8.
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
Bir önceki soruda ‘yaşamak’ kavramının ne
demek olduğu açıklandı. İnsanlar, eylemlerine, amellerine bir anlam bulup,
yükleyerek onu hayatına uygulayarak yaşamalıdır.. İnsan yapısı gereği sürekli
bir arayış içerisindedir. Bazı insanlar anlam arayışında başarılı olurken bazı
insanlar ise anlam arayışında başarısız olabilirler. Anlam arayışında başarılı
olan insanlar mutlu bir yaşam sürmeye, hayatını düzene sokabilmeye ve kendi
yeteneklerinin farkına varmayı başaran kişiler haline gelir. Ancak başarısız
olan insanlar ise mutsuz bir yaşam sürmeye, içki, uyuşturucu gibi anlık haz
arayışı içerisinde olmaya başlar. Hatta bazı insanlarda bu durum intihar ile
sonuçlanabilir.
İnsanlar, anlam arayışında başarısız
olduklarında vazgeçmemelidir. Kendisine yeni anlam arayışı içerisine atmalıdır.
Bu son derece doğal bir durumdur. İnsanlar bu tecrübelerinden faydalanarak ve
benimsediği değerler doğrultusunda yeni bir yolda yürümeye başlamalıdır ‘Kur’an
Nedir?’ bu durumla ilgili bir örnek verilmiştir. Atom bombası projesi
içerisinde çalışan genç fizikçi, atom bombasının yapılmasının asıl amacı
hakkında bilgi sahibi değildir. Atom bombasının sonuçlarını gördükten sonra ise
fizik dalında çalışmayı bırakmıştır ve kendisine yeni bir yol çizerek biyoloji
alanında ilerlemeye başlamıştır. Her insanın hayatı anlamlandırması birbirinden
farklı olabilir. Yüce Allah, insanlara nasıl yaşamaları gerektiği hakkında bir
rehber yollamıştır. Yüce Allah, insanlara peygamberler göndermiştir. Kur’an-ı
Kerim insanlara hayatı nasıl anlamlandırması gerektiğini ve nasıl yaşaması
gerektiği hakkında yol gösterir. İnsanlar, Kur’an-ı Kerim’i okuyup, üzerinde
düşünüp, anlayarak yaşaması gereklidir. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed
(s.a.v) insanlara nasıl yaşamaları gerektiği hakkında rehber olmuştur. Ancak
‘Kur’an’a Ait Değerler ve Dayanakları’ isimli makalede bahsedildiği gibi Peygamber
Efendimizin yaşadığı çağla bizim yaşadığımız çağın şartları aynı değildir. O
çağda ağız temizliği için misvak kullanılırken günümüzde bu işlemi diş
fırçaları ile yapabiliriz. Yani önemli olan Peygamber Efendimizin bazı
durumlarda yaptıklarını aynen yapmak değildir. Önemli olan Peygamber
Efendimizin onun yaptıklarının özündeki amaca göre çağdaş biçimler üreterek onu
model almalıyız.
İnsanlar Kur’an-ı Kerim’i üzerinde
düşünerek okuyup onu hayatına, eylemlerine yansıtmalıdır. Aynı zamanda insanlar
Sevgili Peygamberimizi örnek alarak, sünnetlerinin temelindeki amacı anlayarak
kendi davranışlarına uygulayarak yaşamalıdır.
Yaşamak, insanlara lütfedilen en büyük
hediyedir. Ve bu hediye bir gün sonsuza kadar son bulacaktır. Yüce Allah, bir
insan ömrüne ortalama 60-80 sene vaat etmiştir. Fakat her insan için düşündüğü
bir yol, düşündüğü bir hayat, kader olduğundan dolayı her insana lütfettiği
ömür 2 gün de olabilir, 30 sene de olabilir 100 sene de olabilir. Ve her insan
için Yüce Allah, bize vadettiği bu güzel hediye, elbet bir gün son bulacaktır.
Yaşamak, sadece her insanın
yaşadığı yıl sayısına tekabül etmez. Yaşamak doğruyu, iyiyi ve güzeli tasvip
ederek yaşamak demektir. Doğduğumuz andan itibaren Yüce Allah, bize vermiş
olduğu bu hediyeyi doğru, verimli ve farkında olarak geçirmemizi beklemektir.
Yaşamak, bana göre zaman gibi
göz açıp kapayıncaya kadar geçmektedir. Kendimden örnek vereyim, 10 yaşında
neler yaptığımı dün gibi hatırlıyorum, zamanın ne kadar çabuk geçtiğini anlayamadan
23 yaşına bastım.
Yaşamak, hasta olmadan fark
edemediğimiz Yüce Allah’ın biz insanlara lütfettiği en büyük hediyedir. Hasta
olmadan evvel nefes almanın çok basit bir davranış olduğu düşünülür. Ancak
güncel hayattan örnek vermek gerekirse, cennet dünyamızı kasıp kavuran virüs
ile tanışan insanların, nefes almanın biz insanlık için büyük bir nimet
olduğunu ileri sürerler. Dolayısıyla bana göre yaşamak, elimizde olanların
kıymetini bilmemiz için ve şükretmemiz için biz insanlara vadedilen bir
hediyedir.
Kısaca yaşamak, Yüce
Allah’ın biz insanlar için lütfettiği, her insana farklı bir yaşam sunduğu
anlamına gelmektedir. Yaşamak, Yüce Allah’ın sevdiklerimizle geçirmemiz için
her insana belirli bir süre vadettiği, hayatın anlamlı ve anlamsız her olayında
biz insanlara vadedilen bu şansı en iyi biçimde değerlendirmek gerektiği
anlamına gelmektedir. Yaşamak, zaman gibi akıp geçer. Yaşamın kıymetini anlamak
için başımıza bir musibetin gelmesini beklemeden sadece yaşamın iyiliği,
güzelliği ve doğruluğu içerisinde kıymetini bilmeliyiz. Çünkü yaşamak, Yüce
Allah’ın biz insanlar için verdiği en büyük nimetlerin başında gelir.
8.
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
Bizim için biçilen yolda değil bizzat yaşadığımız
hayat anlamlıdır. Kendi kararlarımızın, doğrularımızın olduğu, birilerini
memnun etmeden önce kendi benliğimizi tatmin ettiğimiz hayatı yaşamalıyız.
Ancak bu demek değildir ki çevreyi hiçe sayalım. Ailemiz, dostlarımız, eşimiz
hepsinin yeri bizim için önemlidir. Zaten yaşamanın anlamı da sevdiklerinle
beraber olmaktan geçmektedir. Hayatımızda yer edinen bu insanların duygu ve düşüncelerine
önem vermek kendi hayatımızdan feragat ettiğimiz anlamına gelmemektedir. Aksine
bu sınırlı zamandaki yaşantımıza daha çok mânâ katarlar. İstediklerimizi yapmaktan kasıt başımıza
buyruk hareket etmek demek değildir. Başkasının özgürlüğünü sınırladığımız
yerde bizim özgürlüğümüz son bulmaktadır.” Benim hayatım istediğimi yaparım. Bu
konuda özgürüm” düşüncesiyle başlarına zarar veriyorsak bu yaşamız gereken bir
hayat değildir.
Sevgili Peygamberimiz nasıl ki ebedi hayat için
yaşamamızı istediyse bu dünyayla da bağımızı koparmamamızı istemiştir. Ahiret
hayatımız için dinimizin emirlerini yerine getirirken bu dünyadan el ayak
çekmemeliyiz. Tam tersi de geçerlidir. Ölüm ve sonraki hayat yokmuşçasına “ bir
kere geliyoruz bu hayata” düşüncesiyle başlarını düşünemeden bencilce hayat
sürmemeliyiz.
Çatışmaya değil farklılaşmaya dayanan, en zengin
anlamların, farklılığın beraberce kavranmasından doğacını ilke edinen bir
hayatı yaşamalıyız. Sorunlarımızı yıkıcı değil yapıcı yöntemlerle
halletmeliyiz. “Sen yaptın, senin suçun” ifadesini değil “ben ve biz” tavrını
takınmalıyız.
Kısacası bu hayatı kendi isteklerimize ve
ideallerimize göre başkasına engel olmadan birbirimizin hayatına dokunarak
yaşamalıyız. Gelecek kuşaklara örnek olacak ürünler ortaya koymalı, birbirimizin
yaşantısını anlayış ve sevgiyle daha anlamlı hale getirmeliyiz
İnsan toplumsal bir varlık olduğu için fıtratından
kaynaklanan bir sebeple doğayla kurduğu ilişkiyi, kendi geliştirdiği toplumla
da kurmalıdır. İnsan hayatına bir anlam ve bu anlamlandırmada da bir denge ve
düzen kurmalıdır. Hangi olay karşısında nasıl davranması gerektiğini bilerek
yaşamalıdır. Yaşamak için bilgiye ihtiyaç vardır. Yaşarken bilgilerin insanın
kendine, hayata ve evrene başka açıdan bakmasına ve değerlendirmesine imkân
verecek olan bilgidir. İnsan varoluşunu gerçekleştirip hayatını bir şekilde
anlamlandırırken bütün fıtri imkanlarını tatmin eden, bütün varlık koşulları
ile örtüşen yani kendini aşma başarısını elde edebileceği bir anlam ufku
bularak yaşamalıdır. Hayatın bir imtihan olduğunu ve her hareketimizin aslında
eylem hürriyetimiz ile seçme sonucunda gerçekleştiğini biliriz. Bu sebeple
seçmeden ve eylem hürriyetimizi kullanmadan yaşamamız anlamsızdır. Bizim
seçmediğimiz hiçbir yol bizim yaşadığımız yaşam değildir. Yaşarken
sorumluluklarımızdan habersiz olmamız neden yaşadığımızı bize unutturur. Nasıl
yaşamalı sorusunun en önemli cevaplarından biri de sorumluluklarını bilerek
yaşamaktır. Kuran nedir kitabında insandan beklenenin varlığının bütünlüğü
içerisinde bilgiyi nasıl ve niçin kullanacağını idrak etmesine imkân verecek
olan vahye yönelmesi olduğu söylenir. Bu da nasıl yaşamalı sorusu için bir
cevaptır. Mümin birey hayatını Kuran- sünnet bütünlüğü içerisinde anlamlı ve
değerli kılarak yaşamalıdır. Hayatımıza anlam katmak için okuruz. Okur,
okuduğumuzun üzerine düşünür, anlar ve bunları hayatın gerçek durumlarına
gerçek eylemlerle katmaya çabalarız. Kur’an’ı da bu şekilde hayatımıza katarak,
doğru amaç ve anlam için bir rehber edinmiş oluruz. Bütün insanlar hayatı bu
şekilde anlamlandırırsa salih toplum oluştururuz ve nasıl yaşamamız gerektiğinin
anlamını burada buluruz.
