Davud Üstün 20912754
Buharinin kaynakları
Fuat Sezgin Hoca , Ebu Ubeyde Ma‘mer b. el-Müsenna’nın (h.209) Mecâzul-Kur’an’ı üzerine çalışırken İmam Buhari’nin (h.256) el-Camiu’s-Sahih el- Muhtasar min Umuri Rasulullah eserinde bu kitaptan çokça alıntı yaptığını fark etmiştir. Ardından Sahih-i Buhari üzerine yaptığı tetkiklerde bu eserin her ne kadar bir hadis kitabı olsa da içerisinde filolojik açıklamaların bulunduğunu tespit etmiştir. Sezgin araştımasının sonucunda Buhari‘nin yazılı kaynaklardanda yararlandığını ve bunları çok iyi bir şekilde kullandığını tespit etmiştir. Ayrıca Buhari‘nin isnadın öneminin ikinici derece önemli olduğunu, ve sadece Mecazu-l Kur’an eserinin dışında Ferra’nın Meanil Kur’an eserindende alıntılar yaptığını ispat etmiştir. Sonuç olarak bakıldığında Buhari eserini sadece bir muhaddis olarak değil Kur’an’daki kelimeleri dil bilimsel açıdan izah etmek için tefsir eserlerinden yararlanmıştır. Sadece Tefsir değil Fıkıh ve Siyer gibi kaynakları kullanarak şah eseri ve gözde eser olan Sahih’ini telif etmiştir. Disiplinlerarası çalışmaya ve bilginin bütünlüğü kavramlarına verilecek en büyük örneklerden biri Buhari‘dir. Genel olarak bilinenin dışında aslında onun nasıl bir ilmi boyutu olduğunu, ayrıca salt rivayet nakilcisi olmadığını anlamış oluyoruz. Eser sonuç olarak Buhari’nin kendinden önce yazılan ve bu yazılı hadis edebiyatına dayandığını delilleriyle ortaya koymaktadır. Bu anlamıyla hocamızın hadis alanına ait Yazılı Rivayet Teorisi önemli bir kırılma noktasıdır ve oryantalist düşünceye karşı bir reddiye mahiyetindedir. Önceki ödevimdende öğrendiğim gibi, ilimler ancak paralel okuma ve disiplinlerarası çalışmalar vasıtasıyla doğru anlaşılabilir. Büyük Alimlerden olan Buhari‘ninde buna ne denli mahir olduğu ve disiplinlerarası çalışma ile eserini telif ettiği anlaşılmaktadır.
Fuat sezgin hocamız tarafından yazılmış
olan Buhari’nin kaynakların eserin önsözünü okuduğumda, hocamız birkaç hususa
değinerek dikkatimiz çekmeye çalışır.
Fuat sezgin hoca mecâzu’l kuran
kitabını okuyarak ve üzerinde tahkik ederek buhârî’nin “el câmiu’s-Sahîh el muhtasar
min umuri rasullah” kitabında mecâzu’l kuran kitabından faydalandığını ve ekseri
şekilde alıntı yaptığını fark etmiştir. Bunu fark eden Fuat sezgin hoca, Buhari’nin
eseri üzerinde kontroller yaparak tespitlerde bulunmuştur. Fuat sezgin hoca tespit
ettiklerin üzerinde durarak şu sonuçlara varmıştır. Sahih Buhari her ne kadar
hadis eseri olsa da filolojik açıklamalar taşıdığını söylemiştir. Yani Sahih Buhari
sadece hadis kitabı olmadığını ispat etmiştir. Aynı zamanda Fuat sezgin hoca Buhari’nin
eserinde kendinden önce yazılmış olan kaynaklardan faydalandığını ve az da olsa
tarihi kaynaklardan istifade ettiğini ispat etmiştir. Ayrıca Ferrâ’nın Meânil Kur’an’ından
yararlanmış ve bunlardan aktardığı filolojik malzemeyi yoğun olarak “kitab
at-tafsir” babında nakletmiştir.
