaşantı kazandıran bir derstir o nedenle her öğrenilen gerçek hayatta kullanılabilir. Dinin temizliğe çokça önem vermesi insana ne denli önem verdiğinin de bir göstergesidir. İnsan insana yakışır koşullar altında yaşamalıdır insanın kendine bu değeri vermesi çevresindekilere de değer vermesine ve yaşanabilir bir ortamın oluşmasına sebep olacaktır.

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Çocuklar  ve  gençler  körü  körüne  uygulayıcı olmamalıdır.  Onlar,  bilginin  hangi  amaçla,  kim  için,  nasıl  bir  dünyada  kullanılabileceğini sorgulayacak  biçimde  yetiştirilmelidir.  Eğer  çocuklar  ve  gençler,  özellikle  inanç  ve  yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır. Fikir ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan biri de “ahlâkî olana saygı” kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisinitartışmak istediğimizde öncelikli olarak  şu  hususlar  ön  plâna  çıkar:  İnsanoğlunun,  baş  döndürücü  bir  dünya  meydana getirmesine  rağmen,  bu  dünyanın  hakkını  verecek  ahlâkî  olgunlukta  insanlar  yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz.

Kazanımla bu parçayı ilişkilendirme gerekçem: Bu kazanımda maddi temizlikle birlikte manevi temizlik üzerine de durulmuştur. Maddi temizliğin manevi temzilikle iç içe olduğu söyleyenebilecektir. Ancak bunların kazanılması makalede de belirtildiği üzere körü körüne uygulama ile değil bunların gerçekliği ile öğrenenleri buluşturmaya, onları bu ilişkiye keşfettirerek inandırmaya dayanmaktadır.


0 Yorum - Yorum Yaz


MAKALE VE KAZANIMLAR EŞLEŞTİRMESİ- ÖDEV 3

Saliha ÇARDAKKAYA

Sınıf Öğretmenliği/3

18040261

Kaynakça: SELÇUK, Mualla; ‘’Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri’’, AÜ TÖMER ULUSLARARASI DİN EĞİTİMİ SEMPOZYUMU, Ankara 1997,s.28.-35

ÜNİTE: 4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Makaledeki “Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir, Kavgalar, tartışmalar da genellikle bundan doğar.” Cümlesini bu kazanımla eşleştirmemin sebebi; dindeki ifadeleri günlük konuşmada kullanabilmek için o ifadenin anlamını kavramak ve doğru yorumlamak gerekir. Eğer doğru yorumlanmazsa insanlar arasında iletişimsizliğe sebebiyet verir ve buda günlük yaşamda kavgaya, tartışmalara neden olur.

Bir başka ifade ise “Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur.” Öğrendiğimiz dini ifadeleri bilincimizde çözümlemeye ulaşmadıkça o bilgi bilince yerleşmeyip, yerleşmediği gibide etkisiz olarak kalmaktadır. Bu yüzden öğrendiğimiz örneğin; Allah (c.c.), peygamber, Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm, besmele, selam, hamt ve şükür, tekbir ve salâvat, estağfirullah, sübhanallah, selam, sevap, günah, haram gibi dini ifadelerinin ne anlama geldiğini bilincimizde yerleştirmemiz gerekmektedir.

Son olarak ise “Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.” İfadesi ile eşleştirdim.

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Makaledeki “Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler.” İbaresini almayı tercih ettim. Sebebi ise tekbir ve salavatı anlamını ve neden söylediğimizi duydukları zaman öğrenciler bu ifadeleri kendi içlerinde yorumlarlar ve şema haline getirerek hayatlarına aktaracaklardır.

Bir başka ifade ise; “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.” Tekbir etmenin veya Peygamber Efendimize salavat getirmenin gerekliliğini kavrayan öğrenci Allah korkusu ve Allah sevgisi ile bu tekbir ve salavatı davranışına dönüştürecektir.

 

Son olarak ise “Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.” Öğrencilere bu tekbir ve salavatı tam olarak tanımlayamadığımız zamanda bile gerekçelerini tam olarak ifade edersek hayatlarına yerleştirmeyi ve hedeflediğimiz davranışlara ulaşabiliriz.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Makaledeki; “Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

“Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.”

·        Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.” Paragrafları ile eşleştirdim.

 

 

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Makaledeki; “Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.” ifade ile eşleştirdim. Sebebi ise Sübhaneke duasındaki anlamı Kur’an metni olarak ilahi olarak alan bir öğrenci duadaki mesajı kendi kapasitesine göre algılamaktadır. Ve algıladığı ölçüde hayatına anlam katarak işlemektedir.

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.”

·         “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

 

ÜNİTE: 4.2. İSLAM’I TANIYALIM

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

Makaledeki; “Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.” İslam inançlarını baskı ile yani ezberleterek öğretmek yerine öğrencilere yorumlatarak, çözümleterek hayatlarıyla ilişki kurdurarak ve inanç esaslarındaki mesajla özdeşleştirerek istenilen hedefe ulaşabiliriz.

 

 

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

Makaledeki ; “Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.” İfadesi ile de İslam’ın şartlarını ezberletmek yerine İslam’ın şartlarındaki mesajları öğrencilere anlamlandırarak öğretmemiz gerektiği konusunda eşleştirdim.