Ad-Soyad: Büşra ARDUÇ
Öğrenci Numarası: 17040250
Tarih: 14.01.2021
“Nasıl yaşamalı” sorusunu
cevabını nasıl vermeli?
İnsan fıtratına uygun Kur’an’i bir hayat tarzı yaşamalı ve benimsemeliyiz. Hz. Peygamber ve sahabeler söz ve eylemleri ile yaşayan birer Kur’an idiler. Kur’an hayatımızın bir rehberidir. Nasıl yaşacağımız konusunda bize yol göstericidir. Bize emanet edilen yüklerin sorumluluklarını yerine getirerek yaşamalıyız. Bu hayatta belli amaçlarımız olmalı.
8. “Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
İnsan toplumsal bir varlık olduğu için fıtratından
kaynaklanan bir sebeple doğayla kurduğu ilişkiyi, kendi geliştirdiği toplumla
da kurmalıdır. İnsan hayatına bir anlam ve bu anlamlandırmada da bir denge ve
düzen kurmalıdır. Hangi olay karşısında nasıl davranması gerektiğini bilerek
yaşamalıdır. Yaşamak için bilgiye ihtiyaç vardır. Yaşarken bilgilerin insanın
kendine, hayata ve evrene başka açıdan bakmasına ve değerlendirmesine imkân
verecek olan bilgidir. İnsan varoluşunu gerçekleştirip hayatını bir şekilde
anlamlandırırken bütün fıtri imkanlarını tatmin eden, bütün varlık koşulları
ile örtüşen yani kendini aşma başarısını elde edebileceği bir anlam ufku
bularak yaşamalıdır. Hayatın bir imtihan olduğunu ve her hareketimizin aslında
eylem hürriyetimiz ile seçme sonucunda gerçekleştiğini biliriz. Bu sebeple
seçmeden ve eylem hürriyetimizi kullanmadan yaşamamız anlamsızdır. Bizim
seçmediğimiz hiçbir yol bizim yaşadığımız yaşam değildir. Yaşarken
sorumluluklarımızdan habersiz olmamız neden yaşadığımızı bize unutturur. Nasıl
yaşamalı sorusunun en önemli cevaplarından biri de sorumluluklarını bilerek
yaşamaktır. Kuran nedir kitabında insandan beklenenin varlığının bütünlüğü
içerisinde bilgiyi nasıl ve niçin kullanacağını idrak etmesine imkân verecek
olan vahye yönelmesi olduğu söylenir. Bu da nasıl yaşamalı sorusu için bir
cevaptır. Mümin birey hayatını Kuran- sünnet bütünlüğü içerisinde anlamlı ve
değerli kılarak yaşamalıdır. Hayatımıza anlam katmak için okuruz. Okur,
okuduğumuzun üzerine düşünür, anlar ve bunları hayatın gerçek durumlarına
gerçek eylemlerle katmaya çabalarız. Kur’an’ı da bu şekilde hayatımıza katarak,
doğru amaç ve anlam için bir rehber edinmiş oluruz. Bütün insanlar hayatı bu
şekilde anlamlandırırsa salih toplum oluştururuz ve nasıl yaşamamız gerektiğinin
anlamını burada buluruz.
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
Kur’an-ı Kerim’in ışığında yaşamalıyız. Kur’an-ı Kerim hayattır, bizim için kılavuzdur. Allah bize yol göstermesi için Kur’an-ı Kerim’i göndermiştir. Oku- Düşün- Anla- Yaşa temelinde yaşamalıyız.
Bence insanlar kimseyi incitmeden, kimsenin kişisel özgürlüğünü kısıtlamadan yaşamalıdır. Kalbinde en ufak bir kötülüğe yer vermemelidir. Sağlığına dikkat etmelidir. Bunun için alkol, sigara gibi kötü alışkanlıklardan uzak durmalıdır. Hiçbir canlıya zarar vermemelidir. Topluma faydalı bir birey olmak için çalışmalıdır. Kendisini kültürel, eğitim alanında geliştirmelidir. Yeniliklere, farklı fikirlere açık ve saygılı insan olmalıdır. Araştırmacı olmalıdır. Hayatının kıymetini bilmeli, her saniyesini dolu dolu yaşamalıdır. Büyükleri̇ne saygılı, küçükleri̇ne sevgi̇ dolu olmalıdır Kimsenin hakkına göz dikmemeli, empati kurmalı bilmelidir. Bencil olmamalıdır. Her daim dürüst olmalıdır. Bence en önemlisi Allah sevgisi olmalıdır. Allah sevgisi olan insan kimse onu görmüyorken bile iyilik için yaşar, kötülükten uzak durur. Yaşadıkları zorluklar karşısında sabreder. Salih amelde bulunur, üretir. Her insanın hayatında değerleri olmalıdır. Bu değerleri moda olduğu için değil aklını kullanarak doğru olduğu için seçmelidir.
Her insan hayatının değerini bilerek yaşamalıdır. İnsanlar iyilikle, mutlulukla yaşamalıdır. Hayatın bir anlamı olduğunun bilincinde yaşamalıdır.
8.
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
İnsan
başkasının özgürlük alanına dâhil olmadan kendi ahlakı çerçevesinde, toplumun
kurallarına uygun bir şekilde ve istediklerini gerçekleştirip yaşadığı yer için
yararlı ve düzgün bir birey olacak şekilde yaşamalı.
1. "“Nasıl
yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
Hayatın anlamı olan iyilik
ve güzellikten yana olarak yaşamlıyız.Her anımızı dolu dolu
geçirmeliyiz.İlim,bilim,sanat ve kültür alanlarında kendimizi geliştirmeli ve
insanlara faydalı olmak için bir çaba göstermeliyiz.Sadece insanlara değil bu
donanımlara sahip olduğumuzda en büyük faydayı aslında kendimize sağlarız.
Adaletli yaşamalıyız.Kişilerin hakkını
yememeliyiz.Kendimizi mutlu edecek faaliyetlerde bulunmalıyız.Bu faaaliyetler
öyle olamlıdır ki aslında yalnız bizi değil çevremizdekileri de mutlu
etsin.Barışçıl ve insani bir şekilde yaşamlıyız.Ama en önemlisi yaşadığımız her
an kendimize bir şeyler katmalıyız böylece bazı şeyleri tecrübe ederek ve
öğrenerek yaşantımıza bir sürü şey katmış oluruz.
İnsanlar birbirlerini taklit ederler. Bu durumu en çok çocuklarda görürüz. Anne ve babasından gördüklerini, çevresinden, öğretmeninden ve arkadaşlarından, sosyal medyadan ve oyunlardan gördüklerini taklit ederler. Bu taklitleri yaparken neyin doğru neyin yanlış olduğunu düşünmezler. Ancak onlara biri bunları söylerse farkına varırlar. Yaş ilerledikçe ve çocuk düşünmeye başladıkça iyi ve kötü davranışların mantığını sorgulayıp kendince bir mantığa oturtur. Truman Show adlı filmde sevdiğim bir cümle var: İnsan kendine sunulan gerçekliği kabul eder. Filmde de kendine sunulan dünyayı ve orada ona empoze edilenleri kabul eden birinin düşünmeye başladıkça kendine sunulan bu dünyayı sorgulamaya ve araştırmaya başlıyor. Sorguladıkça da ona sunulan bilgilerin gerçekliğini görüyor. Bu da az önce dediğim gibi bir çocuğun düşünüp kendine sunulanları sorgulaması ve gerçekleri görmesini sağlar. Daha sonra ise çocuk artık kendi doğru ve yanlışlarıyla yaşayan bir birey olur.
Bizler de eylemlerde bulunurken kendi doğru ve yanlışlarımızın, iyi ve kötü bildiklerimizin üzerinde fikir sahibi olmalı, o davranışları bir mantığa oturtmalıyız. Fakat bu kişinin kendi başına yapabileceği bir süreç değildir. Yardımcı kaynaklara ihtiyaç duyar. Bunlar kitaplar, filmler ve yaşantılar olabilir. Dünyadaki farklılıkları gördükçe ve üzerinde düşündükçe insan gerçekten olgunlaşır ve iyiyi-kötüyü birbirinden ayırır, gelenek ötesi ahlaki değer yargılarına erişir. Bir bakıma da örnek insan olmuş olur. Hem çevresine karşı hem de ailesine ve çocuklarına karşı. Onu örnek gören çocuk da bu süreci ve döngüyü devam ettirir.
8. “Nasıl yaşamalı” sorusunu
cevabını nasıl vermeli?
“Nasıl yaşamalı?” sorusuna
verilebilecek cevaplardan ilki Yüce Allah’ın peygamberlerimiz ve kutsal
kitabımızla bizlere öğütlediği şekilde güzel ahlaklı, iyi işler yapan bir
tavırda yaşamak gerek diyebiliriz. Çünkü
Hz.Muhammed’e “İnsanlara verilen şeylerin en hayırlısı hangisidir?” diye
sorulunca o ‘güzel ahlak’ diye cevap vermiştir. Biz de peygamberimizin bu
cevabına karşılık güzel ahlakla yaşayan kimseler olmalıyız. Bunun yanında
Kur’an’la hayatımıza anlam vererek ve Ahiret hayatı-Dünya hayatı dengesi ve
düzenini gözeterek yaşamalıyız. Ayrıca yüksek değerler olan sevgi, inanmak,
dürüstlük, insaflılık, dostluk, vefa, iyilikseverlik gibi değerleri de
hayatımıza katarak yaşamalıyız.
Yine hayatı
anlamlandırabilmek ve buna göre yaşayabilmek için Kur’an bizlere oku, düşün,
anla ve yaşa demektedir. Biz de Kur’an’ın
bu tavsiyesine uyarak etkin bir okumayla düşünerek ve anlayarak hayatı yaşamalıyız.
Çünkü Kur’an bizlere nasıl yaşanacağının bilgisini vermektedir. Yani güzel
ahlakla davranan, iyilik peşinde koşan insanlar olarak yaşamalıyız. Adalet
duygusuyla yaşayan adil insanlar olmalıyız. Sabırlı, dürüst, sorumluluk sahibi
bireyler olarak yaşamımızı sürdürmeliyiz. Saygılı, vatanını, toprağını seven,
faydalı işler yapan bireyler olarak yaşamalı ve kendimiz dışında başka canlılar
olduğunu da unutmamalıyız. Tabiatı, çevreyi korumalı ve gözetmeliyiz. Kibirden
uzak durmalı, kendimizi düşündüğümüz kadar başkalarını, başkalarının da
iyiliğini düşünmeliyiz. Peygamber efendimizin de öğütlediği gibi kötülük edeni
bağışlayarak güzel ahlaklı yaşayan bireyler olmalıyız.
8.