Çalışma
temelinde Abu Ubayda 'nin Macâz al-Qur'ân adlı eserinin Buhâri
tarafından iktibas edildiği bir çalışmanın ardından yapılan süreklilik ilmine dayanmaktadır.
Peygamber'in söz ve sünnetlerini toplamayı gaye edinen bir hadis kitabının
bâblarının arasından, Buhârinin filolojik eserlerle münasebeti yönüyle
bulunduğu edebiyatın diğer musannefatına ne dereceye kadar benzediği, musannaf
hadislerin tedvininde iki türlü tasnifin oluşmasıyla ortaya çıkan
eserlerin bir hadis kitabının sınırının
dışına çıkıp çıkmadığı hususlarını incelemek temel alınmıştır. Çalışma
sonucunda ise muhaddislerle filologlar arasındaki münasebetin bir kısmı da
aydınlanmış olacaktır. Çalışmada bilgi bütünlüğü ele alınmalı ve Buhari’nin
filolog olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Buhari’nin incelemelerinde dillerin
yapısını, tarihsel gelişimini ve birbirleri ile ilişkilerini inceleyerek
çalışmalarını oluşturduğu unutmamalıdır. Bu çalışmanın hususiyetinde bir
hadis kitabının filolojik kaynaklarıyla münasebeti ne olduğu umumi mesele
olarak ele alınmamasından dolayı daha önce üzerinde çalışılmamış veya çalışmaların sonuçlandırılmamış
olması önemli bir yere sahiptir. Çalışma planlanırken, Buhâri’nin
kitabını asırlardan beri meydana getirilen şerhleri, teracim-i ahvâI ve hadis
usülü kitapları ve sair ilgili eserlerin verdiği bilgi muvacehesinde
tetkik, daha evvelki filologlardan yaptığı iktibasları tespit etmek üzere
planlanmıştır. Buhâri ile diğer hadis kitap ve meselelerini muhtelif
bakımlardan ele alan modern tetkikler, hadis musannefatının kaynaklarını ve
hususiyle filolojik kaynaklarını tesbiti gaye edinen bir araştırıcı için,
kaynak teşhisinde elindeki kitapların yardımcı olmayacağını ifade ederek devam
etmektedir. Buhari’nin filolojik kaynaklarının tesbitini gaye edinen tetkikin plan
ve gayesi bilâhire değişmiş, Buhari’nin ve diğer hadis musennefatının, meselenin başta vazedilmesi fakat çalıştıkça
çalışmanın hususiyetinin icad edilebilmesi için kısmen İslam tarihinin
kaynaklarına umumi olarak temas etmek, hadislerin ilk tedvin ve tasnifi gibi
meseleleri, mevzuumuzu aydınlatmağa yetecek kadar gözden geçirmek zarureti hasıl
olmuştur. Bunlar için çalışmayı oluşturanın kendi bakış açısı ve kendi
geliştirdiği perspektiften yorumlayarak çalışma oluşturmalıdır. Çalışma
sahibinin her çalışmada kendi fikir ve yorumları çalışmayı diğerlerinden ayıran
en büyük farklardan biridir. Kaynaklara işaret hususunda diğer şârihlerle
mukayese edilemeyecek bir mevkide bulunan İbn Hacar’e , Buhari’nin
kaynaklarının tetkiki işinde yararlı olarak kullanıldığı ifade edilir.
Buhari’nin kaynakları hakkında umumi ve zaruri bir fikir elde edildikten sonra,
Sahih’in ihtiva ettiği filolojik
malzemenin tetkikine geçilmiş, en yoğun filolojik tefsirler ise Kitâb at-tafsir ‘de görülmüştür.
Buhari’nin kaynaklarını araştırmayı gaye edinen bu tetkik, her halde, şâmil
olduğu meselelere nihai şeklini vermiş olmaktan ziyade, meseleleri vaz' ve hal
şekillerini arayan bir deneme mahiyetinde kabul edilmelidir.