 

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Makaledeki; “Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.” İfadesi ile Kur’an-ı Kerim’in iç düzenindeki kavramları öğrenciler düşünerek ve kavramlar arasında bağlantılar kurarak anlamlandırırlarsa daha verimli bir bilgi oluşacağı konusunda eşleştirme yaptım.

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

Makaledeki; “"...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor. Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor." İfadesini aldım. Çünkü Amentü duası iman ettim anlamına gelmektedir. İman edebilmek için önce okumamız, okuduğumuzu anlamamız, anladığımızı düşünmemiz ve düşünüp anlamlandırdığımızıda hayata geçirmemiz gerekmektedir. İman etmek tüm kalben olmaktadır. Bu yüzden niçin ve nasıl olduğunu düşünerek zihinsel kabiliyetlerle varılmaktadır. Bu yüzden bu ifade ile eşleştirdim.

“Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”

 

 

 

 

 

 

ÜNİTE: 4.3. GÜZEL AHLAK

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Makaledeki; “"...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.”

“Çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor. Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

·        “Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.”

“Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.”

““Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.” İfadeleri ile eşleştirdim.

 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Makaledeki; “ Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz. Böyle bir saygı anlayışı, giderek mevcut otoritelerden korkma veya 'pasif bir olumlama'ya dönüşür ki bu durumda karşımıza çıkan 'kuralların paketlediği insanlar' görüntüsüne şaşmamalıyız.”

“Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var.”

“İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

 “İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. insana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.”

“Düşünceye saygı, "Benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep yanlıştır" şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı da ihtiva ediyor. Düşünsel çabaların sonucunu, 'tek doğru ve pek çok yanlış' seviyesine indirgemeye çalışmak bir hırstır. Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir. Ancak ben, kabullerime itiraz edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım müddetçe onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm mesâbesindedir. Bu durum, kabullerimi veya doğrularımı zayıflatma, hayatımdaki etki gücünü yitirme ve hatta kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya bırakır. Kabullerim giderek alışkanlık ve sunî bir tekrara dönüşebilir. Doğru veya yanlış herhangi bir fikri, her türlü eleştiriye ve itiraza rağmen hâlâ ayakta duruyor olduğu için kabul etmekle, o fikrin itiraza uğramasına müsaade etmemek ve onu savunmacı bir tarzda koruyarak doğruluğunu kabul etmek arasında bir fark olsa gerektir.”

“Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak...”

“İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur.”

“İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. İnsan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.”

“Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.” İfadeleri ile eşleştirdim.

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

Makaledeki; “Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır.”

“Kur’ân metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.”

“Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.” İfadeleri ile eşleştirdim.

 

ÜNİTE: 4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

Makaledeki; “Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.” İfadesi ile eşleştirdim.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Makaledeki; “Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.” İfadesi ile eşleştirdim.

 

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

·        Makaledeki; “Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.” İfadesi ile eşleştirdim.

 

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile

 ilişkilendirir.    

Makaledeki; “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”

“Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.”

“Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.” İfadeleri ile eşleştirdim.

 

 

 

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

Makaledeki; “Kültürel Mirasa Saygı: Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.”

“Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.”

“Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.” İfadeleri ile eşleştirdim.

 

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Makaledeki; “Saygı duymak; düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.”

“Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”

“Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır. Şahsen katılsak da katılmasak da, yapılacak yorumlara, ortaya atılacak yeni fikirlere ihtiyacımız vardır. Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine karşı olmak yerine, mevcut anlayışlardan birini ilâhî mesajla özdeşleştirerek insanlara bunu zorla kabul ettirme şeklinde tezahür eden tutuma karşı olmak lâzımdır diye düşünüyoruz. Çeşitliliğin ve fikir zenginliğinin olduğu ortamda, muhakeme gücü ve seçme kabiliyeti teşvik edilecektir.” İfadeleri ile eşleştirdim.

ÜNİTE: 4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

Makaledeki; “Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.” 

 

“Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.” İfadeleri ile eşleştirdim.

 

 

 

 

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

 Makaledeki; “Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."

 

“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.” İfadeleri ile eşleştirdim.


0 Yorum - Yorum Yaz


Makale ve Kazanımların Eşleştirilmesi

v 4.1.1.Dini ifadeleri, günlük yaşamda doğru ve yerinde kullanır.

Kazandırılması gereken kavramlar benzetmeler ve başka terimler ile bağdaştırılarak anlatılabilir. Kavramların hayatımızdaki yerine ve kullanımına dikkat çekerek kavramların asıl anlamlarını öğretebiliriz.

Bir din eğitimcisi, din öğretimini nasıl yapmalıdır? Dini metinler ezberletilmeli midir? Araştırma mı yapılmalıdır? Soru sorularak mı kavratılmalıdır? Din eğitimcisi, bu yöntemlerden hangisiyle öğretim yapacağına karar vermelidir.

v 4.1.2. Tekbir ve Salavatı söyler.

Günlük hayatımızda tekbir ve salavatı her anımızda söylüyoruz fakat söylerken gerçekten anlamını düşünerek mi söylüyoruz?   Günlük hayatımızdaki çoğu kavramı bu şekilde belki de anlamını bilmeden kullanıyoruz.