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine “ diyor Nazım Hikmet. Bizlerde hayatımızı
sürdürürken kendi içimizde özgür sosyal ortamlarda ise saygı çerçevesinde devam
ettirmeliyiz. Kendi özgürlüğümüzün bir
başkasının özgürlüğünün başladığı yerde bittiğini unutmamalıyız. Hayatımızda anne, babamıza, kardeşlerimize
daima sevgi besleyip yanlarında olduğumuzu hissettirmeliyiz. Arkadaşlarımızla
iyi ilişkiler kurup, zor zamanlarında yanlarında olmalıyız. Büyüklerimize
saygıda kusur etmeden iletişim kurup onlara yardımcı olmalıyız. Bizlerin de
gelecekte onlar gibi olacağını unutmadan bu doğrultuda davranışlar
göstermeliyiz. Küçüklerimizin kalbini kırmadan onlarla iletişim kurmalı onları
dinlemeliyiz. Hayatta kendimize bazı
hedefler koyup bu hedefler doğrultusunda çaba sarf etmeliyiz. Kendimizi gerçekleştirme
sürecini başarılı bir şekilde tamamlarsak ancak kendimize olan inancımız artar.
Bu şekilde hem sabırlı olmayı hem de başarma hissini öğreniriz. İnsan bir
inanca sahip olmalı, bu inancı doğrultusunda davranışlar göstermelidir. Vatana,
millete yarar sağlamalı; ülkesi için faydalı işlerde yer almalıdır. İnsan
yaşarken kendine bir amaç edinmelidir. Amacı olmayan insan bu hayattaki anlam
arayışını tamamlayamaz ve mutsuz olur. Amacı olan insanın ise kendi yaşamında
hareketlilikler oluşur ve bu uğurda çaba sarf eder. İnsanın harcadığı çaba çok
değerlidir. Bir kişi bu uğurda zaman harcamışsa kişinin bu çabası göz ardı
edilemez. İnsan yaşarken kendini,
toplumu, çevreyi sevmelidir. Yoksa sevgi olmadan insanların kalbi nasıl
yumuşasın? İnsan sevdiği sürece kendini bir işe adayabilir. İşini sevmeyen bir
insan mutlu olamaz. Bu yüzden insan sevdiği şeylere emek harcar ve değer verir.
Hayatta başarı varsa başarısızlık da vardır. Başarısız olduğumuzda karamsarlığa
düşmeyip sabretmeliyiz. Bu durumun farkında olup yaşadığımız başarısızlıkların
bizi yıldırmamasını sağlamalıyız. Mesleğimizi elimize aldığımızda işimizin
hakkını vererek, icraat göstermeliyiz. Yüce Allah’ın verdiği nimetlere
şükretmeliyiz. Bizler ne kadar hata yapsak da Yüce Allah verdiği nimetleri
bizden esirgememektedir. Bizler de bunun farkında olup hatalarımızdan ders
çıkarmalıyız. Günah işlediysek tövbe etmeyi de bilmeliyiz. Yüce Allah bizlere
diğer canlılardan farklı olarak akıl vermiştir. Bizde bize verilen bu aklı
kullanmalı bize sunulan hazır bilgileri olduğu gibi kabul etmemeliyiz. Kendimiz
de bu konu da araştırmalar yapıp kendi kararımızı kendimiz verebilmeliyiz.
Hayatımızda olumsuz şeyler yaşanılabilir ama bu olumsuzlukların da geçici olacağının
farkında olup kötümser yaklaşmamalıyız. En karanlık an şafak sökmeden önceki andır
değil midir? Bu nedenle yaşadığımız sorunlarla başa çıkarken güneşi
görebileceğimizi de unutmamalıyız. Müslüman ümit ile korku arasındadır. Bu
nedenle ümitsizliğin bizim lügatımızda yeri olmaması gerekir. Bizler ümidimizi
diri tutabilmek için Yüce Allah’a sığınır ibadet edip, dua ederiz. Bu şekilde
manevi olarak bir doyum hissedeceğimiz için ümitsizliğe düşmemiz oluruz.
ZEYNEP ASEL SEÇKİNER- 17040308- SÖ 4
8. “Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
“Nasıl yaşamalı?” sorusunun cevabını verebilmek için ilk olarak cevaplanması geren soru İnsanın dünyaya niye geldiğinin, kainatın yaratılış amacının ne bulması gerekir. Bu sorulara cevap bulunduğunda kişi hayatı anlam noktasında sorgulama sürecine girecektir. Kişinin kendini tanıması, kainatı anlamlandırması sonucunda insan inandıklarının gereklerini yerine getirerek “nasıl yaşamalı?” sorusunun cevabını da bulmuş olacaktır.
. “NASIL YAŞAMALI” SORUSUNU CEVABINI NASIL VERMELİ?
Benim bu
soruya cevabım şu şekildedir: Hayat çok
garip bir oyun. Oyun ama kuralları oyunun başında konulmayan belirlenmeyen bir
oyun. Mızıkçı bir çocuk gibi, huysuz ama tatlı gelen. Kuralları oynarken öğreniyorsunuz. Sevmedim bu
oyunu oynamak istemiyorum hatta hafızamdan silinsin istiyorum deme şansımızda
yok. Zaman hızla geçiyor ve bununla başa çıkmak kolay değil hatta sağ çıkmak imkânsız.
Samuel BUTLER diyor ki: ‘’ Yaşamak; kalabalık önünde tek başına keman çalmak,
keman çalmayı da keman çalarken öğrenmektir.’’ Herkes bu hayata provasız çıkmak
zorunda yaşam=prova demek diye düşünüyorum.
Ortalama bir
insan ömrü 70 yıl olarak hesaplanmıştır. Hayatımızın dörtte biri okul
hayatında, dörtte üçü de hayat okulunda geçmektedir. Biri bitince diğeri
başlıyor. Aslında okulun amacı bizleri hayat okuluna hazırlamak olsa da hayat
okulunda en çok lazım olan bilgiler okulda öğretilmeyenlerdir gibi bir sitemde
bulunsam hiç yanlış olmaz. Okul hayatında,
‘hayat bilgisi’ dersi gördüğümüz halde, hayat okulunda ezberimiz neden şaşıyor?
Çünkü okullar bizi hayata değil, sınavlara hazırlıyor. Gündelik hayat
becerileri kazandırmak için değil, akademik bilgi yüklemesi için uğraşıyor. Bu
yüzden okul hayatı ile hayat okulu arasındaki farklardan yaşam şaşkını
oluyoruz. Yani herkes Nasıl Yaşamalı? Sorusuna cevabı ezbere bilip hayata
başlamadığı için ilk başta herkes afallıyor. Cevabı bazılarımız içte arıyor, bazılarımız işte. Kadere teslim olan da
var, kontrolü sıkı tutan da. Ancak çoğumuzun bildiği yaşadığına yetmiyor! Bazen
düşünüyorum bizler küçük bir hayatla başa çıkmaya çalışırken, dünyanın
zirvesindekiler o büyük hayatları nasıl yönetiyor? Onların bildiği,
bizim bilmediğimiz neler olabilir? Bana
yol gösteren kitapları okumayı da hayata bakış açısını beğendiğim insanları
dinlemeyi de çok severim. Lazım olan her söz kulağıma küpe olur. Çünkü tecrübe
sahibi insanların nasihatleri yol göstericim olur. Akıl vermek ya da akıl almak olayı değil bu
tamamen zihin açmak. Körü körüne düşünmeden bağlanmak uygulamak değildir. İslam’da
da bu şekilde değil midir? Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’i oku ve ibadetinin gerektirdiği
halleri neden uyguladığını anla. Karışık kafaları toplamak,
kapalı akılları açmak için. Hem kâşiflik hem kılavuzluk!
Arkaya dönüp baktığımızda hatalarımızdan ders
alıyor, her geçen gün daha da güzelleşiyorsa hayatımız, pişmanlıklarımız
azalıyor ya da hiç olmuyorsa zaten yaşam bizim için güzel ve anlamlı geçiyor
demektir. Yaşam keşkeleri az ise hayat iyi yaşanmıştır.
Serhan KANAT 17040289 Sınıf Öğretmenliği-4
8.
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
İnsan yaşamı boyunca varoluşunu, özünü anlamlandırmaya çalışır. Hayatını
anlama ve anlamlandırma çabası içine girer. Bütün bunları yaparken insan kendi
yolunu çizer. Bir rehbere bağlı kalır veya kalmaz her insanı insan yapan bu
özellikleridir. Nasıl yaşamalı sorusuna gelecek olursak; insan, hayatını her
zaman daha iyi yapma yolunda ilerler. Her zaman daha iyisinin olmasını ister.
Bunun için hayatı anlamlandırırken Kur’an-ı Kerim’in ve Hz. Muhammed’in
rehberliğinden faydalanarak ilerlemeliyiz.
Özümüzü yani fıtratımızı ararken iyiliğin ve kötülüğün ne olduğunu iyice anlamalı ve ayırt etmeliyiz. Toplumun faydasını, çevremizin ve diğer insanların faydasını göz ardı etmeden, değerlerimizi ve kültürümüzü örselemeden yaşamalıyız. İyi insan olmak için yaşamalı, herkesi iyi insan yapmak için çabalamalıyız. Bunun için ilk olarak kendimizi anlamalı, hayatımızı anlamlandırmalı, özümüzü bulmalı ve hakikati öğrenmeliyiz. Bunları yaparken rehberlerimiz olan Kur’an-ı Kerim’i ve Hz. Muhammed’i göz önünde bulundurarak hayatı anlamlandırmalıyız. İyi bir dünya ve ahiret için çalışmalı, bugünümüzü ve yarınımızı her zaman daha iyiye ve ileriye taşımalıyız.
8. “Nasıl
yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
İnsan
yaşam boyunca bir anlam arayışı içerisindedir. İnsan öncelikle yaşamının anlamını
aramalı. Aradığı bu anlam Kur’an insanı yani kâmil insan özellikleriyle
örtüşmektedir. Bu mertebeye de erişebilmesi adına da insan Kur’an’ın kendisine
söylediklerini doğru okuyup anlamlandırmalıdır. Çünkü buna ancak Kur’an
rehberlik edebilir. Bu süreçteki tek yol gösterici de Kur’an-ı Kerim’dir. İnsan
ancak yaşa, oku, düşün ve anla çemberi içerisinde Kuran’ı etkin bir şekilde
okursa Kur’an’ın insandan beklediklerini anlayabilir. Yani Kur’an’ın bizden
beklentileri doğrusunda yaşamalı insan. Örneğin peygamber efendimizin ahlakı
için Hz. Aişe “Onun ahlakı Kur’an ahlakıydı.” demişti. Buradan yola çıkacak
olursak bizler de Kur’an ahlakını örnek alarak yaşamalıyız. Bu yaşantımız
içerisinde ise iyiye, doğruya yönelmeli ve diğer insanları da yönlendirmeliyiz.
İyilik olması için çabalamalıyız.
8.
