Muharrem Metin Özbek

23912711

Tefsir Yüksek Lisans, Hadis Eserlerinde Tefsir Rivayetleri II Dersi

Bu Yüksek Lisans Dersinden Öğrenme Kazanımlarını Yazar mısın?

     Hadis Eserlerinde Tefsir Rivayetleri dersimizde amacımız; Hz. Adem’den başlayarak Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa vasıtasıyla olgunlaşarak gelen Tevhid inancının; Hz. Peygamberimize indirilen Kur’ân-ı Kerim esas alınarak tamamlanan ve Allah Teâlâ indinde tek geçerli din olan İslam Dininin temel esaslarını; nüzul süreci, sahabeler, tâbiîn, tebeu’t-tâbiîn dönemlerinden günümüze kadar geçen 1400 yıllık süreç içindeki bütün kazanımlarını, birikimlerini bilginin bütünlüğü prensibi çerçevesinde inceleyerek ortaya koymaktır.

     Bütün bu birikim; Hz. Peygamberden itibaren terimlere yüklenen yeni anlamlar, yeni kullanılan terimler ve bu terimler zikredildiğinde hatıra gelen izlenimlerin oluşturduğu anlam küre içerisinde ümmetin birlik, beraberlik ve bütünlük göstererek gönül ve mefküre birliğini sağlayıp, aynı hedefe yönlendirebilmeyi amaçlamaktadır.

     İnsan tarihle birlikte gelişme gösteren tek canlı varlıktır. İnsanın davranışları ef‘âl, ahlâk ve ahvâl olmak üzere üçe ayrılır. Ef‘âl insanın iradeli eylemleridir. Ahlâk ise doğuştan gelir, fakat devamlı eğitimle değişebilir. Ahvâl ise iradenin etkisi olmaksızın doğrudan insana verilir. ‘Hal’ tamamıyla ilâhî bağışlardan ibaret olmakla birlikte salih ameller (iyi işler ve güzel davranışlar) ile halleri daha da saf hale getirmek mümkündür. Mânevî haller ihlâslı olarak iyi işler yapanlara Allah’ın lütfudur. Bu anlamda haller güzel davranışların meyveleri olup iş ve davranışların temizliği oranında saflaşırlar. 

     Varoluşsal durumu anlatan İlm-i Hal’de belirtilen iman, ibadet ve ahlak ile ilgili emir ve nehiylerin kaynağı ‘insan’ için indirildiğini devamlı vurgulayan Kur’ân-ı Kerim’dir. Kur’ân-ı Kerim insana, hayatın amacını, nasıl olması gerektiğini onun fıtrî kabiliyetine en uygun şekilde ortaya koyar. Bu şekilde insanın fıtratında bulunan anlama, anlamlandırma ve anlam arayışına bir cevap olma, yani “inandım, iman ettim” sözünün sorumluluğunun idrakine ulaşmasını sağlamak amaçlanmaktadır.