“ Düşünme ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olabilir. Bu yüzden din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. “

v 4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dini ifadeler örnekler verir.

Çevremizdeki insanlara dua ettiğimizde veya herhangi bir dilekte bulunduğumuzda “ Allah’a emanet ol, Allah şifa versin, Allah iyilik sıhhat versin “ gibi ifadeler kullanırız.

“ Kavramlar başka terimler ve benzetmelerle anlatılabilir. Kavramların insana hayatındaki tezahürlerine dikkat çekerek, bu kavramların ne kast ettiğini belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasındaki tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

v 4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Sübhaneke duası günlük yaşamımızda en sık kullandığımız duadır. Duanın anlamını sorduğumuzda ise belki de birçoğumuz tam anlamıyla cevap veremeyecektir. Makalede verilen şu ifadeleri kazanımla ilişkilendirebiliriz diye düşünüyorum:

“ Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir. Kişiler, duydukları sözleri, gördükleri olayları zihinlerindeki şemalar içinde yorumlarlar, anlarlar ve belleklerine kaydederler. Aynı kelimeleri kullanan kimselerin birbirleriyle iletişim kurmalarında yaşadıkları güçlük, zihinsel anlam kodlarının veya şemalarının farklı olmasından ileri gelir.”

v 4.2.1. İslam’ın İnanç esaslarını sıralar.

İslam’ın altı inanç esası öğrencilere açıklanmalıdır.

“Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. ”

v 4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

İslam’ın şartları öğrencilerin anlayacağı şekilde anlatılmalıdır.

“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

v 4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Kavramlar tanımlanırken görsellerden yararlanılmalı ve gösterilerek anlatılmalıdır.

 Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

v 4.2.4. Amentü duasını okur, anlamını söyler.

Dualar okunurken anlamını bilerek okumanın önemini öğrenciye kavratılmalıdır.

“Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

v 4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

“ Düşünme ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olabilir. Bu yüzden din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. “

v 4.3.2. İnsanı ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini gerekliliğini savunur.

“Saygı duymak, düşünmeyi, tanımayı, anlamayı, sorgulamayı ve sonra bir değerlendirmeye gitmeyi gerektirir.

v 4.3.3. Fatiha suresini okur ve anlamını söyler.

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

v 4.4.1. Hz. Muhammed’in(s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

 “Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

v 4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

v 4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

v 4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer.”

“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

v 4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

“Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

v 4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Salavat kavramının anlamına, salavat getirmenin ne olduğuna ve nasıl getirildiğine de değinilir.

“Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var. Saygıyı bir davranış türü, bir faaliyet olarak tanımlıyorum ve ben burada 'saygının eylem boyutu üzerinde duruyorum.”

v 4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

v 4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”


0 Yorum - Yorum Yaz


Gül Cansu ÖZTAVLI

18040298

Sınıf Öğretmenliği

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

1) Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.

2) Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

1) Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

1) Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

1) Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır.

2) Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

 

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

1) Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

2) Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır. “Din” kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan biridir.

3) Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kastettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.

 

 

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

1) Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

 

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

1) Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığa, heva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor. Bu anlamda düşüncelerimize, 'olumsuz' ve 'olumlu' düşünce olmak üzere değer biçiliyor.

 

 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

1) Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

2) Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

 

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

1) İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.

2) Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.

3) Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlaklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği iyinin yanına sevabı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü ‘nün yanına 'günahı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.

 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

1) Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir.

 

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

1) Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.  

1) Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı ne geleneğe sığınmak ne de gelenekten kaçmaktır.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

1) Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

1) Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı ne geleneğe sığınmak ne de gelenekten kaçmaktır.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

1) Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı ne geleneğe sığınmak ne de gelenekten kaçmaktır.

2) Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.

 

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.

 

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

1) Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.

 

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

1) Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir.

2) Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde özetler.

 

 

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

1) Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde özetler.


0 Yorum - Yorum Yaz


4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır. 

“Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi'nin yanına `sevap'ı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü'nün yanına 'günah'ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.” 

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler. 

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.”  

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir. 

 

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler. 

“Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.” 

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar. 

“İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark etmez.” 

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler. 

“İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark etmez.” 

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar. 

...Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Yüce Allah, düşünme melekemizi doğru kullanmamızı istiyor: Kur’ân-ı Kerim'de zanna, tahmine, şartlanmışlığaheva ve hevese eksik bilgiye dayanan düşünce ile, 'gerçek düşünce' birbirinden ayrılıyor.” 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler. 

"İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygımı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğine dair kanaatimi belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek isterim. İster "Allah'ın emirlerini yerine getirmek istiyorum" desin, isterse başka bir merciin, fark etmez.” 

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder. 

“Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile, herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar. Ancak bu kavramların hayata geçirilmesi noktasına gelindiğinde, kişilerin menfaatleri, toplumların ve grupların çıkar hesapları, değişik siyasi-ideolojik yaklaşımlar, insanların düşüncelerinde ve eylemlerinde etkili olurlar. Bu faktörler, kişilerin ahlâkî bir karar verip verememesinde belirleyici bir rol oynarlar ve çoğu kez ahlâkî fikirler, ahlâklılık adına ileri sürülen fikirlere, uygulamalara dönüşürler. Bu nedenle çocukların ve gençlerin ahlâk eğitiminde dinle temellendirilen bir ahlâk anlayışını savunuyoruz.” 