Mohammed
ALKHAYYAT
20912767
İLH-440 Tefsir Metinleri
Dersi Ödevi
Adı Soyadı: Muharrem
Metin Özbek, 17070167
Konu: “Kur’an Nedir?” ve “Kur’an’ın Bütünlüğü Üzerine” kitaplarından öğrendiklerinizi “Tefsir Tarihi Atlası’nda” nasıl uyguladığını anlat. Ve şu soruları açıklamış ol.
1. ‘Bilginin bütünlüğü’ ve
2. ‘disiplinlerarası çalışmak’
zaviyesinden bakarak
3. ‘bir tefsir nasıl okunur?’
Kur’an-ı
Kerim; insan hayatının bütün dönemlerine hitap eden, bütün aşamalarını sevk ve
idare edebilecek evrensel mesajlara sahip tek ilahi kitap olarak, anlaşılması
ve hayata taşınması sayesinde hayatın anlamına, insanın fıtratına uygun yaşam
standartlarına ulaşabilmenin yegâne vasıtasıdır. Bunun için Kur’an’ın; okunulması,
okunanların üzerinde düşünülmesi, anlaşılması, samimi ve halisane bir
yaklaşımla düşünsel (fikri) ve edimsel (gerçek, fiili, aktüel olan) olarak
anlaşılması gerekmektedir.
Hazreti
Peygamberimize nazil olan ilk vahiyde; insanın yaratılışının bilimsel tabanda
ifade edilmesi, okuma ve yazmayı emretmesi inanarak sorumluluk alanlar için son
derece anlam yüklüdür. Bu ayetler insanı ve insan olmanın gereğini, hayatın
anlam ve amacını net ve açık bir şekilde göstermektedir. Bu ayetler insana
hayatı boyunca en değerli kavramın ilim olduğunu ve bu amaca ulaşmanın yolunun
da yaşam boyu öğrenim ve eğitimden geçtiğini dikte etmektedir. Peygamber
Efendimiz cinsiyet ayırımı yapmaksızın, bütün ümmetini ilim tahsiline ve
Kur’an’ı yaşamaya yönlendirmiştir.
Kur’an-ı Kerim, her ayetiyle bir bütün, açık,
anlaşılır, her türlü çelişkiden uzak, fikri insicamı mükemmel olan bir
kitaptır. Kur’an-ı Kerim’in yapısı; kesin sınırlarla konuların ayrılmasına,
bölümlenmesine ve başlıklar altında toplanmasına uygun değildir. O ezeli ilme
dayalı olarak indirilmiş, her şeyiyle bütünlük arz eden insicamlı bir içyapıya
sahiptir. Kur’an’ı anlamak için; bütüncül bir yaklaşım, siyak-sibak çerçevesini
dikkate alma, kelimelerin lügavî anlamlarıyla birlikte kazandıkları yeni
anlamların bilinmesi, O’nun varlıklar ve hadiselere bakışını yakalama, O’nun
anlamlarını kavramada hazırcı değil, kapsamlı ve derin bir bakış açısı ile
yaklaşma, bütüncül yaklaşımla da kastın Kur’an’ı Kur’an’la tefsir yaklaşımı
olduğu anlaşılmalıdır.
Bu
değerlendirmeler ışığında; Kur’an’ın tefsirinde birçok ilimden istifade
edildiğinde arzu edilen hedefe, yani en yakın amaca ulaşılabilir. Kur’anı tam
manasıyla anlayabilmek için; Kur’an ilimlerine ilave olarak; coğrafya, siyer ve
tarih, psikoloji, sosyoloji, mantık, edebiyat, sarf ve nahiv, fizik, kimya,
biyoloji, matematik, astronomi, tıp v.b. bütün alanlarda bilgi sahibi
olunmalıdır. Sahip olunan bu bilgi vasıtasıyla, bilginin bütünlüğü anlayışıyla
Kur’an’a yaklaşımız daha gerçekçi ve anlamlı olacaktır.