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle de
dirilirsiniz diyor sevgili Peygamberimiz. “Verimli” yaşamalı! Kim için? Tabi
önce kendimiz dolaylı yoldan da çevremiz için. Yani hakkını vere vere yaşamalı.
Madem ki bu dünyaya gelmişiz, çeşitli roller biçilmiş bizlere. Kimi zaman
öğrenci, evlat, anne, eş… O role uygun şekilde yaşamalı. Ciddiye alınmalı, her
insanın bir çizgisi olmalı. Herkesin bu
soruya vereceği cevap farklıdır. Çünkü hayattan beklentilerimiz farklıdır. Bana
göre bilinçli bir şekilde, bir daha bu dünyaya gelme şansımızın olmadığını
bilerek, kendimize ve çevremize iyi davranarak yaşamalı. Faydasız geçen ömrün
gerek bu dünyada gerek öbür dünya da kimseye getirisi olmayacaktır. Peki nasıl
hayattan fayda sağlanır? Öncelikle kendimizi iyi tanımalı, ilgi yeteneklerimizi
ve isteklerimizi bilmeli bu doğrultuda hareket etmeliyiz. Çevremizde olup
bitene karşı farkındalığımızı koruyarak yaşamalıyız. Pişman olmadan yaşamalı
diyemiyorum. Çünkü hatalarda biz insanlar için. O yüzden düşe kalka yaşamalı
bence ama en sonunda kalkmak önemli. Bir elde etmek istediklerimiz var bir de
elimizde olanlar var. Elimizde olanlara sımsıkı sarılıp elde etmek istediklerimiz
için savaşıp, akışa bırakarak yaşamalı. Ne dünü ne geleceği sürekli düşünerek
değil “an” da kalıp o an için yapılabilecek en iyi şeyi yaparak yaşamalı.
Hayatı güzel yapan şey amaçlarımıza ulaşmaktan çok o amaçlar için verdiğimiz
savaştır. O savaşın neticesi ne olursa olsun yeniden yaşamalı. Kendi
hayatımızın kurallarını kendi yaşayış biçimimizle şekillendirerek yaşamalı
ancak kendimize ait kurallarımız ve yaşayış biçimimiz var diye başkalarını da
hor görmeden, saygılı, huzurlu bir şekilde yaşamalı. Sokrates “Üzerinde kafa
yorulmamış yaşam yaşamaya değer değildir.” demiş. Öyleyse kafa yorarak,
düşünerek sorgulayarak yaşamalı ve “neden yaşadığının” cevabını kendi içinde
bulmalı.
8.“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl
vermeli?
Sorarak, sorgulayarak, severek , sevilerek
kötüyü değil iyiyi görerek, kendini sağlama
alarak, iyilikle, günahtan çok sevapla, imanla , kendine ve çevreye saygi ve sevgiyle yasanmali ve yaşarken keyif
alınmalı insan kendi hayatından memnun
olabilmeli yapmak istiyorsa yapabilmeli, rahatsızsa ses çıkarabilmeli kendine
değer vermeli ve ona göre de yaşamalı.
TALHA ARSLAN 17040252 SÖ4 DKABÖ
8. “Nasıl yaşamalı” sorusunu
cevabını nasıl vermeli?
Cevap: Yüce Allah’ın bizlere emrettiği görevleri yerine getirerek yaşamalı ve ibadetlerimizi yerine getirmeliyiz. Müslümanlığın bilincine sahip olmalı, insanlar için faydalı şeyler yapmalı ve bu dünyanın baki olmadığını bilip ahretimiz için yaşamalıyız. Namazlarımızı eksiksiz kılmalı, Allah’ın yasakladığı şeylerden uzak durmalıyız. Bu dünyada gelip geçici olan zevklere, paraya mala mülke kendimizi kaptırmamalıyız ve zor durumda kalan insanlara yardımcı olmalıyız. Mümin öyle yaşamalı ki, kalbiyle ahirette, vücuduyla dünyada olmalı. Bedeninin dünyadan ayrılması uygun değil. Çünkü çalışmak da bir ibadettir; ama kalbi Allah demeli. Kalbi, bu kazandığım haram mı, helal mi demeli. Dini yaşayışta insan sadece kendi aklını ve mantığını değil Peygamberimizin sünnetini esas almalıdır. İslam denilince akla ilk gelen Kur’an ve Peygamberimiz (sav)'in hayatıdır. Allah'ın emir ve yasaklarını içeren bir kitap ve o kitabı hayata dönüştürüp, uygulayacak bir peygamber göndermiştir. Öyleyse iyi bir Müslüman olmanın yolu Kur’an ve Hz. Peygamber (a.s.m.)'e uymaktan geçer. İslamı iyi öğrenmek ve yaşamanın yolu, Kur’an, sünnet ve İslam âlimlerinin bu iki kaynaktan istifade ederek çıkardıkları hükümlere uymaktır. Hem Kur'ân-ı Kerim, Allah Teâlâ'nın bütün emir ve yasaklarından ibaret olan İslamiyet’i müminlere talim etmiştir. Bir mümin, bu emir ve yasaklara harfiyen uymakla kâmil bir Müslüman olur. Bizler de bunların bilincinde olup yaşamalıyız.
Adı-soyadı-Öğrenci nu: MERTCAN ŞAHİN-17040310
8.
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
İnsanoğlu, bu dünyanın
gelip geçici olduğunu, burada bir sınavın içerisinde olduğunu yani burada bir
misafir olduğunu unutmadan yaşamalıdır. Bunun için Allah’a sığınmalı, yüksek
ahlaki değerleri kendi bireysel dindarlığımızda yaşamalıyız. Allah’ın bizler
için göndermiş olduğu Kur’an’ı bilinçli bir şekilde kavramalıyız. İnsan için
yarattıklarından yeterli ve gerekli ölçülerde, çok fayda elde edecek şekilde,
yararlanmalıyız. Onun bize verdiği imkânları kullanmalıyız. İmanlı bireyler
olmalıyız ve imanlı bireyler yetiştirmeliyiz. Bunun için insan Allah’a
yönelmeli ve onun buyruklarına boyun eğmelidir. İnsan, yüreğini Allah sevgisi
ile doldurmalı ve erdemli bir yaşam sürmelidir. Yaşamın sonlarına doğru ölüm
korkusuyla dolduktan sonra ibadet etme alışkanlığımızı kırıp bunu yaşamın her
evresine yaymalıyız. Böylece iyiliğe, mutluluğa ve huzura ulaşmış oluruz.
Allah’ın rızasını elde etme ideali insan da yaşama sevincine yol açar, dünyanın
ıstıraplarına karşı tahammül gücü verir. Geçici dünya arzuları aslında insan
ruhunu tatmin etmediğinden din ona en yüksek zevkleri, manevi hazları
kazandırır. İnsan helali, haramdan ayırarak çalışarak yaşamalıdır. Önce erdemli
bir insan olmamız gerekir. En sade ve en doğal insani davranışları önce
içselleştirmemiz sonra da samimi bir şekilde uygulamamız gerekir.
İnsanın hem iç dünyasında hem de dış dünyasındaki başarıları yaşamayı olumlu seyre yöneltir. Birinin eksikliğinde insan yaşamdan keyif almayabilir. Bu yüzden insan sürekli araştırmalı, üretmeli, insanın ortaya koyacağı bu davranışları yüksek değerleri duyarak yaşamalı, araç değerleri ve alışılan değerleri bu yüksek değerlerle oluşturarak bu çerçevede oluşan kültürü yaşamaktan geçmektedir. Bu da evrenle ve evrendeki tüm insanlarla uyumlu yaşamaktan geçmektedir. Dostça ve kardeşçe yaşamalıyız.
Bu soruya verilecek en anlamlı cevap
‘’anlamlı yaşamaktır. Yaşadığımız hayatın bir anlamı olmalı. Boş ve anlamsız
yaşanmış bir hayat, hayat değildir. Dolayısıyla hayatımızda bir amacımız ve o
amaca hizmet eden bir anlam olmalıdır. Hayatın anlamını her bir birey çok
farklı alanlarda bulabilir. Örneğin kimisi için hayatın anlamı bir insandır.
Kimisi için bir makamdır. Kimisi için mutlu bir yaşam, kimisi içinse iyi
varlıklı bir hayat sahibi olmaktır. Hayatın anlamı göreceli bir kavramdır. Bu
açıdan herkes için hayatın anlamı aynı şeyi ifade etmeyebilir. Fakat temele
bakıldığında aslında her bir hayat anlamının altında aynı olgular yatmaktadır.
Bu olgular okumak, düşünmek, anlamak ve yaşamaktır. Merkezde bu dört öge
vardır. Dolayısıyla hayatın anlamı bu olgular ekseninde gerçekleşir. Oluşan
sistem çerçevesinde birey hayatın anlamını bulmaya başlar. Ve böylelikle
hayatını nasıl yaşaması gerektiğine karar verir. Özetle hayat okumaya,
düşünmeye, anlamaya ve yaşamaya dayalı bir şekilde yaşanmalıdır.
8. “Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
Aslında önemli olan nasıl yaşadığının farkında olunmasıdır. Çünkü yaşamının bilincide olan insan yaşamını kolayca yönlendirerek anlamlı bir hayat sürdürebilir. Böyle insan dünyaya gelişini sorgular ve yaşamında en önemli olan eylemi gerçekleştirir yani yaşamına anlam arar. Yaşam anlamını bulan insan kendi özü ile bütünleşir. Böylece çevresine katkı sağlayacağı ve faydalı olacağı işler yapar. Bir canlının bile hayatına dokunmanın ne kadar önemli olduğunu bilen insan iyi insan eylemlerini de gerçekleştirir. Böylece yaşamdaki amaçlarını gerçekleştiren insan anlamlı bir hayat sürmüş olur. Bu tür yaşayan insanlar da yaşamını dolu dolu geçirmiş olular. Önemli olan bir amaç için yaşayabilmektir. İçsel ve dışsal olarak kendini gerçekleştirebilmektir.
Bence bu soruya verilebilecek en iyi cevap, bir amaç
uğrunda, belli bir şeylere inanıp, asla umudunu kaybetmeden, elinden gelen her
şeyi yaparak, iyi bir insan olarak, iyi bir Müslüman olarak, kendin için,
toplum için faydalı olarak, araştırıp, okuyup, kendini geliştirerek,
sorgulayarak, bir şeyin doğruluğu üzerine düşünerek, çevrendeki insanlar ile
sağlıklı bir iletişim halinde olarak, sağlıklı, düzenli olmaya özen
gösterilerek geçirilen bir hayat benim için nasıl yaşanmalı sorusuna
verebileceğim cevaptır.