 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur. 

“Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan 

iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.” 

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler. 

“Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir.” 

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar. 

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları -en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.” 

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır. 

4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler. 

“Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir. Ancak ben, kabullerime itiraz edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım müddetçe onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm mesâbesindedir. Bu durum, kabullerimi veya doğrularımı zayıflatma, hayatımdaki etki gücünü yitirme ve hatta kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya bırakır. 

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir. 

“Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.” 

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler. 

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. 

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler. 

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.” 

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir. 

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir. 


0 Yorum - Yorum Yaz


·         Din öğretimi sürecinde öğrencilere uygulanacak olan programın ve programda yer alan kazanımların öğrencilerin zihinsel gelişimlerine katkı sağlaması beklenmektedir.

·         Karar verme- akıl yürütme- öğrenme- alıştırma- sorgulama – yorumlama – anlama gibi becerilerin din olgusu ile destelenmesi hedeflenmektedir.

·         Öğrencilerin yaş ve gelişim düzeylerine uygun olacak bir öğretim programı uygulanmalıdır.

·         Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Programı’nda yer alan “hedef davranışlar” programda yer alan kazanımlar ile öğrencilere kazandırılmalıdır.

·         İyi bir insan olma, olumlu düşünebilme, şükretme, merak etme ve sorgulama gibi kavramları öğrenciler din olgusu ile birleştirebilmelidirler.

·         Programda yer alan kazanımlar doğrultusunda öğrencilerden “saygılı olma” becerisini gerçekleştirmeleri beklenmektedir. Bu  beceriler “ İnsana Saygı- Düşünceye Saygı- Hürriyete Saygı – Ahlaki olana Saygı – Kültürel Mirasa Saygı”dır.

·         Öğrencilerden İslam dinini, peygamber efendimizin (s.a.v.) yaşamını, belirli sure ve ayetleri de öğrenmeleri ve yaşamla ilişkilendirmeleri beklenmektedir.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


 

Sınıf Öğretmenliği- F. Sedef EŞEN-18040272

 

 

Makale ve Kazanım Eşleştirmesi

 

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER

Kazanım:  4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Ø  “Tam tanımı yapılamıyor diye kavramları terk edemeyiz. Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir. “

Ø  “Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”

 

Kazanım:  4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Ø  “Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

Kazanım:  4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

Ø   “Din dersinde öğretmen, Allah rızası için iş yapma ile, Allah adına iş yapma arasındaki inceliği öğrencilerine fark ettirebilir. Allah için, yani Allah rızası için iş yapma ile Allah adına iş yapma aynı şey değildir. Allah için iş yapma, yaratıcı ile beraberlik şuuru içinde bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem doğru olabilir, eksik olabilir, yanlış olabilir. Allah adına iş yapma ise, Allah adına hareket etme hak ve yetkisine sahip olma yanılgısıdır. Bilindiği gibi ister ilâhî kaynaklı olsun ister beşerî kaynaklı olsun, bir ilkenin kendisi ile onun uygulanması arasındaki süreçte pek çok faktör devreye girer. İlkenin kendisi ile onun uygulaması asla özdeşleştirilemez.”

Ø  “Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.“

Kazanım:  4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Ø  “Çözümlenmemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi, aslında doğru dahi olsa etkisiz bilgidir, hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yanılgılara sebep olur.”

 

4.2. İSLAM’I TANIYALIM

Kazanım:  4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

Ø “ Bir bilgi türü olarak din olgusunu öğretime konu ettiğimiz zaman, bu bilginin özelliğini ve nesnesini iyi tayin etmek gerekir. Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.”

Kazanım:  4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

Ø  Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

Kazanım:  4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

Ø  Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek gerekir.

Ø  Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz.

Kazanım:  4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

Ø “ Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.“

 

4.3. GÜZEL AHLAK

Kazanım:  4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Ø  İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor.

Ø  “Okullardaki din öğretimi uygulamalarına ister din kültürü kazandırma diyelim, ister ahlak bilgisi diyelim, sonuç itibariyle kültürü kazandırılmak, bilgisi verilmek istenen olgu “din” olgusudur. “Din” kavramı, tanımlanması en güç kavramlardan biridir. Eskilerin “efradını câmi, ağyarını mâni” diye niteledikleri bir tanım yapmak din için çok zordur. Eksiksiz, tam tanımı yapılamayan tek kavram din değildir. Tanımlanamaz diyebileceğimiz kavramlar en çok kullandığımız kavramlardır.”

Kazanım:  4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Ø  “İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır. İnsanı konu alan ilâhî ve beşerî bütün izahlar, insanı tanımanın, anlamanın ve yorumlamanın yöntemlerini zenginleştiriyor.”

Ø  “Temelinde, insana saygı, düşünceye saygı, ahlâkî olana saygı, hürriyete saygı ve kültürel mirasa saygı olan bir din öğretiminden yanayız.’’