Müfessirlerin
yaptıkları ilim tahsili (er-rihle fî talebi’l-‘ilm) yolculuklarının amaçları,
bilgiye bütüncül yaklaşabilme arzusudur. Aksi takdirde yaptıkları faaliyetin
bir yönü eksik kalmaya mahkûm olacaktır.
Müfessirlerin
tarih, fıkıh, hadis, sarf ve nahiv, coğrafya, tıp vb. alanlardaki vukufiyeti,
oldukça geniş bakış açısıyla yorum getirmesi için zemin hazırlamış ve tefsirlerine
büyük bir zenginlik katmıştır.
Önceki
dönemlerde telif edilmiş eserleri incelerken; bilginin bütünlüğü kapsamında
hadis, fıkıh, kelam, İslam tarihi, İslam mezhepleri tarihi konularında sahip
olunan bilgini derinliği sebep-sonuç ilişkisi içerisinde daha sağlıklı
analizler yapmamıza imkân sağlamaktadır.
Allahın
insan bahşettiği Kur’an-ı Kerim ve bilgi bir bütündür. Bu bütün olanı tam ve
gerçeğe en yakın bir şekilde kavrayabilmek; mevcut disiplinler arasında
kesintisiz ve tam bir iletişimi tesis ederek tefsir ilmi yapıldığında arzu
edilen amaca ulaşmak mümkün olacaktır.
İLH-440 Tefsir Metinleri
Dersi Ödevi
Adı Soyadı: Muharrem
Metin Özbek, 17070167
Konu: “Kur’an Nedir?” ve “Kur’an’ın Bütünlüğü Üzerine” kitaplarından öğrendiklerinizi “Tefsir Tarihi Atlası’nda” nasıl uyguladığını anlat. Ve şu soruları açıklamış ol.
1. ‘Bilginin bütünlüğü’ ve
2. ‘disiplinlerarası çalışmak’
zaviyesinden bakarak
3. ‘bir tefsir nasıl okunur?’
Kur’an-ı
Kerim; insan hayatının bütün dönemlerine hitap eden, bütün aşamalarını sevk ve
idare edebilecek evrensel mesajlara sahip tek ilahi kitap olarak, anlaşılması
ve hayata taşınması sayesinde hayatın anlamına, insanın fıtratına uygun yaşam
standartlarına ulaşabilmenin yegâne vasıtasıdır. Bunun için Kur’an’ın; okunulması,
okunanların üzerinde düşünülmesi, anlaşılması, samimi ve halisane bir
yaklaşımla düşünsel (fikri) ve edimsel (gerçek, fiili, aktüel olan) olarak
anlaşılması gerekmektedir.
Hazreti
Peygamberimize nazil olan ilk vahiyde; insanın yaratılışının bilimsel tabanda
ifade edilmesi, okuma ve yazmayı emretmesi inanarak sorumluluk alanlar için son
derece anlam yüklüdür. Bu ayetler insanı ve insan olmanın gereğini, hayatın
anlam ve amacını net ve açık bir şekilde göstermektedir. Bu ayetler insana
hayatı boyunca en değerli kavramın ilim olduğunu ve bu amaca ulaşmanın yolunun
da yaşam boyu öğrenim ve eğitimden geçtiğini dikte etmektedir. Peygamber
Efendimiz cinsiyet ayırımı yapmaksızın, bütün ümmetini ilim tahsiline ve
Kur’an’ı yaşamaya yönlendirmiştir.
Kur’an-ı Kerim, her ayetiyle bir bütün, açık,
anlaşılır, her türlü çelişkiden uzak, fikri insicamı mükemmel olan bir
kitaptır. Kur’an-ı Kerim’in yapısı; kesin sınırlarla konuların ayrılmasına,
bölümlenmesine ve başlıklar altında toplanmasına uygun değildir. O ezeli ilme
dayalı olarak indirilmiş, her şeyiyle bütünlük arz eden insicamlı bir içyapıya
sahiptir. Kur’an’ı anlamak için; bütüncül bir yaklaşım, siyak-sibak çerçevesini
dikkate alma, kelimelerin lügavî anlamlarıyla birlikte kazandıkları yeni
anlamların bilinmesi, O’nun varlıklar ve hadiselere bakışını yakalama, O’nun
anlamlarını kavramada hazırcı değil, kapsamlı ve derin bir bakış açısı ile
yaklaşma, bütüncül yaklaşımla da kastın Kur’an’ı Kur’an’la tefsir yaklaşımı
olduğu anlaşılmalıdır.