İnsan
“Nasıl yaşamalıyım?” sorusuna yine anlam arayışı süreci sonrasında cevap
verebilir. Dünyaya gelişinden itibaren anlam arayışını gerçekleştirirken neden
dünyaya geldiğini, nasıl yaşarsa; neler yaparsa hayatının anlamlı olabileceğini
sorgular. Aslında bu anlam arayışı insan için büyük bir güçtür. Çünkü bu
süreçte insan düşünür, sorgular, anlar, merak eder. Bunlar insanı insan yapan
becerilerdir. Anlam arayışı ise bu becerileri kullanarak ilerleyen bir süreçtir
ve sonucunda insanı hayata bağlayan, belli amaçlara yönelten bir güçtür. İnsan
bu anlam arayışı sonrasında davranışlarına, düşüncelerine yön verir. Bu süreç
sonunda da insan “Peki ben nasıl yaşamalıyım?” sorusuna cevap verir. Bu soruya
her insan farklı cevap verir ve bu yüzden her insanın düşünceleri, algıları,
hareketleri doğruları, yanlışları …vb. özellikleri farklıdır. Bu sorunun
cevabını doğru bir şekilde verebilmemiz için ise Yüce Allah bize Kur’an-ı
Kerim’i göndermiştir. Doğruyu bulabilmemiz için, eylemlerimizi doğru
yönlendirmemiz için Kur’an-ı Kerim bize yol göstericidir. İşte Kur’an-ı Kerim’i
okuyup anlamamız ve “Nasıl yaşamalı?” sorusuna doğru bir şekilde cevap vermemiz
gerekir. Yani Kur’an-ı Kerim’i rehber edinerek doğru amaç ve anlamı buluruz. Bu
doğrultuda hareketlerimize, düşüncelerimize kara veririz. Bu sayede iyi ya da
kötü ayrımını doğru bir şekilde yapabilir, eylemlerimizin daha “salih eylem”
olmasını sağlayabiliriz. Kur’an-ı Kerim’i okuyup anlayan ve onu rehber edinen
herkesin eylemlerinin salih eylem olduğu bir toplum ise “salih toplum” olarak
adlandırılır. Barış, sevgi ve saygı içerisinde herkesin iyi ve kötü ayrımını
Kur’an-ı Kerim sayesinde doğru yaptığı bir ortam oluşur.
8.
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
İnsan
uğruna çaba göstermeye değer bir hedef, özgürce seçtiği bir amaç edinerek
yaşamalıdır. Dünyada diğer varlıkların da varolduğu bilinciyle yaşamalıdır. İnsan
bir eylem ortaya koyarak, üreterek, eser yaratarak; bir insanı severek,
karşılıklı etkileşerek, sıkıntılara karşı bir tavır geliştirerek yaşamalıdır.”İyi
insan” olmayı hayat felsefesi edinerek yaşamalıdır. İnsan hayatı
dolu dolu yaşamalı ve hayat tarafından sorgulanışında başarılı olmalıdır.
SORUMLU OLDUĞUN KİTAP-MAKALE-VEB
SAYFASINDAKİ MATERYALLER ÇERÇEVESİNDE
Tanımlayın: Teori.
Pratik: Teori-pratik ilişkisini hayattan örnekler vererek nasıl kuruyorsun?
Bizi, yaratılan diğer âlemlerden farklı kılan güç, düşünsel girişimlerimizdir. Düşünsel faaliyetlerin temelinde bir anlam arayışı yatar. Bu özelliğimiz, yaradılışımızdan kaynaklanmaktadır. Bu yaradılışsal isteklerimize etkinlik kazandırmakta farklılıklar görülür. Fıtri özelliklerimizin kaynağı, tabiat ve Tanrı’dır. Biz, Kur’an-ı Kerim’de yer alan vahiy temelli, yaratan kaynaklı yolu seçmeliyiz. Çünkü gerçekten yaşamış olmak için, kendisine düşünme kabiliyeti ve sayısız nimet bahşedilen insanın, yaşamını ilahi bilgiyle anlamlandırması gerekir. Bu ilahi bilginin kaynağı ise biz insanların adresine gönderilmiş, bizim anlamamızı bekleyen Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an-ı Kerim bizden, okunmayı, üzerinde kafa yormayı, anlaşılmayı ve etkin okumanın somutlaşmasını ister. ‘’Nasıl yaşamalıyım?’’ konusunda kendine ahlaki bir yol çizemeyen insan, kişilik problemleri yaşamaktadır.( Rollo May) İçine doğduğumuz dönemin insanı olarak dünyevileşme, öze yabancılaşma ve bunların getirdiği anlaşılmadığını düşünme hissini aşabilmek için vahiylerle varoluşumuzu gerçekleştirmemiz gerekir. Anlamlı ilişkilerden oluşan bir evrendeyiz. Bununla birlikte anlaşılmak ihtiyacı da güderiz. Karşımızdakini anlayabilmek ve hayatı anlamlandırabilmek için kendimizi tanımamız önkoşuldur. Ağlamamalı, öfkelenmemeli, sadece anlamalıyız. Biz, umduklarımıza nail olabilecek, yepyeni bir gelecek oluşturabilecek dizayna sahibiz. Bunun için edindiğimiz faydalı ilimleri içselleştirmeliyiz. Yaşamımızla bütünleştirmeliyiz. Salt ezber bilgi zamanla kavram yanılgılarına yol açar. Öğrendiklerimizi, kendisi bir imtihan olan hayatta, karşılaştığımız problem durumların çözümüne transfer edebilmek ancak bu şekilde mümkündür. Hem iç dünyamız hem dış de dünyamızdaki başarılarımızla birlikte varoluşumuzu gerçekleştirmeliyiz. Bir nesneyi, bir insanı severek başlayalım. İnsanların yararına üretimler ortaya koyalım. Aksaklıklara ve olumsuzluklara karşı sabredelim. Hayatın ‘’en’’ yarışı olmadığının bilincine varalım. Şahın, piyonun ve vezirin bir gün aynı kutuya gireceğini unutmayalım. Hayatı, vahiy kaynaklı anlamlandırarak hayattan beklentilerimizi fıtratımızla örtüştürelim. Ben’i bulup biz’i de keşfedip hep beraber yürüyelim.
İnsan “Nasıl
yaşamalıyım?” sorusuna ahlaki bir yol çizdiğinde kişilik özelliklerini olumlu
yönde geliştirir. Öncelikle insan, yaşamak nedir? ile ilgili doğru anlamları
keşfetmeli ve doğru anlamların hayatında yer etmesi için çaba göstermelidir.
Kur’an yüksek ahlaki değerler geliştirmemizi yani kemale erişmeyi
eylemlerimizin amacı olarak seçen, insanın fıtratıyla uyum içinde bir hayat
tecrübesi sunmaktadır. Bu nedenle, doğru
anlamları keşfetmede ve yaşamın anlamını bulmasında ona rehber olacak Kur’an’ı kendisine
kaynak belirlemelidir. Varlığımızı keşfetmeye okumakla başlarız. Okur,
okuduğumuzun üzerine düşünür, anlar ve bunları hayatın gerçek durumlarına
gerçek eylemlerle katmaya çabalarız. Kur’an’ı da bu şekilde hayatımıza katarak,
doğru amaç ve anlam için bir rehber edinmiş oluruz. Bütün insanlar hayatı bu
şekilde anlamlandırırsa “salih toplum” oluşur.
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
Bence bir inanç doğrultusunda yaşamalıyız. İnancımızı kaybedersek yolumuzdan sapabiliriz. Yaşamımız boyunca iyi insan olmak için çabalamalıyız. Bence nasıl yaşamalı sorusunun cevabı iyi insan olarak yaşamak olmalıdır. Eğer rotamızı bu doğrultuda çevirirsek hayatında bize güzelliklerle geleceğine inanıyorum. İkinci olarak şükür ederek yaşamalıyız. Aldığımız her nefes için, yediğimiz her lokma için, attığımız her adım için şükür etmeliyiz. Eğer şükür etmezsek doğru bir şekilde yaşayamayacağımızı düşünüyorum. Doğru yaşamalıyız. Dürüst yaşamalıyız. Etrafımızdaki canlılara zarar vermemeyi kendimize ilke edinmeliyiz. Yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmeliyiz. Etrafımızı güzelleştirerek başlamalıyız ki tüm dünya güzel olsun. Eğer biz iyi insan olarak yaşarsak, iyilik iyiliği doğuracağı için dünyamız da güzelleşir. Bu yüzden Kur’an’ın bize gösterdiğini sistemden şaşmadan hayatımızı iyi insan olarak yaşamalıyız.
Bu soru için genelde ilk akla gelen cevap “anlamlı yaşamalı”dır. Ancak anlamı nerde ve nasıl bulacağız? Yani hayatın anlamını nasıl göreceğiz ki öyle yaşayalım? İnsan var olduğu günden bu yana yaşadığı dünyayı ve evreni tanımaya çalışmış ve bir anlam arayışı içine girmiştir. Bu sorgulama, düşünme, merak etme hali insanı insan yapan en büyük güçtür. Ancak yaşamda anlam bulmakta kendisine yabancılaşmıştır. Oysaki tam da bu konuda bizi yaratan yüce rabbimiz bize Kur’an-ı Kerim’i lütfediyor. Bu yüce kitabı bize rehber olarak gönderiyor. Kur’an-ı Kerim bizden kendimizi ve çevremizi keşfetmemizi ister. Düşüncelerimiz ve tavırlarımızla diğer mahlûklara karşı bilinçli olmamızı ister. Biz insanlar Yüce Kitap Kur’an-ı Kerim’i etkin şekilde okuyup üzerinde düşünerek, bahsedilenleri anlamaya çalışarak ve bu bahsedilenleri anlamlandırarak yaşamımıza yön vermelerini sağlayarak ihlaslı şekilde yaşamalıyız. Yüce Kitap Kur’an-ı Kerim rehberliğinde bizler Yüce Allah’a yönelmeli, yüksek ahlaki değerleri bireysel olarak yaşamalı, kendimize ve tüm varlığa yararlı olmaya çalışmalıyız.
8. “Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
Benim bireysel yaşama anlayışım şudur; insan inanmalıdır. Kendisine, varoluşuna, üstünlüğüne ve düşünme kabiliyetine hayranlıkla bakabilmeli, yaratılanlar arasında en yüce olduğunu mevlanın halifesi olmakla görevlendirilen bir türden geldiğini idrak etmelidir.
İnanmanın ardından emre riayet etmeli ve “Oku!” malıdır. Nereden başlarsa başlasın iyiye ve faydalıya doğru ilerlemeli. Önce kendisini sonra çevresini sonra milletini sonra da tüm dünyayı etkileyen her şeyi doğru kaynaklardan anlamalı öğrenmelidir. İnsan köküne saygı duymalı ama herkese kucak açabilecek kadar gönlü geniş olmalıdır. İnsan sabredebilmeli, öfkesini yönetebilmeli, içindeki şeytani dürtüyü nefsi biraz dahi olsun dinginleyebilmelidir. İnsan büyüklerinden, alimlerden faydalanmalı ilmin akışını hiç durdurmamalıdır bazen susmalı bazen konuşmalı fakat her zaman dengeli olmalıdır. Bu cevaplar nasıl verilir?