Ø “ Düşünebilmek kadar, dinlemesini bilmek, farklılıklara tahammül edebilmek de bir eğitim işidir. Düşünebilmek, düşündüğünü söyleyebilmek fakat karşısındaki insanı incitmeden söyleyebilmek... Dinleyebilmek, karşısındakini susturmadan dinleyebilmek, duyduklarına katılmasa da, fikirler üzerinde düşünebilmek ve onları sorgulamak... Bu tavırlar, din öğretiminin insana kazandırabileceği tavırlardır.“

Kazanım:  4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

Ø  “Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

 

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM

Kazanım:  4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

Ø  “Geçmişi, öğrencilerimizin önüne bir bilgi tomarı olarak yığmayalım. Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim.”

Ø  Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek."

Kazanım:  4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Ø  Din öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir.

Ø  Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek

Kazanım:  4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

Ø  Kendi başına düşünme kabiliyeti öğrencide geliştirmeyi hedeflediğimiz kabiliyettir.

Ø  “Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim.

Kazanım:  4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

Ø  Düşünmeyi, eleştirmeyi, 'niçin' ve 'nasıl'ı kurcalamayı emreden bir kitaba iman eden gençlerimizin zihinsel kabiliyetlerinin geliştirilmesi işi, mensubu olduğumuz İslâm dininin bir gereğidir. Gerçek düşünce ile, bunun karşısında yer alan, arzulara ve heveslere dayanan düşünceye değer biçme işi, şüphesiz ki düşüncenin kararlara, tercihlere yansıması ve davranışlarla kaynaşması safhasında meydana geliyor. Böylece sorumluluk ve imtihan kavramları anlam kazanıyor.

Ø  Din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir.

Ø  Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.

Ø  Kendi başına düşünme kabiliyeti, eleştirel zihniyet, seçme kabiliyeti, hayatın anlamını keşfetme ve inancını aklıyla bütünleştirme bunlar öğrencide geliştirmeyi hedeflediğimiz kabiliyetleri gösteriyor.

Kazanım:  4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

Ø  Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.

Ø  Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek."

Kazanım:  4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Ø  “Kavramları başka terimlerle ve benzetmeler yardımıyla anlatabiliriz. Kavramların insan hayatındaki tezahürlerine de dikkat çekerek, bu kavramlardan ne kast ettiğimizi belirtebiliriz. Böylece farklı kişilerin düşünceleri arasında tutarlılık ve anlaşma yeteneği sağlanabilir.”

 

 

 

4.5. DİN VE TEMİZLİK

Kazanım:  4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

Ø  Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özellikleri taşıyan insanlar ön plâna geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa, o vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler.

Ø  “İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor.”

Kazanım:  4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Ø  “Din öğretimi bir zihin eğitimi olabilmelidir; öğrenciye aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmenin yollarını göstermelidir. Bu hedef, din öğretiminin genel hedefidir.“

Ø  "Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva, hayatın problemlerini çözmede kullanılabilecekleri muhtevadır." Bu kazanımda da öğrencilere temiz olmanın gerekliliği ve günlük hayatta bize kazandıracağı olumlu davranışları ve duyguları üzerinde durmak doğru olacaktır. Yani kazanım günlük hayatla ilişkilendirilmeli ve öğrenciler güdülenmelidir.“


 


0 Yorum - Yorum Yaz


Din Kültürü Ahlak Öğretimi

Adı Soyadı: Israa Muhajir

Ö. No:18040466

 

4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.

Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..." Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.

Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir.

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler veri.

Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir.

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir.

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.

İnanç ve kabullerimizin "örtülü" ve "açık" dayanakları var. Bu dayanaklar kişiliğimizden, yetiştirilme biçimimizden, tarihimizden, kültürümüzden kaynaklanabilir. Bunların farkında olmak, bunlar üzerinde yorum yapmak, doğru ile yanlışın farkında olmak, sağlam olanı bulup çıkarmak ve sonunda bir yargıya varmak ancak saygılı bir tavır sonucunda mümkün olur. Düşünmek bir eğitim işi, bir arama ve bir araştırma işidir.

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir.

 

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler.

Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisini tartışmak istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar: İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.

 

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

Temelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir. İnsana saygı, onun yaptıklarını tanımak, anlamlandırmak, onun düşüncelerine ve iç âlemine nüfuz etme çabasını da taşır.

4.3.3. Fatiha suresini okur, anlamını söyler.

Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.

Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.

4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.

Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

Saygı kelimesini burada, üzerinde düşünmek, tanımak, anlamak, sorgulamak ve değerlendirmek anlamında kullanıyorum. Saygı bir duygudur, sevgi gibi. Saygının da sevgi gibi faaliyete dönük, kişinin davranışında kendini gösteren yönü var.

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

Kültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir.

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler.

Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir.

Fikir ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan biri de “ahlâkî olana saygı” kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisini tartışmak istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar: İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz

 4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir.