Bu
değerlendirmeler ışığında; Kur’an’ın tefsirinde birçok ilimden istifade
edildiğinde arzu edilen hedefe, yani en yakın amaca ulaşılabilir. Kur’anı tam
manasıyla anlayabilmek için; Kur’an ilimlerine ilave olarak; coğrafya, siyer ve
tarih, psikoloji, sosyoloji, mantık, edebiyat, sarf ve nahiv, fizik, kimya,
biyoloji, matematik, astronomi, tıp v.b. bütün alanlarda bilgi sahibi
olunmalıdır. Sahip olunan bu bilgi vasıtasıyla, bilginin bütünlüğü anlayışıyla
Kur’an’a yaklaşımız daha gerçekçi ve anlamlı olacaktır.
Müfessirlerin
yaptıkları ilim tahsili (er-rihle fî talebi’l-‘ilm) yolculuklarının amaçları,
bilgiye bütüncül yaklaşabilme arzusudur. Aksi takdirde yaptıkları faaliyetin
bir yönü eksik kalmaya mahkûm olacaktır.
Müfessirlerin
tarih, fıkıh, hadis, sarf ve nahiv, coğrafya, tıp vb. alanlardaki vukufiyeti,
oldukça geniş bakış açısıyla yorum getirmesi için zemin hazırlamış ve tefsirlerine
büyük bir zenginlik katmıştır.
Önceki
dönemlerde telif edilmiş eserleri incelerken; bilginin bütünlüğü kapsamında
hadis, fıkıh, kelam, İslam tarihi, İslam mezhepleri tarihi konularında sahip
olunan bilgini derinliği sebep-sonuç ilişkisi içerisinde daha sağlıklı
analizler yapmamıza imkân sağlamaktadır.
Allahın
insan bahşettiği Kur’an-ı Kerim ve bilgi bir bütündür. Bu bütün olanı tam ve
gerçeğe en yakın bir şekilde kavrayabilmek; mevcut disiplinler arasında
kesintisiz ve tam bir iletişimi tesis ederek tefsir ilmi yapıldığında arzu
edilen amaca ulaşmak mümkün olacaktır.
İLH-440 Tefsir Metinleri
Dersi Ödevi
Adı Soyadı: Muharrem
Metin Özbek, 17070167
Konu: “Kur’an Nedir?” ve “Kur’an’ın Bütünlüğü Üzerine” kitaplarından
öğrendiklerinizi “Tefsir Tarihi Atlası’nda” nasıl uyguladığını anlat. Ve şu
soruları açıklamış ol.
1. ‘Bilginin bütünlüğü’ ve
2. ‘disiplinlerarası çalışmak’
zaviyesinden bakarak
3. ‘bir tefsir nasıl okunur?’
Kur’an-ı
Kerim; insan hayatının bütün dönemlerine hitap eden, bütün aşamalarını sevk ve
idare edebilecek evrensel mesajlara sahip tek ilahi kitap olarak, anlaşılması
ve hayata taşınması sayesinde hayatın anlamına, insanın fıtratına uygun yaşam
standartlarına ulaşabilmenin yegâne vasıtasıdır. Bunun için Kur’an’ın; okunulması,
okunanların üzerinde düşünülmesi, anlaşılması, samimi ve halisane bir
yaklaşımla düşünsel (fikri) ve edimsel (gerçek, fiili, aktüel olan) olarak
anlaşılması gerekmektedir.