Ben yanıtlarımı buralarda buluyorum:
Okumak: “Gerçekten size Allah’tan bir nur, apaçık bir kitap geldi. Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir.” (Mâide 15, 16)
“Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik.” (A’râf 52)*
Doğru Olmak: “Emrolunduğunuz gibi, kendi, kendinizi dahi aldatmayan doğrulukla, dosdoğru ve dürüst olun, Allah her işinizde yaptıklarınızı görendir." (Hud Suresi 112)
“Her türlü hareketinizde, doğru ve dürüst davranın çünkü Allah, doğru ve dürüstleri sever, kendi kendinizi aldatmayan doğrulukla ve dürüstlükle yaşayın, İslam Dini’nin yolundan ayrılmayın. Her şeyi yapamazsınız, İyi ve yararlı ameller, işler yapın.“ (Bakara 195)*
İlim Edinmek: “Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, ona gerçekten pek çok iyilik ve güzellik verilmiştir. Fakat bu hakikatleri ancak gerçek akıl sahipleri anlar, üzerinde düşünüp ibret alır.” (Bakara 269)*
“Allah içinizden iman edenlerin ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltir.” (Mücâdele sûresi 58)
Sabretmek: “Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokça zikreden erkekler ve (Allah'ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır.” (Ahzab 35)
“Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.” (Bakara 155)
Öfkelenmemek: “Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar(daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever.” (Al-i İmran 134)
Güzel Konuşmak: “İnsanlarla güzel konuşun.” buyuruyor. (Bakara: 83)*
kuranfihristi.net
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl
vermeli?
İnsan başıboş bırakılmış
bir varlık değildir. En somut örneği olarak
buna peygamberler örnek verilebilir. Onlar hayatın anlamlı kılınmasına
dair Vahiy yaşantılar ile insan olma bilincini somutlaştırılmışlar ve insan
olma imkânlarını yollarını göstermişlerdir. İnsanlardan istenen hayat dolu dolu
yaşaması ve hayat tarafından sorgulanışında
başarılı olmasıdır. Kur'an-ı Kerim insandan özünü bulmasını, duygu düşünce
ve davranışlarıyla hayatı kucaklamasını, var olma bilincinin farkına varmasını
istemektedir. Hayatı yaşarken Kur'an-ı Kerim bize nasıl yaşamamız, hayatı nasıl
anlamlandırmamız gerektiği üzerine bir
yol göstericilik yapmaktadır. Kur'an-ı Kerim insanın hayatını
anlamlandırabilmesi için insanın okumasını, düşünmesini, anlamlandırmasını ve
ihlasla yaşamasını önermektedir. Kur'an-ı Kerim nasıl yaşanacağı, hayatı
anlamlandırılması gerektiğinin ve insan olma imkanları yolunun nasıl açık
tutulacağının bilgisini verir. Kur'an ihlasla yaşamının gerekliliğini ve
önemini vurgulamaktadır. İnsanın bütün olarak varoluşunu gerçekleştirmesi iç ve
dış dünyasındaki başarıyla sağlanır. Allah'a yönelerek, yüksek ahlaki değerleri
kendi bireysel dindarlığında yaşayarak, Allah'ın insan için yarattıklarından
yeterli ve gerekli ölçülerde çok fayda elde edecek şekilde yararlanma
haklarının sağlıklı yollarını ve
imkânlarını sağlayarak, Kur'an hayat bütünlüğü içerisinde anlamı keşfederek ve
gerçekleştirerek yaşanmalıdır. Kur'an-ı ilim ve amel teorik ve pratik yönleri birlikte
bilgiler içermektedir. Bu bilgileri pratiğe dökerek yaşamalıyız. Kur'an
insanını Kur'an insan hayat ilişkisini nasıl kuracağınızı, Kur'an hakkında
neleri bilirsek ondan hayatımıza anlamlandırmada yararlanabileceğimiz, gerçek hayatımızda
faydalanabileceğimiz somut ve pratik bir şekilde uygulamaları vermektedir. İnsanın
varoluşunun nedeni bilgidir. Bilgiyi kullanmamız ve hayatımıza uyarlamamız gereklidir.
Hayatımızı anlamlandırarak yaşamalıyız. Fıtratımız gereği biz anlam içerisine
girmekteyiz. Fıtratımıza yabancılaşmadan, varoluşumuzun farkında olarak, bize
bahşedilen yetenekleri, nimetleri anlamlı kılarak yaşamalı. Her şeyi belli bir
amaç ve belirli çerçevede yaşamalıyız. Kur'an'la hayatına anlam verme
çabasındaki insan bireysel dindarlığını inşa ederken, bu muhtevayı
din-ibadet-hayat bütünlüğü içerisinde yaşamalı, hayatın anlamını keşif
süreçlerinde iç-dış ve ahiret-dünya dengesini ve düzenini gözeterek yaşamalı.
“Nasıl yaşamalı” sorusunun cevabını nasıl
vermeli?
SORUMLU OLDUĞUN KİTAP-MAKALE-VEB
SAYFASINDAKİ MATERYALLER ÇERÇEVESİNDE
Tanımlayın: Teori.
Pratik: Teori-pratik ilişkisini hayattan örnekler vererek nasıl kuruyorsun?
Dünyada var olup yaşamımızı
sürdürebilmek için araştıran, sorgulayan, bilgileri analiz eden, sentezleyen ve
değerlendiren bireyler olmamız gerekir. Biliyoruz ki insan fıtratı gereği
düşünen bir varlıktır, yaşamını bir anlam bulmak için ve bulduğu anlamı
hayatının bir parçası haline getirebilmek için çabalar. Bu yüzden insan her
zaman bilme çabası içinde yaşamalıdır. Ne kadar bildiğimizi düşünsek de aslında
her gün yeni bir bilgi düşüncelerimizi yeniden düzenlememize sebep oluyor.
Bilgiye ulaşma çabasının yanı sıra en önemli hususlardan biri de yüksek
değerlere sahip bireyler olarak yaşamı sürdürmektir. Düşündüğümüz zaman saygı,
sevgi, dürüstlük, inanmak, güven, iyilikseverlik gibi değerlere sahip olan bir
insan dünyaya geliş amacını bilen bir insandır ve bu insanlar her zaman
yeniliklere açıktır ve arayıştan ayrılmazlar. Yüce yaratıcı bize düşünme ve
araştırma kabiliyetinin yanında bir de seçme kabiliyeti vermiştir. Bu yüzden
yaşam kendi yaşamımız ve seçimlerimizi de bize fayda sağlayacak şekilde
yapmalıyız. Bir arayış içerisindeyken de kendimizi unutturmayacak seçimler
yapıp yaşamamız gerekir. Kendini unutan insan kendinden uzaklaşır ve bir
boşluğa düşer. Kur’an da bize “Oku, Düşün, Anla ve Yaşa” der. İnsan bilgiye
ulaştıkça, bu bilgileri anlamlandırdıkça ve içten bir şekilde yaşadıkça
kendinden uzaklaşması da pek muhtemel olmayacaktır. Kur’an’ın insandan istediği
eylemler ile birlikte yaşamdaki amacımızı da unutmayıp insan olarak bize düşen
sorumlulukları da ihlasla yerine getirmeliyiz. Çevremize baktığımızda birçok
insanın yaşamayı unuttuğunu, dünyalık telaşların peşine düştüğünü görüyoruz. En
okumuşundan en cahiline kadar baktığımızda kimin hayatı anlamlı kimin öylesine
yaşadığını statüsüne göre değerlendirmemiz mümkün değildir. İnsan olarak kim
olduğumuzun farkında olmalı ve hayatı anlam katarak yaşamalıyız.
. “Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl
vermeli?
Hayatta her zaman iyi günlerimiz olmaz. Bazen
çok zorlanırız. Dayanamayacağımızı düşünürüz. Pes etmek isteriz. Bunlar çok
normal duygular çünkü zaman zaman her insan zor durumlarla karşılaşabilir ve bu
düşüncelere dalabilir. Ama hayatı doya doya yaşamak istiyorsak öncelikle bu
zorlukları kabullenmeliyiz ve pes etmemeliyiz. Aslında hayatın günlük akışı
içerisinde de bazen durmalı ve kendimize “ Evet, ben yaşıyorum ama acaba nasıl
yaşıyorum? Ne şekilde yaşıyorum? Nasıl yaşamalıyım?” diye sormalıyız. Bu
soruları kendimize sorarak kendimize karşı bir sorgulama ve özeleştiri yaparız.
Bu özeleştiri ve sorgulama ile kendimizin hayattaki iyi davranışlarını ve iyi
yönlerini görebiliriz. Ama aynı zamanda kendimizdeki eksiklikleri ve
değiştirmek istediğimiz yönleri de farkederiz. Hayattaki amaçlarımızın, hayata
geliş sebeplerimizin bilincinde olarak, insanların yararını gözeterek,
toplumsal kurallara uyarak, doğaya ve çevreye zarar vermeyerek, doğayı ve
çevreyi koruyarak, insanları severek, çevremizdeki insanlara bilhassa çocuklara
iyi bir rol model olarak, haksıza susmayarak, haklıya sahip çıkarak, ilimin ve
pozitif bilimlerin ışığında yol alarak, kendimizi iyiliğe, doğruluğa,
dürüstlüğe adayarak, yaşadığımız toplumun kültürüne, gelenek göreneklerine
yapmayı tercih etmesek bile en azından saygı duyarak, ayrım yapmayarak, ırkçı
davranmayarak yaşamalıyız.
Bizler insanoğluyuz. Hayatta iyilikte
kötülükte, hastalıkta sağlıkta bizler içindir. Önemli olan bizim iyi günleri
nasıl geçirdiğimiz kadar kötü günleri de nasıl geçirdiğimizdir. Bizler bize
yaraşır bir şekilde böyle günlerde pes etmeden, karanlıkların en sonunda
aydınlığa ereceğini bilerek yaşamalıyız. İnsanlara karşı kalbimizi kin ve
nefretle doldurmak yerine sevgi ve saygıyla doldurarak yaşamalıyız. Bunları
yaptığımız zaman aslında yaşadığımız hayattaki yaptığımız yanlışları ve
hataları fark edebilir, bunlardan ders çıkarabiliriz. Böylelikle kendimize doğruluk
ve iyilik yönünde bir yol haritası çizebiliriz. Böyle yaptığımız zaman
kalbimizin daha ferah ve huzurlu hissedeceğine inanıyorum.
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl
vermeli?