Fikir ağacımızın köklerinde yer alan kavramlardan biri de “ahlâkî olana saygı” kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisini tartışmak istediğimizde öncelikli olarak şu hususlar ön plâna çıkar: İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kaldığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz


0 Yorum - Yorum Yaz


Cevap ;  okuduğum kitaplarda insan hayatına  hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler yapıp etmelerine yön verirler . Onun yapıp etmelerini. Yönetirler artık insan eylemlerine ve bu eylemlerin ortaya koyduğu başarılara bu değerler çerçevesinde anlam verir.  Çünkü insan yapıp etmelerini ile ana amaçları arasında bir ilgi kurar. Bireyin anlam arayışın da hayattaki hedefi ve gayesi Yüce yaratıcıya hakkıyla kulluk yapmak ve onun indirdiği kuran i azimüşşan i hakkıyla anlamaya çalışmak tir yani kuran i kerim'i  okumak düşünmek anlamak ve ve hayatımızda tatbik etmek üzere yaşama ya gayret etmemizdir.  Nasil yapılacağını öğrenmek soyut ve teorik tür.  Nasil yaşanacağını göstermek ise somut ve pratiktir.insan bu hale yani kuran ile  hayatina anlam vermeye ne kadar. Çok değer  verirse o kadar ihlas ve samimiyet o kadar kuran 'ın i ndaki olur . Yani fıtri kabiliyetlerini o oranda. Fazla geliştir. Bütün  insanlar hayatı. Bu şekilde  anlamdirirsa  salih toplum oluşur.   Yani  insanoğlu  her daim bir. Arayış içinde dir. Biz tefsir okurken. O dönemin şartlarını göz önünde bulundurmalıyız bu günümüzü baz almamalıyız  tefsir bizim anlamamız  peygamber efendimiz sav 'in tatbiki ve açıklamasının yani sıra kıyas  icma yöntem leri ile büyük tefsir Alimlerin  görüşleri vegüne dair   bilgi  birikimlerinden yararlanılarak okumamız ve anlamamiz lazım gelmektedir.  
0 Yorum - Yorum Yaz


İsmail Ateş 18040248 SÖ

4.1. GÜNLÜK HAYATTAKİ DİNÎ İFADELER
4.1.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.
4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler.
4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.
4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler.

4.2. İSLAM’I TANIYALIM
4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar.
İnsan, tabiatı gereği din ile ilgilidir. Varlığının, hayatının anlamı ile ilgili sorularının bazı cevaplarını dinin verilerinde bulur. Din eğitimi, insanın çocukluğundan yaşlılığına kadar sürecek olan nereden geldiği, nereye gideceği, niçin ve nasıl gibi sorularına cevap bulmada önemli bir yardım sağlar. Bu cevapları bireyle buluşturacak bir imkân olması itibarı ile din kültürü dersi önemli bir işlev görür. Bunun bir adım ilerisi isteğe bağlı ve doktriner/inanç merkezli din dersi olur ki, bu din kültürü dersinden farklı bir derstir ve ayrıca değerlendirilir. Bireylere dini öğretme görevini din dersi yerine getirecektir. İnsandaki temel din duygusunun eksik ve yanlış doyurulmasına din dersi engel olabilir. İ

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler.

İnsanın bedeni ve ruhi ihtiyaçları birlikte doyurulup geliştirilmelidir. İnanma ihtiyacı da tıpkı yeme, içme gibi önemli ve temel bir ihtiyaçtır. Din dersi bu ihtiyacın doğru bilgi, beceri ve duygularla karşılanmasına yardımcı olan bir derstir.13 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi bu konuda bilişsel alt yapı oluşturmak görevini üstlenmiş gözükmektedir. İsteğe bağlı veya seçmeli bir din dersinden farklı olarak, zorunlu olmasını da göz önüne aldığımızda, bireyleri din ve inanç konularındaki temel ihtiyaçlarını karşılamaları için dini ve ahlaki bilgilerle buluşturmayı esas aldığını söylemeliyiz.

4.3. GÜZEL AHLAK
4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder.

Bireyler, toplumlar, devlet ve milletler aslında bütünü, yani evrenseli oluşturan cüzlerdir. İletişimdeki hızlı gelişmeler insanlar, devletler ve milletleri her an birbiri ile iç içe yaşar hale getirmiştir. Bu durum diğer insanların, toplumların davranışlarına yön veren din, ahlak ve kültürü hakkında bilgi sahibi olmayı gerektirmektedir. Son dönemlerde “Kültürlerarası Eğitim”, “Dinlerarası Eğitim” gibi yeni gelişen bilim dalları bu ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkmıştır. Bu bilim dalları farklı kültür ve inanca sahip insanların bir arada nasıl uyumlu ve huzurlu yaşayabileceklerini araştırıp, çözüm önerileri geliştirmektedirler. Çok kültürlü bir yaşamda, fertlerin önce kendi inanç ve kültürlerini bilmesi ve saygı duyması, sonra da diğer inanç ve kültürlere saygılı olması verilecek din eğitimi ve öğretimi ile mümkündür.18

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

İnsan toplumsal bir varlıktır. Eğitimin görevlerinden birisi de insanın içinde yaşadığı topluma uyum sağlamasını yani toplumsallaşmasını sağlamaktır. Bu uyum ise toplumun değerlerini bilmek, benimsemek ve/veya saygı duymakla mümkündür. Toplum değerlerinin önemli bir bölümünü oluşturan manevi değerlerin de bireylere öğretilmesi gereklidir. Normların ve değerlerin öğretimi konusunun günümüz eğitiminde önemli yer tuttuğu, özellikle değerler eğitimi konusunda teorik ve pratik düzeyde çok sayıda çalışmaların yapıldığı bilinmektedir. Din ile değerler ve normlar arasındaki ilişki malumdur. Din öğretirken değerler öğretilebildiği gibi, değerler öğretiminde dinden de yardım alınabilmektedir. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi bu konuda bir araç durumundadır. Din hem fertler arasında hem de fertlerle toplum arasındaki ilişkilerde önemli ve belirleyici bir unsurdur.