Hazreti
Peygamberimize nazil olan ilk vahiyde; insanın yaratılışının bilimsel tabanda
ifade edilmesi, okuma ve yazmayı emretmesi inanarak sorumluluk alanlar için son
derece anlam yüklüdür. Bu ayetler insanı ve insan olmanın gereğini, hayatın
anlam ve amacını net ve açık bir şekilde göstermektedir. Bu ayetler insana
hayatı boyunca en değerli kavramın ilim olduğunu ve bu amaca ulaşmanın yolunun
da yaşam boyu öğrenim ve eğitimden geçtiğini dikte etmektedir. Peygamber
Efendimiz cinsiyet ayırımı yapmaksızın, bütün ümmetini ilim tahsiline ve
Kur’an’ı yaşamaya yönlendirmiştir.
Kur’an-ı Kerim, her ayetiyle bir bütün, açık,
anlaşılır, her türlü çelişkiden uzak, fikri insicamı mükemmel olan bir
kitaptır. Kur’an-ı Kerim’in yapısı; kesin sınırlarla konuların ayrılmasına,
bölümlenmesine ve başlıklar altında toplanmasına uygun değildir. O ezeli ilme
dayalı olarak indirilmiş, her şeyiyle bütünlük arz eden insicamlı bir içyapıya
sahiptir. Kur’an’ı anlamak için; bütüncül bir yaklaşım, siyak-sibak çerçevesini
dikkate alma, kelimelerin lügavî anlamlarıyla birlikte kazandıkları yeni
anlamların bilinmesi, O’nun varlıklar ve hadiselere bakışını yakalama, O’nun
anlamlarını kavramada hazırcı değil, kapsamlı ve derin bir bakış açısı ile
yaklaşma, bütüncül yaklaşımla da kastın Kur’an’ı Kur’an’la tefsir yaklaşımı
olduğu anlaşılmalıdır.
Bu
değerlendirmeler ışığında; Kur’an’ın tefsirinde birçok ilimden istifade
edildiğinde arzu edilen hedefe, yani en yakın amaca ulaşılabilir. Kur’anı tam
manasıyla anlayabilmek için; Kur’an ilimlerine ilave olarak; coğrafya, siyer ve
tarih, psikoloji, sosyoloji, mantık, edebiyat, sarf ve nahiv, fizik, kimya,
biyoloji, matematik, astronomi, tıp v.b. bütün alanlarda bilgi sahibi
olunmalıdır. Sahip olunan bu bilgi vasıtasıyla, bilginin bütünlüğü anlayışıyla
Kur’an’a yaklaşımız daha gerçekçi ve anlamlı olacaktır.
Müfessirlerin
yaptıkları ilim tahsili (er-rihle fî talebi’l-‘ilm) yolculuklarının amaçları,
bilgiye bütüncül yaklaşabilme arzusudur. Aksi takdirde yaptıkları faaliyetin
bir yönü eksik kalmaya mahkûm olacaktır.
Müfessirlerin
tarih, fıkıh, hadis, sarf ve nahiv, coğrafya, tıp vb. alanlardaki vukufiyeti,
oldukça geniş bakış açısıyla yorum getirmesi için zemin hazırlamış ve tefsirlerine
büyük bir zenginlik katmıştır.
Önceki
dönemlerde telif edilmiş eserleri incelerken; bilginin bütünlüğü kapsamında
hadis, fıkıh, kelam, İslam tarihi, İslam mezhepleri tarihi konularında sahip
olunan bilgini derinliği sebep-sonuç ilişkisi içerisinde daha sağlıklı
analizler yapmamıza imkân sağlamaktadır.
Allahın
insan bahşettiği Kur’an-ı Kerim ve bilgi bir bütündür. Bu bütün olanı tam ve
gerçeğe en yakın bir şekilde kavrayabilmek; mevcut disiplinler arasında
kesintisiz ve tam bir iletişimi tesis ederek tefsir ilmi yapıldığında arzu
edilen amaca ulaşmak mümkün olacaktır.