Yaşam insanoğlundan anlaşılmasını ister. Yaşamı anlayarak, bilinçli bir şekilde sürdürmemizi bekler. Bizler bu süreci bakarak değil görerek ve anlayarak geçirirsek bizler için çok daha verimli olacaktır. Aksi taktirde insanoğlu yaşamı anlamlandırmazsa yaşam insana bir anlam katar. Yaşam tarafından insana katılan bu anlam her zaman güzel olmayabilir. Tıpkı Liberya’da olduğu gibi.
Nasıl
yaşamalı sorusunun
cevabı, İslam’a
göre Yüce Allah’a kulluk bilinciyle
insanın hareket etmesi, Kur’ an’ a uyarak iyilik yapıp kötülük yapmaktan kaçınarak yaşamasıdır. Yani hayatta Yüce Allah’ın bize çizdiği kulluk
sınırlarının içinde kalınarak Yüce Allah'ın emirlerine uyup yasaklarından
kaçınarak hayatta yaşamalıyız. Hayat,
ancak Yüce Allah’a kullukla anlam kazanacağı gibi var olan her şeyin dile gelip
haykırdığı, âdeta evrenin gözümüze soktuğu güzellikleri, mucizeleri, mükemmel
dengeyi göz ardı edip arkasındaki yaratıcıyı bilmeden, anlamadan yaşamak
başıboş dolaşan gemiler misali bir gün batmayı beklemekten başka bir şey değildir.
Sözün özü olarak şu söylenebilir ki insan Yüce Allah’a kulluğu düzgün bir
şekilde yerine getirmek adına elinden geleni yaparak bu hayatı geçirmeli ve
onun rızasını kazanabilmek için her daim iyilik yapmalıdır. Hayat, Yüce Allah’ın
bizlere verdiği en büyük hazinedir bu hazinenin şükrünü ve kulluğunu en iyi
şekilde yerine getirerek hayatımıza anlam katmamız gerekir.
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
Yaşadığım hayatın yaşamak istediğim hayat
olduğunu söyleyemem. Çünkü benden istenenler ve benim yapabildiğim kapasite
birbiriyle uyuşmamaktadır. Bu sadece benim için geçerli bir durum değildir. Tüm
insanların çektiği sıkıntı bu. Herkesten istenenler, insanların yapabildikleri
kapasiteyi çok aşmaktadır. Bu durum insanların yarış atı gibi yaşamasına yol
açmaktadır. Benim perspektifimden ideal yaşama biçimi şu şekilde olmalıdır:
·
Her daim
mücadeleci olmak lazım.
·
İnsan payına
düşeni almalı, itiraz etmemeli.
·
Merak
duygularını hep canlı tutmalılar. Meraklarının peşinden gitmeliler.
·
İnsan barışçıl
bir yapıya sahip olmalıdır. Zaten kötümser yapıya sahip olmanın bir faydası yok
insanlara. Yalnız kalmaya mahkûm ediyorlar insanı.
·
Prensip sahibi
olmalılar.
·
Önyargısız
olmaya çalışmalılar.
·
Azimli
olmalılar.
·
Anı yaşamaya
çalışmalı insanlar.
·
İbadetlerini
yerine getirmeli.
·
Hayatı
sorgulamalılar.
Bence bu sorular için cevabı değil, arayışı aramamız
gerekiyor. Belki de bu soruların bir cevabı yok. Daha doğrusu tüm bu soruların
insanlık adına kılavuz haline getirilebilecek bir cevabı yok. İnsanın kendi
yaşamını benliğiyle objektif biçimde hesaplaştırması bu sorunun cevabı için
atılacak ilk adım belki de. Ancak bu bile kendi için geçerli doğrular elde
etmesini sağlayacaktır. ( tabii başarırsa.) Sorunun cevabını benliğimizden
başka kimse bilmiyor, ancak benliğimizi konuşturduğumuzda zihnimizde diğer
insanların yansımalarını filtrelemeye ekliyoruz ve benliğimiz bizim için dahi
cevabı kolayca sunamıyor. Bazı soruların cevabını bulabilmek için soruyu
sorgulamayı bilmek gerekir. İşte yaşama dair bu sorular da tam olarak böyle
sorular. Fakat işimizi zorlaştıran bir şey daha var, soruları sorgularken
aslında kendimizi sorgulamamız gerekir. Toplumdan dolayı kabullendiğimiz yan
benliklerinden sıyrılmak, doğrudan kendimize yani içimize yönelmemiz gerekir.
Yola başlamak için önce her şeyde olduğu gibi kendimizi tanımamız gerekir.
Zamanla belki de bu soruların cevabını aramak, kendi arayışımızı sürdürdüğümüz
bir serüvene dönüşecek. Belki o zaman sorunun cevabını bulmanın değil, cevabını
aramanın keyfini süren bir hale dönüşeceğiz. İşte belki de o zaman biliyor
olacağız nasıl yaşamak gerektiğini. Bir cevap bulamasakta ne yapmamız
gerektiğini bileceğiz.
8. “Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl
vermeli?
İnsan dünyaya gelişinden
itibaren genel bir anlam arayışı içindedir. Dünyaya gelme nedenini, hayatına
nasıl anlam katabileceğini, nasıl yaşarsa hayatının anlamlı olabileceğini
sürekli sorgulama halindedir. Bu sorgulama, düşünme, merak etme hali insanı
insan yapan en büyük güçtür. İnsan hayatına anlam katmak amacıyla kendisine
sorduğu “Ben nasıl yaşamalıyım?” sorusuna verdiği cevaplar doğrultusunda
hareket eder. Tüm insanların fıtrat özelliklerinin yanı sıra yaratılışlarında,
yaşayışlarında, kültüründe, dünyaya bakma ve dünyayı algılama şekillerinde
farklılıklar vardır. Bu farklılıklar da “Ben nasıl yaşamalıyım?” sorusuna
verilen cevaplarda, anlamı kavrayışta ve uygulamalarda değişikliklere yol açar.
Kişi sorduğu bu soruya ahlaki değerlere uygun şekilde cevap verirse, hayatı da
bu şekilde güzelleşir. Yüce Allah biz insanların anlamı ararken sorduğu sorulara
rehber olması için Yüce Kitap Kur’an-ı Kerim’ i göndermiştir. Kur’an-ı Kerim
bizden kendimizi keşfetmemizi, düşüncelerimiz ve tavırlarımızla tüm varlığa
karşı sorumluluk sahibi olmamızı yani varlık olmanın bilincinde olmamızı ister.
Biz insanlar Yüce Kitap Kur’an-ı Kerim’i etkin şekilde okuyup üzerinde
düşünerek, bahsedilenleri anlamaya çalışarak ve bu bahsedilenleri
anlamlandırarak yaşamımıza yön vermelerini sağlayarak ihlaslı şekilde
yaşamalıyız. Yüce Kitap Kur’an-ı Kerim rehberliğinde bizler Yüce Allah’a
yönelmeli, yüksek ahlaki değerleri bireysel olarak yaşamalı, kendimize ve tüm
varlığa yararlı olmaya çalışmalıyız.
8. “Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl
vermeli?
İnsan dünyaya gelişinden
itibaren genel bir anlam arayışı içindedir. Dünyaya gelme nedenini, hayatına
nasıl anlam katabileceğini, nasıl yaşarsa hayatının anlamlı olabileceğini
sürekli sorgulama halindedir. Bu sorgulama, düşünme, merak etme hali insanı
insan yapan en büyük güçtür. İnsan hayatına anlam katmak amacıyla kendisine
sorduğu “Ben nasıl yaşamalıyım?” sorusuna verdiği cevaplar doğrultusunda
hareket eder. Tüm insanların fıtrat özelliklerinin yanı sıra yaratılışlarında,
yaşayışlarında, kültüründe, dünyaya bakma ve dünyayı algılama şekillerinde
farklılıklar vardır. Bu farklılıklar da “Ben nasıl yaşamalıyım?” sorusuna
verilen cevaplarda, anlamı kavrayışta ve uygulamalarda değişikliklere yol açar.
Kişi sorduğu bu soruya ahlaki değerlere uygun şekilde cevap verirse, hayatı da
bu şekilde güzelleşir. Yüce Allah biz insanların anlamı ararken sorduğu sorulara
rehber olması için Yüce Kitap Kur’an-ı Kerim’ i göndermiştir. Kur’an-ı Kerim
bizden kendimizi keşfetmemizi, düşüncelerimiz ve tavırlarımızla tüm varlığa
karşı sorumluluk sahibi olmamızı yani varlık olmanın bilincinde olmamızı ister.
Biz insanlar Yüce Kitap Kur’an-ı Kerim’i etkin şekilde okuyup üzerinde
düşünerek, bahsedilenleri anlamaya çalışarak ve bu bahsedilenleri
anlamlandırarak yaşamımıza yön vermelerini sağlayarak ihlaslı şekilde
yaşamalıyız. Yüce Kitap Kur’an-ı Kerim rehberliğinde bizler Yüce Allah’a
yönelmeli, yüksek ahlaki değerleri bireysel olarak yaşamalı, kendimize ve tüm
varlığa yararlı olmaya çalışmalıyız.
8. “Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl
vermeli?
İnsan dünyaya gelişinden
itibaren genel bir anlam arayışı içindedir. Dünyaya gelme nedenini, hayatına
nasıl anlam katabileceğini, nasıl yaşarsa hayatının anlamlı olabileceğini
sürekli sorgulama halindedir. Bu sorgulama, düşünme, merak etme hali insanı
insan yapan en büyük güçtür. İnsan hayatına anlam katmak amacıyla kendisine
sorduğu “Ben nasıl yaşamalıyım?” sorusuna verdiği cevaplar doğrultusunda
hareket eder. Tüm insanların fıtrat özelliklerinin yanı sıra yaratılışlarında,
yaşayışlarında, kültüründe, dünyaya bakma ve dünyayı algılama şekillerinde
farklılıklar vardır. Bu farklılıklar da “Ben nasıl yaşamalıyım?” sorusuna
verilen cevaplarda, anlamı kavrayışta ve uygulamalarda değişikliklere yol açar.
Kişi sorduğu bu soruya ahlaki değerlere uygun şekilde cevap verirse, hayatı da
bu şekilde güzelleşir. Yüce Allah biz insanların anlamı ararken sorduğu sorulara
rehber olması için Yüce Kitap Kur’an-ı Kerim’ i göndermiştir. Kur’an-ı Kerim
bizden kendimizi keşfetmemizi, düşüncelerimiz ve tavırlarımızla tüm varlığa
karşı sorumluluk sahibi olmamızı yani varlık olmanın bilincinde olmamızı ister.
Biz insanlar Yüce Kitap Kur’an-ı Kerim’i etkin şekilde okuyup üzerinde
düşünerek, bahsedilenleri anlamaya çalışarak ve bu bahsedilenleri
anlamlandırarak yaşamımıza yön vermelerini sağlayarak ihlaslı şekilde
yaşamalıyız. Yüce Kitap Kur’an-ı Kerim rehberliğinde bizler Yüce Allah’a
yönelmeli, yüksek ahlaki değerleri bireysel olarak yaşamalı, kendimize ve tüm
varlığa yararlı olmaya çalışmalıyız.