4.4. HZ. MUHAMMED’İ TANIYALIM
4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.
4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile büyüklerini tanır.
4. 4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler.
4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir.

. Seçmeli olarak konulan Temel Dini Bilgiler, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin Hayatı dersleri okulda din öğretimi çerçevesinde değerlendirilmelidir.


0 Yorum - Yorum Yaz


4.1. Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır. 

Kur'an metni ilahidir; fakat onun uygulaması insanidir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır.

‘’Din öğretiminde belletici ve baskı altına alıcı bir yaklaşımın yerini, konuları çözümleyici ve yorumlayıcı bir yaklaşım almalıdır.’’

 Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir

4.1.2. Tekbir ve salavatı söyler. 

“Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz.  Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.”

4.1.3. Dilek ve dualarda kullanılan dinî ifadelere örnekler verir.

 “Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir.”  

  “Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir. Düşünme, ancak doğru bir kavram sistemi üzerine oturmuş haldeki güvenilir ve tutarlı bilgiler üzerine inşa edilirse verimli olur.”

4.1.4. Sübhaneke duasını okur, anlamını söyler. 

Sübhaneke duasının anlamını, hayatımızda nerelerde kullanılabileceğini, bize ne kattığına dair öğrencilere aktarımda bulunmalıyız. Aktarım, bizim bilgi ve birikimlerimiz değil, hayatla yoğrulabilir bir yorumlamaya yer vermeliyiz. Kısacası, Allah'ın rızasını gözeterek yapılan anlama, anlamlandırma ve yorumlama faaliyetine yer vermeliyiz.

4.2.1. İslam’ın inanç esaslarını sıralar. 

Din öğretiminde gençler hangi muhtevaya ihtiyaç duymaktadır? Sorusuna bu tebliğ kapsamında verilebilecek cevap: Öğrenciler için sahip olunmaya değer muhteva hayatın problemlerini çözmede kullanabilecekleri muhtevadır.

(Öğrencinin hayatını anlamlandırabilmesi, bir problemle karşılaştığında daha kolay çözebilmesi için bir inancının olması gereklidir. İslam’ın inanç esaslarını bilmesi öğrencinin daha kontrollü olmasını sağlayacaktır.)

4.2.2. İslam’ın şartlarını söyler. 

“Amaç, ahlâklı insanlar yetiştirmekse, inanç boyutunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Herkesin bildiği 'iyi' nin yanına `sevabı katabilmek, herkesin bildiği 'kötü' nün yanına 'günah' ı ekleyebilmek, ahlâka yepyeni bir şekil kazandırıyor.’’

‘’Din öğretimi alanında öncelikli olarak yapılması gereken iş, din öğretiminin hangi kavramlara dayandırılacağını göstermektir.’’

4.2.3. Kur’an-ı Kerim’in iç düzeni ile ilgili kavramları tanımlar.

‘Kur’an metni, ilâhîdir, fakat onun uygulaması insanîdir. Her insan, Allah'ın mesajını kendi kapasitesi, içinde yaşadığı zaman diliminin fonksiyonları ve koordinatları çerçevesinde anlayacak, anlamlandıracak, yorumlayacaktır. Hiç kimsenin, kendi anlayışını "Allah adına hareket ediyorum" iddiasıyla, zorla empoze etmeye hakkı yoktur.’

4.2.4. Âmentü duasını okur, anlamını söyler. 

“Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam, konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.”

4.3.1. Bireyin güzel ahlaklı olmasında dinin rolünü fark eder. 

“İyinin ne olduğunu bilen insanın da her zaman iyiyi yapamadığını, kendi kişisel

Tecrübelerimizde veya çevremizdeki insanlarda müşahede ediyoruz. İşte burada inancın teşvik

Edici yönünden istifade etmek din eğitimcilerine düşüyor. Güzel sözler söylemek, konferanslar vermek, öğütlerde, tavsiyelerde bulunmak, örnek insanlar, örnek durumlar anlatmak yetmiyor. Çünkü insanın hayatında ağır basan ve onun yönünü tayin eden şey, sözlerden çok yapılan işler ve eylemlerdir.”

“Bir çağın ahlâkî yapısına, doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, çalışma, yardımseverlik, cana, mala saygı gibi kavramlar hakimse, o zaman bu özeIIikIeri taşıyan insanlar ön plâna

Geçer. Hayır, eğer çağın yapısı bozulmuş, gayri ahlâkî kavramlarla düşünülmeye başlanmışsa,

O vakit bu tip davranışlar gösterenler ön plâna geçerler. Çocukları ve gençleri etkileyen şey

Hayatın kendisidir. Siz istediğiniz kadar, öğrencilerinize tarihten parlak örnekler veya çok sağlam ilkeler sunun; içinde yaşanılan çağın ahlâkî bir sorgulamasını yapmadığınız sürece, onları –en iyi ihtimalle- gerçeklerden kopan ve hayal dünyasında yaşayan kişiler hâline getirirsiniz.”

4.3.2. İnsani ilişkilerin gelişmesinde sevgi ve saygının önemini ve gerekliliğini savunur.

 ‘’ Saygı adına zorla empoze edilen tavırların insanın ufkunu açmadığı, sağlam temellere dayanmayan kabullerin, kişiliği geliştirici, besleyici, zenginleştirici ve koruyucu bir rol oynamadığı şeklinde yorumlayacağım bu sözlere katılmamak mümkün değil. Yanlış veya çarpık bir saygı anlayışı, ideal olanı hayata geçirebilmede, dünyada olup bitenlerin ne anlama geldiği, hayatın hangi yöne doğru seyrettiği ve gelecekte ne gibi şekiller alabileceği konusunda kişiye yardımcı olamaz.’’

4.3.3. Fâtiha suresini okur, anlamını söyler.

''Allah korkusunu ve Allah sevgisini, insanı yönsüz, desteksiz ve şaşkın bırakabilecek her türlü uygulamada koruyucu bir güç olarak görüyoruz. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanı vicdanına cevap vermeye her an hazırlıklı tutar; yani ahlâkî fikirlerin mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün davranışa kılavuzluk etmede itici güçler haline gelmesini sağlar.''

4.4.1. Hz. Muhammed’in (s.a.v) doğduğu çevrenin genel özelliklerini açıklar.

Öğrencilerin Peygamber efendimizi kendi bilinçlerinde, zihin şemalarında anlamlandırabilmeleri için doğduğu çevrenin genel özelliklerini bilmeleri fayda sağlayacaktır. Bilgileri, bilinçle bütünleştirip Peygamber efendimizin çevresi hakkında daha doğru tanımlamalarda bulunabileceklerdir.

4.4.2. Hz. Muhammed’in (s.a.v) aile büyüklerini tanır. 

“Evrensel değerler diyebileceğimiz doğruluk, dürüstlük, insan hakları gibi ahlâkî fikirler etrafında herkes birleşir. Dindar olan bir aile ile herhangi bir dine bağlı olmayan ailenin de çocuklarında görmek istedikleri erdemlerdir bunlar.”

4.4.3. Hz. Muhammed’in (s.a.v) doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarını özetler. 

“Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir fikrî ve ilmî çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz”

4.4.4. Hz. Muhammed’in (s.a.v) çocukluk ve gençlik yıllarındaki davranışlarını kendi hayatı ile ilişkilendirir. 

“Geçmiş birikimimizi onlara ne ilginç bir tarih olduğu için öğretelim, ne de çok güzel edebî anlatımlar taşıdığı için nakledelim. Kültürel mirası, yetişmekte olan neslin, Allah'la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletişimlerini düzenlemelerinde bir yardım ve ilham vasıtası olarak sunabilelim. Böyle bir anlayışın sonucunda yöntemimiz de değişecektir. Bu yöntem, zihinlere bilgi istiflemeye değil, düşünmeye, anlamaya, karşılaştırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keşfetmesine önem verecektir.”

4.4.5. Hz. Muhammed’in (s.a.v) Mekke ve Medine yıllarını özetler.

“Geçmişe kör bir teslimiyeti, tarihi otoritelere kör bir itaati yani toptan onaylamayı veya bunun karşısında toptan inkâra varan tutumları, kültürel mirasımızı anlama çabamızın önünde duran engeller olarak görmekteyiz. Kültürel mirasa saygı, ne geleneğe sığınmak, ne de gelenekten kaçmaktır.”

4.4.6. Salli ve Barik dualarını okur, anlamını söyler. 

“Aynı kavramı kullananlar hep aynı muhtevayı kastetmezler. Kişiler farklı “anlam kodlarına” ve farklı “referans çerçevelerine” sahiptirler. Nesneler ve olayların bilgisini kazanırken, zihinlerde oluşan şemalar birbirinin aynı değildir.”

4.5.1. İslam dininin temizliğe verdiği öneme örnekler verir. 

‘'Din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşulları oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle ettikten sonra, şimdi de böyle bir yaklaşımın öğrenciye katkılarını somut bir biçimde göstermeye çalışalım.''

4.5.2. Temiz ve düzenli olmaya özen gösterir. 

Temiz ve düzenli olma konusunda anne babaların, öğretim görevindeki kimsenin ve çevrenin tıpkı diğer konularda olduğu gibi çocuğa örnek olması gerektiği vurgulanır.

 ‘’Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: “Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmek..."  


0 Yorum - Yorum Yaz
Ders Malzemeleri
Lütfen Kopyalamayınız!
2021-2022 Arşivi
2020-2021 Arşivi
2019-2020 Arşivi
2018-2019 Arşivi
2017-2018 Arşivi
2016-2017 Arşivi
2015-2016 Arşivi
2014-2015 Arşivi
2013-2014 Arşivi