Süleyman Yavuz-17040325
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
Kısa ve net bir cevap olacaksa şayet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed
(s.a.v) gibi yaşamalı. Onun gibi merhametli, dürüst, doğru söz söyleyen,
ihtiyacına olana sırtını dönmeyen, kuşu vefat eden bir çocuğa taziyeye giden bir
insan olarak yaşamalı insan. Her insan kendine Hz. Muhammed (s.a.v)’i örnek
olarak yaşamalı. Müslüman olan insanların yapması gereken zaten budur. Bunu
Müslüman olmayanlara yansıtmakta marifet. Eğer Müslümanlar olarak bir gün bunu
başarabilirsek “Nasıl yaşamalı?” sorusunu daha doğru bir şekilde
cevaplayabiliriz.
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl
vermeli?
Bir insan
kendini en iyi hissedebileceği şekilde yaşamalıdır. Çevresini tanıyarak,
etrafındaki yüzleri görerek, onlara saygı göstererek, dışarıdan gelebilecek kötülüklere karşı
çeşitli savunma mekanizmaları geliştirerek yaşamalıdır. Aynı zamanda yaşarken
çevresine zarar vermemeli, olabildiğince kendine ve çevresine yarar
sağlamalıdır. Mutlu olduklarına sımsıkı sarılmalı ve her türlü mutluluğu
kovalamalıdır. Bencil olmamalı kendini düşünürken etrafındaki her bireyi, her
nesneyi, her varlığı düşünmelidir. Çünkü yaşıyor olduğumuz bu hayat hepimizin.
Başkalarına zarar verecek davranışlardan olabildiğince kaçınmalıyız.
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl
vermeli?
Mutlu
olabileceğimiz şekilde yaşamalıyız. Başkalarının haklarını ihlal etmeden,
olabildiğince kırmadan, kırılmadan, sevdiğimiz işleri yaparak, etrafımızda
gerçekleşen durumların farkına vararak ve duyarsız kalmayarak, olası
kötülüklerden olabildiğince kendimizi koruyarak, mutlu olmak adına çeşitli girişimlerde bulunarak yaşamalıyız.
Bencillik derecesine ulaşmayacak seviyede kendi mutluluğumuzu ön plana
almalıyız. Mutlu yaşarsak çevremizi fark eder ve daha güzel bir yaşam sürmüş
oluruz.
İnsan anlam arayışı
içindeki bulduğu anlama göre yaşar. Fakat bu anlamı nerde bulduğu önemlidir.
Kur’an-ı Kerim bize bu anlam arayışında en büyük rehberdir. Kur’an bize nasıl
yaşamamız gerektiği hakkında yol gösterir.
Kur’an-ı Kerim’i önce
etkin okumalı, sonra üzerine düşünmeli, ardından anlamalı ve en son olarak
yaşamalıdır. “Nasıl yaşamalı?” sorusunun cevabı Kur’an-ı Kerim’i yaşamaktır.
İnsan okumalı, düşünmeli,
araştırmalı, sorgulama yapmalı, denemeli ki “Nasıl yaşamalı?” sorusunun
cevabını kendine verebilsin ve eylemlerine ona göre karar versin.
8. “Nasıl yaşamalı” sorusunu
cevabını nasıl vermeli?
Yüce Allah’ın bize bahşettiği ruhu
yüce Allah’ın isteği ve emirlerini yerine getirerek insanın kendine ve çevresine
yararlı olarak yaşamalıdır insan. Bunun için insanın ahlaki açıdan ve iman gücü
yüksek olmalıdır. Yaradılışımız gereği biz bu dünyaya boşuna gelmedik. Mesele
neden geldik sorusuna doğru cevabı bulunmasıdır. Nasıl yaşamalı sorusunun cevabı
da yine diğer soruların cevaplarında olduğu gibi insanın anlam arayışını
arayarak yaşanmalıdır. Bunun içinde
erdemli kişiliğimizi ortaya çıkarmalıyız. Yüce Allah’ın rızasını kazanmak için
iyilikler yapmalıyız. İyiliği hedef edinerek yaşamalıyız. Örneğin bir insan
olarak ikili ilişkilerimiz, çevremiz ve tüm yaşanmışlıklarımız boyunca Hz.
Peygamberimiz Sevgili Muhammed gibi davranışlarımız ve yaşam sistemimiz insanları
kırmada doğru ve yanlışı tartarak hatalarımızı gidererek ve bu süreçte neden
niçin niye sorularına cevap vererek yaşamımızı geçirmeliyiz.
8.
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?8
Ahlakla
yaşanmalı. Ahlaktan yoksun olmamalı insan. Ahlaki değerlerin yoksunluğu (Allah
muhafaza) insanı çukura düşürebilir. Okyanusta boğabilir. Karanlığa gömebilir.
Yüce Allah güzel ahlak sahibi olabilmemiz için biz kullarına örnek timsali olan
güzel peygamberimiz Hz. Muhammed’i (s.a.v.) göndermiştir. Biz kullarına adeta
bir hediye olan güzel peygamberimizin ahlakıyla ahlaklanabilmemiz, her işimizde
onu örnek almamız çok önemlidir. Onun ümmeti olarak onun yolunda, bizler de
birer ahlak timsali olarak hayatımızı sürdürmeliyiz. Kitabımız Kuran’ı
kendimize rehber edinmeliyiz. Bu doğrultuda güzel ahlak sahibi insanlar olarak
hayatımızı müdavemet ettirebilmeliyiz.
8) “Nasıl yaşamalı” sorusunu
cevabını nasıl vermeli?
Mümin öyle
yaşamalı ki, kalbiyle ahirette, vücuduyla dünyada olmalı. Bedeninin dünyadan
ayrılması uygun değil. Çünkü çalışmak da bir ibadettir; ama kalbi Allah demeli.
Kalbi, bu kazandığım haram mı, helal mi demeli. Kalbi ahiret demeli; çünkü
ahiret bâki, dünya fâni. Bugün var, yarın yok. Neyimiz varsa hepsi biter. Bir
niyetle bütün dünya çalışmalarımız ahiret olur; çünkü bu dünya fâni, yok
olacak. Allahü teâlâ bizi dünyaya, rızasını yani ahiretimizi kazanmamız için
gönderdi. Dünya, bir tarladır. Verdiği tohumu ekip, bire yedi yüz alalım; ama o
tohumu yemeyelim. O insanın sağlığıdır, ilmidir, inancıdır, her türlü güzel
ahlâkıdır. Bunu eğer Allah'ın kullarına sarf eder, Allah'ın dinine harcarsak,
yani yatırımı ahirete yaparsak, ebedi saadete kavuşuruz; ama gaflete gelip de,
dünya ehliyle yarışa kalkarsak, hepsini kaybederiz. Hatta İmam-ı Rabbani
hazretleri buyuruyor ki:Dünya ehliyle şayet aynı köyde yaşıyorsanız, o köyü
terk edin! Aynı mahalledeyseniz, kalbiniz meyleder, orayı terk edin! Aynı
şehirdeyseniz, oradan göç edin!Vücudu değil, kalbi dünyaya bağlamamalı. Kalb
çok önemli; çünkü Allahü teâlâ kullarının amellerine veya işine değil, kalbine
ve niyetine bakar. O kalbin niyeti, eğer Allahü teâlânın dinine hizmet,
kullarına iyilik etmekse, onun her nefesi zikirdir, her nefesi ibadettir, akıl
eremeyecek kadar sevab kazanır. Okuduğum makaleler ışığında insanlar
inandıkları şekilde yaşamalılardır, bir Müslüman olarak ben de inandığım dinin
buyruklarını yerine getirerek yaşamaya özen gösteriyorum.
KÜBRA KINACI 18070159 2. SINIF
Yaşamak, hala diri olabilmektir. Bu
diriliğin kişide varolabildiği kadar kişi yaşamış olur. Anlarını ve hayatını
anlamlandıran kişi yaşayabilen ve bu fiile erebilen kimsedir. Herkes bir
biçimde nefes almakta devam edebilir ama herkesin yaşadığından bahsetmek mümkün
değildir. Bundan bahsedebilmek için kişinin eylemlerini bir anlam çerçevesine
sokabilmesi ve bunu yaparken bir kar amacı da gütmemesi gerekmektedir.
8.
“Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını nasıl vermeli?
Yaşamın
anlamını sorgulayarak bir cevap arayışında olarak sürdürülmelidir yaşam. Bir
amacı olmadan insan yaşamını sürdüremez. Ulaşmak istediği bir amacı, hedefi ve
arayışı olmalıdır. Bu arayış doğrultusunda insan merak etmeli, umut etmeli,
bazen üzülmeli bazen de mutlu olmalıdır. Bunlar yaşama anlam katan duygulardır.
Eğer insanın yaşamda bir amacı olmazsa yaşama konusunda hevesi de olmaz.
8. “Nasıl yaşamalı” sorusunu cevabını
nasıl vermeli?
Kur’an ve Yüce Allah’ın buyurduğu şekilde yaşamalı.
Çünkü yaşamın anlamı ancak o zaman netleşecek ve güzelleşecektir. Kur’an
ve Peygamberimizin davranışları bizleri hep en iyi ve güzele götürecektir. Bu
yüzden onları hayatımızın merkezine yerleştirip en iyi şekilde uygulamayı
kendimize düstur edinerek yaşamalıyız.
8.“Nasıl yaşamalı” sorusunu
cevabını nasıl vermeli?
Hayatına anlam katarak, mutlu yaşamalı insan. İnsan;
eylemlerini yaparken ve hayatı yaşarken yüksek değerlerini gerçekleştirmeye
özen göstermelidir. Çünkü bu şekilde anlam arayışını gerçekleştirir. Aynı
zamanda bu yüksek değerler insana mutluluk getirir. Yapılan eylemleri yöneten
değerlerle, fıtratı da tatmin ederek yaşamalı. Böylece anlamsız bir şekilde ne
yaptığını bilmeden değil, manalı bir şekilde yaşamalı. İnsan yaşarken verdiği
kararlarda hangi değere dayandığına iyi karar vermeli. Çünkü bu eylemlerini o
yönde etkiler ve kişiyi mutsuz edebilir. İnsan, kendi anlamlı değerini bularak
yaşamalıdır. İnsan severek yaşamalı. Bir şeyleri sevmeli ki bir başkasının da
farkına varsın ve bağlansın. Sevgi kılavuzluk etmeli yaşama. Anlamlı bir hayat
yaşamalı. Hayatın akışı içerisinde kendimizin yön verdiği, farklılıklarla
zengin bir hayat yaşamalı. Başa gelen sınavların olacağını bilerek yaşamalı.